2014 en hit yabancı şarkılar / Dance Hits | Müzik Listeleri

2014 En Hit Yabancı Şarkılar

2014 en hit yabancı şarkılar

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız[değiştir

Yılının En Çok Dinlenilen 40 Yabancı Şarkısı

Açıklama

Yükleyen:maykop

Yüklenme Tarihi: 06 Kasım -

Yilinin En Cok Dinlenilen 40 Yabanci Sarkisi

A Great Big World ft. Christina Aguilera Say Something
Ariana Grande ft. Iggy Azalea Problem
BANKS Waiting Game
Calvin Harris Summer
Clean Bandit ft. Jess Glynne Rather Be
Coldplay A Sky Full Of Stars
Coldplay Magic
David Guetta & Showtek Bad ft. Vassy
Ella Henderson Ghost
Eminem ft. Rihanna The Monster
Faul & Wad Ad vs. Pnau Changes
Idina Menzel Let It Go
Katy Perry Dark Horse
Kiesza Hideaway
Klingande Jubel
Lilly Wood & The Prick and Robin Schulz Prayer In C
Lorde Team
Lorde Yellow Flicker Beat
OneRepublic I Lived
Panama Always
Pharrell Williams Happy
Shakira ft. Rihanna Can't Remember to Forget You
Sia Chandelier
Taylor Swift Shake It Off
Tove Lo Habits

Etiketler:

En Çok Dinlenen Yabancı Şarkılar (Ağustos )

1 - Ariana Grande - Break Free
2 - Taylor Swift - Shake It Off
3 - Iggy Azalea - Black Widow ft. Rita Ora
4 -Major Lazer - Come On To Me ft. Sean Paul
5 - Katy Perry - This Is How We Do
6 - INNA - Cola Song
7 -Nicki Minaj - Anaconda
8 - Maroon 5 - Maps
9 - Calvin Harris - Summer
10 - INNA - Good Time ft. Pitbull

Ağustos ayından müzik kanallarında, radyolarda, Youtube'da ve Sosyal medyada en çok dinlenen ve beğenilen şarkıları listeledik. En yeni yabancı şarkılardan oluşan listedeki şarkıların tamamı kendini dünya çapında ıspatlamış popüler sanatçıların şarkılarından oluşmaktadır. Yeni çıkan şarkılar ve yeni listelerle karşılaşmak üzere. İyi eğlenceler.



1 - Ariana Grande - Break Free ft. Zedd


2 - Taylor Swift - Shake It Off


3 - Iggy Azalea - Black Widow ft. Rita Ora


4 - Major Lazer - Come On To Me ft. Sean Paul


5 - Katy Perry - This Is How We Do


6 - INNA - Cola Song


7 - Nicki Minaj - Anaconda


8 - Maroon 5 - Maps


9 - Calvin Harris - Summer


10 - INNA - Good Time ft. Pitbull



Bu yıl o kadar fazla güzel albüm dinledik ki, 50’lik listeye dâhil edemediğimiz albümlerden yine tatmin edici bir liste ortaya çıkarabilirdik! Ekip içinde haftalarca süren oylamalarda küskünlükler, tartışmalar, yer yer çirkinlikler, şike girişimleri oldu tabiî. Ama en nihayetinde hepimizin içine sinen bir liste oluşuverdi. Gitar bazlı albümlerin ağırlığının hissedildiği, hem genç ve ilk albümünü yayınlayan isimlerin hem yıllardır çeşitli üretimlerini dinlediğimiz tecrübeli isimlerin yer aldığı bir liste oldu bu yılın listesi.

Lafı fazla uzatmadan, bir Bant Mag. ocak sayısı klasiği olarak, yılın en iyi 50 yabancı albümü …

Değerlendirme: Ekin Sanaç, J. Hakan Dedeoğlu, Cem Kayıran, Altay Aydemir, Seçil Kalenderoğlu, Hazal İlbay, Emre Berberoğlu, Berk Çakmakçı, Seden Mestan, Aycan Taşyürek, Semra Uygun

Yazılar: Ekin Sanaç, J. Hakan Dedeoğlu, Cem Kayıran, Altay Aydemir, Leyla Aksu, Seçil Kalenderoğlu, Hazal İlbay, Emre Berberoğlu, Aycan Taşyürek

İllüstrasyon: Naz Tansel, Sadi Güran, Özlem Isıyel


Image

Gramatik – The Age Of Reason (Lowtemp)

Gramatik, büyük bir çoğunluğunu kurucusu olduğu Lowtemp&#;ten tanıdığımız isimlerin katılımıyla kaydettiği Age of the Reason’da elektronik müziğin çeşitli alt dallarını başarılı bir şekilde harmanlamayı başarmış. Müzikal sınırları ortadan kaldırma konusunda ders niteliğinde bir yapıt olan Age of the Reason’ın BitTorrent üzerinden ücretsiz olarak indirilebiliyor olması da ayrı bir güzellik! A.A.


Image

Woods – With Light And With Love (Woodsist)

’ten bu yana yayınladıkları albümlerle alternatif folk rock türünün en iyi temsilcilerinden birisi olmayı başaran Brooklyn’li grup Woods, bu sene çıkardıkları sekizinci stüdyo albümleri With Light And With Love ile bizleri bir kez daha heyecanlandırmayı başardı. Bir oturuşta rahatlıkla dinleyebileceğiniz bu uzunçalar, Woods’un bizleri alıştırdığı kusursuz gitar sololarının yanısıra ustalıkla yazılmış şarkı sözleriyle baş başa bırakıyor. Diğer yandan, özellikle “Full Moon” ve “Moving to the Left” parçalarında grubun bu albümle birlikte benimsemeye başladığı popumsu havayı da hissetmeye başlıyorsunuz. E.B.


Image

 OOIOO – Gamel (Thrill Jockey)

Kariyerinin yirminci yılına giren Japon grup OOIOO, Boredoms’tan tanıdığımız Yoshimi P-Wee’nin önderliğinde fazlasıyla dokusal bir albümle karşımıza çıktı bu yıl. Gamel, bir albümün nasıl nefes alan, hareket eden, adım atan bir ses bütünü olabileceğinin en taze örneği. C.K.


Image

Parquet Courts – Sunbathing Animal (What’s Your Rupture?)

Sunbathing Animal ile dikkatleri iyice üzerlerine çekmeyi başaran Parquet Courts&#;un bu ikinci albümü, gitarlarla bezeli bir rock isyanı. Üst üste dizilmiş elektronik gitarların arkasında beklenmedik sakinlikte havlayan vokaller, ritimler yavaşladığında 90&#;ların sevdiğimiz o kayıtsız havasını sunuyor. Albüm sözleriyle de dikkat çeken, sesi açarak dinlenecek kısa ve öz bir iş. L.A.


Image

Alt-J – This Is All Yours (Infectous)

Ödüllü ilk albümü An Awesome Wave’in ardından merakla beklenen ikinci albümü This is All Yours’u bu sene yayınlayan Alt-J, bizleri biraz şaşırtarak An Awesome Wave’e nispeten daha yumuşak ilerleyen bir albümle karşımıza çıkıyor. Başlı başına çok-katmanlı deneysel bir albüm olarak nitelendirebileceğimiz This is All Yours, bir yükselen bir düşen tempolu parçalarıyla oldukça ilginç bir yapıya sahip. H.İ.


Image

FKA Twigs – LP1 (Young Turks)

Yılın en çok konuşulan bu R&B çıkışı, deneyciliği, hayalciliği ve fikir zenginliğiyle sizle baş başa kalmayı hak eden ve bu süreç boyunca sizi bırakmamaya söz veren bir kayıt. Vokalin yaptığı her dönüşle Twigs’in nefesini ensenizde hissedecek, Portishead, Björk ve Aaliyah gibi yakıştırmalara anlam vereceksiniz. E.S.


Image

 Scott Walker + Sunn O))) – Soused (4AD)

’ün belki de en hayrete düşüren haberlerinden biriydi Scott Walker ve Sunn O))) tarafından ortaklaşa hazırlanan bir albümün geliyor olduğu haberi. Soused, hem Scott Walker’dan hem Sunn O)))’dan beklediğiniz her şeyi, en aykırı ve sınırları zorlayan biçimde servis ediyor. Bir deney olarak ele alınması gereken, yoğun ve ağırlıklı olarak anlara odaklı bir albüm. C.K.


Image

 Dean Blunt – Black Metal (Rough Trade)

Lo-fi müzik severler için Hype Williams projesiyle bir süper kahraman mevkiine erişen Dean Blunt, yeni solo albümü Black Metal’ın hemen her şarkısında farklı bir janrın esintilerini hissettirirken, kendisinden duymaya aşina olduğumuz lo-fi estetiğinden hiçbir şey eksiltmiyor. Manidar albüm ismi ve beklenmedik şarkı yapılarıyla Black Metal, yılın en şaşırtıcı kayıtlarından biri. C.K.


Image

Marissa Nadler – July (Sacred Bones)

Hava ne olursa olsun, rüzgâr nereden eserse essin Marissa Nadler sizi hayal kırıklığına uğratmaz. Bildiğimiz folk (yol) şarkıları bu sefer kâbuslar, adım başı tuzaklarla sarılı. Randall Dunn&#;ın kafasından çıkma bu demir gibi sert, tok dokular âdeta Gotik Orta Çağ&#;ın kapılarını yeniden açıyor. S.K.


Image

Tashi Dorji – Tashi Dorji (Hermit Hut Records)

Six Organs of Admittance adamı Ben Chasny&#;nin kendi plak şirketi Hermit Hut&#;tan yılın öne çıkan keşiflerinden. Uyarımızı yapalım: akustik gitarla doğaçlamalar dünyalarında kaybolmayı sevecek bünyeler içindir, iyidir, dinlenmelidir. J.H.D.


Image

Tycho – Awake (Ghostly International)

Daha ilk parçadan itibaren Scott Hansen’in imzasını taşıdığını büyüleyici atmosferik melodilerinden anlayabileceğiniz bu albüm, belki sevenlerine ’de yayınlanan etkileyici Dive albümünden çok farklı vaatlerde bulunmuyor ancak kesinlikle Tycho’nun yaptığı işte en iyilerden birisi olduğunu kanıtlamasında yardımcı oluyor. Sekiz parçalık Awake sürükleyici ve enstrümantal yapısıyla birlikte, dinleyenleri gerçeküstü bir yolculuğa çıkarmayı başarıyor. E.B.


Image

Trust – Joyland (Arts & Crafts)

Robert Alfons’un ilk albümü TRST’a göre daha olgun ama hâlâ çılgın bir imajla karşımıza çıktığı Joyland, hem eskiye dair kısa bir hatırlatma hem de geleceğe yönelik tahminler yapabilmemizi sağlayan, açık uçlu bir yapıya sahip. Canlı sunumu da en az kayıtları kadar keyif verici olan albümün çıkış parçası “Rescue, Mister”, Alfons’un kariyeri boyunca yaptığı en iyi üretimlerden biri. A.A.


Image

Carla Bozulich – Boy (Constellation Records)

Müzik dünyasının sahici kadın müzisyenlerinden Carla Bozulich eski albümlerinde de olduğu gibi country, gospel, blues esintilerini şarkıların düzenini bozacak, kendini yansıtacak ve dinleyiciyi heyecanlandıracak şekilde albüme yediriyor. Ancak Boy’un tarzını tek bir janra ya da bir kaçına indirgemek oldukça zor çünkü o baştan sona kendi gibi ve direkt bir albüm. Carla Bozulich’in güçlü ve ilgiyi kendine çekmeyi seven vokalleri ise albümün kalıcılığını pekiştiriyor. A.T.


Image

Flying Lotus – You’re Dead! (Warp Records)

Modern zamanın prodüksiyon dâhilerinden FlyLo’nun müptelası olduğumuz müziği; işbirliğine gittiği Kendrick Lamar, Snoop Dogg ve Thundercat gibi isimlerin de katkılarıyla başka bir forma büründü. Yoğun, kesintisiz, deneysel ve psikedelik bir yolculuk vaat eden You’re Dead!’in kapak görseli de en az müziği kadar iddialı. A.A.


Image

Grouper – Ruins (Kranky)

Grouper, geçtiğimiz yıl yayınlanan The Man Who Died in His Boat’ın hemen ardından gelen sekiz parçalık büyüleyici albümü Ruins ile bizi yeniden hüzünlü bir dünyanın tam da içine çekiyor. Liz Harris’in duru sesini piyanosu eşliğinde dinlediğimiz ağıt niteliğindeki parçaların hiçbiri fiziksel olarak yaratıldıkları ortamdan soyutlanmıyor. Albüm boyunca parçaların arkasında duyduğumuz hafif cızırtılar, kurbağa sesleri ve hattâ mikrodalga sesi belki de Harris’in samimiyetinin en büyük kanıtı. H.İ.


Image

Fatima – Yellow Memories (Eglo Records)

İsveçli Fatima&#;nın çıkış albümü Yellow Memories, dinleyene rahatlık ve keyif aşılayan bir soul ve R&B  deneyimi. Fatima&#;nın vokalleri dalga gibi salınırken, kendisi bu işi yıllardır yapan bir müzisyenin kararlığı ile yeniliğin deneyselliğini ve zorlayıcı karışımlarını birleştiriyor. İçten yakınan, vokal ağırlıklı, derin baslı, synthler ve flütlerle süslenmiş bir dinleyiş. L.A.


Image

To Rococo Rot – Instrument (City Slang Records)

Bazı albümler, dinleyicide ister istemez önceden birtakım beklentiler oluşturur. To Rococo Rot’un üç parçada Arto Lindsay ile çalıştığı yeni albümü Instrument da öyleydi. Bildiğimiz, tekrarı seven, küçük detaylara büyük önemler veren To Rococo Rot ve yanında akışkan vokalleriyle Arto Lindsay. Her dinleyişte başka keşifler yapma imkanı veren ve beklentilerin karşılığını fazlasıyla veren bir albüm Instrument. C.K.


Image

James Vincent McMorrow – Post Tropical (Believe Recordings / Vagrant Records)

James Vincent McMorrow&#;nun ikinci albümü Post Tropical, kırılgan falsettonun üzerine kurulmuş, solgun bir derleme. Şarkılarda yer alan enstrümanların yarısı elektriğe bağlı olsa bile vokallerin oluşturduğu koro çok klasik ve tanıdık bir gelenekten geliyor ve tıkırtılı bir arka fonun üzerinde rahatça eriyor. Fakat vurgulu tırmanışlara, güçlü davullara ve akustik dokunuşlarına rağmen, her şeyin üstü hafif bir hüzünle kaplı. L.A.


Image

Ty Segall – Manipulator (Ty Segall)

Günümüz garaj müziğinin üretken temsilcilerinden Ty Segall; kararlı ve tutkulu bir şekilde, çizgisini bozmadan müzik yapmaya devam ediyor. Son birkaç yılda olduğu gibi bu yılı da boş geçmeyerek bünyemizin ihtiyaç duyduğu distorsiyonlu gitar miktarını almamızı sağladı. A.A.


Image

Caribou – Our Love (Merge / City Slang)

Kanadalı müzisyen Dan Snaith, yaptığı çalışmalarla yılsonu listelerinde görmeyi sevdiğimiz müzisyenlerden. yılının akılda kalan albümlerinden biri olan Swim&#;den sonra uzun bir ara veren Caribou, Our Love&#;la geçen zamanın lehine işlediğini göstermiş oldu. sonunda çıkan albüm, minimalist pop-elektronik tınıları ve sofistike hikâyesiyle kısa sürede gönülleri kazandı. S.K.


Image

Jack White – Lazaretto (Third Man Records)

Jack White bütün kızgınlığını, ilhamlarını, şehveti, ucubeliği, bitmek bilmeyen blues aşkını, içindeki şeytanı, eskiye özlemi birleştirip 11 şarkılık yoğun bir albüme sığdırdı. İkinci albümde yepyeni bir tarz arayışı içine girmemiş olan White’ın âdeta kişiliği olan gitar tonları, hiçbir zaman gereksiz olmayan soloları ve ayartıcı vokalleriyle Lazaretto hem ’ün hem de kuvvetle muhtemel gelecek yılların en iyi albümlerinden biri. A.T.


Image

 Run The Jewels – RTJ2 (Mass Appeal)

Son yılların en iyi çıkış yapan rap sanatçıları arasında yer alan Killer Mike ve El-P ikilisi, Run The Jewels adıyla yayınladığı ikinci albüm olan RTJ2 ile sert, sempatik, ciddi, eğlenceli ve en önemlisi içten olmaya devam ediyor. Albümdeki Zack De La Rocha ve Travis Barker düetleri ise ikilinin doğru kişilerle işbirliği yaptığında çok daha geniş bir perspektiften bakabildiğini kanıtlar nitelikte. A.A.


Image

Todd Terje – It’s Album Time (Olsen)

Synth ustası Todd Terje’nin ilk uzunçaları olan It’s Album Time, içerisinde ’de yayınladığı “Inspector Norse”, “Strandbar” ve “Swing Star, pt. ” gibi eski parçalarının yanısıra, sekiz tane de yeni çalışmasını barındırıyor. Synthlerin havada uçtuğu, dinlemesi son derece keyifli olan bu müthiş albüm, aynı zamanda canlı sergilendiğinde başka bir seviyeye ulaşabildiğini Terje’nin yazında Oslo’da gerçekleşen Øya Festivali’ndeki performansıyla gözler önüne serdi. Kesinlikle senenin en iyilerinden birisi. E.B.


Image

Arca – Xen (Mute)

Alejandro Ghersi, veya diğer adıyla Arca&#;nın çıkış albümü Xen, elektronik bir labirent gibi. Ritimler sakinlediğinde dinleyeni sarıyor ve geçen her saniyeyle genleşen şarkılar bir arada ele alındıklarında, müzikal bir yapboz gibi anlam kazanıyor. Gıcırdıya gıcırdıya, tedirgin edici yaylılarla insanı içine çekmeye başlayan, tekrarlanan ve ardından dağıtılan temalarla şekillenen alışılmamış yapılar, uyumlu bir ses deneyi olarak bir araya geliyor. L.A.


Image

Adult Jazz – Gist Is (Spare Thought)

Gist Is, dinleyiciyi kolaylıkla etkileyebilen fikirlerle bezeli bir ilk albüm. Gitar enstrümanının kullanış biçimi, ritmik katmanlar, nefeslilerin arasıra kendini belli eden destekçiliği ve her şeyden önemlisi, bir tür oyun oynuyormuş gibi söylenen vokal melodileri… Gist Is, keşif yapmaktan çekinmeyen bir ekibin yolculuğunun heyecan uyandıran başlangıcı. C.K.


Image

Kiasmos – Kiasmos (Erased Tapes)

İzlanda’nın son yıllarda çıkardığı en yetenekli isimlerden biri olan Olafur Arnalds’ın başka bir İzlandalı Janus Rasmussen’le güçlerini birleştirerek bizleri ters köşeye yatırdığı projesi Kiasmos; klasik ögeleri deneysel bir biçimde elektronikleştirip, sade ritimler, derin baslar ve minimal synth ezgileriyle harmanlıyor. Kompleks hayatlar yaşayan yüzyıl insanları için fazlasıyla ilham verici. A.A.


Image

Swans – To Be Kind (Mute / Young God)

’de çıkan The Seer albümlerinden ne eksik ne fazla, Amerikalı deneysel rock grubu Swans bir kez daha dört dörtlük bir albüme imza atıyor. Elini korkak alıştırmayarak dinleyenleri hayal kırıklığına uğratamayan To Be Kind, albüm kapağıyla birlikte de birçoklarının gönlünde taht kurmayı bildi. İki CD’den oluşan albüm, katastrofik bir yapı üzerine oturtulmuş ve dinleyenleri rahatsız ederek düşünmeye teşvik eden iki saatlik bir eser. E.B.


Image

Actress – Ghettoville (Ninja Tune)

Farklı normlardaki seslerin bir araya getirilmesiyle oluşan atmosferik bir yapı ve bu atmosferin katmanlarına dağılmış taneciklerin rastgele hareketlerini andıran tekrarlarıyla Ghettoville, insanoğlunun karanlık yüzüne ışık tutuyor. Her ne kadar odaklanması zor bir albüm olsa da benzersiz atmosferinin içine bir kere girildiğinde dinleyicisini “iyi / kötü”, “sanal / reel” ve “düzen / kaos” gibi zıt kavramlar arasındaki ilişkiyi sorgulatmayı başarıyor. A.A.


Image

Gulp – Season Sun (Sonic Cathedral)

Super Furry Animals üyesi Guto Pryce, yeni projesi Gulp’ın ilk albümü Season Sun’da altmışların süzülen melodilerini yer yer disko yer yer rock formlarıyla birleştiriyor. “Vast Space¨ ve “Clean and Serene¨gibi birbirinden apayrı albümlerdenmiş gibi tınlayan şarkıların kesişim noktası olan Season Sun, bu çeşitliliğe rağmen dinleyiciyi yormayan keyifli bir akışa sahip. C.K.


Image

Mac DeMarco – Salad Days (Captured Tracks)

40 dakikadan az süren tadına doyulmaz yeni Mac DeMarco albümü Salad Days’de pek de ciddiye alamadığımız Kanadalı yaramaz çocuğu bu sefer hayat üzerine felsefe yaparken dinlemekteyiz. Umursamaz tavırları ve olağandışı karakteriyle ilginç bir kişilik olan DeMarco, Salad Days ile bize zamanın ilerleyişi, hayatın devam ediyor oluşu ve yaşlanma üzerine hafif melankolik ama aynı zamanda kendine özgü mizahından hiçbir şey kaybetmemiş parçalar sunuyor. H.İ.


Image

Nick Mulvey – First Mind (Fiction Records)

Kurucularından biri olduğu Portico Quartet’ten yılında ayrılıp solo kariyeri üzerine çalışmaya başlayan Nick Mulvey, bu yıl kariyerinin ilk solo albümünü yayınladı. First Mind, ilk saniyesinden dinleyicisini yakalayan, dinlemesi kolay ve keyifli bir albüm olmasının yanısıra Mulvey’nin gitar ve vokaldeki özgün yaklaşımlarıyla büyüyor ve dinleyicisini büyülüyor. C.K.


Image

TV on the Radio – Seeds (Harvest)

Gitarist Dave Sitek’in ev stüdyosunda içlerinden geldiği gibi kayıt yapan ve yaratıcılıklarını armoni içinde albüme yansıtan grup üyeleri olgunluğuyla eski albümlerden ayrılan ama aynı zamanda da taptaze bir ruhu olan bir albüm yaptı. Seeds enerjisi yüksek, dinleyenleri galakside yolculuğa çıkaran, sürreal ve duygusal bir art rock albümü. Grubun beşinci stüdyo albümü olmasına rağmen TV on the Radio ile yeni tanışanlar için de güzel bir girizgâh albümü. A.T.


Image

 Beck – Morning Phases (Capitol)

Geçtiğimiz yıl yayınladığı on ikinci uzunçalarıyla kendi diskografisinin en optimist albümüne imza atan Beck, kış soğuğunu soluyan armonik bir albümle karşımızdaydı. İki çocuk sahibi bir baba olarak dünyanın sonluluğu ve ruhanî konular üzerine sorgulamalar yapıyordu. Sakin ve bildik bir yol izlerken dinleyiciye güven veren, iyi vakit geçirten bir albüm Morning PhasesS.K.


Image

 Mogwai – Rave Tapes (Rock Action)

Yeri geldikçe sadeleşen, yeri geldikçe sertleşip yoğun bir progresif hissiyatı yaratan gitarlar ve güzelliğini sadeliğinden alan davulların hâkimiyetinde Mogwai; 20 yıl önce çıktığı, dinledikçe hayatı sorgulatan yolculuğa Rave Tapes ile devam ediyor. Fazlasıyla karamsar bir havanın hâkim olduğu albüme dair “Mogwai kendini tekrarlıyor” gibi bir yorumda bulunmadan önce “Remurdered” ve “Master Card” gibi şarkıların hakkını fazlasıyla vermek gerekiyor. A.A.


Image

St. Vincent – St. Vincent (Loma Vista)

’ün belki de en cesur kayıtlarından bir tanesi bu yılın en çok öne çıkan kadın müzisyenlerinden St. Vincent’tan gelen ve yine kendi adını taşıyan albümü St. Vincent oldu. Zaten bu dünyadan olduğu konusunda şüphelerimizin olduğu Annie Clark’ın yeni albümü de bu şüpheleri doğrular nitelikte. Nostaljik ama aynı zamanda modern altyapılı new-wave parçalarında günümüz toplumunun alttan alta eleştirilerini buluyor, her biri ayrı bir tempoda ilerleyen parçalarda kendimizi kaybediyoruz. H.İ.


Image

 Aphex Twin – Syro  (Warp Records)

Yılın geri dönenleri arasında yer alan Aphex Twin’in 13 yıl aradan sonra gelen Syro’sunda ona dair özlediğimiz her şey var. İnce elenip sık dokunarak ortaya çıkarılmış seslerin bir araya gelerek kafamızda yarattığı tatlı karışıklık, 13 yıllık özlem ve albüm öncesi yapılan ilginç tanıtımlar (Londra’da gezen Aphex Twin logolu zeplin ve gizemli deep web sayfaları) Syro’nun bu yıl içinde unutulmaz bir yere sahip olmasını sağladı. A.A.


Image

Jungle – Jungle (XL)

Yılın en başarılı ilk albümlerinden biri Britanya’nın genç, dinamik ve uyumlu gruplarından Jungle’a ait. Çıkış parçası “Heat” başta olmak üzere FIFA 15’te de karşımıza çıkan “Busy Earnin”, “Julia” ve “Time” gibi hit olma potansiyeli yüksek eserler barındıran albümde bizleri enerjik bir atmosfere dağılmış 70’lerden funk etkisi, tropik esintiler ve poliritmik yapılar karşılıyor. A.A.


Image

Neneh Cherry – Blank Project (Smalltown Supersound)

Neneh Cherry&#;nin 18 yıllık bir aranın ardından yayınladığı dördüncü stüdyo albümü Blank Project, Four Tet&#;in prodüktörlüğünde ilerleyen karanlık, sade, ama bir o kadar da etkileyici bir dinleyiş. Şarkılar metalik ritimlerin takibinde bir aciliyet yansıtırken, albümün tamamı Cherry&#;nin sesi etrafına şekilleniyor. Vokallerle, barındırdığı duygular arasındaki çekişme, parçalara ağırlık kazandırırken, insanın dikkatini bırakmayan bir deneyim sunuyor. L.A.


Image

Fumaça Preta – Fumaça Preta (Soundway Records)

Yılın en şık ve en kendine has soundunu içinde barındıran &#;ilk&#; albümlerinden. Bossa Nova, psikedeli, rock, metal, deneysellik&#; Nasıl, kulağa fena gelmiyor değil mi? Siz bir de albümü dinlemeyi, şanslıysanız da canlı izlemeyi bekleyin. J.H.D.


Image

Temples – Sun Structures  (Heavenly Records)

Temples, henüz ilk albümü olan Sun Structures ile son dönemlerin psikedelik eğilimli grupları arasında kendine önemli bir yer edinebilecek gibi gözüküyor. Daha ilk parçadan kendimizi 60’ların renkli dünyasında bulduğumuz albüm baştan sona nostalji kokuyor. H.İ.


Image

Eno-Hyde – High Life (Warp)

Spontanlık bazen müzikte en heyecan verici şeylerden biri olabiliyor. Veteran prodüktör Brian Eno ve tekno-rock’un aranan çocuğu Karl Hyde’ın (Underworld) yılı içinde beraber yaptığı ikinci kayıt bu anlamda ders niteliğinde. İkilinin ilk albümü Someday World’den –ki birbiriyle bağlantılı bu iki albümü burada bir arada tutuyoruz– sadece birkaç hafta sonra gelen bu canlı kayıtla gözünüzü kapatıp derinlere açılabilirsiniz. Afro ritimler, talepler ve tekrarlar, insan ölçeğinde kalan olağanüstü vokallere eşlik eden Hyde gitarlarındaki her şey bize o karşı koyulmaz groove’ları hatırlatıyor. E.S.


Image

9. Deerhoof – La Isla Bonita (Polyvinyl Records)

Deerhoof, albümleriyle tanığımız kalabalık cümbüşlerine devam ediyor! Keskin bir açılışla, başladığı anda dinleyeni uyandıran La Isla Bonita, güçlü bir ritmin üzerinde seyreden, ilgi arz eden gitarların önderliğinde tropikal bir tat sunuyor. Fakat her zamanki gibi, bu kayıtsız eğlencede tam da yerinde olmayan bir şeyler var: Beklenmeyen stakkatolar, uyumsuzlukla flört eden vokaller, albümün sonu yaklaştıkça gittikçe artıyor. Albümün hafiflediği anlar ise dinleyene tatlı bir sıcaklık yayıyor. Deerhoof, ritmik olarak zapt edilmiş bu aydınlık kargaşayla yollarına hiç durmadan devam ediyor. L.A.


Image

8. Avey Tare’s Slasher Flicks – Enter the Slasher House (Domino)

Animal Collective kadrosundan Avey Tare, solo albümlerinin ardından bir tür süper grup diyebileceğimiz triosu Slasher Flicks’le karşımıza çıktı bu sene. Dirty Projectors’tan Angel Deradoorian ve Ponytail davulcusu Jeremy Hyman ile on şarkılık bir albüm yayınlayan Avey Tare, yine alıştığımız çığırtkan ve su gibi akıp giden vokallerini, lo-fi altyapılarla destekliyor. Kimi zaman dinleyicisini mutluluktan uçuran albüm bazı anlarda da tahammül sınırlarınızı zorlarken yine kendine has bir estetik sunmayı başarıyor. Enter the Slasher House, korkunun sevinçle buluştuğu çok acayip bir yerden sesleniyor. C.K.


Image

7. Owen Pallett – In Conflict (Domino)

Kanadalı müzisyen Owen Pallett’in tam dört yılın ardından kendi adıyla yayınladığı ikinci albümü olma özelliğini taşıyan In Conflict, oldukça kişisel bir albüm ve aslında bir nevi müzisyenin olgunlaşma dönemini simgeliyor. İlk albümü Heartland ve Final Fantasy mahlasıyla yayınladığı konsept albümlerde yarattığı kurgusal dünyalardan çelişkilerle dolu gerçek hayata adım atan Pallett, bu gerçek dünyayla In Conflict’te yarattığı melodilerden aldığı güçle korkusuzca yüzleşiyor. In Conflict’teki her parçanın müzisyenin hayatından bir kesit sunduğu aşikâr. Bu kişisel yolculuğuna bizi, dinleyenlerini de davet ediyor oluşu aslında yarattıklarıyla bizlere ulaşmayı ne kadar istediğini gösteriyor. H.İ


Image

6. Liars – Mess (Mute)

Her albümünde dinleyenini şaşırtmayı seven Liars, bu özelliğinden Mess’te de taviz vermiyor. Bir önceki albüm WIXIW ile önceden Liars albümlerinde fazla duymadığımız elektronik enstrümanları kullanmaya başlayan üçlü, Mess albümünde tamamıyla elektroniklerin üzerine inşa edilmiş 11 şarkıya yer veriyor. Ağırlıklı olarak arızalı, kirli ve geniş hacimli seslere albümünde yer veren ekip, kimi zaman elektronik müziğin klişe olarak tâbir edebileceğimiz nüanslarını da estetik şekilde kullanıyor. Özellikle vokaller ve ritmik katmanlarda grubun imzası hâline gelen bazı unsurları yine eksiksiz duyabildiğimiz albüm, şarkıların yanında geliştirdiği görsel konseptle de bu yıl aklımızda epey yer etti. C.K.


Image

5. Sun Kil Moon – Benji (Caldo Verde)

Tam 21 yıldır itinayla üreten bir isim Mark Kozelek ya da bu sene adını daha sık duyduğumuz projesiyle Sun Kil Moon. 60 dakikalık bir yaşamsal trajedi sağanağı olan Benji, geçtiğimiz kış Bant Mag. Mekân&#;ının kepenklerinden içeri sızıp, ışıkları karartıp kendini baştan sona dinletmişti. Sözlerin içine gizlenmiş insanî dertler, hatırlamayı ertelediğimiz acılar, gitarın sade sesine dolanmış şiirsel gerçeklikler. Benji, bu uzun yolculuğun sadece küçük bir parçası. Kozelek&#;se biriktirdiği her anı, hayal ettiği her bir hikayeyle yolu her zaman izlenecek olanlardandır. S.K.


Image

4. Ariel Pink – Pom Pom (4AD)

“Öldüğümde beni görme diye iCloud’uma bütün fotoğraflarımı yedekledim. Cansız bedenimi Meksika’da bir yere bıraktım. ‘Find My iPhone’ uygulamasına bir şans verebilirsin.” Ariel Pink’in pop müziğe getirdiği yoruma kulak kesilmemek yine zor. Bizlere karamsarlığı absürtlükle evcilleştirdiği parçalarından cömert bir buket sunuyor. Eski zaman, şimdiki zaman, bugüne kadar dinlediğiniz bütün müzikler, baladlar, deri altına işleyen new-wave synth’ler, yürek çarptıranlar&#; Tam 70 dakika boyunca hız kesmeden anılarınıza işliyor. Yabancılaşmanın en tanıdık duygu olduğu bugünlerde Pom Pom’a aşina olmak iyi geliyor. E.S. 


Image

İllüstrasyon: Özlem Isıyel

3. Jane Weaver – Silver Globe (Finders Keepers)

“Gümüş gezegen” (The Silver Globe) bir yanılsamadan ibaret. Gümüş topa yetişmek, ulaşmak, varmak için ne kadar uğraşır ve ne kadar yorulursanız gümüş topun daha da parlak ve çekici bir şekilde size baktığını fark edersiniz. Çünkü gümüş yansıtır ve esasında yansıttığı şey sizin ona ulaşma yolunda bir hayli uğraşmış ve bu sayede güçlenmiş olmanızdan başka bir şey değildir. Jane Weaver’ın, kendi adına yaşanmışları ve genel anlamda hayatı, kıyamet sonrası bir fanteziye uyarlayarak kurguladığı The Silver Globe’un (Weaver’ın altıncı albümü) ortaya koyduğu fikir bu. Müzik endüstrisi içinde üretim yapan bağımsız kadın bir sanatçı adına ne kadar anlamlı bir söz öyle değil mi? The Silver Globe’u baştan sona akıtan unsurlar arasında, 80’ler bilimkurgu filmleri, sinematik pop hassasiyeti, synthlere gömülü psikedelik dakikalara duyulan sevgi var. Jane Weaver’ın vokaliyse katmerli müziğin üzerinde uçuşarak her saniyeyi ayrı birer melodi harikasına dönüştürüyor. Andy Votel’in cilasıyla parlayan gümüşler arasında Hawkwind’in 80’lerdeki işlerinden “Star Cannibal”a getirilmiş bir yorum da var. The Silver Globe’un en büyük gücü, progresif ruh hâliyle, buhranların yanına ihtiyaç duyulan pozitif duyguları da yüklemesi. Rüya gözlüklerinizi takın ve kendinizi hayallerinizi kovalarken bulacağınız bu filme bırakın. Yılın auteur’u karşınızda. E.S.


Image

İlllüstrasyon: Sadi Güran

2. Tune-Yards – Nikki Nack (4AD)

Bir önceki çalışmasıyla bizim dergide bir numarayı kapan Tune-Yards, yani Merril Garbus, üçüncü albümü &#;Nikki Nack&#; ile bu sefer de ikinci sırada. Muhtemelen bizim dergi bir sonraki albümlerini görecek kadar ömürlü olursa da en az ilk 10&#;da olacaklarına şüphe yok, zira onlar gibisi pek yok. Onun kadar ciğerlerini yırtarak, sesini kullanarak bir şeyler anlatmaya çalışan, bununla birlikte müziğini de sürekli daha ileriye taşıyan ve her defasında kendine has olmayı başaran başka bir kadın vokal de pek yok. Tune-Yards bizim için güç, samimiyet, yenilikçilik, farkındalık, kendi ortaya koymak gibi anlamlara karşılık geliyor. &#;Nikki Nack&#;i çok sevdik&#; Bir önceki ve ondan önceki çalışmalarını da sevdiğimiz gibi. Ciğerlerine sağlık Merril! J.H.D.


Image

İllüstrasyon: Naz Tansel

1. The War On Drugs – Lost in the Dream (Secretly Canadian)

Bir albüm için bana kalırsa söylenebilecek en güzel şeylerden biri ¨sürükleyici¨ bir albüm olduğudur. Lost in the Dream, isminin de çağrıştırdığı bir tür yolculuk vaat ediyor ve bunun hakkını en iyi şekilde veriyor. İlk sesleriyle merakınızı ve dikkatinizi çekmeye başaran albümün tümünde hissedebileceğiniz heyecan ve akışkanlık, Lost in the Dream’i belki de bu yılın en iyisi yapan en önemli unsurlar. Albüm için bir gitar albümü demek yanlış olmaz fakat epey acımasız olur. Zira Lost in the Dream, gitar sololarıyla bezeli bir albüm olsa da albümde öne çıkanın herhangi bir sesten öte “his”olduğu aşikâr. Granduciel’in kendini tekrar eden vokallerinin can sıkmamasını da buna bağlamak mümkün. Şarkılar basit yapılar üzerine kurulu olsa da fikirsel ve duygusal olarak yaşattıklarıyla olgunlaşıyor ve dinlediğiniz müziğin içerdiği sesler yerine ne demek istediğine dikkat kesilmenize sebep oluyor. Tabiî ki albüm her dinleyişte bu kadar odaklanmanızı gerektirmiyor. Başka işlerle uğraşırken de size en uysal şekilde eşlik edebiliyor. Lost in the Dream, dinleme alışkanlıklarının zedelendiği bir dönemde, bütünlüklü bir albümün hâlâ nasıl nefes kesebileceğini gözler önüne seriyor. Ki Granduciel’in albümde kendi hayatından, pişmanlıklarından ve sıkıntılarından bahsettiği detayı da sanırım bu noktada daha vurgulanması gereken bir unsur hâline geliyor. Yer yer içe dönük diyebileceğimiz şarkı sözleri bile albümle bir ilişki kurmanıza engel olmuyor. Son yıllarda yapılmış en etkileyici, 70’ler kokan albüm diyebileceğimiz Lost in the Dream, Bant Mag. yazarlarının şahsî listelerinde en çok gördüğümüz albüm oldu ve haklı bir şekilde bu yılki listemizin bir numarasında yerini aldı. “Red Eyes”, “An Ocean in Between the Waves”, “Disappearing” ve “Under the Pressure¨gibi parçalar, ’ten bir şeyler hatırladığımızda kulağımıza çalınan şarkılar olacak gibi görünüyor. C.K.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır