Merhabalar. Başlıktan da anlaşılacağı üzere bugün bir Çin dizisi ile beraberiz. Blogumda yayımladığım ilk Çin dizisi yorumu olacak. Bu güzel dizinin artı olarak bir de böyle bir anlamı olacak yani benim için. Dizi ile ilgili söyleyeceğim o kadar çok şey var ki. Buraları çok doldurmadan konusundan bahsedip detaylı bir yorum yapayım istiyorum. Yalnız baştan uyarmak isterim bu dizi yorumu bolca fangirl'lik içerecektir. Zira çenemi tutmak istesem de bolca konuştum, elimde olmadan. :)
Tür: Fantastik, Romantik, Doğaüstü, Dram
Bölüm Sayısı: 60
Ashes of Love konusu
Çiçek Tanrısı bir kız çocuğu doğurduktan sonra ölür. Kendisi aşk yüzünden çok acı çekmiştir ve kızının da aynı şeyleri yaşamasından korkmaktadır. Bu sebeple ölmeden hemen önce kızının aşık olmasını engelleyecek, ona hislerini bastıracak bir sihirli top yutturur ve emrindeki perilere bu doğumun ve bu sihirli topun gizli kalacağının sözünü verdirir. Jin Mi
(Yang Zi) adında ki kızının 10,000 yıl boyunca su aynasının içerisinde gizli bir şekilde yaşamasını emreder. Bu olaydan 4,000 yıl sonra Cennet İmparatorunun oğlu Ateş Tanrısı Xu Feng
(Deng Lun) saldırıya uğradığı bir an da yanlışlıkla bu su aynasına girer ve Jin Mi tarafından kurtarılır. Dış dünyaya meraklı Jin Mi, Xu Feng'i bir kurtarıcı olarak görür ve dış dünyaya adım atar. Böylece ikisinin imtihan dolu maceraları başlar.
Hiç bir dakikasını atlamadan merakla beklediğim ve izlediğim ilk Çin dizisi bu oldu. Ve tabi bolca göz yaşı döktüğüm. Kore dizilerine biraz ara vereyim bakayım farklı neler var diye dolaştığımda bir iki Tayland dizisi izledim, biliyorsunuz. Sonrasında hep intikam hep aksiyon olunca.. Bir bakayım dedim diğer seçenekler neler? Youtube da
(başıma ne geldiyse yutup yüzünden geldi zaten) yine bir fan yapımı izledim ve bam.
Altta paylaşacağım ostu duydum. Bir iki derken hiç bölüm sayısına bakmadan başladım diziyi izlemeye. Yani bir dizi ost'u yüzünden kapıldım bu serüvene. Bir de başrol ikilinin söylediği şöyle şahane bir şarkı var. Bu iki şarkı kafamda da playlist'imde de dönüyor sürekli. Buraya tek tek yazmayayım ama dizinin diğer ost'ları da çok sağlam. Her sahneye çok yakışan, kaliteli şarkılardı. Ve şarkılarda ki Çin ezgilerini de unutmamak gerek tabi.. Dizinin havasına çok yakışmıştı.
Dizi 60 bölüm.160 bölüm de olsa izlerdim sanırım. Yalnız bunu söylememde ki amaç dizinin mükemmel olması, herkesin izlemesi gerektiği falan değil. Benim böyle bir şeyler izlemeye ihtiyacım olması ve bana iyi gelmesidir. Her şeyden kaçmamı sağlayan, kafamı dinlendiren, bir şeylere bağlayan bir yapım oldu yani. İzlerken telefonu bir yere atlamaları çok özlemişim gerçekten. Dizide Tanrılar, periler bolca mevcut. Fantastik bir dizi olduğunu yineleyeyim. Diziye başlarken kendime, fantastik bir kitap okuyormuşsun gibi düşün, öyle izle dedim. Sizlere de onu önereyim. Bolca uçma kaçma, sihir olayları da var çünkü. Ama bu dizinin samimiyetinden hiç bir şey kaybettirmiyor. Cidden öyle bir dünya var gibi yaratılmış çünkü.
Jin Mi kız veya erkek cinsiyetine dair hiç bir şey bilmiyor. Kendi cinsiyetinin dahi ne olduğunu, özelliklerini de bilmiyor. Bir fanus içinde yaşamış çünkü. Hatta bir bölümde "sadece belli yerlerim kilo alıyor, bu nasıl olur?" diye kendini yokladı, öldüm gülmekten. Çocuk da bir şey diyemiyor konuyu değiştiriyor hemen. Hatırladıkça gülüyorum hala. Çok masum ve tatlı bir sahneydi. Kız çok saf evet ama söz konusu ruhsal güç olunca öyle kurnaz ki. Koca imparatorları kandırıp ruhsal güçlerini onların isteği ile alıyor haha. Bu güçleri alma sebebi de arkadaşını kurtarmak istemesi. Bu kısım spoilere gireceğinden deşmeyeceğim daha fazla. Bu dizide ki kızın saflığının bir sebebi vardı. Hani şu sihir topu meselesi. Dolayısıyla hareketleri gözüme batmadı. Ama bir shoujo karakterinde ki saflık da değildi. Altını çizeyim bu kısmın. Sadece aşk sevgi arasındaki ayrımı yapamıyordu. Herkese seni seviyorum diyordu çünkü seviyordu gerçekten. Ama aşkın başka olduğunu daha sonraları anladı. Peki nasıl? Burada hop kestik! Merak edenler diziye :))
Dizide senaryonun bir gereği sonucu ölümlü olarak dünyaya gönderiliyorlar. Bu sahneler cidden çok iyiydi. Tam dönem dizisi gibiydi ve Moon Lovers anılarım canlandı gözlerimin önünde. Ateş tanrısı dünyada bir imparator bizim kız da hekim bir azize.. Dizi içinde dizi yaptılar yani. Benim içinde dizi iki kısıma ayrıldı bu sayede. Hem fantastik dünyada ki bu ikili hemde ölümlüler diyarında ki bu ikili. Ve şu kırmızı ip olayını animelerden, diğer dizilerden gördükten sonra burada da gördük. Hani "sevenlerin birbirine görünmez bir kırmızı ip ile bağlıdır" olayı. Güzel bir detaydı.
Bir de dizinin bir sahnesinde fenerler ile bahçeyi süsledikleri bir bölüm vardı. O ne güzellik, o nasıl bir ortamdı öyle.. Cidden bayıldım. Dizide Anka kuşu fenerleri diye geçti ama araştırdığımda Lotus fenerlerine benzediğini gördüm. Sanırım diziye uydurmuşlardı. Hala emin değilim bu kısımdan. Bilen varsa sesleyebilir. Lotus çiçeği de ruhsal uyanışın sembolü imiş. Bu anlam ile uyum sağladı gerçi Anka kuşu ile dizi ile. Nilüfer çiçeğine benzese de aynı değillermiş. İkisinin arasında ki en belirgin fark boyları imiş. Bu bilgi de dursun burada.
Xu Feng bana hep çok sevilesi geldi dizi boyunca. Oyuncudan mı karakterden mi bilmiyorum ama hep bağrıma basmak istedim. Yüz ifadeleri mimikleri çok masumdu. Yalnız yazık yavrum ölümlü iken de ölümsüzken de canı pahasına kızı koruyup durdu. Ve benim listeye bir yeni erkek oyuncu daha katıldı. Hangi liste olduğunu siz anladınız. Diğer dizilerini de kıskacıma aldım, artık kaçarı yok! :D
Yalnız bazı sahnelerde tamam ama "abarttınız ha" tepkileri verdim şimdi yalan yok. Uçmalar kaçmalar biraz fazlaydı sonra yine de tamam "fantastik de geç" dedim kendime. Ve ölümsüzlerin yaralanınca kan kusmaları biraz saçma geldi. Bir yaralanıyorlar sonra hemen böğ diye kan fışkırıyorlar. Kan yerine daha farklı bir şey olabilirdi. Tek eleştirim bu olur dizi ile ilgili. Düşünün eleştirim de bu yani.
Çok uzattığımı biliyorum o yüzden hemen toparlayayım. Benim ayılıp, bayıldığım bir dizi oldu. Yazıdan anlamışsınızdır gerçi, rengimi hemen belli etmek gibi bir huyum var. Sevenleri için mutlaka önermek istediğim bir dizi Ashes of Love dizisi. Bolca romantizm, göz yaşı, macera ve aksiyon var dizide. Hemde ne gözyaşı.. Diziyi 2 gün önce bitirdim ama ikiliyi şimdiden özledim.. Umarım dizinin izleyenleri vardır ve buradayım derler. Çünkü bu diziyi birisiyle uzun uzun konuşmam lazım :D Şimdi yeni diziler arayışındayım. Bir süre daha Kore'ye uğramayacağım gibi. Yeniden görüşene kadar kendinize iyi bakın.
Sevgilerimle.