enteresan bir gül ahmet yiğit türküsü. rahmetli dedemin hiç bıkmadan gülerek dinlediği türkülerdendi. çocukken âşık gül ahmet'ten canlı kanlı dinleme şansım da olmuştu şayet çocukluk aklıyla karıştırmıyorsam. mutlaka her programında istekler arasında bulunurdu ve o da hiç üşenmez, âşık geleneğinde olduğu gibi evvela hikâyesini anlatır, sonra da türküsünü söylerdi. hikâyesi ve sözleri şu şekilde:
saygı değer dinleyenler. arzu üzerine yine "medinem" ve "acer gelin" türküsünü sizlere söyleyeceğim. acer gelin -biliyorsunuz- benim başımdan geçen bir aşk serüveninin hikâyesi. yılında eğitim enstitüsünden mezun oldum, öğretmen olarak göreve başladım. okulu bitirdikten sonra anam dedi ki -kulağı çınlayasıca- "oğlum!" dedi. "allah'a şükür devlet sana beş on guruş para veriyor. seni.." dedi, "evereyim sağıkan" dedi. "ana!" dedim. "şu askerliğimi de edim gelim, ondan sonra eversen olmaz mı?" dedim. "yok oğlum." dedi. "belki ölür mülürüm bir gelin yüzü görim." dedi. ee atadır gırılmaz. "peki ana." dedim. yalınız "halına göre hasan ağa." derler, bulduğun gız bana uyguncârak *olsun dedim. anam fukara sevinmiş tabii, hemen fistanını mustanını geydi, "nere gidiyon ana?" dedimidi, "oğlum sana gız ariyacam." dedi. bizim gavur dağı'nı dipden başa gezer. öğlen üzeriydi dudun dibinde oturdum, bir de çay demledim içiyordum. "ahmeet!" dedi anam. "hıı" dedim. "oğlum" dedi, "sana bir gız buldum gözün aydın." "kimimiş ana?" dedim. "oğlum" dedi, "filan köyde" dedi, "davşan imine'nin *gızı." dedi. yani gaynanam olacak gızın anasnın lakabı davşan imine olur. "ana" dedim, "allah yazmışsa bişey diyemem. 'yalınız ayı mı gurt mu' deyi bir laf var, nasıl olsa ben yaşiyacam, şu gızı gidim bir görim." dedim. "oğlum öyle güzel beşirikli ki" dedi, "bana bir de iş belletdi" dedi, "oya örüyor." dedi. ben hemen üstümü başımı geydim, saçı muçu daradım, bir pıskıllandım ki, gız görmeye gitmek golay değil. arabaya bindim, vardım. selamun aleyküm aleyküm selam, hoş beşden sonra, yalınız benim geleceğimi kız duyuyor, annem söylemiş, benim pıskıllanmam süslenmem kızın yanında sıfır kalır. köy yerinde o kadar cilayı boyayı nerde buldun ocağı batmayasıca, vallahi şöyle parmağınla yüzünü bir çizsen 'lık fiat traktörün garda yörür de izi galır ya, aynı öyle bir de köy yerinde tokalaşmak moda oldu kızınan oğlan, bana hoş geldin diye tokalaşdık; ama allah sizi inandırsın bir sesi var iki beygirin kişnemesini yan yana getir o galınlığa ulaşmaz. allah'ın yaratdığına çirkin denilmez ya mübarekde bir burun var patlıcandan uzun, bir de son model amarikan kot pantolu geymiş ayağına. dırnaklarını sormaya hiç gerek yok. eğer yazıda tarlada elinize geçse dört sene çapa yivletmezsiniz evvelallah. ben döndüm, geldim. anam "nettin oğlum?" dedi. "hayırlı günler, inşallah hayırlı habernen geldin." "vallahi ana" dedim, "âşıkların bir âdeti var, her şeyi sazınan söyler, ben de" dedim, "senin şu acer gelinini yani yeni gelinini sazımla söyleyim, beğenip beğenmediğimi de dinle." dedim, anama şöyle dedim:
dokunmayın heç hatıra
gören selavat getire
burnu tam yarım metire
anamın acer gelini
sanmak lafın oldu meğer
utansa boynunu eğer
amarikan kotu giyer
anamın acer gelini
sıktırmalı pontil giyer
anamın acer gelini
güneş doğar bizi yakar
sular hendeğine akar
sesi beygir gibi çıkar
anamın acer gelini
sesi boru gibi çıkar
anamın bosta gelini
sevmeyenin gülü solur
kötüler arkada kalır
müzeye hediye olur
anamın acer gelini
vallahi müzeye konur
anamın acer gelini
gül ahmet sazın telledir
maşuğa bahçe gülledir
gaynaniya iş belledir
anamın acer gelini
kaynanaya iş belledir
anamın bosta gelini.
dinlemek isteyenler için:
büdüt: link hata veriyor. youtube'a "anamın acer gelini" yazmak kafi.