Tüm dünyada en sık görülen kanser türleri arasında yer alan akciğer kanseri, çoğunlukla sigaranın ya da genetik yatkınlığın neden olduğu ölümcül bir hastalık… Akciğer kanseri, küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere temelde ikiye ayrılıyor. Yapılan araştırmalar, küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin de kendi içinde “epidermoid”, “adeno” ve “büyük hücreli” olmak üzere üçe ayrıldığını gösteriyor. Tüm bu türlerin dışında “karsinom tümör” ve “nöroendokrin kaynaklı akciğer tümörü” adı verilen türleri de söz konusu.
Akciğer kanseri tedavisi diğer tüm kanser türlerinde olduğu gibi hastanın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Farklı tedavi kombinasyonları uygulandığı gibi kişiye özel tedaviler de uygulanır. Bu nedenle akciğer kanseri tedavisi tam donanımlı bir hastane ve uzman doktor kadrosu kontrolünde yapılmalıdır.
Akciğer kanserinde tedaviyi belirlemek için tümör tip ve evresi en önemli aşamayı oluşturur. Genel olarak hastalığı erken evrelerde (Evre 1-2-3A) cerrahiyle tedavi etmek mümkünken, geç evrelerde (Evre 3b ve Evre 4 ) cerrahi dışı tedavi yöntemleri uygundur. Akciğer kanserinin türü de tedaviye yanıt anlamında önemlidir. Genel olarak küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde tedaviye daha iyi yanıt alınır.
Akciğer kanserinin bilinen en temel sebebi sigaradır. Bu nedenle sigaraya hiç başlamamak hatta sigara içilen ortamda dahi olmamak büyük önem taşır. Bununla birlikte içimize çekilen her hava akciğerlerin kalitesini etkiler. Kimyasallardan uzak kalmak, radyasyon maruziyetini azaltmak akciğer kanserinin oluşumunu önlemede yardımcı olur.
Fiziksel nedenlerin yanı sıra akciğer kanseri genetik kaynaklı da görülebilir. Akciğer kanserlerinde genetik yatkınlık ve geçiş olması yönünde çalışmalar vardır. Geniş epidemiyolojik çalışmalar, sigara ile kanser ilişkisini ortaya koymakla beraber, akciğer kanserlerinde bazı ailesel geçiş özellikleri tanımlanmıştır. Sigara içen veya çevresel maruziyet altındaki bireylerin metabolik fenotipik özellikleri karsinogeneziste rol oynuyor. Onkogen ürünlerinin dengesi ve hücre içindeki değişimleri hücrelerde genomik değişikliklere ve kansere neden oluyor.
Son yıllarda en önemli genomik değişiklikler Asyalı hastalarda Asyalı olmayanlardan daha sık görülen epidermalgrowth faktör reseptör (EGFR mutasyonu) ve Echinodermomicrotubule protein benzeri 4 anaplastikrinfomakinaze (EML4-ALK) düzenlemesidir. Bu genetik değişikliklerin etkilediği proteinlerin hedeflenmesi hastalarda prognozu iyileştiriyor.
Uzm. Dr. Muharrem Tokmak
Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı
19.11.2019
nedenleri çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkar ve tedavi edilmediği takdirde hem bölgesel olarak hem de sistemik olarak yayılım gösterir, evresi ilerler. Akciğer kanserinin belirtileri göz önünde bulundurularak adlandırılan TNM faktörleri değerlendirilerek yapılır. Evreleme hastalara yapılacak olan tedavi planının ve sağkalım beklentisinin öğrenilmesine yarar.
TNM evrelemesi şu şekildedir:
Akciğer kanserinin birinci evresi, 1A ve 1B evreleri olarak ikiye ayrılır ve erken evreler olarak adlandırılır. Kanser türüne bakıldığında, küçük bir boyutta gözlemlenir ve sadece akciğerin bir bölümünde görülür. Akciğer kanseri ilk evre belirtileri; ses kısıklığı, iştahsızlık, nefes darlığı, öksürük, öksürük sırasında gelişen omuz ağrısı, halsizlik şeklinde hissedilir.
Akciğer kanserinin ikinci evresi, akciğer kanseri 1 evre belirtileri ileri seviyeye ulaştığında hissedilir. Bu evre, 2A ve 2B olarak incelenir.
Evre 2A ve 2B’de de en seçkin tedavi yöntemi cerrahidir. Cerrahi tedavi sonrasında, patoloji raporuna göre kemoterapi/immünoterapi eklenebilir.
3 evre akciğer kanseri 3A, 3B ve 3C olarak incelenir. Karışık bir gruptur. BU GRUP HASTALARIN İÇİNDEN AMELİYATA UYGUN OLAN SEÇİLMİŞ HASTALARA DİREKT OLARAK CERRAHİ TEDAVİ UYGULANABİLİR. GENELLİKLE ÇOKLU KOMBİNE TEDAVİLER UYGULANIR.
Veya
Veya
Lenf düğümlerinden hiçbirine sıçrama yoksa (N0); bu hastalar Evre3A’dır.
veya
veya
veya
veya
Hastalar Evre 3B’dir.
Akciğer kanserinde ameliyat, bu hastalar için uygun değildir (bir çalışma dahilinde deneyimli merkezlerde seçilmiş hastalar hariç). Bu hastalar Kemo-immünoterapi ve/veya radyoterapi ile tedavi edilir.
Bu hastalar Evre 3C’dir. Bu hastalara ameliyat önerilmez. Evre 3C akciğer kanseri nasıl tedavi edilir sorusunun yanıtı; kemo-immünoterapi ve/veya radyoterapi tedavisidir.
Bu evrede kanser hücrelerine akciğer dışında da rastlanır. Evre 4'de küçük hücreli olmayan akciğer kanseri varlığı söz konusudur. Akciğer kanseri 4 evre belirtileri; solunum güçlüğü, kronikleşmiş bir öksürük, iştahta azalma ve buna bağlı kilo kaybı, ses kısılması yutkunma esnasında güçlük, halsizlik, göğüs ağrısı, hareket kabiliyetinde azalma şeklinde gözlemlenir.
Metastaz olmaması M0, Metastaz olması ise M1 olarak ifade edilir.
veya
veya
Tümör göğüs kafesi dışında çok sayıda metastaz yapmıştır; M1c. Bu hastalar Evre 4B grubundadır. Akciğer kanseri 4 evre immünoterapi tedavisine uygundur.
4 evre akciğer kanseri hastalarının standart tedavisi radyoterapi ve kemoterapidir. Tek metastazı olan bazı seçilmiş hastalara mevcut tedavilerine ek olarak cerrahi akciğer kanseri tedavisi de uygulanabilir.
Detaylı bilgi almak için Türkiye'nin en donanımlı Göğüs Cerrahisi uzmanlarından ’ün ekibi ile geçebilirsiniz.
Öksürük ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıktığında bile hastalar bunları soğuk algınlığı, farenjit ya da bronşit gibi başka nedenlere bağlar. Bu nedenle de erken evreler olan evre 1 ve 2’de kanseri tespit etmek zordur. Akciğer kanserinin evrelenmesi tedavinin planlanabilmesi için önemlidir.
Evre 1: Kanser sadece akciğerlerde bulunur ve herhangi bir lenf bezine yayılmamıştır.
Evre 2: Kanser akciğere ve yakın lenf düğümlerine yayılmıştır.
Evre 3: Bu evre 3A ve 3B olmak üzere 2’ye ayrılır. Kanser sadece kanserin başladığı akciğer yarısının aynı tarafındaki lenf düğümlerine yayılmışsa evre 3A olarak adlandırılır. Kanser karşı taraftaki lenf düğümlerine de geçmişse veya köprücük kemiğinin üstündeki lenf düğümlerinde yayılırsa buna da 3B denir.
Evre 4: Akciğer kanseri 4. evre kanserin en ileri aşamasıdır. Bu evrede kanser diğer akciğer yarısına, karaciğer gibi uzak organlara ve akciğer ve kalp zarları arasındaki sıvıya sıçramıştır. İleri evre akciğer kanseri yoğun bakım ünitesinde tedavi gerektirecek çok ağır belirtiler gösterebilir.
Bu akciğer kanseri türü sınırlı ve yaygın hastalık olmak üzere 2 evrede ele alınır.
Sınırlı hastalık: Bu aşamada, kanser sadece göğsün bir tarafında akciğerin sadece bir kısmında ve yakındaki lenf düğümlerinde bulunur.
Yaygın hastalık: Bu evrede, kanser göğsün diğer yarısına veya vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır.
Kanser kaynaklı ölümlerin yüzde 25’inin sorumlusu olan akciğer kanseri önemli bir halk sağlığı problemi... 2020 yılında, dünya genelinde 2.7 milyon kişi akciğer kanseri tanısı alırken, 1 milyon 76 bin kişi aynı sebepten hayatını kaybetti.
Akciğerler vücuda oksijen almasını ve zararlı olan karbondioksitin atılmasını sağlayan yaşamsal öneme sahip bir organdır. Akciğer kanseri ise akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda oluşur. Bu kontrolsüz çoğalma, akciğerlerin bir bölümünü kaplar, kitle oluşturur ve uzak organlara da yayılabilir (metastaz). Yapılan araştırmalarda sigarayla akciğer arasında kuvvetli bir bağ kurulmuş olsa da vakaların %15’lik kısmını sigara içmeyenler oluşturuyor. En sık görüldüğü yaşlar 50-70 yaş aralığıdır.
Akciğer kanseri hastalarının %90’ı hekime başvurduğunda semptomatiktir. Belirtiler kanserin bölgesel, metastatik veya yaygın olmasına göre değişir. Akciğer ve bronş sisteminin ağrı duyusundan yoksun olması ve genellikle ilk semptom olan öksürüğün sigara içen hastalar tarafından bir belirti olarak değerlendirilememesi sonucu akciğer kanseri tanısı çoğunlukla ileri evrelerde konulmaktadır. Akciğer kanserinde görülen başlıca belirtiler ve nedenleri şunlardır:
Solunum yollarındaki hücreler kanser yapıcı etkenlerle uzun süre akciğer bronş hücrelerinde bazı mutasyonlar gelişebilir. Bu kronik maruziyetler bir dizi mutasyonlarla hücrelerde kanseröz değişiklikleri meydana getirebilir. Bu tip anormal hücreler herkeste gelişebilir. Ailesinde akciğer kanseri olan hastalarda bu tip anormal hücreler daha sıklıkla gelişir. Ancak yeterli bir immün sistem bu hücreleri tanır ve ortadan kaldırır veya tamir eder. Organizmanın immün sisteminde bir zaafiyet olması sonucu veya aileden gelen yapısı bozulan bu hücrelerde kontrolsüz çoğalma artar ve kanser kitleleri oluşur. Yine biyolojik yapısında başka değişikliklerin de gelişmesi ile metastaz özellliği kazanır ve uzak organlara yayılmaya başlar. Bütün çalışmalar da göstermiştir ki ailede akciğer kanseri olan birey varsa yakalanma riski 2,4 kat artmaktadır.
Son birkaç yıldır akciğer kanseri tanısı almış kişilerde yapılan reseptör ve genetik mutasyon taramaları ile tedavide aşama kaydedildilmiş ve sağ kalımda başarı sağlanmıştır. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanı koymak, daha yüksek tedavi başarısı olasılığı veriyor. Hayatta kalma oranları kanserin türü ve tanı anında ne kadar yayıldığına bağlı olarak büyük ölçüde değişiyor. Akciğer kanseri tanısı almış her 3 kişiden biri en az 1 yıl yaşarken, 20 kişiden biri 10 yıl yaşıyor.
Bazı kanser türlerinde önceden fark edilen belirtiler erken tanıya götürebiliyor. Ancak akciğer kanserinde durum her zaman bu şekilde gerçekleşmiyor. Akciğer kanseri semptomlarının ve belirtilerinin oluşumu birkaç yıl sürebiliyor ve bazen hiç belirti vermeden sinsice ilerleyebiliyor. Çoğunlukla akciğer kanseri, doktora başvuracak kadar şikayet ve belirti verdiğinde geç kalınmış ya da ileri evre akciğer kanseri ile karşı karşıya kalmış oluyoruz. Hastalığın bu seyri, hastalık oranı ve ölüm oranının da neden bu kadar yüksek olduğunu açıklıyor. Bu yüzden tüm dünyada erken teşhis için akciğer kanseri taramaları yapılıyor. Erken evrede tanı konulan hastalar, cerrahi şansını yakalayarak hastalıkta kür sağlanabiliyor.
Bu nedenle akciğer kanseri taramalarını 40 yaş üstü herkesin, tüm risk faktörlerinden bağımsız olarak yaptırması gerekiyor. Sigara içmeyenler, yılda bir kez akciğer röntgeni çektirmeli ve şüpheli lezyon görülmesi durumunda akciğer tomografisi ile taranmalıdır. Sigara içenler ise her yıl bir kez direkt düşük doz akciğer tomografisi çekilerek yıllık taramalarını yaptırmak üzere göğüs hastalıkları kliniğine başvurmalıdır. Akciğer tomografisi erken tanıda en önemli tanı yöntemidir.
Akciğer kanserlerinin iki ana türü vardır. Bunlar küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan (büyük hücreli, adenokarsinom, yassı hücreli) akciğer kanseridir. Her iki kanser de akciğerleri etkilemekle birlikte tedavi edilme şekli ve hastalığın seyri de dahil olmak üzere birkaç önemli farklılığa sahiptir.
Küçük hücreli akciğer kanseri, mikroskobik incelemede hücreleri yuvarlak ve küçük olduğu için bu ismi almaktadır. Büyük hücreli ismi de benzer şekilde hücre yapısının görüntüsünden bu ismi almaktadır. Küçük hücreli akciğer kanseri tüm akciğer kanserlerinin %15’ini oluşturur. Büyük hücreli kanser türü daha az orandadır. Benzer belirtiler verebilirler. Tanısal yöntemler de benzerdir.
Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme, büyük hücreli akciğer (küçük hücreli dışı) kanserinden farklıdır. Daha agresif seyreder, hücreler daha hızlı bölündüğü ve farklılaştığı için lenf nodu veya uzak organ metastazı yapma ihtimali daha yüksektir. Bu yüzden küçük hücreli akciğer kanseri sınırlı (sadece göğüs duvarında lokalize) ve yaygın evre (uzak metastaz yapmış) olarak evrelendirilir. Hastanın sınırlı evrede cerrahi şansı olurken, yaygın evrede cerrahi tedavi uygulanamaz.
Büyük hücreli akciğer kanserinin evrelemesi ise tipik küçük hücreli dışı akciğer kanseri evrelendirilmesi yapılır. TNM dediğimiz tümörün boyutu, lenf nodu tutulumu ve uzak organ metastazına göre yapılır. 4 evresi vardır, ilk 3 evrede cerrahi şansı olurken, evre 4'te cerrahi uygulanamaz.
Her ikisinin tedavi farklıkları olmakla beraber benzer yanları da vardır. Küçük hücreli akciğer kanserinde daha az olmakla beraber her ikisinde de cerrahi tedavi vardır. Radyoterapinin, kemoterapinin, palyatif bakımın her iki akciğer kanserinin tedavisinde yeri vardır. Bununla birlikte immunoterapiler ve genetik değişimleri hedefleyen moleküler tedaviler sadece küçük hücreli dışı akciğer kanserinde etkindir.
Küçük hücreli akciğer kanseri, büyük hücreli akciğer kanserine göre kemoterapiye daha duyarlı olma eğilimindedir. Tümörün evresine göre cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immunoterapi veya kombinasyonları uygulanabilir. Küçük hücreli akciğer kanserinin beyne metastaz yapma ihtimali yüksektir.Bu nedenle, beyinde henüz hastalık bulgusu olmasa bile, beyin koruyucu amaçla ışınlanabilir (radyoterapi). Bu uygulamaya profilaktik radyoterapi denir.
Akciğer kanseri evre olarak dörde ayrılır.
Dünyada görülme sıklığı 1 milyonda 1-2 iken, ülkemizde yılda ortalama 500 kişiye tanı konulmaktadır. Hastalığın temel nedeni halk arasında beyaz toprak olarak bilinen asbest maruziyetinden kaynaklanmaktadır. Hastalık, asbest maruziyetinden 20-50 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Mezotelyoma genellikle göğüs boşluğuna (akciğer zarı arasına) sıvı birikmesiyle bulgu veren bir hastalık olupi en sık yakınmaları şiddetli ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Bunun yanı sıra hastalarda öksürük, ağızdan kan gelmesi, kilo kaybı, iştahsızlık, yorgunluk, halsizlik gibi bulgular da görülür. Tanı, torasentez dediğimiz yöntemle alınan sıvının sitolojik incelenmesi veya akciğer zarı biyopsi sonucuyla konur. 3 tipi vardır; epitelyal, sarkomatoid ve mixt. Sadece epitelyalde cerrahi şansı varken, diğer tiplerinde kemoterapi ve radyoterapi uygulanır.
Mezotelyomalar 4 evreye ayrılır. Evre 1 ve evre 2'de cerrahi şansı varken, diğer evrelerde kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. Kemoterapi ve radyoterapi başarısı genellikle sınırlı kalmakta ve akciğer zarında toplanan sıvı, plörodezis işlemi ile azaltılmaya çalışılır ve ilerleyici nefes darlığının düzeltilmesi amaçlanır. Cerrahi tedavide ise akciğer zarlarının tamamen soyulmasına (dekortikasyon) dayanan bir yöntem ile yapılır.
Tedavi planlanırken tümörün hücre tipi ve diğer organlara yayılımı dikkate alınarak evrelendirme yapılır. Temel olarak akciğerde 4 evre vardır ve hastalık ne kadar erken evredeyse tedavi olma şansı o kadar yüksektir. Erken dönemde tanı konulan hastalar cerrahi ile uzun yıllar yaşayabilmektedir. Hastalığın tedavisinde evre durumuna ve hücre tipine göre cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immunoterapi moleküler, hedefe yönelik tedaviler veya değişik kombinasyonları uygulanabilir. Uzun süren kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler veya immunoterapiler bu evrelerde hastalığı uzun kontroller sağlayabilmektedir. Ancak tedavilere direnç gelişme ve ilerleme riski nedeniyle belirli aralarla radyolojik kontroller gerekmektedir. Sonuç olarak erken evrede yakalanan ve cerrahi olarak çıkarılabilen kanserlerde sağ kalım daha fazladır.
Çok merkezli tüm çalışmaların sonucu, erken evre akciğer kanseri tanısı koymak tedavi ve yaşam süresi (sağkalım) şansını artırmaktadır. Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde bu süre daha uzundur. Bütün gelişmeler ışığında akciğer kanseri tedavisinde hala alacak çok yol var. İmmunoterapi ve akıllı molekül tedavisi akciğer kanseri tedavisinde yeni bir umut olabilir. Ne kadar erken evrede tanı konursa, o kadar cerrahi şansı ve sağkalım şansı yükselmektedir. Hastalığa erken tanı koymak için risk gruplarını belirleyip tarama testleri yapılması, hastaları belirlemek ve tedavi etmek amaç olmalıdır.
EVRE | 1 yıllık sağkalım | 2 yıllık sağkalım | 5 yıllık sağkalım |
Evre I+II | %68 | %56 | %6 |
Evre IIIa | %58 | %23 | %5.8 |
Evre IIIb | %39 | %15 | %3.1 |
Evre IV | %21 | %1 | - |
Sınırlı Hastalık | %38 | %9 | - |
Yaygın Hastalık | %19 | %1 | - |
Uzm. Dr. Muharrem Tokmak
Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı
04.11.2021