akp döneminde satılan fabrikalar / 20 yıldan geriye kalan büyük yıkım

Akp Döneminde Satılan Fabrikalar

akp döneminde satılan fabrikalar

Bakan Varank: 26 şehirde 468 fabrika açtık

Varank, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2023 yılı bütçesi üzerinde milletvekillerinin görüş ve eleştirilerini yanıtladı.

Yaptıkları yatırımların katma değer olarak Türkiye'ye geri döndüğünü belirten Varank'ın, "Demir çelik üretiminde Avrupa'nın 1 numarası kim? Çimento üretiminde Avrupa'nın 1 numarası kim? Düz cam üretiminde Avrupa'nın 1 numarası kim? Beyaz eşya üretiminde Avrupa'nın 1 numarası kim? Ticari araç üretiminde Avrupa'nın 1 numarası kim?" şeklindeki sorularına AK Parti milletvekilleri hep bir ağızdan "Türkiye" yanıtını verdi.

Bakan Varank, "20 yılda hiç fabrika kurulmadı." yalanının dile getirildiğini aktararak, fabrika sayıları son 20 yılda yüksek oranda artan Malatya, Konya ve Adana Hacı Sabancı organize sanayi bölgelerinin fotoğraflarını gösterdi. Varank, "'Türkiye'de fabrika kurulmuyor.' diyenlere sesleniyorum, peki bunlar ne, pamuk tarlası mı? Bugün 124 OSB'de fabrika kuracak tek bir boş parsel bile kalmadı. Sadece son 1 yılda 20 yeni OSB kurduk, 33 yeni OSB kurmak için çalışmalara başladık. Bu yıl içerisinde Gaziantep'te 70, Kocaeli'de 54, Aksaray'da 41, Balıkesir'de 39, Çorum'da 25, Amasya'da 20, İzmir'de 14, Sivas'ta 11 fabrikanın açılışını yaptık. Biz 26 şehirde 468 fabrika açarken Kılıçdaroğlu musluk çeviriyordu, musluk." diye konuştu.

Söz konusu fabrikalara ilişkin "devletin değil özel sektörün yatırımı olduğu" yönünde söylemler bulunduğunu da anımsatan Varank, "Siz hangi çağda yaşıyorsunuz? Merak ediyorum, 6'lı masanın ekonomi anlayışı ne? Liberal ekonomiden mi yana, sosyalist ekonomiden mi? Danışmanına bakarsanız neoliberal ekonomiden. Kılıçdaroğlu'na bakarsanız üçü de değil, zaten İYİ Parti'ye fikrini soran yok. Ama bugüne kadar ne vaat ettiklerine baktığınızda ne düşündükleri ortada. Ülkesindeki yatırımcıları kovalayan, 'şirketleri batıracağını, el koyacağını' söyleyenin, rengine coğrafyasına göre sermaye ayrımı yapanın ekonomi modeli, olsa olsa faşizm ekonomisi olur." sözlerini sarf etti.

"Teknolojiden anladığınız Amerika ile online bağlantı kurmakmış"

Mustafa Varank, Türkiye'nin teknoloji açılımının bugün tüm dünyanın gündeminde olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"97 teknopark, 1567 AR-GE ve tasarım merkezi, kuluçka merkezleri, TEKMER'ler, 222 bin AR-GE çalışanı ve daha nicesi. Ama birileri gidiyor, teknolojiyi binlerce kilometre uzakta arıyor. Bu kadar zahmete ne gerek var? CHP Genel Başkanı'nın Türkiye'de kapısına dayanmadığı kurum kalmadı. Her fırsatta kameraları alıp kurumlarımızın önünde dikildi. Sayın Kılıçdaroğlu, teknolojiyi on bin kilometre uzakta arayacağına, 400 kilometre ötedeki TOGG fabrikasının, milli AR-GE kuruluşumuz TÜBİTAK'ın, inovasyon ekosistemimiz Bilişim Vadisi'nin kapısına dayansaydın ya o zaman en modern teknolojileri, en başarılı projeleri yerinde görürdün. İşte TEKNOFEST'e gittin, gençlerimizin çığır açıcı projelerini yerinde gördün ama maalesef o da fayda etmemiş. Hiçbir şey anlamamışsınız. Meğer sizin teknolojiden anladığınız Amerika ile online bağlantı kurmakmış."

Teknolojinin geldiği noktayı anlatmak istediğini dile getiren Varank, ödemesi unutulan elektrik faturalarının online ödenebildiğini ve hamburger siparişinin de online verilebildiğini söyledi. Varank, "Aranızda öyle teknoloji uzmanları var ki Genel Kurul salonunda cep telefonundan online iskambil bile oynayabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.

Türk mühendislerce tasarlanıp üretilen lazer dedektör sinyal çipin fotoğrafını bir eline alarak gösteren Varank, çipin kilogram başına ihracat değerinin 388 bin dolar olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretinde hangi teknolojinin ön plana çıktığını soran ve diğer eline hamburger fotoğrafı alan Varank, "İşte bizim teknoloji gündemimiz, işte CHP'nin teknoloji gündemi. Evelallah aziz milletimiz 20 yıldır olduğu gibi bu iki fotoğrafın, bu iki vizyonun arasındaki farkı en güzel şekilde değerlendirecek. Türkiye'ye yarışır vizyonu Cumhur İttifakı'nın sunduğunu bir kez daha tescilleyecek." diye konuştu.

"Tüm heybetiyle Gazi Meclisimizin kapısının önünde duruyor"

Mustafa Varank, yerli ve milli otomobil Togg konusunda muhalefetin eleştirilerini sıralayarak, şöyle konuştu:

"Şimdi de 'Bu araçlar Türkiye'de üretilmiyormuş, İtalya'dan getiriliyormuş.' İnsaf. Togg için 'Hani nerede bu araba?' diyordunuz, tüm heybetiyle Gazi Meclisimizin kapısının önünde duruyor. Zoom toplantısı yapmayı teknoloji zannedenler, teknoloji neymiş görmek istiyorlarsa Meclisin önüne gidip bakabilirler. Bu milletin 60 yıllık hayali nasıl gerçeğe dönüşmüş, Türk mühendisleri neyi başarmış çıkıp görebilirsiniz. O kadar karalamanın, iftiranın üzerine gidip bakmaya utananlar vardır diye işte ben onun fotoğrafını biraz önce gösterdim. Bu projeyi hayata geçiren babayiğitlerimiz, mühendis, teknisyen ve emekçilerimiz, bu ülkenin inanınca neleri başarabileceğini bize gösterdiler. Onlara şükran borçluyuz."

Varank, imkan, tecrübe ve kabiliyet olsa da yürek olmadan bu tür işlerin başarılamayacağını dile getirerek, o yüreğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da olduğunu söyledi.

CHP milletvekillerinin kendisine laf atması üzerine Varank, "Çok rahatsız olduysanız siz de Kılıçdaroğlu'nun hamburgerli fotoğrafını basıp gösterin. Sizin vizyonunuz o." cevabını verdi.

Togg'un yerliliğini sorgulamaya çalışan muhalefetle karşı karşıya olduklarını ifade eden Varank, bu eleştirilere çok kez cevap verdiğini anımsattı.

AK Parti olarak son 20 yılda her alanda yerlilik oranlarını yükselttiklerini ancak bir başarısızlıkları bulunduğunu söyleyen Varank, "20 yılda her alanda yerlilik oranlarını yükselttik ama bu muhalefetin yerliliğini bir türlü yükseltemedik. Danışman Amerika'dan, finansman Londra'dan, akıl Almanya'dan. Lafa gelince 'Togg'un neresi yerli?' Asıl sizin nereniz yerli? İthal muhalefetsiniz siz, ithal." sözlerini sarf etti.

Bu arada TBMM Başkanvekili Haydar Akar, Varank'a, "Bu parlamentoda bulunan herkes yerlidir." dedi.

Varank'ın sözlerine CHP milletvekilleri tepki gösterdi. AK Parti ve CHP milletvekilleri arasındaki karşılıklı laf atmalar üzerine Haydar Akar, birleşime ara verdi.

"Taş üstüne taş koyan kim varsa ayrım yapmadan destekledik"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, muhalefetin "teşvikler ve destekler yandaşlara gidiyor ya da hiçbir işe yaramıyor." şeklindeki iddialarını "içi boş eleştiriler" olarak nitelendirerek, bu konuda otomotiv sektöründe faaliyet gösteren başarılı bir şirketi örnek gösterdi.

AK Parti iktidarı döneminde yatırımlarını büyüten şirketin, Avrupa ve Ortadoğu'da bilinen bir marka haline geldiğini söyleyen Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı firma geçtiğimiz sene Bakanlığımızdan yeni yatırım için 100 milyon liralık yatırım teşvik belgesi aldı. Türkiye ekonomisine, AK Parti iktidarına güvenip yeni yatırımlar yapan böyle firmaları elbette destekleyeceğiz. Bu firmanın sahibi CHP Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan. Kendisine yatırımları için çok teşekkür ediyorum. Bakanlığımızdan 100 milyon liralık teşvik belgesi alan CHP Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan da mı yandaş? Son 4 yılda, 18 CHP'li belediye için 29 teşvik belgesi düzenledik. Bunlardan altısı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gitti. O da mı yandaş? Ülkemizde yatırım yapan, taş üstüne taş koyan kim varsa ayrım yapmadan destekledik, desteklemeye devam edeceğiz."

Elindeki grafiği gösteren Varank, "Türkiye şu anda girişimcilik alanında altın çağını yaşıyor. Sizin gözlerinizi yumduğunuz, kulaklarınızı tıkadığınız gerçek işte tam olarak bu. Türk 'start-up'lar 2020 yılında 154 milyon dolar yatırım aldı, 2021'de bu tutar 1,6 milyar dolara ulaştı. Bu yılın ilk 9 ayında daha şimdiden 1,5 milyar doları yakaladık." diye konuştu.

Kalkınma ajanslarının da gençlere yatırım yapacak fonlara katılmasına yönelik düzenlemeyi hayata geçirdiklerini anlatan Varank, CHP'nin bu düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine gittiğini anımsattı. Varank, şöyle devam etti:

"Biraz dürüst olun, dürüst. Bir yandan 'Fon kuracağız.' diyeceksiniz diğer yandan bizim kurduğumuz fonları baltalamaya çalışacaksınız. Şimdi de Kılıçdaroğlu çıkmış Türkiye'ye para yağdıracakmış. Yurt dışından 3 yılda 325 milyar dolar fon getirecekmiş. Sen önce tuttuğun danışmanı getir. Tabii bir de temiz para meselesi var. Daha düne kadar Londra'daki tefecilerden para dilendiğimizi iddia ediyordu. Kendisi oraya gidince temiz para bulduğunu söylüyor. İngiltere'de, Rusya'nın 31 milyar dolar, Katar'ın yaklaşık 40 milyar dolar yatırımı var. Sizin o gittiğiniz fonlar, Katar, Suudi Arabistan, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri'nin paralarını dağıtıyor. Bu paralar doğrudan Türkiye'ye gelince kirli, Londra üstünden gelince temiz öyle mi? Nasıl temizlediniz bu paraları? Buckingham Sarayı'nın çamaşırhanesinde mi yıkadınız?"

"Gençlere vaat ettiğiniz sadece samandan ibaret"

Bakan Varank, lise öğrencilerinin kutuplar üstüne proje yapacağını ve o projesiyle ay yıldızlı bayrağı kutuplara taşıyacağını belirterek, "İşte biz gençlerimize bu ufku verdik. Gençlerimizin ufku artık kutuplara, Samanyolu galaksisine kadar uzanıyor. Sizin gençlere vaat ettiğiniz sadece samandan ibaret." dedi.

Gençlere rol model olacak Türk uzay yolcusunun seçiminde artık son aşamaya geldiklerini anlatan Varank, "Ay misyonunda kullanacağımız hibrit roket motorunun uzay ortamındaki testlerine başladık. Avrupa'nın en büyük tek parça aynasına sahip Doğu Anadolu Gözlemevi'nde ilk ışığı önümüzdeki yıl almayı planlıyoruz. Bir sayın vekilimiz 'Uzay Üssü kurmak CHP'ye nasip olacak.' dedi. Siz uzayla önce bir zoom bağlantısı kurun da üssünü sonra kurarsınız." ifadelerini kullandı.

Bilimi popülizm aracı olarak değil Türkiye Yüzyılı'nın anahtarı olarak gördüklerini vurgulayan Varank, "Üniversiteleri, kendi köhnemiş ideolojilerinin kurtarılmış bölgeleri yapmak isteyenlere inat, biz üniversitelerimizi dünya ile yarışır hale getirmek için çalışıyoruz. Bu yıl 205 farklı üniversiteden 12 bin araştırmacımızın bilimsel makalelerini destekledik. 177 üniversitenin 4 bin 500'ün üzerinde AR-GE projesine yaklaşık 900 milyon lira, TÜBA ile 2 bine yakın bilim insanına toplamda 44 milyon lira destek verdik." şeklinde konuştu.

Mustafa Varank, 100. yıl bütçesinin, bu yolda AR-GE'nin, inovasyonun ve katma değerin bütçesi olacağını söyleyerek, hayırlı olması temennisinde bulundu.

Bu süreçte neler yaşandı yakından bakalım:

Sermaye zenginleşirken emekçi yoksullaştı: Ekonomi büyüse de emekçi yoksullaşmaya devam etti. Emeğin büyüme içindeki payı 2022 ikinci çeyrekte yüzde 25,4'e geriledi. Sadece son iki yılda işgücü ödemelerinin payında 11,4 puanlık azalma yaşandı. Buna karşılık sermaye kazançlarının payı iki yılda 11,1 puanlık artışla yüzde 42,9’dan 54’e yükseldi.

Ne var ne yok satıldı: Üretimden uzaklaşan Türkiye, ekonomisini özelleştirme politikalarıyla büyüttü. SEKA, TEKEL gibi fabrikalar özelleştirildi. Kritik önemdeki doğalgaz dağıtım şirketleri ESGAZ ve BURSAGAZ satıldı. Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek elden çıkarıldı. 1986-2021 yılları arasındaki 70,8 milyar dolarlık özelleştirmenin 62,7 milyar dolarlık kısmı AKP döneminde yapıldı. Dolayısıyla her 100 özelleştirmeden 89'u bu iktidar döneminde gerçekleşti.

TL en değersiz para birimlerinden biri oldu: Erdoğan’ın faiz indirimindeki ısrarı enflasyonist baskıyı artırdı. Yanlış ekonomi politikalarıyla AKP, 1.60 seviyesinda aldığı doları kurunu 18 TL'nin üzerine taşıdı. Dolar tüm zamanların rekorunu kırdı. Yıllık enflasyon ise eylül ayında yüzde 83,45'e yükselerek 24 yılın rekorunu kırdı. 3 Kasım 2002’deki genel seçimleri kazanan AKP iktidara geldiğinde, yıllık enflasyon yüzde 31,77 idi. Dolar ise 1.60 TL seviyesindeydi.

Barınma krizi arttı: Yanlış ekonomi politikalarıyla Türkiye konut fiyatlarının en hızlı yükseldiği ülkelerden biri oldu. Önce konut satış fiyatları ardından kiralar tırmanışa geçti. İstanbul'da en düşük kira 6 bin TL'ye yükseldi. Öğrenciler, aileler ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıya kaldı.

Eğitim gericilerin eline geçti: İktidar din eksenli örgütlenmeleri eğitim alanında da başat aktör haline getirdi. Ensar, İlim Yayma ve TÜGVA gibi kurumlar yürüttükleri faaliyetlerle eğitimde ciddi bir ağrılık kazandılar. Bu yapılar, hem Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak protokoller imzalayarak sınıfların içlerine kadar girdiler hem de düzenledikleri sosyal etkinlikler ve açtıkları yüzlerce öğrenci yurduyla ülkede eğitimi kontrol edecek güce eriştiler.

Özgür basına zincir vuruldu: 20 yılda en çok en büyük baskıyı gören kesim basın oldu. AKP iktidarı döneminde en az 859 gazeteci tutuklandı. Çağdaş Gazeteciler Derneği verilerine göre 92 gazeteci şu an hükümlü. Sadece son 5 ayda Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda 33 gazeteci gözaltına alındı, 26'sı tutuklandı. AKP ve MHP’nin hazırladığı ‘sansür yasası’ Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Kadın hakları hiçe sayıldı: En büyük hak kaybına uğrayan kesimlerin başında kadınlar geldi. İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak gibi bir karara imza attı. CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın yayınladığı rapora göre 1 Ocak 2002 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasında en az 8 bin 51 kadın katledildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerini de ekleyince AKP iktidarında en az 8 bin 297 kadın katliamı yaşandı. 564 kadının ölümü ise, kayıtlara şüpheli olarak geçti.

Sağlık en çok etkilenen alanlardan oldu: İktidarın en iddialı olduğu alanların başında gelen sağlık ağır hasar aldı. Erdoğan’ın emriyle kurulan şehir hastanelerine milyonlarca lira harcandı. Bu dönemde 18 şehir hastanesi kurulurken, 13 şehir hastanesi için toplamda 21 hastane kapatıldı. Sağlıkta şiddet arttı, doktorlar güvenceli çalışma koşulları için yurtdışına göç etmeye başladı. Sağlık ocakları kapatılarak aile sağlık merkezlerine dönüştürüldü. Aile sağlık merkezleri de kamu hastanelerine bağlandı. İlaç stokunda yaşanan sıkıntı her geçen gün arttı, hastaların tedavilerinde büyük sorunlar yaşandı.

İNANDIĞIMIZ ORTAK DEĞERLER UNUTTURULDU

AKP’nin iktidar olduğu 20 yıllık süre içinde ülkenin büyük bir dönüşüm yaşadığını aktaran Prof. Dr. Murat Somer şunları söyledi: “Bu dönüşüm zamana yayıldığı için aslında toplumda bir akıl tutulması yarattı. Yani siyasetin ve toplumun nasıl işlemesi gerektiğine dair inandığımız birçok şey unutturuldu. Unutulanların yerine hakkaniyet temelli, gelecek vadeden demokratik normlar konulmadı. Dolayısıyla bir toplum hâlinde siyaseti de kullanarak işlememizi ve çalışmamızı sağlayan kodlar unutturuldu ve bunun yerine yenisi geliştirilmedi. En büyük tahribat da bu. Bahsettiğimiz bütün diğer tahribatlar aslında bir sonuç, düzeltilebilecek konular fakat bunları hangi hedef ve idealler ışığında nasıl değiştireceğimizi unuttuk. Bu yüzden bunu yeniden kurmamız gerekecek. İşte böyle bir süreç içerisindeyiz. Herkesin şapkasını önüne koyup, fedakârlık yapması gereken bir dönem bu.”

Prof. Dr. Murat SomerProf. Dr. Murat Somer

Eğitimin öneminden de bahseden Prof. Dr. Somer şöyle devam etti:

“Eğitimde mutlaka kökten değişimler yapılması lazım, ama bunun hangi değer ve idealler ışığında yapılması gerektiği de iyi bir şekilde analiz edilmeli. Öğretmen-öğrenci ilişkisi, okul-toplum ilişkisi… En büyük tahribat buralarda oldu. Cumhuriyet’in kurulduğu dönemde eksikliklere rağmen eğitime dönük bir ideal konulmuştu. Eğitim, öğretmen saygı gösterilmesi gereken, kalkınmanın ve çağdaşlaşmanın öncüsü, kamu yararı görülen kavramlardı. Para kazanılan herhangi bir meslek veya parayla satılan bir ürün değil. Öğretmenlerin, akademisyenler el üstünde tutulan, önemli roller üstlenen kişilerdi. Önce bunları geri kazanmamız gerek.”

BÜYÜK BİR KURUMSAL YOZLAŞMA

AKP’nin ilk zamanlar yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluğu bitireceğine yönelik söylemlerini hatırlatan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu şunları söyledi: “20 yılın ardından dördüncü y’yi yani yozlaşmayı da eklediler. Muazzam bir yozlaşma ile karşı karşıyayız. Birçok kurum kaldırıldı. Merkez Bankası ve bakanlıklar gibi birçok kurum da kuruluşlarına aykırı olarak çalıştırılmaya başlandı. TBMM yine önemli bir kurumsal aşınma içerisinde. Hem yasama hem de denetim işlemlerinde büyük sıkıntılar yaşanıyor. Dolayısıyla ortada yavaş yavaş kurumları olmayan bir devlet yapısına doğru gidiyoruz. Bütün büyük devletler kurumlar ile çalışırken biz bunu düzeltemezsek cumhurbaşkanına indirgenen bir yapı olarak yolumuza devam etmek zorunda kalacağız. Böyle bir yapının ise ayakta kalabilmesi kolay değil.”

Prof. Dr. Ersin KalaycıoğluProf. Dr. Ersin Kalaycıoğlu

Birçok kurumunda hedef alınıp, kurumsal aşınmaya yol açıldığını aktaran Prof. Dr. Kalaycıoğlu, “Üniversiteler, eğitim bu sürede büyük zararlara uğradı. Programların uygulanmasında, akademisyenlerin yetiştirilmesinde büyük sorunlar vardı, bu daha da derinleşti. Adalet ve Kalkınma Partisi başa geldiğinde birçok üniversitenin seviyesi iyi durumdayken şu anda ilk 500 üniversite içinde Türkiye’den hiçbir okul yok. Eğitim kalitesinde düşüş yaşandı, insan kaynağı azaldı. İnsan kaynağında da azalma yetmiyormuş gibi iktidarın önde gelenleri bazı meslek gruplarını hedef alarak bir boğuşma içeresine girdi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır