2000 lys soruları / Sınav Geçmişi Sorgulama

2000 Lys Soruları

2000 lys soruları

ÖSS BİYOLOJİ SORU VE ÇÖZÜMLERİ

S1: Bir geni oluşturan DNAmolekülünün fosfat sayısının saptanmasıyla, gende bulunan,
I. Organik baz sayısı
II. Nükleotitçeşitlerinin sayısı
III. Nükleotit sayısı
IV. Deoksiribozmolekül sayısı
bilgilerinden hangilerine erişilebilir?
A) Yalnız II
B) Yalnız IV
C) I ve II
D) I, II ve III
E) I, III ve IV

Ç1: Nükleik asitlerin (DNA ve RNA) yapı birimi nükleotidlerdir.
Her nükleotidin yapısında fosfat, organik baz ve beş karbonlu şeker moleküllerinden birer adet bulunur.
Buna göre, bir DNA nin fosfat sayısı saptanmış ise, moleküldeki şeker, organik baz ve toplam nükleotit sayısı da saptanmış demektir.
DNA da yer alan nükleotidin çeşidini organik bazla­rın çeşidi belirler. Bu bazlar dört çeşit olup, fosfat sayısının bilinmesiyle anlaşılamaz.
Cevap E



S2: Bir populasyonun birey sayısı, aşağıdaki büyüme eğrisinde görüldüğü gibi, I. zaman aralığında artmış, II. zaman aralığında ise azalmıştır.

Aşağıdakilerin hangisinde verilenler, birey sayısında iki zaman aralığında görülen bu değişmeleri doğrudan sağlayabilecek nedenler arasındadır?

I. zaman aralığında II. zaman aralığında
A) Avcı hayvan sayısının artması Populasyon dışına göçün azalması
B) Populasyon dışına göçün artması Avcı hayvan sayısının azalması
C) Doğum oranının art­ması Besin miktarının azalması
D) Avcı hayvan sayısının artması Hastalıkların azalması
E) Hastalıkların artması Besin rekabetinin azalması

Ç2: Populasyonlarda birey sayısının artış göstermesi doğumlar ve iç göçlerle sağlanır.
Birey sayısının azalması ise ölümler ve dış göçlerle gerçekleşir.
Sorudaki grafiğin I. evresi populasyonun büyüdüğü­nü, II evresi ise küçüldüğünü gösterir.
I. evre için A, B, D ve E seçeneklerinde verilenlerin hiçbiri birey artışını sağlamaz.
Aynı şekilde, II. evre için birey azalmasını sağlayan tek durum C seçeneğinde verilmiştir.
Cevap C

S3: Bir ailede anne, A özelliği bakımından baskın fenotiptedir ve bu özelliğin çekinik genini de taşımaktadır (heterozigot).
Babanın genotipi aşağıdakilerin hangisindeki gibi olursa, çocukların fenotipinde bu çekinik özellik kesinlikle görülmez?
A) AA
B) Aa
C) aa
D) xAy
E) xay

Ç3: Soruda verildiğine göre, annenin genotipi "Aa" şek­lindedir.
Bu anneden çekinik fenotipte çocuğun oluşabilmesi için babanın çekinik geni bulundurması gerekir.
Bu­na göre B ve C seçenekleri bu durumu sağlar.
Eğer bu karakter X kromozomu üzerinde taşınıyor ise, D ve E seçeneklerindeki babalardan da çekinik' çocuk oluşabilir.
Ancak AA genotipi bir baba çekinik gen taşımadığı için, çekinik fenotipte bir çocuk meydana getiremez.
Cevap A



S4: Memeli bir hayvanın düşmanından kaçabilmesi için hormonbezleri, kas sistemi, sinir sistemi, duyu organları aşağıdakilerin hangisinde verilen sırayla etkinlik gösterir?
A) Duyu organları - kas sistemi - hormon bezleri -sinir sistemi
B) Kas sistemi - sinir sistemi - duyu organları -hormon bezleri
C) Duyu organları - sinir sistemi - hormon bezleri -kas sistemi
D) Sinir sistemi - duyu organları - kas sistemi -hormon bezleri
E) Duyu organları - kas sistemi - sinir sistemi -hormon bezleri

Ç4: Bir memeli hayvanın, veya benzer özelliklere sahip olduğu için insanın, düşmanın kaçabilmesi için ilk olarak onu algılaması (görmesi, dokunması, işitme­si, koklaması, vs.) gerekir. Bu ise duyu organlarıyla sağlanır.
Duyu organlarının algıladığı etken, merkezi sinir sistemince değerlendirilerek gerekli organlar uyarı­lır. Bu uyarı, doğrudan çizgili kaslara yapılabileceği gibi, önce endokrin bezlere, sonra da çizgili veya düz kaslara yapılabilir.
Cevap C



S5: Şekil -1 deki genç bitki fidesi, ışığın sadece belirli bir yönden gelmesini sağlayan ve yerçekimi kuvvetinin yönünü değiştiren bir düzeneğe konarak büyümeye bırakıldığında, şekil-II deki yönelmeyi göstermiştir.

Bu yönelmeyi sağlayan düzenekteki ışığın geliş yönü ve yerçekimi kuvveti yönü aşağıdakilerin hangisinde gösterildiği gibidir?
(Işığın gövdeye, yerçekimi kuvvetinin köke pozitif yönelme sağladığı kabul edilecektir.)


Ç5: Bitkilerde kök ve gövde birbirlerine zıt yönlere doğ­ru yönelirler.
Karanlık ortamda, gövde yerçekiminin aksi yöne yönelirken, ışıklı ortamda ışık kaynağına doğru yönelir.
Kök, hem karanlıkta hem de aydınlık­ta yerçekimine doğru yönelir.
Normal durumdaki (Şekil -1) bir bitkinin konumu de­ğiştirildiğinde Şekil - II deki yönelimler görüldüğüne göre, yerçekimi kökün uç tarafından, ışık ise gövde­nin uç tarafından etki yapmaktadır.

Işık faktörü için B ve D seçenekleri, yerçekimi için B ve C seçenekleri uygun olduğuna göre, her ikisini de doğru gösteren B seçeneğidir.
Cevap B



S6: Normal gelişme koşullarında bir bitkiye, çiçek tomurcukları açmadan önce, işaretli karbon taşıyan CO2 verilmiştir. Bitki izlendiğinde, daha sonra oluşan tohumun besin deposunda işaretli karbon taşıyan yağ molekülü bulunmuştur.
Tohumda bu birikime ulaşılıncaya kadar bitkide gerçekleşen,
I. Tohuma glikozun ulaşması
II. Yumurtanın döllenmesi
III. Tohumda gliserolün özümlenmesi
IV. Çiçek tozlarının olgunlaşması
olaylarının ortaya çıkış sırası aşağıdakilerin hangisidir?

A) II &#; I - III - IV
B) II &#; IV &#; III - I
C) III &#; I &#; IV &#; II
D) IV - II - I &#; III
E) IV - II - III - I

Ç6: Bitkiye CO2 halinde verilen işaretli karbonun tohum­daki yağ molekülüne geçebilmesi için, üreme olay­ları sıraya dizilmelidir.
Buna göre, önce polen (çiçek tozu) oluşmalı, sonra döllenme sağlanmalı ve tohuma gelen glikozun gliserol moleküllerine dönüşmesi gerekir.
Cevap D



S7: Memelilerde, atar damarları toplar damarlara bağlayan kılcal damarlar boyunca, kan basıncı azalmayıp sabit kalsaydı,
I. Çözünen maddelerin kılcal damardan doku sıvısına daha kolay geçmesi
II. Metabolizma atıklarının kılcal damarlara daha kolay geçmesi
III. Doku sıvısının kılcal damarlara daha kolay geçmesi
IV. Doku sıvısı miktarının azalması
durumlarından hangilerinin gerçekleşmesi beklenirdi?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) III ve IV
E) II, III ve IV

Ç7: Bütün omurgalılarda dokular ile kan arasında mad­de alış verişi kılcal damarlarla sağlanır.

Kılcal damarların başlangıç kısmında kan basıncı yüksektir.
Bunun için kanda bulunan besinler ve ok­sijen doku sıvısına geçer.
Kan basıncı toplar damar kılcalına doğru giderek azalır ve damardan dokuya madde geçişi durur.
Kılcal damarın, toplar damar ucunda ise osmotik basınç kan basıncından yüksektir.
Bunun için doku sıvısında birikmiş bulunan artıklar ve CO2 damara geçer. Kan basıncı giderek azalmayıp sabit kalsay­dı, osmotik basınç kan basıncından yüksek hale gelemezdi.
Bundan dolayı artıklar ve CO2 kana geçemez ve doku sıvısı artardı. Ayrıca, kan basıncının kılcal bo­yunca aynı (yüksek) kalması kandan dokuya daha fazla madde geçmesine neden olurdu
Cevap A



S8: Aşağıdaki şemada, oksijenli solunumda gerçekleşen olaylardan biri olan, mitokondrilerde elektronların aktarılması gösterilmiştir.

B) Elektron tutucuları arasındaki elektron aktarım­larında kaybedilen elektron enerjisi ATP de de­polanır.
C) Elektronların kaynağı, Krebs devrinde, besin maddesinden ayrılan hidrojenlerdir.
D) Oksijen, en düşük enerjili elektronları alarak in­dirgenir.
E) Bu olay gerçekleşirken besin ve oksijen tüketilir.

Ç8: Elektron taşıma sistemini oluşturan elektron tutucu­lar, yakaladıkları elektronları bir sonrakine aktara­rak yükseltgenirler.
Böylece yeni bir elektron alabi­lecek konuma gelirler.
Son elektron alıcısı oksijen olup, H+ iyonları ile birleşerek nötrleşir ve H2O yu oluşturur.
Bunun için A seçeneği yanlıştır. Olayın bütünü düşünülürse, besin ve oksijen harcanır.
Cevap A



S9: Aşağıdaki şemada, normal bir insanın böbreğindeki bir nefronve bu nefronun özellikleriyle ilgili bazı bilgiler verilmiştir.

Buna göre, I, II, III, IV ve V numaralı damarlarla ilgili aşağıdaki karşılaştırmalardan hangisi yanlıştır?

A) I. damarın taşıdığı çözünen madde miktarı, III. damarın taşıdığı çözünen madde miktarından fazladır.
B) I. damarın kan basıncı, V. damarın kan basın­cından fazladır.
C) II. damarda kaybedilen su miktarı, IV. damarda geri emilen su miktarından fazladır.
D) V. damarın taşıdığı boşaltım madde miktarı, I. damarın taşıdığı boşaltım madde miktarından fazladır.
E) V. damarın taşıdığı su miktarı, III. damarın ta­şıdığı su miktarından fazladır.


Ç9: İnsanın boşaltım sistemini özetleyen kapsamlı bir sorudur.
Böbreğin temel görevi bilinirse cevaba ko­layca ulaşılabilir.
İnsan böbreğin en önemli görevi, kanı süzerek kan­daki tuzları, azotlu artıkları, suyu ve bazı iyonları id­rar halinde atmaktır.
Buna göre, böbreğe (nefrona) giren damarda (I), süzülme olduktan sonraki damara (III) göre daha fazla madde vardır.
Atardamarın kan basıncı her zaman toplar damar­dan yüksektir. Süzülen suyun çoğu (%90) kana geri emilir.
Böbreği terk eden damarda (V), böbreğe giren (I) damara göre fazla artık madde bulunması böbreğin görevine zıttır. Bunun için yanlıştır.
Cevap D



S Bir araştırmacı, insanda, karaciğere giren ve çıkan damarlardaki kanın glikoz yoğunluğunu, yemekten hemen önce ve bol karbonhidratlı yemekten bir süre sonra ölçmüş ve aşağıdaki bulguları saptamıştır:
Yemekten hemen önce yapılan ölçüm
Karaciğere giren damardaki kanda glikoz yoğunluğu < Karaciğerden çıkan damardaki kanda glikoz yoğunluğu .
Yemekten bir süre sonra yapılan ölçüm
Karaciğere giren damardaki kanda glikoz yoğunluğu > Karaciğerden çıkan damardaki kanda glikoz yoğunluğu
Bu bulgular, karaciğerin,
I. Fazla glikozu depolama
II. Glikojenden glikoz oluşturma
III. Gerektiğinde, kandaki glikoz miktarını yükseltme
işlevlerinden hangilerine doğrudan kanıt sağlar?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) I ve III

Ç Sorunun seçeneklerinde "I, II ve III" şeklinde bir ce­vabın bulunmaması çözümü kolaylaştırmaktadır.
Çünkü, insan karaciğerinin fazla glikozu glikojen halinde depoladığı yaygın olarak bilinmektedir.
An­cak bu bilgiye sorunun öncülleri kullanılarak ulaşıla­maz.
Yemekten önce kan şekerinin artması karaciğerden kana glikoz verildiğini, yemekten sonra ise kan şe­kerinin karaciğer tarafından azaltılması onun glikoz depoladığını gösterir.
Cevap E



S Embriyonal gelişmeleri için uygun çevre sıcaklı­ğı &#;C olan bir çekirge populasyonunda, sıcaklık ile gen ve enzim kontrolünde olan türe özgü beneklenme arasındaki ilişki araştırılmış ve aşağıdaki veriler elde edilmiştir:
I. Türe özgü normal benekli ergin bireylerin yumurtalarından, 15 &#;C sıcaklıkta ergine kadar gelişen çekirgelerde türe özgü beneklenme gerçekleşmemiştir.
II. Türe özgü beneklenmenin gerçekleşmediği bu çekirgelerin yumurtaları, 25 &#;C sıcaklıkta ergine kadar geliştiğinde ise türe özgü normal beneklenme gerçekleşmiştir.
III. Türe özgü normal benekli ergin bireylerin yumurtalarından, 35&#;C sıcaklıkta ergine kadar gelişen çekirgelerde aşırı beneklenme gerçekleşmiştir. Bu aşırı benekli çekirgelerin yumurtalarından 25&#;C sıcaklıkta ergine kadar gelişen bireylerde de aşırı beneklenme gerçekleşmiştir.
Bu verilere göre, vücudun beneklenmesiyle ilgili,
I. Normalden düşük sıcaklık, beneklenmeyi kontrol eden gende değişmeye (mutasyona) neden olmuştur.
II. Normalden düşük sıcaklıkta, beneklenmeyle ilgili enzim çalışmamıştır.
III. Normalden yüksek sıcaklık, beneklenmeyi kontrol eden gende değişmeye (mutasyona) neden olmuştur.
yargılarından hangilerine varılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve III
E) II ve III

Ç Hayvanın beneklenme geni olsa bile, bu özelliğin ortaya çıkması için ortam sıcaklığının 25&#;C nin üze­rinde olması gerekir.
Beneklenme özelliğinin uygun olmayan şartlarda kaybolmadığı (modifikasyon ol­madığı) ilk açıklamanın ikinci paragrafından anlaşı­lıyor.
Normalden daha yüksek sıcaklıklarda aşırı benek­lenme olmakta, bu durum normal sıcaklıkta gelişen yeni bireylerde devam etmektedir.
Demek ki, yük­sek sıcaklıkta beneklenme geni mutasyona uğra­mış ve aşırı beneklenme geni halinde gelmiştir.
Cevap E



S Aşağıdaki durumların hangisinde, vücutta özel savunma (antijen - antikor reaksiyonu) gerçekleşmesi beklenmez?
A) Kan grubu A olan bir insana B grubu kan verilmesi
B) Aynı yumurta ikizleri arasında dokunakli yapılması
C) Penisiline duyarlı bir insana penisilin iğnesi yapılması
D) Yumurtaya karşı alerjisi olan bir insanın yumurta içeren bir besin yemesi
E) Kanı Rh- olan bir annenin I. ve II. hamileliklerinde, bebeklerin kanının Rh+ özelliğinde olması

Ç Aynı yumurta ikizleri, bir yumurtanın bir spermle döllenmesiyle oluşurlar.
Çünkü, zigot mitozla bölü­nerek yeni hücreleri oluşturur.
Yeni hücreler mitoz ürünü olduğu için aynı kalıtsal yapıdadırlar.
Bu hücrelerin birbirinden ayrılarak bağımsız olarak gelişmeleri tek (aynı) yumurta ikizlerini oluşturur.
Aynı ikizlerin, kalıtsal özelliklerle ilgili bütün yönleri aynıdır.
Bunun için protein yapılarında fark yoktur ve doku nakilleri çok başarılı olarak yapılabilir.
Fenotipte görülebilecek bazı farklılıklar çevresel etki­lerle oluşmuş olabilir.
Cevap B

ÖSS Tarih Soruları ve Çözümleri

, Çöümleri , soruları , tarih


ÖSS Tarih Soruları ve Çözümleri

ÖSS TARİH SORU VE CEVAPLARI



Herodotos olayların oluşuna ilişkin birtakım listeler, kronoloji cetvelleri ve yıllıklar düzenlenmiş olduğu halde Tarih biliminin oncusu olarak Herodotos gösterilmektedir.

Herodotos’un Tarih biliminin oncusu olarak kabul edilmesinde, aşağıdakilerden en çok hangisinin etkili olduğu savunulabilir?

A) Araştırarak ve yansız olmaya çalışarak yazması
B) Pek çok tarihi olayı bizzat yaşamış olması
C)Tarihi olayların kimler arasında ve ne zaman olduğunu belirtmesi
D) Tarihi olayları kronolojik sıraya göre vermesi
E) Olayların geçtiği yerleri gezip görmesi


[hide] Sorunun öncülünde Herodotos’tan önce yapılan bazı çalışmalardan bahsedilmiştir. Belli bir sisteme ve kurala dayanmayan bu çalışmalar tarihe bilimsellik kazandıran gelişmeler değildir. Olayların kimler arasında, nerede ve ne zaman gerçekleştiğine dair çalışmalar, olayların oluşuna göre sıralanması ve olaylarla ilgili araştırmalar yapılarak olayların yansız bir şekilde açıklanmaya çalışılması Herodotos’un Tarih biliminin öncüsü kabul edilmesini sağlamıştır. Soruda Herodotos’un Tarih biliminin öncüsü kabul edilmesinin en etkili nedeninin sorulmasından dolayı doğru cevap olarak A seçeneğini veriyoruz.
Cevap A[/hide]


İlk Türk devletlerinde Kurultayın savaş, barış gibi önemli konularda aldığı kararlar kağanı bağlamazdı.
Buna göre, Kurultay aşağıdakilerden en çok hangisine benzemektedir?

A)Meclis hükümeti B) Olağanüstü meclis C)Kurucu meclis

D) Ulusal meclis E) Danışma meclisi


[hide] İlk Türk devletlerinde, siyasal, ekonomik, sosyal ve askeri alanlarda ortaya çıkan önemli sorunları görüşmek için boy beylerinden oluşan kurula “Kurul tay” adı verilmiştir. Türk kağanının kurultaydan çıkan kararları uygulama veya uygulamama gibi yet kileri vardı. Hun İmparatoru Mete Yüeçilerin isteklerini kurultaya getirmiş, kurultayda çıkan kararı uygulamamıştır. Bu durum kurultayın danışma meclis olduğunu göstermektedir.
Cevap E[/hide]


I. Hz. Ebubekir döneminde görevlendirilen heyet, Kur’an surelerini toplamıştır.
II. Hz. Osman zamanında Kur’an’ın düzenlemesi yapılmıştır.
III. Düzenlenen Kur’an, çoğaltılarak çeşitli yerlere gönderilmiştir.

Yukarıdakilerden hangileri, Kur’an’ın özgün halinin bozulması, değişik biçimlerinin ortaya çıkması tehlikesini kesin olarak önlemiştir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


[hide] Hz. Muhammed’e indirilen Kur’an-ı Kerim, deriler tahtalar ve kemikler üzerine yazılmıştı. Vahiy katipleri olarak adlandırılan kişiler ayetleri yazmışlar ancak Kur’an’ın bütünü bir kişinin elinde bulunmuyordu. Hafızlar Kur’an-ı Kerim’i ezberliyordu. Hz Peygamberin vefatından sonra yalancı peygamberler ortaya çıkmış ve Kur’an’ın içerisine sonradan ila veler yapma ihtimali ortaya çıkmıştı. Halifelerde Hz. Ebubekir zamanında bir heyet kurularak Kur’an ayetleri bir araya toplanarak kitap haline getirilmiş tir. Hz. Osman zamanında düzenlemeler yapılara’ özgün halinin bozulması ve değişik biçimlerinin c taya çıkma tehlikesi kesin olarak önlenmiştir.
Cevap D[/hide]


Fransız İhtilali Osmanlı Devleti’nde
I. Tanzimat Fermanının ilanı
monash.pw Osmanlılar Cemiyeti’nin kurulması
III. Kanun i Esasının kabul edilmesi
IV. Milliyetçilik hareketlerinin başlaması gibi gelişmelerde etkili olmuştur.

Bu gelişmelerden hangileri, Osmanlı Devleti’nin yönetim biçiminde değişiklikle sonuçlanmıştır?

A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II

D) II ve IV E) I, II, III ve IV


[hide] Bu soru öğrencilerin kavramları ve temel bilgileri öğrenmelerini gerektirmektedir. Fransız ihtilali’nin Osmanlı Devleti’nde meydana getirdiği değişiklikler den Tanzimat Fermanı, kanun üstünlüğü anlayışının yerleşmesine, Yeni Osmanlılar Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin batılılaşmasına, milliyetçilik hare ketlerinin başlaması Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına neden olmuştur.
Kanun-i Esasi’nin ilanıyla Osmanlı Devletinde padişahın yanında Mebusan Meclisi ve Ayan Meclisi yönetimde görev almıştır. Mebusan Meclisi’nin kurulmasıyla Osmanlı halkı vekillerini seçerek Mebusan Meclisi’ne göndermiştir. Böylece Türk tarihinde ilk defa halk yönetime ortak olmuştur. Böylece Osmanlı Devletinde “Meşruti Monarşi” dönemi başlamış ve yönetim biçiminde değişiklik olmuştur.
Cevap B[/hide]


Osmanlı Devleti’nde Has ve Zeamet topraklarının aşağıdaki özelliklerinden hangisi, bu toprakların “maaş karşılığı” olarak verildiğinin en güçlü kanıtıdır?

A) İşlenmeyen toprakların geri alınması
B) Gelirinin fazla olması
C) Mülkiyetinin devlete ait olması
D) Devlete asker yetiştirilmesini sağlaması
E) Rütbe ve derecelere göre verilmesi


[hide] Osmanlı Devletinde genel olarak toprağın mülkiyeti devlete aitti. Has ve zeamet devlet toprakları arasında yer alıyordu. Yıllık geliri akçe üzerin deki topraklara has, yıllık geliri akçe arasındaki topraklara zeamet ismi verilmiştir. Yüksek dereceli devlet memurlarına maaş karşılığı olarak haslar, orta dereceli devlet memurlarına maaş karşılığı olarak zeametler verilmiştir.
Soruda devlet topraklarından has ve zeamet topraklarının özellikleri verilerek ‘maaş karşılığının” en güçlü kanıtı sorulmaktadır. E seçeneği en belirgin özelliktir. Çünkü topraklar devlet memurlarının rütbe ve derecelerine göre verilmiştir.
Cevap E[/hide]


XVIII. yüzyılda Rusya, Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde istediği yerde konsolosluklar kurma ve Osmanlı Devleti’nin Ortodoks tebaasına ilişkin söz söyleme hakkına sahip olmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi, bu durumdan çıkarıla
bilecek sonuçlardan biri değildir?

A) Osmanlı ülkesinin Rusya’nın etkisine açık olduğu
B) Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışabileceği
C) Osmanlı ülkesinde yaşayan Hıristiyanlar arasındaki dayanışmanın arttığı
D) Osmanlı Devleti’nin Rusya karşısında zayıf düştüğü.,
E) Osmanlı Devletindeki Ortodoks tebaanın, isteklerini Rusya’ya iletme imkanına kavuştuğu


Bu soruda, Osmanlı Devleti’nin Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya’ya verdiği ayrıcalıklardan bahsedilmiştir. Rusya’nın Osmanlı ülkesinde konsolosluk kurabilmesi ve Ortodokslar hakkında söz söylemesi A, B, D ve E seçeneklerini içermektedir. Ancak Küçük Kaynarca Antlaşması’nda verilen imtiyazların Osmanlı ülkesindeki Hıristiyanlar arasında dayanışmayı arttırdığını göstermez. Çünkü, Hıristiyanlık Ortodoksluk, Katoliklik, Protestanlık gibi mezheplere ayrılmış ve mezhepler arasında mücadeleler XVIII. yüzyılda da devam etmiştir.
Cevap D

XVIII. yüzyılda Osmanlı Devletinde ayanlar, halk tarafından seçilmiş; kendilerine devlet tarafından,vergi toplama, fiyatları kontrol etme ve bulunduğu bölgenin güvenliğini sağlama vb. konularda yetki verilmiştir.

Bu durum aşağıdakilerden hangisinin bir göstergesi değildir?

A)Ayanlığın resmiyet kazandığının
B)Ayanların halkı temsil ettiğinin
C)Ayanların, halkın üzerinde etkili olduğunun
D)Halkın yanların çalışmalarından memnun olduğunun
E)Bazı konularda denetim sağlamak için devletin ayanlarla işbirliği yaptığının


Sorunun öncülünde Osmanlı Devleti’ndeki ayanlıkla ilgili bazı uygulamalardan bahsedilmiştir. Ayan; bir bölgenin, bir ülkenin ileri gelenleri ve sözü geçen onurlu kişilerine denir. XVIII. yüzyılda devlet otorite 5mm zayıflaması üzerine güçlenen ayanlar, XIX. yüzyılın başlarında kontrolden çıkmıştır. Bundan dolayı II. Mahmut ayanların varlığına son vermiştir. Osmanlı Devleti’nin yanlara vergi toplama, fiyatları kontrol etme ve bulundukları bölgenin güvenliğini sağlama yetkisi vermesi A, C ve E seçeneklerinin, yanları halkın seçmesi B seçeneğinin göstergesidir. Verilenler içerisinde halkın ayanların çalışmalarından memnun olup olmadığı yer almamıştır.
Cevap C


XIX. ve XX. yüzyıllarda gerçekleşen aşağıdaki olaylardan hangisinin “milliyetçilik” i yansıtmadığı savunulabilir?

A) Birinci Dünya Savaşı’nda Arapların Osmanlı Devletine karşı İngilizlerle işbirliği yapması
B) Yunanistan’ın Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesi
C) Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa devleti sayılması
D) Avusturya - Macaristan veliahdının bir Sırp öğrenci tarafından öldürülmesi
E) Bosna - Hersek ve Sırbistan’da bağımsızlık hareketlerinin başlaması


’da ortaya çıkan Fransız İhtilali sonrasında yayılan milliyetçilik akımı, içerisinde birçok ulusu barındıran Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemiş ve parçalanmasına neden olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde yer alan Arapların İngiltere tarafına geçerek Osmanlı imparatorluğuna karşı mücadele etmesi, Yunanistan’ın ayrılarak bağımsız bir devlet kurması, Bosna - Hersek ve Sırbistan’da bağımsızlık hareketlerinin başlaması milliyetçilik il kesini yansıtmaktadır. Ayrıca başka bir imparatorluk olan Avusturya-Macaristan’da anlaşmazlıkların çıkması milliyetçilik akımıyla ilgilidir. Rusya’ya karşı Osmanlı toprak bütünlüğünü korumaya çalışan İngiltere ve Fransa gibi devletler Paris Antlaşması’nda Osmanlı Devletini Avrupa devleti saymışlardır. Bu durumun ulusçuluk akımıyla ilgisi yoktur.
Cevap C


Tanzimat döneminde, Osmanlı Devletinde Avrupa ile ilişkiler artmış, ülkede gazeteler çıkarılmış, bu gazetelerde siyasi ve kültürel konularda yazılar yazılmaya başlanmıştır.

Aşağıdakilerden hangisinin bu durumun sonuçlarından biri olduğu savunulamaz?

A)Halkın aydınlanması
B)Halkın yenilik hareketlerine öncülük etmesi
C)Halkın çevrede olup bitenlere ilgi duyması
D)Okuma ve yazmanın önem kazanması
E)Kültürel iletişimin artması


XIX. yüzyılda Osmanlı imparatorluğu’nun Avrupa uluslarıyla ilişkileri yoğunlaşmış ve Avrupa’daki gelişmelerin takip edilmesine önem verilmiştir. II. Mahmut tarafından Avrupa’ya gönderilen öğrenciler geri dönmüş ve Tanzimat döneminde ( - ), ülkede bazı değişikliklerin yapılması için çalışmışlardır. Bunlardan bazıları gazetelerin çıkarılması ve devle tin icraatlarının eleştirilmesi olmuştur. Osmanlı Devleti, gazetelerin çıkarılmasını maddi olarak desteklemiştir. Ancak Osmanlı halkı yenilik hareketlerine öncülük etmemiştir. Islahat hareketleri padişah ve devlet adamları tarafından organize edilmiştir.
Cevap B


Atatürk, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Hicaz’da bulunan Türk ordusunun sevk ve idaresinde Almanların söz sahibi olmalarından rahatsızlık duymuş ve bunu Savaş Bakanı Enver Paşa’ya gönderdiği bir raporda dile getirmiştir.

Bu durum Atatürk’ün aşağıdakilerden hangisini önemsediğinin bir göstergesidir?
A) Bağımsız devlet anlayışını
B) Ordudaki disiplini
C) Türk - Alman dostluğunu
D) Arap topraklarında başlayan ulusçuluk hareketlerini
E) Türk ordusunun birden fazla cephede savaşmakta olduğunu


Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordularını Alman komutanların sevk ve idare etmesi, Osmanlı Devleti’ni bağımlı bir duruma düşürmüştür. Atatürk, bu duruma itiraz ederek bağımsız devlet anlayışını önemsediğini ortaya koymuştur.
Cevap A

TBMM’nin 23 Nisan tarihinde açılması üzeri ne kurulan Vekiller Heyeti’nin programında, halk dilinden toplanacak kelimelerle bir sözlük oluşturulacağı belirtilmiştir.

Bu durumun aşağıdakilerden hangisi için bir hazırlık olduğu savunulamaz?

A) Türkçe’nin zengin bir dil olduğunun kanıtlanması
B) Kültür alanında inkılaplar yapılması
C) Konuşma ve yazı dili arasındaki farkın ortadan kaldırılması
D) Türkçe’nin ulusal dil haline getirilmesi
E) Türkçe’nin dünyada yaygın bir dil olduğunun Gösterilmesi


TBMM içinde oluşturulan Vekiller Heyeti’nin aldığı karar Türk diline önem verildiğini ve zengin bir dil olduğunun ortaya konulmaya çalışıldığını, konuşma ve yazma dilleri arasındaki farkların kaldırılmasına yönelik olduğunu göstermektedir. Dil ile ilgili yapılacak bir çalışma kültürel inkılapları da beraberinde getirmiştir. Örneğin; Türk Dil Kurumu gibi. Ancak halk dilinden toplanacak kelimelerle bir sözlük oluşturulması Türk dilinin dünyada yaygın olduğunu göstermez.
Cevap E


Anlaşma Devletleri’nin 22 Mart tarihinde Türkiye ile Yunanistan’a verdikleri ateşkes önerisinde şu hükümler yer almıştır:

I. Tarafların ordularını araç ve gereç bakımından güçlendirmesinin engellenmesi
II. iki taraf birlikleri arasında 10 km’lik, askerden arındırılmış bir alan bırakılması
III. Müttefikler arası bir komisyonun Türk ordusunu ve askeri durumunu denetlemesi

Bu hükümlerden hangileri, öneride Yunanistan’ın gözetilmiş olduğunu gösterir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


Sakarya Savaşı’nda Türk ordusunun Yunan birliklerini mağlup etmesi üzerine Anlaşma Devletleri 22 Mart ’de Türkiye ile Yunanistan’a ateşkes önerisinde bulundular. Ancak Anlaşma Devletleri bu önerilerinde Yunanistan’ı gözetmişlerdir. ili. öncül de yer alan “Müttefikler arası bir komisyonun Türk ordusunu ve askeri durumunu denetlemesi” hükmü bu durumun bir göstergesidir. Anlaşma Devletleri söz konusu hükümle yalnız Türk ordusunu denetim altına almak isteyerek yanlı hareket etmiş, Yunanistan’ın tarafını tutmuşlardır.
Cevap C



İsmet İnönü, Lozan Konferansı’nın iç tüzük çalışmalarında,
I. Türkçe’nin Fransızca, İngilizce gibi konferans dili olmasını
II. “Karadeniz’de kıyısı olan devletler” ifadesi yeri ne bu devletlerin adlarının yazılmasını
III. Komisyon başkanlıklarından birinin de İngiltere, Fransa ve İtalya’nın yanında Türkiye’ye verilmesini önermiştir.

Bu önerilerden hangileri, İsmet İnönü’nün konferansta uluslararası eşitlik kurallarına uyulmasını sağlamaya çalıştığını gösterir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) I ve III


[hide] Lozan Konferansı’nın çalışma kuralları belirlenirken Anlaşma Devletleri kendileri için avantaj oluşturacak koşullar sağlamak istemişlerdir. Buna karşılık Türk heyetinin başkanı İsmet İnönü” Fransızca ve İngilizce gibi Türkçe’nin de konferans dili kabul edilmesi” ve “komisyon başkanlıklarından birinin de İngiltere, Fransa ve İtalya’nın yanında Türkiye’ye verilmesi” önerileri ile Anlaşma Devletleri’nin bu çalışmalarına karşı çıkmış ve uluslararası eşitlik kurallarına uyulmasını istemiştir.
Cevap E[/hide]


“Ulusal egemenliğin dayanağı ‘halkçılıktır.” yargısı,
I. Cumhuriyetçilik
II. Devletçilik
III. İnkılapçılık

ilkelerinden hangilerini doğrudan destekler?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


[hide] Atatürk ilkelerinden halkçılık, toplumsal alanda eşitliği ve fertlerin yönetime diğer fertlerle eşit olarak katılımını öngörür. Cumhuriyetçilik, yönetimde hal kın eşit olarak seçimlere katılarak pay sahibi olmasını öngörür. Halkçılık, ulusal egemenliği temel alan Cumhuriyetçilik ilkesinin bütünleyicisidir.[/hide]


Atatürk, 1 Kasım ’te TBMM’nin toplantı yılını açarken, “Ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri toplamak; onları biran önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu düzeyde Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.” demiştir.

Atatürk bu sözüyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamıştır?

A) Türk musiki tarihinin çok eskiye dayandığını
B) Türk müziğinde çağdaşlaşmanın gereğini
C) Türk müziğinde batı tarzındaki müziğe de yer verilmesi gerektiği
D) Türk müziğinin evrensel müziğe olan katkısını
E) Müziğin evrensel boyutta algılanmasının önemini


[hide]60 Atatürk’ün 1 Kasım ’te TBMM’de yaptığı bir konuşmada ulusal, ince duyguları, düşünceleri anla tan yüksek deyişleri söyleyişleri genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektiğini belirterek bu deyiş ve söyleyişlerin çağdaşlaştırılmasının önemini vurgulamıştır.
Cevap B[/hide]


Türkiye’de,
I. Ayrıcalık işareti olan unvanların kullanılmasının yasaklanması
II. Eğitim ve öğretimin birleştirilmesi
III. Miladi Takvimin kabul edilmesi

gelişmelerinden hangilerinin “imtiyazsız, sınıfsız ve kaynaşmış bir ülke” oluşturmayı amaçladığı savunulabilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


[hide] yılında çıkarılan bir kanun ile imtiyaz ve sınıf belirten paşa, ağa, hacı, hoca, hafız, bey, beyefendi, hanım, hanımefendi gibi unvanlar kaldırılmıştır.
yılında Tevhidi-i Tedrisat Kanunu çıkarılarak eğitim - öğretim faaliyetleri birleştirilmiş ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Böylece;
- Yabancı okulların ayrıcalıkları kaldırılmıştır.
- Medreseler kapanmış, mektepli-medreseli çekişmesi ortadan kaldırılarak kültür çatışması önlenmiştir. I. ve II. öncüller sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir toplumun oluşturulmasının amaçlandığını göstermektedir.
Cevap D[/hide]



Atatürk, Türk milletine gideceği yolu gösterirken, “Dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanılacaktır; ancak temel, kendi içimizden çıkarılmalıdır.” demiştir.

Atatürk bu sözüyle, milli eğitimde çağdaşlığın, aşağıdakilerden hangisi üzerine temellendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır?

A) Birlik ve bütünlük B) Ulusallık C) Eşitlik

D) Laiklik E) Sevgi ve sorumluluk


[hide] Atatürk, inkılap hareketlerini gerçekleştirerek Türk ulusuna ilerlemenin yollarını göstermiştir. Bu sırada dünya uluslarının gelişmelerinden yararlanarak (Örneğin, Medeni Kanun, Mil Takvim vs.) Türk toplumunun çağdaşlaşmasını sağlamıştır. Ancak çağdaşlaşmanın temelini ulusal değerlerimize dayandırmıştır.
Cevap B[/hide]


I. Kütahya - Eskişehir savaşları - Kurtuluş Savaşı
II. Deme ve Tobruk savaşları - Trablusgarp Savaşı
III.. Çanakkale savaşları - 1. Dünya Savaşı
Yukarıdakilerden hangileri “Kesin sonuç alınmadığı sürece, bir savaşın kaybedilmesi savaşın tüm den kaybedilmesine neden olmaz.” yargısını doğrulamaktadır?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


[hide] Verilen seçenekler içerisinde bu sorunun doğru cevabı yoktur. Çünkü, Türk ulusu Kurtuluş Savaşı’nın bir parçası olan Kütahya - Eskişehir Savaşlarını kaybetmesine rağmen Kurtuluş Savaşı’nı kazanmıştır. İtalya, Deme - Tobruk Savaşlarını kaybetmesine rağmen Trablusgarp Savaşı’nı kazanmıştır. İngiltere ve Fransa Çanakkale Savaşlarını kaybet melerine rağmen 1. Dünya Savaşı’nı kazanmışlar dır. Dolayısıyla öncüllerde verilen bilgilerin hepsi sorudaki kurala kanıt olarak gösterilebilir (I, II ve III). ÖSYM bu soruya doğru cevap olarak A seçeneğini vermiştir.
Cevap A[/hide]

I. Genel savaş, bütün güç ve kaynakların sınırsız olarak kullanıldığı topyekün bir mücadeledir.
II. Gayri nizami savaş, düşmanın işgal etmiş olduğu bölgelerde kalan yerli halkın, düşman kuvvetlerine karşı girişmiş olduğu direnme harekatıdır.
III. Soğuk savaş, düşmanın direnme azmini ve iradesini kırmak amacıyla uygulanan siyasi, ekonomik ve psikolojik baskılara, kuvvet gösterileri ne dayanan uluslararası bir gerilimdir.

Türk Kurtuluş Savaşı’nın, yukarıda tanımlanan savaş türlerinden hangilerine açık bir örnek oluşturduğu savunulabilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) II ve III


Osmanlı imparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olduktan sonra ağır koşullar içeren Mondros Ateşkesi’ni imzalamış, ordularını terhis etmiş. toprakları işgale uğramış ve halkın güvenliğini sağlayamamıştır. Bu gelişmelerden sonra Türk halkı maddi-manevi bütün güç kaynaklarını kullanarak işgal güçlerine karşı direnişe geçmiştir (I. Öncül). Türk halkı kendi yaşadığı bölgeleri işgalden kurtarmak için bölgesel nitelikli Kuvay-ı Milliye birlikler’ kurarak savaşmıştır (II. Öncül). Tekalif-i Milliye Kanunu, halkın kadınıyla erkeğiyle savaşa katılması vs. I. ve II. öncüllere örnek olarak gösterilebilir. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı’nın “Soğuk Savaş” yönü yoktur.
Cevap D

Kaynak: Tarih Portalı Tarih Öğretmeni


ÖSS Soruları

ÖSS Soruları

1.   Depremde evde değildik. Eve gelince gördük ki do­laplar, kitaplıklar devrilmiş; binlerce kitap yerlerde. Şimdi o kitaplar ne olacak? &#;Canını kurtarmışsın, yetmez mi?&#; demeyin. Kitaplar da insanın canı gibi. Birine bile zarar gelse içimden bir şeyler kopar.

Bu parçada geçen &#;içinden bir şeyler kopmak&#; sö­züyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)Birdenbire aşırı heyecana kapılmak

B)     Bedensel bir acı duymak

C)     Yapabileceği bir şeyi yapamaz hale gelmek

D)     İstediği gibi davranamadığı için rahatsız olmak

E)     Bir olay karşısında derin bir üzüntü duymak

2.   Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.

Bucümlede geçen &#;kendi gibi kalmayı istemek&#; sö­züyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)     Sahip olduğu özellikleri koruma çabası içinde olmak

B)     Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çabala­mak

C)     Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak

D)     En iyi biçimde tanıtılmayı istemek

E)     Canlılığını çevresine hissettirmek

 

3.Bıkmadan, yorulmadan, yılgınlığa düşmeden, sürekli okumalıyız. Okurken bir yandan, daha önce okuduk­larımızdan belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemeli, bir yandan da bu izi derinleştirmeye çalışmalıyız.

Bu parçada geçen &#;belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu kiri temizlemek&#; sözüyle anlatılmak iste­nen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)Edinilmiş bilgilerin önemini anlamak

B)     Doğruyu yanlıştan ayırmak

C)     Gereksiz bilgilerle oyalanmamak

D)     Unutulmaya yüz tutmuş bilgileri anımsamak

E)     Yeniliklere açık olmaktan kaçınmamak

4.   I.   Zekânın, pek kolay kavranamayan çok karma­şık bir yapısı vardır.

II. Zekâ, doğuştan getirilen gücün, çevre olanak­larıyla işlenmesi sonucu oluşur.

III.   Zekâ ne sadece kalıtsal ne de sadece çevresel etkenlerle açıklanabilir.

IV.Önce zekâyı tanımlamak, sonra da bu tanıma uygun bir ölçme aracı geliştirmek gerekir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                B)l. ve lV.              C) II. ve III.

D) II. ve IV.             E) III. ve IV.

 

5.            I.   Yapılan her yanlış, daha iyi bir sistem oluştur­mak için bir fırsattır.

monash.pwıklarının bilincinde olmayanlar, yanlışlarını sürekli yinelerler.

monash.pwç yanlış yapılmaması, her şeyin kusursuz ol­duğu anlamına gelmez.

monash.pwğruya ulaşabilmek için yapılan yanlışlardan ders almasını bilmek gerekir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                             B)l. ve IV.                             C) II. ve III.

D) II. ve IV.                                          E) III. ve IV.

6.  (I) Öykülerimdeki biçimsel ve içeriksel yenilikler salt kendi çabalarımın ürünü değildir. (II) Onları oluştu­rurken öyküyü öykü yapan bütün geleneklerden ve yeniliklerden yararlanmaya çalışıyorum. (III) Olay, konu,karakter, tip, durum, kesit, diyalog&#; (IV) Öy­küyü oluşturan bütün öğeler eşit ölçülerde girmeli öyküye diye düşünüyorum. (V) Öykünün ağırlık mer­kezini yaymaya çalışarak bunlardan birinin, ötekinin önüne çıkmasını engellemek istiyorum.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.               B) I. ve IV.              C) II. ve III.

D) II. ve IV.           E) IV. ve V.

7. Şiir öylesine bir dilsel düzenlemedir ki sözcüklerinden biri çıkarılır ya da birinin yeri değiştirilirse şiirin tüm büyüsü bozulur.

Bu cümlede anlatılmak istenenle aşağıdakilerden hangisi arasında anlamca yakınlık yoktur?

A)     Şiirde her sözcük, bulunduğu yerde güzeldir.

B)     Sözcük, şiirin en önemli öğesidir.

C)     Şiirde dil, kendine özgü bir biçimde kullanılır.

D)     Şiirin dili, seçilen imgelerin çeşitliliğiyle zengin­leşir.

E)     Şiirin güzelliği, sözcüklerin birbiriyle uyumundan gelir.

8.   (I) İhtiyar Adam ve Deniz. Ernest Hemingway’a Nobel Ödülü kazandıran romanlarından biri. (II) Psikolojik yanı ağır basan ve sinemaya uyarlanması neredeyse olanaksız görünen bu roman, ünlü bir yönetmence sinemaya uyarlanmış. (III) Filmde, balıkçılıkla geçi­nen ihtiyar bir adamın yaşamı, ilgi çekici bir biçimde anlatılmış. (IV) Uzun süredir balık yakalayamayan ihtiyar adamın, son kez şansını denediğinde büyük bir balık avlaması ve onu karaya çıkarmak için gös­terdiği insanüstü çaba izleyiciyi oldukça etkiliyor. (V) İhtiyar Adam ve Deniz, izlenmeye değer en iyi filmlerden biri.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?

A)l.           B) II.          C)lll.        D) IV.        E) V.

9. (I) Toroslar, Çukurova&#;nın bereketli topraklarını İç Anadolu&#;nun bozkırından ayırır. (II) Çukurova&#;yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır sanki. (III) Ova­dan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler, yaz kış ışıl ısıldır. (IV) Toroslar öylesine sarp ve yüksektir ki kolay kolay geçilmez. (V) Tren bile Toroslar&#;ı geçerken tünelin birinden çıkıp ötekine girer.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde benzetme yapılmıştır?

A) I. ve II.               B) I ve III               C) II. ve III.

D) II. ve IV.            E) IV. ve V.

(I) Anadoluhisarı’nın bulunduğu bölgenin tarihi, eski­ye dayanıyor. (II) Kaynaklara göre, Anadoluhisarı, Boğaz&#;dan geçişleri kontrol etmek amacıyla Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmış. (III) Yapılırken kullanı­lan malzemeler arasında, Bizans yapılarından alın­mış taşlar da var. (IV) Bu durum, burada eski bir Zeus Tapınağı&#;nın bulunduğu yolundaki düşünceleri daha da güçlendiriyor. (V) Boğaz&#;ın en dar yerinde, Göksu Deresi kıyısında bulunan bu bölgenin, bugün olduğu gibi, Osmanlı öncesinde de yerleşim alanı olarak kullanıldığı çeşitli kaynaklarda belirtiliyor.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilenler “tahmin&#; niteliği taşımak­tadır?

A) I.          B) II.         C) III.        D) IV.        E)V.

 

11.  (I) Günlük yaşamımızda renklerin önemli bir rolü var­dır. (II) Bu nedenle renklerle ilgili pek çok bilimsel ça­lışma yapılmıştır, (lll) Yapılan araştırmalar göstermiş­tir ki soluk alışımız, kan basıncımız, renklere bağlı olarak değişebilmektedir. (IV) Renklerden açık mavi, gevşetici ve rahatlatıcı; koyu mavi, uyarıcıdır. (V) Bu da renklerin etki gücünün birbirinden farklı olduğunu göstermektedir. (VI) Bu gerçeği göz önünde bulundu­ran içmimarlar, ev içi ışık düzenlemelerinde renk öğe­sine özel bir önem verirler.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, kendinden önceki cümlede belirtilen yar­gıyı örneklendirmektedir?

A) II.         B)lll.        C)IV.        D)V.         E) VI.

 

(I) Günü gününe pek uymaz bu kentin. (II) Bir bakar­sın, yaz ortasında buz kesmişsin; bir bakarsın, kasım ortasında ceket fazla gelmiş, (lll) Geçen eylül ayının son günü kente yağmur yağarken, kentin sırtını dayadığı dağa kar yağıyordu. (IV) Ertesi gün ise mayıs sonu güneşine benzeyen, pırıl pırıl bir hava&#; (V) Nere­deyse tüm ekim ayı, böyle geçti. (VI) Oysa daha güneyimizdeki bir başka kente çoktan kış gelmişti.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin açıklaması durumundadır?

A) II.         B)lll.        C)IV.        D)V.         E) VI.

  (I) Türk yazınının önemli yapıtlarından olan Dede Korkut öyküleri yeniden okumada buluştu, (Il) Öyküle­rin dili. özüne dokunulmadan sadeleştirildi. (III) Dede Korkut öykülerinin üslubu ve dili. her şeyden önce, yüzyıllarda konuşulan Oğuz Türkçesi&#;ne da­yanmaktadır. (IV) Bu öykülerde Türkçenin yüzlerce yıl önceki güzelliğini ve şiirselliğini tadacak, kendi dil evreninizin sınırlarını genişleteceksiniz. (V) Bu güzel öyküleri okudukça, Türk dünyasının görkemli ve zevkli serüvenlerini tanıyacak; kültürümüzün zenginliğiyle övüneceksiniz.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, söz konusu öykülerin okurlara sağ­layacağı yararlardan söz edilmiştir?

A) I. ve II.               B) II. ve III.             C) III. ve IV.

D) III. ve V.            E) IV. ve V.

14. (I) Karagöz&#;ün yaşamımızdaki yeri için: &#;Bitti.&#; deni­yor. (II) Bu doğru değil, (lll) Karagöz, yüzyıldan beri kendini sürekli yenileyerek bugünlere gelmiştir. (IV) Onda, edebiyat, müzik kısaca güzel sanatlar adına ne biliyorsak, hepsi vardır. (V) Dini bakımdan bakarsanız, tasavvuf vardır onda. (VI) Böyle bir sa­natı nasıl yok etmeye çalışırız?

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, I. cümlede belirtilene karşı çıkışın gerekçelerine yer verilmiştir?

A) II., III., IV.           B) II., IV., V.           C) lll., IV., V.

D) lll., V., VI.           E) IV., V., VI.

 

Bir öykünün, yer aldığı kitaba adını verebilmesi için kitaptaki öteki öyküler arasında seçkinlik kazanma­sı gerekir. (I) Okuduğum son öykü de bu türden. (II) Olay yine parçalı, kişilerin ağzından tek tek anla­tılıyor, (lll) Her anlatıcı konunun bir yönünü tamam­lıyor. (IV) Kişiler öylesine doğal, içten konuşturuluyor ki hemen her kişi benliğinize girerek sizi zenginleştiriyor. (V)

Düşüncenin akışına göre, &#;Böylece siz de öykünün bir parçası oluyorsunuz;&#; cümlesinin yukarıdaki parçada numaralanmış yerlerden hangisine geti­rilmesi uygun olur?

A) I.          B)ll.         C) lll.        D) IV.        E)V.

Dünyada neler olup bittiğini böylesine iyi bilen(,) okuma (,)

            I                 II

çalışma gücü yüksek (,)  oldukça bilgili  bu genç(,) insanın

      III                                           IV

kullandığı sözcüklere (,)  alışık  olmadığımız yeni anlamlar

       V

kattığını görüyorum.

Yukarıdaki cümlede, numaralanmış virgüllerden (.) hangisinin yeri değiştirilirse anlam karışıklığı giderilmiş olur?

A) I.          B) II.         C) III.        D) IV.        E)V.

 

Anıları yazmanın belli bir çağı var mıdır ( ) Genellikle yaşlılık dönemi gösterilir bu çağ için ( ) Çünkü yaşlı­lığın bir belirtisi de kişinin gözlerini geleceğe değil, geçmişe çevirmiş olmasıdır. Bir yazarın ( ) &#;Gençler umutlarla, yaşlılar anılana yaşar.&#; sözü de bu görüşü destekler ( )

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A)(?)(&#;)(!)(.)                     B) (?)(.) (:) (.)

C) (!)(.) (;)(&#;)                    D) (&#;)(&#;)(;) (.)

E) (?)(!) (.)(&#;)

 

   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) Art arda yaşadığımız sıkıntılar, doğruyla yanlışı ayırtetmemizi sağladı.

B) Onu gördükten sonra kendi durumuna şükretti.

C)&#;O ana kadar sesimi çıkarmadım, sabrettim; ama daha fazla dayanamadım.&#; dedi.

D)Azmetti; karşılaştığı bütün engelleri yenerek amacına ulaştı.

E) Böylesine güzel bir günde bana hayatı zehretti.

   I.  Teyzelerin dün sinemaya gittiler.

II.   Çiçeklerine yazın bolca su vermelisin.

III.   Kalemlerini başka kutuya yerleştirdi.

IV.   Ceketlerimizi dolaba astım.

V.    Evleri bize çok yakındır.

Yukarıdaki cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcüklerin aldığı ekler, onlara hem ikinci, hem de üçüncü tekil kişiye ait olma anlamı katmıştır?

A) I. ve II.                             B)l. ve V.               C) II. ve III.

D) III. ve IV.                                         E) IV. ve V.

 

20. Türemiş sıfatlar, adlarla fiillerin kök ya da gövdelerine yapım ekleri getirilerek oluşturulur.

Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde bu yolla yapıl­mış bir sıfat vardır?

A)     Güneş balçıkla sıvanmaz.

B)     Korkunun ecele faydası yoktur.

C)     Her ağacın meyvesi olmaz.

D)     Mızrak çuvala sığmaz.

E)     İşleyen demir pas tutmaz.

  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru özneyi buldurmaya yöneliktir?

A)     Beni mi aradılar?

B)     Aşağı mı ineceğiz?

C)     Dün mü geldiniz?

D)     Yağmur mu yağıyor?

E)     Çok mu yoruldun?

  Aşağıdaki cümlelerden hangisi, öğelerinin sayısı bakımından ötekilerden farklıdır?

A)     Altmış yıllık arkadaşımdı.

B)     Sabırlı ve titiz bir araştırmacıydı.

C)     Bütün gün kitaplarıyla baş başaydı.

D)     Seçkin bilim adamlarımızdan biriydi.

E)     Herkesi duygulandıran, soylu bir davranıştı.

Yeniden baktım &#;Başaklar tablosuna. Belli ki rüzgâr var, başaklar eğilmiş. Başakların kimisi yanındakine yaslanmış, kimisi baş başa vermiş. Kırılacak gibi bü­küleni de usulca eğileni de var. Dimdik duran başak görünmüyor hiç.

Bu parçada aşağıdaki cümle türlerinden hangisi yoktur?

A) Ad (isim) cümlesi             B) Eksiltili cümle

C) Sıralı cümle                     D) Bileşik cümle

E) Basit cümle

24.  Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?

A)     &#;çok&#; sözcükleri atılmalı

B)     &#;durgun&#; yerine &#;az&#; sözcüğü getirilmeli

C)     &#;olduğu için&#; yerine &#;olduğundan&#; sözcüğü getirilmeli

D)     &#;satışlar yerine &#;alışveriş&#; sözcüğü getirilmeli

E)     &#;pahalı&#; yerine &#;yüksek&#; sözcüğü getirilmeli

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Bu konuda nasıl bir çalışma yapılması gerektiği uzmanlarca tartışılacak.

B)Olaydan büyük bir üzüntü duyduğunu, suçlula­rın cezalandırılmasını istedi.

C)Yeni binaların ne zaman hizmete açılacağını, basın aracılığıyla duyuracaklarını belirtti.

D)Sorunlara sağduyuyla yaklaşmanın, onların çö­zümünü kolaylaştıracağı sonucuna varıldı.

E)Bölgede, kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniy­le alınması gerekli önlemler yetkililere bildirildi.

   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Ozan, yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından biriydi.

B)O, yılında düzenlenen bir yarışmada birin­ci olmuştu.

C)Aradan yıllar geçmesine karşın şiir anlayışında bir değişiklik olmadı.

D)Onun ilgi çekici yanlarından biri de konuları abartarak anlatmasıdır.

E)Toplumsal ve bireysel olaylara, yan tutmadan bakar.

 

Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)     Yüklemin III tekil kişili olmasından

B)     Nesnenin çoğul eki almasından

C)     Gereksiz söz kullanılmasından

D)     Yüklemin di&#;li geçmiş zamanlı olmasından

E)     Nesnenin yanlış yerde kullanılmasından

 

28. O kurumda eğitim görmüş herkes, saygılı, hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmış­lardır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)     Gereksiz yere sıfat kullanılmasından

B)     Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından

C)     Yükleme ekfiil getirilmesinden

D)     Öznenin sözcük öbeği olmasından

E)     Özne-yüklem uyuşmazlığından

 

  Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde düş­sel öğeler yoktur?

A)     Bir tren gelir her gün bu saatte

Aralıksız öter düdüğü

B)     Yağmur ana, yeşil yünden

Örmüş tarlanın hırkasını

C)     Bir rüzgâr esiyor dağlardan ovaya doğru

Okşayarak ağaçları, otları

D)     Tanı beni, her mektupta yumak yumak

Rüzgârla pullayıp gönderdiğim bulut

E)     Sesin gömlek yerine asılı balkonumda

Her zaman yıkanmış, her zaman ıslak

  Eylülde Kaçkarlar&#;ın çevresinde &#;kestane karası fırtınası” gelip çatar. Kestanelerin dökülme zamanıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem meyvesi, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgârlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar dökülmeye başlamıştır bu­günlerde. Karın habercisi olan &#;karakuş&#; birazdan pencerenin pervazına tüner. Derinden kurt sesleri gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?

A)     Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme

B)     Açıklama, öyküleme, betimleme

C)     Tartışma, karşılaştırma, öyküleme

D)     Tanımlama, örnek gösterme, betimleme

E)     Açıklama, tartışma, örnek gösterme

 

Japongülleri, her sabah yüzlerce çiçekle ala boyanır­dı. Dil büyüklüğünde beş yapraktan oluşan çiçeklerin tomurcukları sabahları hızla açılır, akşamları aynı hızla kapanırdı. Solan çiçekler, bir sonraki gün ağa­cın altındaki toprağa kızılımsı bir ölüm damgası vu­rurdu. Bu hızlı değişim, beni hüzünlendirir, içimi ka­rartırdı.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)     Söz sanatlarına başvurma

B)     Gözlem gücünden yararlanma

C)     Olayları oluş sırasına göre anlatma

D)     Deyimlere başvurarak anlatımı güçlendirme

E)     Söylenenleri, örneklerle zenginleştirme

 

32. (I) Rize&#;nin Pazar ilçesinde, Verçenik Yaylası&#;na gide­cek minibüse bindiğimizde, uzun süren otobüs yolcu­luğunun yorgunluğunu unutmuştuk. (II) Yaklaşık beş saat süren minibüs yolculuğundan sonra, kararlaştırı­lan buluşma noktasına ulaştık. (III) Oradakilerle hoş­beşten sonra çadırları kurduk; sırt çantalarımızı bo­şalttık. (IV) İlk günler için getirilen taze yiyeceklerle, hemen küçük bir ziyafet sofrası kurduk kendimize. (V) Geceleri fark ettik ki gökyüzü burada her zaman yıldızlarla doluydu. (VI) Hemen her gece yıldızlara bakarak düşler kuruyorduk.

Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uy­gun olur?

A) II.         B) III.        C)IV.        D)V.         E) VI.

33. (I) Umarım siz benden çok daha fazla yaşarsınız; ama bu yaşlara gelince insanda yaşlılığın farklı bir etkisi oluyor. (II) Yeni bir işe başlarken endişeleniyor­sunuz, bitirebilir miyim diye. (III) İtiraf edeyim ki &#;Kö­leler ve Tutkulara başlarken bu endişeyi yaşadım. (IV) Romanda her konu, yazılış süresini kendi belirliyor. (V) Hiçbir kitabımın üzerinde bu kadar yoğun çalıştığımı söyleyemem. (VI) Tam bir ağır işçi gibi sabah &#;dan akşam &#;ye kadar&#; (VII) Böyle­sine yoğun çalışmama karşın, kitabı tamamlamam iki yılımı aldı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.         B) III.        C)IV.        D)V.         E) VI.

 

  Savaşa gidecek askerlerin omzunda gördüğümüz torbalara benzer bir torba da bizim evde hazırlandı. Gerçi babam daha askere çağrılmamıştı; ama çağ­rılacağı günün pek uzak olmadığını hepimiz biliyor­duk. Bu nedenle annem ona, dikişteki bütün beceri­sini göstererek, kaba patiskadan bir torba dikti. Sanı­rım dikerken kendi kalbini de içine koydu. Çünkü ba­bam aramızdan ayrıldıktan sonra, annemin bir kalp taşıdığını gösteren bütün izler kalkmıştı ortadan.

Bu parçada sözü edilen anneyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A)  Çevresindekilerden hiçbir destek görmüyor.

B)  Eşinin gidişinden sonra acıma ve sevme duygu­larını yitiriyor.

C)  Çocuklarıyla birlikte geçim sıkıntısına düşüyor.

D)  Savaşın, çocuklarının iç dünyasını etkileyece­ğine inanıyor.

E)  Savaşa karşı büyük bir öfke duyuyor.

 

35.  Lisede öğrenciyken, elli yaşında biri ölünce, eh za­manı gelmiş de ölmüş, diye düşünürdüm. Altmışında biri ölmüşse sanki ölümü biraz gecikmiş gibi gelirdi bana. Hele yetmişindekiler&#; Yalnızca yirmi, otuz yaş­larında ölenlere acırdım. Bu acımasızlığım, hainliğim­den gelmiyordu; öyleyse neden?

Bu parçanın son cümlesindeki sorunun yanıtı aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A)Ömre yönelik değerlendirmelerin yaşla birlikte değişmesinden

B)Olgun insanın, kimsenin kötülüğünü istememe­sinden

C)İnsanların giderek daha merhametli olmasından

D)İnsanın, yaşlanınca doğruları yanlışlardan daha iyi ayırabilmesinden

E)Yaşlandıkça düşünceleri değiştirmenin zorlaş­masından

 

36.  İster olay öyküsü olsun, isterse durum öyküsü; benim öyküm, okunduktan sonra belleklerden uçup gitme­meli. Konusuyla, özüyle, diliyle, biçimsel ustalıklarıyla okuru kuşatmalı. Kişi, öyküyü okuyup bitirdikten son­ra değişmeli. Yıllar sonra o öykünün anımsanan, in­sanı etkileyen bir yanı bulunmalı. Sait Faik&#;in &#;Hişt Hişt&#; adlı öyküsü, lirizmi ve şiirselliğiyle, Sabahattin Ali&#;nin &#;Değirmen&#; adlı öyküsü iletisiyle böyle değil mi?

Böyle diyen bir kişiye göre öykünün temel nite­liği nedir?

A)     Ünlü öykücülerin yazdıklarını düşündürmesi

B)     Belirli bir olay ya da durumdan yola çıkması

C)     Bilinen, somut gerçeklere dayanması

D)     Okurları, unutamayacakları biçimde etkilemesi

E)     Çelişkilere dayalı bir yapısının olması

37. Anadili öğretimini Türkçe’nin söz değerlerine dayan­dırmak gerekir. Yıldız yerine &#;star&#;, gösteri yerine &#;şov&#; gibi yabancı sözcükleri kullanır; sürekli olarak, anlamını bilmediğimiz Arapça sözcükleri yinelersek çocukların söz dağarcığı karmaşık bir hal alır. Bun­dan da öte sözcükler açık ve aydınlık bir anlam ka­zanamaz. Çocuklarımız arasından sanatçıların, bilim adamlarının çıkmasını daha başlangıçta engellemiş oluruz. Çünkü bilgin ya da sanatçı, bulgu ve yargıla­rını, gözlem ve deneyimlerini, anadilinin kavramları üzerine kurar. Kavramlar açısından duruluk kazan­mamış bir zihin, açık seçik düşünemeyeceğinden, bir buluş ya da yapıt ortaya koyamaz.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)     Söz dağarcığının konuşma gücünü etkilediği

B)     Dil eğitiminin toplumsal gelişme açısından önemli olduğu

C)   Yaratıcılığın önkoşulunun yüksek düzeyde bir eğitim görmek olduğu

D)     Kimi sözcüklerin anlamda bulanıklığa yol açtığı

E)     Anadilini iyi bilmemenin yaratıcılığı engellediği

 

38.  Genel anlamda insan düşüncesinin ürettiği değerlerin tümünü iki ana kümeye ayırabiliriz. Bunlardan ilki maddi kültürdür. Maddi kültür, insanoğlunun doğaya egemen olmak için yaptığı tüm araç ve gereçler ile bunları kullanma bilgisidir. İkincisi ise yaşamı düzen­lemek, zenginleştirmek, korumak için konulmuş ku­rallar dizgesi olan manevi kültürdür. Bu iki kültür, bir­birinden ayrılmamalıdır. Böyle bir yaklaşım, kültürü daha anlamlı ve yararlı kılar.

Bu parçada kültürle ilgili olarak vurgulanmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Bir bütün olarak ele alınması gerektiği

B)     Kişiden kişiye değişen boyutlarının olduğu

C)     Toplumsal değerlerin önemli bir yer tuttuğu

D)     Kişiliklerin oluşumunda etkili olduğu

E)     Toplumsal yaşayışı belirlediği

 

  Ozanları, yaşadıklarını, duyduklarını yazan kişiler diye tanımlamak yanlıştır. Sözgelimi Cahit Sıtkı, yaşadıklarını, duyduklarını yazan bir ozan olarak bilinir. Oysa ölüm acısını tatmamış, yaşamamıştır. Bununla birlikte, sık sık ölümden duyulan acıyı iş­lemiştir. Onunla yıllarca arkadaşlık yaptım. Bir gün bile ölüm sözcüğünü işitmedim ondan. Ölmüş bir sevdiği de yoktu yanılmıyorsam. Ölüm yalnızca bir temaydı onun için.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)     Her ozanın şiiri, belirli konuları içerir.

B)     Ozanların, şiirleriyle yaşantıları arasında ilişki olmayabilir.

C)     Her ozanın, şiir evreni aynı zenginlikte değildir.

D)     Şiirin etki gücü, okuyucuyu duygulandırmasıyla ölçülür.

E)     Hiçbir ozan, duygulanmadan şiirini oluşturamaz.

 

  İnsanın doğayla savaşımında korkunun rolü yadsına­maz. Önemli olan, bu insanca duyguyu iyi değerlen­direbilmektir. Nasıl ki kullanılması bilinmeyen bir silah bazen gen tepip büyük zararlara yol açabiliyorsa, kor­ku da denetim altında tutulmayıp kendi başına bıra­kılırsa sonuç hiç kimse için iyi olmaz. Korkalım; ama neden, niçin korktuğumuzu bilelim. Korkuya yenilme kaygısının tutsağı olmayalım.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A)     Korkuyla birlikte yaşamayı öğrenelim.

B)     Korkudan, uygun biçimde yararlanmaya çalışa­lım.

C) Korkunun, toplumu değişik yönlerden etkiledi­ğini unutmayalım.

D)     Korkuyu bir engel değil, bir araç olarak görelim.

E)     Korkumuzun nedenini öğrenip ona göre davra­nalım.

 

Hayır. Sanatçı, sanatçıdır. İşini doğru yapan, ne yap­mak istediğini iyi bilen bin, her ortamda saygı görü­yor. Türkiye&#;de de, dünyanın her yerinden de. Kadın ya da erkek, fark etmiyor.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olamaz?

A) Yurtdışında sanatçı olarak yaşamanın zorlukları var mıdır?

B) Kadın yönetmen olmak güçlük doğurur mu?

C)Yurtiçinde sanatçı olmakla yurtdışında sanatçı olmanın farkları var mıdır?

D) Sanatçı olarak ilgi görmek koşullara göre değişir mi?

E) Saygı gören bir sanatçı olmak için bazı niteliklere sahip olmak gerekiyor mu?

 

42.  Ödüllerin, her şeyden önce, genç yazarların tanınma­sında, geniş kitlelere ulaşmasında çok yararlı olduğu­nu düşünüyorum. Elli yıl öncesine kadar Türkiye&#;de edebiyat ödülü yoktu. Bugün ise çok sayıda, belki de gereğinden çok ödül var. Ödüllerin sayıca artması onlara verilen önemi azaltıyor. Ayrıca bu ödüllerin bir bölümü tek bir yazınsal türe özgü. Oysa bütün türleri kapsayan ve her yıl düzenli olarak verilen ödüller edebiyat dünyasında daha büyük önem taşıyor. Ödü­lün değerini bulmasını sağlayan en önemli öğe de seçici kurulunun aynı kalması. Böylece, yapılan de­ğerlendirmeyle ilgili bir ölçüt, ortak bir beğeni oluşu­yor.

Bu parçada ödüllerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)     Niçin önemli olduğuna

B)     Kimilerinin belirli sınırlar içinde kaldığına

C)     Sayısı çoğaldıkça önemini yitirdiğine

D)     Yazarlara maddi destek sağlama işlevi oldu­ğuna

E)     Yerleşmiş olanların önem taşıdığına

 

43. Yetkin insan, bilgilenme, bilinçlenme yoluyla aydın­lanmanın ışığından geçmiş insandır. Soran, sorgu­layan, aydınlığı arayan bir kişiliği vardır onun. Bu tür bir kişilik kumaşının dokunduğu tezgâhın bir adı da eleştirel okumadır. Eleştirel okuma kişiyi bilinçlendirir. Bu yolla bilinçlenmiş kişinin nitelikleri arasında ise okuduklarını yargılama ve onlardan kendine özgü sonuçlar çıkarma başta gelir.

Bu parçada, eleştirel okumanın hangi yönü üze­rinde durulmamıştır?

A)     Yaradı bir okuma yöntemi olduğu

B)     Yol gösterici bir işlevinin bulunduğu

C)     Okullarda kazandırılması gerekli bir beceri ol­duğu

D)     Yorumlama gücünü geliştirdiği

E)     Kişiye, değerlendirme yetisi kazandırdığı

Sahnenin tozunu ilk yuttuğunda çocuk denecek yaşlardaydı ve o günden bu yana inmedi sahneden. Oyunculuk dışında oyun yazarlığı, yönetmenlik, çevir­menlik gibi uğraşlarla da ilgilendi. Tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle müthiş bir iletişim kurabilen bu yetenekli sanatçının ilgi alanı tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Güncel konular üzerine yazdığı yazılarıyla, düşünce­lerini, eleştirilerini okurlarla paylaşıyor. O, aynı za­manda bir konuşma, bir anlatım ustası; anlatanla dinleyeni, oyuncuyla seyirciyi bir araya getiren bir usta.

Bu parçaya göre söz konusu sanatçıyla ilgili ola­rak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?

A)     Okuru incitici konuları işlemekten kaçınır.

B)     İzleyicisini etkiler, onlarla bütünleşir.

C)     Dilin olanaklarından çok iyi yararlanır.

D)     Oyunculuk dışındaki işlerle de ilgilenir.

E)     Mesleğinde çok başarılıdır.

45. Yazar, dili, ses, biçim, anlam özellikleriyle iyi bilen ve kullanan kişidir. Bu anlamda dile yeni kavramlar, ka­lıplar, sözcükler kazandırabilir. Gerçekte hiçbir yazar, bakalım bu romandan, bu öykü ya da şiirden dilciler kaç kural çıkaracak, diye yazmaz. Yazamaz; ama yazdıklarıyla dile yeni sözcükler katar. Dili işlerken yalnızca dilciye değil, edebiyat tarihçisine, toplumbi­limcilere, başka araştırmacılara da malzeme yaratır.

Bu parçadan, yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)     Dilin söz varlığını geliştirdikleri

B)     Dilin anlatım olanaklarını genişlettikleri

C)     Yapıtlarıyla, yeni çalışmalara olanak hazırladıkları

D)     Dil konusunda, geniş bir bilgiye sahip oldukları

E)     Dile kazandırdıklarıma kalıcı olmaya çalıştıkları

 

monash.pw

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Site

 

CEVAPLAR

1. E

2. A

3. D

4. C

5. B

6. E

7. D

8. A

9. C

D

C

A

E

C

E

D

B

A

C

E

D

C

B

E

B

A

C

E

A

B

E

D

C

B

A

D

E

A

B

C

E

D

C

A

E

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır