1 den 100 e kadar arapça sayılar / Sayıların Yazılışı – Türk Dil Kurumu

1 Den 100 E Kadar Arapça Sayılar

1 den 100 e kadar arapça sayılar

Arapça Sayılar – Arapça Rakamlar – Arapça Rakamların Yazılışı ve Okunuşu

ARAPÇA-RAKAMLARIN-YAZILIŞ-VE-OKUNUŞLARI-arapça sayılar

1- 10 ARASI ARAPÇA SAYILAR

Müennesde Sayılar

Müzekkerde Sayılar

Sıfır

صِفْرٌ

۰0
  Vahid  

وَاحِدَةٌ – إحْدَى

وَاحِدٌ – أَحَدٌ

۱1
İsnan

اِثْنَتَانِ – اثْنَتَيْنِ

اِثْنَانِ – إثْنَيْنِ

۲2
Selase

ثَلاَثٌ

ثَلاثَةٌ

۳3
Erbea

أرْبَعٌ

أَربَعَةٌ

٤4
Hamse

خَمْسٌ

خَمْسَةٌ

٥5
Sitte

سِتُّ

سِتَّةٌ

٦6
Seb a

سَبْعٌ

سَبْعَةٌ

۷7
Semaniye

ثَمَانٍ

ثَمَانِيَةٌ

۸8
Tis’a

تِسْعٌ

تِسْعَةٌ

۹9
Aşera

عَشْرٌ

عَشَرَةٌ

۱۰10

10-20 ARASI ARAPÇA SAYILAR

ehade aşer

أحد عشر11
isnâ aşerاثنا عشر12
selase aşerثلاثة عشر13
erba a aşerأربعة عشرة14
hamse aşerخمسة عشر15
sitte aşerست عشرة16
seb a aşerسبعة عشر17
semaniye aşerثمانية عشر18
tis a aşerتسعة عشر19
İşruun عشرون20

21-31 ARASI ARAPÇA SAYILAR

Vahid ve İşruunواحد و عشرون21
İsnani ve İşruunإثنان و عشرون22
Selase ve İşruunثلاثة و عشرين23
Erbea ve İşruunأربع و عشرين24
Hamze Ve İşruunخمسة و عشرين25
Sitte ve İşruunستة و عشرين26
Seb’a ve İşruunسبعة و عشرون27
Semaniye ve İşruunثمانية و عشرين28
Tis’a ve İşruunتسعة و عشرون29
Selasuunثلاثون30
Vahid ve Selasun واحد و ثلاثون 31

10-100 ARASI ARAPÇA SAYILAR

İşruun

٢.

عِشْرُونَ

20

Selasun

٣.

ثَلاَثُونَ

30

Erbaun

٤.

اَرْبَعُونَ

40

Hamsun

٥.

خَمْسُونَ

50

Sittun

٦.

سِتُّونَ

60

Sebun

٧.

سَبْعُونَ

70

Semanun

٨

ثَمَانُونَ

80

Tesun

٩.

تِسْعُونَ

90

Mietun

١..

مِئَة

100

1000-10000 ARASI ARAPÇA SAYILAR

Mietün

مائة

100

Mietani

مائتان

200

Selasü Mie

ثلاثمائة

300

Erbau Mie

أربعمائة

400

hamsu mie

خمسمائة

500

Sittu Mie

ستمائة

600

Seb’u Mie

سبعمائة

700

Semanu Mie

ثمانمائة

800

Tisu Mie

تسعمائة

900

Elfun

اَلْف

1000

Örnekler:

ARAPÇA YÜZLER BASAMAĞI ÖRNEKLER

Mie ve vâhidمِاءَةٌ و وَاحِدٌ

101

Mie ve aşer  مِاءَةٌ وَ عَشَرَ110
Mie ve vahid aşerمِاءَةٌ وَاَحَدَ عَشَرَ111
   Mie ve işrûn  مِاءَةٌ وَعِشْرُونَ120
Mie ve hamse ve işrûn مِاءَةٌ وَخَمْسَةٌ وَ عِشْرُونَ125
مائة100
مائة وواحد101
مائة واثنان102
مائة وثلاثة103
مائة وأربعة104
مائة وخمسة105
مائة وستة106
مائة وسبعة107
مائة وثمانية108
مائة وتسعة109
مائة وعشرة110
مائة وأحد عشر111
مائة واثنا عشر112
مائة وثلاثة عشر113

ARAPÇA BİNLER BASAMAĞI

Arapça Binler Sayıları Rakamları Okunuş Ve Yazılışı

Elf أَلْفٌ1000
Elfaan – Elfeyn أَلْفَانِ2000
Selasete âlâf ثَلاَثَةُآلاَفٍ3000
Erbe’ate âlâf اَرْبَعَةُآلاَفٍ4000
Hamsete âlâf خَمْسَةُآلاَفٍ5000
Sittete âlâf سِتَّةُآلاَفٍ6000
Seb’ate âlâf سَبْعَةُآلاَفٍ7000
Semaniyete âlâf ثَمَانِيَةُآلاَفٍ8000
Seb’ate âlâf تِسْعَةُآلاَفٍ9000
Aşrete âlâf عَشَرَةُآلاَفٍ10000
Milyuun مْلْيُوْن1000000
Milyuneynمْلْيُوْنين2000000
Selasete Milyun ثَلاثَةٌ مْلْيُوْن3000000
Milyarالْفِ مِلْيُون
Milyarمِلْيَارٌ (ج) مِلْيَارَاتٌ

Örnekler

Elfun

١…

اَلْف

1000

elfani

٢…

اَلْفَانِ

2000

Selasete elafun

٣…

ثَلاَثَة آلاَفٍ

3000

Hamsete elafun

٥…

خَمْسَة آلاَفٍ

5000

Milyuun

١……

مْلْيُوْن

1000000

ARAPÇA SAYILARIN TÜRKÇE OKUNUŞU

Nısf نصف Yarım

Sülüs ثلث Üçte Bir

Rubuğ  ربع  Dörtte Bir

On bin  aşare âlâf عشر آلاف

On bir bin ehde aşar elf  احد عشر الف

Yirmi bin İşrûne elf عِشْرُون َالْف

Yirmi bir bin Vahid ve işrûne elf وَاحِد وَ عِشْرُون َالْف

Yüz bin  Mie ve elf ماءة و الف

İki yüz bin Mietâ elf مائتا الف

ARAPÇA SAYILAR TABLO HALİNDE

MÜZEKKER MÜENNES ARAPÇA SAYILAR KURALLARIYLA

Noktalama İşaretleri (Açıklamalar)

     Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama işaretlerikullanılır.

      Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.

Nokta ( . )

1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur.

Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin)

2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce) vb.

3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent vb.

4. Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında vb.

5. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:

                                   I.               1.                            A.            a.

                                   II.              2.                            B.            b.

6. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923 vb.

UYARI: Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923 vb.

7. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15’te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı.

Tören 17.30’da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra)

8. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur:

Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960.

9. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 1.000, 326.197, 49.750.812 vb.

10. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr

11. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20, 12.6=72 vb.

 

Virgül ( , )

1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar)

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel)

      Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk. (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar. (Ömer Seyfettin)

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:

Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur:

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

4. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur:

       Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini yitiriverdi sivilceleri. (Elif Şafak)

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Atatürk)

5. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına ko­nur:

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim)

6. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur:

Adana’ya yarın gideceğim, dedi.

       Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi. (Necati Cumalı)

7. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur:

       – Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.

8. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:

Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,

– Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)

9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bil­diren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı)

10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime grup­larıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır:

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır. (Halit Ziya Uşaklıgil)

Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin)

11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:

Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk)

Sayın Başkan,

Sevgili Kardeşim,

Değerli Arkadaşım,

12. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş)

13. Metin içindeart arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur:

Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.

UYARI: Metin içindezarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül konmaz:

Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu.     (Halide Edip Adıvar)

Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal)

Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)

14. Özne olarak kullanıldıklarında bu, şu, o zamirlerinden sonra konur:

Bu, benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.

O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı. (Tarık Buğra)

15. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur:

Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938.

Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:

ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut, ya … ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz:

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik’e bol teşek­kürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa)

Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! (Yahya Kemal Beyatlı)

UYARI: Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:

Hem gider hem ağlar.

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü)

Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.

Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.

Ne kız verir ne dünürü küstürür.

Bu kurallar bugün de yarın da geçerli olacaktır.

UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz:

İmlamız lisanımız düzelince, lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!     (Yahya Kemal Beyatlı)

UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:

Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal)

Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan)

UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:

Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. (Reşat Nuri Güntekin)

Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra)

Noktalı Virgül ( ; )

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; Ankara, Londra, Bakü.

2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)

3. İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir:

Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu. (Yahya Kemal Beyatlı)

İki Nokta (: )

      1.Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur:

Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.

2. Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur:

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Atatürk)

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay)

3. Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.

4. Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur:

Bilge Kağan:         Türklerim, işitin!

                              Üstten gök çökmedikçe,

                              alttan yer delinmedikçe

                              ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

Koro:                    Göğe erer başımız

                              başınla senin!

Bilge Kağan:         Ulusum birleşip yücelsin diye

                              gece uyumadım, gündüz oturmadım.

                              Türklerim Bilge Kağan der bana.

                              Ben her şeyi onlar için bildim.

                                     Nöbetteyim! (A. Turan Oflazoğlu)

5. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:

– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?

Ziraatçı sayar:

– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün… (Falih Rıfkı Atay)

6. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr

7. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50 vb.

Üç Nokta ( … )

1. Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:

Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveri­yordu da bu yanı… (Tarık Buğra)

2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak is­tenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b…tan çıkmaz.

Arabacı B…’a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

3. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konur:

… derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı… (Tarık Buğra)

4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:

Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda layık olduğu mevkiye isat etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek… (Atatürk)

5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:

Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:

—      Koca Ali… Koca Ali, be!.. (Ömer Seyfettin)

UYARI: Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir:

Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra)

Nasıl da akşam oldu?.. Nasıl da yavrucaklar sustu?.. Nasıl da serçecikler yuvalarına sığındı?.. (Necip Fazıl Kısakürek)

6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevap­larda kullanılır:

— Yabancı yok!

— Kimsin?

— Ali…

— Hangi Ali?

— …

— Sen misin, Ali usta?

— Benim!..

— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?

— Hiç…

— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa!..

— !.. (Ömer Seyfettin)

UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.

Soru İşareti ( ? )

1. Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur:

Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel)

      Atatürk bana sordu:

— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay)

      2. Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur:

Gümrükteki memur başını kaldırdı:

      — Adınız?

3. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320), (Doğum yeri: ?) vb.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli…

Ankara’dan Antalya’ya arabayla üç saatte (?) gitmiş.

UYARI: mı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci olduğunda cümlenin sonuna soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.

Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner)

UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:

Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?

Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)

Ünlem İşareti ( ! )

1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarele­rin sonuna konur: Hava ne kadar da sıcak!Aşk olsun! Ne kadar akıllı adamlar var! Vah vah!

Ne mutlu Türk’üm diyene! (Atatürk)

2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! (Atatürk)

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriye­tini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. (Atatürk)

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal Beyatlı)

Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan)

UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabi­leceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

      Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!(Faruk Nafiz Çamlıbel)

3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:

İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

Kısa Çizgi ( – )

1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:

      Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil-

      mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12’yi geçmiş. Kanepe-

      lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvayda-

      ki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı?

      Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboş-

      lar mı oturur? (Sait Faik Abasıyanık)

 

 

2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:

Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin)

3. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.

4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb.

5. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma eklerinin başına ve sonuna konur: -ak, -den, -ış, -lık; -ımsa-; -la-; -tır- vb.

6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık vb.

7. Arasında, ve, ile, ila, …-den …-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır: Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil-din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük vb.

UYARI: Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz: On on beş yıl. Üç beş kişi geldi.

8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30

9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır: -2 °C

Uzun Çizgi (—)

Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgiside denir.

Frankfurt’a gelene herkesin sorduğu şunlardır:

— Eski şehri gezdin mi?

— Rothschild’in evine gittin mi?

— Goethe’nin evini gezdin mi? (Ahmet Haşim)

Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra da konabilir:

Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.

İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal)

UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kul­lanılmaz.

Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu:

“Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?” (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Eğik Çizgi ( / )

1. Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy)

2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı No.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA

Ülke adı yazılacağında ise:

       Atatürk Bulvarı No.: 217

06680 Kavaklıdere / Ankara

                   TÜRKİYE

3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994 vb.

4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a /-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden vb.

5. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr

6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70/2=35

7. Fizik, matematik vb. alanlarda birimler arası orantıları gösterirken eğik çizgi araya boşluk konulmadan kullanılır: g/sn (gram/saniye)

Ters Eğik Çizgi ( \ )

Bilişim uygulamalarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:\Belgelerim\Türk İşaret Dili\Kitapçık.indd

Tırnak İşareti ( “ ” )

1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tır­nak içine alınır: Türk Dil Kurumu binasının yan cephesinde Atatürk’ün “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözü yazılıdır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözü her Türk’ü duygulandırır.

Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

UYARI: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:

“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (Yahya Kemal Beyatlı)

2. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir “barış taarruzu” başladı.

3. Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları ile bölüm başlıkları tırnak içine alınır:

       Bugün öğrenciler “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiiri incelediler.

      “Yazım Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.

UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyla dizilerek de gösterilebilir:

Höyük sözü Anadolu’datepeolarak geçer.

      Cahit Sıtkı’nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

UYARI: Tırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kulla­nılmaz: Elif Şafak’ın “Bit Palas”ını okudunuz mu?

      4. Bilimsel çalışmalarda künye verilirken makale adları tırnak içinde yazılır.

Tek Tırnak İşareti ( ‘ ’ )

Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi belirtmek için kullanılır:

       Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini okumaya başladı.

      “Atatürk henüz ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa’ idi. Benden ona dair bir kitap için ön söz istemişlerdi.” (Falih Rıfkı Atay)

Denden İşareti (“)

Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:

a. Etken         fiil

b. Edilgen       “

c. Dönüşlü      “

ç. İşteş             “

Yay Ayraç ( )

1. Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna uygun noktalama işareti konur:

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)

2. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır:

Yunus Emre’nin (1240?-1320)…

İmek fiilinin (ek fiil) geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

3. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıkla­mak ve göstermek için kullanılır:

İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakam’a yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın… (Reşat Nuri Güntekin)

4. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır:

Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip ol­maya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)

Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin

      Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? (Mehmet Akif Ersoy)

Bir isim kökü, gerektiğinde çeşitli eklerle fiil kökü durumuna getirilebilir (Zülfikar 1991: 45).

5. Alıntılarda, alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.

6. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

7. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır: 1496 (?) yılında doğan Fuzuli…

8. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur:

                I)             1)                   A)           a)

                II)           2)                    B)           b)

Köşeli Ayraç ( [ ] )

1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.

2. Metin aktarmalarında, çevirilerde, alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği sözler için kullanılır: “Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra…” (Hilmi Yavuz)

3. Kaynak olarak verilen kitap veya makalelerin künyelerine ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Server Bedi [Peyami Safa]

Kesme İşareti ( ’ )

1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı,Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle, Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den, Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na vb.

“Onun için Batı’da bunlara birer fonksiyon buluyorlar.” (Burhan Felek)

       1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.(Atatürk)

       Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır:Hisar’dan, Boğaz’danvb.

       Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun’un 17. maddesinin c bendi… Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre… vb.

      Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan önce kullanılır: Yunus Emre’nin (1240?-1320), Yakup Kadri’nin (Karaosmanoğlu) vb.

      Ek getirildiğinde Avrupa Birliği kesme işareti ile kullanılır: Avrupa Birliği’ne üye ülkeler…

      UYARI:Sonunda 3. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde kesme işareti konmaz: Boğaz Köprümüzün güzelliği, Amik Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamızdaki limanvb.

UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda; Mavi Köşe Bakkaliyesinden vb.

UYARI: Başbakanlık, Rektörlük vb. sözler ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde Başbakanlığa, Rektörlüğe vb. biçimlerde yazılır.

UYARI: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün vb.

UYARI: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Halit, Şahap; Bosna-Hersek; Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Halidi, Şahabı; Bosna-Herseği; Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.

UYARI: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.

2. Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya; Türk Dil Kurumu Başkanı’na vb.

3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM’nin, TDK’nin, BM’de, ABD’de, TV’ye vb.

4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985’te, 8’inci madde, 2’nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik, 657’yle vb.

5. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur: Başvurular 17 Aralık’a kadar sürecektir. Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nun veri tabanının genel ağda hizmete sunulduğu gün olan 12 Temmuz 2010 Pazartesi’nin TDK için önemi büyüktür.

6. Seslerin ölçü ve söyleyiş gereği düştüğünü göstermek için kullanılır:

      Bir ok attım karlı dağın ardına

Düştü m’ola sevdiğimin yurduna

İl yanmazken ben yanarım derdine

Engel aramızı açtı n’eyleyim (Karacaoğlan)

Şems’in gözlerine bir şüphe çöreklendi: “Dostum ne’n var? Her şey yolunda mı?” (Elif Şafak)

Güzelliğin on par’etmez

Bu bendeki aşk olmasa (Âşık Veysel)

7. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a’dan z’ye kadar, Türkçede -lık’la yapılmış sözler.

kaynağı değiştir]

Ana madde: Suriye tarihi

Antik Çağ[değiştir kaynağı değiştir]

Ana maddeler: Eber-Nari, Koele-Suriye, Suriye (eyalet) ve Suriye Palaestina

Günümüz Suriye'sini oluşturan topraklar Yeni Babil İmparatorluğu'nun bir parçasıydı ve MÖ 539 yılında Ahameniş İmparatorluğu tarafından ilhak edildi. Büyük Kiros liderliğindeki Ahameniş Persleri, İmparatorluk Aramicesini imparatorluklarının diplomatik dillerinden biri olarak (MÖ 539 - MÖ 330) ve Aram/Suriye'nin yeni satraplığıEber-Nari'nin Süryanice adını korudular.

Suriye daha sonra Büyük İskender tarafından yönetilen Yunan Makedon İmparatorluğu tarafından MÖ 330 civarında fethedildi ve sonuç olarak Yunan Seleukos İmparatorluğu'nun (MÖ 323 - MÖ 64) Koele-Suriye eyaleti oldu, Seleukos kralları kendilerini 'Suriye Kralı' olarak adlandırdılar ve Antakya şehri 240 yılından itibaren başkent oldu.

Böylece bölgeye "Suriye" adını verenler Yunanlar oldu. Aslen Mezopotamya'nın (Irak) kuzeyindeki "Asur" kelimesinin Hint-Avrupa dilindeki bozulmuş hali olan bu terimi Yunanlar sadece Asur'un kendisini değil, aynı zamanda yüzyıllar boyunca Asur egemenliği altında kalmış olan batıdaki toprakları tanımlamak için de kullandılar.[66] Böylece Greko-Romen dünyasında hem Suriye'deki Aramiler hem de doğudaki Mezopotamya'daki (günümüz Irak'ı) Asurlular, kendi başlarına farklı halklar olmalarına rağmen "Suriyeliler" ya da "Süryaniler" olarak anıldılar ki bu karışıklık modern dünyada da devam edecekti. Nihayetinde güney Seleukos Suriyesi'nin bazı kısımları Helenistik İmparatorluk'un yavaş yavaş dağılmasıyla birlikte YahudiyeHaşmonayimleri tarafından ele geçirildi.

Suriye, Suriye halkı tarafından Seleukoslar ve Romalılardan kurtarıcı olarak karşılanan Ermeni kralı Büyük Tigran'ın fetihleriyle MÖ 83'ten itibaren kısa bir süre Ermeni kontrolü altına girdi. Ancak Roma İmparatorluğu'nun generallerinden Büyük Pompeius Suriye'ye giderek başkent Antakya'yı ele geçirdi ve MÖ 64 yılında Suriye'yi bir Roma eyaleti haline getirerek bölgede yirmi yıl süren Ermeni kontrolüne son verdi. Roma yönetimi altında zenginleşen Suriye, İpek Yolu üzerinde stratejik bir konuma sahip olduğundan büyük bir zenginlik ve önem kazandı, bu da onu rakip Romalılar ve Farslar için bir savaş alanı haline getirdi.

Palmira, 2. yüzyılda Suriye'nin kuzeyinde Aramice konuşan zengin ve bazen de güçlü bir krallık olarak ortaya çıktı. Palmira, şehri Roma imparatorluğunun en zenginlerinden biri haline getiren bir ticaret ağı kurdu. Nihayetinde, MS 3. yüzyılın sonlarında Palmira Kralı OdaenathusSasani İmparatoru I. Şapur'u yenerek Roma'nın doğusunun tamamını kontrol ederken, halefi ve dul eşi Zenobia, MS 273'te Roma kontrolü altına girmeden önce kısa bir süre Mısır, Suriye, Filistin, Anadolu'nun büyük bir kısmı, Yehuda ve Lübnan'ı fetheden Palmira İmparatorluğu'nu kurdu.

Kuzey Mezopotamya Asur krallığı Adiabene, Roma tarafından fethedilmeden önce MS 10 ile MS 117 yılları arasında Kuzeydoğu Suriye bölgelerini kontrol etti.[67]

Aramice dili, Antik Britanya'daki Hadrian Duvarı'na kadar çok uzaklarda,[68]Arbeia Kalesi'nde bir Palmira göçmeni tarafından yazılmış bir yazıtla bulundu.[69]

Suriye'nin kontrolü, Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesiyle birlikte Romalılardan Bizanslılara geçti.[47]

Bizans İmparatorluğu'nun en parlak döneminde Suriye'nin büyük ölçüde Aramice konuşan nüfusu muhtemelen 19. yüzyıla kadar bir daha aşılamadı. MS 7. yüzyıldaki Arap İslam Fethi'nden önce nüfusun büyük bir kısmı Arami'ydi, ancak Suriye aynı zamanda Yunan ve Roma yönetici sınıflarına da ev sahipliği yapıyordu, Süryaniler hâlâ kuzey doğuda, Fenikeliler kıyılarda yaşıyordu ve Yahudi ve Ermeni toplulukları da büyük şehirlerde mevcuttu, Nabatiler ve Lahmiler ve Gassaniler gibi İslam öncesi Araplar Güney Suriye çöllerinde yaşıyorlardı. Süryani Hristiyanlığı ana din olarak benimsenmişti, ancak diğerleri hala Yahudilik, Mitraizm, Maniheizm, Greko-Romen dini, Kenan dini ve Mezopotamya dinini takip ediyorlardı. Suriye'nin büyük ve müreffeh nüfusu, özellikle MS 2. ve 3. yüzyıllarda Suriye'yi Roma ve Bizans eyaletlerinin en önemlilerinden biri haline getirdi.[70]

Klasik Antik Çağ'da önemli bir ticaret merkezi ve Suriye'nin en müreffeh şehirlerinden biri olan Epemiyeantik kenti

Suriyeliler Severan Hanedanı döneminde önemli ölçüde güç sahibi oldular. Ailenin reisi ve İmparator Septimius Severus'un eşi olarak Roma imparatoriçesi, ailesi tanrı El-Gabal'ın rahipliği üzerinde kalıtsal haklara sahip olan Emesa (günümüzde Humus) şehrinden bir Suriyeli olan Julia Domna'ydı. Kendisi gibi Suriyeli Arap olan büyük yeğenleri de Roma imparatoru olacaktı; bunlardan ilki Elagabalus, ikincisi ise kuzeni Alexander Severus'tu. Suriyeli olan bir başka Roma imparatoru da Roma Arabistanı'nda doğan Arap Philip'ti (Marcus Julius Philippus). 244'ten 249'a kadar imparatorluk yaptı ve Üçüncü Yüzyıl Krizi sırasında kısa bir süre hüküm sürdü.[70] Hükümdarlığı sırasında memleketi Philippopolis'e (günümüzde Şahba) odaklandı ve şehri geliştirmek için çoğu ölümünden sonra durdurulan birçok inşaat projesi başlattı.

Suriye, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir; Havari Pavlus olarak bilinen Tarsuslu Saulus, Şam Yolu'nda din değiştirmiş ve misyonerlik seyahatlerinin çoğunu gerçekleştirdiği antik Suriye'deki Antakya'da Hristiyan Kilisesi'nin önemli bir figürü olarak ortaya çıkmıştır.

Orta Çağ[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır