3 kere cumaya gitmeyince ne olur / Noktalama İşaretleri (Açıklamalar) – Türk Dil Kurumu

3 Kere Cumaya Gitmeyince Ne Olur

3 kere cumaya gitmeyince ne olur


Sual: Japonya, Kore, Amerika gibi ülkelerde, Cuma namazı kılmanın şartları yoksa, Cuma namazına gitmek yine şart mıdır? İmam fâsık ise yine gitmek gerekir mi?
CEVAP
Mazeretsiz üç Cumaya gitmemek münafıklık alametidir. Bir ülkede Cuma kılmanın şartları yoksa, yine de Cuma günü, cemaate gitmek lazımdır. Salih imamın bulunduğu camiye Cuma kılmak için sebepsiz gitmemek münafıklık alametidir. Bir çeşit bölücülük olur.

Eskiden Cumaları vali kıldırırdı. Vali fâsık da olsa, birlik ve beraberliğin bozulmaması için Cumaya gitmek gerekirdi. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(İmam salih veya facir olsa da, büyük günah işlese de arkasında namaz kılın.) [Ebu Davud] (İslam âlimlerinin büyüklerinden Ebussuud Efendi bu hadis-i şerifin Cuma kıldıran valiler için olduğunu bildirmektedir.)

(Büyük günah işleyen imamın arkasında namaz kılın)
hadis-i şerifi, fitne çıkmaması için ve emir olan zata itaat içindir. Yoksa büyük günah işleyen yani içki içen, zina eden, kumar oynayan fâsık imamın arkasında namaz kılmak Hanefi'de tahrimen mekruh, Maliki’de hiç sahih değildir. (Halebi)

Fâsık olan imamların arkasında namaz kılmamalı, başka camide kılmalı. (Redd-ül-muhtar, Tahtavi, Hindiyye)

Fâsık kimse, âlim olsa da, imam yapılması tahrimen mekruh olur. Çünkü, İslamiyet'e uymakta gevşek davranır. Böyle kimseye fâsıklığından dolayı kıymet vermemek vacibdir. İmam yapmak ise, ona saygı göstermek olur. İmam olmasına mani olunamazsa, her namazı başka camide kılmalıdır. (Merak-ıl-felah)

İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Fâsık imam arkasında namaz kılınmaz. Cuma namazında fâsık imama da uyulur. Ancak bir şehirde birkaç camide Cuma namazı kılınıyorsa, Cuma namazını da, fâsık imam arkasında kılmak mekruh olur. Feth-ul-kadir'de de böyle yazılıdır. (Redd-ül-muhtar)

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Vera sahibi [salih] imam ile kılınan iki rekat namaz, fâsık ile kılınan bin rekattan daha faziletlidir.) [Ebu Nuaym]

Üç Cumayı terk etmek
Sual:
Üç cumayı kılmayan münafık olur mu? Görev gereği gidilmezse günah olur mu?
CEVAP
Hanefi’deCuma namazının farz olabilmesi için iki şart vardır:
1- Vücub şartları, 2- Eda şartları.

Eda şartlarından biri yoksa, namaz sahih olmaz. Vücub şartları yoksa, sahih olur. [Bunların neler olduğu, Cuma namazının farzları maddesinde yazılıdır.]

Vücub şartlarından biri veya birkaçı bulunan erkek, isterse Cuma namazı kılabilir. Yani namazı sahih olur. Kılmazsa günaha girmez.

Özürsüz Cuma kılmayanın, Cuma kılınmadan önce, öğle namazını kılması haramdır. Sonra kılması ise farzdır. Özür ile Cuma kılmayanların, öğle namazını cemaat ile kılmaları mekruhtur.

Cuma namazının eda şartlarından bir veya birkaçı noksan olsa da camiye gitmeli. Yani cemaate gitmek lazımdır. Zaruretsiz salih imamın cumasına gitmeyen münafık sayılır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Mazeretsiz üç Cumayı terk eden münafıklardan yazılır.)
[Taberani, Dare Kutni]

(Zaruretsiz arka arkaya üç Cumayı terk edenin kalbini Allahü teâlâ mühürler.)
[Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai, Hâkim]

Kalbi mühürlenmek, iyilik yapmaz hâle gelmektir. Hayır hasenat ve ibadet yapmak ona zor gelir.

Münafıklardan yazılır demek ise, kâfir olur anlamında değildir. Münafık ameli işlemiş olur. Mesela münafık yalan söyler. Yalan münafıklık alametidir. Ama yalan söyleyen münafık, yani kâfir olmaz. Münafık ameli işleyenlerin sonunda küfre düşme ihtimali çoktur. Bunun için bütün haramlardan sakınmaya gayret etmeli, bir mazereti yoksa Cumalara gitmelidir. Bir mazeretle Cumaya gidemeyen muhakkak öğle namazını kılmalıdır.

Sual: Üç cumayı kılmayanın tevbesi kabul olmaz ve kâfir olurmuş. Bu doğru mu?
CEVAP
Hiç namaz kılmayan kimse de kâfir olmaz ve tevbesi de kabul olabilir. Bir hadis-i şerifte, (Bir kimse, mani yok iken, üç Cuma namazı kılmazsa, Allahü teâlâ, kalbini mühürler) buyuruldu. Yani, iyilik yapmaz olur, gafil olur. Tevbe eder Cumalara giderse, üstündeki gaflet kalkar. Bu hadis-i şerif, İslamiyet’le idare edilen yerler içindir.

Sual:
Peş peşe üç Cuma namazını kaçıran bir erkeğin nikahı düşermiş, doğru mu?
CEVAP
Öyle bir şey yok. Farz olduğuna inanıp, bin kere kaçırsa veya hiç gitmese boş olmaz.

Sual: Memur, işçi ve öğrenci, cuma namazı için izin alamazsa ne yapması gerekir?
CEVAP
O günkü öğle namazını kılmak şart olur. Başka bir şey yapması gerekmez.

Cuma namazına gitmemek
Sual: Gayrimüslim ülkesi olduğu için, Avrupa’da cuma namazına gitmemek uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Cuma namazına gitmelidir. Gayrimüslim ülkesi de olsa, Müslümanların bir araya gelip de kıldıkları cuma namazının sahih olduğu, İbni Abidin’de yazılıdır. Zuhr-i ahir namazını da mutlaka kılmalıdır.

Küfür diyarında
Sual:
Gayrimüslim ülkelerde, Müslüman olmayan devlet başkanının veya ona bağlı olan kurumların tayin ettiği imamın kıldırdığı Cuma, bayram ve vakit namazları sahih olur mu?
CEVAP
Evet, sahih olur. (Redd-ül-muhtar)

Nerede olursa olsun, zuhr-i ahir namazını da mutlaka kılmalıdır.

Seferde cuma kılmak
Sual:
Kör veya yolcu gibi, kendisine cuma namazı kılmak farz olmayan bir kimse, camide cuma namazını kılsa, cuma sahih olmuşsa, bu kılınan namaz, öğlenin farzının yerine geçer mi?
CEVAP
Evet geçer. Ancak günümüzde cumanın şartlarından bazısı noksan olduğu için, cuma günü zuhr-i ahir namazını muhakkak kılmalıdır. (Redd-ül-muhtar)

Üç kez cuma namazını terk etmenin hükmü nedir; kaynak göstererek açıklar mısınız?

Değerli kardeşimiz,

Cuma namazını kılmak farzdır; bunu kılmayanlar günahkâr olur. Ancak günah işleyenler kâfir olmazlar. Bu nedenle cuma namazını kılmayanlara kâfir diyemeyiz.

Hadislerde cuma namazının önemi anlatılmış, bilerek ve hiç bir mazereti olmadan cumaya gitmeyenlerin münafık özelliği taşıyacağı ifade edilmiştir. Bunlar cumanın önemini anlatmak içindir.

Her sıfat ve özellik insanı münafık yapmaz. Örneğin yalan söylemek Müslümanın özelliği olmamalıdır. Bir münafığın veya kâfirin özelliğidir. Ancak bir mümin de yalan söylemekle münafık özelliği taşısa bile, münafık olmaz ve münafık diyemeyiz. Bunun gibi cuma namazını hiçbir mazereti yokken kılmamak münafıkların özelliğidir. Bir Müslüman camiye gelmemekle münafık olmaz. Ancak mescide gelmeyen münafığın özelliğini taşımış olacağından Peygamberimiz (asm) bu konuyu hatırlatmak istemiştir.

- Daire amiri, memurların cuma namazına gitmelerine izin vermezse ne yapmaları gerekir?

Cuma namazı akıl baliğ olan sağlıklı erkeklere farzdır. Bu nedenle cuma namazını bilerek kılmayanlar haram işlemiş olurlar.

Daire amiri, memurların cuma namazına gitmelerine izin vermezse, önce amiri, makbul bir yolla takındığı menfi tavırdan vazgeçirmeye çalışırlar. İmkân olmadığı takdirde memur ya kendi naklini başka yere yaptıracak yahut da maddi durumu müsait olduğu takdirde istifa edecektir. Durumu müsait olmazsa, görevine devam edip cuma namazına gitmeden öğle namazını kılar, vebal de amire ait olur, işçinin de durumu böyledir.

İbn Kasım ve Şebramilisi şöyle diyorlar:

"Cuma namazına izin vermeyen bir işverenin yanında bir işçinin çalışabilmesi için, muhtaç olması gerekir. Muhtaç olmadığı takdirde cuma namazını kılmayarak yanında çalışması haramdır."(1)

Hanefî ulemâsından el-İmam Abu Hafs gibi zevat;"İş verenin izni olmadan, işçinin cuma namazına gitmesi caiz değildir." demişler ise de işçi ve memurun cuma namazına gitmelerine mani olmak büyük bir vebaldir.(2)

- Büyük günahları işleyen kâfir olur mu?

Bu soruyu cevaplarken, işlediği günahlarla övünen ve bunlardan pişmanlık duymayanların konumuz dışında olduğunu hemen belirtelim. Asıl mevzumuz, inandığı hâlde bu tür günahlara düşen ve onlardan pişmanlık duyanlardır.

Ehl-i sünnetin dışında kalan Mutezile mezhebi ve Haricilerin bir kısmı, “büyük günah işleyenlerin kâfir olacağını veya imanla küfür ortasında kalacağını” söyler ve bunu şöyle izah etmeye çalışırlar:

“Büyük günahlardan birini işleyen bir mü'minin imanı gider. Çünkü Cenab-ı Hakk'a inanan ve cehennemi tasdik eden birinin büyük günah işlemesi mümkün değildir. Dünyada hapse düşme korkusuyla kendini kanun dışı yollardan koruyan birinin, ebedi bir cehennem azabını ve Cenab-ı Hakk'ın gadabını düşünmeyerek büyük günahları işlemesi, elbette onun imansızlığına delalet eder.”

İlk bakışta doğru gibi görünen bu hüküm, insanın yaradılışını bilmeyen sakat bir düşüncenin mahsulüdür. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu sorunun cevabını Lem'alar adlı eserinde şu şekilde vermektedir:

“... İnsanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı (el altında bulunan hazır bir lezzeti), ileride gayet büyük bir mükafata tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azab-ı müecceleden (sonradan gelecek, tehir edilmiş bir azaptan) ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor. Belki, inkar ediyorlar. Nefs dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlup oluyorlar."

"Şu halde; kebairi (büyük günahları) işlemek, imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle, akıl ve kalbin mağlubiyetinden ileri gelir.”

Evet, Bediüzzaman Hazretleri'nin ifade ettiği gibi, insanın yaradılışında cennetin akıl almaz lezzetlerini çok ötelerde görmesi ve bu yüzden onları ikinci plana atıp, hemen eli altındaki günah lezzetlerine meyletmesi gibi bir özellik vardır. Çok acıktığı için kendisini en yakın lokantaya atan bir adamın, ısmarladığı iki porsiyonluk döner 10-15 dakika gecikeceği için hemen eli altında bulunan kuru ekmeği kemirmeye başlaması ve midesinin yarısını onunla doldurması, bu sırdandır.

Yine Bediüzzaman'ın dediği gibi, insan bir ay sonra gireceği bir hücre hapsinden çok, hemen yemek üzere olduğu bir tokattan korkar. Yani bu hissiyata göre cehennem azabı, onun için çok uzaktır ve Allah da zaten affedicidir.

İşte insan, bu mülahazalarla 'imanlı olmasına rağmen, günahlara meyleder ve nefsinin de desteklemesiyle içine düşebilir. Evet, büyük günahları işlemek, imansızlıktan gelmez. Fakat o günahlar, tövbe ile hemen imha edilmezse, insanı imansızlığa götürebilir. Bu konuda yine Bediüzzaman'ı dinleyelim:

“Günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra, ta nur-u imanı (iman nurunu) çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre (Allah'ı inkâra) gidecek bir yol var. O günah, istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor...”

Dipnotlar: 

1. Şebramilisi: II/134.
2. el-Fetava'l Hindiye: I/144.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Cuma namazı kılmak farz mı 3 kere cumaya gitmeyince ne olur?

Cuma namazı erkeklere farz olan 4 rekat olarak haftada bir kez cuma günü cemaatle birlikte kılınan kazası olmayan namazdır. Peki cuma namazı nasıl kılınır kaç rekattır videolu anlatımla haberimizde.

Abone ol

Cuma namazının kazası yoktur. Peki erkeklere farz olan cuma namazını kadınlar kılabilir mi? Bu sorunun yanıtı için başvurulan bir hadisde Hz. Muhammed'in cuma namazının kadınlara farz olmadığını söylediği bildiriliyor. Bu mealda kadınlara cuma farz değil ancak dilerlerse kadınlar da cuma namazına gidebilir, kılabilir ve hutbesini dinleyebilir. 

Cuma namazı kaç rekat? 
Cuma namazı 4 rekat ilk sünnet, 2 rekat farz, 4 rekat son sünnet, 4 rekat Zühri Ahir (Son öğle) ve 2 rekat vaktin son sünneti olmak üzere toplam 16 rekat olarak kılınır. 

Cuma namazı kılınışı: 2 rekatlık cuma namazı farzını kılmaya "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının 2 rekât farzını kılmaya. Uydum hâzır olan imama" denilerek başlanır. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek Tekbir getirilip eller bağlanır ve Sübhaneke okunur. İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükûya gidilir. Rüku'da 3 kere "Sübhâne Râbbiye'l-Azim" deyip doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh" ve tam doğrulunca da "Rabbenâ leke'l hamd" denir. 

Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir ve secdede 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'alâ" denir. "Allahu Ekber" diyerek dizlerin üzerine oturulup tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gidilir ve 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'lâ" denir. "Allahu Ekber" diyerek secdeden ayağa kalkınca ikinci rekata başlanır. Ayağa kalktıktan sonra eller bağlanır ve hiçbir şey okumadan imam dinlenir. 

İmam sureleri bitirdikten sonra birinci rekattaki gibi rükuya gidişler tekrarlanır. Secdeden kalkarken "Allahu Ekber" diyerek tahiyyata otulur ve Ettehiyyâtü, Allâhumme Salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okunur. Dualar bittikten sonra imamla birlikte yüz önce sağa çevrilir "Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" denir ardından sola çevrilip aynı söz tekrarlanır. Bu selamla birlikte cuma namazının farzı kılınmış olur.

"Allahu  Ekber" denilerek rükuya gidiler. (Anlamı: Allah en büyüktür)

"Subhane Rabbiyel Azim" rükuda 3 kez denir. (Anlamı: Ey büyük Rabbim! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim)

"Semiallahulimen hamideh" doğrulurken söylenir. (Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.

"Rabbena leke'l-hamd" tam dik durunca söylenir. (Anlamı: Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır)

"Subhane Rabbiye'l-ala" secdeye gidildiğinde 3 defa söylenir. (Anlamı: Ey Yüce Rabbim! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim)

"Esselamu aleykum ve rahmetullah" önce sağ sonra sola baş çevrildiğinde söylenir. (Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun)

"Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram" namaz bitiminde söylenir. (Anlamı: Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.)

Tesbih çekilirken neler söylenir manası

"Subhanallah" (33 kez) Anlamı: Allah noksan sıfatlardan uzaktır.
"Elhamdulillah" (33 kez) Anlamı: Hamd Allah'adır.
"Allahu Ekber" (33 kez)  Anlamı: Allah en büyüktür.
"Amin" dua edildikten sonra söylenir. Amin'in anlamı : Duamı kabul et

cuma namazı kılınışıcuma duası

3 Kez Üst Üste Cumaya Gitmeyenin Kalbi Mühürlenir mi?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır