Hamileliğin 6 haftasında yapılan ultrason görüntülemesi ile gebelik kesesi de görünebilir. Bu nedenle gebeliğin artık kesinleştiği bir dönemdir. Anne adayları 6 haftalık gebelik zamanında bazı değişimleri de hissetmeye başlarlar. 6 haftalık gebelikte neler olduğu, anne adaylarının ne gibi değişimler hissettiği gibi merak edilen tüm konulara açıklık kazandıracağız. Öncesinde ise bedendeki değişimleri ele alalım.
Gebeliğin bu döneminde vücudun hormon dengesinde de değişimler meydana gelir. Bu durum anne adaylarının özellikle ruhsal açıdan kendilerini daha farklı hissetmelerini beraberinde getirir. Anne adayları ani duygu değişimleri yaşayabilir. Fiziksel olarak a hafif bir kanama meydana gelebileceğini söyleyebiliriz. lekelenme şeklinde kısa süreli hafif bir kanama olması normaldir. Ancak kanamanın fazla olması ve sancılı olması gibi durumlarda doktorunuza başvurmanız gerekiyor. Bunun dışında vücutta çok belirgin bir fark olmaz.
6 haftalık bebek henüz 2 aylıktır. Bu dönem, gebeliğin ilk trimester dönemidir. Gebeliğin ikinci ayı hamileliğin 5. haftasında başlar ve 8. haftasına dek sürer.
Elbette anne adayları bir an önce bebeklerinin ultrasonda görünmesini istiyor. 6 haftalık gebelikte bebeğin ultrasonda görünmesi mümkün olabiliyor. Ancak bir bebek görünümünün bu dönemde henüz oluşmadığını da belirtmeliyiz. Gebelik kesesi ve kese içerisinde de embriyo görünebiliyor olsa da net bir bebek görünümü için bir süre daha beklemek gerekiyor. Bu arada embriyonun gebeliğin altıncı haftasına sadece bir bezelye tanesi kadar olduğunu da söyleyebiliriz. Ebatları ise yaklaşık 0,5 – 0,6 mm’dir.
6 haftalık bebek anne karnında gebelik kesesi içerisinde bulunur. Hamilelik boyunca da amniyon kesesi içerisinde gelişimini devam ettirir. Bilindiği gibi amniyon kesesinin içerisinde bir sıvı bulunur. Bu sıvı bebeklerin gelişimi için ideal ortamı sağlarken aynı zamanda dış etkenlere karşı bebeklerin korunmasına da olanak tanır. Bu gebelik döneminde plasentanın bulunduğu yer de gebelik kesesi içerisidir.
Anne adaylarının bu dönemde artık gebelik belirtilerini de hissetmeye başladıklarına değinmiştir. Yaygın şekilde yaşanan belirtileri hemen sizlerle paylaşalım.
Anne adaylarının 6 haftalık gebelik döneminde kendilerini daha duygusal hissettiklerini söyleyebiliriz. Ani ruhsal değişimler yaşamaları da söz konusu olabilir ve bu durum gayet normaldir. Kokulara karşı daha hassas bir dönemde olurlar ve buna bağlı olarak mide bulantıları da yaşanabilir. Fiziksel anlamda henüz gebeliğin belli olacağı kadar bir karın şişmesi olmaz. Ancak ruhsal anlamda net bir şekilde gebelik belirtilerini yaşamaları mümkündür.
6 haftalık gebelik döneminde bebeklerin dolaşım sistemi de kan pompalamaya başlar. Dolayısıyla bebeklerin kalp atışlarının duyulması da mümkün olabilir. Bu dönemde bebeklerin kalp atışları dakikada 90 ile 110 arasında olur.
Gebelik kesesinin boyutu gebeliğin devamı boyunca artar ve bebek için uygun bir zemin de hazırlanmış olur. Hamileliğin altıncı haftasında kese boyutu ise 2 mm ile 4 mm arasındadır.
Hamileliğin altıncı haftasından sonra rahimde de bir büyüme meydana gelir. Bu dönemde kasıklarda hafif düzeyde bir ağrı hissedilebilir. Maalesef anne adayları söz konusu ağrı yaşandığında endişe edebiliyor ve düşük yapacağı yönünde bir korkuya kapılabiliyor. Ancak kasıkta ağrı olması gayet normal bir durumdur. Çok şiddetli bir ağrı olmadığı müddetçe ve bu ağrıya şiddetli bir kanamanın eşlik etmiyor olmadı durumunda endişe etmeye de gerek olmaz.
İlginizi çekebilir –> Hamilelikte Enfeksiyon
Anne adaylarının beslenme ve uyku düzenine dikkat etmesi gerekiyor. Rutin gebelik takibinin aksatılmaması da önemlidir. Doktor kontrollerine düzenli olarak gidilmeli ve doktor önerisi olması durumunda vitamin ve mineral takviyelerinin de kullanılması gerekir.
Göz atın –> Dördüncü Hafta Hamilelik
Normal koşullarda gebeliğin ikiz gebelik olma ihtimalinin sadece % 1 olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tüp bebek ile hamile kalındığında ya da ailede ikiz bebek öyküsünün olması halinde bu ihtimal de yükseliyor. 6 haftalık gebelik konusunda sorularınızı yorum bölümüne ekleyebilirsiniz.
Bilgi sahibi olun –> Beşinci Hafta Hamilelik
Detaylı bilgi için Özel Bahçelievler Kadın Hastalıkları ve Doğum Merkezimizi arayarak ulaşabilirsiniz.
Cep Tel: 0532 414 56 66
Ofis Tel: 0212 603 66 54
E-Mail: [email protected]
Hamile olduğunuzu 6. haftanızda yeni öğrendiyseniz kendinizi duygusal hissetmeniz normaldir. Ayrıca bu dönemde duygusallığın yanında hamilelik belirtilerini de yaşıyor olabilirsiniz. Ancak hamileliğin dokuz ay sürdüğünü düşünürseniz endişelenmeyi bırakmalı ve bebeğinizin gelişine hazır olmak için önünüzde uzun bir süre bulunduğunu unutmamalısınız.
6. Hafta Gebelik Belirtileri
Hamileliğinizin henüz başlarında olduğunuz için hamilelik belirtileri yaşamıyor olabilirsiniz. Bazı kadınlar ise gebeliklerinin 6. haftasında korkunç mide bulantıları yaşayabiliyor. Bu dönemde belirti göstermeniz ya da göstermemeniz normaldir. Gebeliğin
6. haftasında yaşayabileceğiniz belirtiler şunlar olabilmektedir:
Yorgunluk: Vücudunuz hormonal değişimlere uyum sağlamaya çalıştığı için kendinizi enerjisiz hissediyor olabilirsiniz. Yorgunluk sorunu yaşıyorsanız gün içinde daha çok dinlenmeye çalışın.
Gün içinde yaşadığınız yorgunluk için şunları yapabilirsiniz:
Mide bulantısı: Hamilelik bulantısı, genelde sabahları oluyormuş gibi düşünülse de günün her saatinde ortaya çıkabiliyor. Hatta bazı kadınlar bütün gün mide bulantısı yaşayabiliyor. Bu dönemde ciddi mide bulantıları yaşayan kadınların ikiz bebeklere hamile olma ihtimalleri göz önüne alınmalıdır. Mide bulantınıza karşı iyi gelen yiyecekleri tespit etmeli ve her an elinizin altında bulundurmalısınız. Ayrıca midenizin boş olmasının bulantıyı tetikleyebileceğini unutmayın.
Gebelikte yaşadığınız mide bulantılarını hafifletmek için şunları yapabilirsiniz:
Göğüslerde ağrı: Vücudunuzda kan akışı arttığı için göğüsleriniz gebeliğinizin 6. haftasında ağrıyor olabilir. Hamileliğin başlarında dahi vücudunuz kendini bebeğinizi emzirmek için hazırladığından dolayı göğüslerinizin ağrıması normaldir.
Sık idrara çıkma: Her zamankinden daha sık idrara çıkıyorsanız bunun nedeni hamilelik hormonu olan hCG’nin pelvik bölgeye kan akışını arttırmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle hamilelikte sık idrar çıkmanız normal olmakla birlikte idrarınızı yaparken acı hissediyorsanız mutlaka doktorunuza bu durumu bildirmelisiniz. Çünkü böyle bir durum idrar yolları enfeksiyonun belirtisi olabilir.
Gaz ve şişkinlik: Hamilelik hormonlarından biri olan progesteron karnınız ile ilgili sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Ayrıca doğum öncesi vitaminleri bebeğinizin sağlığı için önemli olsa da bu vitaminlerin içerisindeki demir de kabızlığa neden olabilmektedir.
Gebelikte yaşadığınız kabızlığa karşı şunları yapabilirsiniz:
Ruh halinde değişimler: Gebeliğinizin 6. haftasında hormonal değişiklikler yüzünden kendinizi daha duygusal hissedebilirsiniz. Bu duruma yorgunluk ve kan şekerindeki dalgalanmalar da katkıda bulunuyor olabilir. Duygusal değişimlerden kaçınmak ve kendinizi iyi hissetmek için sağlıklı yiyecekler yemeli ve ihtiyacınız olduğu kadar dinlenmelisiniz.
Kramplar ve lekelenme: Gebeliğin 6. haftasında lekelenme ve kramplar yaşamanız normaldir. Bu belirtiler, dış gebelik ya da düşük konusunda endişelenmenize yol açabilir. Ağrılarınız çok fazlaysa ve kanamanız adet kanaması gibi fazla geliyorsa bir an önce doktorunuza görünmelisiniz.
6. Hafta Gebelikte Annedeki Değişiklikler
Gebeliğin 6. haftasında karında şişkinlik olması normal olsa da bu haftalarda henüz hamile olduğunuz belli olmaz. 6 haftalık karnınızın içinde bebeğiniz gittikçe daha büyük bir yer kaplamaya başlayacaktır. İkiz gebelik yaşıyorsanız karnınızın daha erken şişmeye başladığını gözlemleyebilirsiniz.
Gebeliğin 6.Haftasında Hazırlık
Sağlıklı bir gebelik süreci geçirmek için 6. haftada şunları yapmalısınız:
Doğum öncesi süreç hem kendi sağlığınız hem de bebeğinizin sağlığı için çok önemlidir. Bu nedenle doğum öncesi ilk randevunuzu bir an önce almalısınız. Kimi doktorlar gebeliğin 6. haftasında randevu vermeyi tercih ederken kimi doktorlar ise 8. haftaya kadar bekler.
Doğum öncesi vitaminlerinizi almaya başlamadıysanız bir an önce almalısınız. Normalde hamile kalmadan bir yıl öncesinde vitaminlere başlanması önerilmektedir. Doğum öncesi vitaminler sayesinde bebeğiniz ihtiyacı olan besinleri alabilecektir.
Sigara içmek düşük riskini arttırdığı gibi başka komplikasyonlara da neden olabilmektedir. Sigara, bebeğinizin sağlık sorunları yaşamasına ve doğum ağırlığının düşük olmasına neden olabilir. Bu nedenle hamileliğinizde pasif içicilik de dahil olmak üzere sigaradan uzak durmalısınız.
Hamilelikte alkol içmek özellikle ekstrem durumlarda bebeğin yüz hatlarında anormalliklere, öğrenme güçlüğüne ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
Sıcak küvette banyo yapmak ya da saunaya girmek hamilelikte düşük yaşama ve fetüste anormallik görülme riskini arttırabilmektedir. Bu nedenle vücut sıcaklığınızı 38,5 derecenin üzerine çıkaracak aktivitelerden uzak durmalısınız.
Gebelik boyunca besleyici gıdalar tüketmeniz çok önemlidir. Mide bulantısı yaşıyor olsanız bile kendinize uygun sağlıklı yiyecekler bularak bunları tüketmelisiniz.
Hamile olduğunuzda daha fazla su içmeniz gerekmektedir. Hamilelerin günde en az 8-12 bardak su içmesi önerilmektedir. Hamileyken vücudun susuz kalması ciddi hamilelik komplikasyonlarının yaşanmasına neden olabilir. Su içmekte zorlanıyorsanız suya sıkacağınız bir iki damla limon hem mide bulantınızın hem de kusmanızın azalmasına yardımcı olabilir.
Hamileyken egzersiz yapmanız önemli olsa da kendinizi zorlamamalısınız. Yorulduğunuz zaman ise devam etmek yerine dinlenmelisiniz.
6. Hafta Gebelik Ultrasonu
Doktorunuz, gebeliğinizin 6. haftasında doğum öncesi muayenenizi ayarlamak isteyebileceği gibi ilk muayene için birkaç hafta daha beklemek isteyebilir. Çünkü normalde doğum öncesi kontrolü ilk kez 8 ya da 9. haftada gerçekleştirilir. Ancak hamilelik açısında riskli bir durumunuz bulunuyorsa muayenenizin daha önce gerçekleşmesi gerekebilir.
Gebeliğin 6. haftasında vücudunuzun içinde neler olup bittiğini merak ediyor olabilirsiniz. Bu dönemde bebeğinizin pek çok hayati bölgesi gelişmeye başlar. Bebeğinin bu dönemde dolaşım sistemi oluşuyor olduğu gibi 6. haftada burun, göz, kulak ve yanakları da oluşmaya başlar.
6. haftada ultrasonda bebek fetal pol denilen görünüme kavuşur ya da kalp atışı görülmeye başlanır. Ancak bunlar ultrasonda görülmüyorsa endişelenmeyin. Çünkü tahmin ettiğinizin aksine hamileliğinizin daha erken haftalarında olabilirsiniz. Doktorunuz böyle bir durum karşısında kontrol etmek için birkaç gün ya da bir hafta içinde tekrar gelmenizi isteyecektir.
Gebeliğin 6. haftasına geldiğinizde ikiz bebeklerinizin olup olmayacağı da anlaşılacaktır. 6. haftada ikiz gebelik durumu varsa ultrasonda iki tane gestasyonel kese görülecektir. İkiz bebeklerin gelişimi hamile kaldıktan sonra 4 ila 10 gün içerisinde başlamaktadır.
6 Haftalık Gebelikte HCG Değeri
HCG hormonu, gebeliğinizin başlarında gebelik belirtileri yaşamanıza neden olur. Göğüslerde hassasiyet, duygusal hissetmek, mide bulantısı ve yorgunluk hCG’nin salgılanmaya başlamasıyla ortaya çıkmaktadır.
HCG seviyesi her 72 saatte bir iki katına çıkıyor olup gebeliğin 8-11 haftalarında zirveye ulaşmaktadır. Son iki trimesterde hCG’de ilk trimesterdeki kadar büyük bir artış görülmez.
Gebeliğin 6. haftasında hCG seviyesi 1,080-56,500 mIU/ml aralığında olmaktadır. Ancak hCG seviyesinin her kadında değişiklik gösterebildiğini ve bu aralığın ortalama değerleri gösterdiğini unutmamalısınız.
Gebeliğin 6. Haftasında Bebeğin Büyüklüğü
6 haftalık hamileyken bebeğiniz bir bezelye tanesi büyüklüğündedir. Bu da yaklaşık 0.4 cm’ye denk gelmektedir. Bebeğinizin büyüklüğü bir sonraki hafta iki katına çıkacaktır.
Gebelikde kanama olağan bir durum değildir. Mutlaka doktor muayenesi gerektiren acil bir durumdur. Hamileliğin ilk üç ayında her 100 kadından 30 unda kanama oluşabilir. Kanamalı gebeliklerin çoğu düşükle sonlanırken, geri kalan kısmı gebeliği sorunsuz tamamlayabilir. Düşüklerin çoğu ilk iki ayda olur.Bazen gebeliğin üçüncü ,dördüncü haftalarında döllenmiş embrıyonun rahime yerleştiği günlerde çok az lekelenme tarzında kanama olur. Bu kanama ağrısızdır ve takip edilerek artıp artmadığı izlenmeli.
Düşüğün aktif olarak başladığı dönemde kanama aktifleşir, kasık ağrıları başlar. Kanamalı gebelerin doktor kontrolünü ihmal etmemesi gerekir. Ultrasonografide gebelik kesesinin düzgün gelişip gelişmediğine, embriyonun varlığına, sağlıklı embriyoyu destekleyen eklerin (yolk kesesi) olup olmadığına, 7-8 haftalık ise fetal kalp atımının varlığına bakılır. İlk aylarda gebelik muayenelerinde vajinal ultrasonografi tercih edilir. Karından yapılan ultrasonografiye göre daha net sonuç alınır. 7-8. haftada fetal kalp atımı görülüyorsa, gebeliğn sağlıklı gelişme ihtimali artar.
İlk üç aydaki düşüklerin en büyük nedeni embriyonun sağlıklı kromozom yapısına sahip olamamasıdır. İlerde oluşacak sorunların engellenmesi adına, doğal seleksiyon sonucu düşük gelişmektedir. Bu tür embriyoların çok az kısmı rahimde kalarak gebelik devam eder ve sorunlu embriyolar gelişir. Daha az sıklıkda görülen nedenler annenin şeker, böbrek, romatizmal gibi kronik bir hastalığının olmasıdır. Annenin vasküler (damar) hastalıkları, tiroid yetmezliği karşımıza çıkan diğer nedenlerdendir. Bir diğer neden ilk aylarda bebeğin gelişimini sağlayan hormonun (progesteron) yetersiz üretilmesidir. Bu tür durumlarda progesteron hormonu ilaç olarak verilir.
İlk üç aydaki düşüklerde gebelerin büyük çoğunluğunda embriyo ve ekleri total olarak atılmaz. Rahim içinde kanamaya ve iltihaba (endometrit) neden olan placenta parçaları kalır. İltihap oluşmaması ve kanamaların durması için en kısa sürede küretaj işlemi uygulanmalıdır. Düşük ve küretajdan sonra mutlaka kontrole gitmeli.
Düşük yapıldıktan sonra yeni gebelik için 6 ay ara verilmesi uygundur. Gebelikde kanama sürecinde istirahat ve cinsel ilişki olmaması önerilir. Belirli aralıklarla muayeneler yapılıp, gerekli ilaçlar önerilerek düşük önlenmeye çalışılır. Bir kez düşük olmuşsa daha sonra ki gebeliklerde de düşük olacaktır anlamına gelmez. 2. ve 3. gebeliklerde düşük olma ihtimali giderek azalacaktır. Fakat üst üste 3 kez düşük yapılmışsa oluşacak gebeliklerin düşme ihtimali artabilir. 3 kez düşük yapan hastalara özel testler yapılır.
Erken gebelikde görülür. 7-8 hafta cıvarında başlar. İlk 3 aydan sonra kendiliğinden düzelir. Nadiren 9 ay boyunca devam eder. Nedeni tam olarak bilinmiyor. Özellikle kokuya karşı hassasiyet olur. Daha çok sabahları olmakla birlikte günün başka saatlerinde de olabilir. Şu hususlara dikkat etmek bulantı, kusmayı nisbeten rahatlatır; yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılması, sık ve az miktarda ara öğünler yiyerek mideyi bir miktar yiyecekle dolu tutmak, geceleri protein ağırlıklı hafif bir ara öğün ve sabahları kalkmadan yemek için yatağın yanında kraker bulundurmak, kokusu hoşa gitmeyen yiyeceklerden uzak durmak.
Hamileliğin ilerleyen aylarında rahimin yukarı doğru büyümesiyle yemek borusu ile mide arasındaki kapak sistemi hormonal nedenlerle gevşer ve mide asiti yemek borusuna doğru kaçarak yanmalara neden olur. Tüm bu önlemlere rağmen, bulantı, kusmaları devam eden gebeler gerekli tetkikler yapılarak gerekirse hospıtalize edilir. Serum ve ilaç verilerek kusmalar önlenir ve gebenin beslenmesi sağlanır. Bebeğin yeterince beslenemiyeceği endişesiyle hamileleri istemediği şeyleri yemeye zorlamamak gerekir. Bazı gebelerde bulantı, kusma uzun sürüyor ve tedaviye cevap vermiyorsa altta yatan karaciğer ve mide gibi organların hastalıklarının olup olmadığı araştırılmalı. Bulantı, kusmalar evdeki huzursuzlık nedeniyle daha abartılı seyreder. Bu durumlarda hastayı rahatlatacak çevre değişimi iyi gelir.
Hamilelik boyunca sırt, bel ve kasık ağrısı olur. Keskin kasık ağrısının nedeni rahimi yerinde tutan bağlardan olan (ligamentum rotondum) yuvarlak bağın hareketlerle birlikte kasılmasından kaynaklanır. Bu ağrı tek taraflı başlayan kasığa doğru inen ağrılardır. Bazen hastalar geceleri ani dönüş sonrası bu tip bir ağrıyla uyanabilir. Bu tür spazmlar ılık duş, istirahat ile rahatlar. Aktivitelerde ani haraketlerden kaçınılması ile ligamentum rotondum ağrısı azalır. Sancı devam eder yada daha şiddetlenirse doktora danışılmalıdır. Çünkü bu tür sancılar düşükte, idrar yolları iltihaplarında yada gebeliğin ilerleyen dönemlerinde erken doğum tehlikesiyle ilgili olabilir. Sırt ağrıları aşırı kilo alımının engellenebilir. Sırt kaslarını güçlendiren ekzersizler yapılır. Hamileler düzgün duruşa dikkat etmeli ve alçak topuklu, 3-4cm kadar ayakkabı giymeliler.
Bel ağrıları gebeyi en çok rahatsız eden ağrılardandır. Özellikle ilerleyen haftalarda gebelerin hemen hemen hepsinde ağrı olur. Bel ağrısının sebebi, gittikçe büyüyen rahim ve bebeğin, vücudun ağırlık merkezini değiştirmesidir. Sırt ve bel kaslarının gerilmesi, karın kaslarının vücut ağırliğini taşımaya yardımının azalması, gebelik hormonlarının pelvis kemiklerinde eklemlerin gevşemesi bel ağrılarını artırır. Bel ağrılarını rahatlatmak için otururken bele destekleyici yastık kullanmalı, ağır kaldırmamalı, yerden birşey alırken dizler bükülüp çömelmeli ,3-4 cm den yüksek topuklu ayakkabı giymemeli. Yüzme beli rahatlatan bir spordur, normal gebelikde yüzmenin sakıncası yoktur. Bel ağrısını artırmamak için ani vücut hareketlerinden kaçınmalı.
Hamilelikde rahim büyüdükçe komşu idrar torbasına bası yapar ve basıya bağlı sık sık idrara çıkma gereksinimi olur. Bu fizyolojik bir durumdur. Eğer idrar yaparken yanma, sızı varsa, idrarla kan geliyorsa ve aşırı sık idrara çıkılıyorsa kadın-doğum uzmanına girmeli. İdrar yolu enfeksiyonları gebelerde sık görülür. Kadınlarda idrar torbası ile dışarıya açılan kanal (uretra) arası mesafe kısadır. Bakterilerin bulaşması vajina-makat bölgesindeki bakterilerin idrar akışına ters olarak yukarı çıkması ile olur. Uretranın kısa olması kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunun daha sık olmasına neden olur. Hamilelerde sistit, hamile olmayanlara göre daha sık olur. Gebelerde mesaneye bası ve hormonal nedenlerle, idrar yollarında gevşeme ve genişleme sebebiyle mesanede idrar yaptıkdan sonra idrar kalır. Kalan idrar bakteri üremesini kolaylaştırır. Bazı hamilelerde idrarla atılan şeker miktarı artar, bu da enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırır. İdrar yolu iltihapları hamilelerde daha kolay böbreklere yayılabileceği için önemlidir.
Hamilelikdeki enfeksiyon erken doğuma yol açar. Böbreklere enfeksiyon yayılmışsa daha ağır enfeksiyon tablosu olur. Ateş, titreme, bel ve böbrek ağrısı, böbrek yetmezliği görülebilir. Eğer enfeksiyon saptanırsa doktorun uygun gördüğü antibiyotik kullanılmalı. İdrar yolu enfeksiyonu sık aralıklarla tekrarlıyorsa düşük doz antibiyotik uzun süre kullanılır. Enfeksiyon böbreklere yayılmışsa ateş, bel ağrısı varsa hastaneye yatarak tedavi gerekir. Hamilelerin % 5-10 unda herhangi bir şikayet olmadan idrarlarında bakteri olur.
Buna asemptomatik bakteriüri denir. Bunun için tüm anne adaylarına gebeliğin 12. haftasında şikayeti olmasa da idrar kültürü yapılması önerilir. İdrar yolu enfeksiyonları erken doğuma ve bebeklerde gelişme geriliğine neden olur. Enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisinde bol su içmek, idrarı tutmakdan kaçınmak, cinsel ilişki sonrası idrar yapmak önerilir. Gebelerde bazen idrar kaçırma şikayetine rastlanır. Bunun için perine kaslarını güçlendirici hareketler önerilir. Aşırı kilo alımında da idrar kaçırma şikayeti artacağından kilo alımına mutlaka dikkat edilmelidir.
Hamileliğin ilk aylarında iştahsızlığa sık rastlanır. Doğru dürüst beslenemediğini düşünen anne adayı bebeğin az gelişeceğini düşünerek endişe duymaya başlar. Stres iştahının daha da azalmasına neden olur. Oluşan kısır döngüyü kırmak için işi doğalına bırakmak gerekir. İştahsızlık için altta yatan bir hastalık yoksa iştahsızlık için endişeye gerek yoktur. Genellikle 20 haftadan itibaren gebeliğe ait metabolik değişiklikler dengeye oturur ve kilo alma başlar. Çevreden ve aileden gelen aşırı yemek yeme baskısı doğru bir yaklaşım değildir.
Hamileliğin ilk haftalarındagenel bir halsizlik, baş dönmesi, uyku hali olabilir. Bu yakınmalar gebelikdeki hormonal değişikliklere ve kısmende tansiyonun düşük olmasına bağlıdır. Tansiyon düşüklüğü bebeğe zarar vermez. Ancak yatakdan ani kalkışlarda, uzun süre ayakda kalma durumlarında baygınlık hissi, göz kararmasına hatta bayılmaya sebep olur. Bu durumlarda doktora gitmeli ve dinlenirken ayaklar kalp hizasında tutulmalı.
Hamilelikde hormonlar barsak kaslarını gevşetir, hareketlerini yavaşlatır. Barsaktan emilen su miktarı artar. Ayrıca rahim tarafından oluşturulan bası kabızlığa ve gaz oluşumuna neden olur. Kabızlığı tedavi etmekten çök önlemeye çalışmalı. Bu nedenle her gün lifli gıdalardan yemeli, sebze, meyve, yeşil salata, kayısı, erik, incir tüketilmeli. Günde 8-10 bardak su içilmeli. Aşırı kahve, çay kabızlığa neden olur. İnatçı bir kabızlık varsa doktora gitmeli. Doktora sormadan müshil ilaçları almamalı. Bu tür ilaçlar barsak hareketlerini artırarak su kaybına neden olarak, erken doğum tehlikesine yol açabilir.
İlk gebelikde bebek hareketleri 18-20 hafta civarında çok hafif, kuş kanadı çırpar gibi bir his şeklinde duyulur. İlerleyen haftalarda bebek hareketleri daha kuvvetli hissedilir. İkinci ve daha sonraki gebeliklerde 16. hafta civarında, 2 hafta daha erken duyulur. Sağlıklı bir bebek günde en az 10 kez hareket eder. Bu hareketlerin hepsi güçlü tekmeler şeklinde değildir. Küçük kımıldamalarda bebek oynaması olarak sayılır.
Gebeliğin Son Dönemindeki Sorunlar hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
İlgili link: https://www.aysedarama.com/gebeligin-son-donemindeki-sorunlar
Gebelikte kanama sıklıkla meydana gelen ve çoğunlukla sorun teşkil etmeyen bir durumdur. Ancak yine de gebeliğin hangi haftasında meydana gelirse gelsin vajinal kanama mutlaka doktor değerlendirmesi gerektiren bir durumdur. Kanamanın çok hafif olması ya da bir süre sonra kendiliğinden kesilmesi, doktor kontrolünden vazgeçmek için bir neden teşkil etmemelidir.
Gebeliğin herhangi bir döneminde kanama ortaya çıkması ender görülen bir durum değildir, ancak neden mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.
Kanamanın nedeni basit bir serviks (rahim ağzı) enfeksiyonu olabileceği gibi, ablatio placenta (ablasyo plasenta okunur-plasentanın erken ayrılmasıdır) ya da placenta previa (plasenta prevya okunur, "eşin" önde gelmesidir) gibi anne adayı ve bebek açısından hayati tehlike taşıyan bir durum olabilir.
Gebeliğin ilk yarısında meydana gelen kanamalarda çoğunlukla ciddi bir neden söz konusu değilken, bazı durumlarda düşük tehdidi veya düşük, ender durumlarda da dış gebelik veya mol gebeliği söz konusu olabilir. Serviks (rahim ağzı) lezyonları (enfeksiyonlar, erozyon ("yara"), CIN (rahim ağzında kanser öncüsü lezyonlar) gibi durumlar) özellikle cinsel ilişki sonrasında tahrişe bağlı olarak kanamaya neden olurlar.
Bazı durumlarda idrar yollarından gelen bir kanama ya da hemoroid (basur) nedeniyle oluşan bir rektal kanama (makattan gelen kanama) anne adayı tarafından vajinal kanama sanılabilir.
Gebeliğin birinci yarısında ortaya çıkan kanamaların değerlendirilmesinde ve tedavisinde fetus henüz "yaşama sınırına", yani doğduğunda yaşayabilecek gebelik haftasına ulaşmadığından tedavinin tek odağı anne adayının hayatının korunmasıdır.
Gebeliğin ikinci yarısında ve özellikle de 24. gebelik haftasından sonra ortaya çıkan kanamaların değerlendirilmesi ve tedavisinde ise anne adayının hayatının korunması birinci planda olmakla beraber, fetusun sağlık durumu da yeni bir odak noktası teşkil eder.
Gebeliğin ilk 10 haftalık dönemi kanamanın nispeten sık meydana geldiği bir dönemdir ve sağlıklı bebek doğurmuş olan annelere sorulduğunda yaklaşık %20-30'u az veya çok miktarda bir kanamalı dönem geçirdiklerini hatırlarlar.
Bebeğin henüz ana rahmine düştüğü ve anne adayında adet gecikmesi bile olmayan bir dönemde lekelenme tarzında oluşan kanamalar "implantasyon (rahim içine yerleşme") esnasında rahimdeki yerleşme alanında kılcal bir damar çatlaması sonucu oluşan kanamalardır ve bunu adet gecikmesi ve nihayet gebelik takip ettiğinde bu tanı doğrulanmış olur.
Gebelik 6-8 haftalar arasındayken ise yumurtalıklardan salgılanan progesteron hormonunun salgısının bebeğe devir edilmesi esnasında bir "plasental shift (devir teslim) kanaması" görülebilir. Sıklıkla ağrısız ve hafif olan bu kanama anne adayının panik olmasına neden olur, ancak her şey yolunda seyreder..
Yine ilk haftalarda "nedensiz" kanamalara sıklıkla rastlanır ve çoğu durumda gebelik sağlıklı bir şekilde devam eder.
Ancak yukarıda bahsedilen selim tabiyatlı kanamalar yanında ciddi durumlara bağlı oluşan kanamalar da söz konusu olabilir ve aşağıda anlatılmıştır.
Gebeliğin özellikle ilk 12 haftası düşüklerin en sık görüldüğü dönemdir. Ağrıyla birlikte ya da tek başına olan bir kanama özellikle "parça düşürme" söz konusuysa düşük habercisi olabilir. Yapılan muayene ve ultrasonda bebek canlı ve rahim ağzı kapalı ise düşük tehdidi'nden bahsedilir.
Düşük tehdidi düşük olup olmayacağının belirsiz olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Düşük (Abortus) ve Tekrarlayan Düşükler
Gebelik ürününün rahim dışında bir yerde yerleşmesi durumunda dış gebelik'ten bahsedilir. Dış gebelik en sık tüplerde yerleşir. Gebeliğin yerleştiği bölge bebeğin büyümesiyle birlikte gerilmeye başlar. Özellikle tüpler gerilmeye çok dayanıklı olmayan yapılar olduklarından bir süre sonra yırtılırlar ve hem karın içine hem de vajinadan dışarıya kanama başlar. Bilinen bir gebelikle ya da adet gecikmesiyle beraber şiddetli ağrı ve/veya kansızlık belirtileri (bayılma, solukluk, halsizlik) ve/veya vajinal kanama durumlarında dış gebelik söz konusu olabilir.
Ektopik Gebelik (Dış Gebelik)
Anormal bir gebelik şekli olan mol gebeliğinde rahim içi üzüm salkımı benzeri yapılarla doludur. Genellikle erken dönemlerden itibaren vajinal kanama gözlenir. Kanama ve beraberinde üzüm tanesi gibi parçalar düşürülmesi mol gebeliğini akla getirir.
Mol (Üzüm) Gebeliği
20. gebelik haftasından sonra tüm anne adaylarının yaklaşık %4'ünde değişen şiddetlerde vajinal kanama meydana gelir. Bu dönemde meydana gelen kanamalarda en sık görülen nedenler placenta previa (plasenta prevya okunur, "eşin" önde gelmesidir) ve ablatio placenta'dır (ablasyo plasenta okunur-plasentanın erken ayrılmasıdır). Diğer nedenler arasında ise yine rahim ağzına ait lezyonlar ve idrar yollarından gelen ya da hemoroide bağlı meydana gelen kanamalar yer alır.
Nadir görülen nedenler arasında ise vasa previa (vaza prevya okunur, kordona ait damarların doğum kanalının girişinde yer alması) ve marjinal sinüs rüptürü (plasentanın en uç noktasından hafifçe ayrılması) yer alır:
Plasenta prevya ve ablasyo'dan sonra en sık görülen üçüncü trimester kanama nedenidir. Plasentanın alt kenarının hafifçe yerinden kalktığı ve az miktarda kanamanın olduğu selim bir olaydır.
Plasentadan bebeğe uzanan kordon damarları normalde amnion sıvısının içinden geçerler. Vasa previa durumunda ise damarlar amnion zarı üzerinde dallanma gösterirler. Bu dallanma genelde rahim ağzı hizasında olur. Üzerlerinde koruyucu Wharton jeli tabakası olmayan bu damarlar kese açıldığında kolaylıkla yırtılıp kanamaya neden olurlar. Kaybedilen kan fetusun kanı olduğundan fetal distres gelişimine ve kısa zamanda bebeğin ölmesine neden olabilir. Kanama olmasa bile bu damarlar basıya duyarlı olduklarından sıklıkla fetal distrese neden olurlar.
Vaza prevya yaklaşık 1000 gebelikten birinde görülür. Çoğul gebeliklerde daha sıktır.
Kanama ya da fetal distres olduğunda acil sezeryan gerekir.
Hafif kanamayla birlikte mukus tarzı bir akıntı gelmesi şeklindedir ve doğuma yakın dönemde rahim azğı tıkacının atılmasından ibarettir. Nişan gelmesini takiben ilk günlerde genelde doğum başlar.
Kan Nakli ve Riskleri
Kan kaybı belli bir dereceye kadar vücudun refleks olarak aldığı çeşitli önlemlerle tolere edilir. Bu yüzden kan bağışı gibi durumlarda verilen 500 mililitre kanın sağlıklı bir insan üzerinde hiç bir olumsuz etkisi yoktur.
Gebelik esnasında kan hacmi yaklaşık %50 artar. Bu nedenle gebelikte meydana gelen kanamalarda nispeten fazla miktarlarda kan kaybı bile hiçbir belirti vermeyebilir.
Kan kaybı belli bir miktarı aştığında vücutta bazı refleks mekanizmalar devreye girer. Bu refleks mekanizmaların amacı yaşamsal organlar olan beyin ve kalbe giden kan miktarı ve oksijeni yeterli sınırlarda tutmaktır. Bu amaçla ilk önce kalp atım hızı artar. Böylece var olan kan daha fazla çalıştırılarak sorun giderilmeye çalışılır. Daha ileri aşamalarda idrarla atılan sıvı azaltılır. Bunun amacı da damariçi sıvı miktarını sabit tutmaktır.
Kan kaybının devam etmesi durumunda belli bir aşamadan sonra vücudun alabileceği önlemler biter. Tansiyon düşmeye başlar. Soğuk terleme, ağız kuruluğu, nabzın ileri derecede hızlanması, tansiyonun düşmeye devam etmesi gibi belirtiler şok gelişmekte olduğuna işaret eder. Preşok (şoköncesi) adı verilen bu dönemde vücut dışarıdan yardım beklemektedir. Sıvı tedavisi ve kan nakli yapılmazsa hasta şoka girer.
Şok, vücudun aldığı önlemlerin yetersizliğinin bir ifadesidir. Kan hacminin yetersiz olması organlara giden oksijeni azalttığından başta böbrekler olmak üzere tüm organlarda yetersizlikler ortaya çıkmaya başlar. Plasentaya giden kan azaldığında fetal distres veya fetal ölüm ortaya çıkabilir. Organ yetersizliği ilerlediğinde tedavi edilmezse hasta kaybedilebilir. Bu yetersizlikler ortaya çıkmaya başladığında tedavi başlatılsa bile organ yetersizlikleri tümüyle engellenemeyebilir. Özellikle böbrekler kansızlığa çok duyarlı organlar olduklarından hayatı kurtarılan hastalarda kalıcı böbrek yetersizlikleri görülebilir.
Tüm bu nedenlerle kanaması olan anne adayları dikkatlice değerlendirilir ve hem bebeğin hem de annenin hayati tehlikesi göz önünde bulundurularak bir an önce tedaviye başlanır. Bir yandan eksilen kan yerine konur öte yandan kanamaya yol açan etken (plasenta prevya gibi) ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Rahim ağzı, bazı enfeksiyonlar, kanser öncüsü lezyonlar ya da erozyon ("yara") gibi olaylara bağlı olarak çok hassas bir dokuya dönüşebilir. Bu durumlarda özellikle cinsel ilişki sonrası ve bazen de kendiliğinden kanama ortaya çıkabilir.
Gebeliğin hangi döneminde olursa olsun kanama ortaya çıktığında mutlaka tam jinekolojik muayenede spekulum (vajinadan yerleştirilen ve vajina içi ve rahim ağzını gözlemeye yarayan alet) ile rahim ağzının değerlendirilmesi büyük önem taşır. Beraberinde vajinal ultrasonografi yapılması gerekebilir.
Spekulum muayenesi veya vajinal ultrasonografinin düşüğe veya erken doğuma neden olduğuna dair bir bilimsel veri yoktur.
İdrar yolu enfeksiyonları, idrar yollarında taş, polip gibi oluşumlar, böbrek kisti gibi durumlar idrarla birlikte kanama gelmesine neden olabilir. Bu kanama anne adayı tarafından vajinadan geliyor sanılabilir.
Hemoroid (basur) anne adaylarında sıklıkla rastlanan bir durumdur. Ağrı yanında kanama belirtisi yaptığında anne adayı kanın vajinadan geldiğini sanabilir.
İLGİLİ KONULAR:
GEBELİKTE DİĞER SORUNLAR: