arapça b harfi dövme / Çince karakterler sembolü Çince Alfabe harf, sembol, Aşk, Çeşitli png | PNGEgg

Arapça B Harfi Dövme

arapça b harfi dövme

Cuma Suresi Okunuşu

Tarih: 13 Ocak 2023Ayetler ve Sureler

Cuma suresinin fazileti ve anlamı nedir? Cuma suresi nerede ve ne zaman indi? Cuma suresinin Arapça, Türkçe okunuşu, Cuma suresinin anlamı, tefsiri ve Cuma suresi hakkında kısaca bilgiler...

Yazımızda sizler için Cuma suresinin Arapça, Türkçe okunuşunu, anlamını, okumanın faziletini ve tefsirini hazırladık. Yazının devamında Cuma suresi hakkında nerede inmiştir, konusu nedir, ne anlatıyor, nuzül sebebi nedir gibi soruların cevabı mevcuttur.

Cuma suresi Medine’de inmiştir. 11 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen اَلْجُمْعَةُ (cum‘a) kelimesinden almıştır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) sûrelerinin dördüncüsüdür. Resmî tertîbe göre 62, iniş sırasına göre ise 96. sûredir.

Cuma suresini okumanın fazileti, Ebû Hureyre (r.a.)’ın haber verdiğine göre "Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Cuma namazında Cuma ve Munafikûn surelerini okurdu." (Müslim, Cum‘a 61, 64)

CUMA SURESİ ARAPÇA

CUMA SURESİ OKUNUŞU*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

1. Yusebbihu lillahi mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi-lmeliki-lkuddûsi-l’azîzi-lhakîm.

2. Huve-lleżî be’aśe fî-l-ummiyyîne rasûlen minhum yetlû ‘aleyhim âyâtihi ve yuzekkîhim ve yu’allimuhumu-lkitâbe velhikmete ve-in kânû min kablu lefî dalâlin mubîn.

3. Ve âḣarîne minhum lemmâ yelhakû bihim(t) ve huve-l’azîzu-lhakîm.

4. Żâlike fadlu(A)llâhi yu/tîhi men yeşâ(u)(t) va(A)llâhu żû-lfadli-l’azîm

5. Meśelu-lleżîne hummilû-ttevrâte śümme lem yahmilûhâ kemeśeli-lhimâri yahmilu esfârâ(an)(c) bi/se meśelu-lkavmi-lleżîne keżżebû bi-âyâti(A)llâh(i)(t) va(A)llâhu lâ yehdî-lkavme-zzâlimîn

6. Kul yâ eyyuhâ-lleżîne hâdû in ze’amtum ennekum evliyâu li(A)llâhi min dûni-nnâsi fetemennevû-lmevte in kuntum sâdikîn

7. Velâ yetemennevnehu ebeden bimâ kaddemet eydîhim(t) va(A)llâhu ‘alîmun bi-zzâlimîn

8. Kul inne-lmevte-lleżî tefirrûne minhu fe-innehu mulâkîkum śümme turaddûne ilâ ‘âlimi-lġaybi ve-şşehâdeti feyunebbi-ukum bimâ kuntum ta’melûn

9. Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû iżâ nûdiye lissalâti min yevmi-lcumu’ati fes’ev ilâ żikri(A)llâhi ve żerû-lbey’(a)(t) żâlikum ḣayrun lekum in kuntum ta’lemûn

10. Fe-iżâ kudiyeti-ssalâtu fenteşirû fî-l-ardi vebteġû min fadli(A)llâhi veżkurû(A)llâhe keśîran le’allekum tuflihûn

11. Ve-iżâ raev ticâraten ev lehven(i)nfaddû ileyhâ ve terakûke kâ-imâ(en)(t) kul mâ ‘inda(A)llâhi ḣayrun mine-llehvi ve mine-tticâra(ti)(t) va(A)llâhu ḣayru-rrâzikîn

CUMA SURESİ ANLAMI

 Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

1. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi, gerçek hükümdar, her noksandan temiz ve uzak, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan Allah’ı tesbih etmektedir.

2. O Allah ki, ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları her türlü günah kirlerinden temizleyip arındıracak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir peygamber göndermiştir. Oysa onlar, daha önce apaçık bir şaşkınlık ve sapıklık içindeydiler.

3. Allah o Peygamber’i, henüz kendilerine katılmamış, ama daha sonra katılacak olan başkalarına da göndermiştir. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.

4. Peygamberlik, Allah’ın lutfudur; onu dilediğine verir. Gerçekten de Allah, pek büyük lutuf ve ihsân sahibidir.

5. Tevrat’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü tutulan, fakat bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin hâli, ciltlerle kitap taşıyan eşeğe benzer. Allah’ın âyetlerini yalanlayan topluluğun hâli ne kötüdür! Allah zâlimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

6. De ki: “Ey yahudiler! İnsanlar içinde yalnızca kendinizin Allah’ın dostları olduğunu sanıyorsanız ve bu iddianızda samimi iseniz, haydi ölümü arzu edin de görelim!”

7. Oysa onlar işledikleri günahlar yüzünden ölümü asla istemezler. Allah ise, o zâlimleri çok iyi bilmektedir.

8. De ki: “Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra duyuların ötesinde olan şeyleri de, duyular sahasına giren her şeyi de çok iyi bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; O da size yaptıklarınızı tek tek haber verecektir.”

9. Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğunda hemen Allah’ı anmaya koşun; işi, alış verişi bırakın! Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur.

10. Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne yayılabilir ve Allah’ın lutf u kereminden rızkınızı temine çalışabilirsiniz. Bununla birlikte Allah’ı çok çok zikredin ki iki cihanda da kurtuluşa eresiniz.

11. Onlar bir ticâret veya bir eğlence görünce hemen oraya akın edip, seni hutbede ayakta bırakıverdiler. De ki: “Allah’ın katındaki mükâfat, ticâretten de, eğlenceden de daha hayırlıdır!” Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

CUMA SURESİ HAKKINDA KISACA BİLGİLER

Cuma suresi konusu nedir? Cuma suresi nuzül sebebi nedir? Cuma suresini okumanın fazileti nedir? Sizler için derledik.

  • Cuma suresi konusu nedir?

Ümmîler arasından Resûlullah (s.a.s.)’i peygamber olarak göndermesi, Allah Teâlâ’nın hem ona hem de ümmete en büyük lütfudur. O, insanlığa kitabı ve hikmeti öğretmek, onların nefislerini tezkiye edip cennete hazırlamak için gelmiştir. Bu sebeple yahudiler, sahip oldukları bilgiye aldanmayıp bu Peygamber’e imana davet edilir. İnsanlık ölüm gelmeden intibaha çağrılır. Gerek cemaat ve ümmet olma şuurunun gelişmesi, gerek dini anlama ve yaşama açısından büyük ehemmiyeti olan Cuma namazının farziyeti bildirilir. Dini dünyaya tercihin, netice itibariyle daha faydalı olacağı öğütlenir.

Mushaftaki sıralamada altmış ikinci, iniş sırasına göre yüz onuncu sûredir. Saf sûresinden sonra, Fetih sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Bazı araştırmacılar, 11. âyette değinilen ve sûrenin nüzûl sebebi olarak gösterilen olayın meydana gelişiyle ilgili bir kısım karînelerden hareketle hicretin 1. yılında indiğini belirtirler (bk. Emin Işık, “Cum‘a Sûresi”, DİA, VIII, 92). Derveze, sûrede yahudilerden bahsedildiği, Hendek Savaşı’ndan sonra ise Medine’de yahudi kalmadığı noktasından hareketle en azından bu savaştan söz eden Ahzâb sûresinden önce inmiş olması gerektiğini ifade eder (VIII, 227). Aynı kanaati paylaşan Süleyman Ateş, Ebû Hüreyre’den yapılan –sûrenin kendisinin müslüman olmasından sonraki bir tarihte indiği bilgisini içeren– rivayetin sahih olamayacağını, çünkü onun Hayber’in fethi sırasında Hz. Peygamber’e gelip müslüman olduğunu ifade eder ve bu rivayeti ona yapılmış bir iftira olarak niteler (IX, 429, 431). Fakat İbn Âşûr’un belirttiği gibi Hendek Savaşı’ndan sonra da bazı müslümanların Hayber yahudileriyle ortak ziraî faaliyetleri devam ediyordu ve aralarında sıkı bir iletişim bulunuyordu (XXVIII, 169); dolayısıyla sûrede onlardan söz edilmesini yadırgamamak gerekir ve Ebû Hüreyre’nin rivayeti esas alınarak bu sûrenin Hayber’in fethedildiği yıl nâzil olduğu düşünülebilir (XXVIII, 204, 205).

Ebû Hureyre (r.a.)’ın haber verdiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Cuma namazında Cum‘a ve Munafikûn sûrelerini okurdu. (Müslim, Cum‘a 61, 64)

CUMA SURESİ TEFSİRİ

  • 1. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi, gerçek hükümdar, her noksandan temiz ve uzak, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan Allah’ı tesbih etmektedir.

“Tesbih ediyor” ifadesi, gökte ve yerde olan her şeyin, Allah’ı şu an tesbih etmekte olduğunu ve gelecekte de tesbihe devam edeceğini bildirir. Ayrıca mü’minlerin bundan böyle zafer ve fetihlere erişeceğine, o zamanlarda da Allah’tan gâfil kalmayıp tesbihe devam etmelerinin gereğine işaret eder.

Cenâb-ı Hakk’ın burada zikredilen isimleri şu mânalara gelir:

    اَلْمَلِكُ  (Melik): Hükümdar, sultan, padişah; hâkimiyetin mutlak sahibi; görünen ve görünmeyen taraflarıyla tüm kâinatın hakiki ve yegâne mâliki.

    اَلْقُدُّوسُ (Kuddûs): Her türlü eksiklikten uzak, mutlak kemal sahi­bi, yaratılmışların tasavvur ve tasvirine sığmaz; tertemiz olan ve tertemiz kılan.

    اَلْعَز۪يزُ  (Azîz): Dâima üstün, gâlip, kuvvetine erişilmez, kudretine karşı gelinmez.

    اَلْحَك۪يمُ  (Hakîm): Hüküm ve hikmet sahibi, verdiği her hükmü hikmetle veren, yaptığı her işi sağlam ve hikmetle yapan.

Bir kısım isim ve sıfatları böyle olan:
  • 2. O Allah ki, ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları her türlü günah kirlerinden temizleyip arındıracak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir peygamber göndermiştir. Oysa onlar, daha önce apaçık bir şaşkınlık ve sapıklık içindeydiler.
  • 3. Allah o Peygamber’i, henüz kendilerine katılmamış, ama daha sonra katılacak olan başkalarına da göndermiştir. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
  • 4. Peygamberlik, Allah’ın lutfudur; onu dilediğine verir. Gerçekten de Allah, pek büyük lutuf ve ihsân sahibidir.

“Ümmîler”den maksat, büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen, kendilerine ait bir kitapları olmayan Araplardır. Allah Teâlâ bunlar arasından Hz. Muhammed (s.a.s.)’i seçip âhir zaman Peygamberi olarak gönderdi. Fakat o, yalnız Araplara gönderilmiş bir peygamber değil, onlarla beraber tüm insanlığa gönderilmiştir. Onun tebliği, belirli bir dönem ve belirli bir toplumla sınırlı değil, kıyamete kadar bütün dönemler ve toplumlar için geçerlidir.

Nitekim şu rivayet 3. âyetin kapsamı hakkında açık bir izahta bulunmaktadır:

Ebû Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: Bir defasında biz Resûlullah (s.a.s.)’in yanında otururken ona Cum‘a sûresi nâzil oldu. Allah Resûlü (s.a.s.), “Allah o Peygamberi, henüz kendilerine katılmamış, ama daha sonra katılacak olan başkalarına da göndermiştir” (Cum‘a 62/3) âyetini okuyunca, sahabîler, kendilerinden söz edilen bu kimselerin kimler olduğunu sordular. Efendimiz (s.a.s.) cevap vermeyince, soruyu soran kişi sorusunu üç kere tekrarladı. O sırada aramızda Selmân-i Fârisî de bulunuyordu. Allah Resûlü (s.a.s.) elini onun omzuna koydu ve şöyle buyurdu: “Şunlardan öyle yiğitler vardır ki, iman Süreyya yıldızının yanında olsa bile, muhakkak ona ulaşır.” (Buhârî, Tefsir 62/1; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 230, 231)

 Burada Peygamberimiz (s.a.s.)’in üç mühim vazifesine dikkat çekilir:

Birincisi; Allah’ın âyet­le­ri­ni in­san­la­ra oku­mak: Pey­gam­ber­le­rin üm­met­le­ri­ni hak yo­lu­na daveti, ge­len vah­yin okun­ma­sıy­la baş­lar. An­cak bu va­zî­fe, in­san­la­rı umu­lan he­de­fe ulaş­tır­ma­da ilk mer­ha­le­dir ve bir ze­mîn teş­kîl eder.

İkincisi; tez­ki­ye et­mek: Tev­hîd daveti­nin mak­sa­dı­na ulaş­ma­sı, an­cak ne­fis­le­ri kü­für, şirk ve gü­nah gi­bi mâ­ne­vî kir­ler­den te­miz­le­yip hu­şû ve hu­zû­ra er­dir­mek­le müm­kün­dür. Ni­te­kim mâ­zî­si câ­hi­liy­ye in­sa­nı olan as­hâb-ı ki­râm, hi­dâ­yet bu­lup Allah Resûlü (s.a.s.)’in fe­yiz­li soh­be­ti ve mâ­ne­vî ter­bi­ye­siy­le gö­nül­le­ri­ni arın­dır­dık­la­rı an­da dünya­nın en müm­taz in­san­la­rı hâ­li­ne gel­di­ler. On­la­rın, dil­ler­de ve gö­nül­ler­de do­la­şan fazilet men­kı­be­le­ri çağ­la­rı ve ik­lim­le­ri aş­tı.

Fakat şunu belirtmek gerekir ki, Allah ile kul arasında en büyük engel olan nefsi arındırmak, onun zararlı vasıflarını kazıyıp temizlemek dil ile söylemek kadar kolay bir hâdise değildir. İşin hem tezkiye edeni hem de tezkiye edileni ilgilendiren yönü bulunup, her iki yöndende büyük zorluklar, çileli ve meşakkatli uğraşılar gerektirmektedir. Kulun kurtuluşu da, bu alanda gerçekleştirilecek başarıyla doğru orantılıdır. Nitekim Hz. Mevlânâ, Kazvinli’nin vücuduna arslan resmi döğdürmesi yaptırması hikayesiyle bakınız bu gerçeği nasıl anlaşılır hâle getirmektedir:

Kazvinlilerin adetine göre; bedenlerine, ellerine, omuzlarına, kendilerine zarar vermeyecek bir tarzda, iğne ucu ile mavi dövmeler döğdürürlerdi. Kazvinlinin biri, hamamda tellağın yanına gitti:

“- Lütfen bana bir döv­me yap, ama tatlılıkla yap, canımı acıtma” dedi. Tellak:

“- Söyle yiğidim, ne resmi yapayım?” diye sorunca, Kazvinli:

“- Kükremiş bir arslan resmi yap” dedi, “Tali’im arslan burcudur. Arslan resmi döv. Gayret et ki tam arslana benzesin. Rengi solgun olmasın.” Tellak:

“- Vücudunun neresine döveyim?” deyince, Kazvinli, “Omuzuma döv” dedi.                                                     Tellak, iğneyi batırınca, acısı adamın kürek kemiğine işledi. Kazvinli yiğit inleyerek:

“- Ey değerli usta, beni öldürdün; ne resmi ya­pıyorsun?” diye sordu. Tellak:

“- Arslan resmi yap demedin mi?” deyince, Kazvinli:

“- Neresinden başladın?” dedi.  Tellak:

“- Kuyruğundan başladım” dedi. Kazvinli:

“- Ey iki gözüm kuyruğu bırak” dedi, “Arslan kuyruğunun sızısı kuyruk sokumumu sızlattı; kuyruğu, boğazımı sıktı, nefesimi kesti. Ey arslan yapan, sen kuyruksuz bir arslan yap, çünkü iğne acısından yüreğime fenalık geldi, bayılacağım.”

Usta, Kazvinli’ye acımadan, duyduğu acıları düşünmeden, arslanın bir başka tarafını yapmak için iğneyi tekrar batırdı. Kazvinli:

“- Aman, bu arslanın neresi?” diye bağırdı. Tellak da; “Kula­ğı” dedi. Adam:

“- Bırak kulağı da olmasın ey usta, elini çabuk tut!” Tellak, bu defa iğneyi başka bir tarafa batırınca, Kazvinli, yine feryada başladı: “Bu üçüncü de arslanın neresi?” diye sordu. Tellak da, “Karnıdır, azi­zim” diye cevap verdi. Kazvinli:

“- Varsın arslan karınsız olsun, duyduğum acı arttıkça arttı, iğ­neyi çok batırma” dedi. Tellak, şaşırdı, hayli zaman parmağı ağzında kaldı. Sonra öfke ile iğneyi yere attı da:

“- Dünyada bu iş kimin başına gelmiştir?” dedi, “Kuyruksuz, başsız, gövdesiz arslanı kim görmüştür? Allah bile böyle bir arslan yaratmamıştır.” (Mesnevî, 2982-3001. beyitler)

Mevlânâ (k.s.) bu hikâyeyi anlattıktan sonra şöyle nasihat eder:

“Ey kardeş, iğne acısına sabret ki, kendi  kâfir nefsinin iğnesi acısından kurtulasın. Varlıktan kurtulmuş olanlara, gökyüzü de secde eder, güneş de, ay da… Kimin bedenindeki  kâfir nefis öldü ise, güneş de onun buyruğuna gi­rer, bulut da... Gönlünde ilâhî aşk ateşini uyandıran ve çevresini aydınlatmayı öğrenen kişiyi artık güneş bile yakamaz.  Cenab-ı Hakkı yüceltmek, tâzim etmek nasıl olur? Kendini hor, hakir bilmek ki, kendini toprak gibi ayak altında çiğnetmeye layık görmekle olur. Tevhid, Allah’ı bilmek nedir? Kendini Vahid’in, Bir’in önünde yakıp yok etmektir. Eğer gündüz gibi aydınlanmak, parlamak istiyorsan, geceye benzeyen, gece gibi karanlık olan varlığını, benliğini yak. Bakırı kimyada eritir gibi, varlığını, sana o varlığı verenin varlığında erit, yok et. Sen sıkı sıkıya, «Ben»e ve «Biz»e yapışmışsın. Yokluğa ve birliğe ulaşamamışsın, karşılaştığın bütün bu bozuk düzen işler, bütün bu perişanlıklar, bu yıkıntılar hep bu ikilikten meydana gelmektedir.” (Mesnevî, 3002-3012. beyitler)

Peygamberin üçüncü vazifesi ki­tap ve hik­me­ti öğ­ret­mek: Bu mer­ha­le­de ise uyul­ma­sı ge­re­ken kanun­la­rı ve hü­küm­le­ri be­yân eden ki­ta­bın, yâ­ni Kur’ân-ı Ke­rîm’in tâ­li­mi ge­lir. Kur’ân-ı Ke­rîm’in rû­hun­da de­rin­le­şe­bil­mek, kal­bî se­vi­ye­ye bağ­lı­dır. Kur’ân-ı Ke­rîm, asıl kalb ile oku­nup an­la­şı­lır. Göz­ler ise kal­be an­cak ba­sit bir va­sı­ta hük­mün­de­dir.

Âyet-i ke­rî­me­ler­de tez­ki­ye ile ki­tâb ve hik­me­tin tâ­li­mi­nin bir ara­da zik­re­dil­me­si, tez­ki­ye olun­ma­mış kim­se­le­rin ilim el­de ede­me­ye­cek­le­ri­ni, et­se­ler de bu il­min ken­di­le­ri­ne bir fay­da sağ­la­ma­ya­ca­ğı­nı ifade et­mek­te­dir. Zira ilim ve hik­met öy­le bir nûr ve zî­net­tir ki bu­nu el­de et­mek için, onun me­kân tu­ta­ca­ğı yer­le­rin, yâ­ni kal­bin, ev­ve­lâ lü­zûm­suz ve za­rar­lı şey­ler­den boşaltılması ge­rek­mek­te­dir. Bu ba­kım­dan Pey­gam­ber­ler ön­ce âyet­le­ri okur­, son­ra bu âyet­le­re ina­nan ve gö­nül ve­ren kim­se­le­rin, ne­fis­le­ri­ni aşı­rı­lık­lar­dan, çir­kin­lik­ler­den arın­dı­rı­ra­rak kalb­le­ri­ni mâ­ne­vî kir­ler­den tas­fi­ye eder­ler. Da­ha son­ra da tez­ki­ye ve tas­fi­ye olun­muş kim­se­le­re ki­tâb ve hik­me­ti öğretir­ler. Kâinat­ta­ki sır ve kud­ret akış­la­rı­na da an­cak böy­le bir kal­bin sahip­le­ri âşi­nâ olur ve bir hik­met men­baı hâ­li­ne ge­le­bi­lir.

Bu lütfa nâil olabilmek için Allah’ın kitabını mânasını anlayarak okuma, hayatın her alanını onun rehberliğinde ve onun hükümlerine göre düzenleme zarureti vardır. Aksi takdirde, daha önce Allah’ın kitabına göre hareket etme imtihanını kaybeden yahudilerle aynı hazin âkibeti paylaşmak kaçınılmaz olacaktır ( Tefsir:Prof. Dr. Ömer Çelik )

Cuma suresi tefsirin devamı için tıklayınız...

AYETEL KÜRSİ – AMENARRASULÜ – NAMAZ SURELERİ

İslam ve İhsan

FATİH ÇOLLAK ile KUR'ÂN-I KERİM DERSİ 85 (Cuma Suresi 1 - Teğabün 18)

CUMA SURESİ 9 - 10. AYET-İ KERİMENİN TEFSİRİ

YASİN SURESİ

Yasin Suresi

AMME SURESİ ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ - NEBE SURESİ OKU ARAPÇA TÜRKÇE

Amme Suresi Arapça Türkçe Okunuşu ve Meali - Nebe Suresi Oku Arapça Türkçe

TEBAREKE (MÜLK) SURESİ ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Tebareke (Mülk) Suresi Arapça Türkçe Okunuşu ve Meali

FETİH SURESİ TÜRKÇE OKU, DİNLE VE FETİH SURESİ MEALİ

Fetih Suresi Türkçe Oku, Dinle ve Fetih Suresi Meali

KUR’AN ÖĞRENMEK İSTİYORUM

Kur’an Öğrenmek İstiyorum

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan 2013 - 2023
islamveihsan.com altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.

Çince karakterler sembolü Çince Alfabe harf, sembol, Aşk, Çeşitli png

Çince karakterler sembolü Çince Alfabe harf, sembol, Aşk, Çeşitli png

etiketler

  • Aşk,
  • Çeşitli,
  • Açı,
  • Metin,
  • dikdörtgen,
  • logo,
  • numara,
  • sözcük,
  • Sembol,
  • hat,
  • Mektup,
  • Japonca yazı sistemi,
  • Klasik Çince,
  • Alan,
  • Sanat,
  • marka,
  • kaligrafi,
  • karakter,
  • Çince,
  • Çince Alfabe,
  • Çin kaligrafi dövmeleri,
  • Çince karakterler,
  • yazı,
  • png,
  • şeffaf png,
  • arkaplan yok,
  • Ücretsiz indirin
Png indir ( 44.05KB )

İlgili png resimleri

  • Kanji Tattoo Irezumi Japonca Çince karakterler, Japonca, sözcük, rüya png thumbnail
    620x620px26.44KB
  • Çince karakterler Kanji sembolü aşk mektubu, sembol, aşk, çeşitli png thumbnail
    512x512px12.43KB
  • Japon yazı sistemi Kanji Mektup Japon bebek, japonya dövme, ejderha, logo png thumbnail
    800x800px235.48KB
  • Japon hat Mürekkep fırça Kanji yazı, Japonya, Aşk, şapka png thumbnail
    2550x2711px2.66MB
  • Grafiti dövme yazı dövme sanatçısı, yazı, çeşitli, açı png thumbnail
    1100x1100px350.39KB
  • kanji text ekran görüntüsü, Kanji Japanese Love Symbol Translation, love symbol, Aşk, Yaprak png thumbnail
    631x800px20.11KB
  • boya illüstrasyon yuvarlak, Samurai Kanji Rōnin Japonca yazı sistemi Çince karakterler, samuray, logo, kurgusal Karakter png thumbnail
    621x640px330.38KB
  • siyah kalp hızı illüstrasyon, nabız kalp siluet, kalp çizim, Aşk, Açı png thumbnail
    500x501px27.79KB
  • Çince karakterler Çince dil Çeviri Mektubu Anlamı, çince kelime fu, metin, logo png thumbnail
    2000x2000px101.95KB
  • Çince karakterler Çıkartması Çince dil Japonca hat Anlamı, zen., etiket, siluet png thumbnail
    1000x1000px5.82KB
  • Barış metin yerleşimi, Kanji Japon hat Barış sembolleri, kanji, açı, el png thumbnail
    1200x1200px10.25KB
  • Çince karakterler Çin Çince dil Sembolü Kanji, halk özel, aşk, açı png thumbnail
    1000x1000px9.25KB
  • Arap alfabesi mektubu el yazısı Birmanya, Arapça yazı tipleri, Aşk, Açı png thumbnail
    453x554px41.71KB
  • Komut Dosyası Yazıları Komut dosyası yazı tipi Yazı tipi, nakış, Metin, Diğerleri png thumbnail
    595x918px269.86KB
  • Makale Dergi Metin Kahve Alıntı, magzine, Aşk, Açı png thumbnail
    640x640px30.44KB
  • mektup t illüstrasyon, Harf Alfabe Devriye Köpek C, pençe devriye, açı, hayvanlar png thumbnail
    526x719px59.04KB
  • Japon yazı sistemi Kanji Kutusu: Japonca Karakter Koleksiyonu Çince karakterler Sembol, sembol, çeşitli, metin png thumbnail
    1280x1223px86.46KB
  • Samuray Japon hat Kanji Japon sanat, samuray, metin, logo png thumbnail
    600x429px50.12KB
  • Yazı sanat M, tasarım, Metin, logo png thumbnail
    975x1373px1.31MB
  • alfabe çiçek, yazı alfabe el yazısı yazı tipi, alfabe, metin, logo png thumbnail
    587x701px338.32KB
  • Çince karakterler Chinesische Symbole Kanji, sembol, çeşitli, metin png thumbnail
    801x735px49.33KB
  • yeşil harf P, Marka Logosu Yeşil, P Alfabe, çeşitli, açı png thumbnail
    512x512px177.89KB
  • İngilizce alfabe mektup durumda yazım, alfabe blokları, ingilizce, metin png thumbnail
    2458x1920px718.71KB
  • Alfabe şarkı Sessiz harf Yazım, alfabe, çocuk, ingilizce png thumbnail
    900x900px419.4KB
  • Çince karakterler Kanji Symbol Japon yazı sistemi, sembol, çeşitli, metin png thumbnail
    683x800px16.44KB
  • Eski İngiliz Latin alfabesi yazı dövme, Flash, açı, beyaz png thumbnail
    479x600px203.68KB
  • Mektup Instagram yazı tipi taşınabilir ağ grafikleri, instagram, metin, logo png thumbnail
    1024x512px84.6KB
  • Kanji Çince karakterler Japonca sembolü, Japonca, Aşk, Yaprak png thumbnail
    1000x1000px54.02KB
  • Çince karakterler Aşk Sembolü, tulisan marhaban ya ramadhan, aşk, çeşitli png thumbnail
    608x608px32.39KB
  • siyah kanji metin illüstrasyon, Japon hat Çin kaligrafi Kanji, kaligrafi, logo, tek renkli png thumbnail
    527x827px149.19KB
  • Dövme Çince ejderha Japon ejderha, ejderha çince karakter hat, efsanevi yaratık, ejderha png thumbnail
    734x796px51.38KB
  • Samuray Bushido Kanji Japonya, samuray yolu, Metin, el png thumbnail
    768x768px27.2KB
  • Yunan alfabesi Antik Yunanistan Modern Yunanca Yunanca, yunan alfabesi, açı, metin png thumbnail
    1024x484px77.11KB
  • Şablon numarası mektup yazı tipi, düğün numaraları, metin, Diğerleri png thumbnail
    800x548px31.62KB
  • Ev tatlı ev, hayat tırnak diyerek hat logosu, Aşk, Metin png thumbnail
    3300x3300px97.91KB
  • Alfabe Mektubu 3D bilgisayar grafikleri Yazı Tipi, Renkli 3D stereoskopik harf, alfabe, renk Splash, ingilizce png thumbnail
    1181x1181px279.15KB
  • Japonca Kanji Öğrenme Dili İfade kitabı, Japon Dili, metin, logo png thumbnail
    1280x424px38.3KB
  • beyaz harfler ve sayılar illüstrasyon, Yıldırım McQueen Alfabe Mektubu Sembol Yazı, yazı tipi, çeşitli, açı png thumbnail
    1600x1600px1.05MB
  • Çin kaligrafi dövmeler Çince karakterler mutluluk sembolü, bencil sopa, Aşk, Açı png thumbnail
    1000x1000px8.15KB
  • Metin Yazı Tipi Tırnak, tırnak, Aşk, Açı png thumbnail
    800x340px46.65KB
  • Songkran Festivali Mektup Müzik Yazı Tipi, songkran, metin, Diğerleri png thumbnail
    2835x1348px253.98KB
  • altın B harfi, Harf Alfabe Kaligrafi Yazı, LETRAS, çeşitli, metin png thumbnail
    835x716px386.27KB
  • Xiangyun County Bilgisayar dosyası, Çin Sınır, dikdörtgen kırmızı çerçeve, çerçeve, açı png thumbnail
    1701x2589px1.28MB
  • dönen ok illüstrasyon, Ok Çizim Kroki, Ok kroki, açı, kalem png thumbnail
    1047x1245px40.58KB
  • Grafiti Behance Grafik Tasarımcı Yazı, grafiti, Metin, logo png thumbnail
    600x651px278.46KB
  • Harf Alfabe Å Y, diğerleri, Metin, Diğerleri png thumbnail
    381x512px224.32KB
  • siyah ejderha çizim, Dövme, Ejderha Dövmeleri, efsanevi yaratık, omurgalı png thumbnail
    604x1024px235.25KB
  • Alıntı söyleyerek Duvar çıkartması Hayat İngilizce, hayattan zevk, metin, logo png thumbnail
    700x525px27.51KB
  • Kanji metni, Kanji Samurai Japon Soul Dövme, samuray, Yaprak, Tek renkli png thumbnail
    1024x699px39.1KB
  • Dövme mektup el yazısı fikir yazı tipi, alfabe, çeşitli, açı png thumbnail
    1100x1100px324.61KB

Erkek İsimleri 2023: En Güzel, Keşfedilmemiş, En Az Kullanılan, Yeni Nesil, Popüler, Dini Erkek İsimleri ve Anlamları

 

Abad: Şen, bayındır, Sonsuz gelecek zamanlar.

Abadın: Ezeli.

Abak: Köylü.

Abakan/Abakay: Bir Türk boyunun adı.

Abakay: Bir Türk boyunun adı

Abamüslüm: İslamiyete inanların ulusu, yücesi.

Abat: Şen, rahat, mutlu olmuş

Abay: Hüner, beceri

Abaza: Kafkaslarda yaşayan bir Türk soyu.

Abbad: Allaha itaat ve ibadet eden, kulluğunu hakkıyla yerine getiren. Yasaklarından kaçınan kişi manasındadır. Abbad b. Bişr. Ashab dan.

Abbas: Sert, çatık kaşlı kimse. 2. Arslan – Abbas b. Abdülmuttalib. Rasûlullah (s.a.s)’ın amcası, Mek­ke’nin fethinde müslüman olmuştur.

Abdal: Derviş, bilgili kişi.

Abdi: Kulluk ve itaat edendir. Kullukla, kölelikle ilgili

Abdulhamit: Hamdolunmuş, övülmüş, bütün varlığın diliyle övülmüş Allah’ın kulu

Abdulkadir: Her şeye gücü ve sözü yeten

Abdullah: Allah’ ın kulu

Abdulrezzak: Yukarıdan gelen ilk kullardan biri

Abdurrahman: Rahmet sahibi olan Allah’ın kulu.

Abduş: “Abdullah” isminin kısaltılarak bir başka söyleniş biçimi.

Abdülalim: Herşeyi bilen Tanrı’nın kulu.

Abdülaziz: En yüce, en değerli olan Allah ın kulu. Büyük ve aziz olan, izzet ve şeref sahibi Al­lah ın kulu. Aziz Allah’ın isimlerindendi r. – Sultan Abdülaziz

Abdülbaki: Her zaman var olan Allah ın kulu. Sonsuz, ebedi olan ve ölmenin kendisi için sözkonusu olmadığı. Allah ın kulu-Allah’ın isimlerinden.

Abdülbari: Yaratan, yaratıcı Allah’ın kulu. Bari ismi, Al­lah ın isimlerindendir. Abd takısı almadan kullanılmaz. Yaratan, yaratıcı olan Allah’ın kulu

Abdülbasir: Her şeyi görüp gözeten ve gizliliğin kendisi için söz konusu olmadığı yüce Allah’ın kulu.Her şeyi görüp anlayan Allah ın kulu.

Abdülbasit: Genişlik, ferahlık ve kolaylık verici olan Al­lah ın kulu. – Allah ın isimlerinden.Rızkı yayıp bollaştıran Allah ın kulu

Abdülbedi: Allah’ın isimlerinden. Bedinin kulu.

Abdülberr: Berr in kulu. Cömert ve ihsan edicinin kulu.Berr, Allah ın isimlerindendir.

Abdülcabbar: Zorlayıcı güce sahip olan Tanrı’nın kulu.

Abdülcebbar: Cebredici, zorlayıcı, kuvvet ve kudret sahi­bi Allah ın kulu. Cebbar, Allah ın isimlerindendir. Zorlayıcı güce sahip olan Allah ın kulu.

Abdülcelil: Büyük, ulu, yüce Allah ın kulu. Celil, Allah ın isimlerindendir. En yüce olan Allah ın kulu

Abdülcemal: Güzellikleri kendinde toplayan Allah ın kulu.

Abdülcevat: Cömert olan Allah ın kulu.

Abdüleelal: Tanrı’nın kulu.

Abdülehad: Şeriki ve ortağı bulunmayan, tek olan Allah ın kulu. Ehad, Allah ın isimlerindendir.

Abdülesed: Aslan ın kulu.- Hz. Rasûlullah (s.a.s) m reddettiği isimlerdendir. Müslümanlar kullanmazlar.

Abdülevvel: Herşeyin evveli, ilk olan, varlığının başlan­gıcı bulunmayan Allah ın kulu.

Abdülezel: Ezelden beri var olan varlığı için başlangıç söz konusu olmayan Allah ın kulu. Ezelden beri var olan Allah ın kulu.

Abdülferid: Tek, eş­siz, eşi olmayan, kıyas kabul etmez, üstün olan. Allah ın kulu.

Abdülferit: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

Abdülfettah: Gizli şeyleri açığa çıkaran Allah ın kulu. Zafer kazanmış, üstün gelmiş, fetheden-açan, kullarınının kapalı-müşkil işle­rini açan Allah ın kulu. Allah ın isimlerindendir.

Abdülgaffar: Kulla­rının günahlarını affeden Allah ın ku­lu. Allah ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz.

Abdülgafur: Bağışlayan, acıyan Tanrı’nın kulu.

Abdülgani: Zengin ve eli açık Tanrı’nın kulu.

Abdülhak: Yüce Tanrının kulu

Abdülhakim: Her şeyi bilen Tanrı’nın kulu.

Abdülhalik: Yaratan Tanrı’nın kulu.

Abdülhalim: Anlayışlı, izanlı Tanrı’nın kulu.

Abdülhamit: Övülen Tanrı’nın kulu.

Abdülkadir: Kudretli ve güçlü olan, Allah`ın kulu.

Abdülkerim: Kerem sahibi, cömert, ulu olan Allah ın kulu.

Abdüllatif: Zenginliğini paylaşan Tanrı’nın kulu.

Abdüllazim: Büyük, yüce, ulu, yüksek.

Abdülmecit: Şan ve şeref sahibi Tanrı’nın kulu.

Abdülmelik: Tüm evrene egemen olan Tanrı’nın kulu.

Abdülmetin: Kudrete sahip Tanrı’nın kulu.

Abdülrezzak: Soylu, gücüne güç katan

Abdülvahap: Eli açık Tanrı’nın kulu.

Abdülvahip: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

Abdülvahit: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

Abdürrahman: Rahmet sahibi olan Tanrı’nın kulu.

Abdürrauf: Çok merhamet eden, esirgeyen Allah ın kulu. Rauf olan Allah ın kulu.

Abdürreşit: Doğruluğu öğreten Tanrı’nın kulu.

Abdürreşit-Abdürreşid: Allah´ın isimlerinden. Reşid´in kulu, doğru yolu gösteren Allah´nın kulu.

Abdürrezzak: Bütün mahlûkların rızkını veren Allah´ın ku­lu. – Rezzak, Allah´ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz. Tüm yaratıklara rızkını veren Allah´ın kulu.

Abdüssamed-Abdüssamet: Kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah´ın kulu. Kimse­ye hiçbir şeye muhtaç olmayan, Al­lah´ın kulu. – Samed, Allah´ın isimle­rindendir.

Abdüsselâm: Barışçı olan Tanrı´nın kulu Barış, rahatlık, selamete çıkaran, selam eden, zevalsiz ebedi olan Allah´ın ku­lu. – es-Selam kelimesi, Allah´ın isim­lerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılamaz.

Abdüssemi: Her şeyi işiten, duyan Allah´ın kulu. Her şey­den arınmış olarak bütün sesleri, söz­leri ve kelimeleri işitip ayırdeden yü­ce Allah´ın kulu.

Abdüssettar: Günahları örten, gizleyen Allah´ın kulu.

Abdüşşahid: Şahid´in kulu. Görünen ve görünmeyen eşya­nın hepsini görücü ve tasarruf edici olan ve her şeyi müşahade altında bu­lunduran Allah´ın kulu. Şahid, Allah´ın isimlerindendir.

Abdüşşekür: Emrine uyan, yasaklarından sakınan kullarını seven ve çok ikramda bulunan Allah´ın kulu. Şekür, Allah´ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz.

Abdüzzahir: Varlık ve birliği sonsuz sayıda eserler ve delillerle belli olan Allah´ın kulu. Ez Zahir, Allah´ın isimlerindendir.

Aber: Hz. Nuh´un erkek torunu.

Abgun: Mavi renk. Gök. 2. Parlak. 3. Nişasta

Abıd: Dindar, sofu, din kurallarına bağlı.

Abır: Huzur, barış.

Abid: Dini bütün, dindar, sofu.

Abide: Anıt önemli ve değerli yapıt anlamındadır

Abidin: Dua eden, duacı

Abir: Güzel kokan, mis, güzel koku.

Aborkar: Tutumlu, tutumlu davranan.

Abrek: Yaşadığı toplumun düzenine karşı gelen, savaşçı

Abuşka: Kadının kocasına verilen bir ad.

Abuzer:Altın suyu. Altın suyu misali parlak ve görkemli

Abuzettin: Dindar, din yolunda hızlı giden.

Acabay: Güçlü kuvvetli kişi.

Acabey: Güçlü kuvvetli kişi.

Acahan: Güçlü kuvvetli kişi

Acar: Becerikli, atılgan, ele avuca sığmaz

Acaralp: Yiğit, becerikli, cesur kişi

Acarbay: Zengin, kuvvetli

Acarbey: Güçlü, cesur, atılgan, becerikli kimse.

Acarer: Güçlü, becerikli, gözü pek kimse.

Acarkan: Atılgan, güçlü, kuvvetli

Acarman: Çevik, becerikli, girişken insan.

Acaröz: Özü güçlü, yiğit kimse

Acarsoy: Yiğit soy, güçlü soy

Acartürk: Yiğit Türk, güçlü Türk, gözüpek Türk

Acatay: Güçlü tay

Acem: Açık ve doğru Arapça konuşamayan kimse 2. İran haklarından birine mensup.

Aclan: Yerinde duramayan, aceleci.

Acun: Dünya, varlık

Acunal: Dünyayı kapsayan, dünyayı fetheden; Dünyayı fethet; dünyaya yayıl” anlamında kullanılan bir isimdir.

Acunalp: Dünyaca tanınmış yiğit.

Acuner: Dünya eri, dünya yiğidi

Acunseven: Evreni seven, dünyayı seven

Açıkalın: Alnı açık kimse, temiz kişi

Açıkel: Cömert insan.

Açıker: Doğruluğun, dürüstlüğün savunucusu olan

Açıkgün: Güneşli gün, bulutsuz gün

Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası.

Adahan: Ada ve han sözlerinden oluşan bir ad.

Adal: Adın yayılsın, ün kazan” manasında.

Adalan: Adı bilinen, tanınan, iyi ünü olan

Adalettin-Adaleddin: Dinin adaleti.

Adalı: Ada halkından olan kimse.

Adalır: Adlanır, ad alır, bilinir

Adamış: Adak yapmış olan kimse.

Adanır: Adı ünlenen kimse.

Adar: Uygur metinlerinde geçen bir Türk adı, olgunluk, erginlik, süre zaman, omuzdaş

Adaş: Adları eş olanlar, aynı adı taşıyanlardan her biri, kardeş, edinilmiş olan, arkadaş

Adem: İyi, temiz insan. İlk insanın adı Hz. Adem

Adıcan: Adı ile sevilen, adı sevgili olan.

Adıgün: Adı aydınlık, gün gibi olan

Adıgüzel: İsmi güzel anlamında.

Adın: El, kimse.

Adınamlı: İsmiyle ünlü olan.

Adısanlı: İsmiyle ünlü olan.

Adısoylu: İsminin çok elit olduğu anlamında.

Adısönmez: Adı sürekli olarak yaşar, adı sürer gider, kuşaktan kuşağa sürer.

Adıvar: Adı yok değil adsız değil, adlandırılmış.

Adıyahşi: İsmi güzel anlamında.

Adil: Adaletli

Adilhan: Doğruluğun, Hakkın Hükümdarı.

Adin: Cennet

Adiyan: Bervari ilçesi halkından kabile.

Adlı: Zamir

Adlığ: Adı var, adı sanı bilinen, tanınmış ünlü

Adnan: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan kişidir. Bir yere yerleşip ikamet eden kişi manasındadır ayrıca.

Adni: Cennetlik insan

Adsay: Moğol hakanlarından biri

Adsız: Adı olmayan, isimsiz

Adsoy: İsmi soyunu ifade ediyor anlamında.

Aduşan: Ateş, alev

Afacan: Ele avuca sığmaz, çok zeki.

Afer: Çok beyaz, bembeyaz.

Affan: Kendini kötülüklerden uzak tutan

Afgan: Çabuk sinirlenen.

Afif: Temiz, namuslu.

Afra: Beyaz toprak. 2. Ayın 13. gecesi.

Afrin: Suriye'de bir şehir

Afşin: Zırh, silah

Aga: Haber, bilgili kişi, bilen.

Agah: Bilgili, uyanık

Agâh: Bilgili, uyanık

Ager: Temiz, doğru kimse

Agıl: Akıl, zeki.

Agid: Yiğit, güçlü, yürekli.

Agir: Ateş.

Agra: Çok sevimli, çok yakışıklı.

Ağa: Ağabey, köy ve kasabalarda büyük toprak sahibi olan Varlıklı kimse

Ağababa: Bir yerde sözü geçen ve ileri gelen kimse.

Ağabay: Ağa ve çok varsıl kimse

Ağabey: Ağa, çok varsıl, güçlü kişi.

Ağacan: Cömert, içten kimse.

Ağahan: Ağaların ağası.

Ağakan: Ağa soyundan gelme.

Ağan: Geceleri gökte, ara sıra, hızla akıp gittiği görülen ışıklı nokta, göktaşı, akanyıldız

Ağaner: Akanyıldız gibi güzel er, akaner

Ağansoy: Yüksek soylu.

Ağaoğlu: Saygı duyulan birinin oğlu. 2. Beyzade.

Ağar: Sadık kişi.

Ağarantan: Sabahın erken vakti, tan vakti

Ağca: Çok beyaz, apak

Ağcabey: Temiz ve kişilikli insan.

Ağçelik: Çok iyi su verilmiş, çelik, ak çelik

Ağer: Temiz kişi, temiz erkek, ak er

Ağırtaş: Ağırlığı çok olan taş, ağırbaşlı kimse

Ahen: Demir gibi sert.

Ahıska: Gürcistan’da bir kent.

Ahi: Dost canlısı. 2.Erkek kardeş. 3. Eli açık, cömert.

Ahlas: Saf, halis, karışımsız. 2. İyi yürekli, temiz kimse. 3. Kur´anî ıstılahta, Allah´a halis olarak yönelip ihlaslılıkta ileri bir dereceye varmış kul.

Ahmed: Çok, en çok övülmüş, methedilmiş kimse manasındadır. Kur’an-ı Kerim’de Saf suresinin 2. ayetinde

Ahmet: Övgüye değer.

Ahter: Yıldız.

Ahves: Cesur, kahraman, yiğit.

Aka: Saygıdeğer kimse, ağa

Akabay: Varlıklı kimse, ağa

Akabey: Varlıklı kimse, ağa ve bey

Akad: Soyluluk, Onurlu bir kişiliğe sahip olmak

Akadlı: Adı ak, soyu temiz

Akagündüz: Asıl adı Enis Avni olan bir yazarımızın takma adı

Akal: Akal

Akalan: Ak alan, ak meydan, beyaz alan

Akalın: Temiz alın, açık alın, ak alın.

Akalp: Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.

Akam: Etki, sonuç, vargı.

Akan: Akıp gitmekte olan

Akaner: Akıp giden yiğit

Akansel: Akan, uzun mesafeden sonra denize dökülen su.

Akansu: Akıp giden su

Akant: Temiz, dürüst, sözünün eri.

Akar: Akmak eylemini yapar

Akarca: Akıp giden su, akan su, akarsu

Akarçay: Akıp giden su, akıp giden çay

Akarsel: Akıp giden sel

Akarsoy: Soyun devam etmesi.

Akartuna: Tuna gibi gürül gürül akan.

Akartürk: Akıp giden Türk.

Akasoy: Ağa soylu, soyunda ağalık bulunan kimse ağa soyu

Akata: Temiz ata, namuslu ata, lekesiz ata

Akatay: Temiz ve herkesçe bilinen kimse

Akay: Dolunay, ayın ondördü.

Akaydın: Aydınlık, temiz

Akba: Sazlık, bataklık, ağba

Akbal: Beyaz, temiz, bal gibi.

Akbaran: Ak güç

Akbaş: Tane tutamamış ekin, başağı, bir tür ak buğday, şahinden büyük bir av kuşu

Akbaşak: İnce sık yapraklı, beyaz çiçekli bir bitki.

Akbatu: Yiğit erkek

Akbatur: Namuslu ve yiğit

Akbay: Namuslu ve varsıl, Mısır Türk Kölemenlerinden bir kişi.

Akbayar: Namuslu, temiz ve yüce

Akbeğ: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey

Akbek: Namuslu ve varsıl

Akbel: Ak, beyaz, ile "bir dağın iki tepesi arasında geçit veren çukurca yer anlamına gelen "bel" sözcüğünden gelmektedir

Akbey: Temiz ve güvenilir kişi.

Akbilge: Bilge, temiz bilge

Akbora: Ak yel, ak fırtına

Akboy: Temiz ve güvenilir bir soydan gelen.

Akbudak: Ak renkli budak

Akbulut: Beyaz bulut

Akburç: Ak renkli kale burcu

Akburçak: Bir metre boyu olabilen bir burçak türü

Akcebe: Savaşlarda kullanılan beyaz zırh

Akçakaya: Oldukça ak renkli kaya, beyazca kaya

Akçakıl: Ak renkte küçük taş, akarsu kıyılarındaki ak renkli küçük taş

Akçal: Ak renge yakın, beyaza yakın beyaza çalan

Akçalı: Para ile ilgili, parası olan zengin

Akçar: Temiz ruhlu.

Akçasu: Duru su, ak su

Akçay: Duru çay, ak su

Akçıl: Beyaza yakın, beyazı çok, içinde ak renk bulunan, kırçıl

Akçınar: Bir çınar türü

Akçit: Aydınlık yüz, ışıklı yüz

Akdağ: Ak renkli dağ. 2. Kar kaplı dağ.

Akdal: Beyaz dal

Akdamar: Beyaz damar, akan damar

Akdemir: Demir gibi güçlü

Akdeniz: Ülkemizin güneyindeki deniz

Akdik: Ak renkte ve dik

Akdiken: Gövemeriği ya da geyik dikeni de denilen bir bitki alıç

Akdil: İyi, güzel konuşan

Akdoğ: Doğ ve ak git

Akdoğan: Kıvrık ve kısa gagalı, yırtıcı bir kuş.

Akdoğdu: Tertemiz doğan

Akdoğmuş: Akça pakça doğmuş, beyaz tenli doğmuş

Akdoğu: Beyaz şafak, ak ışıklı doğu.

Akdora: Ak renkte dağ tepesi, ak doruk

Akdoru: Karla kaplı zirve.

Akdoruk: Beyaz renkte, ağaçsız dağ tepesi

Akduman: Beyaz duman

Akdur: Akıp git ve dur, akıp dur

Akel: Güvenilir kişi anlamındadır bunun yanında doğru, dürüst işler yapan kişi

Aker: Dürüst, er kişi.

Akergin: Ak ve olgun

Akerman: Soylu kişi

Akersan: Yiğit sanlı

Akersoy: Yiğit soylu, dürüst, namuslu

Akgil: Soyu temiz olan

Akgiray: Temiz ve yaraşır

Akgüç: Namuslu ve güçlü

Akgün: Sevinçli gün

Akgündüz: Aydınlık gündüz.

Akgüner: Aydınlık sabah vakti

Akhan: Ak soylu han

Akı: Yiğit, ağa, kardeş, eli açık

Akıalp: Eli açık, yiğit, yiğitler yiğidi

Akıl: Zeka.

Akıman: Eli açık, yiğit, yiğit kimse

Akın: Her engeli aşan, güçlüklerden yılmayan, hızlı hareket kabiliyetine sahip

Akınal: Saldır ve kazan.

Akınalp: Akın eden yiğit. Yiğit.

Akıner: Akın eri, akın yapan er

Akıneri: Akın yapan yiğit, akıncı yiğit

Akınsoy: Savaşçı soyu.

Akıntan: Tan vakti, tanyeri ağarırken yapılan akın

Akıntürk: Akıncı Türkler.

Akış: Akma eylemi

Akif: Bir şeyde sebat eden. 2. İbadet eden, ibadet maksadıyla mübarek bir yere çekilen. İ’tikafa giren.

Akil: Akıllı, Rüştünü kanıtlama konumuna gelmiş, yaptıklarının farkında olan.

Akimaş: Şelale

Akkan: Soyu temiz insan.

Akkaş: Beyaz renkli yeşim taşı

Akkaya: Beyaz kaya.

Akkerman: Yüksek burçları olan kale .

Akkılıç: Kirlenmemiş kılıç.

Akkın: Arzulu, aşık.

Akköz: Ak renkte göz, ak kor

Akkurt: Beyaz renkli kurt.

Akkuş: Yırtıcı bir kuş türü.

Aklan: Hızlı akan derecik

Akman: Temiz, beyaz, güzel insan.

Akmaner: Lekesiz yiğit, ak alınlı kimse

Akmeriç: Duru akan Meriç.

Akozan: İçten, duygulu şair.

Akönder: Güvenilir lider.

Aköz: Özü ak, temiz

Akpolat: Temiz, güçlü kuvvetli kişi.

Aksal: birçok kalın direğin yan yana bağlanmasıyla yapılan, düz ve korkuluksuz Deniz ya da ırmak taşıtı.

Aksan: Temiz, lekesiz ün.

Aksay: Ak renkte yassı taş, boz renkli kayalık yer.

Aksoy: Temiz soy, lekesiz soy.

Aksun: Temizlik, dürüstlük, veren.

Aksungur: Atmacaya benzeyen bir kuş, akdoğan

Akşın: Teni ve kılları ak renkli kimse

Akşit: Kutlu, uğurlu. Ak güneş, nur, aydınlık.

Aktan: Aydınlık sabah manasındadır. Güneşin ağırma vakti.

Aktaş: Beyaz taş, kireçtaşı.

Aktay: Beyaz renkli at.

Aktekin: Parlak, görkemli, temiz huylu.

Aktemür: Beyaz demir.

Akter: Beyaz ter

Aktimur: Dövme demir, akdemir

Aktolga: Ak kargı

Aktöre: Ahlakçı

Aktuğ: Değerli, önemli.

Aktuna: Duru, berrak akan Tuna nehri.

Aktunç: Beyaz tunç.

Aktün: Aydınlık gece, ışıklı gece

Aktürk: Beyaz, temiz Türk.

Akünal: Temiz ün sahibi olan

Akyel: Güneyden esen yel, lodos, (kimi yerde) doğudan esen yel, (kimi yerlerde) kuzeyden esen yel, poyraz

Akyiğit: Temiz ve güvenilir kişi.

Akyol: Dürüstlüğün yolu.

Akyurt: İyi ve güzel bir vatan.

Akyürek: Yüreği temiz olan, içten yürekli.

Akyüz: Dürüstlüğü yüzüne vurmuş olan kişi.

Ala: Karışık renkli, çok renkli, alaca. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.

Alaaddin: Dinin yücesi, ulusu, büyüğü. Dini yüceltmek için din uğruna çalışan kimse.

Alaatin: Dini yükseltmek, yüceltmek için çalışan

Alacan: Renkli kişiliği olan.

Aladoğan: Bir kuş türü.

Alakoç: Kürkü karışık renkli olan koç.

Alakurt: Derisi karışık renkli olan kurt.

Alakuş: Tavus kuşu.

Alaner: Alan eri, meydan yiğidi

Alangu: Altın geyik

Alasay: Kişiliğiyle çevresinde saygı uyandıran.

Alasoy: Çok renkli bir soydan gelen.

Alatan: Seher vakti rengi.

Alataş: Karışık renkli taşlar

Alatay: Karışık renkli tay.

Alatürk: Çok renkli bir kişiliğe sahip olan.

Alaz: Ateş

Albora: Kırmızı fırtına.

Alcan: Yürekli, cesur

Alçın: Kırmızıya çalan küçük bir kuş

Alçin: Kızıl ve parlak renkli küçük bir kuş.

Aldemir: Ateşte ısıtılıp kırmızı hale getirilen demir Al-Demir.

Aldoğan: Bir tür doğan

Alem: Dünya, cihan, halk.

Alemdar: Bayrak taşıyan, bayraktar anlamındadır. Önder.

Alen: Ermenice kökenlidir. Saygınlık başarı anlamlarında

Algan: Fetihler yapan.

Algın: Sevdalı, tutkun, vurgun, âşık, güçlü, dolgun, keskin, iyi, güzel

Algur: Sakinlik, sessizlik.

Algün: Kızıl gün, al renkli Güneş

Alhan: Al renkli prens

Alışık: Kırmızı renkli ışık.

Ali: Yüce, üstün, yüksek

Alican: Yüce olan can

Aligir: Yandaş, taraftar

Alikan: Hizan’da yaşayan Kürt aşireti.

Alim: Bilen bilgili, çok okumuş kişi manasındadır.

Alinur: Işık saçan yüce kişi.

Aliş: Ali adının sevecenlik verilmiş biçimi.

Alişah: Ulu hükümdar.

Alişan: Ünü büyük.

Aliyan: Nusaybin, cizre arasında yaşayan.

Aliyar: Yar, dost, sevgili anlamlarını taşır. Bunun yanında birleşik isimdir

Alkan: Kırmızı kan, soylu.

Alkım: Gökkuşağı

Alkın: Korkusuz, yiğit, kızıl kın.

Alkin: Korkusuz ve kin dolu.

Alkor: Kıpkırmızı ateş, kızıl köz

Alkun: El gün, herkes

Allahverdi: Allah’ın inayetiyle anlamında.

Aloz: Haşin kimse.

Alp: Yiğit bir sıfat, kahraman anlamı taşır.

Alpagu/Alpagut: Tek başına düşmanla savaşan kahraman. 2. Eski Türklerde kurda verilen bir ad.

Alpagut: Mal mülk sahibi, çiftlik sahibi, kurt seçkin yiğit

Alpağan: Yiğit

Alpak: Cesaret sahibi, kahraman kişi.

Alpan: Etrüsk mitolojisinde bir tanrıça. Aşk tanrıçası, yeraltı tanrısı

Alpar: Yiğit, kahraman, yiğit er, alp er, yiğit kişi

Alparslan: Korkusuz, yiğit, Soylu, aslan gibi anlamında

Alparslan/Alpaslan: Kahramanlar kahramanı.

Alpartun: Yiğit ve onurlu

Alpas: Kızıl pas al renkli pas

Alpaslan: Aslan gib yiğit

Alpat: Yiğit al

Alpay: Güçlü, cesur

Alpaydın: Yiğit ve aydınlık, yiğit ve bilgili yiğit ve aydın

Alpayer: Güçlü ve delikanlı olan.

Alpbilge: Güçlü ve aynı zamanda da akıllı olan kişi.

Alpçetin: Yiğit ve çetin kişi

Alpdemir: Yiğit ve demir gibi

Alpdoğan: Cesur doğan

Alper: Yiğit kişi

Alperen: Yiğit ve ermiş kişi.

Alpergin: Yiğit ve ergin, yiğit ve olgun

Alpermiş: Yiğit ve ermiş kişi

Alpertunga: Bir Türk destanı kahramanı.

Alpgiray: Kırım hanlarından, "Giray" Kırım hanlarına verilen bir ünvan

Alphan: Yiğit han.

Alphun: Yiğit.

Alpkan: Yiğit, yiğit kanlı, soyca yiğit olan

Alpkartal: Yiğit kartal.

Alpkutlu: Yiğit ve uğurlu, uğurlu yiğit

Alpman: Yiğit kimse

Alpsoy: Soyca yiğit olan.

Alpsu: Yiğit ve su gibi.

Alpsü: Yiğit asker, yiğit subay, yiğit er

Alptekin: Yalnız ve uğurlu cesur kişi

Alptuğ: Yiğit tuğu, yiğitlik simgesi.

Alptuğrul: Yiğit alıcı kuş, yiğit doğan

Alpyürek: Yüreğinde yiğitlik, bulunan.

Alsan: Yiğitlik sanı.

Alsoy: Soyu sıcak insanlardan oluşan.

Altan: Altın

Altaner: Kızıl tan eri, kızıl şafak yiğidi, altın renkli şafak

Altar: Tapınaklarda üzerinde dini törenler yapılan taş, masa

Altaş: Kızıl renkli taş.

Altay: Asya’da Batı Sibirya ile Moğolistan’ı ayıran dağlık alan.

Altemur: Kırmızı demir

Altemür: Kızıl renginde demir.

Altınbaran: Altın gibi kıymetli.

Altınel: Altın gibi kişiliğe sahip olan.

Altıner: Altın gibi değerli kimse

Altınhan: Çok değerli kahraman.

Altınkaya: Altın gibi parıldayan kaya.

Altınkılıç: Altın gibi kıymetli kılıç.

Altınok: Altın gibi kıymetli ok.

Altınöz: Özü altın gibi olan kimse

Altınsoy: Değerli bir soydan gelen.

Altıntuğ: Çok değerli tuğ

Altmay: Altın gibi değerli ve ay gibi ışıklı.

Altuğ: Kırmızı tüy.

Altuna: Kızıl renkli Tuna.

Altunç: Kızıl tunç.

Altuner: Çok değerli kimse, altın yiğit.

Alvin: Soylu arkadaş.

Alya: (Arapça.) Er. Yüksek yer, yük­seklik. 2. Gök, sema.

Amade: Hazır, istenen, dilek.

Amber: Güzel koku. 2. Güzellerin saçı.

Amil: Faal olan

Amir: Devlete ait, şenlendiren

Ammar: İlk Müslüman olanlardan

Anak: Kibar, zarif bey. 2. Soyu temiz olan.

Anapa: Temel, esas, köken.

Andaç: Ajanda, hatırlatıcı. 2. Anılar, hatıralar.

Andak: Ak ant, temiz yemin, diken, sellerin oyduğu yar

Andarkan: Ateşin efendisi, eski Kırgızlarda bir bitki tanrıçası

Anday: And içmek, yemin etmek

Andıç: Anılar, armağan, hediye.

Anı: Yaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, bir olguyu anımsatan şey, hatıra

Anıl: Amaç, maksat.

Anıt: Abide

Anlı: Namı yürümüş olan.

Ansıma: Hatırlanmayı beklemek.

Ant: Yemin, söz verme.

Anter: Arap edebiyatında kahraman.

Anya: Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi

Apa: Büyük kız kardeş, abla

Apan: Aniden

Apaydın: Işıklar içinde, çok aydınlık

Ape: Amca, büyük.

Ar: Ateş .

Arabul: Arabuluculuk yap, iki yanın arasını bul, ara ve bul

Araf: Cennet ve cehennem arasındaki yer.

Arafat: Mekke'de bir tepenin adı

Aral: Büyük bir göl

Aram: Sakin, huzurlu.

Aran: Sıcak yer, ova, ılımlı yer. At ahırı.

Aras: Kalın Yün, At kılı anlamında (Aras nehri)

Arat: Yürekli cesur

Araz: İşaret, alamet

Arbas: Çok güçlü erkek

Arbaş: Mavi gözlü ve sarı saçlı erkek, yaramaz

Arbay: Mütevazi insan.

Arca: Çam ağacı, temiz

Arcan: Temiz saf, namuslu

Arda: Asa, işaret için dikilen değnek. Ardıl, sonra gelen, halife.

Ardakan: Arda nehri civarındakilerin soyu

Ardıç: Güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen bir ağaç, dağ servisi, çamgillerden kokulu bir ot

Ardıl: Arkadan gelen, sonra gelen (ilk ya da birkaç çocuktan sonra doğan), öncekinden sonra, ardından gelen

Ardil: Yürek ateşi.

Aref: Pek maruf, fazlaca bilinen. Arif, anlayışlı ve bilgili

Arel: Dürüst ve temiz kimse.

Aren: Kum tanesi.

Arer: Temiz ve güvenilir kişi.

Ares: Mitolojide geçen savaş tanrısı

Argın: Yorgun, bitkin

Argon: Ateş rengi.

Arguç: Gururlu.

Argun: İlhanlı hükümdarlarından biri

Argüden: Erdemlilik peşinde olan.

Argüder: Erdemlilik peşinde olan.

Argün: Temiz gün, günlük güneşlik, yaşama sevinci veren gün.

Arhan: Temiz han, temiz yönetici, yiğit han

Arıbal: Arının yaptığı bal, arı balı, tatlı kimse, hoş kimse, katışıksız, bal, temiz bal, saf bal

Arıbaş: Temiz kimse, çalışkan kimse, arı gibi çalışan baş

Arıca: Temizce arı gibi

Arıcan: Temiz kimse.

Arıç: Dirlik, düzenlik, barış

Arıel: Dürüst, temiz kimse, temiz elli

Arıer: Temiz er, katışıksız, er, temiz kimse

Arığ: Arı, temiz, saf, katışıksız, eti yağı erimiş, arık zayıf

Arık: Eti yağı erimiş, zayıf

Arıkal: Temiz kal

Arıkan: Saf kan, temiz kan, soylu kan.

Arıkar: Yardım, yardımcı.

Arıker: Temiz kimse, çelimsiz erkek

Arıkut: Temiz ve kutlu

Arıman: Dürüst ve temiz kişi

Arısal: Arı gibi çalışkan

Arısan: Adı, sanı temiz kimse

Arısoy: Temiz soy, soyu temiz kimse

Arış: Kağnı otu

Arıt: Arınmasını sağla, temiz bir duruma getir, arılaştır

Arıtan: Temiz bir duruma getiren, temizleyen

Arıtaş: Temiz taş

Arıyüz: Temiz yüz, temiz yüzlü

Ari: İran’dan geçerek Kuzey Hindistan’a yerleşen halk veya bu halktan olan kimse.

Arif: Bilen, bilgili

Aril: Temizlenmek, tohum zarı.

Arin: Temiz, saf

Arjen: Volkan alevi

Arjin: Yaşam ateşi, yiğit.

Arkadaş: Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kişilerden her biri, bir işte birlikte bulunanlardan her biri

Arkan: Arı kan, temiz kan, soylu kan

Arkın: Arkada, geride olan, ağır, yavaş, sakin dingin

Arkış: Haberci. 2.Kervan.

Arkoç: Temiz ve güçlü.

Arkun: Yavaş, geri kalan.

Arkut: Temiz ve uğurlu arı ve kutlu

Arma: Yelken takımı, halat, ip, seren, 2. Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü olarak kabul

Armağan: Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.

Arman: İstek, amaç, dürüst, temiz insan, arı insan.

Armanç: Hedef.

Armin: Özgürlük ve barış yanlısı.

Arol: Arı ol, çalışkan ol

Arpad: Arpacık.

Arpağ: Büyü sihir

Arpak: Büyü, sihir.

Arpat: Hun Uygur halkının önderi. Arpatlar hanedanının kurucusu.

Arpınar: Su gibi temiz.

Arsan: Temiz adlı

Arsen: Kurtuluş, özgürlük.

Arslan: Güçlü, yırtıcı.

Arslaner: Aslaner

Arsoy: Arısoy

Artaç: Utanma duygusunu baş tacı eden

Artam: iyilikçilik, doğruluk, erdem.

Artanç: ince ruhlu, duyarlı, sanatkar.

Artemis: Orman ve savaş tanrıçası

Artuç: Ucuna sivri demir eklenmiş mızrak.

Artuk: Artmış olan, artan, üstün, ünlü Selçuklu emiri

Artun: Kendine güvenen, onurlu, ağırbaşlı.

Artunç: Arı tunç, katışıksız tunç.

Aru: Arı, katışıksız

Arukan: Soylu kan, temiz kan, arı kan

Arya: Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça.

Aryüz: Arı yüz, temiz yüzlü

Arzık: Dine çok bağlı kimse, uysal, iyi huylu

Arzüdar: istekli.

Asaf: Vezir. 2. Erdem, ileri görüşlülük, yönetimde başarı. hz. süleyman’ın ünlü veziri. süleyman (a.s.)’ın en çok güvendiği kişiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üzerine yorumlandı, daha sonra padişahın vezirlerine Asaf unvanı verildi.

Asal: Bir şeyde öğe olan, temel

Asan: Rahat.

Asar: Vezir, nazır, bakan.

Asgar: Küçük, ufak

Asıf: Çok şiddetli esen rüzgâr

Asıl: Başlıca, başta gelen, bir şeyin kendisi, başkası değil, kök, köken, gerçeklik

Asım: Temiz, namuslu, sağlam karakterli.

Asi: Başkaldırıcı, dikbaşlı.

Asil: Yüksek duygularla hareket eden kişi; soyu sopu belli, sağlam soylu kişi demektir.

Aslan: Gürbüz, cesur, yiğit adam

Aslaner: Yiğit erkek, yiğit kimse, aslan gibi kimse

Aslanhan: Aslanların aslanı.

Asli: Asıl, tek.

Asrın: Bu asıra ait, bu devire uygun

Asri: Modern.

Asur: Mezopotamya’da bir devlet ve bu devletin halkı.

Asutay: Yaramaz, huysuz tay, yaramaz çocuk

Aşan: Öte yana geçip giden, yüksek bir yerin, ötesine geçen, Uygur yazıtlarında geçen bir ad

Aşar: Aşıp gider, öte yana geçer

Aşık: Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse.

Aşir: Samimi dost, arkadaş

Aşkan: Renk, beniz

Aşkın: Ölçüyü kaçırmış olan, coşkun. 2. Muadillerinden yeğ, üstün. 3. Fazla

Aşkınay: Ay’ın çok değişik ve çok güzel görünmesi.

Aşkıner: Üstün er, üstün kimse

Ata: Soy

Atabay: Saygıdeğer ve varsıl kimse, Seçuklu döneminde bir unvan, atabey

Atabek: Selçuklu döneminde şehzadeleri eğiten kimse.

Ataberk: Selçuklu Devleti’nde şehzadelerin terbiyesiyle vazifeli şahıs, lala.

Atabey: Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli kişilere verilen ünvan24

Atacan: Hoşgörüsü olan kimse, babacan.

Ataç: Atalardan sürüp gelen

Atadan: Atalardan sürüp gelen, ataç

Ataeli: Ata yurdu, ataların doğup büyüdüğü, yaşadığı yer

Atagün: Büyüklerin günü.

Atahan: Büyük yönetici, ata durumundaki han.

Atak: Atılgan yiğit, yürekli

Atakan: Atasının kanını taşıyan, atasının kanından gelen gücü barındıran88

Ataker: Atılgan yiğit, atılgan ve yiğit

Atakol: Atılgan ol

Atakul: Ataya kul, ataya kul olan, ata kulu, lala

Atakurt: Kurt soyundan gelen.

Atalay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

Atalay/ Atılay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

Ataman: Kazak lideri

Atamer: Benim atam er kişidir, yiğit atam.

Ataner: Senin atan er kişidir, yiğittir

Atanur: Atasından aldığı nuru taşıyan.

Ataol: Gelecek kuşaklara baba, ata olasın

Ataöv: Atalar seni övsün

Atar: İleriye fırlatır. 2.Gücü yeten.

Atasagun: Hekimlerin babası, atası

Atasan: Soyuyla ünlü olan, övünen kişi.

Atasay: Atayı say, ataya saygı göster

Atasev: Atayı, ataları, babayı sev

Ataseven: Atasını, babasını seven

Atasever: Atalarını seven kimse.

Atasevin: Atalarınla sevin

Atasoy: Ata soyu, atadan

Atasöz: Büyük sözü dinleyen.

Atasü: Asker babası, asker atası

Ataullah: Allah'ın hediye ettiği ilk erkek çocuk, Allah'ın bağışladığı, hediye ettiği, ihsanı, lütfü

Atay: Herkesçe bilinen, tanınmış, ünlü

Ateş: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması

Atıf: Eğilimli, birine şefkatle eğilen, sevgi duyan / Bir şeye yönlendirilen

Atıl: Fırla

Atılay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

Atılgan: Güçlüklerden ve tehlikelerden yılmayarak daima ileriye atılan, Girişken, tez canlı

Atılhan: Dinamik hükümdar.

Atım: Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık

Atınç: Atılgan, atak

Atik: Çok hızlı davranan, çevik

Atilla: Hunların “Tanrının Kırbacı” denilen büyük hükümdarı

Atlan: Ata bin, at sahibi ol

Atlas: Üstü ipek, altı pamuk kumaş, büyük harita.

Atlı: Atı olan, iyi bir adı bulunan, ünlü, tanınmış, adlı

Atlığ: Namlı, şöhretli.

Atlıhan: Atlı yönetici.

Attila: Hun imparatoru

Atuf: Birine sevgisi olan, sevgi duyan. Allah’a karşı sevgi duyan

Avar: Orta Avrupa’da yaşamış bir Türk boyu.

Avcı: Avlanmayı seven veya avı kendine iş edinen kişi. 2. Bir şeyi büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran tanıtan kimse.

Avedis: İyi haber getiren kişi

Aver: Sert ve dik bakışlı kişi.

Avni: Yardım etmek, yardımda bulunmak, yardımla ilgili

Avşar: Bir Türkmen boyu.

Avunç: Teselli, avunma.

Ay Temiz: Ay gibi berrak ve temiz olan.

Ay Timur: Ay gibi ışıltılı ve demir gibi sağlam.

Ayalp: Ay gibi güzel ve yiğit.

Ayanç: Saygı

Ayas: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, ayaz

Ayata: Eski Türklerin inanışına göre gökyüzünün ikinci katında oturan tanrı, Ay tanrısı

Ayaydın: Çok aydınlık, ay gibi aydınlık, ay ışığı

Ayaz: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, bulutsuz ve Ay ışıklı gecede Çıkan soğuk.

Ayaz Ada: Soğuk ve durgun hava

Aybala: Ay gibi çocuk, Ay gibi parlak ve güzel çocuk.

Aybar: İnsanda saygı uyandıran görünüş, görkem

Aybars: Ay gibi parlak vegüzel, pars gibi yırtıcı.

Aybay: Ay kadar güzel ve zengin

Aybek: Hindistan komutanı.

Ayberk: Güçlü

Aybey: Ay gibi doğan erkek, bey

Aybora: Ay kadar güzel, fırtına kadar yıkıcı, ay ve fırtına

Ayca: Yüzü ay gibi aydınlık ve güzel olan

Ayçetin: Ay kadar güzel ve çetin.

Aydar: Perçem, Manas destanındaki kahraman.

Aydemir: Demir kadar sert kimse manasındadır.

Aydın: Bilge.

Aydınalp: Aydınlık ve yiğit.

Aydınay: Ay’ın çok parlak hali.

Aydınbay: Saygın ve de bilgili olan kimse.

Aydınbey: Saygın ve de bilgili olan kimse, bilge kişi.

Aydınel: Aydınlık yer, ışıklı yer.

Aydıner: Aydınlık yüzlü kimse.

Aydınol: Okumuş ve bilgili biri ol.

Aydıntan: Işıklı sabah vakti, aydınlık sabah vakti

Aydıntuğ: Üzerine ışık düşmüş tuğ.

Aydınyol: Doğruyol.

Aydinç: Ay gibi güzel, ışıklı ve dinç.

Aydoğan: Ay gibi doğmuş olan.

Aydoğdu: Ay gibi doğmuş olan, ay gibi doğan

Aydoğmuş: Ay gibi doğmuş, ay kadar güzel olan

Aydolun: Dolunay gibi.

Ayet: Kuran surelerindeki cümlelerin her biri.

Aygün: Ay gibi parlak ve ışıklı güzel gün

Ayhan: Büyük hükümdar

Ayık: Anlayışlı, uyanık, açıkgöz, zeki

Aykaç: Güzel söz söyleyen, ozan

Aykal: Aydınlık kal.

Aykan: Kanı ay gibi parlak ve temiz Ay Kanlı.

Aykın: Işıltılı kın.

Aykul: Ay gibi kutlu, ay kadar uğurlu

Aykurt: Üzerine ay ışıltısı düşmüş kurt.

Aykut: Ay gibi uğurlu.

Aykutalp: Uğurlu, cesaretli.

Aykutlu: Ay gibi güzel ve uğurlu, uğurlu ay

Ayman: Ay gibi güzel kimse

Aymete: Hun İmparatoru Mete’nin bir adı.

Aymutlu: Ay gibi güzel ve mutlu.

Aypar: Görkem, saygı uyandıran görünüş, aybar

Aypars: Ay gibi güzel ve pars gibi yırtıcı

Aypolat: Ay gibi güzel ve polat gibi sağlam.

Aysal: Ayla ilişkili, ay gibi.

Aysar: Ayın etkisiyle huyu değişen kimse

Aysoy: Aydınlık soydan gelen.

Aysungur: Ay gibi güzel, sungur, gibi, akdoğan gibi avlayıcı kimse

Aytaç: Başında ay gibi ışıklı taç bulunan.

Aytar: Olanları bildiren, haber veren

Aytek: Ay gibi.

Aytekin: Ay gibi parlak ve biricik. Çok değerli.

Aytemur: Ay gibi güzel ve demir gibi sağlam

Aytok: Ay gibi güzel ve tok

Aytolun: Dolunay.

Aytop: Yuvarlak ay, nurtopu gibi

Aytuğ: Mızrağın ucuna yapılmış ayın üstüne yapılan tüy.

Aytuna: Ay gibi güzel ve Tuna Irmağı gibi görkemli.

Aytunca: Ay gibi güzel ve Tunca Irmağı gibi görkemli

Aytunç: Ay gibi güzel ve tunç gibi sağlam.

Aytün: Aylı gece

Aytürk: Ay gibi güzel ve Türk gibi güçlü

Ayvaz: koca, eş. Güzel, yakışıklı.

Ayyüce: Yücelerdeki Ay

Azad: Bağımsız olan.

Azadi: Bağımsızlık, özgürlük.

Azam: En büyük, ulu.

Azamet: Büyüklük, ululuk, Yücelik. 2. Gurur. 3. Görkem, heybet. 4. Çalım, kurum. 5. Debdebe.

Azametdin: Dinin yüceliği.

Azat: Özgür, kimseye bağlı olmayan.

Azem: Arkadaş. dost.

Azer: Ateş

Azim: Bir şeyler yapmak için kararlı kişi, azmeden, azimli

Aziz: Onur sahibi yüce, Saygıdeğer, Manevi gücü çok üstün

Azmi: Kemikli, kemikle ilgili, azim sahibi

Aznavur: Cesur, kahraman, yiğit.

Azrak: Çok az bulunur, değerli

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır