analoji nedir / Analoji Ne Demek? Analoji Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir? - NTV Haber

Analoji Nedir

analoji nedir

Analoji

Analoji; iki farklı şey arasındaki benzerlik veya benzerliklerden hareket edilerek birincisi için dile getirilenlerin diğeri için de söz konusu olduğunu ifade etmektir (çıkarım). Astronomi, antropoloji, psikoloji gibi daha çok benzetmeler yoluyla sonuca gitmek zorunda kalınan bilgi dallarında kullanılan bir problem çözme/sonuca ulaşma yöntemidir. Ulaşılan sonuçlar, gözlem ve deneyle kanıtlanmadıkça ihtimaliyet düzeyinde kalır.

Analojide benzetme ilişkinin muhakeme edilmesini gerektiren analoji türüdür. Basit bir dille açıklamak gerekirse "a:b=c:d" ifadesinde belirtilen (kuş:tüy=köpek:?) ilişkinin kurulmasını gerektirir. Yapısal teoride benzerliğin kurulması benzerliğin anlaşılmasını sağlayan kurallarla ilgilidir. Temsil edilen bilginin sözdizimi kuralları bu kurallara bağlıdır. Soyutlanmış yüklemler yerine, üst düzey ilişkilerin kullanılarak yapıldığı planlamalar tercih edilir. Pragmatik teori ise analojiyi, amacı doğrultusunda ele alır. Amaç bilinmeyenin bilinenler ile benzeştirme yoluyla anlaşılır kılınmasıdır.

Pragmatik teoride ana etken bir kaynaktan hedefe doğru planlanırken bilginin amacı anlaşılır olmasıdır. Analoji farklı planlamalar gerektirebilir. Bu nedenle kaynak analogtan hedef analoga transfer edilen şeyin ne olduğu çeşitli faktörlerle belirlenir.[1]

Örneğin deprem oluşumu yaydaki gerilimin boşalması ile şu şekilde anlatılır;

  • Hedef kavramının tanıtılması (deprem)
  • Benzer kavramın incelenmesi (ok ve yay)
  • Hedef ve benzer kavram ile ilgili açıklayıcı tanımlamanın yapılması (toprak ve ip)
  • Benzerliğin ayrıntısının çıkarılması (enerji)
  • Sonucun çıkarılması (toprakta oluşan gerilim enerjisi

Analoji yapılırken benzerliğin uymayan yönünün belirtilmesi gereklidir.

Deprem - Ok/Yay

Fay hattı - Yay

Toprak - Yayın İpi

Gerilim Enerjisi - Ok[2]

Kaynakça[değiştir

 

Yaşamın ilk yılları çocuğun gelişimi ve eğitimi açısından çok önemlidir. Temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanıldığı bu kritik yıllarda, eğitim tesadüflere bırakılmamalıdır. Bu nedenle okul öncesi dönemindeki eğitim bilimsel ve sistematik bir şekilde yürütülmelidir.

Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren büyük bir hızla öğrenmektedir. Okul öncesi yıllarda çocuklar, yakın çevrelerine karşı çok duyarlıdır ve hareketli, meraklı, araştırıcı bir kişilik özelliği sergilerler. Hayalleri çok güçlüdür. Günlük yaşamda karşılaştıkları olayların nedenleri ve sonuçları arasında ilişki kurmaya çalışırlar ve sürekli soru sorarlar.

Okul öncesi yıllarda çocuğun bu özellikleri göz önündü bulundurularak, daha sonra başlayacağı programlı öğrenme dönemine hazırlamak için düzenli bir eğitim programı uygulanmalıdır. Bu programda öykü, oyun, müzik, sanat etkinliği gibi uğraşlar yanında çocuğun kendisini, yakın çevresini ve dış dünyayı tanımasına yardımcı olacak çeşitli bilgilerin, anlayabileceği bir düzey ve biçimde anlatılması yer almalıdır. Böylece çocuklar okul öncesi yaşamın gerektirdiği bilgi, beceri ve tavırları kazanabilir ve ilkokulda daha üstün başarı gösterebilirler (1, 2).

Yaşayabilmek için öğrenmek, bilgi ve becerilerimizi sürekli geliştirmek zorundayız. Öğrenme kavramı çok önemli bir gerçeğe dayanır. Yaşamımızı sürdürebilmek içini gereksinim duyduğumuz bilgi, beceri, tutum ve davranışların büyük bölümünü “öğrenerek” kazanırız. Dolayısıyla öğrenme, bireyin çevreyle etkileşimi sonucunda davranışlarında oluşan kalıcı izli değişikliklerdir. Öğrenme, olgunlaşma ve hazırbulunuşluk düzeylerine bağlı olarak tekrarlarla gerçekleşir (3, 4).

Yaparak ve yaşayarak öğrenme öğrencilerin bizzat kendileri tarafından, bütün duyu organlarını kullanarak edindikleri somut yaşantıları içermektedir. Piaget’in çocuğun zihinsel gelişim dönemleri olarak ortaya koyduğu, 0-2 yaş arasındaki duyusal devinim, 2-7 yaş arasındaki işlem öncesi ve 7-11 yaş arasındaki somut işlemler dönemlerinin özellikleri incelenirse; çocuğun doğumundan ilkokul sonuna kadar geçen süre içinde duyu organları ve sinir ve hareket sistemlerini, uyarıcıları alma, yorumlama ve onlara uygun davranışlarla tepki göstermek için kullanır. Bunun sonucunda çocuk çevredeki cisim, olgu ve olaylarla ilgili yaşantılar edinir. Çocuğun yaşantılarının artması cisim, sayı, ağırlık, uzunluk ve zaman kavramlarının oluşmasını sağlar.

Birey, yaşamı boyunca, hiçbir dönemde 3-6 yaşlarında olduğu kadar aktif değildir. Bu dönemde büyük bir enerjiye sahiptir. En önemli işi öğrenmektir. Çevresindeki tüm canlı ve cansız objelerin, algıladığı bütün olayların ne olduğunu sorgular ve büyük bir hızla kendisine mal eder.

Çocuğun yakın çevresindeki varlıklar boyut, şekil, renk, doku, koku, sıcaklık gibi fiziksel, kayma, yuvarlanma, batma, zıplama gibi tepkisel bilgileri içermektedir. Çocuklar ilk bilgilerini bu nesneleri koklayarak, tadarak, atarak, birbirine vurarak oluştururlar. Karşılaştıkları değişiklikleri gözlerle. Fiziksel bilgiler arttıkça nesneler arasındaki ilişkiler kurulur, kurulamayanlar merak edilir. Küçük çocukların bitmek bilmeyen sorularının nedeni hep bu merak duygusudur.

Fen eğitimi de işte bu merak duygusunun eğitimidir. Fen bilgisi çocuğun yakın çevresinde vardır. Doğanın tüm renkleri, ışıkları, tatları çocuğu kendisine çeker, bu nedenle çocuk dünya ile yakından ilgilenir. Fen eğitimi de bu çekici ve şaşırtıcı zenginliğin eğitimidir, kokladığı havanın, bastığı toprağın, yediği tatların, okşadığı hayvanların bilgisidir. Çocuk, bu bilgileri öğrenmek ister (5). Fen bilgisi eğitimi çocuğun öğrenmeye ihtiyaç duyduğu soyut bilgilerin somut eğitimidir.

Fen bilgisi eğitimi soyut kavramlardır ve çocuklar bu kavramları öğrenirken zorlanırlar. Öğrencilere fen’i anlaşılır hâle getirmek fen bilgisi öğretiminde hem çok önemlidir hem de zorunludur. Çünkü fen eğitiminde öğrencinin bilimsel bir olayı açıklaması, açıklayacak bilgi düzeyine sahip olması beklenemez. Bu nedenle analoji (benzetme), fen öğretiminde öğretmene ve öğrenciye büyük kolaylıklar sağlamaktadır (6, 7).

Analoji (benzetme), insanların sonuç çıkarmak ve yeni kavramları öğrenmek için kullandığı etkili bilişsel mekanizmalardan biridir. Analojiler, bilişsel fikir ve kavramların öğrenilmesi ve geliştirilmesinde önemli  bir rol oynar. Çok güçlü öğrenme ve öğretme aracıdır (8, 9). Analoji, geçmiş yaşantılar ile mevcut bilinmeyen durumlar arasındaki benzerliğin yaratılmasıdır. Bilinenlere dayanılarak yeni durumun öğrenilmesi süresinde; Bilinen durum temel veya kaynak analog, bilinmeyen hedef analog hakkında sonuç çıkarmak için bir çeşit model sağlar. Ayrıca analoji iki özel durum arasında daha geniş bir şemanın öğrenilmesinde tohum oluşturur. Problem çözme, açıklama yapma ve tartışma ortamı yaratma gibi birçok amaç için araçtır (10).

Daha basit bir ifadeyle söylemek gerekirse analoji, yabancılık çekilen bir olgunun bize tanıdık gelen bir olguya benzetilerek açıklanmasıdır. Bazı kavramların soyut olması, okul öncesi yıllarda işlem öncesi dönemde olan çocukların öğrenmelerini zorlaştırmaktadır. Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için kavramların somutlaştırılması ve çocukların bildiği kavramlarla ilişkisinin kurulması gerekmektedir.

Analojide (benzetme) bilinenlerle bilinmeyenler arasındaki ilişkiyi ve transfer mekanizmasını açıklayan üç teori vardır. Parçasal (componential) teori, dört elemanın karşılaştırılarak aralarındaki ilişkinin muhakeme edilmesi gerektiren analoji türüdür. Basit bir diller açıklamak gerekirse a:b=c:d ifadesinde belirtilen (kuş:tüy=köpek:?) ilişkinin kurulmasını gerektirir. Yapısal teoride benzerliğin kurulmasını ve bu benzerliğin anlaşılmasını sağlayan kesin kurallar ve sistem vardır. Bu kurallar temsil edilen bilginin anlaşılmasının sağlayan kesin kurallar temsil edilen bilginin sözdizimi kurallarına dayanır. İnsanlar genellikle soyutlanmış yüklemlerden çok, üst düzey ilişkilerin kullanılarak yapıldığı plânlamaları tercih ederler. Buna göre “güneş sistemi” ve “atom” arasında bir analoji yapılırken kaynak ve hedef olarak belirtilen ilişkisel benzerliklerde, “daha büyük” gibi düşük düzey ilişkiler veya “sıcak” gibi tek yönlü benzerlikler yerine “neden” gibi yüksek düzey ilişkiler kurularak, detaya inilir. Pragmatik teori ise analojiyi, amacı doğrultusunda ele alın. Pragmatik teoride bilgi, bir kaynaktan hedefe doğru plânlanırken hangi amaç için kullanıldığına bağlı olarak etkilenir. Farklı amaçlar aynı analojiler için bile farklı plânlamalar gerektirebilir. Bu nedenle kaynak analogtan Hedef analoga transfer edilen şeyin ne olduğu çeşitli faktörlerle belirlenir (11).

Bunun içindir ki analoji ile yapılan anlamlı öğrenme için bilinenler ile bilinmeyenler arasında karşılaştırma yapılırken, benzerliklerin nasıl ve hangi amaçla oluşturulduğunun ortaya konması çok önemlidir.

Bu yöntemle öğretim 6 aşamada gerçekleşmektedir.

• Hedef kavramını tanıtılması (deprem)

• Benzer kavramın incelenmesi (ok ve yay)

• Hedef ve benzer kavram ile ilgili açıklayıcı tanımlamanın yapılması (toprak ve ip)

• Benzerliğin ayrıntısının çıkarılması (enerji)

• Benzerliğin uymayan yönünün belirtilmesi.

• Sonucun çıkarılması (toprakta oluşan gerilim enerjisi) (12)

DEPREM OK-YAY
Fay hattıYay
ToprakYayın İpi
Gerilim EnerjisiOk (13)

Yeni bilginin öğrenilmesi için kavramlar arasındaki yapının anlaşılması gerekmektedir. Bu yapıyı kavratabilmek için benzerlikler kullanılır, kavram haritaları hazırlanır, örnekler verilir, resimler gösterilir (14).

Analojinin özellikle okul öncesi yıllarda kullanılabilmesi için, bu yaş çocuklarının ve bu dönemin özelliklerinin bilinmesi gerekir. Ayrıca analojilerde geçmiş deneyimler kullanılır ve bu yaş çocuklarında bu deneyimler oldukça kısıtlıdır.

Bu nedenle;

• Bilinmeyenlerin açıklanabilmesi için benzer olay hakkında az da olsa bilgi sahibi olunması,

• Öğrenme sürecinde bireysel farklılıklar olduğunun bilinmesi,

• Öğrencinin mevcut bilgileri ile konuya karşı geliştirdikleri tutumlarının, öğreneceği bilgileri etkileyeceğinin bilinmesi.

• Benzetilen kavramın, benzeyen kavramdan daha basit yapıya sahip olması,

• Benzetmenin başkası tarafından değil de öğrencinin kendisi tarafından yapılması, farklı benzetmelerin yapılması olanak sağlanması ve bu benzetmeler arasında bağın kurulması,

• Benzetmenin bir başkası tarafından sunulması durumunda, benzetmenin sunulma şekli, kullanılan malzemenin kullanılma şeklinin, yeni kavramın öğrenilişini etkilediğinin bilinmesi gerekmektedir (15, 16).

Günlük  deneyimler, çocukların nesneleri özgürce kullanılmalarına olanak vererek, onların özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olur. Bu süreç içinde çocuk birçok yeni kavramla karşılaşacak ve merakı artacaktır. Bu nedenle çocuğa kılavuzluk eden yetişkinin günlük fen yaşantılarının farkında olması ve çocukları fen deneyimleri için özendirmesi gerekmektedir.

Fen kavramlarının öğretilmesi sürecinde;

• Açıklanacak olan kavramın, öğretmen ve

• Öğrenci tarafından saptanması ve açıklanacak olan özelliklerinin belirlenmesi.

• Daha önceden öğrenilmiş kavramların anımsanması ve yeni kavramlarla ilişkisinin kurulması,

• Öğrenciye yol göstererek davranışın gerçekleştirilmesi,

• Kazanılan bilginin değerlendirilmesi gerekmektedir (17, 18).

SONUÇ VE ÖNERİLER:

Bu bilgilerin ışığında çocukların fen kavramlarını öğrenmeleri sürecinde, kendi analojilerini yaratmalarının etkin öğrenmede yararlı olduğu görülmektedir. Ayrıca, analojilerin çocuğa, fen öğretiminin dışında da yararları olmaktadır.

• Öğrencinin kendi analojisinin kendisi tarafından yaratılması ile, değişik alanlarda problem üretmesine yardımcı olunmaktadır.

• Benzetmenin mevcut bilgilerle yapılması nedeniyle, öğrencinin ilginç sorular yaratması sağlanmaktadır.

• Öğrencinin sorduğu sorularla bireysel bilgi düzeyleri belirlenmektedir.

• Eğitim grup hâlinde yapılması ile çocukların farklı düşünme sistemlerini görmeleri sağlanmaktadır.

• Öğrencileri geçmişte kazandıkları mevcut bilgileri anımsamalarını kolaylaştırmaktadır.

• Öğrenciyi öğrenmeye motive etmektedir.

• Problem çözme becerisini geliştirmektedir.

• Çocukların yaratıcılıklarını geliştirmektedir.

• Kavramlar, olaylar ve nesneler arasında mantıksal ilişkiler kurulmasını sağlamaktadır.

Fen öğretiminde analoji tekniğinin bütün bu yararları göz önünde bulundurulacak olursa, okul öncesi dönemde fen deneyimlerinin arttırılmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu yaş çocukları ile kısa doğa yürüyüşlerinin büyük yararları olacaktır. Dolayısıyla çocukların çevrelerinde gördükleri renklerin, duydukları seslerin ve hissettikleri dokunuşların, onların bilişsel gelişimlerine katkıda bulunarak, problem çözme, sebep sonuç ilişkisi kurma, muhakeme becerilerini arttıracaktır.

Bütün bu bilgilerin ışığı altında, bu yaş çocuklarına, çevremizde bulunan nesnelerin özellikleri sallayarak, yuvarlayarak, birbirlerine vurarak gösterilmeli, dokunarak hissettirilmeli ve sesleri dinletilmelidir.

Çocukların, meyve ve sebzeleri keserek, pişirerek basit mutfak deneyleri yapmalarına fırsat verilmelidir.

Hava ve su ile ilgili basit deneyleri yapmaları için ortam hazırlanmalıdır.

Çocukların, ısı, ışık, yansıma konularını günlük hayatta karşılaştıkları şekli ile algılamaları sağlanmalıdır.

Okul öncesi dönemde analoji kullanarak yapılacak fen eğitiminin çocuklara zengin yaşantılar sağlayacağı düşünülmektedir.


* Yrd.Doç.Dr., Başkent Üniversitesi Eğitim Fakültesi.

(1) Erkan,S., 1993 Okulöncesi Eğitim Kurumlarında Hizmet İçi Eğitim. “9. YAPA Okul Öncesi Eğitimi Yaygınlaştırma Semineri”. 17-19 Haziran

(2) Yılmaz, S., 1990 Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Yaratıcı Etkinliklerin Değerlendirilmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Ankara.

(3) Türkeli. Y., 1997. “Çocuk Gelişimi ile Eğitim Öğretim Arasındaki İlişki”. Yaşadıkça Eğitim Dergisi. Sayı: 22. S. 42-45.

(4) Yıldırım. R., 1999. Öğrenmeyi Öğrenmek. Sistem Yayıncılık. S.178. İstanbul.

(5) Çimen, S., “Okul Öncesi Eğitiminde Analoji.”. Yayınlanmamış Seminer Raporu. 1999 Ankara

(6) Dogher, R.D., “Analysis of Analogies Used by Science Teachers”. Journal of Research in Science Teaching. 1995. 32 (3): s. 259-270.

(7) Çağlar, A., ½ahin, F.“Fen Öğretiminde Analojilerin Önemi”. Yaşadıkça Eğitim Dergisi. 1997. Sayı:51. S.224.

(8) Stavy. R. And Tirosh, D. “When Analogy is Perceived as Such”. Journal of Research in Science Teaching. 1993. 30:1229-1239.

(9) Zembat, R., ½ahin, F., Çağlar, S. Ve Polat, Ö.”Okulöncesi Eğitim Programlarında Analojilerin Yeri”. 4. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildirileri 4. Cilt. Anadolu Üniversitesi Yayınları. Eskişehir. 1999.370-377

(10) Gentner, D., Holyoak, K. J. “Reasoning and Learning by Analogy”. American Psycholojist 1997. January Vol:52. No 1. 32-34.

(11) Mason, L. “Cognitive and Metacognitive aspects in Conceptual Change by analogy” Instructional Science. 1994. 22:157-187.

(12) Çimen, S.1999. a.g.e. s.17

(13) Küçükturan, G. Vd. “Okul Öncesi dönem 6 Yaş Grubu Çoçuklarına Depremin Oluşumu,Deprem-Fay ve Yer İlişkisinin Analoji Tekniği ile Öğretimi” Ulusal Fen Bilimleri Kongresi. 2000.

(14) Schwarz, L. D. “The Construction and Analogical Transfer of Symbolic visualizations”. Journal of Research in Science Teaching. 1993. 30:1039-1325.

(15) Çimen, S. 1999. a.g.e. s..18.

(16) Duit, R. “An Evaluation of the Use of Analogy, Smile and Metaphor in Learning Science”. Science Education. 1991. 75: 649-672.

(17) Egelioğlu, V. F. “Kavram Öğretme. Yaşadıkça”. Eğitim Dergisi. 1995. Sayı: 40:20-24.

(18) Çimen, S.1999. a.g.e. s.19.

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
[email protected]

 

Felsefe ve okul öncesi eğitim gibi iki farklı alanda karşılaştığımız bir terim var: Analoji. Peki, en yalın haliyle analoji nedir? Net bir tanım yapmak gerekirse analoji, bir akıl yürütme yoludur. Benzeşim olarak da adlandırılan analoji, iki nesnenin birbirleriyle olan ortak özelliklerine bakılarak benzeşim ilişkisi kurulmasıyla yapılmaktadır. Bu ilişkide iki farklı şey arasındaki benzerliklerden hareketle birincisi için geçerli olanın ikincisi için de geçerli olduğu akıl yürütmesi yapılmaktadır. Verilen ilk önermenin ikinci önermeyi de tanımladığı bir durum olarak da ifade edilebilir.

Analojiye bir örnek verecek olursak felsefi önermelerin kuruluş mantığına benzeyen önermelerden söz edebiliriz. Çilek kırmızı bir meyvedir ve oldukça faydalıdır. Kiraz da kırmızı bir meyvedir. O zaman kiraz da oldukça faydalıdır. Görüldüğü üzere bu önermede iki meyve arasında bir benzeşim ilişkisi kurulmuştur. İki farklı meyve arasında kurulan benzerlikle ilk önermedeki çilek meyvesinin faydalı olma özelliği, ikinci meyve olan kiraza da aktarılmış bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani ilk önerme ikinci önermeyi desteklemekte ve birinin doğru kabul edilen özellikleri diğerine de aktarılmaktadır.

Akıl Yürütme Yöntemi Olarak Analoji

Akıl yürütme yöntemleri, aralarında bir ilişki bulunan önermelerden yeni bir önerme çıkarma işlemidir. Bu yöntemler; tümdengelim, tümevarım ve analoji olarak adlandırılmaktadır. Tümdengelim, basit anlatımla genelden özele doğru bir düşünme yöntemiyken; tümevarım ise özelden genele doğru bir düşünme yöntemidir. Analoji, bu iki düşünme yönteminden farklı olarak benzeşim ilişkisi olan önermeler için kullanılan bir tekniktir.

İki farklı önermenin benzer özelliklerinden yola çıkarak yeni bir önermenin ortaya koyulduğu analojide, özelden özele ve tikelden tikele doğru bir özellik aktarımı söz konusudur. Bu akıl yürütme yöntemine bir örnek verecek olursak;

  • Ayşe ve Beren lise öğrencisidir.
  • Ayşe iyi bir voleybol oyuncusudur.
  • O halde Beren de iyi bir voleybol oyuncusudur.

Örnekte de görüldüğü üzere, her ikisi de lise öğrencisi olan Ayşe ve Beren’in analoji yöntemi ile özellikleri konusunda benzeşim ilişkisi kurulmuştur. Ayşe’nin bir özelliği Beren için de geçerli sayılarak onun da iyi bir voleybol oyuncusu olduğu söylenmiştir. Yani özelden özele doğru bir aktarım yapılmıştır.

Analoji Yöntemi Nerelerde Kullanılır?

Analoji bir akıl yürütme ve düşünme yöntemi olması nedeniyle felsefede ve öğrenimi kolaylaştıran bir teknik olması ile de eğitimde kullanılmaktadır. Şimdi analojinin kullanım alanlarına göz atalım:

Eğitimde Analoji

analoji eğitim

Eğitimde kullanılan analojiler yoluyla da çocukların kolay öğrenmesinin kapıları açılmaktadır. Benzeşim tekniği ile aralarında bağ kurulan iki olayın çocukların hayal gücü ve merak duyguları birleşerek akıllarında yer etmesi sağlanmaktadır. Özellikle okul öncesi çağlarda etkili olabilecek akıl yürütme tekniği olan analoji ile bir kelime veya olay arasında benzeşim kurulabilir. Bu aynı zamanda analoji nedir sorusunun bir diğer cevabıdır.

Çeşitli görseller ve oyunlarla da desteklendiği takdirde analojinin çocukların öğrenme aşamasında olumlu etkileri bulunmaktadır. Örneğin, gözün fotoğraf makinesine benzetilmesi eğitimde kullanılabilecek bir analoji örneğidir. Beynin bilgisayarın hard diskine benzetilmesi, kalbin pompaya benzetilmesi, vücut savunma sisteminin kaleye benzetilmesi veya fotosentezin insanların yemek pişirmesine benzetilmesi de diğer örneklerden bazılarıdır.

Eğer analojinin eğitimde kullanımı hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız Erken Çocukluk Döneminde Fen Öğretiminde Analoji Tekniği adlı çalışmaya göz atabilirsiniz.

Felsefede Analoji

Felsefi önermeler genel olarak soyut ifadeleri içermektedir. Çoğu zaman herkes tarafından anlaşılamayacak bilgilerin aktarımı ve çözümleri sunulmaktadır. Felsefeyi doğru anlamak ve filozofların önermelerini olduğu gibi yorumlayabilmek açısından analoji oldukça önemlidir. Çünkü bu yöntemde bilimsel fikirlerin ve soyut kavramların anlaşılmasını sağlayacak benzerlik ilişkisi kullanılmaktadır. Bilinmeyen bir kavramı veya önermeyi bilinen bir kavram veya önermeyle anlamlandırmaya çalışmak hem felsefenin doğru anlaşılması hem de filozofun aktardığı bilgilerin doğru yorumlanması açısından önemlidir.

Edebiyatta Analoji

Edebiyatta Analoji

Edebiyat alanında analoji, önemli bir yere sahiptir. Özellikle analoji, modern edebiyatta edebi eserlerin daha iyi anlaşılabilmesi için kullanılan bir yöntemdir. Öte yandan, eleştiri alanında da analoji teriminden sıklıkla faydalanılır. Örneğin roman türünde yazılmış bir eser hakkında olumlu bir düşünce ortaya atılmışsa aynı türde yazılan ve benzerlik gösteren bir eser için de aynı düşünceler geçerli sayılabilir.

Bununla birlikte, edebiyatta yapılan analoji örnekleri her zaman için gerçeği yansıtmaz. Çünkü edebi eleştirilerde öznellik ön plana çıkar. Herhangi bir eleştirmen ya da okuyucu, bir eser hakkında kanıya varırken kendi öznel düşünlerini doğrultusunda hareket eder.

Son olarak, edebi eserlerde nesneler arasında bağlantı kurarken de analojiden yararlanılır. Birçok söz sanatının temelinde de analoji yatar. Bu nedenle analojinin edebiyattaki yeri oldukça büyüktür.

İslamda Analoji

Analoji terimi, İslam dilinde temsil olarak karşımıza çıkar. Dinle alakalı belirli hükümlerin verilmesi ya da belirli olayların daha iyi anlaşılabilmesi için analojiye başvurulur. Örneğin, üzüm şarabı da hurmadan elde edilecek şarap da haramdır. Şarabın haram olmasının sebebi sarhoşluk hissine neden olmasıdır. Yani, şarabın hangi meyveden elde edildiğinin bir önemi yoktur. Bu örnekte benzer olan ve harama neden olan iki kavram, sarhoşluğa sebep olmaktadır. Yine aynı şekilde analoji kullanılarak şöyle bir çıkarım yapılabilir; bira da kişiyi sarhoş eden bir içecektir. O zaman bira da haramdır.

Dinle alakalı belirsiz kalmış konularda da analoji sayesinde daha net bir bakış açısı yakalanabilir. Mesela bir hadiste bir konuyla alakalı bir eylem yasak kılınmışsa onunla benzerlik gösteren farklı bir konunun da yasak olduğuna dair hükme varılabilir.

Mimarlıkta Analoji

Mimaride Analoji

Mimari eserler oluşturulurken nesneler arasında ilişki kurulur. Bazen bu ilişki, doğrudan bir obje kullanarak yapılır. Bazen de dolaylı bir ifade biçimi kullanılarak metaforik tasarım yöntemi uygulanır. Kısacası analoji, nesneler arasında benzerlik kurmayı kapsadığı için mimaride de kendine yer bulur.

Çoğu mimar, tasarımlarını yaparken eski mimari eserlerden esinlenir ve daha önceki yapıların üzerine kendinden bir şeyler katarak eseri tekrar yorumlar. Ortaya çıkan yeni tasarımlar, eski tasarımlarla belirli yönlerden benzerlik gösterir. Örneğin, bir yapı tasarlanırken başka bir yapının ölçüleri baz alınabilir.

Mimarideki ilk analoji örneği ise milattan önce 2800 yılında yapılan Kral Djoser anıt mezarıdır. Anıt mezarın mimarı olan Imhotep, kurutulan kerpiçlerin piramit şeklinde dizilişini görüp esinlenmiştir. Bu esinlenmeden yola çıkarak kendine has bir mimari ortaya koymuştur. Böylece analoji, geçmişten günümüze dek mimarlıkta da kullanılmaya devam etmiştir.

Analoji Türleri

analoji turleri

Analoji nedir sorusuna daha net bir cevap verebilmek için analojinin türlerini incelememiz gerekir. Ortak özellikleri bulunan nesneler arasında benzeşim kurularak oluşturulan analojide, bilinen bir olgunun tam olarak bilinmeyen bir olguyla benzetilerek açıklanması ve kalıcı olarak hatırlamanın sağlanması yolu uygulanır. Analojiler genel olarak dört tür altında sınıflandırılmaktadır. Bunlar:

  • Basit Analojiler: Basit analojiler, iki olay arasında direkt olarak benzeşim tekniği kullanılması yoluyla ortaya çıkmaktadır. Kalbin pompaya benzetilmesi bir basit analoji örneğidir.
  • Hikâye Tarzında Analojiler: Hikâye tarzı analojiler, genellikle eğitim amacıyla kurulan akıl yürütme tekniklerindendir. Bu yöntemle çocukların önermeleri hikâyeleştirme yoluyla daha çabuk kavraması hedeflenmektedir. Örneğin vücut sistemini kaleye benzetme önermesinin hikayeleştirilerek açıklanması hikâye tarzı analojidir.
  • Oyunlaştırılmış Analojiler: Oyunlaştırılmış analojiler de eğitim amacıyla kullanılan oyunla öğrenme metotlarından biridir. Bu yolla benzetmeler oyunlara başvurularak kurulmakta ve çocuklara açıklanmaktadır. Beynin lidere benzetildiği bir önermede oyunlaştırma yolu kullanılması bir örnek olarak verilebilir.
  • Resimle Yapılan Analojiler: Resimle yapılan analojilerde aktarılmak istenen benzerlik ilişkisi resimlerle açıklanmaya çalışılmaktadır. Görsel hafıza bu analoji çeşidinde birincil öneme sahiptir.

Analoji Yönteminin Avantajları

analoji yönteminin avantajları

Analoji, felsefede bir akıl yürütme yöntemi olarak kullanılmaktadır. Fakat asıl olarak etkili olduğu alan eğitimdir. Eğitim uygulamalarına dâhil edildiğinde öğrencilerin kolay öğrenmelerine ve öğrendiklerini ifade edebilmelerine yardımcı olmaktadır. Daha önceden var olan bilgilerini kullanarak yeni öğrendikleri kavram veya konulara benzeten öğrenciler, analoji tekniği sayesinde uzun yıllar bilgilerini kalıcı kılabilmektedir.  Analoji doğru uygulandığında öğrenme süreçlerinde avantajları şöyle olacaktır:

  • Soyut kavramların anlaşılmasını kolaylaştıran bir yöntemdir.
  • Benzetim tekniği için bir ön bilgi gerektiğinden öğretmenlerin öğrencilerin bilgisini ölçmesine yardımcı olur.
  • Öğrencilerin dikkatlerini toplamalarına yol açarak derse olan ilgilerini arttırır.
  • Kalıcı öğrenme sağlamaktadır.
  • Çocuklar bu yöntemle öğrenmeye daha çok güdülenirler.
  • Bildikleri ilkeleri bilmedikleri konulara benzeterek hayata geçirebilme yeteneklerini arttırırlar.
  • Bilimsel düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirir.
  • Düşünme yeteneği ve yaratıcılık özelliklerini arttırır.
  • Kavram yanılgılarını düzeltmede etkili olur.

Analoji Yönteminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

analolji dikkat edilmesi gerekenler

“Analoji nedir?” sorusunun cevabını öğrendikten sonra bu yöntemi uygularken dikkat etmeniz gerekenleri de öğrenmelisiniz. Çünkü bu maddeler gözden kaçırıldığında analojiyle öğretilmeye çalışılan bilgiler doğru aktarılamayacaktır. Analoji yönteminde dikkat edilmesi gerekenler;

  • Önermeler arasında benzeşim ilişkisi kurulurken çok iyi bir planlama yapılması gerekmektedir.
  • Bazı durumlarda analoji yönteminde açıklanması amaçlanan olaya uygun bir örnek bulunamayabilir. Böyle bir durumda analoji yöntemini kullanmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü yanlış bir örnekte bilgilerin karışması söz konusu olacaktır. Öğrenciler iki önermeyi de yanlış anlayabilir ve bilgi aktarımı tamamıyla olumsuz sonuçlanır.
  • Öğrencilerin eksik bilgileri varsa önermeler anlaşılamaz. Bu sebeple benzetilen önermenin çocuklar tarafından bilindiğinden emin olmalısınız.
  • Bazı zamanlar analoji ilişkisini öğrencilerin kendilerinin kurmalarına izin vermelisiniz.
  • Seçtiğiniz olay veya kavramların çocukların gelişim dönemine uygun olduğundan emin olmalısınız.

Sonuç olarak analojinin doğru bir yöntemle kurulmasının hızlı düşünme, ilişki kurma, eğitime aktif katılım sağlama ve uzun süreli hatırlama gibi avantajlarının bulunduğu açıkça görülmektedir. Bu akıl yürütme yönteminde kullanılan benzeşim tekniği ile felsefe ve eğitim alanlarının yanında birçok süreçte de aktif kullanımı gerçekleşmektedir. Pek çok açıdan faydalı olan bu tekniğin olumlu sonuç verebilmesi için üzerinde dikkatlice çalışılmış bir ön hazırlık aşamasından geçmesi gerekmektedir.

Eğer felsefe ile ilgileniyorsanız Hasan Aydın Kimdir? yazımız da mutlaka ilginizi çekecektir.

Sıkça Sorulan Sorular

Anoloji Neden Kullanılır?

Anoloji, dilin daha zengin ve etkileyici bir şekilde kullanılmasını sağlar. Bir ifadeyi mecaz anlamında kullanmak, anlatılmak istenen şeyi daha etkili bir şekilde ifade etmeye yardımcı olabilir.

Anoloji Nasıl Oluşturulur?

Anoloji oluşturmak için bir kelime veya ifadeyi gerçek anlamından farklı bir şekilde kullanmanız gerekir. Bu, önceden bilinen bir ifadeyi farklı bir bağlamda kullanmak veya yeni bir anlam yaratmakla gerçekleşebilir.

Anoloji ile Teşbih Arasındaki Fark Nedir?

Anoloji ve teşbih, ikisi de dilin mecaz yönlerini kullanır, ancak farklıdırlar. Teşbih, bir şeyin benzerliklerine dayanarak bir kavramı anlatırken, anoloji gerçek anlamından farklı bir kullanım içerir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.