5 sınıf görsel sanatlar çizgi çalışması / 5.Sınıf Görsel Sanatlar Defteri

5 Sınıf Görsel Sanatlar Çizgi Çalışması

5 sınıf görsel sanatlar çizgi çalışması

Görsel Sanatlar 2022-2023

  • Deniz Kızı Yapımı

    Yapılışı Görseldedir.
    Begum3509 (14 Haziran 2023)

  • 3D Kaleye Top Atan Çocuk Yapımı

    Yapımı üzerinde Gösterilmiştir. Krokotak Alıntısı.
    Begum3509 (14 Haziran 2023)

  • Görsel Sanatlar Basit Suluboya Ton Çalışması

    Görsel Sanatlar dersi için suluboya ile tonlama yapma çalışması
    hdogan88 (26 Mayıs 2023)

  • Görsel Sanatlar Sulu Boya Çalışması Gece Silüet

    Nasıl Boyanacağı Klasör İçinde Mevcuttur. Görsel alıntıdır
    muratderin (25 Mayıs 2023)

  • Ramazan Bayramı Kare Boyama Etkinliği

    bayram kare boyama
    nuyhuy (14 Nisan 2023)

  • Oyun Zamanı Görsel Hafıza Oyunu

    Renk ve harf ilişkisine dayanan basit bir görsel hafıza oyunu Powepoint Gösterisi olarak Yararlı olmasını umarım
    aliyildirim.66 (30 Mart 2023)

  • Mozaik Kediler Etkinliği

    Youtobe Da Mosaic Cats Yazarak Fikir Alabilirsiniz. Birçok Resim Bir Araya Getirilerek Büyük Bir Pano Oluşturulabilir.
    Begum3509 (06 Mart 2023)

  • 2D Kardelen Çiçeği

    çiçek Kesilip Kenarlarından Kıvrıldıktan Sonra Boyut Verilerek şablona Yapıştırılacaktır.
    Begum3509 (19 Şubat 2023)

  • 2D Kedi

    Yapım Aşaması çalışma Etkinliği üzerinde Yer Almaktadır.
    Begum3509 (20 Ocak 2023)

  • Astronot Boyama

    Astronot boyama sayfası
    Begum3509 (20 Ocak 2023)

  • Origami Sincap

    Yapılışı çalışma Sayfası üzerindedir. Orta Ve İleri Seviye Arası Denilebilecek Zorluğa Sahiptir.
    Begum3509 (20 Ocak 2023)

  • 3D Saksı İçinde Kaktüs

    Kaktüs şablonları Kesilir. Kaktüsün Gövdesi İki Katlanır. Sırt Sırta Verilerek Gövde Yapıştırılarak 3 Boyutlu Hale Gelir. Orta Zorlukta Bir çalışmadır.
    Begum3509 (20 Ocak 2023)

  • Asılabilir Gökkuşağı

    örnek Resimleri Mevcuttur.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • 3D Dala Konmuş Kuş

    Daire şeklinde Olan Bölüm Kesilip İkiye Katlanacak, Kuş üzerine Yapıştırılacaktır. Yapılışı Kolaydır.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • Tilki Kart

    özel Günlerde İçerisine Yazı Yazılabilir.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • Uğurböceği Kart

    özel Günlerde İçerisine Not Yazılabilir.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • Penguen Kart Örneği

    İçerisine özel Günlerde Notlar Yazabileceğiniz, Yazdırabileceğiniz Açılıp, Kapanabilir Kart örneği.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • 3D Yağmurlu Gün Şemsiyeli Kız Ve Erkek

    Çizgili Yerlerden İçe Katlayalım. Yapıştırıp, 3 Boyutlu şemsiye Görüntüsü Verelim.
    Begum3509 (18 Ocak 2023)

  • Görsel Sanatlar Karışık Mandala 1

    Doğa,uzay...
    erdogan197855 (30 Aralık 2022)

  • Kardan Adam Yapalım

    Yapım Aşaması: 1-Kardan adam görselinin yanındaki şeritleri kesip çıkartalım. 2-Kardan adam ve eldivenleri kesip çıkartalım. 3-Kar tanelerini kesip çıkartalım. 4-Dosya kağıdını ortadan ikiye keselim. ...
    eyup40 (27 Aralık 2022)

  • 5.Sınıf Görsel Sanatlar Defteri

    KİŞİSEL BİLGİLER<br />

    Adı-Soyadı :.................................................................................<br />

    Adresi :.................................................................................<br />

    ..................................................................................<br />

    Ev Telefonu :.................................................................................<br />

    Fotoğraf<br />

    E-posta<br />

    :.......................................@......................................<br />

    Öz geçmiş<br />

    KİŞİSEL BİLGİLER<br />

    Doğum Yeri :................................................................................................................<br />

    Doğum Tarihi :................................................................................................................<br />

    EĞİTİMİ<br />

    Okuduğu Okullar: ..............................................................................................................<br />

    Gittiği Kurslar: ..............................................................................................................<br />

    Katıldığı Eğitsel Kulüpler:..............................................................................................................<br />

    İLGİ ALANLARI VE EĞİTİM - KARİYER HEDEFİ<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ......................................................................................................................................................<br />

    ...................................................................................................................................<br />

    ...................................................................................................................................<br />

    ...................................................................................................................................<br />

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;<br />

    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.<br />

    O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;<br />

    O benimdir, o benim milletimindir ancak.<br />

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!<br />

    Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celal?<br />

    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;<br />

    Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.<br />

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.<br />

    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!<br />

    Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;<br />

    Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.<br />

    Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;<br />

    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.<br />

    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,<br />

    ‘’Medeniyet!’’ dediğin tek dişi kalmış canavar?<br />

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;<br />

    Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.<br />

    Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...<br />

    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.<br />

    İSTİKLAL MARŞI<br />

    Bastığın yerleri ‘’toprak!’’ diyerek geçme, tanı!<br />

    Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.<br />

    Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:<br />

    Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.<br />

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?<br />

    Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!<br />

    Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,<br />

    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.<br />

    Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:<br />

    Değmesin ma’bedimin göğsüne na-mahrem eli;<br />

    Bu ezanlar -- ki şehadetleri dinin temeli --<br />

    Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.<br />

    O zaman vecd ile bin secde eder -- varsa -- taşım;<br />

    Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,<br />

    Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım!<br />

    O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.<br />

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!<br />

    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.<br />

    Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:<br />

    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;<br />

    Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.<br />

    Resimler: Figen ÇETİN, Hikayeler: Ali SAÇIKARA<br />

    Mehmet Akif ERSOY<br />

    ISBN: 978-605-5583-94-1<br />

    BASKI: Anadolu Ofset - Adres: Matbaacılar Sitesi Muhabir Cad. 6. Blok No:13 Karatay-KONYA<br />

    MATBAA SERTİFİKASI: 34796 Konya, Ağustos 2019<br />

    GENÇLİK KİTABEVİ: Mimar Muzaffer Cad. Rampalı Çarşı No. 42 Konya - Tel. 0332 351 00 42<br />

    YAYINCI SERTİFİKASI: 10418


    Görsel İletişim ve Biçimlendirme<br />

    Da Vinci dünyanın en büyük dehası ve sanatçısı olarak kabul<br />

    edilir. Biz onu Mona Lisa tablosuyla tanırız. Da Vinci yalnızca<br />

    ressam değil aynı zamanda filozof, astronom, mimar, mühendis,<br />

    matematikçi, heykeltıraş, müzisyen, haritacı ve yazardır.<br />

    Farklı alanlara ilgi duyması sanatçının sayısız eser ortaya çıkarmasını<br />

    sağlamıştır. Yaşı ilerleyince sağ kolu felç geçirmiştir.<br />

    Bu yüzden bilimsel çalışmalara daha çok önem vermiştir.<br />

    İnsan vücudunu tanımak istemiş, kemiklerin ve kasların çalışma<br />

    şeklini öğrenmiştir. İnsan anatomisini öğrenmesi resimlerini<br />

    etkilemiştir. Rönesans döneminde yaşamıştır. Tam<br />

    adı Leonardo di ser Piero da Vinci’dir.<br />

    15 Nisan 1452 tarihinde doğdu. İtalyan kökenli olan sanatçı<br />

    döneminin en ünlü bilginlerinden biriydi. Sadece yaşadığı<br />

    dönemde değil günümüzde de dünyanın gelmiş geçmiş en<br />

    büyük dehası olarak kabul edilmektedir.<br />

    14 yaşına kadar İtalya’nın Vinci kasabasında yaşayan Leonardo,<br />

    1466 yılında babasıyla birlikte Floransa’ya gitti. Küçük<br />

    yaşlarda başladığı resim konusunda kendini sürekli geliştiriyordu.<br />

    Onun bu yeteneğini fark eden babası, zamanın<br />

    ressamlarından Andrea del Verrocchio‘nun yanında eğitim<br />

    almasını sağladı. Burada çırak olarak çalışmaya başlayan Leonardo,<br />

    ünlü ressamlarla da tanışma fırsatı buldu.<br />

    Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Milano dükü Sforza’nın hizmetinde<br />

    çalışmaya başladı. Düke yazdığı fakat yollamadığı<br />

    mektup, tüm zamanların en olağanüstü başvuru mektubu<br />

    Leonardo Da Vinci<br />

    olarak kabul edilmektedir. Mektupta dükün hizmetine alınabilmek<br />

    için; köprüler, gemiler, silahlar, heykeller yapacağını<br />

    söylüyordu. Leonardo dük için 17 yıl çalıştı. Bu sırada makine<br />

    ve silah tasarımları, eşsiz resim ve heykeller yaptı.<br />

    Milano dükünün yanından ayrıldıktan sonra İtalya’yı gezdi.<br />

    Farklı kişiler için çeşitli çalışmalar yaptı. Bu arada insanlık tarihinin<br />

    en başarılı resmi sayılan Mona Lisa’yı resmetmeye başladı.<br />

    1503 yılında çizmeye başladığı tabloyu gittiği her yere<br />

    götürüyor ve yanından hiç ayırmıyordu.<br />

    1513 ve 1516 yılları arasında, Roma’da yaşadığı dönemde<br />

    anatomi ve fizyolojiyle ilgilendi. Ancak Papa, Da Vinci’nin kadavralar<br />

    üzerinde çalışılmasını yasakladı.<br />

    1516 yılında, Kral I. Francis, Leonardo’dan Fransa’nın baş ressamı,<br />

    mimarı ve mühendisi olmasını istedi. Saraya yakın bir<br />

    konakta yaşamaya başlayan Leonardo, kralla sık sık sohbet<br />

    ederdi. 2 Mayıs 1519’da hayata veda etti. Büyük ressam arkasında<br />

    sayısız resim ve heykel bıraktı.<br />

    Leonardo’nun pek çok alana ilgisi ve yeteneği vardı. Farklı<br />

    alanlardaki çalışmaları birçok işi yarıda bırakmasına sebep<br />

    oluyordu. 1490 yılından sonra çalışmalarını bir defterde tutmaya<br />

    başladı. Leonardo’nun notlarını yazdığı bu sayfalar<br />

    sonradan koleksiyon şeklinde toplanmıştır. Hidrolik alanındaki<br />

    çalışmalarını not aldığı el yazmaları ise Bill Gates’tedir.


    RESİMLE GELEN TEDAVİ<br />

    Görsel sanat çalışmasını oluştururken<br />

    uygulama basamaklarını kullanır.<br />

    Görsel sanat çalışmasında mekân olgusunu<br />

    göstermek için ölçü ve oranı kullanır.<br />

    Görsel sanat çalışmasında hava perspektifini<br />

    kullanır.<br />

    Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına<br />

    uygun insan figürü çizer.<br />

    Görsel İletişim ve Biçimlendirme<br />

    Görsel sanat çalışmasında dijital teknolojiyi<br />

    kullanır.<br />

    Sanat malzemelerini kullanarak rölyef veya<br />

    heykel oluşturur.<br />

    Görsel sanat çalışmalarını oluştururken<br />

    sanat elemanları ve tasarım ilkelerini<br />

    kullanır.<br />

    Genç kadın yana yakıla komşusuyla dertleşiyordu: “Baksana Ayşe abla, koca çocuk…<br />

    Seneye okula başlayacak. Çocuğa nazar değdi sanki. İki senedir konuşmuyor.<br />

    Tek kelime etmediği gibi dediklerimizi de anlamıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum vallahi.”<br />

    Ayşe, çenesini avuçlarına koyup televizyona dalan çocuğa dikkatle baktı. Çocuk, televizyonun<br />

    içine düşecekti sanki. Görüntülerin değişmesiyle hop oturup hop kalkıyordu. Ayşe, çocuğun televizyonda<br />

    gördüklerine tepki gösterdiğini fark etti. Sonra gülerek çocuğun annesine döndü: “Şerife, baksana<br />

    kız! Bu çocuk televizyonla anlaşıyor ya!”<br />

    Şerife iç çekip sitem etti: “Hiç sorma Ayşe abla, varsa yoksa bir televizyon... başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor.”<br />

    Ayşe abla gülmeye başladı: “Şekerim, doğar doğmaz çocuğu televizyona emanet edersen olacağı bu.”<br />

    Şerife suçluluk duygusuyla terslendi: “Ne yapalım abla? Bir türlü durduramadık ki. Ağlarken yeri göğü titretirdi.<br />

    Televizyonun karşısına geçti mi de susuverirdi.”<br />

    Ayşe, Şerife’nin ne diyeceğini biliyordu sanki. Yeniden gülümsedi: “Bana sorarsınız bu çocuğun bir sıkıntısı yok.<br />

    Sıkıntı sizde. Çocuğun dilinden anlamıyorsunuz siz. Sanırım biraz da geç kalmışsınız.”<br />

    Şerife, üzülmüştü. Üzüntüsü sesinden belli oluyordu: “Aman Ayşe abla. Bizim neyimiz olacak ki? Aç değil açıkta<br />

    değil. Gözümüz gibi baktık yavrumuza. Tamam, suçluyuz, yaptık bir hata… Peki, bunun çözümü yok mu?”<br />

    Ayşe her zamanki gibi neşeliydi. Gülümseyerek cevap verdi: “Olmaz olur mu şekerim! Psikologlar, psikiyatrlar<br />

    var. Hangi çağda yaşıyoruz? Artık çözülemeyen dert mi kaldı? Çocuğu bir psikoloğa götürün. O size yol<br />

    gösterecektir.”<br />

    Şerife öfkelenmişti: “Psikolog msikolog olmaz Ayşe abla. Deli mi benim oğlum?”<br />

    Ayşe yine güldü ama bakışları oldukça sertti bu kez: “Hadi oradan, cahil! Deliler mi gidiyormuş psikoloğa? Bırak tatlım bu<br />

    kafayı. Çocuğunun iyiliğini düşün. Bak, yarından tezi yok götüreceksin çocuğu. Karışmam sonra!”<br />

    Şerife çaresizdi, boynunu büktü: “Tamam Ayşe abla. Ben Aziz’e anlatayım, bakalım o ne diyecek?”<br />

    Akşam, Aziz gelince Şerife durumu anlattı. Aziz’in aklına yatmıştı bu fikir. Değilse çocuk elden gidecekti. “Tamam.” dedi.<br />

    Ertesi günün akşamında elinde bir isim ve adresle geldi Aziz.<br />

    Sabah, Aydın’ı da alıp psikoloğun yolunu tuttular. Psikolog güler yüzlü, genç bir adamdı. Aydın’a elini uzattı.<br />

    Tokalaştılar. Aydın’ı babasının yanında bırakıp annesiyle özel bir görüşme yaptı psikolog. Daha sonra<br />

    annesini bırakıp babasıyla kısa bir süre konuştu. Şimdi sıra Aydın’a gelmişti. Psikolog seslendi: “Gel<br />

    bakalım, Aydın Bey.“<br />

    Aydın hiçbir tepki vermedi. Bu kez psikolog ellerini kullanarak “gel” işareti yaptı. Aydın gülümseyerek<br />

    adamın peşine düştü. Psikolog başını salladı: “Sanırım meseleyi anladım.”<br />

    Psikoloğun oldukça geniş ve aydınlık bir görüşme odası vardı. Aydın’ı koltuklardan birine<br />

    oturttu. Gözlerini, çocuğun gözlerinin içine dikti. Bu sırada gülümsüyordu. Sonra biraz geri<br />

    çekilip eliyle kalk işareti yaptı. Aydın ayağa kalktı. Psikolog “Otur.” dedi ama çocuk oralı bile olmadı.<br />

    Sonra çocuğun boyunu ve kilosunu ölçtü. Hasta takip defterini açıp şunları yazdı:<br />

    Aydın Güven, 8 yaşında, 29 kilo, 134 santimetre… Sözel iletişime kapalı... Nedeni bilinmiyor. Çocuk görsel<br />

    iletişime açık… Görüşme Tarihi: 07/14/2021<br />

    Psikolog defterini kapatıp Aydın’ı içerdeki küçük resim odasına götürdü. Çocuğun önüne bir tomar kâğıt bıraktı.<br />

    Çocuğun başını okşayarak seslendi: “Hadi Aydın, resim yapalım.”<br />

    Aydın bir çırpıda kâğıtları doldurdu. Çizdiklerini psikoloğa gösterdi. Resimlerin hepsinde aynı figürler vardı: Başı gövdesinden<br />

    ayrılmış bir köpek ve yüzü belli olmayan büyük bir insan silueti.<br />

    Psikolog, Aydın’a bir tomar kâğıt daha verdi. Bu kez kalemin yanında bir de pastel boya takımı vardı. İşaret ederek evde de resim<br />

    yapmasını ancak bu kez resimleri boyamasını istedi çocuktan. Aydın gülümsedi. Sonra olmaz anlamında başını salladı. Psikolog<br />

    çocuğun saçlarını okşayarak ‘sen bilirsin’ işareti yaptı. Dışarı çıktılar. Şerife ve Aziz meraklıydı. Psikoloğun çıktığını görünce ayağa<br />

    kalktılar. Aziz sordu: “Nesi var hocam? Oğlum iyileşecek mi?”<br />

    Psikolog onları sakinleştirdi. “Bu uzun bir süreç gerektirir. Şimdiden kesin bir şey söyleyemem ama başaracağımıza<br />

    inanıyorum. Lütfen çocuğu pek sıkıştırmayın. Onun resim yapmasını teşvik edin. Üç gün sonra gene görüşelim.”<br />

    Ayrıldılar. Aydın her zamankinden daha düşünceliydi. Bir kaleme bir pastel boyalara bakıyor, kafasını sallıyordu. Evde iki gün<br />

    boyunca resim yaptı Aydın. Bütün resimleri aynıydı. Nedense resimleri boyamaya yanaşmıyordu çocuk.<br />

    Üç gün sonra psikoloğun yanına gittiler. Psikolog Aydın’ın çizdiklerine baktı. Sonra çocuğun geçen gün bıraktığı resimleri<br />

    geri verdi. Resimlere baktıkça çocuğun yüzü gülmeye başlamıştı. Psikolog çocuğun çizdiği insan figüründen daha büyük bir<br />

    fotoğraf yapıştırmıştı resim kâğıdına; kendi fotoğrafını. Aydın’dan yeni resimler yapmasını istedi. Aydın’ın resimleri yine aynıydı.<br />

    Fakat bu sefer insan figürü daha belirgin ve küçüktü. Son resimde öteki figürlerin yanında bir de küçük bir çocuk resmi vardı.<br />

    Üç gün sonra yeniden görüşmek üzere ayrıldılar. Aydın’ın resimleri yine psikologda kalmıştı. Psikolog çıkmadan Aydın’ı<br />

    kucağına aldı. Sımsıkı sardı çocuğu. Aydın eve gidince resimlerine devam etti. Figürleri değişmeye başlamıştı. Çocuk, resimlerle<br />

    bir olay anlatıyordu. Ama ne? Bütün resimleri kırmızı ve siyahla boyamıştı.<br />

    Psikoloğun yanına gittiğinde onu bir sürpriz bekliyordu. İçerde küçük beyaz bir köpek vardı. Aydın köpeği görünce önce<br />

    gülümsedi ama sonra yüzünü korkuyla buruşturdu. Psikolog, çocuğun başını okşadı. Ve resimlerini yeniden verdi. Aydın sesini<br />

    koyuvermiş ağlıyordu şimdi. Psikolog, Aydın’ın yaptığı resimlerdeki çocuğun yüzüne Aydın’ın fotoğrafını yapıştırmıştı.<br />

    Psikolog resimdeki figürleri tek tek göstererek figürlerin adını söylüyordu: “Aydın… Köpek… Yabancı…”<br />

    Bunu sabırla tekrar etti. Nihayet Aydın da katıldı psikoloğa: “Aydın… Köpek… Yabancı…”<br />

    Psikolog derin bir oh çekti. Nihayet çocuğu konuşturabilmişti. Çocuğun hikâyesini de öğrendiler. Aydın izlediği bir film<br />

    sahnesinden çok etkilenmiş. Filmde bir köpeğin öldürüldüğünü görmüş, korkmuştu.<br />

    Aziz gözyaşlarını tutamayıp oğluna sarıldı. Bir yandan da söyleniyordu: Keşke bana her şeyi anlatsaydın oğlum. Keşke<br />

    anlatsaydın… Bu anne babadan saklanır mı?”<br />

    4


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL SANATLAR NEDEN ÖNEMLİDİR?<br />

    Merhaba arkadaşlar…. Bendeniz Görsel <strong>Sanatlar</strong> <strong>Defteri</strong>… Sizinle samimi bir arkadaşlık kurmak<br />

    istiyorum. Söze kendimi anlatmakla başlayayım.<br />

    Biliyorum ki çoğunuz görsel sanatlar dersini resim yapmaktan ibaret sanıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz.<br />

    Yanılıyorsunuz. Çünkü görsel sanatlar dersi resimle ilgili olmakla beraber sadece resim yapmak<br />

    demek değildir. Görsel sanatlar dersinin temel amacı size sanatı tanıtmak, sanat eserlerine<br />

    doğru bakmayı öğretmektir. Tabi bu arada sanat eseri üretmek için çalışmalar da yapacaksınız.<br />

    Fakat bu, görsel sanatlar dersi alan her öğrencinin bir ressam olacağı<br />

    anlamına gelmez.<br />

    Hadi hep birlikte “Görsel <strong>Sanatlar</strong> Dersi neden önemlidir?” sorusuna cevap arayalım.<br />

    Görsel sanatlar önemlidir. Çünkü bu derste renklerin anlamlarını ve nerde nasıl kullanılacağını<br />

    öğreneceksiniz. Bu, baktığınız bir resmi doğru değerlendirmenize katkıda<br />

    bulunacaktır. Ama elbiselerinizden tutun da evinizdeki ya da odanızdaki eşyaların renklerini<br />

    doğru seçmeye kadar geniş bir alanda faydalanacaksınız görsel sanatlardan.<br />

    Görsel sanatlar; Türk kültürünü, Türk kültürünün çeşitli dönemlerinde ortaya konan eserlerin<br />

    özelliklerini öğrenmenizi sağlayacaktır. Bu da geçmişinizle aranızda kuvvetli ve estetik bir bağ<br />

    kurmanıza yardımcı olur. Örneğin Mimar Sinan’ın bir eserinde eserin güzelliğinin yanı sıra dönemin kültürel,<br />

    siyasi ve ekonomik yapısını da görebilirsiniz. İsterseniz kendinizi bir yoklayın ve daha önce gördüğünüz<br />

    tarihi eserleri bir düşünün…<br />

    Görsel sanatlar, gördüğünüz her güzel şeyin bir sanat eseri olmadığını öğretir size. Böylelikle<br />

    bir üretim faaliyeti olan zanaat ile sanat arasındaki farkı kavramış olursunuz. Yani el<br />

    örgüsü güzel bir kazağın zanaat ürünü, aynı motifleri taşıyan bir tablodaki resmin sanat<br />

    eseri olduğunu kolaylıkla anlarsınız.<br />

    Görsel sanatlar dersinde güzellik kavramının belli bir ölçüsü olduğunu öğrenirsiniz.<br />

    “Güzellik kişiden kişiye değişmez mi?” dediğinizi duyar gibi oldum. Haklısınız, değişir<br />

    elbette. Ama ortak bir güzellik anlayışı vardır. Değişen şey belki “en” güzel, “daha” güzel<br />

    gibi değerlendirmelerdir. Güzelliğin bir ölçütü vardır ve bunu bize görsel sanatlar<br />

    öğretir. Görsel sanatlar bize güzelliği öğretirken bilimsel verilerden yararlanır. Yani sanatçılar<br />

    az ya da çok bilimsel yanları olan insanlardır. Mesela, ünlü ressam Leonardo<br />

    Da Vinci aynı zamanda bir matematikçi ve mimardır. Üstelik büyük bir ressam olmasını<br />

    matematiği iyi bilmesine, sayıların dilinden anlamasına borçludur. Sanat insanın ufkunu<br />

    genişletir.<br />

    Güzellik demişken… İnsanlık, tarih boyunca hep ‘daha güzel olanı’ aramıştır. Sanat bu<br />

    arayışın ürünüdür. Sözde, mimaride, müzikte, resimde hiç ara vermeden daha güzele doğru<br />

    bir ilerleme vardır. Tarihin akışı içinde güzellik anlayışları değişmiş olabilir ama güzellik<br />

    arayışı hiç kesintiye uğramamıştır. Heykellerdeki ve mimari yapılarda çağlara göre değişen<br />

    estetik anlayış bunun en güzel örneği değil midir? İsterseniz bir de trafikteki arabalara bakın. En güzel bulduğunuz arabalar en yeni<br />

    modellerdir. Çünkü güzellik anlayışı sürekli değişir.<br />

    Sorarım size; aldığınız ayakkabının, giyeceğiniz gömleğin güzel olmasını istemez misiniz? “Elbette isteriz.”<br />

    dediğinizi duydum sanki. Haklısınız; hepimiz, her şeyimizin güzel olmasını isteriz. Güzellik insanın<br />

    yaratılışında var olan bir özelliktir. Renklerin dilini ve uyumunu bilmeyen birinden güzel<br />

    giyinmesini bekleyebilir misiniz? “Ben renk uyumunu önemsemem.” demeyeceksiniz herhalde.<br />

    Öyleyse benimle sıkı bir dostluk kurmalısınız.<br />

    İnsanoğlu doğal varlıkların güzelliğini inceleyerek onlardaki güzelliğin sırrını keşfetmiştir: “Altın<br />

    Oran!” Gerçekten de bütün varlıkların doğal yapısı bu orana göre tasarlanmıştır. İnsanoğlu<br />

    “altın oran”ı<br />

    kendi eserlerine de yansıtmak istemiştir. Bu çaba sonucunda tasarım,<br />

    tasarımın ilke ve elamanları gibi teknik bilgilere ulaşılmıştır. Güzel<br />

    olanı üretmenin yollarını bulan insan, bu teknikleri hayatın<br />

    bütün aşamasında ve ürettikleri bütün ürünlerde uygulamıştır.<br />

    1905’te ölen Jules Verne’nin, insanoğlunun Ay yüzeyine ayak<br />

    basmasından 104 yıl önce Aya Yolculuk adlı bir roman yazmasını<br />

    başka türlü nasıl açıklayabilirsiniz?<br />

    Görsel <strong>Sanatlar</strong> Dersi size hayata doğru bakmayı ve gördüklerinizi<br />

    doğru anlamayı öğretecektir. Neye, nasıl bakacağımızın cevabı, görsel<br />

    sanat kurallarının içinde saklıdır. Sayfalarımı karıştırırsanız demek istediklerimi<br />

    en somut şekliyle bulabilirsiniz. Bakmanın, gördüklerimizi değerlendirmenin<br />

    ölçütleri görsel sanatların ilgileri arasındadır. Çağdaş psikolojide<br />

    dikkat dağınıklığı sorununun resim analizleri yöntemiyle ortadan<br />

    kaldırılmaya çalışıldığını biliyor muydunuz?<br />

    Derslerinizin konusunu gündelik hayatla ilişkilendirirseniz daha başarılı<br />

    olacağınızı biliyorum. İnanın bana görsel sanatlar dersinin içeriği<br />

    ve konusu size ve günlük hayatınıza hiç de uzak değil. Derste öğrendiklerinizi<br />

    günlük hayatınızla karşılaştırırsanız ne demek istediğimi<br />

    daha iyi anlayacaksınız. Yani sanatın güzellikten başka hedefleri de<br />

    vardır. Bir iki örnek vereyim mi? Eskiden İbni Sina sinir hastalarını sanatın<br />

    başka bir dalı olan müzik aracılığıyla tedavi edermiş. Günümüzde<br />

    de psikolog ve psikiyatrlar danışmanlığını yaptıkları çocukları daha<br />

    iyi anlayabilmek için çocuklara resim çizdiriyorlar. Neden mi? Çocukların<br />

    ruhsal durumları çizgileri kullanma biçimlerine, renk seçimlerine<br />

    yansıyor da ondan.<br />

    Yeri gelmişken şunu söylemeden geçemeyeceğim: Görsel sanatları<br />

    iyi anlarsanız bütün derslerde başarılı olabilirsiniz. “Ne alakası var?” mı dediniz? Durun da açıklayayım. Görsel sanatlar teknikleriyle<br />

    matematikte şekilleri ve sayıları daha iyi görüp daha doğru okuyabilirsiniz. Türkçede okuduğunuz bir metni zihninizde daha iyi canlandırabilirsiniz.<br />

    Fen bilgisinde bir bütünü oluşturan parçaları daha kolay görüp anlayabilirsiniz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.<br />

    Gelelim sizin ilgi alanınıza… Bilgisayar oyunlarının sadece bir yazılım mühendisliği olduğunu mu sanıyorsunuz? Oyunların tasarımlarındaki<br />

    karikatür, animasyon gibi görsel sanat etkilerini fark etmediniz mi?<br />

    Sanatsal anlatımlar duyguları harekete geçirmenin en etkili yoludur. Bayrakla ilgili sayfalar dolusu metin mi daha etkileyicidir yoksa<br />

    al bayrağın dalgalanan görüntüsü mü? Yeri gelmişken İstiklâl Marşı’mıza da değinelim. Kurtuluş Savaşı’nda Türk’ün ihtiyaç duyduğu<br />

    cesaret, ümit, özgüven, birlik beraberlik gibi duyguları sanata başvurmadan kırk bir cümlede anlatmak imkânsızdır. Oysa asıl mesleği<br />

    veterinerlik olan Mehmet Akif, bütün bu duyguları kırk bir mısralık şiiriyle Türk milletinin gönlüne ve zihnine nakşetmiştir. Sanatın<br />

    gücü ve duygular üzerindeki etkisi tartışılamaz. Herkes sanatçı olmak zorunda değildir. Fakat toplumda saygın bir yer edinebilmek<br />

    için sanattan anlamak şarttır.<br />

    Unutmayın sakın! Görsel <strong>Sanatlar</strong>ı anladığınızda hayatınız daha güzel olacak.<br />

    5x2=10<br />

    1+1=2<br />

    5


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.1. Görsel sanatlar çalışmalarını uygularken uygulama basamaklarını kullanır.<br />

    Bir sanatçının (mimar, ressam, grafiker, heykeltıraş, müzisyen, şair) düşüncelerini aktarma biçimi önemlidir. Sanat eserinin oluşum<br />

    süreci beyin fırtınasıyla başlar. Fikirleri sentezleme, tasarlama, eskiz yapma, detaylandırma ve görsel sanat çalışması oluşturma şeklinde<br />

    devam eder. Bu süreç görsel sanatlar uygulama basamakları olarak adlandırılır. Bir sanat eseri oluşturmak için bu basamakları<br />

    öğrenmeniz ve uygulamanız gerekir.<br />

    Uygulama basamakları görsel sanatlar alanında yapılan çalışmalarda kullanıldığı gibi farklı alanlarda ürün oluşturmak için de kullanılır.<br />

    Uygulama basamaklarını iyi anlamanız ve uygulamanız ortaya çıkacak ürünün ya da eserin etkisini arttıracaktır. Bu yüzden<br />

    uygulama basamaklarını tüm alanları içine alacak şekilde birlikte öğrenelim.<br />

    Beyin Fırtınası<br />

    Düşüncelere engel koymaksızın, önceden belirlenmiş kurallarla yapılan fikir üretme yöntemidir.<br />

    Bir ya da birkaç kişinin bir konudaki farklı fikirleri (anlamlı veya anlamsız) değerlendirip tartışarak<br />

    farklı çözüm yolları arama, ortaya koyma çabasıdır. Beyin fırtınası, yaratıcı düşünceyi geliştirmenin<br />

    etkili bir yöntemidir. Bu sırada ortaya atılan fikirler size ilk başta saçma gelebiilir. Ancak beyin fırtınasının<br />

    sonucunda mutlaka etkin bir çözüm bulunacaktır.<br />

    Beyin<br />

    Fırtınası<br />

    1<br />

    Fikirleri Sentezleme<br />

    Beyin fırtınasıyla ortaya çıkan çözüm önerilerini ya da fikirleri birlikte düşünerek yeni bir çözüm<br />

    önerisi, yeni bir fikir üretmek ya da varolan çözüm önerisini güçlendirmektir. İki farklı fikri bir arada<br />

    düşünerek yeni bir fikir ortaya atmak ya da varolan bir fikrin olumlu yönlerini daha da güçlendirmektir.<br />

    Görsel Sanat<br />

    Çalışması<br />

    Fikirleri<br />

    Sentezleme<br />

    2<br />

    Tasarlama<br />

    Bu basamakta birbirinden farklı düşüncelerin güçlü ve zayıf yönleri incelenir. Düşünülen ürün ya<br />

    da esere en uygun fikrin uygulanmasına karar verilir. Yapım aşamasının analiz edildiği basamaktır.<br />

    Projenin fikir olarak ortaya çıktığı aşamadır.<br />

    6<br />

    GÖRSEL<br />

    SANATLAR<br />

    UYGULAMA<br />

    BASAMAKLARI<br />

    Eskiz Yapma<br />

    Projenin soyut hâlden (yani düşünceden) somut hâle dönüştürüldüğü basamaktır. Düşüncelerimizin<br />

    kâğıt üzerine ana hatlarıyla aktarıldığı basamaktır. Bu aşama asıl projenin ön hazırlığıdır.<br />

    Eskiz, asıl çalışmanın ilk taslağıdır. Eskiz çalışması, projede hata yapma oranını düşürür. Eskiz, geliştirilebilir<br />

    bir imajı veya fikri grafik olarak kolayca göstermektir.<br />

    Detaylandırma<br />

    5<br />

    Tasarlama<br />

    3<br />

    Detaylandırma<br />

    Detaylandırma, taslak çizim (eskiz) üzerinde ışık ve gölge gibi ayarlamaların yapıldığı aşamadır.<br />

    Ana hatlarıyla hazırlanan taslak çizimlere gerçeklik kazandırma basamağıdır. Bu aşamada hazırlamayı<br />

    düşündüğümüz proje ya da resim, taslak olmaktan çıkıp gerçekçi bir görünüm kazanır.<br />

    Eskiz<br />

    Yapma<br />

    4<br />

    Görsel Sanat Çalışması<br />

    Beyin fırtınasıyla başlayan sürecin en son basamağıdır. Anlatılmak istenen düşüncenin en etkili<br />

    biçimde verildiği aşamadır. Projenin görsel ya da biçimsel formunun oluşturulduğu en son basamaktır.<br />

    Bu aşamada düşünce ya da fikir olarak başlayan çalışmalar görsel sanat çalışması olarak<br />

    biter.<br />

    6


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.1. Görsel sanatlar çalışmalarını uygularken uygulama basamaklarını kullanır.<br />

    Aşağıda farklı meslek dalları ile bu meslek dallarını görsel sanatlarla ilişkilendiren görseller birlikte verilmiştir. Bu<br />

    görselleri inceleyerek hangi mesleğin görsel sanatlarla nasıl bir ilişkisi olduğunu açıklayın. Uygulama basamaklarının<br />

    uygulama şeklini öğretmeniniz ve arkadaşlarınızla tartışıp sonucu defterinize yazın.<br />

    Yandaki görsellerden istediğiniz ikisini seçin. Seçtiğiniz görsellerde uygulanan görsel sanatlar uygulama basamaklarının benzerliklerini<br />

    ve farklılıklarını açıklayın. Uygulama basamakları hangi alanda nasıl uygulanmıştır? Çalışmalar nasıl geliştirilebilir?<br />

    Öğretmeniniz ve arkadaşlarınızla tartışıp sonucu defterinize yazın.<br />

    Beyin Fırtınası<br />

    001011001010100011000101000110010101010011100010100<br />

    00100101001001001001010010010010010100100<br />

    01010010100<br />

    10100100110011100101010100110001010010101011100101010100110001<br />

    01100<br />

    01010100010100101001001010 101001<br />

    00101100101010001100010100011001100<br />

    011001010101001<br />

    001001010010010010010010010010 01001010010100<br />

    1010010011001110010101010011000101001010101001100111001010100<br />

    1100010<br />

    0101010001010010100101100101010010101001010010110110<br />

    00101100101010001100010100011001010101001100011000101<br />

    00100101001001001001010010010010100101000100<br />

    101001001100111001010101001100010100101010111001<br />

    010101000101001010010110010101001<br />

    100<br />

    Fikirleri Sentezleme<br />

    Bilgisayar programcısı<br />

    Grafik tasarım<br />

    Makine mühendisi<br />

    Teknik çizim<br />

    Tasarlama<br />

    Eskiz Yapma<br />

    İnşaat mühendisi<br />

    Mimari çizim<br />

    Mimar<br />

    Mimari çizim<br />

    Detaylandırma<br />

    Elektronik mühendisi<br />

    Endüstriyel çizim<br />

    Çevre mühendisi<br />

    Çevre tasarımı<br />

    Görsel Sanat Çalışması<br />

    7


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Öğrendiğiniz çizgi türlerini kullanarak aşağıda verilen örnekleri, belirtilen çizgi türüne göre tamamlayınız.<br />

    Görsel sanatlar uygulama basamaklarını öğrendik. İncelediğimiz örneklerden de anlaşılacağı gibi bunlar sadece görsel sanatlar dersi<br />

    ile ilgili değildi. Bu basamakları oluşturmak, üretmek ve geliştirmek istediğimiz her alanda kullanmamız gerekir.<br />

    Şimdi düşüncelerimizi kâğıt üzerinde göstermemize yardımcı olan tasarım eleman ve ilkelerini ve bunları kullanmayı öğreneceğiz.<br />

    Tasarım elemanları: Çizgi, Renk, Doku, Değer (Valör), Şekil, Biçim (Form) ve Mekândır.<br />

    1. Çizgi: Genişliği ve derinliği olmayan geometrik şekildir. Nesnelerin etrafının çevrelenmesinde ve kenarlarının oluşturulmasında<br />

    kullanılır. Bir çizgi başka çizgilerle ya da yüzeylerle kombine edilerek çeşitli organizasyonlar oluşturulabilir. Çizgiler; zikzak, nokta,<br />

    dalgalı, spiral, dikey, yatay, diyagonal çizgiler olarak adlandırılır.<br />

    8


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Çizgi türlerini kullanarak istediğiniz tarzda çalışma yapabilirsiniz.<br />

    Öğrendiğiniz çizgi türlerini kullanarak aşağıda verilen örnekleri, belirtilen çizgi türünü kullanarak tamamlayınız.<br />

    9


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Birincil<br />

    Dersimizin en başından beri görsel sanatların sadece resim dersiyle ilgili olmadığını söylemiştik. Bunun en büyük kanıtı renk çarkının<br />

    1666 yılında fizikçi bir bilim adamı olan Newton tarafından bulunmasıdır. Daha da ilginci 1810 yılında Alman şair Goethe, “renkler teorisi”<br />

    tezinde renklerin insan ve insan psikolojisi üzerindeki etkisinden bahsetmiştir. Bugün kullandığımız renk çarkı bu temel üzerine<br />

    oluşturulmuştur. Yapacağımız görsel sanat çalışmalarında en büyük ve önemli detay renklerdir. Duygu ve düşüncelerimizi insanlara<br />

    anlatmanın en etkili yolu renklerin dilini kullanmaktır. Şimdi rengin ne olduğunu, nasıl oluştuğunu, renk türlerini, renk paletindeki<br />

    yerlerini öğrenelim. Hangi renklerin, hangi duyguları anlattığını inceleyelim. Etkili görsel çalışmalar yapmak için sık kullanılan renk<br />

    seçimlerinin nasıl yapıldığını görelim.<br />

    Renk: Işığın cisimlere çarpıp yansıyarak görme duyumuzda bıraktığı etkiye renk denir. Renkler ışık sayesinde oluşur ve insanda çeşitli<br />

    duygular uyandırır. Renkler ana, ara (ikincil), üçüncül veya sıcak, soğuk, açık ve koyu renkler olarak sınıflandırılır.<br />

    Birincil<br />

    İkincil<br />

    Üçüncül<br />

    Üçüncül<br />

    Üçüncül<br />

    İkincil<br />

    Üçüncül<br />

    Üçüncül<br />

    İkincil<br />

    Üçüncül<br />

    Birincil<br />

    Renk, ışığın yansımasıyla oluşur. Newton, cam prizmadan yansıyan ışığı inceleyerek<br />

    renklerin nasıl oluştuğunu keşfetmiş ve renk paletini bulmuştur. Eğer<br />

    bir ortamda ışık yoksa renk de yoktur. Siyah da bir renktir. Peki ya beyaz? Beyaz,<br />

    renk paletindeki tüm renklerin karışmasıyla oluşur. Yandaki dairenin orta noktası<br />

    beyazdır. Hemen altta ise siyah ve siyahın tonları görülmektedir.<br />

    Siyah, beyaz ve bu iki rengin karışımından elde edilen gri, nötr renklerdir. Ayrıca<br />

    bu iki rengin diğer renkler üzerinde farklı etkileri vardır. Koyulaştırmak istediğimiz<br />

    bir renge siyah, açmak istediğimize de beyaz ilave etmemiz gerekir.<br />

    ANA RENKLER<br />

    BİRİNCİL RENKLER<br />

    Mavi<br />

    Sarı<br />

    Kırmızı<br />

    Ana (birincil) renkler doğada saf olarak bulunur. Yandaki<br />

    şemada görüldüğü gibi ana renkler SARI, KIRMI-<br />

    ZI ve MAVİdir. Doğada ve çevremizde gördüğümüz<br />

    tüm renkler bu üç rengin karışımından oluşmuştur.<br />

    Ancak ana renkler herhangi bir karışımla elde edilemez.<br />

    Peki sıcak ve soğuk renkler nelerdir?<br />

    SARI, KIRMIZI, TURUNCU ve bunların karışımından elde edilen renkler (toplam 6<br />

    renk) sıcak renklerdir.<br />

    Soğuk renkler ise MAVİ, YEŞİL, MOR ve bunların karışımdan elde edilen (toplam<br />

    6 adet) renklerdir.<br />

    Renk çemberimizi ikiye ayırdığımızda solda kalan renkler SOĞUK, sağda kalanlar<br />

    SICAK renklerdir.<br />

    Yandaki renk çemberini incelediğimizde sıcak ve soğuk renkleri daha iyi anlamış<br />

    ve kavramış olacağız.<br />

    Bir şarkı yazmak için notalara, matematiksel işlem yapmak için formüllere ve rakamlara<br />

    ihtiyaç duyduğumuz gibi resim yapmak için de renklere ihtiyaç duyarız.<br />

    Renkler belli bir düzen ve denge içinde kullanılmalıdır.<br />

    SOĞUK RENKLER<br />

    SICAK RENKLER<br />

    1<br />

    ARA RENKLER<br />

    İKİNCİL RENKLER<br />

    Yeşil<br />

    1<br />

    Mavi<br />

    3<br />

    Sarı<br />

    2 2<br />

    Turuncu<br />

    2<br />

    1<br />

    Kırmızı<br />

    Mor<br />

    3<br />

    Şemada da görüldüğü gibi iki ana rengin karışımıyla<br />

    ara (ikincil) renkler oluşur. SARI ve KIRMIZI’nın karışımından<br />

    TURUNCU; SARI ve MAVİ nin karışımından<br />

    YEŞİL; MAVİ ve KIRMIZInın karışımından ise MOR elde<br />

    edilir.<br />

    Birincil<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    7<br />

    5<br />

    6<br />

    Birincil<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    7<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    7<br />

    7<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    5<br />

    6<br />

    Birincil<br />

    Yandaki renk çemberinde renk tonlarının koyudan (doygundan) açığa doğru sıralanışı<br />

    verilmiştir. Her rengin 1’den 7’ye kadar numaralandırılmış aralığı vardır. Bu numaralar<br />

    renklerin koyudan açığa doğru sıralanışını göstermektedir. Resimde duygu ve düşünceyi<br />

    renk tonlarını kullanarak aktarırız. Gökyüzüne baktığınızda mavinin tek bir ton olduğunu<br />

    gördünüz mü hiç? Peki ya parktaki çimenlerin yeşili? Ağaç yapraklarının ya da<br />

    dallarının tek tonda olduğunu... Göremezsiniz. Yaptığımız çalışmalarda da farklı renk<br />

    tonlarını kullanarak insanların zihninde uyanacak gerçeklik hissini arttırmış olacağız.<br />

    Renklerin şiddeti konusunda bilmemiz gereken bir diğer konu ise kontrasttır. Kontrast<br />

    bir rengin tonunun açılıp koyulaştırılmasıyla ilgilidir. Kontrastı ilerleyen bölümlerde<br />

    inceleyeceğimiz resimlerle daha iyi anlayacağız.<br />

    ARA RENKLER<br />

    ÜÇÜNCÜL RENKLER<br />

    3<br />

    Yeşil<br />

    1<br />

    Mavi<br />

    3<br />

    1<br />

    Sarı<br />

    2 2<br />

    Turuncu<br />

    2<br />

    1<br />

    Kırmızı<br />

    3<br />

    Mor<br />

    3<br />

    Renk çemberimizin oluşumunu tamamlayan üçüncül<br />

    renkler bir ana renk ile bir ara rengin karışımından<br />

    oluşur. Örneğin; MAVİ ile YEŞİL’in karışımından firuze<br />

    (camgöbeği) elde edilir. Renk çarkımızı oluşturan 12<br />

    (on iki) rengin 6 (altı)’sı üçüncül renklerdir.<br />

    Birlikte analiz ederek renk paletinin nasıl oluştuğunu anlamaya çalışalım: Renk paletinde 12 renk bulunmaktadır.<br />

    Ana renkler; doğada saf olarak bulunan ve karışımla elde edilemeyen üç renktir. Bunlar kırmızı, sarı ve mavidir. Doğada gördüğümüz<br />

    bütün renkler, bu üç ana renkten oluşmuştur.<br />

    Ara renkler üç tanedir. Ana renklerin karışımından elde edilir: Mor, (kırmızı+mavi), yeşil (mavi+ sarı) ve turuncu (kırmızı+sarı).<br />

    Üçüncül renkler 6 tanedir; bir ana rengin bir ara renkle karışımıyla elde edilir.<br />

    Renk paletinde verilen numaralar renklerin tonlarını gösteriyor. Çizeceğiniz resimde uygun tonları kullanarak etkileyici bir<br />

    renklendirme yapmış olursunuz. Çünkü resimde duygu ve düşünceyi aktarmanın en iyi yolu renkleri konuşturmaktır. Renkleri<br />

    konuşturmak! Her renk, insanda belli duygular uyandırır, yani her renk bizim için bir duygu ifade eder. Bu nedenle renkleri sıcak<br />

    ve soğuk renkler olarak ikiye ayırırız.<br />

    10


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    RENK HARMONİLERİ<br />

    TEK RENK HARMONİSİ<br />

    Görsel sanat çalışmalarında etkileyici ve başarılı bir çalışma yapabilmek için<br />

    doğru renklerin seçimi çok önemlidir. Renk seçimlerinde farklı renk harmonilerinden<br />

    yararlanılır. Bunların en başında tek renk harmonisi gelir. Tek renk<br />

    harmonisi yandaki renk paletinde de görüldüğü gibi bir resimde tek bir rengin<br />

    tonlarının kullanılmasıyla oluşturulur.<br />

    Tek Renk Harmonisi<br />

    - Sadece 1 renkten oluşur<br />

    - Güçlü bir atmosfer oluşturur<br />

    - Tek özneden oluşan görsellerde etkilidir.<br />

    Açık-Koyu Kontrastı<br />

    Sıcak-Soğuk Kontrastı<br />

    Aşağıda üç farklı görsel bulunmaktadır. Bu görsellerin ortak yanı üçünde de tek renk harmonisi kullanılmasıdır. Birinci görselde<br />

    ki çöl manzarası tamamiyle turuncu ve turuncunun tonlarından oluşmaktadır. İkinci görselde yeşille, koyudan açığa gidilerek<br />

    tek renk harmonisi oluşturulduğu görülmektedir. Üçüncü görselde deniz manzarasının mavi ve tonlarından oluşturulduğu<br />

    görülmektedir. Bu üç görseli de tek renk harmonisine başarılı birer örnek olarak verebiliriz. Artık siz de gördüğünüz resimleri<br />

    rahatlıkla yorumlayabilirsiniz.<br />

    Açık-Koyu Kontrastı<br />

    RENKLERİN ANLAMLARI<br />

    Renkler sadece göze mi hitap eder? Renklerin anlamı var mıdır? Elbette renkler sadece göze hitap etmez, duygularımızı ve psikolojimizi<br />

    de etkiler. Her rengin taşıdığı bir anlam vardır. Bu anlamlar neredeyse tüm dünyada birbirine yakın olmakla birlikte bazı ülkelerde<br />

    bir renge farklı anlamlar yüklenmektedir.<br />

    Renklerin anlamları<br />

    1- Beyaz: Saflığı, temizliği ve istikrarı ifade eder.<br />

    2- Siyah: Çoğu ülkede matemi temsil etmekle birlikte gücü ve tutkuyu da ifade eder.<br />

    3- Mavi: Sonsuzluğu ve özgürlüğü, iletişim ve rahatlığı ifade eder.<br />

    4- Yeşil: Doğallığın ve huzurun simgesidir.<br />

    5- Kırmızı: Canlılık ve dinamizmin rengidir. Ataklık, azim ve kararlılığı ifade eder.<br />

    6- Sarı: En parlak ve dikkat çekici renktir. Neşe, zekâ, incelik ve pratikliği ifade eder.<br />

    7- Mor: Asalet, lüks ve itibarın simgesidir.<br />

    8- Pembe: Neşe, güven ve rahatlığı ifade eder.<br />

    9- Turuncu: Sonsuzluk, otorite ve verimliliği ifade eder.<br />

    10- Kahverengi: Toprağın ve doğallığın simgesidir.<br />

    11- Gri: Alçak gönüllülüğü ve dengeyi ifade eder.<br />

    Sıcak-Soğuk Kontrastı<br />

    BENZER RENK HARMONİSİ<br />

    Benzer renk harmonisi renk çarkında yan yana bulunan renklerin birlikte kullanılmasıyla<br />

    oluşturulur. Benzer renk harmonisi:<br />

    - Genellikle doğada görülür.<br />

    - Gözleri yormaz<br />

    - Renkler birbirine yakın olduğundan baskın renk belirlenip diğer renkler destekleyici<br />

    olarak kullanılır. Her renk aynı oranda kullanılmaz. Yani hâkim renk<br />

    belirlenir, diğer iki renk ona yardımcı renkler olarak kullanılır. Bir manzara resmi<br />

    yaparken hâkim renk olarak maviyi seçtiğinizi varsayalım. Maviyi ve tonlarını<br />

    diğer iki renge göre daha fazla kullanırken diğer renkleri de net tonlarıyla<br />

    kullanmalısınız.<br />

    Aşağıdaki görsellerde manzara resimleri görüyorsunuz. Bu resimlerin ortak özelliği benzer renk harmonisi kullanılarak oluşturulmalarıdır.<br />

    Resimlerin hepsini benzer renk harmonisine başarılı birer örnek olarak gösterebiliriz.<br />

    Acaba bundan sonra güneşin doğuşunu ya da batışını izlerken ortaya çıkan benzer renk harmonisini farkedebilecek misiniz?<br />

    Görsel sanatlar çalışmalarında renkleri anlamlarına göre kullanmanız, çalışmalarınızın daha etkileyici ve anlaşılır olmasına büyük<br />

    katkı sağlayacaktır.<br />

    11


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Buraya kadar öğrendiklerimizi gözden geçirelim: Renk... Renklerin değerleri, tonları... Renk harmonileri ve nasıl kullanıldıkları...<br />

    Renklerin anlamları ve psikoloji üzerindeki etkisi...<br />

    Aşağıdaki resimleri renklerin dilini kullanarak tek renk harmonisine uygun olarak boyayın.<br />

    Aşağıdaki resimleri renklerin dilini kullanarak benzer renk harmonisine uygun olarak boyayın.<br />

    12


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır. 5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Biçim (Form): Tasarım öğelerinin birbirine göre yerleşimidir. Materyal üzerindeki şekillerin birbirleriyle ilişkisi form oluşturur ve anlamlı<br />

    kompozisyonlar meydana getirir. Şekiller arasında büyük boşluk bırakılması gözü yoracağından görsel etki azalır. Görseller,<br />

    gözün rahatlıkla kavrayabileceği formda hazırlanmalıdır.<br />

    Doğada var olan her cismin ve varlığın geometrik bir formu vardır. Geometride yüzeyler ve cisimler iki zıt uç arasında dizilmiştir. Bu<br />

    iki zıt uç, üçgen ve dairedir. Tüm şekiller bu iki zıt uç arasında uyumlu bir sıralama takip eder. Formlar; iç bükey form, dış bükey form,<br />

    negatif form ve pozitif form olarak adlandırılır. Aşağıda form çeşitleri ve tanımları verilmiştir. Bu tanımları öğretmeniniz ve arkadaşlarınızla<br />

    tartışıp örnekleri defterinize yazın.<br />

    İç Bükey: Yüzeyinde düzgün ve pürüzsüz bir çukur bulunan bir geometrik cismin şekline<br />

    iç bükey denir.<br />

    ÖRNEKLER:<br />

    Doku nedir?<br />

    Doğadaki tüm varlıkların görme, dokunma gibi duyularla algılanabilen; iç yapılarını dışa vuran yüzeysel özelliklerine doku denir. Her<br />

    varlığın kendine özgü bir yapı oluşumu vardır. Bu yapı oluşumu varlığı diğerlerinden ayırt eden özelliğidir. Dokuları doğal ve görsel<br />

    dokular olarak iki grupta inceleyebiliriz.<br />

    Canlı, cansız tüm doğal varlıkların gerçek dış yapılarına doğal doku denir. Doğal doku<br />

    doğrudan dokunma duyumuza etki eder. Doğadaki her varlığın kendine özgü bir doğal<br />

    dokusu vardır. Ağaçların, çiçeklerin, kozalakların, taşların ve hayvanların dış görünüşlerindeki<br />

    yüzey oluşumları doğal dokudur. Doğal dokular; birbirine benzeyen,<br />

    birbirlerini tamamlayan birim elemanlarının belli bir düzende art arda tekrarlarıyla<br />

    oluşur.<br />

    Doku<br />

    İç bükey form<br />

    Dış Bükey: Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin durumda olan bir geometrik cismin şekline dış<br />

    bükey denir.<br />

    ÖRNEKLER:<br />

    Görsel dokular, gözle görülür ve algı yoluyla kavranır. İki boyutlu yüzey üzerinde<br />

    (nokta-çizgi, açık-koyu ve renkle) oluşturulan dokulara “Görsel Doku” denir. Gerçek<br />

    dokular gibi etkileri vardır. Görsel dokuların hacim etkisi, yüzeydeki girinti çıkıntıları<br />

    sadece gözle algılanır. Düz yüzey üzerinde görüntü olarak doku etkisi verir. Herhangi<br />

    (üç boyutlu) bir cismin, iki boyutlu görüntüsü kâğıda aktarılırken yüzeydeki pürüzler<br />

    bir takım taramalar ve noktalar yardımıyla belirtilir. Resimde belirtilen bu doku, sadece<br />

    görsel olarak algılanan yapay bir dokudur. Resme el ile dokunulduğunda o cismin<br />

    yüzeyinde doku etkisi hissedilmez. Gözle bakıldığında o cismin yüzeyindeki pürüzler<br />

    oldukça iyi anlaşılır.<br />

    Doku<br />

    Aşağıdaki görselleri inceleyin. Dokularının doğal doku mu yoksa görsel doku mu olduklarını belirtin. Bu dokuların sizde uyandırdığı<br />

    hisleri defterinize yazın.<br />

    Dış bükey form<br />

    Negatif Form: Konunuzu gösteren veya çevreleyen tuval veya arka plandır. Negatif alanın<br />

    beyaz veya tamamen boş olması gerekmez.<br />

    ÖRNEKLER:<br />

    Negatif form<br />

    Pozitif Form: Sanattaki veya konudaki eylemdir. Bu aslında boşluğa çizdiğiniz, boyadığınız<br />

    nesne veya boşluğun yarattığı şekildir.<br />

    ÖRNEKLER:<br />

    Pozitif form<br />

    17


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır. 5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Tasarım ilkelerinden çizgi, renk, form ve dokuyu öğrendik. Şimdi de diğer tasarım elemanlarını inceleyelim:<br />

    Aşağıdaki resimleri inceleyiniz. Verilen resimlerde tasarım elemanlarından hangilerinin kullanıldığını belirleyin. Kullanılan tasarım<br />

    elemanının resmi nasıl etkilediğini defterinize yazın.<br />

    V<br />

    Va<br />

    (Valör)<br />

    (Va<br />

    Değer<br />

    Değer (Valör): Değer, Fransızca valeour kelimesinin Tükçe karşılığıdır. Değer, imgenin<br />

    (nesnenin) renklerinin açıklığı ya da koyuluğudur. Aynı zamanda imgenin<br />

    (nesnenin) kendi bölümleri arasındaki renk açıklığı ve koyuluğu olarak da kullanılır.<br />

    ekâ<br />

    k<br />

    (Espas)<br />

    (Esp<br />

    Mekân<br />

    Mekân: Bir nesnenin ya da formun kapladığı alanı ifade eder. Mekânı anlamlandıran<br />

    şey mekân içinde yapılan tasarımlardır. Mekân boşluk (negatif alan) ve<br />

    doluluk (pozitif alan) olarak iki grupta incelenir. Bir resim çalışmasında boşluğun<br />

    çok olması detayların görünürlüğünü azaltır. Boşluğun az olması nesnelerin ve<br />

    detaylarının görünürlüğünü arttıracaktır. Dolu (pozitif) alan, tasarımdaki nesneler<br />

    veya elemanların kapladığı alandır. Boş (negatif) alan, tasarıma denge sağlayan<br />

    önemli bir görsel unsurdur. Aşağıdaki resimleri inceleyerek mekânda boşluk<br />

    ve doluluk kavramlarını daha iyi kavramış olacağız.<br />

    Şekil<br />

    Şekil: Çizgilerle çevrilerek ya da kenarları tanımlayan renk ve değer değişiklikleriyle<br />

    oluşturulur. Şekil, organik veya geometrik olarak ikiye ayrılır. Organik<br />

    şekiller doğal varlıkların şekilleridir. Bunların anahatları düzensiz, asimetriktir.<br />

    Geometrik şekiller, kareler, dikdörtgenler, daireler, küpler, küreler, koniler vb. dir.<br />

    18


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Siz de aşağıda kendi renk çemberinizi oluşturun.<br />

    Yukarıda Sultan Ahmet Camii’nin fotoğrafı bulunmaktadır. Fotoğrafın bütününe dikkatle bakarak eserin tasarım ilkelerini belirleyin.<br />

    Sizce yukarıdaki görselin tasarımını olumsuz etkileyen ögeler nelerdir? Eserin sizde uyandırdığı duyguları açıklayın.<br />

    19


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır. 5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Bütünlük<br />

    Tasarım elemanlarını ve neler olduğunu öğrendik. Bunları etkili bir biçimde kullanmak için tasarım ilkelerine ihtiyacımız var. Tasarım<br />

    ilkeleri sadece görsel tasarım alanında kullanılmaz. Uygulama basamaklarında olduğu gibi tüm yazılı, görsel ya da yapısal çalışmalarda<br />

    kullanılır. Resim, heykel, mimari, endüstri gibi... Şimdi de tasarım ilkelerini öğreneceğiz. Tasarım ilkeleri; bütünlük, oran, denge,<br />

    zıtlık, örüntü ve vurgudur. Kısa tanımlarını yaparak bu ilkeleri örnekler üzerinde inceleyelim.<br />

    Tasarım ilkelerinden bütünlük; çalışmada çizgi, renk, doku gibi elemanların birbirleriyle<br />

    uyum içinde kullanılmasıdır. Bütünlük ilkesi çalışmalarımızın bir bütün olarak anlam kazanmasını<br />

    sağlar. Bütünlüğü olmayan bir çalışma gözü yorar ve insanlar üzerinde rahatsız<br />

    edici bir etki uyandırır. Bütünlük ilkesini benzer ögeleri bir bütün içerisinde vererek görseldeki<br />

    farklı objeleri öne çıkarmak için de kullanırız.<br />

    Tasarımda Denge Nedir?<br />

    Tasarımın temel ilkelerinden biridir. Denge; nesnelerin, renklerin, dokuların ve boşlukların görsel ağırlıklarını uyumlu hâle getirmek<br />

    ve kompozisyona ahenkli bir görünüm kazandırmaktır. Tasarımda her şey, farklı ögeleri kullanarak görsel ve psikolojik dengeye ulaşmakla<br />

    ilgilidir.<br />

    Görsel Ağırlık<br />

    Fiziksel ağırlık, yer çekiminin bir nesneye uyguladığı kuvvetin bir ölçüsüdür. Ancak tasarım öğeleri gibi iki boyutlu nesneler kütleye<br />

    sahip değildir. Bu nedenle herhangi bir fiziksel ağırlığı yoktur. Görsel ağırlık, bir tasarım elementinin dikkat çekmek için uyguladığı<br />

    kuvvetin bir ölçüsüdür. Bir tasarım elementi ne kadar dikkat çekiyorsa görsel ağırlığı o derece büyük olur. Görsel ağırlık vurgu ile<br />

    sağlanır.<br />

    Görsel Yönlendirme<br />

    Görsel yönlendirme; izleyicinin gözünü istediğiniz bir noktaya yönlendirmekle ilgilenir. Görsel yönlendirme, görselin gücünün hissedilen<br />

    yönüdür. Görsel ağırlık gibi kompozisyonun belirli kısımlarını göstermeye çalışır.<br />

    Denge çeşitleri<br />

    Denge çeşitleri simetrik, asimetrik ve dairesel (merkezi) denge olmak üzere üç ana başlık altında incelenir. Çalışmalarınızda dengeyi<br />

    renkler, çizgiler, şekiller formlar ve biçimler aracılığıyla sağlayabilirsiniz. Dengeyi oluşturmak için aynı renk kontrastlarını, benzer ya<br />

    da farklı şekilleri kullanabilirsiniz. Denge, ögelerin yerleşimiyle sağlandığı gibi tasarım ilkeleri kullanılarak da sağlanabilir.<br />

    Hareket<br />

    İzleyicinin gözü, tasarım yüzeyinde belli bir yönde hareket eder. Bir tasarımda yer alan ögeler<br />

    (çizgi, ton, leke, doku gibi) kopukluk yaratmadan geçişler yapabilir. Bu, görsel devamlılığın<br />

    sağlanması demektir. Görsel devamlılık, beraberinde görsel ritmi de sağlayacaktır.<br />

    Hareket duygusu yaratan görsel ritimler optik devamlılık oluşturur. Tasarımda hareketlilik;<br />

    süreklilik, akıcılık, etkileyicilik ya da bilinçli tekrarlar aracılığıyla oluşturulur.<br />

    Simetrik<br />

    Aynı görsel ögelerin eşit yerleşimine simetrik denge denir. Karşılıklı denge yani eşitliktir.<br />

    Genellikle dikey, yatay ve eğik eksende sağlanan simetri; renk, biçim, doku ve değer gibi<br />

    ögelerin benzer biçim ve konumda yerleştirilmesi ve tekrarlanmasıyla oluşturulur. Simetrik<br />

    bir görsel çalışma denge merkezinden ikiye bölündüğünde her bir yarısı diğerinin kopyası<br />

    (aynadaki yansıması) gibi görünür.<br />

    Zıtlık<br />

    Herhangi bir ortak yanı ya da benzer niteliği olmayan cisimler arasında ilgi kurmak güçtür.<br />

    Bu durumda cisimler birbirine yabancı ve ilgisiz kalır. Cisimler arasında ilgi kurulamayınca<br />

    ortaya çıkan uyuşmazlık ve kargaşa göze çarpar. Bu durumlarda ilgi, zıtlık ilkesiyle kurulmaya<br />

    çalışılır. Zıtlık; görselde büyüklük küçüklük, kalınlık incelik, açıklık koyuluk gibi zıt<br />

    kavramların bir arada kullanılmasıdır. Zıtlık; biçim, renk, doku, değer, ölçü, yön, aralık gibi<br />

    tasarım elemanlarıyla verilir.<br />

    Asimetrik<br />

    Asimetrik dengede simetri ve ayna görüntüleri yoktur. Biçim, renk ve doku gibi ögelerin<br />

    serbest yerleşiminden oluşur. Simetrik dengeye göre daha özgür ve yaratıcıdır. Asimetrik<br />

    denge eşitsizlik üzerine kurulan bir dengedir. Simetrik ve asimetrik denge için kullanılan<br />

    unsurlar; boyut, değer, renk, doku, miktar ve yönlendirmedir.<br />

    Örüntü<br />

    Bir düzen ve yineleme (tekrar) içindeki iki ya da üç boyutlu nesneler topluluğudur. Örüntü,<br />

    tasarım elemanlarının planlı ya da rastgele tekrarlar biçiminde yerleştirilmesiyle oluşturulur.<br />

    Yüzeylerin ya da resimlerin kalitesini arttırmak için kullanılır.<br />

    Vurgu<br />

    Vurgu; renk, doku, ton, çizgi gibi unsurlardan birinin ön plana çıkarılmasıdır. Tasarımda<br />

    izleyicinin dikkatini ve ilgisini çekebilmek için vurgudan yararlanmamız gerekir. Eğer tasarımda<br />

    vurgu ögesinden yararlanılmak isteniyorsa, tasarımcı bunu iyi bir şekilde planlamalıdır.<br />

    Unutmayın! Her şeyin vurgulandığı bir tasarım hiç bir şeyin vurgulanmadığı bir<br />

    tasarımdır.<br />

    Dairesel (Merkezi)<br />

    Dairesel (merkezi) denge, görsel ögelerin ortak bir merkezden yayılmasıdır. Güçlü bir odak<br />

    noktası oluşturmak için oldukça kolay ve etkili bir yöntemdir. Şekillerin ve biçimlerin belli<br />

    bir tekrar prensibine göre yerleştirilmesi simetrik dengeyle benzer. Ancak buradaki yerleşim<br />

    dairesel olarak gerçekleşir.<br />

    20


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Yanda TAC MAHAL’i görmekteyiz. Bu mimari tasarımda gözümüzü<br />

    tırmalayan hiçbir öge bulunmamaktadır. Bunun sebebi tasarım ilkelerinden<br />

    denge, ritim, birlik ve çeşitliliğin bu mimaride eksiksiz olarak<br />

    kullanılmış olmasıdır. Denge ilkesine göre baktığımızda havuzun bir<br />

    denge çizgisi gibi Taç Mahal’i tam ortadan simetrik olarak ikiye böldüğü<br />

    görülmektedir. Kümbetlere baktığımızda ritim ilkesinin kullanıldığı;<br />

    kumbetlerin sağdan sola, soldan sağa bir ritim içerisinde olduğu görülmektedir.<br />

    Birlik ilkesini Taç Mahal’in yapısının oval olmasından anlayabiliriz.<br />

    Taç Mahal örneğinden de anlaşıldığı gibi tasarım elemanları<br />

    ve ilkeleri sadece resim sanatında değil diğer alanlarda da kullanılabilir.<br />

    5.1.7. Görsel sanat çalışmalarını oluştururken sanat elemanları ve tasarım ilkelerini kullanır.<br />

    Yandaki görselleri inceleyin. Hangi görselin, hangi denge çeşidi (simetrik, asimetrik, dairesel (merkezi)) kullanılarak yapıldığını ve<br />

    görseldeki denge hissinin nasıl sağlandığını defterinize yazın. Bu çalışmalarda kullanılan renkleri, renk türlerini ve renk harmonilerini<br />

    açıklayınız.<br />

    Simetrik<br />

    Asimetrik<br />

    Dairesel (Merkezi)<br />

    21


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.2. Görsel sanat çalışmalarında mekân olgusunu göstermek için ölçü ve oran kullanılır.<br />

    Görsel sanat çalışmalarında oluşturulan kompozisyon bulunduğu ortama, zamana, ölçülere ve oranlara uygun olmalıdır. Bu, çalışmanın<br />

    algılanabilirliğini ve etkisini arttırır. Yan yana bir insan ve bir ağaç resmi çizdiğinizi düşünün. Çiziminizde insan ve ağacın aynı<br />

    boyda olması resmin inandırıcılığını ve gerçeklik algısını azaltır.<br />

    Çalışmalarımızda gerçeklik olgusunu yakın uzak, büyük küçük ilişkilerini kullanarak oluşturabiliriz. Aşağıdaki tanımları ve resimleri<br />

    öğretmeniniz ve arkadaşlarınızla tartışıp konuyu daha iyi anlayabilirsiniz.<br />

    5.1.2. Görsel sanat çalışmalarında mekân olgusunu göstermek için ölçü ve oran kullanılır.<br />

    Ölçü<br />

    Ölçü; bir nesne, cisim ya da varlığın algılanıp sınıflandırılabilmesi için kullanılan birimdir.<br />

    Örneğin bir cismin ağırlığını ölçmek için kilogram, uzunluğunu ölçmek için metre, santimetre,<br />

    hacmini ölçmek için litre gibi ölçü birimleri kullanılır. Tasarımda objelerin gerçek<br />

    ölçüleri orantılı kullanılmalıdır. Tasarımlarımızın boyutlandırılmasında insan ölçüsü ön<br />

    şarttır. Bu sebeple boyutlandırmada insan model olarak kullanılır. Tasarımlarda ölçü büyüdükçe<br />

    algılama düzeyi ve etkileyicilik artar. Cismin büyük ölçülerde çizilmesi yakınlığı,<br />

    küçük ölçülerde çizilmesi ise uzaklığı ifade eder.<br />

    Oran<br />

    Yapılan çalışmalarda anlatılan olayın ya da varlığın insanların zihninde canlanması ve<br />

    kavranması için oran kullanılır. Oran büyük, küçük, yakın, uzak hislerini uyandırmak için<br />

    kullanılır. Oranlama için ya iki farklı varlığa ya da aynı varlığın farklı iki parçasına ihtiyaç<br />

    duyulur.<br />

    Yukarıdaki iki görseli oran ve ölçü kavramları açısından inceleyin. Size hissettirdiklerini defterinize yazın.<br />

    Yanda Avustralyalı heykeltıraş Ron Mueck’in balmumundan<br />

    yapmış olduğu heykel yer almaktadır. İki resimde de aynı heykel<br />

    vardır. Önce soldaki resmi inceleyin! Heykelin büyüklüğü<br />

    hakkında bir fikriniz oldu mu? Eğer bu heykelin ölçüleri hakkında<br />

    bilgi sahibi olmak istiyorsanız bir de sağ taraftaki resmi<br />

    inceleyin.<br />

    Orta<br />

    Küçük<br />

    Yandaki üç ağaç resmini incelediğimizde büyük, orta, küçük<br />

    boylardaki ağaçlar görüyoruz. Büyük ağaç baktığımız açıdan<br />

    en yakın ağaç; ortadaki ağaç orta mesefade, küçük ağaç ise<br />

    baktığımız noktaya göre en uzak ağaç olarak algılanmaktadır.<br />

    Büyük<br />

    Yandaki resimde hem ölçü hem de oran birlikte verilmiştir. İnsanın<br />

    ağaca göre, köpeğin ise insana göre daha küçük olduğu<br />

    görülmektedir. Ay’ın ise neredeyse ağaçla aynı boyutta olduğu<br />

    algılanmaktadır. Ay aradaki mesafeden dolayı ağaçtan birazcık<br />

    daha büyükmüş gibi görünmektedir.<br />

    22


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    Zaman, mekân, büyüklük, küçüklük, yakınlık, uzaklık gibi olguların kullanımını ve bu olguların görsel sanat çalışmalarımıza kattığı<br />

    gerçeklik hissini öğrendik. Gerçeklik hissi perspektifle de verilebilir. Şimdi de perspektif konusunu öğrenecek ve örnekler üzerinden<br />

    tartışacağız. Üç boyutu kâğıt üzerinde iki boyuta indirme tekniğine perspektif denir. Perspektif, üç boyutlu dünyadaki derinlik ve<br />

    uzaklık hissini iki boyuta indirmemizi sağlar. Perspektif mimarlar, mühendisler ve ressamlar tarafından kullanılan bir tekniktir.<br />

    Perspektif Kuralları:<br />

    - Cisimler uzaklaştıkça gerçekte olduğundan daha küçük görünür.<br />

    - Yakındaki cisimler uzaktaki cisimlere göre daha büyük ve daha detaylı görülür.<br />

    - Yakındaki cisimlerin renkleri, uzaktaki cisimlerin renklerinden daha berlirgin ve nettir.<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    KIRMIZI<br />

    SARI<br />

    MAVİ<br />

    TURUNCU<br />

    Perspektif unsurları; ufuk çizgisi, bakış açısı ve kaçış çizgileridir. Yandaki<br />

    görseli inceleyelim. Baktığımızda bize yakın ağaçların diğer<br />

    ağaçlara göre daha büyük görünmesi ve ağaçların bizden uzaklaştıkça<br />

    küçük görünmesi dikkat çeker. İlk ağacın yaprakları ve dallarındaki<br />

    detaylar daha net görülür. Diğer ağaçlardaki detayların görünürlüğü<br />

    ağaçlar uzaklaştıkça azalmaktadır.<br />

    Resimdeki nesneler ufuk çizgisine yaklaştıkça küçülür ve sonunda<br />

    kaybolur. Çizgi ve hava (renk) perspektifi olmak üzere iki çeşit<br />

    perspektif vardır. Çizgi perspektifi genellikle mimari ve mühendislik<br />

    çizimlerinde kullanılır. Hava perspektifi ise genellikle ressamlar tarafından<br />

    kullanılır.<br />

    YEŞİL<br />

    MOR<br />

    Yukarıdaki renk tablosunu inceleyelim. Tabloda renklerin hava perspektifinden etkileniş durumlarına göre aldıkları görünümler<br />

    gösterilmektedir. Hava perspektifinden etkilenme durumuna göre kırmızının soluklaştığı ve giderek açık mavi bir renk<br />

    aldığı görülmektedir. Bu tabloda dikkat etmemiz gereken şey bütün renklerin hava perspektifinden etkilenmesidir. Bu renkler<br />

    giderek soluk mavi olarak algılanır.<br />

    Bu bölümde hava perspektifini öğrenecek ve örnekler üzerinde<br />

    yorumlayacağız. Hava perspektifi genellikle manzara resimlerinde<br />

    kullanılır. Hava perspektifinde yakındaki şekiller daha belirgin ve<br />

    ayrıntılı görünür. Uzaktaki şekiller ise ayrıntılı görünmez ve cismin<br />

    görüntüsü giderek küçülür. En uzaktaki şekiller sadece silüet şeklinde<br />

    görünür. Cisimler uzaklaştıkça renkleri solar ve mavimsi bir<br />

    görünüm kazanır. Bu, uzaktaki şekillerle gözümüz arasında çok fazla<br />

    hava olmasındandır. Yakındaki şekiller için hava perspektifinde<br />

    daha koyu, ortadakiler için daha yumuşak renkler kullanılır. Uzaktaki<br />

    cisimler, açık renkler ve mavinin tonlarıyla gösterilir.<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    Yandaki görseli inceleyin. Görsel renk harmonilerinden tek renk<br />

    harmonisini hatırlattı mı size? Hava perspektifine güzel bir örnek...<br />

    Yakındaki dağların detayları görünürken uzaktaki dağlar sadece silüet<br />

    şeklinde görünüyor. Uzaktaki dağlar da yakındaki orman manzarasında<br />

    olan yeşil renkler neredeyse yok denecek kadar az.<br />

    Bu görselde hava perspektifi başarılı bir şekilde uygulanmıştır.<br />

    Hoca Ali Rıza’nın “Çubuklu Sırtlarından Boğaza Bakış” isimli çalışmasını inceleyelim. Bu çalışma hava perspektifine örnek olarak<br />

    gösterilebilir. 1 numaralı kesitte uzaklaştıkça araya giren havanın yoğunluğundan dolayı gökyüzünün maviliğinin daha açık<br />

    bir renk aldığı görülüyor. 2 numaralı kesitte aradaki mesafeden dolayı yelkenlinin boyutu çalıdan daha küçük görülüyor. Ayrıca<br />

    aslı beyaz olan yelkenlinin rengi açık mavi tonlara dönüşmüştür. En yakındaki ağacın detayları net olarak algılandığı hâlde<br />

    yelkenlinin sadece ana hatları görülmektedir. 3 numaralı kesitte görülen ağaç dalının rengi ve diğer detayları oldukça belirgin.<br />

    Ayrıca ağaç dalı o kadar büyük ki arkasındaki her şeyi gizliyor.<br />

    Yamaçların sadece ana hatları görülürken detayları farkedilmiyor. Aslında yeşil olan yamaçların rengi aradaki mesafeden dolayı<br />

    mavileşmiştir. Hava perspektifi ile sağlanan bu göz yanılsamaları resimde gerçeklik hissini doğurmuştur.<br />

    23


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    1<br />

    2<br />

    3<br />

    4<br />

    Öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda İbrahim Çallı’nın yukarıdaki “Zeybekler” isimli tablosunu inceleyin. Hava perspektifinin<br />

    resimdeki etkisini ve bu etkiyi oluşturmak için sanatçının hangi yöntemlere başvurduğunu açıklayın. Renklerin kullanılış biçimlerini<br />

    arkadaşlarınızla tartışın ve ulaştığınız sonuçları yazın.<br />

    24


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır. 5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    MISIR TARLASI<br />

    Sabahtan öğleye kadar aralıksız çalışmışlardı. Ağustos sıcağı dayanılır gibi değildi. Sıcaktan korunmak için kadın, erkek<br />

    bütün işçiler sımsıkı giyinmiş, hepsi yüzlerini yağlıkla sarmıştı. Böylelikle terleri kolayca buharlaşmıyor, vücutları uzun süre<br />

    serin kalıyordu. Salih, doğrulup bir karısına bir ağacın gölgesinde oynayan oğlu Sinan’a baktı. Şefkatle karısına seslendi:<br />

    - Kezban, sen git çocukla ilgilen biraz. Hem azıcık dinlenirsin.<br />

    Kezban ağrıyan beline yaslanarak doğruldu. Sinan topladığı çiçeklerle oynuyordu. Kezban elindeki tepeleme dolu mısır sepetini<br />

    kocasının önüne bırakıp üstünü başını silkeledi. Yüzünü açtı. “Oh be, dünya varmış!” diye geçirdi içinden. “Neredeyse<br />

    havasızlıktan boğulacakmışım.”<br />

    Ağacın gölgesindeki su testisini Salih’e götürdü. Sinan’ın karnını doyurdu. Sonra yanına oturduğu oğluyla sohbete başladı.<br />

    Usluydu, olgundu ama yine de çocuktu Sinan. Kezban, oğlanı konuşturmak için üst üste sorular soruyordu:<br />

    - Ne yaptın bakalım Sinan, sıkıldın mı tek başına?<br />

    - Tek başına değildim ki ana!<br />

    - De bakayım, kim vardı yanında?<br />

    - Karıncalar vardı, bir de kelebekler… Ha sonra bir de eşek arısı geldi.<br />

    - Korktun mu arıdan?<br />

    - Korkar mıyım hiç? Baksana koca adam oldum ben ana. Tarlada sizin yanınızda çalışmaya da gelecektim…<br />

    Kezban gülerek baktı oğluna:<br />

    - Gelecektin de niye gelmedin?<br />

    - Babam “Sen testiyi bekle, suyumuzu kuşlar içmesin” dedi. Ben de bekledim.<br />

    Kezban oğlunu kucağına alıp öptü. Derin bir sevgiyle mırıldandı:<br />

    - Aferin benim aslan oğluma! Büyümüş de su testisini bekler olmuş.<br />

    - Büyüdüm ya!<br />

    Sinan’ı kucağından indirirken Kezban’ın gözleri kocasına takıldı. Adam bitkindi, Kezban hayıflandı: “Salih, yedi köyün yiğidi<br />

    Salih… Sen bu hâllere düşecek adam mıydın?” Sonra mısır tarlasında gezdirdi gözlerini. Ağustos sıcağında bir lokma<br />

    ekmek için çektikleri eziyeti düşündü. Ayşe’nin oğlu Emin mısırların arasında kaybolmuştu neredeyse. Fadime abla yaşına<br />

    başına aldırmadan güneşin altında ter döküyordu. Henüz on beşindeki Sevda’nın avuçları soyulmuş, yara bere içinde kalmıştı,<br />

    mısır koçanı avuçlamaktan. Oğluna baktı yeniden. Kendi çektiği sıkıntıları oğlunun çekmesini istemiyordu. Okuyacaktı<br />

    Sinan; okuyup büyük adam olacaktı. Gözleri doldu.<br />

    Kezban gölgesinde oturduğu çınar ağacına dikti gözlerini. Düşünürken oğlunun çınar gibi kök salmasını arzu etti. Nasılsa<br />

    kendileri mısır tarlasında çalışa çalışa mısıra benzemişlerdi. Mısırın ömrü de kendi nafakaları gibi bir mevsimlikti. Ne kadar<br />

    çalışırlarsa çalışsınlar ancak çalıştıkları mevsimde doyuruyorlardı karınlarını. Oysa Sinan hiç aç kalmamalıydı.<br />

    Sinan’a döndü yeniden:<br />

    - Benim oğlum okuyup büyük adam olacak. Değil mi yavrum?<br />

    - Öyle ana…<br />

    - Büyük adam olunca ne yapacaksın oğlum?<br />

    - Mısır ekeceğim ana…<br />

    Yandaki örnekleri inceledik. Şimdi siz de yukarıdaki resmin anlatımını defterinize not alınız.<br />

    25


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır. 5.1.3. Görsel sanatlar çalışmalarında perspektif kullanır.<br />

    Aşağıdaki hikâyeyi yukarıya çizin.<br />

    KANAT<br />

    Sene 1621…<br />

    Buraya sık sık gelir, bacaklarını aşağı sarkıtarak saatlerce otururdu. Oysa akranları, akşama kadar birbirleriyle oynarlardı. Değişik<br />

    bir çocuktu. Daha on iki yaşında olmasına rağmen arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine hayal kurmayı, kurduğu hayallerle yaşamayı<br />

    seçmişti.<br />

    Her zamanki yerine geldi. Elinde kocaman bir somun vardı. Oturmadan önce taşın üstündeki tozu toprağı üfledi.<br />

    Ekmek arası helvasını yerken tepeden aşağılara bakıyordu. Boğaz masmavi görünüyordu. Martılar, uçuşan beyaz birer nokta<br />

    gibiydi. Galata Kulesi de olmasa denizle gökyüzünün birleştiği sanılacaktı. Başını kaldırdı. Tepesinde bir sığırcık sürüsü kanat çırpıyordu.<br />

    Kuşlara imrenerek baktı. Derin derin iç çeki. Gözlerini yumdu. Oturduğu yerde kollarını açtı. Süzülen bir sığırcık gibi ağır<br />

    ağır sallamaya başladı, kollarını. Bu arada başını da sağa sola döndürüyordu. Neden sonra gözlerini açtı. Baktı ki hava kararmak<br />

    üzere. “Eyvah, gene geç kaldım!” diyerek ayağa kalktı. Canı sıkılmıştı. Sabahın köründe “Erken dönerim.” diye çıkmıştı evden.<br />

    Tepeden aşağı baktı. Düşündü: “Kollarımı açsam, kendimi bir kuş gibi boşluğa bıraksam.” Kollarını kaldırdı, rüzgârı yüzünde hissetti.<br />

    Ayaklarının ucunda yaylandı ama kendini boşluğa bırakmadı. Ölmeye niyeti yoktu. Bir kuş gibi uçmayı çok istiyordu ama<br />

    uçamayacağını da iyi biliyordu. Az ötedeki çınar ağacından büyükçe bir yaprak kopardı. Yaprağı sevip okşadı. Yamacın başına<br />

    gelip yaprağı öptü ve gökyüzüne doğru fırlattı. Hafif bir rüzgâr vardı. Yaprak, yamaçtan aşağı dümdüz kayarken daireler çizmeye<br />

    başladı. Gâh alçalıp gâh yükselerek gözden kayboldu. Yaprak görünmez olunca sağ elini uzatıp işaret parmağını Galata Kulesi’ne<br />

    çevirdi ve bağırdı: “Göreceksin bak! Uçacağım günün birinde. Kuş gibi uçacağım, sen de buna şahitlik edeceksin.”<br />

    Evleri pek uzak değildi. Sokaklar da boştu. Kollarını yana açarak koşmaya başladı. Kendini kuş gibi hafif hissediyordu. Derken<br />

    biraz sonra annesinden işiteceği azarlar geldi aklına. Canı sıkıldı. Yüzünü buruşturdu. Sonra gülümsemeye başladı. Annesini de<br />

    uçurduğunu hayal etmişti bir an. Annesi korkuyor, can havliyle bağırıyordu ilkin. Ama giderek alıştı uçmaya. İşin aslına bakılırsa<br />

    uçmak annesinin de hoşuna gitmişti.<br />

    Kimseye görünmeden bahçeden girdi. Annesi ocakta yemek pişiriyordu. Ocaktaki tencerenin büyüklüğüne bakılırsa ya yaprak<br />

    sarması ya biber dolmasıydı pişirdiği. Eve geçip tavan arasına çıktı. Küçük sandığını açtı. Sandık kuş tüyleriyle doluydu. Baykuştan<br />

    kartala, keklikten tavus kuşuna kadar yüzlerce kuşun kanat tüyü… Tüyleri özenle çıkarıp okşuyor, yerine geri koyuyordu.<br />

    Babasının sesini duyunca aşağı indi. Yemekten sonra yatıp uyudu. Sabah erkenden tavan arasına çıktı. Pencerenin önüne getirdiği<br />

    sandığı açtı. Tüylerini boy boy sıraladı. Sonra birazcık uzaklaşıp keyifle baktı tüylere. Bu tüylerle uçacaktı günün birinde. Aklına<br />

    ansızın bir soru geldi: Tüyle mi uçuyordu kuşlar yoksa kanatla mı?<br />

    Hemen dışarı çıktı. Pazara gitti. Tavukçuların yanında beklemeye başladı. Toplayabildiği kadar tavuk kanadı topladı. Kanat tüylerinin<br />

    dizilişlerini incelemeye başladı. Buradaki sırrı çözebilirse günün birinde uçacaktı.<br />

    Ve uçtu. 1632 yılında Galata Kulesi’nden kuş kanatları takmış bir adam havalandı. Herkesin şaşkın bakışları arasında 3358 metre<br />

    uçarak Üsküdar’a indi.<br />

    Bu çocuk, Hezafren Ahmet Çelebi’ydi.<br />

    <strong>Defteri</strong>nizin bu kısmına öğretmeninizin ya da bir arkadaşınızın sınıfta anlatacağı bir hikâyeyi not alın. Bu<br />

    hikâyenin resmini yukarıya çizin.<br />

    26


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer.<br />

    İnsan figürü çizimlerine başlayacağız. Ama önce altın oranın ne olduğunu açıklayalım:<br />

    İnsan vücudunda ve doğada örneklerine rastlayabileceğimiz altın oranın çizimlerimizde bize nasıl yardımcı<br />

    olacağını birlikte inceleyelim.<br />

    Doğadaki canlı ve cansız varlıkları incelediğimizde her birinin uyumlu ve kusursuz bir tasarımda olduğunu görürüz.<br />

    İnsanlar bu tasarımı incelemiş ve varlıkların belli oranlarda tasarlandığını görmüşlerdir. Tasarımlardaki bu özelliğe<br />

    altın oran adını vermişlerdir. Altın oranda bütünün büyük parçaya oranı, büyük parçanın küçük parçaya oranına<br />

    eşit olmalıdır. Bu oran 1,618’dir. Görsel sanatlar dersinin sadece resim dersinden ibaret olmadığını defalarca söylemiştik. Bir<br />

    matematik verisi olan altın oranı eserlerinde kullanan sanatçıların kusursuz resimler yapması bu söylediklerimizi kanıtlar.<br />

    Aşağıdaki dikdörtgende altın oran vardır.<br />

    Aşağıda görsel sanat çalışmalarındaki altın oran örnekleri verilmiştir.<br />

    Yandaki dikdörtgenin bütününün, kırmızı kısma (bütünün büyük<br />

    parçaya oranı) oranı ile kırmızı kısmın (büyük parçanın küçük parçaya<br />

    oranı) mavi kısma oranı altın orandır. Altın oran, altın spiral tekniği<br />

    olarak da adlandırılır<br />

    ve kullanılır. Altın spiral;<br />

    yandaki dikdörtgenin sağ<br />

    üst köşesinden çeyrek daireler<br />

    çizerek oluşturulan<br />

    ve sonsuza kadar giden<br />

    bir döngüdür. Bu döngü<br />

    içinde çeyrek dairelerin<br />

    birleşmesiyle altın spiral<br />

    oluşur.<br />

    Aşağıdaki görselde doğadan altın oran örnekleri verilmiştir.<br />

    Aşağıdaki görsellerde farklı altın oran örnekleri verilmiştir.<br />

    29


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer. 5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer.<br />

    Figür, canlı ya da cansız varlıkların görünümlerinin çizimlerle kâğıt üzerine aktarılmasıdır. Örneğin insan, dağ, hayvan... figürleri<br />

    Figürlerin temsil ettiği nesnelere tam olarak benzeyebilmesi için orantılarının uygun olması gerekir. Örneğin, tehlikeli bir film sahnesinde<br />

    başrol oyuncusunun yerine figüran kullanılır. Seçilen figüranla başrol oyuncusunun boy, kilo, vucüt yapısı gibi özelliklerinin çok<br />

    yakın ya da aynı olmasına dikkat edilir.<br />

    Aşağıdaki şekillerde insan vücüdunun uzuvları arasındaki oranlar gösterilmiştir. Bu oranların altın orana uygunluğu şekillerle<br />

    gösterilmiştir.<br />

    İNSAN VÜCUDUNDA<br />

    ALTIN ORAN<br />

    İnsan gözü altın orana yatkındır;<br />

    estetik açıdan sürekli olarak altın<br />

    orana uygun şekil ve yapıları tercih<br />

    eder. Bunun nedeni insanın<br />

    doğada hemen her an altın oranla<br />

    karşı karşıya gelmesi ve insan<br />

    vücudunun hemen her noktasında<br />

    altın oran bulunmasıdır.<br />

    Aşağıdaki açıklamalarda vücudumuzun<br />

    altın oran uyumunu<br />

    göreceksiniz.<br />

    Tam Boy / Bacak boyu<br />

    Beden Boyu / Kol altı beden boyu<br />

    Parmak ucu – Omuz boyu / Parmak ucu – Dirsek boyu<br />

    Göbek – Omuz boyu / Göbek – Bel boyu<br />

    Kollar: Kollar dirsekle büyük (üst) bölüm ve küçük (alt) bölüm olarak iki bölüme ayrılır.<br />

    Kolumuzun üst bölümünün alt bölüme oranı altın oranı verir. Kolun tamamının üst bölüme oranı da yine altın oranı verir.<br />

    Parmaklar: “Parmaklarla altın oranın ne alakası var?“ diyebilirsiniz. İşte size alaka… Parmaklarınızın üst boğumunun alt boğuma<br />

    oranı altın oranı verdiği gibi parmağınızın tamamının üst boğuma oranı da altın oranı verir.<br />

    Oran-orantı konusu görsel sanatların tüm alanlarında olduğu gibi figür çizimlerinde de çok büyük önem taşır. Çalışmalarımıza gerçeklik<br />

    ve çekicilik kazandırmak istiyorsak yaptığımız resmin temsil ettiği nesnenin ölçülerine uygun olması gerekir. Çizimlerimizde<br />

    ölçülendirmeyi insan ölçülerini dikkate alarak yapıyorduk. Şimdi ise insan vucudunun ölçülerini ve vücüdumuzun parçaları ile oranlarını<br />

    öğreneceğiz. Kadınlarda, erkeklerde ve çocuklarda bu oranlar değişiklik gösterir. İnsan figürü çizimlerinde bu oranlar dikkate<br />

    alınmalıdır.<br />

    Aşağıdaki tabloda insan vücudu ve vücudu oluşturan parçalar görülmektedir.<br />

    Aşağıdaki şekillerde yüz ve yüzdeki oranlar verilmiştir.<br />

    Baş<br />

    Ayaklar<br />

    Eller<br />

    Kollar Bacaklar Gövde<br />

    İNSAN YÜZÜNDE ALTIN ORAN<br />

    İdeal ölçülere sahip bir insan yüzünde sayısız altın oran örnekleri görmek mümkündür:<br />

    Yüz yüksekliği / Yüz genişliği<br />

    Alın genişliği / Burun boyu<br />

    Yüz genişliği / Gözbebekleri arası<br />

    Gözbebekleri arası / Ağız genişliği<br />

    Ağız genişliği / Burun genişliği<br />

    30


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer.<br />

    Aşağıda açıklamaları verilen insan figürünü resmediniz. Çalışma esnasında sınırları zorlamaktan kaçınmayınız. Hayal gücünüzü<br />

    dilediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.<br />

    YUNUS EMRE<br />

    Kimi insanlar vardır; ölüm onları öldüremez. Gün gelir soluk alıp vermeleri son bulur, bedenleri toprak olur ama onlar ölmez.<br />

    Yaptıkları, söyledikleri her zaman tazedir onların. Onlardan biri olan Yunus şöyle der:<br />

    5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer.<br />

    Aşağıda açıklamaları verilen insan figürünü resmediniz. Çalışma esnasında sınırları zorlamaktan kaçınmayınız. Hayal gücünüzü<br />

    dilediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.<br />

    Ölürse tenler ölür<br />

    Canlar ölesi değil<br />

    İnsanoğlunun maddi varlığı gelip geçicidir. Önemli olan kişinin manevi varlığıdır. Yaptıklarımızı da bu manevi yanımızla<br />

    yaparız. İnsanlık kendisine zerre kadar yararı dokunan herkesi hafızasına kazır. Ve sonsuza kadar yaşatır. Kaşgarlı Mahmut,<br />

    Ali Kuşçu gibi bilim insanlarını tarih unutabilir mi? Yunus, Mevlana, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş gibi gönül adamları bedenleri<br />

    yüzyıllar evvel toprak olup gitmesine rağmen bütün duygu ve düşünceleriyle aramızda yaşamıyorlar mı?<br />

    Yunus Emre’den söz etmek istiyorum; sevgi pınarı, hoşgörü deryası Yunus Emre’den… Yunus, sevginin sözcüsüdür. İnsana<br />

    Yunus kadar değer veren başka bir şair yoktur. Yaratılmışların en şereflisi ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu için insana<br />

    büyük değer verir Yunus. Hatta o kadar ileri gider ki; kalp kıranların boş yere ibadet ettiklerini söyler:<br />

    Bir kez gönül yıktın ise<br />

    Bu kıldığın namaz değil<br />

    Yetmiş iki millet dahi<br />

    Elin yüzün yumaz değil<br />

    Sevgi ve hoşgörünün temelinde iletişim yani dil vardır. İnsanın dili ne kadar tatlı olursa toplumun gönlündeki yeri de o<br />

    kadar sağlam olur. Karıncayı incitmekten çekinen Yunus, insanların kullandıkları dile dikkat etmelerini ister. Sözün gücünü<br />

    şöyle ifade eder:<br />

    Söz ola kese savaşı<br />

    Söz ola bitire başı<br />

    Söz ola ağılı aşı<br />

    Bal ile yağ eder bir söz<br />

    Peki, eti kemiğiyle nasıl biridir bu Yunus? Yunus’un gerçek hayatıyla ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır. Hâl böyle<br />

    olunca gerçek Yunus’un bir resmi de yoktur. O, bizim gönlümüzde manevi varlığıyla yaşamaya devam ediyor. Yunus’un cismini,<br />

    ancak manevi varlığını düşünerek hayal edebiliriz. İşte benim hayalimdeki Yunus:<br />

    Orta boylu, dengeli bir vücudu var Yunus’un. Dervişliğinin işareti olan asayı omzu hizasında tutuyor. Kahverengi bir takkeye<br />

    sardığı krem sarığın bir ucu aşağı sarkmış. Dizlerine kadar inen yeşil bir gömlek üstüne soluk kırmızı bir hırka giymiş. Şalvarı<br />

    koyu kahverengi. Pabuçları da krem... Bir de heybesi var. El dokuması, kilim desenli, baştan sona Türk nakışlarıyla işlenmiş,<br />

    rengârenk bir heybe.<br />

    Otuzlu yaşlarında hayal ediyorum Yunus’u. İncecik bıyıkları, simsiyah. İnce kemikli ve biçimli yüzü tertemiz… Kalın iri kaşların<br />

    altında kapkara parlıyor gözleri. Bu gözlerde baktığının arkasını görmeye çalışan bir anlam var sanki. Dudakları bir sırrı<br />

    saklamak istercesine sımsıkı kapalı... Ayakları incitmekten kaçınır gibi yumuşacık basıyor toprağa.<br />

    Ben Yunus’u hayal ederken o uzaklardan ‘boş yere yorma kendini’ dercesine fısıldıyor:<br />

    Beni bende demen, bende değilim<br />

    Bir ben vardır bende, benden içeri<br />

    31


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer. 5.1.4. Gözlemlerinden yola çıkarak orantılarına uygun insan resmi çizer.<br />

    FATİH SULTAN MEHMET<br />

    Türk tarihi önemli olaylar ve büyük devlet adamlarıyla doludur. Ancak bizde resim, özellikle de portre pek kabul gören bir sanat<br />

    olmadığı için tarihimizin önemli kişiliklerini ancak sembolik çizimlerle tanıyabiliyoruz. Fatih Sultan Mehmet bir yönüyle<br />

    diğerlerinden ayrılan önemli bir padişahtır. Çünkü o resminin çizilmesine izin vermiştir.<br />

    Fatih, İtalyan Ressam Belli’niye portresini çizdirtmiştir. Bu portreden yola çıkarak hayal gücümüzü istediğimiz kadar kullanabiliriz.<br />

    Üstelik gerçek görünüşünü değerlendirip inceleyerek çağ açıp çağ kapayan o büyük sultanın kişiliği hakkında bir<br />

    yorum bile yapabiliriz.<br />

    İnce yüzlü, kartal burunlu, keskin bakışlı kumral bir adamdı Fatih. Saçı ve sakalı kızıla çalacak kadar kumraldı. Alnı oldukça<br />

    genişti. İncecik kaşları hilal gibi kıvrımlıydı. Hafifçe çekik, yuvarlak gözleri vardı. İnce dudaklı, çukur çeneliydi. Kulakları da<br />

    küçüktü.<br />

    Yüzünde bir din adamının veya içli bir şairin ifadesi vardı. Nitekim Fatih’in (Avni mahlasıyla) çok güzel şiirler yazdığını, hatta<br />

    bu şiirleri bir divanda topladığını biliyoruz. İçli yapısına kanmayanlar, bakışlarının keskinliğini ve gözlerindeki kararlılığı yakalayanlar<br />

    onun kudretli bir padişah, kahraman bir fatih olduğunu anlayabilirlerdi.<br />

    Giyimine kuşamına önem verir, uyumlu giyinirdi. Portresinde gördüğümüz beyaz sarık altındaki kırmızı takke, koyu kahverengi<br />

    kürkün içinden giydiği kırmızı yelek onun zevkli olduğu kadar modern anlayışlı biri olduğunu da gösteriyordu.<br />

    Yüzündeki inceliğe karşın yapılı bir vücudu vardı. Hafifçe kiloluydu. Bir pehlivanı andıran geniş omuzları; kuvvetli bir bünyesinin<br />

    olduğuna işaret ediyordu.<br />

    Sakalının şekli, cildinin pürüzsüzlüğü Fatih’in kişisel bakımına özen gösterdiğinin belirgin bir işaretidir. Tarihteki bütün büyük<br />

    adamlar kendilerini sevmiştir. Bunu bencillik olarak algılamayın sakın. Çünkü kendini sevmeyen biri kendine değer de<br />

    vermez. Ve kendini geliştirip büyük bir kahraman olamaz. Üstelik kendini sevmeyen biri başkalarını da sevemez. Başkalarına<br />

    saygı göstermesi için insanın önce kendine saygı göstermesi gerekir. Koca Yunus boşa dememiş:<br />

    Önceki sayfada verilen bilgiler ışığında istenen insan figürünü vücut ölçülerine uygun olarak çizmeye çalışın. Unutmayın! İlk<br />

    denemede istediğiniz başarıyı yakalayamamış ya da insanların beğenisini alamamış olabilirsiniz. Bu başarısız ya da yeteneksiz<br />

    olduğunuz anlamına gelmez. Kendinizi geliştirmek için bıkmadan tekrar yapmaktan çekinmeyin.<br />

    Şimdi verilen bilgiler doğrultusunda isterseniz uzuvları ayrı ayrı; isterseniz tüm vücudu bir bütün olarak çizin.<br />

    İlim ilim bilmektir<br />

    İlim kendin bilmektir<br />

    Sen kendini bilmezsin<br />

    Ya nice okumaktır<br />

    Kısacası Sultan Mehmet’in fiziksel özellikleri de kişiliği gibidir. Portreye bakanlar bir yandan kahraman bir fatih görürken öte<br />

    yandan içli bir şairle karşılaşırlar.<br />

    32


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.5. Görsel sanat çalışmalarında dijital teknolojiyi kullanır.<br />

    Dijitalleşmenin her alana olduğu gibi görsel sanatlar alanına da katkıları olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Aşağıda<br />

    dijital teknolojinin görsel sanatlar alanına yaptığı katkılar ve bu katkılar sayesinde ortaya çıkan eserlerin örnekleri verilmiştir.<br />

    Bunları inceleyip öğretmeniniz ve arkadaşlarınızla tartışın.<br />

    5.1.5. Görsel sanat çalışmalarında dijital teknolojiyi kullanır.<br />

    Dijitalleşmenin görsel sanatlar alanına etkileri nelerdir? Bu etkiler görsel sanatlar alanında ne gibi gelişmelere yol açmıştır? Daha ne<br />

    gibi gelişmeler olabilir? Bu soruların cevalarını tartışıp sonuçları defterinize yazın.<br />

    Heykel<br />

    CNC makinalarıyla yapılan heykel<br />

    Mimari çizim<br />

    Teknoloji kullanılarak yapılan mimari çizim<br />

    Eski fotoğraf makinesi<br />

    Dijital fotoğraf makinesi<br />

    Resim<br />

    Dijital resim<br />

    37


    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    GÖRSEL İLETİŞİM VE BİÇİMLENDİRME<br />

    5.1.6. Sanat malzemelerini kullanarak rölyef veya heykel oluşturur.<br />

    Görsel sanat dallarından rölyef ve heykelin tanımını, çeşitlerini, kullanım alanlarını, kullanım amaçlarını ve kullanılan malzemeleri<br />

    öğreneceğiz.<br />

    Rölyef Nedir?<br />

    Fransızca kökenli bir kelimedir. Yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere rölyef (kabartma) denir.<br />

    Genellikle tarihi yapıların veya insan figürlerinin, modele uygun malzemelerle boyut verilerek bir tabloya yerleştirilmesi anlamına<br />

    gelir. Kabartma, ışık alan ve almayan yönlerin belirtilme derecesine göre; alçak, orta, yüksek olarak şekillenir.<br />

    Rölyef Türleri<br />

    Kabartma; alçak kabartma, yüksek kabartma ve rond-bos kabartma olarak üçe ayrılmaktadır.<br />

    - Alçak kabartma, para ve madalyon gibi nesnelerdeki yüzey düzleminden çok az ayrılan kabartmadır.<br />

    - Yüksek kabartma, eski Türk evleri, iç mekânlar ve insan figürleri gibi yüzey düzleminden oldukça fazla yükselen kabartmadır.<br />

    - Rond-bos kabartma ise kabartmadan daha çok bir heykeli andıran yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

    Örnekler:<br />

    Eski Türk evleri, camiler, yöresel taş evler, çeşmeler, saraylar, iç mekanlar, eski tarihi sokaklar, insan figürleri, çivi yazılar, kaya<br />

    kabartmaları...<br />

    Kullanıldığı Alanlar Nelerdir ?<br />

    Hayatın birçok boyutunun rölyefe yansımasıyla rölyef çeşitlilik kazanmıştır. Sanat dalları başta olmak üzere endüstri, tarım<br />

    gibi günlük hayatın her alanında kullanılır. Rölyef olarak nitelendirdiğimiz sanatsal süslemelerin mimari eserlerde taşlara ve<br />

    mermerlere işlendikleri görülmektedir. Kabartma; şamdan ve kapı tokmağı gibi madenden yapılmış eşyalarda ve kapı, pencere<br />

    kanadı ve rahle gibi ahşap işlerinde de kullanılmıştır.<br />

    Kabartma sanatı ile takı tasarımcılığı, resim, heykel gibi alanlarda da karşılaşmak mümkündür. Teknik resim ve gıda sektörlerinde<br />

    de kullanımı yaygındır.<br />

    5.1.6. Sanat malzemelerini kullanarak rölyef veya heykel oluşturur.<br />

    Heykel: Bir insan, hayvan veya eşyanın çeşitli maddelerden (taş, tunç, bakır, kil, alçı, ağaç, fildişi gibi) üç boyutlu formunun oluşturulmasına<br />

    heykel denir. Heykeller taş, mermer, kireç taşı, ahşap gibi malzemelerden yontularak yapılabilir. Ayrıca kil, balmumu gibi<br />

    ara malzemelerden elde edilen kalıplara bronz ve tunç gibi metallerin dökülmesiyle üretilebilir. Büst, rölyef ve tors gibi heykel türleri<br />

    vardır.<br />

    Tarih öncesi çağlarda ve uygarlıklarda heykellerin büyük bir kısmı kült inançlar doğrultusunda Tanrı, Tanrıça veya mitsel unsurlarla<br />

    nest...

    oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır