Adet belirtileri ile hamilelik belirtileri arasındaki farklar nelerdir sorusu birçok kadının araştırdığı konular arasında yerini alıyor. Regl döneminden hemen önce yaşanan PMS süreci ile gebelik belirtileri arasında ciddi benzerlikler bulunmaktadır. Birbirinden ayırmakta zorlanılan bu iki dönem ile ilgili tüm detayları sizler için haberimizin içerisinde bu başlık altında derledik. Peki, Adet belirtileri ile hamilelik belirtileri arasındaki farklar nelerdir? İşte konuyla ile ilgili bilinmesi gereken her şey…
Her kadın aynı adet öncesi semptomları yaşamamaktadır. Adet dönemi yaklaşınca neler olur? sorusu kadınların gün içerisinde araştırdığı konular arasında yerini alsa da en yaygın belirtiler şunları içerir:
Klasik hamilelik belirtileri ve semptomları şunlardır;
Hamileliğin en yaygın erken belirtileri ve semptomları şunları içerebilir:
Kaçırılan dönem. Çocuk doğurma yıllarındaysanız ve beklenen bir adet döngüsü başlamadan bir hafta veya daha uzun bir süre geçtiyse, hamile olabilirsiniz. Bununla birlikte, düzensiz bir adet döngünüz varsa bu belirti yanıltıcı olabilir.
İhale, şişmiş göğüsler. Hamileliğin erken döneminde hormonal değişiklikler göğüslerinizi hassas ve ağrılı hale getirebilir. Vücudunuz hormonal değişikliklere uyum sağladığı için rahatsızlık muhtemelen birkaç hafta sonra azalacaktır.
Kusma olan veya olmayan bulantı. Gündüz veya gecenin herhangi bir saatinde vurabilecek sabah bulantıları, genellikle hamile kalmanızdan bir ay sonra başlar. Bununla birlikte, bazı kadınlar daha önce bulantı hisseder ve bazıları bunu asla yaşamaz. Hamilelik sırasında bulantı nedeni net olmasa da, hamilelik hormonları muhtemelen rol oynar.
Artan idrara çıkma. Kendinizi normalden daha sık idrar yaparken bulabilirsiniz. Vücudunuzdaki kan miktarı hamilelik sırasında artar ve böbreklerin mesanenizde kalan ekstra sıvıyı işlemesine neden olur.
Yorgunluk. Yorgunluk hamileliğin erken belirtileri arasında da üst sıralarda yer alır. Erken hamilelik sırasında, progesteron hormonu seviyeleri yükselir - bu sizi uykulu hissettirebilir.
Hamilelik ile adet belirtileri nasıl ayırt edilir sorusu binlerce kadının araştırdığı konular arasında yerini alıyor. İşte iki durum arasındaki farklar ve benzerlikler…
Huzursuz, endişeli veya üzgün hissetmek veya depresyon hali, hem hamileliğin başında hem de kadınların adet dönemlerinde kendini gösteren belirtilerdendir. Bu PMS semptomları genellikle adet başladığında kaybolur. Bununla birlikte, ruh hali değişiklikleri devam ederse ve bir kişi dönemlerini kaçırırsa, bu hamileliği önerebilir.
Kalıcı üzüntü duyguları depresyona işaret edebilir. Düşük ruh halleri 2 hafta veya daha fazla sürerse bir doktora görünün. Dünya genelinde hamile kadınların yaklaşık yüzde 10'u zihinsel sağlık sorunu yaşamaktadır, depresyon en yaygın olanıdır.
Hormonal değişiklikler kadınlarda kabızlığın yaygın bir nedenidir. Dalgalanmalar bağırsak hareketlerini yavaşlatabilir.
Araştırmalar, kabızlığın hamilelik sırasında kadınların yüzde 38'ini etkilediğini, ancak dönemlerinden hemen önce birçok kadını etkilediğini göstermektedir.
Hamile kadınların ilk iki trimesterde kabızlık olma olasılığı yüksekken, PMS ile ilişkili bağırsak problemleri olan kadınlar genellikle dönemleri başladıktan sonra rahatlama yaşarlar.
Meme ağrısı ve hassasiyet: Meme değişiklikleri hem PMS'nin hem de erken gebeliğin yaygın bir belirtisidir. Değişiklikler şunları içerebilir:
Bu semptomların şiddeti kişiden kişiye değişir.
Bununla birlikte, PMS'li kişilerde, memeyle ilgili semptomlar genellikle adet döneminden hemen önce önemlidir ve genellikle dönem boyunca veya bittikten hemen sonra iyileşirler.
Erken hamilelikte, göğüsler özellikle dokunma hissi verebilir ve sıklıkla ağırlaşırlar. Nipelin etrafındaki alan batabilir veya ağrılı hissedebilir. Bazı kadınlar ayrıca göğüs yüzeyinin yakınında daha belirgin mavi damarlar geliştirir.
Hamilelik sırasında meme semptomları, gebe kaldıktan 1 veya 2 hafta sonra başlar ve doğumuna kadar devam edebilir.
Progesteron hormonu bir süre önce yorgunluğa ve yorgunluğa katkıda bulunur. Yorgunluk genellikle periyot başladığında kaybolur.
Ağır dönemleri olan kadınlar için aşırı yorgunluk dönem boyunca sürebilir. Ayrıca demir eksikliği anemisinin bir işareti olabilir.
Yorgunluk aynı zamanda erken gebeliğin yaygın bir belirtisidir. Genellikle ilk üç aylık dönemde devam eder ve bazı kadınlar tam 9 ay boyunca yorgun hisseder. Uyku güçlüğü ve sık gece idrara çıkması gebelik yorgunluğunu daha da kötüleştirebilir.
Erken gebelikte hafif lekelenme veya kanama olabilir. Buna implantasyon kanaması denir ve genellikle döllenmeden 10-14 gün sonra ortaya çıkar. Birçok kadın implantasyon kanaması yaşamaz. Diğerleri bunu fark etmeyebilir. Menstrüasyondan çok daha hafiftir. PMS tipik olarak lekelenmeye neden olmaz, ancak ilk gün bir süre çok hafif olabilir. Genellikle adet kanaması 4 veya 5 gün sürer ve implantasyon lekelenmesinden daha önemli kan kaybına neden olur.
Kramp hem PMS'de hem de erken gebelikte yaygındır. Erken hamilelik krampları adet kramplarına benzer, ancak midede daha aşağı oluşabilir.
Embriyo implantları ve uterus uzadıkça bu kramplar hamilelik sırasında haftalarca veya aylarca sürebilir.
Baş ağrısı ve sırt ağrısı
Hormonal değişiklikler erken gebelikte ve adet döneminden önce hem baş ağrılarına hem de sırt ağrısına neden olabilir.
Hamilelik testi sonucunda tek ve çift çizgi ne anlama geliyor? Evde gebelik testi nasıl yapılır? Gebelik hesaplama: Kaç haftalık hamile olduğunu hesapla!Hamileliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan bazı hamilelik belirtileri, adet gecikmesinden hemen sonra veya 1-2 hafta sonra ortaya çıkabilir. Yüzde yüz hamilelik belirtileri olabileceği gibi bazen tuhaf hamilelik belirtileri de olabilir. Kadınların yaklaşık yüzde 60’ında, 6 haftalık olduklarında erken hamilelik belirtileri ortaya çıkar. Yüzde 90’ı ise 8 haftalık olduklarında belirtileri hissetmeye başlar. Adet döngüsünü takip etmiyorsanız veya adet dönemleriniz değişken ise, adet gecikmesi olup olmadığını bilemeyebilirsiniz. Ancak, hamileliğin erken dönem belirtilerinden bazılarını hissetmeye başlarsanız gebelik testi yaptırmanız uygun olacaktır.
Hamilelik her anne adayı için oldukça kutsal bir görevdir. Birçok anne adayı hamile kalmak ister ve bunun için ilk başta doktora gidip muayene olur. Hamilelik için birçok kontrol ve test noktası bulunur. Bu gibi durumlardan sonra bir problemi olmayan her kadın hamile kalabilir. Hamile kaldığınız zaman mutlaka dikkatli olmalı ve doktorunuzun söylediği her şeye uymak gerekir. 9 ay boyunca bir sorun yaşamamak için anne adaylarının bu konuda dikkatli olması oldukça önemlidir. Genellikle hamilelik belirtileri bazı anne adaylarında oldukça yoğun bir şekilde geçerken bazı anne adayları ise daha hafif atlatır. Bu gibi durumlar da doktor sizlere daha net bir bilgi verir. Bu nedenle hamilelik belirtileri oldukça normal olarak karşılanır. Hamilelik belirtisi yaşayan her anne adayı kendine dikkat ederek bu süreci daha az hasarlı bir şekilde atlatabilir. Genellikle bu gibi belirtiler sosyal yaşamı da olumsuz etkiler. Bu konuda mutlaka sağlıklı beslenmek önemlidir.
Gebelik öncesi sağlık kontrolünden geçilmesi hem gebelikte oluşabilecek risk faktörlerinin belirlenmesini hem de bazı sağlık sorunlarının gebe kalmadan önce tedavi edilmesini sağlar. Gebeliğin planlanması ve öncesinde bu kontrollerin yapılması anne adayının kendisi ve bebeği için daha sağlıklı ve iyi seçimler yapması, bilinçli bir şekilde anneliğe hazırlanması için gereklidir.
Gebelik planladığında yapılacak doktor kontrolünde hamilelikte oluşabilecek problemlerle ilgili riskler araştırılır. Daha önceki gebelikler ve bunların nasıl sonuçlandığı, geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, sürekli kullandığı ilaçlar, sigara-alkol alışkanlığının sorgulanması, ailesel hastalıklar, allerjiler, meslek hastalıkları, çevresel toksin maruziyeti (kurşun, civa, x-ışını maruziyeti vb.) pek çok şey araştırılarak gebelikte oluşabilecek sorunlar engellenmeye çalışılır. Gebelik öncesi her iki eşinde genetik danışmanlık alması özellikle bazı genetik geçişli hastalıkların bulunduğu ailelerde ve akraba evliliklerinde son derece önemlidir.
Doktor kontrolünde muayene ve bazı kan-idrar testleri yapılır. Tüm bu detaylı incelemelerin sonucunda sağlıklı bir gebelik ve bebek için yapılması gerekenler belirlenir. Yapılan test sonuçlarına göre herhangi bir problem tespit edilirse, bu problem gebelik öncesi olabildiğince düzeltilir.
Genel sağlık durumu, kilo kontrolü ve sağlıklı beslenme ile ilgili tavsiyelerde bulunulur. Kilosu normalden fazla olan kadınlara bir miktar kilo vermesi, kilosu düşük olan kadınlara ise kilo alması önerilir. Ayrıca sağlıklı gıdalardan oluşan iyi bir beslenmeyle ilgili önerilerde bulunulur. İyi beslenme bebeğin sağlıklı gelişimi ve büyümesi için gereklidir. Vejeteryan anne adaylarına da hayvansal gıda kaynaklarına alternatif bitkisel besinler önerilir ve takviye ilaçlar başlanır. Sigara-alkol vb kötü alışkanlıklardan ve bebeğe zararı olabilecek ilaçlardan kaçınılır.
Gebelik esnasında bulaştığında, bebeğin gelişimini bozan ve sakatlığa neden olabilecek bazı enfeksiyonlar vardır. Bunlar bazı kan testleri yapılarak araştırılır. Bu hastalıklara karşı bağışıklığı olmayan kadınlara gebelik öncesi aşı uygulanır. Geç ve güç gebe kalan hastalara gebeliği kolaylaştıracak ve yumurtlama zamanını belirleyecek önerilerde bulunulur. Tüm hastalara gebelik öncesi folik asit takviyesi yapılır. Folik asit nöral tüp defekti dediğimiz sinir sistemi ve omurgayla ilgili anormalliklerin engellenmesinde önemli rol oynar. Böylece bu problemlerin oluşma ihtimali azaltılmış olur.
Gebelik oluşması döllenmeyle başlar. Döllenme kadının olgun yumurtasıyla erkeğin sperminin birleşmesidir ve tüplerde gerçekleşir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Zigot yaklaşık 3-5 gün süren tüplerden rahim içine doğru bir yolculuk yapar. Bu zaman zarfında tüplerde bulunan bazı hücreler döllenmiş yumurtayı iterek bu harekete yardımcı olurlar, bazı salgı hücreleri özel maddeler salgılayarak beslenmesine destek olurlar. Bu zaman zarfında rahim gebelik için hazırlanır. Endometrium adını verdiğimiz iç tabaka hormonal etki ile kalınlaşır ve bebeğin tutunup yerleşebileceği uygun bir yer haline gelir. Zigot rahme ulaştığında rahim içinde biraz gezindikten sonra yerleşmek için en uygun bölgeyi bulur. Burası genelde rahmin üst arka kısmıdır ve buraya tutunur. Daha sonra da bir tohum gibi rahim duvarına gömülür. Bu tutunma ve rahim içine yerleşerek gömülme olayına “implantasyon” denir. Zigot rahime tutunduktan bir süre sonra salgıladığı bazı hormonlar anne kanına geçer ve kanda ölçülmeye başlar. Böylece gebelik testi (beta-hCG) yapılarak artık yüzde yüz hamilelik durumu anlaşılabilir.
Bazen zigot bu gezinti esnasında rahime ulaşamaz. Tüplerde kalır ve oraya tutunur. Böyle durumlarda dış gebelik oluşur. Genelde sigara içen, tüplerinde hasar olan, daha önce iltihap geçirenlerde, bazı doğum kontrol yöntemlerini kullananlarda bunlar olabilir. Bazen de zigot rahim içinde uygun olmayan bir bölgeye yapışır. Mesela rahimin alt kısmına rahim ağzına yakın bölgeye yapışır. Bu durumda ise bebeğin eşi önde olur ve hasta normal doğum yapamaz.
Hamilelik belirtileri genellikle birçok kişi de değişkenlik gösterir. Anne adaylarının bazılarında oldukça fazla belirtiler yer alırken bazılarında ise herhangi bir belirtiye rastlanmaz. Bu durum tamamen kişiden kişiye göre değişir. Düzenli bir adet takvimi varsa eğer hamilelik zamanını buradan da kontrol etmeniz mümkün. Bazı anne adayları regl dönemi gecikince direkt olarak adet takvimini kontrol eder. Genellikle adet döngüsü bu gibi durumlar da yanılmaz. Ancak çok fazla bir gecikme var ise genellikle idrar veya kan gebelik testi yaptırmak gerekir. Test yaptırdığınız zaman genellikle hemen belli olur. Bu nedenle hamilelik belirtileri de kısa süre sonra başlamış olacaktır.
Hamilelik süreci zor bir süreç olduğu için anne adayları bu alanda oldukça zorluk yaşarlar. Özellikle annelerin belirtilerini ağır bir şekilde yaşaması da bu durumu olumsuz anlamda etkiler. Hamilelik belirtileri genellikle ilk hafta kendini göstermeye başlar. Ancak her belirti direkt olarak hamile olduğunuzu göstermez. Hamilelik belirtileri genellikle ilk hafta kendini gösterir. Bu süreçte anneler ufak ufak belirtiler görünür. Özellikle adet döneminin gecikmesi nedeniyle anne adayları hamile olduğunu düşünür. Adet döneminiz eğer geciktiyse kan testi yaptırıp daha net bir bilgi almanız da mümkün.
Hamile olduğunuzu anladığınız an genellikle belirtiler çok daha fazla görülmeye başlanır. Birçok anne adayı hamilelik dönemini hafif atlatabilir. Ancak genellikle herkes de aynı belirtiler ortaya çıkar. Anne adayların belirtiler daha ilk haftadan görülmeye başlanır. Bu nedenle belirtiler meydana geldiği zaman bu konuda annelerin dikkat etmesi önemlidir.
Bu gibi belirtilerin meydana gelmesi genellikle normal olarak karşılanır. Belirtiler çok sık yaşandığı zaman anne adayları bu durumdan biraz daha fazla etkilenebilir. Ancak bu gibi durumlar da herhangi bir şey yapılamadığı için bir süre anne adayları bu belirtileri yaşamak zorunda kalır.
Gebeliğin başlangıcından itibaren kadınların çoğunda halsizlik ve yorgunluk olur. Bunun nedeni anne vücudunun bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha fazla çalışmasıdır. Bu durumda yapılması gereken sadece dinlenmektir. İhtiyacınız olduğu kadar dinlenin. Gün içerisinde ara ara şekerleme yapın. Ayaklarınızı yukarı kaldırarak dinlenin. Gün içinde şekerleme yapamazsanız, hemen iş sonrası veya akşam yemeği öncesinde yapabilirsiniz. Eşiniz veya çocuklarınız size ellerinden geldiğince yardımcı olsunlar. Sağlıklı ve dengeli beslenin. Gebeliğin başlangıcında doğal olan bu yorgunluk, yeterli beslenmezseniz şiddetlenebilir. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkları bırakın. Daha enerjik hissetmek için egzersiz yapın. Hergün 30 dakika yürümek gibi orta düzeyde bir egzersiz bile size kendinizi daha iyi hissettirecektir. Yatmadan birkaç saat önce su içmeyi bırakın, böylece gece tuvalete çıkmak için sık sık kalkmanız gerekmez, uykunuzu bölmek zorunda kalmazsınız.
Baş ağrısını engellemek için aç ve uykusuz kalmamaya özen gösterin. Aşırı kalabalık ve gürültülü, havasız yerlerden uzak durun. Yaşamınızdaki stresi azaltın. İyi yemek yiyin, meyveyi bol bol tüketin. Yeterli dinlenme ve egzersiz de çok önemlidir.
Baş ağrısının pek çok nedeni olabilir. Bazen görme kusurları, sinüs ve diş enfeksiyonları, kulakla ilgili sorunlar, aşırı stres, migren, nadiren de beyinle ilgili önemli hastalıklar baş ağrısının nedeni olabilir. Bu nedenle baş ağrısı için ağrı kesici kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Gerilim tipi baş ağrısı en sık görülen tiplerdendir. Boynun arkasına masaj yapma, sıcak veya soğuk uygulama ağrıyı geçirebilir. Gevşeme egzersizleri yapılarak sakinleşip, baş ağrısı azaltılabilir. Bu egzersizleri gözünüzü kapatıp sevdiğiniz güzel bir yeri, o anda olmak istediğiniz bir yeri düşünerek yapabilirsiniz.
Görme kusurlarından şüpheleniyorsanız göz doktoruna, kulakla ilgili sorunlar için kulak-burun-boğaz doktoruna görünmelisiniz. Baş ağrısı alın, yüz bölgesinde ise sinüslerle ilgili olabilir. Geniz akıntısı, gribal bulgular varsa mutlaka doktora muayene olarak gerekirse ilaç başlanmalıdır. Bu durumda yüzün ön tarafına burun etrafına sıcak buhar, kompres uygulaması işe yarayabilir. Şiddetli, geçmeyen, giderek şiddetlenen ağrıların nedeni önemli bir sorun olabilir. Böyle durumlarda gerekirse beyin MRI çekilmesi, nöroloji ve beyin cerrahisine muayene gerekebilir.
Hamileliğiniz ilerledikçe sık idrara çıkma devam edecek veya yoğunlaşacaktır. Kan hacminiz hamilelik sırasında önemli ölçüde artar ve bu da ekstra sıvının böbreklere yönlenmesine ve mesanenizin sık sık dolmasına neden olur. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde büyüyen bebeğiniz mesaneye daha fazla baskı uyguladığı için sorun daha da artmaktadır.
Gebeliğin ilk üç ayında büyüyen rahmin idrar torbası üzerine bası yapması ve gebelikte böbreklere giden kan akımının artması nedeniyle sık idrara çıkma görülür. Üçüncü aydan sonra rahim karın boşluğuna doğru büyümeye başlar ve mesane üstündeki basınç azalır. Böylece sık idrara çıkma şikayeti de azalır. Doğum zamanına yakın bebeğin başını pelvise yani çatıya yerleştirmesiyle tekrar mesane üstünde bası oluşur. Yeniden sık idrara çıkma durumu ortaya çıkar. Ayrıca hapşırırken, öksürürken ve gülerken de idrar kaçırma olabilir. Bunlar doğumdan sonra 3-6 ay içinde düzelir.
Geceleri sık idrara çıkma uyku kalitesini bozabilir. Bu nedenle yatmadan birkaç saat önce su ve sıvı gıda alınmasının kesilmesi gerekir. Böylece gece boyunca daha az tuvalet için kalkılır. Bunun dışında gebelik süresince sıvı alımını kesmemek gerekir. Gün içerisinde 10-15 bardak su-sıvı tüketilmelidir. İhtiyaç hissedildiğinde idrar boşaltılmalıdır. İdrarınızı uzun süre tutmak, idrar torbasının tam olarak boşalmamasına ve idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilir. İdrarı çömelme pozisyonunda veya öne doğru eğilerek yapmak, daha kolay idrar yapmanızı ve idrar torbanızın tam olarak boşalmasını sağlar.
Genellikle gebelik belirtileri arasında en sık rastlanan hassas göğüsler ve zamanla meydana gelen karıncalanmalardır. Bazı kadınlar da adet olmadan önce meydana gelen göğüs hassasiyeti hamilelik döneminde de oldukça sık rastlanılır. Ancak hamilelik döneminde bu ağrılar biraz daha fazladır. Karıncalanmanın meydana gelmesi de genellikle çok sık görülen bir durumdur. İlk hafta bu durum artarken bazı anne adaylarında ise hamilelik döneminin ortasında da ortaya çıkar. Hamilelik döneminin 6.ncı haftasından sonra göğüsler de hassasiyet daha fazla ortaya çıkar. Bazı anne adayları mavi damarların çıktığını da görebilir. Ancak doğum sonrasında bu durum zamanla ortadan kalkar.
Gebeliğin başında bebek rahme tutunurken hafif lekelenme olabilir. Bu genelde birkaç gün sürer, sonra geçer. Beraberinde hafif kasık ağrısı da olabilir. Ancak bunun dışındaki kanama önemli bir problemin varlığını gösterebilir. Bu nedenle kanama olduğunda mutlaka doktorunuza başvurmalısınız. İlk üç ayda görülen vajinal kanama, düşük tehdidiyle ilgili olabilir. Kanamanın şiddeti, süresi ve devamlı olup olmadığı önemlidir. Kanama fazlaysa, beraberinde ağrı varsa, kesilmiyorsa tedavi edilmesi gerekebilir.
Özellikle mide bulantısı olduğu için anne adayları bu süreçte çok fazla yemek yemez. Bulantı ve kusma durumu meydana geldiği zaman genellikle kilo verme oranı da artar. Bu dönem de iştah kapanma çok sık görülen bir problemdir. Bu nedenle bulantı ve kusma durumları oldukça sık rastlanan bir durum olduğu için hamilelik döneminde endişe etmenize gerek kalmaz. Bazı anne adayları hamilelik dönemini oldukça yoğun bir şekilde geçirir.
Meydana gelen belirtiler anneleri çok fazla etkileyebiliyor. Bu durumlar da annelerin dikkatli bir şekilde süreci atlatması önemlidir. Bulantı olması durumunda herhangi bir bitki çayı içmemek gerekir. Genellikle gebelik döneminde bu gibi çaylardan uzak durmak çocuk sağlığı açısından önemlidir. Bulantı bir süre sonra kendiliğinden geçeceği için daha doğal yollarla beslenmek doğrudur.
Gebelikte bulantı tüm gebelerin yaklaşık % 70-90’ında görülür. Bulantı genelde sabahları olmakla beraber çoğu hastada günün herhangi bir vaktinde olabilir. Bulantının nedeni plasentadan salgılanan bazı hormonlar ve vücutta gebeliğe bağlı oluşan bazı değişikliklerdir. Bulantı ve kusma ayrıca, duygusal stres ve yorgunlukla ilgili de olabilir. İlk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde bulantı daha fazla olabilir. Genelde 4-7 haftalıkken başlar ve 14-20 haftalarda azalır. Fakat bazı kadınlarda bulantı ve kusma tüm gebelik süresince devam edebilir.
Hafif bulantı ve kusmalar gebeliğin gidişatını olumsuz etkilemez. Böyle durumlarda az az, sık sık beslenmek hem vücudun beslenme ihtiyacını karşılar, hem de bulantıyı azaltır. Yemekler sırasında az sıvı almak da bulantıyı azaltmaya yardımcı olur. Bunları yapmanın amacı mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır. Çünkü her iki durum da bulantıyı daha kötü yapabilir. Sabah ilk uyandığınız zaman yataktan çıkmadan önce hafif bir kahvaltı, açık bir ıhlamur çayı, ufak bir tost yemenizin faydası olacaktır. Yatağın başında ve yanınızda sürekli kuru, tuzlu, soğuk gıdalar, kraker türü şeyler, galeta, tuzlu çubuk, çerez, leblebi gibi şeyler bulundurun ve bunları ara ara atıştırın.
Evde kokulu ve/veya kokusundan hoşlanmayacağınız gıdaları (balık, et vb) pişirmeyin. Birçok kadın, gebelikleri sırasında bazı koku ve yiyecekleri hoş bulmazlar. Mümkün olduğunca bu tür yiyecek ve kokulardan kaçının. Bunlardan yemek isterseniz bir yakınınızın evinde veya dışarda lokantada yiyebiliriniz.
Bulantılar daha şiddetli ise, beslenmeyi bozuyor ve aşırı kilo kaybına neden oluyorsa o zaman bazı ilaçların kullanılması gerekir. ilacın gerekli olup olmadığına test sonuçlarınıza, sizin şikayetlerinize ve kilo kaybınıza göre doktorunuz karar verecektir. Bu nedenle doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.
Mide yanmasını engellemek için az az, sık sık beslenilmesi gerekir. Mide aşırı doldurulmamalıdır. Yağlı ve baharatlı gıdalardan ve özellikle kızartma türü yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan tüketilmemelidir. Yatmadan bir kaç saat öncesinde yemek kesilmeli, sırtüstü yatılmamalıdır. Yatarken yüksek yatıkla veya çift yastıkla yatılmalıdır. Mide yanmasını artıran hareketler ve pozisyonlardan kaçınılmalıdır (ani öne eğilmeler vs.). Mide yanması çok fazla ise bazı mide ilaçları kullanılabilir. Fakat bunlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.
Bu sorunu en az indirmek için postür düzgün tutulmalı, dik durmalı ve dik oturulmalıdır. Oturup kalkarken sırtın düzgün ve dik, omuzların arkada olmasına dikkat edilmelidir. Bu daha iyi nefes alıp verilmesini sağlar. Uyurken bir tarafa doğru uzanmak, yüksek yastıkla yatmak, karna minderle destek olacak şekilde yatmak gece nefes alıp vermenizi kolaylaştırır. Gebelikte egzersiz de yapılmalıdır. Egzersiz nefes alıp vermeyi düzeltir, nefes darlığını azaltır. Ancak aşırı egzersizden kaçınılmalı ve egzersiz programı için doktora danışılmalıdır. Doğuma yakın nefes darlığı azalır, bunun nedeni bu dönemde bebeğin doğum kanalına yerleşmesi, karın içi basıncın buna bağlı azalması ve akciğerler üzerindeki basıncın kalkmasıdır. Nefes darlığının bazen kalp hastalığı, akciğer hastalıkları, kansızlık vb farklı, önemli, gebelik dışı nedenleri olabilir. Bu nedenle şiddetli, giderek kötüleşen nefes darlığı varsa, beraberinde çarpıntı, morarma, şişlik, ödem bulunuyorsa mutlaka doktorunuza bilgi vermelisiniz.
Vajinada enfeksiyon olmaması için genital bölge mümkün olduğunca temiz ve kuru tutulmalıdır. Taharetlenirken temizlik önden arkaya doğru yapılmalı, anüs bölgesinde bulunan dışkı vb genital bölgeye bulaştırılmamalıdır. Vajinanın içi asla hiçbir şeyle yıkanmamalıdır, el sokulmamalıdır. Bu tip alışkanlıklar oradaki asit dengesini bozacağından enfeksiyon riskini artırır. Rahat, bol, ter emen giysiler giyilmeli ve sentetik giysilerden kaçınılmalıdır. Pamuklu iç çamaşırlarını tercih edilmelidir. Bunlara rağmen enfeksiyon gelişirse, gebelerde de kullanılabilecek ilaçlar vardır. Bazı enfeksiyonlarda eşlerinde tedavi edilmesi gerekebilir. Bu nedenle böyle bir tedavi alınması gerekirse, eşinde tedavi olup olamayacağı doktora sorulmalıdır.
Birçok kadında gebelik esnasında yeme alışkanlıklarında değişiklik olur. Daha öncesinde severek tükettiği gıdalara karşı isteksizlik, normalde hoşlanmadığı besinlere karşı ise aşırı ilgi olabilir. Özellikle ilk üç ayda, hormonal değişikliklere bağlı olarak iştahta belirgin değişiklikler olur. Bulantı, bazı gıdalardan tiksinme, kokulara aşırı hassasiyet olabilir. Bundan sonraki dönemde ise bazı yiyeceklerin tadını beğenmeme hala devam ederken, bazı yiyeceklere karşı da aşırı istek yani aşerme olur. Sağlıklı gıdalar dengeli tüketildiği sürece bunun bir önemi yoktur.
Nadiren, bazı kadınlarda gebelik esnasında normalde besin sayılmayan bazı maddelere karşı aşerme olur. Örneğin, kil, toprak, sabun, çamaşır kolası, buz gibi. Bu duruma‚ “pika‘‘ adı verilir. Bunun nedeni demir eksikliği ve bazı vitamin-minerallerin eksikliği olabilir. Bu gibi şeyleri yeme her zaman zararlı olmasa da, sindirim sistemi problemlerine yol açabilir, paraziter enfeksiyonlara, zehirlenmelere neden olabilir. Bu tip yiyecek olmayan bir maddeyi aşeriyorsanız, mutlaka durum konusunda doktorunuzu bilgilendirmelisiniz.
Ağırlık kaldırmanız gerektiğinde dizlerinizin üzerine çömelerek ağırlığı alın, ve beliniz dik olacak şekilde kalçanızı (sırtınızı değil) yukarı kaldırarak alın. Ani hareketler yapmayın, kolunuzu aniden başınızın üzerine kaldırmayın. Yatarken dizleriniz ve kalçalarınız kıvrılmış şekilde yan yatın. Dizlerinizin arasına ve karnınızın altına yastık yerleştirin. Bu pozisyon alt sırt bölgesindeki basıncı ortadan kaldıracaktır. Sırt ve bel kaslarını güçlendirecek egzersizler yapın. Karın bölgesindeki kasları güçlendirmek için yapılan egzersizler de sırt ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.
Gebelik sırasında cilt kararması güneş ışığı nedeniyle daha da kötüleşebilir. Bu nedenle gebeler fazla güneşe maruz kalmamalıdır. Güneşe maruz kalındığında en az 15 koruma faktörlü bir güneş kremi kullanılmalıdır. Hava bulutlu da olsa güneş kremi kullanılmalıdır. Güneşin zararlı ışınları bulutlar arasından geçerek vücuda zarar verebilir. Cilt kararması doğumdan sonra azalır, birkaç sene içinde tamamen kaybolur.
Bunun dışında gebelik sırasında avuç içlerinde kızarıklık, avuç içi ve ayak tabanlarında kaşıntı olabilir. Bu problemler nemlendirici kremler kullanılarak azaltılabilir. Gebelikte vücuttaki benlerin sayısı artabilir. Tırnaklar daha kırılgan ve yumuşak olabilir. Oje kullanmak bu durumu daha da kötüleştirebilir. Ellerde olduğu gibi tırnaklar da losyonla nemlendirilmeli, deterjanla çalışırken eldiven giyilmelidir.
36.haftadan sonra anne karnında bebeğin, yenidoğan bebeklerde olduğu gibi uyku-uyanıklık periyod uzar, yani daha uzun süre uyuma ve uyanıklık zamanı olur. Bu nedenle birkaç saat hareketsiz dönem, arkasından aktif hareketlerin çok olduğu dönemler izlenebilir. Bunlar normaldir. Bebeğin büyümesi ve rahim içerisindeki hareket alanının göreceli olarak azalmasına bağlı hareketlerde biraz azalma olabilir. Ama hiçbir zaman uzun süre hareket etmeme olmaz. Bu gibi durumlarda mutlaka doktorunuzla iletişime geçmelisiniz. Bazen annenin aç veya yorgun olması bebek hareketlerini azaltabilir. Böyle durumlarda dinlenme ve beslenmeyle hareketler normale döner.
Kesin ya da yüzde yüz hamilelik belirtileri, kan testinde hcg değerinin pozitif çıkması ve ultrasonda gebelik kesesinin görülmesidir. Gebelik kesesi net olarak görülüyorsa ya da kese içerisinde bebek yapısı gözleniyorsa artık %100 hamilelik vardır, yani gebelik kesindir. Yüzde yüz hamile olduğunuzu ancak bir kadın doğum uzmanı muayenesi ve kanda gebelik testi sonucunda öğrenebilirsiniz.
Hamile olduğunu anlayan anne adayları genellikle belirtileri de yaşamaya başlar. Oldukça yoğun ve ağrılı aylar geçirmeniz de mümkün. Ancak anne adaylarında hamilelik belirtisi meydana geldiği zaman bu konuda dikkatli olmaları gerekir. Hamilelerin yaşamış olduğu bu belirtiler ağır geçtiği için bir süre sonra anneler de metabolizma da düşer. Özellikle annelerin kendi gıdalarına dikkat etmesi gerekir. Bu konuda kendi doktorunuzdan bilgi almak önemlidir. Hamilelik belirtileri genellikle uzun bir süre sürdüğü için anneler de bu duruma alışırlar. Hamilelik belirtileri tam anlamıyla doğum yaptıktan sonra biter. Uzun ve oldukça yorucu bir süreç olduğu için ilk başta annelerin alışması da zor olacaktır. Ancak belirtiler geçtikten sonra bu konuda bir sorun yaşamamış olursunuz.
Hamilelik döneminde yaşanan tüm belirtiler oldukça normaldir. Genellikle birçok anne adayında bu durum yaşanır. Hamilelik dönemini belirti olmadan geçiren anne adayları pek yoktur. Çünkü kadınların bünyesi daha hassas olduğu için birçok şeyden kolay bir şekilde etkilenir. Anneler hamile kalınca yaşamış olduğu belirtiler de her doktor tarafından normal olarak karşılanır. Bu nedenle hamilelik sırasında her belirti için korkmanıza gerek kalmaz. Hamilelik belirtilerinin olması hamilelik döneminde tatlı bir süre olarak bilinir.
En erken gebelik belirtisi embriyo rahime yerleşip gebelik hormonu salgılanmaya başladığı zaman görülür. Ancak bu dönemde gebelik belirtileri hisseden kadın sayısı oldukça azdır. Bu dönemde yumurtlama belirtisi de gebelik belirtileri ile karışabilir. Genellikle adet gecikmesi olduktan sonra gebelik belirtileri oluşmaya başlar.
Gebelik dönemi 38-40 haftalık bir süreçtir. Gebeliğin başlangıç tarihi olarak adet kanamasının ilk gününü doktorlar kabul eder. Gebeliğin bu kadar erken süreçten hesaplanmasının nedeni ise kadınların üreme hücresi olan yumurtayla erkek spermi tam anlamıyla ne zaman döllendiğini hesaplamak içindir. Bu nedenle gebelik zamanının ilk haftası anne adaylarının da kendisini hazırladığı bir dönemdir. Genellikle erken hamilelik belirtileri de anne adaylarında farklılık gösterir. Anne adaylarının tam anlamıyla hamile olup olmadığını anlaması için kan testi yaptırması gerekir. Kan testi genellikle hamileliğin en erken belirtisi olarak bilinir. Bunun yanında kan testi yaptırmayanlarda adet gecikmesi, bulantı, halsizlik, memelerde şişkinlik ve hassasiyet en erken hamilelik belirtileri olarak söylenmektedir. Bu belirtiler yumurtlama dönemindeki kadınlarda yada premenstrüel sendrom dediğimiz rahatsızlığın olduğu kadınlarda da görülebilir. Bu nedenle gebelik testi ile gebeliğin net olarak ortaya konması gereklidir.
Bazen gebelerde tuhaf hamilelik belirtileri olabilir. Ancak bunlar çok sık gözlenmez. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
Bu tuhaf belirtilere bakarak gebelik varlığının olduğunu düşünmek yanlış olur. Mutlaka doktorunuzla görüşün ve bir gebelik testi yaptırın.
Hamile kalan anne adaylarının bazıları ilk 7 günde hamilelik belirtileri göstermeye başlar. Her ne kadar ağrılar kişiden kişiye göre değişse de birçok belirti aynıdır ve herkeste görülür.
İlk 7 günde meydana gelen bu belirtirler genellikle anne adayları tarafından oldukça dikkat edilir ve ortaya çıkan belirtilerdir. Anne adayları hamilelik boyunca bu belirtilerden etkilenir.
Gebelik belirtileri gebelik hormonları yükselmeyi bırakıp plato çizdiğinde hafifler yada geçer. Gebeliğin 10-12 haftasında gebelik belirtileri pek çok kadında oldukça hafifler. Ancak bazı gebelerde bu belirtiler 5. aya kadar devam edebilir. Hatta doğuma kadar bu belirtileri değişik derecelerde yaşayan gebelerde mevcuttur.
Hamilelik dönemi her anne adayı için oldukça önemlidir. Ancak bu dönem de annelerin kendi sağlığına ve çocuklarının sağlığına dikkat etmesi gerekir. Özellikle anne adayları gıda veya vitamin takviyesi alarak kendilerini daha güçlü hissedebilirler. Yeme içme olayı oldukça önemlidir. Çünkü annelerin yediği her yemek bebekleri de etkiler. Özellikle hamilelik döneminde meydana gelen belirtilerin önüne geçmek için mutlaka gıdaya dikkat etmek gerekir. Hamilelik döneminde önemli olan bir diğer şey ise hareket alanıdır. Annelerin bu süreç de kendini zorlamadan hareket etmesi gerekir.
Özellikle ağır kaldırmamaları ve düzenli olarak yürüyüş yapmaları gerekir. Anne adaylarında meydana gelen belirtiler genellikle bu gibi egzersizlerle beraber daha aza düşer. Bu nedenle annelerin bu konuda kendine dikkat etmesi gerekir. Genellikle doktorlar hamile adayları bazı egzersiz programları verir. Bunları yapmak anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir. Ancak bu egzersizleri de zarar görmeden yavaş bir şekilde yapmak gerekir. Aksi durumda daha fazla ağrılarla karşılaşmanız da mümkün.
Hamilelikte ne zaman acile gidilmeli, Hamilelikte tehlikeli durumlar nelerdir merak ediyorsanız aşağıda sizler için sıraladık:
Gebelik testi pozitif çıktı ne zaman doktora gidilmelidir. Elbette test pozitif çıkar çıkmaz mutlaka bir kadın doğum doktoruna görünmelidir. Gebelik kontrolleri kaç haftada bir yapılacak, gebelikte ultrason ne sıklıkta olmalı bu konularda kadın doğum uzmanı ile görüşmeli ve takibe girmelidir. Gebelik kontrolleri hangi haftalarda yapılacaksa mutlaka düzenli olarak o haftalarda muayenesini olmalıdır. Ülkemizde ilk 7 aylık dönemde aylık olarak muayene önerilmektedir. Ancak özel testler yapılacaksa bunun için doktorunuz sizi yönlendirecektir.
Gebelik testi pozitifleştiğinde veya adet gecikmesi olduğunda ilk muayene vakti gelmiş demektir. Muayene için gittiğinizde daha önceki gebeliklerinize ait bilgiler, bu gebelikte ortaya çıkan şikayetler ve daha önce geçirdiğiniz hastalıklar, ameliyatlar, kullandığınız ilaçlar, sigara-alkol kullanımı, eşinizin veya sizin ailenizde kalıtsal hastalık olup olmadığı ve eşler arasında akrabalık olup olmadığı sorgulanır. Tansiyon ve kilo ölçümü yapıldıktan sonra ultrasonla bebeğinizin görünüp görünmediği kontrol edilir. Ultrasonda önce gebelik kesesi görülür. Bu yaklaşık 5. haftada olur. Bundan 1-2 hafta sonrada bebek ve kalp atışı görülmeye başlar. Planlı bir gebelik ise öncesinde tüm testleriniz yapılmış ve folik asit başlanmıştır. Ancak gebelik öncesi kontrole gitmediyseniz, gebeliğin riskli gebelik olup olmadığının tespiti için bazı kan ve idrar testleri yapılır. Folik asit başlanır. Son bir yıl içinde yapılmış smear testiniz yoksa rahim ağzından smear alınması gerekebilir. Kan grubu tayini ve kan uyuşmazlığı olan çiftlerde bebeğin etkilenip etkilenmediğini tespit etmek için indirekt Coombs (IDC) testi istenir.
Normal koşullar altında düşük riskli bir gebeliğin takibi 28. haftaya kadar 4 haftada bir, 28-36 hafta arası 2 haftada bir, 36. haftadan sonra haftada bir yapılır. Takiplerde anne adayının tansiyon-kilo kontrolü yapılır, şikayetleri varsa değerlendirilir ve ultrasonla bebeğin gelişimi değerlendirilir. Belli haftalarda yapılacak bazı testler şunlardır:
Genellikle kan veren anne adayları hamile olup olmadığını öğrenmek istese de bu yapılan testler sağlıklı veya sağlıksız bir gebelik hakkında bilgi vermez. Dış gebelik ise embriyonun karın içi veya rahim ağzına yerleşmesiyle ilgilidir. Dış gebeliğin erkenden tespit edilmesi önemlidir. Aksi durumda üreme yeteneği kaybolabilir veya bu durum ölüme kadar sonuç verebilir. Genellikle anne adaylarında dış gebelik belirtileri meydana gelir. Bu gibi durumlar da mutlaka görünmekte fayda var.
Dış gebelik meydana geldiği zaman genellikle normal hamilelik belirtileri meydana gelir. En dış gebelik sırasında bazı belirtiler biraz daha farklıdır. Bu belirtilere dikkat ederek dış gebelik olup olmadığı hakkında bilgi alabilirsiniz.
Dış gebeliğin anlaşılması için mutlaka düzenli olarak doktor kontrolünden geçmek gerekir. Dış gebelik sırasında meydana gelen ağrılar nedeniyle birçok anne bu ağrıları yaşar. Bu nedenle gebelik sırasında meydana gelen bu ağrıları es geçmeden doktora kontrole gitmek gerekir. Böylelikle doktor bu konuda sizlere yardımcı olacaktır.
Dış gebelik durumu meydana geldiği zaman genellikle en doğru olan sonlandırılma işlemidir. Bu gibi durumlar da birçok farklı yöntem bulunur. Doktorlar annelerin tekrar hamile kalma duygusunu kaybetmeden bu tedaviyi yaparlar. Gebelik duygusunun sonlandırma işlemi ilaç ile birlikte yapılır. Tedavi sırasında kasılma ve kanamalar meydana gelebilir. Bu durum ilaç etkisinde olduğu için normal olarak karşılanır. Gebelik sonlandırma işlemi sırasında herhangi bir cerrahi operasyon gerçekleşmez. Ancak doktorun belirlemiş olduğu kan testlerini de mutlaka yapmak gerekir. Dış gebelik eğer geç teşhis edildiyse bazı durumlar da tüpler de yırtılma ve patlama meydana gelebiliyor. Ancak bu durum da tüplerin cerrahi operasyon sonrasında çıkartılması gerekir. Bu gibi durumlar da kanamanın durdurulması oldukça önemlidir. Bu nedenle hasta direkt olarak ameliyata alınır.
Genellikle hastalık gibi durumlar ortaya çıkınca bu durum her anne adayında belirti olarak ortaya çıkar. Dış gebelik geçiren bir anne de belli bir süre sonra bazı belirtiler görülür. Bu belirtiler sonrasında anne adayları doktora giderek dış gebelik sürecini öğrenir. Genellikle her anne adayında dış belirtileri kendini gösterir. Ancak bu belirtiler meydana geldiği zaman gecikmeden doktora gözükmek gerekir. Genellikle dış gebelik bazı anne adaylarında görülse bile rutin kontrollerin yapılması bu anlamda önemlidir. Anneler vücutlarında farklı bir durumla karşılaştığı zaman direkt olarak bu durumu doktora bildirmelidir. Doktorlar size her konuda daha doğru bir bilgi verir.
Bazı anne adayların belirtiler sonrasında fiziki olarak belirtiler ortaya çıkar. Özellikle dış gebelik kendini ağrı ve kanama ile birlikte daha fazla gösterir. Ancak belirtiler meydana geldiği zaman daha sonrasında doktora gidip muayene olmak gerekir. Doktora gittiğiniz zaman size ya ilaç verir ya operasyona alır. Ancak dış gebelik meydana geldiği zaman genellikle gebelik sonlandırma işlemi yapılır. Genellikle bu durum çok doğru karşılanan bir durum olmasa da dış gebelik sürecinde yapılması gereken zorunlu bir işlemdir. Bu durum anne ve bebek açısından önemlidir.
Dış gebelik genellikle dünyada görülen önemli bir sorundur. Anneler bu gibi durumlar da gerekli tedaviyi olurlar ve tekrar hamile kalabilirler. Ancak dış gebelik sonrasında hemen hamile kalmak pek sağlıklı değildir. Genellikle işlem sonrasında 3 ay boyunca annelerin korunması ve dikkat etmesi gerekir. Ancak doktorunuzdan bu konuda net bir bilgi almak önemlidir. Dış gebelik sonrasında tekrar hamile kalan anneler de yine dış gebelik ihtimali olabilir. Ancak bu her anne de bu şekilde değildir. Tekrar hamile kaldığınız zaman bebeğiniz daha sağlıklı da olabilir. Bu konuda doktorun verdiği tüm bilgilere uymak önemlidir. Böylelikle herhangi bir problem yaşamadan gebelik dönemini de daha sağlıklı bir şekilde anne adayları atlatmış olur. Bu gibi durumlar da bebek sağlığı da oldukça önemlidir.
Gebelik Takibi Ankara için Çankaya ilçesindeki merkezimize başvurabilirsiniz. Ankara jinekolog doktorlarımız Doç. Dr. Nermin Köşüş ve Doç. Dr. Aydın Köşüş her zaman yanınızdadır. Ankara jinekolog muayene ücretleri ve ankara doğum paketleri için bize her zaman ulaşabilirsiniz.
dış gebelik belirtilerien erken hamilelik belirtilerienteresan hamilelik belirtilerierken hamilelik belirtilerigebelik belirtileri ne zaman biterGebelikte Acile Başvurulması Gereken Durumlarhamilelik belirtilerihamilelik belirtileri ne zaman başlarHamilelik Döneminde Dikkat Edilmesi GerekenlerHamilelikte ne zaman acile gidilmeliHamilelikte tehlikeli durumlar nelerdirİlk 7 günde hamilelik belirtilriKesin Gebelik BelirtileriTuhaf Hamilelik Belirtileriyüzde yüz hamilelik belirtileri
Erken adet görme çok sayıda kadının hayatının belirli dönemlerinde yaşayabildiği bir durumdur. Pek çok unsura bağlı olarak kadınlarda adet kanaması beklenen tarihten daha erken dönemde başlayabilir. Erken adet görmenin nedenleri arasında en sık karşılaştıklarımız şu şekildedir:
Daha farklı nedenlere bağlı olarak da regl döneminin erken zamanda başlaması mümkün olabiliyor. Bu konuya dair en sık gündeme gelen soruları yanıtlarıyla birlikte aktaracağız. Öncesinde ise adet görmek ne anlama gelir sorusunu ele alalım.
Kadınlarda belirli periyotlarla adet görme, doğurganlık süreci devam ettiği müddetçe sürer. Adet zamanlarında vücutta salgılanan hormonlar yumurtalıkları uyarır. Şayet gebelik oluşmadıysa, erkek ve kadın üreme hücreleri buluşarak döllenmenin meydana gelmesi söz konusu değilse, salınan yumurta vücuttan tahliye edilir. Döllenmeyen vücuttan atılması ise belirli bir kanama ile olur. Bu kanama da adet görme olarak adlandırılır. Geç ya da erken adet görme ise üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir.
Kadınlar ergenlik dönemine girdiklerinde erken adet görme durumu yaşanabilir. İlk adet kanamasının gerçekleşmesinin ardından 1 yıl ile 1,5 yıl boyunca adet düzensizlikleri yaşanabiliyor. Bunun nedeni ise vücudun hormonal dengesinin henüz tam olarak oluşmaması olarak açıklanabilir. Adet kanamasının erken ya da geç başlaması, uzun sürmesi gibi durumlar, ergenlik döneminde sık karşılaşılan durumlardır. Ancak bu düzensizliğin 1,5 yıldan daha uzun sürmesi gibi bir durum varsa mutlaka doktora danışılmalıdır çünkü bu süreden daha uzun zaman devam eden adet düzensizlikleri normal kabul edilmez.
Hamilelik belirtileri arasında adet görmeme vardır ve erken adet görme ise gebelik belirtisi değildir. Bu konuda akılları karıştıran unsur ise çoğu zaman yerleşme kanaması oluyor. Döllenme meydana geldiğinde ve döllenen yumurta rahme yerleştiğinde çok hafif düzeyde bir anama olur. Halk arasında yerleşme kanaması ya da gebelik kanaması gibi isimlerle anılan bu kanamayı adet kanaması ile karıştırmamak gerekir. Hafif lekelenme şeklinde meydana gelen yerleşme kanaması, adet kanaması gibi günlerce devam etmez ve yoğun bir kanama da söz konusu olmaz. Eğer kanama adet kanamasıyla 1 ya da 2 günden daha uzun sürer ve yoğunluğu da daha fazladır. Sadece lekelenme şeklinde değildir. Bu nedenle yerleşme kanamasıyla adet kanamasının birbirine karıştırılmaması büyük önem taşır.
Adet düzensizliği çok sayıda farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Aynı zamanda erken adet görme durumunun da adet düzensizliği olduğunu belirtmeliyiz. İki adet döneminin arasında geçen süre kişiden kişiye değişir. Bu süre 21 gün ile 35 gün arasındadır. 21 günden daha kısa sürede adet olmak ya da 35 günden daha uzun süre adet olmamak da adet düzensizliği olarak kabul edilir. Adet düzensizliği yaşayan kadınların, nedeninin araştırılması için mutlaka bir doktora başvurması gerekiyor. Aynı zamanda adet süresinin normalden çok daha uzun sürmesi ya da kısa sürmesi de doktora başvurulmasını gerektiren durumlar arasında yer alıyor.
Adet düzensizliği ile kendini gösteren çok sayıda farklı hastalığın olduğunu belirtmeliyiz. Bu hastalıklarda erken tanı önemlidir. Bir an önce tanı konması ve uygun tedaviye başlanabilmesi için adet düzensizliğinin kadınlar tarafından da ciddiye alınması ve doktora başvurulması gerekir.
Adet düzensizliğinin ya da erken adet görme durumunun tedavisinin yapılabilmesi için öncelikle buna yol açan unsurun tespit dilmesi gerekir. Tedavi ise adet düzensizliğine yol açan faktörün ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Jinekolojik muayene, radyolojik tetkikler, laboratuvar tetkikleri ile nedenin belirlenmesi gerekir. Hastalara smear testinin yapılması da gerekebilir. Tedavi yalnızca ilaç kullanımı şeklinde olabildiği gibi kimi zaman ameliyat ile sorunun ortadan kaldırılması da gerekebilir. Hastaya hormon takviyesinin verilmesi gibi seçenekler de mevcuttur.
Cinsel ilişki, erken adet görme nedeni olmadığı gibi adet gecikmesinin de nedeni değildir. Sadece gebelik oluşması durumunda kadının adet görmemesi söz konusu olur. Bunun dışında cinsel ilişki adet periyotlarında değişime yol açmaz.
Kadınlar menopoz dönemine girerken adet düzensizlikleri de yaşayabilirler. Her kadında olmasa da erken adet görme menopoz dönemine girilmeye başladığının habercisi de olabilir. Ancak tek başına erken adet görme menopoz tanısı konması için yeterli değildir. Bu konuda sorularınız varsa yorum bölümüne yazabilirsiniz.
İlginizi çekebileceğimizi düşündüğümüz diğer makalelerimiz:
Smear testi nedir nasıl yapılır?
Miyom nedir belirtileri nelerdir?
Dış gebelik nedir nasıl tedavi edilir?
Detaylı bilgi için ÖzelBahçelievler Kadın Doğum Merkezimizi arayarak ulaşabilirsiniz.
Cep Tel: 0532 414 56 66
Ofis Tel: 0212 603 66 54
E-Mail: [email protected]
Adet dönemlerinde vücutta bazı hormonlar salgılanır ve bu hormonlar da rahim içerisinde bulunan yumurtalıkları uyarır. Cinsel ilişki yaşanmış olması durumunda, normal koşullarda bu uyarıyla birlikte yumurta ve sperm buluşur ve eğer döllenme gerçekleşirse gebelik oluşur.
Gebeliğin oluşmaması durumunda ise yumurtalar kanama ile vücuttan atılır ve rahim kendini yeni bir gebelik için hazırlamaya başlar. Adet görmek genel olarak bu şekilde ifade edilebilir. Ancak erken regl görme konusu, üzerinde titizlikle durulması gereken bir durumdur ve nedeninin mutlaka araştırılması gerekir. Bu yazımızda erken adet görme nedenleri konusunu ele alacağız.
Ergenlik döneminde erken adet görme sık yaşanan durumlardan biridir. İlk adet kanamasının olmasının ardından 1 yıl ila 1,5 yıl gibi bir süre boyunca, vücutta hormonal denge tam olarak oluşamayabilir. Bu süreçte adet kanamaları erken dönemde meydana gelebilir.
Ancak 1,5 yıldan daha uzun sürmesi durumunda mutlaka bir sağlık kontrolünden geçilmesi gerekir. Halen ergenlik döneminde bulunuluyor olsa dahi sağlık kuruluşuna başvurulması çok büyük önem taşıyor. Çünkü ergenlik döneminde olunması, erken adet görme nedeninin bir sağlık sorunundan kaynaklanmadığı anlamına gelmez.
Erken adet görme nedenleri, üreme dönemine giren kadınların tamamı belirli periyotlarla adet kanaması yaşar. İlk menstrüasyon sonrasında adet düzensizliği normal kabul edilir. Çünkü adet döngülerinin başlamasıyla birlikte vücut tarafından hormon dengesi hemen sağlanamayabilir.
Bu dönemde erken adet görme ya da adetin gecikmesi gayet normal bir durumdur. Ancak belirli bir süre sonrasında erken adet görmenin çeşitli sağlık sorunlarının işareti olabildiğini belirtebiliriz.
Kadınlarda iki adet dönemi arasında geçen sürenin 21 gün ila 35 gün arasında olması gerekir. İki adet dönemi arasında geçen sürenin 21 günden daha az olması erken adet görme olarak adlandırılır ve tıbben bu durum normal kabul edilmez.
Keza bu sürenin 35 günden fazla olması da yine normal kabul edilmeyen bir durumdur. Bu nedenle böyle bir durum söz konusu olduğunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvuruda bulunulması gerekir. Çünkü erken regl görme nedenlerinin araştırılması ve bir sağlık sorununun olup olmadığının mutlaka tespit edilmesi gerekir.
Özellikle hormonal dengesizliklerden kaynaklanan erken adet görme durumunda, bu dengesizliklerin kaynağına baktığımızda karşımıza yaygın şekilde çıkan unsur stres oluyor. Stres, hormonal değişimleri de beraberinde getirebiliyor ve bu değişimden adet dönemleri de etkilenebiliyor.
Duygusal değişimlerin de yine erken regl görme nedenleri arasında yer aldığını belirtebiliriz. Aşırı spor ve egzersiz yapmak gibi nedenler de kadınlarda adet dönemi düzensizliklerini beraberinde getirebiliyor.
Erken adet görmeye neden olan durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
gibi birçok etken adet düzensizliğine neden olabilmektedir. Bunların tam tespiti için gerekli kontroller yapılmalı ve durumunuza uygun tedavi ile devam edilmelidir. Adetin belli bir sürenin üzerinde gecikmesi, bunun sürekli tekrarlaması ve düzensizlik durumu oluşmasında gecikmeden muayene olmanızı tavsiye ederim.
Konuyla ilgili kritik bir unsurdan da söz etmek gerekiyor. Aslında erken adet görme zannedilen durum bir ara kanama da olabilir. Yumurtalık kistlerinden rahim kanserine ve myomlara kadar pek çok sağlık sorununun ara kanamaya sebebiyet verdiğinin bilinmesi gerekiyor.
Erken dönemde adet kanaması yaşanması halinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından muayene edilmeniz ve sizden istenen çeşitli tetkikleri yaptırmanız gerekiyor. Böylelikle olası bir sağlık sorunu mevcutsa, erken tanı mümkün olabilir ve gerekli tedavi protokolüne başlanabilir.
Adet Düzensizliği Neden Olur? ▶
Pek çok farklı unsurun adet döneminde değişikliğe neden olabildiğini aktardık. Bununla birlikte cinsel yolla bulaşan ve oldukça yaygın şekilde görülen klamidya, gonore gibi çeşitli hastalıkların da erken adet görme sorununa neden olabildiğini belirtmek gerekiyor.
Erken adet görmeyle birlikte kanlı akıntı olması gibi birkaç semptom ile kendini belli eden bu hastalıkların da erken dönemde teşhis edilmesi ve zaman kaybetmeden gerekli tedaviye başlanması gerekir. Cinsel yolla bulaşan bu hastalıklar karın ağrısı, cinsel ilişkide ağrı ya da idrar yaparken ağrı ve yanma olması gibi farklı belirtiler de gösterebilir. Bu belirtilerden sadece biri mevcutsa bile mutlaka sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Erken adet görme bir hamilelik belirtisi değildir. Ancak hamilelik döneminde, döllenen yumurtanın rahim içerisine yerleşmesi esnasında, lekelenme şeklinde çok hafif bir kanama olabilir ve bu durum normaldir. Zira kimi zaman gebelik kaynaklı olarak yaşanan lekelenme şeklindeki bu kanama erken adet görme zannedilebiliyor.
Ancak gebelik kesesinin yerleşmesinden kaynaklanan bu kanamanın adet kanaması gibi yoğun olmadığını belirtmek gerekiyor. Bu iki kanama birbirinden farklıdır. Eğer mevcut kanama bir adet kanaması ise daha yoğun olacaktır ve 1 ila 2 günden daha uzun sürmesi beklenir.
Düzenli adet gören kadınlar için düzensiz adet gören kişilere göre daha geç menopoza girdikleri bilinmektedir. Adet düzeninin erken başlaması daha erken menopoza girilebileceğini işaret etse de burada bahsedilen erken adet görme, periyotlarda normal adet döneminden daha önce adet kanının gelmesi anlamındadır.
Genel olarak menopoza girilmesinden önce adetlerin seyrekleşmesi daha sık görülen bir durumdur. Erken adet görmenin nedenlerinin başka durumlardan kaynaklanma olasılığı daha yüksektir.