kaynağı değiştir]
11 Ağustos sabahı saat civarında D karayolu üzerinden İstanbul-Ankara seferini yapan Özdemir Süer kontrolündeki Civan Turizm'e ait "Sinemalı Civan" adlı yolcu otobüsü, Kargalıhanbaba köyü yakınlarında şaft arızası nedeniyle yol kenarında beklemekte olan Mustafa Filik kontrolündeki nitrik asit yüklü kamyona arkadan çarptı.
Kaza sonucunda kamyon tankerinde bulunan nitrik asit toprağa ve yol kenarında bulunan su birikintisine döküldü. Nitrik asidin su ile tepkimeye girmesinin ardından oluşan yoğun duman nedeniyle otobüsün içerisinde uyuyan yolcuların bazıları otobüsün yandığını düşünerek panik halinde otobüsü terk etmeye çalıştı. Olay anında acılarını dindirmek amacıyla nitrik asit birikintisine atlayan 25 yolcudan 18 yolcu olay yerinde asit yüzünden eriyerek öldü. Kamyonun sürücüsü Mustafa Filik de dahil 7 yolcu ise ağır yaralı olarak kaldırıldıkları Adapazarı Devlet Hastanesinde öldü.[1]
Aralarında ABD ve Lübnan vatandaşlarının ve otobüs şoförü Özdemir Süer'in de aralarında olduğu 17 kişi ise yaralanmıştır.[2]
80li yılların ortasından itibaren Kürtlere, devrimcilere ve muhaliflere dönük neredeyse her kaçırma, işkence ve öldürme eyleminde adı geçen, bölge illerinde adı bir dönem neredeyse ölümle eş anlama gelen JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele), Ergenekon davasıyla birlikte bir kez daha gündeme geldi.
PKKye karşı mücadele amacıyla, yılları arasında kurulduğu iddia edilen JİTEMin varlığını, bugüne kadar hiçbir devlet kurumu (varlığını kanıtlayan birçok delil olmasına rağmen) resmî olarak kabul etmiş değil.
JİTEMin Ergenekon davası içerisinde yargılanması tartışması, yakın tarihte gerçekleşen bir dizi katliamın da yeniden tartışılmasını sağladı. Bunlardan biri Asit kuyularında öldürülen insanlar, diğeri de Güçlükonak katliamı
lı yıllarda JİTEM tarafından öldürülen birçok kişi öldürüldükten ve asitle yakıldıktan sonra BOTAŞın tesislerine ve Cizre-Silopi hattındaki bazı kuyulara atılmıştır. İşte Ergenekon davası ile birçok aile bu kuyuların açılmasını talep etmektedir.
Diğer olay ise Güçlükonak katliamıdır. 15 Aralık te PKKnin tek taraflı ateşkesini bozmak isteyen devlet güçleri, JİTEMin gerçekleştirdiği korkunç bir katliamla PKKyi yalnızlaştırmayı denemişlerdir. 12 Ocak günü Şırnakın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler, PKKye yardım ettiklerini öne sürdükleri bir dizi korucuyu ve köylüyü gözaltına aldılar. 15 Ocak günü taburdan çıkarılan köylülerden bir kısmı, bir minibüse bindirildikten kısa bir süre sonra taranarak öldürülmüş, daha sonra araç ateşe verilmiştir. Olayın ardından, her ne kadar devlet suçu PKKye atsa da, öldürülenlerin yakınları ve tanıklar devleti suçlamıştır. Hatta bazı korucular, daha sonra bu katliamı JİTEMin gerçekleştirdiğini itiraf etmişlerdir. Ayrıca Türkiye bu katliamdan dolayı AİHMde mahkûm olmuştur.
Yakın döneme ait tüm bu gizli dosyaların tekrar gündeme getirilmesi anlamlıdır ama yeterli değildir. Devletin bir dizi korucuyu ve alt kademe subayı hedef göstermesine izin vermemeliyiz. Çünkü gerçekleşen eylemlerin gerçek failleri bu cinayet şebekelerini kuran ve besleyen, hükümetler ve ordu yönetimleridir. Bu bağlamda Ergenekon soruşturmasının genişletilmesi, JİTEM ve onun gerçekleştirdiği katliamların açığa çıkarılması, sorumluların yargılanması, gizli belgelerin kamuoyuna açıklanarak katledilenlerin yakınlarından özür dilenmesi için mücadele etmeliyiz.
Yazan: Fuat Karahan (24 Şubat )
asit kuyularıgüçlükona katliamıjitem