Allah'ın en güzel isimleri anlamına gelen Esmaül Hüsna'yı öğrenebilir ve Allah'ın 99 ismini ezberleyebilirsiniz. Ek olarak Esmaül Hüsna'nın yani Allah'ın 99 isminin anlamlarını da sizlere paylaşacağız. Peki Esmaül Hüsna'daki isimler nelerdir, anlamları nedir? Allah'ın 99 ismi ve hepsinin anlamı.
İsmin çoğulu olan "esmâ" kelimesi ile "en güzel" anlamındaki "hüsnâ" kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan "esmâ-i hüsnâ", "en güzel isimler" anlamında Yüce Allah'ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir. Kur'an-ı Kerim'de, "Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur." (Tâhâ, 20/8); "En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir." (Haşr, 52/24) mealindeki âyetlerde ifade edildiği gibi en güzel isimler Allah'a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve yetkinliklerin sahibi O'dur. O'nun isimleri en yüce ve mutlak üstünlük ifade eden kutsal nitelemelerdir.
Allah Teala'nın Kur'an'da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul bu isimleri öğrenerek Allah'ı tanır, O'nu sever ve gerçek kul olur. Kur'an'da, "En güzel isimler Allah'ındır. O hâlde O'na o güzel isimlerle dua edin" (A'râf, 7/) buyrularak, esmâ-i hüsnâ ile dua ve niyazda bulunulması istenmiştir. Esmâ-i hüsnânın birden fazla olması, işaret ettiği zâtın birden çok olmasını gerektirmez, bütün isimler o tek zâta delalet ederler: "De ki: İster Allah deyin, ister Rahmân deyin, hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler ona aittir." (İsrâ, 17/)
Allah'ın 99 ismi ve kısaca anlamı aşağıdaki gibidir:
Kaynak : Diyanet ( DİYANET RESMİ KAYNAK TIKLAYINIZ )
Allah'ın 99 ismi
Ayet ve hadislerde Allah'ın isimleri "En güzel isimler" anlamında "el-esmâü'l-hüsnâ" şeklinde ifade edilmektedir.
Kur'ân ayetlerinde Yüce Allah'ın isimleri isim veya isim tamlamaları şeklinde geçmektedir.
(Toplamda: )
(Toplamda: 81)
Kur'ân'da Allah'ın güzel isim ve sıfatları bildirildiği gibi hadislerde de bildirilmektedir. Bazı hadislerde Allah'ın güzel isimlerinin sayısı 99 olarak geçmekte, hadislerin bir kısmında bu isimler zikredilmekte, bir kısmında ise zikredilmemektedir.
AYETLERDE ESMAÜL HÜSNA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
KAYNAK : DİYANET
- Ebû Hüreyre(r.a.) rivayet etmiştir: "Allah'ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Bu isimleri bir kimse ezberlerse (hıfz) cennete girer. O tektir, teki sever." (Buhârî, De'avât, 68, VII, )
- "Allah'ın 99 ismi vardır, yüzden bir eksik. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer." (Buhârî, Tevhîd, 12; Şurût, 18, ; Müslim, Zikir, 5, ; Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrê, Nu'ût, 1, )
- "Allah'ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer." (Tirmizî, De'avât, 83 )
Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler şunlardır:
el-Esmâü'l-Hüsnâ ile ilgili eser telif edenlerin hemen hepsi Tirmizî'nin bu rivayetini esas almışlardır. Müslümanlar arasında meşhur olan da bu rivayette geçen isimlerdir.
Tirmizî'nin rivayetinde bulunduğu hâlde, isim kipiyle Kur'ân'da bulunmayan isimler şunlardır:
- el-Adl (âdil, insaflı, her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi hak ve doğru olan)
- el-Bâkî (sonlu ve ölümlü olmayan, varlığı sürekli olan, ebedî)
- el-Bâsıt (dilediğine rızkı bol veren)
- ed-Dârr (zarar veren şeyleri yaratan âsileri cezalandıran)
- el-Kâbıd, (dilediğine rızkı daraltan, ölüm zamanı gelenlerin ruhlarını kabzeden)
- el-Hâfıd (şan, şeref ve itibar bakımından kâfirleri alçaltan, değersiz yapan, cezalandıran)
- el-Mâcid (çok şerefli, çok itibarlı olan)
- el-Mâni' (istediği şeye engel olan, koruyan, kurtaran, yardım eden)
- el-Mu'ızz (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şeref veren, aziz yapan)
- el-Muhsî (insanların bütün yaptıklarını, olup biten her şeyi bilen ve koruyan)
- el-Mukaddim (önce olan, öne alan)
- el-Muğnî (insanlara mal mülk veren, onları zengin yapan, cömert, nimet sahibi)
- el-Mu'îd (ölümlerinden sonra da tekrar diriltecek ve hayatlarını iade edecek olan)
- el-Muksıt (hak ve adaletle hükmeden, mazlumun hakkını zalimden adaletle alan demektir)
- el-Mübdi' (varlıkları ilk defa yaratan)
- el-Mümît (varlıkların hayatlarına son veren, canlarını alan)
- el-Müteahhır (sonraya bırakan)
- el-Müzill (boyun eğdiren, zelil eden, alçaltan)
- en-Nâfi' (faydalı şeyleri yaratan, bütün yaratıklara faydası olan)
- er-Raşîd (her işinde isabetli olan, doğru yolu en iyi gösteren)
- es-Sabûr (çok sabırlı)
- el-Vâcid (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin sahibi, her şeye gücü yeten)
İbn Mâce'nin rivayetinde olup Tirmizî'nin rivayetinde olmayan isimler şunlardır:
- el-Ahad (bir, tek, yegâne )
- el-Bârr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli)
- el-Burhân (delil sahibi, kullarına delil gösteren, varlığına her şey delalet eden)
- el-Cemîl (zatı, isim, sıfat, söz, fiil ve hükümleri iyi, güzel, iyilik ve ihsan sahibi)
- ed-Dâim (ölümsüz, varlığı sürekli olan, bâkî ve dâim)
- el-Ebed (ölümsüz, varlığı sürekli, bâkî ve dâim)
- el-Fâtır (yaratan, îcat eden, yoktan var eden)
- el-Hâfız (koruyup gözeten)
- el-Kâfî (kullarına yardım eden, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken)
- el-Kâhir (galip olan, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten)
- el-Kâim (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten)
- el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan)
- el-Mu'tî (nimet veren, ihsanda bulunan)
- el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı izhar eden, gerçeği beyan eden)
- el-Mü'în (kullarına yardım eden)
- er-Râşid (doğru yolu gösteren, her işi isabetli olan)
- er-Rabb (varlıkları yaratıp yetiştiren, terbiye eden, eğiten, yetiştiren, her şeye nizamını, güzelliğini ve yeteneklerini veren, her şeyin maliki ve sahibi)
- es-Sâdık (söz, iş, vaat ve vaîdinde doğru olan, her sözünü ve vaadini yerine getiren)
- es-Sâmi' (sözlerin açığını da gizlisini de işiten)
- es-Sedîd (her işinde doğru, âdil ve doğru sözlü olan)
- et-Tâmm (zat, isim, sıfat ve fiilleri, eksiksiz, kusursuz ve mükemmel olan, acziyet ve zafiyeti olmayan)
- el-Vâkî (yaratıklarını tehlikelerden koruyan)
- el-Vitr (ilâh, yaratıcı ve mabud olmada eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan)
- Zü'l-kuvâ (güç, kuvvet sahibi)
Hadislerde geçen "99" rakamı, Allah'ın isimlerinin sayısını değil çokluğunu ifade eder. Allah'ın güzel isimleri bir sayı ile sınırlı değildir. (Abdullah bin Salih, s)
İmam Nevevî; "İslâm bilginleri bu hadislerdeki sayının Allah'ın isimleri için hasr (sayısal sınırlama) ifade etmediği, hadisin bu isimlerin dışında Allah'ın isimlerinin olmadığı anlamına gelmediği konusunda ittifak ettiklerini, hadisin maksadının bu isimleri sayanların cennete gireceklerini bildirmek olduğunu" söylemiştir. (Nevevî, Şerhu Sahîh-i Müslim, XVII, 5)
Hadislerde geçen "saymak (ihsâ)" ve "ezberlemek (hıfz)" kelimeleri ile maksat; Allah'ı güzel isimleriyle tanımak, O'na O'nun istediği şekilde iman, ibadet ve itaat etmektir. (Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sıfât, I, 30) Yoksa bu isimleri anlamadan ezberlemek ve tekrarlamak değildir. Meselâ bir insan yaptığı bir işte Allah'ın kendisini gördüğünü, yaptıklarını bildiğini, ameline göre ödül veya ceza vereceğini düşünmesi ve ona göre hareket etmesi Allah'ın isimlerini hıfz ve ihsâ'dır.
"Esmâ-i hüsnâ" ile ilgili rivayetlerin dışında da özellikle dua ile ilgili hadislerde Allah'ın güzel isimleri geçmektedir. Burada şu örnekleri verebiliriz:
- Ekber ; zatı ve isimleri, sıfat ve fiilleri, şanı ve şerefi, nimet ve ihsanı en yüce, en ulu (Müslim, Tahâre, 17; Tirmizî, De'avât, 25)
- el-Fâtın ; deneyen, imtihan eden (Mâlik, Kader, 5)
- el-Ferd ; tek, kadîm, ezelî, ebedî ve bâkî olan (Beyhakî, I, )
- el-Hayî ; edep ve hayâ sahibi, çirkinliği bulunmayan, bağış, ihsan ve nimeti terk etmeyen (Ebû Dâvud, Hammam, 2; İbn Mâce, Dua, 13; Nesâî, Gusl, 7)
- Hâzimü'l-Ahzâb ; güçlü orduları ve toplumları bozguna uğratan, yenen (Müslim, Cihâd, 20, III, )
- el-Kâdî ; hakla hükmeden (Beyhâkî, el-Esmâ ve's-Sıfât, s. )
- el-Muhsin ; yaptığı şeyleri iyi, güzel, sağlam ve kaliteli yapan, insanlara ikram (Süyûtî, No: I, )
- Mücriye's-Sehâb ;bulutları hareket ettiren (Müslim, Cihad, 20)
- el-Mükevvin ; ebedî olarak vâr olan (Ahmed, II, ;Buhârî, Tevhîd, 26)
- Münzilü'l-Kitab ;Kitabı indiren (Müslim, Cihâd, )
- el-Müsa'ır ;ürünleri azaltıp çoğaltan, kıtlaştırıp bollaştıran (Tirmizî, Büyu', 73; Ebû Davud, Büyu', 51)
- en-Nazîf ; sözleri, işleri ve hükümleri temiz, iyi ve güzel olan (Tirmizî, Edeb, 41)
- er-Refîk ; yumuşak davranışlı, merhametli (Müslim, Selâm, 15; Buharî, Edeb, 35; Ebû Davud, Edeb, 15)
- es-Sâil ; insanları ahirette sorgulayan, hesaba çeken (Müslim, İmâre, 45; Buhârî, Enbiya, 50)
- es-Sâni' ; varlıkları, iyi, güzel, sağlam ve muhkem yapan, fâil, halik, musavvir (Müslim, Zikr, 9)
- es-Setîr ; kullarının ayıp ve kusurlarını örten (Nesâî, Gusl, 7; Ebû Davud, Hammam, 2; Ahmed, IV, )
- es-Seyyid ; en şerefli, en yüce, kâinatın sahibi, maliki ve yöneticisi (Ahmed, IV, 24; Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sıfât,I,54)
- es-Sübbûh ; her türlü kötülük, eksiklik, acizlik ve noksanlıklardan uzak olan (Müslim, Salât, ; Ebû Davut, Salât, 17; Nesâî, Sünen, Tatbik, 11; Ahmed, V. 35, 99, ,)
- eş- Şâfi' ; maddî ve manevî hastalıklara şifa veren, sıkıntıları gideren (Buhârî, Merda, 20, Tıb, 40; Müslim, Selâm, )
- et-Tabîb ; işleri en iyi yapan, bir şeyi en iyi bilen, mahir, hükmeden, karar veren, maddî ve manevî dertlere deva veren, şâfî (Ebû Davud, Tereccül, 18, No: )
- et-Tayyib ; söz, iş ve hükümleri iyi, güzel ve faydalı olan, eksiklik ve noksanlardan münezzeh olan (Tirmizî, Edeb, 41; Müslim, Zekât, 65)
Allah'ın isimleri zikredilerek yapılan dualar kabule şayandır. Hem Kur'ân, hem de hadislerdeki dua örneklerinde dua öncesinde veya sonrasında Allah'ın güzel isimleri belirtilmiştir.
HADİSLERDE ESMAÜL HÜSNA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
KAYNAK : monash.pw
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadislerinde, Yüce Allah'ın 99 isminden söz ederek bu isimleri sayan ve ezberleyen kimselerin cennete gireceğini haber vermiştir (Buhârî, Da'avât, 68; Tevhîd, 12; Müslim, Zikr, 2; Tirmizî, Da'avât, 82). Hadislerde geçen "saymak" (ihsâ) ve "ezberlemek" (hıfz) ile maksat Allah'ı güzel isimleriyle tanımak ve O'na iman, ibadet ve itaat etmektir.
Allah'ın isimleri 99 ile sınırlı olmayıp bunların dışında başka isimleri de vardır. Söz konusu hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamında değil, bu isimlerin Allah'ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir.
Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayet ettikleri hadiste bu doksan dokuz isim tek tek sayılmıştır (Tirmizî, Da'avât, 87; İbn Mâce, Duâ, 10).
Esmaül Hüsna
Bu isimler şunlardır:
Bir anne-babanın çocuğuna karşı görevlerinden birisi de ona güzel isim vermektir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadisinde insanların kıyamet günü isimleri ile çağrılacağını belirterek "Çocuklarınıza güzel isim koyunuz." (Ebû Davud, Edeb, 69) buyurmuştur.
Çocuklara Allah'ın isimlerini vermeye gelince, hemen belirtmek gerekir ki Allah'a has isimler aynı lafızla çocuklara verilmemelidir. Şayet çocuklara Allah'ı hatırlatacak isimler verilecekse başına "kul" anlamına gelen "abd" kelimesi eklenerek "Abdullah" (Allah'ın kulu), "Abdurrahman"(Rahman'ın kulu), "Abdurrahim"(Rahim'in kulu), "Abdülkâdir"(Kâdir'in kulu) gibi isimler verilmelidir.
Allah Teala'nın "esma-i hüsna"sından "Kerim, Latif, Rauf…" gibi isimler ise Allah'ın dışında kulların da vasıflandığı müşterek isimler olduğundan Allah'a has olmayan bu isimler çocuklara ad olarak verilebilir. (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, IX, )
"Tanrı" kelimesi, Arapça "ilah" kelimesinin karşılığıdır. "İlah" daha çok, Allah'tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. "Allah" kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre "Allah" kelimesi, Cenab-ı Hakk'ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan "Allah" kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını "Allah" diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla "Allah" bu adla veya "esmâ-i hüsnâ" adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüce Allah'ı "Tanrı" diye anmak da İslam inancına aykırı olmaz.
monash.pw - Gündem
Sual: Esma-i hüsna ne demektir?
CEVAP
Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir. Arapça orijinal yazılışları için buraya tıklayınız!
Allahü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır:
1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı. Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah.
Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez. Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir.
2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.
3- Er-Rahîm:Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden.
4- El-Melik:Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
5- El-Kuddûs:Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan.
6- Es-Selâm:Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran. Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden.
7- El-Mü’min:Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren.
8- El-Müheymin:Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan.
9- El-Azîz:İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen.
El-Cebbâr:Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen.
El-Mütekebbir:Büyüklükte eşi, benzeri yok.
El-Hâlık:Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden.
El-Bâri:Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan.
El-Musavvir:Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan.
El-Gaffâr:Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan.
El-Kahhâr:Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim.
El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden.
Er-Razzâk:Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.
El-Fettâh:Her türlü sıkıntıları gideren.
El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen.
El-Kâbıd:Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan.
El-Bâsıt:Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren.
El-Hâfıd:Kâfir ve facirleri alçaltan.
Er-Râfi:Şeref verip yükselten.
El-Mu’ız:Dilediğini aziz eden.
El-Müzil:Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.
Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden.
El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören.
El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi.
El-Adl:Mutlak adil, yerli yerinde yapan.
El-Latîf:Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan.
El-Habîr:Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan.
El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi.
El-Azîm:Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.
El-Gafûr:Affı, mağfireti bol.
Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren.
El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce.
El-Kebîr:Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.
El-Hafîz:Her şeyi koruyucu olan.
El-Mukît: Rızıkları yaratan.
El-Hasîb:Kulların hesabını en iyi gören.
El-Celîl:Celal ve azamet sahibi olan.
El-Kerîm:Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.
Er-Rakîb:Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran.
El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden.
El-Vâsi:Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.
El-Hakîm:Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.
El-Vedûd:İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan.
El-Mecîd:Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan.
El-Bâis:Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen.
Eş-Şehîd:Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan.
El-Hak:Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.
El-Vekîl:Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.
El-Kaviyy:Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.
El-Metîn:Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü.
El-Veliyy:Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden.
El-Hamîd:Her türlü hamd ve senaya layık olan.
El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.
El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan.
El-Muîd:Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.
El-Muhyî:İhya eden, yarattıklarına can veren.
El-Mümît:Her canlıya ölümü tattıran.
El-Hayy:Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan.
El-Kayyûm:Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan.
El-Vâcid:Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan.
El-Vâhid:Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.
Es-Samed:Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.
El-Kâdir:Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.
El-Muktedir:Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.
El-Mukaddim:Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan.
El-Muahhir:Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan.
El-Evvel:Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.
El-Âhir:Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.
Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen.
El-Bâtın:Aklın tasavvurundan gizli olan.
El-Vâlî:Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan.
El-Müteâlî:Son derece yüce olan.
El-Berr:İyilik ve ihsanı bol olan.
Et-Tevvâb:Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.
El-Müntekım:Asilerin, zalimlerin cezasını veren.
El-Afüvv:Affı çok olan, günahları mağfiret eden.
Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli.
Mâlik-ül Mülk:Mülkün, her varlığın sahibi.
Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.
El-Muksit:Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden,her işi birbirine uygun yapan.
El-Câmi:İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan.
El-Ganiyy:İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan.
El-Mugnî:Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.
El-Mâni:Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.
Ed-Dârr:Elem, zarar verenleri yaratan.
En-Nâfi:Fayda veren şeyleri yaratan.
En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.
El-Hâdî:Hidayet veren.
El-Bedî:Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan).
El-Bâkî:Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.
El-Vâris:Her şeyin asıl sahibi olan.
Er-Reşîd:İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.
Es-Sabûr:Ceza vermede, acele etmeyen.
Başka isimler söylemek
Sual: Allahü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu?
CEVAP
İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir. İbadet olarak kullanılmaz.
Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır.
Şerh-i mevakıfta da, (Allahü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor. Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir.
Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem,Allahü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır. Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır. (Feraid)
Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki:
Ey rahmeti bol Padişah,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.
Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır. Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır. Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır.
Esma-i hüsna’yı ezberlemek
Sual: Bir arkadaşım dedi ki:
“Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (Allahü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir. Ancak, Peygamberimizin, Allah'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir. Bu hadis sahih değildir. Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: (Allah'ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir.)
Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır?
CEVAP
Yoktur. Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizi’de vardır. O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur.
Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır. Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Bin bir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir. Bunlardan 99’una Esma-ül hüsna denir.
Demek ki Allah’ın bin bir ismi vardır. Ama bunlardan 99’una Esma-i hüsna deniyor. Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (Allahü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor.
Arkadaşın dediği gibi, Allah’ın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor. Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur. Bunlardan rastgele 99’unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir. Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir. Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır.
Birkaç örnek verelim:
Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden. Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı.
Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli.
Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan. Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli.
Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok. Bu ismi okurken Allahü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı.
Bunlar gibiEsma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli.
Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez. Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir. Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki:
“Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir. Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur’an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar.”
Hakkıyla bilen
Sual: Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu?
CEVAP
Alîmismi Kur’an-ı kerimde yüzden fazla geçiyor. Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık. Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor. Alîm, bilen demektir. Neyi bilen, her şeyi bilen demektir. Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir. Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir.
Basîr de gören demektir. Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir. Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir. Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır. Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur.
El Hak ismi
Sual: Bazıları, (Allah’ın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar. Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor?
CEVAP
Hayır, şirk değildir. El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani Allahü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildiriliyor.
El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir.
El Berr ismi
Sual: Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir?
CEVAP
Bu kelime BR olarak yazılır. Ber, bir ve bur olarak okunabilir.
Birr, iyilik demektir. Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, , ; Al-i İmran 92, Maide 2.
Tur suresinin âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir. Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir. Bu berr olarak yazılır. Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir. Maide suresinin âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer. Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/; 30/41; 31/32
Burr, buğday demektir. Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken biri fazla olursa faiz olur) buyuruluyor. Vel burru bil burri ifadesi geçiyor. (Tirmizi)
Şu halde birr, iyilik demektir. Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor.
Vahid ve Ehad
Sual: Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir?
CEVAP
Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir. Biri sıfat ismi, biri zat ismidir. Vâhid, Allahü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir. Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır. Bir âyet meali şöyledir:
(Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4)
Ehad de Onun zat ismidir. Bir âyet meali şöyledir:
(De ki, Allah ehaddir, birdir) [İhlas 1]
Burada zatı bakımdan bir demektir.
Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı. Öyle anlaşılırsa Allah madde, cisim gibi anlaşılır. Halbuki Allah hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır. Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allah’ı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11]
Allah ismine saygı
Sual: Allah ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir?
CEVAP
Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı. Terki bid’attir. Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi Allahü teâlâ demeye alıştırmalıyız!
Allahü teâlâ razı olsun
Sual: (Allah razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu?
CEVAP
Evet. (Allahü teâlâ, razı olsun) demelidir!
Kısaltmalar
Sual: Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, S.A.V, R.A) gibi kısaltma yapmak uygun mu?
CEVAP
Din kitaplarında diyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır.
(c.c.), (s.a.v) (r.a) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında diyor ki:
Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır!
Hafife almak tehlikelidir
Sual: Kısaltmalar her tarafta kullanılıyor. Bir metini okurken (C.C.) geçtiğinde onu harf bazında söylemiyoruz, yüksek sesle Celle Celalühü diyoruz. Bu konuları konuşmakla vaktimizi boşa geçirmiş bulunuruz. Bu konular İslam’a göre sivrisinek vızıltılarıdır.
CEVAP
Allahü teâlânın ismini doğru yazalım, C.C. yazmayalım demeyi sivrisinek vızıltısı olarak görmek çok tehlikelidir, insanın imanını tehlikeye atabilir. Dinde bir şeyi hafife, basite almak tehlikelidir. Din kitapları C.C. yazılmamalı diyor. Ama günümüzdeki kimseler yazıyor. Her tarafta kullanılması ölçü değildir. Ölçü din âlimlerinin bildirdikleridir. Sinek vızıltısı olsaydı, din âlimleri bunu kitaplarına yazmazdı. Bir söz ile insan küfre düşer, bir söz ile imana gelir. Bir söz ile hanım boş olur, bir söz ile elin kızı elin erkeğine hanım olur.
Küçük harfle yazmak
Sual: Lafzatullahı yani Allah kelimesini allah diye baş harfini küçük yazmak küfür mü, yoksa haram mı? Çünkü Allah’tan başka büyük yok.
CEVAP
Ne küfür, ne haram, ne de mekruhtur. İslam harflerinde zaten büyük harf yok. Dolayısıyla, Kur'an-ı kerimde Allah ismi küçük harfle yazılır. Türkçe’de özel isimlerin büyük harfle yazılması âdet olduğu için, büyük harfle yazıp, yadırganmaya sebep olmamalıdır.
Yalnız Allah demek
Sual: Konuşurken,vaaz ederken, (Allah diyor ki) demek uygun mu?
CEVAP
Uygun değildir, saygısızlık olur. Allah teâlâ demek de uygun değildir. Allahü teâlâ demelidir. Allahü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, celle-celalüh, teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah efendimizin ismini işitince salevat söylemek de böyledir. (Redd-ül-muhtar)
Hazret-i Yezdan
Sual: Yezdan, Zerdüştlerin iyilik tanrısına verdikleri isimmiş. Bu durumda mehter marşında geçen, (Kur’anda zafer vaat ediyor, Hazret-i Yezdan!) ifadesi uygun mu?
CEVAP
Mahzuru yoktur.
Eski İran’ın en büyük dini olan ateşe tapınmayı kuran Zerdüşt, putların arasından Yezdan ve Ehremen isminde iki uknum tayin etti. Yezdan iyilik tanrısı, Ehremen ise, kötülük tanrısı veya Yezdan’ın nur, aydınlık; Ehremen’in de zulmet, karanlık olması gibi, misli görülmemiş bâtıl bir itikad [inanç] ortaya koydu. (Cevap Veremedi kitabı)
Yezdan; ilah, mevlâ demektir. Onlar bu güzel ismi taptıkları şeye koymuşlar. Bundan dolayı Yezdan isminin kötü olması gerekmez. Putlarına Mevlâ ismini de koyabilirlerdi. Bu durumda Mevlâ isminin de kötü olması gerekmezdi.
Kâinat, bir sanat eseridir
Sual: Tabiattaki varlıklar ve kâinat için, sanat eseri demek, Allah için de, sanatçı demek caiz mi?
CEVAP
Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir. Böyle söylemenin mahzuru olmaz. Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır. Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir. Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır.
Her sanat eserinin, bir sahibi olur. Allahü teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir. Onun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir. Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine Allahü teâlâdır. Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece (Ol) der, o şey hemen var olur.
Allahü teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır. İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli. İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez. (2/67)
Allah’a "sanatkâr" demek uygun mu?
Sual: Allahü teâlâ için "sanatkâr" veya "mühendis" demek caiz midir?
CEVAP
Değildir, çünkü Allahü teâlânın isimleri tevkifîdir. Yani sadece dinimizin bildirdiği isimler kullanılır. Mânâsı ne kadar güzel olsa da, dinin bildirmedikleri kullanılmaz. Mesela (İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir) veya (Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir) demek caiz olmaz, fakat Allahü teâlânın sanatı veya Allah’ın mühendisliği, Allah’ın eseri denir. İkisi farklıdır. Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir. Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor. Onun sanatı, mühendisliği deniyor. Bu caiz oluyor. Sun-i ilahi veya sunullah da denir. Allah’ın eseri, sanatı demektir. San’i de denir. San’i, yapan, yaratan anlamındadır.
Âlim ve Alîm isimleri
Sual: S. Ebediyye’de, (Allahü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor. Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var. Allahü teâlânın Âlim ismi de mi vardır?
CEVAP
Evet, vardır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir.) [Haşr 22]
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur. Bunlardan doksan dokuzuna Esma-ül-hüsna denir. (İtikadname)
Allahü teâlâya saygı
Sual: Sitenizdeki yazıları birçok kimseler alıp sitelerine koymuşlar. Fakat Allahü teâlâ yazdığınız yerlere birer (c.c.) eklemişler. Peygamber efendimiz veya Resulullah yazdığınız yerlere de (s.a.v.) veya (s.a.s.) yazmışlar. Böyle harfler yazılması gerekiyorsa siz niye yazmadınız? Gerekmiyorsa onlar niye yazmışlar?
CEVAP
Bilemediklerinden öyle yazmışlar. Allah ismini yazınca bir saygı ifadesi gerekir. Mesela (teâlâ) yazılmalıdır. (Teâlâ) yazılınca artık (celle celalüh) demek gerekmez. Peygamber efendimiz denince zaten saygı var. Resulullah denince de öyle. Allah'ın Resulü diye saygı belirtiliyor.
Din kitaplarında deniyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhanallah, tebarekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah'ın "sallallahü aleyhi ve sellem" ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacib, tekrarında müstehabdır.
Biz, (Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir) diye izin verdik, ama orijinaline de sadık kalınmalı dedik. İlave ve çıkarma yapılınca sadık kalınmamış olur. Emanete hıyanet edilmiş olur. Kul hakkı geçer.
Bir başka husus da, (c.c.), (s.a.v.), (s.a.s.), (r.a.) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında, (Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltıp birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır) deniyor. Saygı sözlerini kısaltanlara itibar etmemelidir.
Sual: Allahü teâlânın isimlerinin adedi belli midir, bilinen 99 isminden başka isimleri de var mıdır?
Cevap: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Binbir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir. Muhammed aleyhisselamın dininde, bunlardan doksandokuzu bildirilmiştir ki bunlara Esmâ-i hüsnâ denir.
Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Allah'ın isimleri için kullanılan tabire Esmaül Hüsna adı verilir. Allah'a (C.C) nispet edilen isimleri ifade etmektedir. Kur'an-ı Kerim'de geçen ilahi isimleri ise 'den fazladır. Esma ismin çoğulu, Hüsna ise ''güzel, en güzel'' anlamlarını taşımaktadır. Hadis kaynaklarında Allah'ın 99 ismi okumanın faziletleri hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Müslüman âlemi için mühim bir yere sahip olan Allah'ın isimleri, sıfatları ve anlamları okuyabilir, dinle seçeneğine yine bu başlık altından ulaşabilirsiniz. Allah'ın isimleri nedir sorusunun cevabına, Allah'ın 99 ismi Esmaül Hüsna oku ve dinle seçeneği için ayrıntıları inceleyiniz. İşte, Allah'ın isimleri ve anlamları…
Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah'ın (cc) isimlerinin bilinmesinin ne kadar önemli olduğunu hadislerinde dile getirmiştir.
Esmaül Hüsna İsimleri ve Anlamları Nelerdir?
Allah (C.C): Eşi benzeri olmayan, Tek ilah, isimlerin sultanı
Er-Rahman: Tüm yaratılanlara merhamet eden
Er-Rahim: Ahirette inananlara sonsuz ihsan, ikram ve lütufta bulunan
El-Melik: Tüm evrenin sahibi, saltanatı ve mülkü sürekli olan
El-Kuddüs: Tüm eksikliklerden uzak
Es-Selam: Tüm tehlikelerden selamete çıkaran
El-Mü'min: Koruyan, Güvenilen
El-Müheymin: Her şeyi gören ve gözeten
El-Aziz: Her şeyin galibi ve izzet sahibi olan
El-Cebbar: Kudret sahibi olan
El-Mütekebbir: Eşi benzeri olmayan büyüklükte olan
El-Halık: Yaratan
El-Bari: Kusursuz ve eksiksiz yaratan
El-Musavvir: Tüm varlıklara şekil veren
El-Gaffar: Mağfireti bol olan
El-Kahhar: Her şeye hakim olan
El-Vehhab: Karşılıksız veren
El-Rezzak: Rızık veren
El-Fettah: Dardan kurtaran
El-Alim: Her şeyi bilen ve gören
El-Kabıd: Dilediğini darlık verme gücü olan
El-Basıt: İstediğine bolluk veren
El-Hafıd: Kafirleri alçaltan
Er-Rafi: İnananları yükselten
El-Mu'ız: Aziz kılan, dilediğini yücelten
El-Müzil: Dilediğini değersiz kılan
Es-Semi: Her şeyi duyan
El-Basir: Her şeyi gören
El-Hakem: Mutlak hakimiyete sahip olan
El-Adl: Adil olan
El-Latif: Kullarına değer veren
El-Habir: Her şeyi bilen
El-Halim: Ceza verirken acele etmeyen
El-Azim: Yüce
El-Gafur: Affedici olan
Eş-Şekur: Az amelde bile çok sevap veren
El-Aliyy: Yüce
El-Kebir: Büyük olan
El-Hafiz: Koruyan
El-Mukit: Yaratılana rızkını veren
El-Hasib: Hesaba alan
El-Celil: Yüksek sıfatları olan
El-Kerim: İkram eden
Er-Rakib: Gören ve gözeten
El-Mucib: Dualarını kabul eden
El-Vasi: Rahmeti ve ilmi bol olan
El-Hakim: Hikmetli
El-Vedud: Kullarını seven
El-Mecid: Şerefi yüksek olan
El-Bais: Ölmüş olanları dirilten
Eş-Şehid: Her zaman ve her yerde hazır olan
El-Hakk: Hakkı gösteren
El-Vekil: Tevekkül edenlerin işlerini yoluna koyan
El-Kaviyy: Kudretli
El-Metin: Güçlü olan
El-Veliyy: İnananlara dost olan
El-Hamid: Övgüye layık olan
El-Muhsi: Tüm varlıkların sayısını bilen
El-Mübdi: Yoktan var eden
El-Muid: Öldüren ve sonrasında tekrar dirilten
El-Muhyi: Dirilten, can veren
El-Mümit: Öldüren
El-Hayy: Sonsuz hayata sahip olan
El-Kayyum: Varlıkları ayakta tutan
El-Vacid: istediğini her zaman bulan
El-Macid: Şanı yüce olan
El-Vahid: Eşi benzeri olmayan
Es-Samed: Muhtaç olunan
El-Kadir: Kudretli
El-Mektedir: Her şeye gücü yeten
El-Mukaddim: İstediğini yükselten
El-Muahhir: Dilediğini geri bırakan
El-Evvel: Ezeli
El-Ahir: Ebedi
El-Zahir: Varlığı açık olan
El-Batın: Mahiyeti gizli olan
El-Vali: Sahip olan
El-Müteali: Yüce
El-Berr: İyiliği bol olan
Et-Tevvab: Günahları affeden
El-Müntekim: İntikam alan
El-Afüvv: Affeden
Er-Rauf: Merhametli olan
Malik-ül Mülk: Tüm varlıkların sahibi olan
Zül-Celali vel İkram: Celal sahibi
El-Muksit: Adaletli olan
El-Cami: Mahşer günü bir araya toplayan
El-Ganiyy: Kimseye muhtaç olmayan
El-Mugni: Müstağni
El-Mani: İstediği bir şeye mani olan
Ed-Darr: istediğine zarar veren
En-Nafi: istediğine fayda veren
En-Nur: Alemi aydınlatan
Al-Hadi: Hidayet sahibi
El-Bedi: Benzersiz yaratan
El-Baki: Ebedi
El-Varis: Tüm her şeyin tek sahibi
Er-Reşid: Yol gösteren
Es-Sabur: Ceza vermek için acele etmeyen