kaynağı değiştir]
10. Kolordu’nun taburlarının dolgun mevcutları, eksiksiz giyim kuşamları 10. Kolordu kumandanı Ziya Paşa’nın (Kutnak) kolordusunu savaşa başarılı bir şekilde hazırladığını gösteriyordu. Fakat Hafız Hakkı Bey 4 ve 5 Aralık’ta çektiği telgraflarda Ziya Paşa’nın Kafkasya’ya ulaşırken yolda çok zaman kaybettiğini gerekçe göstererek Ziya Paşa’nın görevinden alınmasını ve kendisinin 10. Kolordu kumandanı yapılmasını talep etti. Enver Paşa Hafız Hakkı Bey’in bu talebini 7 Aralık’ta verdiği emirle gerçekleştirdi. 9. Kolordu kumandanı Ahmet Fevzi Paşa ise Hasan İzzet Paşa’nın 21-22 Kasım gecesi yaptırdığı ihtiyari geri çekilişe karşı şiddetli eleştirilerde bulunması ve “bu durum devam ederse, ordunun geleceğinin Balkan felaketinden farklı olmayacağını” söylemesi üzerine Hasan İzzet Paşa Enver Paşa’ya telgraf çekerek Ahmet İzzet Paşa’yı ordunun geleceği hakkında bedbin (karamsar) olmakla suçlayarak görevinden alınarak emekli edilmesini ve yerine 34. Tümen kumandanı Ali İhsan Paşa’nın geçirilmesini talep etti. Enver Paşa 2 gün sonra Hasan İzzet Paşa’nın bu talebini yerine getirdi. Bazı kaynaklarda Hasan İzzet Paşa haricinde Ahmet Fevzi Paşa (Paul Allen’ın eserinde Fevzi Çakmak ile karıştırılmıştır. Ahmet Fevzi Big ile Mustafa Fevzi Çakmak farklı kişilerdir), Ziya Paşa ve Galip Paşa’nın Sarıkamış Harekâtına muhalefet ettiği için görevlerinden alındığı yazsa da bu bilgi doğru değildir. Ahmet Fevzi Paşa’nın görevden alındığı zaman, Ahmet Fevzi Paşa’ya Sarıkamış Harekâtı planından söz edilmemişti. Hafız Hakkı Bey 29 Kasım’da Erzurum’a geldikten sonra emekli olmuş Ahmet Fevzi Paşa ile görüş alışverişinde bulunduğu zaman Hafız Hakkı Bey Ahmet Paşa’yı taarruz planından haberdar etmişti. Ahmet Fevzi Paşa, Hasan İzzet Paşa’nın fikrine benzer bir şekilde kuşatmayı yapan 9. ve 10. Kolordu’nun dağ yollarını çok zorlukla aşacağını ve o sırada tek başına kalan 11. Kolordu’nun Rus ordusu tarafından ezilebileceğini tasrih ederek ancak 3. Ordu’nun bir Kolordu ile daha takviye edildikten sonra taarruzun düşünülmesini söylemiştir. Ziya Paşa’nın emekli edilmesi Hafız Hakkı Bey’in 10. Kolordu kumandanlığına kendisinin getirilmesi yolundaki teşebbüsleri sonucunda olmuştu. Galip Paşa ise Sarıkamış Harekâtı boyunca 11. Kolordu kumandanı olarak kalmıştır ve görevinden alınmamıştır.
3 Aralık akşamı Hafız Hakkı Bey’in Sarıkamış taarruzunun yapılabileceğine dair telgrafını alan Enver Paşa, Sarıkamış seferinin başarıya ulaşacağına inancı kuvvetlenmiş ve son durumu görmek için 6 Aralık’ta Yavuz kruvazörüne binerek 3. Ordu’ya doğru yola çıkmıştır.
Yola çıkmadan önce 6 Aralık’ta Liman Von Sanders’i ziyaret ederek böyle bir taarruzu yapmayı planladığını Liman Paşa’ya beyan etmiştir. Liman Paşa 9. ve 10. Kolordu’ların izleyeceği yolların dar dağ yollarından ve patikalardan ibaret olduğunu ve bu mevsimde bu yolların karla kaplı olacağını söyleyerek, bu sebeple 9. ve 10. Kolordu’nun düşmanın gerisine ve yanlarına ulaşma amacına ulaşana kadar büyük zorluklar çekileceği ve ulaşsa bile bu kolordulara erzak ve cephane nakliyatı yapılamayacağı söyleyerek, Sarıkamış Harekâtının yapılmasına karşı çıktı. Enver Paşa bunların hepsinin göz önünde bulundurulduğunu ve bütün yolların keşfedildiğini veya edileceğini Liman Paşa’ya söyleyerek Liman Paşa’nın fikrine katılmadığını söyledi. Liman Paşa bundan sonra Enver Paşa’nın kurmay başkanı Bronsart Paşa’yı, Enver Paşa’yı yapılması planlanan harekâttan vazgeçirmesi için ikna etmeye çalıştı. Fakat Bronsart Paşa da bu harekâtın yapılmasını destekliyordu. [***] Enver Paşa muhtemelen bu görüşmesinde Liman Paşa’ya Hasan İzzet Paşa yerine 3. Ordu kumandanı olmasını da teklif etmişti. Liman Von Sanders hatıralarında bu tekliften söz etmez fakat 6 Aralık’ta Almanların İstanbul büyükelçisi Wangenheim Alman Dışişleri Bakanlığına, Enver Paşa’nın 3. Ordu kumandanlığını Liman Von Sanders’e teklif ettiğini ancak bu teklifin Liman Paşa tarafından kabul edilmediğini yazmıştı.[11]
6 Aralık akşamı İstanbul’dan Yavuz kruvazörüne binen Enver Paşa 8 Aralık’ta Trabzon’a,12 Aralık’ta da Erzurum’a ulaştı. Hasan İzzet Paşa ile planlanan taarruzun başarı ihtimali hakkında konuştu. Hasan İzzet Paşa kuşatma çemberinin dar tutulursa bu taarruzun başarılı olabileceğini söyledi. Enver Paşa bundan sonra askerleri de teftiş ederek, askerlerin büyük kısmının kışa uygun kıyafetlerinin olmadığını, cephanenin ve erzağın tükenmek üzere olduğu ve zorlukla ikmal edilebildiği gördü. 3. Orduya kışlık kıyafet, erzak, cephane, savaş mühimmatı götüren Bahri Ahmer, Bezmi Alem ve Midhat Paşa isimli 3 vapur 7 Kasım 1914’de Rus savaş gemileri tarafından batırılmıştı. Bundan sonra yerel imkanlarla eksikliklerinin gideremeyen 3. Ordu askerlerine Enver Paşa düşman arazisinden ele geçirilecek ganimetlerle bu mahrumiyetlerin telâfi edileceğine dair vaatler vererek askerleri taarruz için cesaretlendirmeye çalıştı.
Enver Paşa 17 Aralık’a kadar, 3. Ordu’nun maddi imkansızlıklarını gidermek için emirler verdi, bu durumun sorumlusu olarak gördüğü memurları görevinden aldı ve yerine başka memurları atadı. Hasan İzzet Paşa’nın kendisi gibi Ruslara taarruz etme fikrinde olduğunu gördükten sonra, Kafkasya’da durmasının bir sebebinin kalmadığını düşünerek 17 Aralık’ta Köprüköy’den Erzurum’a döndü. Ali İhsan Sabis’e göre Enver Paşa veda esnasında diğer subayların huzurunda Hasan İzzet Paşa’ya şu sözleri söylemişti: "Ben Erzurum'a gidiyorum. Ya oradan İstanbul'a dönerim, veya seyirci sıfatiyle. hareketlerinize bakarım".[12] Enver Paşa’nın Erzurum’a dönüşünden sonra 18 Aralık’ta Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa’ya şu telgrafı çekmiştir:
“9. Kolordu, 10. Kolordu kolbaşları Kötek-Kars yoluna sekiz dokuz günde varır, bu esnada yalnız kalan 11. Kolordu’nun ezilmeyeceği şüphelidir. Kolbaşları büyük dağlardan çıkınca kendilerinden pek az olmayan düşman karşısında güç bir vaziyete düşeceklerdir. Bu taarruzi meydan muharebesinin neticesini hazırlığımıza göre meşkuk (kuşkulu) görüyorum. Ademî muvaffakiyet (başarısızlık) halinde uzun sürecek olan sefer aleyhimize dönecektir. Meydan muharebesi vermeyip İd’deki (Narman) düşmanı tartla (kovmakla) iktifa edelim (yetinelim). İlerisi için taarruz ve istilâya ümit bırakılır…”
Hasan İzzet Paşa bu telgrafından sonra 18 Aralık akşamı bir telgraf daha çekerek 3. Ordu kumandanlığından istifasını sunmuştur:
“Ben bu hareketleri icra için nefsimde (kendimde) kuvvet ve itimat göremediğimden ve esasen fevkalâde bir asabiyet gelerek rahatsız olduğumdan memuriyeti hâzıramdan affımı istirham ederim”.
Enver Paşa bunun üzerine Hasan İzzet Paşa ile görüşmek üzere Köprüköy’e dönmüş ve Hasan İzzet Paşa’yı ikna edemediğinden, 3. Ordu kumandanlığını üstlenerek harekâtı kendi kumanda etmeye karar vermiştir. Yavuz Özdemir Enver Paşa’nın baştan beri İstanbul’a dönüş niyetinde olmadığını ve Hasan İzzet Paşa’yı görevinden alma gibi bir niyeti olmasa da harekâtta gerekli olacak koordinatörlük vazifesini yapmak için [cepheye] geldiğini savunmaktadır. (Özdemir, s. 254) Buna karşılık Enver Paşa’nın zevcesi Naciye Sultan’a 19 Aralık 1914 tarihli yazdığı mektup Enver Paşa’nın teftişlerden sonra İstanbul’a dönmek niyetinde olduğunu ve Hasan İzzet Paşa’nın istifası üzerine cephede kalmak zorunda kaldığına delil teşkil etmektedir:
"Bak ben yakında avdeti [dönmeyi] umarken şimdi zuhûr eden bir hâl beni daha bir müddetçik buraya bağladı. Üçüncü ordu kumandanı Hasan İzzet Paşa orduyu bundan böyle idare için kendisinde cesaret göremediğini söylüyor. Akşamki telgrafından bunu anlayınca bugün hemen buraya karargâha geldim. Hepsini itiraf etti. Bunun üzerine kendisini derhal tekaüd (emekli) etmek lâzımdı. Fakat vazgeçtim. Şimdilik İstanbul'a göndermekle iktifa ettim. Fakat herhalde tekaüd olacak. Bakınız hep umduğum adamlar böyle çıkıyor. Ne yapalım yeni iş yeni adam istiyor. Zararı yok. Şimdilik Üçüncü orduyu ben idare edeceğim. Bu devr-i hareket bitince birini tayın edeceğim. Tasavvurumda kimin olduğunu bilirsiniz.”[13]
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında gerçekleşen harekatta 60 bin Türk evladı şehit olarak toprağa düştü. Ancak bu şehitlerin pek çoğu Ruslarla çatışma sırasında değil ağır soğuk hava şartları nedeniyle gerçekleşti. Bugün harekatının 108. yıl dönümünde Sarıkamış şehitlerini anmak için en güzel ve anlamlı sözler pek çok kişi tarafından paylaşılıyor. Biz de 22 Aralık Sarıkamış şehitleri ile ilgili sözleri bir araya getirdik...
SARIKAMIŞ HAREKATI NEDİR?
Sarıkamış Harekâtı, I. Dünya Savaşı sırasında, 22 Aralık 1914 ve 6 Ocak 1915 arasında Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında Sarıkamış ve çevresinde (Oltu, Narman, Penek, Horasan, Bardız, Mecingirt, Karaurgan, Divik) gerçekleşen muharebelerdir. Sarıkamış Harekatı; 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında geçen kara çatışmalarıdır. Sarıkamış Harekatı'nda 60 bin kahraman Osmanlı askeri hayatını kaybetti. Sarıkamış Harekatı'nın ilk 2 gününde Osmanlı İmparatorluğu askerleri Rus birliklerine karşı kahramanca savaştı. Sarıkamış Harekatı'nda amaç Ardahan, Kars illerini geri almaktır.
HASTALIK VE SOĞUK ASKERLERİ VURDU!
İlk iki günü başarıyla geçen taarruz sonrasında olumsuz hava koşulları nedeniyle seyrini değiştirdi. Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 60 bin Osmanlı askeri donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklardan dolayı hayatını kaybetti. Bu harekatta Ruslar da 32 bin askerini kaybetti. Savaştan sonra İstanbul'a dönen Enver Paşa uzun bir süre Sarıkamış hakkında herhangi bir haber, bildiri, veya yayın yapılmasını engelledi.