anksiyete sol kol ağrısı / Psikolojik Uyuşma ve Karıncalanma Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? | Evimdekipsikolog | Blog

Anksiyete Sol Kol Ağrısı

anksiyete sol kol ağrısı

Kalp hastalıkları gelişmiş tetkik ve tedavi yöntemlerine rağmen halen ölüm nedenleri arasında ilk sırayı almaya devam etmektedir . Bunu değiştirebilmek için tıp dünyasının  olanca gücüyle gelişmeye, ilerlemeye çalıştığını da belirtmekte fayda görüyorum. Kendi deneyimlerime dayanarak  bu durumun açıklanmasında genetik yapı, ailesel ve çevresel faktörleri gibi elimizde olmayan sebeplerin yanı sıra ,kalp hastalıklarından kaynaklanan yakınmaların başka nedenlere dayandırılarak görmezlikten gelinmesi , ihmal edilmesi , sonraya ertelenmesi , sosyal sebeplerin bazen sağlıkla ilgili sorunlarımızın önüne geçmesi de önemli bir yer tutmaktadır.

Göğüs  ağrılarını ve diğer belirtileri dikkate almalıyız!. Kalp krizi riski taşıdığını unutmamalıyız.

Vücudumuza gerekli oksijen ve besin maddelerini sağlayan kalbimiz, çeşitli nedenlerle bu görevini yerine getiremediğinde, bizzat kendinde veya diğer organlarda birtakım bozukluklara sebep olur .Bunlar da hastalık belirtileri olarak, hastaların şikayetlerini oluşturur.

Genel olarak hastalarda görünen kalp hastalıkları belirtileri nelerdir :

    Ağrı (göğüs , kol , alt çene)

    Nefes darlığı (nefes darlığı nedeniyle sırt üstü yatamama, )

    Yorgunluk ve halsizlik

    Çarpıntı

    Bacaklarda ve karında şişme(ödem ve asit)

    Öksürük

    Bayılma(senkop)

    Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

    Baş ve ense ağrıları

    Morarma, olarak sıralanabilir.

Ağrı

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir dediğimizde, en önemli ve en sık rastlanan belirtilerinden biridir. Koroner arter hastalığı(yani kalbi besleyen damarların daralması veya tıkanması) nedeniyle yeterince oksijen alamayan kalp kası, bunu ağrı ile gömonash.pw, göğüste hissedilen ağrıların hepsi kalp kaynaklı olmayabilir. Kas, kaburga, omurga, yemek borusuna ait ağrılar da göğüste hissedilebilir.

Ağrı yorulunca veya heyecanlanınca oluyor, dinlenince geçiyorsa koroner damarlarla ilgili olma ihtimali çok fazladır. Aort stenozu, hipertrofik obstruktif kardiyomiyopati, ciddi hipertansiyon, aort yetersizliği, ciddi anemi, hipoksi gibi nedenler göğüste iskemik(yani kanın az gelmesi) kökenli ağrılara neden monash.pw disseksiyonu(ana damarın yırtılması), perikardit(kalp zarı iltihabı), mitral kapak prolapsusu da iskemik kökenli olmayan ağrılara yol açar.

Özofagus spazmı, özofajial reflü, özofagus yırtılması, peptik ulkus ta gastroentestinal kökenli göğüs ağrılarına yol açar. Anksiyete, depresyon, kardiyak psikoz, kişisel çıkar amaçlı psikojenik nedenlerle de oluşan göğüs ağrıları vardır. Toraks çıkış sendromu, servikal-torasik omurda dejeneratif eklem hastalığı, kostokondrit, herpes zoster(zona), göğüs duvarı ağrı ve hassasiyeti gibi nörojenik, kas-iskelet sistemine bağlı sebepler de göğüs ağrılarını oluşturabilir.

Akciğer kaynaklı, akciğer enfarktüsü ile beraber olan veya olmayan akciğer embolisi, pnömotoraks, plevrayı da(akciğer zarını) kapsayan pnömoni(zatürree) de göğüs ağrısına neden olur. Plörezi(akciğer zarının iltihabı, su toplaması) daha ziyade yan ağrısıyla kendini gösterir.

Angina pektoris dediğimiz, koroner damarların daralması veya tıkanması sonucu oluşan göğüs ağrısı, sıklıkla ağır bir yemekten sonra veya heyecanlı, sinirli, üzüntülü bir durumdayken, bazen de yorucu bir iş, yürüyüşle meydana gelir.

Angina pektoris, genellikle yavaş yavaş artar ve yayılır. Batıcı veya saplanıcı tarzda, ani olarak maksimum şiddette oluşan ağrılar, genellikle kalple ilgisi olmayan, kas-iskelet veya sinir kökenli ağrılardır.

Anginal ağrı, genellikle retrosternal(iman tahtasının arkasında) veya orta hattın hafif solunda, sternumun altında hissedilir. Nadir olarak sol meme altında olabilir.

Miyokard iskemisi ağrısı, her iki taraftan göğüse ve kollara(daha çok sol kol), boyuna ve alt çeneye yayılma eğilimindedir. Bazen arkaya ve enseye doğru da yayılabilir.

Perikardit, yani kalp zarı iltihabı durumunda oluşan ağrı süreklidir. Nefes alıp vermekle, göğüs hareketleriyle artar. Sırt üstü yatınca artar, öne doğru eğilince hafifler. Genellikle ateş, nefes darlığı, çarpıntıyla birlikte görülür.

Akciğer zarı hastalıklarında(plörezi) da benzer tipte ağrı vardır.

Ana atar damar yırtılmasında(aort disseksiyonu) çok şiddetli bir ağrı duyulur. Hasta damar yırtılmasını, yırtılma şeklindeki ağrıyı net olarak hissedebilir. Ağrıyla birlikte hastada terleme, morarma, tansiyon düşmesi, fenalık hissi, baygınlık olur; kol ve bacaklar morarır.

Ana akciğer damarı ve dallarının pıhtıyla tıkanmasında göğsün ortasında şiddetli bir ağrı olur. Aynı zamanda öksürük, kanlı balgam, çarpıntı ve morarma vardır.

Nefes darlığı

Nefes darlığı, kişinin zorlu ve yorucu, güçlükle nefes alıp vermesi demektir. Birçok nedeni vardır.

Kronik nefes darlığı, kalp yetersizliği, kronik akciğer hastalığı veya fiziksel kondisyon eksikliğine bağlı olarak(yaşlılar, şişmanlar veya daha çok oturarak iş yapan kişiler) gelişebilir.

Nefes darlığının ani artışı akciğerden çok kalp hastalığını düşündürür. Diğer yandan, hem akciğer, hem de kalp hastalığı olanlarda nefes darlığına hangisinin daha çok sebep olduğunu ayırt etmek oldukça güçleşebilir.

Yatar pozisyondayken gelişen nefes darlığı daha çok sol kalp yetersizliği veya mitral kapak hastalığı olan kişilerde görülür. Beraberinde öksürük de vardır.

Gece yattıktan saat sonra gelişen nefes darlığı, genellikle kalkıp oturularak düzelir. Ataklar hafif olabildiği gibi, hırıltılı solunum, öksürük, şiddetli nefes darlığı ve beraberinde panikle de görülebilir. Bazen akciğer ödemine kadar gidebilir. Sol kalp yetersizliği olan kişilerde, gece yatınca merkezi kan hacminin artmasına bağlı olarak gelişir. Bacaklarda göllenmiş olan kan da gece merkezi kan sistemine eklenince, zaten sınırda çalışan kalp, yetersizliğe girer.

Eforla veya istirahatte gelen kuru, gıcık şeklindeki öksürük, kalp yetersizliğine bağlı akciğer ödemiyle ilgili olabilir. Nefes darlığı genel olarak bulunsa da, öksürük şikayeti daha ön plana geçebilir.

Akut akciğer ödemine bağlı olan öksürükte pembe, köpüklü balgam görülürken; kronik bronşitin balgamı genellikle beyaz ve sümüksüdür.

Nefes darlığıyla birlikte duyulan düdük sesi(wheezing) akciğer veya kalp hastalıklarına bağlı monash.pw darlığı, kalp hastalıklarında olduğu gibi, çok çeşitli solunum sistemi hastalıklarında, kansızlıklarda, sinir sistemi hastalıklarında da görülebilir.

Yorgunluk ve Halsizlik

Pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. En sık anksiyete ve depresyona bağlı olarak görülür.

Anemi, hipertiroidi ve diğer kronik hastalıklar yorgunluk ve halsizliğe neden olabilir.

Kalp yetersizliği olan hastalarda, verilen idrar sökücü ilaçlar ve kalp yetersizliğinin giderek artması, halsizlik ve yorgunluğa neden olur.

Koroner arterlerinde yaygın daralmalar olan hastalarda da, yaygın kalp kası iskemisine bağlı olarak eforla ciddi yorgunluk hissi olur.

Çarpıntı

Kalp atımları normalden daha hızlıysa veya rahatsızlık verici bir şekilde hissediliyorsa, çarpıntı hissi oluşur. Çarpıntı, sıklıkla hiçbir ciddi kalp hastalığı olmadan gelişen selim bir belirtidir; fakat bazen yaşamı tehdit edici bir durum da gösterebilir.

Bazen basit ekstrasistoller(erken atımlar) göğüste "uçuşma" veya "gümleme" hissi verebilir.

Bazen çarpıntılar krizler halinde gelir. Krizler kendiliğinden geçebildiği gibi, çok uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir. Çarpıntı hisseden kişi veya yakını o sırada nabzı sayabilir, düzenli olup olmadığına dikkat edebilirse, tanı koymaya çok yardımcı olur.

Nabzı el bileğinin iç kısmında, baş parmak hizasında kolayca bulabiliriz.

Bazen, çarpıntıya bağlı fenalık hissi, baygınlık olabilir. Bazen de, altta yatan ciddi bir kalp hastalığı varlığında gelişen ciddi bir ventrikül taşikardisi, genel durumu bozmayabilir.

Bacaklarda ve karında şişme (ödem ve asit)

Bacaklarda şişme(ödem), sağ veya sol kalp yetersizliğinin sık görülen bir bulgusudur.

Kalp kökenli ödem, nadiren yüz ve kolları tutar. Yatan hastalarda, kuyruk sokumu üstünde ödem görülür.

By-pass ameliyatı sonrası, damar alınan bacakta ödem oluşabilir.

Bazı ilaçları alanlarda da(kalsiyum antagonisti) ayak ve ayak bileği ödemi görülebilir.

Varis, şişmanlık, sıkı korse, böbrek yetersizliği ve hipoproteinemik siroz gibi hastalıklarda da bacaklarda şişme, ödem oluşur.

Karın çevresinin genişlemesi, karın şişmesi, asit dediğimiz karın içi sıvı gelişimiyle ilgilidir.

Konjestif kalp yetersizliğine bağlı ciddi ödemi olan hastalarda da asit gelişir.

Konstriktif perikarditte(kalp zarının sertleşip, kalbi sıkıştırması durumu) asit oldukça sıktır.

Siroz, böbrek hastalıkları, tümör gibi nedenlerle de asit gelişebilir.

Öksürük

Kalp hastalıklarında görülen öksürük, yorulmakla ilişkili ve kesik kesiktir. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da birlikte olabilir. Öksürük kuru veya balgamla olabilir. Balgam köpük şeklinde ve pembe ise, akut akciğer ödemini düşündürür.

Geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük, kalp yetersizliği belirtisidir.

Bazı ilaçların sebep olduğu(ACE inhibitörleri) kuru öksürük te mevcuttur.

Akciğer hastalıklarının hemen tümünde öksürük vardır. Bunlarda balgam beyaz, sarı, yeşil, sümüksüdür. Akciğere pıhtı attığı durumlarda göğüs ağrısı, öksürük, kanlı balgam birliktedir.

Bayılma(Senkop)

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir sorusunun önemli karşılığından biri de, Kardiyak senkop(bayılma), kalp debisindeki(atım hacmi) ani düşüşe bağlı olarak gelişen yetersiz beyin kan akımına bağlı geçici şuur kaybı olarak tanımlanır. Presenkop ise, hastanın fenalık hissi ve zayıflık hissedip, postürünün bozulma noktasına gelmesine rağmen, şuurunu kaybetmemesiyle karakterize edilir.

Atak sırasında yaralanma, ani bayılıp düşme ile olan daha ciddi bir durumu gösterir. Kardiyak ritm bozukluğuyla gelişen senkopta, kısa süreli kasılma gözlenebilir.

Kardiyojenik şokta hasta idrar kaçırabilir; ritm düzelince şuur ani olarak açılır. Nörolojik olanda, uykulu hal devam eder.

Sık görülen tipteki bayılma(vazovagal senkop); fazla vagal uyarıdan kaynaklanan nabız ve tansiyon düşmesi nedeniyle gelişir. Çoğunlukla, sıcak bir odada, ağır bir yemek gibi uyarıcı faktörler vardır. Bulantı, terleme, esneme, bazen görme ve duyma bozukluğu gibi ön belirtiler olur. Atak sonrasında hasta soluk, terli olabilir ve kalp hızı yavaştır. Herhangi bir gastroentestinal bulgu eşliğinde gelişen baygınlık genellikle vazovagaldir.

Boyundaki karotis sinüsünün aşırı hassasiyeti nabzı yavaşlatıp baygınlığa yol açabilir. Traş sırasında, sıkı kravat takıldığında, baş aşırı çevrildiğinde gelişebilir. Sık rastlanan bir durum değildir.

Genellikle altta yatan akciğer hastalığına bağlı öksürük nöbetleri senkopa yol açabilir.

Çok hızlı veya yavaş aritmiler hafif baş dönmesinden baygınlığa kadar şuur değişikliği yapabilir. Geçici tam kalp bloğu, kalp duraklaması, ventrikül taşikardisi, baygınlığa yol açabilir. Ön belirti olmadan ani şuur kaybı olur ve ritm düzelince kişi hemen normale döner.

Aort stenozu veya hipertrofik kardiyomiyopatisi olanlarda, eforla gelen şuur kaybı olabilir.

Kalp boşluğu içindeki tümör veya pıhtı tarafından kalp kapağının geçici tıkanması, hastanın pozisyonuna bağlı olarak senkopa neden olabilen nadir bir durumdur.

Çoğu normal hastada hızlı pozisyon değişikliğine bağlı geçici baş dönmesi olabilir. Yaşlılarda daha fazla görülür. Postüral hipotansiyon, hasta uzanmışken ve genelde yatar veya oturur pozisyondan ani kalkışlarda gerçekleşen bayılma veya baş dönmesinin sık nedenlerindendir. Buna da sebep sıklıkla periferik nöropati, otonom fonksiyon bozukluğu, sıvı kaybı veya ilaç yan etkisidir.

Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

Koroner yetersizliğine bağlı angina pektorisi olan pek çok hasta, yakınmalarını hazımsızlık ve yanma ile karıştırır. Aksine, özofajiyel reflüsü veya spazmı olan hastalar da yakınlamalarının angina pektoris olduğunu düşünebilir.

Hıçkırık, enfarktüslü hastalarda nadiren gelişir; kalp cerrahisi sonrası ise sık görülür.

Yutma güçlüğü, sistemik sklerozlu, aortik arkus anomalisi olan veya aşırı geniş sol atriumlu(kulakçıklı) hastalarda gelişebilir.

Baş ve ense ağrıları

Arter basıncının çok yükselmesinde veya çok düşmesinde baş ve ense ağrısına sıklıkla rastlanır. Ani yükselmelerde, baş ağrısıyla birlikte bulantı da olur.

Morarma (siyanoz)

Kanın iyi oksijenlenmediği veya kalp veya büyük damarlar seviyesinde kirli kanın temiz kana karışmasıyla oluşur. Kalp kaynaklı morarmalar santral tipte siyanoza sebep olur, yani mukozalar(örneğin ağız içi) da morarır.

Doğumsal kalp hastalıklarında ve kalp yetersizliklerinde görülür.

Periferik tipteki morarmada, mukus membranlar(örneğin ağız içi) morarmaz. Dolaşım yetersizliği, şok, periferik vazospazmda görülür.

 Hastaneye  ,   doktora geç kalınması ,  tanı ve tedavinin gecikmesine  ve  daha basit ve kolay tedavilerin daha zor ve kompleks hale gelmesine sebep olmaktadır  .

Şekil 1

 

Her hastalıkta olduğu gibi kalp hastalıklarında da erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır . Çevremizde hiç şikayeti olmadığı halde önemli sağlık sorunları ile karşılaşan insanların olduğunu duymuşuzdur . Kalp hastalıklarında bazen ilk şikayetin ölüm olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır .

Kalp hastalıkları denilince koroner damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Koroner damar hastalığı, kalpte yer alan ve kalbe bağlı olan atar damarların daralması sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Bunu yanı sıra kalbin işleyişini ve aynı zamanda yapısını etkileyen birçok kalp hastalığı bulunmaktadır. Bu kalp hastalıkları, , kalp ritim bozukluğu, kalp kapağı hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalp yetmezliği, kardiyomiyopatiler , perikard hastalıkları, aort hastalıkları ve aynı zamanda periferik damar hastalıklarıdır.

Bu hastalıkların büyük bir bölümünün noninvazif dediğimiz kolayca yapılan , operasyon veya girişim gerektirmeyen testlerle kolayca tesbit edilebilmesi büyük rahatlık sağlar .EKG, ekokardiyografi ,transözafagial ekokardiyografi , kontrast ekokardiyografi , efor testi , ritm holteri , ambulatuar kan basıncı monitörizasyonu (tansyon holteri) , miyokard perfüzyon sintigrafisi , BT (veya CT) koroner anjiografi gibi noninvazif tanı yöntemleriyle hizmet vermekteyiz .

BT  koroner anjigrafi ile Koroner anjigrafiye en yakın değerlerde damar anatomisini darlıklarını değerlendirebilmekte , ve bunu hastanın koluna veya kasığına herhangi bir girişim yapmadan gerçekleştirilebilmektedir. Daha güzel günleri birlikte yaşayabilmek umuduyla sağlıklı günler dilerim

 

Halk arasında sanal anjigrafi olarak da geçen BT (CT) koroner anjiografi

Panik atak mı, kalp krizi mi?

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yoğun stres altında olan, depresyon, panik atak gibi problemler yaşayan insanlarda göğüste başlayıp sırt ve sol kola yayılan ağrılar görülebilir.

Haberin Devamı

Göğüs ağrıları, özellikle göğsün sol üst kısmında hissedilen ağrılar bir kalp probleminin öncü belirtisi olabileceği için mühimdir. Fakat göğüs ağrılarının çoğunun kalpten kaynaklanmadığını da unutmayın. Bu ağrıların önemli bir bölümü, kalp ağrısıyla karıştırılan sinirsel ağrılardır.
Özellikle yoğun stres altında olan, depresyon, panik atak gibi problemler yaşayan insanlarda göğüste başlayıp sırt ve sol kola yayılan ağrılar görülebilir. Eğer göğüs ağrısına ellerde, ayaklarda ve yüzde uyuşma, çarpıntı, ağız kuruluğu, el titremesi, baş dönmesi gibi belirtiler de eşlik ediyorsa, ağrının kalp ile ilgili değil sinirsel olma ihtimalini göz önüne alın.
Ağrının, göğüsteki bir bölgede, hatta tam meme üstünde, neredeyse parmakla gösterilecek kadar küçük bir alana yerleşmiş olması ve ağrıya sık nefes alıp verme, bulunulan ortamın dar gelmesi, nefes darlığını taklit eden bir hava açlığının da eşlik etmesi de problemin sinirsel kaynaklı olabileceğini akla getirmelidir.
Göğüs ağrısına taşikardi ataklarının, kalbin neredeyse yerinden fırlayacağı duygusunu veren çarpıntı nöbetlerinin, sıkıntı, fenalık hissi ve ölüm korkusu gibi işaretlerin eşlik etmesi sorunun psikolojik kökenli olabileceğini düşündürür.
Ayrıca, bu hastaların çoğu daha önceden de bu tip ağrılar, çarpıntı, nefes darlığı atakları yaşamış ve oldukça detaylı kalp incelemelerinden geçirilmişlerdir.

Haberin Devamı

İZLEYİN

Kalp parametreleri

Sağlıklı bir kalp için izlemeniz gereken parametreleri yazdım ve korunması arzu edilen değerleri not düştüm. Bunlar son derece basit ama hayat kurtaran takiplerdir!
* Sağlıklı bir kilo aralığında kalın. Bel çevrenizi izleyin. Kadınsanız 88, erkekseniz
rakamını asla geçmeyin.
* Tansiyonunuzu yılda en az kez ölçtürün. Büyük tansiyonunuz 13’ü, küçük tansiyonunuz ise 8,5’i geçmesin. Tansiyonunuz ne kadar düşükse kalp krizi geçirme riskiniz de o kadar düşer.
* Kan şekerinizi, açlık ve tokluk şeker ve insülin değerleri ile takip edin. Açlık şekerinizin ’nin üzerine, hele hele ’un üzerine çıkması halinde alarm durumuna geçin! Açlık insülininizin 7’den, tokluk insülininizin ise 40’dan fazla olmaması gerektiğini bir kenara not edin. Üç aylık kan şekeri ortalamasını gösteren Hemoglobin A1c de önemli bir parametredir ve bu değerin yüzde 5,8’i geçmesine müsaade etmeyin; 6’yı geçtiğinde ise acil durum ilan edin.
* Kolesterolünüzü izleyin. HDL kolesterolünüz 45’in altında, LDL kolesterolünüz ’in üstünde olmasın. HDL değeriniz düşükse daha çok hareket edin, daha sık egzersiz yapın, balık ağırlıklı beslenin. LDL değeriniz yüksekse hayvansal ürünlerden yavaş yavaş uzaklaşarak sebze ve bakliyat ağırlıklı beslenin. Trans yağlı yiyeceklere elinizi bile sürmeyin.

Haberin Devamı

BİR BİLGİ

Seksin fiziksel yükü!

Çalışmalar, seks yapmanın yürümekten biraz fazla, yaklaşık iki kat merdiven çıkmaya eşit bir efor gerektirdiğini gösteriyor. Bu, şu anlama geliyor: Hiç sorunsuz iki kat merdiven çıkabiliyor, çok hafif tempoda da olsa koşabiliyorsanız büyük bir ihtimalle seks sırasında bir sorun yaşama olasılığınız çok düşüktür.
Seksi ne sıklıkla, kiminle ve nasıl yaptığınız da son derece önemlidir. Her şey doğal akışında oluyorsa sorun çıkma ihtimali azdır. Buna karşılık Viagra ve benzeri ilaçlarla, yaşınızın izin verdiği sıklığın üstünde ilişki kurmak riski artırır. Bu yüzden de çapkınlık yapan evli erkeklerin riski çok daha fazladır.
Archive of İnternal Medicine dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, yeni bir partnerle, alışık olmadığınız bir ortamda seks yapmak riski önemli ölçüde artırıyor. Burada birden fazla faktör rol oynuyor: Yabancı, yeni biriyle olmanın heyecanı, başarılı olamama korkusu ve evliler için “Ya eşim duyarsa!” endişesi önemli mi önemli. Ve tüm bu faktörler kalp krizi geçirme olasılığını artırıyor.

Haberin Devamı

AKLINIZDA OLSUN

Sertleşme sorunu kalp hastalığı işareti mi?
Erkeklerde sertleşme, penis damarlarının kanla dolması sonucunda oluşur. Damarlarda plaklar varsa (damar sertliği ile damarlar daralıp tıkanmışsa) yeteri kadar kan gelemeyeceği için sertleşme tam olarak gerçekleşmez.
Ateroskleroz dediğimiz damar yaşlanması, sadece tek bir organın damarlarında oluşmaz, maalesef az ya da çok tüm organların damarlarını etkiler. Bu açıdan kalp damarlarında darlık olan bir erkeğin penis damarlarında da az çok daralma olması kaçınılmazdır.
Hatta pek çok hastada sertleşme sorunu kalp-damar hastalığının erken belirtisidir, genellikle de bundan yıl sonra kalp damar sorunu ortaya çıkar. 45 yaşında sertleşme sorunu yaşayan bir kişinin kalp krizi geçirme riski, sertleşme sorunu olmayan birine göre 50 kat daha fazladır!

Haberin Devamı

DİKKAT

İlacın da denenmişi makbuldür

Başka bir ilaç seçeneğinin olmadığı ciddi sağlık problemleri dışında mümkün olduğunca yeni çıkmış ilaçlardan uzak durmanızı öneriyorum. Tansiyon, şeker, kolesterol, astım, osteoporoz gibi nedenlerle ilaç tedavisi görüyorsanız mevcut ilacınızı bırakıp, yeni çıkan daha iyidir diye başka bir ilaca geçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!
Piyasaya yeni çıkmış bir ilaçtansa, uzun süredir kullanılan, dolayısıyla da binlerce hatta on binlerce kişi tarafından test edilmiş, güvenirliliği kanıtlanmış olan bir ilacı tercih etmek her zaman daha akıllıcadır. İlaç seçimini hastalar değil doktorlar yapıyor ama yine de doktorunuzla bu konuda konuşmaktan çekinmeyin.

Haberin Devamı

HİPERTANSİYON

Önemli 2 hata
* Tansiyon hastalarının çoğu, nasılsa ilaç alıyorum diye, ilaçla frene basarken, tuzla gaza basmaya devam ediyor. Bazen de hile yapmaya çalışıyor ve “Şu ilacımdan yarım doz artırayım, şu turşudan biraz daha fazla yiyeyim” diyorlar. Son derece yanlış ve hatalı bir tutum! Çünkü kalbiniz ve dolaşım sisteminiz, dalgaya tutulmuş gemiler gibi bir iniyor bir çıkıyor ve damar duvarlarınız harap oluyor.
* “Tansiyonum bugün iyi, ilacı bugün almasam da olur,” diye düşünen ve ilacı bir alıp bir almayan öyle çok tansiyon hastası tanıyorum ki! Oysa tansiyon yay gibidir. Siz ilacı almadığınızda gerilip gerilip öyle bir fırlar ki! Sizin o gün tansiyonunuzun 12’ye 8 olması, ilacı almadığınızda 16’ya 10’a fırlaması demektir. İstisnai durumlar dışında, tansiyon ilacına başlamak, muhtemelen ömür boyu tansiyon ilacı kullanmak anlamına gelir.

BİR NOT

Çörek yasası!

Fazla kiloların karaciğeri de yağlandırdığını biliyoruz. Sağlıklı bir karaciğer istiyorsanız yağlı, şekerli, unlu, yüksek kalorili yiyecekleri hayatınızdan çıkaracak; fırın işlerinden ve baklavalardan uzak duracaksınız. Bunlar hem karaciğeri zorlayan mekanizmaları devreye soktukları için hem de kilo almanıza neden oldukları için zararlılar.
Size çok basit bir örnek vermek istiyorum. Ben buna ‘Çörek yasası’ diyorum. İncecik bir kadın düşünün, bu kadın her akşamüstü çayının yanına ufak bir çörek yiyor diyelim. Her gün yenen sadece kalorilik bu minik çörek göze çok zararsız görünse de, her gün ekstra kalori ayda fazladan 3 bin kalori anlamına geliyor. Ekstra 7 bin kalori ise vücudunuzun bir kilo yağ depolaması anlamına gelir. Yani o ‘masum’ çörek sizin yılda 6 kilo almanıza neden oluyor.
Karaciğerim neden yağlanıyor, neden kilo alıyorum sorusunun cevabı işte böyle ufak şeylerde yatıyor. Göbeğinizin oluşmasına neden olan her ne ise karaciğerinizi bozan aynı şeydir. Göbeğinizi küçültürseniz karaciğeriniz de kendini toparlar. Demek ki, yemenize içmenize dikkat edecek, az yiyip çok hareket edeceksiniz.

#Yazar Yazısı#OSMAN M&#;FT&#;OĞLU

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Uyuşma ve karıncalanma hissi genelde fiziksel hastalık şeklinde yorumlansa da her zaman fiziksel problemlerle ilişkili değildir. Korku ve kaygı, sempatik sinir sistemini harekete geçirdiğinden bu tarz fiziksel semptomlar ortaya çıkabilmektedir. Kaygı giderek arttığı zaman karıncalanma ve uyuşma, ayrıca panik atak da meydana gelen belirtilerdir. Bu durum bedensel hastalıkla değil; duygu durumla bağlantılıdır. Psikolojik uyuşma ve karıncalanma daha çok birey yoğun kaygı, stres ve korku yaşadığı zaman görülmektedir. 

Uyuşma ve karıncalanma bedenin birçok yerinde görülebilmektedir. Fakat en sık; ellerde, bacaklarda, yüzde ve kafada uyuşma ve karıncalanma gözlenmektedir. 

Uyuşma ve Karıncalanma Hissi Psikolojik Olabilir mi?

Evet. Psikolojik problemler vücutta uyuşma ve karıncalanma hissine neden olabilmektedir. Özellikle yoğun stres yaşayan kişilerde bedenin strese karşı verdiği reaksiyonlar arasında görülebilmektedir. 

Uyuşma ve karıncalanma semptomları sadece bedensel rahatsızların bir semptomu olarak ortaya çıkmaz. Aynı zamanda psikolojik sorunlar da bedende birden fazla semptom ile kendini gösterir. İnsan beyninin sorunlarla ilgili bireyi uyarmasının en doğal yolu bu belirtilerdir. 

Uyuşma ve Karıncalanmanın Psikolojik Belirti Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Uyuşma ve Karıncalanmanın Psikolojik Belirti Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Genelde bireyler uyuşma ve karıncalanmanın rahatsız edici düzeyde olduğu zaman acil servislere başvururlar. Yapılan tıbbi muayenede herhangi bir problem bulunmuyorsa psikolojik belirtiler incelenir. Özellikle bu belirtiler stres ve kaygı gibi durumlar etrafında yoğunlaşıyorsa o zaman kaygı ile ilişkili olarak ortaya çıktığı düşünülür. Psikolojik sorunlarla ortaya çıkan uyuşma ve karıncalanma hissi tıbbi bir tedavi ile çözümlenmez. Bu yüzden uzman psikologdan destek alınması gerekmektedir. Bu hissin psikolojik kökenli olduğunun saptanması ancak uzman görüşü ile mümkün olmaktadır. Yani uyuşma ve karıncalanma hissi fiziksel bir nedene bağlı olarak tespit edilmediğinde mutlaka psikolojik nedenlerin incelenmesi için uzmana başvurmak gerekir. 

Psikolojik Uyuşma ve Karıncalanma Hissi Ne Kadar Sürer?

Psikolojik kökenli ortaya çıkan uyuşma ve karıncalanma hissi problemin sürekliliğine bağlı olarak devam eder. Örneğin, yoğun stres durumunda beden uyuşup karıncalanıyorsa stres ortadan kalkana kadar bu his yaşanabilir. 

Psikolojik uyuşma ve karıncalanma hissinin ne kadar süreceği kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bazı kişilerde daha kısa, bazı kişilerde ise daha uzun süre görülebilmektedir. Bu nedenle uzmanların net bir süre vermesi de mümkün değildir. Genelde panik atak yaşayan bir kişide uyuşma ve karıncalanma semptomları yoğun olarak yaşanmaktadır. Panik atak durumunun geçmesiyle beraber bu hisler de son bulur. Bu hissin yaşanma süresi kişinin günlük yaşantısına etki etmektedir. 

Uyuşma ve Karıncalanma Hissinin Psikolojik Nedenleri Neler Olabilir?

Uyuşma ve Karıncalanma Hissinin Psikolojik Nedenleri Neler Olabilir? 

Uyuşma ve Karıncalanma Hissi Nasıl Tedavi Edilir?

Uyuşma ve Karıncalanma Hissi Nasıl Tedavi Edilir?

Psikolojik uyuşma ve karıncalanma belirtisi bedenin rahatsızlığını ifade etmesi yönüyle önemlidir. Bu rahatsızlığın bedensel değil de psikolojik kökenli olduğunu anladığınız an, uzman bir psikoloğa gitmek en doğru yol olacaktır. Böylece psikolojik destek alarak panik atak veya benzeri rahatsızlıkların önüne geçebilirsiniz. 

Özge Sarıca Acaröz
Klinik Psikolog

Yetişkin ve Aile

Duygularınızla Bağlantılı Olan 7 Ağrı Tipi

Kendimizi duygusal olarak dengede hissettiğimizde vücudumuz da bu pozitifliği yansıtır. Memnuniyet gibi pozitif duygular beynimizin serotonin ya da dopamin gibi, vücudumuzun iyi hissetmesini sağlayan, pozitif kimyasallar salgılamasını sağlar. Maalesef, bunun tam tersi de geçerlidir.

Kendimizi iyi hissetmediğimiz zamanlarda bu zihinsel yorgunluk kendini vücudumuz yoluyla ifade edebilir. Örneğin, uzun süreli fiziksel, zihinsel ya da duygusal stres yaşadığında vücudumuz toksik seviyelerde kortizol salgılar. Beynimizin kimyasında yaşanan bu sıkıntılar fiziksel olarak yansır.

Yüksek kortizol seviyeleri ya da adrenal yorgunluğu saptamak genellikle kolaydır. Ancak duygusal stres kendini çok farklı yollarla ifade edebilir. Çoğu kişi için kronik duygusal stres normal hissettirir. Hatta bazen dengesiz bir duygusal durumda olduğumuzu fiziksel bir ağrı hissedip sebebini anlamaya çalışmadan fark etmeyiz bile.

Kronik baş ya da bel ağrılarınız var mı? Tıbbi her yöntemi denediniz ama ağrınız bir türlü dinmiyor mu? Ağrının sebebini yanlış yerde arıyor olabilirsiniz. Çoğu ağrı tipi direkt olarak duygularımıza bağlıdır. Ancak ağrının sebebini belirlediğimiz zaman içeriden dışarıya iyileşmeye başlayabiliriz.

Psikosomatik Ağrı Nedir?

Psikosomatik ağrı, kronik ve fiziksel semptomları olan ancak tıbbi bir açıklaması olmayan bir rahatsızlıktır. Bu terim zihinsel durumumuzu anlatan psike ve vücut anlamına gelen soma kelimelerinden türemiştir. Yani psikosomatik ağrı kişinin psikolojik durumu tarafından tetiklenen fiziksel bir ağrı türüdür.

Duygularımız sinir yollarımızdan ilerlerken nöropeptid adında proteinler salgılar. Her duygunun kendi frekansı vardır ve eş zamanlı olarak reseptör aktif peptidler salgılarlar. Molecules of Emotion kitabının yazarı Dr. Candace B. Pert, işlenmeyen duyguların vücutta sıkışıp kaldığını ve kişinin tüm sistemini etkilediğini yazmış.

Negatif duygu ve düşüncelerin enerji frekansları pozitiflerden farklıdır. Bu sebeple organ, doku ve hücrelere rahatsızlık verirler.  Vücutlarımız bizleri onlara stres yaşattığımız için cezalandırırlar. Bazen negatif duygularımız, bizim kontrolümüz altında gelişmeyebilir ama vücudumuz bu farkı anlayamaz. Bizim suçumuz olmadığı halde, uzun süreli duygusal taciz ya da çocuklukta yaşanan bazı olaylar kendini kronik psikosomatik ağrı yoluyla yansıtabilir.

Yine aynı şekilde, küçük duygusal sıkıntılar da kendilerini farklı ağrılar yoluyla gösterebilirler. Bu ağrı yıllarca sürebilir. Hatta vücudun başka bölümlerine sıçrayabilir. Genellikle böyle durumlarda fiziksel bir açıklama ya da tıbbi bir tedavi mümkün olmaz çünkü sorun bunlardan kaynaklı değildir.

Psikosomatik ağrı deyince bu ağrı ya da acıların kafanızda kurguladığınız bir şey olmadığının farkında olmak önemlidir; bu ağrılar beyninizin çalışma şekli ya da kimyasındaki değişikliklerin dışa yansıyan semptomlarıdır.

Vücudumuz ve zihnimiz eşzamanlı çalışır. Psikolojik acı sinirlere zarar vererek fiziksel ağrılara yol açabilir. Şanslıyız ki, zihnimizi bu ağrılardan kurtulmak içinde kullanabiliriz.

Eğer siz de tıbben sebebi açıklanamayan ağrılar yaşıyorsanız, belki de iyileşmeye zihninizden başlamanın negatif duygularınızdan ve yüzleşmediğiniz travmalarınızdan kurtulmanın zamanı gelmiştir.

Duygularınızla Direkt Bağlantılı Olan 7 Ağrı Tipi

 1 – Baş Ağrıları ve Migren

Çoğu kronik baş ağrısı ve migren günlük stres tarafından tetiklenmektedir. Anksiyete de baş ağrılarına yol açar. Bastırılan duygular, tedirginlik, ve yorgunluk gibi durumlar kasları gerebilir. Bu sayede genişleyen damarlar migrenin şiddetini arttırabilir.

Baş ağrısını etkileyen başka bir faktör ise çevremizdeki insanlardır. Örneğin, baş ağrınız size kötü davranan partneriniz ya da narsisistik patronunuz odaya girince artıyor mu? Eğer baş ağrınız ya da migreniniz hayatınıza bu kişiler girdikten sonra ortaya çıktıysa, ağrılarınızın sebebi duygularınız olabilir.

2 – Boyun ve Omuz Ağrısı

Stres vücudumuzda birikmeye başladığında kendini gösterdiği ilk yer boynumuz ve omuzlarımız olur. Kronik boyun ve omuz ağrısı genellikle başkalarının yükünü üstlenmekten, bir kişiyi ya da olayı unutamamaktan ya da affedememekten kaynaklanır.

3 – Bel Ağrısı

Bel ağrısının duygusal sebebi ağrının  görüldüğü alana bağlıdır. Sebepleri kişiden kişiye değişir ancak en belirgin olanları arasında

Bel ağrınızı geçirmek için ciddi bir tedaviye başvurmadan, psikolojik terapiyi ya da alternatif tıp olanaklarını deneyin.

4 – Karın Ağrısı

Duygusal stres sindirim sistemimizi olumsuz etkiler. Uzun süreli depresyon, anksiyete ya da travma sonrası stres bozukluğu bazı bağırsak sendromlarına, kronik ülsere ve başka rahatsızlıklara yol açabilir. Çoğu mide hastalığı çevredeki insanlara ya da yaşanan olaylara katlanamamaktan kaynaklanır. Bu ağrılar içinde bulunduğunuz durumun sizin yaşam biçiminize ya da alışkanlıklarınıza uymadığını da gösterebilir. Bu insanların kendilerini yargılamalarına sebep olur, ve olayı atlatmalarını engeller.

5 – Regl Ağrısı

Her ayın o malum zamanı kadınlar için ağrılı geçer. Ancak bir ağrı çok fazlaysa ya da bu durum kronikleşmeye başladıysa asıl sebep kişinin duyguları olabilir. Biz kadınların, yüzleşmek istemediği duygular ya da sahip olduğu negatif düşünceler olduğu zaman bu problemler regl döneminde ortaya çıkabilir. Hatta bu durumlar endometriozis ya da myom gibi ciddi rahatsızlıklara yol açabilir.

6 – El ve Ayak Ağrısı

Kalçalarımızdaki ağrı ya da kasılma büyük bir karar vermekteki endişeye işaret ediyor olabilir. Geçmişteki bir olayı geride bırakmak mı istiyorsunuz? Diz ağrısı geleceğe karşı ne kadar tutucu bir duruş sergilediğinizi gösterebilir. Yeniliklere açık olmayan insanlarda daha çok görülür. Kolumuzdaki ağrılar hayatımızdaki olay ve deneyimlere tutunmakta ne kadar zorlandığımızı gösteriyor olabilir.

7 – Tüm Vücutta Görülen Ağrı ve Fibromiyalji

Bazen bütün kas sistemimize yayılan ağrılar dikkatimizi duygusal sıkıntılarımızdan farklı bir yöne çekmek için bir savunma mekanizması işlevi görür. Eğer size fibromiyalji teşhisi konduysa ancak tedaviler işe yaramıyorsa, duygusal durumunuzu gözden geçirmeyi düşünün.

İyileşmenin 3 Kolay Yolu

Zaman geçtikçe negatif duygular size “normal” gelmeye başlayabilir. Nerden başlayacağınızı bilemiyorsanız bir terapistle görüşmek size iyi gelebilir. Grup terapileri de geri bildirim almak için sağlıklı bir ortamdır.

Bir çok araştırma düzenli olarak yoga ve meditasyon yapmanın anksiyete ve depresyon semptomlarına iyi geldiğine ve insanlara daha dengeli bir duygusal yaşam yaşamaları konusunda yardımcı olduğunu gösteriyor.

Bastırılan duygular psikosomatik ağrılara yol açar. Daha güçlü iletişim becerileri geliştirmek bize kendimizi ifade etmek için bir imkan sunar ve bizi anlamsız yüklerin altına girmekten kurtarır. Eğer kendinizi ifade edemediğiniz  bir ilişki ya da durumun içindeyseniz biraz uzaklaşmak hem duygusal hem de fiziksel iyileşmenizi kolaylaştıracaktır.

Kim Saeed - Recovery Advocate, Author, and Radio Host

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

İlginizi Çekebilir :

Tüm Evli Çiftlerin Tartıştığı 6 Konu

Tüm Evli Çiftlerin Tartıştığı 6 Konu

Çok mutlu ve istikrarlı evliliklerde bile, sık sık ortaya çıkan belli başlı problemler bulunmaktadır. Evliliklerin Yürümesi için Sahip Olunması için

Hangi Sınırlar Özgürleştirir?

Hangi Sınırlar Özgürleştirir?

Ruh sağlığı uzmanları sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturduğu ve güçlü bir öz-değer duygusu sağladığı için sınırlara çok önem verirler.  Sınırlar

Dijital Teknoloji ve Yaşam

Dijital Teknoloji ve Yaşam

Dijital teknoloji ve yapay zekanın hayatımızın bir parçası olduğuna günden güne şahit oluyoruz. Seçim yapmak bir anlamda insanın en çok zorlandığı alanlardan

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır