16 10 tansiyon normal mi / 16 10 Tansiyon Normal Mi? 16’ya 10 Tansiyon Değeri Yüksek Mi, Düşük Mü, İyi Mi? - Sağlık Haberleri

16 10 Tansiyon Normal Mi

16 10 tansiyon normal mi

Küçük Tansiyon Nedir? Küçük Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Kan basıncı, vücut sağlığının sürdürülmesinde kritik önemi olan mekanizmalarının başında gelir. Vücut dokularını meydana getiren hücrelerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için besinlerle alınan gıda maddelerine ve solunumla alınan oksijene ihtiyacı vardır. Vücuda alınan besin ve oksijen, kan vasıtasıyla hücrelere taşınır. Bu taşınma işlemi, kalbin her atışıyla gerçekleşen kan akışı yoluyla sağlanır. Tansiyon veya diğer adıyla kan basıncı, kanın dokulara taşınması sırasında damar çeperlerine uyguladığı basınca verilen isimdir. Belirli sağlık sorunları ise bu tansiyon değerini normalden fazla veya az düzeye getirebilir.

Küçük Tansiyon Nedir?

Sağlıklı bir kişide yapılan kan basıncı ölçümü esnasında iki farklı değer elde edilir. Bu değerlerden büyük olan ve sistolik tansiyon olarak adlandırılan değer; her kalp atışıyla atardamarlardan vücuda kan gönderilmesi esnasında damar çeperine yapılan basıncı ifade eder. Değerlerden küçük olan ise kalbin kasılması bittikten sonra, dinlenir haldeyken kanın damar çeperine uyguladığı basınçtır. Bu değere de küçük veya diyastolik tansiyon adı verilir. Sistolik ve diyastolik tansiyon değerleri, kişinin kalp-damar sağlığı başta olmak üzere genel sağlık durumu hakkında önemli bilgiler verir.

Sağlıklı bir insanda kan basıncı değerleri; büyük tansiyon 120, küçük tansiyon 80 mmHg civarında olarak izlenir. Büyük tansiyonun 130 ve üstü; küçük tansiyonun ise 80 ve üstü değerlerde ölçüldüğü durumlarda yüksek tansiyon veya hipertansiyon rahatsızlığı söz konusu olur. Kan basıncı değerlerinin 90/60 mmHg ve altı ölçüldüğü durumlar ise düşük kan basıncı veya hipotansiyona işaret eder. Hem hipertansiyon hem de hipotansiyon tek başına hastalık değil, altta yatan başka nedenlere bağlı da gelişen rahatsızlıklardır. Bu bakımdan kan basıncı değerlerinin ölçümü, hastalıkların teşhisi adına önemli veriler sunar.

Küçük Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyon; damarlardaki kan akışının bir manşon yardımıyla kısa süreli kesilip, kesintinin sona erdirilmesiyle kan akışının tekrar sağlandığı anda ölçülen basınç değeri ile belirlenir. Sıradan bir tansiyon ölçümünde, kişinin pazı bölgesine yerleştirilen manşonun şişirilmesi ile kol damarlarındaki kan akışı kesilir. Ardından, manşon yavaşça gevşetilerek kan akışına izin verilir ve bu esnada stetoskop vasıtasıyla nabız kontrol edilir. Kan akışının ilk algılandığı anda ölçülen basınç, büyük veya sistolik basıncı gösterir.

Kan akışının ilk duyulduğu anda sistolik tansiyon ölçülürken; duyulan akış sesinin kesildiği anda ölçülen basınç değeri ise küçük veya diyastolik tansiyonu gösterir. Günümüzde sistolik ve diyastolik tansiyon ölçümleri, elektronik tansiyon aletleri vasıtasıyla da yapılabilmektedir.

Küçük Tansiyon Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Diyastolik tansiyonun 70 mmHg ve altında ölçüldüğü hallerde küçük tansiyon düşüklüğünden söz edilir. Hipotansiyon durumu sıklıkla hem sistolik hem diyastolik kan basıncı değerlerinde beraber izlense de belirli sağlık sorunlarında izole küçük tansiyon düşüklüğü de görülebilmektedir. Aşağıdaki koşullarda küçük tansiyon düşüklüğü görülebilir:

İlaç kullanımı: Kan damarlarında gevşemeye neden olan ilaçların kullanımı sonucunda diyastolik tansiyonda düşüş yaşanabilir.

İleri yaş: Yaşın ilerlemesiyle birlikte damarlarda sertlik süreci gerçekleştiğinden, kan damarları esnekliğini yitirir. Bu ise kalp atımıyla birlikte damar çeperine ulaşan basıncın azalması ve dolayısıyla diyastolik kan basıncında düşüş olarak izlenebilir.

Beslenme alışkanlığı: Özellikle günlük beslenme esnasında fazla tuz tüketen kişilerde damar esnekliği azalarak diyastolik kan basıncında azalma meydana gelebilir.

Kalp hastalıkları: Kalbin pompalama fonksiyonunda aksamalara neden olan kalp yetmezliği, kalp kapakçığı bozuklukları, bradikardi (kalbin yavaş atması) gibi rahatsızlıklarda diyastolik kan basıncı düşebilir.

Dehidrasyon: İshal, kusma, terleme, damar yaralanması gibi vücudun yoğun sıvı veya kan kaybettiği hallerde ve kaybedilen sıvı yerine yetersiz sıvı desteği alındığı durumlarda kan miktarı azaldığından, damar çeperine ulaşan basınç da azalarak diyastolik kan basıncında düşme görülebilir.

Küçük tansiyon düşüklüğü durumunda hastada halsizlik, baş dönmesi, görme bozukluğu veya gözlerde kararma, mide bulantısı gibi belirtiler görülebilir. Tedavide hastanın damar içi kan sıvı miktarının artırılması adına sıvı takviyesi verilmesi esas olup, yetersiz kaldığı hallerde kalp atımını destekleyici ilaç tedavileri verilebilir.

Küçük Tansiyon Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Diyastolik tansiyonun 90 mmHg veya daha yüksek olması halinde diyastolik hipertansiyon meydana gelir. Küçük tansiyon yüksekliği genellikle yüksek sistolik kan basıncına eşlik etmekle birlikte, seçilmiş vakalarda izole olarak diyastolik tansiyon yüksekliği olarak da izlenebilir. Aşağıdaki durumlarda küçük tansiyon değeri normalden yüksek ölçülebilir:

Hipertansiyon: Asıl sebebi tam olarak anlaşılamayan, ancak belirli risk faktörlerinin varlığında gelişme sıklığı artan, toplumda sık görülen sağlık sorunlarının başında gelen yüksek tansiyon hastalığında diyastolik kan basıncı sistolik basınç ile birlikte yükselir.

Obezite: Vücut ağırlığının çok yükseldiği durumlarda kan damarlarındaki basınç da artarak diyastolik kan basıncının yükselmesine sebep olabilir.

Böbrek hastalıkları: Böbrekler kan sıvısı miktarını ayarlayan temel organlardır. Bu anlamda, böbreklerdeki kanın süzülme fonksiyonunu aksatacak her türlü sağlık sorununun seyrinde kan sıvısındaki artışa bağlı yüksek tansiyon görülebilir.

Alkol ve kafein tüketimi: Bu maddelerin fazla tüketiminde kan basıncı yükselir. Tüketimin azaltılmasıyla kan basıncının normal değerlere çekilmesi mümkündür.

İlaçlar: Antidepresan, doğum kontrol hapı, amfetamin içeren ilaçlar ve nonsteroid antienflamatuvar (steroid dışı yangı önleyici) ilaçların kullanımında tansiyon yükselebilir.

Tansiyon yüksekliği durumunda kişide baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarma, gözlerde kan lekeleri ve burun kanaması gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Tedavide tansiyonun normal değerlere inmesine yönelik egzersiz ve sağlıklı beslenme tavsiye edilir.

Hipertansiyon

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Ankara

Hipertansiyon, tüm dünyada yaygın olarak görülen, kronik bir hastalıktır. Tansiyonun normalden yüksek olması olarak tanımlayabileceğimiz hipertansiyon, başta kalp – damar hastalıkları olmak üzere birçok rahatsızlığa zemin hazırlamaktadır. Medikal tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. Ancak tedavi edilmediğinde ya da yaşam tarzına dikkat edilmediğinde daha ciddi bir hâl alabilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir. Yazımızın devamında hipertansiyon hakkında daha detaylı bilgi bulabilirsiniz. Kalp ve damar hastalıkları hakkında tüm merak ettikleriniz için ise Prof. Dr. Basri Amasyalı’nın Ankara’daki kliniği ile iletişime geçebilirsiniz.

Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon tanımı yapmadan önce tansiyonun ne olduğuna değinelim:

Tansiyon; kalbin vücutta dolaşırken damarlara uyguladığı basınçtır. Kişinin fiziksel olarak dinç ve sağlıklı hissedebilmesi için uygulanan bu basıncın normal seviyelerde seyretmesi gerekir. Tansiyonun aşırı yükselmesi ya da normalden düşük seyretmesi, ciddi kalp rahatsızlıklarına zemin hazırlayabilmektedir.

Tansiyonun normal değeri ise herkeste farklıdır. Yaşam tarzı, kilo, yaş ve cinsiyet gibi değişkenler normal tansiyon değerlerini belirler. Damarlardaki kan basıncı sistolik ve diastolik olarak ikiye ayrılır. Biz bunları “küçük tansiyon” ve “büyük tansiyon” olarak da biliyoruz. Sistolik kan basıncı yani büyük tansiyon, kanın damarlara uyguladığı kan basıncıdır. Erişkin bir bireyde en fazla 140 mmHg olmalıdır. Diastolik kan basıncı ise kalp gevşeyip, rahatladığında devam eden kan basıncıdır. Diastolik kan basıncı, erişkin bireylerde en fazla 80 mmHg olmalıdır.

Eğer küçük ve büyük tansiyon değerleri 140 mmHg ve 80 mmHg (yani 14 ve 8 de diyebiliriz) üzerine çıkarsa bu duruma hipertansiyon adı verilir.

Hipertansiyon Neden Olur?

Hipertansiyon hastalarının büyük bir çoğunluğu, yaklaşık %95’i, primer hipertansiyondur. Primer hipertansiyon; kan basıncının bilinen herhangi bir sebebi olmadan yükselmesidir. Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları başta olmak üzere birçok faktör, hipertansiyonun ortaya çıkmasında etkili olmaktadır. Özellikle genetik aktarımın, bu noktada büyük rol oynadığı bilinmektedir. Eğer bir kişinin ailesinde hipertansiyon öyküsü varsa, bu kişide hipertansiyon gelişme olasılığı, diğer bireylere göre oldukça yüksektir. Genetik faktörler dışında;

  • Aşırı tuzlu ve yağlı beslenme
  • Aort damarlarındaki darlıklar
  • Crohn hastalığı ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan hormonlar ile ilgili dengesizlikler
  • Böbrekteki tümör yapıları
  • Akut ya da kronik böbrek hastalıkları
  • Tiroid bezi hastalıkları
  • Şeker ve kolesterol hastalığı
  • Gebelik
  • Steroid ya da ağrı kesiciler gibi bazı ilaçların uzun süreli kullanımı
  • Obezite, alkol ve sigara kullanımı hipertansiyona neden olabilir.

Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon, her hastada, hemen belirti vermeyebilir. Tansiyon hastalarının neredeyse yarısı yıllarca tanı konulmadan dolaşırlar. Çoğu kontroller sırasında ölçülen tansiyon değerleri ile fark edilirler. Hipertansiyon hastalarında en sık görülen belirtiler:

  • Baş dönmesi ve tekrar eden baş ağrıları
  • Sık idrara çıkma (özellikle gece uykudan sık sık uyanarak tuvalete gitme)
  • Görme bozuklukları, bulanık görme
  • Bacaklarda ödem
  • Nefes darlığı, hâlsizlik ve yorgunluk
  • Kulak çınlaması
  • Burun kanaması
  • Kalp atışında düzensizlikler

Hipertansiyona Ne İyi Gelir?

  • Hergün düzenli egzersiz yapmak: ortalama günde 5-6 km ya da 1 saat boyunca tempolu yürümek en iyi egzersizdir. Bu durum hem kilo almanızı engelleyecek hem de tansiyonunuzu kontrol etmeye yardımcı olacaktır.
  • Tuzlu yemekler tansiyonu yükseltir. Bu nedenle hipertansiyon hastalarının mümkün olduğunca tuzdan uzak durması gerekir.
  • Stresten uzak yaşamak: hobiler edinmek bu konuda yardımcı olabilir.
  • Meyve ve sebze ağırlıklı beslenme, posalı beslenme düzeni hipertansiyonun düşürülmesinde oldukça etkilidir. Margarin ve katı yağlar yerine sıvı yağları tercih etmek, alkol ve sigaradan uzak durmak da hipertansiyonu kontrol altına almanın etkili bir yoludur.
  • Limonlu su, sarımsak tansiyonun düşürülmesine yardımcıdır ve bol bol tüketilmelidir.

Hipertansiyon Tedavisi Nasıl Olur?

Multidisipliner bir yaklaşım ile yapılır. Yani tansiyon hastasının tedavisi kişinin kendi gayreti ile gerçekleşecek olan yaşam tarzının değiştirilmesi ile başlar. Bu nedenle ilaç tedavisine başlamadan önce hastadan ilk olarak yaşam tarzını değiştirmesi istenir. Eğer kişi aşırı tuzlu ve hazır gıdalar tüketmeyi bırakır; meyve ve sebze ağırlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanır ve spora başlarsa hipertansiyon büyük oranda kontrol altına alınabilir. Kilolu olan bireylerin ideal kiloya dönmeleri için özel diyetler verilmeli. Medikal ilaçlar tüm bu çabalar sonrası hipertansiyon kontrol altına alınamaz ise gündeme gelir. Ancak hipertansiyon kronik yani ömür boyu süren bir hastalıktır. Bu nedenle düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerekir. Doktor tarafından verilen ilaç dozları, hastalığın seyrine göre arttırılabilir ya da azaltılabilir. Bu noktada hasta, doktorun yönlendirmesini eksiksiz uygulamalı ve ilaçlarını aksatmadan kullanmaya özen göstermelidir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır