çanakkale savaşı nasıl kazanıldı / Çanakkale Zaferinin Sırları - Çanakkale Zaferi Nasıl Kazanıldı? | İslam ve İhsan

Çanakkale Savaşı Nasıl Kazanıldı

çanakkale savaşı nasıl kazanıldı

kaynağı değiştir]

Ana madde: Goeben ve Breslau'nun takibi

Almanya ile Osmanlı arasında ittifak antlaşması imzalandığında Alman Akdeniz Filosu (tümeni) Komutanı Wilhelm Souchon elinde iki yeni, hızlı ve muharebe gücü yüksek gemi vardır. Bunlar ağır kruvazörGoeben ile hafif kruvazör Breslau'dur. Antlaşmadan iki gün sonra, 4 Ağustos'ta Amiral Souchon'a iletilen şifreli telgraf mesajında İstanbul'a hareket etmesi emredilmiştir.[57] Almanya, 4 Ağustos'ta Belçika'ya saldırmıştı ve Akdeniz'de bu iki gemi, Britanya kontrolündeki Cebelitarık'tan ya da Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz dışına çıkamazdı. İki gemiden açıkça daha güçlü olan Britanya ve Fransız filoları karşısında zor durumdaydı.[23] Ancak iki gün sonra İstanbul'a gitme emri iptal edildi. Buna karşın Britanya zırhlılarının yakın durumundan endişelenen Amiral 8 Ağustos'ta İstanbul'a gitmeye karar vermiştir. Emrindeki bir gemiyle İzmir'deki Alman deniz ateşesine, İstanbul'a giriş için izin istenmesini bildirdi.[58] Akdeniz'deki dokuz günlük bir kovalamanın sonunda gemiler 10 Ağustos'ta Çanakkale Boğazı önlerinde gelmiştir.[56][59]Enver Paşa, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na "Akdenizde bulunan Alman zırhlılarının, İngiliz filosu ile muharebeye girmiş olması muhtemeldir. Söz konusu Alman Zırhlılarının boğazdan geçişini sağlayınız." talimatını vermiştir.[56] Talimatın verilişi, bir bakıma alınışı, Başkomutanlık Vekaleti'nde göre yapan Alman subayı Baron Kress von Kressenstein tarafından kaleme alınan anılarında anlatılmaktadır. Baron von Kressenstein, Çanakkale Müstahkem Mevkii'nden gelen telgrafı Enver Paşa'ya ilettiğini, Enver Paşa'nın gemilerin Çanakkale Boğazına girmesi için karar verme yetkisi olmadığını ifade ettiğini anlatmaktadır. Bunun üzerine von Kressenstein itiraz etmiş ve "gemiler içeri alınsın" talimatını almıştır. Daha sonra takipteki Britanya gemileri Boğaz'a girmeye çalışırsa sahil bataryaları tarafından ateşle karşılanması yönünde emir istemiş, Enver Paşa yine yetkisi olmadığını ileri sürünce yine itiraz etmiş ve ateş açılması talimatını almıştır.[60]

Uluslararası antlaşmalar gereği ya gemiler 24 saat içinde Osmanlı karasuları dışına çıkacak ya da silahtan arındırılarak enterne edilecektir. Ancak Alman büyük elçisinin şiddetle karşı çıkışı üzerine gemilerin Osmanlı İmparatorluğu'nca satın alındığının ilan edilmesi gibi bir çözüme gidilmiştir. Gemilerin 80 milyon marka satın alındığı 11 Ağustos'ta ilan edilmiştir. Gemilere Osmanlı bayrağı çekilir. Goeben'in adı Yavuz, Breslau'nun adı da Midilli olmuştur.[61] Bu iki Alman gemisi, bir bakıma Birleşik Krallık'ın el koyduğu Sultan Osman ve Reşadiye'nin yerine alınmış olmaktadır.

Abluka[değiştir kaynağı değiştir]

Sanayi Devrimi'nden itibaren giderek büyüyen üretim bir yandan ham madde gereksinimini sürekli artırırken diğer yandan yeni pazarları gerektiriyordu. Diğer yandan giderek büyüyen sermaye birikimi, yeni yatırım alanları bulmaya yöneliyordu.[11] Avrupa'nın büyük devletleri yüzyıl boyunca farklı hızlarda gelişmişlerdi ve gelişmelerini sürdürebilmek için etki alanlarını genişletmek için sıkı bir rekabet içindeydiler. Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Rusya farklı ilgi alanlarına sahip olsalar da bu alanlar çok yerde iç içe girmektedir. Sonuçta bu rekabet, yüzyılın başlarında bir savaşı kaçınılmaz olarak gündeme getirmişti.[12] Bu ülkeler arasında süreç içinde oluşan ittifaklar da olası savaşın Avrupa çapında bir savaş olmasına yol açacaktır. Bu dönemde netleşen bu ittifaklar, Birleşik Krallık, Fransa ve Çarlık Rusyası'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri ile Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya'nın oluşturduğu İttifak Devletleri bloklarıdır.[12] Bu şekilde bir bloklaşma yılında Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasındaki bir ittifakla, bir bloku oluşturmuştu. Kısa süre sonra yılında Fransa-Rusya, yılında Birleşik Krallık-Fransa, yılında da Birleşik Krallık-Rusya arasında antlaşmalar yapılarak diğer blok şekillenmiştir.[13] Birleşik Krallık ve Fransa arasındaki yılı antlaşması ilginçtir. Birleşik Krallık, Fransa'nın "Kuzey Afrika'nın en iyi parçalarını" almasına göz yumuyordu, Fransa ise Mısır'daki Britanya varlığına karışmayacaktı.[14] Birleşik Krallık ile yılında Çarlık Rusyası arasındaki antlaşma da antlaşmasına benzer biçimde, esas olarak tarafların Avrupa dışı ilgi alanlarını düzenliyordu. İran, Afganistan, Çin ve Tibet'teki iki ülkenin çıkarları arasındaki çekişmelere çözüm getiriyordu.[15] Tüm bunların ortaya koyduğu haliyle Avrupa'daki bu bloklaşmalar, esas olarak Avrupa dışı paylaşımı konu almaktaydı. Dolayısıyla bu bloklaşmanın sonunda ortaya çıkacak olan Avrupa çapındaki topyekün savaş, esas itibarıyla Avrupalı büyük güçlerin, Avrupa dışını yeniden paylaşımı mücadelesi olarak görülmektedir.

I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Balkanlar da iki kampa ayrılmıştı. Bir bakıma İtilaf Devletleri'nin himayesinden olan Yunanistan, Romanya ve Sırbistan bir tarafı oluştururken İttifak Devletleri'ne daha eğilimli görünen Bulgaristan diğer tarafı oluşturuyordu. Dolayısıyla bu bölgeyle ilgili hesaplarda Bulgaristan'ın durumu hesaba katılmak zorundaydı. Nitekim yılının Haziran ayında Bulgaristan yüklüce bir borç anlaşmasıyla de facto İttifak Devletleri safına kaymıştır.[16] Sonuç olarak özellikle Avrupalı büyük devletler arasında oluşan bu bloklaşma, yerel bir çatışmanın bile Avrupa'nın en azından dört büyük devletinin işe karşımasını gerektirecekti.[17]

Sonuçta ortaya çıkan da bu oldu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Franz Ferdinand 28 Haziran günü bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü.[18] Bunun üzerine Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan'a 48 saat süreli bir ültimatom vermiştir. Sırbistan'ın tüm oyalama çabalarına karşın 28 Temmuz Belgrad'ı bombalamaya başlayarak bu ülkeye savaş ilan etti. Ardından Çarlık Rusyası genel seferberliğe gitti.[19] Ancak Almanya daha önce Rusya'nın seferberlik ilanını, savaş ilanı olarak kabul edeceğini tüm devletler nezdinde deklare etmiştir.[20] Bunun üzerine 1 Ağustos'ta Rusya'ya, 3 Ağustos'ta da Fransa'ya savaş ilan etti.[19] Bu savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ederek Almanya-Avusturya blokundan ayrılmış, bir yıl sonra yeniden katılmıştır.

Almanya, geçmişten beri, daha net olarak Bismarck'tan beri iki cepheli bir savaştan kaçınmaktaydı ancak bu değişmez kaderi gibi görünüyordu. Doğuda Çarlık Rusyası, batıda ise Fransa gibi iki güçlü devlet vardı. Alman İmparatorluğu'nun yılları arasında Genelkurmay Başkanlığını üstlenen Schlieffen, bu tehlikeli durum için bir plan geliştirmişti ve doğal olarak Schlieffen Planı olarak biliniyordu. Bu plan, Rusya'nın seferberliğini bir ay içinde tamamlayabileceği hesabına dayanmaktadır. Almanya, tüm gücüyle batıya saldırarak kesin sonuç elde edecek ve bunun üzerine seferberliğini anca tamamlamış olan Rusya'ya saldıracaktı. Böylelikle iki cephede savaşma durumunda düşmekten kaçınacaktı.[20] Almanya bu stratejiyi uygulamak için 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan eder etmez hiç vakit kaybetmeden, bu ülkeye Belçika üzerinden saldırı hazırlığına girişmiştir. Belçika'dan geçiş için izin istendiyse de olumlu yanıt alınmadı ve bunun üzerine Alman orduları 4 Ağustos'ta Belçika'ya saldırdı.[21] Ancak kısa süre içinde bu stratejinin uygulaması başarısız oldu ve Alman Orduları Marne'de Fransa-Britanya savunmasını aşamadı ve 12 Eylül'de Marne hattında durduruldular. Artık Schlieffen Planı işlemeyecekti.[22] Bu durumda Almanya yine iki cepheli savaşla karşı karşıyaydı. Doğuda Rusya ile, batıda da Britanya ve Fransa kuvvetleriyle çarpışmak durumundaydı. Ancak iki cephede de güçlü olamazdı, bir tarafa öncelik vermeliydi. Güçlü olmayı seçtiği cephe Batı Cephesi'ydi, doğuda zayıf kuvvetlerle oyalama muharebesi verecek, diğer deyişle savunmada kalacak, kuvvetlerinin büyük kısmını Batı'da kullanarak burada kesin sonuç elde ettikten sonra esas kuvvetlerini Rusya Cephesi'ne aktaracaktı.[23]

Avrupa içlerindeki bu gelişmeler, Birleşik Krallık ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı.[24] Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla Britanya ve Fransa desteğine gerek duyuyordu.[24][25] Ancak Almanya'yı yenilgiye uğratabilmek için Rusya'nın muazzam insan kaynaklarından yararlanmak gerekiyordu. Bunun için de Rusya mühimmat, silah ve mali olarak desteklenmeliydi. Özellikle mühimmat yönünden bu zorunluydu. Çünkü Rus ordusu mühimmat stoklarını büyük ölçüde tüketmiş durumdadır. Bu durumda ondan taarruzi bir hareket beklenemezdi.[26] Fransa ve Birleşik Krallık'ın bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Arktik Okyanusu, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanmasının denetimindedir.[27] Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir. Olası dördüncü yol ise Osmanlı İmparatorluğu’nun denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Sonuçta Rusya ile müttefiklerinin irtibatı kesilmiştir. Sadece Rusya'ya yardım konusu değil, Rus buğdayının ve petrolünün Avrupa'ya getirilmesi de artık olanaksızdır.[28] Sonuç olarak Rusya ile tek bağlantı boğazlardır.[26] İtilaf Devletleri'nin Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya olarak doğu-batı parçaları arasındaki tek ulaşım hattı boğazlardı. Üstelik Rus savaş sanayi, savaş sırasındaki mühimmat sarfiyatını karşılayacak kapasitede değildi ve mühimmat açığı her geçen gün büyümekteydi.[29]

Osmanlı İmparatorluğu'nun ittifak arayışı[değiştir

18 Mart Çanakkale Zaferi nasıl kazanıldı? Neler yaşandı?

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü kutlu olsun. Çanakkale Zaferi nasıl kazanıldı? Neler yaşandı? İşte 18 Mart Çanakkale Zaferi hakkında bilinmesi gerekenler..

“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.” Mustafa Kemal Atatürk

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından tam yıl önce söylenen bu sözler bir ulusun geleceğini tayin etti.

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin ’inci yıl dönümü

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında – yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebelerine verilen ad olarak tarihe geçti. Dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan ve yok olma pahasına verilen bir varoluş mücadelesi olan Çanakkale Zaferi nasıl kazanıldı? Neler yaşandı? Hepsi ve daha fazlası ..

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs )

“Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz. Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk böyle anlatıyor o günü İngiliz Generali Aspinal Oglander ise “Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.” diyerek hayretini ve hayranlığını gizleyemiyor.

Dünya tarihinde Çanakkale Savaşı

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında – yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebelerine verilen ad olarak tarihe geçti.

İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak için ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’nı seçti.

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamış ve bu anlaşma imparatorluğun İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına geliyordu.

Almanya’nın bir an önce savaşın fiilen başlaması yönündeki baskıları, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesi ve ardından Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılarak 27 Ekim tarihinde Rus limanlarını bombalamasıyla Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etti.

Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiş ve plan dâhilinde, Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanma Şubat ayında Boğaz'a geniş çaplı saldırılara başladı.

Birleşik donanmanın ağır kayıpları

En güçlü saldırının gerçekleştiği 18 Mart günü, Birleşik Donanma ağır kayıplara uğrayarak, deniz harekatından vazgeçmek zorunda kaldı. Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiş ve bu çerçevede hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarıldı.

İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprü başları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar.

Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmış ve 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmişti.

Mustafa Kemal ertesi gün Koca Çimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirerek, bu hattaki Anzak birliklerini de geri attırdı. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamış ve tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını yılı Aralık ayı içinde tahliye etmek zorunda kaldı.

Google yılında 18 Mart Çanakkale Zaferi'ni unutmuştu!

Öte yandan 18 Mart Çanakkale Zaferi, Google tarafından geçtiğimiz yıl anılmadı. Dünya tarihini değiştiren olaylara ana sayfasında yer veren Google, bu yıl da 18 Mart Çanakkale Zaferi için Doodle hazırlamadı. Bu durum sosyal medyada günün konusu olarak birçok tepkiye neden oldu.

#video

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır