Garip akımı, Türk edebiyatında 1941-1950 yılları arasında ortaya çıkan bir edebi harekettir. Türk şiirinin yenileşme hareketlerinin en önemlilerinden biri olarak kabul edilen Garip akımı, Türk şiirinde yapı ve içerik açısından yenilikçi bir yaklaşım sergilemiştir. “Garipçiler”, “Garip”, “Birinci Yeni” gibi adlarla anılan bu şiir hareketi Türk şiirinde önemli yeniliklere imza atan şiir akımıdır. Geleneksel şiir kurallarını, şairaneliği, basmakalıp sözleri, aşırı duygusallığı reddeden Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu ve Melih Cevdet Anday 1941’de çıkardıkları “Garip” adlı şiir kitabının ön sözünde Garip hareketinin poetikasını açıklamışlardır.Bu üç şair arkadaş, farklı dergilerde şiirlerini yayımlayan fakat yeni bir arayışın da içinde olan sanatçılardır.
1941’de kendi şiirlerinden oluşturdukları şiir kitabı Garip’i yayımlayarak şiir anlayışlarını açıklamışlardır. Şiirde vezin ve kafiyeye, edebî sanatlara, nazım birimine ve biçimine karşı çıkmışlardır. Şiirin günlük yaşamda herkesin kullandığı kelimelerle yazılması gerektiğini savunmuşlardır. Şiir üzerinde etkili olan edebi akımlar bu topluluk tarafından reddedilmiştir.
Konuşma dilinin serbestliğinden yararlanarak günlük hayatı ve sıradan insanların yaşamını şiire yansıtmışlardır. Bu şiir akımı, Türk şiir tarihindeki ilk önemli yenilik olduğundan I. Yeni biçiminde de adlandırılır. Garip akımı, birçok yönden büyük eleştiriler almakla birlikte ortaya çıktığı dönemde Ahmet Hamdi Tanpınar gibi büyük şairlerden de övgüler almıştır. Garipçilerin şiirin biçim ve içerik açısından oldukça serbest bir mecrada yazılması gerektiğine dair düşünceleri, Türk şiirine katkılar sağlamıştır.
Garipçilerin şiire getirdikleri şekil özellikleri, muhtevada yaptıkları radikal yenilikler etkisini günümüze kadar sürdürmüştür. Şairaneliğe, ölçü ve kafiyeye, edebi sanatlara açıkça karşı çıkan bu şairler şiirlerde yalın bir dil kullanmış, yergi ve mizahtan yararlanarak sıradan insanların duygu ve düşüncelerini şiire taşımışlardır.
Garip hareketi Türk şiirini yıpranmış kalıplardan, klişe sözlerden kurtarıp sokağa, gerçek hayata, yapmacıksız ve doğal bir söyleyişle günlük yaşamın arasına taşımıştır. Garipçiler bu düşüncelerle Türk şiirinde büyük bir dönüşüm gerçekleştirmişlerdir.
Edebiyat tarihçileri ise, Garip hareketini çoğunlukla yeni Türk şiirinin başlangıcı olarak kabul ettiler.
Edebiyat tarihçilerinin bugün de bu tutumları değişmemiştir. Ancak objektif bir değerlendirmeyle, Garip (Birinci Yeni) akımının Türk şiirinin gelişim döneminde çok önemli bir yeri olduğunu özellikle belirtmek gerekmektedir
Eski, geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğmuştur.
Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu 1941’de yayımladıkları “Garip” adlı kitapta ölçüsüz, kafiyesiz şiirlerini topladılar. Bu kitapta yazdıkları önsözde, şiirimizde köklü değişikliklere yol açan şiir anlayışının ilkelerini ortaya koydular.
Garip akımının temel özelliklerinden biri, şiirlerdeki sıradan, basit ve günlük hayattan ögeleri kullanarak şiirleri daha anlaşılır hale getirmekti. Şiirlerdeki dil, konuşma diline daha yakın bir şekilde kullanılmıştı. Ayrıca, Garip şairleri, şiirlerinde yer alan imgeleri çoğunlukla Batı şiirinden değil, Türk kültüründen ve geleneklerinden almışlardı. Bu yaklaşım, Türk şiirindeki geleneksel anlayışa karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştı.
1. Hece ölçüsü ve uyak gibi geleneksel şiir öğeleri kaldırılmış, serbest şiir anlayışı benimsenmiştir.
2. Şairane söyleyişten kaçınılmış, konuşma dilinin doğallığından yararlanılmıştır
3. Anlam ve söz sanatları kullanılmamıştır.
4. Espri ve şaşırtmacaya dayalı bir şiir anlayışları vardır.
5. Günlük, sıradan İnsanın yaşamı şiire sokulmuştur.
6. Günlük yaşamın bazen kaba sayılabilecek sözcükleri ( cımbız, nasır, ayna…gibi) okuru rahatsız etmeyecek bir biçimde kullanılmıştır.
7. Sürrealizm akımından belli ölçüde etkilenilmiştir.
Eski, geleneksel şiir anlayışına tepki veren ama Garip akımının şairlerinden (Orhan Veli Kanık,Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday) sayılmayan Cemal Süreya da bu akımdan etkilenmiş ve şiirlerini yazarken Garipçiler ile ortak özellikleri bulunur.Cemal Süreya, eşyayı ve insanı somutlaştırarak anlatır.
Garip akımı, genellikle üç şair tarafından temsil edilir: Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday. Bu şairlerin şiirleri, Garip akımının temel özelliklerini taşır. Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum”, Oktay Rıfat’ın “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” ve Melih Cevdet Anday’ın “Uykuların Doğusu” şiirleri, Garip akımının en önemli örneklerinden bazılarıdır.
Orhan Veli Kanık, Garip akımının öncü şairlerinden biridir. Şiirlerinde sıradan hayattan imgeleri kullanarak, insanların günlük yaşamlarındaki basit olayları şiirleştirmiştir. Kanık’ın “İstanbul’u Dinliyorum”, “Yürüyen Merdiven” ve “Anlatamıyorum” gibi şiirleri, Garip akımının en önemli örneklerinden bazılarıdır.
Oktay Rıfat, Garip akımı şairleri arasında en ironik ve mizahi olanıdır. Şiirlerinde sıradan hayatın imgelerini kullanarak, ironik bir üslupla toplumsal sorunları ele almıştır. Rıfat’ın “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”, “Denizin Üstünde Fener” ve “Köprü” gibi şiirleri, Garip hareketini temsil eden şiirlerdir.
Melih Cevdet Anday ise, Garip akımı şairleri arasında en farklı olanıdır. Şiirlerinde, hayatın anlamını arayan bir şair olarak öne çıkmıştır. Anday’ın şiirleri, Garip akımının özelliklerini taşımakla birlikte, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya edebiyatında ortaya çıkan modernist yaklaşımlardan da etkilenmiştir. Anday’ın “Uykuların Doğusu”, “Göçebe”, ve “Karanlıkta Sabah” gibi şiirleri, Birinci Yeni Topluluğunu temsil eden şiirlerdir.
Garip akımı, sadece şiirde değil, tiyatro ve edebi eleştiri alanlarında da etkili olmuştur. Garip akımı tiyatro oyunları, sıradan hayatın kesitlerini konu alırken, edebi eleştiri alanında ise, yeni bir eleştiri anlayışının oluşmasına katkıda bulunmuştur. Garip akımı, Türk edebiyatında modernleşme sürecinde önemli bir yer tutar ve Türk şiirindeki yenilikçi yaklaşımların en önemlilerinden biridir.
Garip akımı, Türk şiirindeki dönüşümlerin başlangıç noktası olarak kabul edilir. Garip akımı, Türk şiirindeki eski yapıyı yıkarak, şiirin yeniden yapılanmasına katkıda bulunmuştur. Garip akımı, sadece Türk şiirini değil, Türk edebiyatını da etkilemiştir. Garip akımı, Türk edebiyatındaki modernleşme sürecinde önemli bir kilometre taşıdır ve Türk şiirindeki yenilikçi yaklaşımların en önemlilerinden biridir.
“Garip” adlı kitabın önsözü, Orhan Veli Kanık tarafından yazılmıştır. Önsözde, Garip akımının özellikleri ve bu akımın ortaya çıkış süreci anlatılmaktadır.
Önsözde, Garip akımının ortaya çıkış sebebi, Türk şiirinin geleneksel yapısının yetersizliği olarak açıklanmaktadır. Geleneksel Türk şiiri, ağır ve yapay bir dil kullanarak, sadece seçkin kesimlerin anlayabileceği bir üslup kullanmıştır.
Garip akımı, ise sıradan hayattan imgeler kullanarak, konuşma diline daha yakın bir üslup kullanarak şiiri daha anlaşılır hale getirme çabasıdır. Önsözde, Orhan Veli Kanık, şiirlerinde kullanılan dilin sıradan ve anlaşılır olması gerektiğini vurgulamıştır.
Garip hareketinin temsilcileri, şiirlerinde İstanbul’un sokaklarını, limanları, denizlerini, insanlarını ve günlük hayatın diğer ögelerini kullanarak, sıradan hayatın içinden gelen imgeleri şiirlerine taşımışlardır. Bu sayede, Türk şiirinde yenilikçi bir yaklaşım sergilemişlerdir. Önsözde, Orhan Veli Kanık, Garip akımının amacının, şiiri sıradan insanlara anlaşılır hale getirmek olduğunu belirtmiştir.
Garipçiler kendi dönemlerinde bazı eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştirilerin bazıları, Garip akımının şiir anlayışı, dil kullanımı ve edebi değeriyle ilgilidir.
Birinci olarak, Garip akımının şiir anlayışı eleştirilmiştir. Bazı eleştirmenlere göre, Garip akımının şiirleri sadece görsel ve işitsel imgelerden oluşan basit yapılarıyla öne çıkmıştır. Şiirlerin yapısı ve biçimi, geleneksel Türk şiirinin kurallarından tamamen ayrılmış ve bu nedenle edebi bir değeri yok sayılmıştır.
İkinci olarak, Garip hareketinin dil kullanımı eleştirilmiştir. Bazı eleştirmenler, Garip akımının şiirlerinin sıradan dil ve argo kullanımıyla alçakgönüllü bir yapıya sahip olduğunu düşünmüşlerdir. Bu nedenle, Garip akımının şiirleri, edebi bir ürün olarak değil, sıradan bir konuşma gibi algılanmıştır.
Üçüncü olarak, Garip akımının edebi değeri eleştirilmiştir. Bazı eleştirmenler, Garip akımının şiirlerinin estetik açıdan zayıf olduğunu düşünmüşlerdir. Şiirlerdeki görsel ve işitsel imgeler, bazı eleştirmenlere göre, yetersiz ve basit kalmıştır. Bu nedenle, Garip akımının şiirleri, edebi bir değeri olmayan şiirsel ifadeler olarak kabul edilmiştir.
Ancak, Garip akımı, yine de Türk edebiyatında modernleşme sürecine önemli bir katkıda bulunmuştur. Garip akımı, geleneksel Türk şiirinin sıkı kurallarını kırarak, Türk şiirinde yeni bir anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Garip akımı, sıradan hayattan ve konuşma dilinden imgeler kullanarak şiirin daha anlaşılır hale gelmesini sağlamıştır. Bu sayede, Türk şiirinde yenilikçi bir yaklaşım sergilemiştir.
Yeni Türk EdebiyatıAlt Kategoriler:Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Garipçiler
Garipçiler; Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu’nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu, Melih Cevdet Anday “Garip” adlı ortak bir kitap yayımladılar. Şiirle ilgili görüşlerini bu yapıtın Garip Akımı Önsözünde açıkladılar. Bu ön sözde yerleşik şiir anlayışına meydan okuduklarını açıkladılar.
Onlara göre şiir, her yerde görülen basit şeyleri anlatmalıydı. Alaycı ve nükteciydiler. Aydınları bırakıp halka yöneldiler. Şiirde, ölçü, kafiye, bent gibi durumlar yok sayılmıştır. Serbest şiir egemen olmuştur.
Dil, sürekli bir özleşme ve arınma çabasındadır. Roman ve hikayede serim, düğüm, sonuç bölümleri umursanmamıştır. Şairaneliğe kaçmadan, mecazsız yazdılar. Soyut temalar yerine ekmek derdi, günlük şeyler işlendi. “Konunun bayağısı yoktur, ancak işleyişte bayağılık vardır.” diye düşünürler. En çok görülen temalar: yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, insan sevgisi, aşktır.
1941 yılından sonra Türk şiirinde görülen ve öncülüğünü Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat üçlüsünün yaptığı edebiyat akımıdır. Bu üç şair, şiirde sürüp gitmekte olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe baş kaldıran şiirlerini toplayarak Garip adında bir kitap yayımladılar.
Daha sonra “Birinci Yeni” olarak adlandırılmıştır. Bu akım, Orhan Veli’nin 1950 yılındaki beklenmedik ölümüyle sona ermiştir.
Garip Akımının (Birinci Yenicilerin) özellikleri:
1- ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)
2- OKTAY RİFAT HOROZCU (1914-1988)
3- MELİH CEVDET ANDAY (1915-2002)
İç Bağlantılar
Paylaş:
GARİP ŞİİRİ (BİRİNCİ YENİ) (1940 -1954)
Cumhuriyetin ilk dönemi pek çok devrimin yapıldığı bir kuruluş dönemidir. 1940 sonrası ise yapılan yenilikler doğrultusunda toplumda önemli değişiklikler meydana gelmiş; bu arada İkinci Dünya Savaşı, çok partili düzen, dünya klasiklerinin Millî Eğitim Bakanlığınca çevrilmesi, Halk Evleri’nin çalışmaları ve Batı ile güçlü bağların kurulması gibi olaylar Türk kültürü ve edebiyatını derinden etkilemiştir.
Garip şiiri 1940’tan sonra değişen yeni sosyal ortamın edebiyattaki ilk yansımasıdır. Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu olmak üzere üç genç şairin “Garip” adlı ortak bir şiir kitabı çıkarmasıyla başlayan bu şiir akımı, yerleşik bütün şiir anlayışlarına meydan okumuştur. Nurullah Ataç ve Sabahattin Eyüboğlu‘nun desteklediği bu akım, toplumda büyük bir tepkiye yol açar. Ancak, bir süre sonra, birçok karşı çıkanı olsa da geniş bir çevrede yaygınlık kazanır.
Garip şiirinin özellikleri şunlardır: