a piece of | bir parça |
academician | akademisyen, öğretim görevlisi |
achievement | başarı |
adult | yetişkin |
aim | amaçlamak, hedeflemek, amaç, hedef, gaye |
air conditioner | klima |
airbag | hava yastığı |
alchemy | simya bilimi |
aluminum foil | alüminyum folyo |
amount | miktar, tutar, meblağ |
announce | anons etmek, duyurmak, ilan etmek |
appearance | görünüm, görünüş |
article | madde(sözleşmede), makale, yazı, nesne |
as a result of | sonucu olarak, neticesinde |
award | ödüllendirmek, mükafat, ödül |
back and forth | ileri geri |
backward | geriye, geri, arka kısım |
basil | reyhan, fesleğen |
battery | akü, pil, batarya |
battery free | pilsiz, bataryasız |
be dependent on | e bağlı |
belong to | ait olmak, bağlı olmak, üyesi olmak |
biochemist | biyokimyager |
birthplace | doğum yeri |
bravely | cesurca, yiğitçe, mertçe |
brilliant | nefis, parlak, muhteşem, harika, dahice, göz alıcı |
cancer | kanser |
canon | kanun, düzen, kural |
cartridge | kartuş |
cataract | katarakt, göz perdesi, çağlayan, sel, şelale |
catgut | ameliyat ipliği |
cause | sebep olmak, yol açmak, neden olmak, sebep |
cause and effect | sebep sonuç |
cell | hücre |
century | asır, yüzyıl |
certain | kesin, belirli, mutlak, kaçınılmaz |
change | değişmek, değiştirmek, değişiklik, değişim |
checkpoint | kontrol noktası |
chemical | kimyasal |
choose | seçmek, karar vermek, tercih etmek |
circadian | 24 saatlik |
cloned | klonlanmış |
co-founder | eş kurucu, kurucu ortak |
common | alışılmış, sıradan, yaygın, ortak |
communication | iletişim |
company | şirket, firma, grup, topluluk |
compass | pusula |
competition | yarışma, yarış, müsabaka, rekabet |
competitor | yarışmacı, rakip |
completely | tamamen, tümüyle, eksiksiz, bütünüyle |
complex | karışık, karmaşık, güçlük |
computed tomography | bilgisayarlı tomografi |
computerised | bilgisayarlı |
condition | hal, koşul, durum, şart |
conduct | yönetmek, yürütmek, idare etmek |
consular official | konsolosluk görevlisi |
container | konteyner, kap, saklama kabı |
continuously | aralıksız, sürekli, durmaksızın, devamlı |
contribution | katkı, bağış, aidat, destek |
convey | iletmek, geçirmek, ulaştırmak |
cosmologist | kozmolog |
cover | örtmek, kaplamak, kılıf, örtü, kapak |
create | oluşturmak, yaratmak, meydana getirmek |
cure | iyileştirmek, tedavi etmek, çare, tedavi |
currently | halen, şu anda, bugünlerde |
death | ölüm, vefat |
debate | çekişmek, çekişme, tartışma |
decide | karar vermek, belirlemek, sonuca varmak |
definitely | kesinlikle, elbette, mutlaka |
design | tasarlamak, düzenlemek, plan yapmak |
determination | saptama, belirlenme, karalılık, azim |
develop | geliştirmek, gelişmek, ilerlemek |
development | gelişim, gelişme, ilerleme |
device | cihaz, alet, icat, yöntem |
diagnose | teşhis etmek, tanı koymak, tanımlamak |
disabled | engelli, özürlü, kullanışsız, elverişsiz |
discover | keşfetmek, ortaya çıkarmak, farkına varmak |
discoverer | kaşif |
discovery | keşif, buluş, bulgu, ortaya çıkarma |
discuss | görüşmek, tartışmak, ele almak |
discussion | görüşme, tartışma |
disease | hastalık, rahatsızlık |
dishwasher | bulaşım makinesi |
dissolve | eritmek, çözmek, gözden kaybolmak |
divide | bölmek, bölüştürmek, dağıtmak, paylaşmak |
do experiment | deney yapmak |
durable | sağlam, dayanıklı, uzun ömürlü |
easily | rhatlıkla, rahatça, kolaylıkla |
eco-friendly | çevre dostu, doğa dostu |
emergency situation | acil durum |
encourage | cesaretlendirmek, yüreklendirmek, teşvik etmek |
endeavor | çabalamak, gayret etmek, uğraşmak |
equal | denk, eşit, eş değerde olmak, denk olmak |
equation | denge, eşitleme, eşitlik |
equipment | araç gereç, donanım, ekipman |
especially | özellikle, bilhassa |
etc | ve benzeri, vesaire |
ethical | ahlaki, ahlaksal, etik |
evaluate | değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek |
examine | muayane etmek, incelemek, irdelemek, yoklamak, sorgulamak |
excavation | kazı, kazı yeri, çukur, oyuk |
exhibit | sergilemek, sergi, ortaya koymak |
exhibition | sergi, gösteri, şölen |
exist | var olmak, bulunmak, mevcut olmak, yaşamak |
experiment | deney, deney yapmak, tecrübe etmek |
explain | açıklamak, izah etmek, anlatmak, ifade etmek |
explode | patlamak, patlatmak, bozmak, yıkmak |
explore | keşfetmek, araştırmak, incelemek, tetkik etmek |
eye-catching | göz alıcı, dikkat çekici |
feature | özellik, ön plana çıkarmak, belirtmek, özellik taşımak |
field | tarla, alan, saha, çayır, otlak |
find out | anlamak, bulmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak |
fingerprint | parmak izi |
firefighter | itfaiyeci |
firefighting | itfaiyecilik, yangın söndürme |
fix | düzeltmek, onarmak, tamir etmek, saptamak, kararlaştırmak |
flame | alev, alevlendirmek, öfkelenmek, yanmak, tutuşmak |
follow | takip etmek, izlemek, peşinden gitmek |
for example | mesela, örneğin, söz gelişi |
form | biçimlendirmek, şekillendirmek, geliştirmek, biçim, şekil |
formulate | formülleştirmek |
fossil | fosilleşmek, fosil, kalıntı |
found | kurmak, temelini atmak, inşa etmek |
Foundation | vakıf, kurum, kuruluş |
frown | somurtmak, kaş çatmak, surat asmak |
generate | meydana getirmek, oluşturmak, üretmek |
get angry with | birisine sinirlenmek |
global | küresel, dünya çapında, geniş çaplı, evrensel |
gravity | yerçekimi |
ground-breaking | çığır açan |
headdress | başlık, başörtüsü, başa takılan süs |
healthy | sağlıklı, sağlığa yararlı |
heat | ısıtmak, ısınmak, sıcaklık, ısı |
honorary | onur, fahri, onursal, ücretsiz |
housemaid | hizmetçi |
human anatomy | insan anatomisi |
hybrid car | hibrit araba (hem elektrik hem benzinle çalışan araba) |
image | şekil, imge, görüntü, resim, şekillendirmek |
important | önemli, mühim, saygın, itibarlı |
improve | gelişmek, geliştirmek, ilerletmek |
in order to | amacı ile, diye, için |
individual | birey, bireysel, kişi, fert, kendine ait |
inform | bilgilendirmek, haber vermek, ihbar etmek |
infrared | kızılötesi |
insect | böcek, haşere |
insert | arasına sokmak, içine koymak, eklemek |
international fair | uluslararası fuar |
internationally | uluslararası açıdan |
invent | icat etmek, yaratmak, uydurmak, türetmek |
invention | icat, buluş |
inventor | mucit, yaratıcı |
lab | laboratuvar |
law of gravity | yerçekimi kanunu |
layer | katman, kat, tabaka, katmanlara ayırmak |
liquid | sıvı, akışkan, berrak, şeffaf |
low-frequency | alçak frekans |
manufacturer | imalatçı, yapımcı, üretici |
media | medya, basın, kitle iletişim araçları |
medical | medikal, tıbbi |
medicine | tıp, ilaç, deva |
medieval | ortaçağ, ortaçağa özgü |
melt | erimek, eritmek, kaybolmak, yok olmak |
microbe | mikrop |
microscobe | mikroskop |
Middle Age | Orta Çağ |
miniature | minyatür, küçücük |
missing | eksik, noksan, kayıp, kaybolma, özlem |
mold | kalıba dökmek, biçimlendirmek, küflenmek, şekil, kalıp, küf |
molecular biologist | moleküler biyolog |
moreover | dahası, ayrıca, hatta, üstelik, buna ek olarak |
mosquito | sivrisinek |
move up | bir üst sınıfa yükselmek |
muscle | kas, adale, fiziksel güçlülük |
nationally | milletçe, tüm ulusa yayılarak |
navigation | navigasyon, yön bulma, gemi yolculuğu, gezinti, sefer |
nearly | hemen hemen, neredeyse, yaklaşık olarak |
neurone | nöron, sinir hücresi |
Nobel Prize | Nobel Ödülü |
observe | gözlemlemek, gözetlemek, dikkatle bakmak, fark etmek |
operate | ameliyat etmek, çalıştırmak, işletmek, yönetmek, idare etmek |
optimism | iyimserlik |
ordinary | sıradan, basit, alelade, normal, alışılagelmiş |
outdistance | geçmek, arkada bırakmak, geride bırakmak |
painlessly | zahmetsizce, ağrısızca, acısızca |
paraplegic | belden aşağısı felçli, belden aşağısı tutmayan |
particular | özel, belirli, özellik, ayrıntı, husus |
patent | patent almak/vermek, imtiyaz, patent, buluş hakkı |
patience | sabır, dayanç, sebat, dayanma, hasta |
pay attention | dikkat etmek, ilgilenmek, dikkatini vermek |
penetrate | nüfuz etmek, iyice anlamak, arasından geçmek, delip gelmek |
perhaps | belki, muhtemelen, şüpheli durum, varsayım |
physical disability | fiziksel engel |
planet | gezegen |
political | politik, siyasi, siyasal, devlete ait |
porcelain | porselen, çini, fayans |
portable | portatif, taşınabilir, katlanır |
possible | olabilir, olası, mümkün, muhtemel |
prepare | hazırlamak, donatmak, tedarik etmek, yapmak, düzenlemek |
prevent | engellemek, önlemek, durdurmak, mani olmak |
printer | yazıcı, basıcı, matbaacı |
printing machine | baskı makinesi |
printing press | baskı makinesi, natbaa makinesi |
prize | ödül, takdir etmek, paha biçmek, değer vermek |
produce | üretmek, imal etmek, hazırlamak |
product | ürün, mahsul, verim |
promote | tanıtımını yapmak, desteklemek, terfi ettirmek, teşvik etmek |
prototype | asıl örnek, ilk örnek, model |
publish | yayınlamak, yayımlamak, kamuoyuna açıklamak |
rabies vaccine | kuduz aşısı |
radiation | ışıma, radyasyon, yayılma |
radio transmitter | radyo vericisi |
radium | radyum |
raise | büyütmek(çocuk), yükseltmek, artırmak, kaldırmak |
recognize | tanımak, bilmek, ayırt etmek, farkında olmak, onaylamak |
register | kaydetmek, kayıt olmak, patent vermek, sicil, kayıt |
relationship | ilişki, bağlantı, alaka, dostluk, yakınlık, arkadaşlık |
religious | dinsel, dindar, dinle ilgili, dini bütün, inançlı |
remote control | uzaktan kumanda, uzaktan denetim |
renowned | ünlü, meşhur, şöhretli, namlı, tanınmış |
repair | tamir etmek, onarmak, onarım, tamirat, telafi etmek |
rescue | kurtarmak, imdadına yetişmek, kurtuluş, kurtarma |
research | incelemek, araştırmak, inceleme, arama |
restore | yenileştirmek, eski konumuna getirmek, iyileştirmek, geri getirmek |
result | netice, sonuç, sonucu olmak, meydana gelmek |
retina | ağkatman, ağtabaka, retina |
safety | emniyet, güven, asayiş, güvenlik |
sample | örnek, numune, denemek |
scientific | bilimsel |
scientist | bilgin, bilim insanı |
search | araştırmak, aramak, incelemek, araştırma, teftiş |
select | seçmek, ayıklamak, elemek, seçilmiş, seçkin |
self-confidence | özgüven |
several | birçok, çeşitli, ayrı, değişik, muhtelif |
sight-disabled | görme engelli |
signal | sinyal vermek, işaret etmek, bildirmek, sinyal, parola |
skin | ten, deri, cilt, yüzmek(kabuğunu/dış zarını) |
smallpox vaccination | çiçek aşısı |
smile | gülümsemek, tebessüm etmek, gülücük |
snowflake | kar tanesi |
soil sample | zemin örneği, toprak numunesi |
solar gravity | güneş çekim kuvveti |
solar panel | güneş paneli |
solid | sağlam, katı, sert |
space | aralık, açıklık, mekan, uzay, boşluk, boşluk bırakmak, aralamak |
space station | uzay istasyonu |
species | tür, cins, canlı türü, çeşit |
stable | ahır, istikrarlı, kararlı, değişmez, sabit |
statement | ifade, söz, beyan, açıklama, bildirme, rapor, tebliğ |
steam engine | buhar makinesi, buhar motoru |
stem cell | kök hücre |
structure | yapılandırmak, yapı, bina, biçimlendirmek, planlamak, düzenlemek |
substance | cisim, madde, esas mesele, ana fikir |
succeed | başarmak, varisi olmak, yerine geçmek |
successful | başarılı, parlak |
support | desteklemek, yardım etmek, kuvvetlendirmek, güç vermek, destek |
surface | yüzey, yüzeye çıkmak, meydana çıkmak |
sweat gland | ter bezi |
swing | sallanmak, fırlatmak, dönmek |
take part | yer almak, katılmak, rol almak |
technology | teknoloji |
teenager | genç, delikanlı, yaş arası bireyler |
test tube | deney tüpü |
textbook | ders kitabı |
theoretical | teorik, kuramsal |
theoretical physicist | teorik fizikçi |
theorist | kuramcı, teorisyen |
Theory of Relativity | izafiyet teorisi, görelilik kuramı |
therefore | bu sebeple, bu yüzden, dolayısıyla, o halde |
thought | sanı, düşünce, fikir, görüş, kanaat |
tongue | dil, konuşmak, söz, konuşma, üslup |
tool | araç, alet, aletle şekillendirmek |
transform | dönüşmek, dönüştürmek, çevirmek |
translate | çevirmek, tercüme etmek, yorumlamak |
transmit | iletmek, ulaştırmak, yayınlamak |
transportation | taşıma, nakliye, ulaştırma, ulaşım |
trapped | tuzağa düşmüş, kapana kısılmış, tutsak kalmış |
type | yazmak, tür, tip, cins, sınıflandırmak |
unborn | doğmamış |
underground | yeraltı, gizli örgüt, alt geçit, metro |
user | kullanıcı, tüketici |
valuable | değerli, kıymetli, pahalı |
various | çeşitli, muhtelif, birkaç, türlü |
view | incelemek, görüş, bakış, manzara, görmek, seyretmek |
vision | görme, görüntü, hayal gücü, öngörü |
visitor | ziyaretçi, turist, misafir |
walking stick | baston |
washing machine | çamaşır makinesi |
water screw | burgu türbini |
weapon | silah |
wearable | giyilebilir, kıyafet |
weigh | tartmak, belirli bir ağırlık gelmek, düşünüp taşınmak |
well-equipped | iyi donanımlı |
well-known | ünlü, iyi bilinen |
wheel chair | tekerlekli sandalye |
windshield wiper | cam sileceği |
wrap | sarmak, sargı, paket yapmak, örtmek, örtü, ambalaj kağıdı |