allah ı çokça zikretmenin ne gibi yararları vardır / "ALLAH "ZİKRİ'NİN FAYDALARI

Allah I Çokça Zikretmenin Ne Gibi Yararları Vardır

allah ı çokça zikretmenin ne gibi yararları vardır

&#;ALLAH &#;ZİKRİ&#;NİN FAYDALARI

 

AllahALLAH:(c.c)

Kendisinden başka İlah olmayan,herşeyin gerçek sahibi,yaratıcısı ve kendisinden başka ibadete layık olmayan(yaratılmışların) mahlukatın tek mabudu demekdir.

İnsanı,dünyayı,kainatı,görünen ve görünmeyen bütün varlıkların yaratıcısı&#;.Bu yüzden &#;Allah&#; ismi şerifi,Allah&#;ın diğer isim ve sıfatlarından farklı olarak,özel bir yere ve anlama monash.pw O,Allah&#;ın zatına mahsus,eşi,benzeri,taklidi,kökü veya türevi,yani çoğulu veya tekili olmayan bir özel monash.pw&#;tan başka hiçbir kimseye hiç bir varlığa bu isim verilemez.

Bu isim,yüce Allah&#;ın Celal ve aynı zamanda Zat monash.pw ismi cami,yani toplayıcıdır.Bütün isim ve sıfatların sırrı bu mübarek isimde toplanmıştır.

&#;Allah&#; ismine lafza-i celal monash.pwğer bütün isimler lafza-i celal&#;e sıfat olur,fakat o,hiçbir isme sıfat olmaz.

Ebced değeri ve zikir saati:
Ebced değeri ve zikir adedi(66),zikir saati güneştir.Güneş saati pazardımonash.pwızca &#;Allah&#;demek,zikrin nezaketine uymadığı için ona çağırma,seslenme,yardım isteme eki olarak nida harfi olan &#;ya:ey&#; eklenerek &#;ya Allah&#;şeklinde zikretmelidir.
Ebced değerinin (66) olmasının bazı hatırlattığı şeyler monash.pw:Öteden beri islam nişanı olarak gelen&#;hilal&#;kelimesi ile Arapça yazıldığı takdirde aynı harflerle yazılan &#;lale&#; de 66 ebcedi değere sahiptir.
Halk arasında &#;işi 66 ya bağlamak&#;tabiri de galiba işini Allah&#;a havale etmek,yani işin kolayını buldum veya sağlam yere sırtını dayadın anlamında olsa gerek.

Özellikleri ve faydaları:

Lafza-i  Celal&#;in bir sürü faydaları ve özellikleri, havas kitaplarında sayılmıştımonash.pwın bir çoğu tecrübe edilerek nakledilmişmonash.pwdan bir kısmı aşağıda verilmektedir.

  • İmam-ı  Gazali &#;ye göre,Cuma günü (bin) kere &#;Allah&#;ismini zikreden kimse evliyalar arasına girer.
  • Cuma günü,Cuma namzından önce kere &#;ALLAH&#; diyen kimsenin istediği şey yerine gelir.
  • her gün defa bu ismi şerifi zikreden kimse,manen terakki eder ve selim bir kalbe ulaşır.
  • Yüce Allah&#;ın bu cami(toplayıcı) ve şerefli ismi bir hastaya  ()  defa okunsa,hastanın eceli gelmemiş se şifaya kavuşur.
  • her kim bu yüce ismin zikriyle meşgul olursa,kalbinde Allah sevğisinden başka her şey silinir.Gönlüne ilahi tecelliler ve nurlar monash.pw,cin,hayvangibi,hiç bir şerlive zaralı varlık kendisine zarar veremez.
  • Bu ismi yazıp üzerinde taşıyan ve aynı zamanda zikreden kimse,çok soğuk havalarda bile soğukdan müteessir olmaz.
  • Hastalıklardan kurtulup şifa bulmak isteyen bir kişi, temiz bir kase içine (66) defa lafza-i Celali yazıp yağmur yada  kaynak suyu ile bozarak hastaya içirilirse hastanın eceli gelmemişse Allah&#;ın izniyle şifaya kavuşur.
  • her namazdan sonran() kere Kelime-i tevhidi (LA İLAHE İLLALLAH) okuyan kimse,gaflet,unutkanlık,ve kalp kasvetliğinden kurtulur.

 

 

 

ALLAH’I ZİKRETMENİN FAZİLETİ VE ZİKRE TEŞVİK

ALLAH’I ZİKRETMENİN FAZİLETİ VE ZİKRE TEŞVİK

Âyetler
تْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ [45]
1. “Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir.”

Ankebût sûresi (29), 45

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ []
2. “Siz beni anın ki, ben de sizi anayım.”

Bakara sûresi (2),

Zikir, hatırlayıp anmak demektir. İnsan Allah’ı ya diliyle zikreder; Kur’an okumak, dua etmek, Allah Teâlâ’yı güzel isimleriyle anmak gibi; ya kalbiyle zikreder; Allah Teâlâ’nın varlığını gösteren delilleri, yani kâinâtı ve Kur’an’da sözü edilen her şeyi düşünmek gibi; yahut bedeniyle zikreder; namaz başta olmak üzere bedenle yapılması gereken bütün görevleri yapmak gibi. Her ne suretle olursa olsun Allah’ı zikretmek en değerli ibadettir.
“Beni anın ki, ben de sizi anayım” âyet-i kerîmesi Allah’ı anma işinin tek taraflı olmadığını, kulun Allah’ı andığı gibi Allah’ın da kulunu andığını göstermektedir. Kulun Allah Teâlâ’yı anması demek, anlatıldığı üzere diliyle, kalbiyle ve bedeniyle Cenâb-ı Hakk’ı anması demektir. Zaten Allah Teâlâ’yı uyanık bir gönülle anan kimse, onun yasaklarından uzak durur. Diğer bir söyleyişle, dilindeki zikir onu kötülüklere yaklaştırmaz. Böyle bir zikrin karşılığı, Allah Teâlâ’nın kulunu anmasıdır. Cenâb-ı Hakk’ın kulunu anması ise, onu bağışlaması, ona çok sevap vermesi, hatta meleklerinin yanında ondan bahsetmesi demektir. numaralı hadiste göreceğimiz üzere Merhametli Rabbimiz “Kulum beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de kulumu o cemaatten daha hayırlı bir topluluk içinde anarım” buyurmaktadır. Kulun Cenâb-ı Hak tarafından anılması, onun büyük hayır ve bereketlere nâil olması, dilinden hikmetlerin dökülmesi demektir. Bütün bunlar “Allah’ı zikretmenin en büyük ibadet” olduğunu göstermektedir.
وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ []
3. “Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gafillerden olma!”

A‘râf sûresi (7),

Bu âyet-i kerîme Allah Teâlâ’yı nasıl zikretmemiz gerektiğini hatırlatmakta ve bize dua ve zikir edebini öğretmektedir. Dua edecek veya zikredecek kimsenin önce sessiz ve sâkin olması gerekir. Bu hâl insanın riyâ ve gösterişten uzaklaşmasını sağlar. Sonra kul, Rabbinin büyüklüğü karşısında kendi zayıflığını ve güçsüzlüğünü düşünerek mütevâzi olmaya gayret etmelidir. Saltanatı sonsuz bir kudretin huzurunda bulunduğunu hatırlayarak içinde bir korku ve ürperiş hissetmeye çalışmalıdır. Sadece kendisinin işiteceği bir sesle dua ve zikretmelidir. Bu hâl düşüncede yoğunlaşmayı sağlar. Sabahın ve akşamın, özellikle gecenin sâkin ve huzurlu saatleri ibadet ve zikir için en uygun zamanlardır. Bu bereketli zamanların kıymetini bilmeli, onları boşa geçiren gafillerden olmamalıdır.
فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِيالْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيراًلَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ [10]
4. “Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.”

Cum‘a sûresi (62), 10

Bütün kötülüklerin başı Allah Teâlâ’yı unutmaktır. Allah’ı hatırlamayan, O’nun kulları için hazırladığı hayat ölçülerine değer vermeyen kimseler, kendi basit zevk ve çıkarlarının içinde boğulmaları sebebiyle kendilerinden başkasını düşünmezler. Halbuki insan yaratıcısını ne kadar çok hatırlayıp anarsa, davranışlarına o nisbette çeki düzen verir ve O’nun rızâsını kazanmaya bakar. İyi bir insan olmanın, dolayısıyla hem dünyada hem âhirette mutlu olmanın yolu her fırsatta Allah Teâlâ’yı anmaktır. Sabah, akşam, gece, gündüz, karada, denizde, hazarda, seferde, otururken, yatarken, işine giderken gelirken, sağlamken, hastayken, kısaca her zaman, her yerde ve her fırsatta Rabbini anmalıdır. İnsanın iki cihanda başarısı ve kurtuluşu buna bağlıdır. Zikir Cenâb-ı Hakk’ı sadece dil ile anmaktan ibaret değildir. Allah Teâlâ’nın yapılmasını emrettiği ve Resûlullah’ın ümmetine tavsiye ettiği her ibadet, her hayır ve güzel iş birer zikirdir.
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيراً وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا [35]
5. “Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, kendini Allah’a ibadete veren erkek ve kadınlar, samimi ve doğru olan erkek ve kadınlar, mütevâzi ve Allah’a saygılı erkek ve kadınlar, zekât ve sadaka veren erkek ve kadınlar, oruç tutan erkek ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkek ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar var ya, işte bütün bunlara Allah mağfiret ve büyük mükâfat hazırlamıştır.”

Ahzâb sûresi (33), 35

Âyet-i kerîmede iyi müslümanın belli başlı özellikleri sayılmaktadır. Bunlardan biri de Allah’ı çok zikretmektir. Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar, tıpkı kendini Allah’a ibadete veren, samimi ve doğru olan, mütevâzi ve Allah’a saygı duyan, zekât ve sadaka veren, oruç tutan ve iffetlerini koruyanerkek ve kadınlar gibi Cenâb-ı Hakk’ın affını ve mağfiretini elde edecekler, ayrıca O’nun kendileri için hazırladığı hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın hayal edemediği cennet nimetlerini de kazanacaklardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيراً [41] وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا [42]
6. “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin. Sabah akşam O’nu tesbih edin.”

Ahzâb sûresi (33),

Üçüncü âyet-i kerîmede de gördüğümüz üzere, buradaki “sabah akşam” ifadeleri bütün vakitleri içine almaktadır. Demek oluyor ki, Allah Teâlâ kendisini her an ve her fırsatta anmamızı, zikir ve tesbih etmemizi istemektedir. Bir yerde otururken veya bir yere gidip gelirken yahut tezgâh başında çalışırken “sübhânallah”, “elhamdülillah”, “Allahü ekber” demek ne yürümeye ne de iş yapmaya engeldir. Bazan bu zikirleri söyleyerek, bazan “lâ ilâhe illallah” diyerek, kimi zaman “lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” diye tekrar ederek daha hızlı ve âhenkli yürümek ve şevkle çalışmak mümkündür.
Allah’ı anarken, O’nu zikir ve tesbih ederken kalbin uyanık olması arzu edilen bir şeydir. Fakat bazı kimseler Allah’ı anıp zikretmeyi tıpkı nefes alıp verir gibi bir alışkanlık haline getirdikleri için gayri şuûrî olarak da zikir ve tesbih ederler. Bunda bir sakınca bulunmamakla beraber esas olan, dile kalbin eşlik etmesidir. İnsan bir zikri söylerken mânasını düşünürse, Cenâb-ı Hakk’a saygısını sunarken ve O’nu noksan sıfatlardan tenzih ederken gönlü uyanık olursa dilindeki zikir daha bir değer kazanır. Yukarıdaki âyet-i kerîmelerde emredildiği şekilde Allah Teâlâ’yı çokça zikredebilmek için bunu alışkanlık haline getirmeye gayret etmelidir.
Hadisler
وعَنْ أبي هُريرةَ ، رضي اللَّه عنْهُ قالَ : قالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « كَلِمتَانِ خَفِيفَتَانِ عَلى اللِّسانِ ، ثَقيِلَتانِ في المِيزَانِ ، حَبِيبَتَانِ إلى الرَّحْمنِ:سُبْحان اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، سُبحانَ اللَّه العظيمِ»متفقٌ عليهِ.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dile hafif, mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim”
Buhârî, Daavât 65, Eymân 19, Tevhîd 58; Müslim, Zikir Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 60; İbni Mâce, Edeb 56
Açıklamalar
İmam Buhârî bu hadîs-i şerîfi Sahîh’inin muhtelif bölümlerinde zikrettikten sonra, o kıymetli eserini yine bu hadis ile bitirmiştir. Onun bu tutumu çok anlamlıdır.
Peygamber Efendimiz bu zikrin yükte hafif, pahada ağır olduğunu söylüyor. Söylemesi pek kolay, ama insana kazandırdığı sevap hesapsız denecek kadar çoktur, buyuruyor.
Hadîs-i şerîfte esmâ-i hüsnâdan “Rahmân”ın özellikle söylenerek, bu zikrin Rahmân olan Allah’ı hoşnut edeceğinin belirtilmesiyle anlatılmak istenen şudur: Allah’ın rahmeti ve merhameti çok geniştir. Kolayca söylenmekle beraber pek derin mânalar ihtiva eden bu zikri söyleyenleri Cenâb-ı Hak rahmetiyle kuşatır, onlara hayır ve bereket ihsan eder.
Dilimizde çok kullanılan tesbih sözü, sübhânallah anlamına gelmektedir. Sübhânallah ise, ben Allah Teâlâ’yı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. O’na hiçbir eksikliği yakıştırmam, yaklaştırmam. O’nu en yüce, en üstün sıfatlarla anarım, demektir. Sübhânallâhi ve bi-hamdihî zikrini söylemenin fazileti , ve numara ile tekrar gelecektir. Günde yüz defa sübhânallâhi ve bi-hamdihî zikrini tekrarlayan bir kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsinin bağışlanacağını müjdeleyen bir başka hadis (bk. hadis numaralı) bu zikrin değerini göstermeye yeterlidir. Zira bu zikir, diğer önemli zikirleri de ihtiva etmektedir. “Bizler sana hamdeder, seni şânına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederiz (ve nahnü nüsebbihu bi-hamdik)” âyet-i kerîmesinde de görüldüğü üzere bu zikir meleklerin zikridir. Diğer bir söyleyişle Allah Teâlâ’nın meleklere öğrettiği zikirdir. Onun değeri de işte buradan gelmektedir. Bu kadar değerli ve sevabı hudutsuz olan sübhânallâhi ve bi-hamdihî cümlesine bir de sübhânallâhi’l-azîm eklenerek hadisimizde tavsiye buyurulan zikrin söylenmesi, onun önemini açıkça göstermektedir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Cenâb-ı Hakk’ı noksan sıfatlardan tenzih eden, O’nu en üstün sıfatlarla yâdeden zikirleri her fırsatta söylemelidir
2. Peygamber Efendimiz “Sübhânallahi ve bihamdihî sübhânallâhi’l-azîm” gibi zikirleri çok okumamızı tavsiye etmektedir.
3. Bu zikrin söylenmesi ne kadar kolaysa, sevabı da o nisbette çoktur.
وعَنْهُ رضي اللَّه عنْهُ قال : قالَ رَسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لأن أَقُولَ سبْحانَ اللَّهِ ، وَالحَمْدُ للَّهِ ، ولا إلَه إلاَّ اللَّه ، وَاللَّه أكْبرُ ، أَحبُّ إليَّ مِمَّا طَلَعَت عليهِ الشَّمْسُ » رواه مسلم .
Yine Ebû Hüreyreradıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir.”

Müslim, Zikir Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât

Açıklamalar
Bu zikirde dört ayrı zikir bulunmaktadır. Biri sübhânallah’tımonash.pw önceki hadiste de belirtildiği üzere bu kısacık sözün anlamı, ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim, O’na hiçbir eksikliği yakıştırıp yaklaştırmam, demektir.
İkincisi elhamdülillâh’tır. Bunun anlamı da, ben Cenâb-ı Hakk’ı bana verdiği sayısız iyilikler sebebiyle bütün gönlümle övgüyle anarım, demektir. Her fırsatta Allah’a hamd etmek kulun en başta gelen görevidir. Elhamdülillâh demek aynı zamanda Allah’a şükretmektir. Diğer bir ifadeyle hamd şükrün başıdır. Allah’a hamd etmeyen kimse, aynı zamanda O’na şükretmemiş olur.
Üçüncüsü lâ ilâhe illallah’tır. Kâinâtta yegâne varolan, ebediyyen yaşayacak olan sadece Allah’tır. O’ndan başka bir mevcut, O’ndan başka ibadete lâyık bir varlık yoktur. Benim biricik Rabbim, önünde en derin hürmetle eğildiğim, huzurunda secdeye kapandığım sadece O’dur, gibi mânalara gelmektedir.
Dördüncüsü de Allahü ekber’dir. Allah’ın büyüklüğü, azameti, kudreti, saltanatı, kısaca O’nun kibriyâsı hiç kimsenin bilemeyeceği kadar yücedir, uludur, anlamına gelir.
Allah'ın Resûlü bu zikri, üzerine güneş doğan her şeyden daha üstün tuttuğunu söylemektedir. Bu ifadesiyle Efendimiz bütün dünya nimetlerinin gelip geçici, fakat bu zikrin sevabının kalıcı olduğunu hatırlatmakta, bunun için de fâni şeylerin değil, sevabı tükenmeyen işlerin peşine düşmek gerektiğini îmâ etmektedir. Belki de Peygamber Efendimiz bu zikri söylemeyi, bütün dünyayı elde edip sonra da onu Allah yolunda harcamaya tercih edeceğini belirtmek istemiş, dolayısıyla bu zikrin dünyaya bedel olduğunu ifade buyurmuştur:
Bu hadîs-i şerîfte geçen her bir zikir kelimesinin Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edildiği daha önce de görülmüştü (bk. numaralı hadis). Buna göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem her gün herkesin vücudundaki eklemler sayısınca birer sadaka vermesi gerektiğini belirtmiş ve “Her tesbih bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tehlil (lâ ilâhe illallah demek) bir sadaka, her tekbir bir sadakadır”, buyurmuştur. Namazımızı bitirdikten sonra günde aşağı yukarı beş defa söylediğimiz “Sübhânallahi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber zikrini bir mü’min her gün doksan defa söylerse, vücudundaki eklemin her biri için bir sadaka vermiş olur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Resûl-i Ekrem Efendimiz bize, bu hadîs-i şerifte öğrettiği zikri okumayı tavsiye etmektedir.
2. Dünya gelip geçici, zikirlerin sevabı ise kalıcıdır. İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz bu zikrin yeryüzündeki her şeyden daha üstün olduğunu belirtmektedir.
وعنهُ أنَّ رسُولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالَ : « منْ قال لا إله إلاَّ اللَّه وَحْدَهُ لا شرِيكَ لَهُ، لهُ المُلكُ ، وَلهُ الحَمْدُ ، وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيءٍ قَدِيرٌ ، في يومٍ مِائةَ مَرَّةٍ كانَتْ لَهُ عَدْل عَشر رقَابٍ وكُتِبَتْ لَهُ مِائَةُ حَسَنةٍ ، وَمُحِيت عنهُ مِائة سيِّئَةٍ ، وكانت له حِرزاً مِنَ الشَّيطَانِ يومَهُ ذلكَ حتى يُمسِي ، ولم يأْتِ أَحدٌ بِأَفضَل مِمَّا جاءَ بِهِ إلاَّ رجُلٌ عَمِلَ أَكثَر مِنه » ، وقالَ : «من قالَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبحمْدِهِ ، في يوْم مِائَةَ مَرَّةٍ ، حُطَّتْ خَطَاياهُ ، وإنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ البَحْر » متفقٌ عليهِ .
Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu söyledi:
“Bir kimse her gün yüz defa, lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr, derse, on köle âzâd etmiş kadar sevap kazanır; ona yüz iyilik sevabı yazılır; yüz günahı bağışlanır; bu zikir o gün akşama kadar o kimsenin şeytandan korunmasını sağlar. Bu zikri ondan daha fazla tekrarlayan kimse dışında hiç kimse daha faziletli bir iş yapmamış olur”. Resûl-i Ekrem sözüne şöyle devam etti: “Bir kimse günde yüz defa sübhânallâhi ve bi-hamdihî derse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır.
Buhârî, Bed’ü’l-halk 11; Daavât 64, 65; Müslim, Zikir Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 59, 62; İbni Mâce, Duâ 14
Aşağıdaki hadisle birlikte açıklanacaktır.
وعَنْ أبي أيوبَ الأنصَاريِّ رضي اللَّه عَنْهُ عَن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَنْ قالَ لا إله إلاَّ اللَّه وحْدهُ لا شَرِيكَ لهُ ، لَهُ المُلْكُ ، ولَهُ الحمْدُ ، وَهُو على كُلِّ شَيءٍ قَدِيرٌ ، عشْر مرَّاتٍ : كان كَمَنْ أَعْتَقَ أرْبعةَ أَنفُسٍ مِن وَلِد إسْماعِيلَ » متفق عليهِ .
Ebû Eyyûb el-Ensârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse on defa, lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr, derse, İsmâil aleyhisselâm’ın soyundan dört kimseyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.”

Buhârî, Daavât 64; Müslim, Zikir Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât

Açıklamalar
Her iki hadiste de “Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” zikri tavsiye edilmektedir. Genellikle namazlardan sonra ve dua etmeden önce okunan bu zikrin mânası şudur: “Allah’tan başka ilah yoktur, yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter”.Birinci hadiste sözünün devamında Resûl-i Ekrem Efendimiz’in tavsiye buyurduğu sübhânallahi ve bi-hamdihî zikrinin anlamı ise, “Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” demektir.
Hadisimizdeki “Mülk O’nundur” cümlesiyle Cenâb-ı Hakk’ın muazzam saltanatının yüceliği anlatılmaktadır. Melekler âlemiyle birlikte bütün kâinat, daha açık bir ifadeyle yaratılmış ne varsa hepsi O’nun malı, O’nun saltanatının bir parçasıdır. Dolayısıyla bunlar üzerinde tasarruf etme hakkı da sadece O’nundur. Bir şeyi var etmek, yok etmek, ele geçirmek, yönetmek, nimet vermek, cezalandırmak, büyütmek, küçültmek, yapmak, yıkmak, ağlatmak, güldürmek, kısaca hükmünü icrâ etmek sadece O’nun yetkisi dahilindedir.
Böyle bir varlık her şeye kâdirdir. O’nun gücü her şeye yeter. Hiçbir yardımcıya, hiçbir vekile ve vasıtaya ihtiyacı yoktur. Her ne isterse kendi güç ve kudretiyle yapar. O “ol!” der, her şey oluverir.
Şüphesiz mülk ve saltanat, güç ve kudret kime aitse, şânına lâyık hamd de O’na mahsustur.
Bu zikir ne zaman ve kaç defa okunacak?Bazı rivayetlerde bu zikrin sabahleyin yapılması tavsiye edilmektedir. Bu ilâve birinci hadisimizdeki “O gün akşama kadar şeytan kendisine bir fenalık yapamaz” ifadesine de açıklık getirmektedir. Bu kadar sağlam olmayan bir başka rivayette de sabah namazından sonra ve kimseyle konuşmadan önce on defa okunması tavsiye edilmektedir (Tirmizî, Daavât, 63).
Birinci rivayette bu zikrin günde yüz defa, ikinci rivayette ise on defa söylenmesi istenmektedir. Zira herkes her gün bu zikri yüz defa söylemeye imkân bulamayabilir. Yoğun işi sebebiyle bu zikri büsbütün terkederek onun sevabından mahrum kalmamak için hiç değilse günde on defa söylenmesi arzu buyurulmaktadır. Namazlardan sonra ve dua etmeden önce bu zikri zaten beş defa söyleyen müslümanların, beş defa daha söyleyerek Efendimiz’in bu tavsiyesini yerine getirmeleri hiç de zor değildir. Bu zikri günde yüz defa tekrarlamak isteyenlerin, hepsini aynı zamanda söylemesi de gerekmez. Şüphesiz en münasibi başlayınca bitirmek ve akşama kadar şeytandan korunmak için de sabahleyin okumaktır. Zaten bu zikrin söylenmesi en fazla dakika alır. Buna imkânı ve vakti olmayanlar fırsat buldukça beşer onar defa tekrarlayarak da yüze tamamlayabilirler
Kazanılacak Sevap Miktarı. Birinci hadiste bu zikri yüz defa okuyana on köle âzâd etmiş sevabı verileceği söylenirken, ikinci hadiste rastgele köleler değil de İsmâil aleyhisselâm’ın soyundan on köleyi âzâd etmiş gibi sevap kazanacağı belirtilmektedir.
Hadisimizdeki “Günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır” ifadesini, bu konudaki genel kaideye göre değerlendirmek ve bağışlanan bu hataların küçük günahlar olduğunu bilmek gerekir. Zira yapılan büyük günahlar Allah Teâlâ'yı ilgilendiriyorsa, o günahı işleyen kimsenin Mevlâ'sından af dileyip günahına tövbe etmesi gerekir; şayet günahı kul hakkını ilgilendiriyorsa, kendisine haksızlık ettiği kimseyi bulup onunla helâlleşmesi, ödemesi gereken bir şey varsa ödeyip kendini bağışlatması şarttır. Küçük günahlar, insanın Allah'a karşı sorumlu olup da yapmadığı görevler yüzünden kazanılır. "Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere koyarız" [Nisâ sûresi (4), 31] âyetinden de öğrendiğimize göre, küçük günahların bağışlanması, büyük günahlardan sakınma şartına bağlıdır.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
1. Bu zikir Cenâb-ı Hakk’ın kudretini en güzel şekilde ifade etmektedir.
2. Elden geliyorsa günde yüz defa, değilse on defa tekrarlanmalıdır.
3. Bir günde on köleyi hürriyetine kavuşturma sevabı kazanmak, amel defterine yüz iyilik kaydettirmek, yüz günahını bağışlatmak ve hele günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsini affettirmek, üstelik o gün akşama kadar şeytandan korunmak, başka türlü ele geçmez bir fırsattır.
وعنْ أبي ذَرٍّ رضي اللَّه عَنْهُ قالَ : قالَ لي رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ألا أُخْبِرُكَ بِأَحبِّ الكَلامِ إلى اللَّهِ ؟ إنَّ أحبَّ الكَلامِ إلى اللَّه : سُبْحانَ اللَّه وبحَمْدِهِ » رواه مسلم .
Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
“Allah’ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi? Allah’ın en çok hoşlandığı söz, sübhânallahi ve bi-hamdihî demektir”, buyurdu.

Müslim, Zikir 85

Açıklamalar
numaralı hadisteki iki cümleden ibaret zikrin birinci cümlesi bu idi. Yanından ayrılmayan bazı fakir sahâbîleri böyle müjdelerle sevindirdiğini bildiğimiz Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, Müslim’deki rivayetten öğrendiğimize göre, Ebû Zerr’e:
- “Allah’ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi?” diye sorduğu zaman, Ebû Zer:
- Yâ Resûlallah! Allah’ın en çok hoşlandığı sözü bana bildir, diye sevinmişti. “Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim”anlamındaki bu son derece muhtevalı zikri herhalde Ebû Zer radıyallahu anh bir daha dilinden bırakmamıştır. Ebû Zerr’in Sahîh-i Müslim’deki diğer rivayetine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
- Hangi söz (zikir) daha faziletlidir? diye sorulmuştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz:
-Allah’ın melekleri veya kulları için seçtiği sübhânallâhi ve bi-hamdihî sözüdür, buyurmuştu (Müslim, Zikr 84).
Şüphesiz zikirlerin en üstünü Allah’ın kelâmı olan Kur'ân-ı Kerîm’dir. Onu okumak ve hele mânasını anlamaya çalışmak suretiyle okumak insana daha fazla sevap kazandırır. Hadîs-i şerîflerde geçen zikirleri Peygamber Efendimiz’e Cenâb-ı Hakk’ın öğrettiğinde şüphe yoktur. Hadisimizin diğer rivayetinde geçen “Allah’ın melekleri veya kulları için seçtiği”zikir sözü de bunu göstermektedir. Öyle de olsa, bu zikirleri, sevap bakımından Kur'ân-ı Kerîm ile mukayese etmek mümkün değildir. Bununla beraber insan her zaman Kur’an okuyamaz. İşte bu sebeple bir kimse yakaladığı fırsatları değerlendirmeli, bir iki defa söylemekten ibaret bile olsa Resûlullah’ın öğrettiği zikirleri tekrarlamalıdır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Bazı zikirlerin Allah Teâlâ’yı daha çok hoşnut ettiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple onları daha fazla okumaya çalışmalıdır.
2. Sübhânallahi ve bi-hamdihî zikri en makbûl zikirlerden biridir.
وعَنْ أبي مالكٍ الأشْعَرِيِّ رضي اللَّه عنْهُ قال : قال رسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «الطُّهُورُ شَطْرُ الإيمان ، والحمدُ للَّهِ تَمْلأُ المِيْزانَ ، وسُبْحَانَ اللَّهِ والحمْدُ للَّه تمْلآنِ * أو تَمْلأُ * ما بَيْنَ السَّمَواتِ والأرْضِ » رواهُ مسلم .
Ebû Mâlik el-Eş’arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Temizlik imanın yarısıdır. el-Hamdü lillâh duası mizanı, sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi zikri ise yer ile göklerin arasını sevap ile doldurur.”

Müslim, Tahâret 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 86

Açıklamalar
Önemli birkaç konuyu ihtiva eden bu hadîs-i şerîfin tamamı 26 numarayla daha önce geçmiş ve bu konular orada kısaca açıklanmıştır. Hadisin ilk cümlesi olan “Temizlik imanın yarısıdır”ifadesi ise, ilgisi sebebiyle “Abdestin Fazileti” bahsinde numara ile müstakil olarak ele alınmıştır.
Efendimiz Temizlik imanın yarısıdır buyurmakla şunu belirtmiş olmalıdır: Bir insanın önce Allah’ın emirlerine muhatap olabilmesi, sonra da O’nun yanında değer kazanabilmesi için göğsünde iman taşıması nasıl ilk şart ise, iman sahibi bir kimsenin ilk yapacağı iş de temizliğe riayet etmesidir. Zira temizlenmeden hiçbir ibadeti yapmak mümkün değildir. Şu halde ben iman sahibiyim diyen kimsenin mutlaka temizlik esaslarına uyması gerekir.
Hadisimizde ikinci olarak elhamdülillâh zikri ile sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi zikrinin insana kazandıracağı hadsiz hesapsız sevaptan söz edilmektedir. Şayet Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu zikri söyleyene cennette şöyle bir güzellik verilecektir, buyursaydı, bunu bir ölçüde kavramamız mümkün olacaktı. Fakat bazı sevapları tam mânasıyla anlayıp kavramak mümkün değildir. İşte bu sebeple Allah’ın Resûlü bu iki zikri söyleyen kimsenin kazanacağı sevabı temsilî olarak anlatmakta ve şöyle demektedir: Elhamdülillâh diyen kimseye verilecek sevabı bizim maddî ölçülerimizle anlatacak olursak, onun kazanacağı mükâfatın, amelleri tartan mîzânı dolduracağını, sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi diyen bir kimsenin elde edeceği sevabın da yer ile gök arasını dolduracağını söylememiz gerekir. Mîzânın büyüklüğü hakkında bir fikri bulunmayan kimseye bu anlatım da yeterli değildir. Burada İbni Abbas’a nisbet edilen bir rivayetten söz etmemiz gerekecektir. Bu rivayete göre mîzânın bir dili, iki de kefesi vardır. Bu kefelerden biri batıda, diğeri de doğudadır. Bu kefelerden birine kişinin sevabı, diğerine de günahı konacaktır. Demek oluyor ki, elhamdülillâh diyen, sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi zikrini söyleyen kimsenin kazanacağı sevap, anlatılması mümkün olmayacak kadar çoktur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Müslüman temiz insandır. İman ile temizlik birbirinden ayrılmayan iki din esasıdır.
2. el-Hamdülillâh ve sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi zikirleri insana hesapsız sevap kazandırır.
3. Allah Teâlâ, rızâsını arayan kulları için sayıya, hesaba gelmeyen nimet ve lutuflar hazırlamıştır.

 

Zikrin Faydaları Nelerdir? Allah Zihri &#;ekmenin Manevi Ve Psikolojik Faydaları Nelerdir?

Allah'a yakınlaşmak ve onun istek ve buyruklarını daha iyi hissedebilmek amaçlı, zikir büyük bir öneme sahiptir. Doğru ve periyodik bir şekilde gerçekleştirmek, manevi dünyayı aydınlatırken aynı zamanda psikolojik açıdan da çok önemli getiriler sunuyor.

Zikrin Faydaları Nelerdir?

Özellikle ilahiyatçıların dile getirdiği üzere Zikri birçok farklı fayda sunmaktadır.

- Zikir şeytanı uzaklaştırır ve ayrıca onun gücünü kırar.
- Allah'ın rıza ve hoşnutluğunu sağlar.
- Kalpte meydana gelecek olan üzüntü ve düşüncelerin uzaklaşmasına destek verir.
- Zikir kalbin pasını silmek ile beraber kalbi tertemiz hale getirir.
- Kişinin hanesine girecek olan rızkı yükseltir.
- Allah-u Teala'nın sevgisini kazandırır.
- Saadet ve kurtuluşun yolunu açar.
- Bol bol zikir çekmek Allah'ın sevgisini ulaşmak anlamına gelir.

Allah Zikri Çekmenin Manevi Faydaları Nelerdir?

Özellikle Allah zikir çekmenin manevi açıdan çok önemli faydaları bulunmaktadır. En önemli yanlarından biri yüzü ve kalbi nurlandırır. İnsanın yüzüne nur gelir ve kendini öbür dünyaya çok daha yakın ve huzurlu hisseder. Aynı zamanda Allah'ın sevgisini kazanmak ve ona yakın hissedebilmek için zikir çok önemlidir. Kaybettiğimiz hale getirir ve tüm pasını siler. İnsanın kalbini mutluluk, sevgi ve hoşnutluk ile doldurur. Bu sebepten dolayı doğru şekilde ve uygun zamanlarda Allah zikri çekmenin çok önemli faydaları bulunmaktadır.

Allah Zikri Çekmenin Psikolojik Faydaları Nelerdir?

Manevi açıdan olduğu kadar aynı zamanda Allah zikri çekmenin psikolojik faydaları da bulunmaktadır. Özellikle insanın düşünceleri arasındaki negatif unsurları tamamen uzaklaştırır. Hayata daha pozitif açı ile bakma şansı sunarken, daha umutlu hale gelme olanağı verir. Kalp sevgi ile dolar ve insanlara daha güzel bakma şansı tanır. Aynı zamanda kötü düşüncelerden dolayı yaşanan depresyon, kaygı ve stresi büyük bir oranda uzaklaştırır. Zira Allah zikri çekmek Allah'a yakın olmak ve onun sevgisini hissetmek anlamına gelmektedir.

Zikir Ne Zaman Çekilir?

Zikir kelime anlamı ile anmak ve hatırlamak şeklinde ifade edilir. Bu doğrultuda İslami açıdan zikir çekmek Allah'ı hatırlamak ve ona yakın hissetmek olarak değerlendirilmektedir. Bu sebepten dolayı aslına bakılırsa zikir çekmenin herhangi bir günü ve saati bulunmaz. Allah'ı hatırlatacak ve onu andıracak kelimeleri kullanmak suretiyle, ‘’Allahu Ekber’’ demek gün içerisinde zikir çekmek anlamına gelmektedir.

Zikrin Faydaları Ve Meziyetleri

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

&#; فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ &#;

&#; Öyleyse siz beni (itaat ve ibadetle) zikredin ki, ben de sizi (sevap ve mağfiretle) zikredeyim. Ve bana şükredin, (sakın) nankörlük etmeyin. &#; (Bakara: )

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا&#; &#;

&#; Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. &#; (Ahzab: 41)

&#; وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا &#;

&#; Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar, (işte) onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir ecir hazırlamıştır. &#; (Ahzab: 35)

&#; وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ &#;

&#; Rabbini, yüksek sesle olmaksızın sabah akşam yalvara yakara ve gizlice içinden zikret. Sakın gafillerden olma. &#; (Araf: )

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

&#; Rabbini zikredenle, O’nu zikretmeyenin misali diri ile ölünün misali gibidir. &#; (Buhari Fethu’l Kadir Şerhi 11/ )

Müslim’in rivayeti ise şu şekildedir:

&#; İçinde Allah-u Teâlâ&#;nın zikredildiği ev ile içinde Allah-u Teâlâ&#;nın zikredilmediği evin misali diri ile ölünün misali gibidir. &#; (Müslim 1/ )

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

&#; Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

&#; Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. O beni zikrettiği zaman onunla beraberim. O beni kendi nefsinde zikrederse, ben onu kendi nefsimde zikrederim. O beni bir toplulukta zikrederse, ben onu ondan daha hayırlı bir toplulukta zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim. &#;

(Buhari 8/, Müslim 4 /)

Allah teala&#;yı zikretmenin yüze yakın faydası vardır.

(İbn Kayyum-Zikrin Faydalari ve Meziyetleri)

1. Fayda &#; Zikir, şeytan&#; ın belini kırar, onu uzaklaştırır ve kovar.

2. Fayda &#; Zikir, Rahman(azze ve celle)&#;yi razı eder.

3. Fayda &#; Zikir, gam, keder, üzüntü ve tasayı kalpten tamamen giderir.

4. Fayda &#; Zikir, kalbe ferahlık, sevinç ve sürûr getirir.

5. Fayda &#; Zikir, kalbi ve bedeni kuvvetlendirir.

6. Fayda &#; Zikir, Kalbi ve yüzü parlatır.

7. Fayda &#; Zikir, rızkın bol ve bereketli olmasını sağlar.

8. Fayda &#; Zikir, zikredeni heybet, tatlılık ve parlaklığa büründürür.

9. Fayda &#; Zikir, zikreden kimseye İslamın ruhu, din değirmenini/taşını ve saadet ile kurtuluşun sebebi olan &#;Muhabbeti&#; kazandırır.

Fayda &#; Zikir, kişiye murakabe duygusunu kazandırır. Bu duyguya sahip olan kul, Allah Tealanın kendisini gözetlediğini hisseder ve sonunda ihsan mertebesine yükselerek Allah&#;ı görüyormuşçasına ona ibadet eder.

Fayda &#; Zikir, zikreden kimseye Allah(Azze ve Celle)&#;a dönmeyi ve ona yönelmeyi kazandırır. Zikir ile devamlı Allah Tealaya yönelen bir kul, artık bütün hallerinde kalbi ile de Allah(Azze ve Celle)&#;a yönelme mertebesine yükselir.

Fayda &#; Zikir, zikreden kimseye Allah Tealaya yakın olmayı kazandırır.

Fayda &#; Zikir, zikreden kimseye büyük bir marifet kapısı açar. Kulun zikri arttıkça marifeti/Allah(Azze ve Celle)&#;ı tanıması da onunla orantılı bir şekilde artar.

Fayda &#; Zikir, zikreden kimseye Rabbinden korkmayı ve Allah(Azze ve Celle)&#;ı yüceltip tazimde bulunmayı kazandırır.

Fayda &#; Zikir, Allah(Azze ve Celle)&#;ın da kulunu zikretmesini sağlar.

Fayda &#; Zikir, kalbe hayat kazandırır. &#;Kalp için zikir, balık için su ne ise odur. Sudan ayrıldığı zaman balığın hali ne olur?&#; İbn-i Teymiyye

Fayda &#; Zikir, kalbin ve ruhun gıdasıdır.

Fayda &#; Zikir, kalbin cilasıdır. Onun pasını giderir ve onu parlatır.

Fayda &#; Zikir, hataları siler ve ortadan kaldırır.

Fayda &#; Zikir, kul ile Rabbi Tebareke ve Teala arasındaki yabancılığı ortadan kaldırır.

Fayda &#; Kulun kendisiyle Rabbi (Azze ve Celle)&#;yi zikrettiği hamdetme, tesbih etme ve yüceltme kelimeleri, zorluk anlarında o kelimelerle zikreden kimseyi anarlar/hatırlarlar.

Fayda &#; Kul, genişlik ve kolaylık zamanlarında Allah Teala&#;yı zikretmek ile kendisini Allah&#;a tanıttığı zaman, zorluk zamanlarında Allah Teala onu tanır.

Fayda &#; Zikir, kulu Allah Tealanın azabından kurtarır.

Fayda &#; Zikir, sekinet&#;in inmesinin, rahmetin bürümesinin ve meleklerin zikredeni çepeçevre kuşatmasının sebebidir.

Fayda &#; Zikir, insanın dilinin gıybet, dedikodu, yalan, kötü ve çirkin sözler ve batıl olan şeylerle meşgul olmamasını sağlar.

Fayda &#; Zikir meclisleri, meleklerin bulunduğu yerlerdir.

Fayda &#; Hem zakir zikretmesi sebebi ile saadete kavuşur hemde sürekli onunla beraber oturan kimse onun zikrinden dolayı saadeti elde eder. İşte her nerede olurs olsun bu kimse mübarek bir kuldur.

Fayda &#; Zikir, kulu kıyamet gününde pişmanlık ve üzüntüden emin kılar.

Fayda &#; Yalnız ve tenha bir halde kulun ağlamakla beraber Allah&#;ı zikretmesi/anması, Allah Teala&#;nın onu şiddetli sıcaklığın olduğu o büyük günde arşının gölgesinde gölgelendirmesine sebep olur.

Fayda &#; Zikir ile meşgul olmak, Allah&#;ın zikreden kuluna isteyenlere verdiği şeylerin en üstününü ona vermesine sebep olur.

Fayda &#; Zikir, ibadetlerin en yücesi ve en faziletlisi olduğu halde en hafifidir. Çünkü dilin hareket etmesi, azaların hareketleri arasında en kolayı ve en hafifidir.

Fayda &#; Zikir, Cennetin ağaçlarını teşkil eder.

Fayda &#; Zikirden dolayı verilecek olan Allah&#;ın fazlı ve bağışı, diğer amellerden hiç birisi için verilmemiştir.

Fayda &#; Rabb Tebareke ve Teala&#;yı zikretmek, hem dünyada hem de ahirette kulun bedbahtlığını netice veren Allah&#;ı unutmaktan emin olmayı gerektirir. Çünkü Allah&#;ı unutmak, kulun bizzat kendisini ve maslahatını unutması demektir.

Fayda &#; Zikir, hem dünyada hem kabirde hem de kıyamet gününde zikreden kimsenin nuru olur. Sırat köprüsünün üzerinde onun önünde bir nur oluverir.

Fayda &#; 
Zikir, hem dünyada, hem kabirde ve hemde kıyamet gününde zikreden kimsenin nuru olur. Sırat köprüsünde onun önünde bir nur oluverir.

Fayda &#; Zikir, her şeyin başıdır. Zikir, bütün ümmetin yoludur. Zikir, velayetin belgesidir. Her kime zikir kapısı açılırsa, Ona Allah(azze ve celle)&#;nin huzuruna girme kapısı açılmış olur.

Fayda &#; Zikir kalbin şiarı olunca ve asıl zikreden kalp olup, dil ona tabi olunca; İşte bu zikir kalbin ihtiyacını gideren zikir olur ve bu şekilde zikreden kimse, malı olmadığı halde zengin, aşireti olmadığı halde izzet sahibi, ve otoritesi olmadığı halde heybetli olur.

Fayda &#; Zikir ayrı ve dağınık olanı(kalbi) bir araya toplar, toplu olanı(günahları) dağıtır, uzak olanı(ahireti) yakınlaştırır ve yakın olanı(dünyadan) uzaklaştırır.

Fayda &#; Zikir kalbi uykusundan ve uyuklamasından uyandırır. Kalp uykuda olduğu zaman bütün karlı ticaretleri kaçırır ve zarar eder.

Fayda &#; Zikir, saliklerin elde etmek için kolları sıvadıkları ilahi marifeti ve kudsi halleri meyve veren bir ağaçtır.

Fayda &#; Zikir halinde olan kimse, zikrettiği zata (Allah c.c) yakın olur; zikrettiği zat da onunla beraber olur.

Fayda &#; Zikir köleler azad etmeye, mallar infak etmeye, Allah&#;ın (c.c) yolunda at binmeye ve Allah&#;ın (c.c) yolunda kılıç sallamaya denk bir ameldir.

Fayda &#; Zikir, şükrün başıdır. Allah&#;ı(c.c) zikretmeyen bir kul, Ona hakkıyla şükredemez.

Fayda &#; Takva sahipleri arasından Allah(c.c) katında en değerli olanlar, dilleri sürekli Allah&#;ı(c.c) zikretmekle dilleri ıslak olanlardır.

Fayda &#; Zikir, Kalp katılığını giderir.

Fayda &#; Zikir, kalbin şifası ve ilacıdır.

Fayda &#; Zikir, Allah(c.c) dostluğunun aslı ve başıdır.

Fayda &#; Zikir, Allah&#;ın(c.c) nimetlerini celbeder, azabını ise def der.

Fayda &#; Zikir, Allah&#;ın(c.c) zikredene mağfiret etmesini, meleklerinde onun için af dilemesini sağlar.

Fayda &#; Zikir meclisleri, cennet bahçeleridir.

Fayda &#; Zikir meclisleri, meleklerinde hazır bulundukları meclislerdir.

Fayda &#; Allah(c.c) kendisini zikredenlerle meleklerine karşı övünmektedir.

Fayda &#; Sürekli zikir eden bir kul gülerek cennete girer.

Fayda &#; Amellerin meşru kılınmasından maksat, Allah&#;ı(c.c) zikretme vazifesini gerçekleştirmektir.

Fayda &#; Bir amelin ehli içinde en faziletli olanlar, o amile işlerken Allah&#;ı(c.c) en çok zikredenlerdir.

Fayda &#; Sürekli zikir yapmak hem bedeni, hem mali yönü bulunan -nafile hac gibi- bütün nafilelerin yerine geçer.

Fayda &#; Zikir, Allah&#;a (c.c) itaat etmenin en büyük yardımcı etkenidir.

Fayda &#; Zikir, zoru kolaylaştırır, sıkıntıyı rahatlatır, meşakkati hafifletir.

Fayda &#; Zikir, kalbin bütün korkularını giderir.

Fayda &#; Zikir, kişiye büyük bir güç ve kuvvet verir.

Fayda &#; Zikir, ahiret yarışında kişiyi en öne geçirir.

Fayda &#; Zikir, Allah&#;ın(c.c) kulunu tasdik etmesini sağlar.

Fayda &#; Zikir, kul&#;a cennette evler inşa ettirir.

Fayda &#; Zikir, kul ile cehennem ateşi arasına set olur.

Fayda &#; Zikreden kişi için melekler Allah&#;tan(c.c) mağfiret dilerler.

Fayda &#; Zikir&#;in yapıldığı ortamlar Allah&#;ın(c.c) zikredilmesi ile sevinirler.

Fayda &#; Zikir, nifaka karşı emandır.

Fayda &#; Zikir, kalbe benzersiz lezzet verir.

Fayda &#; Zikir, kulun yüzüne dünyada bir parlaklık, ahirette ise bir nur giydirir.

Fayda &#; Kul çeşitli ortamlarda zikir yaptığında kıyamet günü şahitleri çoğalır.

Fayda &#; Zikirle meşgul olmakta, gıybet, koğuculuk, boş sözler, insanları yersiz övmek, onları kötülemek ve benzeri batıl kelamlardan yüz çevirmek vardır.

Fayda &#; Zikir, insi ve cinsi şeytanları def eder.

En iyisini Allah Teâlâ bilir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır