aldosteron yüksekliği / BÖBREK ÜSTÜ BEZİ

Aldosteron Yüksekliği

aldosteron yüksekliği

Aldosteron yüksekliği, hipertansiyona neden oluyor

Aldosteron yüksekliği, hipertansiyona neden oluyor

Özel İçerik

Aldosteron yüksekliği, böbreklerin üst kısmında yer alan adrenal bezlerin çok fazla aldosteron hormonu üretmesiyle ortaya çıkar. Aldosteron vücuttaki sodyum (tuz) ve potasyum seviyesini dengelemeye yardımcı olur. Çok fazla aldosteron salgılandığında, vücut sodyum tutar, bu da tuz ve su birikmesine ve kan basıncının yükselmesine neden olur.

Yüksek tansiyon, kontrol altına alınmadığında felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi birçok sağlık sorununun riskini artırabilir. Aldosteron yüksekliği yaşayan hastalarda kalp krizi ve inme riski, yüksek tansiyonu olan diğer hastalara göre daha yüksektir.

Aldosteron yüksekliği hieprtansiyona ek olarak kanda potasyum seviyesinin düşmesine, her zaman yorgun hissetmeye, sık baş ağrılarına, kas zayıflığına ve çeşitli uyuşmalara neden olabilir.

Aldosteron yüksekliği, hipertansiyona neden oluyor

ALDOSTERON YÜKSEKLİĞİNİN NEDENLERİ

Hiperaldosteronizm olarak da adlandırılan aldosteron fazlalığı, adrenal bezlerdeki bir sorundan kaynaklandığında hastalığa primer hiperaldosteronizm denir. Sorun böbrek üstü bezlerinin dışında ortaya çıktığında buna sekonder hiperaldosteronizm denir.

Aldosteron yüksekliğinin temel nedenleri:

- Her iki adrenal bezin aşırı aktif olması,

- Adrenal bezlerden birinde (Conn sendromu olarak da adlandırılır) kanserli olmayan bir kitle veya tümör,

- Kalıtsal bozukluk,

- Adrenal bezde kötü huylu tümör.

Aldosteron yüksekliği, hipertansiyona neden oluyor

HİPERALDOSTERONİZM NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Hiperaldosteronizmi teşhis etmek için doktorunuz kanınızdaki aldosteron ve renin seviyesini ölçebilir. Renin, böbrekler tarafından üretilen ve kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olan bir proteindir. Hiperaldosteronizmde renin seviyesi düşüktür ve aldosteron seviyesi yüksektir. Hiperaldosteronizm teşhisi konulursa, doktorunuz bilateral (her iki tarafta) bir adrenal tümör veya tümörünüz olup olmadığını görmek için bir adrenal görüntüleme çalışması yapacaktır.

Aldosteron yüksekliği, hipertansiyona neden oluyor

HİPERALDOSTERONİZM NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hiperaldosteronizm tedavisi, nedenine bağlıdır ve ilaç, yaşam tarzı değişiklikleri veya ameliyat ile yapılabilir. Ameliyat kararından önce doktorunuz aldosteron ve kortizol ölçmek için her bir adrenal damardan kan örnekleri alarak sıklıkla “adrenal venöz örnekleme” adı verilen bir test isteyecektir. Bu test, hangi adrenal bezlerin aşırı aldosteron ürettiğini gösterecektir.

Her iki adrenal bez de aşırı aktifse, tedavi ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri ile yapılır. Doktorunuz aldosteronun vücuttaki etkisini engelleyen özel bir diüretik türü reçete edebilir. Diyetinizde sodyumu (tuzu) da sınırlamanız gerekebilir.

Sadece bir adrenal bez aşırı aktif olduğunda, hiperaldosteronizm ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri ile tedavi edilebilir. Bununla birlikte, herhangi bir tümör varlığında doktorlar genellikle tümörlü bezi çıkarmak için bir operasyon önermektedir. Ameliyattan sonra da ilaca ihtiyacınız olabilir.

Ek olarak, aşağıdakileri içeren sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmaya çalışmalısınız:

- Diyetinizdeki sodyumu azaltın,

- Gerekirse kilo verin,

- Düzenli egzersiz yapın,

- Alkollü içecek tüketimini sınırlayın,

- Sigarayı bırakın.

DiyettedaviTümörameliyatilaç

Google News ile Takip Et

Adrenal bezdeki bir tümörden aşırı aldosteron hormon salgılanmasıyla oluşur. 

1955 yılında  Dr. Conn tarafından tanımlanmıştır. Conn sendromu olarak  da bilinen bu hastalık hipertansiyon (tansiyon yüksekliği) olan kişilerin   % 1’inde vardır. Bu hastalarda tansiyon yüksekliği, kanda potasyum düşüklüğü, kanda renin hormon azlığı vardır. Hastalık en sık olarak 30-50 yaş arasında görülür. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Genellikle hipertansiyon  nedenini  araştırırken  kanda potasyum düşüklüğünün  saptanmasıyla   teşhis edilir. 

Aldosteron fazlalığı olan hastaların  yaklaşık % 60’ında böbreküstü bezinde  tek taraflı  tümör veya tıp dilindeki adıyla adenom vardır.  Bu adenomlar genellikle 0,5-2 cm arasındadır.  

Hastaların yaklaşık  % 30’unda ise adrenal bezdeki büyüme (hiperplazi) aldosteron aşırı salgılanmasından sorumlu olur.  

Aşırı aldosteron  hormon salgılanmasına bağlı olarak böbrekten   sodyum tutulumu artar,  vücut sıvı  miktarı  ve total sodyum miktarı artar. Bunun sonucunda renin hormonu  kanda düşer. 

Aldosteron   fazlalığı böbrekten potasyum atılımını artırır ve bu nedenle hem vücut total potasyumu, hem de plazma potasyum düzeyleri azalır.  Potasyum azlığı nedeniyle de  idrar miktarı artar.  Aşırı potasyum eksikliği  bazı kişilerde oturup-kalkmakla oluşan  tansiyon düşüklüğüne  (postural hipotansiyona) neden olabilir.

Aldosteron yüksekliği idrarla kalsiyum ve mağnezyum atılımını artırır. Bu nedenle bu hastalarda böbrekte kalsiyum taşları oluşabilir. 

Aldosteron yüksekliği parathormon salgısını artırarak kemiklerde osteoporoz risklini artırır. 

Bu hastaların çoğunda birlikte kortizol salgısında artma vardır. 

Klinik bulgular

Bu hastalarda  tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), kanda potasyum düşüklüğü (hipokalemi),  idrarla aşırı  potasyum atılımı, kanda sodyum fazlalığı  oluşur.  Hipertansiyon genellikle orta şiddettedir.  Hastalarda  yorgunluk, güçsüzlük, halsizlik, gece idrara çıkma gibi  potasyum düşüklüğü nedeniyle  gelişen şikayetler bulunur. Bazı hastalar çok su içme, çok idrara çıkma, baş ağrısı ve uyuşmadan  yakınırlar. 

Tanı

Hipertansiyonlu bir hastada kanda potasyum düşüklüğü  olması aldosteron hormon fazlalığı tanısı için çok önemli göstergedir. Ancak hastaların en az %20’sinin normal potasyum düzeylerine sahip olabileceği de unutulmamalıdır. Değerlendirme yapılırken hastanın tuzsuz ya da potasyumdan zengin diyette olmaması ve en az 3 haftadan beri idrar söktürücü ilaç (diüretik) tedavisi almamış olması gerekmektedir. Normal tuzlu diyetle beslenen hastaya 4 gün süreyle günde 3 gr tuz verilip 5. gün potasyum düzeylerinin normal bulunması halinde aldosteron hormonu ölçümü yapılarak teşhise  karar verilebilir. Tuz alınımını takiben potasyum düşüklüğünün  saptanması  aldosteron hormon fazlalığını  ortaya koyar 

Aldosteron düzeylerindeki artışlar yorumlanırken mutlaka hastanın sodyum, potasyum düzeyleri bilinmeli, hastanın postürü ve stres durumu dikkate alınmalıdır. Bu bilgiler olmadan her hangi bir zamanda yapılacak aldosteron ölçümlerinin hiçbir kıymeti yoktur. Ayrıca hastanın aldığı ACE inhibitörü, beta bloker ve diüretik tipi ilaçlar 2-4 hafta, spiranolakton 6-8 hafta önceden kesilmelidir. 

Primer aldosteronizm tanısında kullanılan testler

Serum elektrolit düzeyleri: Primer aldosteronizmde sodyum düzeyleri hafif yüksektir. Herhangi bir diüretik ilaç almayan hastada serum potasyumunun <3 mEq/lt olması ve 24 saatlik idrar potasyumunun 30 mEq’dan fazla olması, ayrıca plazma renin aktivitesinin 1 ng/ml altında olması ve idrar aldosteron düzeylerinin 14 µg/günden yüksek olması primer aldosteronizmi düşündürmelidir.  Ancak primer hiperaldosteronizmi olan hastaların  yaklaşık % 20’sinde potasyum düşüklüğü vardır. Bu nedenle potasyum taraması tanı açısından hassas değildir. 

Adosteron düzeyi; günden güne ve diürnal değişiklik gösterir; İdeali  potasyum düşüklüğü (hipokalemi) düzeltildikten sonra ölçülmesidir. Aldosteron düzeyine; normal tuzlu diyet alan, düretik almayan, en az 4 saat yatar durumdaki hastadan; sabah  saat 8’de alınan kanda bakılmalıdır. 4 gün süreyle 3 gr ilave tuz verilmesi tuz azlığına bağlı Aldosteron artışı ihtimalini ortadan kaldırır.

Aldosteron/renin oranı en güvenilir tarama testidir. Bu oran hastalıkta yüksektir. Bu oran bakılması için diüretik ilaçlar 4 hafta önce kesilmelidir. 

Primer aldosteron yüksekliğinde kanda parathormon yüksek bulunabilir. Kan kalsiyum ve mağnezyum seviyelerine de bakılmalıdır. 

Görüntüleme :

Tomografi  veya MRI

5 mm’den daha küçük olan adenom veya karsinom görüntülenebilir. Sensitivitesi %50’ den daha azdır. MR,  tomografiden  daha avantajlı değildir. 

Görüntülemede adenom saptanamayan vakalarda adrenal ven örneğinde aldosteron bakılır. 

Aldosteron Yüksekliğinde Tedavi:

Tedavi aldosteron yüksekliğinin  nedenine, hastanın  durumuna ve istenmeyen ilaç etkileri gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.

1.  Adrenal  Bezde Tümör (adenom)

Asıl tedavi cerrahidir. Cerrahi olarak tümörü çıkarılan vakaların ancak %75’ inde kan basıncı düzelmektedir. Adenom nedeniyle ameliyat edilmesi düşünülen hastalarda ilaç  tedavi gerekmektedir. Cerrahi öncesi 3-4 hafta süreyle; 200-400 mg/gün spironolakton tedavisi  ameliyat sonrası aldosteron düşüklüğünü  en aza indirmek ve vücut potasyum depolarını düzeltmek için faydalıdır. 

2. İdiyopatik bilateral adrenal hiperplazinin tedavisi

Başlangıçta 200-400 mg/gün spironolakton verilir sonra  100 mg/gün verilir.  Tuz kısıtlanır (günde 2 gr). 

Sekonder Hipertansiyon

Sekonder hipertansiyon, tansiyon yükselmesinin nedeninin belirlenebilir  bir sağlık durumu, hastalık veya tedavi tarafından kaynaklandığı hipertansiyon tipidir. Örnekler arasında böbrek hastalıkları, kortizol yüksekliği (Addison hastalığı), aldosteron yüksekliği (Pheochromocytoma), endokrin bozukluklar ve ilaçlar (örneğin, oral kontraseptifler veya erken menopoz tedavisi) yer alabilir. Bu hipertansiyon genellikle daha yüksek kan basıncı değerleri ile prezente olur. Tedavi, temel nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesiyle birlikte kan basıncının düzenlenmesi ve kontrol altına alınmasıdır.

Sekonder Hipertansiyon Kimlerde Görülür?

Sekonder hipertansiyon genellikle daha ileri yaşlarda veya önceden var olan bir sağlık durumu olan kişilerde görülür. Özellikle böbrek hastalığı, endokrin bozukluklar veya ilaç kullanımı olan kişilerde daha yüksek risk taşır. Ayrıca, şunlar için de sekonder hipertansiyon riski yüksektir:

  1. Böbrek hastalığı olan kişiler
  2. Böbrek parankim hastalıkları
  3. Böbrek damar hastalıkları
  4. Adrenal korteksin işlev bozukluğu olan kişiler (Addison hastalığı)
  5. Beyin tümörü olan kişiler (Pheochromocytoma)
  6. Aort Koarktasyonu
  7. Endokrin bozukluklar olan kişiler (örneğin, Akromegali, Cushing hastalığı)
  8. İlaç kullanımı olan kişiler (örneğin, oral kontraseptifler, erken menopoz tedavisi)

Ancak herhangi bir kişide ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Eğer kişide kan basıncı yüksekliği ile birlikte bu hastalıklara ait belirtilerde varsa, mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

Sekonder Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Sekonder hipertansiyonun belirtileri genellikle kan basıncının yüksek olmasına benzer şekilde ortaya çıkar, ancak temel nedenin belirtileri de ek olarak görülebilir. Örneğin, böbrek hastalığı olan bir kişide böbreklerde ağrı veya şişlik, Pheochromocytoma olan bir kişide ise huzursuzluk, titreme, halsizlik, baş dönmesi gibi belirtiler olabilir. Genel belirtiler arasında şunlar yer alabilir:

  • Baş ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Gözlerde bulanıklık
  • Ödem
  • Halsizlik
  • Baş dönmesi
  • Nöbetler
  • Kalp hızının artması

Eğer kişide kan basıncı yüksekliği ile birlikte bu belirtilerin mevcutsa, mutlaka doktoruna başvurmalı ve gerekli muayene ve kontrollerden geçmelidir.

Sekonder Hipertansiyon Tedavi Seçenekleri

Sekonder hipertansiyonun tedavisi, temel nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesiyle birlikte kan basıncının düzenlenmesi ve kontrol altına alınmasıdır. Tedavi seçenekleri şunlar olabilir:

  • Temel nedenin tedavisi: Örneğin, böbrek hastalığı olan bir kişide böbreklerin işlevlerini geri kazandırmak için tedavi uygulanır. Pheochromocytoma olan bir kişide ise cerrahi yöntemle tümör çıkarılır.
  • Kan basıncının düzenlenmesi: İlaçlar kullanılarak kan basıncının düzenlenmesi için çeşitli tedavi seçenekleri vardır. Diüretikler, ACE inhibitörleri, beta-blokerler, kalsiyum kanal blokerleri, aldosteron inhibitörleri gibi ilaçlar kullanılabilir.
  • Değişen yaşam tarzı: Sigara içmeyi bırakmak, sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, ideal vücut ağırlığına ulaşmak, alkol tüketimini azaltmak, yeterli uyku ve stresten uzak durmak gibi değişen yaşam tarzı değişiklikleri yapmak kan basıncını düzenlemekte yardımcı olabilir.
  • Girişimsel tedaviler: Bazı durumlarda cerrahi yöntemler de sekonder hipertansiyon tedavisinde kullanılabilir. Örneğin, renal artery stenting veya renal artery endarterektomi gibi.

Her durumun farklı olduğu unutulmamalıdır, tedavi seçenekleri de kişinin durumuna göre değişebilir. Doktorunuzla birlikte en uygun tedavi yöntemini belirleyebilirsiniz. Sekonder hipertansiyonlu hastaların dikkat etmeleri gereken bazı noktalar şunlar olabilir:

  • Tedavi edilmemiş bir temel hastalığı varsa, o hastalığın tedavisi ile birlikte hipertansiyon tedavisine devam etmeliler.
  • Tuz, sodyum ve alkol tüketimini azaltmalılar.
  • Sigara içmiyorsa içmemeleri, içiyorsa bırakmaları önerilir.
  • Düzenli olarak egzersiz yapmalılar.
  • Diyetlerinde daha çok sebze ve meyve tüketmeliler.
  • Kilo kontrolüne özen göstermeliler.
  • Doktorlarının vermiş olduğu ilaçları düzenli olarak almalılar.

Tüm bu noktalara dikkat edildiği ve doğru tedavi uygulandığı durumlarda hasta gayet sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürebilir. Bu açıdan bu noktalara dikkat etmek ve tedavi için en doğru seçeneğin uygulanması hastanın sağlığı açısından çok büyük bir öneme sahiptir.

Sekonder hipertansiyonun en sık nedeni nedir?

Sekonder hipertansiyonun en sık nedeni nedir denildiğinde bu konuda ön plana çıkan bir rahatsızlık mevcuttur. Sekonder hipertansiyonun en sık nedeni, böbrek hastalıklarından kaynaklanan renal hipertansiyondur. Sekonder hipertansiyon, birincil hipertansiyona göre daha az görülen ancak altta yatan bir hastalıktan kaynaklanan yüksek tansiyondur.

Böbrek hastalıkları, böbreklerin kan basıncını kontrol etme yeteneğini etkileyebilir ve bu da kan basıncının yükselmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra, hormonal dengesizlikler, uyku apnesi, adrenal tümörler ve bazı ilaçlar da sekonder hipertansiyon nedenleri arasında sayılabilir. Sekonder hipertansiyon, altta yatan hastalığın tedavi edilmesiyle genellikle tedavi edilerek düzeltilebilir veya kontrol altına alınabilir bu nedenle erken teşhis ve uygun tedavi önemlidir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır