4luk siir / Bir (4’lük) Şiiri - Atakan Kartaltepe

4luk Siir

4luk siir

Cemal Süreya’nın En Güzel ve Anlamlı 15 Kısa Şiiri

Cemal Süreya Şiirleri

Cemal Süreya 1931 yılında Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Edebiyata merakı olan Cemal Süreya, İkinci Yeni akımını benimsemiş ve edebiyatımıza yenilikler getirmiştir. Bizler de NeOldu.com ailesi olarak tıpkı Cemal Süreya Sözleri içeriğinde olduğu gibi sizler için Cemal Süreya’nın en güzel, kısa, dostluk ve aşk içeren 15 şiirini bir araya getirdik. Aşağıda Cemal Süreya aşk şiirleri, Cemal Süreya dostluk şiirleri, Cemal Süreya duygusal şiirler başta olmak üzere edebiyatımızın en önemli eserleri yer alıyor.

İşte Cemal Süreya'nın en sevilen şiirleri;

1. Aşk….

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı

Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü

Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti

Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz

Sanki hiç olmamıştı

 

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı

İstanbullar

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların

dünyaların

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek

Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti

Çünkü iki kişiydik

 

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya

Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız

Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik.

Cemal Süreya Şiirleri


2. İki Kalp

İki kalp arasında en kısa yol:

Birbirine uzanmış ve zaman zaman

Ancak parmak uçlarıyla değebilen

İki kol.

 

Merdivenlerin oraya koşuyorum,

Beklemek gövde gösterisi zamanın;

Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,

Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

 

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya Şiirleri


3. Sizin Hiç Babanız Öldü mü?

Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum

Yıkadılar aldılar götürdüler

Babamdan ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç hamama gittiniz mi?

Ben gittim lambanın biri söndü

Gözümün biri söndü kör oldum

Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak

Söylelemesine maviydi kör oldum

Taşlara gelince hamam taşlarına

Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi

Taşlarda yüzümün yarısını gördüm

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yüzümden ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Cemal Süreya Şiirleri


4. Sevgilim Bir Günün

Sevgilim, bir günün ortası şimdi

Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,

Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde

Uzat bana uzat ellerini

İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar

İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,

Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

 

Ben seni düşünüyorum seni

Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi

Kalbim diyorum kalbim

Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi

Aşkı anılar besliyor düşler kadar

Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır

Sevgi eskidikçe sevgi.

 

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz

Çoluğumuz çocuğumuz

Binalar yan yana yükselip gidiyor

Vapurların ağzı köpük içinde

Uzaklarda ne kapılar açılıyor

Trenin biri bir istasyona varıyor

Ordan çıkıyor biri.

 

Her şey biliyor her şey

Sen biliyor musun bakalım

Seni nice sevdiğimi?

Üstüne titrediğimi?

Geldiğimi?

Gittiğimi

Hadi!

Cemal Süreya Şiirleri


5. Eski Kadınlar

Baktık çıldırmak işten değil

Söndürüp attık cigaramızı

Baktık olacak gibi değil

Bir adam düşündük camların arkasında

Baktık beyaz pardesülü burunlu

Bir adam birdenbire peydahlandı

Kaptığımız gibi şapkamızı eski

O eski kadınları bilirsiniz

Keder basınca bilhassa hatırlanan

Sokaklarda yaşanmış veya evde

Karanlığın ortalık yerinde beyaz

Ve sevgili olan enine boyuna

 

Baktık olacak gibi değil

Kaptık şapkamızı dışarı çıktık

Ama gel ki kazın ayağı öyle değil

Baktık değişen bir şey yok ortalıkta

İki kişi bezik oynuyordu veya tavla

Birinin zavallı olduğunu gördük

O zavallı kadınları bilirsiniz

Sevildimi pekalâ sevilebilen

Geceyken yağmurluyken hava

İyice inceltip ufak yüzlerini

Birebir gelirler yağmura karanlığa

O eski kadınlar o zavallı

Cemal Süreya Şiirleri


6. Dostluklar İçin Düz Yazı

Erkekler arasındaki dostluklarda

Av anlaşması da var.

 

Kadınlar arasındaki dostluklar...

Siyah ve yer yer yıldız ışınlı

Bir kumaşın arkasında

Usulca dönen bir çiçek düşünürüm.

 

Biri lambayı avucunun içiyle kapar

Dünyanın ucunda sözcükler düşünürüm,

Berrak burun delikleri havada biri

Savunma ve içdökü koklar.

 

Savunmanın binbir gizi

Düzgün açılmış sigara paketleri

Ayakta duran pantolonlar,

Anılar ortalıkta dolaşır ve karmaşır.

 

Kurtarılmış zamanların

Sonsuz çay içilen

Oturma yerlerinde onlar

Dayanıklı ve yaklaşılmazdırlar.

 

Hele çocukluk dönemi dostluklarını

Güncel tutmayı bilen

Yaşlı kadınlar!

 

Kadınlarla erkeklerin dostluklarında

Kadın payı oldum bittim ağır basar

Dönmektedir yine o savunma çiçeği

Yine kumaş yine içdökü;

İnsan ilişkilerinin doruğunda

Patika erkencisi

Ve çekingen bir tılsım var,

Öğrenilse de hiçbir zaman çözülemez.

 

Kadınlar uçtadırlar,

Hele evli kadınlar.

Cemal Süreya Şiirleri


7. Küçük Anne

Küçük anne, kelepir kız,

Bir şey söyle bana,

Bana bir laf et ki binlerce,

Onbinlerce görüntü anlatamasın.

 

Genceli Nizami'nin dediği gibi

Taşı onunla yıkasalar

Üzerinde akik biter,

Bakışların ki..

 

İkinci bir parıltı var senin bakışlarında

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya Şiirleri


8. Uzaktan Seviyorum Seni

Uzaktan seviyorum seni

kokunu alamadan,

boynuna sarılamadan

yüzüne dokunamadan

sadece seviyorum

 

öyle uzaktan seviyorum seni

elini tutmadan

yüreğine dokunmadan

gözlerinde dalıp dalıp gitmeden

şu üç günlük sevdalara inat

serserice değil adam gibi seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni

yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden

en çılgın kahkahalarına ortak olmadan

en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan

öyle uzaktan seviyorum seni

kırmadan

dökmeden

parçalamadan

üzmeden

ağlatmadan uzaktan seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni;

sana söylemek istediğim her kelimeyi

dilimde parçalayarak seviyorum

damla damla dökülürken kelimelerim

masum beyaz bir kağıtta seviyorum.

Cemal Süreya Şiirleri


9. Biliyorum Sana Giden

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

 

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

 

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

 

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli

 

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya

Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

 

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

 

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

 

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

 

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

 

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

 

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

 

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

 

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

 

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu

Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal Süreya Şiirleri


10. Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm

Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar

Hepsine yüzer kere rastladım en azdan

Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda

Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda

Verdi mi adama her şeylerini verirler

Ben gördüm ne gördümse kadınlarda

Porsuk nehrinin geçtiği

 

Kızılırmak parça parça olasın

Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı

Taş toprak arasında türküler arasında

Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan

Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı

Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

 

Dicle kıyılarına tiren varınca

Büyük bir gökyüzü git allahım git

Genel olarak önce kaşları görünür

Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında

Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar

Gül kurusu

 

Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete

Siz de görürsünüz bunları kadınlarda

Ödevleri yenilmek olan hep

Bıçakla kemik arasında

Susmakla ağlamak arasında

Yenilmek

Kadınlar

Cemal Süreya Şiirleri


11. Önceleyin

Önce bir ellerin var

Yalnızlığımla benim aramda

Sonra birden kapılar açılıverdi

ağzına kadar

Sonra yüzün,

Ardından gözlerin dudakların

Sonra her şey çıkıp geldi

Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde

Sen çıkardın utancını duvara astın

Ben masanın üzerine koydum kuralları

Her şey işte böyle oldu önce

Cemal Süreya Şiirleri


12. Üstü Kalsın

Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.

 

Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum tanrım.

 

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

 

Üstü kalsın...

Cemal Süreya Şiirleri


13. İçtim O

İçtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,

Örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle

Ayışığını paylaşırdı bacakları,

Öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.

 

Put'unu cezalandırıyor kır delisi;

Oğlan iki ev ötede, Londra'dan gelmiş;

Yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini,

Garson acıması tutmuş içkievini.

 

Ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya Şiirleri


14. Var..

Şu senin bulutsu sesin var ya

Uçtan uca tersyüz ediyor geceyi

 

Yataklar var konuşmak için

Öpüşmek için telefon kulübeleri

 

Güneşler var, yıldızlar, samanyolları,

Karpuzlar gümbür gümbür kapılarda.

 

Tanrılar sofrası amma karanlık

Yiyemem tek lokma yiyemem orda.

 

Şu senin tutkulu sesin var ya:

Ortak güzellik artı yara izi.

 

Tutar ellerinden kaldırırsın

Adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.

 

Yeni törenler gerek bize

Yeni törenler -kimi zaman en eski.

 

Dert etme, bütün dilleri içerir

Bitki konumu, küçükbaş hayvan sesi.

 

Şu senin dolayık sesin var ya

Dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehcen,

 

Balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı,

İlk doyumdaki gibi yeşil elma tadında.

 

Kimlik denetimi yaptıktan sonra

Resimli roman okuyan bir er gibi giderici.

 

Şu senin alçaktan sesin var ya

Pencereler var burnumun kemiğinde sızı,

 

Aşklar var unutulmamak için,

Boğulmak için ilk sevgili.

Cemal Süreya Şiirleri


15. Piyale

Sıra hep son kadehe geliyordu

Dudakların başkalarının masasında lâle

Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum

Peşinden başka gidecek yer yoktu

Seni artık hiç sevmediğim halde

 

Senin o eskisi olmamana imkân yoktu

Ama inadından yapıyordun bunu Cemile

İnattandı hep o içip içip gitmeler

Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum

Enayilik ettiğimi bile bile

 

Hele o çıkışın yok mu kapıdan

O Allahın belâsı herifle

Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun

Millet arkandan gülüyordu

Düştüğün hale...

Cemal Süreya Şiirleri

24 Kasım Öğretmenler Günü şiirleri… Uzun, kısa ve 4 kıtalık şiirler

Öğretmenler Günü şiirleri her 24 Kasım öncesi olduğu gibi bu yıl da binlerce öğrenci tarafından araştırılıyor. Öğretmenler Günü hediyelerini şiirlerle süslemek isteyen ya da panolara şiirleri eklemek isteyen öğrencilerin tercihleri genellikle 3 ya da 4 kıtalık şiirler oluyor.

Ülkemizde her yıl 24 Kasım’da kutlanan Öğretmenler Günü kapsamında farklı içerikler hazırlanıyor. İşte panolarda veya hediyelerde yer alabilecek o şiirlere örnekler ve hala hediye almamış olanlar için Öğretmenler Günü hediye önerileri…

EN GÜZEL ÖĞRETMENLER GÜNÜ ŞİİRLERİ 3 VE 4 KITALIK

BİRİCİK ÖĞRETMENİM

Öpmek istiyorum hep o şefkatli elleri.

Yerimde sayıyordum alıp geçtin ileri.

Bana hep sen öğrettin o güzel bilgileri.

Benim bilgi kaynağım, sevgili öğretmenim.

Hep okulda geçirsem günleri, geceleri,

Daha erken öğrensem harfleri, heceleri.

Sende saklı bulunan o güzel bilgileri,

Ben de almak isterim biricik öğretmenim.

İstemez oldum artık vefasız geceleri.

Hep sınıfımda olsam, okusam heceleri.

Atamın önerdiği olmam istenen yeri,

Bana sen hazırladın biricik öğretmenim.

Hakkı ÇEBİ

 ÖĞRETMENLER GÜNÜ HEDİYELERİ İÇİN TIKLAYINIZ...

CANIM ÖĞRETMENİM!

Bilmezdim okuttun dönmez dilimi,

Yazar eyledin sen tutmaz elimi

Bize mi adadın öğretmenim kendini,

Canım öğretmenim ilimden bir gömleksin.

Koruyup gözetip sakındın gözünde,

İçime sevgi dolduran gülen yüzünde,

Yıkılmaz bir çınarsın sen özünle,

Canım öğretmenim içimde bir yüreksin.

Bizim başarımızdı bütün emelin,

Sen üzülme solmasın hiç cemalin,

Gideceğim, gösterdiği yoldan Mustafa Kemal'in,

Canım öğretmenim sen önümde bir direksin.

Suçumu bağışlayıp hep af edersin,

Kötülüğe karşı iyiliği seçersin,

Bizim çilemizi hep sen çekersin,

Canım öğretmenim dilimde bir dileksin.

Büyüyüp kendi yolumu bulursam,

Kötülüğe haksızlığa karşı durursam,

Ben de bir gün öğretmen olursam,

Canım öğretmenim önümde bir örneksin

GÜL YILMAZ

SEVGİLİ ÖĞRETMENİM

Sevgili öğretmenim,

İnan sen bir ışıksın.

Yanarsın gece gündüz.

Aydınlatırsın bizi.

Doğruyu, güzeli,

Bize sen öğretirsin.

Vatanıma sevgiyi,

Kalbimize sen korsun.

Çevreni aydınlatır,

Bir mum gibi erirsin.

Anne – baba gibisin,

Bizi, bağrına hep basarsın

ÖĞRENCİ BİR FİDANDIR

Benim Canım Öğretmenim

Öğrenci bir fidandır,

Öğretmen yağmur.

Azıcık ıslatsa

Büyüyüp ağaç olur.

Öğretmendir öğrenciye yol gösteren,

Öğrenciye okumayı öğreten.

Eli kalem tutmazken

Öğretmendir öğrenciye okumayı öğreten.

ANA GİBİ, BABA GİBİ

Öğretmenim bilir misin

Seni nasıl sevdiğimi?

Sorsan bana nerde yerin

Gösteririm ben kalbimi

Ana değil, ana gibi;

Baba değil, baba gibi

Öğretmenim ben de sevgin

Can içinde bir can gibi...

 ÖĞRETMENLER GÜNÜ TARİHİ İÇİN TIKLAYINIZ...

BENİM CANIM ÖĞRETMENİM ŞİİRİ

Bir çok şeyler öğrettin,

Yaramazlıklarıma sabrettin,

Hatalarımı düzelttin,

Benim Canım Öğretmenim.

Sen bir gül gibisin,

Bize hep gülümsersin,

Bilirim bizi seversin,

Benim Canım Öğretmenim.

Atatürk’ü översin,

Onu örnek alın dersin,

En iyi olmamızı istersin,

Benim Canım Öğretmenim.

Birbirinizi sevin dersin,

Hepimizi seversin,

Barışın güzel olduğunu söylersin,

Benim Canım Öğretmenim

ÖĞRETMENİME

Bilgi demetleri sun, yine bana,

Yine yalçın dağlar ötesinden gel...

Işık saç, erdem ver, sisli dünyama,

Yine altın çağlar ötesinden gel...

Aydınlığa giden sonsuz yollardan,

Tomurcuklar açan yeşil dallardan,

Bahçedeki taze, solmaz güllerden,

Baharlarla bağlar ötesinden gel...

Fecri müjdeleyen yıldızdan, aydan,

Uzat maviliği şeffaf saraydan

Buketler dererek bize uzaydan,

Göklerden al tuğlar ötesinden gel.

Milletime doğan şafaklarla şen,

Şehitler yatağı topraklarla sen,

Irkıma şen veren bayraklarla sen

Tarihler, otağlar ötesinden gel....

Süleyman ÖZBEK

BEN ÖĞRETMENİM

Doğuda, batıda benim izlerim,

Güneyde,kuzeyde benim özverim.

Dağlar yol versin,ister vermesin,

Dağı, taşı deler yine giderim.

Devletin çatısı benim eserim,

Ata'mın dediği yolda giderim.

Anamdan, babamdan hatta kendimden,

Bizleri kurtaran eli severim.

İster bozkır olsun, isterse çorak,

Orası bir vatan, kutsal bir durak.

Işığı yakmaktır, benim görevim,

Bizlere yakışmaz, geride durmak.

Ayfer TOMRUK

SEVGİLİ ÖĞRETMENİM-2

Sevgisinin sonu yok,

Kalbinin şefkati çok,

Gönlü büyük, gözü tok,

Sevgili öğretmenim.

Bilgisi ışık saçar,

Sözleri gönül açar,

Ruhum sevinçen uçar,

Sevgili öğretmenim.

Bekliyoruz yolunu,

Sardık sağla solunu,

Uzat bize kolunu

Sevgili öğretmenim.

Toplandık dizi, dizi,

Sev, okşa hepimizi,

Sensin okutan bizi,

Sevgili öğretmenim.

Doğru yol gösterirsin,

Okutur, eğitirsin,

Bize bilgi verirsin,

Sevgili öğretmenim.

Seni candan severiz,

Saygı duyar överiz,

Ellerinden öperiz,

Sevgili öğretmenim!..

Ali Osman ATAK

SÖZ VERDİM ÖĞRETMENİME

Öğretmenim, babam, ana kucağım

Okulum, ilim, şehrim, bucağım

Sınıfımsa, evim, barkım, ocağım

Söz verdim öğretmenime

BÜYÜK ADAM OLACAĞIM.

Yeteri kadar çalışacağım,

Rakibimle yan yana yarışacağım,

Elbette aralarına karışacağım

Söz verdim öğretmenime

BÜYÜK ADAM OLACAĞIM

Yükselmeli insan dalında

Göstermeli becerisini cihanda

Çalışkanlık belli olur simada

Söz verdim öğretmenime

BÜYÜK ADAM OLACAĞIM

Zeynep Kamil İlköğretim Okulu

SENİNLE HER MEVSİM BAHAR ÖĞRETMENİM

Bir gün dersem ki, ben öğretmenim

Kalemimin mürekkebi alın terindir.

Vedalaşıp gidersem öğretmenim

Unutmayı unuturum da, unutmadığım

Kalbimdeki en güzel yerindir.

Bir gün adımı soranda çocuklarım

Kendimden önce senin adını söylerim

Solmadan açabiliyorsa köpre tomurcuk,

Uğrunda harcanır boncuk boncuk,

Yine de bitmez öğretmenim var derim

Güllerin güzelliğini göstermeden önce

Gülşenin vurulduğu tebessümünü anlatırım

Her zil çalışında önce sen gelirsin aklıma

Senden incecik bir ışık gelir şiir şiir

Ben susarım, yine sen konuşursun gönlünce.

Bir gün dersem ki ben öğretmenim

Sen güneş kadar uzakta bile olsan

Her bakışımda gülümseyişini görürüm

Işıksız açmazmış çiçek, gelmezmiş bahar

İnan seninle her mevsim bahar öğretmenim.

Yılmaz İMANLIK

Nazım Hikmet’in 25 Unutulmaz Şiirinden Enfes Alıntılar

Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te aramızdan ayrıldı. Onu ölüm yıldönümünde en sevdiğimiz dizeleriyle anıyoruz. Siz de sevdiğiniz dizeleri Yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.

Nazım Hikmet’e Aşklarıyla İlham Vermiş 12 Özel Kadın
Nazım Hikmet’ten 6 Özel İnsana 6 Özel Şiir
Nazım Hikmet’in Aşk Şiirleri
Nazım Hikmet’ten Piraye’ye Aşk Dolu 20 Mektup

1. Ağlamak Meselesi

“Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?”

nazım hikmet

2. Anlayamadılar

“Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!.. .
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR…”

nazım hikmet

3. Aşk Mönüsü

“Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
Beni unutma
Ah! saklı gülüm
Sen hem zor hem güzelsin
Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
Sen memleketim kadar güzelsin
Ve güzel kal”

nazım hikmet

4. Ben Senden Önce Ölmek İsterim

“Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”

5. Bir Acayip Duygu

“«Mürdüm eriği
                          çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
                                      mürdüm en sonra —

Sevgilim,
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
— fakat iyice ısınmadı daha —
çağlanın kabuğu
                yemyeşil tüylüdür
                                    henüz yumuşacık…
Bahtiyarız
            yaşayabildiğimiz için.”

6. Ruhum

“Ruhum
gözlerini yumuşacık yum
kucağımdaymışsın gibi bırak kendini
ninni,
uykunda unutma beni
ninni…
Gözlerini yumuşacık yum
yeşil ela gözlerini
ninni ruhum ninni
Sen yukarda yemişli dalların içindesin,
yeşil gözlerin güneş dolu,
dudakların bala bulanmış
ben ağacın dibindeyim,
bir ayağım çukurda…
Ben senden çok önce gideceğim,
sen bensiz kalacaksın ihtiyarlığında…”

7. Gözlerine Bakarken

“Gözlerine bakarken,
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma.
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde,
kayboluyorum…
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

sırrını her gün bir parça veren.
fakat hiç bir zaman;
büsbütün teslim olmayacak olan…”

nazım hikmet

8. Hasret (01)

“Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekliyor beni
                    bir şehirde bir kadın.
Aynı, daldaydık, aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                          yol yüzyıllık.”

9. Herkes Gibi

“Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi ta içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.”

10. Hoş Geldin Kadınım

“Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam..

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.”

11. İkimiz

“İkimiz de biliyoruz, sevgilim
öğrettiler:
aç kalmayı, üşümeyi,
yorgunluğu ölesiye
ve birbirimizden ayrı düşmeyi.
Henüz öldürmek zorunda bırakılmadık
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan.

İkimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğretebiliriz:
dövüşmeyi insanlarımız için
ve her gün biraz daha candan
biraz daha iyi
sevmeyi…”

nazım hikmet

12. Seni Düşünmek

“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil
Şarkı söylemek istiyorum…”

13. Seviyorum Seni

Seviyorum seni
denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
Seviyorum seni
‘Yaşıyoruz çok şükür!’ der gibi.”

14. Kar Kesti Yolu

“Kar kesti yolu
sen yoktun
oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü
gözlerim kapalı

Gemiler geçmiyor
uçaklar uçmuyor
sen yoktun
karşında duvara dayanmıştım
konuştum, konuştum, konuştum
ağzımı açmadan

Sen yoktun
ellerimle dokundum sana,
ellerim yüzümdeydi”

nazım hikmet

15. Karıma Mektup

“Bir tanem!
Son mektubunda:
“Başım sızlıyor
              yüreğim sersem!”
                                   diyorsun.

“Seni asarlarsa
       seni kaybedersem;”
                               diyorsun;
                                      “yaşayamam!”

Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
                     yirminci asırlarda
                                             ölüm acısı.”

16. Mavi Gözlü Dev

“O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
                          bahçesinde ebruli
                                     hanımeli
                                                   açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
                             hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
                            çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
                      hanımeli
                                  açan evin”

17. Münevverin Doğum Günü

“Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere..”

nazım hikmet münevver andaç

18. Piraye İçin Yazılmış Saat 21-22 Şiirleri

“Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir
                                                 seni sevmek saadeti…”

19. Piraye İçin Yazılmış Saat 21-22 Şiirleri: 23 Eylül 1945

“O şimdi ne yapıyor,
                          şu anda, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var,
                                                      okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
– her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
                                                              sevgili, canımın içi ayaklar!… –
Ve ne düşünüyor
                        beni mi?
Yoksa
          ne bileyim
                   fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
                                 neden böyle bedbaht olduğunu mu?”

20. Sevgilim

“Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
iki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha”

21. Piraye İçin Yazılmış Saat 21-22 Şiirleri: 5 Kasım 1945

“Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
             geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saçlarını güneşte kurut:
             olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
                                                             nemli, ağır kızıltılar…
Sevgilim, sevgilim,
                 mevsim
                               sonbahar.”

Nazım Hikmet Piraye

22. Yaşamaya Dair

“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
                        bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
                           yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
                            beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
                                          insanlar için ölebileceksin,
                           hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
                          hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
                         hem de en güzel en gerçek şeyin
                                       yaşamak olduğunu bildiğin halde.”

23. Yine Sana Dair

“Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı istihasıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil…”

24. Tahir’le Zühre Meselesi

“Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.”

25. Güz

“Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni!
Niye böyle geç kaldın?”

Nazım Hikmet ile ilgili hazırladığımız diğer yazılarımıza da göz atmanızı öneririz:

Nazım Hikmet’e Aşklarıyla İlham Vermiş 12 Özel Kadın
Nazım Hikmet’in 25 Unutulmaz Şiirinden Enfes Alıntılar
Nazım Hikmet’ten 6 Özel İnsana 6 Özel Şiir
Nazım Hikmet’ten Piraye’ye Aşk Dolu 20 Mektup

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır