"İş ve özel hayatım oldukça stresliydi. İşime her gün sıkıntıyla ve korkular içinde gidiyor ve akşam eve gelince de koltuğa bitkin, yorgun ve tükenmiş bir halde yığılıyordum. Bütün vücudum ağrılar içindeydi, derken baş ağrıları geldi ve son olarak da korkunç grip nöbetlerine tutulmaya başladım. O günden sonra hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Erkenden yatıyordum ama sabahları yine çok yorgun olarak uyanıyordum ve çok sinir bozucuydu. Enerjim bitmişti sanki, yıpranmıştım. Bulantı ve kas kramplarına bel ağrıları eşlik ediyordu. Hazımsızlık çekiyordum. Doktoruma bunu anlattığımda depresyona girdiğimi ve iki haftalık tedavi ile yeniden eskisi gibi olacağımı söyledi. Gözyaşlarına boğuldum. Çünkü her şeyin daha kötüye gideceğini düşünüyor ve korkuyordum..."
KRONİK YORGUNLUK SENDROMU
Yeni yeni tüm yönleriyle açıklanmaya başlanan ve çok bilinmeyen bir yorgunluk hastalığı hakkında bilgilerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
19. yüzyılda "Kronik Nervöz Tükenme" olarak tanımlanmıştır. Bugün "Yuppie Flu" veya "20. Yüzyıl Hastalığı" olarak da bilinir. Tıp dilinde "Stres Cevabı Disregülasyon Bozukluğu" olan "Kronik Yorgunluk Sendromu" veya "Canlı Cenaze Sendromu" terimi bugün modern tıptaki yerini almıştır. Muhtemelen 21. yüzyılın yeni ve yaygın bir hastalığı olacaktır.
Kronik Yorgunluk Sendromu, sürekli veya tekrarlayıcı seyreden, sakatlayıcı, iyi anlaşılamayan ve birçok sistemi tutan bir hastalığı tanımlamak için kullanılır. Tek bir sebebi yoktur. Bu hastalığın viral bir enfeksiyonun tetiklediği beyinin çalışmasındaki düzensizlikler, strese bağlı vücudumuzdaki dengesizlikler ve vücudun savuma sisteminin bozulması sonucu aşırı derecede aktifleşen bağışıklık sistemimizi içine alan bir durum olduğunu kabul etmeliyiz. Kronik yorgunluğun en ayırt edici belirtisi yatak istirahatiyle geçmemesidir. Bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla başa çıkamayınca sonuç bitkinlik olmaktadır.
Baharın güneşli ve sıcak günlerini özlemle beklediğimiz son günlerde birçok insan halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak problemlerden yakınıyordur. Bu yakınmaların çoğu Bahar Yorgunluğu ile bağlantılıdır. Bahar yorgunluğu da bir hastalık olarak tanımlanabilir. Bahar Yorgunluğu önlem alınmazsa Kronik Yorgunluk Sendromu"na dönüşebilir. Bahar mevsiminde güneş ile birlikte havadaki elektrik yükü artar. Bu yük iyonlar aracılığıyla taşınır. Pozitif ve negatif değerde iki tür iyondan pozitif olanlar arttıkça vücuda zindelik getirir. Negatif yüklü iyonların artması ise yorgunluk, halsizlik ve gerginliklere neden olur. Havadaki elektrik yükü otomobillerin havayı kirletmesi, sanayi atıkları, trafik karmaşası nedeniyle şehirlerde daha fazladır. Elektrik yükünün yoğunluğu insanda yorgunluk hissini, sinir gerginliğini ve stresi tırmandırır. Bu durum, damarlardaki daralmayı artırır. Hatta damarlardaki daralma midede ülsere bile neden olabilir.
Hekimlerimizin çoğu Kronik Yorgunluk Sendromu"nun bir hastalık olduğuna inanmamakta ve ciddiyetini küçümsemekte, bir kısmı da onu psikiyatrik bir bozukluğun eşdeğeri olarak görmektedir.
Kronik yorgunluk sendromu açısından bazı insanlar daha fazla risk altında bulunur. Bunların başında da A tipi insanlar var. Doktorlar ve sağlık ile ilgili yardımcı mesleklerde, yönetici kadrosunda çalışan sorumluluğu fazla olan bireylerde sık görülmektedir.
Bahar yorgunluğu ve kronik yorgunluk dışında bir de "Mutsuzluk Yorgunluğu" denilen bir yorgunluk türü vardır. Şikayetler bedensel bir rahatsızlıktan değil, psikolojik sorunlardan kaynaklanmaktadır. Kendini sürekli bitkin, halsiz, isteksiz, yorgun hissedenler bu gruba girmektedir. Bu hastaların yorgunluk hisleriyle mutsuzlukları arasında bağlantı vardır. Mutsuzluk yorgunluğu, doğal olarak, insanın psikolojisiyle çok yakından ilgilidir. Bu sendrom duygusal tükenmişlik, depersonalizasyon ve bireysel beceride azalma nedeniyle; bireysel ya da kurumsal düzeyde, insanın iç dünyası ile ilgili duyguları, amaçları, istekleri ve beklentileri etkileyen psikolojik bir deneyimdir. Bu hastalar sorunlar, baskı hissi, huzursuzluk ve işlev bozukluğu sonucunda işlerinden ve ailelerinden olabilirler. Bu sorundan kurtulmak için öncelikle kendimizi, doğayı ve hayatı sevmek, yorgunluklarımızın, tükenmişliğimizin, mutsuzlukların, hayal kırıklıklarının gelip geçici olduğuna inanmak gerekir.Hastaların psikolojik tedavi görmesi gerekir.
Nedenleri
1-Viral enfeksiyonlar.
2-Stres.
3-Kontrol kaybı.
4-İş hayatındaki nedenler:
5-Aşırı aktif bağışıklık sistemi.
6-Bireysel etmenler:
7-Adrenalin salgılayan bezlerinin düzenli çalışmaması.
8- Vücudun bütün hücrelerini güçlendiren kimyasal enerji kaynağı olan ATP düzeyinin düşük olması.
Kronik Yorgunluk Sendromu fiziksel, duygusal ve zihinsel bulgu ve belirtileri içerir:
A-Fiziksel tükenmişlik belirtileri:
B-Duygusal tükenmişlik bulguları:
C-Zihinsel tükenmişlik bulguları:
Kronik Yorgunluk Sendromu hakkında bilinmeyenler:
Eğer kendinizde bu hastalığın belirtilerini görüyorsanız; öncelikle bu hastalık hakkında bilgi ve fikir sahibi olan bir hekime başvurunuz.
Tedavi
Öneriler
Ekler
Bilimsel Makalelerden şeçmeler
1-Gen Hırsızı Virüsler
Amerikalı bir araştırmacı, virüslerin, bakterilerden gen çalarak yeni patojenlere (hastalık yapıcı organizma) dönüşebildiklerini öne sürdü. California'nın Rosemead kentindeki Karmaşık Bulaşıcı Hastalıklar Araştırma Merkezi'nin kurucusu John Martin, Kronik Yorgunluk Sendromu bulunan bir kadından aldığı virüs örneğinde tam 50 değişik bakteri genine rastlamış. Araştırmacı, elindeki örneğin bakterilerle virüsler arasındaki duvarı aşabilmiş olduğunu söylerken, başka virologlar, yeni deneyler yapılmadan bu konuda kesin bir şey söylenemeyeceğini vurguluyorlar.
Martin, araştırma kurumunu, süreğen yorgunluk gibi belli bir nedene bağlanamayan hastalıkları incelemek amacıyla kurmuş. Hastalarının birinin aldığı kan örneğinden, herpes benzeri bir virüs çıkarmış ve virüsün DNA'sını enzimlerle parçalara ayırmış. Örnekteki DNA dizilimlerini, ABD Sağlık Bakanlığınca arşivlenen örneklerle karşılaştırdığında, Afrikalı yeşil maymunlara hastalık aşılayan bir sitomegalovirüse şaşılacak derecede benzediğini saptamış. Ancak örnek parçalarda farklı bakteri türlerine ait düzinelerle gene de rastlamış. İşin daha da şaşılacak yanı, bu genlerin, fotosentez, nitrojen tutma, bakteri hücre zarı yapımı gibi virüsün hiçbir işine yaramayacak işlevlere sahip bulunmaları. Bununla birlikte araştırmacı, virüsün pekala kendini tehlikeli bir patojen haline getirecek zararlı genler de çalabileceğini vurguluyor.
Bazı virüslerin, bulaştıkları hayvanlardan DNA çaldıkları biliniyor. Ancak insanları hastalandıran bir virüsün, bakterilerden gen alabilmesi için bakterileri de hastalandırması gerekiyor. Savını sürdürebilmek için Martin, şimdi elindeki virüsün bakterilere de bulaşabileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Bu kanıt ortaya çıkmadan, virologların çoğu, Martin'in açıkladığı sonuçların, örnek virüs parçalarını tuttuğu kültürlere bakteri bulaşmış olmasıyla ilgili olduğuna inanma eğiliminde.
New Scientist
John Martin
17 Temmuz 1999
2-The Independent gazetesinin belirttiğine göre İngiltere'de yaklaşık 150 bin kişi bu hastalıkla savaşıyor. Yani yapılan araştırmalara göre yaklaşık olarak İngiltere'nin yüzde 38'i "her zaman yorgun". Dr. Chalder "Çünkü bugünün toplumunda eskiden olduğundan daha çok roller üstleniyoruz. Kadınlar çocuklara bakmak için kendilerini parçalıyor ve akşamları da ev işleriyle ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Ve buna her şeyin en iyisini yapmak zorunda olduklarının baskısını da eklerseniz sonuç olarak kronik yorgunluk hastalığı pek de sürpriz sayılmaz" diyor.
3-"Kronik yorgunluk sendromunda kullanılan Eneda hakkında elimizde bilimsel olarak çok az bilgi var. Ve hastalıklarına çare arayan insanlara bu ilacın şiddetle pazarlanması çok düşündürücü".
Bart's Hospital
Prof.Dr.Anthony Pinching
4- "Yorgunluğu, Kronik Yorgunluk Sendromu ile karıştırmamak çok önemli. Kronik Yorgunluk Sendromu birçok faktörün bir araya gelerek oluşturdukları kompleks bir durumdur..."
Dr. Trudie Chalder
Londra King's Collage Hospital
Kronik Yorgunluk Sendromu Kliniği
5-Yorgunluk virüsü de var.
Sık sık hiçbir şey yapmadığınız halde yorgunluktan mı şikayetçisiniz? İşe gitmek, sabah yataktan kalkmak sizin için sorun mu? Eğer bu sorulara yanıtınız "evet" ise özellikle kış aylarında sıkça görülen kronik yorgunluk (fatique) sendromuna yakalandınız demektir. Ancak bu durum bazı bilim adamlarının öne sürdüğü gibi bir virüsten de kaynaklanıyor olabilir. Kronik yorgunluğun yol açtığı üretkenlik azalması ve enerji kaybı, ABD"de yılda ortalama 43 milyar dolar gibi büyük bir maliyete neden oluyor. Avrupa Depresyon Çalışması"na göre depresyonda yüzde 73 oranında, yorgunluk ve enerji azalması ortaya çıkıyor. Bu da kişinin iş verimini düşürerek, işe devamsızlık, hatta kovulmaya neden olabiliyor. Oysa bu sorunun nedeni hâlâ belirli değil."
Tartışma sürüyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kerem Doksat "yorgunluk" nedenleri konusunda şunları söylüyor:
"Bilim dünyası "Bu bir sendrom mu, yoksa bu durum depresyonun belirtilerinden mi" diye tartışıyor. Bir grup ise kronik yorgunluğun sitomegalovirüs denen bir tür virüsten kaynaklandığını ileri sürüyor. Kronik yorgunluk yüzde 73 depresyonun bir parçası olarak görülmekle birlikte, depresyonda olmadan kişi bunu yaşayabilir. Bazı araştırmalar bu sendromun, serotonin, dopamin gibi beyinde sinir hücreleri arasındaki ileşitimi sağlayarak kimyasal maddelerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkabileceğini de gösteriyor. SSRI grubu dediğimiz ilaçlar, seratoninin sinir hücrelerinin aralarındaki boşluktan hücre içine alınmasını engelleyerek duygu durumunu düzeltir. Dolayısıyla bu ilaçlarla yeti yitimi olarak tanımlanan tembellik, isteksizlik gibi semptomları da giderebilmesi mümkün olabilir."
http://www.milliyet.com.tr/content/saglik/sag003/sag10.html
Yorgunluk ve halsizlik, her insanın hayatının belli dönemlerinde yaşayabileceği sorunlardır. Ve bu sorunlar birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Öyle ki yorgunluk ve halsizlik durumları, çoğu zaman mevsimlerle ilgili olabilmektedir. Örneğin bahar yorgunluğu! Birçok insan bahar yorgunluğunu yakınen tanısa da yaz yorgunluğu da en az onun kadar önemli bir problemdir.
Yaz yorgunluğu da tıpkı bahar yorgunluğu gibi değişen mevsim koşullarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Aşırı sıcak ile birlikte terlemenin artması, vücuttaki su ve tuz kaybını arttırmakta ve bunlar da yorgunluk, halsizlik gibi durumları tetiklemektedir. Aşırı sıcaklarda fazla terlemediğinizi düşünüyorsanız bile sıcağın kendisi yorgunluk, halsizlik gibi problemlerle karşılaşmanıza neden olmaya yetecektir.
Yaz aylarında yaşanan yorgunluğun ve halsizin sebeplerinden biri de uzun süre güneş altında kalmaktır. Güneşlenme süresini uzun tutmak veya iş vb. sebeplerle uzun saatler güneşe maruz kalmak, yorgunluğa neden olabilir. Bunun yanı sıra yaz aylarında sıkça kullanılan klimalar da benzer belirtilerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Yorgunluk ve halsizliği arttıracak sebeplerden biri de yazın daha sık görülen ishallerdir. İshal, yol açtığı su ve elektrolit kaybı nedeniyle kişide ciddi yorgunluk hali yaratabilmektedir. Bu nedenle ishalin tedavi edilmesi, özellikle yaz aylarında daha fazla önem kazanmaktadır.
Yine yaz aylarında uyku düzeninin değişmesi, sıcak ve neme bağlı olarak uyku bölünmeleri, kişinin gün boyu kendisini yorgun ve halsiz hissetmesine neden olabilir. Tüm bunlar yaz aylarında çoğalan bu olumsuz belirtilerin ana nedenleri arasında sayılabilirler. Peki, yaz yorgunluğunu önlemek için ne tür önlemler almak gerekir?
Yorgunluk ve halsizlik yukarıda saydığımız nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi bu belirtilerin altında daha ciddi nedenler de yatabilmektedir. Eğer uzun süredir bu problemlerle uğraştığınızı ve geçmediğini düşünüyorsanız bu durumu geçiştirmek yerine mutlaka bir uzmana başvurmanız gerekir. Bunun yanı sıra bazı sağlıklı alışkanlıklarla mevsime bağlı halsizliği hafifletmek mümkündür. İşte yazın yorgunluk ve halsizlik yaşamamak için yapmanız gerekenler:
Bu yazının bilgilendirme amaçlı olduğunu ve yorgunluk, halsizlik durumunu uzun süredir yaşıyorsanız mutlaka bir hekime başvurmanız gerektiğini unutmayın! Hepinize sağlıklı bir yaz dileriz.
Gün ışığının azaldığı ve havaların soğumaya başladığı günlerde hareketsizliğin de etkisiyle vücudun bir nevi kış uykusuna hazırlandığını belirten Acıbadem Taksim Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edvin Murrja, uyku haline karşı alınması gereken 8 önlemi anlatarak uyarı ve önerilerini şöyle aktardı:
Bol bol su için: Soğuk havalarda susama hissi azaldığı için gün içerisinde tüketilen su miktarı hayli düşüyor. Susuzluk ise tansiyonu düşürerek ve birçok enzimatik reaksiyonu yavaşlatarak uyku hissini artırıyor. Uyanınca içeceğiniz 2 bardak ılık su ile güne daha dinç başlayabilirsiniz.
Çay ve kahve miktarına dikkat edin: Gün içinde tüketilen çay ve kahve birçoğumuz için şüphesiz vazgeçilmezler arasında yer alıyor. Oysa içerdikleri kafein nedeniyle çarpıntı ve uykusuzluk yapabildiklerinden gece uyku düzenimizi bozarak gündüz uyuklamamıza neden olabiliyorlar. Çay ve kahveyi sabah saatlerinde tüketmek, hatta kafeini düşük yeşil çayı tercih etmek bu durumu düzeltmeye yardımcı olabiliyor.
Gazlı, şekerli içeceklerden uzak durun: Gazlı, şekerli içecekler ile meyve suları tüketmek yağ dokusunu artırıyor. Bu içecekler yüksek kalori nedeniyle hem kilo aldırıyor hem içtikten sonra şeker dalgası oluşturarak uyku hali yapabiliyor. O nedenle bu tür içeceklerden uzak durun. Meyve suyu yerine ara öğün olarak az miktarda meyve tüketin.
Hareketsizlikten kaçının: Özellikle ofis çalışanları için önemli olan bu durum tam bir kısır döngüdür. Oturdukça enerjimiz düşer, enerjimiz düştükçe hareket isteği azalır. Ofis içinde bile yapacağımız hareket ile birlikte kan akışı artacağından daha verimli ve enerjik hale geliriz.
Kahvaltıya özen gösterin: Hepimiz birbirimizden farklıyız, o yüzden herkes için tek bir formül vermek doğru değil. Kimimiz hiç kahvaltı yapmıyor iken, kimimiz kahvaltısız adım atamıyor. Ancak sağlıklı ve özenle seçilmiş bir kahvaltı enerjimizi artırarak gün içi uyuklamalarını azaltıyor.
Kan şekerini dengede tutan besinleri tercih edin: Gün içinde şekerli gıdalardan uzak durmaya çalışın. Öğün miktarını düşük tutarken, seçiminizi güzel yapın. Çok dolduracağınız bir mide enerjik hissetmek yerine bitkinlik ve uyuklamaya yol açıyor. Ara öğünlerde ise yiyeceğiniz bir çikolata o anda iyi hissettirirken kısa süre sonra bitkinlik ve uyuklama hali yapabiliyor. Onun yerine tahıllı kraker gibi daha karmaşık karbonhidratları tercih edin.
Bulunduğunuz ortamı aydınlık tutun ve havalandırın: Az ışıklı, havasız ortamlar rehavet ve uyku hali oluşturur. Ortamınızı her zaman aydınlık tutun ve havalandırın, hatta aralıklı olarak dışarı çıkıp temiz hava almak enerjinizi yükselteceğinden buna zaman yaratın.
Geçmeyen uyku haliniz varsa sebebini arayın: Gereken önlemleri almanıza rağmen uyuklama isteği geçmiyorsa doktorunuzdan destek isteyebilirsiniz. Genellikler kansızlık, uyku apne sendromu, tiroidin yavaş çalışması, vitamin eksikliği gibi nedenler uyku hali, uyuklama isteği nedeni olabilir.
VİDEO: KALİTELİ UYKU İÇİN YAPILMASI GEREKENLER!