anadolu uygarlıklarının sembolleri / Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Görülmesi Gereken 20 Eser - Arkeofili

Anadolu Uygarlıklarının Sembolleri

anadolu uygarlıklarının sembolleri

Antik Uygarlıklarda Matematik Sembolleri

Alışveriş yaparken, yemek pişirirken, otomobil kullanırken, problem çözerken ya da spor yaparken Günlük hayatımızın birçok anında farkında olmasak da matematikten faydalanırız. Çok eski zamanlardan beri hesap yapmak için kullanılan matematikteki rakamlar farklı medeniyetler tarafından farklı sembollerle ifade edilmişti.

İnsanların yerleşik hayata geçmesiyle birlikte ticaretle uğraşmaya başlamaları ve tarım alanlarının hesaplanmasına ihtiyaç duymaları, matematiğin yazılı sembollerle ifade edilmesine neden oldu. İlk başlarda rakamlar doğa veya dünya ile ilişkili, kolay algılanabilecek sembollerle yazılıyordu: Örneğin 1 için Güneş, 2 için gözler ya da bir kuşun kanatları, 3 için yonca, 4 için hayvan ayakları kullanılıyordu.

Eski Mısır’da da rakamlar için resimli semboller tercih ediliyordu. Bu semboller çiçek, parmak, kurbağa gibi resimlerden ve çizgilerden oluşuyordu: Örneğin 1 rakamı dik bir çizgi şeklinde, 10 sayısı yay, sayısı spiral ip, sayısı ise çiçek resmiyle ifade ediliyordu. 9 rakamı için dokuz çizgiyi ya da sayısı için üç çiçek sembolünü yan yana koymak gerekiyordu.

data-cke-saved-src=monash.pw

Eski Mısırlılar, matematikte günümüzdeki gibi 10 tabanlı sayı sistemini kullanıyordu. Bu sayı sisteminin insan elindeki 10 parmaktan esinlenilerek oluşturulduğu düşünülüyor.

10 tabanlı sayı sisteminde sayılar 0’dan 9’a kadar rakamlardan oluşur. Bu rakamlar kullanılarak sayılar 10 ve katları şeklinde basamaklandırılır, sayı değeri bulunurken verilen sayının en soldaki rakamı, yanındaki basamak sayısınca 10 ile çarpılır.

Örneğin sayısı

1x104+2x103+3x102+4x101+5x100

şeklinde yazılır. Yani sayısındaki 1’in sayı değeri aslında ’dir.

Babilliler ise matematikte 60 tabanlı sayı sistemini kullanıyordu. 60 tabanlı sayı sisteminin, 60 sayısının kendinden küçük bölenlerinin çok olması nedeniyle kesirli işlemlerin yapılmasını kolaylaştırdığı için tercih edildiği düşünülüyor. Örneğin bir günün 12’şer saatten gece ve gündüz olarak bölünmesi günlük işlerin planlanmasında kolaylık sağlıyor.

Babillilerin kullandığı matematik sisteminde toplamda 59 sembol vardı. Bu semboller ise sadece iki şekilden oluşuyordu. 1 rakamı çivi ile, 10 sayısı ise bir köşe çengeliyle resimlendiriliyordu.

1 rakamını temsil eden çivi görseli ve 10 sayısını temsil eden köşe çengeli görseli

Babillilerin matematik sembollerinde 1 rakamını temsil eden görsel aynı zamanda 60 ve 60’ın katlarını da ifade ediyordu. Sembollerin yazılışlarındaki birbirine uzaklıkları ise sembolün hangi sayıyı temsil ettiğini gösteriyordu. Örneğin 61 sayısı birbirine belirli mesafede yan yana duran iki tane 1 rakamı yani iki tane çivi ile gösteriliyordu.

Günümüzde 1 günü 24 saate, 1 saati 60 dakikaya, 1 dakikayı 60 saniyeye ya da saliseye bölmemiz veya çemberi ° olarak ifade etmemiz 60 tabanlı sayı sistemine dayanıyor. Bu sayı sistemi hâlen denizcilik ve astronomide koordinat hesaplamalarında kullanılıyor.

Görseli büyütmek için üstüne tıklayın.

data-cke-saved-src=monash.pw

Üzerinde matematik sembolleri bulunan Babil kil tableti

Mayalar ise matematikte 20 tabanlı sayı sistemini kullanıyordu. Yani 10 tabanlı sistemdeki gibi 1, 10, veya yerine 1, 20, ve sayılarıyla işlemleri gerçekleştiriyorlardı. Mayaların 20 tabanlı sayı sisteminin el ve ayak parmaklarının toplamından oluştuğu düşünülüyor. Toplamda 19 sayıdan oluşan bu sistemde sadece üç sembol bulunuyordu. Bu semboller 0’ı temsil eden deniz kabuğu şekli, 1’i temsil eden nokta ve 5’i temsil eden yatay çizgiden oluşuyordu. Mayalar 0’ı rakam olarak kullanan en eski medeniyetlerden biridir.

data-cke-saved-src=monash.pw

1’den 19’a kadar olan sayıların Mayaların kullandığı matematik sembolleriyle ifade edilişi

Mayalar rakamları yazarken sembolleri yan yana değil aşağıdan yukarı doğru yerleştirirlerdi. Örneğin 18 sayısı için aşağıdan yukarıya üç tane 5 sembolü ve bunların üzerine üç tane 1 sembolü eklerlerdi. 20’den büyük sayıları yazarken Babilliler gibi sayıları sembollerin birbirlerine olan mesafeleriyle oluştururlardı. Sayının değerini en alttaki sayıyı 1 ile, onun üzerindeki sayıyı 20 ile çarparak hesaplarlardı. Örneğin 31 sayısını yazmak için 11 sayısını 1 ile, 1 sayısını ise 20 ile çarpar ve elde edilen değerleri toplayarak sayının gerçek değerini bulurlardı.

Rakamları ifade etmedeki farklılıklar günümüzde de mevcut. Birçok ülke matematikte rakamlar için 0, 1, 2, 3, 4, gibi benzer semboller kullansa da Yunanistan, Suudi Arabistan ve Çin gibi bazı ülkeler rakamları kendi alfabelerindeki sembollerle ifade ediyor.

 

Kaynaklar:

 


paylaş

ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMİ SEMBOLLERİ Sembollere ilginiz nasıl başladı? Y üksek lisans tezimi yazarken çift başlı kartalı çalışmıştım. Çok Röportaj: Bilgehan Öz zengin bir simge olduğunu, başka Görseller: Ali Uzay Peker Arşivi simgelerle birlikte anlam kazandığını Deşifre: Ege Kavaz gördüm. Sonra çift başlı kartalın mimarlıkla İnsanoğlu varolduğu günden bu yana, ilişkilendirilebilecek kavramları nasıl hep kendini ifade etme ihtiyacı duydu. ortaya konabilir, ona baktım. Başlangıç Yontma Taş Devri’nde bile, sözle ya da noktam sadece çift başlı kartaldı; sonra genişleyerek bir ağacın dalları halini aldı. yazıyla anlatamadıklarını, içgüdüsel olarak çizdiği mağara resimleriyle Neden çok eski zamanlardan beri aktardı. İlerleyen zamanlarda, bu somut insanlar sembol kullanma ihtiyacı işaretler derinleşerek sembollere hissediyorlar? dönüştü; soyut anlamlar da kazandı. İşaretler kavramsal içeriği daha doğrudan Konunun Türkiye’deki en önemli gösterirken, semboller bize dolaylı bir uzmanlarından Prof. Dr. Ali Uzay anlatım sunuyor. Bu anlamda simge daha Peker’le, Anadolu’da Türk dönemi kültürel bir olgu; o simgeyi anlamanız sembollerini konuştuk. için o kültürün içinden olmanız lazım. Dolayısıyla simgeler çok zengin kavramsal boyutları kısa yoldan ifade edebiliyor. Bunlar çoğu zaman bilinçaltından algılanıyor. Ali Uzay Peker Kimdir? İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi eğitimi gördü. Boğaziçi Üniversitesi’nde tarih yüksek lisansının ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde sanat tarihi alanında doktorasını tamamladı. Ali Uzay Peker, bugün, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nin espritüel ve enerjik kişiliğiyle öğrencileri tarafından çok sevilen, sanat tarihi uzmanı bir öğretim görevlisi. ’daki Zigetvar kuşatmasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbeyi bulan Türk ekibin başkanı. Antik Mezapotamya, erken İslam dönemi, Selçuklu ve Osmanlı sanatı ve mimarisi, eski ve ortaçağ kozmolojisi, özel ilgi ve uzmanlık alanı. Editörlüğünü yaptığı ’de yayımlanan “’den Kesitler I: Osmanlı’da Mekanlar/Zamanlar/ İnsanlar” ve ’da yayımlanan “Selçuklu Uygarlığı: Sanat ve Mimarlık” adlı iki kitabı ve pek çok makalesi bulunan Peker, derslerinde yaptığı gezilerle öğrencilerini tarihe ve sanata yaklaştırmaya çalışıyor. Yayınlarına monash.pw AliUzayPeker üzerinden ulaşılabilir. 2x En ilkel simgeler Paleolitik, sonra Neolitik çağlarda karşımıza çıkıyor. Örnek olarak kuş, göğe yükselme; ağaç, hayat; yılan da yeraltı ve karanlık için kullanılırdı. Simgeler başlangıçta daha düz anlamlar veya ikincil anlamlara sahipken, kültür içinde evrildikçe üçüncül, dördüncül anlamlar kazanarak derinleşir ve zenginleşirler. Biliyorsunuz Anadolu’nun Hattilere kadar giden bir medeniyeti vardı. Ama Anadolu’nun komşusu olan Güney Mezopotamya medeniyetinin geçmişi daha da eskiye gidiyor. Sümer, Babil, Asur, komşusu İran… Anadolu’ya gelişmiş kültür buralardan aktarılıyor. Bir de binlerce yıl boyunca Anadolu’yu besleyen göçebeler var. Mesela Hititler ve Türkler. Dolayısıyla Neolitik dönemin simgeleri bu Konya Kalesinden bölgelere tekrar gelmiş oluyor, yenileniyor Geometrik Bezeme ve güncelleniyor. Konya Kalesinden Harpi Selçuklularda hangi simge, hangi yoğun simgelerin kullanıldığı yüzyıl olan kavramı ifade ediyor? yüzyıl, aynı zamanda düşüncenin en çok zenginleştiği yüzyıl olarak bilinir. Toplumda bu konuda yaygın bir bilgi Buna “Anadolu Rönesansı” diyebiliriz. dağarcığı yok. Demek ki kavramlar Bakıyorsunuz, büyük düşünür, ozanlar ve anlamlar kaybolmuş. O halde bir ve tasavvufçular var Anadolu’da o Selçuklu simgesinin neyi gösterdiğini dönemde: Mevlana, Yunus Emre, Arabi nasıl anlayacağız? Diyelim ki gibi. Bunlar bazı metaforlar kullanıyorlar. yüzyıldan kalma bir eser buldunuz. Bunların daha çok kozmolojik kavramlara Önemli olan soru, bunun üzerindeki dayandığını görürüz; evrenin yapısına simgeleri kimlerin yaptığı değil; “Bunlar dair, insanın Tanrı ile olan ilişkisine dair, yüzyılda ne anlama geliyordu ve ilahi boyuta dair kavramlar. Bu kavramları biz yüzyıldan bunlarla ilgili metinler araştırdığınızda, bunların binlerce yıldan bulabilir miyiz?” olmalı. İlginçtir; en gelen bir birikimle oluştuğunu görürsünüz. Konya Kalesinden Ejder Selçuklularda niye hayvan motifleri öne 2x çıkıyor? Bütün simgelerin temelinde Paleolitik Çağ var. Fransa’daki Lascaux mağarasında bulunan Kuş Başlı Adam olarak bilinen kompozisyondaki figürler tarihi bir alt yapı sunar: Töresel bir asa üzerine bir kuş konmuş, yanında ölü bir bizon, bizonun karşısında transa geçmiş yerde yatan kuş başlı şaman figürü Akla en yatkın açıklama, bizonun ruhunun bedeninden çıkması, kuş şekline girip bir asa üzerine Lascaux Mağarası Kuş tünemesi, ve yerde yatan insanın ruhuyla Başlı Adam ve Bizon özdeşleştirilmesi… Bu bir totem, tanrıyla iletişim aracı. Bunları avdan döndükten 2x sonra mağara duvarlarına çiziyorlar. Buradan da anlaşılabileceği üzere, şamanizme ait bazı ögeler bu en erken çağda var. Zaten o dönemde insanların çevresinde ağaçtan, dağdan, kuştan, böcekten başka bir şey yok ve doğanın yıkıcı gücüyle karşı karşıyalar. Doğayla başa çıkabilmek, kendilerine insani bir alan yaratabilmek için de doğayı ruhlarla donatıp, varlıkları simgeleştirerek Konya Tuzhisar kendilerine kurmaca bir evren yaratıyorlar. Sultan Han Ejderler Bunların Anadolu’ya ve Selçuklulara ağaca, ağaç kandile yansıtıyor. Buradaki yansıması ne şekilde oluyor? ağaç herhalde Güneş’tir, metafizik bir güneş olan Tanrı, evreni Güneş aracılığıyla Bazı temel simgeler binlerce yıl boyunca aydınlatıyor. Böylece Güneş-tanrısı sabit kalmıştır. Çünkü asıl olarak ortadan kaldırılıyor, ama ışık sembolizmi evrensel, kozmolojik aynı zamanda yaşamaya devam ediyor. Tanrı, Ortaçağ astronomik simgelerdir. Mesela kartal, Anadolusu’nda, Selçuklu’da hâlâ ışıkla ilahî güç ve güneş-kapısı simgesidir; aynı simgeleniyor. Diğer yandan politeizm, zamanda Aquila takımyıldızını simgeler. tanrının beden bulması, tanrının ve ilahî Selçuklu’daki simgelerin hiçbiri Hıristiyan konuların yeryüzündeki herhangi bir şeyle simgesi değildir; Zerdüşt simgeleri de simgelenmesi, merkezi İslâm öğretisinde değildir; politeizmden kaynaklanmaz. çok karşı çıkılan fikirler. Bu yüzden Ağırlıklı olarak kozmik ve güneşle simgelerin anlamlarına dair elimizde ilişkilendirilmiş simgelerdir. Işığa verilen yeterli belge bulunmaz. Peki yeterli önemle ilişkilidir. Mesela Kur’an’da sanat kaynak yoksa ben nereden biliyorum alanına en fazla etki eden sure, Nur Suresi, bunları? Tarihsel perspektiften bakarak, ayettir. O surede şöyle bir ifade var: özellikle heterodoks inanç kuramları Allah’ın ışığı, bir kandil gibidir, kandilin içerikli o dönemin çağdaşı metinlerdeki ışığı ne doğuya ne de batıya ait olmayan kavramlarla, metaforlarla bu simgeleri bir kozmik ağaçtan gelir. Allah ışığını ilişkilendirerek Konya İnce Minareli Medrese Kutsal Ağaç Selçuklu dönemindeki arslan, ejder, güneş ve ışık simgesi. Onun aracılığıyla kartal, harpi, sfenks, ağaç ve insan başlı sultanla Allah arasında bir bağlantı rozet motifleri aslında dinî içeriği olmayan kurulabileceğini ifade eder. Kartal, erk simgeler. Işık ise öyle soyut bir simge ki sahibine atfedilmiş simge, ama hiç bir zaten Tanrı’nın varlığını evren ötesi bir zaman özellikle tek bir kişiye veya tek bir boyuta çekiyor. Bu anlamda asla ilahî şehre ait bir figür olmadı. çağrışımları yok. O bir kanal, bir araç. Burada muazzam bir soyutlama ile karşı Bir de kartalın çift başlı olması var. karşıyayız ki İslâm sanatlarının esasını Çift başlı kartal bir bedende birleşen oluşturan geometrik bezeme, hat, bitkisel karşıtlıkların simgesidir. Güneşin ikili kompozisyonlar, hatta mimari bile bu yönünü simgelerdi. Sıcağı ve soğuğu soyutlamanın bir parçasıdır. Etkileyici bir getiren, karanlık ve aydınlığı Çift başlı içerik! Selçuklu kartalı, İran düalizminin ötesinde, vahdet-i vücud felsefesinde olduğu gibi Konya’da Kubadabad Sarayı’nda farklı birlik, bütünleşme simgesidir. Bu simge ve kartal motifleri bulundu. Eski Konya anlamları bugün Amerikan doları üzerinde kalesinde bulunan bir kartal figüründe, işlenmiştir. Orada kartalın gagasındaki göğüs bölümü üzerinde “es sultan” şeritte “e pluribus unum” yazar, yani yazıyor. Bazı araştırmacılar bunu Alâaddin “çokluktan birliğe”. Masonlar bütün bu Keykubat’la ilişkilendirmişler; çünkü simgeleri Orta Doğu’dan almıştır. Biz ise saray onun zamanından kalma. Kartalın Aydınlanma Çağı’nı kaçırdığımız için, göğsündeki yazı Allah’ın gücünü ifade simgelerimizin içeriğini modern dönemde ediyor olabilir. Çünkü Kur’an’daki anlamı tekrar yorumlama şansına sahip olamadık böyle. Fakat neden sultan yazısı bir maalesef. kartalın göğsünde? Çünkü kartal kadim Konya Kalesinden Kartal EsSultan Yazısı Selçuklu eserlerinde, nerelerde bu kartal figürüyle karşılaşabiliriz? Binaların dış dünyayla iletişim kurduğu yerlerde. Yani ilahî boyutla, güneş veya gökyüzü-kapısıyla, kısacası güneş ve ışık ile iletişim kurabileceğiniz yerlerde. Bunları Anadolu’da görebileceğimiz yerler hangileri? Ağırlıklı olarak Orta Anadolu şehirleri. Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Amasya Ortaçağ’da, hatta Neolitik Çağ’da da Orta Anadolu gelişmiştir. Neden? Doğu’yla olan bağlantı nedeniyle. Ticaret yolları Tebriz’den, Irak’tan, Suriye’den Orta Anadolu’ya gelir. O zaman dünyanın merkezi sayılabilecek yer Ahlat'tır, Van'dır; çünkü İran, Mezoppotamya, Kafkasya arasında çizilebilecek üçgenin merkezi orasıdır. Divriği Cami Osmanlı döneminde öne çıkan daha çok geometrik simgeler kullanmış. sembollerden söz edebilir misiniz? Yine evrende düzen arayışıyla ilişkilendirdiğimiz simgeler. Mimari, Selçuklulardan çok şey öğrenmiştir teknoloji ve bilimin sergilenme alanıdır. Osmanlı; Emevi, Abbasi, Selçuklu, Türk Osmanlı dünyanın her tarafından en iyi gelenekleri üzerinde kurulan bir beyliktir. sanatçıları, tasarımcıları getirebildiği için, Bunun yanında Roma geleneğinden de Selçukluların dünyasının ötesinde ifade etkilenmiştir. Bu yüzden mimarisi farklıdır. alanları buldu. Siyasî olarak hakim olunan Sünni anlayışın merkeziyetçi dünya arazi büyüyor, boyutlar, ölçekler büyüyor, görüşü, Trakya ve Balkanların, daha sonra bunun paralelinde strüktüre ve anıtsallığa Batı Avrupa’nın etkisi, yeni bir medeniyet önem veren bir mimarlık ortaya çıkıyor. Bir oluştursa da, bunlar Doğu’yla ilişki içinde yandan da yeni biçimsel ifade biçimleri ortaya çıkmıştır. aranıyor. Buna uygun daha soyut simgesel motifler kullanan bir mimarlık anlayışı Selçuklu yapılarında gördüğümüz Sadeliğiyle gösteriş yaratan bir mimari simgeleri Osmanlı yapılarında görmüyoruz. Sinan gibi, ihtişamı yapının mekana kattığı İznik ve Bursa’da bile yok. Osmanlılar etkide arayan bir mimarın yeni geleneği Peki, halılarda kullanılan simgelerle açıklık vardır, altında da bir direk mimaride kullanılan simgeler aynı mı? Dünyada bütün gelişkin dinlerin altyapısını oluşturan Şamanizm'le ilişkili bunlar. Halı sanatında bir soyutlama eğilimi Şaman trans halindeyken tüteklikten var, çünkü motifler soyutlandığı zaman çıkar, tanrıyla iletişim kurar ve geri dönüp daha iyi örülebiliyor. Halılarda bir şema gördüklerini anlatır. Gökyüzüne çıkarken var; merkez, merkezde oluşturulan bir de yardımcı hayvanları vardır; geyikler, dünya ve onun çerçevesi, bir çerçeve kuşlar gibi. Buradaki tüteklik bir güneş (veya su yolu) daha. Bu şema, “dört yön kapısı olarak nitelenmiş, yani tanrının ve merkez” temelli olarak şekilleniyor. evrene baktığı, iletişim kurduğu yer. Bunun gelişmiş örnekleri Çin'de, İran'da Halılarda bu simgeyi görürüz. Bu açıdan ve Hindistan'da var. Türklerin ordugahları bakılınca halı üzerindeki desenler bir da geometrik. Bir merkez var, etrafında da gök kapısından görülen yaratılmış evreni dört kapısı olan kale surları. gösterir. Hiçbir yerde “eli böğründe”, “koç boynuzu” v.b. “halı uzmanı” geçinenlerin Bir merkez yaratma, dört yön aracılığıyla uydurduğu motifler bulunmaz. Bunlar evrenle iletişim kurma gibi kavramlar Asya’nın muazzam tarihinin incelttiği Asya'da yaygın. Merkezi bir mekan evrenbilgisel yani kozmolojik simgelerdir. geleneği var Asya'da. Halılardaki tasarımla Halıyı ben iki boyuta indirgenmiş bir çadır göçebe çadırının, yani yurtların tasarımı veya bir kubbeli bina olarak görüyorum, büyük benzerlikler gösterir. Göçebe simgesel anlamda. çadırında tepede “tüteklik” denen bir Peki, tüm bunlar arasında en güçlü simge hangisidir? Altı. 6 tüm evreni temsil eder: Doğu, batı, kuzey, güney, yeryüzü ve gökyüzü. Selçukluların en güçlü simgesinin sekiz veya sekizgen olduğunu söylerler; ancak altı daha güçlü bir simgedir. Sekizgen sadece dört yön ve dört ara yön simgesidir. Oysa altı yaratılmış evreni ve mekanı simgeler. Mimari mekan yani bir basit oda bile tavanı, tabanı ve dört duvarıyla bunun simgesidir. Kısacası mimariyi kozmoloji aracılığıyla anlamlandırabiliriz. Bunu yapmak içinse önce simgeleri keşfetmek, sonra onların kavramlarına ulaşmak; önce simgeleri, sonra kavramları bir araya getirmek, bu bütünden de anlamlar üretmek gerekir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır