anksiyete dilde uyuşma / Psikolojik Uyuşma ve Karıncalanma Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? | Evimdekipsikolog | Blog

Anksiyete Dilde Uyuşma

anksiyete dilde uyuşma

Akılsızkafa6 yıl önceGenel Konular

Titreşme ya da zonklama hissi. Kırmızı deri ya da deride kırmızıya dönme Kaburga kafesinin etrafındaki sıkı bir bant gibi kaburga veya göğüs kafesinde sıkışma, basınç ya da duygusu Cinsel İşlev Bozuklukları, cinsel isteksizlik Boyun, baş, yüzde bıçaklama ağrıları, sızlama veya basınç Zonklayıcı ağrılar Zonklayıcı kafa derisi veya baş ağrıları Atlanan kalp atımı Boğaz, kafa derisi veya ensede ağrılar, yanmalar, gerginlik Kolayca irkilme Terleme, kontrol edilemeyen bol terleme Nedensiz olarak zemini aşağıya ya da yukarı doğru hareket ediyor gibi hissetme Kaburga veya göğüs kafesi bölgesinde sıkışma, aynı zamanda kaburga veya göğüs kafesi çevresindeki sıkı bir bant varmış gibi hissetme. -Bu anksiyete belirtilerinin yanı sıra, aynı zamanda kendinizle ilgili endişeler hissedebilirsiniz: •kalp krizi geçiriyorum • tespit edilememiş ciddi bir hastalığım var • zamanından önce öleceğim • delireceğim veya aklımı kaybedeceğim • Kaybetme korkusu(yakınını vs) •denetimini kaybetme korkusu, zarar verme korkusu • eylemlerin kontrolünü kaybetme korkusu • aptal durumuna düşme korkusu • Bayılma korkusu • Düzgün nefes alamama korkusu • yalnız kalma korkusu vs

Kişiler mizaç olarak daha kaygılıdırlar. Genetik yatkınlık, ebeveyn tutumu, yetiştirilme tarzı, yaşanan olumsuz deneyimler ile kaygı düzeyi zaman içinde daha da artabilir ve bir psikolojik bozukluk olarak değerlendirilebilecek düzeye gelebilir. Bu durumda kaygı bozukluğunun alt tipinden bağımsız olarak amaç, kişinin hayatındaki kaygı yaratan faktörü ortadan kaldırmak değil, aksine bu kaygı kaynağına olan toleransın arttırılmasıdır. Kaygı bozuklukları şu şekilde adlandırılmaktadır.

Spesifik (Özgül) Fobi

Spesifik fobi, belirli bir nesne veya duruma karşı duyulan aşırı korkunun akademik ve/veya sosyal hayatı olumsuz yönde etkiler hale gelmesidir. Korku yaratan obje, durum veya aktivite ile karşı karşıya kalındığında panik belirtileri görülür: Çarpıntı, yüz kızarması, titreme, terleme, bulanık görme, nefes darlığı, ağız kuruluğu, yutkunma zorluğu, mide bulantısı, ani tansiyon düşüşü, bayılma, ölecekmiş hissi gibi. Kişi bu belirtileri yaşamayı engellemek amacıyla kaçınma davranışı göstererek kaygısını azaltmayı hedefler. Ancak tam tersi durumdan kaçındıkta algılanan tehdit daha da güçlü hale gelir. Bu nedenle, tedavideki temel hedef kaçınma davranışını ortadan kaldırmak ve fobik nesneye sistematik olarak maruz bırakmakdır.

Sosyal Fobi

Sosyal ortamlarda bulunmanın yarattığı kaygı durumudur. Çocuk/genç, çevredekilerin sürekli kendini değerlendireceği, olumsuz geribildirim vereceği düşünceleri ile sosyal ortamlarda kaygı yaşar. Bu kaygı nedeniyle, okula adaptasyonda zorlanabilir, topluluk önünde söz almaktan çekinebilir, arkadaş ilişkilerinde sıkıntı yaşayabilir. Tedavi sürecinde yaşadığı sosyal durumların terapide canlandırılması, çocuğa/gence roller verilerek sosyal problem çözme becerilerinin kazandırılması öncelikli hedeflerdendir.

Ayrılma Anksiyetesi ve Okul Reddi

Çocuğun kendisine bakım veren kişiden (çoğunlukla anne) ayrılmaya karşı gösterdiği şiddetli tepkiye, kaygıya verilen addır. Çocuk sıklıkla anneye bir şey olacağını, hiç dönmeyeceğini düşünerek kaygı yaşar. Kaybolma, ölme, kaçırılma korkuları yoğundur. Bu kaygılar nedeniyle okula gitmek istememe sık görülür. Birçok vakada, somatik belirtiler (mide bulantısı, karın ağrısı, vs.), kabuslar, yalnız yatmama, anne ile ilişkide bağımlı ”yapışkan”, “mızmız” tavır görülür. Tedavide anne-çocuk ilişkisinin yeniden yapılandırılması ve güvenli bir bağlanmanın inşa edilmesi hedeflenir.

Okul reddi, aşırı boyutlarda okuldan korkmaktır. Ciddi bir kaygı ve karın ağrısı, mide bulantısı gibi somatik belirtiler gösterirler. Birçok okul reddi vakası, anneden ve evden ayrılmaktan korkma sebebiyle olur. Ayrılma kaygısı tanısı almış çocukların hepsinde okul reddi görülmemekle birlikte, okul reddi olan çocukların hepsinde ayrılma anksiyetesi görülmemektedir. Tedavide, çocuğun bütüncül bir yaklaşım önemlidir. Aile ve okul ile işbirliğine girilerek yaşanan kaygısının üstesinden gelmek için bilişsel ve davranışsal tekniklerden yararlanılır.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın kaygı bozukluğu olan çocukların birden fazla konu hakkında yaşından beklenenin çok üstünde endişeleri vardır. Bu endişeler belirgin ipuçları (sınav, köpek, örümcek, sosyal alan, vs.) ile tetiklenmez. Rahatsızlık, konsantrasyon sorunu, gerginlik, uyku sorunu, yaşından beklenmeyen ciddiyet, mükemmeliyetçilik bu çocukların birçoğunda var olan en özelliklerdendir. Kaygıya sıklıkla somatik (bedensel) belirtiler eşlik eder, karın ağrısı, mide bulantısı, kas ağrıları, gibi. Bazıları okula gitmekten kaçınırlar. Birçoğu motor gerginlik (tırnak yeme, parmak çıtlama, saç koparma) yaşar. En sık görülen fiziksel yakınmalar: avuç içlerinde belirgin terleme, ateş basması, ağız kuruluğu ya da tükürük salgısında artma, yutma güçlüğü, boğazda düğümlenme hissi, soluk alma güçlüğü, çarpıntı, bulantı, çeşitli abdominal rahatsızlıklar, sık idrara çıkma, kulak çınlaması, görmede bulanıklık, baş dönmesi, uyuşmalar.

Toplumda görülme olasılığı %’tür. Ergenliğe kadar iki cinsiyette eşit görülürken, büyüdükçe kızlar daha fazla yaygın anksiyete bozukluğu teşhisi almaktadır. En sık birlikte görüldüğü ruhsal rahatsızlık depresyondur. Çünkü her alanda hemen her şey ile ilgili yaşanan kaygının yarattığı mutsuzluk ve umutsuzluk depresyonu tetiklemektedir.

Tedavi sürecinde bireysel farklılıkların göz önüne alınarak oluşturulduğu bütüncül bir terapi yaklaşımı ile üstesinden gelmek ve çocukların yaşam kalitesinin artmasına zemin hazırlamak mümkündür.

Panik Atak ve Panik Bozukluk

Panik Atak ve Panik Bozukluk çoğu zaman birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak panik atak, dakika arası süren, her anksiyete bozukluğunun içerisinde kaygıyı tetikleyen nesne, olay, durum ya da kişinin varlığı ile ortaya çıkan çeşitli fiziksel belirtilerin olduğu bir “an” olarak tanımlanır. Panik atak geçiren çocuk ölecekmiş gibi hissedebilir. Elleri ayakları titrer, kalbi çarpar, terler, midesi bulanır, başı döner, bayılacakmış gibi hissebilir.

Panik Bozukluk ise bir çeşit anksiyete bozukluğudur. Çocuk/genç sürekli beklenmedik panik ataklarının olmasıyla ilgili kaygı yaşar. Ataklara bağlı olarak günlük yaşamında ve davranışlarında hissedilir değişimler oluşabilir. Dışarı çıkmayı reddedebilir, okula gitmek istemeyebilir.

Tedavi sürecinde bedene yönelik rahatlama egzersizlerinin de dahil edildiği bilişsel davranışçı terapi, EMDR, oyun ve sanat terapilerinden yararlanmaktadırlar.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Çocuğu veya genci korkutan, çaresizlik duygusuna neden olan bir olayın yarattığı etkiye ruhsal travma diyoruz. Birçok insan üzücü, korkutucu veya endişe verici olay yaşar ancak hepsi travma yaratmaz. Travmanın şiddeti yaşamsal tehdit olup olmamasına, kişiyi veya yakınlarını fiziksel olarak etkileyip etkilememesine, ani veya beklendik olup olmaması gibi fakötürlere bağlı olarak belirlenir.

Travma sonrası gösterilen belirtiler uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili görüntelerin sıklıkla göz önüne gelmesi, tetiktelik hali, çabuk sinirlenme, geleceğe ve şimdiye odaklanamama, olayı hatırlatan nesne veya kişilerden huzursuz olmadır. Bu belirtiler travma sonrası hemen hemen hepimizde görünür ama bir süre sonra ortadan kalkar. Ancak bazılarında haftalarca, aylarca hatta yıllarca sürebilir. Veya ilk günlerde hiçbir belirti gözlenmezken birkaç ay sonra belirtiler ortaya çıkabilir.

Travma sonrası stres bozukluğunda en çok kullandığımız yöntem EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)’dir. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin onayladığı bu terapi tekniği ile ilgili ayrıntılı bilgiye monash.pw adresinden ulaşabilirsiniz.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Obsesyonlar, istenmeyen, tekrarlayıcı, zorlayıcı düşüncelerdir. Kompulsionlar ise bu düşüncelerden kurtulmak, sıkıntıyı azaltmak veya durumdan kurtulmaya yönelik, kişinin kendini yapmaktan alıkoyamadığı yineleyici davranışlar veya zihinsel işlemlerdir. Yetişkinlerin OKB anısı alabilmesi için kişinin obsesyonlarının ve kompulsiyonlarının anlamsız olduğunu idrak etmesi bir kriter iken, çocuklarda böyle bir durum söz konusu değildir. Ancak, belli bir yaşa erişmiş çocuklar ve ergenlerde bu kriter göz önüne alınır.

Obsesyonların başlangıcından ortalama olarak 6 ay sonra kompulsiyonlar başladığından ailelerin durumu fark etmeleri biraz gecikebilir. En tipik belirti çocuğun kirlenip hasta olacak endişesi ile sık sık ellerini yıkamaya başlamasıdır. Buna zaman zaman akademik kaygılar eşlik edebilir. En yaygın korkular kendisinin veya ebeveynlerininin yaşamını yitirmesi, kendinsin veya ebeveynlerinin kötü bir hastalığa yakalanması, kaçırılma, kaybolma, kaza geçirmedir. Yaptıkları tekraralayıcı davranışlar (el yıkama, düzeltme, tekrar tekrar kontrol etme, dokunma, vs.) ile bu olumsuz olayları engelleyebileceklerine inanırlar. Bazıları bu davranışları belli sayıda yaparlar.

En etkin terapi yöntemi bir bilişsel davranışçı terapi tekniği olan “maruz bırakma ve tepkiyi engelleme”dir. Buna ek olarak, yoğun atak durumlarında terapi almak çok zorlaştıysa psikiyatrist yönlendirmesi yapılarak takip edilmesi ve düşünceler azaldığında tedaviye devam edilmesi gerekir. Bu tedavi yöntemlerine ek olarak EMDR, oyun terapisi ve sanat terapisi tekniklerinin de dahil edildiği bütüncül ve düzenli görüşmeler ile takıntılı düşünce ve davranışlar kontrol altına alınabilmektedir.

Seçici Konuşmama

Çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanı gibi kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup okul, arkadaş çevresi, oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur. Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine bir iletişim yöneltildiğinde hiç duymamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Seçici konuşmama toplumda %1’den az yani oldukça ender rastlanan bir durumdur. Genellikle yaşları arasında tanı konur. Problem birkaç ay sürebileceği gibi bir kaç yıl da sürebilir.

Tedavi sürecinde bireysel farklılıklar göz önüne alınarak dışavurumcu sanat veya oyun terapisi veya EMDR ile yol alınabilmektedir. Çocukların yaşadığı birçok psikolojik bozuklukta olduğu gibi Seçici Konuşmama’da da ailenin işbirliği çok önemlidir. Yoğun kaygı nedeniyle ilk seanslarda terapiye direnç fazla olabilir, çocuk gelmek istemeyebilir. Ancak ailenin ikna edici olması sorunun üstesinden gelinmesine yardımcı olacaktır.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI

Resim

PANİK BOZUKLUK
Kişinin kendisine kötü bir şey olacağı ve bu durumla baş edemeyeceği endişesi yaşadığı tekrarlayan ataklarla seyreden bir rahatsızlık. Günümüzde çok sık karşılaştığımız ve sıklığı giderek artan bir rahatsızlık. Atakların sıklığı ve süreleri kişiden kişiye değişmekte olup, genellikle kalp krizi geçirme, düşüp bayılma, delirme çıldırma, beyin kanaması geçirme gibi düşünsel endişelerle birlikte çarpıntı, nefes darlığı ateş basma , mide bulantısı, uyuşma karıncalanma, baş dönmesi gibi beden belirtileri yaşanmaktadır. Bu ataklar çok korkutucu düzeyde olup genelde kişiler hastane acillerine başvurmakta, yalnız başlarına kalamamakta ya da belirtileri kontrol edemeyecekleri aşırı kalabalık ortamlara girememektedirler. Yaşam kalitesini bozan bu belirtiler tedavi edilmediğinde kişide ümitsizlik ve karamsarlık gibi depresyon belirtilerine de neden olabilmektedirler. Panik bozukluk hiçbir zaman kişinin delirmesine, kalp krizine ya da beyin kanamasına sebep olmamaktadır. Doğru tanı, tedavi ve terapi süreçleri ile çözümü olan bir hastalıktır.

SOSYAL FOBİ
Kişinin diğer insanlarla etkileşiminde, iletişimde aşırı kaygı duyması ve bu kaygı ile kendisini geri çekerek iletişimini azaltması ile kendisini gösteren bir rahatsızlıktır. Kendisine güven azlığı ve diğer insanların kendisi ile ilgili olumsuz yorumlarda bulunacağı düşüncesi kişinin iletişimde veya performans göstermesi gereken durumlarda aşırı kaygı duyarak geri çekilmesine neden olmaktadır. Bu durumlarla karşı karşıya kaldığında çarpıntı, ateş basması, terleme, ağız kuruması titreme gibi kaygı belirtileri yaşanması, bir daha bu durumla karşı karşıya kalındığında kaçma davranışının temelini oluşturmaktadır. Kişi kaygı yaşayacağı durumlardan kaçındıkça sorun yaşamaz ama sosyelleşme ve kendisini ifade etmeme yakın çevresine aşırı bağımlılığı ve onlara karşı öfke patlamaları yaşamasına neden olabilir. Tedavisinde amaç ilaçlarla kaygıları kısmen azaltılarak kaçındığı davranışları yapmasını sağlamakla birlikte asıl önemli olan terapi süreci ile düşünce yapıları üzerinde çalışılması ve kaçındığı davranışların üzerine giderek yeni olumlu düşünce kalıpları oluşması sağlanmasıdır.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Kaygı belirtilerinin gün içinde hemen hemen birçok olaya karşı yaşandığı, kişinin günlük işler ve aktivitelerle ilgili sürekli olumsuz sonuçlar düşünmesi ve bundan dolayıda kaygı yaşaması halidir. Bir yola çıkılması, alışveriş, misafir ağırlanması, yoldan gelecek bir yakının beklenmesi, doktora gidilmesi ve benzeri birçok olayın sonucunda kötü bir sonuçla karşılaşılacağı düşüncesini takip eden aşırı heyecan, sürekli kontrol etme isteği veya o işi yapmak istememe gibi durumlar görülebilir. Kaygının bu kadara aşırı ve yaygın oluşu kişinin bir süre sonra yaşamdan keyif almamasına da sebeb olur. Bu durumun tedavisinde de diğer kaygı bozukluklarında olduğu gibi ilaç tedavisinin yanı sıra terapi yaklaşımı şarttır, aksi taktirde hastalığı tekrarlama ihtimali vardır.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma tanımı burada kişinin ruhsal yapısında ciddi tehdit algısı oluşturacak bir olay olarak tanımlanmaktadır. Doğal afetler, yaşamı tehdit edebilecek kazalar, kavga veya saldırı durumları, savaşlar, cinsel yada fiziksel saldırı, işkence, cinsel taciz ve istismarlar travma olarak tanımlanmaktadır. Olayın travma olarak tanımlanması için kişinin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma,kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiş olması ve bu olay karşısında aşırı korku,çaresizlik ya da dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir. Kişi travmatik olayı elinde olmadan tekrar tekrar anımsar, olayla ilgili kabus veya sıkıntı verici rüyalar görür, bazen olayı yeniden yaşıyor gibi hisseder, olayı hatırlatan durumlarla karşılaştığında yoğun psikolojik sıkıntı duyar ve fiziksel tepkiler yaşar. Ayrıca olayla ilgili düşünce duygu ve konuşmalardan kaçınmak için özel çaba sarfetmesi, olayı hatırlatan etkinlik, durum ve kişilerden kaçınması, olayın bazı bölümlerini hatırlayamaması, duygularında donukluk, insanlardan uzaklaşma ya da yabancılaşma hissetmesi, daha önce sevdiği etkinliklere karşı ilgisinde azalma olması ve bir geleceği kalmadığı duygusunu yaşaması da gözlemlenir. Uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede güçlük çekmesi, çabuk sinirlenme hali ve öfke patlamaları yaşaması, kendini sürekli tetikte hissetmesi, aşırı irkilme tepkileri vermesi, yoğunlaşma ve dikkat güçlükleri yaşaması da aşırı uyarılmışlık sonucu görülür. Bütün bu belirtilere, suçluluk duyguları, kişilerarası ilişkilerde bozulma, duygulanımda iniş çıkışlar, kendi kendine zarar veren davranışlar, bedensel yakınmalar, utanç, umutsuzluk, değersizlik duyguları, toplumdan uzaklaşma gibi belirtiler de eşlik edebilir. Tedavisinde terapiler , EMDR ve ilaç tedavileri , uygulanmakla birlikte en etkili yöntem terapi ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılmasıdır.

OBSSESİF KOMPULSİF  BOZUKLUK
Halk dilinde takıntı, ves vese olarakta tanımlanan obssesyon kişinin saçma olduğunu bildiği halde aklından atamadığı düşünceleri tanımlar. Kompülsyon yani zorlantı ise bu düşüncelerden kurtulmak için yaptığı tekrarlayıcı davranışları tanımlar. Obsesyonlar yani ves veseler değişik konularda olabilmeklle birlikte en sık olarak temizlik, düzen, kontrol etme şeklinde görülür. Takınıtlar ve zorlayıcı davranışlar kişini gün içerinde çok fazla vaktini almaktadır ve günlük hayatını götürmekte ve kişler arası ilişklerinde sorunlar oluşmasına neden olmaktadır. Kendisi dışında çevresindekilerinde bu takıntılara uyması için çevresiyle sık sık çatışan vakalar da görülmektedir. Sırf takıntıları yüzünden başkalarına misafirliğe gidemeyen, misafir ağırlayamayan veya ev işlerini yetiştiremediği için sosyal hayatını devam ettiremeyen durumlar gözlemlenebilmektedir. Ruhsal yapıda ciddi zorlanmaya neden olan bu hastalığı tedavisinde ilaçlarla azaltılan kaygı ile birlikte önemli olan davranışsal terapi yöntemleri ile tekrarlayıcı davranışlar azaltılarak kaygını ortadan kaldırılmasıdır.

anksiyete+ panikbozukluk+karamsarlıkben nasıl iyileşeceğim

kartal .!.:

geçmiş olsun canım ben evlenmeden once benımde tıtremelerım vardı amacözemedım evlendım doğum yaptım doğumdan sonra hiç geçmedı panik atak nöbetlerim 15 günlük cocuğu mamayla besledık ben ılaç kullandım sadece 10 gün sonra bıraktım aradan 3 sene gectı ara ara tekrarladı ama cok şiddetli değildi geçenlerde gebelık testi yaptırdım pozititti bu sefer daha şiddetli bi şekilde başladı titremeler kalp çarpıntısı nefes alamama bide hemşireyım ben düşün çalışamıyorum bile bereket kımyasal gebelıkmış şimdi ilaç kullanıyorum 1 hafta oldu ıyı sayılırım bıraz ben doğumda korkuyorum preeklemsı gecırdım ılk doğumda masada kalır ölürsün dedılerolmekten korkuyorum ailem burda değil annem zaten yok mkucağımda öldü 10 sene oluyo yanlız kalmak ıstemıyorum ınternetım acık hep ablamlarla konusuyorum yoksa kendımı bıraz dınlesem hemen tıtreme başlıyo

Genişletmek için tıkla


canım benim çok üzüldüm anneni kaybetmişsin bende kaybettim bu konuda da kaderimiz aynı sanırım
benimde çevremde panik atak hastası çok insan var onları sakinleştirebildiğim kadar kendime faydam dokunmuyor
sana yardımcı olmak isterim
bak en iyisini yapıyorsun kendini dinlememekle kendini dinlemediğin halde vücudun bir sinyal daha veriyor takmıyorsun bir bakıyorsun bir sıkıntı bir ağrı daha onunda istediği bu seni huzursuz etmek rutin kontrollerını yaptır bir sorunun yoksa vücuduna olan hiçbir etkiye aldırış etme canım oyalan en iyisi sana ne iyi gelıyorsa yap hava al bir kitap oku bir müzik dinle telefona sarıl biriyle havadan sudan konuş ama kendini monash.pw yazabilirsin her an mesela online oldugum sürece seninle iletişimde olurum
yalnız kalmamaya bak çunku insan en çok yalnızken kendini dinliyor sen iyisin vücuduna olan etkilerin hepsi bir aldatmaca böyle düşünmelisinyada şunu düşün bu titremeler hep oluyor hiçbirinde çok şükür sana birşey olmadı yine olmayacak

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır