Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Tiyatro Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…
Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest)ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.
Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare’in sözüyle de ifade edilir.
Özellikleri:
»Tiyatro, göstermeye bağlı edebi metinlerdir yani yaşanması muhtemel bir olay sahnede canlandırılır.
»Piyes adıyla da bilinir.
»Sahnede gösterilen oyun hem göze hem de kulağa hitap ettiği için etkileyicilik gücü yüksektir.
»Olay, zaman, mekan ve kişiler yapı unsurlarını oluşturur.
»Konusuna göre trajedi, dram ve komedi olarak üçe ayrılır.
»Tiyatroda günlük konuşma dili kullanılır.
» Gerçeğe oldukça yakındır.
Tiyatro eserleri müziksiz trajedi, komedi, drama ve müzikli (opera, operet, müzikal, pandomim bale, revü, skeç,tuluat) olmak üzere iki grupta toplanır. Edebi türler içinde en canlı ve yaşama en yakın olanı tiyatrodur.
Trajedi:
Trajedi, kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek amacı veren en eski tiyatro çeşididir. Şiirsel olarak yazılması ve değişmez kurallara bağlı olması sebebiyle öbür tiyatro çeşitlerinden kolayca ayrılır. Yunan tanrısı Dionysos’un şenliklerinde yapılan yarışmalarda sahnelenen oyunlarla varolagelmiştir.
Klasik trajediler genellikle beş perdelik oyunlardır. Eski Yunan’da başlayan bu eserler 3 veya 6 perdelik olurdu. O zamanki tiyatrolarda dekor bulunmaz, ancak sahnenin bir köşesinde olayların sebep ve sonuçlarını anlatan bir koro yer alırdı.
Yine klasik trajedilerde, kahramanlar, kral, kraliçe, prenses, Eski Yunan’ın tanrı ve yarı tanrıları gibi en üst tabaka kişilerden seçilirdi. Orta tabaka ve basit halk adamlarına rastlanmazdı. Kahramanları arasında geçen olaylar insanların ruhsal zayıflıklarını, tutkularını, iradeye bağlı yüce davranışlarla çakıştırırdı. Özellikle karakterlerin bir “katharsis”, yani arınma sürecinden geçmeleri gerekirdi. Bu da ancak farkında olarak ya da olmadan kahramanın büyük bir hata yapması, bu nedenle acı çekmesi ve bu süreç sonunda arınmış olarak doğru bir özü bulmasıyla olabilirdi.
Klasik trajedi Aristoteles tarafından kuramsallaştırılmıştır. Bu kurama göre olay, zaman ve çevrede birlik demek olan ”üç birlik kuralı” benimsenmiştir. İç içe girmiş karışık olaylar bulunmaz. Ayrıntıya girmeden tek bir olay gösterilir. Olayın ön ve son tarafları, sebepleri ve sonuçları gerektikçe konunun ağzından halka duyurulur. Buna “olay birliği” denir. Trajedi olayının bir günde (24 saat) olup bitmiş gibi gösterilmesine “zaman birliği”, tek bir şehrin belli bir köşesinde başlayan olayın yine orada bitmesine de “mekan birliği” denir.
Trajedilerde parlak söylevleri andıran yüksek ve asil bir üslup kullanılır. Kaba, çirkin ve niteliği düşük sözler bulunmaz. Trajedi şairleri mısralarının derin manalı ve bilgelik dolu olmasına önem vermişlerdir
Trajedilerde kadere, ahlak, töre ve geleneklere üstün bir değer verilmiştir. Trajedinin amacının, “insanın acılarının ifade edilerek seyircilerin ruhunda korku ve merhamet uyandırılması” olduğu kabul edilmektedir. Bazı klasik trajedi örnekleri, Aiskhylos’un Titan Prometheus’un hikâyesini anlattığı Zincire Vurulmuş Prometheus’u, Sophokles’in Kral Oidipus’u ve Euripides’in Andromakhe’ı sayılabilir.
Yunan ve Roma dönemi trajedilerinin kuramsallaştırdığı bu kurallar daha sonra modern tiyatroda değiştirilmiştir. Bazı oyun yazarları özellikle bu kurallarla oynayarak farklı türler yaratmıştır. Bunlara örnek olarak Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro verilebilir.
Komedi:
İnsanları güldürerek eğitmeyi amaçlayan tiyatro türüdür. Her gülünç şeyin altında ders alınacak acı bir gerçeğin olduğuna inanılır.
»Konusunu günlük hayattan, sosyal olaylardan seçer.
»Kahramanları sıradan insanlar, eğitim görmemiş ya da sonradan görme kişilerdir.
»Üslupta kusursuzluk aranmaz, kaba sayılan hatta küfürlü sözlere yer verilir.
»Çirkin, kaba olaylar seyircinin gözü önünde işlenir.
»Üç birlik kuralına uyar.
»Komediler fars, vodvil, komedi santimantal vb. türlere ayrılır.
Komedi; karakter, töre, entrika gibi çeşitlere ayrılır:
Karakter komedisi:İnsan kişiliğinin gülünç yanlarını konu alan komedidir. Moliére’in “Cimri”, Shakespeare (Şekspir)’in “Venedik Taciri” adlı eserleri karakter komedisidir.
Töre komedisi: Toplumun gülünç ve aksayan yönlerini gösteren komedidir. Moliére’in “Kibarlık Budalası”, Gogol’un “Müfettiş” adlı eserleri töre komedisidir.
Entrika komedisi: Seyirciyi güldürme amacı olmadan yazılan komedi türüdür. Moliére’in “Zoraki Tabip”, Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” adlı eserleri entrika komedisidir. Entrika komedisinin bir diğer adı da “Vodvil”dir.
Komedi türü 17. yüzyıldan sonra düzyazıyla yazılmaya başlanmıştır.
Klâsik komedinin önemli yazarları: Aristophanes (Aristofanes), Menandros (Menandros), Terentius (Terentius), Plautus (Platus), Moliére (Molyer).
Drama:
rajediyle komediyi bir araya getiren tiyatro türüdür Modern tiyatronun sürekli olarak aristokrat zümrenin yaşayışını veya sadece hayatın gülünç taraflarının sahneye konmasını yeterli bulmayarak hayatı birçok tarafıyla temsil etme arzusundan doğmuştur.
Dram, düzyazı ve şiirsel halde yazılabildiği gibi üç perdeden beş perdeye kadar olabilir. Üç birlik kuralını tamamen reddeder. İnsani temalardan çok toplumcu ve millî konuları işler. Konular da çok çeşitli olabilir. En kanlı ve çirkin ya da gerçekçi olayları seyirciye göstermekten çekinmez.
Konuları tarihten ve hayatın acıklı veya gülünç, çirkin veya güzel hemen her olayından alınabilen dramda kader, umut, neşe, kuşku, tasa, facia ve komik davranışlar bir arada bulunabilir. Kahramanları her sınıftan (halk – soylu ayrımı gözetmeksizin) seçilebilir. Her türlü karaktere yer verilir. Dram eserleri gerçekleri göstermeyi amaçlamışlardır.
Dramın ciddi ve ağırbaşlı yazılmış şekline “piyes”, duygulandırıcı ve fazla heyecan verici olanına “melodram” denir. Melodram müzikli oyun demektir, yalnız günümüzde müzik kısmı atılmıştır. Bununla birlikte yine dram türlerinden olan “feeri” ise bir masalın sahneye konulmuş şeklidir. Kahramanları cin, peri, dev gibi düşsel varlıklardır. Olayın geçtiği yer ve zaman belli değildir.
Müzikli Tiyatro:
Opera: Sözlerinin tümü ya da çoğu “koro, solo, düet” biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseridir. Oyunculara, orkestra eşlik eder.
Operet:Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar da bulunan müzikli tiyatrodur. Daha çok halk için yazılmış eserlerdir.
Opera Komik: Operetin, yüksek sınıf için yazılmış, besteli biçimidir.
Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen hafif komedidir. Bu nedenle vodvil, bir “komedi türü” olarak da gösterilir.
Bale: Konusu; türlü dans ve davranışlarla anlatılan müzikli, sözsüz tiyatro türüdür.
9. Sınıf Tiyatro Konu Anlatımı Tıklayınız…
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız…
9. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız…
Tiyatro Nedir?, Tiyatro Nedir? Konu Anlatımı
a) Trajedi (Tragedya, Ağlatı)
Kural, özetle şöyledir:
a) Zaman birliği: Olayın en çok 24 saat içinde geçebilir düşüncesini uyandırmasıdır. Bunu sağlamak için eserin konusu, olayın sonuca en yakın yerinden alınır; daha önceki olaylar oluş halinde gösterilmez, sırası düşünülerek onların hikâyesi anlatılır.
b)Yer birliği: Olayın baştan sona kadar aynı yerde geçmesidir. Böylece dekor değişmemiş olur.
c) Olay birliği: Eserin tek bir ana olay çevresinde gelişmesidir.
b) Komedi
Komedi, insanların, durumların ve olayların gülünç yönlerinin ortaya konduğu ve eleştirel bir bakış açısı taşıyan tiyatro türüdür. Yunanca bir sözcük olan komedya sözcüğünü Comos+Oidia sözcükleri oluşturmuştur. Comos “halk, cümbüş, curcuna” hatta “köy” anlamına gelir. Oidia ise “ezgi” anlamındadır. Böylece komedya “curcuna” ya da “halk ezgisi” anlamında kullanılmaktadır.
a) Karakter komedyası: İnsan karakterinin gülünç ve aksak yanlarını gösteren komedyalardır. Moliere’in “Cimri”, “Tartuffe”, Shakespeare’in “Venedik Taciri” türün örnekleridir.
b) Töre komedyası: Toplumun gülünç ve aksak yanlarını gösteren komedyadır. Moliere’in “Gülünç Kibarlar”, Gogol’un “Müfettiş” ve Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” türün örnekleridir.
c) Entrika komedyası: Olaylar merak uyandıracak ve şaşırtacak şekilde düzenlenerek ve genellikle güldürmekten başka bir amaç güdülmeden yazılan komedyalardır. Moliere’in “Scapin’in Dolapları”, Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” türün örnekleridir. Entrika komedyasına günümüzde “vodvil” adı verilmektedir.
d) Yergi komedyası: Olayları abartılı biçimde ele alan ve bu abartmaların verdiği tuhaflıklar aracılığıyla güldürmeye yönelen komedya türüdür.
e) Satir: Olaylar ve durumlar içerisinde insanları iğneleyici biçimde yeren, kişileri, yaşanılan siyasal ve toplumsal olayları taşlayan komedya biçimidir.
Eski Yunan edebiyatında Aristophanes (Kuşlar, Bulutlar), Menandros; Latin edebiyatında Plautus, Terentius; Fransız
edebiyatında Moliere (Cimri, Gülünç Kibarlar); İngiliz edebiyatında Ben Jonson; Rus edebiyatında Gogol (Müfettiş)
komedyanın temsilcileridir. Türk edebiyatında komedya türünün ilk örneğini Şinasi, Şair Evlenmesi adlı eseriyle vermiştir.
Klasisizm
Klasisizmin başlıca özellikleri şunlardır:
c) Dram
Hernani, romantik tiyatronun doğuşuna zemin hazırlamıştır. Romantik dramın özellikleri şunlardır:
Romantizm
Tiyatronun Tanımı
Tiyatro, yaşamdaki olayları bir seyirci topluluğu karşısında oyucular tarafından canlandırmak üzere yazılan bir edebi metin türüdür. Tiyatro, oyun, piyes, temaşa eseri gibi isimlerle de kullanılabilmektedir.
Tiyatro’nun Özellikleri
Tiyatro Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Dinsel törenlerden doğan tiyatro, daha sonra kendine has bağımsız bir tür olarak gelişimini devam ettirmiştir.
Bağ Bozumu tanrısı (Dionysos) adına düzenlenen törenlerde keçi postu giyerek koro oluşturan insanlar halkın karşısında şarkılar söylemeye başladılar. MÖ 6.yüzyıla gelindiğinde ise Thespis isimli şair, keçi postu giyen bu koronun karşısına bir kişi çıkartarak diyaloğu geliştirdi.
Trajedi (Tragedya)
Eski Yunan edebiyatında ortaya çıkan trajedi, ruhu kötülüklerden arındırmak, seyircide korku ve acıma hissi oluşturmak amacıyla manzum olarak kaleme alınan ve seyircinin ders almasını amaçlayan tiyatro türüdür.
Trajedinin Özellikleri
Trajedi türündeki tiyatronun en önemli temsilcileri:
Eski Yunan edebiyatı: Euripides, Aiskhylos, Sophokles;
Fransız edebiyatı: Racine ve Corneille
Türk Edebiyatında Tiyatronun Gelişimi
Türk edebiyatında tiyatro tam olarak ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili bir bilgi yoktur. Ancak İslamiyet öncesindeki yuğ, şölen ya da sığır gibi dini törenlerde şaman, kam, oyun, baksı adı verilen ozanların gösterileri bu türün ilk örnekleri olarak kabul edilir.
İslamiyet’in kabulünden sonra ise, Anadolu’da geleneksel Türk tiyatrosu bulunmaktaydı. Meddah, Karagöz, orta oyunu, kukla ve köy seyirlik oyunları gibi türleri bulunan bu tiyatro; edebiyatımızın Batı ile tanışmasına kadar devam etmiştir.
1860 yılında Tanzimat edebiyatının başlaması ve bu edebiyatın kurucusu olan Şinasi’nin yazdığı ve batılı anlamda yazılmış ilk tiyatro eseri olan “Şair Evlenmesi” geleneksel Türk tiyatrosunu da Batı’ya yaklaştırmaya başladı.
1861 yılında Güllü Agop tarafından kurulan Osmanlı Tiyatrosu, bu alanda yenilikçi gelişmelerin olmasını sağlayan önemli olaylardan biridir. 1873 yılına gelindiğinde ise, Namık Kemal, Türk tiyatrosu için önemli bir adım atmıştır. Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro olan “Vatan yahut Silistre” adlı eseri kaleme almıştır.
Batı’dan özellikle de Fransız edebiyatının etkisiyle yayılmaya başlayan modern tiyatro, özellikle Tanzimat Dönemi’nde çeviriler ve uyarlamalar vasıtasıyla Türk edebiyatında hızla yayılmıştır. Bu dönemde Ahmet Vefik Paşa gibi sanatçılar Moliere’den uyarlamalar (adaptasyon) yapmıştır.
Bugünkü tiyatronun temelleri ise, 1927’de Darülbedayi’nin başına geçen Muhsin Ertuğrul ile birlikte atılmıştır. Yerli yazarları teşvik etmesi ve tiyatroya verdiği hizmetle bu türün Cumhuriyet döneminde yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Milli Edebiyat Dönemi’nde yaygınlaşmaya başlayan tiyatro, özellikle Cumhuriyet Dönemi’nde Batı’nın modern tiyatrosuna yaklaşan bir anlayışla gelişmeye devam etmiştir.
Tiyatronun Yapı Unsurları
1. Dramatik Örgü:
Tiyatro metinlerinde yer alan olay örgüsüdür. Bu olay örgüsü içinde oluşan birçok olay bulunmaktadır. Oluşan bu olaylar aracılığıyla iletilmek istenen mesajı seyirciye ulaştırmak için oluşturulan bütünün parçasıdır.
Tiyatro metinlerini oluşturan temel ve yan çatışmalardan meydana gelen olaylar, neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlanır. Dramatik örgü perde, sahne gibi bölümlemeler etrafında düzenlenir.
2. Yer (Mekân):
Tiyatro metinlerinin sergilendiği mekân, oyunun geçtiği ve yaşandığı çevre olarak adlandırılır. Bu metinlerin içeriğine uygun olarak eserler bir dekor ile sahnede canlandırılır. Ayrıca dekorun oyunun planını daha iyi göstermesi için ışık, eşya, aksesuar gibi dekora yardımcı ve mekânı tamamlayıcı unsurlar da kullanılmaktadır.
Tiyatroda mekân son derece önemli unsurlardan biridir. Sergilenen oyunun izleyiciler tarafından daha iyi anlaşılması için mekân-zaman-olay ilişkisinin son derece düzenli bir şekilde kurulması gerekir.
3. Zaman:
Tiyatro metinlerinde kullanılan farklı zaman aşamaları bulunmaktadır. Bir tiyatro metninde; kronolojik zaman dilimi, düğümden başlatılan zaman, sonuçtan başlatılan zaman ve düzensiz zaman gibi dilimlerden oluşur. Örneğin metnin yapısına göre merak unsuru ön plana alınacaksa düğümden başlatılan zaman dilimi kullanılır.
4. Çatışma:
Tiyatro metninde yer alan kahramanlar arasındaki iç ve dış mücadeleler ve anlaşmazlıklar çatışma unsurunu ortaya çıkarır. Olayların gelişip, oyunun seyir keyfinin artmasında çatışma unsuru ön plana çıkar. Sosyal statü, ekonomik durum, psikolojik yapı, eğitim ve kültür gibi unsurlardaki keskin farklılıklar çatışmayı belirleyen etkenlerdir.
5. Kişiler:
Tiyatro metninde yer alan dramatik örgünün tamamlanmasında yer alan ve olay örgüsü içerisindeki iletiyi seyirciye aktaran tiyatro oyuncularıdır. Bunlar arasındaki çatışma neticesinde tiyatro metinlerinde birinci ve ikinci derecede önemli tipler ortaya çıkar. Tip ve karakterler çevrelerinden soyutlanmadan toplumsal, fiziksel ve psikolojik özellikleriyle verilir.
Temel Tiyatro Terimleri
Adaptasyon: 1. Yabancı dille yazılmış bir oyunu, yerel koşullara uygun biçimde kendi diline çevirme, uyarlama. 2. Bir romanı ya da öyküyü sahne için yeniden düzenleme, uyarlama.
Aksesuar: Oyuncunun konunun gerektirdiği şekilde dekor gereği kullandığı eşyalardır.
Aksiyon: Bir oyuncunun sahnede sergilediği hareketlerdir.
Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı
Aktris: Kadın tiyatro sanatçısı
Antik Tiyatro: Tiyatronun ortaya çıktığı Eski Yunan edebiyatında bu türe verilen addır.
Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun adıdır.
Dekor: Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü.
Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşmasıdır.
Entrika: Olayların seyircide merak uyandıracak şekilde birbirine dolanmasıdır.
Feeri: Cinlerin, perilerin yer aldığı masalsı tiyatro türüdür.
Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.
Grotesk: Akla aykırı durumlarla verilen ve güldürme öğesinin ön planda olduğu tiyatro türüdür.
Kanto: Kadın oyuncuların dans ederek ve şarkı söyleyerek yaptığı gösteridir.
Jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.
Kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.
Kulis: Sahne gerisinde oyuncuların oyuna hazırlandıkları ve sahneye çıkış sırasını bekledikleri yer.
Makyaj: Oyuncunun rolüne uygun olarak yüze şekil verme, yüzü boyama işlemi.
Mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.
Mizansen: Bir tiyatro eserinin düzenlenip sahneye konmasıdır.
Monolog: Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.
Pandomima: Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.
Perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri. 2. Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.
Piyes: Oyun, Temaşa
Replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.
Rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.
Sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim. 2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle yükseltilmiş oylum ya da alan.
Suflör: Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevlidir.
Tirat: Oyunda kişilerin birbirlerine karşı söylediği uzun soluklu, coşkulu sözler.
Tuluat: Oyunun temeline bağlı kalarak o anda söylenen doğaçlama sözlerdir.
Turan Oflazoğlu (1932 – …)
Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunun önemli yazarlarından biridir. Adana’da doğmuş, İstanbul Vefa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Felsefe Bölümünü bitirmiştir.
*Tiyatro eğitimini ABD’de aldı.
*TRT Radyolarında yapımcı ve dramaturg (tiyatro danışmanı, uzmanı) olarak görev yaptı.
*Eserlerinde tarihi karakterlerden yararlanarak evrensel insan tipini ortaya çıkarmaya çalıştı.
*Trajedi türünde oluşturduğu tiyatroları Türk edebiyatında önemli bir yer tutar.
Önemli Tiyatro Eserleri
* Deli İbrahim
* IV. Murat
* Kösem Sultan
* III. Selim
* Kılıç ve Ney
* Yine Bir Gülnihal
Komedi (Komedya)
Olayların, insanların ve toplumun gülünç ve aksayan yönlerini güldürücü öğelerle yansıtmaya çalına tiyatro türüne komedi denir.
Komedinin Özellikleri
a) Karakter Komedisi: Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz insan kusurlarının belli tipler vasıtasıyla ele alındığı komedi türüdür.
Moliere – Cimri
Shakespeare – Venedik Taciri
b) Töre Komedisi: Toplumsal yaşamda ortaya çıkan gelenek ve görenekleri, töreleri eleştirel bir tutumla aktarmaya çalışan komedi türüdür.
Moliere – Kibarlık Budalası
Gogol – Müfettiş
Şinasi – Şair Evlenmesi
c) Entrika Komedisi (Vodvil): Olayların şaşırtıcı bir şekilde geliştiği ve merak öğesinin ön planda olduğu komedi türüdür.
Moliere – Scapin’in Dolapları
Shakespeare – Yanlışlıklar Komedyası
Temsilcileri: Eski Yunan edebiyatında; Aristophanes, Menandros ve Fransız edebiyatında ise, Moliere’dir.
Necati Cumalı (1921 – 2001)
* Florina’da doğan sanatçı Ankara Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
* Hikâye, roman, şiir, deneme, günlük ve tiyatro gibi türlerde eserler kaleme almıştır.
* Roman ve hikâyelerinde toplumcu-gerçekçi yazarlar arasında yer almıştır.
* Tiyatro eserlerinde sosyal ve ekonomik sorunlarla birlikte kadınları, aşkı ve bireyin psikolojik durumlarını tiyatroya yansıttı.
Hikâye: Susuz Yaz, Dila Hanım
Roman: Tütün Zamanı (Önemli)
Tiyatro: Boş Beşik (Önemli), Nalınlar, Mine, Yaralı Geyik, Kaynana Ciğeri, Derya Gülü, Devetabanı
Dram:
Yaşamın hem acıklı hem de gülünç yönlerini bir bütün olarak seyirciye aktarmayı amaçlayan tiyatro türüdür.
Dramın özellikleri:
Temsilcileri: William Shakespeare (Kış Masalı), Victor Hugo (Hernani), Goethe (Faust), Schiller (Don Carlos), Namık Kemal (Vatan yahut Silistre)
ÖNEMLİ: Namık Kemal tarafından kaleme alınan ve Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan “Vatan yahut Silistre” adlı eser dram türünde yazılmıştır.
Turgut Özakman (1930 – 2013)
* Hukuk öğrenimi görmüştür.
* Almanya’da tiyatro eğitimi almıştır.
* TRT’de ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu.
* Yazarın tiyatro türünde birçok eseri olmasına rağmen asıl ününü belgesel türünde kaleme aldığı romanlarıyla sağlamıştır.
* Tiyatrolarında suç ve suçluya yaklaşım, kuşaklar arası çatışma, eğitim sorunları ve bireyin iç dünyasını ele aldı.
Tiyatroları: Pembe Evin Kaderi, Kanaviçe, Ah Şu Gençler, Fehim Paşa Konağı, Ben Mimar Sinan
Romanları:Şu Çılgın Türkler, Diriliş-Çanakkale
Senaryoları: Keloğlan Aramızda, Tuzsuz Deli Bekir, Mevlana, Kurtuluş, Cumhuriyet
Cevat Fehmi Başkut (1905 – 1971)
Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarıdır.
Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında mizah unsurlarıyla harmanladığı tiyatrolarıyla büyük ün kazandı.
“Geceleri Bizi Kimler Bekliyor” adlı bir röportaj kitabı vardır.
İlk oyunu “Büyük Şehir”dir. Bu eseriyle büyük bir ün kazanmıştır.
Toplumdaki her kesimden insanı eserlerinde ele almaya çalıştı.
Tiyatroları: Ayarsızlar, Büyük Şehir, Hepimiz Birimiz İçin, Paydos, Sana Rey Veriyorum, Hacı Kaptan
Romanları: Dişi Aslan, Valide Sultanın Gerdanlığı
Tiyatro ile ilgili önemli notlar
Çağdaş tiyatro kendi içinde ikiye ayrılır.
1. Absürt Tiyatro: Hiçbir kuralın önemsenmediği, geleneksel tiyatroya ait özelliklerinin tamamının dışlandığı, saçma kurgular ve sözlerle dolu bir tiyatro türüdür.
2. Epik Tiyatro: Üzerinde durulan toplumsal sorunun çözümünü seyirciye bırakan, dekor ve sahnenin çok fazla önemsenmediği ve oyunun izleyiciyi büyülemesine izin vermeyen bir tiyatro türüdür.
1945 yılında Alman yazar Bertolt Brecht tarafından kuralları belirlenen bu türün Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Haldun Taner’dir.
Haldun Taner tarafından kaleme alınan Keşanlı Ali Destanı ilk epik tiyatro örneğidir.
Geleneksel Türk Tiyatrosu
Geleneksel Türk tiyatrosunun kaynağını incelediğimizde bu türün ilk örneklerine İslamiyet öncesi Türk edebiyatında rastlamaktayız. Bu dönemde yuğ (cenaze töreni), sığır (sürek avı töreni), şölen (av sonrası dua töreni) gibi dini törenlerde şamanlar tarafından kopuz adı verilen çalgı aletiyle destan, sagu ve koşuklar söylenerek ve bedensel bazı hareketler yapılarak tiyatro türünün doğmasını sağlamışlardır.
Geleneksel Türk tiyatrosunda metinlerin hemen hemen hepsi tuluata (doğaçlamaya) dayanır. Herhangi bir metne bağlı kalınmadan oluşturulan bu tür usta-çırak ilişkisi ile uzun yıllar yaşamını devam ettirmiştir.
Geleneksel Türk tiyatrosu; Karagöz, Orta Oyunu, Meddah ve Köy Seyirlik Oyunları olmak üzere dörde ayrılır.
1. Karagöz (Gölge Oyunu)
Tasvir adı verilen ve deriden kesilmiş kuklaların ışıkla aydınlatılmış bir beyaz perdenin arkasında yansıtılarak sahneye konulan ve doğaçlamaya dayanan bu gösteriye Karagöz oyunu denir.
Karagöz: Bir halk adamıdır. Olduğu gibi görünen ve böyle de davranan eğitim almamış bir tiptir.
Hacivat: Medrese eğitimi almış, tahsilli bir tiptir. Herkesin huyuna göre davranabilen, işine geldiği gibi davranan bir tiptir.
ÖNEMLİ: Hayali zıll (gölge hayali) da denilen bu oyunu oynatanlara hayali, hayalci, karagözcü adı verilmiştir. Karagöz oyununun (gölge oyununun) kurucusu Şeyh Küşteri’dir.
ÖNEMLİ: Karagöz oyunundaki tüp karakterler tip özelliği gösterir.
Karagöz oyunu nasıl ortaya çıkmıştır?
Rivayete göre Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı olan Orhan Bey döneminde Bursa fethedildikten sonra buraya bir cami yaptırılır. Caminin inşaatında çalışan Karagöz ve Hacivat adında iki kişi bu cami yapımında çalışan işçilerdir.
Karagöz ile Hacivat’ın arasında geçen konuşmalar ve edilen sohbetlerden dolayı hem kendileri hem de diğer işçilerin çalışmaları engellenir. Bunun üzerine caminin mimarını çağıran Orhan Bey “Eğer bu iş zamanında bitmezse kelleni alırım.” dedikten sonra işi hızlandırmak isteyen mimar işçilerin çalışmasını engelleyen Hacivat ile Karagöz’ün idam edilmesini sağlar.
Karagöz ile Hacivat’ın idamından büyük üzüntü duyan Şeyh Küşteri adında bir derviş, bu ikilinin kuklalarını yaparak ve onların söylediği güldürü ögelerini kullanarak onları bir perde arkasından insanlara aktarmaya başlar. İşte, bu şekilde Karagöz oyunu ortaya çıkmıştır.
Karagöz oyununun (gölge oyununun) kurucusu Şeyh Küşteri’dir. Bundan dolayı da Karagöz perdesine “Küşteri Meydanı” da denir.
Karagöz Oyununun Bölümleri
1. Mukaddime (giriş): Önce bir fon müziği verilir. Perdede göstermelik bir dekor olarak adlandırılan tasvirler yansıtılır. Bu bölüm Hacivat’ın “Of… Hay Haak!” diyerek perdeye yansıtılmasıyla sona erer.
2. Muhavere (söyleşme): Diyalog bölümüdür. Hacivat ile Karagöz arasında genel olarak yanlış anlaşılmaya dayalı ve güldürme öğesinin ön planda tutulduğu ve tekerlemelerden oluşan bir bölümdür.
3. Fasıl (oyun): Hacivat ile Karagöz oyununun asıl bölümüdür. Bu ikili dışındaki diğer karakterler de bu bölümde sahneye çıkarlar. Oyun adını bu bölümden alır. Olaylar bu bölümde yaşanır ve sona erer.
4. Bitiş: “Her ne kadar sürç-i lisan ettiysek af ola” denilerek özür dilendikten sonra gelecek oyunun zamanı ve yeri bildirilir. Oyunda verilmek istenen mesaj (kıssadan hisse) bu bölümde aktarılır ve oyun sonlandırılır.
2. Orta Oyunu
Karagöz oyununa birçok açıdan benzer özellikler gösteren Orta Oyunu, etrafı seyircilerle çevrili bir meydanda yüksek bir yere çıkılarak oynanan ve güldürü ögesinin ön planda olduğu bir türdür.
Pişekâr: Yarı aydın insan tipidir. Hacivat karakterine karşılık gelir. Elinde tuttuğu şakşak denilen bir tahta ile oyunda yer alır.
Kavuklu: Karagöz ile aynı özellikleri taşıyan ve halkı temsil eden bir insandır.
Orta Oyununun Özellikleri
1. Anonim özellikler gösterir. Herhangi bir yazılı metne dayanmaz.
2. Müzik unsurunun önemli bir yer tuttuğu bu türde dekor yok denecek kadar azdır.
3. Karşılıklı konuşma ve şive taklitlerine dayanmakla birlikte oyun yanlış anlaşılmalar üzerine kurulmuştur.
4. Pişekâr ve Kavuklu olmak üzere iki ana kahramanı vardır.
5. Orta oyununda yöresel özellik ve kıyafetleriyle yer alan farklı ulustan insanlar bulunmaktadır.
6. Orta Oyununun mukaddime (giriş), muhavere (söyleşme), fasıl (asıl konu) ve bitiş bölümlerinden oluşur.
7. Oyunun oynandığı alana “palanga”, ev olarak kullanılan dekora “yeni dünya”, iş yeri olarak kullanılan dekora da “dükkân” denir.
Orta Oyununun Bölümleri
Mukaddime (giriş): Zurnacı önce Pişekâr havası sonra da Kavuklu havacı çalar, ardında da oyunun adını söyleyerek oyuna başlanır.
Muhavere (söyleşme): Adına “arzbar” denilen bir gülmece unsurunun oluşturulduğu bu bölüm tamamen yanlış anlaşılmalar üzerine kurgulanmıştır. Tekerlemelerin de yer aldığı bu bölümde Kavuklu bir rüyasını Pişekâr’a anlatır.
Fasıl (asıl konu): Asıl konunun işlendiği ve tüm karakterlerin rol aldıkları bölümdür.
Bitiş: Pişekâr tarafından dile getirilen “sürç-i lisan” özrü ile oyun sonlandırılır ve sonraki oyunun yeri ve zamanı belirtilir.
Karagöz ile Orta Oyununun Ortak Özellikleri
3. Meddah:
4. Köy Seyirlik Oyunları
Yöresel yaşamdan konuların ele alındığı ve toplumlar tarafından yaşanmışlıkların toplamı olarak genellikle düğün, sünnet ve bayramlarla birlikte uzun kış gecelerinde köylüler tarafından oynanan oyunlardır. Bazı kalıplaşmış sözler dışında doğaçlama oynanan bu oyunlar yöreden yöreye farklılık gösterir.
Olay çevresinde oluşan metinlerden biri olan tiyatro, yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları okuyucuya anlatmak yerine sahnede canlandırarak seyirciye aktaran bir edebi türdür.
İnsan hayatının çeşitli yönlerinin sahnede canlandırılması amacıyla yazılan eserlere tiyatro denir. Daha geniş bir şekilde bakacak olursak oyun için yazılan metne, oyunun oynandığı binaya ve sahnelenen oyuna da tiyatro diyebilmekteyiz. Aslında ilk zamanlarda edebi esere ve oyunların sahnelendiği mekana bu ad verilirken zamanla oyunun kendisine de tiyatro denilmeye başlanmıştır. Bu nedenle tiyatroyu hem bir edebi tür hem de bir sanat dalı olarak değerlendirebiliriz.
Tiyatro, bir edebi tür olmanın dışında sahne sanatı olarak oldukça binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Eski Yunan’da bağ bozumu törenlerinden doğan tiyatro sanatı, gelişimini devam ettirerek günümüze kadar gelmiştir.
Sahne sanatı olarak da adlandırılan türün diğer sanat dallarından ayrılan önemli özellikleri bulunmaktadır. Tiyatro sadece okunmak için değil oynanmak için de yazılmaktadır. Ancak oynanmaktan ziyade sadece okunmak için yazılan eserler de bulunmaktadır. Oynanmak için yazılan metinler ayrıca “oyun” ve “piyes” olarak da adlandırılabilmektedir.
→ Tiyatro, göstermeye bağlı edebi metinlerdir yani yaşanması muhtemel bir olay sahnede canlandırılır.
→ Piyes adıyla da bilinir.
→ Sahnede gösterilen oyun hem göze hem de kulağa hitap ettiği için etkileyicilik gücü yüksektir.
→ Her tiyatro eserinde bir olay ve olay örgüsü bulunmaktadır ve olay örgüsüne dramatik örgü denilir.
→ Dramatik örgü, zaman, mekan, çatışma ve kişiler yapı unsurlarını oluşturur.
→ Konusuna göre trajedi, dram ve komedi olarak üçe ayrılır.
→ Tiyatroda günlük konuşma dili kullanılır.
→ Gerçeğe oldukça yakındır.
Tiyatroları konularına göre başlangıçtan günümüze kadar genel olarak üç başlıkta inceleyebiliriz.
1. Tragedya (Trajedi)
Konusunu tarihten ve efsanelerden alan, ağırlıklı olarak acıklı olayları konu edinen tiyatrolara “Tragedya” denilmektedir. Trajedilerde kişiler Yunan mitolojisindeki Tanrı ve Tanrıçaların yanı sıra kral, kraliçe, prens ve prenses gibi soylulardan oluşmaktadır. Bu türde soylu kişilere yönelik olduğundan kaba sözlere, kavgaya, kanlı görüntülere yer verilmez. Aynı zamanda “Üç birlik kuralı” da keskin bir şekilde uygulanmaktadır. Ayrıca bakınız ⇒ Trajedi
2. Komedya (Komedi)
Yunanistan’da doğan bir oyun türüdür. Kişi ve olayların sadece gülünç yönlerini ele alıp sahnede canlandıran tiyatro türüne “Komedya” denilmektedir. Konularını ise halkın günlük yaşamından almıştır. Yine aynı şekilde kişiler de halkın içinden seçilmektedir. Komedyada kaba sözlere, çirkin görüntülere ve argo sözlere yer verilir. “Üç birlik kuralı” da uygulanmaktadır. Ayrıca bakınız ⇒ Komedi
3. Dram
Hayatın hem acıklı hem de gülünç yönlerini sahnede göstermeyi amaçlayan modern tiyatronun da başlangıcı olarak kabul gören bir diğer oyun türü de “Dram”dır. Aslında dram türü, trajediye tepki olarak doğmuştur. Dramdaki en büyük yenilik ise “Üç birlik kuralı”nın uygulanmaması olarak gösterilebilir. Günlük yaşamdaki herhangi bir konu ve günlük hayatta karşılaşılabilecek herhangi biri dramda kişi olarak seçilebilmektedir. Ayrıca bakınız ⇒ Dram
Aktör: Sahnede karakteri canlandıran erkek oyuncu.
Aktris: Sahnede karakteri canlandıran kadın oyuncu.
Dekor: Eserde tasvir edilenlere yönelik olarak sahneyi oluşturan nesneler.
Diyalog: Oyunda en az iki kişinin karşılıklı konuşması.
Dublör: Oyundaki yedek oyuncu.
Fasıl: Oyun esnasındaki perde ya da bölümler.
Jest: Oyuncuların sahnede yaptıkları her türlü el, kol, ayak ve beden hareketleri.
Koro: Oyunlarda kadın ve erkeklerden oluşan ve şarkı söyleyen topluluk.
Kostüm: Sahnede oyuncuların rollerine uygun olarak giydikleri kıyafet.
Kulis: Sahnenin arkasında yer alan ve seyircinin göremediği oda.
Pandomim: Sadece jest ve mimiklerle yapılan sözsüz oyun.
Perde: Oyunu oluşturan bölümler.
Sahne: Oyuncuların rol için çıktıkları ve oyunun oynandığı bölüm.
Suflör: Oyun sırasında arkadan konuşmaları fısıldayan kişi.
Tuluat: Metne dayanmayan, doğaçlama oyun.
Bir olaya dayalı olarak oluşturulan tüm edebi türlerde olduğu gibi bu oyun türünde de “Konu, kişi, zaman ve mekan” gibi ögeler bulunmaktadır.
Olay (Dramatik Örgü): Sahnelenen oyundaki olaylar, tiyatronun konusunu oluşturmaktadır. Oyun içindeki olay örgüsü aynı zamanda “Dramatik örgü” olarak da adlandırılır. Olaylar daha önce yazılabileceği gibi sahnede doğaçlama olarak da gelişebilmektedir. Eserdeki konu tarihten ya da günlük hayattaki herhangi bir olaydan oluşabilmektedir.
Kişi: Eserde özellikleri ve konuşmaları belirtilmiş olan karakterler kişileri oluşturmaktadır. Eserde yer alan kişiler sahnede oyuncular tarafından canlandırılmaktadır. Oyuncuların yetenekleri ve roldeki başarıları eserdeki kişilerin tüm özelliklerinin tam olarak sahneye yansıtılmasında belirleyici bir rol oynamaktadır.
Mekan (Sahne): Anlatmaya bağlı edebi metinlerde olayların gerçekleştiği yerler betimlemeler yapılarak okuyucunun zihninde canlandırılır. Tiyatrolarda ise mekan dekorlarla sahnede izleyiciye gösterilir. Piyeste geçen olayların gerçekleştiği yerleri canlandırmada kullanılan malzemeler genel olarak “Dekor” olarak adlandırılır. Geçen olaylara uygun olarak sahne düzenlenir.
Çatışma: Oyun içinde olay örgüsünü geliştiren, kişiler arasındaki mücadeleler, anlaşmazlıklar ve zıtlıklar çatışmayı oluşturur. Çatışmada farklı olguların birbiriyle mücadelesi bulunmaktadır. Çatışma, oyun içinde heyecanı ve izleyici dikkatinin çekilmesini sağlayan önemli bir unsurdur Birçok etken oyundaki kişiler arasında belirgin farkların oluşmasını sağlayabilir.
Zaman: Olayların gerçekleştiği zaman sahnede dekorlarla tasvir edilir. Günümüz tiyatrosunda zaman geniş bir zamanı kapsayabilmektedir. Ancak modern tiyatro öncesinde olayların 24 saat zaman dilimi içinde gerçekleştiği üç birlik kuralı uzun bir süre bu oyunlarda uygulanmıştır.
Tiyatronun bir sanat olarak doğuşu, Eski Yunan’da şarap tanrısı olan Dionysos adına düzenlenen bağbozumu dini törenlerine dayanmaktadır. Bu törenlerde din adamları koro halinde şarkılar söyleyerek Dionysos’a olan sevgilerini dile getirir ve halka bazı ahlaki öğütler verirlerdi. Koronun ilahi şarkılar söylemesi zamanla birer temsile dönmüş, sahneye çıkan din adamlarının olayları canlandırmasıyla tiyatro başlamış olur.
Eski Yunan’da ortaya çıkan ilk tiyatro türü trajedi olmuştur ve bu oyunlarda hayatın sadece acıklı yönleri ele alınmıştır. Daha sonra komedi türü ortaya çıkmıştır ki bu oyunlarda da hayatın sadece gülünç yönleri işlenmiştir. 17.yüzyıla kadar trajedi ve komedinin hakimiyeti devam etse de bu yüzyıldan itibaren bu türlerin sarsılmaz kuralları yıkılmıştır. Özellikle 16.yüzyılda William Shakespeare’ın tiyatro eserleri bu sanata yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
19.yüzyıla gelindiğinde Fransa’da ortaya çıkan dram türünde hayatın hem acıklı hem de gülünç yönleri bir arada ele alınmaya başlanmıştır. Bu yüzyılda Victor Hugo, dramın bir tür haline gelmesini sağlayarak bu tiyatronun kurallarını ortaya koymuştur.
Türk Edebiyatı’nın modern tiyatro ile tanışması ancak 19.yüzyılın ikinci yarısında mümkün olmuştur. Bu yüzyıla kadar edebiyatımızda sadece geleneksel gösteriler olarak adlandırılan Karagöz, orta oyunu ve meddah sanatları söz konusuydu. Ancak Tanzimat Dönemi ile birlikte Batı edebiyatlarını yakından takip eden sanatçılarımızın çevirileri ve uyarlamaları ile modern anlamda ilk tiyatro çalışmaları başlar.
Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. Sahnelen ilk tiyatro eseri ise Namık Kemal’inVatan Yahut Silistre‘sidir. Cumhuriyet Dönemi ile birlikte Türk edebiyatında bu türde güçlü bir değişim görülmüştür.
Her ne kadar bu türün modern örnekleri 19. yüzyılda ülkemizde görülse de çok eski bir geçmişi olan “Geleneksel Türk Tiyatrosu“nun önemi edebiyatımız için oldukça fazladır. Geleneksel Türk oyunlarını dört başlıkta inceleyebiliriz.
Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Tiyatro PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
⇒ Slayt – PDF
⇒ Tiyatro Türleri Slayt
⇒ Edebiyat Notları
⇒ 11.Sınıf Edebiyat Konuları
Admin