Edebiyat, duygu ve düşünceleri söz ya da yazıyla etkili bir şekilde anlatma sanatıdır. Tür ise, edebiyat eserlerinin biçimlerine, konularına ve teknik özelliklerine göre ayrılmasıdır.
> Edebi metin türleri, düz yazı türleri ve şiir türleri olmak üzere iki ana grupta incelenir:
Duygu ve düşüncelerin, uyak ve ahenk olmadan cümlelerle anlatıldığı yazılardır.
> Olay, düşünce (fikir) ve bildirme yazıları olmak üzere üçe ayrılır.
Bir olayın, yer ve zaman belirtilerek, kahramanların çevresinde kurgulanmasına olay yazıları denir. Olay yazılarında genellikle öyküleyici anlatım tekniğini kullanılır. Özellikle romanlarda betimleyici anlatıma da sık sık başvurulur.
Olağanüstü olaylarla süslü, olağanüstü kişilerin başından geçen, zaman ve yer kavramları belirli olmayan hayalî olayların anlatıldığı yazılara masal denir.
> Masalda eğiticilik ve öğreticilik esastır.
> Masallardaki olaylar gerçeğe uymaz.
> Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir.
> Masalın geçtiği yer ve zaman belirsizdir.
> Masallar tekerlemeyle başlar.
> Masaldaki karakterler; cinler, periler, devler ve hayvanlar olabilir.
> Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
> Ulusal konulara yer verilmez, evrensel konular ve mesajlar içerir.
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insan özelliği verilerek başlarından geçen olayların insanlara ibret dersi verecek şekilde anlatıldığı kısa yazılara fabl denir.
> Sonunda ders verme amacı güden yazılardır.
> Genellikle hayvanlar ve bitkiler konuşturulur.
> Fabl kahramanları insanlar gibi düşünür, insanlar gibi konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır.
> Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, La Fontaine ve Beydebadır.
Örnek(ler)
» Yengeç ana, yavrusunu sürekli uyarıyormuş:
Şunu böyle yapma, bunu böyle yapma! Öyle eğri büğrü yürüme, doğru dürüst yürü!..
Canına tak eden yavru yengeç, anasına şöyle demiş:
Peki, sen doğru dürüst yürü önümden de ben de yürümek nasılmış öğreneyim!
Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.
> Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
> Dar bir zaman dilimini kapsar.
> Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
> Romana göre kısa eserlerdir.
> Karakter sayısı azdır.
> Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
> Kısa soluklu eserlerdir.
> Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır.
Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir.
> Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
> Geniş bir zaman dilimini kapsar.
> Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
> Hikâyeye göre uzun eserlerdir.
> Karakter sayısı fazladır.
1 Hikâye türü, romandan daha kısadır.
2 Hikâyede temel öge olaydır. Romanda ise temel öge karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
3 Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir.
4 Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz.
5 Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır.
6 Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.
Bir ulusun kahramanlıklarını, savaşlarını, büyük toplumsal olaylarını anlatan ve genellikle şiir (nazım) biçiminde oluşturulan eserlere destan denir.
> Yazı türleri içinde en uzun olanıdır.
> Efsaneden sonra bilinen en eski türdür.
> Sözlü edebiyat ürünüdür; ancak sonradan yazıya geçirilen destanlar da vardır.
> Olağanüstü olaylar ve kahramanlar vardır.
> Destan kahramanları yarı tanrısal nitelikler taşıyan han, hakan ve kağan gibi kişilerdir.
> Destanlar doğal ve yapay (suni) olmak üzere ikiye ayrılır:
Halk ozanlarının büyük toplumsal olayları anlattıkları destanlardır. Doğal destanların yazarı belli değildir, yani anonimdir.
Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara daha az yer veren destan türüdür.
Halkın duygu, düşünce ve hayal dünyasında doğarak ağızdan ağıza dolaşan, gelenek ve göreneklerin oluşumunu etkileyen hikayelere efsane denir.
> Hayal gücünün ürünü ve bilinen en eski türdür.
> Eski dönemlerde tabiat olaylarının nedenlerini bilmeyen insanlar, bu olayları açıklama gereği hissetmişlerdir. Yağmurun yağması, gök gürültüsü, şimşek çakması gibi birçok olayı kendilerine göre yorumlamışlar, efsaneler vasıtasıyla bunlara açıklık getirmişlerdir.
> Efsanelerde kahramanlar Tanrı, ruh, melek gibi kavramlar bazen de taş, kaya, dağ gibi doğa parçası unsurlardır. Bu kahramanlar hikayelerde kişileştirilir(teşhis) ve konuşturulur(intak).
1 Destanlardaki olayları tarih sayfalarında bulmamız mümkündür. Ama bunu efsane için her zaman söyleyemeyiz.
2 Destanlar genellikle şiir (manzum) biçiminde yazılırken, efsaneler düz yazı (nesir) biçimindedir.
3 Destanlar milletlerin yaşamış olduğu önemli olayları konu alır. Bu bakımdan bu önemli olayları bir tarihi gerçeklik olarak görebiliyoruz. Ancak bunu bütün efsaneler için söylememiz mümkün değildir.
4 Efsanelerin benzerlerini başka milletlerde de bulabiliriz. Fakat destanlar milli oldukları için benzerleri olamaz, sadece bir millete aittirler.
1 Masallar tamamen olağanüstü, olağandışı olayları anlatırken efsaneler toplumsal olaylarla ilgili insanların doğaüstü olaylara karşı verdiği savaşı anlatır.
2 Masallar her zaman mutlu sonla biterken efsaneler her zaman mutlu sonla bitmez.
3 Masalın amacı eğiticilik, efsanenin amacı ise bazı olaylara açıklık getirmektir.
Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten sonra yazıldığı yazı türüne anı (hatıra) denir.
> Bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu olaylar anlatılır.
> Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır
> Geçmişe ışık tutar.
> Tarihsel olayların öğrenilmesine katkıda bulunur.
Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü gününe yazdığı yazılara günlük denir.
> Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.
> Kısa yazılardır.
> Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.
> İçten ve sevecendir. Anlatımda iç konuşma yöntemi kullanılır.
1 Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma günlük geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.
Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına tiyatro denir. Ayrıca yazılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin oynandığı binaya da tiyatro denir.
> Genellikle oynanmak için yazılır. Okunmak için yazılan tiyatro türleri de vardır.
> Olayları oluş hâlinde gösterir.
> Konuşma ve eyleme dayanan bir türdür.
> İnsana ders vermek, onu düşündürmek onu yorum yapmaya yönlendirmek amacı taşır.
> Tiyatronun unsurları: Yazar, eser, oyun ve seyircidir.
> Tiyatronun temel ögeleri: Olay, yer, zaman ve kişilerdir.
Opera: Orkestra eşliğinde söylenen, tüm sözleri bestelenmiş oyun.
Operet: Yergi içerikli, konuşmalı ve şarkılı bölümleri birbirini izleyen hafif eğlenceli oyun.
Vodvil(Entrika komedisi): Yalnızca güldürme amacı güden, karmaşık olaylar ve yanlış anlamalar üzerine kurulan, beklenmedik bir şekilde biten komedi türüdür.
Pandomim(mim): Sessiz hareketler, jestler, yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri anlatmaya yarayan tiyatro çeşididir.
Suflör: Tiyatroda, kuliste bulunarak oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan yardımcı.
Temsil: Bir tiyatro eserinin oynanması.
Diyalog: Kişilerin karşılıklı konuşmaları.
Monolog: Bir kişinin tek başına konuşması.
Kulis: Sahne arkası.
Fars: Toplumdaki düzensizlikleri alaylı anlatımla yeren, daha çok halk zevkini okşayan kaba güldürü.
Feeri: Kişileri melek, cin, peri…olan sahnelenmiş masal. Bu türde halk efsanelerinden yararlanılır.
Skeç: Kısa yazılmış, güldürme amaçlı oyun.
Melodram: Bestelenmiş dramdır.
Kabare: Güncel, toplumsal konuları eleştirel bir tavırla yansıtan, izleyici ile içlidışlı olunan oyunlardır.
Drama: Bir tiyatro metninin oyuncular tarafından sahnede canlandırılmasıdır.
Dublör: Tiyatro ve sinemada bir rolün yedek oyuncusudur.
Fasıl: Bölüm, tiyatroda perdenin karşılığıdır.
Jest: Sanatçının bütün hareketlerine verilen ad.
Mimik: Kaş, göz, yüz hareketleriyle bir duygu ve düşüncenin anlatılmasıdır.
Mizansen: Oyuncuların sahnedeki hareketlerine denir.
Rejisör: Bir piyesi sahneye koyan kişidir.
Sahne: Oyunun her bölümüne verilen ad.
Senaryo: Bir oyunun ve filmin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı metindir.
Genellikle masalların başında bulunan, pek anlamı olmayan, uyaklı sözlere tekerleme denir.
Örnek(ler)
» Ooo Mercan
Ne getirdi amcan?
Tatlı patlıcan
Can can can
Çıktım erik dalına
Baktım tren yoluna
Bir toplumu; sosyal, siyasal, bilimsel vb. konularda düşündürmek amacıyla fikri temelleri olan, bir kısmı kişisel düşünceler olurken bir kısmı ispatlanmış gerçeklere dayanarak yazılan yazılara düşünce yazıları denir. Düşünce yazılarında açıklayıcı ve tartışmacı anlatım teknikleri çokça kullanılır. Fikri alt yapısı olan türler olması sebebiyle de düşünceyi geliştirme yollarından sayısal verilerden yararlanma, tanık gösterme, örneklendirme ve karşılaştırmalara sık sık başvurulur.
Herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir gerçeği savunmak için yazılan yazılara makale denir.
> Makalenin temel öğesi fikirdir.
> İnceleme ve araştırmaya dayanır.
> Bir tezi savunmak, desteklemek amacı taşır.
> Makalelerde bilimsel verilerden yararlanılır.
> Gazete ve dergi yazısıdır.
Örnek(ler)
» Kitap okumayı sevmiyoruz. Bu kitap okuma oranlarından da belli. Nüfusu yedi milyon olan Azerbaycanda kitaplar ortalama tirajla basılırken Türkiyede bu rakam civarında. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitaba harcanan para ortalama dolar, bizde ise 10 doların altında. Türkiyede her yüz kişiden beşi kitap okuyor. Bütün bunlar bizim kitaba ne kadar uzak bir toplum olduğumuzun göstergesi.
Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattığı yazılara deneme denir.
> Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, iste¬diği konuyu ele alıp işleyebilir.
> Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı yoktur.
> Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kullanır. Daha doğrusu kendi içiyle yaptığı konuşmaları yazıya geçirir.
> Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz.
> Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine özgülük vardır.
> Dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç bu türün en önemli temsilcisidir.
Örnek(ler)
» Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanmalıyız. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. Kişi düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözecek, pek çok şeyi bilecektir. Onun için bir karar alırken annenizin, babanızın, çevrenizdekilerin görüşlerini alın ama o görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler de güçlükler de size aittir artık. Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma yolunda atılan ilk adımdır.
Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
> Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.
> Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına göre sıkıcı olmayan her şey sohbet konusu olabilir.
> Gazete ve dergi yazılarıdır.
> Yazarın kendi kişisel düşüncesi ağırlıktadır.
> En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme alınmasıdır.
> Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.
Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, kişisel anlayış, görüş ve düşüncelerini güzel bir üslupla, hiçbir kanıtlama gereği duymadan anlattığı yazı türüne fıkra denir.
İki tür fıkra vardır: Gazete fıkraları, nükteli hikâyecik türündeki fıkralar. Yazı türü olarak gazete fıkraları kabul edilmektedir. Gülmece yazılardan olan fıkraları, gazete yazı türü olan fıkrayla karıştırmamalıyız.
> Gazete yazısıdır.
> Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
> Dil doğaldır. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
> Okuyucuyla sohbet ediyormuş havası hakimdir. Anlatım senli benlidir.
1 Makalede ispat vardır, ciddi bilimsel bir dil kullanılır; fıkra ise daha serbest ve mizahi ögeler içerir ve ispat yoktur.
2 Makalede yazar doğruyu, fıkrada ise kendi doğrusunu anlatır.
Bir sanat eserinin olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini ortaya koymak amacıyla yazılan yazı türüne eleştiri denir.
> Eleştiri yazıları, bir eseri tanıtmayı amaçlar.
> Eleştiri yapan kişiye eleştirmen denir.
> Değerlendirme yazılarıdır.
> Eleştiri denince, akla eserin olumsuz yanlarının belirlenip okuyucuya aktarılması gelir. Bu yanlış bir düşüncedir. Gerçek bir eleştiride eleştirilen eserin hem olumlu hem de olumsuz yanları bir arada verilir.
> Eleştirinin amacı, okuyucuya ve yazara kılavuzluk yapmaktır.
Bir topluluğu coşturmak, belli bir amaca yöneltmek; onlara bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ülküyü aşılamak amacıyla söylenen uzun ve coşkulu konuşmalardır.
> Nutuk türünde konuşma yapan kişiye hatip (söylevci) denir.
> Hatipler konuşurken jest ve mimiklerine, vurgu ve tonlamalarına, konuşmalarının açık ve anlaşılır olmasına dikkat etmeli; dinleyicilerin nabzını tutmalıdır.
> Nutuk siyasi, askeri, hukuksal, dinsel ve akademik alanda yapılabilir.
Bir bilgiyi iletmek; bir yeri, kişiyi veya ürünü tanıtmak; istek ve şikayette bulunmak amacıyla yazılan metinlere bildirme yazıları denir.
Tanınmış, eserler yazmış, ün bırakmış kişileri tanıtmak amacıyla yazılan yazılara biyografi denir.
> Önemli şahısların hayatı başkası tarafından anlatılır.
> Anlatılan kişinin hayatı tarih sırasına göre ele alınır.
> Kurgusal değildir, gerçekçidir.
> Üçüncü kişinin ağzıyla anlatılır.
Örnek(ler)
» Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, 18 Mayıs tarihinde İstanbulda doğdu. Kayseri, İstanbul ve Ankarada öğretmenlik yaptı. İstanbuldan milletvekili seçildi. Anayurt adında bir dergi çıkardı. Türkçenin gelişmesine büyük katkıları oldu. 8 Kasım ’te vefat etti. Eserlerinden bazıları şunlardır: Çoban Çeşmesi, Han Duvarları
Bir insanın, kendi hayatını kendisinin yazdığı eserlere otobiyografi denir. Biyografilerde kişinin hayatı, çalışmaları başkası tarafından yazılırken otobiyografilerde kişi kendisini anlatır, yazar.
> Kaynak olarak kişi kendisini ve aile büyüklerinden aldığı bilgiyi kullanır.
> Birinci kişinin ağzıyla anlatılır.
Örnek(ler)
» KENDİMİN POPÜLER TARİHİ
larda 6ncı ayın 16sında saat 6yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu altılar hayatım boyunca peşimi bırakmadı. Bir ailenin tek çocuğuyum. Can Bartudan ad koymuşlar bana. Dolayısıyla tutacağım takımı seçme şansım kalmadı. yılında kreşe vermişler beni. Yedi yaşıma geldiğimde okumayı öğrendim
Belli bir zaman içerisinde geçen olayları anında okuyucuya bildiren gazete yazılarına haber denir. Gazetelerde haber toplayan kişilere muhabir denir.
> Haber yazılarında temel ilke nesnelliktir.
> Bir haber yazısı 5N1K (kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin?) sorularına cevap vermelidir.
> Haber; ilginç, yeni, doğru ve önemli olmalıdır.
Gazetecilerin bir yeri, bir kurumu ziyaret ederek o yerin özelliklerini, orada gördüklerini, kişisel düşünceleriyle birleştirip fotoğraflarla belgeleyerek kaleme aldıkları yazılardır.
Örnek(ler)
»Muhabir: Küçüklüğünüzde arkadaşlarınızın futbol oynaması yasakken anneniz sizin futbol oynamanızı hep desteklermiş. Biraz anlatır mısınız o günleri?
Rıdvan: Bizim mahallede okul başarısını düşürecek diye kimse çocuğunun futbol oynamasını istemezdi. Ben de o yaşlarda futbola meraklıydım ve annem de her gün giydiğim eşofmanı hazır ederek okuldan sonra top oynamama izin verirdi. Bunu yapan başka aile yoktu.
Muhabir: Profesyonel futbol hayatına geçişiniz nasıl oldu?
Rıdvan: yaşındayken Nazilli Spordan 25 futbol topu karşılığında Muğla Spora transfer oldum. Böylelikle profesyonel futbol hayatım başladı.
Gezilip görülen yerlerin ve o yerlerle ilgili izlenimlerin anlatıldığı yazılara gezi yazısı denir.
> Gezilip görülen yerler edebî bir üslupla anlatılır.
> Yazarın duygu ve düşüncelerini içerebilir.
> Gözlem gücüne dayanır.
> Anlatılanlar gerçektir, hayal ürünü değildir.
Örnek(ler)
» Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde anlattığı Amasyayı gezmeye gidiyorduk. Yolculuğumuz on-on iki saat sürdü. Otobüs şoförü bizi şehrin göbeğinde indirdi. Amasya, bütün güzelliğiyle gözümüzün önündeydi artık. Yeşilırmak, şehrin tam ortasından geçiyor. Şehrin bir yanında Amasya Kalesi bir yanında Ferhat Dağı var. Amasya Kalesinin eteklerinde Yeşilırmak boyunca uzanan Safranbolu evlerine benzeyen tarihî Yalıboyu evleri var. Hemen arkasında ise Kral Kaya Mezarlıkları Şehir, sanki açık hava müzesi. Şehri kuş bakışı görmek için Çakallar Tepesine çıktık. Tarih kokan muhteşem bir şehir sanki ayaklarımızın altındaydı.
Bir düşünce, duygu veya dileğin iletilmesi amacıyla yazılan yazılara mektup denir.
> Mektuplar, işledikleri konulara göre özel mektuplar, edebi mektuplar, iş mektupları ve resmi mektuplar olmak üzere dört grupta incelenir:
Hısım, akraba, eş-dost ve tanıdıklar arasında yazılan mektuplardır. En önemli özelliği gizliliğidir.
Mektupta uyulması gerekenler:
Tarih: Kâğıdın sağ üst köşesine, hitapla aynı sıraya yazılır. Tarihten önce mektubun yazıldığı yer yazılır.
Hitap: Hitap mektubun başlığıdır. Hitap bir iki sözcükten uzun olmamalı, aradaki sevgi, saygı, içtenlik derecesi bu bir iki sözcükte toplanmış olmalıdır. Hitaptan sonra virgül (,) işareti koymayı unutmamak gerekir.
Giriş: Mektubun yazılış nedeni bu bölümde belirtilir. Giriş birkaç cümleliktir.
Gelişme: Mektubun söyleşi bölümüdür. Verilecek haberler, sorulacak sorular bu bölümde yer alır.
Sonuç: Bu bölümde mektup yazılan kimsenin ve tanıyorsak o ailedekilerin durumu, sağlığı sorulur. Kendi durumumuzdan haber veriler. İyi dileklerle mektup bitirilir. Mektubun sağ alt köşesine ad, soyad yazılıp imzalanır. Kâğıt özenle katlanıp zarfa konularak zarf kapatılır.
Edebi mektuplar, özellik olarak, bir bakıma özel mektuptur. Edebiyatçıların birbirlerine ya da yakınlarına yazdığı mektuplar anlatımları sanat yüklü olduğu için zamanla araştırmacılar tarafından yayınlanır. Böyle mektuplara edebi mektup denir.
Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir. İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı beyaz kağıtlar kullanırlar. Yazıda daktilo ( veya bilgisayar ) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır. İş mektuplarında da konu kısa,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır. Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar.
İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar:
1 Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir.
2 Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır.
3 Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır.
4 Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır.
5 İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır.
6 Eğer yazılan iş mektubu, bir başka mektuba cevap niteliği taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir. Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir.
Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devlet daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda, konunun uzunluğuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır. Anlatım ciddi ve ağırbaşlı olmalıdır. Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez. Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır.
Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar:
1 Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur.
2 Sağ üst köşeye tarih konur.
3 Mektup, cevap mahiyetinde ise ilgi hanesine cevabı olduğu mektubun sayı ve tarihi, konu hanesine de kısaca amaç yazılır.
4 Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur.
5 Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir.
6 Sonuç bölümünde, alt makama yazılıyorsa rica ederim., üst makama yazılıyorsa arz ederim. şeklinde bitirilir.
7 Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir.
8 Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle,konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır.
Bir isteği, bir şikayeti duyurmak veya bir konuda bilgi vermek, bilgi istemek için yazılan başvuru yazısına dilekçe denir.
Dilekçe Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
1 Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa ve öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
2 Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir. Süslü, yapmacık, laubali ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır.
3 Dilekçeler; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla (bilgisayarla) veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır. Dilekçe yazarken kağıdı iyi ortalamak gerekir.
4 Sağ üst köşeye (kağıdın üst kısmından belli bir aralık bırakıldıktan sonra) tarih yazılır.
5 Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
6 Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş, kısa bir özgeçmiş, kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir.
7 Ardından arz bölümüne geçilir. Bu bölümde dilekçede bir durum belirtiliyorsa, son cümle “ bilgilerinize saygılarımla sunarım/arz ederim.”, bir istek belirtiliyorsa “Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.” gibi ifadeler kullanılarak dilekçenin metin kısmı tamamlanır.
8 Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye dilekçe sahibinin ad ve soyadı yazılır ve altına imza atılır.
9 Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır.
10 Adresin altına eğer varsa dilekçemizde başvurulanla ilgili ekler Ek 1:,2 şeklinde alt alta belirtilerek yazılır.
Bir durum veya olayın oluş şekli ve sırasıyla beraber yazıya aktarılmasına tutanak denir. Tutanaklarda ayrıntılar önemlidir. Çünkü olayı değerlendirecek olanlar, bunlara göre hüküm verecektir. Olayın niteliği, yeri, zamanı, başlaması, başlamasına sebep olanlar, olayın gelişimi ve sonucu anlatılmalıdır.
Tutanak Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
1 Başlık bölümü kağıdın üst-orta kısmına tamamı büyük harfler ile yazılmalıdır. Başlık bölümü olayın ya da yapılan işlemin içeriğini yansıtacak şekilde seçilmelidir (Örnek: Kaza tespit tutanağı). İçerik, kelime ya da cümle ile belirtilemeyecek şekilde ise, sadece TUTANAK tabirini kullanmak da yeterlidir.
2 Tarih yazılır gerekirse saat sonra olay yeri yazılır daha sonra kişiler yazılır ve durum izah edilir.
3 Tutanağın verileceği amire itaf edilircesine bilgilerinize arz ederim denilir.
4 Tutanağın alt kısmına varsa 2 şahit bir amir ve tutanak tutulan kişinin adı soyadı yazılır ve imzaları alınır.
> Bunu dışında bir de toplantı tutanakları vardır. Çeşitli toplantılarda, toplantıya katılan kişilerin konuşmalarının ve tekliflerinin yazılması, durumun tespit edilmesi ve verilen kararların yazıya geçirilmesine de tutanak denmektedir. Bu tür tutanaklar hazırlanırken; önce toplantının hangi tarihte, ne zaman ve nerede nasıl başlatıldığı belirtilir. Toplantılarda önceden belirlenmiş ve ilgililere duyurulmuş gündem maddeleri sırasıyla tartışılır ve o konuyla ilgili karar verilir. Tutanağını yazan kişi, toplantıda söz alanların düşüncelerini (veya beyanlarını) açık ve öz olarak aynen yazar. Toplantının bitiminde ilgililer tutanağın altını imzalarlar.
Herhangi bir konudaki bir durumun, gazete, dergi, radyo, televizyon veya internet aracılığıyla ilgililere veya kitlelere duyurulmasına ilan denir. Konunun niteliğine göre ilan ya özeldir ya da resmîdir. İlanda çarpıcılık, kısalık, açıklık, ve anlaşılırlık önemlidir. İlanlar iş, toplantı, kayıp, ölüm vb. durumlarda da verilir.
Örnek(ler)
» tarihinde kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. Ali Yılmaz | » ELEKTRİKLİ ev aletleri ve beyaz eşya konusunda ürün tanıtımı yapabilecek bayan eleman aranıyor. 45 67 Sağlam Ticaret Beyoğlu |
Bir malı, bir ürünü çeşitli iletişim araçları yoluyla ilgilenecek olanlara veya kitlelere duyurmak ve tanıtmak amacıyla hazırlanan yazılı veya görsel içeriğe reklam denir. Reklamda amaç genellikle bir malın çok satılmasını sağlamaktır. Bunun için de reklam, ilgi çekici ve etkileyici olmalıdır. Günümüzde reklamcılık pek çok bilim dalından faydalanan bir iş kolu olmuştur. Reklam yazarlığı da ayrı bir çalışma alanıdır.
Bir şeyi adını anmadan niteliklerini üstü kapalı söyleyerek o şeyin ne olduğunu bulmayı okuyana ya da dinleyene bırakan edebî türe bilmece denir.
Örnek(ler)
» Dışı var, içi yok Dayak yer, suçu yok. (top)
» Açarsam dünya olur Yakarsam kül olur. (harita)
» Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk (limon)
Her şiirin belli bir konusu, üslubu vardır. Kimi aşk, ayrılık konusunu işler, kimi okura bir bilgiyi özlü bir şekilde verir, kimi ise birini eleştirir. İşte şiirlerin bunlara göre sınıflandırılması şiir türlerini ortaya koyar. Bunlar Yunanca’daki adlarıyla adlandırılır: Lirik, Epik, Didaktik, Pastoral, Satirik. Tanzimat’tan sonra oluşan bu adlandırmadan önce Türk şiiri, nazım şekillerine göre sınıflandırılırdı: Gazel, Kaside, Şarkı, Koşma, Destan, Varsağı, Mani, Ağıt vb.
İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Bu şiirlerde sevgi, özlem, ayrılık gibi konular işlenir.
Örnek(ler)
» Nasıl acıkırsa susarsa insan
Öyle sevdim bir memleket kızını
Bir şey bu aşkın artırdı hızını
Aramıza dağlar deryalar koyan
Bu dörtlükte olduğu gibi lirik şiirde hayal, duygu ve coşkunluk birinci plandadır.
Kahramanlık, yiğitlik, savaş konularını işleyen ya da tarihsel bir olayı coşkulu bir anlatımla işleyen şiirlere epik şiir denir.
Örnek(ler)
» Bizdik o hücumun aşkıyla kanatlı
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
Bu dörtlükte olduğu gibi epik şiirler, okuyanlarda vatan ve millet sevgisi oluşturur.
Belli bir düşünceyi kabul ettirmek veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders çıkarmak için yazılan öğretici şiirlere didaktik şiir denir.
Örnek(ler)
» Piknik, gezi yaparken
Çöp bırakma geride
Çayırlarda yürürken
Zarar verme çiçeğe
Bu dörtlükte kişilerde çevre bilinci oluşturma amaçlanmıştır. Şair, şiir yolu ile okuyucusunu çevre konusunda bilinçlendirmeyi amaçlamıştır
NOT Fabl da didaktik şiir sayımonash.pw türde amaç, insanların hatalarını düzeltmek, onlara yol göstermektir. Fabllardaki düşsel unsurlar birer araçtır. Asıl hedeflenen ise ahlaki derstir. İnsan dışındaki varlıklara insana ait özellikler verilerek, bu varlıklar öyle hareket ettirilir.
Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve bu hayata duyulan özlemi ifade eden şiir türüne pastoral şiir denir.
Örnek(ler)
» Gümüş bir dumanla kapandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı
Toplum hayatındaki aksayan yönlerin, düzensizliklerin; insanların çeşitli konulardaki beceriksizliklerinin ve zayıflıklarının anlatıldığı yergi şiirlerine satirik şiir denir. Bu şiir türü, Halk edebiyatında “taşlama”; Divan edebiyatında “hicviye”; günümüz edebiyatında ise “yergi” adıyla bilinir.
Örnek(ler)
» Cüzdanı görseler itin boynunda
“Buyur baş sedire it ağa.” derler
Eğer paran yoksa senin koynunda
“Defol git şuradan kurbağa!” derler
Bu dörtlükte insana değil de paraya önem verilmesi eleştirilmekte, toplumsal bir sorun dile getirilmektedir.
Başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür.
> Anonim halk edebiyatının en yaygın şeklidir. Söyleyeni belli değildir.
> Genellikle yedi heceli bir dörtlükten oluşur. Ama mısra sayıları 5,6,7,8 hatta 14 olan maniler de vardır.
> Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
> Manilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Bunlara doldurma dizeler denir.
> Temel duygu ve düşünce son iki dizede ortaya çıkar.
Örnek(ler)
» Deniz geçer sal değil.
Sözlerim masal değil.
Gönül çarşıda pazarda,
Satılacak mal değil.
» Karpuzlar yenmez oldu.
Sıcaktan benzim soldu.
Bir yar sevdim o dahi,
Gitti de gelmez oldu.
Çağdaş tiyatro anlayışı, modern tiyatro salonları, yeni eserler (çeviri, uyarlama, telif), profesyonel oyuncu, yönetmen, sahne tekniği, makyaj, kostüm vb. ile tiyatro artık kurumsallaşmıştır.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında tiyatro türünün Batı edebiyatındaki tiyatro geleneği ile ilişkisi güçlüdür. Bu dönemde Batı tiyatrosu örnek alınarak trajedi, komedi ve dram türlerinde eserler yazılmış; müzikli, danslı; benzetmeci, göstermeci, epik tiyatro örnekleri verilmiştir.
TÜRK TİYATROSUNDA "İLK"LER
Modern tiyatro öncesinde Anadolu'da geleneksel Türk tiyatrosu egemendi. Karagöz, Meddah, orta oyunu ve köy seyirlik oyunları
Bizde Batılı anlamda tiyatro ilk kez Tanzimat Dönemi'nde görülmüştür. Bu dönemde Tanzimat sanatçıları Batı'dan tiyatro çevirileri yapmıştır. (Örneğin Ahmet Vefik Paşa'nın Moliere'den yaptığı çeviriler)
Modern anlamda ilk yerli tiyatro Şinasi'nin Şair Evlenmesi'dir. Bir töre komedisi olan oyunda görücü üsulüyle evlenmenin sakıncaları işlenmiştir.
Sahnelenen ilk yerli tiyatro Namık Kemalin Vatan Yahut Silistre adlı oyunudur.
Türk edebiyatında ilk dram örneği Recaizade Mahmut Ekremin Afife Anjelik adlı eseridir.
Modern anlamda Türk tiyatrosunun asıl kurucusu Muhsin Ertuğruldur.
Cumhuriyet Döneminde heceyle yazılan ilk tiyatro Yusuf Ziya Ortaçın Binnaz adlı oyunudur.
Epik tiyatronun kurucusu Cumhuriyet Dönemi sanatçısı Haldun Tanerdir. (Keşanlı Ali Destanı)
İlk Müslüman kadın tiyatrocu Afife Jaledir.
İstanbulda temsil vermek üzere kurulan ilk tiyatro Gedik Paşa Tiyatrosudur.
Güngör Dilmen; Canlı Maymun Lokantası eseriyle absürt (saçma) tiyatronun önemli temsilcisidir.
Afife Jale |
Musahipzade Celal, Milli Edebiyat Dönemi oyun yazarıdır.
Teknik bakımından zayıf ama gözlem, tarihi ayrıntı ve yergi bakımlarından başarılı komediler yazmıştır. Konularını Osmanlı İmparatorluğundan, kendi deyişiyle tarihin gölgesi altında hayal-meyal seçilen halk hayatından almıştır.
Köprülüler, Türk Kızı, Fermanlı Deli Hazretleri, Bir Kavuk Devrildi, Aynaroz Kadısı eserlerinden bazılarıdır.
Sarı Naciye Recep Bilginerin tiyatro eseridir. |
Andromak, beş perdelik bir trajedidir. Fransız sanatçı Racine, Andromakı Eski Latin edebiyatında trajedileriyle tanınan Vergiliusun (Vircilyus) Aeneis (Eneis) adlı eserinden esinlenerek yazmıştır. Racine, kahramanlarının ruh hâllerini başarıyla vermiş, Andromakın oğlunun ölmesine veya yaşamasına sebep olacak kararı verme ikilemini gerçekçi bir şekilde yansıtmıştır.
REFİK ERDURAN ()
TEMEL TİYATRO TERİMLERİ
Adapte: Yabancı bir eseri yer adları, şahıs adları, deyimleri, gelenek ve görenekleriyle yerli hayata uygulayarak çevirme; uyarlama.
Adaptasyon: Adapte etme. uyarlama.
Aksesuar: Tiyatro sahnesinde kullanılan eşya.
Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı.
Aktris: Kadın tiyatro sanatçısı.
Akustik: Tiyatro, konser salonu ve benzeri kapalı yerlerin, sesleri bozmadan yansıtabilme özelliği.
Antik tiyatro: Eski Yunan - Latin tiyatrosu.
Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun eski ismi. 'te kurulmuştur.
Dekor: Tiyatroda, sahneyi eserin konusuna göre döşeyip hazırlamada kullanılan eşyanın toplu adı. Üç çeşit dekor vardır: realist dekor, şairane dekor, stilize dekor.
Diksiyon: Tiyatro ve benzeri edebiyat türlerinde dilin müzik karakterini başarı ile yaşatabilme yeteneği. Tiyatro okullarında ders olarak okutulmaktadır.
Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişi arasındaki karşılıklı konuşmalar
Dramatize etmek: Bir olayı, duyguyu, düşünceyi canlandırarak anlatmak; bir vakayı olduğundan daha acıklı bir şekle sokmak.
Entrik unsur, Entrika: Roman, hikâye ve tiyatro türlerinde, olayların okuyucuda ya da seyircide merak uyandıracak şekilde birbirine dolanması.
Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.
Epizot: Bir hikâyede asıl olaya karışan ikinci derecede önemli bir olay. (Bugünkü perde karşılığı.)
Fars (Farce): Komedinin, sanat yönü az, kaba bir türü. Çok eskiden tiyatrolarda perde arası gösterisiydi, sonra bağımsız olmuştur.
Fasıl: Bölüm. Tiyatroda perde karşılığı kullanılmıştır. Karagöz oyununda belli bir vakanın geçtiği bölüm.
Feeri: Masalların tiyatro sahnesinde dramatize edilmesinden doğma, cinlerin perilerin de rol aldığı bir tiyatro türü.
Grotesk: Gülünç, güldürücü.
Jest: Tiyatro sahnesinde, sanatçıların bütün el, kol, ayak ve benzeri beden hareketleri.
Kabare tiyatrosu: Daha çok güncel konuları iğneleyici, taşlayıcı biçimde ele alan skeçlerin oynandığı, monologların, şarkıların ve şiirlerin söylendiği küçük tiyatro.
Kanto: Tanzimat Dönemi'nde Türk sahnesinde azınlık aktrislerce başlatılan oyunlu ve neşeli şarkılar.
Koro: Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu şarkıcılar topluluğu. Oynanan eserin konusuna da katılırlar ve eserdeki olaya karşı, toplumun duygu ve düşüncelerini temsil ederlerdi. Hayvanlar, ağaçlar, bulutlar yerine sembol olarak kullanıldıkları da olmuştur.
Kostüm: Tiyatroda sanatçıların giydiği oyuna uygun kıyafet.
Kulis: Tiyatroda, sahnenin arkasında bulunan kısım; sahne arkası.
Makyaj: Tiyatro ve sinemada sanatçıların yüzlerinde boya ve başka maddelerle yapılan değişiklikler.
Mimik: Bir duygu veya düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz hareketleriyle anlatılması.
Mizansen: Bir tiyatro eserinin sahneye konması, sahneye göre düzenlenip uygulanması.
Monolog: Tek kişinin konuşması. Tek kişilik taklitli bir komedya türü. İnsanın içinden kendisiyle konuşması.
Muhavere: Konuşma. Tiyatro, roman, hikâye, fabl, röportaj ve benzeri türlerde kahramanların konuşmaları.
Pandomim: Sessiz hareket. Sessiz hareketler, jestler, yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri, tutkuları anlatmaya yarayan tiyatro çeşidi.
Perde: Tiyatro eserinde bir perdenin açılmasından, kapanmasına kadar geçen bölüm.
Piyes: Tiyatro eseri.
Reji: Sahneye koyma ve yönetme işi.
Rejisör: Sinema ve tiyatroda, eserin sahneleninceye veya seyirci önüne çıkıncaya kadar geçirdiği her anı yöneten kimse; yönetmen.
Kayıp Aranıyor Sait Faik Abasıyanık Kayıp Aranıyor, Sait Faik Abasıyanıkın ilk defa yılında gazetede tefrika (bölümler) halinde yayınlanan romanı. Kayıp Aranıyor Konusu Kitapta Nevin adlı bir kadının mutluluğu, huzuru arayış çabası anlatılmaktadır. Kayıp Aranıyor Kahramanları (Kişileri) Nevin: Romanın ana kahramanıdır. Konsolos Vildan Beyin kızıdır. Batı memleketlerinde öğrenim görmüş,…
Devamını Oku »Ankara (roman özeti) Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1) Romanın Konusu : Yakup Kadri KARAOSMANOĞLUnun yılında yayımlanan Ankara romanı ütopik bir romandır. Bu romanda yazarın özlediği, özlemini çektiği geleceğin Ankarası dolayısı ile Türkiyesidir. 2) Romanın Özeti : Cumhuriyet inkılabı ile birlikte Anadolunun yeniden dirilişi, yeniden temellendirilip yapılandırılması gerekmektedir. Bu yeni…
Devamını Oku »Tütün Zamanı (Zeliş) Necati Cumalı Tütün Zamanı, Necati Cumalının da yayımlanan romanı. Roman, İzmirin bir köyünde geçen bir hadiseyi konu alır. Tütün zamanına denk gelen bir aşk öyküsü çerçevesinde bir Ege köyünün tarıma dayalı yaşamı, gelenek ve görenekleri, inançları, değerleri gözler önüne serilir. li yılları konu alan roman aynı…
Devamını Oku »AYT Türk Dili ve Edebiyatı Konuları, Soruları ve Cevapları 2,5 milyon adayın başvuru yaptığı YKS 2. Oturum Alan Yeterlilik Testleri (AYT) sınavı 18 Haziran (Pazar) tarihinde, saat ’te başlayacak ve öğrencilere dakika (3 saat) süre verilecek. AYT Türk Dili ve Edebiyatı Soruları, 9. ve …
Devamını Oku »TYT Türkçe Soruları ve Cevapları YKS 1. Oturum Temel Yeterlilik Testi (TYT): TYT, 17 Haziran (Cumartesi) tarihinde, saat te başladı ve adaylara dakika süre verildi. TYTye 3,5 milyon aday başvuru yaptı. YKS 2. Oturum Alan Yeterlilik Testleri (AYT): AYT, 18 Haziran (Pazar) tarihinde, saat te başlayacak…
Devamını Oku »Şehrengiz Nedir? Özellikleri, Yazarları Farsça şehr ve engiz kelimelerinden oluşan Şehrengizin kelime anlamı “şehir karıştıran, şehri harekete getiren” şeklindedir. Şehrengizler; bir şehrin doğal, tarihî, mimari özelliklerini, güzelliklerini, sosyal yaşamını, sanat ve mesleklerinde ünlenmiş kişileri anlatır. Kaside, gazel, kıta, rubâî, terkibi bent gibi nazım biçimlerinin kullanıldığı şehrengizlerde asıl konu mesnevi nazım…
Devamını Oku »Surname Nedir? Genel olarak düğün törenlerini anlatan edebî eserlere Surname denir. Millî bir nazım türü olan surnamelerde evlilik, sünnet hatta doğum nedeniyle düzenlenen şenlik, ziyafet ve düğünler konu edilir. Sûr-ı hümâyûn: Padişah ve ailesiyle ilgili surnamelere verilen ad. Sûr-ı hitan: Sünnet vesilesiyle yazılan surnamelere verilen ad. Sûr-ı arus: Evlilik vesilesiyle…
Devamını Oku »Sakiname Nedir? Özellikleri, Örnekleri Sakiye hitaben yazılmış içki ve meyhane kültürünü dile getiren manzumelere (şiirlere) Sâkînâme denir. Sahba-name veya işret-name şeklinde de adlandırılabilir. Sakinamelerin kaynağı Arap edebiyatındaki “hamriyat türündeki eserlerdir. Fars edebiyatındaki ilk sakiname örneği Nizami’nin İskender-name adlı eserinin içerisinde yer almaktadır. Türün tasavvufi ilk örneği Selman-ı Saveci’nin Tevhidadlı terkib-i…
Devamını Oku »Pendname Nedir? Özellikleri, Örnekleri İslam, tasavvuf, gelenek ve görenekleri temel alarak hemen her konuda ahlaki öğütlerin verildiği manzum (şiir) veya mensur (düz yazı) eserlere pend-name adı verilir. Pend-name türünün şekillenip yaygınlık kazanmasında özellikle Feridüddin Attarın “Pend-name” adlı eserinin önemli bir etkisi vardır. Sadi’nin “Bostan” ve “Gülistan” adlı eserleri; Genceli Nizami’nin…
Devamını Oku »Naat Nedir? Özellikleri, Örnekleri Naatlar, Hz. Muhammed’in vasıflarını överek anlatan şiirlerdir. Ka’b bin Züheyr, Arap edebiyatındaki ilk örneğini vermiştir (Hırka hadisesi-caize geleneği). Fars edebiyatından Hakim-i Senayi, Nizami, Attar, Sadi-i Şirazi, Hüsrev-i Dihlevin naat türünde örnekler veren önemli sanatçılardır. Arap edebiyatında “medhiyye”; Fars edebiyatında “sitayiş”; Türk edebiyatında “naat” şeklinde adlandırılmıştır. Naatlarda…
Devamını Oku »Mizah Nedir? Kara Mizah Nedir? MİZAH Çeşitli şekillerle, basitçe, gülme refleksinin ortaya çıkarılması için yapılan şeylerin tümüne mizah denir. Mizahta temel hedef güldürmedir, bu sebeple de düşünceler şaka ve nüktelerle süslenerek anlatılır. Bu anlatım yazı ile yapılabileceği gibi sözel olarak da yapılabilir. TÜRK EDEBİYATINDA KISACA MİZAH Mizah hem Türk tarihinde…
Devamını Oku »Simurg Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg, Bilgi Ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş. Kuşlar, Simurga inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurgu…
Devamını Oku »Münacat Nedir? Münacat Özellikleri, Örnekleri Allah’a yalvarma, dua, af dileme ve manevi isteklerin ifade edildiği manzum (şiir) veya mensur (düzyazı) eserlere “münâcât” adı verilir. Münacat kelimesinin sözlük anlamı “fısıldamak”tır. Arapça necv kökünden türeyen münâcât, “fısıldaşmak ve bir sırrı paylaşmak” anlamındadır. Münacat genellikle “yalvarmak, yakarmak, dua ve tazarruda bulunmak” mânasında kullanılır.…
Devamını Oku »Kafzade Faizi Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Kafzâde Fâizî Abdülhay Çelebi (d/, İstanbul ö, İstanbul) Divan Şairi ve Tezkire Yazarı Kafzade Faizi İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi konusunda kaynaklarda farklılıklar söz konusudur. Kimi kaynakta doğum tarihi olarak () tarihi verilirken kimi kaynaklarda ise () tarihi verilmiştir. Asıl…
Devamını Oku »Orhan Asena Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Orhan Asena (d. Diyarbakır, 07 Ocak ö. 15 Şubat , Ankara) Yazar ve Şair. Diyarbakır doğumlu olan Orhan Asena, ilk ve orta öğrenimini Diyarbakırda, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinnde yaptı(). Eğil, Niksar, Ulukışlada hükümet doktorluğu yaptı. Çocuk hastalıkları uzmanı olunca,…
Devamını Oku »Hasan Âli Yücel Kimdir? Hayatı, Eserleri Hasan Âli Yücel (d. 17 Aralık , İstanbul ö. 26 Şubat , İstanbul) Öğretmen, Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitülerinin kurucusu. Hasan Âli Yücel, 16 Aralık de İstanbulda doğdu. 26 Şubat de İstanbulda yaşamını yitirdi. Şair Can Yücelin babası. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe…
Devamını Oku »Ahmet Paşa Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Ahmet Paşa (d. ö. ) yüzyıl Divan Şairi Ahmet Paşa, yüzyılda Sultan II. Mehmed ve Sultan II. Beyazıd dönemlerinde kazaskerlik, vezirlik, sancak beyliği ve kadılık gibi yüksek görevleri yüklenmiş bir ulema sınıfı mensubu ve çok tanınmış bir Divan Edebiyatı…
Devamını Oku »Materyalizm Materyalizm kelimesi (Fr. Matérialisme) Latince materia kelimesinden türetilmiş “maddecilik” (özdekçilik) manasına gelmektedir. Var olan her şeyin maddeden meydana geldiğini, maddeden bağımsız fizik ötesi (metafizik) bulunmadığını, olup biten her şeyin sadece maddi sebeplerle açıklanabileceğini, tabiat üstü bir gücün mevcut olmadığını öne süren ve özünde tanrıtanımaz bir doktrinler bütünüdür. Bu görüşte…
Devamını Oku »Ganîzâde Nâdirî Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Ganîzâde Mehmet Nâdirî (d ö. ) (Osmanlı âlimi, şair ve hattat) Atai ve Katib Çelebi gibi müellifler tarafından doğum tarihini () olarak kaydedilen Ganîzâde Nâdirî kendisiyle aynı mahlası taşıyan Bağdatlı Nadiri ile karıştırılmaması için Ganizade olarak anılmıştır. Tam adı Abdülgani-zade Mehmed Nadir…
Devamını Oku »Turan Oflazoğlu Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Turan OFLAZOĞLU (d. 17 Şubat , Adana) Yazar. Turan Oflazoğlu, Vefa Lisesini ve İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı, Felsefe bölümlerini bitirmiş, Washingtonda tiyatro öğrenimi görmüştür. Birçoğu basılmış, TVde yayınlanan tarihsel konulu oyunlar yazdı. Tiyatro eserleri dışında şiir, deneme, çeviri, senaryo…
Devamını Oku »Henri Bergson Kimdir? Hayatı, Eserleri Henri Bergson (d. 18 Ekim , Paris/Fransa ö. 4 Ocak , Paris/ Fransa) Filozof. 18 Ekim yılında doğan tam adıyla Henri-Louis Bergson, statik değerler yerine hareketin değeri, değişim ve evrimi tercih ederek süreç felsefesi olarak adlandırılan bir felsefi görüşü oluşturan kişidir. Yahudi bir…
Devamını Oku »Pierre Loti Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Pierre Loti (d. 14 Ocak , Rochefort, Fransa ö. 10 Haziran , Hendaye, Fransa) Yazar. 14 Ocak ’de Rochefort’da doğan Pierre Loti yazarlığının yanında bir deniz subayıdır da. Deneyim ve seyahatlerini yazılarında aktarmıştır. senesinde felç geçirmiştir ve 10 Haziran ’te Hendaye’de…
Devamını Oku »Walter Scott Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri (d Ağustos , Edinburg/ İskoçya- ö. 21 Eylül , Abbotsford, Roxburg,İskoçya) (İskoç romancı, şair, tarihçi ve biyografi yazarı) Büyüleyici romanları ve şiirsel eserleri aracılığıyla tarihe hayat verme konusundaki olağanüstü yeteneğiyle tanınan bir edebiyat öncüsü olan, Sir Walter Scott, de 15 Ağustos yılında…
Devamını Oku »Oscar Wilde Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Oscar Wilde (Oscar Fingal O’ Flahertie Wills Wilde) (Doğum: 16 Ekim , İrlanda Ölüm: 30 Kasım , Paris, Fransa) İrlandalı mizahçı, şair, oyun yazarı, kısa öykücü ve romancı. Oscar Wilde, yılında İrlanda, Dublin’de eğitimli bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. yılında…
Devamını Oku »Victor Hugo Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Victor-Marie Hugo (d. 26 Şubat , Besançon/Fransa ö. 22 Mayıs , Paris/Fransa) Fransız şair, yazar, devlet adamı. Victor Hugo, 26 Şubat de Fransa Besançonda doğdu. 22 Mayıs te Pariste yaşamını yitirdi. Büyük Fransız düşünür ve yazarı. Napolyonun ordularında general olan Joseph-Leopold Sigisbert…
Devamını Oku »Mina Urgan Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Mîna Urgan (d. , İstanbul ö. 15 Haziran , İstanbul) İngiliz edebiyatı profesörü, yazar, filolog ve çevirmen. Mina Urgan, Irgat imzasını da bir dönem kullandı. 32 yaşında ölen Fecr-i Âti şair ve yazarı Tahsin Nahit () babası; şair ve tiyatro oyuncusu Cahit…
Devamını Oku »Sürûrî Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Sürûrî, Seyyid Osman (d. , Adana ö. , İstanbul) Divan edebiyatı şairi. Sürûrî, tarihinde Adana’da ulema bir ailede doğmuştur. Asıl adı Osman, babasının adı ise Hafız Musa’dır. Baba tarafından Hz. Muhammed’in soyundan geldiği rivayet edildiği için “Seyyid” olarak anılmıştır. Adana’da öğrenim gördü ve…
Devamını Oku »Özdemir İnce Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri Özdemir İnce, da Mersin Lisesinden mezun oldu. ta Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirdi. Bir yıl Sandıklı Ortaokulunda öğretmenlik yaptıktan sonra Yedeksubaylık hizmetini İzmir-Bornova Er Eğitim Tuğayında yaptı. Aydın Lisesinde öğretmenlik yaparken Fransız hükümetinin açtığı sınavı kazanarak yıllarında Pariste Sorbonne Üniversitesinde çağdaş…
Devamını Oku »Tuluat Nedir? Özellikleri, Örnekleri Tuluat kelimesinin sözlük anlamı “doğaçlama” demektir. Doğaçlama; yazılı bir metni olmayan, sahnede oyun esnasında yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun, tuluat. yüzyıl itibariyle Osmanlı, Avrupa’ya karşı siyasi üstünlüğünü kaybettiğinin farkına varmış ve çeşitli modernleşme/Batılılaşma hareketlerine yönelmiştir. Hareketler ilk olarak askeri ve siyasi alanda başlayan hareketlilik zamanla toplumsal hayata…
Devamını Oku »Halil Cibran Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri, Şiirleri Halil Cibran (D. 6 Ocak Bişerri, Lübnan Ö. 10 Nisan (48 yaşında) New York, ABD) Şair, ressam, filozof. Halil Cibran, Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof. yılında Maruni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. yılında Amerika’da…
Devamını Oku »Sınıf Edebiyat Tiyatro Ünitesi Çalışma Kağıdı,Sınıf Tiyatro Ünitesi Çalışma Kağıdı, ÇALIŞMA KAĞITLARI,
monash.pw'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Yılları Arasında Cumhuriyet Dönemi tiyatro özellikleri
*de Dil ve TarihCoğrafya Fakültesinde bir tiyatro enstitüsü kurulmuştur.
* sonrasında tiyatro acıdan ilerlemiş, tiyatroda işlenen çeşitlenmiştir.
*Oyun yazarları bu dönemde işleyen başarılı örnekler sunmuşlardır.
* Haldun Taner, yla geleneksel Türk tiyatrosunun belirleyici özelliklerini, toplumsal ve siyasal bir içerikle birleştiren yeni bir yerli epik tiyatro oluşturmuştur. (Bu türde ilk örnek olma özelliği de taşır)
*Bu dönemde tiyatro, sorunlarına da eğilir.
*Orta sınıftan ailelerin yaşadığı giyinme biçimi dil özellikleriyle sahneye getirilir.
*Konularını tarihinden, halk kahramanlarının hayatlarından ve mitolojiden alan oyunlar da yazılır.
*Sosyal değişimlerin birey ve toplum yaşamındaki etkileri yaklaşımlarla yansıtılır.
*lar Türk tiyatrosunun parlak dönemidir.
* gibi yazarlar bireyden hareketle topluma yönelmişlerdir.
* konularını Osmanlı tarihinden, halk kahramanlarının hayatlarından ve mitolojiden alan oyunlar yazarlar.
*Bu dönemde * gibi yeni bir yazar kuşağı da yetişmiştir.
ÖNEMLİ YAZAR ve ESERLER
Batı etkisindeki Türk edebiyatının KURUCUSU, İLK BİLİNÇLİ TEMSİLCİSİ ve YENİLİĞİN ÖNCÜSÜDÜR. Agâh Efendi ile birlikte ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahvali çıkarmıştır. Türk basınının ilk başyazarı sayılır. Türk edebiyatında ilk makale örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahvali bu gazetenin ön sözü olarak yayımlamıştır. de tek başına Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmıştır.
Tiyatro Eseri
Darülbedayinin ikinci döneminde aktif görev almış oyun yazarı ve tiyatro oyuncusudur. Meşrutiyetten itibaren telif eserlerle ve Fransızcadan yaptığı uyarlamalarla tiyatromuza birçok oyun kazandırmıştır. Elliyi aşkın eseri vardır. Türkçeyi iyi kullanan, oyun tekniği yönünden de oldukça başarılı bir sanatçıdır. Eserlerinde sahne dilini ustaca kullanmış, sahnede her tipi kendi karakterine, seviyesine göre konuşturmuştur.
Eserleri
*İlk oyunu te sahneye konulan Köprülülerdir.
*Hafif, müzikli oyunlar yazmayı sürdüren yazarın oyunları, daha çok töre güldürüsü niteliği taşır.
*Konularını daha çok Osmanlı tarihinden alan oyunlar yazmıştır.
*Oyunlarında çeşitli dönemlerdeki sosyal hayatı, töreleri, inançları ve düşünceleri gülünç yanlarıyla anlatmıştır.
*Sosyal eleştiriye büyük önem vermiştir.
*Oyunları siyasal ve belgesel niteliktedir.
*Saray yaşamını ve sosyal dramları anlatmıştır.
*Yakın tarih ve Türk dünyası işlediği konular arasındadır.
*Oyunları teknik yönden başarılı değildir.
*Kişileri döneminin dil özellikleriyle konuşturmuştur.
*Üsküdardaki tiyatro onun adını taşımaktadır.
Eserleri:
*Birinci Dünya Savaşı'nın ikinci yılında yurt dışına çıkarak Tiflis, Berlin, Paris, Viyana, Roma ve Kopenhag gibi Batı kentlerinde yaşadı.Cumhuriyet'in ilânından sonra geri döndü (). Yurda dönüşünden hemen sonra, *Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı. Milli Eğitim Bakanlığında mütercim olarak görev aldı.
Eserleri: Oyun:
*İlk oyunu "Büyük Şehir" sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendi ve büyük ilgi gördü. Bu ilgi üzerine çalışmalarını tiyatroda yoğunlaştırdı. Türkiye'de *Cumhuriyetten sonra ortaya çıkan değişimleri mizah unsurlarını kullanarak anlattığı oyunları yaygın bir ün kazandırdı. Biçim denemelerine de giriştiği oyunlarında bütün toplum katlarından ve her çevreden insanı tiplemeye çalıştı.
*Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarı unvanını aldı.
Eserleri:
*Türk edebiyatının usta bir oyun yazarıdır.
*Tiyatrolarında genellikle tarihi konuları işlemiştir.
*Sağlam bir tiyatro kültürü vardır.
*Shakespeare, Rike, Nietzsche, Kafka gibi yazarlardan çeviriler yapmıştır.
Eserleri:
*Türk Tiyatrosundaki ilk epik tiyatro örneği olan Keşanlı Ali Destanı adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. *Konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı.
*Epik tiyatro ve kabarenin alnında verdiği yapıtlar çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu.
*Eşsiz bir arı Türkçe kullanan Haldun Taner, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları arasına girdi.
*Eleştiriyi güldürüyle yoğurmuş, izleyiciyi güldürürken hem sarsmış hem de şaşırtmış ve düşündürmüştür.
*Güldürülerinden "ironi" monash.pwsi komiklik ya da sululuk değil düşünceye ve düş gücüne dayanan bir güldürüdür.
*Devekuşu Kabareyi (), Bizim Tiyatroyu, Tef Kabare Tiyatrosunu kurdu.
ESERLERİ:
*Edebî yaşamı okuduğu okulda yazdığı hasret şiirleriyle başlamış, daha sonraları da dergi ve gazetelerde yazılar kaleme almıştır.
*Ona göre tiyatro, şiir, roman söz sanatıyla toplumdaki kötülüklere hücum etme sanatıdır.
*Tiyatrolarının az sözcükle çok düşünce dile getirdiğini söyleyen sanatçı bu yönüyle bu türü özellikle roman türünden ayırmıştır.
*Yazdığı tiyatroları için hazırlıklar yapan ve araştırmalara yönelen bir sanatçıdır.
*Tiyatrolarının bir çoğunda halkın gönlüne yer etmiş şahısları anlatmıştır.
*Tiyatrolarda toplumsal aksaklıkları işler.
*Köy konusunu işlemiş, köylülerin sorunlarını yansıtmıştır.(Çoğunlukla Güney Anadolu köyleri)
Eserleri: Tiyatro:
*Özellikle Kurtuluş Savaşını anlattığı Şu Çılgın Türkler ve Çanakkale Savaşını anlattığı Diriliş Çanakkale en önemli romanlarından olup uzun süre çok satanlar listelerinde ilk sırada kalmıştır.
*Toplum dışına sürülmüş kişilerin toplumla uyuşmazlığını veren yazarlardan biridir.
*Aşağılık duygusunu toplumsal koşullar açısından inceleyişiyle dikkati çeker.
*İlk oyunu olan Penbe Evin Kaderinde ve Kaneviçede kuşaklar arasındaki kopuşu, yabancılaşmayı ele alır.
*Toplumun suçlu insanları bir kenara itişini eleştirerek onlara daha uygarca davranmak gerektiğini savunur.
*Osmanlı İmparatorluğunda, İstanbulda oturan yöneticilerle Anadoludaki kopukluğu ortaya koymaya çalışır.
*Tiyatrolarında günlük yaşamın çelişkilerini ve gülünç yönlerini ele almıştır.
Eserleri: (Oyun):
* yılından sonraki Türk edebiyatımızın en önemli tiyatro yazarlarından olmuştur.
*Türk tiyatrosunun Shakespeareı olarak anılmış olan sanatçının ilk oyunu Tanrılar ve İnsanlardır.
*Devlet sanatçısı unvanı da alan Orhan Asena, eserlerinin konularını tarihten, mitolojiden ve toplumun yaşadığı hayattan almıştır.
*Başkaldırı, insan mücadelesi sanatçının oyunlarının başta gelen temasıdır.
*Toplumcu bir tiyatro yazarıdır.
*Psikolojik ve toplumsal alanları kapsayan konuları işlemiş, tarihi olayları da konu alarak işlemiştir.
*Tiyatrolarında mitolojiden yararlanmıştır.
*Yerel, ulusal, evrensel, değişik olay ve sorunları gözler önüne sermiştir.
*Birey-toplum çatışmasını ve baskı altındaki bireyin başkaldırısını hümanist bir şekilde ele almıştır.
*Atçalı Kel Mehmet adlı oyunuyla TRTden yılında TRT Başarı Ödülünü almıştır.
*Tarihten yararlanır. O: Tiyatro bence tarihin sustuğu yerde başlar. der.
Eserleri: Tiyatro:
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
Kaynak:monash.pw