albert camus bulantı / Bulantı - Jean Paul Sartre

Albert Camus Bulantı

albert camus bulantı

kaynağı değiştir]

  1. Varoluşçuluk, monash.pw, Asım Bezirci, Say Yayınları.
  2. Altona Mahpusları, çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
  3. Diyalektik Aklın Eleştirisi
  4. Edebiyat Nedir?, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
  5. Sözcükler, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
  6. Yazınsal Denemeler, Payel Yayınları.
  7. Bulantı, çeviren: Selahattin Hilav, Can Yayınları.
  8. İmgelem, çeviren: Alp Tümertekin, İthaki Yayınları.
  9. Baudelaire, çeviren: Alp Tümertekin, İthaki Yayınları.
  10. Ego'nun Aşkınlığı, çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu, Alkım Yayınları.
  11. İş işten Geçti, çeviren: Zübeyir Bensen, Varlık Yayınları.
  12. Varlık ve Hiçlik, çeviren: Turhan Ilgaz, Gaye Çankaya Eksen, İthaki Yayınları,
  13. Duvar, çeviren: Eray Canberk, Can Yayınları.
  14. Çark, çeviren: Ela Güntekin, Telos Yayıncılık.
  15. Akıl Çağı (Özgürlüğün Yolları 1), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
  16. Yaşanmayan Zaman (Özgürlüğün Yolları 2), çeviren: Gülseren Devrim.
  17. Tükeniş (Özgürlüğün Yolları 3), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
  18. Toplu Oyunlar (Gizli Oturum, Mezarsız Ölüler, Sinekler, Kirli Eller, Şeytan ve Yüce Tanrı, Saygılı Yosma), çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
  19. Hepimiz Katiliz (Sömürgecilik Bir Sistemdir), çeviren: Süheyla Kaya, Belge Yayınları.
  20. Tuhaf Savaşın Güncesi, çeviren: Z. Zühre İlkgelen, İthaki Yayınları.
  21. Yöntem Araştırmaları, Kabalcı Yayınevi.
  22. Aydınlar Üzerine, çeviren: Aysel Bora, Can Yayınları.
  23. Yahudi Sorunu, çeviren: Serap Yeşiltuna, İleri Yayınları.
  24. Estetik Üstüne Denemeler, çeviren: Mehmet Yılmaz, Doruk Yayınları.

Bibliyografya[değiştir

bulantı

  • sartre'nın kutsal kitabı.

    hatta diğer tüm yazdıklarını çöpe atmalıydı ve sadece bu bulantıyla yetinmeyi bilmeliydi bu herif. onu bir sartre yapmaya, sadece bu bulantısı bile yeterdi.

    insana nefes aldırıyor bu kitap. hah diyorum. yeryüzünde benimle aynı bulantıyı hisseden bir insan evladı daha varmış ve bir zamanlar yaşamış. bir de neden kendimi her kötü değil de her iyi hissettiğimde aynı bulantıya koşarım bilmem. tek bildiğim, sartre'ın bulantısından tarifi zor bir haz duyarak ''oh be!'' çektiğimdir.

    spoiler

    ağır ve ılık bir hayat, anlamsız bir hayat. ama bunun farkına varamayacaklar. birbirlerinden çekiniyor gibi davranıyorlar. bu durumu sona erdirmek için delikanlı, kararlı, ama tedirgin bir hareketle parmaklarının ucuyla kadının elini tutuyor. kadın ağır ağır soluyor, ikisi birden yemek listesinin üzerine eğiliyorlar. evet, ikisi de mutlu. peki sonra?

    spoiler

    ***

    hiçbir zaman baş ucu kitabım dediğim bir kitabım olmadı şimdiye değin. hatta bir keresinde saygı duyduğum bir insan şöyle bir şey demişti bana en sevdiği yazarın kim olduğunu sorunca: ''ben bir yazara bağlanamam dostum. insanlar insanlara bağlanamadıklarını söylüyorlar. oysaki bir insanın bağlanmaması gereken tek şey, kitaplardır.'' bu laftan hiçbir bok anlamamıştım. sadece pişmiş kelle gibi sırıtmıştım. gerçi şimdi de pek bir şey anlamadım. sadece aklıma geldiği için yazdım. üstelik dediğim gibi, saydı duyduğum bir insan.

    işte bende oliver twist okuyup salya sümük ağladığım çöm günlerden beri, -hatta ''hayatımı değiştiren kitap'' dediğim bilmem kaç tane kitabı dahi- yeterince sömürdükten sonra fırlatıp attım elimden. kendime doğru düzgün bir kütüphane oluşturana kadar canım çıktı. çünkü artık bazı şeyleri beynime yazamadığımı fark ettim. dursunlar dedim en sonunda bir köşede.

    ama bu bulantı kendini mütemadiyen yenileyen bir bulantı. bu sebeple de sömürülmüyor. ve ben yeterince sömüremediğim, tüketemediğim her şeye saygı duymaya devam ederim. çünkü ''hiç'' etmenin başka bir yolu yoktur. ve bir insanın ''hiç'' edilecekler listesinde hiçliği temel almış bir delinin olması, dolayısıyla bu delinin fırlatıp atıldıkdan belli bir süre sonra bile, ayak altında dolaşmasın diye hep aynı köşesine konmasını gerektirir.

    spoiler

    başıma gelenleri kendime anlatmaya alışık değilim, olayları ardı sıra koyamıyorum, önemli olanı ayırt edemiyorum. mably kahvesi'nde yazdıklarımı yeniden okuyunca utanç duydum. gizli kapaklı ruh halleri istemiyorum artık.

    spoiler

    evet bu adam bir deli. hem de varoluşçuluğun kitabını yazmış tescilsiz bir deli:

    spoiler

    varoluş bellekten yoksundur, kaybolmuşlarla ilgili tek bir anısı bile yoktur.

    spoiler

    üstelik kendinde nietzsche'den sonra, balzac'a da bok atabilme cesareti gösterebilmiş bir hadsiz.

    spoiler

    eugenie grandet'yi okuyacağım. hoşuma gittiğinden dolayı değil, iş olsun diye..

    spoiler

  • hayatın her yerinde. her anında. birden ortaya çıkıyor. nefes almak dahi istemiyorsun. her şeyden iğreniyorsun. her an, herkes mide bulandırıcı bir koku yayıyor sanki. nefes almıyorsun. gözlerini kapatıyorsun. yaşadıklarının gerçek olmadığına kendini inandırdığında her şey düzeliyor. pembe bir fonda gülümseyerek devam ediyorsun hayatına, diğer bir bulantıya kadar. neyse ki müzik var, o da olmasa napardık bilemiyorum.

  • "düşünüyorum da," diyorum gülerek, " hepimiz şurda oturmuşuz, o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz.. oysa, varolmaya devam etmemiz için hiçbir, ama hiçbir neden yok. "

  • jean paul sarter'ın bir kitabıdır. okunması şiddetle tavsiye edilir çok güzeldir insanın bir nevi kendine, insanlara ve hayata bakış açısını değiştirir. her şeyi bir bulantı olarak görmek ve kendinden tiksinmek nedir bir nevi öğretir insana. tabi sadece kendinden değil.

  • psikolojik de olurmuş. insan yeterince zorlarsa bulanıyor ama insanın mide bulandıranı en fenasıymış!!!

  • albert camus eserleri için söylenen tüm yanılgı, yenilgi, mutsuzluk, nefret ve çirkinliklere rağmen hayata anlam katmak "gerekliliğine" çağıran görüşe adeta tepki niteliğinde bir hissi anlatan jean paul sartre romanı.

    kitabı okurken varlıkların ve anların niteliksizliği ile nitelikliliği arasında gidip gelmekten mideniz bulanır, bunları ben de düşünmüştüm ama ne zaman? dersiniz, bu hissi biliyorum dersiniz. zihniniz bir takım flashback 'ler yaşatır, bazı hisleri nerede hissettiğinizi hatırlayıverirsiniz, yalnız olmadığınıza sevinirsiniz. sonra sizin kadar yalnız başkalarının da olduğunu görmek; yalnızlığınızı dehşetle bir daha farketmenize sebep olur. parmağınız, tırnağınız, babanız ve arabanız önemini yitirir. anlarınız önemini yitirir. nefretle dolmaya başlarsınız. nefretle dolarsınız. kitap bittiğinde, başlamadan önceki nefret dolu zihninizin ne kadar da haklı olduğunu bir daha tasdik edersiniz, küfredersiniz.

    mide bulantısı kronik insanlık hastalığıdır.

    (bkz: albert camus ve jean-paul sartre ile eve çıkmak)

  • boş bulunmuşluktur. nesnelere farklı bakış açısından bakmış jean paul sartre ama gerçekten de böyle mi bakıyordu? var olmak ona göre kitapta bahsettikleriyse ve yaşamak nedeni yokken neden ölmemiş?!
    bunu açıklıyor kitabında ama en azından sebebi olan varlıklar için yeni bi yer açmış olmaz mıydı?
    günlük tarzında yazılmış okuması zevkli ve açık bir dili var sıkmıyor ben sevdim öneririm.

  • zeki demirkubuz'un yeni filminin ismiymiş. çekimleri bitmiş. ama o arada isim falan değiştiriyor belli olmaz yine de.

  • sartre'ın ; insanı zihinsel olarak zorlamasının yanında , fiziksel olarak da kendimizi bulantının içinde gibi hissetmemize sebep olan kitabıdır. zihne varoluşçuluk enjekte eder.

  • ben onun gibi umutsuz değilim, çünkü beklediğim fazla bir şey yok. ben daha çokbana verilmiş, hem de bir hiç için verilmiş olan hayat karşısında şaşırmış durumdayım.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

kaynağı değiştir]

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır