angaje etmek ne demek / FETÖ’nün sözde Orta Asya imamı Orhan İnandı’ya 21 yıl hapis cezası

Angaje Etmek Ne Demek

angaje etmek ne demek

Reklam

Olaylardan meydana geldiği zaman habersiz kaldığımı her itiraf ettiğimde nelerle meşgul olduğum merakının etrafta doğduğunu fark ediyorum.

Öyle ya, siyaset değilse ne dikkatimi kendine çekiyor?

En son izlediğim videolardan söz ederek merakları kısmen gidermeye çalışayım.

İngiliz itv televizyonu için hazırlanmış herbiri birer saatlik iki videoyu peş peşe izledim.

Programın adı şu: ‘İngiliz futbolu Avrupa’yı ne zaman fethetmişti?’ (İngilizcesi: When English Football Ruled Europe?)

Bütün kupaların kupası sayılan Şampiyonlar Ligi’nin şampiyonluğu ’li ve ’li yıllarda İngiliz takımları tarafından elde edilmişti.

Önce Liverpool art arda üç yıl şampiyon oldu. Sonra sıraya yine üç yıl üst üste Nottingham Forrest takımı girdi. En son da Aston Villa kupayı yine üç yıl üst üste kaldıran takım oldu. Hepsinden sonra Liverpool yeniden sıraya girdi ama bu durum sürekli olmadı.

Alman ve İspanyol takımları kupayı sonraki yıllarda kendi aralarında paylaştılar.

Bu yıl yeniden bir İngiliz takımı &#;Manchester City&#; Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmayı başardı ve beklenen, onun gelecek birkaç yıl daha şampiyonluğu başkalarına bırakmaması…

“Sıra yine bizde” diye düşünmeye başladı İngilizler İstanbul’da İnter karşısında kupa kaldırılınca…

Eskiler ’ler ve ’ler- ile bugün arasında pek çok fark, videoları izlerken hemen kendini belli ediyor. Sahalar çok kötü. Formalar ilkel. Oyun tarzları göz alıcı değil. En önemlisi de, eskiden İngiliz takımları genellikle yalnızca beyaz -hatta hepsi Britanyalı- oyunculardan oluşuyor…

Bugün sahalar mükemmel. Futbol milyarlık bir sektöre dönüştüğü için oyuncuların şikayet edebilecekleri pek bir şey yok. Eskiden en yüklü transferi yapan oyuncu 1 milyon sterlin almış. Oyuncuya bir gazeteci “Bu parayı hak ettiğine inanıyor musun?” diye sorunca ondan gelen cevap şaşırtıcı: “Hayır, sanmıyorum.” İyi oyunculara onun transfer ücretinden daha fazlası her ay maaş olarak ödeniyor.

Yüz milyonlar transfer ücreti olarak ödeniyor bugün ve her takımda dünyanın dört bir tarafından yabancı oyuncu var.

O günle bugün arasında belirleyici tek ortak noktayı, geçmiş dönemlerin kupa kaldıran takımlarında oynamış oyunculara yöneltilen sorulara alınan cevapları dinlerken öğrendim: Sihirli oyuncu yok aslında, sihirli teknik yönetmen var…

“Nedir o sihir?” sorusuna neredeyse tek ses halinde aynı cevap veriliyor: Tek tek birey olan oyuncuları takıma dönüştüren, takımla taraftarı bütünleştiren, oyuncuların kendilerinin bile varlığını keşfedemedikleri maharetlerini sahaya yansıtmalarını sağlayan kişidir teknik direktör; başarılar sahada kazanılsa da bunu sağlayan saha kenarındaki spor adamıdır…

Zafer, takım ruhundan kaynaklanıyor, o ruhu oyuncuyla taraftarı bir ve bütün yapan teknik direktör sağlıyor…

İzlerken ister istemez etrafımda gelişen güncel siyasi olayları düşünmeden edemedim.

CHP iç çekişmelerle çalkalanıyor. Pek çokları liderin değişmesini talep ediyor ve bunu zorlamak için taraftarlar galeyana getirilmek isteniyor. Lider kendisini gemi kaptanı olarak görüyor görmesine, ama çalkantıları sona erdirmeye gücü yetmiyor. Sertleşenlere o da sertleşiyor.

Partide takım ruhu? Yok.

Takımın taraftarla bütünleşmesine benzer bir görüntü var mı partide? O da yok.

Futbolda kazandıran teknik direktör gün geliyor takımına kupa kaldırtamıyor; takım eleniyor. Ancak aradan yarım yüzyıl geçmesine rağmen adamın arkasından konuşanlar liderin hakkını teslim ediyorlar.

Başarılara imza atmış direktörlerin, takım kaptanlarının stadyumlar önüne dikilmiş heykelleri onların hayırla yad edildiğini herkese hatırlatıyor.

CHP’liler lider olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçmişler, fakat şimdi onu saldırıların hedefine koyanlar var ve diğerleri de bunu yapanlara ses çıkartmıyorlar.

Bırakın heykellerini dikmeyi, çiğ çiğ yemeye hazır görüntüsünü veriyorlar.

AK Parti de parti ama farklı bir parti.

Ondaki ve liderindeki özellikler sayesinde, o tür özelliklerden mahrum partiler karşısında bugüne kadar sürekli başarılı olabildi AK Parti.

CHP’lilere İngiliz TV kanalında izlenebilen futbol videolarına göz atmalarını tavsiye edebilirim, fakat ona gerek yok; bir partinin nasıl olması gerektiğini anlayabilmek için, AK Parti’ye biraz yakından ve ön yargılarını geride bırakarak bakmaları bile ders almaları için yeterli.

Sevmeseler, karşı çıksalar, hatta nefret etseler bile AK Parti onlar karşısında parti gibi parti görüntüsünde.

CHP’liler liderlerini değiştirebilseler ne olacak? 

Yeni lider bir gün kendi kuyusunun da bugün kendisini iş başına getirenler tarafından kazılacağını bilecek.

Futbol daha zevkli, ne yapayım…

ΩΩΩΩ

Reklam

Fehmi Koru

angaje

  • nasıl da belli fransızca'dan geldiği "bağlanmış", "mensup olmuş" anlamlarına denk, olur, yapılır (bkz: angaje olmak), (bkz: angajman)

  • (bkz: nişanlı)

  • (bkz: güdümlü)

  • (bkz: engage)

  • disco* çevirmenlerinin savaş ve savaş makineleri serilerinde kullanmaktan pek hoşlandığı kelime.

  • biraz da "burnunu sokmuş", "bulaşmış" manasındadır. bizim memleketin siyasi tarihinde bu kelime özellikle "siyaseten" lafzı ile beraber kullanılır. yani, misal, denir ki, "siyaseten angaje olmuş o".

    küçümseyici ve olumsuz bir anlamı haizdir. halbuki, asıl mesele, siyasete hiç bulaşmamış olmakla övünmektedir. toplumsal meseleleri "teknik" meselelermiş gibi yansıtmaktadır.

    ben "siyaseten angaje olmuş" bir insanım. aksinin mümkün olmayacağını da biliyorum; hiçbir söylem, siyaset dışı-siyasetler üstü olamaz. son iki sene zarfında, anladıysam, bunu anladım.

  • istihbarat dünyası söz konusu olduğunda dünyanın en pis ve acımasız oyunlarından biridir. karşı taraftan birini kendi tarafına çekmek, kendine bağlamak ve ondan düzenli bilgi almak anlamına gelir.

    genellikle iki türlü gerçekleşir;
    1- bir istihbarat örgütünün elemanlarından birini angaje etmek.
    2- terör örgütü, mafya gibi kamu teşkilatı olmayan oluşumlardan birine mensup kişiyi angaje etmek.

    bir istihbaratçı için karşı taraftan birini kendi safına bağlama yeteneği hafife alınmayacak bir süper güçtür. çok fazla bilinmezi olan, insan yönlendirme becerisi isteyen ve çok tehlikeli bir oyundur. nasıl insan davranışlarının belirli bir düzeni yoksa, angaje etmenin de sabit kuralları yoktur. hedef olarak belirlenen kişiye göre değişkenlik gösterir.

    örnekle açıklamaya çalışalım. bir hücre evinin tespit edildiğini düşünün. hücre evlerinde kişi arası nüfus yoğunluğu ve herkesin kendi görevi vardır. hücrenin yapısına göre kimse diğerinin görevine karışmaz. hücreler genellikle bağımsız olarak çalışır. bir hücrenin yapacaklarından diğerinin haberi olmaz. neyse, bu hücre evinde 5 kişi olsun. asla gerekli bilgi olmadan yaklaşılmaz. o beş kişi aylar bile sürebilecek olan bir takibe alınır. tüm aileleri, tanıdıkları, çocukluğunun geçtiği mahalledeki arkadaşlarına kadar araştırılır ve en sonunda içlerinden birinin angaje olabilecek yetkinliğe sahip olduğu düşünülürse yaklaşılır. bu yaklaşma çok yavaş ve adım adım olur. misal annesi hastadır. annesinin tedavisi bir şekilde yaptırılır, kardeşinin başı derttedir ona yardım edilir, sevdiği bir kız vardır o kanaldan devreye girilir. yani bir şekilde angaje edilecek kişiye minnet borcu yüklenir. kimse silah zoruyla, işkence ile angaje edilemez, edilemediği gibi hücrenin tespit edildiği ortaya çıkar ve tüm emekler çöp olur.

    ilk önce çok basit bilgiler alınır. ilk bilgiden sonrası çorap söküğü gibidir. hedef bir süre sonra bilgi vermeyi mutlaka reddedecektir. işte o an çok önemlidir. ona, "sen bilirsin, nasıl istersen. peki bize şimdiye kadar verdiğin bilgiler? onları senin sızdırdığın ortaya çıkarsa sana ne yaparlar? artık bunun bir dönüşü olmadığını düşün. annenin sağlığını, kardeşini, sevdiğin kızı düşünüyor musun? eğer yarı yolda kesersen onları da unutabilirsin" gibi yaklaşılır. tüm bunlar çok sakin ve kendinden emin bir şekilde söylenir. neticede hedef artık elini vermiştir o eli bırakmak veya biraz daha çekip kolunu almak angaje edenin inisiyatifindedir.

    istihbaratçılar için angaje olan bir hedef altından daha değerlidir. söz konusu görev bittiğinde bile o bırakılmaz. deşifre edilmez. operasyondan sonra kaçması veya bir süre hapse girmesi ayarlanabilir. akabinde mutlaka mensubu olduğu örgüte geri dönecek ve belki daha yüksek bir görev alacaktır. angaje olan elemanların son kullanma tarihleri ancak öldüklerinde biter.

    aslında tüm anlattıklarım çok yüzeysel bilgiler. çünkü angaje konusu ?takipten kurtulma, araba veya silah kullanma vs gibi, kalıplarla öğretilmesi mümkün olmayan bir şeydir. bu insan kullanma yeteneğidir. ikna kabiliyetidir ve içinde acıma hissi barındırmayan bir oyundur.

    iki çeşit olur demiştik. ikinci çeşit ise bir istihbarat örgütünün başka bir istihbarat örgütünün elemanını kendi tarafına çekmesidir. bu ise en zorudur. hedef yakalanırsa vatan haini olacaktır. ayrıca aynı eğitimlerden geçtiği için açık vermesi çok daha güçtür. böyle bir şeyi gerçekleştirmenin en temel yöntemi pusuya yatmaktır. yani tespit edilmiş hedeflerin hayatlarını sürekli olarak takibe olmak ve ruhsal bir bunalımında, çok paraya sıkıştığı bir anda, kendisine yollanan bir kadına aşık edilerek (bu genellikle evli kişilere yapılır. adam bir süre sonra o kadına aşık olur ve elini bu şekilde kaptırır kolu gelir zaten) gibi yöntemler kullanılabilir. lakin hedef belli ise ve hiçbir açığı yoksa. yani misal hedef xxx teşkilatının içinden bilgi alınması gereken biriminde anahtar rol üstleniyorsa ve illa o kişinin angaje edilmesi gerekiyorsa kendisine kumpaslar kurulması gerekir. (bu kumpaslarda dünyanın en iyisi mossad'tır) kendisinden habersiz banka hesabına yatırılan ve hesabını veremeyeceği yüklü bir miktar para gibi oyunlar çevrildiği çok olmuştur. ayrıca genellikle istihbarat elemanları angaje ettikleri kişileri çok gerekmedikçe kimseye ile paylaşmaz. ya da sadece söz konusu birimin başı bilir, ki bu angaje edileni finanse etmek ile alakalıdır.

    kişiye kendine bağlayan bir istihbarat elemanı, o kişinin artık tutunacak tek dalının kendisi olduğunu asla unutmaz. angaje eden ile edilen arasında çok garip ve tarifi zor bir güven oluşturulur. daha önce örgütüne tutunmuşken artık o örgütü satan bir haindir ve size sıkı sıkıya yapışır. angaje edilen kişinin psikolojik durumu sürekli takip altında olmak zorundadır. ona göre değerlendirmeler yapmak gerekir. ve size olan güveni asla azalmamalıdır. onu yarı yolda bırakacağınızı düşündüğü an her şey biter.

    çok ama çok pis ve acımasızca yapılan bir iştir.

  • hukuki anlamda; sözle veya yazılı olarak bağlanan,bağımlı anlamında kullanılır.

  • bir ideolojiye bağlı olan, taraf tutan edebiyattır (bkz: engagé edebiyat) . (bkz: engagé)olmak bir anlamda politize olmak demektir. angagement'in doğru sonucu harekete geçmek değildir ama coğu zaman aktivist yazarlardir.

  • angaje: tetkik-tahkiki tamamlanarak, mimlemesi yapılan kişinin, eleman olma görev teklifini kabul etmesiyle, istihdamının sağlanması.

    kaynak: milli mücadele dönemi istihbarat faaliyetleri örnek olay incelemeleri ( - )**

    dipnot: (bkz: istihbarat terminolojisi)

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Son Güncellenme:

Angaje kelimesiyle eş ve yakın anlamlı olan sözcükler şu şekilde sıralanabilir.
1- Kanalize olmuş 2- Bağlı 3- Bağımlı 4- Merbut 5- Güdümlü 6- Mensup

Angaje Ne Demek? TDK Sözlük Anlamı Nedir?

Türk Dil Kurumuna göre angaje kelimesi kullanıldığı yere göre iki farklı anlama gelir.

İlk Anlamı: Birine ya da bir şeye körü körüne bağlanmış olan, bağımlı, müptezel
İkinci Anlamı: Bir tarafa doğru çekilmiş, görevlendirilmiş

Angaje Olmak Ne Anlama Gelir?

Angaje olmak hem bir yere katılmak hem de bir görevi yerine getireceğine dair söz vermek anlamına gelir.

Örnek Cümle:

''Refik Bey, teşkilatımıza çok kısa bir sürede içerisinde angaje oldu.''

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır