23 haftada şeker yüklemesi yapılır mı / One moment, please...

23 Haftada Şeker Yüklemesi Yapılır Mı

23 haftada şeker yüklemesi yapılır mı

1295412974__G-Tittel-mage_jpg_1066189x

Şekerli su testi

50 gr glukoz yükleme testi – 100gr oral glukoz testi,
24-28. haftalar içerisinde gestasyonel diyabet yani hamilelikte meydana gelen şeker hastalığını saptamak için 50 gr glukoz yükleme testi uygulanır. Test aç karnına ya da tok karnına yapılabilir. Test daha erken dönemlerde: aşırı kilolu olma sorunu, iri bebek bebek öyküsü, birinci dereceki yakınlarda ya da daha önceki hamileliklerde gestasyonel şeker öyküsü gibi risk etkenlerinin mevcudiyeti halinde ilk muayenede uygulanmalıdır. Bu risk etkenleri olan hamile kadınlarda, test neticeleri normal dahi çıksa 24-28. haftalarda yeniden uygulanmalıdır.

5O gr glukoz yükleme test neticesi 130 veya 140’dan yüksek ise 3 saatte tamamlanan 100 gr oral glukoz testi uygulanır. OGTT için hamile anne adayı üç gün 300gr karbohidrat içeren beslenme programı için hazırlanır. Hasta, bu süreçte normal ve günlük hayatını sürdürmelidir. Üçüncü gün akşamı ardından 12 saat hiç yemek yenmemeli ve sabah 0. dakika kanı alınmalıdır. Sonrasında ise 100gr glukoz 5 dakika içinde içirilmektedir. Daha sonra ise birinci, ikinci ve üçüncü saatlerde ise glukoz yani kan şekeri için kan örneği alınması uygulanır.

Aç karnına > 95 mg/dl
1.saattte> 180 mg/dl
2.saatte> 155 mg/dl
3.saatte> 140 mg/dl

Buradaki 4 değerden 2 ya da daha fazlası normal çıkmaz ise gestasyonel şeker teşhisi konulur. Tek değerin yüksek çıkması halinde ise testin bir ay sonra yenilenmesi söz konusu olur. 50 gram şeker yükleme test neticesinin 190 mg/dl’den yüksek çıktığı hallerde 100gr OGTT uygulanmasına gerek kalmaz ve açlık glukoz seviyesine bakılması yeterli olur. Şayet açlık kan glukozu 95mg/dl’nin üzerinde saptanırsa hamile anne adayı, gestasyonel şeker hastaları olarak değerlendirilir ve tedavi için adım atılır.

OGTT nedir?

Açlık kan şekeri ölçümleri 100 ve 126 mg/dl olarak saptanan bireyler için OGTT yapılması gerekir. Açlık ardından uygulanan ölçüm eğer >140 mg/dl ise doğrulama testi olan şeker yükleme testine gerek kalmaz ve kişiye şeker hastası teşhisi konulur.
OGTT uygulanırken; kişiler bu test öncesinde üç gün süre ile karbonhidrat zengini bir beslenme düzeni önerilir. Akşam 21:00’den sonra bir şey tüketilmemesi gerekir. İlk ölçüm için 12 saatlik bir süreyle aç kalmak gerekir. Ardından ise kişilere 75 gram şeker verilir. Doktor kararı ile 2 ya da 3 saat süresince yarım saat aralıklarla glikoz değerleri incelenir. Bütün ölçümler rapor edilir ve hastanın şeker hastalığı durumu saptanır.

Şeker hastalığı Türkiye’de oldukça yaygın şekilde karşılaşılan kronik bir hastalıktır. Bu hastalık, göz, böbrek gibi organlara zarar verebilir. Bu sebeple de özellikle de hamilelik süresince ‘’iki kişiyi ilgilendiren hasarları‘’ ele alınırsa önlem almanın önemi ortaya çıkacaktır.

Hamilelikte şeker yükleme testi gebeliğin 24-28. haftalarında uygulanır. Hamile anne adayına 50 gram şeker içerikli sıvılar verilir ve ölçüm yapılır. OGTT olarak geçen şeker yükleme testinin hamilelik sürecinde uygulanmasındaki hedef glikoz düzeyinin anne vücudunda denge içerisinde tutulup tutulmadığını ortaya koymaktır.

Şeker yükleme testi testi ardından hamileliğe bağlı şeker hastalığı teşhisi konulur ise farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Eğer tedbir alınmıyor ise; bebeğin daha erken dünyaya gelmesine, anne için ciddi sağlık sorunlarının meydana gelmesine, olması gerekenden büyük bebeklerin dünyaya gelmesine, bebeğin dünyaya geldikten hemen sonra aşırı düşük şeker sendromu yani, hipoglisemili doğmasına kadar ciddi problemler ortaya çıkabilir.
OGTT yapımı çok kolaydır ve aynı gün içerisinde sonuç alınabilir.

Çeşitli hamile kadınlarda plasentadan salgılanan hormonlar sebebiyle, hamileliğin ortalama 24-26. haftaları ardından şeker metabo­lizmasında bozukluklar meydana gelir. Bu­nun neticesi hamilelerin kan şeker düzeyi artar. Şeker yüksekliği, uzun bir dönem sürerse hamilelik esnasında ve doğum ardından, bebekte çeşitli ciddi problemlere yol açabilir.

Bu sebeple özellikle başta ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan hamile kadınlar ve kilolu hamileler olmak üzere, bütün hamilelerde 24.-26. haftalar içerisinde 50 gr glukoz verile­rek 1 saatilik yükleme testi ile tarama gerçekleştirilir. Tarama testinde şeker seviyesi 140 gr.’ı geçen hamilelere, asıl teşhisi koymak için 3 saatlik test yapılır. Bu testin neticesinde hamilelik şekeri teşhisi konan hamileler, önce beslenme düzenlerinin değiştirilmesi ile tedavi edilmeye çalışılır. Di­yetle şeker seviyesi düşmeyen hastalara ise insülin tedavisi yapılabilir.

Hamilelikte şeker yükleme testi zararlı mıdır?

Gebelerde şeker yükleme testinin anne ve bebek sağlığı bakımında zararlı olup olmadığı oldukça tartışılan bir konudur. Gebelikte anne ve bebek sağlığı bakımından istenmeyen en büyük durum, gebelikte şekerdir.

Bebek ve anne açısından riskler ortaya çıkmasına sebep veren gebelikte şeker, bu duruma karşı tedbir alınması için, 24-28 haftalık hamileliklerde şeker yükleme testi yapılması gerekir. Bu test, uluslararası kabul görmüş bir testtir ve uygulanan test için verilen 50-75 gram şekerin bebeğe herhangi bir zararı olmaz.

Plasenta nedir?

Ana rahminde gelişen bebek her türlü besin gereksinimi annesinden karşılar. Bu duruma aracılık eden yapıya ise “plasenta” ismi verilir. Hamilelik dönemi tamamlanıp bebek dünyaya geldiğinde plasenta da bebeğin doğmasından hemen sonra ana rahminden atılır. Plasenta yapısı, bebeğe gerekli besinlerin geçişine aracı olur ve bunun dışında bebeği beslemek adına yardımcı olan birçok hormonun salgılanmasına yardım eder. Bu hormonlardan özellikle HPL (human placental laktogen) anne kanından şekeri yükselir ve bebeğe geçen şekeri artırmak için uğraşır. Anne yeterli beslenmemiş olsa dahi, bebeği korumaya yönelik bir mekanizma olmaktadır. Bu hormon, anne adayında kan şekerini düşüren insulin etkisine karşı direnç meydana getirir. Kan şekeri de bu sebeple belli bir düzeyde yüksek olur. Bu yapı sebebiyle hamilelerde şeker yüksek olur ancak diyabetik düzeylerde olmaz. Anne adayının pankreası çoğunlukla insulin salınımının artmasına yol açar ve kendini şeker hastalığından korur. Fakat çeşitli hamilelerde insulin salınımı yeteri miktarda olmaz ve özellikle son üç ayda diyabetik düzeylerde şeker seviyeleri saptanabilir.

Hamilelikte şeker hastalığının riskleri nelerdir?

  • Hamileliğin ilk 3 ayında diyabetin ortaya çıkması; gelişmekte olan bebekte özellikle beyin ve kalbi ilgilendiren doğumsal anormallikler gelişmesine ya da düşüğe yol açabilir.
  • Hamileliğin ortasında ya da son üç ayındaki şeker hastalığı ise fazla beslenme ve bebeğin normalden fazla kilo alımına yol açar. Çok büyük bebeklerin normal doğumu bebekte travmalara yol açabilir ya da acil sezaryen riskini arttırır.
  • Anne adayından gelen fazla yüksek şeker seviyeleri bebekte fazla insulin salgılanmasına yol açar. Doğum ardından kordon kesildiği zaman aniden düşen şeker düzeyi bebekte hipoglisemik sara nöbetlerine yol açabilir. Uygun tedavi yöntemleriyle diyabetli bir anne adayı da sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşayabilir ve normal bir doğum gerçekleştirebilir. Bu sebeple de erken tanı önemlidir.

Risk gurubundakiler

  • Hamilelikten önce kilolu olan kadınlar
  • Ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan kadınlar
  • Daha önceden şeker ile ilgili yükseklik problemi olduğu bilinenler
  • Daha önceden 4 kilodan büyük bebek doğuranlar
  • Daha önceden ölü doğum gerçekleştirmiş olanlar
  • Daha önceki hamileliğinde diyabet olan kadınlar
  • Amnios sıvısı çok fazla olan kadınlar
  • Polikistik over sendromu olan kadınlar

Şeker yükleme testinin riskleri

Koldan kan kalmak adına bir kez plastik ile kaplı bir iğne batırılır ve bu en fazla 2 saat süresince orada kalır ve yeni bir iğne girişi olmaz. Tek riski bir iğne olmak kadar olmaktadır. Verilen 50 ya da 75 gram şekerin bebeği zehirleyici bir etkisi kesinlikle bulunmaz. Tüketilen çikolatalardaki şeker oranı dahi test için verilen oranlardan daha yüksektir. Bu sebeple hem kendinizi, hem de bebeğinizi riske atmamak adına şeker yükleme testini yaptırmak oldukça yararlı olacaktır.

Yanlış bir düşünce olarak, şeker yükleme testinin şeker hastası yaptığını düşünenler mevcuttur. Şeker yükleme testinde alınan şeker miktarı çok önemli boyutlarda olmaz. Bu test yalnızca var olan bir tablonun ortaya çıkması için yardımcı olur. Şayet şeker metabolizmasında bir problem mevcut değil ise bir tepsi baklava tüketilse dahi herhangi bir kan şekeri düzensizliği meydana gelmez. Test esnasında en fazla duyulan rahatsızlıklardan biri bulantı-kusma şikâyetleridir. Toplam glikoz 3 bardak suda eritilip, bir miktar limon sıkıldığı taktirde böyle bir şikayetin gelişmesinin önüne geçilir.

 

Tasarım & Uygulama & Destek >>> doktor internet sitesi

doktor internet sitesi




Mehmet Olkun

seker_yukleme_testi

Şeker hastalığı kandaki yüksek şeker seviyeleriyle karakterize olmuş olan bir rahatsızlıktır. Kadınların bir bölümünde gebelikten önce diyabet olabilir. Bazı kadınlar ise gebelikten sonra gestasyonel diyabet olarak tanımlanan gebelik şekerine maruz kalabilir. Anne adayında daha önceden şeker hastalığı olması halinde, bu süreçte kan şekeri seviyelerini kontrol etmek daha güç olabilir. Bu süreçte alınan insülin oranının yeniden belirlenmesi gerekebilir.

Gebelik şekeri nedir?

Anne adayında gebelik öncesinde şeker hastalığı olmamasına rağmen, gebelik döneminde kanda glikoz yani şeker seviyesinde yükselme olabilir. Bu anne adayındaki gebelik şekerini işaret edecek bir gelişmedir. Gebelik döneminde 24 ve 28 haftalarda yapılan şeker su testi olarak ta bilinen, şeker yükleme testiyle yapılacak taramalarda bu sorun belirlenebilir.

Gebelik şekeri nasıl belirlenir?

Anne adaylarına şeker yükleme testi 24 ve 28 haftalar arasında uygulanmalıdır. Yapılan test sırasında anne adayına önce 50 gr glikoz içirilir. Bir saat sonra kanda glikoz seviyesi kontrol edilir. Bu oranın tespiti sırasında glikoz seviyesi 140 mg/dl altında olduğunda anne adayında gebelik şekeri olmadığı belirlenir. Fakat kandaki glikozun bu değerin üstünde çıkması halinde 3 saatlik 100 gr glikozla testin yeniden yapılması gerekir. 3 saat sürecek yüklemenin ardından, anne adayının gebelik şekeri olup olmadığı kesin olarak belirlenir. Anne adayına yapılacak şeker yükleme testi sonrasında aşırı fiziksel aktivitenin yapılmaması ve bu süreçte herhangi bir şey yenmemesi gerekir. Bunlar şeker yükleme testinin doğru sonuç vermesi açısından önemlidir.

Gebelik şekerinin anne adayı ve bebek açısından riskleri nelerdir?

Şeker hastalığının gebelikten önce var olması ya da gebelik döneminde ortaya çıkması, anne adayı ve bebek için bazı risklerin oluşmasını sağlar. Şeker hastalığı olan gebelerde bu süreçte kan şekeri seviyelerinin ne kadar düzenli olması sağlanırsa, diyabet yüzünden oluşacak riskler azaltılır. Gebelik döneminde oluşan şeker hastalığının riskleri, gebelikten önce olan şeker hastalığına göre daha az risk içerir. Ancak bunun gebelerde mutlaka şeker yükleme testiyle belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir. Aksi halde anne adaylarında gebelik zehirlenmesi, yüksek tansiyon, erken doğum, düşük gibi sorunlar şeker hastası olmayan gebelere göre daha yüksek olur. Gebelikten önce şeker hastası olan kadınların bebeklerinde bazı anomaliler olabilir. Fakat gebelikte başlayan şeker hastalığı böyle bir soruna neden olmaz. Fakat her iki şeker hastalığında bebeğin fazla kilolu doğması yani makrozomik bebek gelişimi söz konusu olabilir. Bu durumda anne adaylarına sezaryen ile doğum yapılacağından, buna bağlı olarak bazı riskler yaşanabilir. Anne adaylarında gebelik döneminde kan şekeri seviyeleri kontrol altına alındığında, oluşabilecek risklerde buna orantılı olarak azalacaktır. Bu yüzden anne adaylarında HbA1C ve glikoz seviyelerinin takibi son derece önemlidir.

Şeker hastalığı görülen anne adayında bebekte olabilecek riskler nelerdir?

  • Doğum sonrasında akciğerlerin fazla gelişmemesi yüzünden bebekte solunum sıkıntısı yaşanabilir.
  • Bebeğin makrozomik yani iri olması
  • Bebeğin olması gerekenden küçük olması
  • Doğumdan sonra bebekte hipoglisemi yani kan şekerinin düşmesi, hipokalsemi, polisitemi, hiperbiluribinemi yani sarılık görülme riskleri
  • İleri aşamada kalp hastalıklarının oluşması
  • Böbrek anomalileri olması
  • Beyin ve santral sinir sistemine olan anomaliler
  • Kulak anomalileri
  • Sindirim sisteminde oluşacak anomaliler

Gebelikte şeker hastalığı belirtileri nelerdir?            

Anne adayında şeker hastalığı olması halinde susuzluk hissi olması, kilo kaybı yaşanması, aşırı miktarda yemek yeme isteğinin olması, idrara çıkma miktarının artması ve kendini sürekli olarak yorgun, halsiz hissetmesi gibi belirtiler olur. Ancak gebelerin bir bölümünde bu belirtiler olmaz. Bu yüzden şeker yükleme testinin yapılması gerekir.

Gebelik şekeri nasıl tedavi edilir?

Gebelik şekeri olması halinde anne adaylarına normal şeker hastaları gibi ağızdan alınacak şeker ilaçları verilmez. Bunun yerine diyet ve egzersiz uygulamaları, insülin verilmesi gibi tedavi yolları tercih edilir. Doktorun ve diyetisyenin birlikte hazırladığı, gebelik durumuna uygun diyet programıyla anne adayının beslenmesi sağlanır. Bu beslenme listesinde çikolata, dondurma, şerbetle hazırlanan tatlılar, beyaz undan yapılmış yiyecekler yer almaz. Bu diyet sırasında anne adayının doktorun önerdiği egzersizleri yapması da, kan şekeri seviyelerini düzenlemeye etkili olur. Bu egzersizler yürüyüş ve yüzme gibi sporlardan seçilmelidir. Bu uygulamaların faydalı olmadığı anne adaylarında insülin verilerek, şeker hastalığı kontrol altına alınır.

Gebelik şekeri tedavi edilmediğinde ne olur?

  • Anne adayında kan şekeri seviyesinin yüksek düzeyde olması, bebeğin daha fazla irileşmesine neden olabilir. İri bebeklerin doğum öncesinde ve doğumda daha fazla sorun yaşadığı belirlenmiştir. İri bebeklerin doğumu sezaryenle olacağından, doğumda omuz takılması, doğumun daha uzun süre devam etmesi, doğum travması gibi sorunlar meydana gelebilir.
  • Gebelik öncesinde şeker hastalığı olan anne adaylarının bebeklerinde bazı anomalilerin olması mümkündür. Gebelikte çıkan şeker hastalığında bu etkiler daha düşüktür.
  • Gebelik döneminde pre-eklampsi adı verilen yüksek tansiyon riski şeker hastalığında daha fazladır. Bu sorunda bebek ve anne adayı için sorunlar meydana getirebilir.
  • Gebelikte erken doğum riski ve düşük riski daha fazla olur.
  • Bebeğin doğmasından sonra hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü yaşanabilir.
  • Doğumdan sonra bebekte akciğer gelişimi tam olmadığından, solunum zorluğu yaşanabilir.
  • Anne karnında ani bebek ölümleri gelişebilir.
  • Doğumdan sonra bebeklerde billuribin yüksekliği, kalsiyum seviyesi düşüklüğü, polisitemi yani bebeğin kan hücrelerinin fazla olması görülebilir.
  • Şeker hastası olan anne adaylarının bebeklerinde, şeker hastası olmayan annelerin bebeklerine göre ileri dönemde Tip 2 diyabet ile gebelikte şeker hastalığı gelişme riski yaklaşık olarak 20 kat daha fazladır.
  • Yapılan araştırmalar gebelik şekeri bulunan anne adaylarının bebeklerinde sonradan şeker hastalığı görülme riski % 33 oranında daha fazladır.

 




Mehmet Olkun

Gebelikte Şeker Yüklemesi Bebeğe Zarar Verir mi?

Anne adayının kan şekerinin dengede kalabilmesi için yediği besinlerin  şeker miktarı önemlidir. Sadece çay şekeri olarak bildiğimiz şeker değil ; ekmek , pilav , makarna gibi karbonhidratlı besinler de parçalanıp şekere dönerler. Bu nedenle yemek seçimlerine dikkat edilmelidir.

Bebek ve anne açısından riskler yaratan bu duruma karşı önlem alınması amacıyla, 24-28 haftalık gebeliklerde şeker yükleme testi yapılmaktadır. Hamilelerde şeker yükleme testinin anne ve bebek sağlığı açısından zararlı olup olmadığı merak edilen bir konudur.Bu testin uluslararası kabul görmüş bir uygulama olduğunu belirten uzman hekimlerimiz yapılan test için verilen 50-75 gram şekerin bebeğe zararı olmadığını belirtmektedir. Kolunuzdan kan kalmak için bir kez plastik ile kaplı bir iğne batırılacak ve bu maksimum 2 saat boyunca orada kalacak yeni bir iğne girişi olmayacaktır. Tek riski bir iğne olmak kadardır. Verilen 50 ya da 75 gram şekerin bebeği zehirleyici bir etkisi yoktur.

Yediğiniz çikolatalardaki şeker oranı bile test için verilenden daha fazladır. Bu nedenle hem kendinizi, hem de bebeğinizi riske atmamanız için hekimin önerisine kulak verip şeker yükleme testini yaptırmanızda yarar vardır. 

 

 


Hamilelik (gebelik) şekeri (diyabet)

Gebelik şekeri nedir?

Daha önceden diyabeti olmayan bir anne adayında ikinci trimester ve sonrasındaki bir zamanda diyabet ortaya çıkmasına gestasyonel diyabet (gebelik şekeri) adı verilir.

Gebelikte fetusun gelişmesini sağlamaya yönelik olarak glikoz metabolizmasında önemli değişiklikler meydana gelir.

Plasentadan salgılanan HPL (Human placental lactogen) adlı hormon gebelikte fetusa yeterince glikoz gitmesini sağlamak amacıyla insülinin kan şekerini düşürücü etkisini frenler.

Böylece gebelikte doğal bir hiperglisemi (şeker seviyesinde yükselme) eğilimi ortaya çıkar. Bu eğilim bazen patolojik boyutlara ulaşabilir.

Özellikle HPL'nin en etkili olduğu 24. gebelik haftasından itibaren anne adayı diyabetik hale gelebilir.


Video: Gebelik şekeri nasıl belirti verir? - Şeker tarama ve yükleme testi ne işe yarar?


Gestasyonel diyabet kimlerde görülür?

Gebelik şekeri tüm anne adaylarının yaklaşık %5'inde ortaya çıkar. Gebelikle beraber görülen şeker hastalıklarının %90'ı gestasyonel diyabet özelliklerini taşır.


Video: Hiç tatlı ve şekerli yiyecek tüketilmese de gebelik şekeri oluşabilir mi?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Gestasyonel diyabet gelişme riskinin yüksek olduğu anne adayları

  • Daha önce ölü doğum yapmış, anomalili bebek doğurmuş, iri bebek (4000 gram üzerinde) doğurmuş; birden fazla sayıda düşük yapmış olan;
  • daha önceki gebeliğinde gestasyonel diyabet geçirmiş olan;
  • gebelik öncesi kilosu normalden fazla olan;
  • yaşı ileri olan (35 yaş ve üzeri);
  • birinci derece akrabalarından birinde diyabet olan;
  • tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ya da mantar enfeksiyonu olan anne adaylarında;
  • Mevcut gebeliğinde bebeği gebelik haftasına göre daha iri olan;
  • gebelik esnasında fazla kilo almış olan;
  • nedeni açıklanamayan polihidramniyos (amniyos sıvısının artması) saptanan;
  • gebelikte idrarda glikoz çıkışı saptanan ya da diyabet belirtileri gösteren (çok yemek yeme ve su içme, bol idrar yapma gibi) anne adaylarında gestasyonel diyabet mevcut olabilir ya da gebeliğin kalan kısmında gelişebilir.


Gestasyonel diyabet tanısı nasıl konur?

Gebelikte şeker hastalığı tarama testi (PPG):

Gebelik şekeri tanısı konan anne adaylarının yarısında yukarıda bahsedilen risk faktörlerinden hiç biri bulunmaz. Bu nedenle hiç bir şikayeti olmasa bile tüm anne adayları 24.-28. gebelik haftalarında, diyabet gelişme riskinin en yüksek olduğu dönemde şeker hastalığı tarama testine tabi tutulurlar.

Postprandial glikoz (gıda alımı sonrası glikoz) (PPG) testinde gıda alımından bağımsız olarak(yani tok da yapılabilir)  herhangi bir zamanda suda çözünmüş 50 gram saf glikoz içilmesinden bir saat sonra tokluk kan şekeri ölçülür. Bu testte bozukluk çıkması mutlaka diyabet olduğunu göstermez.

50 gram testi yüksek çıkan anne adaylarına 100 gram ile Oral glikoz tolerans testi (şeker yükleme testi) (OGTT) uygulanarak kesin tanı konur. PPG'de bozukluk çıkan anne adaylarının ancak %15'lik kısmında gestasyonel diyabet saptanır.



Gebelikte şeker hastalığı tanı testi (Şeker yükleme testi) (OGTT)

12 saatlik bir açlık süresi sonunda açlık kan şekeri ve suda çözünmüş 100 gram glikozun içilmesinden bir, iki ve üç saat sonra damardan kan alınarak tokluk kan şekeri ölçümü yapılır. Bu dört ölçümden iki ya da daha fazlasının yüksek çıkması durumunda gestasyonel diyabet tanısı kesinleşir.

Ölçümlerden yanlızca biri patolojik çıkan anne adayları yakın takibe alınır. Bu anne adaylarında gerekirse belli bir süre sonra OGTT tekrarlanır.

Gestasyonel diyabet gelişme riski yüksek olan anne adaylarında tanı için şeker tarama testi (PPG) değil, direkt olarak şeker yükleme testi (OGTT) yapılır. Test normal çıksa bile 32.-34. gebelik haftaları arasında gerekirse tekrarlanır.

Bazı ülkelerde ve bazen de bizde 75 gram glikoz ile tek basamak şeker tarama-yükleme testi yapılır ve bu testte çıakn değerlere göre gebelik şekeri kesin tanısı konabilir.


Video: Şeker tarama ve yükleme testlerinde anne adaylarının içtiği glukoz aslında ne? Zararlı olabilir mi?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Gebelik şekerinin yarattığı tehlikeler nelerdir?

Gestasyonel diyabet tanısı konduktan sonra tedavi ya diyet+egzersizle ya da insülin kullanılarak yapılır. Tablet şeklindeki şeker düşürücü ilaçlar gebelikte bu amaçla genellikle kullanılmazlar.

Anne adayları genellikle insülin tedavisinden korkarlar ve bebeklerinde de şeker hastalığı ortaya çıkacağı endişesi taşırlar. Kan şekerlerini normale döndürerek bebekte gebelik döneminde veya doğum sonrası ilk günlerde ortaya çıkması muhtemel durumların önüne geçilmesi açısından insülin tedavisi oldukça başarılıdır. Bu nedenle insülin tedavisi önerilen anne adaylarının bu tedaviyi korkmadan kabul etmeleri ve uygulamaları önemlidir.


Video: GEBELİKTE HORMON TAKVİYESİ: GEBELİK ŞEKERİNDE İNSÜLİN, TİROİD EKSİKLİĞİNDE T4 HORMONU KULLANIMI

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Kontrol altına alınmamış gebelik şekerinde anne adayı için var olan tehlikeler

Gestasyonel diyabette Tip I diyabetin aksine ketoasidoz ("şeker koması") daha az görülür.

Gestasyonel diyabet uygun bir şekilde kontrol altına alınmazsa piyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) gibi ciddi enfeksiyonların ortaya çıkma olasılığı artar. Dirençli vajinal kandidiyazis (mantar) gelişebilir.

Gestasyonel diyabette ve özellikle de diyet ile kontrol altına alınabilen tipinde preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) gelişme riski normal gebeliklerle eşittir.

Kontrol altına alınmamış gebelik şekerinde bebek için varolan tehlikeler:

Gestasyonel diyabet bebekte organ gelişimi tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bir durum olduğundan bu anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya çıkma riski normal gebeliklerle eşittir.

Kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden ölme riskini artırır. Bu risk özellikle kan şekeri kontrolü ve tedavisini aksatan anne adaylarında daha yüksektir.

Kan şekeri yüksekliği kontrol altına alınamayan gestasyonel diyabet bebeğin normalden iri olmasına, amniyon sıvısının artmasına neden olabilir.

Gestasyonel diyabetlilerin, özellikle de kan şekeri kontrol altına alınabilen anne adaylarının bebeklerinin akciğer olgunlaşmasının normal anne adaylarına göre daha geç olduğuna dair bir bilimsel veri yoktur. Kontrolsüz gestasyonel diyabet ise bebeğin akciğerlerinin olgunlaşmasını geciktirebilir.

Kontrol edilmemiş gestasyonel diyabeti olan anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde fetal distres (bebekte oksijen azlığı) gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır.

Kontrol altına alınmamış gebelik şekeri bebeğin irileşmesine neden olabilir. İri bebeğin doğumu esnasında doğum eyleminin yavaş seyretmesi ya da durması yanında, vajinadan çıkım esnasında omuz takılması problemi ortaya çıkabilir.

Bebek doğduktan sonra da özellikle doğum eyleminin hemen öncesinde ya da doğum eylemi esnasında kan şekeri yüksek seyreden annelerin bebeklerinde başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbilirubinemi (bilirubin yüksekliği, yenidoğan sarılığı) olmak üzere yenidoğan problemleri ortaya çıkabilir.

Tüm bu sayılanlar gestasyonel diyabet tanısı konduktan sonra diyet ya da gerektiği durumlarda insülin kullanılarak kan şekerinin etkili bir şekilde kontrol altına alındığı durumlarda daha az sıklıkla ortaya çıkar.

Bu nedenle gestasyonel diyabeti olan anne adayı tanı konduktan sonra tüm gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulur, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağırılır ve daha fazla sayıda tetkik yapılır.


Video: Gebelik şekeri anne adayında ve rahim içindeki bebekte nasıl belirti verir? (amniyon sıvısı artışı)


Gebelik şekeri olan anne adaylarında yaklaşım

Diyabetli anne adayının gebelik muayeneleri

Diyabet tanısı konan anne adayının takibi normalden farklıdır. Tanı konduktan hemen sonra ya da önceden diyabetli olduğu bilinen bir anne adayında genel gebelik muayeneleri yapıldıktan sonra tüm vücut sistemleri ayrıntılı olarak gözden geçirilir. Bu anne adayları daha sık aralıklarla antenatal kontrollere çağırılır ve bu antenatal kontrollerin her birinde evde kendi kendine aç ve tok karnına yaptığı kan şekeri ölçümleri değerlendirilerek diyetin ve/veya insülin tedavisinin etkinliği gözden geçirilir. Gerekli durumlarda tek başına diyet tedavisinden vazgeçilerek diyet+insülin tedavisine geçilir. İnsülin tedavisi yetersiz geldiği görülen anne adaylarının insülin dozları tekrar ayarlanır. Belli bir gebelik haftasından sonra fetal iyilik hali testlerine (NST) başlanır.

Gestasyonel diyabeti olan anne adayı gebelik boyunca kan şekerini evinde düzenli olarak kontrol etmeli, verilen diyete ve alıyorsa insülin tedavisine uymalı ve doktorunun çağırdığı aralıklarla kontrole gelmelidir. Kontrollerde insülin dozlarının tekrar ayarlanması, ya da diyetin tekrar ayarlanması veya yanlızca diyet alanlarda diyete ek olarak insülin tedavisine geçilmesi gerekebilir.

  • Kontroller esnasında ultrason incelemesiyle bebekte irileşme, polihidramniyos (amniyos sıvısı artışı) aranır. Bu bulgular kan şekerinin kontrolden çıktığının önemli belirtileri olabilir.
  • Üç aylık şeker ortalaması olan HbA1C ve kabaca bir-iki haftalık kan şekerini yansıtan fruktozamin incelemesi de belli aralıklarla tekrarlanır.
  • Belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 28. hafta) fetusun iyilik hali NST gibi testlerle değerlendirilir.
  • Anne adayının bebek hareketlerine duyarlı olması gerekir. Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır. Anne adayı bebeğinin az oynamaya başladığını fark ettiğinde bu durumu doktoruna haber vermelidir.
  • Gestasyonel diyabeti olan ve insülin kullanan anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 38. hafta) gerekirse hastaneye yatırılarak izlenir. Bu aşamada fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve gerekirse tekrar insülin doz ayarlaması yapılır. Gebeliğin sonuna doğru doğum şekli hakkında karar verilir.


Doğumun zamanı ve şekli konusunda karar verilmesi

İri bebek ya da başka bir nedenle sezaryen gerekli değilse gestasyonel diyabetli anne adayı normal doğum yapabilir.

Normal doğum yapmasına izin verilen anne adayları doğum eylemi esnasında CTG ile sürekli bebek kalp atışları monitorizasyonuna tabi tutulurlar ve en ufak bir olumsuzluk bulgusunda doğum sezaryen ile gerçekleştirilir.

Diyabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yenidoğan ünitesinin diyabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır.

İnsülin kullanan gestasyonel diyabetli annelerde doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından insülin dozları tekrar ayarlanır.

Gebeliklerinde gestasyonel diyabet tanısı konmuş annelere lohusalık bitiminde 75 gram glikozla OGTT (şeker yükleme testi) uygulanır. Bu test normal çıksa da annenin sonraki gebeliklerinde ya da hayatının ileriki dönemlerinde şeker hastalığına yakalanma riskinin diğer insanlara göre daha fazla olduğunu bilmesi gerekir.


Video: Gebelik şekeri tanısı nasıl konur? Şeker tarama testi dışında bir yöntem var mıdır?


---- bu aşamadan sonraki bilgiler şeker hastalığıyla ilgili genel bilgiler ve gebeliğe şeker hastalığı ile başlamış olan anne adayları için gerekli bilgilerdir. ------

Diabetes mellitus (Şeker hastalığı) hakkında genel bilgiler

Diabetes Mellitus latince'de "ballı idrar" anlamına gelen bir kelimedir. Şeker hastalığının ilk zamanlarında muhtemelen hastanın idrarının tadına bakılarak tanı konmaktaydı. Kan şekeri çok yüksek olduğunda idrara geçen glikozun idrara şeker tadı verdiğinin keşfedilmesi nedeniyle hastalığa bu isim verilmiş olabilir.

Kan şekeri normalde yaklaşık olarak 100 mililitre kanda 100 gram bulunacak şekilde sabit sınırlar içerisinde tutulur. Yemek sonrası besinlerden kana geçen glikoz (şekerin en ufak yapıtaşı) pankreas organından insülin salgılanmasını uyarır. Salgılanan insülin vücudun tüm hücrelerinin bu glikozdan faydalanmasında aracı görevi görür.

Böylece yemek sonrası oluşan kan şekeri yükselmesi glikozun hücrelerin içine girmesiyle normal sınırlarına geri döner. İnsülin, kanda glikoz yükselmesine bağlı olarak salgılandığından kan şekeri normale döndüğünde salgı durur ve böylece kan şekeri seviyesinin aşırı düşmesi engellenmiş olur.

Herhangi bir nedenle (uzun süren açlık gibi) kan şekeri seviyesi düşerse bu sefer glukagon adlı bir hormon salgılanır. Bu hormon ise karaciğer depolarından kana şeker sağlanması yönünde çalışarak seviyeyi normale döndürmeye çalışır.

Diabetes Mellitus vücudun çeşitli nedenlerle kan şekeri seviyesini ayarlamada başarısız olduğu bir hastalıktır. Bunun sonucunda kan şekeri toklukta aşırı yüksek olduğu gibi açlıkta da yüksek seyreder.

Kan şekeri seviyesinin yüksek seyretmesi ve yüksekliğin uzun yıllar devam etmesi kan damarları üzerinde birçok yoldan olumsuz etki yaratır. Damarlardaki bozukluk başta göz, böbrek ve kalp olmak üzere tüm organlarda hastalık süresi ile direkt ilişkili olarak çeşitli bozukluklar meydana getirir.



Eğer herhangi bir nedenle pankreastan salgılanan insülin yetersiz olursa Tip I diyabet, ya da insülin yeterli olmasına rağmen hücreler glikozu kullanamamaktaysa Tip II diyabet ortaya çıkar. Her iki durumda da ortak bulgu kan şekerinin yüksek seyretmesi ve bu durumun hastalığın süresiyle direkt ilişki içinde tüm organlara zarar vermesidir.

Cushing sendromu, akromegali, hiperprolaktinemi gibi hormonal hastalıklarda, başka bir nedenle yüksek doz kortizon tedavisi görenlerde ve diğer birçok ağır hastalığın seyri esnasında da kan şekeri kontrolden çıkabilir. Bu durumlarda hastalığın tedavi edilmesi ya da kortizon tedavisinin bitmesi durumunda kan şekeri genellikle kısa zamanda normale döner. Bu bahsedilen diyabete ikincil diyabet (başka bir nedene bağlı ortaya çıkan şeker hastalığı) adı verilir.

Hangi nedenle ortaya çıkarsa çıksın şeker hastalığı çok yemek yeme, çok su içme ve fazla idrar yapma şeklinde belirti verir. Genç yaşlarda Tip I diyabetin ilk belirtisi kanda aşırı şeker yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan ketoasidoz (şeker koması) olabilir. Bazen ilk belirtiler vücudun çeşitli yerlerinde yaralar çıkması, sık sık vajinal mantar enfeksiyonu oluşması ya da tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olabilir. Nadir durumlarda ilk belirtiler bozulan organların yaptığı belirtiler (böbrek yetmezliği gibi) olabilir.


Video: GEBELİK ŞEKERİ BEBEKTE ULTRASONDA BELİRTİ VERİR Mİ? BEBEKTE BÖBREKLERDE GENİŞLEME NASIL GÖRÜLÜR?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Şeker hastalığının tanısında değişmez bulgu açlık kan şekerinin en az iki ölçümde normalden yüksek çıkmasıdır. Bu durumda diyabet aşikardır. Latent (gizli) diyabet ise OGTT adı verilen şeker yükleme testleriyle ortaya çıkarılabilir.

Tip I diyabet genellikle erken yaşlarda belirti veren ve tedavisinde insülin kullanılması gereken bir hastalıktır. Bu yüzden tıp literatüründe "insüline bağımlı diyabet" ya da kısaca IDDM (Insulin dependent diabetes mellitus) olarak anılır.

Tip II diyabet ise genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar. Bu hastalıkta ise kan şekerinin hücreler tarafından kullanımındaki bozukluğu gidermeye yönelik olarak tablet şeklindeki (metformin) çeşitli ilaçlardan ya da ileri aşamalarda insülinden faydalanılır.

Şeker hastalığı bazen ilk kez gebelikte ortaya çıkabilir. Buna da gestasyonel (gebeliğe bağlı) diabetes mellitus adı verilir.

Daha öncesinden şeker hastalığı olan ve bu nedenle insülin kullanan ve mevcut gebeliği esnasında şeker hastalığı tanısı konan anne adayında ve özellikle de bebeğinde tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir.


GEBELİKTEN ÖNCE VAR OLAN DİYABET VE GEBELİK

Tanım: Gebeliği öncesinde diyabet (şeker hastalığı) tanısı konmuş ve tedavisi süren gebelerde Tip I ya da Tip II diyabet söz konusu olabilir. Ancak anne adaylarının büyük kısmının genç yaşta olmaları nedeniyle gebelikte Tip I diyabet (insülin kullanılan diyabet) daha sık görülür.

Diyabetli anne adaylarının tümüne yakını gebelik öncesinde tanısı konmuş hastalardır. Nadir durumlarda tesadüfi olarak Tip I diyabet ilk bulgularını gebeliğin ilk yarısında verebilir.

Gebelikten önce var olan diyabetin tehlikeleri nelerdir?

Gebelik öncesinde var olan diyabet hem anne adayı hem de bebek için oldukça tehlikeli durumların oluşmasına yol açan bir hastalıktır. Bu yüzden gebelikten önce var olan diyabet her zaman ciddiye alınması ve ihmal edilmemesi gereken bir durumdur.

Gebelikten önce var olan diyabette anne adayı için var olan tehlikeler

Vücudun normal bir kan şekeri seviyesini sürdürmek için gerekli olan insülin ihtiyacı gebelikle birlikte önemli derecede artar (özellikle 3. trimesterde insülin ihtiyacı %100'e kadar artabilir). Diyabetli anne adaylarında bu ihtiyaç karşılanmadığında kan şekeri çok yükselebilir ve ketoasidoz adı verilen ve komaya kadar varabilen ciddi durum ortaya çıkabilir ("şeker koması").

Kontrolsüz diyabeti olan anne adaylarında pyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) gibi ciddi enfeksiyonların olasılığı artar. Dirençli vajinal kandidiyazis (mantar) gelişebilir.

Diyabeti olan anne adaylarında hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması) sık rastlanan bir durumdur.

Özellikle uzun zamandan beri şeker hastası olan ve damarsal hastalık ya da böbrek hastalığı gelişmiş olan anne adaylarında preeklampsi ortaya çıkma olasılığı belirgin bir şekilde yükselir.

Gebelikten önce var olan diyabette bebek için var olan tehlikeler

Gebeliğin erken döneminde, bebeğin organlarının oluştuğu aşamada kan şekerinin yüksek seyretmesi bebekte ciddi bazı anomalilere neden olabilir. Özellikle kan şekeri kontrol edilmemiş bir şekilde gebeliğe başlayanlarda anomalili çocuk doğurma riski 3-4 kat artar.

Diyabeti gebeliğin erken dönemlerinde kontrolsüz kalan gebelerde spontan abortus (düşük) yapma riski de yükselmiştir.

Diyabeti olan anne adaylarının bebeklerinde başta kalp olmak üzere, santral sinir sistemi, iskelet sistemi, genitoüriner sistem (genital organlar ve idrar yolları) ve sindirim sisteminde çeşitli anomaliler meydana gelebilir. Bunların bir kısmı ve özellikle kalpte oluşanlar normal ultrason incelemesinde görülemeyebilir.

Kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden kaybedilme riskini artırır.

Kontrol edilmemiş diyabet bebeğin normalden iri olmasına, amniyon sıvısının artmasına neden olabilir.

Kontrol edilmemiş diyabeti olan anne adaylarının bebeklerinde akciğer olgunlaşması diğer bebeklere göre daha geç olur.

Preeklampsi gelişen anne adaylarının bebeklerinde intrauterin gelişme geriliği (IUGG) ortaya çıkabilir.

Kontrol edilmemiş diyabeti olan anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde "fetal distres" (bebeğin oksijensiz kalması) gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır.

Doğum eylemi esnasında da bebek açısından bazı problemler ortaya çıkabilir:

  • Kontrolsüz diyabeti olan gebelerin bebeklerinde antenatal dönemde (doğum öncesi) olduğu gibi intrapartum dönemde de (doğum eylemi esnasında) fetal distres daha sık gelişir.
  • İri bebeğin doğumu esnasında doğum eyleminin yavaş seyretmesi ya da durması yanında çıkım esnasında omuz takılması problemi ortaya çıkabilir.
  • Bebek doğduktan sonra da başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbilirubinemi (bilirubin yüksekliği) olmak üzere ciddi yenidoğan problemleri ortaya çıkabilir.

Tüm bu sayılanlar gebelik öncesi dönemden başlamak üzere gebeliğin seyri esnasında ve doğum eylemi esnasında kan şekerinin normal sınırlar içinde (60-120 arası) tutulmasıyla büyük oranda başarılı bir şekilde önlenebilmektedir.

Bu nedenle diyabeti olan anne adayı gebe kalmayı planladığı dönemden gebe kalana kadar, gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulur, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağırılır ve daha fazla sayıda tetkik yapılır. HBA1C (geçmişe dönük üç aylık şeker ortalaması) belli bir seviyenin altına düşmeden anne adayının hamile kalması önerilmez.



Gebelikten önce var olan diyabet durumunda yaklaşım

Genel yaklaşım:

Diyabet tanısı konan anne adaylarının takibi normalden farklıdır. Tanı konduktan hemen sonra ya da önceden diyabetli olduğu bilinen bir anne adayında genel gebelik muayeneleri yapıldıktan sonra tüm vücut sistemleri ayrıntılı olarak gözden geçirilir. Göz dibi muayenesi ve nörolojik muayene yapılır. Bu anne adayları daha sık aralıklarla antenatal kontrollere çağırılır ve bu antenatal kontrollerin her birinde kan şekeri değerlendirilerek insülin tedavisinin etkinliği gözden geçirilir ve gerekirse insülin dozu tekrar ayarlanır. Belli bir gebelik haftasından sonra fetal iyilik hali testlerine başlanır.

Diyabetli anne adaylarında anomali gelişiminin önlenmesi:

Diyabeti olan anne adaylarında anomalili bebek doğurma riskini azaltmak mümkündür. Bunun için anne adayının ilk gebe kaldığı günden birinci trimesterin sonuna kadar kan şekerinin normal seyretmesi sağlanır. Kan şekerini kontrol etmenin en ideal yolu gebe kalmadan önce kan şekerini kontrol altına almak ve bunu sürdürmektir.

Kan şekerinin son zamanlarda nasıl seyrettiğini ortaya çıkarmak mümkündür. Bu amaçla gebeliğin mümkün olan en erken döneminde kanda glikozillenmiş hemoglobin değeri (HbA1C) ve fruktozamin saptanır. Bu iki inceleme haftalar-aylar öncesine ait kan şekeri yüksekliklerini yansıtır.

Değerlerin yüksek çıkması uzun zamandan beri kan şekerinin yüksek seyrettiğini gösterir. Ancak bu değerin yüksek olması kesin bir tahliye nedeni değildir. Bu durumda bebekte anomali ortaya çıkmış olma riski yüksek olduğundan bebekte daha ayrıntılı inceleme yöntemleriyle anomali araştırılır.

Diyabetli anne adaylarında bebekte anomali aranması:

Tüm diyabetik anne adaylarında ve özellikle de glikozillenmiş hemoglobin değeri yüksek bulunan anne adaylarında bebek ayrıntılı anomali testlerine tabi tutulur. 19.-23. gebelik haftasında II. düzey ultrason (daha ayrıntılı ultrason incelemesi) ve fetal ekokardiografi (ayrıntılı kalp ultrasonu) yapılır.

Diyabetli anne adayının ve bebeğinin antenatal değerlendirilmesi:

Diyabetli anne adayı tüm gebeliği boyunca kan şekerini evinde düzenli olarak kontrol etmeli, diyetine uymalı ve insülin tedavisini sıkı bir şekilde uygulamalıdır. Doktorunun çağırdığı aralıklarla kontrole gelmesi çok önemlidir. Kontrollerde insülin dozlarının tekrar ayarlanması gerekebilir. Gözler ve böbrekler başta olmak üzere tüm organlar belli aralıklarla gözden geçirilir.

Kontroller esnasında bebekte irileşme, polihidramnios (amniyon sıvısı artışı), gelişme geriliği gibi durumlar aranır. Preeklampsi belirtileri aranır ve preeklampsi gelişmesi durumunda gerekli önlemler alınır.

Belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 28. hafta) fetusun iyilik hali NST ve BFP gibi testlerle haftada bir ve belli bir gebelik haftasından sonra haftada iki kez araştırılır.

Anne adayının bebek hareketlerine duyarlı olması gerekir. Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır. Anne adayı bebeğinin az oynamaya başladığını farkettiğinde bu durumu hemen doktoruna haber vermelidir.

Diyabetli anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 36. haftada) hastaneye yatırılarak izlenir. Bu aşamada fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve gerekirse tekrar doz ayarlaması yapılır. Polihidramnios, iribebek, İUGG ya da preeklampsi gelişen gebeler tanı konduğu andan itibaren hastaneye yatırılarak izlenirler.

Gebeliğin sonuna doğru doğum şekli hakkında karar verilir.

Doğumun zamanı ve şekli konusunda karar verilmesi:

İri bebek ya da başka bir nedenle sezeryan gerekli değilse diyabetik anne adayı normal doğum yapabilir.

Normal doğum yapmasına izin verilen anne adayları doğum eylemi esnasında CTG ile sürekli monitorizasyona tabi tutulurlar ve en ufak bir fetal distres bulgusunda doğum sezaryen ile gerçekleştirilir.

Diyabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yenidoğan ünitesinin diyabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır.

Doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından annenin insülin dozları tekrar ayarlanır.


Video: Gebelikte şeker tarama testini yapmak istemiyorum, açken ve yemekten sonra kendim ölçsem olmaz mı?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

GEBELİK ŞEKERİ İLE İLGİLİ KONULAR:


İLGİLİ KONULAR:



nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır