Esmaül Hüsna, kelime anlam olarak güzel ya da en güzel isimler manalarna gelir. Esma, "isim" kelimesinin çoulu, hüsna ise "güzel" olarak sözlükte yer alr. Allah'n isimleri ve anlamlar birçok dinî kaynakta geçer. Bunlarn bir ksm hadislerde geçerken bir ksm da bizzat Kur'an- Kerim'de yer alr. Esmaül Hüsna anlamlar türlü türlü olup pek çok kii tarafndan merak konusu. Eer siz de ''Esmaül Hüsna Allah'n 99 ismi nedir?'' sorusunun yantn merak ediyorsanz ite Allah'n isimleri ve anlamlar
[Görsel 1]
Allah'n Kur'an- Kerim'de ve hadislerde geçen 'den fazla ismi var. O'nun güzelliini ve faziletlerini ortaya çkaran bu sfatlar, Allah'n 99 ismi olarak dilimize yerlemi durumda. Esmaül Hüsna olarak da bilinen bu isimler, Müslümanlar için merak konusu. Pek çok kii yeni doan evladna koymak için Esmaül Hüsna isimleri aryor. te merakllar için Esmaül Hüsna ksa anlamlar ve en güzel Allah isimleri
Allah'n dier isimleri:
Esmaül Hüsna'dan geriye kalan isimler u ekilde devam ediyor;
"Esmaül Hüsna ne demektir?" sorusunun yantn örendikten sonra bu isimlerin faydalarna göz atalm. üphesiz Allah'n ismini zikretmek, kiinin hanesine sevap yazlmasna sebep olur. Esmaül Hüsna Arapça okunduu gibi Türkçe de okunabilir. Dinimizde bana musibet gelen kiilere, ''Esmaül Hüsna oku.'' denir. Gerçekten de Esmaül Hüsna faziletleri, okuyanlar huzura kavuturur.
Esmaül Hüsna'da Allah'n bütün sfat ve güzellikleri yer alr. Esmaül Hüsna mucizesi yaayanlar, Allah'n bu sfatlarnn ne kadar faydal olduunun farkna varr. üphesiz Allah, kendi ismini zikredenlerden dilediini dualarna kavuturur. Onun sevgisini ve takdirini kazanmak için onun sfatlarn iyi örenmek gerekir. Ancak bu ekilde Allah'n isimlerinin fazileti ortaya çkar. Esmaül Hüsna okumann baz faydalar unlar:
Esmaül Hüsna duas okuyarak dileklerinizi Yüce Allah'a iletebilirsiniz. Allah'n sfatlarndan birisi olan el-Akrab, yardm etmesi için insanlara en yakn olan manasna gelir. Bu sebeple dualarn kabulü için Allah'n el-Akrab ismi kullanlabilir. Esmaül Hüsna dilek mucizesi yaayan kiiler, bu sfata snarak dualarnn kabul olduunu belirtirler.
Kazadan, beladan ve her türlü musibetten kurtulmak isteyen müminler; Allah'n el-Münecci ismine snmallar. Bu isim, skntdan kurtaran anlamna gelir. Allah'n dier bir sfat olan el-Kaim, ''koruyup gözeten'' manasna gelir. Yine koruyucu anlamlarna gelen el-Kayyûm ve el-Mukit isimleri kazadan ve beladan kurtulmak için kullanlabilir. Vesveseden kurtulmak için Esmaül Hüsna bu sfatlar araclyla kullanlr.
Allah yardmseverdir ve müminlere yardmc olur. Müslüman, gerçekten ihtiyac varsa ve gönülden dua ederse Allah'n rzas üzerine olur. Kiinin ev ya da araba gibi maddi ihtiyaçlar varsa bunun için Allah'a yakarabilir. Allah; Mâlikü'l Mülk'tür, yani bütün mülklerin sahibi O'dur. Dünyevi ihtiyaçlar için Allah'n isimlerinden en-Nâsr kullanlabilir. Bu isim; yardm eden, yardmc olan manasna gelir. Ayn zamanda alacan almak için okunacak kuvvetli Esmaül Hüsna, en-Nesir sfatdr. Bu sfat, sürekli ve çokça yardm eden anlamnda kullanlr.
Eler, aralar bozulduunda ya da sohbetlerini artrmak istediklerinde Allah'a snmallar. Allah, dilerse onlara sohbetini gönderir. Elerin arasn düzeltmek için Esmaül Hüsna arayanlar bu yola bavurmal. Allah'n sevgi ve sohbetine mazhar olabilmek için O'nun, el-Müste'an ismi anlabilir. Bu isim, kendisinden yardm istenen anlamnda kullanlr.
Müslüman kiinin karsna bazen engeller çkar. Bu engellerden ya da birtakm çkmazlardan kurtulabilmek için Allah'tan yardm istenmeli. Yüce Allah'n sfatlarndan olan el-ani, zengin ve muhtaç olmayan manalarna gelir. O, dilediine sonsuz zenginliinden baheder. Zenginlik duas Esmaül Hüsna'da bu ekilde kullanlabilir. Müslümanlar, bunun yannda ie girmek için de Yüce Allah'a snrlar. Mesela ie girmek için Esmaül Hüsna duas arayanlar, Allah'n el-Kâif ismini anarak dua edebilir. el-Kaif, dert ve skntlar gideren manalarna gelir. Borç ödemek için Esmaül Hüsna ya da maln satlmas için Esmaül Hüsna arayanlar da bu sfata snabilirler.
Pek çok kii kaybolan eyay bulmak için Esmaül Hüsna okumas yapar. Bir ey unutulduunda ya da hafzann güçlendirilmek istendii vakitlerde Esmaül Hüsna okumas yaplabilir. Böyle zamanlar için Yüce Allah'n sfatlarndan el-A'lem ve el-Alim kullanlmas uygun olur. Bu sfatlar, bilen, iyi bilen manalarna gelir. Ayn zamanda el-Habir ismi, Allah'n her eyden haberdar olma özelliini belirtir.
Allah, Kuran- Kerim'de er-Rakib ismiyle de geçer. Bu isim; insanlarn davranlarndan haberdar olan, bilen manasna gelir. Dolaysyla birisine sözünü dinletmek isteyen kii, Allah'n bu sfatyla dua edebilir. Ayn zamanda Allah, es-Semi'dir. Bu sfat, O'nun bütün sözleri ve konuulanlar duyduunu belirtir. Çocuklar için Esmaül Hüsna okuyarak ebeveynlerinin sözlerini dinlemeleri için Allah'a dua edilebilir.
Bir ii baarmak isteyen Müslümanlar, öncelikle azimle çalmallar. Ondan sonra takdiri Allah'a brakmak için dua edebilirler. Bu dua için en uygun isim, Allah'n el-Aziz sfat olabilir. el-Aziz; üstün gelen, kuvvetli ve galip manalarna gelir. üphesiz Allah galiptir ve diledii müminlere bu sfatndan baheder.
Yüce Allah, Kur'an- Kerim'de es-Selâm olarak da geçer. Onun bu ismi; hastalktan, ölümden ve benzeri musibetlerden salim olan kullarna selamet gönderen manasna gelir. Allah'n bu ismini zikretmek, Müslümanlara ifa verir. Fiziksel hastalklar dnda ruhsal sorunlar yaayan Müslümanlar da olabilir. Psikolojik rahatszlklar için Esmaül Hüsna okunmas tavsiye edilir. Ayrca bunun gibi ifa gerektiren her durumda Allah'n sfatlar anlabilir. Esmaül Hüsna srlar bu sfatlar anp dua etmekle ortaya çkar.
Rüya'da Allah'n isimlerinden birisini okuduunu görmek hayra yorulur. Bu kii, Allah'n sevgisine mazhar olmu olabilir. Öyle ki Yüce Allah onun rüyalarna isminin faziletlerini göndermi olabilir. Dolaysyla ''Rüyada Esmaül Hüsna okumak tehlikeli mi?'' diye merak edenler içlerini rahatlatabilirler. Rüyada Esmaül Hüsna okuduunu görenler kadar, iittiini görenler de rüyalarn hayra yorabilir.
Esmaül Hüsna okumak kadar dinlemek de Müslümanlar manevi huzura kavuturur. Siz de Esmaül Hüsna Türkçe ya da Esmaül Hüsna Arapça ilahi versiyonunu dinleyebilirsiniz.
Esmaül Hüsna okumak, zikir olarak kabul edilir. Dolaysyla regl halinde Esmaül Hüsna zikri okumann bir sakncas olmaz. Adetli kii, Kur'an- Kerim'de geçen ve geçmeyen Allah'n isimlerini zikredebilir ve Esmaül Hüsna tesbihat yapabilir.
Ebced hesabna göre her Arapça harfin bir say deeri bulunur. Çeitli kaynaklardan bulacanz ebced tablolar ile bu say deerlerini örenebilirsiniz. Esmaül Hüsna tablo kullanlarak say deerlerine göre numaralandrlabilir. Siz de örenmek istediiniz Esmaül Hüsna'y Arapça yazarak ebced deerini hesaplayabilirsiniz.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Sual: Esma-i hüsna ne demektir?
CEVAP
Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir. Arapça orijinal yazılışları için buraya tıklayınız!
Allahü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır:
1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı. Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah.
Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez. Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir.
2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.
3- Er-Rahîm:Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden.
4- El-Melik:Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
5- El-Kuddûs:Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan.
6- Es-Selâm:Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran. Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden.
7- El-Mü’min:Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren.
8- El-Müheymin:Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan.
9- El-Azîz:İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen.
El-Cebbâr:Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen.
El-Mütekebbir:Büyüklükte eşi, benzeri yok.
El-Hâlık:Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden.
El-Bâri:Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan.
El-Musavvir:Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan.
El-Gaffâr:Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan.
El-Kahhâr:Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim.
El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden.
Er-Razzâk:Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.
El-Fettâh:Her türlü sıkıntıları gideren.
El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen.
El-Kâbıd:Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan.
El-Bâsıt:Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren.
El-Hâfıd:Kâfir ve facirleri alçaltan.
Er-Râfi:Şeref verip yükselten.
El-Mu’ız:Dilediğini aziz eden.
El-Müzil:Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.
Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden.
El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören.
El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi.
El-Adl:Mutlak adil, yerli yerinde yapan.
El-Latîf:Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan.
El-Habîr:Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan.
El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi.
El-Azîm:Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.
El-Gafûr:Affı, mağfireti bol.
Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren.
El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce.
El-Kebîr:Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.
El-Hafîz:Her şeyi koruyucu olan.
El-Mukît: Rızıkları yaratan.
El-Hasîb:Kulların hesabını en iyi gören.
El-Celîl:Celal ve azamet sahibi olan.
El-Kerîm:Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.
Er-Rakîb:Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran.
El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden.
El-Vâsi:Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.
El-Hakîm:Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.
El-Vedûd:İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan.
El-Mecîd:Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan.
El-Bâis:Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen.
Eş-Şehîd:Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan.
El-Hak:Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.
El-Vekîl:Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.
El-Kaviyy:Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.
El-Metîn:Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü.
El-Veliyy:Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden.
El-Hamîd:Her türlü hamd ve senaya layık olan.
El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.
El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan.
El-Muîd:Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.
El-Muhyî:İhya eden, yarattıklarına can veren.
El-Mümît:Her canlıya ölümü tattıran.
El-Hayy:Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan.
El-Kayyûm:Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan.
El-Vâcid:Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan.
El-Vâhid:Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.
Es-Samed:Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.
El-Kâdir:Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.
El-Muktedir:Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.
El-Mukaddim:Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan.
El-Muahhir:Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan.
El-Evvel:Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.
El-Âhir:Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.
Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen.
El-Bâtın:Aklın tasavvurundan gizli olan.
El-Vâlî:Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan.
El-Müteâlî:Son derece yüce olan.
El-Berr:İyilik ve ihsanı bol olan.
Et-Tevvâb:Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.
El-Müntekım:Asilerin, zalimlerin cezasını veren.
El-Afüvv:Affı çok olan, günahları mağfiret eden.
Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli.
Mâlik-ül Mülk:Mülkün, her varlığın sahibi.
Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.
El-Muksit:Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden,her işi birbirine uygun yapan.
El-Câmi:İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan.
El-Ganiyy:İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan.
El-Mugnî:Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.
El-Mâni:Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.
Ed-Dârr:Elem, zarar verenleri yaratan.
En-Nâfi:Fayda veren şeyleri yaratan.
En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.
El-Hâdî:Hidayet veren.
El-Bedî:Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan).
El-Bâkî:Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.
El-Vâris:Her şeyin asıl sahibi olan.
Er-Reşîd:İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.
Es-Sabûr:Ceza vermede, acele etmeyen.
Başka isimler söylemek
Sual: Allahü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu?
CEVAP
İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir. İbadet olarak kullanılmaz.
Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır.
Şerh-i mevakıfta da, (Allahü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor. Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir.
Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem,Allahü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır. Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır. (Feraid)
Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki:
Ey rahmeti bol Padişah,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.
Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır. Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır. Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır.
Esma-i hüsna’yı ezberlemek
Sual: Bir arkadaşım dedi ki:
“Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (Allahü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir. Ancak, Peygamberimizin, Allah'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir. Bu hadis sahih değildir. Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: (Allah'ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir.)
Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır?
CEVAP
Yoktur. Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizi’de vardır. O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur.
Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır. Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Bin bir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir. Bunlardan 99’una Esma-ül hüsna denir.
Demek ki Allah’ın bin bir ismi vardır. Ama bunlardan 99’una Esma-i hüsna deniyor. Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (Allahü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor.
Arkadaşın dediği gibi, Allah’ın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor. Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur. Bunlardan rastgele 99’unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir. Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir. Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır.
Birkaç örnek verelim:
Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden. Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı.
Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli.
Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan. Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli.
Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok. Bu ismi okurken Allahü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı.
Bunlar gibiEsma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli.
Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez. Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir. Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki:
“Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir. Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur’an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar.”
Hakkıyla bilen
Sual: Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu?
CEVAP
Alîmismi Kur’an-ı kerimde yüzden fazla geçiyor. Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık. Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor. Alîm, bilen demektir. Neyi bilen, her şeyi bilen demektir. Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir. Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir.
Basîr de gören demektir. Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir. Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir. Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır. Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur.
El Hak ismi
Sual: Bazıları, (Allah’ın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar. Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor?
CEVAP
Hayır, şirk değildir. El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani Allahü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildiriliyor.
El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir.
El Berr ismi
Sual: Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir?
CEVAP
Bu kelime BR olarak yazılır. Ber, bir ve bur olarak okunabilir.
Birr, iyilik demektir. Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, , ; Al-i İmran 92, Maide 2.
Tur suresinin âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir. Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir. Bu berr olarak yazılır. Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir. Maide suresinin âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer. Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/; 30/41; 31/32
Burr, buğday demektir. Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken biri fazla olursa faiz olur) buyuruluyor. Vel burru bil burri ifadesi geçiyor. (Tirmizi)
Şu halde birr, iyilik demektir. Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor.
Vahid ve Ehad
Sual: Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir?
CEVAP
Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir. Biri sıfat ismi, biri zat ismidir. Vâhid, Allahü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir. Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır. Bir âyet meali şöyledir:
(Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4)
Ehad de Onun zat ismidir. Bir âyet meali şöyledir:
(De ki, Allah ehaddir, birdir) [İhlas 1]
Burada zatı bakımdan bir demektir.
Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı. Öyle anlaşılırsa Allah madde, cisim gibi anlaşılır. Halbuki Allah hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır. Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allah’ı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11]
Allah ismine saygı
Sual: Allah ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir?
CEVAP
Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı. Terki bid’attir. Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi Allahü teâlâ demeye alıştırmalıyız!
Allahü teâlâ razı olsun
Sual: (Allah razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu?
CEVAP
Evet. (Allahü teâlâ, razı olsun) demelidir!
Kısaltmalar
Sual: Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, S.A.V, R.A) gibi kısaltma yapmak uygun mu?
CEVAP
Din kitaplarında diyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır.
(c.c.), (s.a.v) (r.a) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında diyor ki:
Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır!
Hafife almak tehlikelidir
Sual: Kısaltmalar her tarafta kullanılıyor. Bir metini okurken (C.C.) geçtiğinde onu harf bazında söylemiyoruz, yüksek sesle Celle Celalühü diyoruz. Bu konuları konuşmakla vaktimizi boşa geçirmiş bulunuruz. Bu konular İslam’a göre sivrisinek vızıltılarıdır.
CEVAP
Allahü teâlânın ismini doğru yazalım, C.C. yazmayalım demeyi sivrisinek vızıltısı olarak görmek çok tehlikelidir, insanın imanını tehlikeye atabilir. Dinde bir şeyi hafife, basite almak tehlikelidir. Din kitapları C.C. yazılmamalı diyor. Ama günümüzdeki kimseler yazıyor. Her tarafta kullanılması ölçü değildir. Ölçü din âlimlerinin bildirdikleridir. Sinek vızıltısı olsaydı, din âlimleri bunu kitaplarına yazmazdı. Bir söz ile insan küfre düşer, bir söz ile imana gelir. Bir söz ile hanım boş olur, bir söz ile elin kızı elin erkeğine hanım olur.
Küçük harfle yazmak
Sual: Lafzatullahı yani Allah kelimesini allah diye baş harfini küçük yazmak küfür mü, yoksa haram mı? Çünkü Allah’tan başka büyük yok.
CEVAP
Ne küfür, ne haram, ne de mekruhtur. İslam harflerinde zaten büyük harf yok. Dolayısıyla, Kur'an-ı kerimde Allah ismi küçük harfle yazılır. Türkçe’de özel isimlerin büyük harfle yazılması âdet olduğu için, büyük harfle yazıp, yadırganmaya sebep olmamalıdır.
Yalnız Allah demek
Sual: Konuşurken,vaaz ederken, (Allah diyor ki) demek uygun mu?
CEVAP
Uygun değildir, saygısızlık olur. Allah teâlâ demek de uygun değildir. Allahü teâlâ demelidir. Allahü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, celle-celalüh, teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah efendimizin ismini işitince salevat söylemek de böyledir. (Redd-ül-muhtar)
Hazret-i Yezdan
Sual: Yezdan, Zerdüştlerin iyilik tanrısına verdikleri isimmiş. Bu durumda mehter marşında geçen, (Kur’anda zafer vaat ediyor, Hazret-i Yezdan!) ifadesi uygun mu?
CEVAP
Mahzuru yoktur.
Eski İran’ın en büyük dini olan ateşe tapınmayı kuran Zerdüşt, putların arasından Yezdan ve Ehremen isminde iki uknum tayin etti. Yezdan iyilik tanrısı, Ehremen ise, kötülük tanrısı veya Yezdan’ın nur, aydınlık; Ehremen’in de zulmet, karanlık olması gibi, misli görülmemiş bâtıl bir itikad [inanç] ortaya koydu. (Cevap Veremedi kitabı)
Yezdan; ilah, mevlâ demektir. Onlar bu güzel ismi taptıkları şeye koymuşlar. Bundan dolayı Yezdan isminin kötü olması gerekmez. Putlarına Mevlâ ismini de koyabilirlerdi. Bu durumda Mevlâ isminin de kötü olması gerekmezdi.
Kâinat, bir sanat eseridir
Sual: Tabiattaki varlıklar ve kâinat için, sanat eseri demek, Allah için de, sanatçı demek caiz mi?
CEVAP
Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir. Böyle söylemenin mahzuru olmaz. Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır. Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir. Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır.
Her sanat eserinin, bir sahibi olur. Allahü teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir. Onun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir. Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine Allahü teâlâdır. Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece (Ol) der, o şey hemen var olur.
Allahü teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır. İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli. İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez. (2/67)
Allah’a "sanatkâr" demek uygun mu?
Sual: Allahü teâlâ için "sanatkâr" veya "mühendis" demek caiz midir?
CEVAP
Değildir, çünkü Allahü teâlânın isimleri tevkifîdir. Yani sadece dinimizin bildirdiği isimler kullanılır. Mânâsı ne kadar güzel olsa da, dinin bildirmedikleri kullanılmaz. Mesela (İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir) veya (Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir) demek caiz olmaz, fakat Allahü teâlânın sanatı veya Allah’ın mühendisliği, Allah’ın eseri denir. İkisi farklıdır. Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir. Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor. Onun sanatı, mühendisliği deniyor. Bu caiz oluyor. Sun-i ilahi veya sunullah da denir. Allah’ın eseri, sanatı demektir. San’i de denir. San’i, yapan, yaratan anlamındadır.
Âlim ve Alîm isimleri
Sual: S. Ebediyye’de, (Allahü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor. Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var. Allahü teâlânın Âlim ismi de mi vardır?
CEVAP
Evet, vardır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir.) [Haşr 22]
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur. Bunlardan doksan dokuzuna Esma-ül-hüsna denir. (İtikadname)
Allahü teâlâya saygı
Sual: Sitenizdeki yazıları birçok kimseler alıp sitelerine koymuşlar. Fakat Allahü teâlâ yazdığınız yerlere birer (c.c.) eklemişler. Peygamber efendimiz veya Resulullah yazdığınız yerlere de (s.a.v.) veya (s.a.s.) yazmışlar. Böyle harfler yazılması gerekiyorsa siz niye yazmadınız? Gerekmiyorsa onlar niye yazmışlar?
CEVAP
Bilemediklerinden öyle yazmışlar. Allah ismini yazınca bir saygı ifadesi gerekir. Mesela (teâlâ) yazılmalıdır. (Teâlâ) yazılınca artık (celle celalüh) demek gerekmez. Peygamber efendimiz denince zaten saygı var. Resulullah denince de öyle. Allah'ın Resulü diye saygı belirtiliyor.
Din kitaplarında deniyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhanallah, tebarekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah'ın "sallallahü aleyhi ve sellem" ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacib, tekrarında müstehabdır.
Biz, (Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir) diye izin verdik, ama orijinaline de sadık kalınmalı dedik. İlave ve çıkarma yapılınca sadık kalınmamış olur. Emanete hıyanet edilmiş olur. Kul hakkı geçer.
Bir başka husus da, (c.c.), (s.a.v.), (s.a.s.), (r.a.) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında, (Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltıp birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır) deniyor. Saygı sözlerini kısaltanlara itibar etmemelidir.
Sual: Allahü teâlânın isimlerinin adedi belli midir, bilinen 99 isminden başka isimleri de var mıdır?
Cevap: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Binbir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir. Muhammed aleyhisselamın dininde, bunlardan doksandokuzu bildirilmiştir ki bunlara Esmâ-i hüsnâ denir.
Allah'ın 99 ismi ve anlamı hakkında sizlerle bilgiler paylaşmadan önce, İslam aleminin sürekli olarak duyduğu ve gördüğü Esmaül Hüsna hakkında bilgi vermek istedik. Allah'ın 99 ismi ve anlamı konusunda arama yapan herkes bu kelime ile karşılaşmaktadır. Peki, Esmaül Hüsna nedir? Allah'ın 99 ismin ve anlamı nedir? Allah'ın 99 ismi Arapça nasıldır?
İşte, yaratıcımız olan Yüce Allah'ın 99 ismi ve Esmaül Hüsna'nın tanımı;
Arapça bir tamlama olup karşılığı güzel isimlerdir. Bu tamlamada bahsedilen ise Allah’ın 99 ismidir. Allah'ın 99 ismini kim iman eder ve ezbere sayarsa Cennete girer buyrulmuştur. Kim bunları manalarını anlayarak sayar, bunlarla Allah’ı zikrederse Cennete girer buyrulmuştur.
Esma okumalarına başlamadan önce abdestli olmak, kıbleye yönelerek okumak daha doğru olur. Esma okumadan önce 51 Besmele veya ‘’Yasin-i Şerif suresinin monash.pw ‘Ve cealna min beyni eydihim sedden ve min halfihim sedden fe’eğşaynahüm fe füm la yübsirün’’ okuyup niyet edin ve okumaya başlayın.
Allah zikrine devam eden kişinin derecesi hem Allah katından hem de insanlar katında artar. İnsanlar arasından sevilen, sayılan sözü geçen kıymetli kişi olur. Çünkü kalpler yalnızca Allah’ı zikretmekle yumuşar. Allah’ın 99 isminde hayatımızı kolaylaştıracak bütün her şey mevcuttur. En güzel dua Allah’ın isimleriyle edilen duadır.
Yukarıda yer alan resimde Allah'ın 99 ismini Arapça olarak bulabilirsiniz. Yazının devamında ise Allah'ın 99 ismi ve anlamalarını Türkçe olarak bulabilirsiniz.
1. Allah(C.C.): "Eşi benzeri olmayan, bütün noksan sıfatlardan münezzeh tek ilah, Her biri sonsuz bir hazine olan bütün isimlerini kuşatan özel ismi. İsimlerin sultanı."
2. Er-Rahmân: "Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden."
3. Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan."
4. El-Melik: "Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan."
5. El-Kuddûs: "Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan."
6. Es-Selâm: "Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran."
7. El-Mü'min: "Güven veren, emin kılan, koruyan."
8. El-Müheymin: "Her şeyi görüp gözeten."
9. El-Azîz: "İzzet sahibi, her şeye galip olan."
El-Cebbâr: "Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran."
El-Mütekebbir: "Büyüklükte eşi, benzeri olmayan."
El-Hâlık: "Yaratan, yoktan var eden."
El-Bâri: "Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan."
El-Musavvir: ''Varlıklara şekil veren."
El-Gaffâr: "Günahları örten ve çok mağfiret eden."
El-Kahhâr: "Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hakim olan."
El-Vehhâb: "Karşılıksız hibeler veren, çok fazla ihsan eden."
Er-Rezzâk: "Bütün mahlükatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan."
El-Fettâh: "Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran. "
El-Alîm: "Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi en ince detaylarına kadar bilen."
El-Kâbıd: "Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan."
El-Bâsıt: "Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten."
El-Hâfıd: "Dereceleri alçaltan"
Er-Râfi: "Şeref verip yükselten."
El-Mu'ız: "Dilediğini aziz eden, izzet veren."
El-Müzil: "Dilediğini zillete düşüren."
Es-Semi: "Her şeyi en iyi işiten."
El-Basîr: "Gizli açık, her şeyi en iyi gören."
El-Hakem: "Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran. Hikmetle hükmeden."
El-Adl: "Mutlak adil, çok adaletli."
El-Latîf: "Lütuf ve ihsan sahibi olan. Bütün incelikleri bilen."
El-Habîr: "Olmuş olacak her şeyden haberdar."
El-Halîm: "Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan."
El-Azîm: "Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce."
El-Gafûr: "Affı, mağfireti bol."
Eş-Şekûr: "Az amele, çok sevap veren."
El-Aliyy: "Yüceler yücesi, çok yüce."
El-Kebîr: "Büyüklükte benzeri yok, pek büyük."
El-Hafîz: "Her şeyi koruyucu olan."
El-Mukît: "Her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden."
El-Hasîb: "Kulların hesabını en iyi gören."
El-Celîl: "Celal ve azamet sahibi olan."
El-Kerîm: "Keremi, lütuf ve ihsanı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden."
Er-Rakîb: "Her varlığı, her işi her an görüp, gözeten, kontrolü altında tutan."
El-Mucîb: "Duaları, istekleri kabul eden".Allahın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(EsmaÜl Hüsna)
El-Vâsi: "Rahmet, kudret ve ilmi ile her şeyi ihata eden'"
El-Hakîm: "Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan."
El-Vedûd: "Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan."
El-Mecîd: "Her türlü övgüye layık bulunan."
El-Bâis: "Ölüleri dirilten."
Eş-Şehîd: "Her zaman her yerde hazır ve nazır olan."
El-Hakk: "Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran."
El-Vekîl: "Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran."
El-Kaviyy: "Kudreti en üstün ve hiç azalmaz."
El-Metîn: "Kuvvet ve kudret kaynağı, pek güçlü."
El-Veliyy: "İnananların dostu, onları sevip yardım eden."
El-Hamîd: "Her türlü hamd ve senaya layık olan."
El-Muhsî: "Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen."
El-Mübdi: "Maddesiz, örneksiz yaratan."
El-Muîd: ''Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan."
El-Muhyî: "İhya eden, dirilten, can veren."
El-Mümît: "Her canlıya ölümü tattıran."
El-Hayy: "Ezeli ve ebedi hayat sahibi."
El-Kayyûm: 'Varlıkları diri tutan, zatı ile kaim olan."
El-Vâcid: "Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, istediğini, istediği vakit bulan."
El-Macîd: "Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan."
El-Vâhid: "Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan."
Es-Samed: "Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu."
El-Kâdir: "Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan."
El-Muktedir: "Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi."
El-Mukaddim: "Dilediğini, öne alan, yükselten."
El-Muahhir: "Dilediğini sona alan, erteleyen, alçaltan."
El-Evvel: "Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan."
El-Âhir: "Ebedi olan, varlığının sonu olmayan."
El-Zâhir: "Varlığı açık, aşikar olan, kesin delillerle bilinen."
El-Bâtın: "Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan. "
El-Vâlî: "Bütün kainatı idare eden."
El-Müteâlî: "Son derece yüce olan."
El-Berr: "İyilik ve ihsanı bol, iyilik ve ihsan kaynağı."
Et-Tevvâb: "Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan."
El-Müntekim: "Zalimlerin cezasını veren, intikam alan."
El-Afüvv: "Affı çok olan, günahları affetmeyi seven."
Er-Raûf: "Çok merhametli, pek şefkatli."
Mâlik-ül Mülk: "Mülkün, her varlığın sahibi."
Zül-Celâli vel ikrâm: "Celal, azamet ve pek büyük ikram sahibi."
El-Muksit: "Her işi birbirine uygun yapan."
El-Câmi: "Mahşerde her mahlükatı bir araya toplayan."
El-Ganiyy: "Her türlü zenginlik sahibi, ihtiyacı olmayan."
El-Mugnî: "Müstağni kılan. ihtiyaç gideren, zengin eden."
El-Mâni: "Dilemediği şeye mani olan, engelleyen."
Ed-Dârr: "Elem, zarar verenleri yaratan."
En-Nâfi: "Fayda veren şeyleri yaratan."
En-Nûr: "Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren."
El-Hâdî: "Hidayet veren."
El-Bedî: "Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan."
El-Bâkî: ''Varlığının sonu olmayan, ebedi olan."
El-Vâris: "Her şeyin asıl sahibi olan."
Er-Reşîd: "İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren."
Es-Sabûr: "Ceza vermede acele etmeyen."