Akciğer sertleşmesi, (İdiopatik Pulmoner Fibrozis) hastalığının nedenleri ve oluş mekanizması henüz kesin olarak aydınlatılmış değil. Akciğerin süngerimsi dokusunun yoğun nedbe dokusu (yara iyileşmesinde görülen bağ dokusu) ile yer değiştirdiği akciğer sertleşmesi, ilerleyici ve erişkinlerde görülen bir hastalık.
Akciğer dokusuna bal peteğini andıran bir görüntü veren hastalıkta hava yolları daralmıyor ancak akciğer dokusu kalınlaşıp sertleşiyor. Akciğerlerden kan dolaşımı sistemine oksijen geçişinin zorlaşmasına yol açan bu durum, başta beyin olmak üzere kalp ve diğer organlara ulaşan oksijen miktarının azalmasına neden olabiliyor.
AKCİĞER SERTLEŞMESİ NEDEN OLUR?
Akciğer sertleşmesinin nedenleri tam olarak bilinmese dehastalığa zemin hazırlayan risk faktörlerinin bazıları biliniyor. Bunları; sigara kullanımı, viral enfeksiyonlar, gastro-özefageal reflü hastalığı (mide içeriğinin yemek borusuna kaçması), ailesel yatkınlık, bazı ilaçlar (bazı antidepresanlar) şeklinde özetlemek mümkün.
Çevresel toz ve kimyasalların da önemli nedenler arasında bulunduğunu söyleyen Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Erdoğan Dadaş, pirinç, kurşun, çelik gibi metal tozları ile odun tozunun bunlardan bazıları olduğuna dikkat çekti. Dr. Dadaş, çiftçilik, hayvancılık, kuaförlük, kuş besleme, taşçılık gibi mesleklerin de akciğer sertleşmesine giden süreçte risk faktörleri arasında bulunduğunu söyledi.
AKCİĞER SERTLEŞMESİNİN BELİRTİLERİ VE EVRELERİ NELER?
Hastalığın genellikle öksürük ve egzersizle ortaya çıkan nefes darlığı şikayetleri ile sinsi şekilde başladığını belirten Doktor Erdoğan Dadaş, nefes darlığının yavaş seyirli ve stabil bir kötüleşme gösterdiğini ifade etti. Halsizlik, güçsüzlük, iştah ve kilo kaybı gibi şikayetlere de neden olabilen hastalığın ileri aşamalarında nefes darlığının istirahat sırasında da gözlendiğini aktaran Dadaş, viral ve bakteriyel solunum sistemi enfeksiyonlarının akut alevlenmeleri tetiklediğine dikkat çekti.
Akciğer sertleşmesi hastalığı daha çok ileri yaşlarda görülüyor, genellikle 60 yaş üzerindeki erkeklerde daha fazla ortaya çıkıyor ancak daha erken yaşlarda ve kadınlarda da gözlenebiliyor.
İPF seyrek görülen hastalıklar arasında. Türkiye için hastalığın toplumsal yaygınlığı ile ilgili istatistiki veri yok ancak Türk Toraks Derneği verilerine göre, İPF’nin yaygın parankimal akciğer hastalıkları genel grubu içindeki oranı % 19.9.
Akciğer sertleşmesi, KOAH ve astım gibi hastalıklarla karıştırılabildiği için ayırt edici tanı son derece önemli. İPF’nin “tanısı zor hastalıklar” grubunda olduğuna vurgu yapan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Erdoğan Dadaş, akciğer sertleşmesi ile ilgili sık sorulan soruları ise şöyle yanıtladı:
1- Akciğer sertleşmesinde tanı nasıl konur, teşhis için biyopsiye gerek duyulur mu?
İPF’de altın standart tanı yöntemi yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı göğüs tomografisidir (YÇBT). Bu tetkikte özellikle akciğer dokusunun alt bölümlerinin göğüs duvarına yakın çevresel alanlarının tutulumu İFP’ye işaret eder. Akciğer sertleşmesine YÇBT ile doğru tanı koyma oranı %90-100 arasındadır. Bu yöntemle kesin tanısı konulamayan hastalarda cerrahi akciğer biyopsisi gündeme gelmektedir. Bu hastalarda biyopsi sonrası histopatolojik inceleme ile tanı konulur. Ancak bazı hastalarda histopatolojik inceleme ile de kesin teşhis mümkün olmayabilir. Böyle olgularda ise göğüs hastalıkları, radyoloji ve patoloji uzmanlarından oluşan bir heyet tarafından çoklu disipliner bir yaklaşımla final tanı konulur ve tedavi belirlenir.
2 - Özellikle kanser nedeniyle kullanılan tedaviler (kemoterapi ajanları, radyoterapi) akciğer sertleşmesine zemin hazırlar mı? Bu yan etkilerin önceden düşünülüp tedavinin ona göre planlanması söz konusu olabilir mi?
Kemoterapötik ilaçlar ve radyoterapi İPF için risk faktörleri arasında değildir. Ancak kemoterapi ve radyoterapinin İPF’de alevlenmelere neden olduğuna dair yayınlar da mevcuttur.
3- Akciğer sertleşmesi nasıl tedavi edilir? Tedavinin başarı oranı hakkında neler söylersiniz? Hastalık ölümle sonuçlanır mı?
Kortikosteroidler akciğer sertleşmesinin tıbbi tedavisinde en çok kullanılan ilaçlardır. Ayrıca hastalığın gelişiminde rol oynayan bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaçlar da tedavide kullanılabilir. Bu ilaçların daha çok kortikosteroidlerle kombine kullanılması önerilir. Çalışmalarda tıbbi tedaviye yanıt oranı % 0-17 olarak verilmektedir. Ayrıca immün sistem düzenleyici ilaçlar da araştırma çalışmalarında kullanılmıştır. Ancak henüz bu tedaviler standart uygulamalara dönüşmüş durumda değil. İPF, tedavilere rağmen tanı konulduktan sonra 5 yıllık yaşam süresi %30-50 düzeylerinde olan bir hastalıktır. Tüm bu tıbbi tedavilerin yaşam süresine ne yazık ki anlamlı düzeyde bir katkısı yoktur.
AKCİĞER NAKLİ YAŞAM SÜRESİNİ NE KADAR ARTTIRIR?
4- Akciğer nakli, akciğer sertleşmesinde bir tedavi seçeneği olarak ne zaman gündeme gelir ve başarı oranı hakkındaki görüşünüz nedir?
Tıbbi tedaviye yanıt vermeyen, doku hasarının şiddetli olduğu, pulmoner hipertansiyon gelişen, ilerleyici ve kriterlere uygun İPF hastalarında akciğer nakli gündeme gelir. Uluslararası Kalp ve Akciğer Nakli Derneği tarafından, günümüzün tüm tedavi yaklaşımları ve devam eden çalışmalarına rağmen, akciğer sertleşmesi hastalarında uzun dönem sağ kalım sağlayan tek tedavi seçeneğinin akciğer nakli olduğu bildirilmiştir. Nakil sonrası 5 yıllık yaşam beklentisi ise %50-60 olarak bildirilmektedir.
5- Akciğerlerin sertleşmesini önlemek için alınabilecek önlemler var mıdır?
Toplumsal duyarlılığın ve bilinçlenmenin artırılması ile tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının sınırlandırılması ve yukarıda risk faktörleri arasında saydığımız iş kollarında mesleki koruyucu önlemlerin artırılması bu konuda alınabilecek önlemlerdir.
VİDEO: YAPAY ZEKA AKCİĞER KANSERİNİ TEŞHİS EDİYOR (22.05.2019)
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Akciğer nodülü, halk arasında leke olarak nitelendirilen 3cm. çapa kadar olan lezyonlara verilen genel isimdir. Bu nodüller basit bir akciğer enfeksiyonu sonucu kalan sekel, erken bir akciğer kanseri, vasküler bir lezyon,iyi huylu tümör veya metastaz da olabilir.
Bu nodüller çoğu zaman bir belirti veya şikayet oluşturmadığından, başka bir sebepten dolayı yapılmış olan akciğer tetkikinde tesadüfen saptanmışlardır.
Normal insanlarda yapılan akciğer tomografilerinin yaklaşık %30’unda bir veya birden fazla nodül saptanmaktadır. Nodülün değerlendirilmesi çok önemlidir. İlk olarak nodülün boyutu çok iyi değerlendirilmelidir. 3 mm ve altında boyuttaki nodüllerin kanser olasılığı sadece %0,2 iken, 8-20 mm arasındakilerde %18, 20 mm den fazla olanlarda ise %64’den fazladır.
Yapılan tomografi tetkikinde saptanan bir nodülün eski tomografilerdeki boyutuna göre %25 den fazla artış göstermesi de kanser riskinin yüksek olduğuna işaret eder. Bu yüzden elde eski tomografiler varsa mutlaka karşılaştırma yapılmalı ve karar ona göre verilmelidir.
Değerlendirmede nodülün boyutundan sonra lezyonun cidarının düzgün olup olmadığına bakmak gerekir. Cidarı düzensiz olan nodüllerin kanser riski 5 kat fazladır.
Nodülün yapısında kalsifikasyon (kireçlenme), çoğunlukla iyi huylu olduğu anlamına gelir.
Başlıca bu özelliklerine bakarak görülen nodülün kanser riskini tayin etmek çok önemlidir. Nodülün özelliklerine göre hastanın tomografi ile takip edilmesi mi, yoksa biyopsi yapılması mı gerekli bunun kararının verilmesi gerekir.
Nodüllerin iyi veya kötü huylu olabilme olasılıklarının değerlendirilmesi için PET-CT uygulanan tanı yöntemlerindendir. PET-CT nin benign ve malign lezyon ayırımında sensivitesi %83-100 dür. Tanı için iğne biyopsisi yapılabilir. 1cm.den küçük nodüllerde tanı oranı %60 civarında iken nodül büyüdükçe tanı oranı artar.
Nodülün boyutu, cidarının özellikleri gibi etkenler nodülün iyi veya kötü huyu bir hastalıktan kaynaklanmış olabileceğini kabaca gösterirler, fakat kesin tanı için mutlaka nodülün operasyonla çıkarılması ve patoloji tarafından kesin tanısının konulması gereklidir.
Yüksek riskli hasta grubunda (sigara içen, ailede kanser öyküsü olan gibi) saptanan akciğer nodülünü çıkartmak ön planda olmalıyken, risk faktörü olmayan hasta grubunda önce belli aralıklarla radyolojik takip yapılabilir.