kaynağı değiştir]
Demiryolu taşımacılığı, hızlı kara taşımacılığının ilk şeklidir ve 20. yüzyılın başlarından motorlu taşıtların ve yolcu uçaklarının geliştirilmesine kadar uzun mesafeli yolcu taşımacılığı üzerinde etkili bir tekele sahip olmuştur. Hız, demiryolu taşımacılığı için her zaman önemli bir faktör olmuştur ve sürekli olarak daha yüksek hızlara ulaşılmaya ve seyahat süreleri kısaltılmaya çalışılmıştır. 19. yüzyılın sonlarında demiryolu taşımacılığı, bugünkü yüksek hızlı olmayan trenlere oranla çok da yavaş değildi ve birçok demiryolu şirketi düzenli olarak 100 kilometre/saat (62 mph) ortalama hıza sahip nispeten hızlı ekspres trenler işletilmekteydi.[11]
Japonya'nın ilk yüksek hızlı Shinkansen'nin hizmete girmesinin ardından, Başkan Lyndon B. Johnson, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Refah Devleti (Great Society) altyapı inşa girişimlerinin bir parçası olarak, Kongre'den demiryollarındaki azami hızları artırmanın bir yolunu bulmasını istemiştir.[48] Bu talep üzerine, Kongre'de, 1965 tarihli "Yüksek Hızlı Kara Taşımacılığı Yasası (High-Speed Ground Transportation Act)" iki partinin ezici desteğiyle kabul edilmiş ve 1969'da New York, Philadelphia ve Washington, D.C. arasında 200 kilometre/saat (120 mph) azami ve 145 kilometre/saat (90 mph) ortalama hızla düzenli sefer yapan Metroliner trenleri hizmete girmiş ve bu güzergâhtaki sefer süresi 2 saat 30 dakikaya kadar kısalmıştır.[49] Penn Central'ın ana hattında, United Aircraft Corporation TurboTrain (UAC TurboTrain) Şirketi, General Electric destekli bir Metroliner treniyle 1967'deki bir yarışmada 275 kilometre/saat (171 mph) azami hızla rekor kırmıştır.[50]