Dilimizde bazı kelimelerin, atasözlerin ve deyimlerin anlamları bilinmeyebiliyor. Bu kelimelerden birisi de "ahde vefa" ve "ahde vefa etmek" 'tir. Peki ahde vefa nedir, ne demektir? Ahde vefa etmek deyimi ne anlama geliyor?
Ahde vefa "verdiği sözde durma" anlamına gelmektedir. Dini ve ahlakı açıdan anlamı verilen sözü tutma, sözünde durma manalarını taşımaktadır. Bunun yanı sıra ahde vefa kalıbının hukuksal tanımı da mevcuttur. Hukuki açıdan ise "Taraf devletlerin yaptıkları antlaşmalara uyma zorunluluğu." anlamına gelmektedir.
Kısacası "Ahde vefa" 'nın 2 farklı anlamı bulunmaktadır. İlk olarak din ve ahlak açısından karşılığı "Sözünde durmak" demektir. İkincisi olarak ise hukuk anlamındaki karşılığı da "Devletlerin, katıldıkları uluslararası antlaşmalara devletler hukukuna göre uyma zorunluluğunda olduklarını belirten kural." manasındadır.
Günlük hayatta ahde vefa tabiri daha çok dini manasında kullanılmaktadır. Yani günümüzde daha çok "sözünde durma" anlamında kullanılmaktadır. Hukuki açıdan kullanımı günlük hayatta azdır diyebiliriz.
Ahde Vefa (Latince: Pacta Sunt Servanda) uluslararası hukuk kurallarının oluşmasında etkili olan ve devletin anayasasında var olan ve devlete antlaşma yapma yetkisi tanıyan kuraldır. Antlaşmalar hukuku kuralıdır. Bu kuralın bağlayıcı niteliği, iyi niyet ilkesine dayanmaktadır. Ahde vefa ilkesi, devletlerin imzaladıkları antlaşmaların kurallarını kendi iradeleri ile kabul etmiş olmaları gerçeğine dayanmaktadır.
Normlar hiyeraşisinde en tepede yer alır ve devletler genel hukukunda tüm devletlerin aslında onlardan daha üst bir kuvvet olmamasına karşın sırf yaptıkları anlaşmalara riayet edecekleri düşüncesi ile -daha farklı bir söylemle kendi iradelerine yine kendi iradeleri ile imzaladıkları sözleşmelerle kayıt altına alacakları düşüncesi ile- ortaya çıkmış bir kuraldır ve devletler genel hukukunda "bağlayıcılık" sorunun çözülmesine büyük katkısı olmuştur. Ahde vefa ilkesi sözleşmelerin bağlayıcılığını ve geçerliliğini temsil eder. Bu ilkeye göre sözleşme tarafları sözleşmenin hükümlerine bir kanun hükmüne uyarmışçasına uyarlar.
Türk Dil Kurumu'nun resmi web sitesine göre ahde vefa "Devletlerin, katıldıkları uluslararası antlaşmalara devletler hukukuna göre uyma zorunluluğunda olduklarını belirten kural." demektir. Bunun dışında TDK'ya yazmayan fakat dini bir anlamı da mevcuttur. Günümüzde hukuksal anlamdan daha çok dini anlamı kullanılmaktadır.
Türk Dil Kurumu'na göre ahde vefa etmek "sözünde durmak" anlamına gelmektedir.
Ahd, masdar olarak, "bir şeyin yerine getirilmesini emretmek, tâlimat vermek; söz vermek" mânalarına geldiği gibi, isim olarak, "emir, tâlimat, taahhüt, antlaşma, yükümlülük, itimat veren söz" anlamlarına da gelir. Ahidde hem yemin, hem de kesin söz verme anlamı vardır. Yemin ahdin dinî ve kutsî yönünü, söz verme de ahlâkî yönünü teşkil eder. İttifak hükümlerini (Tanrı ile İsrâiloğulları arasında yapılan ahdin hükümleri) ihtiva ettiği için, yahudi ve hıristiyan kutsal kitaplarına Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd denilmiş, İslâm devletinin hâkimiyeti altında yaşamak üzere kendileriyle anlaşma yapılan gayri müslimler için ehlü'z-zimme yerine ehlü'l-ahd tabiri kullanılmıştır.
İslâm ahlâkında ahid ve va'd terimleri genellikle eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'de va'd ve bundan türetilmiş olan kelimeler, "Allah'ın inanan ve iyi işler yapan insanlara maddî ve mânevî ecir ve mükâfat vereceğini bildirmesi" mânasında geçer (bk. VA'D ve VAÎD). Ahid kelimesi ise ahlâkî bir kavram olarak genellikle "birine söz verme, vaad ve taahhütte bulunma, anlaşma yapma" mânalarında kullanılmıştır (bk. M. F. Abdülbâki, "?ahd", "va?d" monash.pw). Hadislerde de bu mânalar hem ahid hem de va'd kavramlarıyla ifade edilmiştir (bk. Wensinck, "?ahd", "va?d" monash.pw).
Kur'an'da iman, yalnızca zihnî bir inanma değil, bunun yanında kişinin dinî naslarla belirlenmiş olan esaslara uyacağına dair gönüllü bir taahhüdü olarak değerlendirilmek suretiyle iman ile ahid arasında sıkı bir münasebet kurulmuştur. Böylece Kur'an'a göre ahde vefa, iman ederek Allah ile ahidleşmiş ve bu suretle kendisini hür iradesiyle sadakat mükellefiyeti altına sokmuş olan müminin ahlâkî bir borcudur. Bu sebeple Kur'an ahdin önemi üzerinde ısrarla durmuştur. İster Allah'a ister insanlara karşı verilmiş olsun, her vaad ve ahid, yükümlülük için ehliyet şartlarını taşıyan bir insanı borçlu ve sorumlu kılar. İslâm ahlâkında bu sorumluluğun yerine getirilmesine ahde vefâ veya ahde riayet denir ki her iki tabir de Kur'an'dan alınmıştır (bk. el-Bakara 2/; el-Mü'minûn 23/8). "Sözünde durmak, verdiği sözlere bağlı kalmak, özü ve sözü doğru olmak" gibi anlamları içine alan ahde vefa veya kısaca vefâ, İslâm ahlâkının en önemli prensiplerinden biridir. Ahlâkçılara göre ahde vefayı yüksek bir fazilet haline getiren husus, kişinin taahhüdünün aksini her an yapma imkânına sahip olduğunu bilmesine rağmen, kendisini verdiği söze bağlı hareket etmek zorunda hissetmesidir.
monash.pw - Gündem
Atasözleri, genellikle ksa cümlelerdir. Bir anlam younluu vardr ve öüt verirler. Deyimler ve birleik fiiller ise, öüt verme amac gütmezler. Ancak tpk atasözleri gibi bir anlam younluu içerirler. Bu kelime gruplar, belirli durumlarda çarpc anlamlarndan yararlanmak üzere kullanlrlar. Ahde vefa ifadesi de böyle bir kullanma sahiptir. Ahde vefa ne anlama gelir?
Ahde vefa TDK sözlük anlam u ekildedir:
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Bu yazımızda pek çok kişi tarafından merak edilen “ Ahde Vefa ne demek? ” sorusunun cevabı hakkında kısa bilgiler derledik. Etimolojik açıdan Arapçadan gelen “ahd” kelimesi yemin anlamına gelmektedir; vefa ise “sözde durma” anlamı ile karşımıza çıkmaktadır. Ahde vefa aslen bir hukuk terimi olarak geçmektedir, ancak bu hali günlük hayatta karşımıza sık sık çıkmamaktadır. Basit bir şekilde tanımlamak gerekirse ahde vefa, ülkelerin başka ülkeler ile antlaşma yapmasını sağlamaktadır ve anayasada mutlaka bulunmaktadır. Kısacası, ahde vefanın antlaşmalar hukuku kuralı olduğunu söylemek mümkündür. Bağlayıcılık ilkesini temsil eden ahde vefa ilkesi, sözleşmenin ya da antlaşmanın taraflarının antlaşmayı bir kanun gibi görmesini sağlamaktadır.
Ahde Vefanın Semt ile İlgisi Nedir?
Ahde vefanın ayrıca ahlaki bir tınısı da vardır. Hukuk anlamında geçerli olan mantık günlük hayattaki ilişkilere de yansımaktadır. Temel olarak günlük hayattaki hali ise verilen söze uymak, birinin arkasından iş çevirmemek anlamlarına gelmektedir. Bu konuda vefa kelimesinin geçtiği bir şiir hem günlük hayatta hem de popüler kültürde yerini sık sık bulmuştur. “Vefa İstanbul’da bir semt adı” dizesini içeren tarihli şiir “Vefa Bir Semt Adı” Hidayet Doğan’a aittir. O günden bu yana, günlük yaşamdaki gerekli durumlarda dillere pelesenk olmuştur. Son zamanlardaki popüler kültürdeki yankısı ise Leyla ile Mecnun adlı dizide görülmektedir.
Vefa Semtinin Tarihçesi
İstanbul’un en küçük ve en eski semtlerinden biri olan Vefa, yukarıda da görüldüğü gibi uzun tarihinden bu yana birçok hikâyeye ve şiire ilham vermiştir. Semtin tarihi ise Bizans dönemine dek uzanmaktadır. O zamanlar, Vefa bölgesinde toplumun önde gelen insanlarından bilim insanları, tüccarlar ve bürokratlar yaşamaktaydı. Vefa ismi Şeyh Vefa Efendi’den gelmektedir. Bu efendi II. Bayezid döneminde bu bölgeye bir külliye inşa ettirmiştir. Efendinin yılında vefat etmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet, efendi adına bizzat bir çifte hamam ve bir de cami yaptırmıştır. Tabii ki böyle bir tarihi olan bir semtte tek nadide eserler bunlar değil. Nasrettin Hoca’nın torunu Hızır Bey’in türbesi dâhi bu semtte bulunmaktadır. Vefa semtine dair ilginç noktalardan bir tanesi Ayın Biri Kilisesi. Tarihi hakkında çok bir şey bilinmese de her ayın birinde bu kiliseye insanlar dilek tutmak için akın eder. Bir diğer önemli yapı da Süleymaniye Cami’dir. Cami, Kanuni Sultan Süleyman emri ile Mimar Sinan tarafından inşa ettirilmiştir.
Bu konu üzerinde daha fazla bilgi edinmek için internet üzerinde kısa bir araştırma yapmanız yeterli olacaktır. Bu konuya benzer yazıları okumaya devam etmek için monash.pw sitesi üzerindeki blog sayfasını ziyaret edebilirsiniz.