allahın 99 ismi ve anlamları kısaca diyanet / Allah'ın 99 İsmi Nedir? Esmaül Hüsna İsimleri ve Anlamları Nelerdir? - Güncel Haberler Son Dakika

Allahın 99 Ismi Ve Anlamları Kısaca Diyanet

allahın 99 ismi ve anlamları kısaca diyanet

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nedir?

Allah'ın en güzel isimleri anlamına gelen Esmaül Hüsna'yı öğrenebilir ve Allah'ın 99 ismini ezberleyebilirsiniz. Ek olarak Esmaül Hüsna'nın yani Allah'ın 99 isminin anlamlarını da sizlere paylaşacağız. Peki Esmaül Hüsna'daki isimler nelerdir, anlamları nedir? Allah'ın 99 ismi ve hepsinin anlamı.

İsmin çoğulu olan "esmâ" kelimesi ile "en güzel" anlamındaki "hüsnâ" kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan "esmâ-i hüsnâ", "en güzel isimler" anlamında Yüce Allah'ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir. Kur'an-ı Kerim'de, "Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur." (Tâhâ, 20/8); "En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir." (Haşr, 52/24) mealindeki âyetlerde ifade edildiği gibi en güzel isimler Allah'a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve yetkinliklerin sahibi O'dur. O'nun isimleri en yüce ve mutlak üstünlük ifade eden kutsal nitelemelerdir.

Allah Teala'nın Kur'an'da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul bu isimleri öğrenerek Allah'ı tanır, O'nu sever ve gerçek kul olur. Kur'an'da, "En güzel isimler Allah'ındır. O hâlde O'na o güzel isimlerle dua edin" (A'râf, 7/) buyrularak, esmâ-i hüsnâ ile dua ve niyazda bulunulması istenmiştir. Esmâ-i hüsnânın birden fazla olması, işaret ettiği zâtın birden çok olmasını gerektirmez, bütün isimler o tek zâta delalet ederler: "De ki: İster Allah deyin, ister Rahmân deyin, hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler ona aittir." (İsrâ, 17/)

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?

Allah'ın 99 ismi ve kısaca anlamı aşağıdaki gibidir:

  1. Allah,
  2. Rahman (esirgeyen),
  3. Rahim (bağışlayan),
  4. Melik (buyrukları tutulan),
  5. Kuddus (noksanlıklardan arınmış),
  6. Selam (yarattıklarını selamette kılan),
  7. Mü'min (inananları güvenlikte kılan),
  8. Müheymin (hükmü altına alan),
  9. Aziz (ulu, galip),
  10. Cebbar (dilediğini zorla yaptırma gücüne sahip olan),
  11. Mütekebbir (yegane büyük),
  12. Halik (yaratıcı),
  13. Bari (eksiksiz yaratan),
  14. Musavvir (her şeye şekil veren),
  15. Gaffar (günahları örtücü, mağfireti bol),
  16. Kahhar (isyankarları kahreden),
  17. Vehhab (karşılıksız veren),
  18. Rezzak (rızıklandıran),
  19. Fettah (hayır kapılarını açan),
  20. Alim (her şeyi bilen),
  21. Kabız (daraltma gücüne sahip, ruhları kabzeden, can alan),
  22. Basıt (rızkı genişleten, ömürleri uzatan),
  23. Hafıd (kafirleri alçaltan),
  24. Rafi` (müminleri yükselten),
  25. Muizz (yücelten, aziz kılan),
  26. Müzill (değersiz kılan),
  27. Semi` (işiten),
  28. Basir (gören),
  29. Hakem (hükmedici, iyiyi kötüden ayırt edici),
  30. Adl (adaletli),
  31. Latif (kullarına lütfeden),
  32. Habir (her şeyden haberdar),
  33. Halim (yumuşaklık sahibi),
  34. Azim (azametli olan),
  35. Gafur (çok affedici),
  36. Şekur (az amele bile çok sevap veren),
  37. Ali (yüce, yüceltici),
  38. Kebir (büyük),
  39. Hafiz (koruyucu),
  40. Mugît (bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren),
  41. Hasib (hesaba çeken),
  42. Celil (yücelik sıfatları bulunan),
  43. Kerim (çok cömert),
  44. Rakib (gözeten),
  45. Mücib (duaları kabul eden),
  46. Vasi` (ilmi ve rahmeti geniş),
  47. Hakim (hikmet sahibi),
  48. Vedud (müminleri seven),
  49. Mecid (şerefi yüksek),
  50. Bais (öldükten sonra dirilten ve peygamber gönderen),
  51. Şehid (her şeye şahit olan),
  52. Hak (hakkın kendisi),
  53. Vekil (kulların işlerini yerine getiren),
  54. Kavi (güçlü, kuvvetli),
  55. Metin (güçlü, kudretli),
  56. Veli (müminlere dost ve yardımcı),
  57. Hamid (övgüye layık),
  58. Muhsi (her şeyi sayan, bilen),
  59. Mübdi' (her şeyi yokluktan çıkaran),
  60. Muid (öldürüp yeniden dirilten),
  61. Muhyi (hayat veren, dirilten),
  62. Mümit (öldüren),
  63. Hayy (diri),
  64. Kayyum (her şeyi ayakta tutan),
  65. Vacid (istediğini istediği anda bulan),
  66. Macid (şanı yüce ve keremi çok),
  67. Vahid (bir),
  68. Samed (muhtaç olmayan),
  69. Kadir (kudret sahibi),
  70. Muktedir (her şeye gücü yeten),
  71. Mukaddim (istediğini öne alan),
  72. Muahhir (geri bırakan),
  73. Evvel (başlangıcı olmayan),
  74. Ahir (sonu olmayan),
  75. Zahir (varlığı açık olan),
  76. Batın (zat ve mahiyeti gizli olan),
  77. Vali (sahip),
  78. Müteali (noksanlıklardan yüce),
  79. Berr (iyiliği çok),
  80. Tevvab (tövbeleri kabul edici),
  81. Müntakim (asilerden intikam alan),
  82. Afüvv (affedici),
  83. Rauf (şefkati çok),
  84. Malikü'l-mülk (mülkün gerçek sahibi),
  85. Zü'l-celali ve'l-ikram (ululuk ve ikram sahibi),
  86. Muksit (adaletli),
  87. Cami' (birbirine zıt şeyleri bir araya getirebilen),
  88. Gani (zengin, kimseye muhtaç olmayan),
  89. Muğni (dilediğini muhtaç olmaktan kurtaran),
  90. Mani` (istediği şeylere engel olan),
  91. Darr (dilediğini zarara sokan),
  92. Nafi` (dilediğine fayda veren),
  93. Nur (aydınlatan),
  94. Hadi (hidayete erdiren),
  95. Bedi` (çok güzel yaratan),
  96. Baki (varlığı sürekli olan),
  97. Varis (mülkün gerçek sahibi),
  98. Reşid (yol gösterici),
  99. Sabur (çok sabırlı).

Kaynak : Diyanet ( DİYANET RESMİ KAYNAK TIKLAYINIZ )

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?Allah'ın 99 ismi

Ayet ve hadislerde Allah'ın isimleri "En güzel isimler" anlamında "el-esmâü'l-hüsnâ" şeklinde ifade edilmektedir.

Kur'ân ayetlerinde Yüce Allah'ın isimleri isim veya isim tamlamaları şeklinde geçmektedir.

  • el-A'lâ (en yüce, en şerefli),
  • el-A'lem (her şeyi en iyi bilen),
  • el-Alî (şanı, şerefi, izzeti ve kudreti yüce olan),
  • el-Âlim (bilen, anlayan, tanıyan),
  • el-Alîm (her şeyi çok iyi bilen),
  • el-Âhir (varlığının sonu olmayan, ölümsüz, ebedî ve bâkî),
  • el-Akrab (bilmesi, görmesi, duyması, haberdâr olması ve yardım etmesi açısından insanlara en yakın olan),
  • el-Azîm (zatı, isim, sıfat ve fiilleri itibariyle pek ulu, büyük, yüce),
  • el-Azîz (üstün, güçlü, kuvvetli, galip, şerefli, değerli, melik),
  • el-Bâri' (yaratan, örneği olmadan varlıkları îcat eden),
  • el-Basîr (aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi gören),
  • el-Bâtın (mâhiyeti akıl ile idrâk olunamayan, hayal ile tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen),
  • el-Berr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli),
  • Câ'ılûn (yaratan, vâr eden, bir varlıktan başka bir varlık yapan),
  • el-Cebbâr (emir ve yasaklarını, hüküm ve kararlarını kullarına yaptırmaya gücü yeten, azgın ve zalimleri kahredici, dertlere derman olan, yaraları sarıp onaran, yaratıklarının hâllerini düzelten),
  • el-Ebkâ (verdiği nimetler sürekli ve hep kalıcı olan),
  • el-Ehad (eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek, yegâne),
  • el-Ekrem (en çok ikram eden),
  • el-Evvel (öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadîm tek varlık),
  • Fâil(ûn) (yapan, yaratan, vâr eden),
  • el-Fettâh (iyilik kapılarını açan, en âdil hüküm veren)
  • el-Ğaffâr (çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar çok olursa olsun yine bağışlayan),
  • el-Ğafûr (çok affeden, çok bağışlayan),
  • el-Ğanî (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan),
  • el-Habîr (her şeyden haberdar olan, gizli aşikâr her şeyi bilen, haber veren),
  • el-Hâdi' (hile yapanları cezalandıran)
  • el-Hâdî (hidayet eden, doğru yolu gösteren),
  • el-Hafî (çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi, her şeyi bilen, duaları kabul eden)
  • Hâfiz(ûn) (koruyup gözeten),
  • el-Hafîz (varlıkları yok olmaktan koruyan),
  • el-Hakîm (hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan),
  • el-Hâkim (hükmeden, karar veren, haklıyı haksızı ayıran),
  • el-Hakem (hüküm veren, son kararı veren),
  • el-Hakk (varlığı, ilâh ve rab oluşu hak olan, eşyayı var eden, hakkı ızhar eden, mülk sahibi, yok olmayan, varlığında şüphe bulunmayan, âdil),
  • el-Halîm (çok sakin, hemen öfkelenmeyen, acele etmeyen, teenni ile hareket eden),
  • el-Hallâk (mükemmel yaratan, devamlı yaratan),
  • el-Hasîb (insanlara yeten, insanların yaptıklarını koruyup hesaba çeken),
  • Hâsib(în) (insanları sorgulayan, hesaba çeken),
  • el-Hayr (hayırlı olan, faydalı olan, iyilik eden),
  • el-İlâh (ma'bûd, Tanrı),
  • el-Kadîr (çok güçlü, çok kuvvetli, istediğini istediği gibi eksiksiz, kusursuz ve tam yapabilen),
  • el-Kâdir (güçlü, kuvvetli, her şeye gücü yeten),
  • el-Kâfî (kullarına yardım eden, vekil olan, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken),
  • el-Kahhâr (yenilmeyen, daima galip gelen),
  • el-Kâhir (galip gelen, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten),
  • el-Kâim (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten),
  • el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan),
  • el-Kâşif (azap, sıkıntı, bela ve dertleri gideren),
  • Kâtib(ûn) (insanların yaptıklarını yazan),
  • el-Kavî (kuvvetli, kudretli, her şeye gücü yeten),
  • el-Kayyûm (zatı ile kaim olana, ezelî ve ebedî, her şeyin varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan, ihtiyaçlarını üstlenen),
  • el-Kebîr (zatı, isim ve sıfatları, şanı ve şerefi, kadri ve kıymeti, değer ve izzeti pek yüce, ulu ve büyük),
  • el-Kerîm (değerli, şerefli, çok nimet veren, nimet ve ihsanı bol olan ),
  • el-Kuddûs (her türlü çirkinlik, noksanlık ve ayıplardan uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan, güzellik, iyilik ve ihsanlarıyla övülen),
  • el-Latîf (yaratıklara karşı yumuşak, çok merhametli, çok lütufkâr, ihsan sahibi, insanlara hak ettiklerinden fazlasını veren her şeyin detayını, sırlarını en iyi bilen, işleri çok hassas düzenleyen, gözle görülmeyen),
  • Mâhid(ûn) (yeryüzünü yaratıkları için elverişli, yarayışlı ve faydalı olarak yaratan),
  • el-Mâlik (bütün varlıkların sahibi),
  • el-Mecîd (çok şerefli, çok itibarlı),
  • el-Melik (bütün varlıkları yöneten, dilediğini yapan, dilediği gibi hükmeden),
  • el-Melîk (çok mülkü olan, her şeyin sahibi ve maliki, onları terbiye edip yetiştiren, mülk ve güç veren),
  • el-Metîn (çok kuvvetli, çok dayanıklı, acizliği, za'fiyeti ve gevşekliği olmayan),
  • el-Mevlâ (dost, yardımcı, görüp gözeten),
  • Mu'azzib(în) (suç işleyenleri, zalimleri, günahkârları cezalandıran),
  • el-Mu'ızz (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şerefli kılan, aziz yapan),
  • el-Muhric (bir şeyi açığa çıkaran, bir varlıktan başka bir varlık var eden, gizli şeyleri ortaya çıkaran),
  • el-Muhît (ilim ve kudretiyle her şeyi kuşatan, her şeye muttali olan),
  • el-Mukît (her şeye gücü yeten, rızık veren, yapılanları bilen, koruyan, mükâfat veren),
  • el-Muktedir (güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapan),
  • el-Musavvir (yaratıklara şekil ve özellik veren),
  • Mûsi('ûn) (gökleri genişleten),
  • el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı ızhar eden, gerçeği beyan eden),
  • Mübrim(ûn) (hile ile kötülük yapmaya karar verenleri bilen, onların bu kötülüklerini boşa çıkran, onları kesin olarak cezalandıran),
  • Mübtelî(n) (deneyen, imtihan eden, gizli olanları açığa çıkaran),
  • el-Mücîb (duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren),
  • el-Müheymin (insanların bütün yaptıklarını bilen, koruyan, görüp gözeten),
  • el-Mühlik (isyan eden, azan, günaha dalan ve zulmeden fert ve toplumları helâk eden),
  • el-Mü'min (yaratıklarına güven veren),
  • el-Müneccî (sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran),
  • el-Münezzil (nimet veren, su, sekînet, melek, kitap ve peygamber indiren),
  • el-Münîr (ışık veren, aydınlatan),
  • Münşi'(ûn) (îcat eden, inşa eden, yapan, örneksiz olarak yaratan),
  • Müntekım(ûn) (suçluları cezalandıran),
  • Münzil(în) (melek, kitap, su ve sekînet indiren, nimet veren),
  • Münzir(în) (kullarına fayda ve zarar veren şeyleri bildiren; inkâr ve isyan edenlerin âkibetinin kötü olduğunu haber vererek onları bu davranışlardan sakındıran ve azabı ile korkutan),
  • Mürsil(în) (vahiy, peygamber, bol yağmur, aşılayıcı rüzgâr, koruyucu melek, âsiler için yıldırımlar ve âfetler gönderen),
  • el-Müste'ân (kendisinden yardım istenen, kendisine sığınılan),
  • Müstemi(ûn) (sesleri işiten, duyan),
  • el-Müte'âl (aşkın, pek yüce, ulu, eksik ve noksanlıklardan berî olan),
  • el-Mütekebbir (ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzeh, pek yüce ve ulu),
  • el-Müteveffî (yaratıkların canlarını alan),
  • en-Nâsır (yardım eden),
  • en-Nesîr (çok yardım eden, sürekli yardım eden),
  • er-Râfi' (peygamber ve mü'minlerin itibar, şan ve şereflerini artıran, göğü yükselten),
  • er-Rahîm (çok merhametli),
  • er-Rahmân (çok merhametli),
  • er-Rakîb (insanların hâllerini, sözlerini, yaptıklarını ve davranışlarını bilen, haberdar olan, murakabe edip koruyan),
  • er-Raûf (çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan),
  • er-Rezzâk (bol nimet, maddî ve manevî rızık veren),
  • Sâdık(ûn) (söz, iş, va'd ve va'îdinde doğru olan, her sözünü ve va'dini yerine getiren),
  • es-Samed (her şeyin kendisine muhtaç olduğu, yöneldiği, her dilek ve isteğin mercii; hiç eksiği, kusuru ve ihtiyacı olmayan ulu, şanlı, dosdoğru, âdil ve güvenilir olan),
  • es-Selâm (eksiklik, acizlik, hastalık, ölüm ve benzeri şeylerden salim olan kullarına güven ve selamet veren),
  • es-Semî' (her sözü, bütün konuşulanları en iyi işiten, duyan)
  • Şâhid(în) (bilen, muttali olan, her şeye tanık olan),
  • eş-Şâkir (verdiği nimetlere şükreden ve çalışan kimseyi ödüllendiren),
  • eş-Şefî' (mü'minlerin yâr ve yardımcısı, azap ve sıkıntılardan koruyucusu olan),
  • eş-Şehîd (her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdâr olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden),
  • eş-Şekûr (ibadet eden kullarının mükâfatlarını bolca veren, az çok her itaati ödüllendiren),
  • eş-Şey (var olan, mevcut),
  • et-Tevvâb (sürekli tövbeleri kabul eden),
  • el-Vâhid (zatında, isim ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan),
  • el-Vâlî (koruyup gözeten, yardım eden, işleri deruhte eden),
  • el-Vâris (bütün varlıkların sahibi, bâkî ve ebedî olan, her şey kendisine dönen),
  • el-Vâsi' (güçlü, kuvvetli, ilim ve merhameti her şeyi kuşatan, bütün yaratıklara rızık veren, nimet ve ihsanı bol olan),
  • el-Vedûd (mü'minleri çok seven, kulları tarafından çok sevilen),
  • el-Vehhâb (karşılıksız çok nimet veren, ikram ve ihsanda devamlı olan, lütfu, ihsanı ve rahmeti bütün kulları kuşatan),
  • el-Vekîl (güvenilen, koruyan, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin maliki ve yöneticisi olan),
  • el-Velî (dost, seven, görüp gözeten, yardım eden),
  • ez-Zâhir (varlığı her şeyden aşikâr olan, her şeye galip gelen, her şeyden yüce olan),
  • Zâri'(ûn) (ekinleri, bitkileri yetiştiren, büyüten),
  • Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû (Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah)

(Toplamda: )

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?

  • Adüvvün li'l-kâfirîn (kâfirlerin düşmanı)
  • Âhizün bi nâsiyetihi (suçluları cezalandıran)
  • Ahkemü'l-hâkimîn (hüküm verenlerin en adili)
  • Ahsenü'l-hâlikîn (yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en iyisi)
  • Âlimü'l-ğaybi (gaybı bilen)
  • Allâmü'l-ğuyûb (görünmeyenleri çok iyi bilen)
  • Bâliğu emrihi (emri, hükmü hedefine ulaşan, kararını infaz eden)
  • Bedî'u's-semâvâti ve'l-ard (gökleri ve yeri örneği olmadan yaratan)
  • Berîü'n mine'l-müşrikîn (müşriklerden berî, uzak olan)
  • Câmi'u'n-nâs (kıyamette insanları bir araya toplayan, cem eden)
  • Ehlü'l-mağfire (mağfiret ehli, affedici )
  • Ehlü't-takvâ (azabından korkup sakınmaya, korunmaya lâyık olan)
  • Erhamü'r-râhımîn (merhamet edenlerin en merhametlisi )
  • Esdaku hadîsen (en doğru sözlü)
  • Esdeku kîlen (en doğru sözlü)
  • Esra'u ferahan (kullarının tövbesine çok sevinen)
  • Esra'u mekren (hile ve tuzak kuranları en süratli bir şekilde cezalandıran)
  • Esra'u'l-hâsibîn (hesap soranların, hesap görenlerin en süratlisi)
  • Eşeddü be'sen (çok şiddetli cezalandıran)
  • Eşeddü ferahan (kulunun tövbesine çok sevinen)
  • Eşeddü kuvveten (çok kuvvetli, çok güçlü)
  • Eşeddü tenkîlen (çok şiddetli cezalandıran)
  • Fa'âlü'n-limâ yürîd (dilediğini yapan)
  • Fâliku'l-abbi ve'n-nevâ (çekirdek ve taneleri çatlatan, yarıp açan )
  • Fâliku'l-ısbâh (karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran)
  • Fâtıru's-semâvâti ve'l-ard (yeri ve gökleri yaratan)
  • Gâlib'ün 'alâ emrihî, (emirinde işinde ve hükmünde galip olan)
  • Ğâfirü'z-zenbi (günahları bağışlayan)
  • Hâliku külli şey'in (her şeyin yaratıcısı)
  • Hayru'l-fâsılîn (hükmedenlerin, haklı ile haksızı ayırt edenlerin en hayırlısı)
  • Hayru'l-fâtihîn (hükmedenlerin, nimet verenlerin, hayır kapılarını açanların en hayırlısı)
  • Hayru'l-ğâfirîn (bağışlayanların en hayırlısı)
  • Hayru'l-hâkimîn (hüküm ve karar verenlerin en hayırlısı )
  • Hayru'l-mâkirîn (hile ile kötülük yapanları bilemeyecekleri, anlayamayacakları cihetlerden daha şiddetli cezalandıran)
  • Hayru'l-münzilîn (nimet verenlerin, ikram edenlerin en hayırlısı)
  • Hayru'l-vârisîn (varislerin en hayırlısı)
  • Hayru'n-nâsırîn (yardım edenlerin en hayırlısı)
  • Hayru'r-râhımîn (merhamet edenlerin en hayırlısı)
  • Hayru'r-râzkîn (rızık, nimet verenlerin en hayırlısı)
  • Hayrun hâfizan (en iyi koruyup gözeten)
  • İlâhü'n-nâs (insanların ilâhı)
  • Kâbilü't-tevb (tövbeleri kabul eden)
  • Kâşifü'l-azâb (azabı, sıkıntıyı, derdi kaldıran)
  • Mâlikü yevmiddîn (hesap gününün maliki, sahibi)
  • Mâlikü'l-mülk (bütün mülkün sahibi)
  • Meliki'n-nâs (insanların meliki)
  • Mûhinü keydi'l-kâfirîn (kâfirlerin tuzağını zayıflatan, boşa çıkaran)
  • Muhîtü'n bi'l-kâfirîn (kâfirleri kuşatan)
  • Muhyî'l-mevtâ (ölüleri dirilten)
  • Muhzî'l-kâfirîn (kâfirleri rezil rüsvay eden)
  • Mütimmü nûrihi (nurunu, dînini tamamlayan)
  • Nûru's-semâvâti ve'l-ard (gökleri ve yeri aydınlatan)
  • Rabbü külli şey'in (her şeyin rabbi)
  • Rabbü'l-âlemîn (âlemlerin rabbi)
  • Rabbü'l-ard (yeryüzünün rabbi)
  • Rabbü'l-arş (arşın rabbi)
  • Rabbü'l-felak (sabahın rabbi)
  • Rabbü'l-ızzeti (kudret ve şeref sahibi)
  • Rabbü'n-nâs (insanların rabbi),
  • Rabbü's-semâvâti (göklerin rabbi)
  • Rabbü'ş-şi'râ (Şi'ra yıldızının sahibi)
  • Refî'u'd-derecât (manevî dereceleri ve gökleri tabaka tabaka yükselten)
  • Semî'u'd-du'â (tövbeleri ve duaları duyan ve kabul eden)
  • Serîu'l-hısâb (hesabı, sorgulaması çok süratli olan)
  • Şedîdü'l-'azâb (azabı, cezalandırması çok şiddetli olan)
  • Şedîdü'l-'ıkâb (çok hızlı cezalandıran)
  • Şedîdü'l-mihâl (cezası, azabı, kuvveti çok şiddetli olan)
  • Vâsi'u'l-mağfire (bağışlaması, mağfireti bol olan)
  • Zü'l-fadli'l-azîm (çok ikram sahibi)
  • Zî't-tavl (lütuf, bağış, ikram, ihsan, af ve bağış sahibi)
  • Zü'l-ikrâm (ikram sahibi)
  • Zû fadlin ale'l-âlemîn (âlemlere nimet veren)
  • Zû fadlin ale'n-nâs (insanlara ikram eden),
  • Zû-intikam (intikam sahibi, âsileri, zalimleri cezalandıran)
  • Zü'l-'ıkâb (suçluları, günahkârları, zalimleri cezalandıran)
  • Zü'l-Arş (Arş'ın sahibi)
  • Zü'l-celâl ve'l-ikrâm (azamet ve kibriya, ikram ve ihsan sahibi)
  • Zü'l-kuvveti (güç ve kuvvet sahibi)
  • Zü'l-mağfire (af ve bağış sahibi)
  • Zü'l-me'âric (bütün derecelerin sahibi)
  • Zü'r-rahmeti (merhamet sahibi)

(Toplamda: 81)

Kur'ân'da Allah'ın güzel isim ve sıfatları bildirildiği gibi hadislerde de bildirilmektedir. Bazı hadislerde Allah'ın güzel isimlerinin sayısı 99 olarak geçmekte, hadislerin bir kısmında bu isimler zikredilmekte, bir kısmında ise zikredilmemektedir.

AYETLERDE ESMAÜL HÜSNA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYNAK : DİYANET

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?

- Ebû Hüreyre(r.a.) rivayet etmiştir: "Allah'ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Bu isimleri bir kimse ezberlerse (hıfz) cennete girer. O tektir, teki sever." (Buhârî, De'avât, 68, VII, )

- "Allah'ın 99 ismi vardır, yüzden bir eksik. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer." (Buhârî, Tevhîd, 12; Şurût, 18, ; Müslim, Zikir, 5, ; Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrê, Nu'ût, 1, )

- "Allah'ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer." (Tirmizî, De'avât, 83 )

Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler şunlardır:

el-Esmâü'l-Hüsnâ ile ilgili eser telif edenlerin hemen hepsi Tirmizî'nin bu rivayetini esas almışlardır. Müslümanlar arasında meşhur olan da bu rivayette geçen isimlerdir.

Tirmizî'nin rivayetinde bulunduğu hâlde, isim kipiyle Kur'ân'da bulunmayan isimler şunlardır:

- el-Adl (âdil, insaflı, her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi hak ve doğru olan)

- el-Bâkî (sonlu ve ölümlü olmayan, varlığı sürekli olan, ebedî)

- el-Bâsıt (dilediğine rızkı bol veren)

- ed-Dârr (zarar veren şeyleri yaratan âsileri cezalandıran)

- el-Kâbıd, (dilediğine rızkı daraltan, ölüm zamanı gelenlerin ruhlarını kabzeden)

- el-Hâfıd (şan, şeref ve itibar bakımından kâfirleri alçaltan, değersiz yapan, cezalandıran)

- el-Mâcid (çok şerefli, çok itibarlı olan)

- el-Mâni' (istediği şeye engel olan, koruyan, kurtaran, yardım eden)

- el-Mu'ızz (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şeref veren, aziz yapan)

- el-Muhsî (insanların bütün yaptıklarını, olup biten her şeyi bilen ve koruyan)

- el-Mukaddim (önce olan, öne alan)

- el-Muğnî (insanlara mal mülk veren, onları zengin yapan, cömert, nimet sahibi)

- el-Mu'îd (ölümlerinden sonra da tekrar diriltecek ve hayatlarını iade edecek olan)

- el-Muksıt (hak ve adaletle hükmeden, mazlumun hakkını zalimden adaletle alan demektir)

- el-Mübdi' (varlıkları ilk defa yaratan)

- el-Mümît (varlıkların hayatlarına son veren, canlarını alan)

- el-Müteahhır (sonraya bırakan)

- el-Müzill (boyun eğdiren, zelil eden, alçaltan)

- en-Nâfi' (faydalı şeyleri yaratan, bütün yaratıklara faydası olan)

- er-Raşîd (her işinde isabetli olan, doğru yolu en iyi gösteren)

- es-Sabûr (çok sabırlı)

- el-Vâcid (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin sahibi, her şeye gücü yeten)

İbn Mâce'nin rivayetinde olup Tirmizî'nin rivayetinde olmayan isimler şunlardır:

- el-Ahad (bir, tek, yegâne )

- el-Bârr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli)

- el-Burhân (delil sahibi, kullarına delil gösteren, varlığına her şey delalet eden)

- el-Cemîl (zatı, isim, sıfat, söz, fiil ve hükümleri iyi, güzel, iyilik ve ihsan sahibi)

- ed-Dâim (ölümsüz, varlığı sürekli olan, bâkî ve dâim)

- el-Ebed (ölümsüz, varlığı sürekli, bâkî ve dâim)

- el-Fâtır (yaratan, îcat eden, yoktan var eden)

- el-Hâfız (koruyup gözeten)

- el-Kâfî (kullarına yardım eden, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken)

- el-Kâhir (galip olan, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten)

- el-Kâim (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten)

- el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan)

- el-Mu'tî (nimet veren, ihsanda bulunan)

- el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı izhar eden, gerçeği beyan eden)

- el-Mü'în (kullarına yardım eden)

- er-Râşid (doğru yolu gösteren, her işi isabetli olan)

- er-Rabb (varlıkları yaratıp yetiştiren, terbiye eden, eğiten, yetiştiren, her şeye nizamını, güzelliğini ve yeteneklerini veren, her şeyin maliki ve sahibi)

- es-Sâdık (söz, iş, vaat ve vaîdinde doğru olan, her sözünü ve vaadini yerine getiren)

- es-Sâmi' (sözlerin açığını da gizlisini de işiten)

- es-Sedîd (her işinde doğru, âdil ve doğru sözlü olan)

- et-Tâmm (zat, isim, sıfat ve fiilleri, eksiksiz, kusursuz ve mükemmel olan, acziyet ve zafiyeti olmayan)

- el-Vâkî (yaratıklarını tehlikelerden koruyan)

- el-Vitr (ilâh, yaratıcı ve mabud olmada eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan)

- Zü'l-kuvâ (güç, kuvvet sahibi)

Hadislerde geçen "99" rakamı, Allah'ın isimlerinin sayısını değil çokluğunu ifade eder. Allah'ın güzel isimleri bir sayı ile sınırlı değildir. (Abdullah bin Salih, s)

İmam Nevevî; "İslâm bilginleri bu hadislerdeki sayının Allah'ın isimleri için hasr (sayısal sınırlama) ifade etmediği, hadisin bu isimlerin dışında Allah'ın isimlerinin olmadığı anlamına gelmediği konusunda ittifak ettiklerini, hadisin maksadının bu isimleri sayanların cennete gireceklerini bildirmek olduğunu" söylemiştir. (Nevevî, Şerhu Sahîh-i Müslim, XVII, 5)

Hadislerde geçen "saymak (ihsâ)" ve "ezberlemek (hıfz)" kelimeleri ile maksat; Allah'ı güzel isimleriyle tanımak, O'na O'nun istediği şekilde iman, ibadet ve itaat etmektir. (Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sıfât, I, 30) Yoksa bu isimleri anlamadan ezberlemek ve tekrarlamak değildir. Meselâ bir insan yaptığı bir işte Allah'ın kendisini gördüğünü, yaptıklarını bildiğini, ameline göre ödül veya ceza vereceğini düşünmesi ve ona göre hareket etmesi Allah'ın isimlerini hıfz ve ihsâ'dır.

"Esmâ-i hüsnâ" ile ilgili rivayetlerin dışında da özellikle dua ile ilgili hadislerde Allah'ın güzel isimleri geçmektedir. Burada şu örnekleri verebiliriz:

- Ekber ; zatı ve isimleri, sıfat ve fiilleri, şanı ve şerefi, nimet ve ihsanı en yüce, en ulu (Müslim, Tahâre, 17; Tirmizî, De'avât, 25)

- el-Fâtın ; deneyen, imtihan eden (Mâlik, Kader, 5)

- el-Ferd ; tek, kadîm, ezelî, ebedî ve bâkî olan (Beyhakî, I, )

- el-Hayî ; edep ve hayâ sahibi, çirkinliği bulunmayan, bağış, ihsan ve nimeti terk etmeyen (Ebû Dâvud, Hammam, 2; İbn Mâce, Dua, 13; Nesâî, Gusl, 7)

- Hâzimü'l-Ahzâb ; güçlü orduları ve toplumları bozguna uğratan, yenen (Müslim, Cihâd, 20, III, )

- el-Kâdî ; hakla hükmeden (Beyhâkî, el-Esmâ ve's-Sıfât, s. )

- el-Muhsin ; yaptığı şeyleri iyi, güzel, sağlam ve kaliteli yapan, insanlara ikram (Süyûtî, No: I, )

- Mücriye's-Sehâb ;bulutları hareket ettiren (Müslim, Cihad, 20)

- el-Mükevvin ; ebedî olarak vâr olan (Ahmed, II, ;Buhârî, Tevhîd, 26)

- Münzilü'l-Kitab ;Kitabı indiren (Müslim, Cihâd, )

- el-Müsa'ır ;ürünleri azaltıp çoğaltan, kıtlaştırıp bollaştıran (Tirmizî, Büyu', 73; Ebû Davud, Büyu', 51)

- en-Nazîf ; sözleri, işleri ve hükümleri temiz, iyi ve güzel olan (Tirmizî, Edeb, 41)

- er-Refîk ; yumuşak davranışlı, merhametli (Müslim, Selâm, 15; Buharî, Edeb, 35; Ebû Davud, Edeb, 15)

- es-Sâil ; insanları ahirette sorgulayan, hesaba çeken (Müslim, İmâre, 45; Buhârî, Enbiya, 50)

- es-Sâni' ; varlıkları, iyi, güzel, sağlam ve muhkem yapan, fâil, halik, musavvir (Müslim, Zikr, 9)

- es-Setîr ; kullarının ayıp ve kusurlarını örten (Nesâî, Gusl, 7; Ebû Davud, Hammam, 2; Ahmed, IV, )

- es-Seyyid ; en şerefli, en yüce, kâinatın sahibi, maliki ve yöneticisi (Ahmed, IV, 24; Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sıfât,I,54)

- es-Sübbûh ; her türlü kötülük, eksiklik, acizlik ve noksanlıklardan uzak olan (Müslim, Salât, ; Ebû Davut, Salât, 17; Nesâî, Sünen, Tatbik, 11; Ahmed, V. 35, 99, ,)

- eş- Şâfi' ; maddî ve manevî hastalıklara şifa veren, sıkıntıları gideren (Buhârî, Merda, 20, Tıb, 40; Müslim, Selâm, )

- et-Tabîb ; işleri en iyi yapan, bir şeyi en iyi bilen, mahir, hükmeden, karar veren, maddî ve manevî dertlere deva veren, şâfî (Ebû Davud, Tereccül, 18, No: )

- et-Tayyib ; söz, iş ve hükümleri iyi, güzel ve faydalı olan, eksiklik ve noksanlardan münezzeh olan (Tirmizî, Edeb, 41; Müslim, Zekât, 65)

Allah'ın isimleri zikredilerek yapılan dualar kabule şayandır. Hem Kur'ân, hem de hadislerdeki dua örneklerinde dua öncesinde veya sonrasında Allah'ın güzel isimleri belirtilmiştir.

HADİSLERDE ESMAÜL HÜSNA İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYNAK : monash.pw

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?

Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadislerinde, Yüce Allah'ın 99 isminden söz ederek bu isimleri sayan ve ezberleyen kimselerin cennete gireceğini haber vermiştir (Buhârî, Da'avât, 68; Tevhîd, 12; Müslim, Zikr, 2; Tirmizî, Da'avât, 82). Hadislerde geçen "saymak" (ihsâ) ve "ezberlemek" (hıfz) ile maksat Allah'ı güzel isimleriyle tanımak ve O'na iman, ibadet ve itaat etmektir.

Allah'ın isimleri 99 ile sınırlı olmayıp bunların dışında başka isimleri de vardır. Söz konusu hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamında değil, bu isimlerin Allah'ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir.

Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayet ettikleri hadiste bu doksan dokuz isim tek tek sayılmıştır (Tirmizî, Da'avât, 87; İbn Mâce, Duâ, 10).

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?Esmaül Hüsna

Bu isimler şunlardır:

Esmaül Hüsna: Allah'ın (c.c.) 99 ismi nedir? Esmaül Hüsna isimleri nelerdir? Allah'ın 99 isimleri ve anlamları nelerdir?

Bir anne-babanın çocuğuna karşı görevlerinden birisi de ona güzel isim vermektir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadisinde insanların kıyamet günü isimleri ile çağrılacağını belirterek "Çocuklarınıza güzel isim koyunuz." (Ebû Davud, Edeb, 69) buyurmuştur.

Çocuklara Allah'ın isimlerini vermeye gelince, hemen belirtmek gerekir ki Allah'a has isimler aynı lafızla çocuklara verilmemelidir. Şayet çocuklara Allah'ı hatırlatacak isimler verilecekse başına "kul" anlamına gelen "abd" kelimesi eklenerek "Abdullah" (Allah'ın kulu), "Abdurrahman"(Rahman'ın kulu), "Abdurrahim"(Rahim'in kulu), "Abdülkâdir"(Kâdir'in kulu) gibi isimler verilmelidir.

Allah Teala'nın "esma-i hüsna"sından "Kerim, Latif, Rauf…" gibi isimler ise Allah'ın dışında kulların da vasıflandığı müşterek isimler olduğundan Allah'a has olmayan bu isimler çocuklara ad olarak verilebilir. (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, IX, )

"Tanrı" kelimesi, Arapça "ilah" kelimesinin karşılığıdır. "İlah" daha çok, Allah'tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. "Allah" kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre "Allah" kelimesi, Cenab-ı Hakk'ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan "Allah" kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını "Allah" diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla "Allah" bu adla veya "esmâ-i hüsnâ" adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüce Allah'ı "Tanrı" diye anmak da İslam inancına aykırı olmaz.

monash.pw - Gündem

Münir KaraloğluAzizDiniGündemYaşamHaberler

Sual: Esma-i hüsna ne demektir?
CEVAP
Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir. Arapça orijinal yazılışları için buraya tıklayınız!

Allahü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır:
1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı. Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah.

Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez. Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir.

2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.

3- Er-Rahîm:Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden.

4- El-Melik:Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.

5- El-Kuddûs:Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan.

6- Es-Selâm:Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran. Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden.

7- El-Mü’min:Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren.

8- El-Müheymin:Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan.

9- El-Azîz:İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen.

El-Cebbâr:Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen.

El-Mütekebbir:Büyüklükte eşi, benzeri yok.

El-Hâlık:Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden.

El-Bâri:Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan.

El-Musavvir:Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan.

El-Gaffâr:Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan.

El-Kahhâr:Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim.

El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden.

Er-Razzâk:Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.

El-Fettâh:Her türlü sıkıntıları gideren.

El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen.

El-Kâbıd:Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan.

El-Bâsıt:Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren.

El-Hâfıd:Kâfir ve facirleri alçaltan.

Er-Râfi:Şeref verip yükselten.

El-Mu’ız:Dilediğini aziz eden.

El-Müzil:Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.

Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden.

El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören.

El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi.

El-Adl:Mutlak adil, yerli yerinde yapan.

El-Latîf:Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan.

El-Habîr:Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan.

El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi.

El-Azîm:Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.

El-Gafûr:Affı, mağfireti bol.

Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren.

El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce.

El-Kebîr:Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.

El-Hafîz:Her şeyi koruyucu olan.

El-Mukît: Rızıkları yaratan.

El-Hasîb:Kulların hesabını en iyi gören.

El-Celîl:Celal ve azamet sahibi olan.

El-Kerîm:Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.

Er-Rakîb:Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran.

El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden.

El-Vâsi:Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.

El-Hakîm:Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.

El-Vedûd:İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan.

El-Mecîd:Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan.

El-Bâis:Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen.

Eş-Şehîd:Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan.

El-Hak:Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.

El-Vekîl:Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.

El-Kaviyy:Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.

El-Metîn:Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü.

El-Veliyy:Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden.

El-Hamîd:Her türlü hamd ve senaya layık olan.

El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.

El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan.

El-Muîd:Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.

El-Muhyî:İhya eden, yarattıklarına can veren.

El-Mümît:Her canlıya ölümü tattıran.

El-Hayy:Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan.

El-Kayyûm:Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan.

El-Vâcid:Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.

El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan.

El-Vâhid:Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.

Es-Samed:Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.

El-Kâdir:Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.

El-Muktedir:Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.

El-Mukaddim:Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan.

El-Muahhir:Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan.

El-Evvel:Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.

El-Âhir:Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.

Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen.

El-Bâtın:Aklın tasavvurundan gizli olan.

El-Vâlî:Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan.

El-Müteâlî:Son derece yüce olan.

El-Berr:İyilik ve ihsanı bol olan.

Et-Tevvâb:Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.

El-Müntekım:Asilerin, zalimlerin cezasını veren.

El-Afüvv:Affı çok olan, günahları mağfiret eden.

Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli.

Mâlik-ül Mülk:Mülkün, her varlığın sahibi.

Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.

El-Muksit:Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden,her işi birbirine uygun yapan.

El-Câmi:İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan.

El-Ganiyy:İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan.

El-Mugnî:Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.

El-Mâni:Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.

Ed-Dârr:Elem, zarar verenleri yaratan.

En-Nâfi:Fayda veren şeyleri yaratan.

En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.

El-Hâdî:Hidayet veren.

El-Bedî:Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan).

El-Bâkî:Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.

El-Vâris:Her şeyin asıl sahibi olan.

Er-Reşîd:İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.

Es-Sabûr:Ceza vermede, acele etmeyen.

Başka isimler söylemek
Sual:
Allahü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu?
CEVAP
İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir. İbadet olarak kullanılmaz.

Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır.

Şerh-i mevakıfta da, (Allahü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor. Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir.

Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem,Allahü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır. Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır. (Feraid)

Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki:

Ey rahmeti bol Padişah,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana
.

Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır. Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır. Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır.

Esma-i hüsna’yı ezberlemek
Sual:
Bir arkadaşım dedi ki:
“Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (Allahü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir. Ancak, Peygamberimizin, Allah'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir. Bu hadis sahih değildir. Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: (Allah'ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir.)
Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır?
CEVAP
Yoktur. Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizi’de vardır. O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur.

Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır. Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Bin bir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir. Bunlardan 99’una Esma-ül hüsna denir.

Demek ki Allah’ın bin bir ismi vardır. Ama bunlardan 99’una Esma-i hüsna deniyor. Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (Allahü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor.

Arkadaşın dediği gibi, Allah’ın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor. Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur. Bunlardan rastgele 99’unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir. Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir. Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır.

Birkaç örnek verelim:
Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden. Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı.
Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli.
Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan. Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli.
Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok. Bu ismi okurken Allahü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı.

Bunlar gibiEsma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli.

Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez. Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir. Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki:

“Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir. Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur’an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar.”

Hakkıyla bilen
Sual:
Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu?
CEVAP
Alîmismi Kur’an-ı kerimde yüzden fazla geçiyor. Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık. Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor. Alîm, bilen demektir. Neyi bilen, her şeyi bilen demektir. Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir. Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir.

Basîr de gören demektir. Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir. Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir. Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır. Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur.

El Hak ismi
Sual:
Bazıları, (Allah’ın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar. Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor?
CEVAP
Hayır, şirk değildir. El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani Allahü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildiriliyor.
El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir.

El Berr ismi
Sual:
Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir?
CEVAP
Bu kelime BR olarak yazılır. Ber, bir ve bur olarak okunabilir.
Birr, iyilik demektir. Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, , ; Al-i İmran 92, Maide 2.

Tur suresinin âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir. Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir. Bu berr olarak yazılır. Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir. Maide suresinin âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer. Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/; 30/41; 31/32

Burr, buğday demektir. Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken biri fazla olursa faiz olur) buyuruluyor. Vel burru bil burri ifadesi geçiyor. (Tirmizi)

Şu halde birr, iyilik demektir. Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor.

Vahid ve Ehad
Sual:
Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir?
CEVAP
Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir. Biri sıfat ismi, biri zat ismidir. Vâhid, Allahü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir. Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır. Bir âyet meali şöyledir:
(Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4)

Ehad de Onun zat ismidir. Bir âyet meali şöyledir:
(De ki, Allah ehaddir, birdir) [İhlas 1]

Burada zatı bakımdan bir demektir.
Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı. Öyle anlaşılırsa Allah madde, cisim gibi anlaşılır. Halbuki Allah hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır. Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allah’ı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11]

Allah ismine saygı
Sual:
Allah ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir?
CEVAP
Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı. Terki bid’attir. Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi Allahü teâlâ demeye alıştırmalıyız!

Allahü teâlâ razı olsun
Sual:
(Allah razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu?
CEVAP
Evet. (Allahü teâlâ, razı olsun) demelidir!

Kısaltmalar
Sual:
Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, S.A.V, R.A) gibi kısaltma yapmak uygun mu?
CEVAP
Din kitaplarında diyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır.

(c.c.), (s.a.v) (r.a) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında diyor ki:
Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır!

Hafife almak tehlikelidir
Sual:
Kısaltmalar her tarafta kullanılıyor. Bir metini okurken (C.C.) geçtiğinde onu harf bazında söylemiyoruz, yüksek sesle Celle Celalühü diyoruz. Bu konuları konuşmakla vaktimizi boşa geçirmiş bulunuruz. Bu konular İslam’a göre sivrisinek vızıltılarıdır.
CEVAP
Allahü teâlânın ismini doğru yazalım, C.C. yazmayalım demeyi sivrisinek vızıltısı olarak görmek çok tehlikelidir, insanın imanını tehlikeye atabilir. Dinde bir şeyi hafife, basite almak tehlikelidir. Din kitapları C.C. yazılmamalı diyor. Ama günümüzdeki kimseler yazıyor. Her tarafta kullanılması ölçü değildir. Ölçü din âlimlerinin bildirdikleridir. Sinek vızıltısı olsaydı, din âlimleri bunu kitaplarına yazmazdı. Bir söz ile insan küfre düşer, bir söz ile imana gelir. Bir söz ile hanım boş olur, bir söz ile elin kızı elin erkeğine hanım olur.

Küçük harfle yazmak
Sual:
Lafzatullahı yani Allah kelimesini allah diye baş harfini küçük yazmak küfür mü, yoksa haram mı? Çünkü Allah’tan başka büyük yok.
CEVAP
Ne küfür, ne haram, ne de mekruhtur. İslam harflerinde zaten büyük harf yok. Dolayısıyla, Kur'an-ı kerimde Allah ismi küçük harfle yazılır. Türkçe’de özel isimlerin büyük harfle yazılması âdet olduğu için, büyük harfle yazıp, yadırganmaya sebep olmamalıdır.

Yalnız Allah demek
Sual:
Konuşurken,vaaz ederken, (Allah diyor ki) demek uygun mu?
CEVAP
Uygun değildir, saygısızlık olur. Allah teâlâ demek de uygun değildir. Allahü teâlâ demelidir. Allahü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, celle-celalüh, teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah efendimizin ismini işitince salevat söylemek de böyledir. (Redd-ül-muhtar)

Hazret-i Yezdan
Sual: Yezdan, Zerdüştlerin iyilik tanrısına verdikleri isimmiş. Bu durumda mehter marşında geçen, (Kur’anda zafer vaat ediyor, Hazret-i Yezdan!) ifadesi uygun mu?
CEVAP
Mahzuru yoktur.

Eski İran’ın en büyük dini olan ateşe tapınmayı kuran Zerdüşt, putların arasından Yezdan ve Ehremen isminde iki uknum tayin etti. Yezdan iyilik tanrısı, Ehremen ise, kötülük tanrısı veya Yezdan’ın nur, aydınlık; Ehremen’in de zulmet, karanlık olması gibi, misli görülmemiş bâtıl bir itikad [inanç] ortaya koydu. (Cevap Veremedi kitabı)

Yezdan; ilah, mevlâ demektir. Onlar bu güzel ismi taptıkları şeye koymuşlar. Bundan dolayı Yezdan isminin kötü olması gerekmez. Putlarına Mevlâ ismini de koyabilirlerdi. Bu durumda Mevlâ isminin de kötü olması gerekmezdi.

Kâinat, bir sanat eseridir
Sual: Tabiattaki varlıklar ve kâinat için, sanat eseri demek, Allah için de, sanatçı demek caiz mi?
CEVAP
Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir. Böyle söylemenin mahzuru olmaz. Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır. Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir. Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır.

Her sanat eserinin, bir sahibi olur. Allahü teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir. Onun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir. Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine Allahü teâlâdır. Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece (Ol) der, o şey hemen var olur.

Allahü teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır. İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli. İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez. (2/67)

Allah’a "sanatkâr" demek uygun mu?
Sual:
Allahü teâlâ için "sanatkâr" veya "mühendis" demek caiz midir?
CEVAP
Değildir, çünkü Allahü teâlânın isimleri tevkifîdir. Yani sadece dinimizin bildirdiği isimler kullanılır. Mânâsı ne kadar güzel olsa da, dinin bildirmedikleri kullanılmaz. Mesela (İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir) veya (Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir) demek caiz olmaz, fakat Allahü teâlânın sanatı veya Allah’ın mühendisliği, Allah’ın eseri denir. İkisi farklıdır. Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir. Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor. Onun sanatı, mühendisliği deniyor. Bu caiz oluyor. Sun-i ilahi veya sunullah da denir. Allah’ın eseri, sanatı demektir. San’i de denir. San’i, yapan, yaratan anlamındadır.

Âlim ve Alîm isimleri
Sual:
S. Ebediyye’de, (Allahü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor. Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var. Allahü teâlânın Âlim ismi de mi vardır?
CEVAP
Evet, vardır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir.) [Haşr 22]

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur. Bunlardan doksan dokuzuna Esma-ül-hüsna denir. (İtikadname)

Allahü teâlâya saygı
Sual:
Sitenizdeki yazıları birçok kimseler alıp sitelerine koymuşlar. Fakat Allahü teâlâ yazdığınız yerlere birer (c.c.) eklemişler. Peygamber efendimiz veya Resulullah yazdığınız yerlere de (s.a.v.) veya (s.a.s.) yazmışlar. Böyle harfler yazılması gerekiyorsa siz niye yazmadınız? Gerekmiyorsa onlar niye yazmışlar?
CEVAP
Bilemediklerinden öyle yazmışlar. Allah ismini yazınca bir saygı ifadesi gerekir. Mesela (teâlâ) yazılmalıdır. (Teâlâ) yazılınca artık (celle celalüh) demek gerekmez. Peygamber efendimiz denince zaten saygı var. Resulullah denince de öyle. Allah'ın Resulü diye saygı belirtiliyor.

Din kitaplarında deniyor ki:
Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhanallah, tebarekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacib, tekrarında ise müstehabdır. Resulullah'ın "sallallahü aleyhi ve sellem" ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacib, tekrarında müstehabdır.

Biz, (Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir) diye izin verdik, ama orijinaline de sadık kalınmalı dedik. İlave ve çıkarma yapılınca sadık kalınmamış olur. Emanete hıyanet edilmiş olur. Kul hakkı geçer.

Bir başka husus da, (c.c.), (s.a.v.), (s.a.s.), (r.a.) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında, (Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltıp birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır) deniyor. Saygı sözlerini kısaltanlara itibar etmemelidir.

Sual: Allahü teâlânın isimlerinin adedi belli midir, bilinen 99 isminden başka isimleri de var mıdır?
Cevap: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Binbir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir. Muhammed aleyhisselamın dininde, bunlardan doksandokuzu bildirilmiştir ki bunlara Esmâ-i hüsnâ denir.

Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:

Allah'ın isimleri için kullanılan tabire Esmaül Hüsna adı verilir. Allah'a (C.C) nispet edilen isimleri ifade etmektedir. Kur'an-ı Kerim'de geçen ilahi isimleri ise 'den fazladır. Esma ismin çoğulu, Hüsna ise ''güzel, en güzel'' anlamlarını taşımaktadır. Hadis kaynaklarında Allah'ın 99 ismi okumanın faziletleri hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Müslüman âlemi için mühim bir yere sahip olan Allah'ın isimleri, sıfatları ve anlamları okuyabilir, dinle seçeneğine yine bu başlık altından ulaşabilirsiniz. Allah'ın isimleri nedir sorusunun cevabına, Allah'ın 99 ismi Esmaül Hüsna oku ve dinle seçeneği için ayrıntıları inceleyiniz. İşte, Allah'ın isimleri ve anlamları…

Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti
Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti
Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti
Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti
Esmaül Hüsna Okunuşu Ve Anlamı - Allah’ın 99 İsmi Ve Allah’ın İsimleri, Sıfatları, Fazileti
SON DAKİKA

Allah'ın 99 İsmi Nedir? Esma&#;l H&#;sna İsimleri ve Anlamları Nelerdir?

Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah'ın (cc) isimlerinin bilinmesinin ne kadar önemli olduğunu hadislerinde dile getirmiştir.

Esmaül Hüsna İsimleri ve Anlamları Nelerdir?

Allah (C.C): Eşi benzeri olmayan, Tek ilah, isimlerin sultanı

Er-Rahman: Tüm yaratılanlara merhamet eden

Er-Rahim: Ahirette inananlara sonsuz ihsan, ikram ve lütufta bulunan

El-Melik: Tüm evrenin sahibi, saltanatı ve mülkü sürekli olan

El-Kuddüs: Tüm eksikliklerden uzak

Es-Selam: Tüm tehlikelerden selamete çıkaran

El-Mü'min: Koruyan, Güvenilen

El-Müheymin: Her şeyi gören ve gözeten

El-Aziz: Her şeyin galibi ve izzet sahibi olan

El-Cebbar: Kudret sahibi olan

El-Mütekebbir: Eşi benzeri olmayan büyüklükte olan

El-Halık: Yaratan

El-Bari: Kusursuz ve eksiksiz yaratan

El-Musavvir: Tüm varlıklara şekil veren

El-Gaffar: Mağfireti bol olan

El-Kahhar: Her şeye hakim olan

El-Vehhab: Karşılıksız veren

El-Rezzak: Rızık veren

El-Fettah: Dardan kurtaran

El-Alim: Her şeyi bilen ve gören

El-Kabıd: Dilediğini darlık verme gücü olan

El-Basıt: İstediğine bolluk veren

El-Hafıd: Kafirleri alçaltan

Er-Rafi: İnananları yükselten

El-Mu'ız: Aziz kılan, dilediğini yücelten

El-Müzil: Dilediğini değersiz kılan

Es-Semi: Her şeyi duyan

El-Basir: Her şeyi gören

El-Hakem: Mutlak hakimiyete sahip olan

El-Adl: Adil olan

El-Latif: Kullarına değer veren

El-Habir: Her şeyi bilen

El-Halim: Ceza verirken acele etmeyen

El-Azim: Yüce

El-Gafur: Affedici olan

Eş-Şekur: Az amelde bile çok sevap veren

El-Aliyy: Yüce

El-Kebir: Büyük olan

El-Hafiz: Koruyan

El-Mukit: Yaratılana rızkını veren

El-Hasib: Hesaba alan

El-Celil: Yüksek sıfatları olan

El-Kerim: İkram eden

 Er-Rakib: Gören ve gözeten

El-Mucib: Dualarını kabul eden

El-Vasi: Rahmeti ve ilmi bol olan

El-Hakim: Hikmetli

El-Vedud: Kullarını seven

El-Mecid: Şerefi yüksek olan

El-Bais: Ölmüş olanları dirilten

Eş-Şehid: Her zaman ve her yerde hazır olan

El-Hakk: Hakkı gösteren

El-Vekil: Tevekkül edenlerin işlerini yoluna koyan

El-Kaviyy: Kudretli

El-Metin: Güçlü olan

El-Veliyy: İnananlara dost olan

El-Hamid: Övgüye layık olan

El-Muhsi: Tüm varlıkların sayısını bilen

El-Mübdi: Yoktan var eden

El-Muid: Öldüren ve sonrasında tekrar dirilten

El-Muhyi: Dirilten, can veren

El-Mümit: Öldüren

El-Hayy: Sonsuz hayata sahip olan

El-Kayyum: Varlıkları ayakta tutan

El-Vacid: istediğini her zaman bulan

El-Macid: Şanı yüce olan

El-Vahid: Eşi benzeri olmayan

Es-Samed: Muhtaç olunan

El-Kadir: Kudretli

El-Mektedir: Her şeye gücü yeten

El-Mukaddim: İstediğini yükselten

El-Muahhir: Dilediğini geri bırakan

El-Evvel: Ezeli

El-Ahir: Ebedi

El-Zahir: Varlığı açık olan

El-Batın: Mahiyeti gizli olan

El-Vali: Sahip olan

El-Müteali: Yüce

El-Berr: İyiliği bol olan

Et-Tevvab: Günahları affeden

El-Müntekim: İntikam alan

El-Afüvv: Affeden

Er-Rauf: Merhametli olan

Malik-ül Mülk: Tüm varlıkların sahibi olan

Zül-Celali vel İkram: Celal sahibi

El-Muksit: Adaletli olan

El-Cami: Mahşer günü bir araya toplayan

El-Ganiyy: Kimseye muhtaç olmayan

El-Mugni: Müstağni

El-Mani: İstediği bir şeye mani olan

Ed-Darr: istediğine zarar veren

En-Nafi: istediğine fayda veren

En-Nur: Alemi aydınlatan

Al-Hadi: Hidayet sahibi

El-Bedi: Benzersiz yaratan

El-Baki: Ebedi

El-Varis: Tüm her şeyin tek sahibi

Er-Reşid: Yol gösteren

Es-Sabur: Ceza vermek için acele etmeyen 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır