anksiyete kafa uyuşması / Psikolojik Uyuşma ve Karıncalanma Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? | Evimdekipsikolog | Blog

Anksiyete Kafa Uyuşması

anksiyete kafa uyuşması

Akılsızkafa6 yıl önceGenel Konular

Titreşme ya da zonklama hissi. Kırmızı deri ya da deride kırmızıya dönme Kaburga kafesinin etrafındaki sıkı bir bant gibi kaburga veya göğüs kafesinde sıkışma, basınç ya da duygusu Cinsel İşlev Bozuklukları, cinsel isteksizlik Boyun, baş, yüzde bıçaklama ağrıları, sızlama veya basınç Zonklayıcı ağrılar Zonklayıcı kafa derisi veya baş ağrıları Atlanan kalp atımı Boğaz, kafa derisi veya ensede ağrılar, yanmalar, gerginlik Kolayca irkilme Terleme, kontrol edilemeyen bol terleme Nedensiz olarak zemini aşağıya ya da yukarı doğru hareket ediyor gibi hissetme Kaburga veya göğüs kafesi bölgesinde sıkışma, aynı zamanda kaburga veya göğüs kafesi çevresindeki sıkı bir bant varmış gibi hissetme. -Bu anksiyete belirtilerinin yanı sıra, aynı zamanda kendinizle ilgili endişeler hissedebilirsiniz: •kalp krizi geçiriyorum • tespit edilememiş ciddi bir hastalığım var • zamanından önce öleceğim • delireceğim veya aklımı kaybedeceğim • Kaybetme korkusu(yakınını vs) •denetimini kaybetme korkusu, zarar verme korkusu • eylemlerin kontrolünü kaybetme korkusu • aptal durumuna düşme korkusu • Bayılma korkusu • Düzgün nefes alamama korkusu • yalnız kalma korkusu vs

                                                                         ŞİDDETLİ VE PANİK DÜZEYDE KAYGI

   Kaygı Kavramı ve Belirtileri

Stresli, huzursuz, gergin ve endişeli gibi sözcükler anksiyete (kaygı) durumunu anlatmaktadır. Anksiyete kötü hislerin oluşumunu tetiklese de hafif ve orta düzeyde olduğunda; faydalı olabilen, harekete geçişi desteklemesi açısından gerekli görülen ve motive edici normal ve yaygın bir duygu olarak kabul edilebilir (Williams, ). Yaşam kalitesinde düşme, yeti yitiminin oluşması ve işlevselliğin azalmasına sebebiyet oluşturan belli bir uyarana yönelik süresi ve şiddeti bakımından uygun olmayan tepki olarak görülen kaygı psikopatolojik açıdan panik ve ciddi düzeyde patolojik kaygı olarak kabul edilebilir (Gökalp, ).Kaygının fizyolojik, bilişsel, affektif/duygusal ve davranışsal olarak dört temel klinik özelliği bulunmaktadır (Kurt, ). 

 

    Bilişsel Belirtiler

Ciddi ve panik düzeyinde kaygının bilişsel bulguları incelendiğinde gerçeklik algısında değişim, problem çözmede zorlanma veya çözememe, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğünden bahsedilebilir (Williams, ). Zaman algısından bozulma, detaylara odaklı seçici dikkat, dissosiyatif (işlev bütünlüğünün bozulması eğilimler ve uyaranları algılamakta güçlük ve/veya algılayamama gelişebilir (Beck,  Emery ve Greenberg, ). 

 

Affektif/Duygusal ve Davranışsal Belirtiler

Affektif çıktılara bakıldığında tehdit, alarm, panik, korku, çaresizlik huzursuzluk yoğun olarak kendini gösterebilir (Kurt, ). Duygusal ve davranışsal açıdan ortaya çıkabilecek belirtilere bakıldığında; yeni uyaranların ürkütücü algılanması, aktivitede azalma veya artma, içe kapanma, donakalma, yerinde durmama, aşırı hareketlilik, dezorganize olma, düşkün görünüm, ajitasyon, sızlanma, sallanma, içe çekilme, öfke, ağlama ve kaçma davranışı görülebilir (Beck, Emery ve Greenberg, ).

 

    Fizyolojik Belirtiler

DSM 5’ e (Amerikan psikiyatri Birliği, ) göre fizyolojik belirtiler incelendiğinde, çarpıntı veya kalp hızının artması, terleme, titreme ya da sarsılma, boğuluyormuş gibi hissetme, soluğun tıkanması, göğüs ağrısı veya sıkışma, bulantı ya da karın ağrısı, titreme üşüme veya ateş basması, ölüm, çıldırma veya kalp krizi geçirme korkusu, uyuşmalar kas koordinasyon bozulması ve duyumlarda etkilenme olarak tanımlanabilir.

Fizyolojinizin ve ruhsallığınızın yoğun düzeyde hissettiğiniz kaygıdan kaynaklı olarak belirtiler verdiğini ve bunun bedeninizin size verdiği yardım çağrısı olduğunu unutmamak gerekir.  Bu belirtilerin sonsuza kadar devam etmeyeceğini ve beden bütünlüğünüzü bozmayacağını bilmek ve bunun içinde bulunduğunuz şiddetli ve panik düzeyde kaygıdan kaynaklandığını fark etmeniz gerekir (Kurt, ).

 

   Yüksek Düzeyde Kaygıya Sahip Bireye Aile Desteği

Kaygı ile başa çıkmada sosyal desteğin öneminin büyüklüğü bilinmektedir (McHugh, Smits ve Otto, ). Şiddetli ve panik anksiyetesi bulunan birey ile yaşamayı işlevsel ve tatmin edici bir hale getirmenin en temelinde bozukluğa dair doğru ve net bilgiye sahip olmak yatmaktadır. Ortaya çıkan tepkilerin kişisel algılanmaması, sürecin getirisi olarak normal kabul edilmesi ve bireyin bu tepkileri bile isteye yapmadığının bilinmesi gerekmektedir. Kişiye empatik bir şekilde yaklaşarak, anlamaya çalıştığınızı ve yalnız olmadığını göstererek profesyonel desteğe yönlendirilmesi esastır (Leahy ve Holland, ).

Aile içindeki kaygıya sahip birey ile iletişime girerken patolojisine dahil olmamak önemli bir yere sahiptir. Kaygısının içine sizi dahil etmeye çalışabilir ve bunu fark edip sınırı korumak gerekmektedir. Şiddetli ve panik düzeyde kaygı yaşayan birey eş ya da partnerde güvenlik kişisine ihtiyaç duymaktadır. Bununla ilişkili olarak güven temelinde, saygılı, sakin ve anlaşılır bir şekilde etkili iletişim kurulmalıdır. Kaygının azalmasına destek olacağı düşünülen egzersizlerin aile üyeleri tarafından teşvik edilerek birlikte yapılması kişinin cesaretlenmesini sağlayacaktır. Sosyal destek, kişinin çaresizlik, kontrol kaybı, panik, yalnızlık, stres ve kaygı duygularının seviyesinin azalmasına yardımcı olacaktır.  Bu yapıdan ailenin her bir üyesinin etkileneceği unutulmamalıdır. Bu nedenle kişinin bireysel destek almasının yanında, aile terapisine düzenli olarak gitmenin sürecin fonksiyonel atlatılmasında en büyük desteği sağlayacağı bilinmelidir (Leahy ve Holland, ).

 

  Profesyonel Destek Alınması Gereken Durumlar

Şiddetli ve panik düzeyde yaşanan kaygıda kişinin işlevselliğinin büyük ölçüde etkilenmesi, yaşam kalitesinin düşmesi, psikolojik ve fizyolojik alana etki düzeyi olarak yayılmış olması açısından profesyonel destek gerektirmektedir. Diğer taraftan psikofarmakolojik destek gerekip gerekmediği de düşünülmelidir. (Karaaslan ve Hacımusalar, ).

Kişinin kendisi ve ailesinin tek başına bu sorunla mücadele etmekte yetersiz kalması nedeniyle desteğe başvurulması önem taşımaktadır. Ailenin diğer üyeleri, kişide tanımlanan belirtileri gözlemlediğinde söz konusu aile bireyini profesyonel destek alımı için teşvik etmelidir. Aşağıda belirtilen anksiyete ile baş etme yolları yalnızca profesyonel yardıma ek olarak destek amaçlı uygulamalar olarak kullanılabilecektir. (Sancak, Cesur, Altuntaş ve Özer, ).

 

Şiddetli, Panik Düzeyde Kaygılı Birey İçin Sorunuyla Baş  Etme Yolları

Farkındalığın oluşması ve sürecin sağlıklı geçirilmesi açısından anksiyete belirtilerinin neler olduğu bilinmelidir (Can, ). Yoğun düzeyde anksiyeteye sahip kişilerde öncelikli olarak profesyonel destek sağlanmalı ve ona ek olarak aşağıda verilen egzersizler uygulanmalıdır (Allgulander, ).

 

 Kas Gevşeme Egzersizi

Bu egzersiz ile beden farkındalığı arttırma ve kontrolü sağlama, kas gerginliğini azaltma hedeflenmektedir (Allgulander, ). Oturduğunuz yerde arkanıza yaslanarak tüm bedeninizin serbest kalmasını ve gözlerinizin kapanmasını sağlayın. Bedenin alt bölü ayaklardan başlayarak üst bölüm kafaya kadar her kası sırayla hissederek kasılıp gevşemesini izleyin (Işık ve Taner, ).

 

 Nefes Egzersizleri

Nefes almada zorluk kaygısı için uygulandığında etkili bir tekniktir ( Işık ve Taner, ). Leahy ve Holland () nefes egzersizini şu şekilde açıklamıştır:

Burnunuzdan nefes alarak havayı akciğerlerinizin alt bölümüne itip diyaframın şiştiğini hissediniz. Burnunuzdan nefesi alırken 4e kadar sayıp, 3 saniye nefesi içinizde tutup ağzınızdan tekrar üfleyiniz. Gevşeme ve rahatlamaya odaklanabilirsiniz. Bunu yaparken içinizden kendinizi güvende hissedeceğiniz bir ortamı hayal edebilirsiniz. Kaygı hissettiğinizde bunu gün içinde yapabilir ve/veya gece uykuya dalmadan önce düzenli olarak uygulayabilirsiniz (s. ).  

 

Görselleştirme/Hayalleme

Leahy ve Holland’a () göre anksiyete yaratan ortamdan uzaklaşarak kişinin kendini huzurlu ve güven dolu hissetmesine yardımcı olunması amaçtır. Gözlerinizin kapalı olmasını sağlayacak şekilde veya sabit bir noktaya bakarak rahat bir yere uzanın. Kendinizi güvenli hissedeceğiniz ve size huzur veren bir alanı düşünmeye başlayın. Bu sırada tüm duyu organlarınızla hayal ettiğiniz alanı en canlı ve detaylı bir şekilde zihninizde oluşturmaya çalışın. Gördüğünüz detayları, hissettiğiniz sesi, havanın ısısını ve rüzgarın teninizde bıraktığı etkiyi, deniz, yağmur vb. kokuyu olabildiğince hissetmeye çalışın. Bunu yaparken tek amaç huzurlu ve rahatlamış hissetmek olsun. (Leahy, Holland, ).

 

Maruz Bırakma/Kaçınmanın Üstesinden Gelme

Bu egzersiz ile kişi korkusunun azalması ve kaygıyı kontrol etmesi sağlanacaktır. Burada kişi korkulan durumla yüz yüze bıraktırılır. Daha önce gitmekten korktuğunuz ortama gitmeyi deneyebilir ve bu deneyiminizdeki duygu ve düşüncelerinize odaklanabilirsiniz. Daha önce belirtilen kaygıyı azaltıcı egzersizleri burada da uygulayabilirsiniz (Işık, Taner, ).

  Odaklanma

Bu egzersizin amacı gerginliğin azalmasını sağlayarak sakin ve huzur duygusunu koymaktır. Bu egzersizi yapmak için etrafınızda ilginizi çeken herhangi bir objeye odaklanabilir veya duvarın üzerine bir işaret koyarak orayı odak noktası olarak belirleyebilirsiniz. Bir iki dakika odağınız seçtiğiniz objedeyken yavaşça derin nefes alıp verebilirsiniz. Zihninizde beliren diğer düşünce ve duygular yerine yalnızca seçtiğiniz o objeye odaklanmaya çalışın (Kurt, ).

  Anksiyete Oluşturan Düşünceyi Yönetme/Kontrol Etme

Bu egzersizde sizin kendi kendinize konuşmanız önerilir ve buradaki amaç kaygıyı ortaya çıkaran işlevsel olmayan düşünceler yerine alternatif olanların koyup kaygı seviyesini düşürmektir. ( Kinrys & Pollack, ). Örnek: Bedenimdeki bu his kaygı ve panikten kaynaklı ve kalp krizi geçirmeme veya delirmeme neden olmayacak. Kısa bir süre içinde azalacak vb. (Can, ).

  Profesyonel Destek Alınabilecek Merkez Özellikleri

Şiddetli, panik düzeyde kaygı yaşayan birey için psikiyatrist ve klinik psikoloğun bir arada işbirliği ile çalıştığı, üniversite, özel ve vakıf hastanelerine, uzman kadroya sahip muayenehanelere, psikolojik ve psikiyatrik danışma merkezlerine başvuru yapılarak destek alınabilir. Psikofarmakolojik destek gerekliliği açısından değerlendirilmenin yapılması ve düzenli psikoterapi uygulamasına alınması işlevselliğin arttırılması açısından uygun olacaktır. Sürecin etkisinin diğer aile üyelerine yansıması ve aile dinamiklerinde, rollerin getirisi olan sorumluluklarda, ilişki ve iletişimdeki tatmin düzeyinde olumsuz etki oluşturması açısından aile danışmanlığı hizmetinden de yararlanmak gerekmektedir.

ANKSİYETE

Sıkıntı, bunaltı, endişe, kaygı dilimizde anksiyete karşılığı olarak kullanılan sözcüklerdir.

Hastalar bu durumu "kötü bir şey olacakmış hissi", “sürekli bir tedirginlik, "rahatsız edici bir endişe hali" ya da "nedensiz bir korku" şeklinde ifade ederler.

Psikiyatrik açıdan anksiyete; bedensel belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı, nedensiz bir tedirginlik ve korku hali diye tanımlanabilir. Kişi huzursuzdur, kötü bir şey olacağından endişe etmektedir, ancak bu durumu açıklayacak nesnel bir tehlike ya da tehdit kaynağı gösteremez.

Anksiyete, korkuya benzer bir duygu olmakla birlikte, anksiyeteyi ortaya çıkaran uyaran korkudaki kadar net değildir. Korku, güvenliği tehdit eden ya da etmesi olası bir tehlike karşısında gösterilen tepkidir. Korkunun aşırı olmasına ise fobi denmektedir.

Normal Anksiyete

         Anksiyete sık yaşanan bir duygudur ve her zaman bir hastalık belirtisi değildir.  Okulun ilk gününde, özel biri ile yaşanan ilk görüşmede ya da yeni ve değişik bir etkinliğin başlangıcında anksiyete duyulması normaldir.

Normal anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve motive edici özellikleri vardır.

Anksiyetenin uyarıcı rolü: Kişinin yaralanma, acı, cezalandırılma, ayrılık, düş kırıklığı gibi durumlara karşı kendisini hazırlamasını sağlar.

Anksiyetenin koruyucu rolü: Tedbir almayı ve eğer olumsuzluklar yaşanırsa daha kolay atlatmayı sağlar.

Anksiyetenin motive edici rolü: Başarısız olma endişesi nedeniyle daha çok çalışmaya sevk eder.

Anormal Anksiyete

  • Uyaranın şiddeti ile ortaya çıkan anksiyete uyumlu değilse, örneğin; basit bir günlük olay aşırı heyecan yaratıyorsa,
  • Anksiyete zamanla azalmak yerine değişmiyor ya da şiddetleniyorsa, örneğin; ilk sınavlarda yaşanan heyecan, defalarca sınav deneyimine rağmen zamanla azalmıyor ya da giderek şiddetleniyorsa,
  • Anksiyete ağırlıklı olarak fiziksel belirtilerle kendini gösteriyorsa, örneğin; çarpıntı, yorgunluk, baş ağrısı gibi belirtiler gözleniyorsa,
  • Anksiyeteye katlanılamıyor ve işlevsellik bozuluyorsa, örneğin; yaşanan belirtiler nedeniyle yaşam kalitesi bozulmuş ve kişinin verimi düşmüş ise,
  • Kişi kendi, kendini tedaviye çalışıyorsa, örneğin; sıkıntı gidermek için alkole başvuruyor ya da kendi başına ilaç kullanıyor ise anksiyete anormal hale gelmiş demektir. Tedavi gerektirir bir psikiyatrik bozukluktan şüphelenilmelidir.

Anksiyetenin belirtileri

Anksiyetenin klinik belirtileri 4 grupta toplanır.

1)Psişik Belirtiler: Hafif bir sıkıntı ya da sinirli olma halinden, şiddetli bir kontrolünü kaybetme, çıldırma ya da ölüm korkusuna kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan belirtilerdir. İç sıkıntısı, kötü bir şey olacakmış hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gelecekle ilgili endişeli beklentiler, olayların hep kötü yönlerini görme, karamsarlık, kontrolünü ya da yaşamı kaybetme korkusu anksiyete durumlarında sık rastlanan belirtilerdir.

2)Fiziksel Belirtiler: Aşağıda anksiyetenin sistemlere göre fiziksel belirti dağılımı gösterilmiştir.

KALP-DAMAR SİSTEMİ

Nabız artışı, çarpıntı hissi, göğüs ağrısı, baygınlık hissi

KAS-İSKELET SİSTEMİ       

Baş, bel, sırt, karın ağrıları, sızı, seğirme, sertlik, ürperme, yorgunluk

NÖROLOJİK SİSTEM

Baş dönmesi, uyuşmalar, görme bulanıklığı, titreme,

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM

Yutma güçlüğü, karın ağrısı, bulantı, barsak huzursuzluğu, ishal, kabızlık

GENİTO-ÜRİNER SİSTEM

Sık idrar, sıkışma hissi, cinsel bozukluk, adet sorunları

OTONOM SİNİR SİSTEMİ

Ağız kuruması, terleme, baş ağrısı, ateş basması, ellerin buz gibi olması

SOLUNUM SİSTEMİ

Göğüste basınç hissi, soluğun kesilmesi, soluğun yetmeme hissi, iç çekme, nefes darlığı, sık nefes alıp verme

3)Bilişsel Belirtiler: Kişinin kendisini ya da dış dünyayı acayip olarak algılaması, yer, zaman, kişilerle ilgili yanılsamalar, olaylarla ilgili yanlış yorumlar, konsantrasyon bozukluğu ve hatırlama güçlüğü anksiyete durumlarında ortaya çıkan bilişsel belirtilerdir.

4) Davranışa Ait Belirtiler: Sıkıntı veren ortamlardan kaçınma, yaşanan sıkıntıyı ileri sürerek işi bırakma, ortam değiştirme gibi yaşma tarzında radikal değişiklikler  ya da öfke atakları anksiyete durumlarında en sık karşımıza çıkan davranış bozukluklarıdır.

Bu belirtiler birçok bedensel hastalıkta da ortaya çıkabildiği için, görüldükleri her durumun psikiyatrik bir sorun olduğunu söylemek doğru değildir. Önemli olan bu belirtilerin psikiyatrik bozukluklarda da ortaya çıkabileceğini akılda tutmaktır.

Baş dönmesi, çarpıntı gibi fiziksel belirtileri olanlar, bunlara neden olacak bedensel bir hastalıklarının olmadığı birçok araştırma ile kanıtlanmış olmasına rağmen, yine de bu yakınmaların psikolojik olabileceğini kabullenmekte güçlük çekebilirler. Bu nedenle de psikiyatrik başvuru ve tedaviye olumsuz bakabilirler.

Eğer;

  • Yukarıda belirtilen belirtilere sahipseniz,
  • Yeteri kadar araştırmaya rağmen bedensel bir hastalık teşhis edilemiyor ise,
  • Birçok tedavi denenmesine karşın yakınmalarınız geçmiyor ise, bir psikiyatriste başvurmanızda yarar olabilir.

ÖRNEK OLGULAR

Olgu 1: 58 yaşında, kadın, evli 3 çocuklu, ev hanımı. Üşüme, titreme, baş dönmesi, çabuk sinirlenme ve unutkanlıktan yakınıyor. Yakınmalarının yıllardır var olduğunu ifade ediyor. Sık sık doktora başvurduğunu, birçok tetkik ve tedavi uyguladığını ancak herhangi bir bedensel hastalık teşhis edilemediğini, yakınmalarının geçmediğini, hatta giderek şiddetlendiğini söylüyor. Yakınları, hastanın hiçbir iş yapamadığını, sürekli olarak hastalığından bahsettiğini, defalarca doktora götürmelerine karşın bir sonuç elde edemediklerini belirterek, ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirtiyor.

Hastanın tıbbi tetkikleri ve tedavileri incelendi ve yakınmalarının anksiyete belirtileri ile uyumlu olduğu sonucuna ulaşıldı. Hasta tedavinin gereklerini yerine getirdi. 6 ayın sonunda hasta, zaman zaman yakınmaları olsa bile, eskiye oranla kendisini çok daha iyi hissettiğini ve günlük işlevlerini rahatlıkla yerine getirebildiğini ifade etti. Yakınları, hastanın kendi anlattığından çok daha iyi durumda olduğunu belirtti.

Olgu 2: 23 yaşında, özel bir şirkette çalışan, bekar, erkek hasta. 3 ay kadar önce şiddetli bir baş dönmesi yaşadığını ve sonrasında tomografi dahil bir çok tetkik yaptırdığını ve farklı branşlardan birçok doktora başvurduğunu ifade ediyor. Yakınmalarının düzelmediğini, hatta arttığını ve yaşam kalitesinin çok bozulduğunu, işine bile gitmekte zorlandığını söylüyor. Herhangi bir tıbbi neden bulunamadığını, psikiyatriste başvurmasının önerildiğini ancak psikiyatrik bir sorunu olduğunu düşünmediğini belirtiyor.

Hastanın yakınmalarının bir anksiyete bozukluğu ile ilişkili olduğu teşhis edildi ve tedavi önerilerinde bulunuldu. İki ay içerisinde yakınmalarda gerileme oldu, hastanın tıbbi harcamaları ve tedavi arayışları sona erdi. İş performansı normale döndü.

Olgu 3: M.N. 63 yaşında, ilkokul mezunu, 4 çocuklu, ev hanımı. Yıllardır bir teşhis konamayan ve iyileşmeyen baş ağrısı yakınması var. Sorulduğunda unutkanlık, uyku sorunları, çarpıntı, nefes almakta güçlük, çabuk yorulma yakınmalarının da olduğunu belirtiyor.

Tıbbi geçmişi değerlendirildiğinde, baş ağrısının olası tüm nedenlerinin araştırıldığı görüldü. Yakınmalarının anksiyete belirtileri olabileceği sonucuna varıldı. Hasta psikiyatrik tanıya katılmadı, tedavi önerilerini uygun bulmadı. Psikiyatrik bir bozukluğa sahip olabileceği olasılığını göz önünde bulundurması önerilerek görüşme sonlandırıldı. Sonuç bilinmiyor.

Mart

Ana Menü / Başa Dön


Yorumlar- Yorum Yaz

Panik Bozukluğu

PANİK ATAĞI NEDİR ?

Panik atağı, aniden başlayan giderek şiddetlenen ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkan yoğun sıkıntı ve korku nöbetleridir. Çoğu zaman dakika, seyrek olarak 1 saat kadar devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.

PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bir panik atağında aşağıdaki belirtilerden en az 4 tanesi bulunur

  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma
  • Çarpıntı, kalbin kuvvetli  ya da hızlı vurması
  • Terleme,
  •  Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma,
  • Soluğun kesilmesi
  • Baş dönmesi, sersemlik,  düşecek ya da bayılacak gibi olma
  • Uyuşma ya da karıncalanma
  • Üşüme, ürperme ya da ateş basması
  • Bulantı ya da karın ağrısı
  • Titreme ya da sarsılma
  • Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
  • Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
  • Ölüm korkusu

Panik ataklar, başta panik bozukluğu olmak üzere birçok psikiyatrik hastalıkta, bazı tıbbı durumlarda (tiroid hastalıkları, kansızlık, kalp hastalıkları, vitamin eksiklikleri, alkol-madde kullanım bozuklukları, aşırı kafein tüketimi…) görülebilir. Panik bozukluğu tanısının konulabilmesi için tıbbi durumların dışlanması gerekmektedir.

PANİK BOZUKLUĞU NEDİR ?

  •  Beklenmedik tekrarlayan Panik Ataklarının olduğu,
  • Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının da olacağına ya da bunların olası sonuçlarıyla (kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” “felç geçirme”) ilgili olarak sürekli bir kaygının eşlik ettiği,
  • Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yiyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü

ruhsal bir rahatsızlıktır.

Organizmamız kendisini korumaya ve hayatta kalmaya yönelik olarak programlanmıştır. Korku bize tehlikeli durumlarda hayatımızı devam ettirebilmemiz için gerekli bir duygudur. Örneğin karşımıza tehlikeli  bir hayvan çıktığında korkarız. Korku ile birlikte, tehlikeli durumlarda alarm veren, sorunla savaşmak ya da bu durumdan kaçmayı sağlayan  sistem devreye girer.

Sonra;
1. Hızlı nefes alıp vermeye başlarız: Bu da nefesimiz daralıyor ya da boğuluyormuş, soluğumuz kesiliyormuş gibi hissetmemize, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissine neden olabilir.
2. Kalp atışlarımız hızlanır: Çarpıntı hissedebiliriz ya da kalp atımlarımızı duyumsayabiliriz.
3. Kan basıncımız artar ve kalbimiz özellikle kaslarımıza bol miktarda kan pompalar: Terleme, titreme ya da sarsılma, ateş basması hissederiz.
4. Derimize daha az kan pompalanır: Uyuşma ya da karıncalanma hissetmemize yol açabilir.
5. Sindirim sistemimize daha az kan pompalanır: Bulantı ya da karın ağrısı hissedebiliriz.
6. Kanımızdaki oksijen artar karbondioksit azalır ve beyin kan sirkülasyonu değişir: Kendimizi ya da çevremizi değişmiş, tuhaf ve farklı hissetmemize, kontrolümüzü kaybedebileceğimiz korkusunun oluşmasına neden olabilir.

Panik bozukluğunda “yanlış alarm” vardır. Organizma, korkulacak ve bunun sonucunda kaçılacak ya da savaşılacak bir durum yokken korkulacak bir durum varmış gibi algılar. Korku ile birlikte aktive olan sistemin etkisiyle görülen belirtiler (hızlı nefes alıp verme, kalp atışlarının hızlanması, uyuşma, karıncalanma, baş dönmesi…) ortaya çıkar. “Yanlış alarm”la birlikte tamamen “doğal ve zararsız”  olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi    bedensel belirtiler, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilir  ve bunun sonucunda da  “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim”, “çıldırıyorum”, “felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanır.

Hasta büyük bir korku ve endişe içinde acil servise başvurur.

 

PANİK BOZUKLUĞU KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Panik bozukluğunun yaşam boyu yaygınlığı % olarak saptanmıştır.

Genellikle 20’li yaşlar olmak üzere, yaşamın herhangi bir döneminde başlayabilir.

Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür.

 

PANİK BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bugün için etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış iki türlü tedavisi vardır. Bunlar: monash.pwç tedavisi monash.pwşsel-davranışçı tedavi

  1. İlaç Tedavisi:

Panik Bozukluğunun tedavisinde, beyin sinir hücrelerindeki bozuk olan hormon faaliyetlerini düzelterek Panik Ataklarını önleyen ilaçlar kullanılmaktadır. Halen, ülkemizde bu hastalığa iyi gelen oldukça fazla sayıda ilaç bulunmaktadır.

monash.pwşsel-davranışçı tedavi: 

Bu tedavi yönteminde iki amaç vardır:

  1. Hastanın, aslında tamamen “zararsız” olan Panik Atağı belirtileri hakkındaki  yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesive hastanın bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır.
  2. Panik Atağı geleceğinden korktuğu için tek başına bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla aşamalı bir şekilde tekrar tekrar karşılaştırılması, böylece   korkularının“üstüne gitme”sisağlanarak korkularını yenmesi amaçlanır.

En iyi sonuç, bu iki çeşit tedavinin birlikte uygulanması ile alınmaktadır.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır