31 aralık önemi / 31 Aralık gecesinin İslami önemi

31 Aralık Önemi

31 aralık önemi

 Peygamberimiz (sav), Mekke'nin kan dökülmeden fethedilmesini istiyordu. Bu amaçla Hicretin 8. yılı olan 630 yılında, Ramazan ayının 10. günü 12 bin kişilik büyük bir orduile Medine'den çıktı ve gizlice Mekke şehrini kuşattı. Bu ani kuşatma karşısında Mekkeli müşrikler neye uğradıklarını şaşırmışlar ve savaş hazırlığını bile yapamamışlardı. Mekkeliler korkularından şehri savunamadılar ve Müslümanlar hiç kan dökülmedenArabistan'ın en büyük, en kutsal şehrini savaşsız fethettiler. Bundan sonra Mekke halkının tamamı Müslüman oldu ve İsl,m dînini kabul ettiler. Peygamberimiz (sav) Mekke'deki eski düşmanlarına karşı çok iyi davrandı. Mekke, bu tarihten sonra yeni bir dönemi yaşamaya başladı.

Kabe etrafında yaklaşık olarak 360 civarında put vardı. Bunların en büyüğü olan "Hubel", Kabe'nin üstüne konulmuştu. Diğerleri Kabe'nin etrafına ve içine yerleştirilmişlerdi. Hz. Muhammed (sav) fetihten sonra tüm putları yıkmıştır. Allah'ın mübarek kıldığı, İslam dininin merkezi olan bu belde, böylelikle şirkten, putperestlikten ve bütün diğer hurafelerden arındırılmış yeni bir hayata kavuştu.

Mekke alındıktan sonra çevredeki diğer bütün Arap kabileleri de İslam dinine katıldı. Böylelikle İslamiyet büyük bir güç kazandı. Fetihten sonra Mekke'nin ekonomik ve sosyal durumu da değişmiştir. İhtiyaçların temini için gereksinim duyulan kervan faaliyetlerine olan bağımlılık ortadan kalktı. Mekke'de Kuran ahlakının hakim olması ile birlikte şehrin elde ettiği gelirler ihtiyaç olan yerlere adil bir sekilde paylaştırılıyor ve böylelikle Mekke'nin ihtiyaç duyduğu her şey sağlanıyordu. Mekke artık Hac zamanlarında hareketli ve canlı günler yaşıyordu. Bu zaman zarfında çok yoğun bir ticari faaliyete de sahne oluyordu.

Mekke'nin Fethi Neden 1 Ocak'ta Kutlanır?

Noel

31 Aralık ittifakla Noel değildir. Yılbaşı Hıristiyan bayramı olmadığı gibi Noel de anlatı, ritüel ve tarih itibariyle Hristiyanlığın özüne ait değildir.

Şöyle ki, paganizmin izlerine Hıristiyanlıkta sıkça rastlanır. Geçmişte pagan kültürünü silmeye çalışan Kilise, artık bununla baş edemeyeceğini anlayıp Hıristiyanlığın benimsenmesini de kolaylaştırmak için İsa’dan 300 yıl sonra pagan geleneklerini dönüştürerek Hıristiyanlığa katmıştır.

Antik dönemlerde kışın başlangıcı ile her şeyin yok olmasının ardından gelen en uzun gece ile günlerin tekrar uzamaya başlaması “Güneş karanlığa karşı zafer kazandı” inancıyla kutlanmıştır. Hatta ağaç dikip süslemek de bu inanış çerçevesinde var olmuştur. Mitolojinin tabiat olaylarını insanlaştırılarak hatta tanrılaştırılarak anlatma niteliği ile de bu olay, Tammuz’un doğumu olarak anlatılır. Roma İmparatorluğunda ise aynı doğa olayı Güneş tanrısı Mithra’nın doğumu olarak kabul edilir ve kutlanır.

Kilise IV. yüzyılda bu geleneği ortadan kaldıramayacağını anlayınca, Güneş’in doğumunu İsa’nın doğumu olarak kabul etmiş ve Hıristiyanlaştırmıştır. Böylelikle Hıristiyan alemi İsa’nın doğduğuna inandığı tarihleri Noel olarak kutlamaya başlar. Bu tarihler mezhepler arası farklılık göstermekle birlikte 25 Aralık ve 6, 7, 19 Ocak tarihleridir. Görüldüğü üzere yılsonu veya yılbaşı ile Noel arasında zannedilenin aksine bir bağ yoktur.

Hazreti İsa’nın doğumu

31 Aralık Hazreti İsa’nın doğum günü de değildir. İsa aleyhisselamın doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, Noel’in Hıristiyanlarca kutlandığı farklı tarihler de bu belirsizliğe işaret eder.

İncil’de İsa’nın doğduğu gecenin anlatıldığı bölümde “Geceyi Beytüllahim civarındaki kırlarda sürülerinin yanında nöbet tutarak geçiren çobanlar vardı” tarifi yer alır. Beytüllahim’de bu aylarda geceleri hava sıcaklığının 0 ila 10°C civarında olduğunu göz önünde bulundurursak, tarif edilen gecenin bu ayların bir gecesi olmadığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca Hazreti İsa’nın doğum günü kesin bir bilgiyle bilinseydi İslam inancında da tazim edilen bir gün olabilirdi. Nitekim Hazreti Muhammed, Hazreti Musa’nın Firavun’dan kurtulduğu günü kutlayan Yahudileri görünce “Biz gerçekte Musa’ya daha yakınız” diyerek o günleri oruçla geçirmiştir. Kendisi de doğduğu günde oruç tutmuş ve oruç tutma sebebini soranlara “Bu benim doğduğum gündür” cevabını vermiştir. Hepsine salat ve selam olsun.

Mekke’nin fethi

Erken 90’larda yılbaşına alternatif gece düzenlemenin bazı İslamcılar tarafından uydurulmuş kılıfı ise 31 Aralık’ın Mekke’nin fethinin tarihi olduğudur.

Hazreti Peygamberin Mekke’ye hangi tarihte girdiği konusunda farklı rivayetler bulunmakla birlikte, fethin 20 Ramazan 8’de, yani miladi 11 Ocak 630 tarihinde gerçekleştiği genel olarak kabul edilmektedir.

Zaten tarihlendirme tartışmasından bağımsız olarak İslam kültüründe de Türk kültüründe de fetih kutlaması gibi bir pratik yoktur. Bugün bu kutlamalar bazı dini cemaat ve derneklerce devam ettirilmektedir. Hazreti Peygamberin doğumunu miladi takvime göre kutlayanlara karşı çıkan bazı isimlerin, Mekke’nin fethini miladi takvime bağlayarak ihya etmesi de oldukça garip bir tablo ortaya koymaktadır.

Peki nedir bu yılbaşı?

Bugün yılbaşı, herhangi bir din ile irtibatı olmayan, seküler ve kapitalist bir eğlence pratiğidir. Çam ağacı gibi bazı pagan/Hıristiyan kültürüne ait öğeleri barındırmakla beraber, bu kültürlerle manevi bir bağı da yoktur.

Sekülerliğin hızla arttığı coğrafyalarda, yılbaşının öneminin artıyor olması da bunun en açık göstergesidir. Ülkemizde de durum farksızdır. Ne Avrupa çok sağlam Hıristiyan, ne de bizim millet Hıristiyan özentisidir. Bir ortak noktamız varsa o da kapitalizmin tüketim çılgınlığına kendimizi kaptırmış olmamızdır.

Bırakalım yılbaşını, kendi dini bayramlarımız bile özünü yitirerek benzer bir tüketim çılgınlığı günlerine dönüşme tehlikesi ile yüz yüzedir. İslam dininde Ramazan ve Kurban bayramları, ibadete daha fazla rağbet edilmesi gereken günlerdir. Günümüzde ise bu günler tüketim çılgınlığıyla bütünleşmiş bir şekilde, bayram özel konserleri gibi programlarla, eğlenceye ve bayram özel otel rezervasyonları gibi organizasyonlarla, tatil günlerine dönüşmüştür.

Tüketimde sürekliliği sağlayabildiği müddetçe kapitalizmin dinlerle hiçbir sorunu olmadığı gibi bunları da olabildiğince sömürmenin yollarını keşfetmiştir. Bugün hindi ve yılbaşı süsü satan market, Sevgililer Günü’nde gül, Kurban Bayramı’nda kurban hissesi ve Ramazan Bayramı’nda ise şekerleme satarken bunu bu tutarlılık çerçevesinde yapar.

Bize nereden geldi?

Yılın ilk gününü kutlama adeti milattan önceki yıllara kadar uzanır. Osmanlı döneminde Muharrem ayının ilk gününe hürmet edilmiş ve resmen de kutlanmıştır. Osmanlı’da devlet düzeyinde Avrupai geleneklerle ve miladi takvime göre kutlanan ilk yılbaşı ise II. Mahmud dönemine denk gelmektedir. 1829’da, İngiliz elçisinin düzenlediği özel balonun davetlileri arasında Osmanlı devlet ileri gelenleri de vardır. Sultan Abdülmecid ise 1856’da Fransız elçisinin düzenlediği özel yılbaşı balosuna katılan ilk Osmanlı padişahı olmuştur.

Bu dönem itibariyle Müslüman olmayan halkın kutlamalarına Müslüman olanların da katıldığı bilinmektedir. Ancak asıl dönüşüm ve yılbaşının eğlenilen bir gece haline gelmesi, şehrin işgal yıllarında başkent İstanbul’a misafir olan Beyaz Ruslar ile gerçekleşir.

Beyaz Ruslar, İstanbul’a eğlence kültürleri ile gelmiş, şehrin yeme içme ve eğlence kültürünü ciddi boyutta etkilemişlerdir. Günümüz İstanbul’undaki eğlence mekanlarının pavyon ve bar gibi türleri ve eğlence pratikleri onlarla İstanbullu olmuştur. Bugünkü yılbaşı eğlenceleri, eğlenme kültürünü baştan aşağı dönüştüren Beyaz Ruslardan mirastır.  

Cumhuriyet döneminde 1926’da miladi takvimin kabul edilmesi ile yılbaşı resmi kimliğine kavuşur. 1 Haziran 1935 senesinde Resmî Gazete’de yayınlanan ulusal bayram ve genel tatilleri düzenleyen kanuna göre 29 Ekim, 30 Ağustos, 23 Nisan, 1 Mayıs, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ile 31 Aralık öğleden sonra ve 1 Ocak tarihleri de resmî tatil ilan edilir.

İslamda “eğlenmek” zaten önemli bir tartışma konusudur. Değil bir yılbaşı partisine katılmak, dünya ve ahirete fayda vermeyen, yani “mâ-lâ-ya’nî” olarak tanımlanan şeylerle meşgul olmak dahi dinen meşru görülmez. Ancak şu bilinmelidir ki bir şeye itiraz etmek için o şeyin ille de başka bir din ile alakalı olması gerekmez. Bir şeyin tüketim çılgınlığına veya herhangi bir günaha sebep oluyor olması da itiraz etmek için gayet geçerli bir sebeptir.

Bu vesile ile 2022’nin ülkemiz ve dünyamızın içerisinde olduğu can yakan durumlardan kurtulduğu bir yıl olmasını, öncekilerden daha hayırlı bir yıl olmasını temenni ederim.

Tarihte Bugün – 31 Aralık

“Ne kadar muvaffak oldum, bunu başkaları söyleyecek”

TBMM’nin kuruluşunun 50. yılı nedeniyle Hüsamettin Çelebi ve Örsan Öymen’in İsmet İnönü ile yaptığı röportaj, Türk siyasetinin her aşamasını yaşamış 50 yıllık bir parlamenter olarak, ama öncelikle Türkiye’nin kurtarıcılarından biri olarak İsmet Paşa’nın tarihe bakışı hakkında ilginç notlar içeriyordu. İnönü, hayatında kendisini en çok hangi olayın etkilediği sorusuna şu yanıtı veriyordu:

“Bu geçen olaylar içinde en çok hangi mesele üzerimde tesir yaptı? Bu, umumi bir merak konusudur. Bende böyle bir duygu yoktur… Benim yaradılışımda bir özellik vardır. Daima içinde bulunduğum en son durum, en son mesele bence en önemli meseledir. Geçmiş meseleler içinde hangisinin daha çok tesirindeyim, hangisinde yaptıklarımdan ve yapmadıklarımdan dolayı ne gibi duygular içindeyim? Böyle bir suale cevap vermek tabiatımda değil.

Evet, bir imparatorluğun 1920’de resmen nihayete ermesi devrine eriştik… 1920’de, resmen imparatorluğun sona ermiş olduğu bir vaziyette mesuliyeti ele almış olduk. O gün hâkim olan başlıca iş, aldığımız vazifenin çok önemli olduğunun tesiri altında nasıl çalışacağız, nasıl milletimiz için iyi bir neticeye ulaşmak imkânı hasıl olacak, bunun çabaları içinde, başka bir düşünce zihnimizi işgal etmez durumdaydık…

O devir içinde vazife duygusuyla elimizden geleni yapmaya çalıştık. O zamanlarda ve ondan sonraki devirlerde ne kadar muvaffak oldum, ne kadar muvaffak olmadım? Bu meseleyi araştırmakla hiç meşgul olmamışımdır. Bu, benim dışımda olan vatan evlatlarının araştırma ve hüküm verme ödevlerine giriyor.”

31 Aralık gecesinin İslami önemi

31 Aralık gecesi, İslam alemi açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle diğer yıllara oranla sakin ve sessiz geçecek olan yılbaşında bu gecenin İslam alemi açısından önemi araştırılıyor. 31 Aralık, Müslümanlar açısından birden fazla anlama sahip olsa da en önemlisi Mekke'nin Fethidir. İşte 31 Aralık gecesinin İslami önemi...

31 ARALIK'IN İSLAMİ ÖNEMİ

Ülkemizde son yıllarda Mekke'nin Fethi tarihiyle ilgili bir değişiklik yapıldı. 10 gün önceye çekilen bu tarih, 31 Aralık/1 Ocak günü kutlanmaya başladı. 

Hz. Muhammed, Hicret'in 8. yılında, Ramazan ayının 13. günü, 10 bin kişilik bir ordu ile Medine'den çıktı. (4 Ocak 630) Hicri takvime göre 20 Ramazan'da (11 Ocak 630) ordusunu 4 kola ayırdı ve ordusuna hareket emri verdi ve Fetih Suresi'ni okuyarak Mekke'ye girdi.

31 Aralık gecesinin İslami önemi

Mekke'ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde, kimseye dokunulmayacağını ilan etti. Ardından içerisinde 360 put bulunan Kâbe'ye yöneldi. İsra Suresi'nin 81. âyetini okuyarak putları birer birer devirdi. Daha sonra da beraberindeki Müslümanlar'la Kâbe'yi tavaf etti.

Haberin Devamı

Mekke'nin fethedilmesiyle birlikte o bölgede İslam dininin yayılması da oldukça hızlandı. Mekke'de cahiliye devri sona erdi ve huzur ve güven ortamı sağlandı. Şehirde barış ve huzuru hakim kılan Mekke'nin fethi, bölgede adil bir ekonomik sistemin kurulması amacıyla şehir ekonomisini geliştirdi. Böylelikle ticari açıdan kervan faaliyetlerine bağlılıkta ortadan kaldırılmış oldu. 

İL MÜFTÜSÜ, 31 ARALIK'IN ÖNEMİNİ ANLATTI

Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk, yılbaşının Müslümanlar içinde oldukça önemli olduğunu aktararak şu ifadeleri kullandı: 

"Yılbaşında birbirimizin iyiliği için, başarısı için dilek ve temennilerde bulunmanın hiçbir mahsuru yok. Bu gecenin aslında bizim için diğer gecelerden çok büyük farkı yok. Ancak bizler de Miladi takvim kullanıyoruz ve bir yıl bitiyor yeni bir yıl başlıyor. Bu yılın bitimi ve başlayışı elbette bizim de hayatımızda önemli bir yer alıyor. Bu günü her kardeşimiz dilediği gibi geçirebilir. Ancak, İslam'a, Kuran'a, sünnete uymayan şeyleri yapmak tabii ki bir Müslüman için caiz değildir. Meşru, dinen yasak olmayan oturmalar, sohbetler, birlikte zaman geçirmeler ise, mümkündür. Yılbaşının, bizim için asıl anlamı; Mekke'nin Fetih yıldönümü olmasıdır. Bu da İslam alemi için çok önemlidir. Zira Mekke'nin fethi İslam tarihindeki en önemli hadiselerden biridir. Artık sevgili peygamberimizin zorla çıkartılmış olduğu bir mekana, vatanına Allah'ın izniyle tekrar dönüp gelmesi ve İslam'ın artık güçlenmesi, kuvvetlenmesi ve yayılması anlamına geliyor ki bu da bizim için çok önemlidir. Adeta bir bayram günü olarak kutlansa yeridir. Bu günün insanların gönüllerini feth etmeye kapı aralamasını niyaz ediyorum."

31 Aralık gecesinin İslami önemi

 

EN GÜZEL MEKKE'NİN FETHİ İLE İLGİLİ SÖZLER

-Ey Müslüman Bugün Mekke Fethi!

-Ümmeti Muhammed'in bu mübarek günü anması ve hayirlara vesile olmasi dileği ile..

-Bugün mekkenin fetih yıldönümü. Tüm islam aleminin (bu fetihin yüzü suyu hürmetine)uyanıp birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını, daha nice gönül fetihlerine vesile kılmasını rabbım'dan niyaz ederim.

-31 Aralık Mekke'nin Fethinin Mübarek olmasını Cenab-ı Allah'tan diler, Yeni yılın ise kendi inancımıza göre karşılanmasını temenni ederim.

-Her yeni gün ve her yeni yılın doğan bir umut olduğu, Anaların ağlamadığı, Şehitlerin gelmeyeceği inancıyla, Mekke’nin Fethi’nin Müslüman alemine yeni yılda huzur ve güven ortamına kavuşması dileğimle.

-İslam için çekilen hiçbir sıkıntının boşa gitmediğini ve rabbimizin bunun karşılığında Mekke'nin Fethini müyesser kıldığı gerçeği kılavuzumuz olsun. Tüm İslam aleminin fetih yıl dönümünü de kutluyorum.
 Kaynak: Mekke'nin Fethi İle İlgi Güzel Sözler ve Mesajlar 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır