antalya osmanlı ocakları / Osmanlı Ocakları 10 yaşında - Lider Gazete: Antalya Haber ve Antalya Spor Son Dakika Haberleri

Antalya Osmanlı Ocakları

antalya osmanlı ocakları

Osmanlı Ocakları Antalya İl Başkanlığı Açıldı

IHA

Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2015 16:37

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Osmanlı Ocakları Antalya İl Başkanlığı açıldı.
Saat Kulesi karşısındaki meydanda düzenlenen açılış töreninde, Mehteran ve halk oyunları gösterisi sunuldu. Katılımcılara, keşkek, Osmanlı şerbeti ve Gaziler helvası ikram edildi.
Törende konuşan Antalya Osmanlı Ocakları İl Başkanı Nevin Tunçlu, Osmanlı Devleti’nin gittiği yerlere adalet, insanlık, kültür ve medeniyet götürdüğünün altını çizdi.
Tunçlu, “Osmanlı Ocakları’nın temel gayesi Osmanlı hoşgörüsü, adaleti, ahlakını yaşamak ve yaşatmaktır. Bölge, dil, din, ırk, mezhep ayrımı yapmaksızın, ‘Yaratılanı Severiz Yaradan Ötürü’ anlayışı ile herkesi kucaklayan ve herkese eşit yaklaşan bir fikri benimsemektedir. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Sünnisi ile yüzyıllar boyunca aynı çatı altında yaşamış farklı vatandaşların aynı çatıda birleştiği Osmanlı’nın kültürü ile kurulmuş olan Osmanlı Ocakları, günümüz Türkiye’sinde de bu anlayışı daim kılmak üzere 2005 yılında kurulmuş ve o günden bu yana yapılanmasını hızla sürdürmüştür” dedi.
Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat ise, Osmanlı Ocakları’nın ülke genelinde teşkilatlandığını belirterek, “ Osmanlı Ocakları Osmanlı medeniyetini yaşamak ve yaşatmak için kurulmuştur. Osmanlıca dersleri gibi Osmanlı medeniyetinin hizmeti için buradadır. Ülkenin genelinde ve çeşitli ülkelerde Osmanlı Ocakları hizmet edecektir” diye konuştu.
Konuşmaların ardından il başkanlığının açılışı gerçekleştirildi.

kaynağı değiştir]

Birinci Umûmî Kongre 23-25 Nisan 1340 (1924) tarihlerinde eksik temsille ve ağırlıkla asker-sivil bürokratlardan oluşan bir kitlenin katılımıyla gerçekleşti. Kongrenin başkanlığına Tanrıöver'in önerisi üzerine Türkçülük konusunda mühim bir yere sahip olan Ahmet Ağaoğlu seçildi. Kongrede ağırlıkla Türkün tanımı ve şekli ele alınmıştır. Tanrıöver ocakların Türk vatanının ve Türk devrimlerinin bekçiliği gibi iki temel vazifesi olduğunu dile getirmiştir. Bu vazifenin doğrudan siyasetle uğraşmak anlamına geldiği görüşünü paylaşan üyeler de bulunmaktadır. Tartışılan bir diğer konu da kimlerin Ocaklara kabul edilip edilmeyeceğidir. Tanrıöver'in bu konudaki tavrı seçkinci ve elitist, halka üsten bakan bir yaklaşımdır ve "Ocak bir misyoner müessesesidir. Ameleyi aldınız mı, ertesi gün Ocak sosyalist bir kulüp olur" söyleminde bulunmuştur. Kongrede Ocakların yayın organı olan Türk Yurdu'nun ismi ve yayın ilkeleri de tartışılmıştır. Netice olarak yapılan oylamada derginin aynı adla devam etmiş, Yusuf Akçura imtiyaz hakkını Türk Ocağı İdare Heyeti'ne devretmiştir.

Türk Ocakları İkinci Kurultayı[değiştir kaynağı değiştir]

Türk Ocağı II. Meşrutiyet döneminde kurulan çok sayıda cemiyet arasında şube, üye sayısı ve etkilediği kitle ile Türk Derneği ve Türk Yurdu Cemiyeti'nden daha önemli bir konuma sahip olmakla beraber Türk milliyetçiliğini bilimsel ve kültürel manada gelişmesini sağlayan bir yapıya sahiptir. Kuruluş tarihi olarak 1911 ve 1912 yılı verilse de genel olarak 1912 yılında kurulduğu kabul edilmektedir. Ocağın ilk adımları Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından 1911'de atıldığı bilgisi Yusuf Akçura tarafından paylaşılmaktadır. 1912 sonbaharında Balkan Savaşları nedeniyle Türk Ocağı'na ilişkin bakış açısı iki manada değişti. Ocaklar Osmanlı İmparatorluğu'nun muhtelif toplumlarına ayrılık sokmakla suçlanırken, bir yandan da artan milliyetçiliğin odak noktası olacaktı. Maddi olanaksızlıkların da etkilediği bu süreci ocakların başkanı olan Ahmet Ferit Tek'in istifası ve Edebiyatı Cedide'nin öne çıkan kalemlerinden Hamdullah Suphi Tanrıöver'in başkanlığı ve Yusuf Akçura'nın ikinci başkanlığa gelişi takip edecekti. Cumhuriyet döneminde maarif bakanı ve milletvekili olarak görev alacak olan Tanrıöver, ocakların kapanışa kadar kesintisiz başkanlık görevinde bulundu ve onun zamanında zirvesi 1927 yılı olmak üzere bir canlanma ve gelişme yaşandı. Ülke içinde "vatanda ocaklı" denen ve Osmanlıcılık gibi kimlik bunalımlarına cephe almış bir kitle ile ocağa olan ilginin artması sonrasında düzenli konferans ve etkinlikler Divanyolu'ndaki binadan Beyazıt'taki bir konağa taşınma gerçekleşti ve burası merkez olarak kullanıldı. Belirlenen Türk Ocağı Nizamnâme-i Esâs ve Dâhilisi'nde ocakların amacı şu şekilde açıklandı: "Türklerin millî terbiye ve ilmî, içtimaî, iktisadî seviyelerinin terakki ve ilâsıyla ırk ve dilinin kemâline çalışmaktadır."[1]

Ocak nizamnâmesinde belirlenen "Türk dilinin kemâline çalışmak" amacı belirgin olarak ocağın dergisi olan Türk Yurdu'nda yayımlanan makalelerde kendini göstermektedir. Ocağın bu dönemdeki dil tasavvurunda İstanbul Türkçesi hiçbir sınıfa veya taşraya ait olmadığından önemli sayılmış ve geçer lisan sayılmıştır. Cumhuriyet öncesi ocaklarda kadınların toplumsal yaşama katılımı konusunda teorik tartışmalar yapılsa bile genel manada bir program oluşturulamamıştır. Teorik tartışmalarda Sovyetler Birliği'ne bağlı Türkî devletlerdeki gelişmeler, çağdaşlaşma düşüncesi ve eski Türk kültürüne atıflar görülmekteyken bir programın ortaya konulmaması Peyami Safa gibi gibi yazarlarca eleştiri konusu olmuştur.

İttihat ve Terakki ile ilişkisi[değiştir kaynağı değiştir]

Atatürk'ün Adana Türk Ocağı hatıra defterine el yazısıyla yazdığı not.

Cumhuriyetin ilanı sonrasında Türk ocakları yurt genelinde hızlı bir örgütlenme içerisine girdi. Geçmişin kritiği ve geçmiş hataların tekrar zuhur etmemesi için bu ikinci dönemde ilkine göre ocak programına ilişkin daha çetin tartışmalar yapıldı. Gökalp'in Ocaklar'ı edebi kulüp yapma eğilimi devam ederken Reşit Galip gibi isimler doğrudan halkın içinde olunması ve pratik amaçlara yönelinmesini öne sürüyordu. Galip aynı zamanda Darülfünun neredeyse ocakların merkezi de orada olmalıdır diyerek adeta ocakların düşün dünyasını etkilemek istediği kesimi belirtiyordu. Ayrıca ikinci dönemin başında Türk Yurdu'nun basımında bir kopukluk doğmuş Yeni Mecmua da bu dönemde bir süreliğine ocakların resmî yayın organı gibi işlev görmüştür. Ocakların hızlı örgütlenmesi ile Mayıs 1923'te 43 şubeye ulaşıldı. "Ocaların başbuğu" olarak anılan Hamdullah Suphi Tanrıöver'in vurguladığı programda her şubenin çalışma programı oluşturması ve üyeler için kimlik çıkartılması gibi şeyler bulunmaktadır. Çeşitli basın ve yayın organının desteği dışında yeni kurulan Türk millî devleti de maddî manevî yardımlarını esirgememektedir. Öyle ki Mustafa Kemal Zonguldak şubesine 200 liralık yardımda bulunurken Erkân-ı Harbiye-i Umumîye Reisi Fevzi Çakmak ve Ferit Fahrettin Paşa da maddi yardımlarda bulunmuştur. Tanrıöver de Ocakların yeni programında temel sac ayaklarından birini, yani devrimlerin şu sözlerle açıklamaktadır:

« Türk ocağı dar milliyetperverlik gütmez. Ocaklı bilir ki bu müessese Şarkda Garbın temsilidir. Türk Ocağı Garpçıdır. Kendimizi Garplı hissettikçe Türk kalacağız. Türklüğümüzü Avrupalı olmaya yüz tuttuğumuz zaman bildik. »
4 Nisan 1929 tarihli Milliyet gazetesinde Türk Ocağı'nda dönemin Sıhhiye Vekili Refik Bey'in ağırlandığı günden bir fotoğraf.
4 Nisan 1929 tarihli Milliyet gazetesinde Türk Ocağı'nın tertiplediği piyangonun afişi

Türk Ocakları yeni dönemde Türk devrimlerinin rehberliğini yüklenmek amacını güttü. İrticaya karşı mücadeleye verdiği destekteki bu rolü Sebilürreşad dergisiyle doğrudan bir çatışma ortamı yarattı. Bu gibi özelikleriyle ocaklar yeni rejimin desteğini kazandı. Mustafa Kemal İstanbul Türk Ocağı'na bir bina kuruluşu için 3500 liralık maddi yardımda bulundu. Böylece Ocak-devlet ilişkisi daha görünür hale geldi.

Türk Ocakları Kongreleri[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır