Akut Lenfositik Löseminin Ãzgün Tedavisi
EriÅkinlerde akut lenfositik löseminin (ALL) esas tedavisi uzun süreli kemoterapi (kemo) kullanımını içerir. Son birkaç yıl içinde doktorlar tedaviye daha fazla cevap veren daha yoÄun kemoterapi rejimleri kullanmaya baÅladılar. Fakat bu rejimler, düÅük beyaz küre sayısı gibi daha fazla yan etkilere neden olmaktadırlar. Hastalar bu yan etkileri önlemek veya tedavi etmek için baÅka ilaçlar almaya ihtiyaç duyabilirler.
Tedavi tipik olarak 3 fazda yürütülür:
Toplam tedavi genellikle 2 yıl sürer ve bu sürenin çoÄunu idame tedavisi alır. Tedavi ALL subtipi ve diÄer prognostik faktörlere baÄlı olarak çok veya az yoÄun olabilir.
ALL beyin ve spinal kord etrafındaki alana yayılabilir. Bu durum bazen ALL tanısı ilk konduÄunda zaten gerçekleÅmiÅtir. Doktor lomber ponksiyon (spinal tap) yaptıÄı zaman bu yayılım bulunur ve sıvı mikroskop altında incelendiÄinde lösemi hücreleri görülür. Bu yayılımın tedavisi aÅaÄıda anlatılmaktadır.
Tanı anında spinal sıvıda lösemi hücreleri bulunmasa bile, bu testlerle saptanabilecek çok az sayıda lösemi hücresinin bulunması veya bu hücrelerin daha sonra beyin ve spinal kord yüzeyinde üremeye baÅlamaları mümkündür. Bu nedenle ALL tedavisinin en önemli bölümü santral sinir sistemi (SSS) profilaksisidir ( löseminin beyin veya spinal kord çevresine yayılmasını önleyen tedaviir). Bu tedavi de aÅaÄıda daha detaylı olarak açıklanmaktadır.
İndüksiyon
Ä°ndüksiyon kemoterapinin amacı remisyon saÄlamaktır. Bunun anlamı, kemik iliÄi örneklerinde artık lösemi hücrelerinin bulunmaması, normal kemik iliÄi hücrelerinin geri dönmesi ve kan sayımının normale dönmesidir. Fakat, lösemi hücreleri vücudun herhangi bir yerinde saklanabileceÄinden remisyon mutlaka kür anlamına gelmez.
Bu süreç genellikle bir ay kadar süren yoÄun kemoterapi fazıdır. Farklı kemoterapi ilaçları kombinasyonları kullanılabilir, fakat esas olarak aÅaÄıdaki ilaçlar kullanılır:
Hastanın prognostik faktörlerine baÄlı olarak, bazı rejimler, indüksiyon fazının parçası olarak siklofosfamid (Cytoxan), L-asparaginaz, etoposid (VP-16) ve/veya yüksek doz metotreksat veya sitarabin (ara-C) içerebilir.
Lösemi hücreleri Philadelphia kromozomu içeren ALL hastalarında sıklıkla imatinib gibi hedefe yönelik bir ilaç da eklenir.
Tedavinin ilk ayı oldukça yoÄun geçer ve doktorun sıklıkla ziyaret edilmesini gerektirir. Bu sürenin bir bölümünü veya çoÄunu hastanede geçirebilirsiniz, çünkü ciddi enfeksiyonlar veya diÄer komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Reçete edilen tüm ilaçları almak çok önemlidir. Bazen komplikasyonlar hayatı tehdit edecek kadar ciddi olabilir, fakat son yıllarda destekleyici bakımda (hemÅirelik bakımı, beslenme, antibiyotikler, büyüme faktörleri, gerekli olduÄunda uygulanan kırmızı küre ve trombosit transfüzyonları vb.) ulaÅılan geliÅmeler nedeniyle bu komplikasyonlar geçmiÅte olduÄundan çok daha az görülmektedir.
ÃoÄu kez, indüksiyon kemoterapisiyle lösemi remisyona girer. Fakat lösemi hücreleri vücudun herhangi bir yerinde saklanabileceÄinden daha ileri tedavi gereklidir.
Santral Sinir Sistemi (SSS) tedavisi veya profilaksi: Lösemi hücrelerinin santral sinir sistemine yayılmasını önlemeye yönelik tedavi (profilaksi), SSS'ne yayılmıŠlösemiyi tedavi etmek amacıyla uygulanan tedaviye benzer. Bu tedavi genellikle indüksiyon sırasında baÅlar ve tedavinin diÄer fazları boyunca devam eder. AÅaÄıdakilerden birini veya birkaçını içerir:
Konsolidasyon (yoÄunlaÅtırma) Tedavisi
EÄer lösemi remisyona girerse, bir sonraki faz, indüksiyon için kullanılan ilaçların birçoÄu kullanılarak yapılan kısa süreli bir kemoterapiyi içerir. Bu tedavi genel olarak birkaç ay sürer. Bu ilaçlar genellikle yüksek dozlarda verilir, böylece tedavi halen oldukça yoÄundur. Bu süreçte santral sinir sistemi profilaksisi devam ettirilebilir. Lösemi hücreleri Philadelphia kromozomu içeren hastalarda imatinib gibi hedefe yönelik bir ilaca da devam edilir.
Belirli ALL subtipleri veya kötü prognostik faktörleri olan remisyondaki bazı hastalar, halen relaps açısından yüksek risk altındadır (lösemi geri döner). Bu süreçte, doktorlar, özellikle iyi donör eÅleÅmesi olan erkek veya kız kardeÅleri olanlara allojenik kök hücre nakli önerebilirler. Otolog kök hücre nakli bir diÄer seçenek olabilir. Kök hücre naklinin her hasta için yararlı olacaÄı net olmadıÄından, naklin olası riskleri ve faydaları her hastanın kendi durumu temelinde dikkatle deÄerlendirilmelidir. Bu prosedürü düÅünen hastalara iÅlem, çok sayıda kök hücre nakli yapılan bir merkezde en iyi Åekilde yapılabilir .
Ä°dame Tedavi
Hasta, konsolidasyondan sonra genellikle metotreksat ve 6-merkaptopurin (6-MP) ile idame kemoterapisine alınır. Bazı vakalarda, bu tedavi vinkristin ve prednizon gibi diÄer ilaçlarla kombine edilebilir.
Lösemi hücreleri Philadelphia kromozomu taÅıyan ALL hastalarında sıklıkla imatinib gibi hedefe yönelik ilaç da eklenir.
Ä°dame yaklaÅık 2 yıl sürer. Bu süreçte santral sinir sistemi profilaksisi sürdürülebilir.
Bazı doktorlar, T-hücreli ALL ve matür B-hücreli ALL (Burkitt lösemi) gibi bazı lösemilerde idame tedavisinin gerekli olmayabileceÄini söylemektedirler.
Akut lenfositik lösemi tedavisinin cevap oranları
Genel olarak, eriÅkinlerin yaklaÅık %80 - 90'ı bu tedaviler sırasında bir noktada tam remisyona ulaÅır. Yani bu hastaların kemik iliÄinde bir daha lösemi hücreleri görülmez. Ne yazık ki, bu hastaların yaklaÅık yarısı relaps gösterir, bu nedenle genel kür oranı yaklaÅık %40'tır. Tekrar söylemek gerekirse, akut lenfositik lösemi (ALL) subtipi ve diÄer prognostik faktörlere baÄlı olarak bu oranlar deÄiÅiklik gösterir. ÃrneÄin, kür oranları genç hastalarda yüksek, yaÅlı hastalarda düÅük olma eÄilimi gösterir.
EÄer lösemi cevap vermez veya tedaviden sonra geri dönerse ne yapılır?
EÄer lösemi refrakterse - yani, ilk tedavide ortadan kalkmazsa (hastaların yaklaÅık %20'sinde görülür) - daha yeni ve daha yoÄun kemoterapi ilaç dozları denenebilir, ancak bu ilaçların iÅlev gösterme ihtimali daha düÅüktür. B-hücreli ALL hastalarında blinatumomab gibi bir bispesifik T hücre baÄlayıcı (BÄ°TE) antikor seçenek olabilir.BÄ°TE antikorları tümör hücrelerinde bulunan çeÅitli hedef moleküllere yönelik geliÅtirilmiÅtir ve son yıllarda kanser tedavisinin en etkin araçları arasına girmiÅtir. Yüksek düzeyde spesifite ve nisbeten olumlu toksisite profilleri bu ajanların standart tedaviler içinde yer almalarını saÄlamıÅtır. Lösemi en azından kısmi remisyona girerse kök hücre nakli bir tedavi seçeneÄi olarak denenebilir.
EÄer lösemi baÅlangıçtaki tedaviyle remisyona girer fakat tekrar dönerse (yinelerse), en sık olarak kemik iliÄi ve kanda ortaya çıkacaktır. Bazen, beyin veya spinal sıvı hastalıÄın tekrar görüldüÄü ilk yer olacaktır.
Bazı vakalarda, löseminin daha fazla kemoterapi ile tekrar remisyona girmesi mümkündür, ancak bu remisyonun uzun süre devam etmesi mümkün deÄildir. Tedavi yaklaÅımı, ilk tedavi sonrası löseminin ne kadar kısa sürede ortaya çıktıÄına baÄlıdır. EÄer relaps uzun süre sonra ortaya çıkarsa, ikinci remisyonu denemek için aynı veya benzer bir tedavi kullanılabilir. EÄer süre kısaysa, diÄer ilaçlarla birlikte daha agresif bir kemoterapi gerekebilir. B-hücreli ALL hastalarında blinatumomab gibi bir bisepsifik antikor seçenek olabilir.
Philadelphia kromozomu olan ve imatinib gibi hedefe yönelik ilaç almıŠolan ALL hastalarına genellikle baÅka bir hedefe yönelik ilaç verilir.
T hücreli lösemi hastalarında nelarabin kemoterapi ilacı yararlı olabilir.
EÄer ikinci remisyona ulaÅılabilirse, birçok doktor mümkünse kök hücre nakli önerecektir.
EÄer lösemi ortadan kalkmazsa veya geri dönerse, sonuçta kemoterapi tedavisi yararlı olmayacaktır. EÄer kök hücre nakli de seçenek deÄilse, hasta klinik çalıÅmada yer almayı veya yeni tedavileri denemeyi isteyebilir.
Palyatif tedavi
Bazı durumlarda, klinik araÅtırmalarda bile ileri tedavinin lösemiyi tedavi etme olasılıÄının son derece düÅük olduÄu açık bir Åekilde ortaya çıkabilir. Bu durumda, tedavi lösemiyi tedavi etmekten ziyade löseminin neden olduÄu semptomların kontrol edilmesine odaklanabilir. Bu tedavi, Palyatif Tedavi veya destekleyici bakım olarak adlandırılır. ÃrneÄin, doktor, lösemiyi küre ulaÅtırmak yerine ilerlemesini yavaÅlatmak amacıyla daha az yoÄun kemoterapi tavsiye edebilir.
Lösemi kemik iliÄinde geliÅtiÄinden aÄrıya neden olabilir. Mümkün olduÄu kadar rahat olmanız önemlidir. Radyasyon ve aÄrı dindirici ilaçları içeren tedaviler yararlı olabilir. Aspirin ve ibuprofen gibi ilaçlar aÄrıyı dindirmezse, morfin gibi opioid ilaçlar faydalı olabilir.
Lösemiden kaynaklanan diÄer yaygın semptomlar düÅük kan sayımı ve halsizliktir. Bu sorunları düzeltmek için ilaçlar veya kan transfüzyonları gerekli olabilir. Bulantı ve iÅtah kaybı, ilaçlar ve yüksek kalorili gıda destekleriyle tedavi edilebilir. Ortaya çıkacak olan olası enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilebilir.
Santral Sinir Sistemi Profilaksileri:
ALL hücreleri genellikle "meninksler" olarak adlandırılan beyin ya da omurilik zarlarında toplanırlar. Tedavi edilmezlerse meninksler lösemi hücrelerini barındırabilir ve böylece bu bölgede yineleme görülür (meninjiyal lösemi). Bu nedenden dolayı "santral sinir sistemi profilaksisi" olarak adlandırılan tedavi bu bölgelerde de uygulanır. Tedavi metaroksat gibi ilaçların spinal kolona enjekte edilmesinden, ya da x-ıÅınlarıyla merkezi sinir sisteminin kaplanmasından oluÅur. Bazen iki tedavi yöntemi de kullanılır. Kemoterapiye daha az uygun olan bölgelere, aÄızdan veya damardan verildiÄinde "sıÄınma bölgesi" denebilir.
Ph-pozitif ALL:
ALL hastalıÄı taÅıyan yetiÅkinlerin beÅinden dördünde ve az sayıdaki çocuklarda (yaklaÅık yüzde iki ila dört oranında) "Ph-pozitif (Philadelphia-pozitif) ALL" olarak adlandırılan alttür vardır. Bu ALL alt türüne sahip olan hastalarda kromozom deÄiÅikliÄi BCR-ABL olarak bilinen özel bir gen mutasyonuna neden olur. Bu hastalar diÄer çoklu ilaç kemoterapisine ek olarak tirosin kinaz inhibitör ilaçları (TKI'lar) olan imatinib mesylate, dasatinib ya da nilotinib ile tedavi edilirler. Imatinib tedavisi ile kemoterapi bazı Ph-pozitif ALL hastalarında etkilidir. Dasatinib ve nilotinib imatinib tedavisini kaldıramayan ya da tedaviye cevap vermeyen Ph-pozitif ALL hastalarında ya da bu tedaviye direnç saÄlamıŠhastalarda kullanılır. TKI'lar bir çok hastada BCR-ABL gen deÄiÅiminin lösemiye neden olan etkilerini önler. TKI'lar tek baÅına kullanıldıÄında ALL hastalarının iyileÅmesini saÄlayamadıÄı için bu ilaçlar kemoterapi ile karıÅtırılarak kullanılır
Ãocukluk - YetiÅkinlik ALL Tipleri:
ALL alıÅılmadık bir yaÅ daÄılımına sahiptir. DiÄer lösemi çeÅitlerinde daha yaÅlı insanların hastalıÄa yakalanması olasıdır. ALL' de ise küçük çocuklar daha çok bu hastalıÄa yakalanırlar. HastalıÄın oluÅma riskinin yaÅ zirvesi dört olup, yaklaÅık 50 yaÅına kadar bu risk giderek azalır. 50 yaÅında ise özellikle erkeklerde olasılık yeniden artar.
Remisyon oranı ve devam sürecinin yetiÅkinlerde ilerlemesine raÄmen, güncel terapi yüksek oranda uzatılmıŠremisyon oranları (beÅ yıldan fazla) saÄlamamıÅtır, ve çocuklar için mümkün olan çarelerdir. YetiÅkinlerde görülen ALL çocuklardakine kıyaslandıÄında tedaviye daha dirençlidir; yeni ve daha geliÅmiÅ ALL tedavi yöntemleri gereklidir.
Minimal Rezidüel Hastalık
Hassas moleküler teknikler kan veya ilik normal gözüktüÄünde bile az miktarda ki rezidüel lösemi hücrelerinin tanımını saÄlarlar. Bu yaklaÅım lösemi hücrelerinin bulunabilir moleküler anormallikleri olduÄunda kullanılabilir. Ayrıca, remisyondaki hastaların daha duyarlı bir Åekilde takip edilmesini saÄlayarak, ek tedavinin gerekip gerekmediÄi belirler. Tedavinin 29. gününde (indüksiyon sonu) MRH bulunuÅu ek indüksiyon tedavisinin gerekirliÄi konusunda faydalıdır.
Kök Hücre nNakli
Allojenik kök hücre nakli yoÄun kemoterapi ya da radyasyon terapisi sonrası hastaların iliklerini yenileyebilen bir tekniktir. Remisyondaki yaklaÅık bir ve 50 yaÅ arasındaki hastalar bu nakil için aday olabilirler.Nakil için hastanın aynı doku cinsine (HLA cinsi) sahip olan saÄlıklı bir donörün iliÄi gereklidir. Kaynak HLA-uyumlu kardeÅler, ya da aileden olmayan ancak uyumlu doku cinsine sahip biri olabilir. Nakil yapım kararı löseminin özelliklerine, hastanın yaÅına ve hastanın ( ya da ailesinin) olası faydalarını ve risklerini anlayıÅına baÄlıdır.
Otolog kök hücre infüzyonu bazı lösemi cinsleri için diÄer bir tedavidir. Bu teknik hastanın kanından veya iliÄinden alınan kendi kök hücrelerinin saklanması, daha sonra kullanılmak için dondurulması ve yoÄun kemoterapi yada radyoterapi sonrası hastaya aÅılanmasından oluÅur. Bazı ALL hastaları allojenik kök hücre nakli için uygun deÄilse ya da tedaviye iyi cevap vermiyorsa otolog kök hücre infüzyonu deÄerlendirilebilir.
ÃoÄu çocuk (yaklaÅık yüzde 75-80) kök hücre nakline gerek duymaz. Ä°yi seyirli bir çocuk, hastalıÄı tedaviye zayıf yanıt vermedikçe ya da nüksetmedikçe kök hücre nakline adaydır.
ALL normal kan hücre oluÅumunu azaltır, ve kemoterapininde etkisiyle bu oran giderek düÅer. Kemoterapi etkili olduÄunda ilikteki kan hücreleri gibi lösemili hücre oluÅumu da engellenir, bu da kandaki kırmızı hücrelerin (anemi), fagositlerin (nötropeni, monositopeni), ve trombositlerin (trombositopeni) Åiddetli yetmezliÄine neden olur. Kırmızı hücrelerin ve genellikle trombositlerin nakli gerekebilir, ve düÅük beyaz hücre sayısından kaynaklanan enfeksiyonları engellemek ya da tedavi etmek için terapi gerekebilir. Kırmızı hücreler ve trombosit nakilleri tedavinin olumlu etkileri görülene ve kan hücre sayısı normale dönmeye baÅlayana kadar bu hücrelerden yeterince bulunmasında etkilidir.
AteÅ yükselmesi ve üÅümeye baÅlama çok düÅük beyaz hücre yoÄunluÄundan kaynaklanan enfeksiyonların belirtileri olabilir. Bu hastalarda, devamlı öksürük, enfeksiyonlara duyarlılık, boÄaz aÄrısı, ürinasyonda aÄrı, sık gaita kaybı ya da enfeksiyon belirtileri olabilir. Tüm ziyaretçilerin ve saÄlık çalıÅanların sürekli ellerini yıkamaları ve merkezi hattın titizliÄi enfeksiyon riskini azaltma açısından önemlidir. Merkezi hat enfeksiyonlara ya da tromboza (pıhtı oluÅumuna) neden olabilir. Bu etkiler antibiyotikle tedaviye, pıhtılaÅmayı önleyici ilaçların (antikoagulanlar) kullanımına, ya da merkezi hattın alınmasına neden olabilir.
Bakterilerin oluÅma bölgesi olan diÅetlerinin bakımı da enfeksiyonların önlenmesi için önemli bir bölgedir.
Antibiyotik terapisi fagositlerin (monositler ve nötrofiller, mikrop-yiyen hücreler) bozukluÄundan kaynaklanan enfeksiyonların tedavisinde önemlidir. Ciltte ve burunda, aÄızda, ya da kalın baÄırsakta (kolon) normalde bulunan bakteriler ve mantarlar veya diÄer insanlardan ya da çevreden aktarılanlar bu süre içerisinde enfeksiyon kapabilirler. Normal baÄıÅçılardan beyaz hücre saklama yöntemleri ise geliÅmiÅtir, böylece kan fagositleri yeterli miktarda alınarak çocuklara veya daha genç yetiÅkinlere aktarılabilir. EÄer enfeksiyon Åiddetliyse ve antibiyotiklere yetersiz yanıt veriyorsa bu tedavi yöntemi garanti verir.
Fagositlerin oluÅumunu canlandıran kan hücresi geliÅtirme faktörleri kullanımı beyaz hücre sayısının az olduÄu süreyi azaltabilir. En çok kullanılan geliÅtirme faktörleri granülosit koloni uyarıcı faktörü (G-CSF) ve granülosit makrofaj koloni stimulan faktörüdür (GM-CSF). Bu ajanlar sadece çocuklardaki özel durumlarda kullanılır.
ÃoÄu hastada, normal kan hücresi oluÅumu tedavi tamamlandıktan sonraki bir kaç haftada döner; daha sonra hücrelerin nakli ya da antibiyotik kullanımı gerekmeyecektir. Kan hücre sayısı giderek normale döner, kiÅi saÄlıklı kabul edilir ve kanda veya ilikte lösemili hücre bulunamaz. Bu bir remisyondur. Bu aÅamada, arta kalan lösemi hücreleri aktif deÄildir. Normal kan hücre oluÅumunu engellemezler, ancak yeniden büyüme ve löseminin nüksetmesine neden olma riski taÅırlar. Bu sebepten dolayı kemoterapi Åeklindeki ek tedavi devam eder.
Kemoterapi yüksek oranda hücre doÄumunu (hücre bölünmesi) gerektiren dokuları iÅlevlerini görmeleri için etkiler. Yüksek orandaki hücre devri aÄızdaki, ciltteki, baÄırsaklardaki ve saç kökündeki zarlarda oluÅabilir. Bu durum kemoterapiden sonra neden aÄzın ülser olduÄunu, ishali ve saç kaybının çok görüldüÄünü açıklar. KaÅıntılarda olabilir.
Bulantı ve kusma tedavinin ıstırap verici özellikleridir. Nedenleri karıÅık olabilir. Etkileri baÄırsaklardaki ve beyin merkezlerindeki faaliyetlerin sonucudur ve bu yüzden tetiklendiÄinde kusmaya neden olur. Neyse ki, bulantıyı ve kusmayı gidermek için verilen ilaçlar bu rahatsızlık verici özellikleri giderir ya da azaltırlar.
Tedavinin Uzun Vadeli Ve GecikmiÅ Etkileri
Kanser tedavisinin uzun vadeli etkileri tedavi bittikten sonraki aylar veya yıllarca süren, ilaçlardan-kaynaklanan yorgunluk gibi tıbbi problemlerdir.
GecikmiÅ etkileri ise tedavi bittikten yıllar sonra ortaya çıkabilecek ya da görülebilecek medikal problemlerdir. GecikmiÅ etkilerin bir örneÄi kalp hastalıÄıdır. ALL hastalıÄı için tedavi gören herkeste uzun vadeli veya gecikmiÅ etki oluÅmaz. Bazı faktörler bu riski artırabilir; örneÄin tedavinin cinsi ve süreci, tedavi dönemindeki yaÅ, hastanın genel saÄlıÄı ve cinsiyeti gibi.
Ãocuklar öÄrenmeyi etkileyen uzun veya kısa vadeli yan etkiler görebilirler. Okula geri dönme, odak noktaları hastalıÄı yenme olan ailelere yeni zorluklar getirebilir. Olası yan etkilerin farkında olarak ve okuldaki yetkililerle beraber çalıÅarak aileler çocuklarına yardım edebilirler.
ALL hastalıÄı olan çocukların tedavisi geliÅme geriliÄine veya kısırlıÄa neden olabilir. Osteoporoz ve ikincil malign neoplazmı oluÅumu ALL taÅıyan, ilaçlarla ve radyasyonla tedavi gören veya kök hücre nakli olan çocuklarda görülmüÅtür.
Ä°laç tedavisi, radyasyon terapisi, ve kök hücre nakli gören yetiÅkinler ise doÄurganlık sorunu, tiroit anormalliÄi, biliÅsel bozukluk, ve ikincil malign neoplazmı riski taÅırlar.
Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesi, Çocuk Hematoloji, Onkoloji ve Kemik İliği Transplantasyon Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Emin Kürekçi, löseminin en sık 2-6 yaş arasında görüldüğünü belirterek, "Hastalığın tipine göre değişmekle birlikte, günümüzde modern tedavi yöntemleri, kemoterapilerle yüzde 90'ın üzerinde tedavi şansı bulunuyor." dedi.
Çocuk Hematolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kürekçi, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kemik iliğindeki kan yapıcı hücrelerin normalin üzerinde çoğalması nedeniyle görülen bu hastalığın halk arasında "kan kanseri" olarak da anıldığını anlattı.
Kürekçi, löseminin çocukluk çağı kanserlerinin en sık görülen tipi olduğuna dikkati çekerek, "Lösemi en sık 2-6 yaş arasında görülüyor, çocuklarda genellikle 4 yaş civarında pik yapıyor. Hastalığın tipine göre değişmekle birlikte, günümüzde modern tedavi yöntemleri, kemoterapilerle yüzde 90'ın üzerinde tedavi şansı bulunuyor." ifadesini kullandı.
Löseminin tek bir sebeple değil, radyasyon, kimyasallar gibi çevresel etkilerin içinde bulunduğu birçok faktörün bir araya gelmesi sonucu görüldüğünü vurgulayan Kürekçi, şu bilgileri paylaştı:
"Löseminin görülme sıklığı dünyada son yıllarda ciddi artış gösterdi. Sadece 'solid tümör' dediğimiz diğer tip kanserler değil, kan kanserlerinde de artış söz konusu. Çocuklarda en sık rastlanan lösemi türü olan 'akut lenfoblastik lösemi' dünyada 1 milyon çocukta 40-41 oranında görülürken, şu an bu oran 1 milyonda 43'e çıktı.
Yani günümüzde her 1 milyon çocuktan 43'ü lösemiye yakalanıyor. Bu çok büyük bir rakam gibi görünmeyebilir ama öyle değil, önemsenmesi gerekiyor. Ülkemizde de her yıl yaklaşık 1500 çocuk lösemiye yakalanıyor, yüzde 10-15'lik bir kısmı da hastalığın tekrarlamasıyla karşı karşıya kalıyor."
Prof. Dr. Kürekçi, löseminin en önemli bulgularından birinin "ateş" olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ailelere bu anlamda en önemli mesajımız, çocukları her ateşlendiğinde lösemiyi düşünüp kaygılanmamaları. Çocuk hekimleri teşhisle ilgili her zaman birinci basamaktır, burada yapılan tetkiklerde bir şüphe oluşursa bir üst dala müracaat edilmesi daha doğru bir yaklaşım olur. Temel olarak uzamış iştahsızlık, kilo kaybı, halsizlik, çabuk yorulma, ateş, burun veya ciltte kanamalar gibi belirtilerin ancak birkaçının bir arada olmasıyla hastalık akla gelmeli.
Her şeyin normal seyrettiği lösemi tipleri de var. Çok sinsi bir hastalık lösemi, buzdağı gibi düşünülmeli. Normalde hiçbir belirti yokken 1 ay içerisinde ortaya çıkabilir, kemik iliğinde işler ve kana çıktığında aniden kendisini gösterir."
Prof. Dr. Ahmet Emin Kürekçi, diğer birçok kanser türü gibi lösemi riskine karşı da alınabilecek önlemlerin bulunduğuna dikkati çekerek, "Lösemiye karşı en önemli unsur çocuklarımızın sağlıklı beslenmesi ve gelişimleriyle ilgili düzenli hekim kontrollerinin aksatılmaması. Özellikle çocukların koruyucu madde içeren ürünlerden, 'abur cubur' dediğimiz gıdalardan uzak tutulması, düzenli fiziksel aktivite yapmaları kanserin önlenmesinde çok önemli." diye konuştu.
Kanserle mücadelede sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivitenin yetişkinler için de geçerli olduğuna dikkati çeken Kürekçi, aynı zamanda sigaradan uzak durma ve obeziteyi engellemenin hastalıktan korunmanın temel şartları olduğunu söyledi. Kürekçi, lösemi tedavisi süren çocukların beslenmelerinin ise diyetisyen ve hekimlerinin önerileri doğrultusunda, özel olarak düzenlendiğini kaydetti.
Her yıl 2-8 Kasım arasında lösemi konusunda farkındalık artırıcı çalışmalar ve hasta çocuklar ile ailelerine moral sağlayan etkinliklere imza attıklarını vurgulayan Kürekçi, bağışlarıyla lösemiyle mücadeleye destek sağlayan tüm vatandaşlara da teşekkürlerini iletti.
Üç çocuk annesi Aslıhan Ürenç, en küçük çocuğu, 7 yaşındaki Olcay Melisa'nın haziran ayından bu yana LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesi'nde lösemi tedavisi gördüğünü anlattı.
Hastalığın son ana kadar hiçbir belirti göstermediğini dile getiren Ürenç, "Kızım jimnastikle uğraşıyordu ve çok yoğun olarak spor yapan bir çocuktu. Herhangi bir şikayeti yoktu. Sadece teşhisten iki gün önce okuldaki öğretmeni kızımın yorgun hissettiğini belirterek, bir doktora götürmemizi tavsiye etti." dedi.
Bunun üzerine hastaneye başvurduklarını kan tahlilleri sonucunda lösemi teşhisinin konulduğunu aktaran Ürenç, "İlk öğrendiğimizde gerçekten şok geçirdik, insan konduramıyor. Fakat sonrasında LÖSANTE'deki doktorlarımız, hemşirelerimiz ve tüm görevliler bize çok büyük destek verdi. Bu hastalıkla mücadele eden ailelere de en büyük tavsiyem, güçlü olmaları. Siz güçlü olacaksınız ki çocuğunuz da güçlü olsun. Löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu unutmamak gerekiyor." diye konuştu.
Lösemiyle mücadele eden 7 yaşındaki Olcay Melisa ise "En çok okula gitmeyi seviyorum. Dışarı çıkmayı, spor yapmayı da çok seviyorum. Arkadaşlarım sizi çok özledim, iyileşip kısa sürede aranıza döneceğim." mesajını paylaştı.
Öte yandan LÖSEV, Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında, bu yıl da farkındalık artırmaya dönük birçok etkinliğe imza atacak.
Caddelerde "LÖSEV iyi ki varsın" sloganlarının yer aldığı afişlerin yanı sıra büyükşehirlerde çeşitli bina, köprü ve anıtlar "turuncu" renk ile ışıklandırılacak. Ayrıca okullarda, hafta süresince ders zilleri LÖSEV Marşı olarak çalacak, ay boyunca illerde farkındalık seminerleri düzenlenecek.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.