anneanneye zekat verilir mi / TORUN BABAANNESİNE YA DA ANNEANNESİNE FİTRE VEREBİLİR Mİ? - Kerem Önder Resmi Sitesi

Anneanneye Zekat Verilir Mi

anneanneye zekat verilir mi

-
monash.pw altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.

Zekat, Fitre, Sadaka hakkında sorulan sorular

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, büluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı mahiyette yani kazanç sağlayıcı nitelikte ve üzerinden bir yıl geçmiş nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?

Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sınırı olan “nisap” Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslam toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir: 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.

Havaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?

Havaic-i asliyye, temel ihtiyaçlar demektir. Fıkhi değerlendirmelerde temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar havaic-i asliye olarak ifade edilir. İslam’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslam bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.

Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi?

Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya ticari amaçla alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekâtının verilmesi gerekir.

Zekât vaktinden önce verilebilir mi?

Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât konusunda da kameri ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kameri yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de nisap miktarına ulaşan malının zekâtını verebilir.

Taksitli olarak zekât verilebilir mi?

Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekâtı ödemesidir. Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.

Zekât vermenin belirli bir zamanı var mıdır?

Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekâtlarını vermeleri uygun olur.

Ticaret malının zekâtı kendi cinsinden ödenebilir mi?

Ticaret mallarının zekâtı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir.

Ticaret malının zekâtı neye göre hesaplanır?

Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekâtını vermesi gerekir. Zekât, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekâtı verilirken, kârsız olarak zekâtının verildiği tarihteki değeri esas alınır.

Alacakların zekâtı nasıl verilir?

Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekâtı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtlar da ödenmelidir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekât mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekât ödemez.

Alacaklar zekâta mahsup edilebilir mi?

Ödeme güçlüğü çeken borçlu kişi, kendisine zekât verilebilecek kişilerden ise, böyle bir kişide alacağı bulunan kişi, ondaki alacaklarını zekâta mahsup edebilir.

Arazî mahsulünden zekât verilmesi gerekir mi?

Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen her türlü ürünün, nisap miktarına ulaşması hâlinde (yaklaşık kg.) zekâtının verilmesi gerekir. Yüce Allah; “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin” (Bakara, 2/); “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devrilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 8/) buyurmaktadır. Hz. Peygamber de, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova (el emeği) ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” buyurmuştur (Buhârî, “Zekât”, 55). Hadiste de belirtildiği gibi, mahsulün zekâtının verilmesinde toprağın işlenmesi ve su kullanımı esas olarak alınmaktadır. Buna göre toprak emek sarf edilmeden yağmur, nehir, dere, ırmak ve bunların kanallarıyla sulanıyorsa, çıkan mahsulün 1/10’i; kova, dolap gibi emekle veya suyun ücretle alınması, motorla sulama gibi masraf gerektiren bir yolla sulanıyorsa 1/20’i zekât olarak verilir.

Hayvanların zekâtı yerine değeri verilebilir mi?

Malın zekâtı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekâtını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üzerinden de verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

Ziynet eşyasına zekât verilir mi?

Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekâta tabi değildir. Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları ise, zekât için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde zekâta tabidir. Bu itibarla altından yapılmış ziynet eşyaları, gr. veya daha fazla ve üzerinden bir yıl geçmiş ise zekâta tâbidir.

Şirket ortakları nasıl zekât verirler?

Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığından kendi hissesine düşen miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtını vermesi gerekir. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin; duran varlıkları (üretim aletleri, makine vb.) zekâttan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. giderlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıkları (yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) ise net kâr ile birlikte % 2,5 (Kırkta bir) oranında zekâta tabidir.

Zekât ve fitre kimlere verilir?

Zekât ve fitrenin kimlere verilebileceği Kur’an-ı Kerim’de belirlenmiştir. (Tevbe Sûresi, 60) Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar (mukaddesatı korumak için mücadele verenler, ilim tahsil edenler), yolda kalmış olanlar, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb adı verilen, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimselerdir.

Zekât ve fitrenin, Tevbe suresinin ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir. Ayrıca zekât verilecek kişi, bu şartları taşısa bile zekât mükellefleri; 1) ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, 2) oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına, 3) Müslüman olmayanlara, 4) karı-koca birbirlerine zekât veremez.

Zekât ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?

Aldıkları zekât ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe suresinin ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekât ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.

Ücretlilere zekât verilebilir mi?

İslam’da zekât ve fitrenin, kişilerin sınıf ve meslek gruplarına bakılmaksızın, kimlere verilip verilemeyeceği açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, belli bir geliri olduğu hâlde, bu geliriyle asgari temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka bir mal varlığı da bulunmayan kişilere zekât verilebilir.

Farklı ayarda altını bulunan kimse zekâtını nasıl hesaplar?

Zekâta tabi olma açısından altındaki ayar farkı önemli değildir. Çünkü hangi ayarda olursa olsun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa bütün altın çeşitleri tek başlarına veya diğer ayardaki altınlarla birlikte toplam ağırlıkları 80,18 grama ulaştığında, diğer şartları da taşıması hâlinde zekâta tabidir. Bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekâtı, değerleri üzerinden hesaplanarak, % 2,5 oranında verilir.

Temel ihtiyaçlar için biriktirilen para zekâta tabi midir?

Aslî ihtiyaçlar; ev, ev eşyası giyecek, ulaşım aracı ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı herhangi bir taahhüde girilmişse o takdirde bu paralardan zekât vermek gerekmez. Çünkü sözlü ya da yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir. Ancak böyle bir taahhüde başlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde, zekâtının verilmesi gerekir.

Büluğ çağına ermemiş zengin çocuğun malından zekât gerekir mi?

Akıllı olmayan ve büluğ çağına ermemiş olan kişiler, dinen mükellef olmadıklarından zekât ile sorumlu değildirler. Ancak, zenginlerin malında fakirlerin hakkı olduğu için, zengin olan çocuk ve deliler kendileri mükellef olmasa da, veli veya vasilerince bunların mallarından zekât verilmelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır” buyrulmaktadır. (Zâriyât, 51/19)

Babası ile birlikte oturan kimse zekât ile mükellef midir?

Babası ile birlikte oturan kimsenin kendi şahsına ait ayrı malı bulunur ve zekât için gerekli şartları taşırsa bu kişi zekât vermekle yükümlü olur. Ancak babası ile mallarını ayırmamışlar da ortak kazanıp ortak harcıyorlarsa, bu takdirde ellerindeki birikim üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan kişi, zekâtla yükümlü olur.

Vergi zekât yerine geçer mi?

Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekât ise dinî bir yükümlülüktür.  Ayrıca zekât ile vergi; mükellefiyet, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler (Tevbe, 9/60) bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekât yerine geçmez. Zekâtın ayrıca verilmesi gerekir.

Zekât havale yoluyla ödenebilir mi?

Zekât, bizzat elden verilebileceği gibi, vekâlet veya havale yoluyla da verilebilir. Burada önemli olan, zekâtın alacak kişiye ulaşmasıdır.

Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekât verilebilir mi?

Kocası ölmüş ise üvey anneye, büluğ çağına erişip evden ayrılmış ise üvey çocuklara ve üvey babaya, fakir olmaları hâlinde zekât verilebilir. Çünkü bunlarla zekâtı veren kişi arasında usul (bir kimsenin anası, babası, dedeleri) ve füru (çocukları ve torunları) ilişkisi olmadığı gibi, zekât veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir.

Damat ve geline zekât verilebilir mi?

Fakir olan damada zekât verilebilir. Koca eşine bakmakla yükümlü olduğundan, kişinin gelinine zekât vermesi dolaylı olarak kendi oğluna zekât vermesi gibidir. Bu itibarla, geline zekât vermek- geçerli olmakla birlikte- uygun değildir.

Zekât verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?

Zekât mükellefi, kime zekât verdiğini araştırmalıdır. Araştırma sonucu zekât verilebilecek kişilerden olduğu kanaatine vardığı birisine zekât verir. Daha sonra bu kimsenin zekât verilecek kişilerden olmadığı ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur. Araştırma yapmaksızın zekât verir ve daha sonra bu kimsenin zekât verilebilecek kişilerden olduğu ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur; ancak böyle olmadığı anlaşılırsa, zekâtı geçerli olmaz, yeniden vermesi gerekir.

Kayınvalide ve kayınpedere zekât verilebilir mi?

Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekât verilebilir.

Sadaka, zekâttan daha geniş olarak Allah (c.c.) için gönüllü olarak yapılan her türlü bağış ve infakı içermektedir. Özelde zekât, genelde ise sadaka İslam’ın, bireylerin ve toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamada sosyal yardımlaşma aracı olarak devreye soktuğu ekonomik bir sistemi de ifade etmektedir.

Sadaka-i cariye, adından da anlaşılacağı üzere bir ırmağın akışı gibi akışı devam eden sadakalar için kullanılır. Vakıf kurma, cami, sebil, çeşme, köprü, medrese yaptırma vb. istifade ettikçe hayrı akmaya devam eden tasadduklar buna örnektir.

Vakıf ve derneklere yapılan yardımlar sadaka veya sadaka-i cariye sayılır mı?

Hayır kurumlarına verilen bağışlar sadaka/sadaka-i cariye sayılırlar ve veren insanlar ecir alır. Hayır kurumları da hayra vesile olmanın ecrini alır. Hayır kurumlarının açtırdığı kuyular, yaptırdığı müesseseler, hayırları ulaştırmak için aldığı arabalar, insanları tedavi için kurduğu müesseseler sadaka-i cariye çerçevesi içindedir.

Kimler sadaka-i fıtır vermekle yükümlüdür?

Sadaka-i fıtır, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslüman’a vaciptir. Bireyin sadaka-i fıtır ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekâtta aranan nisaptır. Ancak sadaka-i fıtırda, zekâtta öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.

Sadaka-i fıtır ne zaman verilir?

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

Fitrenin buğday, arpa, hurma veya üzüm olarak verilmesi zorunlu mudur?

Hadislerde sadaka-i fıtrın miktarı, arpa, hurma veya üzümden bir sâ’ (yaklaşık gram) buğdaydan yarım sâ’ olarak belirlenmiştir. Sadaka-i fıtrın bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber ve sahabe dönemindeki uygulamalar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarı ile, bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta hâlli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Buna göre günümüzde sadaka-i fıtır, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

Yurt dışında çalışan kişi, fitreyi Türkiye şartlarına göre mi verir?

Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklı olduğundan, sadaka-i fıtır mükellefinin kendi bulunduğu yere göre bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar üzerinden sadaka-i fıtrını vermesi gerekir.

Vaktinde ödenmeyen sadaka-i fıtır borcu nasıl ödenir?

Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında yerine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olan ilk fırsatta ödenmesi gerekir.

Sadaka-i fıtır kimlere verilir, kimlere verilemez?

Sadaka-i fıtır, zekât verilebilecek kimselere verilir. Zekât verilmesi caiz olmayan kişilere sadaka-i fıtır da verilmez.


Sual: Zekât, fitre ve oruç fidyesi kimlere verilir?
CEVAP
Bunları maddeler hâlinde bildirelim:
1- Zengin olana, yani kurban nisabına malik olana zekât verilmez. Ana babaya, dedeye, büyükanneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire verilmez. Fakir olmak şartıyla geline, kardeş, hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa verilir. Eğer salih iseler, yakın akrabaya vermek, daha çok sevab olur. Sâlih akraba yoksa, başka sâlihleri tercih etmelidir.

2- Kadın, dinen fakir olan kocasına İmameyn’e göre zekât verir. Kocası maddî sıkıntı içinde ise, bu kavle uymakta mahzur olmaz.

3- Hayır kurumlarına zekât verilmez. Müctehid imamların hiçbiri, (Hayır kurumlarına zekât verilir) dememiş ve bu konuda icma hâsıl olmuştur. Öğrenci yurtlarına veya vakıflara zekât verebilmek için, bu kurumların bir yetkilisi, bir fakirden vekâlet alır. Fakir, kurumdaki yetkili şahsa vekâlet verirken, (Benim adıma zekât almaya ve aldığın zekâtı dilediğin yere vermeye seni vekil ettim) der. Yahut sadece (Seni zekât almaya umumi vekil ettim) demesi de kâfidir. O zaman vekil, aldığı zekâtı, talebelerin veya kurumun ihtiyaçlarına sarf edebilir. Böylece dine uyulmuş, zekât da dine uygun olarak verilmiş olur.

4- Hadis-i şerifte, (İlim öğrenmekte olanın 40 yıllık nafakası olsa da, buna zekât vermek caizdir) buyuruldu. Din bilgilerini öğrenmekte ve öğretmekte olanlar yani işi, mesleği bu olanlar, dinen zengin olsalar da, çalışıp kazanmaya vakitleri olmadığı için zekât alabilirler. (Dürr-ül-muhtar)

5- Babası zenginse, küçük çocuğuna zekât verilmez. Babası fakirse, fakir olan küçük çocuğa zekât verilir. Deliye de, fakirse zekât verilir. Çocuğa, deliye verilecek zekât, babasına veya velisine yahut vasisine verilir. Zenginin küçük oğluna, fakir olsa da zekât verilmez, ama zenginin büyük çocuğuna, zenginin hanımına veya zenginin babasına fakirseler verilebilir. Burada büyük demek âkıl baliğ olmuş demektir. Küçük ise, henüz âkıl baliğ olmayana denir.

6- Peygamber efendimizin soyundan gelen seyyidlere ve şeriflere eskiden zekât verilmezdi. Günümüzde, bunlara da zekât verilir. (Dürr-i Yekta)

Zekât alıp verirken nelere dikkat etmeli?
Zekât verip alırken şunlara dikkat etmeli:
1- Zimmiye, yani gayr-i müslim vatandaşa zekât verilmez. Zimmiye fıtra, adak, sadaka, hediye verilebilir.
[Zimmi, İslam devleti uyruğunda olan, gayrimüslim vatandaş demektir. Bugün, dünyada zimmi yoktur.]

2- Zekât verilecek kimseyi araştırmak gerekir, zan üzerine zekât verilmez. Zengine, ana baba, evlat gibi yakına veya Müslüman olmayana zekât vermek sahih değildir. Ancak zekât verilecek kimseyi araştırarak zekâtını verdikten sonra, bunun zengin veya gayrimüslim olduğu anlaşılsa da, verilen zekât sahihtir. Araştırıp verdiği için, tekrar vermesi gerekmez.

3- Zekâtta salih akrabayı tercih etmeli, çünkü zekâtı, salih olan fakir akrabaya vermek daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Fakir akrabası varken, başkalarına verilen zekâtı, Allahü teâlâ kabul etmez) buyuruldu. Yani zekât borcundan kurtulursa da, zekâttan hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Salih fakir akraba yoksa başka salihleri tercih etmeli.

4- Fakire verilen altın, onu zengin edecek kadar fazla olmamalı. Borçsuz fakire nisap miktarı yani 96 gram altın veya daha çok zekât vermek, mekruh olur. 10 gr altın borcu varsa, gr altını alması mekruh olmaz.

5- Zekât verirken, zekât demek gerekmez, hediye dense de caizdir.

6- Bir günlük yiyeceği olanın, zekât veya sadaka istemesi haramdır, fakat istemeden verilen sadakayı, zekâtı alması caizdir. Zekâtı mümkünse, salih olan muhtaçlara vermeli.

7- Fakire zekât için altın verip, tekrar onu ucuza satın almak mekruhtur.

8- Fakirdeki alacağını zekâta saymak caiz olmaz. Fakirde alacağı olan zengin, fakire borç senedini verip, (Alacağımı zekât olarak sana verdim. Sen de borcuna karşılık kabul et) dese, fakir de kabul etse, zengin zekâtını vermiş olmaz, çünkü zekât, borç senedi vermekle, razı olmakla verilmiş olmaz. Ancak mal teslim etmekle verilmiş olur. Bu zenginin, zekâtını fakire vermesi, fakirin de, aldıktan sonra, tekrar zengine geri vererek borcunu ödemesi gerekir.

9- Fakirde alacağı olan, fakirin, borcunu vereceğine güvenemiyorsa, güvendiği birini fakire gösterip, (Zekâtını almak ve borcunu ödemek için, bunu vekil yap) der. Zekâtı bu vekile verir. Vekil de, zengine geri vererek, fakirin borcunu öder. Böylece hem zekât dine uygun verilmiş, hem de, fakirin borcu ödenmiş olur. (Dürr-i yekta, Mizan-ı kübra)

Ev kirasını ödeyemeyen fakir kiracıya, mal sahibi, kirayı almadan bağışlasa, bu para zekât yerine geçmez, sadaka olur. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Anne ve babaya zekât verilir mi? Kimlere verilmez?
CEVAP
Ana babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire zekât verilmez. Fakir olmak şartı ile geline, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa zekât verilir. Hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya zekât vermek daha çok sevap monash.pwne göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı zekât verebilir. (Mevkufat)

Sual:
Fakir bir çocuğa zekât vermek istiyorum. Yaşı küçük olduğu için, zekâtı babasına verebilir miyim?
CEVAP
Evet.

Zenginin ailesine zekât
Sual:
Bir kimse, zengin birinin fakir çocuğuna veya fakir hanımına yahut zenginin fakir babasına zekât verebilir mi?
CEVAP
Bir kimse, zekâtını zenginin küçük oğluna veremez; ama zenginin büyük çocuğuna, zenginin hanımına veya zenginin babasına fakirseler verebilir. (S. Ebediyye)

Burada büyük demek akıl baliğ olmuş demektir. Küçükse henüz akıl baliğ olmamış demektir.

Sual: Kızımın aldığı evlatlığa zekât verebilir miyim?
CEVAP
Kızınızın aldığı evlatlık, onun çocuğu olmadığı gibi, sizin de torununuz olmaz. Ona zekât verebilirsiniz. Hatta kızınız da ona zekât verebilir.

Sual: Fakir kardeşe zekât verilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kız kardeşime zekât verebilir miyim?
CEVAP
Zekâtınızı, zengin değilse kız kardeşinize veya çocuklarına vermenizde mahzur yoktur.

Sual: Bir fakir aldığı zekâtı herhangi bir zengine veya bizzat zekât veren zengine hediye etse, zenginin o parayı kullanması caiz olur mu?
CEVAP
Fakir aldığı zekâtı, zengine verebilir. Verdiği hediye olur. Zenginin bunu alması helal olur. Çünkü fakir kendi mülkünden vermiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şu beş Müslüman zengin zekât alabilir:
1- Allah yolunda cihad eden,
2- Zekât toplamakla görevli olan,
3- Borçlu ve borcunu ödeyemeyen zengin,
4- Kendi memleketinde zengin olduğu halde, bulunduğu yerde parasız kalan ve çok alacağı varsa da, alamayıp muhtaç kalan.
5- Fakir, aldığı zekâtı zengine hediye ederse, zengin bunu alabilir.)
[Ebu Davud]

Sual: Zekâtı her fakire vermek uygun mu?
CEVAP
Malını israf edene, haramda kullanana zekât ve fitre vermek layık değildir. Verilirse sevabı az olur.

Salih olmayan fakir müslümana da, zekât vermek sahihtir. Fakat salihleri tercih etmek çok sevaptır. Fâsıka zekât vermek, kıraç yere ekin ekmeye benzer, bire alınabilir. Salihlere vermek ise, mümbit toprağa ekin ekmeye benzer. Sulak, verimli toprağa tohum atılırsa daha çok mahsul alınır.

Kâfir, her ibadet gibi zekât vermekle de mükellef değildir. Gayrı müslime zekât vermek caiz değildir. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, Muaz bin Cebel hazretlerini Yemen’e gönderirken, zekâtın, uşrun, kimlerden alınıp kimlere verileceğini bildirirken, (Müslüman zenginlerinden al, fakirlerine ver) buyurdu. (Buhari)

Bu hadis-i şerifi açıklayan âlimler, zekâtın müslüman zenginlerden alınacağını ve onların [müslümanların] fakirlerine verileceğini, gayrı müslime verilmeyeceğini bildirmişlerdir.

Sual: Akrabaya sadaka, zekât vermek çok sevab deniyor; ama benim akrabalarım fâsıktır. O parayla, içki içerler. Bunlara vermeyip, salihleri mi tercih etmeliyim?
CEVAP
Evet, salihleri tercih etmek gerekir. Salih akrabaları tercih etmekse, daha çok sevabdır. Hadis-i şerifte, (Fakir akrabası varken, başkalarına verilen zekâtı, Allahü teâlâ kabul etmez) buyuruldu. Yani, zekât borcundan kurtulursa da, zekâttan hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz. (F. Bilgiler)

Sual: Salih bir Müslümana, dinen fakir olup olmadığını sordum. Hesap etti. Nisaba ulaşmadığını, fakir olduğunu söyledi. Ben de zekâtımı ona verdim. Aradan bir müddet geçtikten sonra, o kimse, ben yanlış hesap etmişim, dinen zenginmişim, verdiğin parayı da harcadım. Sen zekâtını bir fakire ver dedi. Zekâtımı tekrar bir fakire vermem gerekir mi?
CEVAP
Fakir mi, zengin mi diye, gerekli araştırmayı yaptığınız için, tekrar vermek gerekmez. Zekât verilebileceğini, soruşturup anlayarak, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin olduğu anlaşılsa, zararı olmaz; yani zekât kabul olur. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Zekât verilecek olan kimse, fakir olduğunu, zekât alabileceğini söylemiş ise, bu kimsenin, zekât almaya hakkı olup olmadığını araştırmak gerekmez. Buna zekât verince, soruşturarak, araştırarak vermiş sayılır. (Nehr-ül-Faik)

Sual: Çocuğa ve deliye zekât verilir mi?
CEVAP
Babası zengin ise, çocuğa zekât verilmez. Babası fakir ise, fakir olan çocuğa zekât verilir. Deliye de fakir ise zekât verilir.

Çocuğa, deliye verilecek zekât, babasına veya velisi olan akrabasına veya vasisine verilir. Zenginin küçük oğluna fakir olsa da zekât verilmez; ama büluğa ermiş oğlu fakir ise verilir. (S. Ebediyye)

Din ilmi talebesi
Sual:
Din ilmi öğrenen öğrenciye, zengin de olsa zekât verilir deniyor. Ben her gün dini kitap okuyup, dinimi öğrenmeye çalışıyorum. Zengin de olsam, zekât alabilir miyim?
CEVAP
Dinini öğrenmek, her Müslümanın vazifesidir. Din ilmi tahsil eden öğrenci farklıdır.

Kocaya zekât
Sual:
Şâfiî'de kadın, fakir olan kocasına zekât verebilir mi?
CEVAP
Evet, verebilir. (Mizan-ül-kübra)

Hanefî'de ise ihtilaflıdır, esah olan kavle göre, kadın kocasına zekât veremez.

Müellefe-i kulüb
Sual:
Kur’an-ı kerimde, müellefe-i kulüb denilen kimselere zekât verilebileceği bildirilirken, niye şimdi bunlara zekât verilmiyor?
CEVAP
Kalblerine imanın yerleştirilmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen bazı kâfirlere ve yeni iman etmiş ve iman yönünden zayıf Müslümanlara müellefe-i kulûb denirdi. Resulullah efendimiz, bunların üçüne de zekât verirdi, fakat hazret-i Ebu Bekr zamanında, beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, bir hadis-i şerif okuyarak, (Müellefe-i kulüb olanlara zekât verilmesini Resulullah nesh etmiştir) dedi. Halife ve Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul ederek, nesh edilmiş olduğunda ve artık bunlara zekât verilmemesi hususunda icma hâsıl oldu. Nesh, Resulullah hayattayken olur. İcma ise, vefatından sonra olur. Bu inceliği anlamayanlar, bunu Hazret-i Ömer’in nesh ettiğini sanıyorlar. Eshab-ı kirama ve fıkıh âlimlerine dil uzatıyorlar. Bedâyi ve diğer kitaplarda bildirildiği gibi, İslamiyet’e yardım için, düşmanın zararını önlemek için, onlara mal, para her zaman ödenir, fakat bu beyt-ül-malın zekât bölümünden değil, başka bölümünden ödenir. Görülüyor ki, müellefe-i kulüb denilen kimselere ödeme yapılması yasak edilmemiş, onlara zekât verilmesi yasak edilmiştir. (F. Bilgiler)

Bakılan kişiye zekât
Sual:
Kocası ölmüş ve kimsesiz kalmış fakir kayınvalideme evimde bakıyorum. Zekâtımı ona verebilir miyim?
CEVAP
Evet, vermek iyi olur.

Seyyidlere zekât
Sual
: Peygamber efendimizin soyundan gelen seyyidlere ve şeriflere eskiden zekât verilmezdi. Şimdi verilir mi?
CEVAP
Evet, bugün için bunlara zekât verilir. (Dürr-i Yekta)

Zenginin çocuğu
Sual:
Babası veya annesi zengin olan baliğ olmamış çocuğa zekât verilebilir mi?
CEVAP
Babası zenginse zekât verilemez. Babası fakir, annesi zenginse, ona zekât verilebilir, çünkü baliğ olmamış bir çocuk, annesinin malıyla zengin sayılmaz. (Redd-ül-muhtar)

Kime zengin denir?
Sual:
Dinimize göre, zengin ve fakir kime denir?
CEVAP
Kurban nisabına malik olana, dinenzengin denir. Bu nisaba malik olanın, zekât alması haram olur. Kurban nisabına malik olmayana ise, dinen fakir denir. Bu kimse zekât alabilir. İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar [96 gram altın veya o değerde] malı veya parası bulunan Müslüman, kurban nisabına malik demektir.

Müellefe-i kulûb
Sual: (Müellefe-i kulûb sınıfına zekât vermek, misyonerlerin parayla insanları Hristiyan yapmasına benziyor) denilerek konuyla ilgili âyet tenkit ediliyor. Acaba bu iddiayı misyonerler mi yapıyor?
CEVAP
Elbette, öyledir. Müslüman olan kimse âyet-i kerimeyi nasıl tenkit eder ki? Ya ateisttir veya misyonerdir. Müellefe-i kulübe zekât vermekteki maksat, kâfirlerin kötülüklerini önlemek, onlarla iyi geçinmek ve İslâmiyet'in güzel ahlakını her yere yaymaktır. Müellefe-i kulübe dâhil olanların bir kısmı da, kalblerinin kazanılması ve İslamiyet’e ısındırılması istenen yeni Müslüman olmuş kimselerdir. Yani sadece kâfirlere değil, yeni Müslüman olmuş kimselere de verilirdi.

Bedayî ve diğer kitaplarda bildirildiği gibi, İslamiyet’e yardım etmek ve düşmanın zararını önlemek için, onlara mal, para her zaman ödenir. Ama bu, Beyt-ül-malın zekât bölümünden değil, başka bölümünden verilir. Demek ki, müellefe-i kulübe giren kimselere ödeme yapılması yasaklanmamış, onlara zekât verilmesi yasaklanmıştır. (F. Bilgiler)

Üvey evlada zekât
Sual:
Karımın ölen kocasından olan erkek ve kız çocuğuna, yani üvey çocuklarıma, zekât vermem caiz midir?
CEVAP
Çocuklar fakirse caiz olur. Mecmua-i Zühdiye’de şöyle deniyor:
Karısının ilk kocasından olan fakir evlâdına, üvey babası zekât verebilir. (İbni Nüceym)

Üvey çocuğa zekât verilebileceği S. Ebediyye’de de yazılıdır.

Sual: Din bilgilerini öğrenen ve öğretenlere zekât, uşur verilebilir mi?
Cevap: Nisaba malik olsalar bile, ilim öğrenen ve öğretenlere zekât ve uşur vermek efdaldir.

Zekâtın verileceği yerler
Sual: Herkese zekât verilebilir mi veya kısaca kimlere zekât verilebilir?
Cevap:
Zekât, şu yedi sınıfta bulunan Müslümanlara verilir.
1- Fakir. Nafakasından fazla, fakat nisap miktarından az malı olana fakir denir. Maaşı kaç lira olursa olsun, evini idarede güçlük çeken her fakir, zekât alabilir ve kurban kesmesi, fıtra vermesi lazım olmaz.

2- Miskin. Bir günlük nafakasından fazla bir şeyi olmayan Müslümana miskin denir.

3- Âmil. Hayvanların ve toprak mahsullerinin zekâtlarını toplayan ile, şehir dışında durup rastladığı tüccardan ticaret malı zekâtını toplayan, zengin dahi olsalar, bunlara işleri karşılığı zekât verilir.

4- Mükâteb. Efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince, azat olacak köle.

5- Münkatı. Cihat ve hac yolunda olup, muhtaç kalanlar. Dürr-ül-muhtârda deniyor ki: “Din bilgilerini öğrenmekte ve öğretmekte olanlar da, zengin olsalar bile, çalışıp kazanmaya vakitleri olmadığı için zekât alabilirler. Câmi-ul-fetâvâda bildirilen hadîs-i şerifte; (İlim öğrenmekte olanın kırk yıllık nafakası olsa da, buna zekât vermek caizdir) buyuruldu.

6- Medyun. Borcu olan ve ödeyemeyen Müslümanlar.

7- İbnüs-sebîl. Kendi memleketinde zengin ise de, bulunduğu yerde yanında mal kalmamış olan ve çok alacağı varsa da, alamayıp muhtaç kalan.

Zekâtı, bunların ayrı ayrı hepsine veya sadece birine vermelidir.

Sual: Gayr-i müslim bir fakire zekât verilebilir mi?
Cevap: Zimmiye, yani gayr-i müslim vatandaşa zekât verilmez. Zimmiye fıtra, adak, sadaka, hediye verilebilir.
[Zimmi, İslam devleti uyruğunda olan, gayrimüslim vatandaş demektir. Bugün, dünyada zimmi yoktur.]

Sual: Fakir olan küçük çocuğa zekât verilebilir mi?
Cevap: Küçük çocuk akıllı yani parayı başka şeyden ayırabiliyor ve aldatılarak elinden alınamıyorsa, buna zekât verilir.

Sual: Zengin olup alacaklarını alamayan ve sıkıntıya düşen bir kimse, zekât alabilir mi?
Cevap:
Alacaklarını ve malını eline geçiremeyen, elindeki bononun ödeme zamanı gelmeyen zengin kimse, faizsiz ödünç veren kimse bulamazsa, ihtiyacı kadar, zekât alabilir. Malı eline geçtiği zaman, almış olduğu zekâtı da, fakirlere dağıtmaz.

Sual: Zekât malını, bizzat fakire veya fakirin vekiline vermek şart mıdır?
Cevap: Bu hususu ehl-i sünnet âlimleri, fıkıh kitaplarında şöyle bildirmektedir:
“Zenginin, zekâtını fakirin eline vermesi lazımdır. Zengin olan bir kimse, velisi olduğu yetimi zekât niyeti ile doyurursa, zekât vermiş olmaz. Yemeği çocuğa vermeli, çocuk kendi malını yemelidir. Zengin, altını masa üstüne koysa, bir fakir de gelip, masadan o altını alsa, zekât verilmiş ve kabul olmuş olmaz. Fakir veya fakirin vekili alırken, zenginin görmesi lazımdır. Zekat niyeti ile fakiri evinde parasız oturtsa, kira almasa, kabul olmaz. Çünkü fakire mal vermesi lazımdır.”

Sual: Evi, dükkânı olup da zor geçinen kimseye zekât verilebilir mi?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Hazânet-ül-müftîn ve Eşbâh kitaplarında deniyor ki:
“Evleri ve dükkânları olanın, aldığı kiraları, tarlası olanın, tarlasının mahsulü veya kirası, çoluk çocuğunu beslemeye yetişmezse, bu kimse fakir sayılır, zekât alması caiz olur.” Görüldüğü gibi burada fetva, imâm-ı Muhammede göre verilmiştir.

Torununa zekât vermek
Sual: Bir kimse, annesine, babasına, dedelerine, ninelerine, çocuklarına ve torunlarına zekât verebilir mi?
Cevap:
Anaya, babaya ve dedelerin, ninelerin hiçbirine ve kendi çocuklarına ve torunlara zekât verilmez. Bunlara, sadaka-i fıtır, adak ve kefaret gibi vacip olan sadakalar da verilmez. Fakir iseler, nafile sadaka verilebilir. Zevceye, hanıma da zekât verilmez. İmâm-ı a'zam hazretleri; “Kadın da, fakir olan zevcine, kocasına zekât veremez”, İmâmeyn ise; “Fakir zevcine, kocasına zekât verir” buyurdular. Fakir olan gelinine, damadına, kayınvalideye, kayınpedere ve üvey çocuğuna zekât verilir. Gayr-i müslim zimmiye sadaka ve hediye verilir.

Sual: Peygamber efendimiz zekât kabul etmediği, almadığı için, evlatlarına, torunlarına da zekât verilmez mi?
Cevap:
Peygamber efendimizin ve amcalarının evlatlarından, kıyamete kadar geleceklere zekât verilmez. Çünkü, her muharebede, düşmandan alınan ganimetin beşte biri bunların hakkıdır. Ahmed Tahâvî hazretleri, Emâlî kitabının şerhinde buyuruyor ki:
“İmâm-ı a'zam hazretleri buyurdu ki: Bunlara ganimet hakları verilmediği için, zekât ve sadaka vermek caizdir.” Caiz olduğu Dürr-i Yektâ'da da yazılıdır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır