aşkınlık ve içkinlik nedir / Aşkınlık - Türkçe Bilgi

Aşkınlık Ve Içkinlik Nedir

aşkınlık ve içkinlik nedir

Aşkınlık Nedir, Ne Demektir?

Deneyim alanının ötesinde olmak. İçkinliğin karşıtı olma, gözlemlenen dünyanın üstünde ve ötesinde bulunma kalma hâli.

Buna göre, panteizmin dünyanın içinde olan Tanrısı içkin, teizmin yaratılmış olanın dışında yaratıcı olan Tanrısı ise aşkındır.

Aşkınlık, görülen, bilinen, yaşanılan, deneyimsel dünyanın ötesine geçerek ya da deyiş yerindeyse üstüne çıkarak bir çeşit aşkın bir dünyayla buluşmanın ruh hâliyle yazılmış sanat-edebiyat eserlerini nitelemek için kullanılan bir terimdir.

Felsefede özellikle dini düşünce akımları arasında bir düşünce biçimi olarak belirmiş ve bilinen dünyanın dışında var olan tanrısal gücün dünya üzerindeki etkisinin ifadesinde çokça kullanılmıştır. Bir diğer ifadeyle aşkın düşünce; dünyaya bir nevi dünya dışından bakabilme yetisi olarak da düşünülebilir.

Aşkınlık, anlam olarak aşırılık kavramını vurgular. Görgül tecrübelerle ve belirli, belli başlı kesin yargıları olmayan konularla alakalı bir kavramdır. Birçok alanda içkinlik (Tanrı’nın doğada var olduğunun kanıtı) ahiret inancına paralel, gerçek dünya görüşüne zıt bir anlam niteliği taşır.

Aşkınlık kavramı, din ve felsefe alanında genellikle hiçbir şekilde duyularla algılanamayan gerçeklikler anlamındadır. Duyularla algılama anlamı gerçekliğe dayandırılarak iki belirli şekilde ele alınabilir. Bilimsel olarak var olma yapısı birinci bakış açısıdır. İkinci olarak Tanrı’nın kabul edilmesi gerekliliği anlaşılmalıdır.

Felsefi geleneklerde bazı büyük ayrımlar da bulunabilir. Söz konusu bu ayrımlar, var olmanın anlam karşılıklarında, her bir anlama sürecini kapsayan amaçları ve koşulları bilme konularında yer almaktadır. Buna örnek olarak Aristoteles’in etkilendiği metafizik, İslam’daki Vahdet-i Vücut ve Hristiyanlıkta Aquino’lu Thomas’ın nedensel var olma düşüncesi gösterilebilir. Platon düşünceleri doğrultusunda “gerçek” kavramı iki yönden ele alınmaktadır. Kesin doğrulardan oluşan düşünce gerçekliği ve bu düşünce gerçekliğinden kaynaklanan, çözümlenemeyen anlamlar dünyası, bu söz konusu “gerçek” kavramının içerisinde yer almaktadır.

Fakat bu kavramın her iki tanımı da asıl cevabı vermemektedir. Üçüncü yön olan, Kant‘ın dışarıdan bakarak varlık bilimsel sorulara aradığı cevaplar ve anlamaya yönelik olan saptamaları kabul edilir. Duyularla algılanabilen dünya, doğa kanunlarının yansımasıdır. Çünkü doğa kanunları sadece var olma durumunun değil, duyular üstülüğünün de sonucudur. Bu noktada salt olarak anlama eylemi ne kadar net geçekleşiyor ise duyuların soyutluğu o kadar azalmaktadır. Buradan yola çıkarak, aşkınlık kavramı ölümden sonra hayatın devam edip etmeyeceğine yönelik sorularla ortaya çıkmıştır. Bu konuda felsefedeki görüşler de düşünceleri anlama şartı, Tanrı’ya ulaşma amacı ve tek Tanrı’yı reddeden yöntemsel düşünceler olarak ikiye ayrılmıştır.

Akımsallık kavramından ayrılan aşkınlık kavramı, dünya görüşünün tarihsel süreci ve onunla alakalı olarak insanın dünyada var olması sorunsalı ile örtüşür. Antik felsefede “mit” insanın anlama ve bilmesinin ufku olarak dünya ve anlamayı aynı oranda temellendirirken Hristiyan felsefesi Aristoteles’in o meşhur “hareketsiz hareketlendiren”ini nedenselliğin en son sınır değeri; başka bir deyişle, onu aşarak ondan daha büyük bir şeyin düşünülemediği, zihinsel dinamizmin sınır noktası olarak görür.

Bilginin sınırlarının çizilmesi Kant’ın Bilgi Kuramı felsefesinin farklı şekillerde ele alınmasından sonra başlamıştır. Hegel’in Mutlak İdealizm Sistemi’ne bakıldığında birbirini takip eden olayların döngüsel gelişimi ile karşılaşılır. Bu Hegel’e göre, dünyayı anlamaktır. Hegel‘in düşüncelerinden etkilenen Heidegger’in düşüncesine göre, insan dünyaya yalın olarak gelmiştir ve bu Varoluşçuluk felsefesinin özünü oluşturmaktadır. Bu dünyada yalın olarak bulunma insanın kendi varlığını oluşturmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca insan bilgiye sahip olarak ve tanıyarak kendi bilgi deryasını oluşturur. Bu insanın sahip olduğu zorunlu bir özgürlüktür.

Bu bağlamda bir şeyleri zamanından önce anlama belirli çerçevelerde mümkün olabilmektedir. Bu konu yalnızca bilginin sınırları içerisine girmez. Daha çok her türlü bilgi ediniminin bir olasılık koşulu olarak ortada olanı kapsar. Kendi bilgi oluşumsal koşullarına dönük etkinleşen felsefe (bilgi kuramsal düşünce), bu etkinlik sayesinde her seferinde içkin verilmiş ufku, kendi anlama hedefine dönüştürür.

Örneğin, böyle bir ufuk olarak kabul edilen “hakikat” daima koşulsal olarak verilmiş bulunmaktadır. Üstelik, ortaya atılan önermenin doğru olup olmadığından; hakikatin amaçlanıp amaçlandığından, eylemin iyi veya kötü olup olmamasından bağımsız olarak verilmiştir. Tıpkı yalancının o efsanevi itirafında olduğu gibi, hani hiç kimsenin bu yalancının her zaman yalan attığını iddia edemiyorsa, zira en azından bu itiraf durumunda bile hakikati söylemektedir ve bu önermesi ile de (her zaman yalan söyleme durumu) hakikat, kendi önermesinin amaçlanan yanlışlığının olasılık koşulu hâline dönüşmektedir. Yani, her zaman yalan söylediğine yönelik yanlış önerme, aynı önermenin içerdiği hakikat olasılığı tarafından koşullandırılmıştır. “Anlayan özne ile onun her türlü olası gerçekliğin sınırsız enginliği karşısındaki sonsuzluğuna yönelik öznevari, konusuz; her zihinsel bilme eylemi içinde geçerli olan ortak bilince aşkın deneyim denir.”

Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım

Tweetle

kaynağı değiştir]

Hıristiyanlıkta Aşkınlık[değiştir kaynağı değiştir]

Hristiyanlıkta dünyevî ve tanrısal hayatın sınırlarını aşarak gerçek dünyanın ötesine geçme aşkınlık olarak tanımlanır. Buradan yola çıkarak tanrı olarak kabul edilen kutsal ruh, şimdiki zamanın kanıtlanabilirliği ve tüm kötü şeylerden soyutlanma aşkınlık kavramıyla bağlantılıdır. Öldükten sonra dirilme Hristiyanlıkta aşkın bir inanış olarak kabul edilir. Protestanlar bu aşkın inanışlara, tanrının isteklerinden ilham alınarak insanlar tarafından yazılmış olan İncil’de yer vermişlerdir. Fakat Protestanlar Aşkınlık kavramının şimdiki zamanda geçerli olduğuna inanırlar. Ayrıca Protestanlık mezhebine göre kutsal konuşmalar, hastalığa bulunan ilahî çareler, mucizeler gibi doğaüstü olaylar her zaman mümkündür. Buna ek olarak, meleklerin gerçek hayatta görünür halde olmaları ve varlıkları Hristiyanlıktaki yaygın inanışlardan biridir. Roma Katolik Kilisesi ve Yunan Ortodoks Kilisesi bu tür inanışları Meryem Ana’nın yansıması olarak kabul eder. Söz konusu inanışların bu denli kabul edilir olması kuşkusuz kiliselerin etkisiyle mümkün olmuştur. İsa’dan sonra Hristiyanlık dinince kutsal kabul edilen insanların (örneğin, Paulus) doğaüstü güçlerine bugün bile inanılmaktadır.

Budizm’de Aşkınlık[değiştir

monash.pw

  • Popüler
  • İçindekiler

    Aşkınlık ve içkinlik nedir?

    Aşkınlık, anlam olarak aşırılık kavramını vurgular. Görgül tecrübelerle ve belirli, belli başlı kesin yargıları olmayan konularla alakalı bir kavramdır. Birçok alanda İçkinlik (tanrının doğada var olduğunun kanıtı) ahiret inancına paralel, gerçek dünya görüşüne zıt bir anlam niteliği taşır.

    Felsefede Ickin nedir?

    Içkin felsefede ne demek? (sıfat, felsefe) Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç. İçkin, (felsefe) Aşkın olana karşıt olarak varlığın içinde bulunan.

    Felsefi anlamda aşkın ne demek?

    Aşkın » Felsefe Terimi 1. Bir düzeyin ötesine yükselen, verilmiş bir sınırı aşan. 2. Üstün olan insanlık düzeyinin üstüne çıkan (Tanrı).

    Aşkınlık ihtiyacı ne demek?

    Aşkınlık İhtiyacı: Fromm, aşkınlık ihtiyacının ise insanın hayvani, edilgen ve savunmasız bir yaratık olarak kalmayıp yaratıcı bir varlık olmaya yönelik bir istenç duymasından kaynaklandığını düşünür. Bu bağlamda sanat, sevgi, inanç, düşünce gibi alanlar; insanın kendisini aşmaya yöneltebilecek araçlardır.

    Tanrı evrene içkindir ne demek?

    Panteizm ya da tüm tanrıcılık, her şeyi kapsayan içkin bir Tanrı&#;nın, Evren&#;in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşüdür. Panteistler kişileştirilmiş ya da antropomorfik bir Tanrıya inanmazlar. Panteizm, genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır.

    Öz aşkınlık ne demek?

    Reed&#;in () Öz Aşkınlık Teorisinde, öz aşkınlık: a) kendi iç sınırlarını aşma (bir felsefenin, bir değerin bir hayalin farkına varmanın ötesinde bir olgu), b) kişilerarası yaşama (bir çevre ve başkalarıyla ilişkili olma), c) zamansal düşünme (geçmiş ile gelecek gidişatında şimdiyi anlamaya entegre olmak), d) &#;

    Içkinlik ne demek TDK?

    i. Varlığın veya ele alınan konunun içinde bulunma, onu aşmama durumu, içkin durumda olanın özelliği.

    Aşk terimi nedir?

    Arapça aslı ışk olup sözlükte &#;şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka güzel görmeyecek kadar ona düşkün olması&#; anlamına gelir.

    Erich Fromm a göre hangisi insanın ihtiyaçları?

    Fromm&#;a Göre İnsan İhtiyaçları Fromm bireyleri davranışsal olarak motive eden ihtiyaçları temel olarak 2&#;ye ayırır: monash.pwojik ihtiyaçlar; açlık, susuzluk, dürtüler, cinsellik, savunma… monash.pwşsal ihtiyaçlar; insanı hayvandan ayıran, insana özgü, varoluşa cevap bulmaya yardım eden ihtiyaçlar.

    Aşkın cazibe hali nedir?

    Aşkın cazibe hali: Gerçekten aşka vurulduğunuz andır. Bu aşamada başka bir şey düşünmek zordur. Hatta iştahınızı kaybedebilir, daha az uykuya ihtiyaç duyabilir ve zamanınızın çoğunu yeni aşkınız hakkında hayal kurarak geçirebilirsiniz. Aşkın bağlanma hali: Cazibe aşamasından sonraki aşamadır.

    Aşkın bağlanma hali nedir?

    Hatta iştahınızı kaybedebilir, daha az uykuya ihtiyaç duyabilir ve zamanınızın çoğunu yeni aşkınız hakkında hayal kurarak geçirebilirsiniz. Aşkın bağlanma hali: Cazibe aşamasından sonraki aşamadır. Bağlanma kalıcılık sözü vermek demektir ve çiflerin aile kurmaları ya da bütunleşmelerini sağlayan, onları bir arada tutan bağdır.

    Romantik bir aşk ile beynin devre dışı bırakıldı?

    Romantik bir aşk ile beynin hangi bölgelerinin aktifleştiği hangi bölgelerinin devre dışı bırakıldığını inceleyen araştırmaya göre çok aşık olanların beyinlerinin dopamin ödül sistemine dahil birçok bölümünde daha fazla aktivite gosterdiği bulunmuş. Ebeveynlere duyulan sevgi Hipotalamus dışında neredeyse aynı bölgeleri harakete geçirir.

    Empirizmin savunduğu görüşler nelerdir?

    Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha (tabula rasa) gibidir. Deneycilik akılcılığın karşıtıdır.

    Fenomenolojinin özellikleri nelerdir?

    Fenomenoloji, genel felsefe akımlarında olduğu gibi özne-nesne ilişkisini konu edinir. Nesneyi, en genel anlamda öznenin dış dünya ile kurduğu ilişkilerinde algıladığı, deneyimlediği &#;şey&#;ler olarak görmesiyle pozitivizm ve ampirizm ile aynı noktada dursa da, temelde fenomonoloji bu iki felsefe akımına karşı çıkar.

    Tanrı evreni hem aşkın hem de içkindir ne demek?

    Panteizm, geniş bir çerçeve içinde ele alındığında, Tanrı&#;nın dünya ile olan olumlu ve organik ilişkisi bakımından deizmi aşan ve Tanrı&#;nın dünyaya aşkın değil de, içkin olduğunu öne süren Tanrı anlayışı ya da görüşü. Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş kabul eden görüştür.

    Sezgici görüş nedir?

    Sezgicilik ya da entüisyonizm, felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson akımın kurucusudur, bu nedenle kimi zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk olarak adlandırılması da söz konusudur.

    Tabula rasa anlayışı nedir?

    Tabula rasa veya tabula rosa John Locke&#;un ortaya attığı &#;boş levha&#; önermesine işaret eder. Bir empirist olan Hume&#;a göre, zihnimizde doğuştan gelen bir fikir yoktur. Bununla birlikte, Hume, nedenselliğe de karşı çıkar.

    Fenomenolojik anlayış ne demek?

    Fenomenoloji, fenomen üzerine gerçekleştirilen bir araştırma ve sorgulama çabası olarak ortaya çıkan bir felsefe akımıdır. Bu felsefe akımında kavramların yeniden ve detaylı bir biçimde incelenmesi gerektiği savunulur. Fenomenoloji kelimesinin kökünde yer alan &#;Fenomen&#; felsefi olarak kavram manasını taşımaktadır.

    Husserl kim?

    Edmund Gustav Albrecht Husserl (8 Nisan – 27 Nisan ), fenomenoloji okulunu kuran Yahudi kökenli Alman filozoftur. İlk çalışmalarında, mantıkta tarihselcilik ve psikolojizm hakkında yönelimsellik analizlerine dayanan eleştirel incelemelerde bulundu.

    Enteizm ne demek?

    Süreç felsefesi olarak da ifade edilen ve White Head &#;le başlayan bu akıma Pan-enteizm ya da Diyalektik teizm denir. Pan-enteizme göre Tanrı, hem değişmeyen (mutlak), hem de değişen (göreli) dir. Hem zamanın içinde, hem dışında, hem sonlu, hem de sonsuzdur. Aynı zamanda hem tikel hem tümel, hem neden hem sonuçtur.