arif 216 sinema / Arif v () filmi - monash.pw

Arif 216 Sinema

arif 216 sinema

Cem Yılmaz, G.O.R.A ile başlayıp A.R.O.G ile devam eden hikâyenin son halkası Arif v &#;da, sadece ülke insanına dair gözlemleri ve mizahı değil “Yeni Türkiye”ye dair hoşnutsuzluğu da sinemasına yediriyor.

Cem Yılmaz’ın eski Türkiye’ye övgü olarak tasarladığı Arif v , önceki filmleri
 gibi heyecanla karşılandı. Özellikle eski Türkiye’yi özleyen kesimler, sosyokültürel olarak geçmişle bağ kuran, Yeşilçam’a saygı duruşunda bulunan filmi bu yönüyle bağrına bastı. Cem Yılmaz’ın ülkenin hâl ve gidişatı üzerine kafa yorduğunu ve dert edindiği meseleleri büyük bir gişe başarısına ulaşması beklenen bir filmin içine monte etmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Yılmaz’ın formüle etmeye çalıştığı şey eleştirel açıdan tartışmaya açık olsa da kurmaya çalıştığı dengenin bir hayli zor olduğu da muhakkak.

G.O.R.A () ile başlayıp A.R.O.G () ile devam eden hikâyenin bu son halkası, zamanda yolculuk teması üzerine kurulu. Cem Yılmaz ilk iki filmde stand-up’larında da kullandığı “Türkler uzayda”, “ilk insanlar”, “evrim” gibi konuları malzeme edinmişti. Bu yeni filmindeyse hem yaklaşımı hem de malzemesi farklı. A.R.O.G.’un aksine Arif v ’da zamanda yolculuk, sadece hikâyenin tetikleyici unsuru değil, aynı zamanda Cem Yılmaz’ın dert edindiği meseleler için işlevsel bir araç. Çünkü bu kez önceki filmlerinden farklı olarak sadece ülke insanına dair gözlemleri ve mizahı değil “Yeni Türkiye”ye dair hoşnutsuzluğu da sinemasının omurgasını oluşturuyor.

Daha ilk dakikadan ülkedeki linç güruhunun bir örneğini görüyoruz. İnsan olmak için dünyaya inen ’yı istemeyen ‘öfkeli kalabalık’, “robot istemiyoruz” diyerek Arif’in evinin önünde toplanıyor (Linç bizde bir gelenek hâline gelse de güncel olduğu için Suriyeli göçmenler üzerinden okumak mümkün). Ülkedeki kutuplaşmayı, giderek genişleyen linç kültürünü ve bunun sosyal medyadaki tezahürünü robot düşmanlığı üzerinden aktaran Cem Yılmaz hikâyesini bu sahneyle başlatırken seyircisine de 
ilk mesajı vermiş oluyor. “Sizler gibi sevmek, sevilmek istiyorum” diyen ’ya “burasının artık öyle bir ülke olmadığı” hatırlatıldıktan sonra “bir zamanlar öyle bir ülke vardı” sözüyle yılına yolculuk yapılıyor.

Geçmişin Gerçekliği
’daki siyah beyaz dünyanın içine düşen Arif ve , Yeşilçam sinemasından aşina olduğumuz sahneleri arka arkaya yaşamaya başlıyorlar. özlem duyduğu insanların içinde mesut olurken Arif Yeşilçam klişeleriyle alay ederek bir an önce kendi zamanına geri dönmek istiyor. Arif ve arasındaki çatışma, eski Türkiye-yeni Türkiye üzerinden kuruluyor. ’nın Pembe Şeker’i görür görmez âşık olmasıyla hem film renkleniyor hem de iki karakter yeni bir motivasyon kazanmış oluyor. gözleri görmeyen Pembe Şeker ile dostlarının yanında kalmak, Arif ise filmlerde izlediği bu klişe mahalleden kurtulmak istiyor. Arif içine düştüğü bu hikâyede klişelere alaycı yaklaşmakla birlikte, Yeşilçam’a olan saygısı ve hayranlığını da gizlemiyor. ’da geçen bu bölümde bir anlamda Yeşilçam içinde Yeşilçam anlatısı kuruyor Cem Yılmaz. Bir tarafta kötü karakter Besim Toker’in de dahil olduğu klişelerle dolu bir hikâye, diğer taraftaysa gönderme yapılan filmlerin gerçek kahramanları Ayhan Işık, Sadri Alışık, Filiz Akın gibi yıldızlar&#; Cem Yılmaz Yeşilçam klişelerinin parodisini yaparken ve Yeşilçam’a saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda, son yıllarda siyasi gelişmeler sonucu iyice artan geçmiş dönem güzellemesine ve nostaljik ruh hâline dahil oluyor.

Svetlana Boym, ‘Nostaljinin Geleceği’ adlı kitabında nostalji kelimesinin kökenini şöyle açıklıyor: “Nostalji nostos (eve dönüş) ve algia (özlem), nostalgia artık var olmayan veya hiç var olmamış bir eve duyulan özlemdir. Nostalji bir yitirme ve yer değiştirme duygusudur ama aynı zamanda insanın kendi fantazisiyle arasındaki aşk ilişkisidir.”1 Cem Yılmaz’ın özlem duyduğu zaman/ülke bize ne anlatıyor? Gerçekten böyle bir zaman/ülke var mı? Sosyal medyada da sıkça rastladığımız ve siyasi baskıyla orantılı olarak artan nostalji ve geçmişe dönme isteği, Arif v ’da nasıl tezahür ediyor? Filmdeki mesajlara, göndermelere, güncel dokundurmalara ve parodisi yapılan malzemeye bakıldığında kabaca “eskiden böyle değildik” mesajı çıkıyor diyebiliriz. Bu mesajın doğru olup olmamasından çok bu mesajı nostalji üzerinden göstermenin sakıncaları üzerine düşünmekte fayda var. Özlem duyulan şey, o dönemin tamamı hakkında bir veri sunabilir mi? Örneğin, sosyal medyada 80’lerden kültürel bir olaya referans verilirken zamanın darbe dönemi olduğu gerçeğini es geçmek veya 90’larda televizyondaki özgürlükleri överken o dönem Güneydoğu’da yaşananları yok saymak nostaljik bakışın tehlikeli ve mevzunun içini boşaltan bir araç olduğunu göstermiyor mu? Eski Türkiye’nin daha iyi olduğunu anlatmak için nostalji doğru bir araç mı? Eski İstanbul’un “beyefendi”, “hanımefendi” insanları, Yeşilçam’ın “iyi kalpli”, “yardımsever” karakterleri, bu ülkenin geçmişiyle ilgili ne kadar gerçekçi bir tablo çizebilir?

“Eski İstanbul nostaljisi –ki bu nostalji kimi zaman eski Beyoğlu gibi ilçeler düzeyinde de ifade edilebilir– aslında İstanbul’a gelen yeni göçmenleri aşağılamak için de kullanılır oldu. ‘Bir zamanlar kimse Beyoğlu’na kravat takmadan çıkmazdı’ klişesi kente yeni gelenleri, ait olmadıkları hâlde Beyoğlu’na çıkanları hedef alan bir klişe olarak iş gördü.”2 Özgür Sevgi Göral’ın bu sözleri, eski İstanbul nostaljisinin neler barındırdığına ve nerelere uzanabildiğine işaret ediyor. Nostaljiyi ne kadar seversek sevelim bize gerçek veriler sunmuyor ne yazık ki. Peki, Cem Yılmaz gerçeklerle ne kadar ilgileniyor? Yılmaz, Arif v ’da ’un insanlarını masal karakterleri gibi resmederken, günümüzde geçen kısımların aksine, ülke gerçekliğine dokunmuyor. ’un gerçekliği olarak Yeşilçam sinemasının parodisi olan mahallenin güzel insanlarını gösteriyor. Dolayısıyla iki dönemi karşılaştırırken bakış açısı farklılığı doğmuş oluyor. Geçmişe bakıştaki “bu anlatılan bir masaldan ibaret” yaklaşımı da “eskiden böyle değildik” mesajını geçersiz kılıyor. Bu sebeple nostaljik bakış bir yandan Cem Yılmaz’ın meselesi için bir araç olurken diğer yandan o meselenin içini boşaltan bir tuzağa dönüşüyor.

Geleceği Kurtarmak
Yılmaz’ın 60’lı yıllardaki “zarafetin, anlayışın, başkalarına saygılı anlayışın” altını çizmesinin, bunu yaparken nostaljiye başvurmasının nedeni bir bakıma “yeni Türkiye”ye dair söyleminin içini doldurmak. Ama filmin tamamını bu nostalji üzerine kurmamak için hamleler de yapıyor. (Yeşilçam’ın iyiliğe ve kötülüğe dair klişeleri üzerinden alaycı bir mizah üreterek nostaljinin kendisini alaya aldığı anlar da yok değil. Filmin en yaratıcı esprileri de bu bölümde ortaya çıkıyor.) Arif ve arasındaki ilişki Arif v ’ya dönüştüğünde alternatif gelecek olarak sunduğu distopya bölümüne geçiyor Yılmaz. ’nın hikâyenin gerçek kötüsüne dönüştüğü geleceği karanlık, umutsuz, duygusuz bir ülke olarak tasarlayan Yılmaz, burada siyasi mizaha biraz daha yaklaşıyor.

Besim Toker gibi karikatür kötü karakterler yerine gerçek hayatta karşılığı olan bir kötü karakter yaratıyor. Bu mesaj kaygılı sekansta geçmişteki bir hata sonucu ’nın kötü tarafa geçtiğini, ülkeyi karanlığa sürüklediğini görüyoruz. “Almanlar bizi kıskanıyor”, “sıfır sorun derken bütün komşularla papaz olduk” gibi repliklerle güncel meselelere atıfta bulunan Cem Yılmaz’ın, geçmişteki hataların sonuçlarının görüldüğü gelecek için nasıl bir tablo çizdiğine bakalım: Her yerin robotlarla dolduğu bir ülke, Arif’in ’ya gücü ve iktidarı üzerinden sarf ettiği cümleler, ’nın kendisi için yaptırdığı ve her duvarına kendi fotoğraflarını astırdığı dev gökdeleni ve insanların özünde kötü olduğuna inanan profesörün kitabı&#; Arif bu karanlık tabloyu düzeltmenin bir yolu olduğuna inanıyor ve geleceği kurtarmak için tekrar geçmişe gidiyor. (Filmin bu bölümdeki hikâye kurgusunun benzerliği nedeniyle Geleceğe Dönüş 2’yi (Back to the Future Part II, ) hatırlattığını söylemek lazım.)

Geleceğe dair umudu olan Arif hatayı düzeltiyor, iyiliğe inancını pekiştiriyor
ve karanlık geleceği –şimdilik– önlemiş oluyor. Cem Yılmaz yeni Türkiye’ye dair hoşnutsuzluğunu her ne kadar skeçler, gönderme bombardımanı ve nostaljik güzellemelerle yumuşatmaya çalışsa
da hikâyenin altmetnine yerleştirdiği anekdotlar belirgin bir şekilde fark ediliyor. Politik açıdan sağlam temellere oturtulmuş, ülkedeki gelişmelere dair
net söylemi olan bir sinema söz konusu değil elbette. Geçmişe övgü üzerinden sağlıklı bir söylem kurmak mümkün
mü, o da tartışılır. Yılmaz gözlemlerini hikâyelerine nasıl yediriyorsa burada da yeni Türkiye’ye dair tespitlerini filmine serpiştirmiş. Hümanist bir yaklaşımla, “artık insanların birbirine karşı saygısı, sevgisi kalmadı” söylemi üzerine kuruyor filmini. Bunun için de çok etkili olabilecek bir aracı, zaman yolculuğunu kullanıyor. Ama önceki filmleri gibi –Her Şey Çok Güzel Olacak () ve Hokkabaz () dışında– Arif v da arka arkaya dizilen skeçler ve hikâyeden kopuk, bağlamı olmayan göndermelerle ilerlediği için, ortaya mesaj kaygılı bir mizah örneği çıkıyor (Göndermelerin bazıları filmin diline
ve anlatımına uygun bir şekilde hikâye akışına dahil olurken –Çöpçüler Kralı (), Mavi Boncuk () gibi– çoğu alelade yerleştirilmiş ve sadece kendi başına anlam ifade edebiliyor –Cinnet (The Shining, ), Whiplash (), Wolverine (), Bir Zamanlar Anadolu’da () gibi).

Yine de böyle politik bir iklimde,
gişe kaygısı güden ticari bir filmde bu çabayı görmeye alışkın olmadığımızdan Arif v ’yı benzerlerinden ayrı tutmak gerektiği kanısındayım. Son olarak sözü bir kez daha Boym’a verelim: “Nostaljinin temelinde bu tuhaf tahmin edilemezlik yatar. Nitekim dünyanın dört bir yanındaki nostaljikler tam olarak neyi özledikleri sorulsa, söylemekte zorlanırlar.” Sahi, hepimiz aynı şeyi özlediğimizden emin miyiz?

NOTLAR
1 Svetlana Boym, Nostaljinin Geleceği, (İstanbul; Metis Kitap, ).
2 Özgür Sevgi Göral, “Kenti üretmek, kimin hakkı?”, Milyonluk Manzara, (İstanbul: İletişim Yayınları, ).

E-Bülten'e Üye Olun

Altyazı'nın içeriklerinden ve etkinliklerinden haberdar olun.

Avatar
Hasan Cömert

Gazeteci, sinema yazarı, senarist. arasında NTV-Ntvmsnbc’de muhabirlik ve kültür-sanat editörlüğü yaptı. Birçok gazete, dergide söyleşi ve yazıları yer aldı, televizyonda ve online platformlarda sinema programı hazırlayıp sundu. ’de YouTube’da yayın hayatına başlayan Kutsal Motor kanalının ortak kurucularından. Halen film eleştirileri ve dizi incelemeleri yazmakta.

Hasan Cömert

Arif V

Turkish film

Arif V
Arif V monash.pw

Theatrical release poster

Directed byKıvanç Baruönü
Written byCem Yılmaz
Produced byMuzaffer Yıldırım
Cem Yılmaz
StarringCem Yılmaz
Ozan Güven
Seda Bakan
Zafer Algöz
Özkan Uğur
CinematographyJean Paul Seresin
Music byJingle House
İskender Paydaş

Production
companies

CMYLMZ Fikir Sanat
NuLook

Distributed byMars Dağıtım

Release dates

  • 3&#;January&#;&#;() (Istanbul)
  • 5&#;January&#;&#;() (Turkey)

Running time

min
CountryTurkey
LanguageTurkish
Budget$9 million[1]
Box office₺62,4 million[2]

Arif V is a Turkish comedy film directed by Kıvanç Baruönü and written by Cem Yılmaz.[3] It stars Cem Yılmaz, Ozan Güven, Seda Bakan, Zafer Algöz and Özkan Uğur. It is a sequel to A.R.O.G () and G.O.R.A ().[4]

Plot[edit]

Arif, who has returned from Gora to the Earth, is leading a quiet life. Robot suddenly comes to the Earth and tells Arif that he wants to live as a human. Arif and time travel to with a time machine because the residents do not want an alien in their neighborhood.

Cast[edit]

Release[edit]

The premiere for Arif V was held on 3 January at Zorlu Center in Istanbul.[5][6] It was released throughout Turkey on 5 January. Special screenings were held on 5–7 January in Istanbul, Ankara and İzmir with the participation of actors.[7] Released in 1, theaters across Turkey, it was watched by 1,, people and became the fourth most-watched feature film of all time in Turkey and the one with the most number of viewers in January.[8][9] On its first week of release, 2,, people watched the film in total and it grossed ₺ million.[10]

On 11 January, the film was released in a number of European countries. Special screenings were held on 12 January in Berlin, and on 13 January in Amsterdam.[11]

References[edit]

External links[edit]


Filmin Konusu & Detaylar

Komedi, Bilim-Kurgu

Cem Y&#x;lmaz'&#x;n senaryosunu kaleme al&#x;p başrolünde yer ald&#x;ğ&#x; Arif v , G.O.R.A filmiyle tan&#x;şt&#x;ğ&#x;m&#x;z Arif ve Robot karakterlerini yeniden bir araya getiriyor.

Gora gezegeninde yaşad&#x;ğ&#x; macera ile binlerce &#x;ş&#x;k y&#x;l&#x; ileride birçok dost edinen Arif dünyaya dönüp, yaşam&#x;n&#x; sessiz sedas&#x;z sürdürmektedir. Bir gün beklenmeyen misafiri robot , Arif'e yeni bir maceran&#x;n kap&#x;s&#x;n&#x; aralar. Çok uzaklardan gelen insans&#x; robot , gerçek bir insan gibi yaşamak, gerçek bir insan gibi aş&#x;k olmak, gerçek bir insan gibi gülmek ve ağlamak istemektedir. Arif için bütün bunlar kolayd&#x;r ama, yapay zekal&#x; eski model bir robottan fazlas&#x; değildir. Dünya'da gerçek insan gibi yaşamas&#x; mümkün müdür? Arif, karar vermek zorundad&#x;r; yüzlerce &#x;ş&#x;k y&#x;l&#x; öteden gelen arkadaş&#x;n&#x;n arzular&#x;n&#x; yerine getirmek için yeni bir maceraya m&#x; at&#x;lmal&#x;, yoksa 'y&#x; geri mi götürmeli

daha fazla göster

Filmin Oyuncu ve Yönetim Kadrosu

Yapım ve yönetimde emeği geçenler

Filmin Bağlantıları

Arif v filminin sosyal medya ve diger bağlantıları

Filmin Eleştirileri

Takip ettiğimiz yazarların Arif v film eleştirileri

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır