9 sınıf edebiyat tiyatro türleri / Tiyatro Nedir? Konu Anlatımı

9 Sınıf Edebiyat Tiyatro Türleri

9 sınıf edebiyat tiyatro türleri

Tiyatro Nedir? Konu Anlatımı

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Tiyatro Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest)ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.

Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare’in sözüyle de ifade edilir.

Özellikleri:

»Tiyatro, göstermeye bağlı edebi metinlerdir yani yaşanması muhtemel bir olay sahnede canlandırılır.
»Piyes adıyla da bilinir.
»Sahnede gösterilen oyun hem göze hem de kulağa hitap ettiği için etkileyicilik gücü yüksektir.
»Olay, zaman, mekan ve kişiler yapı unsurlarını oluşturur.
»Konusuna göre trajedi, dram ve komedi olarak üçe ayrılır.
»Tiyatroda günlük konuşma dili kullanılır.
» Gerçeğe oldukça yakındır.

Tiyatro Türleri 

Tiyatro eserleri müziksiz trajedi, komedi, drama ve müzikli (opera, operet, müzikal, pandomim bale, revü, skeç,tuluat) olmak üzere iki grupta toplanır. Edebi türler içinde en canlı ve yaşama en yakın olanı tiyatrodur.

Trajedi:

Trajedi, kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek amacı veren en eski tiyatro çeşididir. Şiirsel olarak yazılması ve değişmez kurallara bağlı olması sebebiyle öbür tiyatro çeşitlerinden kolayca ayrılır. Yunan tanrısı Dionysos’un şenliklerinde yapılan yarışmalarda sahnelenen oyunlarla varolagelmiştir.

Klasik trajediler genellikle beş perdelik oyunlardır. Eski Yunan’da başlayan bu eserler 3 veya 6 perdelik olurdu. O zamanki tiyatrolarda dekor bulunmaz, ancak sahnenin bir köşesinde olayların sebep ve sonuçlarını anlatan bir koro yer alırdı.

Yine klasik trajedilerde, kahramanlar, kral, kraliçe, prenses, Eski Yunan’ın tanrı ve yarı tanrıları gibi en üst tabaka kişilerden seçilirdi. Orta tabaka ve basit halk adamlarına rastlanmazdı. Kahramanları arasında geçen olaylar insanların ruhsal zayıflıklarını, tutkularını, iradeye bağlı yüce davranışlarla çakıştırırdı. Özellikle karakterlerin bir “katharsis”, yani arınma sürecinden geçmeleri gerekirdi. Bu da ancak farkında olarak ya da olmadan kahramanın büyük bir hata yapması, bu nedenle acı çekmesi ve bu süreç sonunda arınmış olarak doğru bir özü bulmasıyla olabilirdi.

Klasik trajedi Aristoteles tarafından kuramsallaştırılmıştır. Bu kurama göre olay, zaman ve çevrede birlik demek olan ”üç birlik kuralı” benimsenmiştir. İç içe girmiş karışık olaylar bulunmaz. Ayrıntıya girmeden tek bir olay gösterilir. Olayın ön ve son tarafları, sebepleri ve sonuçları gerektikçe konunun ağzından halka duyurulur. Buna “olay birliği” denir. Trajedi olayının bir günde (24 saat) olup bitmiş gibi gösterilmesine “zaman birliği”, tek bir şehrin belli bir köşesinde başlayan olayın yine orada bitmesine de “mekan birliği” denir.

Trajedilerde parlak söylevleri andıran yüksek ve asil bir üslup kullanılır. Kaba, çirkin ve niteliği düşük sözler bulunmaz. Trajedi şairleri mısralarının derin manalı ve bilgelik dolu olmasına önem vermişlerdir

Trajedilerde kadere, ahlak, töre ve geleneklere üstün bir değer verilmiştir. Trajedinin amacının, “insanın acılarının ifade edilerek seyircilerin ruhunda korku ve merhamet uyandırılması” olduğu kabul edilmektedir. Bazı klasik trajedi örnekleri, Aiskhylos’un Titan Prometheus’un hikâyesini anlattığı Zincire Vurulmuş Prometheus’u, Sophokles’in Kral Oidipus’u ve Euripides’in Andromakhe’ı sayılabilir.

Yunan ve Roma dönemi trajedilerinin kuramsallaştırdığı bu kurallar daha sonra modern tiyatroda değiştirilmiştir. Bazı oyun yazarları özellikle bu kurallarla oynayarak farklı türler yaratmıştır. Bunlara örnek olarak Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro verilebilir.

Komedi:

İnsanları güldürerek eğitmeyi amaçlayan tiyatro türüdür. Her gülünç şeyin altında ders alınacak acı bir gerçeğin olduğuna inanılır.

»Konusunu günlük hayattan, sosyal olaylardan seçer.
»Kahramanları sıradan insanlar, eğitim görmemiş ya da sonradan görme kişilerdir.
»Üslupta kusursuzluk aranmaz, kaba sayılan hatta küfürlü sözlere yer verilir.
»Çirkin, kaba olaylar seyircinin gözü önünde işlenir.
»Üç birlik kuralına uyar.
»Komediler fars, vodvil, komedi santimantal vb. türlere ayrılır.

Komedi; karakter, töre, entrika gibi çeşitlere ayrılır:

Karakter komedisi:İnsan kişiliğinin gülünç yanlarını konu alan komedidir. Moliére’in “Cimri”, Shakespeare (Şekspir)’in “Venedik Taciri” adlı eserleri karakter komedisidir.

Töre komedisi: Toplumun gülünç ve aksayan yönlerini gösteren komedidir. Moliére’in “Kibarlık Budalası”, Gogol’un “Müfettiş” adlı eserleri töre komedisidir.

Entrika komedisi: Seyirciyi güldürme amacı olmadan yazılan komedi türüdür. Moliére’in “Zoraki Tabip”, Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” adlı eserleri entrika komedisidir. Entrika komedisinin bir diğer adı da “Vodvil”dir.

Komedi türü 17. yüzyıldan sonra düzyazıyla yazılmaya başlanmıştır.

Klâsik komedinin önemli yazarları: Aristophanes (Aristofanes), Menandros (Menandros), Terentius (Terentius), Plautus (Platus), Moliére (Molyer).

Drama:

rajediyle komediyi bir araya getiren tiyatro türüdür Modern tiyatronun sürekli olarak aristokrat zümrenin yaşayışını veya sadece hayatın gülünç taraflarının sahneye konmasını yeterli bulmayarak hayatı birçok tarafıyla temsil etme arzusundan doğmuştur.

Dram, düzyazı ve şiirsel halde yazılabildiği gibi üç perdeden beş perdeye kadar olabilir. Üç birlik kuralını tamamen reddeder. İnsani temalardan çok toplumcu ve millî konuları işler. Konular da çok çeşitli olabilir. En kanlı ve çirkin ya da gerçekçi olayları seyirciye göstermekten çekinmez.

Konuları tarihten ve hayatın acıklı veya gülünç, çirkin veya güzel hemen her olayından alınabilen dramda kader, umut, neşe, kuşku, tasa, facia ve komik davranışlar bir arada bulunabilir. Kahramanları her sınıftan (halk – soylu ayrımı gözetmeksizin) seçilebilir. Her türlü karaktere yer verilir. Dram eserleri gerçekleri göstermeyi amaçlamışlardır.

Dramın ciddi ve ağırbaşlı yazılmış şekline “piyes”, duygulandırıcı ve fazla heyecan verici olanına “melodram” denir. Melodram müzikli oyun demektir, yalnız günümüzde müzik kısmı atılmıştır. Bununla birlikte yine dram türlerinden olan “feeri” ise bir masalın sahneye konulmuş şeklidir. Kahramanları cin, peri, dev gibi düşsel varlıklardır. Olayın geçtiği yer ve zaman belli değildir.

Müzikli Tiyatro:

 Opera: Sözlerinin tümü ya da çoğu “koro, solo, düet” biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseridir. Oyunculara, orkestra eşlik eder.

Operet:Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar da bulunan müzikli tiyatrodur. Daha çok halk için yazılmış eserlerdir.

Opera Komik: Operetin, yüksek sınıf için yazılmış, besteli biçimidir.

Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen hafif komedidir. Bu nedenle vodvil, bir “komedi türü” olarak da gösterilir.

Bale: Konusu; türlü dans ve davranışlarla anlatılan müzikli, sözsüz tiyatro türüdür.

 

9. Sınıf Tiyatro Konu Anlatımı Tıklayınız…

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız…

9. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız…

Tiyatro Nedir?, Tiyatro Nedir? Konu Anlatımı

Tiyatro Türleri ve Özellikleri

a) Trajedi (Tragedya, Ağlatı)

  • Tragedya, Yunanca tragoidia sözcüğünden gelir; tragos “keçi”, oiddia ise “ezgi” anlamındadır. Böylece tragedya, “keçi ezgisi” anlamına gelmektedir. Trajedi, bağbozumu tanrısı Dianysos adına yapılan dinî törenlerden doğan; seyircide “acıma” ve “korku” duyguları uyandırarak ruhu tutkulardan temizlemek için yazılan ve kendisine özgü kuralları olan bir tiyatro türüdür.
  • Trajediler, manzum (ölçülü ve uyaklı) biçimde yazılır. 17. yüzyıldan sonra ise nesir biçiminde yazılmaya başlanmıştır.
  • Şiirsel anlatımın en üst seviyede olduğu trajediler, baştan sona kadar ciddi ve ağırbaşlı bir hava içinde geçer.
  • Trajedide, erdem ve ahlaka büyük önem verilir.
  • Seyircide “acıma” ve “korku” duyguları uyandırarak ruhu, tutkulardan arındırma amaçlanır. (Aristo, ruhu tutkulardan temizlemeye yani iç arınmaya “katharsis” adını vermiştir.)
  • Konular, mitolojiden, Homeros’un destanlarından, kimi zaman tarihsel olaylardan, Roma tarihinden, Kutsal Kitap’tan alınmıştır.
  • Kişiler; sıradan insanlardan değil, doğaüstü varlıklardan (tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar) ve yüksek tabakadan kimselerden (kahramanlar, krallar, soylular) seçilmiştir. Böylece yüce insanların bile gurura kapılarak yaptıkları hatalar sergilenerek okur ya da izleyicide acı, korku yaratılması ve bu sayede onun aynı hataya düşmesinin engellenmesi amaçlanır.
  • Eski Yunan trajedisi, birbiri arkasından sürüp giden “diyalog” ve “koro” bölümlerinden meydana gelmiştir. Diyaloglar, eserin dramatik bölümleridir; korolar ise lirik bölümlerdir, şarkı ve dansla söylenirler. Eser, bir bütün halinde, hiç ara verilmeden oynanır, perde arası yoktur. Trajedilerde halkın sağduyusunu ve bilgeliğini koro temsil eder. Koro, bir şehrin ihtiyar erkekleri veya kadınlarıdır. Koro, eyleme karışmaz, olup bitenlere seyirci kalır. Koro, oyunda akıl veren, yol gösteren, oyun kişisinin yaptıkları hakkında yorumda bulunan, halkın beklentilerini ve düşüncelerini dile getiren bir işlev yüklenmiştir. Oyuncu sayısının artması ve çeşitlenmesi zamanla koronun önemini azaltmıştır.
  • Dramatik bölümler beş tanedir, yani trajediler beş perdeden oluşur. Perdelerin ayrı ayrı adları vardır: Prologos (başlayış, serim bölümü), Epeisodion (3 tane, gelişme ve düğüm bölümleri), Eksodos (bitiş, çözüm bölümü).
  • Trajedilerin üç birlik kuralına uygun olması gerekir. Üç birlik kuralının temel amacı, oyunu izlerken seyircinin olay çizgisini ve temel sorunu gözden kaçırmamasını, eseri bütün halinde algılayabilmesini sağlamaktır.

Kural, özetle şöyledir:

a) Zaman birliği: Olayın en çok 24 saat içinde geçebilir düşüncesini uyandırmasıdır. Bunu sağlamak için eserin konusu, olayın sonuca en yakın yerinden alınır; daha önceki olaylar oluş halinde gösterilmez, sırası düşünülerek onların hikâyesi anlatılır.
b)Yer birliği: Olayın baştan sona kadar aynı yerde geçmesidir. Böylece dekor değişmemiş olur.
c) Olay birliği: Eserin tek bir ana olay çevresinde gelişmesidir.

  • Acı veren olaylar, kanlı sahneler (birinin öldürülmesi, yaralanması, savaş gibi) hiçbiri seyirciye gösterilmez, sadece haberi verilir; sahnede, haberciler, sırdaşlar aracılığıyla sadece hikâyesi anlatılır. Bu haberler bile izleyicinin ders alması için yeterlidir.
  • Yüksek ve ağır başlı bir üslupla yazılır, kaba söz ve küfürlere yer verilmez.

b) Komedi

Komedi, insanların, durumların ve olayların gülünç yönlerinin ortaya konduğu ve eleştirel bir bakış açısı taşıyan tiyatro türüdür. Yunanca bir sözcük olan komedya sözcüğünü Comos+Oidia sözcükleri oluşturmuştur. Comos “halk, cümbüş, curcuna” hatta “köy” anlamına gelir. Oidia ise “ezgi” anlamındadır. Böylece komedya “curcuna” ya da “halk ezgisi” anlamında kullanılmaktadır.

  • Komedyada kişisel ya da toplumsal bozukluklar, gülünçlükler ortaya konularak seyirciyi güldürme yoluyla düşündürme ve doğru yola yönlendirme amacı güdülür.
  • Komedilerde genellikle güncel sorunlar işlenir. Gülünçlük, bir yönüyle evrensel bir yönüyle toplumsaldır çünkü her toplumun ve her çağın komik anlayışı birbirinden farklıdır. Komedyalar, Antik Yunan’dan çeşitlenip değişerek bugüne kadar gelmiştir.
  • Trajedilerden farklı olarak komedilerde oyunlarda soyluluk bir ölçüt olmamış ve her düzeyden insan yer almıştır. Kişiler, çoğunlukla halk tabakasından seçilmiştir.
  • Acı veren olaylar (vurmak, yaralamak vb.) seyircinin gözü önünde geçebilir.
  • Üslupta yükseklik ve soyluluk aranmamış, günlük konuşmalar hâkim olmuş, her türlü şaka ve kaba söze yer verilmiştir.
  • Komedyaların temel ve değişmez kuralı oyunun mutlu bir şekilde bitmesidir; âşıklar kavuşur, karmaşalar çözülür, yanlışlıklar düzelir, herkes hatasını görüp doğru yolu bulur.
  • Manzum (ölçülü uyaklı) biçiminde yazılır. 17. yüzyıldan sonra nesir (düzyazı) biçiminde yazılmaya başlanmıştır.
  • Birbiri ardınca sürüp giden diyalog ve koro bölümlerinden oluşur. Diyaloglar eserin dramatik bölümleridir, korolar türkü ve dansla söylenir.
  • Komedyalar, beş perdeden oluşur. Eser, bir bütün halinde oynanır, perde arası yoktur.
  • Komedyada da trajedide olduğu gibi üç birlik kuralına uyulur.Komedyanın çeşitleri şunlardır:

a) Karakter komedyası: İnsan karakterinin gülünç ve aksak yanlarını gösteren komedyalardır. Moliere’in “Cimri”, “Tartuffe”, Shakespeare’in “Venedik Taciri” türün örnekleridir.

b) Töre komedyası: Toplumun gülünç ve aksak yanlarını gösteren komedyadır. Moliere’in “Gülünç Kibarlar”, Gogol’un “Müfettiş” ve Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” türün örnekleridir.

c) Entrika komedyası: Olaylar merak uyandıracak ve şaşırtacak şekilde düzenlenerek ve genellikle güldürmekten başka bir amaç güdülmeden yazılan komedyalardır. Moliere’in “Scapin’in Dolapları”, Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” türün örnekleridir. Entrika komedyasına günümüzde “vodvil” adı verilmektedir.

d) Yergi komedyası: Olayları abartılı biçimde ele alan ve bu abartmaların verdiği tuhaflıklar aracılığıyla güldürmeye yönelen komedya türüdür.

e) Satir: Olaylar ve durumlar içerisinde insanları iğneleyici biçimde yeren, kişileri, yaşanılan siyasal ve toplumsal olayları taşlayan komedya biçimidir.

Eski Yunan edebiyatında Aristophanes (Kuşlar, Bulutlar), Menandros; Latin edebiyatında Plautus, Terentius; Fransız
edebiyatında Moliere (Cimri, Gülünç Kibarlar); İngiliz edebiyatında Ben Jonson; Rus edebiyatında Gogol (Müfettiş)
komedyanın temsilcileridir. Türk edebiyatında komedya türünün ilk örneğini Şinasi, Şair Evlenmesi adlı eseriyle vermiştir.

Klasisizm

  • Klasisizm, 16. yüzyılın sonlarından itibaren oluşmaya başlamış, 17.yüzyılda Avrupa’da -özelikle Fransa’da- gelişmiş, 18. yüzyılın sonuna kadar varlığını sürdürmüş bir akımdır. Klasisizmin ilkelerini Boileau, “Şiir Sanatı” (L’art Poetique) adlı eserinde belirlemiştir. Felsefesini “Düşünüyorum öyleyse varım.” cümlesiyle özetleyen Descartes’ın rasyonalizm (akılcılık) felsefesinin klasisizme büyük etkisi olmuştur.
  • Trajedi ve komedi türleri klasisizm akımının özelliklerini yansıtır.

Klasisizmin başlıca özellikleri şunlardır:

  • Sanat, tabiatın taklididir; tabiat dış tabiat değil, “insan tabiatı”dır. Genel ve evrensel insan tabiatına ulaşmayı amaçlamıştır.
  • Klasisizm bireysel olanın değil, genel olanın; mahallî ve millî olanın değil, evrensel olanın; belli bir zamanın değil bütün zamanların peşindedir.
  • Akıl ve sağduyu egemendir. Akıl, en büyük rehberdir; akıl hiçbir yerde ve zamanda yanılmaz, aldanmaz, şaşmaz, daima doğru olana götürür.
  • “Sanat, sanat içindir” ilkesi benimsenmiştir.
  • Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmış, o dönem edebiyatçıları gibi yazmak amaçlanmıştır.
  • Kuralcılık ve kurallara bağlılık klasisizmin temel ilkelerindendir.
  • Trajedi ve komedide biçimci kurallarla yer, zaman ve eylem birliği tekdüze olarak kullanılmıştır. “Üç birlik kuralı” diye de bilinen bu kural, klâsik sayılan imgelerle oluşturulmuş, ortak beğenilerin dışına çıkılmamıştır.
  • Klasisizm, okuyucunun sanat eserinden hareketle yanlış, aşağı, bayağı duygulardan uzaklaşarak ideal insanın yüce değerlerine ulaşmasını amaçlamıştır.
  • Halktan kişilere yer verilmemiş, sadece seçkin ve olgun insanlar anlatılmıştır.
  • Klasisizm, büyük ölçüde sanatçıların kendi millî dili üzerine kurulmuştur. Sanatçılar, millî dillerini zenginleştirmeyi amaçlamışlardır. Klasikler, üslubun ve dilin süssüz, açık, sade, yalın ve yapmacıktan uzak olmasını amaçlamışlardır.
  • Biçim kusursuzluğuna ve konuya değil, konunun işlenişine önem verilmiştir. Konu ve olayların gerçeğe benzer olmasını amaçlamışlar, seçilen konu ve olaylar her aklın veya herkesin kabul edebileceği gerçeklik sınırları içinde kalmalıdır.
  • Klâsisizmde, konular insan doğasına uygun olarak seçilmiş, karakterler yerine tipler işlenmiştir.
  • Klâsisizmde duygusallığa ve bireyselliğe yer yoktur. Sanatçı kendi duygularına, acılarına, yaşamına yer vermez; eserlerinde kişiliğini gizler.
  • Klasisizm en çok tiyatro türünde gelişmiştir. Şiir, eleştiri, mektup, özdeyiş türleri daha sonra gelir. Tiyatroda, sahne unsurları (dekor, giysi, doğa) pek önemsenmemiştir.

c) Dram

  • Yunanca bir sözcük olan dram, “bir şey yapmak, oynamak, oyun” anlamına gelir. Halk dilinde ciddi oyun olarak adlandırılır. Trajedi ve konu dışında üçüncü bir tiyatro dalıdır. Dram kendi içinde “burjuva dramı romantik dram”, “modern dram” gibi gruplara ayrılır. Burjuva dramı, filozofu Diderot’nun trajediye karşı oluşturduğu ve “ağır başlı tür” adlandırdığı oyun türüdür. Romantik dram, 19. yüzyılın ilk yarısında romantizm akımının etkili olduğu yıllarda trajedinin belli kurallarını yıkmak iç meydana getirilen dram türüdür. Modern dram, günümüzdeki dram türüdür.
  • Victor Hugo’nun “Cromwell” ön sözünden üç yıl sonra oynanan (1830) “Hernani” adlı dramı klasiklerle romantikler arasında şiddetli tartışmalara yol açmış; bu tartışmalar Fransız edebiyatında “Hernani Savaşları” olarak adlandırılmıştır.

Hernani, romantik tiyatronun doğuşuna zemin hazırlamıştır. Romantik dramın özellikleri şunlardır:

  • Olay, zaman ve yer birliğine dayanan üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
  • Günlük yaşamdan sahneler, sosyal konular, her sınıftan insan gerçekçi bir yaklaşımla ele alınır.
  • Konu alanı geniştir, trajedideki gibi konuyu mitolojiden alma zorunluluğu yoktur; hem acıklı hem güldürücü olaylar bir arada bulunabilir.
  • Olaylar, hem tarihten hem de günlük hayattan alınabilir.
  • Trajedideki soyluluk kaygısı yoktur; kişiler, her sınıf halktan seçilebilir.
  • Korkunç ve acı veren olaylar, sahnede oluş halinde gösterilebilir.
  • Beş perdeden oluşma zorunluluğu ortadan kalkmış, perde sayısı yazarın isteğine bırakılmıştır.
  • Hem nazım hem nesir biçiminde yazılabilir.

Romantizm

  • “Gerçek dışı, hayalî, duygusal” anlamlarına gelen romantizm, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülmeye başlandı, 19. yüzyılın ilk yarısında yaygınlaştı. Romantizm, önce İngiltere ve Almanya’da görülmüş, daha sonra 19. yüzyılın ilk yarısında Fransa’da etkili olmuştur.
  • Romantizm’in kurallarını Victor Hugo, Cromwell adlı eserinin ön sözünde belirlemiştir. 1830 yılında V. Hugo’nun Hernani oyununun oynanmasından sonra romantiklerle klasikler arasında “Hernani Savaşı” adı verilen bir tartışmaya sebep olmuştur. Tartışma, romantiklerin klasisizmin karşısında kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Victor Hugo’nun “edebiyattaki Fransız İhtilali” olarak tanımladığı romantizm, klasisizme tepki olarak ortaya çıkmış, onun bütün kural ve biçimlerini yıkmıştır.
  • Tiyatroda komedi ve trajedinin sıkı kurallarına karşı romantizmde, “dram” türü ortaya çıkarılmıştır. Dramda hayatta olan her şeye yani iyi ve kötü bir arada kullanılmıştır. Klasik trajedideki üç birlik kuralı kaldırıldı. Konular günlük hayattan alındı. Halktan kişiler sahneye çıkarıldı. Acı, şiddetli olaylar sahnede gösterildi. Millî tiyatro anlayışına şekil veren romantikler, görsel sanatlar arasındaki sınırları da yıkarlar. Tiyatro, opera, bale gibi sanatlar birbirleriyle kaynaşır. Victor Hugo, bu üç temaşa sanatını bir arada göstermeyi arzular.
  • Romantizmde, hürriyet yani özgürlük en önemli niteliktir.
  • Romantiklerin yer yer toplumcu olduğu söylenebilir ancak bu toplumun sorunlarını ve olumsuzluklarını yansıtmaya dayalıdır.
  • Romantikler, büyük oranda bireycidir; bireysel duyguları ve Iirizmi yansıtmışlardır. Duyguya önem verdikleri için “lirik şiir”i ön plana çıkarmışlardır.
  • Klasisizmdeki akıl ve sağduyunun yerini romantizmde, duygu ve hayaller almıştır. Melankoli, hüzün, kötümserlik ve marazîlik (hastalıklı duygular) romantizmde önemli yer tutar. “Fransız İhtiIali”nde dökülen kanlar romantikleri etkilemiş, melankoliye neden olmuştur. Bu dönemde “verem olma, intihar etme” moda halini almıştır.
  • Romantizmde, doğaya (tabiata) önem verilmiş, doğa eserlerde sıkça işlenmiştir.
  • Romantikler, millî ve milliyetçi bir anlayışı benimsemişler, millî geçmişlerine yönelmişlerdir.
  • Eserlerde, tasvirlere yani betimlemelere geniş yer verilmiştir. Tasvirler ruh halinin ve konunun daha iyi anlatılmasını sağlamıştır.
  • Günlük hayattan uzak yapay, süslü bir dil ve üsluba tepki göstermişlerdir.
  • Romantizmde olaylar ve hayat bir karşıtlık içinde yansıtılır. Eserlerde hayal-gerçek, beden-ruh, hayat-ölüm, iyi-kötü, ak-kara çatışması vardır.
  • Eserlerde, rastlantılara ve olağanüstülüklere çokça yer verilmiştir.
  • Sanatçılar eserlerinde kişiliğini gizlememiştir.
  • Romantikler akla karşı duyguyu, seçkin sınıfa karşı halkı, süslülüğe karşı doğallığı, kurallara karşı kuralsızlığı benimsemişlerdir.

Edebiyat Okulu

(Bu üniteyi PDF şeklinde İNDİR…)

Tiyatronun Tanımı

Tiyatro, yaşamdaki olayları bir seyirci topluluğu karşısında oyucular tarafından canlandırmak üzere yazılan bir edebi metin türüdür. Tiyatro, oyun, piyes, temaşa eseri gibi isimlerle de kullanılabilmektedir.

Tiyatro’nun Özellikleri

  1. Olaylar oluş halinde olup yazarın ağzından anlatılmaz. Olayın içindeki karakterler tarafından direk söylenir.
  2. Tiyatro sadece konuşma ve harekete dayalı bir sanattır.
  3. Konusunu günlük yaşamdan, tarihten veya mitolojiden alabilir.
  4. İletisini, aracısız (yazı, kâğıt, film vb.) sunan bir metin türüdür.
  5. Tiyatro eserinde yer, dekor ve kişilerle ilgili bilgiler perde başlarında yer alır.
  6. Anlatım, karşılıklı konuşma şeklindedir.
  7. Tiyatronun amacı insan ve toplum yaşamını anlatmaktır.
  8. Tiyatroda yazar tipleştirme ve karakter çizme yöntemine başvurur.
  9. Tiyatro serim (giriş), düğüm (gelişme) ve çözüm bölümlerinden oluşur.
  10. Tiyatro eserine drama adı verilir.
  11. Tiyatro sözcüğü Yunanca theatron sözcüğünden gelmiş olup bu sözcüğün de anlamı görme yeridir.
  12. Tiyatroda perde ve sahne olmak üzere iki bölüm; tiyatronun olay ve kişiler olmak üzere iki temel ögesi vardır.
  13. Perde, konunun ana parçalarından her birine verilen addır. Sahne ise, her perdede kişilerin girip çıkmasıyla meydana gelen küçük bölümlerdir.
  14. Her tiyatro metnini meydana getiren olaylar ya da olaylar zinciri bir mücadeleden ortaya çıkmıştır. Bir ana düşünceye dayanan bu olaylar zinciri dramatik bir eylem oluşturur.
  15. Bir tiyatro metninde ortaya çıkan çatışma neticesinde farklı güçlerin bir araya çıkmasıyla oluşan karakterlere oyunun kişileri denir.

 

Tiyatro Nasıl Ortaya Çıkmıştır? 

Dinsel törenlerden doğan tiyatro, daha sonra kendine has bağımsız bir tür olarak gelişimini devam ettirmiştir. 

Bağ Bozumu tanrısı (Dionysos) adına düzenlenen törenlerde keçi postu giyerek koro oluşturan insanlar halkın karşısında şarkılar söylemeye başladılar. MÖ 6.yüzyıla gelindiğinde ise Thespis isimli şair, keçi postu giyen bu koronun karşısına bir kişi çıkartarak diyaloğu geliştirdi.

Trajedi (Tragedya)

Eski Yunan edebiyatında ortaya çıkan trajedi, ruhu kötülüklerden arındırmak, seyircide korku ve acıma hissi oluşturmak amacıyla manzum olarak kaleme alınan ve seyircinin ders almasını amaçlayan tiyatro türüdür.

Trajedinin Özellikleri

  • Yazarlar konularını genel olarak tarihten ve mitolojiden alır.
  • Trajedilerde yer alan insan, eğitimlidir ve soylular arasından seçilmiştir.
  • Kahramanlar, sıradan insanlar değil krallar, kraliçeler, prensler, prensesler, tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılardır.
  • Trajedide kaba ve çirkin sözlere yer verilmediği gibi son derece seçkin bir üslup kullanılır.
  • Erdeme ve ahlaka büyük önem verilir.
  • Trajedi manzum (şiir) olarak yazılır.
  • Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılmaz, sahne gerisinden seyirciye duyurulur.
  • Genellikle beş perdeden oluşan trajedi, aralıksız olarak oynanır.
  • Koro perde görevini üstlenir.
  • Koro ve diyalog bölümlerinden oluşur.
  • Üç birlik kuralına uygun olarak yazılır.
  • Üç birlik kuralı; eserin tek olay, tek mekân, tek gün kalıbı içinde yapılandırılmasıdır.

 

Trajedi türündeki tiyatronun en önemli temsilcileri:

Eski Yunan edebiyatı: Euripides, Aiskhylos, Sophokles;

Fransız edebiyatı: Racine ve Corneille

Türk Edebiyatında Tiyatronun Gelişimi

Türk edebiyatında tiyatro tam olarak ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili bir bilgi yoktur. Ancak İslamiyet öncesindeki yuğ, şölen ya da sığır gibi dini törenlerde şaman, kam, oyun, baksı adı verilen ozanların gösterileri bu türün ilk örnekleri olarak kabul edilir. 

İslamiyet’in kabulünden sonra ise, Anadolu’da geleneksel Türk tiyatrosu bulunmaktaydı. Meddah, Karagöz, orta oyunu, kukla ve köy seyirlik oyunları gibi türleri bulunan bu tiyatro; edebiyatımızın Batı ile tanışmasına kadar devam etmiştir. 

1860 yılında Tanzimat edebiyatının başlaması ve bu edebiyatın kurucusu olan Şinasi’nin yazdığı ve batılı anlamda yazılmış ilk tiyatro eseri olan “Şair Evlenmesi” geleneksel Türk tiyatrosunu da Batı’ya yaklaştırmaya başladı. 

1861 yılında Güllü Agop tarafından kurulan Osmanlı Tiyatrosu, bu alanda yenilikçi gelişmelerin olmasını sağlayan önemli olaylardan biridir. 1873 yılına gelindiğinde ise, Namık Kemal, Türk tiyatrosu için önemli bir adım atmıştır. Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro olan “Vatan yahut Silistre” adlı eseri kaleme almıştır. 

Batı’dan özellikle de Fransız edebiyatının etkisiyle yayılmaya başlayan modern tiyatro, özellikle Tanzimat Dönemi’nde çeviriler ve uyarlamalar vasıtasıyla Türk edebiyatında hızla yayılmıştır. Bu dönemde Ahmet Vefik Paşa gibi sanatçılar Moliere’den uyarlamalar (adaptasyon) yapmıştır.

Bugünkü tiyatronun temelleri ise, 1927’de Darülbedayi’nin başına geçen Muhsin Ertuğrul ile birlikte atılmıştır. Yerli yazarları teşvik etmesi ve tiyatroya verdiği hizmetle bu türün Cumhuriyet döneminde yaygınlaşmasını sağlamıştır. 

Milli Edebiyat Dönemi’nde yaygınlaşmaya başlayan tiyatro, özellikle Cumhuriyet Dönemi’nde Batı’nın modern tiyatrosuna yaklaşan bir anlayışla gelişmeye devam etmiştir. 

Tiyatronun Yapı Unsurları 

1. Dramatik Örgü:

Tiyatro metinlerinde yer alan olay örgüsüdür. Bu olay örgüsü içinde oluşan birçok olay bulunmaktadır. Oluşan bu olaylar aracılığıyla iletilmek istenen mesajı seyirciye ulaştırmak için oluşturulan bütünün parçasıdır. 

Tiyatro metinlerini oluşturan temel ve yan çatışmalardan meydana gelen olaylar, neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlanır. Dramatik örgü perde, sahne gibi bölümlemeler etrafında düzenlenir.

2. Yer (Mekân):

Tiyatro metinlerinin sergilendiği mekân, oyunun geçtiği ve yaşandığı çevre olarak adlandırılır. Bu metinlerin içeriğine uygun olarak eserler bir dekor ile sahnede canlandırılır. Ayrıca dekorun oyunun planını daha iyi göstermesi için ışık, eşya, aksesuar gibi dekora yardımcı ve mekânı tamamlayıcı unsurlar da kullanılmaktadır. 

Tiyatroda mekân son derece önemli unsurlardan biridir. Sergilenen oyunun izleyiciler tarafından daha iyi anlaşılması için mekân-zaman-olay ilişkisinin son derece düzenli bir şekilde kurulması gerekir.               

3. Zaman:

Tiyatro metinlerinde kullanılan farklı zaman aşamaları bulunmaktadır. Bir tiyatro metninde; kronolojik zaman dilimi, düğümden başlatılan zaman, sonuçtan başlatılan zaman ve düzensiz zaman gibi dilimlerden oluşur. Örneğin metnin yapısına göre merak unsuru ön plana alınacaksa düğümden başlatılan zaman dilimi kullanılır. 

4. Çatışma:

Tiyatro metninde yer alan kahramanlar arasındaki iç ve dış mücadeleler ve anlaşmazlıklar çatışma unsurunu ortaya çıkarır. Olayların gelişip, oyunun seyir keyfinin artmasında çatışma unsuru ön plana çıkar. Sosyal statü, ekonomik durum, psikolojik yapı, eğitim ve kültür gibi unsurlardaki keskin farklılıklar çatışmayı belirleyen etkenlerdir. 

5. Kişiler: 

Tiyatro metninde yer alan dramatik örgünün tamamlanmasında yer alan ve olay örgüsü içerisindeki iletiyi seyirciye aktaran tiyatro oyuncularıdır. Bunlar arasındaki çatışma neticesinde tiyatro metinlerinde birinci ve ikinci derecede önemli tipler ortaya çıkar. Tip ve karakterler çevrelerinden soyutlanmadan toplumsal, fiziksel ve psikolojik özellikleriyle verilir.

 

Temel Tiyatro Terimleri 

Adaptasyon: 1. Yabancı dille yazılmış bir oyunu, yerel koşullara uygun biçimde kendi diline çevirme, uyarlama. 2. Bir romanı ya da öyküyü sahne için yeniden düzenleme, uyarlama.

Aksesuar: Oyuncunun konunun gerektirdiği şekilde dekor gereği kullandığı eşyalardır.

Aksiyon: Bir oyuncunun sahnede sergilediği hareketlerdir.

Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı

Aktris: Kadın tiyatro sanatçısı

Antik Tiyatro: Tiyatronun ortaya çıktığı Eski Yunan edebiyatında bu türe verilen addır.

Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun adıdır.

Dekor: Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü.

Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşmasıdır.

Entrika: Olayların seyircide merak uyandıracak şekilde birbirine dolanmasıdır.

Feeri: Cinlerin, perilerin yer aldığı masalsı tiyatro türüdür.

Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.

Grotesk: Akla aykırı durumlarla verilen ve güldürme öğesinin ön planda olduğu tiyatro türüdür.

Kanto: Kadın oyuncuların dans ederek ve şarkı söyleyerek yaptığı gösteridir.

Jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.

Kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.

Kulis: Sahne gerisinde oyuncuların oyuna hazırlandıkları ve sahneye çıkış sırasını bekledikleri yer.

Makyaj: Oyuncunun rolüne uygun olarak yüze şekil verme, yüzü boyama işlemi.

Mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.

Mizansen: Bir tiyatro eserinin düzenlenip sahneye konmasıdır.

Monolog: Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.

Pandomima: Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.

Perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri. 2. Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.

Piyes: Oyun, Temaşa

Replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.

Rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.

Sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim. 2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle yükseltilmiş oylum ya da alan.

Suflör: Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevlidir.

Tirat: Oyunda kişilerin birbirlerine karşı söylediği uzun soluklu, coşkulu sözler.

Tuluat: Oyunun temeline bağlı kalarak o anda söylenen doğaçlama sözlerdir.

 

Turan Oflazoğlu (1932 – …) 

Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunun önemli yazarlarından biridir. Adana’da doğmuş, İstanbul Vefa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Felsefe Bölümünü bitirmiştir. 

*Tiyatro eğitimini ABD’de aldı.

*TRT Radyolarında yapımcı ve dramaturg (tiyatro danışmanı, uzmanı) olarak görev yaptı.

*Eserlerinde tarihi karakterlerden yararlanarak evrensel insan tipini ortaya çıkarmaya çalıştı.

*Trajedi türünde oluşturduğu tiyatroları Türk edebiyatında önemli bir yer tutar. 

Önemli Tiyatro Eserleri

* Deli İbrahim

* IV. Murat

* Kösem Sultan

* III. Selim

* Kılıç ve Ney

* Yine Bir Gülnihal 

Komedi (Komedya)

Olayların, insanların ve toplumun gülünç ve aksayan yönlerini güldürücü öğelerle yansıtmaya çalına tiyatro türüne komedi denir. 

Komedinin Özellikleri

  1. Günlük yaşamdan konular halk kesiminden seçilmiş kahramanlar vasıtasıyla aktarılır.
  2. Korkaklık, cimrilik, dalkavukluk gibi huy ve davranışlar abartılarak seyirciyi güldürürken düşündürmek amaçlanır.
  3. Trajedide olduğu gibi üç birlik kuralına uyulur.
  4. Kaba söz ve şakalar, yaralama ve öldürme gibi olaylar sahnede canlandırılır.
  5. Aralıksız oynanan komediler, beş perdeden oluşur ve manzum (şiir) şeklinde yazılırlar.
  6. Komedide de koro vardır ve bu koro perde görevini üstlenir.
  7. Komedi; karakter komedisi, töre komedisi, entrika komedisi olmak üzere üçe ayrılır.

 

a) Karakter Komedisi: Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz insan kusurlarının belli tipler vasıtasıyla ele alındığı komedi türüdür.

Moliere – Cimri

Shakespeare – Venedik Taciri 

b) Töre Komedisi: Toplumsal yaşamda ortaya çıkan gelenek ve görenekleri, töreleri eleştirel bir tutumla aktarmaya çalışan komedi türüdür.

Moliere – Kibarlık Budalası

Gogol – Müfettiş

Şinasi – Şair Evlenmesi 

c) Entrika Komedisi (Vodvil): Olayların şaşırtıcı bir şekilde geliştiği ve merak öğesinin ön planda olduğu komedi türüdür.

Moliere – Scapin’in Dolapları

Shakespeare – Yanlışlıklar Komedyası 

Temsilcileri: Eski Yunan edebiyatında; Aristophanes, Menandros ve Fransız edebiyatında ise, Moliere’dir. 

Necati Cumalı (1921 – 2001)

* Florina’da doğan sanatçı Ankara Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.

* Hikâye, roman, şiir, deneme, günlük ve tiyatro gibi türlerde eserler kaleme almıştır.

* Roman ve hikâyelerinde toplumcu-gerçekçi yazarlar arasında yer almıştır.

* Tiyatro eserlerinde sosyal ve ekonomik sorunlarla birlikte kadınları, aşkı ve bireyin psikolojik durumlarını tiyatroya yansıttı. 

Hikâye: Susuz Yaz, Dila Hanım

Roman: Tütün Zamanı (Önemli)

Tiyatro: Boş Beşik (Önemli), Nalınlar, Mine, Yaralı Geyik, Kaynana Ciğeri, Derya Gülü, Devetabanı 

Dram:

Yaşamın hem acıklı hem de gülünç yönlerini bir bütün olarak seyirciye aktarmayı amaçlayan tiyatro türüdür. 

Dramın özellikleri:

  1. 18. yüzyılda klasisizme tepki olarak ortaya çıkan romantizm akımının etkisinde kalmıştır.
  2. Duygu ve hayali ön plana alan bir tiyatro türüdür.
  3. Dramlarda genellikle konular günlük yaşamdan ve milli tarihten alınır.
  4. Üç birlik kuralına uyulmaz.
  5. Kişiler tek yönlü ele alınır; iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
  6. Kaba ve argo sözler, öldürme ve yaralama gibi olaylar sahnede gösterilir.
  7. Nazım (şiir) ve nesir (düzyazı) şeklinde yazılabilir.
  8. Perde sayısında bir sınırlama yoktur. 

Temsilcileri: William Shakespeare (Kış Masalı), Victor Hugo (Hernani), Goethe (Faust), Schiller (Don Carlos), Namık Kemal (Vatan yahut Silistre) 

ÖNEMLİ: Namık Kemal tarafından kaleme alınan ve Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan “Vatan yahut Silistre” adlı eser dram türünde yazılmıştır. 

Turgut Özakman (1930 – 2013)

* Hukuk öğrenimi görmüştür.

* Almanya’da tiyatro eğitimi almıştır.

* TRT’de ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu.

* Yazarın tiyatro türünde birçok eseri olmasına rağmen asıl ününü belgesel türünde kaleme aldığı romanlarıyla sağlamıştır.

* Tiyatrolarında suç ve suçluya yaklaşım, kuşaklar arası çatışma, eğitim sorunları ve bireyin iç dünyasını ele aldı. 

Tiyatroları: Pembe Evin Kaderi, Kanaviçe, Ah Şu Gençler, Fehim Paşa Konağı, Ben Mimar Sinan

Romanları:Şu Çılgın Türkler, Diriliş-Çanakkale

Senaryoları: Keloğlan Aramızda, Tuzsuz Deli Bekir, Mevlana, Kurtuluş, Cumhuriyet

 

Cevat Fehmi Başkut (1905 – 1971) 

Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarıdır.

Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında mizah unsurlarıyla harmanladığı tiyatrolarıyla büyük ün kazandı.

“Geceleri Bizi Kimler Bekliyor” adlı bir röportaj kitabı vardır.

İlk oyunu “Büyük Şehir”dir. Bu eseriyle büyük bir ün kazanmıştır.

Toplumdaki her kesimden insanı eserlerinde ele almaya çalıştı. 

Tiyatroları: Ayarsızlar, Büyük Şehir, Hepimiz Birimiz İçin, Paydos, Sana Rey Veriyorum, Hacı Kaptan

Romanları: Dişi Aslan, Valide Sultanın Gerdanlığı 

Tiyatro ile ilgili önemli notlar 

Çağdaş tiyatro kendi içinde ikiye ayrılır.

1. Absürt Tiyatro: Hiçbir kuralın önemsenmediği, geleneksel tiyatroya ait özelliklerinin tamamının dışlandığı, saçma kurgular ve sözlerle dolu bir tiyatro türüdür.

2. Epik Tiyatro: Üzerinde durulan toplumsal sorunun çözümünü seyirciye bırakan, dekor ve sahnenin çok fazla önemsenmediği ve oyunun izleyiciyi büyülemesine izin vermeyen bir tiyatro türüdür.

1945 yılında Alman yazar Bertolt Brecht tarafından kuralları belirlenen bu türün Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Haldun Taner’dir. 

Haldun Taner tarafından kaleme alınan Keşanlı Ali Destanı ilk epik tiyatro örneğidir. 

Geleneksel Türk Tiyatrosu 

Geleneksel Türk tiyatrosunun kaynağını incelediğimizde bu türün ilk örneklerine İslamiyet öncesi Türk edebiyatında rastlamaktayız. Bu dönemde yuğ (cenaze töreni), sığır (sürek avı töreni), şölen (av sonrası dua töreni) gibi dini törenlerde şamanlar tarafından kopuz adı verilen çalgı aletiyle destan, sagu ve koşuklar söylenerek ve bedensel bazı hareketler yapılarak tiyatro türünün doğmasını sağlamışlardır. 

Geleneksel Türk tiyatrosunda metinlerin hemen hemen hepsi tuluata (doğaçlamaya) dayanır. Herhangi bir metne bağlı kalınmadan oluşturulan bu tür usta-çırak ilişkisi ile uzun yıllar yaşamını devam ettirmiştir. 

Geleneksel Türk tiyatrosu; Karagöz, Orta Oyunu, Meddah ve Köy Seyirlik Oyunları olmak üzere dörde ayrılır. 

1. Karagöz (Gölge Oyunu) 

Tasvir adı verilen ve deriden kesilmiş kuklaların ışıkla aydınlatılmış bir beyaz perdenin arkasında yansıtılarak sahneye konulan ve doğaçlamaya dayanan bu gösteriye Karagöz oyunu denir. 

Karagöz: Bir halk adamıdır. Olduğu gibi görünen ve böyle de davranan eğitim almamış bir tiptir.

Hacivat: Medrese eğitimi almış, tahsilli bir tiptir. Herkesin huyuna göre davranabilen, işine geldiği gibi davranan bir tiptir. 

ÖNEMLİ: Hayali zıll (gölge hayali) da denilen bu oyunu oynatanlara hayali, hayalci, karagözcü adı verilmiştir. Karagöz oyununun (gölge oyununun) kurucusu Şeyh Küşteri’dir.

ÖNEMLİ: Karagöz oyunundaki tüp karakterler tip özelliği gösterir. 

Karagöz oyunu nasıl ortaya çıkmıştır? 

Rivayete göre Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı olan Orhan Bey döneminde Bursa fethedildikten sonra buraya bir cami yaptırılır. Caminin inşaatında çalışan Karagöz ve Hacivat adında iki kişi bu cami yapımında çalışan işçilerdir.

 

Karagöz ile Hacivat’ın arasında geçen konuşmalar ve edilen sohbetlerden dolayı hem kendileri hem de diğer işçilerin çalışmaları engellenir. Bunun üzerine caminin mimarını çağıran Orhan Bey “Eğer bu iş zamanında bitmezse kelleni alırım.” dedikten sonra işi hızlandırmak isteyen mimar işçilerin çalışmasını engelleyen Hacivat ile Karagöz’ün idam edilmesini sağlar.

 

Karagöz ile Hacivat’ın idamından büyük üzüntü duyan Şeyh Küşteri adında bir derviş, bu ikilinin kuklalarını yaparak ve onların söylediği güldürü ögelerini kullanarak onları bir perde arkasından insanlara aktarmaya başlar. İşte, bu şekilde Karagöz oyunu ortaya çıkmıştır.

 

Karagöz oyununun (gölge oyununun) kurucusu Şeyh Küşteri’dir. Bundan dolayı da Karagöz perdesine “Küşteri Meydanı” da denir. 

Karagöz Oyununun Bölümleri 

1. Mukaddime (giriş): Önce bir fon müziği verilir. Perdede göstermelik bir dekor olarak adlandırılan tasvirler yansıtılır. Bu bölüm Hacivat’ın “Of… Hay Haak!” diyerek perdeye yansıtılmasıyla sona erer. 

2. Muhavere (söyleşme): Diyalog bölümüdür. Hacivat ile Karagöz arasında genel olarak yanlış anlaşılmaya dayalı ve güldürme öğesinin ön planda tutulduğu ve tekerlemelerden oluşan bir bölümdür. 

3. Fasıl (oyun): Hacivat ile Karagöz oyununun asıl bölümüdür. Bu ikili dışındaki diğer karakterler de bu bölümde sahneye çıkarlar. Oyun adını bu bölümden alır. Olaylar bu bölümde yaşanır ve sona erer. 

4. Bitiş: “Her ne kadar sürç-i lisan ettiysek af ola” denilerek özür dilendikten sonra gelecek oyunun zamanı ve yeri bildirilir. Oyunda verilmek istenen mesaj (kıssadan hisse) bu bölümde aktarılır ve oyun sonlandırılır.

 

2. Orta Oyunu 

Karagöz oyununa birçok açıdan benzer özellikler gösteren Orta Oyunu, etrafı seyircilerle çevrili bir meydanda yüksek bir yere çıkılarak oynanan ve güldürü ögesinin ön planda olduğu bir türdür. 

Pişekâr: Yarı aydın insan tipidir. Hacivat karakterine karşılık gelir. Elinde tuttuğu şakşak denilen bir tahta ile oyunda yer alır. 

Kavuklu: Karagöz ile aynı özellikleri taşıyan ve halkı temsil eden bir insandır. 

Orta Oyununun Özellikleri

1. Anonim özellikler gösterir. Herhangi bir yazılı metne dayanmaz.

2. Müzik unsurunun önemli bir yer tuttuğu bu türde dekor yok denecek kadar azdır.

3. Karşılıklı konuşma ve şive taklitlerine dayanmakla birlikte oyun yanlış anlaşılmalar üzerine kurulmuştur.

4. Pişekâr ve Kavuklu olmak üzere iki ana kahramanı vardır.

5. Orta oyununda yöresel özellik ve kıyafetleriyle yer alan farklı ulustan insanlar bulunmaktadır.

6. Orta Oyununun mukaddime (giriş), muhavere (söyleşme), fasıl (asıl konu) ve bitiş bölümlerinden oluşur.

7. Oyunun oynandığı alana “palanga”, ev olarak kullanılan dekora “yeni dünya”, iş yeri olarak kullanılan dekora da “dükkân” denir. 

Orta Oyununun Bölümleri

Mukaddime (giriş): Zurnacı önce Pişekâr havası sonra da Kavuklu havacı çalar, ardında da oyunun adını söyleyerek oyuna başlanır. 

Muhavere (söyleşme): Adına “arzbar” denilen bir gülmece unsurunun oluşturulduğu bu bölüm tamamen yanlış anlaşılmalar üzerine kurgulanmıştır. Tekerlemelerin de yer aldığı bu bölümde Kavuklu bir rüyasını Pişekâr’a anlatır. 

Fasıl (asıl konu): Asıl konunun işlendiği ve tüm karakterlerin rol aldıkları bölümdür. 

Bitiş: Pişekâr tarafından dile getirilen “sürç-i lisan” özrü ile oyun sonlandırılır ve sonraki oyunun yeri ve zamanı belirtilir. 

Karagöz ile Orta Oyununun Ortak Özellikleri 

  1. Her ikisi de doğaçlamaya (tuluata) dayanan oyunlardır.
  2. Orta oyununda Kavuklu ve Pişekâr, Gölge oyununda Karagöz ile Hacivat tipleri birbirine benzer.
  3. Seyircilerle çevrilmiş bir alanda sergilenir.
  4. Yazılı metne dayanmayan gelişigüzel sergilenen oyunlardır.
  5. Her ikisi de mukaddime, muhavere, fasıl ve bitiş bölümlerinden oluşurlar.
  6. Her ikisinde de yanlış anlaşılmalarla kurgulanmış ve güldürü ögesinin ön planda olduğu bir anlayış hâkimdir.

 

3. Meddah: 

  • Tek kişilik bir halk tiyatrosudur.
  • Meddah, tiyatro eserindeki tüm tiplerin özelliklerini üzerinde barındıran bir aktördür.
  • Halkın topluca bulunduğu kahvehane, meydan gibi yerlerde oynanmıştır.
  • Yazılı metindeki hikâyelerin veya doğaçlama oluşan olayların günümüze kadar ulaşmasını sağlamışlardır.
  • Meddahlarda şive taklitleri ve jest ve mimikler son derece önemlidir.
  • Meddahlık hikâye anlatma sanatı olarak karşımıza çıkar.
  • Bugün Cem Yılmaz, Sunay Akın, Ata Demirer gibi sanatçılar modern meddah olarak karşımıza çıkmaktadır. 

4. Köy Seyirlik Oyunları 

Yöresel yaşamdan konuların ele alındığı ve toplumlar tarafından yaşanmışlıkların toplamı olarak genellikle düğün, sünnet ve bayramlarla birlikte uzun kış gecelerinde köylüler tarafından oynanan oyunlardır. Bazı kalıplaşmış sözler dışında doğaçlama oynanan bu oyunlar yöreden yöreye farklılık gösterir.

 

Tiyatro Nedir?

Olay çevresinde oluşan metinlerden biri olan tiyatro, yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları okuyucuya anlatmak yerine sahnede canlandırarak seyirciye aktaran bir edebi türdür.

Tiyatro Nedir?

İnsan hayatının çeşitli yönlerinin sahnede canlandırılması amacıyla yazılan eserlere tiyatro denir. Daha geniş bir şekilde bakacak olursak oyun için yazılan metne, oyunun oynandığı binaya ve sahnelenen oyuna da tiyatro diyebilmekteyiz. Aslında ilk zamanlarda edebi esere ve oyunların sahnelendiği mekana bu ad verilirken zamanla oyunun kendisine de tiyatro denilmeye başlanmıştır. Bu nedenle tiyatroyu hem bir edebi tür hem de bir sanat dalı olarak değerlendirebiliriz.

Tiyatro, bir edebi tür olmanın dışında sahne sanatı olarak oldukça binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Eski Yunan’da bağ bozumu törenlerinden doğan tiyatro sanatı, gelişimini devam ettirerek günümüze kadar gelmiştir.

Sahne sanatı olarak da adlandırılan türün diğer sanat dallarından ayrılan önemli özellikleri bulunmaktadır. Tiyatro sadece okunmak için değil oynanmak için de yazılmaktadır. Ancak oynanmaktan ziyade sadece okunmak için yazılan eserler de bulunmaktadır. Oynanmak için yazılan metinler ayrıca “oyun” ve “piyes” olarak da adlandırılabilmektedir.

Tiyatro Özellikleri

→ Tiyatro, göstermeye bağlı edebi metinlerdir yani yaşanması muhtemel bir olay sahnede canlandırılır.

→ Piyes adıyla da bilinir.

→ Sahnede gösterilen oyun hem göze hem de kulağa hitap ettiği için etkileyicilik gücü yüksektir.

→ Her tiyatro eserinde bir olay ve olay örgüsü bulunmaktadır ve olay örgüsüne dramatik örgü denilir.

→ Dramatik örgü, zaman, mekan, çatışma ve kişiler yapı unsurlarını oluşturur.

→ Konusuna göre trajedi, dram ve komedi olarak üçe ayrılır.

→ Tiyatroda günlük konuşma dili kullanılır.

→ Gerçeğe oldukça yakındır.

Tiyatro Türleri

Tiyatroları konularına göre başlangıçtan günümüze kadar genel olarak üç başlıkta inceleyebiliriz.

1. Tragedya (Trajedi)

Konusunu tarihten ve efsanelerden alan, ağırlıklı olarak acıklı olayları konu edinen tiyatrolara “Tragedya” denilmektedir. Trajedilerde kişiler Yunan mitolojisindeki Tanrı ve Tanrıçaların yanı sıra kral, kraliçe, prens ve prenses gibi soylulardan oluşmaktadır. Bu türde soylu kişilere yönelik olduğundan kaba sözlere, kavgaya, kanlı görüntülere yer verilmez. Aynı zamanda “Üç birlik kuralı” da keskin bir şekilde uygulanmaktadır. Ayrıca bakınız ⇒ Trajedi

2. Komedya (Komedi)

Yunanistan’da doğan bir oyun türüdür. Kişi ve olayların sadece gülünç yönlerini ele alıp sahnede canlandıran tiyatro türüne “Komedya” denilmektedir. Konularını ise halkın günlük yaşamından almıştır. Yine aynı şekilde kişiler de halkın içinden seçilmektedir. Komedyada kaba sözlere, çirkin görüntülere ve argo sözlere yer verilir. “Üç birlik kuralı” da uygulanmaktadır. Ayrıca bakınız ⇒ Komedi

3. Dram

Hayatın hem acıklı hem de gülünç yönlerini sahnede göstermeyi amaçlayan modern tiyatronun da başlangıcı olarak kabul gören bir diğer oyun türü de “Dram”dır. Aslında dram türü, trajediye tepki olarak doğmuştur. Dramdaki en büyük yenilik ise “Üç birlik kuralı”nın uygulanmaması olarak gösterilebilir. Günlük yaşamdaki herhangi bir konu ve günlük hayatta karşılaşılabilecek herhangi biri dramda kişi olarak seçilebilmektedir. Ayrıca bakınız ⇒ Dram

Temel Tiyatro Terimleri

Aktör: Sahnede karakteri canlandıran erkek oyuncu.

Aktris: Sahnede karakteri canlandıran kadın oyuncu.

Dekor: Eserde tasvir edilenlere yönelik olarak sahneyi oluşturan nesneler.

Diyalog: Oyunda en az iki kişinin karşılıklı konuşması.

Dublör: Oyundaki yedek oyuncu.

Fasıl: Oyun esnasındaki perde ya da bölümler.

Jest: Oyuncuların sahnede yaptıkları her türlü el, kol, ayak ve beden hareketleri.

Koro: Oyunlarda kadın ve erkeklerden oluşan ve şarkı söyleyen topluluk.

Kostüm: Sahnede oyuncuların rollerine uygun olarak giydikleri kıyafet.

Kulis: Sahnenin arkasında yer alan ve seyircinin göremediği oda.

Pandomim: Sadece jest ve mimiklerle yapılan sözsüz oyun.

Perde: Oyunu oluşturan bölümler.

Sahne: Oyuncuların rol için çıktıkları ve oyunun oynandığı bölüm.

Suflör: Oyun sırasında arkadan konuşmaları fısıldayan kişi.

Tuluat: Metne dayanmayan, doğaçlama oyun.

Tiyatronun Yapı Unsurları

Bir olaya dayalı olarak oluşturulan tüm edebi türlerde olduğu gibi bu oyun türünde de “Konu, kişi, zaman ve mekan” gibi ögeler bulunmaktadır.

Olay (Dramatik Örgü): Sahnelenen oyundaki olaylar, tiyatronun konusunu oluşturmaktadır. Oyun içindeki olay örgüsü aynı zamanda “Dramatik örgü” olarak da adlandırılır. Olaylar daha önce yazılabileceği gibi sahnede doğaçlama olarak da gelişebilmektedir. Eserdeki konu tarihten ya da günlük hayattaki herhangi bir olaydan oluşabilmektedir.

Kişi: Eserde özellikleri ve konuşmaları belirtilmiş olan karakterler kişileri oluşturmaktadır. Eserde yer alan kişiler sahnede oyuncular tarafından canlandırılmaktadır. Oyuncuların yetenekleri ve roldeki başarıları eserdeki kişilerin tüm özelliklerinin tam olarak sahneye yansıtılmasında belirleyici bir rol oynamaktadır.

Mekan (Sahne): Anlatmaya bağlı edebi metinlerde olayların gerçekleştiği yerler betimlemeler yapılarak okuyucunun zihninde canlandırılır. Tiyatrolarda ise mekan dekorlarla sahnede izleyiciye gösterilir. Piyeste geçen olayların gerçekleştiği yerleri canlandırmada kullanılan malzemeler genel olarak “Dekor” olarak adlandırılır. Geçen olaylara uygun olarak sahne düzenlenir.

Çatışma: Oyun içinde olay örgüsünü geliştiren, kişiler arasındaki mücadeleler, anlaşmazlıklar ve zıtlıklar çatışmayı oluşturur. Çatışmada farklı olguların birbiriyle mücadelesi bulunmaktadır. Çatışma, oyun içinde heyecanı ve izleyici dikkatinin çekilmesini sağlayan önemli bir unsurdur Birçok etken oyundaki kişiler arasında belirgin farkların oluşmasını sağlayabilir.

Zaman: Olayların gerçekleştiği zaman sahnede dekorlarla tasvir edilir. Günümüz tiyatrosunda zaman geniş bir zamanı kapsayabilmektedir. Ancak modern tiyatro öncesinde olayların 24 saat zaman dilimi içinde gerçekleştiği üç birlik kuralı uzun bir süre bu oyunlarda uygulanmıştır.

Dünya Edebiyatında Tiyatro

Tiyatronun bir sanat olarak doğuşu, Eski Yunan’da şarap tanrısı olan Dionysos adına düzenlenen bağbozumu dini törenlerine dayanmaktadır. Bu törenlerde din adamları koro halinde şarkılar söyleyerek Dionysos’a olan sevgilerini dile getirir ve halka bazı ahlaki öğütler verirlerdi. Koronun ilahi şarkılar söylemesi zamanla birer temsile dönmüş, sahneye çıkan din adamlarının olayları canlandırmasıyla tiyatro başlamış olur.

Eski Yunan’da ortaya çıkan ilk tiyatro türü trajedi olmuştur ve bu oyunlarda hayatın sadece acıklı yönleri ele alınmıştır. Daha sonra komedi türü ortaya çıkmıştır ki bu oyunlarda da hayatın sadece gülünç yönleri işlenmiştir. 17.yüzyıla kadar trajedi ve komedinin hakimiyeti devam etse de bu yüzyıldan itibaren bu türlerin sarsılmaz kuralları yıkılmıştır. Özellikle 16.yüzyılda William Shakespeare’ın tiyatro eserleri bu sanata yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.

19.yüzyıla gelindiğinde Fransa’da ortaya çıkan dram türünde hayatın hem acıklı hem de gülünç yönleri bir arada ele alınmaya başlanmıştır. Bu yüzyılda Victor Hugo, dramın bir tür haline gelmesini sağlayarak bu tiyatronun kurallarını ortaya koymuştur.

Türk Edebiyatında Tiyatro

Türk Edebiyatı’nın modern tiyatro ile tanışması ancak 19.yüzyılın ikinci yarısında mümkün olmuştur. Bu yüzyıla kadar edebiyatımızda sadece geleneksel gösteriler olarak adlandırılan Karagöz, orta oyunu ve meddah sanatları söz konusuydu. Ancak Tanzimat Dönemi ile birlikte Batı edebiyatlarını yakından takip eden sanatçılarımızın çevirileri ve uyarlamaları ile modern anlamda ilk tiyatro çalışmaları başlar.

Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. Sahnelen ilk tiyatro eseri ise Namık Kemal’inVatan Yahut Silistre‘sidir. Cumhuriyet Dönemi ile birlikte Türk edebiyatında bu türde güçlü bir değişim görülmüştür.

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Her ne kadar bu türün modern örnekleri 19. yüzyılda ülkemizde görülse de çok eski bir geçmişi olan “Geleneksel Türk Tiyatrosu“nun önemi edebiyatımız için oldukça fazladır. Geleneksel Türk oyunlarını dört başlıkta inceleyebiliriz.

  1. Karagöz
  2. Orta Oyunu
  3. Meddah
  4. Köy Seyirlik Oyunları

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Tiyatro PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
Slayt – PDF
Tiyatro Türleri Slayt
Edebiyat Notları
11.Sınıf Edebiyat Konuları

TiyatroTiyatro ÇeşitleriTiyatro türleri2021-01-09

Admin

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır