60 f kapsamında sigortalı / 60 f Kapsamında Sigortalı Olanlar Kimlerdir ? - SGK Bilgisi

60 F Kapsamında Sigortalı

60 f kapsamında sigortalı

İşten Çıktıktan Sonra Genel Sağlık Sigortasından Yararlanma Süresi Ne Kadardır?

Musa Çakmakçı
Sosyal Güvenlik Uzmanı
[email protected]



4/A’lılar, 4/B’liler ve 4/C’liler, 5-g kapsamında ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri, EK 9’uncu madde kapsamında ay içinde 10 günden fazla çalıştırılanlar, EK 15’inci madde kapsamında sigortalı olanlar, polislik eğitime tabi tutulan adaylar, Milli Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencileri; zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten önceki bir yıl içinde en az 30 gün GSS prim ödeme gün sayıları varsa; zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren 10 gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanmaya devam edecektir.

Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri, tarihten geriye doğru 1 yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren “10+90 gün = 100 gün” süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanacaklardır.

Sigortalılık niteliği sona erdikten sonra 10 gün süreyle daha sağlıktan yararlanabilmek için sigortalılık niteliğinin yitirildiği tarihten geriye doğru 1 yıl içinde en az 30 gün GSS prim ödeme gün sayısının olması gerekmektedir.

Şahıs 5 gün çalışıp işten ayrılsa sağlıktan yararlanamayacak ancak; örneğin 50 gün çalışıp işten ayrılsa; işten çıkış tarihinden itibaren 10 gün süreyle sağlıktan yararlanacaktır.

Sigortalılığı sona erdikten sonra 10 gün veya 10+90 gün sağlık hizmetinden yararlananların bakmakla yükümlü olduğu kişiler de bu sürelerde sağlık hizmetlerinden faydalanacaktır.

 

İşten Çıktığı Tarihten Geriye Doğru 1 Yıl İçinde    

İşten Çıktıktan Sonra Kaç Gün

Kaç Gün GSS Prim Ödeme Gün Sayısı Var?

Süreyle Sağlıktan Yararlanabilir

En az 30 gün ila 89 gün arası

 10 Gün

En az 90 gün

10 + 90 = 100 gün

60’ıncı maddesi onikinci fıkrası kapsamındaki er – erbaşlardan genel sağlık sigortalılığı sona erenler, terhis tarihinden itibaren 30 gün süreyle genel sağlık sigortasından faydalanabileceklerdir.

İsteğe bağlı sigortalı, isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiği tarihten itibaren sağlık hizmetinden yararlanamaz. İsteğe bağlı sigortada; sigortalılığın sona erdiği tarihten itibaren 10 gün süreyle ve geriye doğru son 1 yıl içinde 90 gün varsa 90 gün süreyle daha sağlıktan yararlanma hakkı yoktur.

SİGORTALILIĞI SONA ERDİKTEN SONRA 10 GÜN, 30 GÜN VEYA 10+90 GÜN DAHA SAĞLIK HİZMETİNDEN YARARLANACAKLAR

 (a) Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bendi, 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi, ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrası ile ek 15 inci maddesi kapsamında sigortalı olanlar,

(b) Göreve başlamaları şartıyla Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde (POMEM) polislik eğitimine tabi tutulan adaylar, Milli Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencileri,

Zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle,

(c) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası kapsamındaki er/erbaşlar, terhis tarihinden itibaren 30 gün süreyle,

Sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

GENEL SAĞLIK SİGORTALILIĞININ BİTTİĞİ TARİH İTİBARİYLE SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI SONA ERENLER

(a) İsteğe bağlı sigortalı sayılan, (Kanunun 50’nci maddesine göre isteğe bağlı, 4/c kapsamında isteğe bağlı iştirakçiler)

(b) Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde (POMEM) polislik eğitimine tabi tutulan adaylar, Milli Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencilerinden göreve naspedilmeyerek öğrenciliği sona eren,

(c) Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (e) bendi, ek 5, ek 6 ıncı maddesi, ek 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve ek 13’üncü maddesi ile 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olanlar,

(ç) Kanunun 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c), (d), (e), (f) ve (g) bendinde sayılan,

(d) 60 ıncı maddenin yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onüçüncü ve ondördüncü fıkrasında sayılan,

Genel sağlık sigortalıları ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler, bulundukları bent/fıkra kapsamındaki haklarının sona erdiği tarihten itibaren sağlık yardımlarından yararlanma hakları da sona erecektir.

(e)Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2), (3), (4) numaralı alt bentleri kapsamında sigortalı olanlardan, borcu nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamaz durumda iken sigortalılığı sona erenler, sona erme tarihi itibariyle Kurum sağlık hizmetlerinden faydalanmayacaktır. Ancak, sigortalılığın sona erdiği tarihten sonra borçlarını ödeyenler borcu ödedikleri tarihten itibaren 10+90 günden kalan günleri kadar sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

Örnek: Berberlik mesleğinden dolayı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında sigortalılığı devam eden ve son bir yılda doksan günden fazla sigortalılığı olan kişi, 15/06/2017 tarihinde işini terk etmiş ve 60 günden fazla borcu bulunmaktadır. Bu kişi borcunu 15/08/2017 tarihinde ödemesi halinde, ödediği tarihten itibaren 10+90 günden geriye kalan günler için sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

Genel sağlık sigortalısının sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkının sona erme tarihinden itibaren, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de söz konusu hakları sona erecektir

GENEL SAĞLIK SİGORTASINDAN YARARLANMA HAKKININ SONA ERMESİ

1. İkametgâh Adresinin Türkiye Dışına Taşınması Nedeni ile Sona Erme

Genel sağlık sigortalılığı; sosyal güvenlik sözleşmesi hükümleri saklı kalmak şartıyla, Kanunun 60 ıncı maddesi kapsamındaki kişilerin yerleşim yerinin Türkiye dışına taşındığı tarihten itibaren sona erecektir.

Sosyal güvenlik sözleşme hükümleri saklı kalmak şartıyla, Kanun kapsamında sigortalılığı ve prim ödeme yükümlülüğü devam edenler ile Kanuna veya diğer kanunlara göre gelir ve aylık alanlardan yurtdışında ikamet edenler ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, Türkiye’de bulundukları sürelerde Kurum sağlık hizmetlerinden faydalanacaktır.

2. Ölüm Nedeniyle Sona Erme

Genel sağlık sigortalısının ölüm tarihi itibariyle sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı sona erecektir. Ancak; Genel Sağlık Sigortası Tescil, Prim ve Müstehaklık İşlemleri Yönetmeliği’ nin yürürlüğe girdiği 18/04/2014 tarihinden sonra ise;

(1) Kurumdan ilgili kanunları gereği gelir/aylık alanların ölümü halinde bakmakla yükümlü olduğu eşlerinin ölüm aylığı bağlanacağı tarihe kadar, diğer bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ise ölüm tarihini takip eden ay sonuna kadar bu sıfatları devam eder.

Örnek 1: Nüfus kayıtlarına ölüm tarihi 03/05/2014 olarak işlenen ve aylık veya gelirini ayın 1’inde alan kişinin, hayatta iken bakmakla yükümlü olduğu kişiler 30/06/2014 tarihine kadar, Örnek 2: Gelir/aylığını 01/05/2014 tarihinde alan ve 28/05/2014 tarihinde vefat edenlerin, hayatta iken bakmakla yükümlü olduğu kişiler 30/06/2014 tarihine kadar,

Sağlık hizmetlerinden faydalanmaya devam edecektir.

(2) Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sayılan zorunlu sigortalıların ölümü halinde ise, bakmakla yükümlü olduğu kişiler on gün süreyle genel sağlık sigortası hizmetlerinden yararlanırlar. Bu kişilerin ölüm tarihinden önce geriye doğru bir yıl içinde doksan günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, on güne ilaveten doksan gün süreyle daha sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

Ancak ölen sigortalının 60 günden fazla prim ve prime ilişkin borcunun bulunması halinde bakmakla yükümlü olduğu kişileri genel sağlık sigortalısının öldüğü tarihten itibaren sona erecektir.

Örnek 3: 20/04/2014 tarihinde vefat eden ve son bir yıl içinde 90 gün zorunlu sigortalılığı olanların, hayatta iken bakmakla yükümlü olduğu kişiler 29/07/2014 tarihine kadar sağlık hizmetlerinden faydalanabilecektir.

Vefat eden kişilerin geride kalan ve aylık talebinde bulunanlardan, aylıkları yukarıda belirtilen sürelerde bağlanamayanlar için manuel kayıt açılarak sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

3. Tutukluluk ve Hükümlülük Nedeni ile Sona Erme Tutuklu ve hükümlü olanların genel sağlık sigortalılığı, tutukluluk ve hükümlülük tarihinden itibaren sona erecektir.

Ancak tutuklu ve hükümlü olanlardan;

(a) Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının

(b) bendi kapsamında sigortalılığı devam edenlerin, (b) İsteğe bağlı sigortalılığı devam edenlerin,

(c) Gelir/aylık almaya devam edenlerin, bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecektir.

Ayrıca, Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olup Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında tutuklanan, gözaltına alınan veya görevden uzaklaştırılanların bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edeceklerdir.

Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olanlardın tutukluluk/hükümlülük, (c) bendi kapsamında sigortalı olanların ise hükümlülük nedeniyle sigortalılığı sona ermesi durumunda, bakmakla yükümlü olduğu kişiler için sigortalılığın sona ermesine ilişkin hükümler uygulanacaktır.

4. Askerlik Nedeni ile Sona Erme

Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası haricinde genel sağlık sigortalısı olanlardan askerliğini er ve erbaş olarak yapanların bu kapsamdaki genel sağlık sigortalılığı, askerliğin başladığı tarihten itibaren sona erecektir. Ancak; Kanunun 60 ıncı maddesinin onikinci fıkrasında sayılanlardan;

(a) Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı devam edenlerin,

(b) Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında ücretsiz izinli olanların,

(c) İsteğe bağlı sigorta kapsamında sigortalılığı devam edenlerin,

(ç) Gelir/aylık almaya devam edenlerin, bakmakla yükümlü olduğu kişileri sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecektir.

Diğer genel sağlık sigortalılarının askerlik nedeniyle genel sağlık sigortalılığının sona ermesi halinde, bakmakla yükümlü olduğu kişiler için sigortalılığın sona ermesine ilişkin hükümler uygulanacaktır.

5. Sigortalılığın Sona Ermesi Nedeni ile Sona Erme

Kanunun 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılığın sona erdiği tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle daha bakmakla yükümlü olduğu kişiler dâhil sağlık hizmetlerinden faydalandırılırlar.

Şayet zorunlu sigortalının, sigortalılığın sona erdiği tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 gün prim ödeme gün sayısı yoksa sigortalılığın sona erdiği tarihten sonraki 10 uncu günden sonra bu kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları sona erecektir.

Kanunun 60 ıncı maddesinin onikinci fıkrası kapsamındaki er-erbaşlardan genel sağlık sigortalılığı sona erenler, terhis tarihinden itibaren 30 gün süreyle genel sağlık sigortasından faydalanabileceklerdir.

Örnek 1: 01/05/2013 tarihinde Ek-5 inci madde kapsamında tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışan kişi olarak tescili yapılan ve 25/07/2013 tarihinde sigortalılığı sona eren genel sağlık sigortalısının geriye doğru son bir yıl içerisinde 90 günlük sigortalılığı olmaması nedeniyle 04/08/2013 tarihinden sonra bu kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı sona erecektir.

Örnek 2: 01/03/2013 tarihinde 4/a kapsamında çalışmaya başlayan ve 31/10/2013 tarihinde sigortalılığı sona eren ve geriye doğru son bir yıl içerisinde 90 gün sigortalılığı bulunan genel sağlık sigortalısı, 08/02/2014 (dahil) tarihine kadar sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır. Sigortalılığı sona erdikten sonra 10 gün veya 10+90 gün sağlık hizmetinden yararlananların bakmakla yükümlü olduğu kişiler de bu sürelerde sağlık hizmetlerinden faydalanacaktır.

10+ 90 GÜN UYGULAMASINDAN KİMLER YARARLANAMAZ?

Aşağıda sayılan sigortalıların genel sağlık sigortalıklarının bittiği tarih itibariyle sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı sona erer.

  • İsteğe bağlı sigortalılar
  • 4/C isteğe bağlı iştirakçiler,
  • Polislik eğitimine tabi tutulan adaylar
  • Millî Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik

 Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencilerinden, göreve naspedilmeyerek öğrenciliği sona erenler.

  • 5-b bendinde sayılan aday çırak, stajyer öğrenciler, bursiyerler, tamamlayıcı eğitim

 Ya da alan eğitimi gören öğrenciler, üniversitelerde kısmi çalıştırılan öğrenciler

  • 5- e bendinde sayılan İş-Kur kursiyerleri
  • 60-c bendinde sayılanlar
  • 60-d bendinde sayılan oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişiler
  • 60-e bendinde sayılan işsizlik ödeneği alan kişiler, esnaf ahilik sandık ödeneği alan kişiler, kısa çalışma ödeneği alan kişiler
  • 60-f bendinde sayılan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir/aylık alan kişiler
  • 60-g kapsamında GSS’li sayılanlar
  • 60/7’nci fıkrası kapsamında ülkemizde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler
  • 60/8’inci fıkrası kapsamındaki stajyer avukatlar
  • 60/9’uncu fıkrası kapsamında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin önlenmesine Dair Kanun hükümlerine göre hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişiler
  • 60/10’uncu fıkrası kapsamındaki Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu kapsamına göre hizmet öncesi eğitime alınanlar
  • 60/13’üncü fıkrası kapsamındaki Türkiye’de eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir askeri personel
  • 60/14’üncü fıkrası kapsamındaki Türkiye’de Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığında eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir personel
  • Ek 5’inci madde kapsamındaki sigortalı olanlar
  • Ek 6’ncı madde kapsamındaki sigortalı olanlar
  • Ek 9’uncu maddeye göre ayda 10 günden kısa süreli çalışanlar
  • Ek 13’üncü maddeye göre çalışanlar
  • 2925 sayılı Kanununa tabi sigortalılar

4/B kapsamında sigortalı olanlardan, borcu nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamaz durumda iken sigortalılığı sona erenler, sona erme tarihi itibariyle Kurum sağlık hizmetlerinden faydalanamayacaktır. Ancak sigortalılığın sona erdiği tarihten sonra borçlarını ödeyenler borcu ödedikleri tarihten itibaren 10+90 günden kalan günleri kadar sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır.

Örnek: Berberlik mesleğinden dolayı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında sigortalılığı devam eden ve son bir yılda doksan günden fazla sigortalılığı olan kişi, 15/06/2017 tarihinde işini terk etmiş ve 60 günden fazla borcu bulunmaktadır. Bu kişi borcunu 15/08/2017 tarihinde ödemesi halinde, ödediği tarihten itibaren 10+90 günden geriye kalan günler için sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır. Genel sağlık sigortalısının sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkının sona erme tarihinden itibaren, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de söz konusu hakları sona erecektir.

İŞTEN ÇIKTIKTAN SONRA SAĞLIKTAN YARARLANMA HAKKI BİTTİĞİNDE GELİR TESTİ YAPTIRILMALIDIR

İşten ayrılan sigortalının son 1 yıl içindeki prim ödeme gün sayısına göre sağlıktan yararlanma hakkının bittiği gün itibariyle şahıs sistem tarafından resen GSS kapsamına alınmakta ve adına GSS prim borcu tahakkuk etmeye başlamaktadır. Bundan dolayı işten ayrılan sigortalılar sağlıktan yararlanma hakları bittikten sonra eğer bakmakla yükümlü olunan kişi değil iseler hemen ikametlerinin kayıtlı olduğu yerdeki SYDV’ye müracaat ederek gelir testi yaptırmalılar ve ilgili SGM’ye müracaat ederek gelir testi sonuçlarına göre GSS tescilini yaptırmalıdırlar.

60/g kapsamında sadece genel sağlık sigortalısı olanların ödemeleri gereken aylık GSS primi 194,13 TL,

Kaynakça

Genel Sağlık Sigortası Sağlık Aktivasyon İşlemleri G E N E L G E 2017 / 26

Sosyal Güvenlik Hukuku /Ramazan Elma

15.09.2022

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemizekayıt olun.

>> Vergi Affı Rehberi (300 Soru - Cevap) Ücretsiz E-Kitap:hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM

  img1

 Yrd. Doç. Dr. Levent AKIN1

 

Sosyal güvenlik sistemimizde yaşanan son gelişmelerin bir sonucu olarak hazırlanan yeni Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı meclise sevkedilmiş bulunmaktadır. Başlangıçta emeklilik sigortası kanun tasarısı ve genel sağlık sigortası kanun tasarısı olarak hazırlanan bu düzenlemeler, son aşamada tek bir metin altında toplanarak meclise sunulmuştur.

Tasarı, gerek meclise sunulmadan önce gerek bunun ardından çeşitli platformlarda tartışılmış ve arzu edilen sıklıkta olmasa da değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Ancak bu yoğun değerlendirmeler sırasında çok temel bir sorunla karşılaşıldığı görülmektedir. Gerçekten de yapılan değerlendirmelere esas olan metin her seferinde yeni değişikliklere uğramakta, o sebeple değerlendirme yapanların temel aldıkları metinler birbirinden farklı olabilmektedir. Zira anılan tasarı hiçbir yasa çalışmasında görülmemiş bir yoğunlukta değişim geçirmektedir. Nitekim tasarının hazırlanan ve TBMM’ne sunulan hali ile bugünkü hali arasında önemli farklılıklar görülmektedir. Bu durum, yasa tasarısının yeterince olgunlaşmadan meclise sevk edildiği görüntüsü yaratmaktadır. Ancak bunun yanında, hazırlanan tasarının TBMM’nde kabulü ardından Türkiye’nin kapsamı en geniş yasası durumuna gelecek olması düşünüldüğünde, yaşanan bu değişim süreci bir ölçüde hoş görülebilir. Zira toplumun her kesimini etkileyecek bu tasarı, tüm kesimlerce değerlendirilmekte ve değiştirilmeye çalışılmaktadır. Tasarının içinde bulunduğu bu ortam, onu incelemeye çalışanları sürekli bir takibe mecbur kılmaktadır. Kaldı ki aslında bu zorunluluk toplumun her ferdi için geçerlidir. Çünkü yapılmaya çalışılan büyük bir yasalaşma çabasıdır ve her kesin katkısı tam da bu noktada sonuç verebilecek görünmektedir.

Biz bu tebliğimizde, tasarının kişiler açısından kapsamı konusundaki gelişmeleri belirlemeye çalışacağız. Açıklamalarımızı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı Alt Komisyon Metni üzerinden yapacağız2.

I. SİGORTALILIĞIN NİTELİĞİ

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, esasen zorunlu sigortalılık anlayışı ile hazırlanmıştır. Dolayısıyla bu açıdan mevcut sosyal güvenlik yasalarına paralel niteliktedir.

Tasarının 92.maddesine göre: Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin sigortalı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.. Söz konusu düzenlemedeki ifadeye rağmen, tasarının sağlık sigortasının kapsamını düzenleyen 60.madde hükmünde, isteğe bağlı sigortalıların da sağlık sigortasından yararlanacağı belirtilmiştir. Bu durum, isteğe bağlı sigortalının zorunlu sigortalılıkla karşı karşıya kalması gibi bir sonuç doğurmaktadır. Ancak kanımızca düzenleme daha farklı bir amaçla getirilmiştir. Söz konusu hükümle isteğe bağlı sigortalının, sosyal sigortalılığı isteğe bağlı olsa da, genel sağlık sigortalılığının zorunlu olduğu ifade edilmek istenmektedir. Başka bir deyişle isteğe bağlı sigortalı olanların sağlık sigortasının kapsamı dışında kalabilme imkanları yoktur. Ancak bu değerlendirmeye rağmen, kanunlaşma tekniği açısından zorunlu sigortalılığı tanımlayan 92.madde hükmünün iyi bir ifadeye sahip olduğunu söyleyebilmek güçtür. Zira bu ve benzeri çok sayıda düzenleme, daha önce ayrı yasa tasarılarında (emeklilik sigortası kanun tasarısı ile genel sağlık sigortası kanun tasarısı) düzenlenmiş olmaları sebebiyle sadece bu noktada değil çok farklı alanlarda karışıklığa ve yanlış anlamalar neden olmaktadır.

II. SİGORTALI TANIMI

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığını kapsamına aldığından, bu kurumlara tabi olanları da sigortalı kavramı altında bir araya getirmektedir.

Sigortalı kavramı tasarının 3. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre sigortalı, Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi ifade eder (m.3/6). Tanımda geçen kısa vadeli sigorta kolları, iş kazası-meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarını, uzun vadeli sigorta kolları ise malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kollarını ifade etmektedir. (m.3/4, 5). Söz konusu sigorta kollarının tümü tasarıda sosyal sigortalar olarak tanımlanmıştır (m.3/3). Bu durum karşısında anılan sigortalardan yararlananları sosyal sigorta sigortalısı olarak ifade edebilmenin mümkün olduğu kanısındayız.

Tasarıda yer verilen bir başka sigortalı tanımı, genel sağlık sigortası ile ilgilidir. Zira tasarı sigortalıları temelde iki gruba ayırmıştır. Bunlardan ilki yukarıda sosyal sigortalar sigortalıları olarak tanımlamayı tercih ettiğimiz grup, ikincisi ise genel sağlık sigortalılarıdır. Genel sağlık sigortalısı, sigortalı ve isteğe bağlı sigortalı tanımından ayrı olarak genel sağlık sigortası bakımından adına prim ödenmesi veya kendi adına prim ödemesi gereken kişileri ifade etmektedir.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 3/4 bendinde yer verilen kısa vadeli sigorta kolları tanımında geçen hastalık sigortası ifadesi, bu adı taşıyan bir sigortanın tasarıda bulunmaması karşısında karışıklık yaratabilir. Ancak bu ifade tasarıda, hastalığın sebep olduğu gelir kaybının telafisini sağlayan yardımları ifade etmek için kullanılmaktadır. Nitekim tasarının 15. maddesinde hastalığın, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve işgöremezliğe sebep olan halleri kapsadığı belirtilmekte ve 16.maddede de bu hallerde sağlanacak haklara işaret edilmektedir. Söz konusu haklar ise sadece parasal niteliktedir. Buna karşılık sağlık sigortası, sigortalı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sebebiyle hastalanmaları halinde tedavilerini, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlamak amacıyla sağlık hizmetleri sunmaktadır. Dolayısıyla hastalık sigortası yardımı, hastalık nedeniyle ortaya çıkan gelir kaybını 16.maddedeki araçlarla telafi edilmesini ifade etmektedir3.

III. SİGORTALI GRUPLARI

1. Sosyal Sigorta Sigortalıları

A. Bütün Sigorta Kollarından Yararlanan Sigortalılar

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 4.maddesinde sigortalı sayılanlar sıralanmıştır. Ancak burada düzenlenen sigortalılık, sadece kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile sınırlandırılmıştır. Diğer deyişle, genel sağlık sigortası anlamındaki sigortalılık bu maddede değil, aşağıda da belirteceğimiz üzere, tasarının 60.maddesinde düzenlenmiştir.

Tasarının 4.maddesinde yer verilen ve bizim sosyal sigorta sigortalılığı olarak adlandırdığımız sigortalılık üç temel bölümden oluşmaktadır. Söz konusu düzenleme şu şekilde kaleme alınmıştır: “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; 1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, 2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar, 3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, 4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde; 1) a bendine tabi olmayanlardan kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında a bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, 2) a ve b bentlerine tabi olmayanlardan sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında a bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar.

SSK, Bağ.Kur ve Emekli Sandığı sigortalılarını bir arada düzenleyen tasarının en temel maddesi durumunda olan 4.maddenin ilk fıkrası, diğer fıkralara göre çok daha geniş bir kapsama sahiptir. Bunun bir gereği olarak, diğer fıkralardaki düzenlemelere oranla daha soyuttur. Bununla birlikte tasarının 4.maddesinin iki ve üçüncü fıkralarında bazı grupların dahil olduğu sigortalı kategorilerini ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre yukarıda yer verilen birinci fıkranın a bendi kapsamına giren sigortalılara ilişkin hükümler şu kimselere de uygulanacaktır: a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler, b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar, c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak ikili sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar, d) 2.7.1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar, e) 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumi kadınlar, f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin C bendi kapsamında çalıştırılanlar (m.4/2).4.

Tasarının 4.maddesinde ayrıca düzenlenen bir diğer grup ise, yukarıda değindiğimiz c bendi kapsamına dahil edilmektedir. Anılan hükme göre, haklarında birinci fıkranın c bendi kapsamına giren sigortalılara ilişkin hükümler 4/3).

B. Bazı Sigorta Kollarından Yararlanabilecek Sigortalılar

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, 4. maddede tüm sosyal sigorta kollarından yararlananları düzenledikten sonra 5. maddede, uzun ve kısa vadeli sigorta kollarının bazılarından yararlanabilecek olanlara yer vermiştir.

Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası bakımından, 4. maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar. Yine hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortaları bakımından 4. maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Aynı durum, meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler içini ise iş kazası ve meslek hastalığı bakımından geçerlidir. Çıraklara ilişkin düzenleme tasarının ilk halinde kısa vadeli sigorta kollarının tümüne atıf yapmaktaydı. Ancak bu durum, çıraklara uygulanabilecek sigorta kolları arasına analık sigortasını da dahil etmekteydi ki bunun çok da isabetli olmadığı açıktı5. Nitekim komisyon da bu düzenlemeyi değiştirip, çıraklara uygulanacak sigorta kolları arasından analık sigortasını çıkarmıştır.

Tasarının 5. maddesinde düzenlenen ve bazı sigorta kollarından yararlandırılan diğer bir grup harp malulleri ile vazife malulleridir. Söz konusu hükme göre, harp malulleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanununa göre aylıkları hesaplanarak ödenenler ve asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanlardan bu kanuna (tasarıya) tabi çalışanlar hakkında aylıkları kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanacaktır. Dolayısıyla tasarı, söz konusu kişilere çok önemli bir imkan getirmektedir. Gerçekten de normal şartlarda, çalışma halinde kesilecek olan söz konusu aylıklar bu halde kesilmeyecektir. Hatta tasarıyla bir adım daha atılarak bu kişilere, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmayı istemeleri halinde, bu isteklerini kuruma bildirdikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren uzun vadeli sigorta kolları da uygulanacaktır. Metnin önceki halinde, istekleri halinde uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortasından yararlanılabileceği belirtilmekteydi. Ancak bu ifade, sanki istemezlerse genel sağlık sigortasından yararlanmayabilirler gibi bir sonuç yaratabileceği endişesiyle hükümden çıkarılmıştır. Kaldı ki bu konu tasarının 60.maddesinde de açıkça düzenlenmiş olduğundan tereddüt yaratabilir nitelikte görünmemektedir.

Haklarında sadece bazı sigorta kolları uygulanacak olan bir diğer grup, sosyal güvenlik destek primine tabi olanlardır. Sözü edilen imkan, tasarının 30.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya 4. maddenin birinci fıkrasının b bendine tabi faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden, aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir. Ancak bunlardan, prime esas kazançlar üzerinden sosyal güvenlik destek primi alınır. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya bildirilmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme gün sayısına ilave edilmemektedir. Halen sadece SSK ve Bağ-Kur’da uygulanan sosyal güvenlik destek primi, tasarının 30.maddesi ile yaşlılık aylığa alırken çalışmak isteyen tüm sigortalılara uygulanır hale getirilmiştir (SSK.63/B, BağK.ek.20)6. Tasarının 5.maddesi, bu kimseler hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir. Oysa tasarının ilk halinde sosyal güvenlik destek primine tabi olanlar hakkında tüm kısa vadeli sigorta kollarının uygulanabileceği düzenlenmiş ve böylelikle Sosyal Sigortalar Kanununa göre halen haklarında yalnız iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanan bu kişilere hastalık ve analıktan sigortalarından da yararlanma imkanı getirilmişti (m.5/e). Ancak tasarının son halinde bu hüküm yeniden değiştirilerek Sosyal Sigortalar Kanununa paralel hale getirilmiştir (SSK.3.II.C/2)7.

Haklarında sadece bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar bağlamında 5.maddede düzenlenen son grup tasarıya sonradan eklenmiştir. Buna göre, Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4. maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar ve haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanmaktadır.

 

Tasarının 5.maddesinin ilk halinde yer alan bir hüküm, mevcut halinde çıkarılmış görünmektedir. Bu düzenlemede, karşılıklılık esasına dayalı olarak ikili sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç, yüksek öğretim kurumlarında çalıştırılan yabancı uyruklu öğretim elemanları ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görevlendirilen yabancı uyruklu öğretmenler hakkında da sadece kısa vadeli sigorta kollarının uygulanacağı düzenlenmekteydi. Fakat istekleri halinde bu kişilere de uzun vadeli sigorta kollarından yararlanabilme imkanı sağlanmıştı. Bu düzenleme ile sağlanmak istenen tıpkı, 5/c bendinde olduğu gibi primlerin devlet tarafından ödenmesini sağlamaktı. Ancak tasarının yeniden düzenlenen halinde anılan hükme yer verilmemesi, bu konuda sorunun çözümünün genel hükümlere bırakıldığı kanısı yaratmaktadır.

 

C. Genel Sağlık Sigortalısı

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ile getirilen yeniliklerden birisi de genel sağlık sigortalısı kavramıdır. Mevcut sosyal güvenlik yasalarında hastalık (sağlık) sigortası yardımları, sigortalı olmanın sonucu olarak sağlanmaktadır. Ancak tasarı, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarından, yani sosyal sigorta sigortalılığından tamamen bağımsız olarak genel sağlık sigortalısı kavramını getirmektedir.

 

Tasarıya göre genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür (m.62/1). Tasarının önceki halinde yalnızca hakların sağlanmasından söz edilirken, yeni halinde hakların finansmanının sağlanmasından söz edilmesi, Sosyal Güvenlik Kurumunun amaçlanan görevini belirlemek açısından daha açıklayıcı olmuştur.

 

Sağlık hizmetleri ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılacaktır. Bakmakla yükümlü olunan kişi, genel sağlık sigortalısının (sosyal) sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan eşini, 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, 5.6.1986 tarihli ve 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitimi veya yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını, geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını ifade etmektedir (m.3/10).

 

Tasarı genel sağlık sigortasını, kişilerin sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigorta olarak tanımlamış ve genel sağlık sigortalısının da sigortalı ve isteğe bağlı sigortalı tanımından ayrı olarak genel sağlık sigortası bakımından adına prim ödenmesi veya kendi adına prim ödemesi gereken kişileri ifade ettiğini düzenlemiştir (m.3/8, 9).

 

Genel sağlık sigortalısı sayılanlar, tasarının 60.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’de yerleşik kişilerden genel sağlık sigortalısı sayılanlar şunlardır:

 

a) 4. maddenin birinci fıkrasının;

 

1) a ve c bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,

 

2) b bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler,

 

b) 50. madde gereği isteğe bağlı sigortalı olan kişiler,

 

c) Yukarıdaki a ve b bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;

 

1) 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yeşil kart verilen kişiler,

 

2) Vatansızlar ve sığınmacılar,

 

3) 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,

 

4) 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişiler,

 

5) 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,

 

6) 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,

 

7) 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler,

 

8) Harp malûllüğü aylığı alanlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar,

 

d) Yerleşim yeri Türkiye olmayan Türk vatandaşları ile oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından a ve b bendine göre genel sağlık sigortalısı sayılmayanlardan Türkiye’de bir yıldan fazla süreyle yerleşen kişiler,

 

e) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişiler,

 

f) Gelir veya aylık bağlanmış olan kişiler,

 

g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan kişiler, genel sağlık sigortalısı sayılır.

 

Düzenlemenin g bendinde yer alanlar, çok iyi ifade edilememiş olsa da, çalışmıyor olması nedeniyle bir zorunlu sigortalık bağlantısı olmadığı gibi, isteğe bağlı olarak da sosyal güvenlikten yararlanma ihtiyacı duymayan varlıklı kesimi ifade etmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla genel sağlık sigortası, bu nitelikteki bir sosyal sağlık sigortasına ihtiyaç duymayanları da genel sağlık sigortalısı sayarak prim ödeme mükellefiyeti altına sokmaktadır.

 

Tasarıya göre, yukarıda belirtilen bentlerden a, b, c, f, g, h, ı, j ve k’da sayılanların öncelikle, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılacak, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmayacaktır. Aksi takdirde durumuna uyan bende göre genel sağlık sigortalısı sayılacaktır. Bununla birlikte, yukarıda belirtilen d, e ve l bentleri kapsamında olanlar, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde bulunan hükümlü ve tutuklular genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmayacaklardır.

 

Tasarı, d ve g bentlerinin uygulanmasında evli olanlar için, karı veya kocadan hangisinin bu maddeye göre genel sağlık sigortalısı, hangisinin bakmakla yükümlü olunan kişi olacağının tespitini kendi tercihlerine bırakmaktadır. Diğer bentler gereği karı veya kocanın her ikisinin de genel sağlık sigortalılık şartlarının oluşması halinde ise her ikisi de ayrı ayrı genel sağlık sigortalısı sayılmaktadır.

 

IV. SİGORTALI SAYILMAYANLAR

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, Sosyal Sigortalar Kanununda benimsenen yöntem doğrultusunda sigortalı sayılmayanları da ayrıca sıralamıştır. Tasarının 6.maddesinde yer verilen bu hüküm gereğince, aşağıda sıralanan gruba dahil olanlar, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulanmasında sigortalı (sosyal sigorta sigortalısı) sayılmamıştır;

 

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi, Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.B hükmüne paralel bu düzenleme ile sigortalı sayılmamıştır.

 

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar da, Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.C hükmünün tekrarı niteliğindeki bu hükümle sigortalı kapsamı dışında tutulmuştur.

 

c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar sigortalı sayılmamaktadır. Anılan ifade, Sosyal Sigortalar Kanununda yer alan düzenleme ile karşılaştırıldığında bir değişiklik içermektedir. Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.D hükmü “…Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…” şeklindedir. Tasarıdaki hükmün ilk kısmı, ifadesi farklı olsa da mevcut düzenlemenin tekrarı niteliğindedir. Ancak tasarının bu düzenlemesinin ikinci kısmı tümüyle yenidir. Buna göre aslında zorunlu sigortalılık kapsamında yer alması gereken bazı çalışanlar, salt çalışma süreleri az olduğu için ve bu sebeple kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının altında kaldığından sigortalı sayılmamaktadır. Hükmün düzenleniş şeklinden, içerdiği iki şartın beraber aranacağı sonucu çıkmaktadır. Yani hem çalışma süresi İş Kanununda belirtilenlerin altında olacak, hem de bu çalışma süresi sebebiyle kazancı söz konusu sınırın altında kalacak. Aksi halde, yani şartlardan salt birinin yokluğu, örneğin kısmi süreli çalışıyor olmasına rağmen kazancının prime esas kazanç sınırı altında kalmaması, onu kapsam dışında bırakmayacaktır8.

Acaba tam süreli çalıştığı halde, elde ettiği kazancı anılan prime esas kazancı geçmeyenler için de aynı şeyi söylemek mümkün müdür ? Bu bağlamda tam süreli çalışanlara asgari ücretin altında ödeme yapılamayacağı kuralından hareketle, böyle bir çalışmanın olamayacağı iddia edilebilir. Yasal durum bu şekilde olsa da gerçekte, asgari ücretin altında kazanan çok sayıda çalışan olduğu bilinmektedir. Kanımızca tasarının söz konusu hükmü, kayıt dışında olduklarından asgari ücretten yararlanamayanları bir de salt bu nedenle zorunlu sosyal güvenlik kapsamı dışına itmektedir. Böylelikle, mevcut düzenlemelerin getirdiği zorunlu sigortalılık imkanı bu çalışanlar açısından ortadan kaldırılmaktadır. Zira kendilerine asgari ücretin altında ücret verilenler, Sosyal Sigortalar Kanununa dayanarak açacakları hizmet tespiti davaları ile, sigortalılık haklarını geçmişe dönük olarak kazanabilmektedirler (SSK.79). Ancak tasarının getirdiği bu düzenleme, halen zorunlu sigortalılık kapsamında bulunmaları sebebiyle hizmet tespit davası açma hakkı bulunan bu çalışanların bundan böyle söz konusu imkandan yararlanabilmelerine engel olmaktadır. Zira tasarının 86.maddesinde düzenlenmiş olan hizmet tespiti davasından sadece, tasarının yeniden tanımladığı (zorunlu) sigortalılar yararlanabilmektedir (m.86/8).

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı sayılmamakta ancak kendilerine borçlanma imkanı getirilmektedir (m.41/b). Askerlik borçlanması mevcut sosyal güvenlik yasarlında da ayrı ayrı düzenlenmiştir9. Ancak hemen belirtelim ki tasarının 41.maddesinde sağlanan bu imkan, borçlanmanın tamamen ya da kısmen olması konusunda bir kayıt içermemektedir. Dolayısıyla sigortalının kısmi borçlanma yapma hakkı da bulunmaktadır. Bu düzenleme, SSK ve Emekli Sandığı açısından mevcut durumun korunması anlamını taşımaktadır. Ancak Bağ Kur, askerlik borçlanmasına ilişkin ek.9.maddedeki düzenlemesinde kısmi borçlanmaya değinmemiş, sigortalının söz konusu sürelerin tamamını borçlanabileceğini düzenlemiştir. Bu durum karşısında tasarı Bağ Kur’un bu hükmünü değiştirmiş görünmektedir. Kaldı ki yüksek mahkeme de isabetli uygulamasıyla halen, Bağ Kur sigortalılarının askerlik borçlanmasını kısmi yapabileceklerini belirtmekte ve bu uygulamasını istikrarla sürdürmektedir10.

e) Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş nam ve hesabına Türkiye’ye bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişiler, Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.G hükmündeki gibi sigortalı sayılmamıştır.

f) Resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen okullarda yapılan tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrencileri sigortalı saymayan bu hüküm, Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.H hükmünü tekrarlamıştır.

g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen hasta veya maluller, Sosyal Sigortalar Kanununun 3/I.J hükmüne paralel bu hükümle sigortalı kapsamı dışında bırakılmıştır.

h) Tasarının bu düzenlemesi ile 4. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentleri kapsamına giren işlerde çalışmakla birlikte 18 yaşını doldurmamış olanlar, sigortalı sayılmamaktadır11. Düzenlemenin ilk hali, yalnızca 18 yaşını doldurmamış olanlar şeklindeydi. O haliyle, Tarım SSK ve Bağ-Kur kanunlarının tekrarı niteliğindeydi (2925/4.a, BağK.24/II.a). Ancak bu durum önemli bir soruna yol açabilecek nitelik taşımaktaydı. Zira yürürlükte olan yasada, 18 yaşını doldurmamış olanların Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına girmelerini engelleyen bir hüküm yoktur. Aksine, bu durumdakilere sağlanmış önemli bir imkan bulunmaktadır. Sosyal Sigortalar Kanununa göre, 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilmekte ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilmektedir (SSK.60/G). Oysa tasarının eski hükmü sözü edilen imkanı tümüyle kaldırmıştı12. Dolayısıyla yapılan değişiklikle bu hatadan dönülmüştür.

ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler sigortalı sayılmamaktadır. Tasarının bu hükmü, tarım SSK ve tarım Bağ-Kur sigortalılarına ayrılmıştır. Yürürlükteki 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa göre, süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar, istekleri halinde sigortalı sayılabilmektedir (m.2). Ancak tasarının burada yer verdiğimiz hükmü, bu gruptakilerden prime esas kazancı yasal sınırın altında kalanları sigortalı saymamaktadır13. Dolayısıyla, prime esas kazancı söz konusu sınırı geçenler sigortalı olabilmektedir. Tasarının bu uygulaması, kayıt dışı çalışmayı teşvik edebilecek bir düzenleme niteliğindedir. O nedenle bu uygulamadan beklenen sonucun alınabilmesi için gelir ve yoksulluk değerlendirmesinin güvenilir ve sağlıklı bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır14.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 6/ı hükmü, isteğe bağlı sigortalılık imkanları dikkate alındığında önemli bir değişiklik olmadığı kanısı yaratabilir (m.50). Gerçekten de mevcut 2925 sayılı yasada da isteğe bağlı olarak düzenlenen tarım SSK sigortalılığı, kazancı yasal sınırın altında kalanlar için tasarının 50.maddesinde yer verilen hükümle yine isteğe bağlı sürdürülebilmektedir. Bununla birlikte anılan kişiler için sigorta niteliğinde bir paralellik sağlasa da tasarı, sigorta yardımları konusunda geriye gidişe neden olmaktadır. Zira, tarım sigortalılarına 2925 sayılı yasa ile sağlanan yardımlar sadece uzun vadeli sigorta yardımları değildir. Söz konusu yasanın ikinci bölümünde düzenlenen sigorta yardımları arasında, iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık yardımları, yani kısa vadeli sigorta kolları da yer almaktadır. Buna karşın tasarı aynı kişilere sadece uzun vadeli sigorta hizmeti ve sağlık sigortası yardımlarını sunmaktadır (m.50/I, m.60/I.b). Dolayısıyla iş kazası ve meslek hasatlığı sigortası dışarıda bırakılmaktadır15.

Tarım çalışanları ile ilgili olarak yaşanan bu geriye gidişe karşın, tasarının anılan çalışanlara getirdiği bir olumlu katkı da bulunmaktadır. Yürürlükteki mevzuat gereği tarım sigortalılarına sağlanan sigortalılık, başta da belirttiğimiz üzere isteğe bağlıdır. Ancak istekleri halinde dahi prim ödemeleri yıllık 180 gün üzerinden gerçekleşmektedir (2925/32)16. Buna karşın tasarının prime esas kazanç sınırını aşan süreksiz (özel sektör) tarım işçilerine ilişkin özel bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla sözü edilen işçilerin 180 günün üzerinde sigorta primi ödeyebilmeleri mümkün hale gelmiş görünmektedir.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 6/ı hükmünde yer verilen ikinci grup sigortalı, 2926 sayılı yasada düzenlenen tarım Bağ-Kur sigortalılarıdır. Bu sigortalılar da tarım SSK sigortalıları gibi kazançlarının yasal sınırın altında kalması halinde sigortalı sayılmamıştır. Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı sayılanlar, herhangi bir işverene iş akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunanları ifade eder (2926/2). Burada düzenlenen sigortalılık zorunlu niteliktedir ve sigortalılara sadece uzun vadeli sigortalılık imkanı sunar (2926/5)17. Buna rağmen tasarı, tarım Bağ-Kur sigortalılarından kazançları yasal sınırın altında kalanları zorunlu sigortalılıktan çıkarmış, ancak zorunlu genel sağlık sigortası yanında istekleri halinde isteğe bağlı sigortalılık imkanlarından da yararlanabileceklerini belirtmiştir (m.50).

j) Tasarının bu bendiyle, niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde yevmiyeli olarak çalışanların sigortalı sayılmayacağı düzenlenmiştir.

k) Kendi nam ve hesabına çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkar siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden18 bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler sigortalı sayılmamaktadır. Tasarının 6/k bendindeki bu hüküm, Bağ-Kur sigortalılarını düzenlemektedir. Mevcut 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununda sigortalılar, vergi mükellefi olanlar ve vergiden muaf olanlar şeklinde iki gruba ayrılmıştır. Yasanın 24.maddesindeki hükme göre “…Esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte19 kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar…Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.” (BağK.24/I.a).

Bağ-Kur Kanunundaki bu hükme karşın tasarı, vergiden muaf bağımsız çalışanlardan kazancı yasal sınırın altında kalanları zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarmış ve isteklerine göre kendilerine isteğe bağlı sigortalılık imkanı sunmuştur. Bu uygulamanın dayanağı, gerekçede belirtilmiştir. Buna göre zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarılanların zaten yetersiz gelirlerinden ayrıca sigorta primi kesintisi yapılarak, sigorta priminden dolayı maddi sıkıntılarının artmaması düşünülmüş, yatıramadıkları primlerinden dolayı bir de gecikme zammı ödemek gibi bir külfetle karşılaşmamaları amaçlanmıştır. Bu kişilerin talepleri halinde isteğe bağlı sigortaya tabi olarak sosyal güvenlik haklarından yararlanmaları mümkün kılınmıştır. Dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumu bu düzenlemesiyle, takibinde zorlandığı bu çalışan grubun prim takibi yükünden kurtulmak istemektedir. Yani şayet kazancınız belli miktarın altındaysa isteğe bağlı sigortalı olun, aksi halde hakkınızda takibata girip prim ödemenizi sağlamak istemiyorum mesajı veriyor. Ancak aynı hükümle, söz konusu kişilerin kazançlarının belli bir sınırı aşması halinde peşlerine düşeceğine de işaret etmiş oluyor.

l) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 6/l hükmü, Dış İşleri Bakanlığı’nın talebi doğrultusunda yeni eklenmiştir. Buna göre kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası veya ikili sosyal güvenlik anlaşmaları çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar tasarıya göre sigortalı sayılmamaktadır.

V. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI

Kişiler açısından kapsamını ele aldığımız Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısında isteğe bağlı sigortalılık oldukça önemli bir yapı kazanmıştır. Mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarının takibinde zorlandığı, bir başka deyişle çeşitli nedenlerle zorunlu sigortalılığa arzu edilen ilgiyi gösteremeyen bazı sigortalılar, yukarıda da belirttiğimiz gibi tasarı da zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarılmıştır. Ancak sosyal güvenlikte yapılan bu büyük değişikliğin, toplumun bazı kesimlerini sosyal güvenceden mahrum etmesi düşünülemeyeceğinden tasarı ile (zorunlu) sigortalı sayılmayan ya da kapsam dışına çıkarılanlara isteğe bağlı sigorta imkanı sunulmaktadır. Mevcut yasalarda da bulunan ve daha ziyade istisnai karakter taşıyan bu imkan, öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllarda oldukça kapsamlı bir uygulama kazanacaktır.

İsteğe bağlı sigortalılık tasarının 50.maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre isteğe bağlı sigorta, kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tabi olmalarını sağlayan sigortadır. Hükmün önceki halinde genel sağlık sigortasına yer verilmemişti. Oysa tasarı isteğe bağlı sigortalıların genel sağlık sigortası kapsamında olduğunu düzenlemiştir (m.60/I.b). Dolayısıyla bu durumun isteğe bağlı sigortalılığın düzenlendiği temel düzenlemede belirtilmemesi, yasa tasarısı içinde bir çelişki yaratmaktaydı20. Nitekim tasarının mevcut halinde bu çelişki giderilmiş ve isteğe bağlı sigortalıların yararlanabileceği sigorta kolları arasında genel sağlık sigortası da gösterilmiştir.

Sigortalılık şartları tasarının 50.maddesinde düzenlenmiştir. İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için öncelikle bu kanuna (tasarıya) tabi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte, ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da son bir yıl içinde 360 günden az çalışmak yahut tam gün çalışmamak gerekir. Buna ek olarak kendi çalışmaları nedeniyle aylık bağlanmamış olmak, 18 yaşını doldurmak ve kuruma yazılı başvuruda bulunmak aranmaktadır. Anılan şartlardan kendi çalışmaları nedeniyle aylık bağlanmamış olmak mevcut sosyal güvenlik yasalarında da yer almaktadır (ESK.12/son; SSK.85/A.b; Bağ-Kur 24/II.c, 79/I).

Yukarıda yer verilen şartlardan a bendinde geçen sigortalı olarak çalışmakla birlikte, ay içerisinde 30 günden az çalışmak veya son bir yıl içinde 360 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak…” ifadesi tasarıya yeni eklenmiştir. Tasarı söz konusu hükümle, kısmi çalışanların çok uzun süre sonra emekli olacakları yönünde uğradığı eleştirilere cevap vermeye çalışmaktadır. Böylelikle sigortalılar, zorunlu sigortalılıklarındaki kesintilerde aradaki farkı isteğe bağlı olarak tamamlama hakkına kavuşturulmaktadır. Bu imkan, günlük düzeyde gerçekleşen kısmi çalışmalarda dahi uygulanabilecek ve ilgilinin gün içindeki zorunlu sigortalılık süreleri saat bazında toplanarak güne dönüştürülecek ve ay içinde 30 günden az zorunlu sigortalılık halinde aradaki fark ilgili tarafından isteğe bağlı olarak kuruma ödenebilecektir. Söz konusu sigortalılık, başvurunun kurum kayıtlarına intikalini izleyen aybaşından itibaren başlamaktadır.

Tasarı uygulamada çok sık yargı makamları önüne gelen sigortalılık çakışması sorununu da düzenlemiştir. Hükmün önceki halinde21 daha karışık bir ifade şekline sahip olan ancak yeni hali daha sadeleşmiş görünen bu hükümle zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen sürelerin iptal edileceği ve bu süreye ilişkin primlerin sigortalıya iade edileceği belirtilmiştir. Hükmün ilk halinde bu iadenin faizsiz olacağı belirtilmiş olmasına karşın yeni halinde bu ibarenin çıkartılmış olması, iadelerde faiz ödeneceği sonucunu doğurmaktadır.

İsteğe bağlı sigorta primi, prime esas kazancın22 alt sınırı ile üst sınırı arasında sigortalı tarafından belirlenecek kazancın %32’sidir. Bunun %20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, %12’si genel sağlık sigortası primi olarak belirlenmiştir (m.52/I). Mevcut sistemde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları için ödenen sigorta primi Sosyal Sigortalar ve Bağ-Kur’da %20, Emekli Sandığında ise %16 olarak uygulanmaktadır (SSK.85/C; Bağ-Kur. 49; ESK.14/a)23. Sağlık sigortası prim oranları ise Sosyal Sigortalar Kanununda %5’i sigortalıya ait olmak üzere %11, Bağ-Kur’da ise %20’dir (SSK.73/B; Bağ-Kur. 49).

İsteğe bağlı sigortalı, primlerini ait olduğu ayın sonuna kadar ödemek zorundadır. Ödemede sigortalı tarafından belirlenecek prim ödeme gün sayısı esas alınacaktır. Ait olduğu aydan itibaren en geç oniki ay gecikme zam ve cezasıyla birlikte ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmayacaktır. Bu oniki aylık süreden sonra ödenen primler ise iade edilecektir. Kanımızca Sosyal Güvenlik Kurumu bu düzenlemeyle, prim ödemeyen isteğe bağlı sigortalıları, kayıttan düşmek istemektedir. Gerçekten de istatistiklere bakıldığında bu uygulamaya ihtiyaç vardır. Zira sosyal güvenlik kurumlarında isteğe bağlı sigortalılardan düzenli prim tahsil edilememektedir. Bir çok sigortalı ya bir kere prim ödemekte ya da bir süre ödedikten sonra ödemeyi kesmektedir. Bu durum özellikle de Bağ-Kur’da tam anlamıyla bir çıkmaz yaratmış durumdadır. O nedenle isteğe bağlı sigortalılık, istenmediği andan ya da böyle kabul edilmesinin doğal karşılanacağı noktadan sonra sürmemelidir. Bununla birlikte hemen belirtilmelidir ki ülkemizde isteğe bağlı sigortalılık, tam anlamıyla bir isteğe bağlılığı yansıtmamaktadır. Deyim yerindeyse mevcut isteğe bağlılık, istendikten sonra zorunlu sigortalılık benzeri bir hukuksal bağ yaratmakta, prim ödeyemeyenlerin peşine düşülmekte ve büyük faiz ve cezalar doğmaktadır. Oluşan bu büyük borç yükü de tahsil edilemediğinde ardından aflar, takistlendirmeler birbirini izlemektedir. Oysa bu durumla karşı karşıya kalan bir çok sigortalı, uzun yıllar önce kurumla olan bağını koparmış ancak bunun usuli işlemlerini yerine getirmediğinden sigortalı sayılmaya devam etmiştir. Gerek ihmal, gerek bilgisizliğin sebep olduğu bu durum aslında somut bir olgunun net olarak teşhisini zorunlu kılmaktadır. Bu kimselerin çoğu artık kendini sigortalı görmemektedir. Dolayısıyla fiilen uzun yıllar önce bitmiş olan bir hukuki ilişkinin, salt gereken usuli işlemler yerine getirilmediği için var kabul edilmesi çözüm değil sorun yaratmaktadır. O nedenle, isteğe bağlılığın sona ermesini usuli işlemlerden sıyırmak ve davranışları ile bu iradesini ortaya koyan sigortalıların sigortalılığını varmış gibi sürdürmemek en çözümleyici yöntem olarak görünmektedir. Kanımızca tasarı da bu anlayıştan hareketle belirli süre prim ödememeyi sigortalılığın sona ermesi için yeterli görmüştür. Böylelikle, sağlıklı aktüeryal kararlar alınabilmesinin mümkün olabileceği ve gerçek aktif-pasif oranlarına ulaşılabileceği bir zemini yaratmaya çalışmıştır. Aynı anlayışın bir sonucu olara isteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya tabi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle kuruma olan borçlarına mahsup edilecektir.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının isteğe bağlı sigortalılık konusunda getirdiği önemli bir yenilik de peşin prim ödeme imkanıdır (m.52/4). Tasarının önceki metninde bulunmayan bu düzenleme yeni eklenmiştir. Buna göre isteğe bağlı sigorta primleri en fazla 360 günle sınırlı olmak üzere peşin olarak erken de ödenebilecektir. Erken ödeme halinde erken ödenen her gün için erken ödeme indirimi hükümleri uygulanacaktır (6183/ ek1). Ancak yapılan erken ödeme indirimi, prime esas kazançtan indirilmeyecektir. Erken ödeme halinde sigortalılık süresi, sigorta priminin ait olduğu her ayın ilk gününden itibaren prim ödeme gün sayısına dahil edilecektir. Erken ödeme yapılan ve prim ödeme gün sayısına dahil edilmeyen sürede isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesi halinde ise sigortalılık süresine sayılmayan günlere ait primler ilgilisine iade edilecektir.

Mevcut yasal düzenlemeler karşısında, isteğe bağlı sigortalının başkasından aldığı sağlık hizmeti, çok sık dava konusu olmakta, kurumlar karşı karşıya gelmektedir. Örneğin Emekli Sandığı, iştirakçisinin yakını olarak kendisinden sağlık hizmeti alan isteğe bağlı sigortalıları devre dışı bırakmaya çalışırken, Bağ-Kur, isteğe bağlı olanlar bir yana, zorunlu sigortalılarını dahi yıllarca diğer sosyal güvenlik kurumlarından sağlık yardımı almaya teşvik etmiştir. Bunun temelinde de kurumların organize bir sağlık hizmeti sistemi oluşturamamış olması yatmaktadır. Tasarı bu konuda önemli bir düzenleme getirerek, isteğe bağlı sigortalıların genel sağlık sigortası primi ödemelerini zorunlu tutmaktadır. Buna göre, isteğe bağlı sigortalılar, bakmakla yükümlü olunan kişi dahi olsalar genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler (m.52/2). Nitekim genel sağlık sigortalılarının tanımlandığı 60.maddede isteğe bağlı sigortalılar açıkça düzenlenmiştir. Bu durumun mevcut isteğe bağlı sigorta sistemi ile kıyaslandığında isteğe bağlı sigortalılara getirilen yeni bir yükümlülük olarak değerlendirilebilir.

Konunun bu noktasında, bakmakla yükümlü olunan kişi kavramı konusu üzerinde bazı tespitler yapmakta yarar görüyoruz.. Bakmakla yükümlü olunan kişi kavramı halen Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Kanunlarında kullanılmaktadır (Bağ-Kur ek.11; ESK.ek.56, ek 80, geç.139). Ancak bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanıma rastlanmamıştır. Sosyal Sigortalar Kanununda ise geçindirmekle yükümlü olunan kişi kavramına yer verilmiş ve 106.maddede de sigortalının geçindirmekle yükümlü olduğu kişiler belirtilmiştir (SSK. 35, 36, 40, 42, 63, 90, 106, ek 32, ek 37). Sosyal Sigortalar Kanununa göre sözü edilen kişiler: diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ya da gelir veya aylık almayan eşi; 18 yaşını veya ortaöğrenim yapıyorsa 20 yaşını, yüksek öğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış veya 18 yaşını doldurmuş olup da çalışamayacak durumda malul erkek çocukları ile yaşları ne olursa olsun evli bulunmayan ve sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan veya bunlardan aylık yahut gelir almayan kız çocukları24; geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasıdır. Bu sıralamadan da anlaşılacağı üzere tasarıda kullanılan bakmakla yükümlü olunan kişi kavramı büyük ölçüde Sosyal Sigortalar Kanunun 106.maddesine paraleldir. Ancak mevcut düzenlemede geçindirmekle yükümlü olunan ya da bakmakla yükümlü olunanların isteğe bağlı sigortalılık halini düzenleyen ayrı bir hüküm yoktur. Kaldı ki mevcut isteğe bağlı sigortalılık düzenlemeleri sağlık sigortası hizmeti sunmadığı için böyle bir düzenlemeye gerek de bulunmamaktadır25.

Tasarının bu düzenlemesi karşısında cevaplanması gereken bir başka soru daha akla gelmektedir. Acaba söz konusu geçindirmekle veya bakmakla yükümlü olunan kişilerin isteğe bağlı sigortalılığı halinde, kendilerine bakan ya da geçindiren kimselerden aldıkları sağlık yardımlarını alabilmeleri mümkün olacak mıdır? SSK ve Bağ-Kur’daki düzenlemeler, bakmak veya geçindirmekle yükümlü olunan eş, çocuk ya da ana-babanın isteğe bağlı sigortalı olabilmesine izin vermektedir. Aynı düzenlemeler, bakılmakla ya da geçindirilmekle yükümlü olunmaları halinde bu kimselere sağlık yardımı verilebilmesine de izin vermektedir. İsteğe bağlı sigortaya girmeleri de bu duruma etki etmemektedir. Dolayısıyla tasarıda getirilen düzenleme, prim yükü bir yana, isteğe bağlı sigortalılara sağlık yardımı alabilme imkanı getirmesi açısından olumludur. Ancak sözü edilen kişilerin isteğe bağlı sigortalı olmaları halinde o güne kadar içinde bulundukları durum sebebiyle alabildikleri sağlık yardımlarını alabilmeleri mümkün olmayacaktır. Zira tasarı kendilerine doğrudan genel sağlık sigortasından yararlanma imkanı sunmaktadır26.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, isteğe bağlı sigortalılığın sona erme sebeplerini de düzenlemektedir (m.51). Buna göre isteğe bağlı sigortalılık, isteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden, aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden ve ölen sigortalının da ölüm tarihinden itibaren sona erecektir. Hükmün önceki halinde sona erme sebepleri Sosyal Sigortalar Kanununun 85/D maddesine paralel nitelikteydi. Ancak önceki düzenlemede yer alan sona erdirme nedenlerinden “4.madde kapsamında zorunlu sigortalı çalışmaya başlamak” ifadesi hükümden çıkarılmıştır. Fakat, isteğe bağlı sigortalılık şartları arasında yer alan “zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak” koşulu varlığını koruduğundan aynı sonuca ulaşabilmek yine de mümkündür.

Tasarının önceki hali ile kıyaslandığında isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren nedenler konusunda yapılan bir diğer değişiklik ise, genel sağlık sigortası prim borcunun isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren nedenler arasından çıkarılmasıdır. Gerçekten de tasarının bir önceki halinde, genel sağlık sigortası priminin üst üste iki aydan fazla ödenmemesi durumunda, son primin ait olduğu ayı takip eden aybaşından itibaren isteğe bağlı sigortalılık sona erdirilmekteydi (eski m.73/I.e). Bu hüküm, tasarının plan bütçe komisyonuna sevkedilen son metninden çıkarılmıştır. Ancak hemen belirtelim ki tasarıda bu düzenlemenin bulunduğu sırada, isteğe bağlı sigorta primi kavramı kullanılmamakta, onun yerine isteğe bağlı sigortalıların %20 oranında malullük-yaşlılık-ölüm sigortası primi ile %12 oranında genel sağlık sigortası primi ödemeleri gerektiği belirtilmekteydi. Bu şartlarda isteğe bağlı sigortalının genel sağlık sigortası primini iki aydan fazla üst üste ödememesi sigortalılığın bitişine sebep olmaktaydı. Ancak artık tasarı anılan primleri, %32’lik oranı ile isteğe bağlı sigorta primi adı altında toplamış ve prim borcunu salt sigortalılık süresinin artışını engelleyen bir durum olarak görmüştür.

Tasarının önceki metninde bulunduğu halde mevcut metinden çıkarılan bir başka hüküm de, SSK.85/E düzenlemesine paralel olarak getirilmiş olan hükümdür. Çıkarılan bu düzenlemeye göre, kendi talebiyle isteğe bağlı sigortalılığı sona eren kişinin isteğe bağlı sigortaya devam edebilmesi için yeniden müracaatta bulunması şarttı. Aslında metinden çıkarılan bu hüküm, kurumlarla sigortalılar arasında yaşanan, isteğe bağlı sigortanın sona erip ermediği tartışmaları giderebilecek önemli bir düzenlemeydi. Kanımızca bu hüküm korunarak, sona eren sigortalılığa rağmen yatırılan primlerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda yeni tartışmalara engel olunabilirdi.

VI. TOPLULUK SİGORTALILARI

Bu sigortalı grubu Sosyal Sigortalar Kanununun 86.maddesinde düzenlenmiştir. Ancak Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, bu imkanı ortadan kaldırmaktadır. Tasarının yürürlükten kaldırdığı düzenlemelere, anılan 86.madde de dahildir (m.106/1). Nitekim tasarı, sigortalıları tanımlarken ayrıca topluluk sigortasına yer vermemiştir. Kaldı ki bu durum da son derece doğaldır. Zira topluluk sigortası, durumları gereği sosyal güvenceden yararlanamayanlara sağlanmış bir imkandır. Bu durumdakiler halen, Sosyal Sigortalar Kurumu ile sözleşmeler yaparak, uygun gördükleri sigorta yardımlarını almaktadır. Anılan sigorta imkanından yararlanan çok sayıda kuruluş bulunmaktadır. Barolar ve noterler birliği bunların en bilinenleri arasındadır.

Tasarı, bu güne kadar topluluk sigortası imkanından yararlanmış olanların yeni tasarı karşısındaki haklarını düzenleyen bir hüküm getirmektedir. Buna göre, topluluk sigortasına tabi olanların ödedikleri iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri genel sağlık sigortası dahil bu kanuna (tasarıya) göre ödenmiş sayılacaktır. Bu süreler, yatırıldıkları sigorta kolları bakımından başlangıç süresi ve prim ödeme gün sayısı olarak kabul edilecektir (m.geç.7/IV).

Yine tasarıya göre, kanunun (tasarının) yürürlük tarihi itibarıyla malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bakımından topluluk sigortasına devam edenler, bu Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında durumları değerlendirilerek, durumlarına uyan bent kapsamında sigortalı sayılırlar. Bunların kendileri veya işverenleri tarafından verilmesi gereken belgeler en geç üç ay içinde Kuruma verilmek zorundadır (m.geç.7/V).

Söz konusu düzenleme, tasarının önceki haline göre bir takım farklılıklar içermektedir (eski m.geç.19). Bunlardan en önemlisi de topluluk sigortasına tabi olanlardan isteyenlerin bu kanunun (tasarının) yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde verecekleri dilekçe ile topluluk sigortasından ayrılarak isteğe bağlı sigortaya devam edebilmelerini sağlayan hükmün kaldırılmış olmasıdır. Gerçekten de söz konusu düzenlemeyi, tasarının topluluk sigortasını kaldıran politikası ile bağdaştırabilmek mümkün değildi. Zira bir yandan topluluk sigortası kaldırılıyor, diğer yandan buna dahil olanların varlığını korumaları ancak istekleri halinde de isteğe bağlı sigortaya geçebilmeleri sağlanıyordu. Ancak bu düzenleme son derece garip sonuçlara sebep olabilecek nitelikteydi. Örneğin daha önce topluluk sigortasına tabi olan bir avukat isteğe bağlı sigortalılığa geçebilecek buna karşın tasarının yasalaşması sonrası çalışmaya başlayan yeni avukat 4/b kapsamında değerlendirilirse zorunlu sigortalı olmak durumunda kalacaktı. Yani bağımsız çalışan avukatlardan biri isteğe bağlı iken, diğeri zorunlu sigortalı olmak durumunda kalabilecekti27. Oysa olması gereken, topluluk sigortalıları kaldırıldıktan sonra bu kapsama dahil olanların durumlarına uygun zorunlu sigortalılık düzenlemelerine tabi olmalarıydı. Nitekim söz konusu hükmün kaldırılması ile bu sonuca ulaşılabilmesi mümkün hale gelmiştir. Yani mevcut durumda topluluk sigortasına dahil olanlar, tasarının yürürlük kazanması ardından çalışma türlerine göre 4.maddenin a, b ve c bentlerinden hangisine giriyorlarsa bu kapsamda zorunlu sigortalı sayılacaklardır.

Tasarının önceki düzenlemesi yarattığı bir diğer sıkıntı da, topluluk sigortalılarının durumunu düzenlerken, tasarının yasalaşması sonrasında daha önceden bu imkana sahip olanlar için nasıl bir yol izleneceğine yer vermiş olmasıydı. Gerçekten de önceki düzenlemede, daha önce topluluk sigortasına tabi bir avukatın tasarı sonrası durumu belirlenmiş ancak tasarı yasalaştıktan sonra çalışmaya başlayacak yeni bir avukatın durumu açıklığa kavuşturulmamıştı. Nitekim o dönemde, söz konusu kişilerin çalışma şekillerinin tasarının 4.maddesine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve örneğimizdeki yeni avukat, tasarının 4/b bendi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğini dile getirmiştik28. Ancak tasarının konuya ilişkin hükmünün savunduğumuz görüş doğrultusunda yeniden düzenlenmesiyle, topluluk sigortası tam anlamıyla kalkmış ve ona dahil olanlar çalışma türlerine göre zorunlu sigorta kapsamına alınmışlardır. Bununla birlikte, topluluk sigortasına tabi olan ve tasarının 4.maddesindeki çalışma ilişkilerinden hiçbirine dahil olmayanların zorunlu sigortalılığı söz konusu olamayacağından kendileri hakkında isteğe bağlı sigortalılık hükümleri uygulanacaktır. Bunun yanında ister zorunlu ister isteğe bağlı olsun, mevcut topluluk sigortalılarının tümü hakkında genel sağlık sigortası hükümleri uygulanacaktır.

VII. BANKALAR, SİGORTA ŞİRKETLERİ, TİCARET VE SANAYİ ODALARI VE BORSALARIN OLUŞTURDUĞU SANDIKLARIN SİGORTALILARI

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, SSK geç.20.maddeyi kaldırmaktadır (m.106/1). Ancak anılan sandıkların dayanağı durumundaki hüküm kaldırılsa da, sandıkların akıbeti tasarıda ayrıca düzenlenmektedir. Buna göre, geçici 20. madde kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileriyle, malullük, yaşlılık, ölüm sigortasından aylık veya gelir alanları ve bunların hak sahipleri, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın kanun (tasarı) kapsamına alınmaktadır. Bu işlem, kanunun (tasarının) yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumuna devri ile gerçekleştirilecektir. Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri tasarının 4/a bendi kapsamında sigortalı sayılacaklardır. Tasarının önceki halinde devir için iki yıllık bir süre belirlenmiş olsa da yeni metinde bu süre üç yıla çıkartılmıştır.

Tasarı devrin ne şekilde gerçekleşeceğini de düzenlemektedir. Buna göre üyeleri29 tasarıda belirlenen bir komisyon tarafından, sandığın gelir ve giderleri dikkate alınarak yükümlülüğünün peşin değeri hesaplanacaktır. Belirlenen peşin değer, on beş yıldan fazla olmamak üzere, yıllık eşit taksitlerle her yıl için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Devlet iç borçlanma senetlerinin yıllık ortalama nominal faizi üzerinden sandıklardan ve bu sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlardan müteselsilen kurumca bu kanun (tasarı) hükümlerine göre tahsil edilecektir. Devir işlemi tamamlanıncaya kadar, sandık iştirakçilerine sağlanan sosyal sigorta yardımları ile iştirakçilerin primlerinin tahsiline, bu kanun (tasarı) hükümlerine göre sandıklarca devam edilecektir. Hatta devir sonrasında bu sandıklar, 506 sayılı kanunun öngördüğü sosyal sigorta haklarının ve ödemelerinin üzerinde sağladıkları sosyal sigorta haklarına ve ödemelerine devam edebileceklerdir.

Devralınan iştirakçilerin hizmet yılları ve primleri ödemek veya ödenmiş olmak suretiyle bu Kanuna göre emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılması da dahil olmak üzere, bu maddenin uygulamasına ilişkin usül ve esaslar, komisyonun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenecektir. Söz konusu sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar ile kurum bu madde uygulamasına ilişkin tüm işlemler nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

SSK. geç.20’de düzenlenen bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumuna devrinin temelinde de tek çatıyı sağlama çabası yatmaktadır. Nitekim hükmün gerekçesinde, getirilen düzenlemeyle ne amaçlandığı ortaya konmuştur. Buna göre anılan düzenlemeyle, sosyal güvenlik hak ve yükümlülüklerinde norm birliğinin sağlanması, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması ilkesi ile mevcut aktüerya yapılarının giderek yükümlülüklerini karşılayamaz hale gelerek, ilgili oldukları banka veya sigorta şirketlerinin finansman yapılarını da olumsuz etkileyeceği gözönüne alınarak, tüzel kişilikleri sona erdirilmeksizin, geçici 20. maddesine göre kurulmuş bulunan sandık iştirakçilerinin ve bunların hak sahiplerinin hak ve yükümlülükleri ile birlikte devralınması, bu madde uyarınca belirlenen sandık yükümlülüklerinin sandık iştirakçilerini istihdam eden kurumlardan tahsili öngörülmektedir.

26

 


[1] * Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi

[2]  30.6.2005 tarih ve 1/1008 esas sayılı komisyon metni.

[3]  Levent Akın, Sigortalılık Kavramı Açısından Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005/2, 46.

[4]  Söz konusu hüküm, geçici personeli düzenlemektedir. Buna göre geçici personel, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Dairesinin ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.

[5]  Bu konudaki eleştirileri için bkz. Akın, 46, 47.

[6]  Nitekim tasarının geçici 11.maddesinde, bu kanunun (tasarının) yürürlüğe girdiği tarihten önce mevcut sosyal güvenlik kurumlarından yaşlılık veya emekli aylığı alıp, bu tarih itibarıyla bu kanuna (tasarıya) tabi çalışmayı sürdürecekler hakkında 30. madde hükümleri uygulanır.

[7]  Sosyal Sigortalar Kanunu, sosyal güvenlik destek primi ödeyenlerle ilgili istisnai bir düzenleme daha içermektedir. Buna göre, kendi kanunlarına göre görev malullüğü aylığı bağlanmış olanlar kurumdan yazılı talepte bulunurlarsa, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yararlanabilmektedirler (SSK.II.c.son). Anılan düzenlemeye karşılık gelen hüküm, tasarının yukarıda yer verdiğimiz 5/c bendinde yer almaktadır.

[8]  Akın, 50.

[9]  Sosyal Sigortalar Kanununa göre“ Bu kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silah altında veya Yedek Subay Okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını…borçlandırılır” (SSK.60/F) Bağ Kur Kanununa göre “…sigortalı olanlar, askerlikte er olarak geçen hizmet süreleri ile yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını borçlanabilirler (BağK.ek 9). Emekli Sandığı Kanununa göre ise “…Muvazzaf ve ihtiyat askerlikte er olarak geçen sürelerinin… yedek subay okulunda öğrenci olarak geçen sürelerinin…borçlandırılmak suretiyle fiili hizmet sürelerine eklenir” (ESK ek.8).

[10]  Yüksek mahkeme konuya ilişkin bir kararında şu görüşlere yer vermiştir: Dava hukuki nitelikçe 1479 sayılı Kanun kapsamında yapılan askerlik borçlanmasının geçerliliğinin tespiti istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 sayılı Kanunun Ek 9. maddesi hükmünde; askerlik borçlanmasının geçerliliği için borçlanma tutarının, sigortalıya hak ve yükümlülüklerini belirten ve yaptırımı da içeren yazının tebliğinden itibaren 2 yıl içinde ödenmesi gereği öngörülmüştür.Diğer taraftan Dairemizin yerleşmiş görüşüne göre “kısmi borçlanma” mümkündür. Somut olayda; borçlanma bedelinin bir kesimi sigortalıya hak ve yükümlülüğünü belirten yazının tebliğinden itibaren 2 yıl içinde ödenmiş, cüzi miktardaki diğer kesimi ise ödenmemiştir. Hal böyle olunca; süresinde ödenen borçlanma tutarı karşılığı gün sayısı; oranlama yapılmak suretiyle hesap edilerek bu süre kadar askerlik borçlanmasının geçerliliğine karar vermek gerekirken aksinin kabulü ile istemin tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir” Y10HD.9.12.2002, 8974/9382. Bir başka kararda ise : “…Ne var ki; Dairemizin yerleşmiş görüşüne göre ‘kısmi borçlanma’ mümkündür. Somut olayda da; davacının 2. basamak üzerinden talep tarihinde yürürlükte bulunan prim tutarlarına göre hesaplanacak borçlanma primi yerine 1. basamak üzerinden hesaplanmış miktarı ödemesine ilişkin olgu gözetildiğinde; ödenmesi gereken borçlanma priminin ancak bir kesimi 2 yıllık yasal süre içinde ödenmiş olmaktadır ki; bu durumda; süresinde ödenen borçlanma tutarı karşılığı gün sayısı oranlama yapılmak suretiyle hesap edilerek bu süre kadar askerlik borçlanmasının geçerliliğine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde istemin aynen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” Y10HD.25.3.2004, 2003-10988/2004-2347 (Bu kararlar yayınlanmamıştır).

[11]  Hemen belirtelim ki, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmayacaktır. Bu hüküm, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 40.maddesine paraleldir. Anılan düzenlemeye göre  Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar Devlet memuru olabilirler. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12 nci maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartiyle Devlet memurluklarına atanabilirler. Devlet Memurları Kanununun bu düzenlemesi, içeriğinden de anlaşılacağı gibi memuriyete girişe ilişkindir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, anılan hükümden hareketle meslek veya sanat okullarını bitirenlere mahkeme kararı ile reşit sayılmaları halinde sigortalı olabilme imkanı sağlamaktadır. Böylelikle memuriyete giriş için getirilmiş olan bir düzenleme, sosyal güvenlik anlamında çok daha kapsamlı bir uygulama alanına kavuşmuştur.

[12]  Düzenlemenin ilk hali ve sebep olacağı sonuçlar konusundaki eleştiriler için bkz.Akın, 51.

[13]  Prime esas kazanç sınırı altında gelir elde eden tarım işçilerinin sigortalı sayılmayanları, özel sektör işçileridir. Tasarının “6/ı” hükmünde yer verilen  Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar…” ifadesi, tıpkı mevcut SSK.3/I.A.a’da olduğu gibi, kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde çalışanları sürekli-süreksiz çalışıyor olmalarına bakmadan kapsama dahil etmiştir.

[14]  Yusuf Alper, Türk Emeklilik Sisteminde Reform, Mercek, Ocak 2005, 113. Aynı yönde bkz. Can Tuncay, Türk Emeklilik Sisteminde Reform Projesinin Değerlendirilmesi, Çimento İşveren, Mart 2005, 7. Akın, 52, 53.

[15]  Akın, 53.

[16]  Yasanın 32.maddesine göre, tarım sigortalıları için prim hesabına esas gün sayısı, her ay için 15, bir tam yıl için 180 gündür.

[17]  Bkz. 2926/ 13, 23. 1479/ 29, 41, 82, ek.13. 4956/ geç.3.

[18]  Tasarının plan ve bütçe komisyonuna getirilmeden önceki metninde bu ifade, “aylık kazançlarından” şeklinde düzenlenmişti.

[19]  Sicil ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt koşulunun Bağ-Kur sigortalılığına etkisi konusundaki değerlendirmeler için bkz. Levent Akın, Bağ-Kur Sigortalılığında Esnaf ve Sanatkar Odalarına Tescilin Etkisi ve Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısında Durum, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005/2, 19 vd.

[20]  Akın, 55.

[21]  Hükmün önceki ifadesi şu şekildeydi: “İsteğe bağlı sigortalının başladığı tarihte olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunduğu tespit edilenlerin isteğe bağlı sigortalılıkları, bu çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren başlamış sayılır. Zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreler iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler faiz uygulanmaksızın ilgililere iade edilir.”

[22]  Prime esas kazanç konusunda bkz. tasarı m.80-82.

[23]  Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin %9'u ,sigortalı hissesi, %11'i de işveren hissesidir (SSK.73/D).

[24]  Geçici iş göremezlik ödeneği verilmesine hak kazanılan tarihten önce, sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş, yahut babalığı hükme bağlanmış çocuklar da bu fıkra kapsamına girerler (SSK.106/son).

[25]  Akın, 56, 57.

[26]  Akın, 57.

[27]  Akın, 59.

[28]  Akın, 58, 59.

[29]  Tasarıya göre komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Kurum, sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluş ve sandığı temsilen birer üyenin katılımıyla oluşturulacaktır. Tasarı metninin önceki halinde komisyon içinde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı temsilcisi ile sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluş temsilcisine yer verilmemişti.

KANUN

 

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU

Kanun No. 5510

Kabul Tarihi : 31/5/2006

 

BİRİNCİ KISIM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1- Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2- Bu Kanun; sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları kapsar.

Tanımlar

MADDE 3- Bu Kanunun uygulanmasında;

1) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

2) Kurum: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını,

3) Sosyal sigortalar: Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarını,

4) Kısa vadeli sigorta kolları: İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını,

5) Uzun vadeli sigorta kolları: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarını,

6) Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi,

7) Hak sahibi: Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını,

8) Genel sağlık sigortası: Kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigortayı,

9) Genel sağlık sigortalısı: Bu Kanunun 60 ıncı maddesinde sayılan kişileri,

10) Bakmakla yükümlü olduğu kişi: Genel sağlık sigortalısının, sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,

c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını,

11) Hizmet akdi: 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini,

12) Ücret: 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutarı,

13) Asgarî ücret: 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt ücreti,

14) Ay: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için, ayın 15'inden ertesi ayın 15'ine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise ayın 1'i ilâ sonu arasında geçen ve otuz gün olarak değerlendirilen süreyi,

15) Yıl: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için, 15 Ocak tarihinden ertesi yılın 15 Ocak tarihine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise 1 Ocak ilâ 31 Aralık tarihleri arasında geçen ve 360 gün olarak değerlendirilen süreyi,

16) Gelir: İş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine, yapılan sürekli ödemeyi,

17) Aylık: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yapılan sürekli ödemeyi,

18) Ödeme dönemi: Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların, ödeme tarihinden takip eden ödeme tarihine kadar geçen süreyi,

19) Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,

20) Kurum Sağlık Kurulu: Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca düzenlenecek raporlardaki teşhis ve bu teşhise dayanak teşkil eden belgeleri incelemek suretiyle, çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarını belirlemeye yetkili hekimlerden ve/veya diş hekimlerinden oluşan kurulları,

21) Kamu idaresi: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idare ve kurumlar ile bunların ödenmiş sermayesinin % 50'sinden fazlasına sahip oldukları ortaklıkları veya özel kanunlarına göre personel çalıştıran diğer kamu kurumlarını,

22) Sağlık hizmeti: Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere 63 üncü madde gereği finansmanı sağlanacak tıbbî ürün ve hizmetleri,

23) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti: Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin sürdürülmesi amacıyla, kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini,

24) Aile hekimi: Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimi olarak yetkilendirilen ve Kurum ile sözleşme yapmış hekimleri,

25) Sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini,

26) Katılım payı: Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için, genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından ödenecek tutarı,

27) Sığınmacı ve Vatansız: İçişleri Bakanlığı tarafından sığınmacı veya vatansız olarak kabul edilen kişileri,

28) Peşin sermaye değeri: Kurumca, bu Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen giderlerin yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarı,

29) Güncelleme katsayısı: 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılanların, her yılın Kasım ayına ait kanunî süresi içinde verilen belgelerindeki prim tahakkukları üzerinden bulunacak ortalama prime esas günlük kazancın, bir önceki yılın aynı ayına ait ortalama prime esas günlük kazanca göre değişim oranı ile her yılın Aralık ayına göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranının toplamının yarısına (1) tam sayısının ilave edilmesi sonucunda bulunan değeri,

ifade eder.

İKİNCİ KISIM

Sosyal Sigorta Hükümleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Sigortalılara İlişkin Hükümler

Sigortalı sayılanlar

MADDE 4- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde;

1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,

sigortalı sayılırlar.

Birinci fıkranın (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler,

b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar,

c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,

d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,

e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar,

f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar,

hakkında da uygulanır.

Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler,

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri,

hakkında da uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar

MADDE 5- Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından aşağıda sayılan kişiler hakkında uygulanacak sigorta kolları şunlardır:

a) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.

b) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.

c) Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanlardan, bu Kanuna tâbi sigortalı olarak çalışanlar hakkında aylıkları kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar hakkında, uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olmayı istemeleri halinde, bu isteklerini Kuruma bildirdikleri tarihi takip eden ay başından itibaren, uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.

d) Sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar hakkında, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.

e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.

f) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.

Sigortalı sayılmayanlar

MADDE 6- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,

c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,

e) Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tâbi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye'de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tâbi olanlar,

f) Resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler,

g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,

h) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gereken işlerde çalışmakla birlikte, 18 yaşını doldurmamış olanlar,

ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

j) Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar,

k) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

l) Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar,

4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.

(h) bendinin uygulanmasıyla ilgili olarak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle, öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmaz.

Birinci fıkranın (ı) bendinin uygulanmasında, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin görüşü alınır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalılığın başlangıcı

MADDE 7- Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî eğitime veya zorunlu staja başladıkları tarihten,

b) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanların gelir vergisi mükellefiyetinin başladığı tarihten; şirket ortaklarının şirket ortaklıklarının tescil edildiği tarihten; gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usûlüne uygun kayıtlı oldukları tarihten; tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca tescil edildiği tarihten; köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten,

c) (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, göreve başladıkları veya okullarında eğitime başladıkları tarihten,

itibaren başlar.

Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleri ile ilgili olarak kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınır.

Sigortalı bildirimi ve tescili

MADDE 8- İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a) İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün Kuruma verilmesi halinde,

b)Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde,

c) Kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, işten ayrılmış olsalar dahi, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde,

sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.

Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için; 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren kendi mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç onbeş gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başladığını bildirir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi gereği sigortalı sayılanlar ise, sigortalı işe giriş bildirgesini, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, doksan gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdürler.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıracak işverenler, çalıştırmaya başlattıkları kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, onbeş gün içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

5 inci maddenin (f) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için Türkiye İş Kurumu, işsizlik ödeneğinin fiilen ödenmeye başlandığı tarihten itibaren bir ay içinde, sigortalı işe giriş bildirgesini Kuruma bildirmekle yükümlüdür.

Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddenin ikinci ve beşinci fıkraları hariç olmak üzere, diğer fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen ilgililer hakkında, 102 nci madde hükümlerine göre idarî para cezası uygulanır.

Sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve içeriği, bildirgenin verilme yöntemleri ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalılığın sona ermesi

MADDE 9- Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların;

1) Gelir vergisi mükellefi olanlar için, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,

2) Gelir vergisinden muaf olanlar için, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek odalarındaki üye kayıtlarının silinmesi gereken veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (k) bendi kapsamına girdiği tarihten,

3) Şirket ve donatma iştiraki ortağı olanlar için, tâbi oldukları mevzuata göre şirketle ve donatma iştiraki ile ilgilerinin kesildiği tarihten,

4) Şirket ortağı olanlar için, şirketin iflâsına veya tasfiyesine karar verildiği veya münfesih sayıldığı tarihten,

5) Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten,

6) Köy ve mahalle muhtarlarının, muhtarlık görevlerinin sona erdiği tarihten,

7) Herhangi bir yabancı ülkede ikamet eden ve o ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığı veya ikamet esasına bağlı olarak, o ülke sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten,

8) İflâsına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirketlerin ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların, çalışmaya başladığı tarihten,

9) Köy ve mahalle muhtarlarından; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlarhariç, aynı zamanda hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

10) Gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkârlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanların;

1) Ölüm halinde veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde, bu tarihi takip eden ayın ilk gününden,

2) Diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten,

d) 5 inci madde gereği bazı sigorta kollarına tâbi tutulanların, sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona erdiği tarihten,

e) 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında olanlardan, çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde, seçimini bu yönde kullananlar için sigortalandıkları tarihten,

itibaren sona erer.

Ancak, hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında sigortalılık;

a) İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

b) Diğer hallerde ise birinci fıkrada belirtilen tarihleri,

takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine ilişkin belge ya da bilginin verilmesine engel teşkil etmez.

Birinci fıkranın (e) bendine göre sigortalılığı sona erenler ile 8 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin bildirimleri, üç ay içinde Kuruma yapılır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalıların işleri nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları

MADDE 10- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri, (c) bendinde sayılan sigortalıların mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya (b) bendinde sayılanların sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt dışında bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçileri de bu Kanunun uygulanmasında geçici görevle yurt dışına gönderilmiş sayılır.

İKİNCİ BÖLÜM

İşyerleri ve İşverenlere İlişkin Hükümler

İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli

MADDE 11- İşyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir.

İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır.

İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kuruma bildirmek zorundadır.

29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin ilân tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda ise en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, işyeri bildirgesi ile Kuruma bildirilmek zorundadır.

İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde, işyerinin nakledildiği, yeni işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi takip eden on gün içinde, işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise mirasçıları, ölüm tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları içinde Kurumun diğer bir ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.

Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında, 102 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca idarî para cezası uygulanır. İdarî para cezası uygulanması, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez.

Alt işveren, asıl işverenin işyerinde çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı kaydıyla, Kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir.

İşyeri bildirgesinin verilmemesi veya geç verilmesi, bu Kanunda belirtilen hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. İşyeri bildirgesinin şekli ve içeriği ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren

MADDE 12- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir.

İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.

4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları veya işveren tarafından; 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran kamu idareleri veya eğitim gördükleri okullar tarafından yerine getirilir.

2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştırmaya yetkili makam tarafından yerine getirilir.

Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri

İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.

İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,

c) (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre yetkili mercilere derhal veKuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.

İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE 14- Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;

a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,

b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,

sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.

Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.

Meslek hastalığının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından,

b) (b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise kendisi tarafından,

bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene veya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya, Kurumca bu durum için yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücû edilir.

Meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmalar, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabilir.

Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

Hastalık ve analık hali

MADDE 15- Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, hastalık halidir.

Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri analık hali kabul edilir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar

MADDE 16- İş kazası veya meslek hastalığı halleri nedeniyle sağlanan haklar şunlardır:

a) Sigortalıya; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.

b) Sigortalıya; sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.

c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine; gelir bağlanması.

d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara; evlenme ödeneği verilmesi.

e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için; cenaze ödeneği verilmesi.

Sigortalıya hastalık veya analık hallerine bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.

Emzirme ödeneğine hak kazanan sigortalılardan 9 uncu maddeye göre sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten başlamak üzere üçyüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum tarihinden önceki onbeş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.

Ödenek ve gelirlere esas tutulacak günlük kazanç

MADDE 17- İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu surette bulunan günlük kazanç; iş göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye doğru oniki ay ve daha öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile güncellenerek hesaplanır.

Oniki aylık dönemde çalışmamış ve ücret almamış olan sigortalı, çalışmaya başladığı ay içinde iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrarsa verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas günlük kazanç; çalışmaya başladığı tarih ile iş göremezliğinin başladığı tarih arasındaki sürede elde ettiği prime esas günlük kazanç toplamının, çalıştığı gün sayısına bölünmesi suretiyle; çalışmaya başladığı gün iş kazasına uğraması halinde ise aynı veya emsal işte çalışan benzeri bir sigortalının günlük kazancı esas tutulur.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılanların ödenek veya gelire esas günlük kazançlarının hesabında:

a) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki arızi ödemeler dikkate alınmış ise ödenek ve gelire esas alınacak günlük kazanç, ücret toplamının ücret alınan gün sayısına bölünmesiyle hesaplanacak günlük kazanca, % 50 oranında bir ekleme yapılarak bulunan tutardan çok olamaz.

b) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yapılan ücret, ikramiye, zam, tazminat ve bu mahiyetteki ödemelerden, ödenek ve gelirin hesabına esas alınan üç aylık dönemden önceki aylara ilişkin olanlar dikkate alınmaz.

Meslek hastalığı, sigortalının sigortalı olarak çalıştığı son işinden ayrıldığı tarihten bir yıl geçtikten sonra meydana çıkmış ise, günlük kazancı bu son işinden ayrıldığı tarih esas alınarak yukarıdaki fıkralara göre hesaplanır.

İş kazası ile meslek hastalığı sigortasından bağlanacak gelirlere esas tutulacak aylık kazanç, yukarıdaki hükümlere göre hesaplanacak günlük kazancın otuz katıdır.

Geçici iş göremezlik ödeneği

MADDE 18- Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;

a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,

c) Sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,

d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için,

geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara hastalıkları halinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir. Ancak geçici iş göremezlik ödeneğinin güncellenmemiş tutarı, sigortalının ödenek hesabına esas alınan döneme ilişkin kazanç üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan günlük net kazancını geçemez.

Sigorta prim ve ödeneklerinin hesabına esas tutulacak günlük kazançların alt sınırında meydana gelecek değişikliklerde, yeniden tespit edilen alt sınırın altında bir günlük kazanç üzerinden ödenek almakta bulunanların veya almaya hak kazanmış veya kazanacak olanların bu ödenekleri, günlük kazançlarının alt sınırındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak değiştirilmiş günlük kazançların alt sınırına göre ödenir.

Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.

Geçici iş göremezlik ödenekleri, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile kamu idarelerinin işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûl ve esaslara göre Kurum adına sigortalılara ödenerek, daha sonra Kurum ile mahsuplaşmak suretiyle tahsil edilebilir.

Geçici iş göremezlik ödeneklerinin ödeme zamanı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazası ve meslek hastalığı hali

MADDE 19- İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlarda meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu belirtilen ve Kurum Sağlık Kurulunca bu durumu onaylanan sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur.

Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının % 70'i oranında gelir bağlanır. Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı % 100 olarak uygulanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılardan, kurumlarınca sürekli iş göremezlik nedeniyle görevlerine son verilenlerden;

a) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanamayan sigortalılara sürekli tam iş göremezlik geliri bağlanarak sürekli iş göremezlik derecesine göre hesaplanacak sürekli iş göremezlik gelir tutarı ile sürekli tam iş göremezlik geliri arasındaki fark, sigortalının görevine son veren kurum tarafından, Kuruma ödenir. Bunların bu Kanun kapsamında tekrar çalışması halinde, sürekli işgöremezlik geliri, sürekli iş göremezlik derecesine göre ödenmeye devam edilir.

b) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılara ise sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir bağlanır.

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olanlar hariç, sürekli iş göremezlik gelirinin güncellenmemiş aylık tutarı; sigortalının sürekli iş göremezlik geliri hesabına esas alınan döneme ilişkin kazancı üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan aylık net kazancını geçemez.

Yukarıdaki fıkralara göre hesaplanan gelir, günlük kazanç hesabına giren son ay ile gelir başlangıç tarihi arasında 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre artırılarak belirlenir.

Sigortalının sürekli iş göremezlik geliri;

a) Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi,

b) Geçici iş göremezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait sağlık kurulu raporu tarihini,

takip eden ay başından başlar.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılardan, aynı özürlülük veya meslek hastalığı nedeniyle istirahat raporu alanlara, yazılı istek tarihinden itibaren 18 inci maddeye göre hesaplanacak bir günlük geçici iş göremezlik ödeneği ile aylık sürekli iş göremezlik gelirinin otuzda biri arasındaki fark, her gün için geçici iş göremezlik ödeneği olarak verilir.

Sigortalının yeniden bir iş kazasına uğraması veya yeni bir meslek hastalığına tutulması halinde, meydana gelen özürlerin bütünü göz önüne alınarak kendisine, sürekli iş göremezliğini doğuran son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki kazancı üzerinden gelir hesaplanır. Ancak, sigortalının son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki günlük kazancına göre bulunacak geliri, hesaplanan ilk gelirinden az ise sigortalının sürekli iş göremezlik geliri ilk kazanç üzerinden ödenir.

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Hak sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri

MADDE 20- İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70'i, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanır.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmaması halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34 üncü ve 35 inci maddeler uygulanır.

37 nci madde hükümlerine göre hak sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilir.

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu

MADDE 21- İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.

Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.

Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması

MADDE 22- Sigortalının aşağıdaki sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması, hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri;

a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin uzamasına veya iş göremezlik oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi veya artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında ödenir.

d) Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.

13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler tarafından iş kazasının anılan bentte belirtilen süre içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda, sigortalıya yapılacak iş göremezlik ödenekleri bildirim tarihinden itibaren ödenir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk

MADDE 23- Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez.

Kısa vadeli sigorta kollarında dikkate alınmayan süreler

MADDE 24- Kısa vadeli sigorta kolları bakımından;

a) Herhangi bir sebeple silâh altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,

b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre,

c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş göremediği süre,

d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,

18 inci maddede belirtilen çalışma sürelerine girmediği gibi, iş göremezliğin başladığı veya hastalığın anlaşıldığı yahut doğumun olduğu tarihten önceki bir yılın hesabında da dikkate alınmaz.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Uzun Vadeli Sigorta Hükümleri

Malûl sayılma

MADDE 25- Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl sayılır.

Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özürü sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 26- Malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır.

Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,

b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,

c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,

halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE 27- Malûllük aylığı; prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olan sigortalılar için 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere, malûllük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz.

Malûllük aylığı, sigortalının;

a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunanların çalıştıkları işyerine müracaatları halinde, görevlerinden ayrıldıkları tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlar.

Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malûllük aylığı geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar. Ancak, bağlanacak malûllük aylığı, sigortalının almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise aradaki fark, bu maddenin üçüncü fıkrasına göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.

Bu Kanuna göre sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışması nedeniyle malûllük aylıkları kesilenlerden çalışması sona erip, malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara, kontrol muayenesine tâbi tutulmak ve malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak şartıyla eski malûllük aylığı, yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay başından itibaren ödenmeye başlanır. Ancak, bu durumdaki sigortalılar için yazılı istek tarihlerine göre yeniden malûllük aylığı hesaplanır ve bu aylık önceden bağlanan malûllük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır.

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 28- Yaşlılık sigortasından sigortalıya sağlanan haklar şunlardır:

a) Yaşlılık aylığı bağlanması.

b) Toptan ödeme yapılması.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;

1) 1/1/2036 ilâ 31/12/2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,

2) 1/1/2038 ilâ 31/12/2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,

3) 1/1/2040 ilâ 31/12/2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,

4) 1/1/2042 ilâ 31/12/2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,

5) 1/1/2044 ilâ 31/12/2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,

6) 1/1/2046 ilâ 31/12/2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,

7) 1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65,

olarak uygulanır.

Sigortalılar, ikinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yer alan yaş hadlerine üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,

b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 55 olarak uygulanır.

50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten, (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise Kurumun aylık bağlanma hakkı olduğuna dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve ilişiği kesildikten sonra yazılı istekte bulunması şarttır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca, yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve her türlü borcunun olmaması zorunludur.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yaşlılık aylığının hesaplanması

MADDE 29- Yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıların aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.

Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.

Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için 2015 yılı sonuna kadar % 2,5; 2016 yılı başından itibaren ise % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez.

28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir.

Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.

Yaşlılık aylığının başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi

MADDE 30- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden sonraki,

b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve görevleriyle ilişiği kesildikten sonra Kuruma başvuranlara, ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,

c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan her ne şekilde olursa olsun sigortalı olmayı gerektiren görevinden ayrılmış olanlara ise istek tarihini takip eden,

ay başından itibaren aylık bağlanır.

Aylığın ödenmesine başlanacağı tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta olan sigortalının yaşlılık aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihi takip eden ay başından başlar. Ancak, bağlanacak yaşlılık aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark birinci fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. Yaşlılık aylıkları kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ait prim alınır. Çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylıkları kesilenlerden, işten ayrılarak veya işyerini kapatarak yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan sigortalıya, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden yaşlılık aylığı hesaplanarak bağlanır. Bu durumda olanların yeniden hesaplanan yaşlılık aylığı, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yeni talep tarihine kadar yükseltilen eski aylıklarının altında olamaz.

Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna tâbi sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereğince sosyal güvenlik destek primi alınır. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya bildirilmiş süreler bu Kanuna göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme gün sayısına ilave edilmez, 31 inci ve 36 ncı madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılmaz.

Üçüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilenler, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalıştıkları süre içinde dördüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasını; dördüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre içinde haklarında üçüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.

Yaşlılık toptan ödemesi ve ihya

MADDE 31- Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş şartını doldurduğu halde malûllük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında ise kendi adına bildirilen, (b) bendi kapsamında ise ödediği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödeme şeklinde verilir.

Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak hizmetleri tasfiye edilmiş bulunanlardan, yeniden bu Kanuna tâbi olarak yahut bu Kanunla yürürlükten kaldırılmış kanunlara göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olanlar, yazılı olarak müracaat etmeleri halinde, aldıkları toptan ödemenin ödeme tarihi ile yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan tutarını talep tarihini takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri halinde, bu hizmetler ihya edilerek bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınır.

Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 32 - Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır:

a) Ölüm aylığı bağlanması.

b) Ölüm toptan ödemesi yapılması.

c) Aylık almakta olan eş ve çocuklara evlenme ödeneği verilmesi.

d) Cenaze ödeneği verilmesi.

Ölüm aylığı;

a) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış,

c) Bağlanmış bulunan malûllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş,

durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve her türlü borcunun olmaması şarttır.

Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması

MADDE 33- Sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan aylığın hesaplanmasında;

a) Sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malûllük veya yaşlılık aylığı,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı kesilen sigortalının ölüm tarihi esas alınarak 27 nci veya 29 uncu maddelere göre tespit edilecek aylığı,

c) 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olan sigortalının prim ödeme gün sayısı, 9000 günden az ise 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve daha fazla ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanan aylığı,

esas alınır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere; sigortalıların ölümleri halinde ölüm sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malûl sayılarak aylık bağlanmasına hak kazanmış ise, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında bu durum dikkate alınmaz.

Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması

MADDE 34- Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;

a) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i,

b) Bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;

1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,

2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,

3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,

her birine % 25'i,

c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si,

d) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i,

oranında aylık bağlanır.

Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.

Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.

Hak sahiplerinin aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE 35- Ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıklar;

a) Sigortalının ölüm tarihini,

b) Hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması halinde, bu niteliğin kazanıldığı tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlatılır. Hak sahiplerine bağlanan aylıklar 34 üncü maddede belirtilen şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

Ancak bu Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde belirtilenlerden öğrenci olanların sigortalı sayılmaları, bağlanan aylıkların kesilmesini gerektirmez.

Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde, 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak kaydıyla, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda, önceki aylığın yeniden bağlanması, sonraki eşten dolayı aylık hakkının doğmaması şartına bağlıdır.

Bu madde gereğince aylığı kesilen çocuklardan, sonradan Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında kaybederek malûl olduğu anlaşılanlara, 34 üncü maddede belirtilen şartları taşımaları halinde, malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takip eden ay başından itibaren, 94 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla aylık bağlanır.

Yeniden bağlanan aylık, aylığın kesildiği tarihten tekrar bağlandığı tarihe kadar geçen süre için 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre artırılmak suretiyle belirlenir.

Ölüme bağlı toptan ödeme ve ihya

MADDE 36- Ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak kaydıyla 31 inci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan tutar, 34 üncü madde hükümleri dikkate alınarak hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde verilir.

Hak sahiplerine yapılacak toptan ödemenin toplamı, sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin hisselerinden orantılı olarak indirim yapılır.

Toptan ödeme yapıldıktan sonra artan tutar olursa sigortalının ölümünden sonra doğan veya soy bağı düzeltilen veya babalığı hükme bağlanan çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılır.

Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak tasfiye edilmiş süreler, borçlanılarak veya yurt dışı hizmetleri birleştirilerek ya da sonradan hizmet tespiti nedeniyle hak kazanılan sürelerin eklenmesi suretiyle ölüm sigortasından yararlanmak için gerekli prim ödeme gün sayısının tamamlanması halinde, hak sahiplerinin yazılı isteği üzerine 31 inci maddenin ikinci fıkrasına göre ihya edilebilir. Yukarıdaki süreler, ihya edilen süreye ilişkin tutar dahil her türlü borçların ödendiği tarihi takip eden ay başı itibarıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasında dikkate alınır.

Evlenme ve cenaze ödeneği

MADDE 37- Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde boşanması halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz.

Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine, asgarî ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir.

Cenaze ödeneğinin yukarıdaki fıkraya göre ödenememesi ve sigortalının cenazesinin gerçek veya tüzel kişiler tarafından kaldırılması durumunda, üçüncü fıkrada belirtilen tutarı geçmemek üzere belgelere dayanan masraflar, masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenir.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi

MADDE 38- Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga 2/6/1949 tarihli ve 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanununa, mülga 4/2/1957 tarihli ve 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.

Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.

Aylık ve gelir bağlama işlemlerinde dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile sigortalının aylık veya gelir bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık veya gelir bağlanması için istekte bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre Kurumun aylık bağlanma hakkı kazandığına dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayının alındığı ve ilişiğinin kesildiği ayın son günüdür. Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu

MADDE 39- Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl kalan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.

Malûllük veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere rücû edilmez.

Fiilî hizmet süresi zammı

MADDE 40- Aşağıda belirtilen işyerlerinde ve/veya işlerde çalışan sigortalıların, hizmet sürelerine, bu işyerlerinde ve/veya işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî hizmet süresi zammı olarak eklenir. 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirlenir.

Aşağıdaki bentlerden birden fazlasına dahil olanlar için, en yüksek olan bentten fiilî hizmet süresi zammı uygulanır.

 

Kapsamdaki Sigortalılar

Kapsamdaki İşyerleri ve/veya İşler

Eklenecek Gün Sayısı

1) Fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar.

 

1) Çelik, demir, pirinç ve tunç döküm işlerinde.

2) Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleri ile gaz maskesiyle çalışmayı gerektiren başka işlerde.

3) Patlayıcı maddeler yapılması işlerinde.

4) Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi işlerinde.

5) Gemilerin sintine, Dabilbotom gibi kapalı sarnıçlar içindeki raspa ve boya işlerinde.

6) Oksijen veya elektrik kaynağı, keski, tabanca ve perçin, takım sertleştirilmesi ve kum püskürtme suretiyle raspa işlerinde.

90 gün

 

2) Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857 sayılı İş Kanununa göre çalışanlar.

1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan işyerleri.

2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri.

3) Tabii ışığın hiç olmadığı veya münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri.

4) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışılarak yapılan işyerleri.

5) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri.

6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri.

90 gün

 

3) Gemi adamları, gemi ateşçileri, gemi kömürcüleri, dalgıçlar.

Denizde

 

90 gün

4) Yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli çalışanlar.

Maden işyerleri

180 gün

5) Mesleği icabı; röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyonlarında fiilen çalışan hekim, diş hekimi, teknisyen, sağlık memuru, radyasyon fizikçisi ve teknisyeni ve iyonizan radyasyonla fiilençalışan bilumum personel ve yardımcıları.

Röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyon laboratuvarları işlerinde.

 

90 gün

 

6) Havayollarının uçucu personeli, lokomotif makinistleri

Fiilen uçakta ve lokomotifte

90 gün

7) Subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar.

Türk Silâhlı Kuvvetlerinde

90 gün

8) Asaleti onaylanmış olmak şartıyla adaylıkta geçirilen süreler dahil polis, komiser yardımcısı, komiser, baş komiser, emniyet amiri, emniyet müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve derecelerdeki emniyet mensupları, Milli İstihbarat Teşkilatı mensupları.

Emniyet ve polis mesleğinde, Milli İstihbarat Teşkilatında

90 gün

9) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna tâbi olarak çalışan sigortalılar ile Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevde istihdam edilenler.

5953 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde.

90 gün

 

10) İnfaz koruma memurları, baş memurları ve diğer personel

Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve tutuklularla irtibat içinde olan görevliler.

90 gün

11) PTT dağıtıcıları

Posta dağıtımı işyerlerinde yaya olarak yapılan işlerde.

90 gün

12) Türkiye Radyo- Televizyon Kurumunda haber hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde fiilen çalışan; Daire Başkanı, Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef, Muhabir, Stajyer Muhabir, Başspiker, Redaktör Spiker, Spiker, Stajyer Spiker, Masa Şefi, Başkameraman, Şef Kameraman, Kameraman, Kamera Asistanı, Başmontajcı, Şef Montajcı, Montajcı, Stajyer Montajcı, Redaktör, Mütercim, Fotoğrafçı, Işıkçı, Sesçi, Başteknisyen, Şef Teknisyen, Teknisyen, Başteleksçi, Şef Teleksçi, Teleks Operatörü.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber hizmetlerinde.

90 gün

13) Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele ve Karantina Teşkilatıile Veteriner Teşkilatında vazife gören memur ve hizmetliler.

Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik ve idarî işleri ile salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıkları ile mücadele işlerinde.

60 gün

14) Devlet Tiyatrosu sanatkârları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının şef ve üyeleri.

Devlet Tiyatroları ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında

90 gün

 

 

Yukarıdaki hükümlere göre hesaplanan fiilî hizmet süresi zammı sekiz yılı geçmemek üzere uzun vadeli sigorta kolları uygulamasında prim ödeme gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden üç yılı geçmemek üzere yarısı indirilir. Yukarıda yer verilen tablonun (4) numaralı sırasında yer alan ve 180 gün fiilî hizmet zammı süresi verilen sigortalılar için sekiz yıllık süre sınırı uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurumun önerisi üzerine Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.

Sigortalıların borçlanabileceği süreler

MADDE 41- Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların;

a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri,

b) Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri,

d) Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,

e) Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri,

f) Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,

g) Grev ve lokavtta geçen süreleri ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri,

h) Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri,

ı) Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.

Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir.

Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır.

Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından;

a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,

b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre,

sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan ilgili aylara mal edilir. Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.

Bildirim ve itiraz

MADDE 42- Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir. İlgililer, yazıyı aldıkları günden başlamak üzere iki ay içinde Kuruma veya Kurumca verilen karar üzerine, yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilir. Mahkemeye itiraz, kararın uygulanmasını geciktirmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kamu Görevlilerine İlişkin Hükümler

Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanların aylıkları

MADDE 43- Cumhurbaşkanı iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı oranında yaşlılık aylığı bağlanır.

Ancak, herhangi bir nedenle görevden ayrılan Cumhurbaşkanı, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanamaması halinde birinci fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanması halinde ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, birinci fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark, Hazineden tahsil edilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75'i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.

Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.

Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan sonra ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü madde hükümlerine göre ölüm aylığı olarak bağlanır.

Bu madde kapsamında bağlanan gelir ve aylıklar, 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre artırılır.

Bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanacak haller

MADDE 44- Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır:

a) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesi gereğince yaş haddinden emekliye ayrılanlara 5400 gün prim ödeme gün sayısı olması halinde,

b) Özel kanunları gereğince kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenlere yaş şartı aranmaksızın, prim ödeme gün sayısı 9000 gün olması halinde,

yaşlılık aylığı bağlanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlardan subay, astsubay, askerî memurlarla uzman jandarma ve uzman erbaşlar ahlâk noktasından hükümle veya yetersizlik ya da disiplin sebeplerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askerî mahkemelerce verilecek kararlar üzerine kurumlarınca re'sen, bunlar dışında kalanlar ise ahlâk ve yetersizlik sebeplerinden dolayı yönetmeliğine göre sicilleri üzerine kurumlarınca re'sen emekliye sevk edilenlere ise, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında belirtilen yaş ve prim ödeme gün sayısını tamamlamaları halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri gereğince bağlanan yaşlılık aylıkları, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında aranan yaş ve prim ödeme gün sayısı tamamlanıncaya kadar bunları çalıştıran kamu idarelerinden tahsil edilir.

Kanunları gereğince görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son verilenlerin sigortalılıkları ve primleri

MADDE 45- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan görevden uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan, kanunları gereğince eksik aylığa müstahak bulunanların prime esas kazançlarının yarısı; kanunlarına göre bu müddetler için sonradan görevlerine iade edilerek tam aylığa hak kazananların ise prime esas kazançlarının tamamı üzerinden prim alınır.

Görevine son verilenlerden yargı kararı ile görevlerine iade edilenlerin primleri, göreve son verildiği tarihten görevine başladığı tarihe kadar kendi kadrosunun veya emsali kadronun prime esas kazancına göre hesaplanır. Bu durumdakilerin primlerine ait sigortalı ve işveren hisselerinin gecikme cezası ve gecikme zamları kurumlarınca ödenir ve bu süreler sigortalılık süresinden sayılır.

Birinci ve ikinci fıkraya göre sigortalılık durumu değişenler için ek bildirge düzenlenerek Kuruma verilir ve bu durumda 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kanunları gereğince kullandıkları aylıksız izin sürelerinin bitiminden sonra göreve başlayanlar ile göreve başlaması için tanınan sürelerde bu Kanunun 67 nci maddesinde aranan 30 günlük prim ödeme şartı aranmaz.

Bazı kamu görevlilerinin prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı

MADDE 46- Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda silâhlı kuvvetler hesabına okuyanların ve astsubay meslek yüksek okulu öğrencilerinin öğrenci harçlıkları ile ilgisine göre en az aylık alan teğmen veya astsubay çavuşun prime esas kazançları arasındaki farkın primi; polis akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin öğrenci harçlıkları ile komiser yardımcısı veya polis memuru prime esas kazançları arasındaki farkın primi, öğrenciler adına kurumlarınca ödenir.

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay naspedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların yüksek öğrenim süresinin fiilî hizmetten sayılması nedeni ile doğacak borçlanma bedeli, ilgisine göre talep tarihindeki en az aylık alan teğmenin veya komiser yardımcısının prime esas kazancı üzerinden, sigortalı prim hissesi kendilerince, işveren prim hissesi de kurumlarınca verilmek suretiyle borcun tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.

Talim ve manevra için rütbe ile silâh altına alınan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan rütbelerinin prime esas kazançları, vazifelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas kazanç farklarına ait primleri vazife gördükleri kurumlarınca ve seferberlik ve harp için silâh altına alınanlardan vazifelerinin prime esas kazançları, rütbelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas kazançları arasındaki farkın primleri de, rütbelerinin prime esas kazancını ödeyen kamu idaresince kesilerek Kuruma ödenir.

Kamu görevlilerinin kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulaması bakımından prime esas kazançlarının tespitinde 82 nci maddede belirtilen üst sınır aranmaz. Ancak yurt dışında geçici ya da sürekli göreve gönderilen kamu görevlilerinin prime esas kazancı olarak,Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının prime esas kazancı ile yurt dışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin prime esas kazancından yüksek olanı esas alınır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunanlara geçici iş göremezlik ödeneği verildiği sürece, bunların uzun vadeli sigorta kolları primleri ile genel sağlık sigortası primleri işverenlerince ödenmeye devam edilir.

Vazife malûllüğü, harp malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve vazife malûllerine verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı

MADDE 47- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki kamu görevlileri için 13 üncü maddede yazılı iş kazası; vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da görevleriyle ilgili olarak işe gelişi ve işten dönüşü sırasında doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir. Bunların sürekli iş göremezlik gelirleri, 19 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır.

Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen ve bu Kanun kapsamında bulunan sigortalılardan;

a) Harpte fiilen ateş altında,

b) Harpte, harp bölgelerindeki harp harekât ve hizmetleri sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle,

c) Harpte veya harbe hazırlık devresinde her çeşit düşman silâhlarının etkisiyle,

d) Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,

e) Barışta veya olağanüstü hallerde, emir veya görev ile uçuş yapan uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki sebepleriyle ve yine emir ve görev ile dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve tesirleriyle,

f) Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca yabancı ülkelere Türk Silâhlı Kuvvetleri gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı ülkelerde veya yurda dönüş sırasında,

bu Kanunun 19 uncu maddesinde belirtildiği şekilde sürekli iş göremezlik gelirine esas olacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybeden veya bu Kanunun 25 inci maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede malûl olanlara, harp malûlü denir.

Bunlardan uzman erbaşlara bulundukları kademenin üç ilerisindeki kademenin, uzman jandarmalara bulundukları rütbenin bir üst rütbesinin aynı kademesinin; astsubaylarla yarbay rütbesine kadar (yarbay hariç) bir üst rütbenin aynı kademesinin, yarbaylara albay, albaylara kıdemli albay, kıdemli albay ile general ve amirallere bir üst rütbenin, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılara ise bir üst derecesine veya kademesine karşılık gelen prime esas kazancı üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan sigortalılardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilenlere, öğrenim durumlarına göre 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen prime esas kazanç üzerinden; bunlardan öğrenim görmemiş olanlara aynı iş göremezlik derecesinden sürekli iş göremezlik geliri alan ve Devlet Memurları Kanununa ekli gösterge tablosundaki ilkokulu bitiren sigortalıya bağlanması icap eden derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen prime esas kazanç üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Bulundukları derecenin bir üst derecesi olmayanlar için o derecenin üç ilerisindeki kademe göstergesi, üç ilerisindeki kademe göstergesi olmayanlar için de o derecenin son kademe göstergesi esas alınır.

Sigortalılardan harp malûlü olanlara bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri, harp malûlü erlere bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirinden az olamaz.

Harp malûllerinin, malûllük derecesine göre aşağıdaki yazılı göstergelerin, memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktar "Harp malûllüğü zammı" olarak sürekli işgöremezlik gelirlerine ayrıca eklenir.

İş Göremezlik DerecesiGöstergeler

% 81 ve üzeri1100

% 67 ilâ 801000

% 51 ilâ 66900

% 41 ilâ 50800

% 31 ilâ 40700

% 21 ilâ 30600

% 10 ilâ 20450

Harp malûlü sayılanlardan bir harekâtın başarıyla sonuçlanmasını şahsen sağladığı ve örnek tutulacak cesaret ve fedakârlık gösterdiği sıralarda bu malûllüğe uğradıkları usûlüne göre sıralı üstlerince saptanan Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen sivil görevlilere, Genelkurmay Başkanlığının uygun görmesi ve Millî Savunma Bakanının onayı ile harp malûllüğü zamları % 25 fazlasıyla bağlanır.

5434 sayılı Kanunun harp malûllüğü hükümlerine ilişkin diğer kanunlarda yapılan atıflar bu maddeye yapılmış sayılır.

Bu madde gereğince sürekli iş göremezlik geliri almakta iken veya bağlanması gerekirken ölenlerin hak sahiplerine harp malûllüğü zammı da dahil olmak üzere prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanır.

Harp malûlü olanlara verilecek her türlü malûllük zammı tutarının Kurumca belirlenecek peşin sermaye değeri toplamı en geç bir ay içinde Millî Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı tarafından Kurumun göstereceği hesaplara yatırılır. Süresinde yatırılmayan tutarlar için 89 uncu madde hükümleri uygulanır.

Bu madde gereğince kendilerine sürekli iş göremezlik geliri bağlananların, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde bu gelirleri kesilmez.

Harp malûllerinin hak sahiplerine bağlanacak ölüm gelirinin tutarı, harp malûllüğü zammı da ayrıca dikkate alınarak hesap edilir.

Harp malûlleri, vazife malûlleri ve malûl olanlar istekleri halinde, bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malûllüklerinin engel olmadığı başka vazife veya sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere, istifa etmiş sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayılmalarından sonra dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını isteme hakları saklıdır. Ancak, kurumlarında başka vazife veya sınıflara nakli mümkün olanlardan, özel kanunlarına göre yükümlülük süresine tâbi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin yeni vazifelerine de mani olduğuna dair bu Kanun hükümlerine göre yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan Türk Silâhlı Kuvvetleri personelinin harp malûllüğü, iş kazası, meslek hastalığı ve malûllük sonucu çalışma gücü kaybı ve iş göremezlik derecelerinin tespiti, Türk Silâhlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak Kurum tarafından belirlenir.

Kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları

MADDE 48- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık veya malûllük aylığı almak üzere görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi;

a) Re'sen emekliye sevk hallerinde, sigortalının çalıştığı göreve atamasındaki usûle göre atamaya yetkili makamın,

b) İstek üzerine veya yaş haddi veya malûllük hallerinde atamaya yetkili makamın,

c) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerinin yaşlılık aylığı taleplerinde, malûliyet ve yaş haddi hallerinde adlarına prim kesilmiş en son kurumun en yüksek amirinin, bunlardan bu görevlerinden önce herhangi bir kamu kurumuna tâbi olarak çalışmayanların son defa görev yaptıkları yer başkanının,

d) Kurumların yönetim kurulu üyelerinin istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde, atanmalarında atamayı yapan kurumun en yüksek amirinin,

e) Danıştay Başkanının istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde Başbakanlık, Sayıştay Başkanının aynı halleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,

onayı ile tekemmül eder.

Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez. Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atananların görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi ilgili bakanın onayı ile tekemmül eder.

Özelleştirilmeleri sonucu sermayesindeki kamu payı % 50'nin altına düşen kuruluşlar ile satış veya devri yapılmış olan kuruluşlarda çalışmakta iken emekliye ayrılanlar için emekliye sevk onayı aranmaz. Birinci fıkranın (b) bendine göre emekliye ayrılmak isteyenler için her durumda, istek tarihinden itibaren bir aylık süre sonunda ilişikleri kesilmiş sayılır.

İtibarî hizmet süreleri ve itibarî hizmet süresi primi

MADDE 49- İtibarî hizmet süresi, bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar ve yapılacak toptan ödemelerin hesabında fiilen çalışılmak suretiyle geçen hizmet sürelerine eklenen süredir. Sigortalıların aşağıda yazılı görevlerde geçen zamlar hariç, fiilî hizmet sürelerinin her yılı için;

a) Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlardan;

1) Harbi doğuran genel ve kısmî seferberliğe katılanların, harbin ilânından seferberliğin bitim tarihine,

2) Seferberliği gerektiren iç tedip hareketlerine fiilen katılan birliklerde görevli olanların, çarpışmaların başlangıcından seferberliğin sona erdiği tarihe,

3) Harp veya seferberlik ilân edilmeden, Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca, yabancı ülkelere gönderilen Türk Silâhlı Kuvvetlerinde görev yapanların, yabancı ülkeye gönderildiği tarihten Türkiye'ye dönüş tarihine,

Kanunun yürürlüğe girmesiyle; mevcut sigortalılar, gelir/aylık alanlar, hak sahipleri ile bakmakla yükümlü olunan kişiler, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılmışlardır.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması gerekir.

Bununla beraber; kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar yani Bağ-Kur’lular, Ek-5, Ek-6, Ek-9 (Ev işlerinde 10 günden fazla) ve gelir testi sonucu prim ödeme yükümlüsü olan genel sağlık sigortalıları ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişileri 30 gün prim ödeme şartıyla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte, tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç, 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır. 

Ayrıca, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bakmakla yükümlü olan kız çocukları, durumlarında değişiklik oluncaya bakmakla yükümlü sıfatı ile sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edeceklerdir. 6111 sayılı Kanunda kız çocukları için değişiklik yapılarak, kız çocuklarının durum değişikliğinden sonra da anne ve babalarından sağlık yardımı almalarına imkan tanınmıştır.

Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılanlar, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren 10 gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanmaya devam edeceklerdir. Bunların, zorunlu sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 gün prim gün sayılarının olması durumunda, 10 güne ilave olarak 90 gün, toplamda 100 gün daha bakmakla yükümlü oldukları kişiler ile birlikte sağlık hizmetlerinden yararlanırlar.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır