aile huzuru için ayetel kürsi / Aile huzuru için okunacak dua! Evde huzur için dualar... - Haber 7 DİNİ BİLGİLER

Aile Huzuru Için Ayetel Kürsi

aile huzuru için ayetel kürsi

Aile Huzuru ve Mutluluğu İçin Okunacak Dua

Aile huzuru ve mutluluğu için okunacak bir dua var mıdır?

Kur’an’ın bazı ayetlerinde müminlerin doğru inanç ve davranışları örnek verilirken onların inkârcılarla karşılaştırılması istenmektedir. Bir tarafta kibir ve zorbalıkları, saldırgan tutumları öne çıkan kâfirler, diğer tarafta vakar ve tevazuları, barışçıl yaklaşımları ile öne çıkan müminler… İmanları, onları iffetli ve ahlaklı olmaya, başta hayat hakkı olmak üzere kul hakkına sebep olacak davranışlardan uzak durmaya sevk etmektedir. Mal ile olan ilişkileri inkâr ehlinin hilafına israf ve cimrilik arasında makul bir dengede seyretmektedir. Allah ile olan bağları samimi ve süreklidir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğunda gönüllerini ilahi kelama açıp onu canla başla dinlemektedirler. (Furkan 25/63-73.)

AİLE HUZURU VE MUTLULUĞU İÇİN DUA

Allah’ın rahmet ve sevgisini kazanan bu kullar, sahip oldukları değerlerin tam olarak hayat bulması ve kendilerinden sonra da varlığının devamının aile kurumu ile mümkün olduğunu bildiklerinden, dillerinden şu duayı eksik etmemektedirler: “Onlar, ‘Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle’ diyenlerdir.” (Furkan, 25/74.)

Allah’ın sevgili kullarının aileleri için ettikleri dua, iki cümleden meydana gelmektedir. Bunların ilkinde onlar Rablerine, varlıkları ile sevinç veren eşler ve çocuklar lütfetmesi için dua etmektedirler. Onları sevindiren, aile efradının Allah’a itaat eden, ibadetlerini ihsan üzere yapan, salih, muttaki ve fazilet sahibi insanlar olmalarıdır. Çünkü ailesinin Allah’a itaat ettiğini gördüğünde bundan dolayı müminin kalbi sevinçle dolar. Eskiler; “Müslümanın, eşini, çocuğunu, torununu, kardeşini veya sevdiğini Allah’a itaat eder görmekten daha çok gözünü aydın edecek bir şey yoktur.” demişlerdir.

Rivayetlerde ifade edildiği üzere İslam’ın ilk döneminde bir kişi Müslüman olur; ama onun bazen eşi, bazen çocuğu, bazen başka bir yakını küfürde ısrar ederdi. O kişi, sevdiği bir insanın İslam ile müşerref olamayıp imandan mahrum olarak ebedî hüsrana düşeceğini bilmekten ıstırap duyar; ayette geçtiği şekilde ona dua ederdi. (Taberi, Camiu’l-Beyan, XVII, 531.) Dolayısıyla müminlerin bu dua ile duymayı istedikleri sevincin sebebi, aile efradının maddi özellikleri, dünyevi kazanımları değil Allah’a itaat bilinci içinde olmalarıdır.

Duada geçen “göz aydınlığı”, (kurratü’l-a’yün) sevinçten kinaye olarak kullanılan bir tabirdir. “Gözlerin serin olması” anlamına gelen bu tabirin sevinç ifadesi olarak kullanılması, sevinç gözyaşlarının serin, üzüntü gözyaşlarının ise sıcak olmasından dolayıdır. Sevinç ve mutluluk en çok gözlerde tezahür ettiğinden, insanın duyduğu sevinç göze atfedilmiştir. Bu tabir ayrıca “gözlerin sabit olması” manasına gelmektedir. İnsan sevdiği ile bir araya geldiğinde sevincinden dolayı ona bakmaktan kendini alamaz, gözlerini ondan ayıramaz ve bakışlarını âdeta onda sabitler. (Alusi, Ruhu’l-Meani, XIV, 149.)

Nitekim müminlerin eşleri için ettikleri bu dua, onlarda sekinet bulmayı, gözlerinin güzel ahlak ile muttasıf eşlerinden başkasını görmemesini, böylece Allah’ın haram kıldığı yollara tenezzül etmemelerini ifade etmektedir.

Çocuklarına gelince; onlarda takvanın ve ahlakın güzelliğini gördüklerinden gözleri daha fazlasında değildir. Çünkü salih bir evlat, anne babasına dünyada iyi davranır. Onun iyiliği anne babasının ölümü ile sona ermez. Ölümlerinden sonra da dua ederek, salih ameller işleyerek onlara iyilik yapmaya devam eder. Çünkü insan öldüğü zaman kendisine dua eden salih evladı sayesinde amel defteri açık kalmaya devam edecektir. (Müslim, Vasiyyet, 14.)

Allah’ın sevgili kullarının aileleri için ettikleri duanın ikinci cümlesinde, önceki cümlenin devamı olarak onlar, Allah’tan, eşlerinin ve nesillerinin din konusunda kendilerine tabi olmasını istemektedirler. (Beydavi, Envaru’t-Tenzil, IV, 132.)

İbadetlerinin onların ibadetleri ile birleşmesini, hidayetlerinin kendilerini aşıp onlara da fayda vermesini arzu etmektedirler. Eşleri ve çocukları kendilerine tabi olunca sahip oldukları kulluk bilincinde sebat ederek hayatlarını sürdüreceklerdir. Allah’a itaatte onların kendilerine tabi olmasını arzu etmeleri, onlarla cennette beraber olmayı istemelerindendir.

Dünyada iken cennette beraber olma ümidinin verdiği sevince ahirette bu ümitlerinin tahakkuk etmesinin verdiği sevinç katılacak, sevinçleri böylece kemale erecektir. Onlar ayrıca bu dua ile Allah’tan kendilerini takva konusunda yüce mertebelere ulaştırmasını niyaz etmektedirler. Zira “Bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” cümlesi, Allah’tan, muttakilerin kendilerine tabi olacağı bir mertebeye ulaştırmasını istemeleri anlamına da gelmektedir. Çünkü kişinin kendisine tabi olanlara örnek ve önder olabilmesi için onların ulaşmayı istediği en ileri makama ulaşmış olması gerekir.

Allah’ın sevgi ve rahmetine nail olmuş kulların ettikleri bu dua, aile huzur ve mutluluğu için edilebilecek örnek bir duadır. Bu duadan anlaşıldığına göre Rabbimizin övgüsüne mazhar olmuş bu insanlar, fertleri iman, itaat, takva ve ahlak gibi manevi değerlerle yoğrulmuş bir aile kurmak istemektedirler. Şu kadar var ki; bir duanın kabulü bu duaya fiili duaların eşlik etmesine bağlıdır. O hâlde onlar dua ve niyaz ehli oldukları gibi çaba ve gayret sahibidirler; aile hayatlarında meveddet ve merhamet, sevgi ve saygı, sabır ve anlayış, diğerkâmlık ve fedakârlık gibi ilkeleri kendilerine rehber edinmişlerdir.

Değerler ve ilkeler üzerine kurulmuş aile fertleri, karşılaşılabilecekleri günlük sorunları çözecek, zorlukları aşabilecek bir bakış açısına ulaşacaktır. Nihayetinde bu aile dünyada âdeta cennet hayatı gibi huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamalarına; ahirette ise ebedî huzur ve mutluluk yurdu olan cennette buluşmalarına vesile olacaktır.

Hak Teâlâ bunu şöyle ifade buyurmuştur: “İman eden, soylarından gelenlerin de aynı iman ile kendilerini izledikleri kimselerin yanlarına bu zürriyetlerini katacağız; bununla birlikte kendi amellerinden de bir şey eksiltmeyeceğiz. Herkes kendi yapıp ettiğinin hesabından kendisi sorumlu olacaktır.” (Tur, 52/21.)

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

Aile Hayatında Huzurun Reçetesi

Ailede Mutluluk Yolları

En Huzurlu Aile Yuvası

PAYLAŞ:                

Günlük burç yorumları: 12 Haziran 2023 Pazartesi günü tüm burç yorumları! Bugün sizi ne bekliyor? Burç yorumları...

12 Haziran 2023 Pazartesi yani ayın on ikinci günü için günlük burç yorumları haberimizde. 12 burcun günlük yorumları ile bugün neler olacak? Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık yani tüm burçların yorumları ve bugüne için sizlere özel tavsiyelerini derledik. Peki neler yaşanacak?

Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık burçları için bugün nasıl geçecek? İşte 12 Haziran 2023 Pazartesi günlük burç yorumları...

KOÇ

Sevgili Koç burçları, bugün yaratıcılığınızın zirve yapacağı bir gün olabilir. Yeni projelere atılmak, kendinizi ifade etmek ve yenilikçi fikirlerle çevrenizi etkilemek için ideal bir zamandasınız. İç gücünüzü ortaya çıkarın ve cesur adımlar atın. Büyük bir potansiyele sahipsiniz, sadece kendinize inanın!

BOĞA

Sevgili Boğa burçları, bugün duygusal olarak güçlü bir denge yakalayabilirsiniz. Kendinizi sevdiklerinizle birlikte keyifli anlara adayabilirsiniz. İlişkilerinizde açık iletişim kurmak, duygusal bağları derinleştirmek için önemlidir. Empati yeteneğinizi kullanarak karşılıklı anlayışı güçlendirebilirsiniz.

İKİZLER

Sevgili İkizler burçları, bugün iş hayatınızda büyük bir ilerleme kaydedebilirsiniz. Hedeflerinize odaklanmak, projeleri tamamlamak ve sorumluluklarınızı yerine getirmek için enerjiniz yüksek olacak. Disiplinli bir yaklaşım benimseyerek başarılar elde edebilirsiniz. Yeteneklerinizi sergilemek için mükemmel bir zaman!

YENGEÇ

Sevgili Yengeç burçları, bugün iç dünyanızla bağlantı kurmak ve ruhsal dengeyi sağlamak için zaman ayırmanız gerekebilir. Meditasyon, yoga veya sakinleştirici aktiviteler size huzur ve dinginlik getirebilir. Kendinizi şımartmak için özel bir zaman yaratın ve sevdiklerinizle duygusal bağlarınızı güçlendirin.

ASLAN

Sevgili Aslan burçları, bugün sosyal çevrenizde aktif olabilir, yeni insanlarla tanışabilir ve ilham verici bağlantılar kurabilirsiniz. Grup projeleri veya topluluk etkinlikleri size büyük fırsatlar sunabilir. Kendi fikirlerinizi paylaşmak, diğerlerinin perspektifini anlamak ve işbirliklerine açık olmak sizi daha da ileriye taşıyacaktır.

BAŞAK

Sevgili Başak burçları, bugün kariyerinizde önemli bir ilerleme kaydetme potansiyeline sahipsiniz. İş yerindeki projelerinizi tamamlamak, liderlik becerilerinizi göstermek ve profesyonel hedeflerinizi belirlemek için doğru bir zamandasınız. Disiplinli ve odaklanmış bir tutumla ilerleyin, başarılar sizi bekliyor olacak.

TERAZİ

Sevgili Terazi burçları, bugün seyahat etmek, farklı kültürleri keşfetmek veya yeni bir şeyler öğrenmek için fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Yeni deneyimler size geniş bir perspektif sunacak ve kişisel büyümenize katkıda bulunacaktır. Ayrıca, doğal bir adalet duygusuyla ilişkilerinizi dengelemeye çalışın.

AKREP

Sevgili Akrep burçları, bugün ortaklık ve ilişkiler alanında büyük adımlar atabilirsiniz. Finansal konularda stratejik planlamalar yapmak, ortaklıkları güçlendirmek ve güvene dayalı ilişkiler inşa etmek için doğru bir zamandasınız. Karşılıklı anlayış ve işbirliği önemlidir.

YAY

Sevgili Yay burçları, bugün iş hayatınızda önemli bir verimlilik dönemi başlayabilir. Hedeflerinize odaklanmak, rutin görevleri tamamlamak ve iş yerinde yenilikçi fikirler sunmak için ideal bir zamandasınız. Sağlığınıza da özen göstermeyi unutmayın, enerjinizin yüksek olması önemli.

OĞLAK

Sevgili Oğlak burçları, bugün yaratıcı ve sanatsal faaliyetlere odaklanarak iç dünyanızı besleyebilirsiniz. Kendi yeteneklerinizi sergilemek, hobilerinize zaman ayırmak ve keyifli aktivitelerde bulunmak için mükemmel bir gün olabilir. İçsel tatmini ve mutluluğu ön planda tutun.

KOVA

Sevgili Kova burçları, bugün aile ve evle ilgili konulara odaklanabilirsiniz. Ev düzenlemeleri yapmak, sevdiklerinizle zaman geçirmek ve aile bağlarını güçlendirmek için fırsatlarınız olabilir. İç huzuru ve dengeyi korumak için kendinize zaman ayırmayı unutmayın.

BALIK

Sevgili Balık burçları, bugün iletişim yeteneklerinizi etkili bir şekilde kullanarak önemli adımlar atabilirsiniz. Fikirlerinizi paylaşmak, başkalarıyla etkileşimde bulunmak ve yeni beceriler öğrenmek için cesaretinizi toplayın. Yakın çevrenizdeki insanlarla ilişkilerinizi güçlendirin ve anlayışlı bir tutum sergileyin.

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Aile huzuru için okunacak dua: Evde kavga olmaması için okunması gereken dua ve zikir

Aile huzuru için okunacak dua: Evde kavga olmaması için okunması gereken dua ve zikir

Aile içerisinde huzursuzluk yaşanması için, bireylere uzun vadede zarar veren bir durumdur.

Bu durumun önüne geçmek için yapıcı ve daha sakin olmayı öğrenmek gerekiyor.

Ancak bunlara ekstra olarak, bazı dua ve zikirlerle evinizin huzurunu koruma şansınız var.

Bu dua ve zikirlerin ne olduğunu merak edenler ise arama motorlarına "Aile huzur için hangi dua ve zikirler okunmalıdır?" sorusunu yazmaya başladı.

Peki, Aile huzur için hangi dua ve zikirler okunmalıdır? İşte yanıtı...

Aile huzuru için okunacak dua

Tevbe suresinin 129. Ayeti her gün 7 defa okunmalı, Bakara 2:269 3 kez okunmalıdır. 41 defa Bismillahirrahmanirrahim ve Ve elgaytü aleyke mehabbeten minni duası okunmalıdır. Duha suresi 25. Ayet 21 ya da 71 defa okunmalıdır. Furkan suresi 74. Ayeti ve Araf 89. Ayet okunmalıdır.

Bunun yanı sıra; "Allahümme ellef beyne gulubina ve aslihzate beynina ve'hdina sübüle'sselami ve necnina mine'z-zulümati ile'nnuri ve cennibe'l fevahişe mazahare minha vema betane"

Anlamı: Allah'ım kalplerimizi birleştir. Aramızı islah et ve bizi kurtuluş yollarını ulaştır. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar ve büyük günahların açığından ve gizlisinden de uzaklaştır. (Ebu Dâvûd, Salât 182)

"Rabbene'ftah beynena ve beyne kavmina bi'l-hakkı ve Etne hayrü'l –fatihin"

Anlamı: "Biz yalnız Allah'a dayanırız. Ey bizim Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında sen âdil hükmünü ver, (ki haklı haksız açığa çıksın). Sen elbette hüküm verenlerin en iyisisin! (A'raf, 7/89) "Rabbic'alni mukimessalati ve min zürriyeti. Rabbena ve tekabbel dua. Rabbenağfirli veli valideyye velil muminine yevme yekumul hisab"

Anlamı: Rabbim beni namazı dosdoğru,mükemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz dualarımızı kabul et.

Rabbimiz, kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve müminleri bağışla. (İbrahim Suresi 40. ve 41. ayet) "Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn"

Anlamı: "Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru." okunmalıdır.

Aile huzuru için okunacak dua: Evde kavga olmaması için okunması gereken dua ve zikir

Okunması gereken zikirler

Aile huzuru için dualar oldukça fazladır. Bu konudaki zikirler dualardan daha kısıtlıdır.

"Yâ Veliyy celle celalühü" 46 kez okunması önerilir ve cuma günleri 1000 kez zikredilmesi faydalı olmaktadır.

El-Latif, Ya-Latif şekliyle 100 kere okunmalıdır.

Ya-Veliyy cuma günleri bin defa okunmalıdır. Ya-Rahim 258 defa ya da kendi belirleyen sayıda okunursa küslükler gider.

Kavgaduaev

Google News ile Takip Et

Ayetel Kürsi okunuşu ve anlamı: Ayetel Kürsi Arapça yazılışı, Türkçe anlamı, meali, tefsiri ve okunuşu

Ayetel Kürsi Tefsiri (Kur’an Yolu)

İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Ayetel Kürsi” adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler varit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehadet ve İhlâs sureleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Ayetel Kürsi de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki ayette peygamberlerin getirdiği bunca ayet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve afak)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lütfettiği mucizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu ayet gerçek mabudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.

Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu ayetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektir:

Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi ayet en büyüğüdür” diye sorup “Ayetel Kürsi’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).

Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara suresindeki kürsü ayeti ile” dedi ve ekledi: “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resulullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu.

Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir: “Yatağına yatınca Ayetel Kürsi’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”

Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin maliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlanın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdaniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.

Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.

Gerek Araplardaki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan ayet, Allah Teâlâ’nın “kayyum” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyum, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir.

“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyum sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyumluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyum sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.

Yerde ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Ayetin bu manayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” manasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapçada “bütün varlıklar” manasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî manada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.

Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” manasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır.

Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur.

Kürsi (kürsü), “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk manalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet manasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mananın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Ayetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür. 

Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı ayette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır