askeri ceza kanununa muhalefet davası / HSK, askeri suçlara ilişkin davalara bakacak mahkemeleri belirledi

Askeri Ceza Kanununa Muhalefet Davası

askeri ceza kanununa muhalefet davası

ASKERÎ CEZA KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN

Kanun No. 7329

Kabul Tarihi: 24/6/2021

MADDE 1 –22/5/1930 tarihli ve 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Askerî suçlar ile sırf askerî suçlar:

EK MADDE 11 – Bu Kanunda düzenlenen suçlar ile asker kişilerin askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlar, askerî suçtur.

Bu Kanunda düzenlenen ve asker kişiler tarafından işlenen 60 ıncı, 62 nci, 65 inci, 66 ncı, 67 nci, 68 inci, 70 inci, 79 uncu, 81 inci, 82 nci, 85 inci, 87 nci, 88 inci, 89 uncu, 90 ıncı, 91 inci, 97 nci, 98 inci, 100 üncü, 101 inci, 102 nci ve 136 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar, sırf askerî suçtur.”

MADDE 2 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Amir-maiyet veya üst-ast ilişkisi:

EK MADDE 12 – Askerlik hizmet ve görevlerine ilişkin hâller dışında, asker kişilerden nişanlıların, evlilik bağı kalmasa bile eşlerin, kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoy ile üçüncü derece dâhil hısımların veya evlâtlık bağı olanların birbirlerine karşı işledikleri suçlar bakımından amir-maiyet ve üst-ast ilişkisi dikkate alınmaz.

Yükümlü erbaş ve erler arasında ast, üst veya amir ilişkisinin dikkate alınması için fiilin askerî hizmet ve görevlerinden dolayı işlenmesi şarttır.”

MADDE 3 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Yakalama ve tutuklama:

EK MADDE 13 – Aşağıda belirtilen hâllerde, asker kişi herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir:

a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.

b) Suçüstü bir fiilden dolayı; izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.

Tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, amiri, üstü, askerî karakol, nöbetçi, devriye, askerî inzibat ve kolluk görevlisi asker kişiyi yakalama yetkisine sahiptir.

Yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek emri doğrultusunda işlem yapılır. Cumhuriyet savcısı, yakalanan kişiyi serbest bırakmaz ise en yakın askerî inzibat karakoluna veya askerî makama ya da adli kolluk görevlilerine teslim edilmesine karar verir. Suçun Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan olması durumunda, yakalanan kişi Cumhuriyet savcısının talimatı ile adli kolluk görevlilerine teslim edilir.

Asker kişilerin gözaltına alınması veya tutuklanması durumunda derhâl kıta komutanı veya askerî kurum amirine de haber verilir.”

MADDE 4 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Soruşturma ve kovuşturma:

EK MADDE 14 – Askerî suçlarla ilgili olarak aşağıdaki hükümler uygulanır:

a)Subay ve astsubayların şüpheli sıfatıyla ifadesi bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınır.

b) Askerî amirler Cumhuriyet savcısının işe el koymasına kadar delillerin kaybolmasını önleyecek tedbirleri alır.

c) Ülke sınırları dışında işlenen suçlar bakımından Cumhuriyet savcısı, adli kolluk görevlileri tarafından yapılacak işlemlerin Millî Savunma Bakanlığınca yurt dışında görevlendirilen hukuk sınıfı subaylar tarafından yapılmasını isteyebilir.

d) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve sırf askerî suç nedeniyle askerî disiplinin ağır şekilde ihlal edilmesi hâlinde de asker kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir.

e) Sırf askerî suçlarda, tutuklama yasağına ilişkin hükümler uygulanmaz.

Asker kişilerin işlediği askerî suçlarla ilgili olarak kabul edilen iddianamenin bir örneğini mahkeme, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda ise kararın bir örneğini savcılık soruşturma iznini veren komutanlığa veya askerî kurum amirliğine gönderir.

Askerî birlik komutanı veya askerî kurum amiri, emir komutasındaki asker kişilerin, ifadelerinin alınması veya sorgularının yapılması için hazır bulundurulmasını sağlar.”

MADDE 5 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Soruşturma izni ve izin vermeye yetkili merciler:

EK MADDE 15 – Asker kişilerin işledikleri askerî suçların soruşturulması izne tabidir. Ancak, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yürütülür.

Soruşturma izni, asgari tugay komutanı veya eşidi askerî kurum amiri (Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarında eşidi) olmak üzere, asker kişinin görev yaptığı birlik komutanı veya askerî kurum amiri, bu kişilerin yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat verilir. Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ve Milli Savunma Üniversitesi hariç, Millî Savunma Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşlarda görev yapan asker kişiler hakkında soruşturma izni Millî Savunma Bakanı tarafından verilir. General ve amiraller hakkındaki soruşturma izni ise görev yeri dikkate alınarak ilgisine göre Genelkurmay Başkanının veya ilgili Kuvvet Komutanının teklifi üzerine ya da resen Millî Savunma Bakanı tarafından verilir.

Bir askerî birlik veya askerî kurumda geçici olarak görevlendirilen veya harekât komutasına verilen asker kişiler hakkında soruşturma izni, bu görevlerinin devamı süresince, geçici olarak görevlendirildikleri veya harekât komutasına verildikleri askerî birlik veya askerî kurumun bağlı bulunduğu soruşturma izni vermeye yetkili birlik komutanı veya askerî kurum amiri tarafından verilir.

Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, bir askerî birlik veya askerî kurum dışında görevlendirilen asker kişiler hakkında soruşturma izni, bu görevlerinin devamı süresince, Millî Savunma Bakanı tarafından verilir.

Uluslararası anlaşmalar gereğince yabancı asker kişilerin askerî suçları hakkında soruşturma izni Millî Savunma Bakanı tarafından verilir. Bunlar hakkında altıncı ve yedinci fıkra hükümleri uygulanmaz.

Millî Savunma Bakanı, general ve amiraller hariç subay veya astsubaylara ilişkin soruşturma izni verme yetkisini, Personel Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu bakan yardımcısına devredebilir.

Subay ve astsubaylar hariç diğer kişilerin işledikleri askerî suçlara ilişkin soruşturma izni verme yetkisi, bu izni vermeye yetkili komutan veya askerî kurum amiri tarafından teşkilatında bulunan hukuk sınıfından olan ya da 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun geçici 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca atanmış olan hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirine, Millî Savunma Bakanı tarafından merkezde Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü veya yardımcısına, taşrada ve bağlı kurum ve kuruluşlarda ise asgari alay eşidi kurum amirine devredilebilir.

İzin vermeye yetkili merci, ihbar veya şikâyetin işleme konulması hâlinde bir ön inceleme başlatır, ön incelemeyi bizzat yapabileceği gibi, izin vermeye asıl yetkili merciin emrinde olan ve hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki asker kişilerden birine de yaptırabilir. İzin vermeye yetkili merci, emrinde olan ve hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki en az üç asker kişiden oluşan bir heyet de görevlendirebilir. İzin vermeye yetkili merciin zorunlu gördüğü hâllerde, heyette yer alanların çoğunluğunun, hakkında inceleme yapılanın rütbe veya kıdemce eşidi veya üstü konumunda, heyet başkanının ise hakkında inceleme yapılanın üstü konumunda olması gerekir.

Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun işlenildiğinin öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dâhil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre, zorunlu hâllerde on beş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Yetkili merci, belirtilen süreler içinde soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar verir ve kararını Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılana ve varsa şikayetçiye bildirir. Bu kararlara karşı on gün içinde itiraz edilebilir. Sırf askerî suçlara ilişkin verilen soruşturma iznine itiraz edilmesi, soruşturma işlemlerini engellemez. İtiraz,general ve amiraller için Danıştay Birinci Dairesine, diğer asker kişiler için ise yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine yapılır. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.

General ve amiraller hakkındaki soruşturma Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili tarafından yapılır. Hâkim kararı gerektiren işlemlere dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talepleri ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara yapılan itirazlar hakkında, soruşturma konusu suçların en ağırına bakmakla görevli Yargıtay ceza dairesini numara itibarıyla izleyen ceza dairesi başkanı tarafından karar verilir. Suçun son numaralı ceza dairesinin görevine girmesi hâlinde talebi ve itirazı inceleme yetkisi Birinci Ceza Dairesi Başkanına aittir. Hâkim kararı gerektiren işlemlerde Başkanın verdiği kararlara karşı yapılan itirazı numara itibarıyla izleyen ceza dairesi başkanı inceler. Son numaralı daire başkanının kararı, Birinci Ceza Dairesi Başkanı tarafından incelenir. İddianame hazırlanması hâlinde kovuşturma Yargıtay ilgili ceza dairesince yapılır.

19/4/1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan suçları işleyen asker kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma genel hükümlere göre yapılır.

Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 6 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Yüce Divanda yargılanacak asker kişilerle ilgili soruşturma usulü:

EK MADDE 16 – Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarının işlediği askerî suçların soruşturulması izne tabidir. Ancak, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yürütülür.

Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları hakkında askerî suçlardan dolayı soruşturma yapılması Cumhurbaşkanının iznine bağlıdır.

İzin vermeye yetkili merci, ihbar veya şikâyetin işleme konulması hâlinde bir ön inceleme yaptırır.

Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun işlenildiğinin öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dâhil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre, zorunlu hâllerde on beş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Yetkili merci, belirtilen süreler içinde soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar verir ve kararını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hakkında inceleme yapılana ve varsa şikayetçiye bildirir. Bu kararlara karşı on gün içinde Danıştay Birinci Dairesine itiraz edilebilir. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.

Soruşturma Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılır. Hâkim kararı gerektiren işlemlere dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talepleri ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara yapılan itirazlar hakkında, soruşturma konusu suçların en ağırına bakmakla görevli Yargıtay ceza dairesini numara itibarıyla izleyen ceza dairesi başkanı tarafından karar verilir. Suçun son numaralı ceza dairesinin görevine girmesi hâlinde talebi ve itirazı inceleme yetkisi Birinci Ceza Dairesi Başkanına aittir. Hâkim kararı gerektiren işlemlerde Başkanın verdiği kararlara karşı yapılan itirazı numara itibarıyla izleyen ceza dairesi başkanı inceler. Son numaralı daire başkanının kararı, Birinci Ceza Dairesi Başkanı tarafından incelenir. İddianame düzenlenmesi hâlinde kovuşturma, Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde yapılır.

3628 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçlar bakımından da bu madde hükümleri uygulanır.

Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 7 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması:

EK MADDE 17 – 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, aşağıdaki hâller hariç askerî suç ve cezalar hakkında da uygulanır:

A) Sırf askerî bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla süreli hapis cezasına hükmedilmesi.

B) Fiilin, disiplini ağır şekilde ihlal etmesi veya birliğin güvenliğini tehlikeye düşürmesi ya da birliğin muharebe hazırlığını veya etkinliğini zafiyete uğratması ya da büyük bir zarar meydana getirmesi.

C) Fiilin savaş veya seferberlikte işlenmesi.”

MADDE 8 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Uygulanacak hükümler:

EK MADDE 18 – Askerî suçların soruşturması ve kovuşturmasına ilişkin olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 5271 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 9 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Mahkemelerin görev ve yetkisi:

EK MADDE 19 – Askerî suçlara ilişkin dava ve işler, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan asliye ve ağır ceza mahkemelerinde ya da askerî birlik ve personel yoğunluğunun gerektirmesi hâlinde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenen ilçelerde kurulu bulunan asliye veya ağır ceza mahkemelerinde görülür. İlçede görülmesine karar verildiği takdirde ilçenin yargı çevresi de aynı usulle belirlenir. Bu suçlara ilişkin dava ve işler, acele işlerden sayılır ve bunlarla ilgili davalar adli tatilde de görülür.

Birinci fıkra uyarınca belirlenen mahkemelerin görev alanına giren suçlara ilişkin davalarla;

a) Diğer mahkemelerin görev alanına giren suçlara ilişkin davaların aralarındaki bağlantı nedeniyle birlikte yürütülmesinin zorunlu olduğu hâllerde davalar, birinci fıkra uyarınca belirlenen mahkemelerde,

b) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlara ilişkin davaların aralarındaki bağlantı nedeniyle birlikte yürütülmesinin zorunlu olduğu hâllerde davalar, bu bentte belirtilen suçlara bakmakla görevli mahkemelerde,

birleştirilir.

Asker kişiler tarafından ülke sınırları dışında işlenen askerî suçlara ait dava ve işlere bakmaya birinci fıkra kapsamındaki Ankara mahkemeleri yetkilidir. Yurt dışında bulunan askerî mahallerde yapılacak önleme aramasına karar vermeye de bu yer sulh ceza hâkimliği yetkilidir.

Bu Kanunun 65 inci, 66 ncı, 67 nci, 68 inci ve 70 inci maddelerinde düzenlenen suçlara ilişkin dava ve işlerde yetkili mahkeme, şüpheli veya sanığın mensubu olduğu askerî birlik veya askerî kurumun bulunduğu yerde birinci fıkra uyarınca belirlenen il ve ilçe mahkemeleridir.

Askerî suçlara ilişkin soruşturmalar, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca ya da birinci fıkra uyarınca Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenen ilçe Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülür. Bu başsavcılıklarda askerî suçlar bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı görevlendirilir. İl veya birinci fıkra uyarınca belirlenen ilçe Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.”

MADDE 10 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Atıflar:

EK MADDE 20 – Kanunlarda geçen;

A) Askerî Yargıtay, Yargıtayı,

B) Askerî Yargıtay Başsavcılığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını,

C) Askerî Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını,

D) Askerî Yargıtay Başkanı, Askerî Yargıtay daire başkanları ve Askerî Yargıtay üyeleri sırasıyla, Yargıtay Birinci Başkanını, Yargıtay daire başkanlarını ve Yargıtay üyelerini,

E) Askerî mahkeme, bu Kanun uyarınca belirlenen asliye ceza mahkemesini, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından ağır ceza mahkemesini,

F) Askerî hâkim, hâkim veya sulh ceza hâkimini,

G) Askerî savcılık, Cumhuriyet başsavcılığını,

H) Askerî savcı, ilgisine göre Cumhuriyet başsavcısını veya Cumhuriyet savcısını,

I) Yardımcı askerî savcı ve askerî savcı yardımcısı, Cumhuriyet savcısını,

J) Askerî adalet müfettişi, ilgisine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulu müfettişlerini veya adalet müfettişlerini,

ifade eder.”

MADDE 11 – 1632 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 3 – Bu Kanun uyarınca askerî suçlara bakmak amacıyla il ve ilçelerde belirlenecek mahkemeler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde belirlenir. Belirleme tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş askerî suçlara ilişkin dava dosyaları, belirlenen bu mahkemelere devredilmez, kesinleşinceye kadar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

Mülga;

a) 27/6/1972 tarihli ve 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanununa tabi Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, daire başkanları ve üyelerinin görevleri sırasında işledikleri şahsi suçları ile görev suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasında Yargıtay Birinci Başkanı, Yargıtay daire başkanları ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının,

b) 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa tabi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı, daire başkanları ve üyelerinin görevleri sırasında işledikleri şahsi suçları ile görev suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasında Danıştay Başkanı, Danıştay daire başkanları ve üyeleri ile Danıştay Başsavcısının,

c) 26/10/1963 tarihli ve 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanununa tabi askerî hâkimlerin görevleri sırasında işledikleri şahsi suçları ile Millî Savunma Bakanı tarafından soruşturma yapılmasına izin verilmesi hâlinde görev suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasında 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda yer alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının,

yargılanmasına ilişkin hükümler uygulanır. Bu fıkra hükümleri (a) ve (b) bentlerinde yer alanların görevleri sırasındaki eylemleri nedeniyle yapılacak disiplin soruşturma veya kovuşturmaları bakımından da uygulanır. (c) bendinde yer alanların görevleri sırasındaki eylemleri nedeniyle yapılacak disiplin soruşturma veya kovuşturmaları bakımından ise 926 sayılı Kanunun geçici 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirlenen disiplin hükümleri uygulanır.

10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun geçici 5 inci maddesi ile 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun geçici 9 uncu maddesi kapsamında Millî Savunma Bakanlığı tarafından Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı emrine görevlendirilen erbaş ve erler ile askerlik yükümlüleri, bu görevlendirme süresince asker kişi sayılırlar ve bu Kanuna tabi olmaya devam ederler. Bu kişilerin Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli rütbelilere karşı işledikleri askerî suçlar asker kişilere karşı işlenmiş sayılır. Soruşturma izni, Jandarma Genel Komutanlığında asgari alay komutanı veya eşidi kurum amiri, Sahil Güvenlik Komutanlığında ise asgari grup komutanı veya eşidi kurum amiri olmak üzere, asker kişinin fiilen görev yaptığı birlik komutanı veya kurum amiri, bu kişilerin yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat verilir.”

MADDE 12 –27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Mahkeme, bu bentte yazılı suçlardan mahkûmiyet veya kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûmiyet hâllerinde, mahkûmiyet kararıyla birlikte subayların Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verir. Bu hususlar mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa da mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektirir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma, askerî rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi ile subay, astsubay ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme sonuçlarını doğurur.”

MADDE 13 – 926 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Mahkeme, bu bentte yazılı suçlardan mahkûmiyet veya kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûmiyet hâllerinde, mahkûmiyet kararıyla birlikte astsubayların Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verir. Bu hususlar mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa da mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektirir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma, askerî rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi ile subay, astsubay ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme sonuçlarını doğurur.”

MADDE 14 – 926 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 39 – Millî Savunma Bakanlığının müfettiş kadrolarına askerî kaynaktan atama yapılabilir.

Askerî kaynaktan stajyer müfettiş alımı, müfettişliğe giriş sınavı ile yapılır. Giriş sınavına başvurabilmek için; kuvvet komutanlıklarında üst subay (binbaşı, yarbay, albay) rütbesinde bulunmak ve yönetmelikte öngörülen şartları taşımak gerekir. Giriş sınavı, yönetmelikte belirlenen konulardan yazılı ve/veya mülakat şeklinde yapılır. Giriş sınavı ile ilgili olarak yönetmelikte yer alan hususlar dışında herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz. Giriş sınavında başarı gösterenler stajyer müfettiş olarak görevlendirilir.

Askerî kaynaktan görevlendirilen stajyer müfettişlere bir program çerçevesinde müfettişlik mesleğine yönelik eğitim verilir. Stajyer müfettişlerin stajyerlik süresi bir yıl olup bu sürenin sonunda oluşturulacak yeterlik sınav kurulu tarafından yönetmelikle belirlenecek konulardan yazılı ve/veya sözlü sınava tabi tutulurlar.

Stajyerlik süresini ve yeterlik sınavını başarıyla tamamlayanlar müfettişliğe atanır. Stajyerlik süresi içinde veya yeterlik sınavında başarısız olanlar durumlarına uygun kadrolara atanırlar.

Bu madde uyarınca stajyer müfettiş olarak görevlendirilenler ile müfettiş olarak atananlar 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24 üncü maddesi uyarınca istihdam edilen müfettişlerle aynı görev, yetki ve sorumlulukları haizdir.

Stajyer müfettiş olarak görevlendirilenler ile müfettiş kadrolarına atanan subaylar, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımlarını ve istihkaklarını mevcut hükümler çerçevesinde almaya devam ederler. Bunların stajyer müfettişlik ile müfettişlikte geçen hizmetleri subaylıkta geçmiş sayılır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”

MADDE 15 – 926 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 48 – Geçici 45 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında Millî Savunma Bakanlığı hukuk hizmetleri kadrolarına atanmış olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde talepte bulunmaları hâlinde, müktesepleri dikkate alınarak Hâkimler ve Savcılar Kurulunca bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri ile diğer adli ve idari yargı mercilerine hâkim veya savcı olarak atanabilirler. Bu kişilerin askerî yargı ve hukuk hizmetleri kadrolarında geçirdikleri süreler adli ve idari yargıda geçirilmiş sayılır. Bu şekilde atananlar, geçici 45 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen haklardan yararlanırlar.”

MADDE 16 –6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa 20/B maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Askerî hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklara dair hükümler:

MADDE 20/C-1. Bu madde; Millî Savunma Bakanlığı kadrolarında çalışan kamu görevlileri ile 25/6/2019 tarihli ve 7179 sayılı Askeralma Kanunu kapsamında askerlik hizmetini yerine getiren yedek subaylar ve yedek astsubaylar ile erbaş ve erleri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.

2. Dava dilekçelerinde, 3 üncü maddenin ikinci fıkrasında sayılanlara ilaveten bu madde kapsamındakilerin sicili, varsa sınıfı ve rütbesi de gösterilir.

3. Dilekçeler ile davalara ilişkin her türlü evrak, 4 üncü maddede belirtilen yerlere ilaveten ilgili idari yargı merciine gönderilmek üzere en yakın amirlere verilebilir.

4. Savaş hâlinde yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.

5. Olağanüstü hâller sebebiyle alınan tedbirlerin uygulanmasında görevlendirilenlerin naklen atanmalarına ilişkin iptal davalarında, yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.

6. Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemleri hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.”

MADDE 17 –31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Askerî öğrenciler ile erbaş ve erler hakkında verilen disiplin cezaları ile subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç bu Kanunda yer alan disiplin cezalarına karşı iptal davası açılabilir. Seferberlik ve savaş zamanında ise yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç bu Kanunda yer alan diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışındadır.”

MADDE 18 –25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 19 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 20 – Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

29/6/2021

HSK, askeri suçlara ilişkin davalara bakacak mahkemeleri belirledi

HSK Birinci Dairesince, askeri suçlara ilişkin ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi çalışmaları tamamlandı.

Buna göre, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nda düzenlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren Birinci Kısım Üçüncü Bap Birinci Faslında düzenlenen suçlara tek ağır ceza mahkemesinin bulunduğu il merkezlerinde bu mahkemeler bakacak. Birden fazla ağır ceza mahkemesinin bulunduğu il merkezlerinde 2 numaralı mahkemeler, Diyarbakır'da 4'üncü ve 5'inci, İstanbul'da ise 13'üncü ve 14'üncü ağır ceza mahkemeleri bu suçlara bakmakla görevli olacak.

Birinci Kısım Üçüncü Bap Birinci Faslında düzenlenen suçlar dışındaki suçlara ilişkin açılacak davalara ise ağır ceza mahkemesinin tek dairesinin bulunduğu il merkezlerinde bu mahkemeler, birden fazla dairesinin bulunduğu il merkezlerinde 1 numaralı ağır ceza mahkemesi bakacak.

Asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar yönünden açılacak davalarda ise asliye ceza mahkemesinin tek dairesinin bulunduğu il merkezlerinde bu mahkemeler, iki dairesinin bulunduğu il merkezlerinde 2 numaralı asliye ceza mahkemeleri, ikiden fazla dairesinin bulunduğu il merkezlerinde ise 3 numaralı asliye ceza mahkemeleri görevli olacak. Ankara'da ise 3'üncü, 51'inci ve 52'nci asliye ceza mahkemeleri görev yapacak.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

                 T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2015 / 30

          KARAR NO  : 2015 / 35

          KARAR TR   : 30.11.2015

 

ÖZET:  Sivil kişi sanık hakkında “bakaya” suçu nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uyarlama tali davası niteliğinde olduğundan, hükmün açıklanma-sının geri bırakılması kararından sonra  hükümlünün  suç işlemesi  nedeniyle açıklan-ması geri bırakılan hükmün açıklanmasına dair davanın da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği uyarlama tali davasının devamı niteliğindeki bir tali dava olduğu sonucuna varıldığından, 353 sayılı Yasa’nın Ek Geçici 6., 5275 sayılı Yasa’nın 98. maddeleri uyarınca davanın ASKERİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             :K.H. 

Sanık               :O.N.

                         

OLAY            : Varto İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli J. Er O.N.’in askerliğe sevk için çağrı pusulasının 19.2.2003 tarihinde sanığın babası N.N.’e tebliğ edildiği, sanığın 21.2.2003 tarihinde  şubesine gelerek sevkini yaptırmasının istendiği, ancak sanığın, emsallerinin son sevk tarihine kadar da sevkini yaptırmadığı, 13.5.2003 tarihinde şubesine gelerek sevkini yaptırdığı, sanığın zamanında sevkini yaptırmamasını haklı kılacak yasal bir mazeretinin bulunmadığı, böylece 10.4.2003-13.5.2003 tarihleri  arasında  bakaya suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-A (üç ay içinde gelenler cümlesi) maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle  8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 16.1.2004 gün ve E:2004/287, K:2004/50 sayılı iddianamesiyle açılan kamu davasında, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mah-kemesi’nin,  22.07.2004  tarihinde kesinleşen, 6.5.2004 gün ve E:2004/421, K:2004/216 sayılı kararı ile, sanığın eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-A maddesinin “yedi günden sonra üç ay içinde gelenler” cümlesi uyarınca üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasından Türk  Ceza Kanunu’nun 59/2.  maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak iki ay on beş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan  hapis cezasının 647 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca beher günü karşılığı  11.557.000 TL hesabı ile ağır para cezasına çevrilmesi sonucu sanığın 866.775.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş,  daha sonra aynı  Mahkemenin 5.9.2005 gün ve Evrak No:2004/326, K:2005/532  sayılı  kararı ile, hükmolunan hapis cezasının 647 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca bir gün karşılığı  9 YTL üzerinden para cezasına çevrilmesi sonucunda neticeten  675 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, cezanın infazı sırasında  8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 14.4.2008 gün ve AS. SAV:2004/283 sayılı yazısı  ile, 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı Yasa’nın  231/6. maddesinde düzenlenen şartların oluştuğu  belirtilerek,  5237 sayılı Türk  Ceza Kanunu’nun  7/2 ve 5252 sayılı Yasa’nın 9/3. maddeleri uyarınca hükümlü hakkında lehe kanun hükümleri uygulanarak bir karar verilmesinin  talep edilmesi üzerine,  8. Kolordu Komutanlığı  Askeri  Mahkemesi’nin  17.4.2008  gün  ve  E:2004/421,  K:2008/691  sayılı  kararı   ile;  

 

sanığın 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 30.11.2005 tarihinde kesinleşen, 5.9.2005 gün ve  Evrak No:2004/326, K:2005/532 sayılı kararında belirtildiği gibi 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,  bu hükmün  açıklanmasının  geri bırakılmasına,  hükümlünün 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, hükümlünün kişiliği ve sosyal durumu göz önünde bulundurularak denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlenmeden geçirilmesine denilmek suretiyle karar verilmiş, verilen karar 25.9.2008 tarihinde kesinleşmiştir.

 

Sanık  hakkında, 21.11.2012 günü, 4733 sayılı  Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve  Görevleri  Hakkında  Kanuna  Muhalefet suçu işlediği ileri sürülerek, Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesi'ne  açılan  kamu davasında, Mahkemece 10.2.2014 gün ve E:2013/406, K:2014/111 sayılı karar ile, sanığın 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesi uyarınca iki  yıl hapis ve beş gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, Türk Ceza Kanunu'nun  62. maddesi uyarınca cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak bir yıl sekiz  ay hapis ve dört  gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına, hakkında hükmedilen dört  gün adli para cezasının aynı Kanun'un 52/2 maddesi uyarınca cezasının takdiren bir günü 20 TL’den olmak üzere 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine ayrıca sanığın adli sicil kaydında, sanık hakkında 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin E:2004/421, K:2008/691 sayılı kararı  ile hükmün  açıklanmasının  geri bırakılmasına,  sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği anlaşıldığından, karar kesinleştiğinde  durumun 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne bildirilmesine karar verilmiş,

verilen karar temyiz edilmeden 24.3.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

 

8. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 3.12.2014 gün ve E:2014/756, K:2014/627 sayı ile, 353 sayılı Askeri Mahkemeler  Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 11/A. maddesinin  29.6.2006 gün ve 5530 sayılı Kanun ile değiştirilmek suretiyle Askeri  Ceza Kanunu’nun 63. maddesinde yazılı suçu işleyen asker olmayan kişilerin yargılanmasının (savaş zamanı hariç) 5.10.2006  tarihinden  geçerli olmak üzere askeri mahkemelerin görev alanından çıkarıldığı, 5271 sayılı  Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3.

 

PATNOS  ASLİYE  CEZA MAHKEMESİ: 9.6.2015 gün  E:2015/358, K:2015/338 sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında, daha önce askeri mahkemelerce verilen kararlardan sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılması kanuni düzenlemesi geldikten sonra yapılacak lehe değerlendirmeler bakımından askeri yargının görevli olduğunun  belirtildiği,  bu kararlarda suç tarihinin esas alındığı,  bu kararlar, kanuni düzenlemeler ve usul ekonomisi ilkesi dikkate alındığında söz konusu bu olayda da suç tarihinin esas alınarak askeri mahkemenin daha önce vermiş olduğu bir hükmü açıklamasının  uygun olacağı,  8.

 

açıklanarak, görevli mahkemenin askeri yargı yeri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Kenan YUMUŞAK, Şuayip ŞEN, Osman ATALAY, Mehmet AVCIOĞLU, Sevilay TEMİZYÜREK BATIR, Hakan KUTLU’nun, katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un, adli yargı,  Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ahmet Mithat ACAR’ın davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

 

Dosyanın incelenmesinden, sanık O.N.’in, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce yapılan yargılaması sonucunda, 6.5.2004 gün ve E:2004/421, K:216  sayılı kararı ile; Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-A maddesi “Yedi günden sonra üç ay içinde gelenler” cümlesi, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59/2, 647 sayılı Kanun’un 4.  maddesi uyarınca 866.775.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 22.07.2004 tarihinde kesinleştiği;

 

27.4.2005  tarihli ve 25798 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak 1.5.2005 tarihinde yürürlüğe giren ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun 2. maddesinde değişiklik yapan 5335 sayılı Kanunun 22.  maddesinde, “İlgili kanunları gereğince uygulanacak adlî ve idarî para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, Bir Yeni Türk Lirası’nın (1 YTL) altında kalan tutarlar dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmesi ve bu durumun hükümlünün lehine olması nedeniyle kesinleşen hükmün yeniden ele alındığı,  aynı Mahkemenin 5.9.2005 gün ve Evrak No:2004/326, Karar No:2005/532 sayılı kararı ile neticeten 675 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 30.11.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca 14.4.2008 gün ve AS.SAV.:2004/283 sayılı yazısı ile, 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı Yasa’nın 231/6.  maddesinde düzenlenen şartların oluştuğu belirtilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2 ve 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddeleri uyarınca hükümlü hakkında lehe kanun hükümlerinin uygulanarak bir karar verilmesi istenmiştir.

 

8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 17.4.2008 gün ve E:2004/421, K:2008/691 sayılı kararı ile; hükümlünün 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 30.11.2005 tarihinde kesinleşen, 5.9.2005 gün ve Evrak No:2004/326, Karar No:2005/532 sayılı kararında belirtildiği gibi 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hükümlünün 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, hükümlünün kişiliği ve sosyal durumu göz önünde bulundurularak denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlenmeden geçirilmesine denilmek suretiyle karar verilmiş, verilen karar 25.9.2008 tarihinde kesinleşmiştir.

 

Hükümlünün, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediğinin anlaşılması üzerine dosyanın ele alındığı anlaşılmıştır.

 

 

5.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5530 sayılı Kanunla 353 sayılı Kanunda köklü değişiklikler yapılmış, genel olarak, asker olmayan (sivil) kişilerin Askerî Mahkemelerde yargılanmamaları esası benimsenmiş, sivil kişilerin Askerî Mahkemelerde yargılanmaları, asker kişilerle müştereken suç işlemeleri hâliyle sınırlandırılmıştır.

 

Askeri  Ceza Kanunu’nun 63.  maddesinde düzenlenen bakaya suçuyla ilgili davalara, anılan Kanunla değişiklik yapılmadan önce, asker olmayan kişilerin Askeri  Ceza Kanunu’ndaki hangi suçlar nedeniyle Askerî Mahkemelerde yargılanacaklarının düzenlendiği 353 sayılı Kanunun 11/1-A maddesi gereğince Askerî Mahkemelerde bakılmakta iken; 5530 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, asker olmayan kişilerin asker kişilerle müştereken işledikleri askerî suçlar hariç olmak üzere barış zamanında Askerî Mahkemelerde yargılanmalarına son verilmesi nedeniyle, 11. madde hükmü tamamen yürürlükten kaldırılarak; anılan maddede başlık ve içerik olarak farklı bir konu düzenlenmiştir.

 

353 sayılı Kanun’un 13. maddesi de yine madde başlığı ile birlikte değiştirilip yeniden düzenlenmiş ve “Barış zamanında sivil kişilerin Askerî Ceza Kanununa tâbi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında, “Askerî Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131’inci maddelerinde yazılı suçlar, Askerî Mahkemelerin yetkisine tâbi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adlî yargı mahkemeleri tarafından Askerî Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır.” şekline dönüştürülmüştür.

 

Anılan maddede sayılan suçlar yönünden görevli yargı yerinin değişmesi nedeniyle geçiş döneminde meydana gelebilecek hukukî sorunların giderilmesi için, 5530 sayılı Kanun’un 63. maddesiyle, 353 sayılı Kanuna Ek Geçici 6. madde eklenmiştir.

 

353 sayılı Kanuna Ek Geçici 6. maddesi;

 

“353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun, bu Kanun ile değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümlerinin yürürlüğe konulmasına ve uygulanmasına ilişkin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih esas alınarak 23.5.2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda belirtilen esaslar uygulanır.

 

Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kesin hükme bağlanmış olanlar hariç, bütün soruşturma ve kovuşturmalarda uygulanır.

 

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, askerî mahkemelerce karar verilmiş ve henüz kesinleşmemiş olan dava dosyalarından görevli yargı yeri değişenler hakkında, askerî savcının yazılı görüşü alınmak suretiyle, mahkemesince duruşma yapılmaksızın görevsizlik kararı verilir. Bu karara karşı, teşkilâtında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum amiri, askerî savcı, sanık ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz edebilir. İtirazlar en yakın askerî mahkemede incelenir. Bu dosyalardan temyiz ve itiraz edilmek suretiyle Askerî Yargıtay Başsavcılığında ve Askerî Yargıtayda inceleme aşamasında olan dosyalar mahkemesine iade edilir.” hükümlerini içermektedir.

 

Anılan maddenin Birinci fıkrasının atıfta bulunduğu 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun “Mahkemelerin görevleri” başlıklı 4. maddesi ise; “Ceza Muhakemesi Kanunu, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, aşağıdaki maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, kesin hükme bağlanmış olanlar hariç, görülmekte olan bütün soruşturma ve kovuşturmalarda uygulanır...” şeklindedir.

 

 

 

Görüldüğü gibi yapılan yasal düzenlemede, geçiş döneminde görevli yargı yeri değişen dava dosyaları ile ilgili olarak  esas alınan kriter, “kesin hükme bağlanmış olanlar hariç” şeklinde olup, gerek 353 sayılı Kanunun Ek Geçici 6.  maddesinde, gerek bu maddenin atıfta bulunduğu 5320 sayılı Kanunun 4.  maddesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Görevsizlik kararı verilecek dava dosyaları, Askerî Mahkemelerce karar verilmiş ve henüz kesinleşmemiş dava dosyalarıdır.

 

5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesinde, “4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak, maddenin ondördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

“(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz”;

 

5271 sayılı Yasa’nın 5560 sayılı Yasa’yla değişik 231. maddesinin 5. fıkrasında da, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder” denilmektedir. 

 

Ceza Hukuku ilkelerine göre,  suçtan sonra yürürlüğe giren fail lehine yasa, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu duruma ilişkin hükümler 5252 sayılı Yasa’nın 9. ve 5275 sayılı Yasa’nın 98 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 

 

5252 sayılı “Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un, “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlığı altında düzenlenen 9. maddesinde:

“(1) 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir.

(2) Birinci fıkra hükmü, 1 Haziran 2005 tarihinden önce verilip de Yargıtay tarafından lehe olan hükümlerin uygulanması hususunda değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozularak mahkemesine gönderilen hükümler hakkında da uygulanır.

(3) Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir”;

 

5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un, “ Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlığı altında düzenlenen 98. maddesinde:

 

“Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” hükmü yer almıştır. 

 

Açıklanan genel düzenlemeler dışında ayrıca 5728 sayılı Yasa’nın Geçici 1. maddesinde de, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, usule aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karar verilir.

 

 

 

 

Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkumiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ila 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.

İşbu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle kesinleşmemiş olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez”. denilmektedir. 

 

(Askerî Yargıtay 1. Dairesinin 4.6.2006 tarihli ve 2006/630-621 E.K., 2.  Dairesinin 18.10.2006 tarihli ve 2006/1484-1474 E.K., 4. Dairesinin 17.10.2006 tarihli ve 2006/1328-1326 E.K. sayılı kararları)

 

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.03.2011 gün ve 2011/9-9 E.K., 05.07.2010 gün ve 2010/39-39  E.K., 01.03.2010 gün ve 2010/12-12  E.K., 01.03.2010 gün ve 2010/11-11  E.K., 12.10.2009  gün ve 2009/25-25 E.K., 06.07.2009 gün ve 2009/20-20 E.K., 03.03.2008 gün ve 2008/7-7 E.K. sayılı kararlarında da; 5275 sayılı  Yasa’nın 98. maddesi gereğince, lehe kanun hükümlerinin saptanması ve uygulama koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik yargılama faaliyetinin, belirlenen amaçlarla sınırlı ve kendine özgü bir yargılama niteliğinde olduğu, hüküm aşamasında görevli olan mahkemenin, lehe kanun uygulaması nedeniyle hükmün uyarlanmasına ilişkin tali dava sırasında da görevini sürdürdüğü sonucuna varılmıştır. 

 

Sanığın suç tarihinde sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir.   

 

353  sayılı  Yasa’nın  13.  maddesi  5530  sayılı  Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilerek, “Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabi suçlarında yargılama mercii” başlığı altında yeniden düzenlenmiş, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı, belirtilmiştir. 

 

353 sayılı Yasada yapılan bu değişiklikle, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanunu’nun yukarıda belirtilen maddelerinde yazılı suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. 

 

 

 

 

Somut olayda, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararında, 5530 sayılı Yasa ile 353 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi, Anayasa’nın 145. maddesindeki  2010  yılındaki değişiklik nedeniyle  görevin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de;

 

5530 sayılı Kanun’un  63.  maddesiyle, 353 sayılı Kanun’a eklenen Ek Geçici 6.  madde de göz önünde bulundurularak, 5275 sayılı Yasa’nın 98. maddesi gereğince, hükmün kesinleşmesinden sonra yapılan yasa değişiklikleri nedeniyle, hükümlülerin hukukî durumlarının incelenmesi ve değerlendirilmesinin, hükmü veren hâkim veya mahkeme tarafından yapılmasının, bir hüküm değiştirme yöntemi olup, kendine özgü bir tali dava niteliği taşıdığı, sonraki yasanın lehe hükümler içermesi hâlinde, kesinleşmiş olan önceki hükmü yeniden ele almaya olanak tanıyan bu istisnai yetkinin, hükmü veren hâkim veya mahkemeye sadece lehe hüküm konusuyla sınırlı bir uyarlama 

 

Açıklanan nedenlerle, davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

 

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle  8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 3.12.2014 gün ve E:2014/756, K:2014/627 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde, Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR ve Üye Osman ATALAY’ın KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

           Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

                           

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Hakan KUTLU

 

 

 

 

KARŞI OY GEREKÇESİ

 

Sanık hakkında, sivilde iken tebliğe rağmen zamanında askerlik şubesine giderek askere şevkini yaptırmamak (Bakaya kalmak) suçundan, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince yargılama yapılarak, Askeri Ceza Kanunun 63/1-A md.si uyarınca önce 866.775.000 TL Para Cezasına karar verilmiş, uyarlama istemi üzerine askeri mahkemece bu ceza 675 YTL para cezasına çevrilerek karar verilmiştir. Bu cezanın infazı sırasında, 5728 Sayılı kanun ile değişik 5271 Sayılı CMK’nın 231. maddesi gereğince, Hükmün Açıklamasının Geri Bırakılıp bırakılamayacağı yönünde uyarlama kararı istenmiştir. Bunun üzerine 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince hükümlü hakkında, 2 ay 15 gün Hapis Cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın CMK’nın 231. maddesi gereğince Hükmün Açıklamasının Geri Bırakılmasına ve 5 yıl süre ile Denetim Süresine tabi tutulmasına karar vermiş, bu karar 25.09.2008 tarihinde kesinleşmiştir.

 

Sanık denetim süresi içerisinde 21.11.2012 tarihinde 4733 Sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlemiş, bu suçtan Sivas 4. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmış, sonuç olarak 1 yıl 8 ay Hapis ve 80 TL adli para cezası almıştır. Bu ceza da temyiz edilmeden 24.03.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Denetim süresinde suç işlendiğinden, mahkemece 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesine ihbarda bulunulmuştur.

 

8. Kolordu Askeri Mahkemesince, görevsizlik kararı verilerek dosya Patnos Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiş bu karar Temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Patnos Asliye Ceza Mahkemesi de karşı görevsizlik kararı vermiş, bu kararda Temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Askeri ve Adli Yargı mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu 14. md.si gereğince dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gelmiştir.

Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde belirtilen "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" kurumunun açıklanması gerekecektir.

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde yapılan değişiklikle, maddeye eklenen on fıkra ile düzenlenmiştir. Başlangıçta şikâyete tabi suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiştir. Böylece başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlar saklı kalmak üzere tüm suçları kapsayacak şekle dönüştürülmüştür.

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 6.4.

 

Yine bu kararın devamında, "5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başvurulabilecek kanun yolunun, “itiraz” olduğu açıkça düzenlenmiştir, itiraz merciince yapılacak incelemenin CMK’nın 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki koşulların dikkate alınarak, suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı  ile

 

sınırlı olarak yapılması, hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların CMK’nın 231. maddenin uygulanma koşullarını değiştirmediği sürece itiraz merciince denetime konu edilmemesi gerektiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği hükmün ise, bilahare davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca temyiz edilebilme olanağına kavuşabileceğinden, bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan bu hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağının bulunmadığı" da açıkça belirtilmiştir.

 

Bu durumda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının dayanağını oluşturan mahkûmiyet hükmü, ancak hükmün açıklanması, düşme kararının verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilecektir. Daha açık bir ifade ile, sayılan bu üç olasılıktan birinin gerçekleşmesi halinde hüküm hukuken varlık kazanacağından, ancak bu aşamada temyiz edilebilir, esası denetlenebilir hale gelecek ve temyiz edilmesi halinde ya da kararın niteliği itibariyle itiraz edildiği takdirde, kararın esasına ilişkin bir denetleme yapılabilecek ve hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar denetlenebilecek, bu şekilde devam eden yargılama sırasında yapılan temyiz ya da itiraz incelemesinin sonucuna göre yeni kararlar verilebilecektir.

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 5.5.2015 gün ve E:2013/595, K: 2015/145 sayılı bir başka kararında da; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükme atıf yapılmak suretiyle kurulan hüküm nedeniyle, “5271 sayılı CMK'nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca hüküm fıkrasında; “223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, tayin olunan ceza miktarının ve kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığının” hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, öncelikle denetime imkan verecek şekilde, diğer taraftan kesinleştiğinde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurulmalıdır. Bu nedenle yerel mahkemece 5271 sayılı CMK'nin 232/6. maddesi uyarınca denetime imkan verecek ve kesinleştiğinde bir başka kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir karar verilmeyip, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükme atıf yapılması usul ve kanuna aykırıdır.” denilerek hükmün denetime imkan verecek ve kesinleştiğinde bir başka kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmaması isabetsizliğinden bozulmasına" karar verilmiştir.

 

Anayasa Mahkemesinin 25.1.2012 gün ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3.11.

 

Anayasanın “askeri yargı”yı düzenleyen 145. maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halk oylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 5982 Sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz.” denilmek suretiyle “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin "...askeri mahallerde....” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

 

“Askeri suç” ise, öğretide ve uygulamada;

a)Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b)Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu’nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c)Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 3 ve 4’üncü maddelerine göre askerlik çağı yoklama devri, muvazzaflık ve yedek olmak üzere üç devreye ayrılmış olup, yoklama devri, askerlik çağının başlangıcından muvazzaflık hizmetinin başlangıcına kadar geçen süredir. Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 20.06.1975 tarih ve 1975/6-4 sayılı kararında, Askeri Ceza Kanunu’nun 63’üncü maddesindeki suçların faillerinin suç ve ceza yönünden asker kişi sayılmayacakları ve bu nedenle bu suçların “ sırf askeri suç” niteliğinde olmadığı belirtilmiş olup, asker kişi sıfatının kıtaya katılmakla başladığı açıklanmıştır.

 

Bu durumda, asker kişi sıfatını kıtaya katıldığı gün kazanan sanığın suç tarihinde sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nın 3/2. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

5530 sayılı Yasa’nın 4. Maddesi ile değiştirilen 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 951, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu Hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”

 

5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı CMK’nın 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 145. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir.

 

Öte yandan, 353 sayılı Kanunun “Asker kişiler” başlıklı 10’uncu maddesinin “Milli Savunma Bakanlığı veya Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel” i asker kişi kabul eden (C) bendi, Anayasa Mahkemesinin 20.9.2012 tarih ve E:2012/45, K:2012/125 sayılı kararı ile iptal edilmiş; aynı şekilde “Askeri işyerlerinde çalışan ve İş Kanununa tabi bulunan işçiler” i asker kişi kabul eden (D) bendi de Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih ve E:2012/117, K:2012/204 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

 

 

 

Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçlan tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemeleri durumunda adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur.

 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, askeri mahkemelerce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarından sonra adli yargı mahkemelerince, verilen karar sonrası suç işlenmemişse düşme, suç işlenmişse verilen hükmün açıklanması kararı verilmesi halinde, adli yargı mahkemelerinin daha önce vermedikleri hükümlerin infazı ile görevli hale gelecekleri, bu şekildeki uygulamanın tabi hakim ve usul ekonomisi ilkelerine aykırılık oluşturacağı açıklanarak, yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de;

 

Olayla ilgili yasal mevzuat ve yukarıda bahsedilen Yüksek Mahkeme kararları karşısında, evvelce açıklanması gereken hükme yollama yapılmak suretiyle hüküm kurulamayacağı, ceza tayini sonucunu öngören yeni bir hüküm verilmesi gerektiği, bu yeni hükmün ise ancak "görevli mahkemece" tayin edilebileceği, görev konusunun kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında resen mahkemece dikkate alınması gerektiği nedenle,

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren mahkemenin, sonradan Anayasa ya da kanun değişiklikleri ile yeni hüküm tayini yani hükmün açıklanması esnasında görevsiz hale gelebileceği, nitekim olayımızda, bakaya kalmak suçunun 353 sayılı Kanun’un 11/A. maddesinin 29.6.2006 gün ve 5530 sayılı Kanun ile değiştirilmek suretiyle Askeri Ceza Kanunu’nun 63. maddesinde yazılı suçu işleyen asker olmayan sivil kişilerin yargılanmasının (savaş zamanı hariç) 05.10.2006 tarihinden geçerli olmak üzere askeri mahkemelerin görev alanından çıkarıldığı, 5271 sayılı CMK’nın 3/2. maddesi uyarınca, sivil kişilerin (ister tek başına, ister asker kişilerle iştirak halinde işlemiş olsun) işledikleri tüm suçların soruşturmalarının Cumhuriyet Savcıları, Kavuşturmalarının ise adli yargı mahkemeleri tarafından yapılacağı, 353 sayılı Kanun’da ve Anayasada yapılan değişiklikler nedeniyle artık asker olmayan kişilerin savaş hali haricinde, askeri mahkemelerde yargılanamayacakları nedenle,

 

Bakaya kalma suçu nedeniyle geri bırakılan hükmün, denetim süresinde suç işlenmesi nedeniyle açıklanması hususundaki kararın "esasa ilişkin temyizi kabil bir karar" olduğu ve bu konuda karar verme görevinin "görevli mahkemeye" ait olduğundan, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen görevsizlik kararının hukuka uygun olduğu, sonucuna varılmıştır.

 

maddeleri uyarınca, davanın Adli Yargı yerinde görülmesi ve Patnos Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılmasının gerektiği düşüncesi ile Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

 

 

         Başkan                                                                                               Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR                                                                          Osman ATALAY

KAYDUL

ASKERİ CEZA KANUNU

Kanun Numarası: 1632

Kabul Tarihi: 22/05/1930

Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 15/06/1930

Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 1520

BİRİNCİ KISIM: ASKERİ SUÇLAR VE KABAHATLER VE CEZALAR

BİRİNCİ BAP: ESASLAR

ASKERİ CÜRÜM VE KABAHAT :

Madde 1 - Türk Ceza Kanununa göre cürümler ve cezalar hakkında umumi suretle cari olan esaslar bu kanunda hilafı yazılı olmadıkça askeri cürümler ve cezalar hakkında da tatbik olunur.

1 - Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezalariyle cezalandırdığı suçlar askeri cürümlerdir.

2 - Bu kanunun kısa hapis cezasiyle cezalandırdığı suçlar askeri kabahatlerdir.

ASKERLERİN ASKERİ OLMAYAN SUÇLARI :

Madde 2 - Askeri şahısların askeri olmayan suçları için Türk Ceza Kanunu hükümleri tatbik olunur.

ASKERİ ŞAHISLAR :

Madde 3 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./1 md.)

Askeri şahıslar; Mareşalden asteğmene kadar subaylar, astsubaylar, Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personel, * uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile askeri öğrencilerdir.

Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan Devlet memurlarının asker kişi sıfatları, 04/01/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 115 inci maddesinde belirtilen yükümlülükleri ile sınırlıdır.

İHTİYAT ASKERİ ŞAHISLAR :

Madde 4 - İhtiyat askeri şahıslar askeri hizmetlerde bulundukları müddetçe bu kanun hükümlerine tabidirler.

ASKER KİŞİLERİN YABANCI ÜLKELERDE İŞLEDİKLERİ ASKERİ SUÇLAR :

Madde 5 - (Mülga madde: 25/10/1963 - 353/259 md.; Yeniden düzenlenen madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./2 md.)

Asker kişilerin yabancı ülkelerde Türk askeri kıt'a, karargah ve kurumlarında veya diğer resmi görevleri sırasında veya esir kamplarında işledikleri askeri suçlar, Türkiye'de işlenmiş sayılır. Bunlar hakkında yabancı ülkede hüküm verilmiş olsa bile, Milli Savunma Bakanının talebi üzerine Türkiye'de tekrar muhakeme olunurlar. Bu halde, yabancı ülkede verilip infaz edilen ceza, verilecek cezadan indirilir. Ceza nevileri farklı ise, mahkeme yapılacak indirmeyi tayin eder.

MÜTTEFİK HÜKÜMETLERİN ASKERİ ŞAHISLARINA KARŞI YAPILAN SUÇLAR :

Madde 6 - Müttefik hükümetlerin askeri şahısları ile müşterek vazife sırasında bu şahıslara karşı yapılan askeri suçlar müttefik hükümetler ile mukabele bilmisil mukavelesi varsa Türkiye askeri şahıslarına yapılmış sayılarak ona göre cezalandırılır.

HARB HÜKÜMLERİ VE CARİ OLACAĞI HAL VE VAKİTLER:

Madde 7 - (Değişik madde: 15/06/1942 - 4257/1 md.)

Bu kanunda "seferberlikte" tabiriyle takyit edilen ceza hükümleri (Harb hükümleri) dir ve aşağıdaki hal ve vakitlerde caridir:

A) Umumi seferberlik müddetince askeri şahıslar hakkında;

B) Kısmi seferberlik ilan olunan mıntıkalarda bunun devamı müddetince askeri şahıslar hakkında;

C) Örfi idare ilan olunan mıntıkalarda harb hükümleri tatbik olunacağına İcra Vekilleri Heyetince karar verildiği takdirde bunun devamı müddetince mezkur mıntıkada bulunanlar hakkında;

D) Fesat ve isyan halinde veyahut silah kullanılacak askeri bir hareket yapılması halinde kumanda eden subay tarafından harb hükümleri mer'i olacağı resmen bildirilen askeri kıtalar hakkında bu hallerin devamı müddetince;

E) Bulundukları mahalde en büyük rütbeli komutan tarafından harb hükümleri mer'i olacağı kendilerine resmen tebliğ olunan harb esirleri hakkında.

SEFERBERLİK VE TARİFİ :

Madde 8 - 1 - Sefer tabiri harb halini ihtiva eden seferberliktir.

2 - Seferberlik, ordunun veya bazı kısımlarının seferber olmasını amir olan emirde yazılı ve muayyen tarihten başlayarak ilgasını mübeyyin neşrolunan emirde yazılan tarihte biten haldir.

3 - Hazarda Türkiye Cumhuriyeti hudut ve kara suları dışında yalnız dahi seyrü hareket eden her harb tayyare ve harb gemisi üssülharekelerinden birine varıncaya kadar bu kanunun tatbikatında seferber sayılır.

DÜŞMAN KARŞISI:

Madde 9 - Seferberlikte düşman ile müsademeyi intizaren emniyet hizmetleri tatbik ve ifa olunmağa başladığı zamandan itibaren bu müsademeye memur kıta, gemi, tayyare düşman karşısında sayılır.

SİLAHLI EŞKİYA:

Madde 10 - Silahlı eşkiya düşman sayılır.

SİLAHLININ TARİFİ:

Madde 11 - Bu kanunun tatbikatında; "Silahlı" tabirinden maksat hizmetin icabı olan silahı hamili bulunmak, veya silahının başında olarak bir amirin kumandası ve nezaretiyle hizmete başlanılmış olmak halidir.

HİZMETİN TARİFİ:

Madde 12 - Bu kanunun tatbikatında (Hizmet) tabirinden maksat gerek malüm ve muayyen olan ve gerek bir amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması halidir.

MEMUR, AMİR VE ÜSTÜN TARİFİ :

Madde 13 - (Değişik madde: 15/06/1942 - 4257/1 md.)

1 - Bu kanunun tatbikatında "memur" tabirinden maksat 12 nci maddede yazılı hizmeti ifa ile mükellef olandır.

2 - Amir, makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir.

3 - Üst tabiri rütbe ve kıdem büyüklüğünü gösterir.

4 - Herhangi bir suretle ciheti askeriyece göz altına alınan yabancı devlet orduları mensupları arasında astlık ve üstlük münasebetleri cari değildir. Bunlar arasında astlık ve üstlük münasebetleri salahiyetli komutanlar tarafından hususi surette verilen emirle teessüs edebilir.

TOPLU ERBAŞ VE ER KARŞISININ TARİFİ :

Madde 14 - Bir fiil toplu erbaş ve er karşısında yapılmış sayılarak kanunun bu kayıt ile takyit ettiği hükümlerin tatbikı için amir veya mafevk ile failden veya şeriklerden başka askeri hizmet maksadiyle toplanmış en az yedi askeri şahsın bulunması şarttır.

NÖBETÇİ, KARAKOL, DEVRİYENİN TARİFİ :

Madde 15 - 1 - Bu kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin, tarassut maksatlariyle silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir talimatı bulunan tek veya çift askerdir.

2 - Karakol hazarda ve seferde aynı maksatlarla konulan ve bir amir emrinde bulunan silahlı bir kısım askerdir.

3 - Devriye hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntakada seyyar olarak vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir.

ORDU VE KITANIN TARİFİ:

Madde 16 - Bu kanunda yazılı olan "Ordu" kelimesi kara, deniz ve hava kuvvetlerine; ve kıta kelimesi subay kumandasında bulunan her birliğe şamildir.

İSTİRDAT VE TAZMİNAT NASIL HÜKMOLUNUR:

Madde 17 - Askeri mahkeme istirdat ve tazminata Türk Ceza Kanununun koyduğu kaideler mucibince hükmeder.

(Ek fıkra: 11/12/1935 - 2862/1 md.) Adli amirler disiplin cezasile birlikte değeri 25 lirayı geçmiyen şeyler için istirdad ve tazminata da karar verebilirler.

Bu kararlar aleyhine tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde askeri mahkemede itiraz olunabilir. İtiraz üzerine duruşma yapılarak hüküm verilir. İtiraz eden, muhakeme için tayin edilen günde mahkemede bulunmazsa itiraz hakkının düşmesine mahkemece karar verilir.

İtiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kat'i olup bunlar aleyhine temyize müracaat olunamaz.

ASKERİ CEZA KANUNUNDA YAZILI CEZANIN İCRASI VE DİSİPLİN CEZALARININ TATBİKİ:

Madde 18 - Bu kanunda yazılı olan bir ceza ancak bir mahkemenin karariyle infaz olunur.

Aşağıdaki hallerde disiplin cezalariyle mücazat yapılabilir.

A : 82, 96 ve 136 ncı maddelerin 1 numaralı ve 93, 116, 117 ve 150 ncimaddelerin 2 numaralı fıkralarında,

B : 68, 83, 86, 108, 130, 137 ve 145 inci maddelerde yazılı kısa hapis cezaları.

DİSİPLİN CEZALARI:

Madde 19 - Disiplin yoluyla aşağıda yazılı olan hapis cezalarından başka hürriyeti tahdit eden hiç bir ceza verilemez.

Göz ve oda hapsi olarak dört hafta, (...) olarak üç hafta ceza verilebilir.

İKİNCİ BAP: CEZALAR UMUMİ HÜKÜMLER

BİRİNCİ FASIL: ASKERİ CEZALAR

ÖLÜM CEZASI:

Madde 20 - 1- Ölüm cezası, buna mahkum olan kimsenin hayatının izale olunmasıdır. Bu ceza askeri şahıslar hakkında askeri bir cürümden dolayı hükmedilmiş ise mahkumun kurşuna dizilmesi suretiyle infaz olunur.

2 - Askeri olmayan bir cürümden dolayı askeri şahıslar ile askeri olmayan şahıslar hakkında askeri mahkemelerden verilen ölüm hükümleri Türk Ceza Kanununun 12 nci maddesi mucibince icra olunur. Bu veçhile asılacak ölüm mahkumları cezanın infazı için o baptaki ilam ve tasdik emri suretleriyle C. Müddeiumumiliğine verilirler.

ŞAHSİ HÜRRİYETİ TAHDİT EDEN CEZALAR:

Madde 21 - Bu kanuna göre şahsi hürriyeti tahdit eden cezalar ağır hapis ve hapis ve kısa hapistir.

AĞIR HAPİS VE HAPİS CEZALARININ MAHİYETİ VE NETİCELERİ:

Madde 22 - Ağır hapis ve hapis cezalarının mahiyeti ve neticeleri ve icrası Türk Ceza Kanununda yazılı olan kaidelere tabidir.

KISA HAPİS CEZALARI :

Madde 23 - (Değişik madde: 15/06/1942 - 4257/1 md.)

A) Kısa hapis cezaları üç türlüdür:

1 - Göz hapsi;

2 - Oda hapsi;

3 - (Mülga bent: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.).

B) (Değişik fıkra: 22/03/2000 - 4551 S.K./3 md.) Subay, astsubay, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar hakkında:

1. Dört haftaya kadar göz hapsi,

2. Dört haftaya kadar oda hapsi,

Cezaları verilebilir.

C) Erbaş ve er hakkında:

1 - Dört haftaya kadar oda hapsi;

2 - (Mülga bent: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

D ) (Değişik fıkra: 22/03/2000 - 4551 S.K./3 md.) Askeri öğrenciler hakkında: (Askeri orta ve lise ile eşiti okullar öğrencileri hariç) dört haftaya kadar oda hapsi cezası verilebilir.

E) Kısa hapis cezalarında maaş ve tahsisat tam olarak verilir.

GÖZ VE ODA HAPSİ CEZALARININ MAHİYETİ, NETİCELERİ VE YERİNE GETİRİLMESİ:

Madde 24 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./4 md.)

Subay, astsubay, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar;

A) Göz hapsi cezalarında;

1. Resmi daire, kışla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetlerine devam ederler.

2. Hizmetin bitiminden sonra hiçbir yere gidemezler. Kışlada veya resmi odalarda kalırlar.

3. Hizmete ilişkin olanlar dışında hiçbir ziyaret kabul edemezler.

B) Oda hapsi cezalarında;

1. Mümkün olduğu takdirde cezayı tek başlarına belirli bir hapis odasında geçirirler.

2. Emir veremezler.

3. Genel hizmet yapamazlar.

Askeri öğrenciler, oda hapsi cezasını belirli hapis odalarında topluca geçirirler. Hapis odalarının kapısında bir nöbetçi bulundurulur.

ERBAŞ VE ER HAKKINDA ODA VE ... CEZALARININ MAHİYETİ VE İCRASI:

Madde 25 - Erbaş ve er : 1 - Oda hapsi cezasını muayyen hapis odalarında topluca geçirirler.

2 - (Mülga fıkra: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

3 - Hapis odalarının kapısında bir nöbetçi bulundurulur.

4 - (Mülga cümle: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.). Onbaşı ve erler ağır askeri hizmetlerde kullanılabilirler.

KATIKSIZ HAPSİN İCRASI :

Madde 26 - (Mülga madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

KATIKSIZ HAPSİN DEĞİŞTİRİLMESİ:

Madde 27 - Mahkumun sıhhati katıksız hapse müsait değilse disiplin cezasının bir derece daha hafifi tatbik olunur.

KISA HAPİS CEZALARININ TATBİKI ŞARTLARI:

Madde 28 - 1 - Bu kanunda kısa hapis cezası gösterilen yerlerde failin rütbesine göre caiz olan kısa hapsin her nev'i hükmolunabilir.

2 - Bu kanunda kısa hapis cezasının nevi tasrih edilipte bu nevi cezanın failin rütbesine göre verilmesi gayricaiz olduğu takdirde failin rütbesine göre caiz olan bir derece hafifi hükmolunur.

FERİ ASKERİ CEZALAR :

Madde 29 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./5 md.)

Askeri şahıslar hakkında hükmolunacak feri askeri cezalar şunlardır:

A) Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma.

B) Rütbenin geri alınması.

C) Askeri öğrencilik hukukunu kaybettirme.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN ÇIKARMA CEZASI :

Madde 30 - ( Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./6 md.)

Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir.

A) Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde,

B) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde.

Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN ÇIKARMA CEZASININ NİTELİĞİ VE SONUÇLARI :

Madde 31 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./7 md.)

Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliği, hükümlünün Silahlı Kuvvetlerle ilişiğinin kesilmesidir. Bu ceza, ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın;

A) Askeri rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi,

B) Subay, astsubay, uzman jandarma ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme,

Sonuçlarını doğurur.

ASKERİ ÖĞRENCİLİK HUKUKUNU KAYBETTİRME CEZASI, NİTELİĞİ VE SONUÇLARI :

Madde 32 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./8 md.)

Aşağıda yazılı hallerde askeri öğrenciler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince; asıl ceza ile birlikte askeri öğrencilik hukukunu kaybettirme cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir.

A) Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis veya üç aydan fazla hapis cezasına hükümlülük halinde,

B) 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (B) bendinde yazılı hallerde.

Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç ay veya daha az hapis cezası ile birlikte askeri öğrencilik hukukunu kaybettirme cezası da verilebilir.

Bu ceza ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın;

A) Askeri öğrencilik sıfatının,

B) Muvazzaf askeri personel yetiştiren askeri okullara girme hakkının,

Kaybedilmesi sonuçlarını doğurur.

İHRAÇ CEZASININ MAHİYETİ VE NETİCELERİ :

Madde 33 - (Mülga madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

ASKER KİŞİLER HAKKINDA MEMURİYETTEN MAHRUMİYET CEZASININ UYGULANMASI :

Madde 34 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./9 md.)

Subaylar, astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar hakkında memuriyetten mahrumiyet cezası verildiği takdirde, bu feri cezaya karşılık o kadar süre açığa çıkarılmalarına hükmolunur. Bu süre kıdemden ve emeklilik süresinden indirilir.

Yükümlü olan erbaş ve erler hakkında memuriyetten mahrumiyet cezası terhislerinden sonra yerine getirilir.

Bir seneden fazla memuriyetten mahrumiyet cezasına hükümlülük halinde, bu Kanunun Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarmaya ilişkin hükümleri uygulanır.

Altı aydan fazla memuriyetten mahrumiyet cezası alan uzman jandarma ve uzman erbaşların Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.

RÜTBENİN GERİ ALINMASI CEZASI, NİTELİĞİ, SONUÇLARI VE YERİNE GETİRİLMESİ :

Madde 35 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./10 md.)

Rütbenin geri alınması cezası 30 uncu maddede yazılı hallerde erbaşlar hakkında uygulanır. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi, rütbenin geri alınması işlemi idarece re'sen uygulanır.

Rütbenin geri alınması cezası, hükümlünün rütbesinin geri alınarak erliğe indirilmesi, askeri hizmetten doğan ve özel kanunda saklı tutulmayan bütün hakların kaybı sonuçlarını doğurur.

(İptal fıkra : 08/11/2006 - 26340 S.R.G Ana. Mahkemesi 2000/34 E.,2005/91 K) *1

RÜTBENİN GERİ ALINMASI CEZASININ MAHİYETİ VE NETİCELERİ :

Madde 36 - (Mülga madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

UMUMİ MAHKEMELERİN VERDİĞİ CEZALARIN İCABETTİĞİ ASKERİ FER’İ CEZALARIN TATBİKİ ŞEKLİ:

Madde 37 - (Mülga madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./38 md.)

YENİ BAŞTAN ASKERLİK CEZASI, MAHİYETİ VE NETİCELERİ :

Madde 38 - (Mülga madde: 14/06/1989 - 3574/4 md.)

ASKERİ MAHKEMELERCE VERİLEN TUTUKLAMA KARARLARI İLE ASKER KİŞİLER HAKKINDA VERİLEN CEZALARIN VE TUTUKLAMA KARARLARININ İNFAZ YERİ:

Madde 39 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./11 md.)

Asker kişiler hakkında hükmolunan ve aşağıda gösterilen cezalar, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun beşinci kısmında yazılı esaslar dahilinde askeri cezaevlerinde infaz edilir.

A) Subay, astsubay, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, * uzman jandarma, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden veya Devlet memurluğundan çıkarmayı, ilişik kesmeyi veya sözleşmenin feshini gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı ceza hükümleri.

B) Askeri öğrenciler hakkında verilen ve askeri öğrencilik hukukunun kaybettirilmesi sonucunu doğurmayan hürriyeti bağlayıcı ceza hükümleri.

C) Erbaş ve erler hakkında, asker edildikten sonra işledikleri suçlardan verilen bir yıl veya daha az süreli hürriyeti bağlayıcı ceza hükümleri.

Hürriyeti bağlayıcı diğer cezalar, genel cezaevlerinde çektirilir. İnfaz sırasında hükümlülerin üzerinden askerlik kıyafeti ve işaretleri kaldırılır.

Genel cezaevlerinde ceza sürelerini tamamlayan askerlik yükümlüleri, geri kalan askerlik hizmetlerini tamamlamak üzere askeri makamlara teslim edilirler.

Yargı organlarınca haklarında tutuklama kararı verilen asker kişiler, bu sıfatlarını korudukları sürece askeri tutukevine konulurlar.

Savaş ve sıkıyönetim hallerinde askeri mahkemelerce tutuklanan sivil kişiler, askeri ceza ve tutukevlerine konulurlar. Bu hallerin bitiminde tutuklular, Adalet Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında varılacak mutabakat üzerine sivil tutukevlerine nakledilirler.

İKİNCİ FASIL: CÜRME TEŞEBBÜS

TEŞEBBÜS :

Madde 40 - 1 - Askeri curümlerde müteşebbisler hakkında Türk Ceza Kanununun 61, 62, 63 üncü maddeleri hükümleri tatbik olunur.

2 - Bir cürümün cezasiyle beraber askeri fer'i cezalardan birinin hükmedilmesi lazım veya caiz ise o cürme teşebbüs halinde dahi bu fer'i ceza verilir, veya verilebilir.

ÜÇÜNCÜ FASIL: CÜRÜMDE VE KABAHATTE İŞTİRAK

İŞTİRAK :

Madde 41 - 1- Askeri cürümlerde ve kabahatlerde iştirak halinde, Türk Ceza Kanununun 64 üncüden 67 nciye kadar olan maddeler hükmü tatbik olunur.

2 - Hizmete mütaallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldur.

3 - Aşağıdaki hallerde maduna da faili müşterek cezası verilir :

A : Kendisine verilen emrin hudutlarını aşmış ise,

B : Amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile mütaallik olduğu kendisince malüm ise.

DÖRDÜNCÜ FASIL: CÜRÜMDE TEKERRÜR

TEKERRÜR :

Madde 42 - 1 - Bir cürüm işleyenin mükerir sayılması ve bu kanunun o suretle gösterdiği hükümlerin ve cezaların tatbik edilmesi, suçlunun askeri bir cürümden dolayı bir Türk askeri mahkemesinde mahkum olarak ceza gördükten sonra aynı askeri cürmü tekrar yapmasına bağlıdır.

Bu hüküm evvelce verilen ceza kısmen tenfiz edilmiş veya hususi af yoluyle düşmüş olsa bile tatbik olunur. Şu kadar ki cezanın tenfizinden veya affından itibaren yeni cürmün işlendiği tarihe kadar aradan beş sene geçmiş ise bu hükümler tatbik olunmaz.

2 - Tekerrürün teaddüdünde aynı kaide caizdir.

BEŞİNCİ FASIL: CÜRÜM VE CEZALARIN İÇTİMAI

CÜRÜM VE CEZALARIN İÇTİMAI:

Madde 43 - 1 - Bu kanunda yazılı cürümlerle cezaların içtimaında Türk Ceza Kanununun 68 inciden 80 inciye kadar olan maddeleri hükmü tatbik olunur.

2 - Bir araya gelen cezalar aynı neviden kısa hapis cezalarından ibaret ise mecmuuna bir kısa hapis cezası verilir ve İçtima hali şiddet sebebi sayılır.

3 - Kısa hapis cezaları aynı neviden değil ise umumi ceza en ağır cezanın azami haddine göre tayin olunur. Bir gün (...) iki gün oda hapsine müsavi tutulur.

4 - Müteaddit cürümlerin cezalarından velevki yalnız biriyle beraber fer'i bir cezanın dahi hüküm edilmesi lazım veya caiz ise bu fer'i ceza hükmolunur veya hükmolunabilir.

ALTINCI FASIL: CEZAYA EHLİYET VEREN VE BUNU KALDIRAN VE HAFİFLETEN SEBEPLER

CEZAYA EHLİYET VEREN, KALDIRAN VE HAFİFLETEN SEBEPLER:

Madde 44 - Cezaya ehliyet veren ve bunu kaldıran veya hafifleten sebeplere dair Türk Ceza Kanununun birinci kitabının dördüncü babında yazılı hükümler, bu kanunda hilafı yazılı olmadıkça askeri cezalar hakkında da mer'idir.

DİN VE VİCDANA GÖRE LAZIM SAYILAN HAREKETLER CEZAYA EHLİYETİ VE TESİRİ:

Madde 45 - Bir şahsın hareketini vicdanına veya dinine göre lazım saymış olması, yapmak veya yapmamakla vukua gelen bir cezayı mucip olmasına mani teşkil etmez.

KORKU VE İHTİYARİ SARHOŞLUĞUN CEZAYA TESİRİ:

Madde 46 - 1 - Vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusu cezayı hafifletmez.

2 - Disiplin tecavüzünde ve kabahatlerinde veya hizmet esnasında yapılan suçlarda ihtiyari sarhoşluk cezayı hafifletemez.

YEDİNCİ FASIL: CEZALARIN TECİLİ

CEZALARIN TECİLİ VE HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR YERİNE UYGULANABİLECEK CEZA VE TEDBİRLER:

Madde 47 - (Değişik madde: 13/05/1940 - 3823/1 md.)

Türk Ceza Kanununun birinci kitabının müstakil faslında yazılı olan cezaların tecili hakkındaki kaideler aşağıdaki hükümler nazara alınmak şartiyle askeri şahıslar hakkında da tatbik olunur.

A) (Değişik bent: 22/03/2000 - 4551 S.K./12 md.) Askeri mahkemelerden Askeri Ceza Kanununun Üçüncü Babının Dördüncü Faslında yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar tecil edilemez ve para cezasına veya tedbirlerden birine de çevrilemez. Aynı Kanunun Üçüncü Babının Üçüncü Faslı ile 84 üncü maddesi hariç olmak üzere 5 inci ve 130 uncu maddesi hariç olmak üzere sekizinci fasıllarında yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar tecil edilemez. Ancak fiili işlediği zaman onsekiz yaşını doldurmamış çocuklarla, hüküm zamanında yetmiş yaşına girmiş olanların mahkum oldukları bir seneden az hapis cezaları tecil olunabilir.

B) Türk Ceza Kanunu mucibince bir kabahat fiilinden dolayı mahkum olan ve cezası tecil edilen kimse bir sene içinde ve yine mezkur kanuna tevfikan hapis cezasile mahkum olan ve cezası tecil edilen bir kimse beş sene içinde; askeri bir suçtan dolayı hapis veya daha ağır bir cezaya mahkum olur ve bu askeri cürüm Türk Ceza Kanunu mucibince cezayi mucip fiillerden bulunmazsa, ikinci mahkumiyet evvelki cezanın teciline mani olmaz.

C) Evvelki mahkumiyet askeri bir suç için verilmiş bir ceza olur ve bu askeri suç Türk Ceza Kanunu mucibince cezayi mucib bir fiil bulunmazsa ikinci fiilden dolayı Türk Ceza Kanunu mucibince verilecek cezanın teciline birinci fiil mani olamaz.

SEKİZİNCİ FASIL: MÜŞTEREK HÜKÜMLER

ASKERİ SUÇLARDA ŞİKAYET VE İZİN:

Madde 48 - (Değişik madde: 12/05/1941 - 4026/1 md.)

A) Askeri suçların takibi şikayete bağlı değildir

B) Askeri kazaya tabi olupta Türk Ceza Kanunu mucibince takibi Adliye Vekilinin izinine bağlı suçlar hakkında izin, Milli Müdafaa Vekili tarafından verilir.

ASKERİ CÜRÜMLERDE DAVA VE CEZANIN NASIL DÜŞECEĞİ:

Madde 49 - (Değişik madde: 11/12/1935 - 2862/4 md.)

Aşağıdaki fıkralarda yazılı hükümler mahfuz olmak üzere askeri suçlarda dava ve cezanın düşmesi hususlarında Türk Ceza Kanununun birinci kitabının 9 uncu babı hükümleri tatbik olunur.

A) Yoklama kaçağı, bakaya, saklı ve firar (...) * veya bizzat girmiş oldukları taahhüdün (...) * .

B) Hıyanet cürümlerile maznun ve mahkum olanlar hakkıda müruru zaman yoktur.

C - ( Ek bent: 14/06/1989 - 3574/1 md.) Sırf askeri suçlarda Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesi hükümleri uygulanmaz.

CEZANIN NASIL ARTTIRILACAĞI:

Madde 50 - Bu kanunda bir suç için şahsi hürriyeti tahdit eden bir cezanın arttırılacağı yazılı olan yerlerde mezkur ceza mevzuubahis cürüm için muayyen olan cezanın iki misline kadar çoğaltılabilir. Şu kadar ki ceza o cürüm için kanunda yazılı azami haddi geçemez.

CEZANIN ARTTIRILMASI İCABEDEN SEBEPLER:

Madde 51 - Bu kanunda hususi bir hüküm tayin edilmemiş oldukça aşağıdaki haller her halde cezanın arttırılmasını muciptir.

A) Madunlarla birlikte bir suçu yapmak veya madunların bir suçuna iştirak etmek;

B) Suç silahın veya resmi nüfuz ve salahiyetin suistimali suretiyle hizmetin ifası esnasında yapılmak;

C) Suç müteaddit şahıslar tarafından toplu olarak veya herkesin gözü önünde birlikte işlenmek.

MEMNU HAKLARIN NE SURETLE GERİ VERİLECEĞİ VE NETİCELERİ:

Madde 52 - 1 - Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun memnu hakların geri verilmesi hususundaki hükümleri askeri şahıslar hakkında da tatbik olunur.

2 - Memnu hakların geri verilmesine karar verildiği takdirde mahkumiyetle zayi olan bilcümle askeri rütbe, unvan, memuriyet, nişan ve askerİ hizmet esnasında kazanılan tekaütlük ve sair haklar geri gelmez. Şu kadar ki bu kararı alan tekrar orduya girerse yeni baştan rütbe, nişan ve madalya ve tekaüt hakkı kazanabilir.

3 - Umumi af ilanından mahkum bulunan askeri şahsın nişan, rütbe ve madalya ve tekaütlük hakkının geri verilmesi, ancak Umumi Af Kanununda yazılı olmağa bağlıdır.

ŞARTLA SALIVERİLME:

Madde 53 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./13 md.)

Askeri mahkemeler tarafından mahkum edilen askeri şahıslar hakkında şartla salıverilme ve şartla salıverilme kararının geri alınması hususlarında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.

Gerek askeri mahkemelerden ve gerekse adliye mahkemelerinden şartla tahliye kararı alanların tamamlanacak askeri yükümlülükleri varsa, tahliyelerinde tamamlattırılır.

ÜÇÜNCÜ BAP: CÜRÜMLER VE CEZALARI

BİRİNCİ FASIL: HİYANET

VATAN ALEYHİNDEKİ CÜRÜMLER:

Madde 54 - Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125 inciden 145 inci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur.

HARB HİYANETİ:

Madde 55 - (Değişik madde: 21/08/1940 - 3914/1 md.)

(1) Seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda Türk Ceza Kanununun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı cürümleri işleyenler veya işlemeye teşebbüs edenler (Harb hiyaneti) cürümünden dolayı ölüm cezası ile cezalandırılırlar.

(2) Az vahim hallerde ölüm cezası yerine müebbet veyahut on beş senede n aşağı olmamak üzere hapis cezası verilebilir. Maksat hasıl olursa her halde ölüm cezası verilir.

MİLLİ MÜDAFAAYA HİYANET:

Madde 56 - (Değişik madde: 08/06/1959 - 7331/1 md.)

1) Bu maddede gösterilen fiilleri işliyenler ve bunlara teşebbüs edenler (Milli Müdafaaya hiyanet) cürmünden dolayı aşağıda yazılı cezalarla cezalandırılırlar.

A) Türk Ceza Kanununun 133 üncü maddesinde ve 136 ncı maddesinin siyasi ve askeri casusluğa dair 3 üncü fıkrasında yazılı cürümleri işliyenlere Türk Ceza Kanununa göre ceza verilir. Bu cürümleri seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işliyenler veya işlemiye teşebbüs edenler, 136 ncı maddenin son fıkrasında suçlunun taksirine müstenit olarak yazılı olan haller hariç olmak üzere, ölüm cezasiyle cezalandırılır.

B) Doğru olması halinde askeri veya siyasi bir sır teşkil edecek olan evrak ve vesaikı ve sair maddeleri Milli Müdafaaya hiyanet maksadiyle sahte olarak vücuda getiren veya bu suretle vücuda getirilmiş olduğunu bildiği halde bunları aynı maksatla bir başkasına bildiren veya tevdi edenler hakkında on beş seneden aşağı olmamak üzere hapis cezası verilir.

Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise failleri ölüm cezası ile cezalandırılırlar.

C) (A) ve (B) bentlerinde yazılı cürümlerden birini veya bazılarını işlemek üzere iki veya daha ziyade kimseler aralarında ittifak ederlerse bunlardan herbiri sekiz seneden on beş seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise failleri müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

D) (A) ve (B) bentlerinde yazılı hiyanet cürümlerini işlemeyi bir kimseden talep veya bu cürümleri işlemek için hizmetini arz veyahut böyle bir talebi veya arzı kabul edenler hakkında da bu bentlerde yazılı cezalar aynen verilir. Eğer böyle bir talep veya arz veya kabul yazılı şekilde vukubulmuşsa, bu yazının fail tarafından mücerret gönderilmiş olmasiyle cürüm tamam olur.

E) (A) ve (B) bentlerinde yazılı cürümlerden birini veya bazılarını işlemek üzere bir teşekkül kuranlar, tanzim ve sevk ve idare edenler üç seneden aşağı olmamak üzere hapis veya böyle bir teşekküle yalnız iştirak edenler bir seneden üç seneye kadar hapis cezasiyle cezalandırılırlar.

Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise teşekkülü kuranlar, tanzim ve sevk ve idare edenler ölüm ve böyle bir teşekküle iştirak edenler müebbet veya on beş seneden aşağı olmamak üzere hapis cezasiyle cezalandırılırlar.

F) C, D, E bentlerinde yazılı hallerde her hangi bir suretle olursa olsun cürmün işlenmesine mani olan suç ortağı cezadan kurtulur.

G) Türk Ceza Kanununun 127 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında yazılı olan milli menfaatler aleyhine yabancıdan menfaat veya vait kabul eden vatandaşla bu maksatla para veren veya menfaat temin veya vadeden yabancılar bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılırlar.

Fiil seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harb tehlikesini mevcut olduğunu gösteren fevkalade zamanlarda işlenmiş ise, failleri ölüm cezasiyle cezalandırılır.

Eğer para veya menfaat, yazılı bir beyan ile talep veya kabul ve taahhüt edilmiş ise, fail tarafından bu beyanın mücerret gönderilmiş olması ile fiil tamam olur.

Bu bentte yazılı cürümler ancak Milli Müdafaa Vekilinin talebi üzerine takip olunur. Talebin geri alınması caizdir.

2) Az vahim hallerde bu maddede yazılı ölüm cezaları yerine müebbet hapis veya on beş seneden aşağı olmamak üzere muvakkat hapis cezası verilir.

MİLLİ MÜDAFAA ALEYHİNE SAİR HAREKETLER:

Madde 57 - (Değişik madde: 21/08/1940 - 3914/1 md.)

(1) Her kim, bir müstahkem mevkide, bir harb limanında veyahut diğer bir askeri müessesede ve askeri sahada, deniz ordusuna ait bir gemide, yahut Devlet karasuları içinde Devletin bir makamına, bir memura veya bir askere karşı ismi ve şahsı halleri, sıfatı, mesleki, ikamet mahalli veya tabiiyeti hakkında kasten yanlış malümat verir veya malümat vermekten çekinirse üç aydan üç seneye kadar hapis ile cezalandırılır.

Resmen tahdit ve ilan edilmiş olan emniyet mıntakaları ve ordunun ihtiyaçlarına taallük eden mevat ve eşyayı imal ve tamire ve muhafazaya tahsis edilmiş olan sınai müesseseler, depolar dahi askeri müessese gibi telakki olunur.

(2) Türk Ceza Kanununun 135 inci maddesinde yazılı fiilleri işleyenler bu maddede gösterilen cezalarla cezalandırılır.

MİLLİ MUKAVEMETİ KIRMAK:

Madde 58 - (Değişik madde: 21/08/1940 - 3914/1 md.)

Her kim, Türk Ceza Kanununun 153, 161 inci maddelerinde yazılı suçlardan birisini ve 155 inci maddede yazılı halkı askerlikten soğutmak yolunda neşriyatta ve telkinatta bulunmak ve nutuk irat etmek fiillerini işleyecek olursa milli mukavemeti kırmak cürmünden dolayı mezkur maddelerde gösterilen cezalarla cezalandırılır.

MİLLİ MÜDAFAA VASITALARINI TAHRİP:

Madde 59 - (Değişik madde: 21/08/1940 - 3914/1 md.)

(1) Milli Müdafaayı ihlal kastiyle müdafaaya yarayan vasıtalardan birini veya her hangi bir tesisi tahrip eden, yok eden, terkeden, kullanılmayacak hale getiren veya kusurlu olarak imal, teslim veya tesellüm eden veya bunlara her hangi bir suretle zarar verenler sekiz seneden aşağı olmamak üzere hapis cezasiyle cezalandırılır.

(2) Milli Müdafaanın emniyeti için ehemmiyetli olan bir işletmeye muktazi her hangi bir vasıtayı Milli Müdafaayı ihlal kastiyle kısmen veya tamamen bozarak veya tahrip ederek veyahut mesaisini ihlal eyleyerek işletmenin faaliyetini tehlikeye düşürenler veya muattal bir hale koyanlar sekiz seneden aşağı olmamak üzere hapis cezasiyle ce zalandırılır.

(3) Fiil, seferberlikte yapılmış veya Devletin harb hazırlıklarını veya harb kudretini veya kabiliyetini ve askeri hareketlerini tehlikeye koymuş ise 1, 2 numaralı fıkralarda yazılı curümlerin failleri ölüm cezası ile cezalandırılır.

SÖZ VEREREK TAHLİYE OLUNAN HARB ESİRLERİ:

Madde 60 - 1 - Harb esiri olupta verdiği sözü tutmayarak Türkiye Cumhuriyeti aleyhine muharip olarak tutulmak ve yahut ecnebi olupta Türkiye Cumhuriyeti hizmeti askeriyesinde bulunduğu halde Türkiye aleyhine bir düşman ile beraber olmak hiyanet addolunarak faili ölüme mahkum olur.

2 - Düşman eline düşen her Türk askeri düşmana karşı silah tutmamak üzere söz vererek serbestisini elde ederse bir seneden beş seneye kadar hapsolunur.

İKİNCİ FASIL: SEFERBERLİKTE HARB KUVVETLERİNİ TEHLİKEYE DÜŞÜRMEK

SEFERBERLİĞİ GECİKTİRENLERİN VE İHLAL EDENLERİN CEZASI:

Madde 61 - 1 - Her kim kasten seferberliği geciktirip veya askeri bir hizmet ve vazifeyi ihlal edip bu suretle düşman teşebbüsatının kolaylaşmasına ve terakkisine ve yahut muharip Türkiye Cumhuriyeti ve mütteffikleri kıtalarına zarar ve tehlike gelmesine sebep olursa muvakkat ağır hapis ve yahut üç seneden fazla hapis cezasiyle cezalandırılırlar.

2 - Az vahim hallerde veya vazife ve hizmeti ihlal kasten vukubulmamış ise, üç seneye kadar hapsolunur.

MÜSTAHKEM BİR MEVKİİ VEYA KENDİ MEVKİİNİ VEYA KENDİSİNİ VEYA BİR GEMİYİ, BİR TAYYAREYİ DÜŞMANA TESLİM EDEN KUMANDANLARIN CEZASI:

Madde 62 - 1 - Aşağıda yazılı olan askeri şahıslar ölüm cezasiyle cezalandırılır:

A) Müstahkem bir mevkii; müdafaasına hizmet eden bütün vasıtaları kullanıp bitirmeksizin düşmana teslim eden mezkur mevkiin kumandanı;

B) Emri altında bulunan müdafaa vasıtalarını ihmal ile kendisine mevdu mevkii terkeden veya düşmana teslim eden kumandan;

C) Vazifesinin kendisinden talep eylediği her şeyi evvelden yapmayarak emri altına tevdi edilen kıtaatın teslimisilah etmesini intaç edecek surette açık sahrada düşmanla mukavele yapan kumandan;

D) Askeri bir gemi ve tayyareyi ve yahut mürettebatını düşmana teslim etmemek için vazifenin kendisinden talep ettiği her şeyi evvelden yapmayarak düşmana teslim eden gemi ve tayyare kumandanı;

2 - B. ve C. fıkralarında yazılı olan cürümlerin failleri az vahim hallerde, beş seneden az olmamak üzere, muvakkat ve yahut müebbet ağır hapis cezasiyle cezalandırılır.

ÜÇÜNCÜ FASIL

YOKLAMA KAÇAĞI, BAKAYA, SAKLI, FİRAR

Madde 63 - 1 - (Değişik fıkra: 31/03/2011-6217 S.K 4. mad.) Barışta, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 89 uncu maddesi uyarınca haklarında verilen idarî para cezası kesinleştikten sonra kabul edilecek bir özrü olmadan,

a) Yoklama kaçaklarından birlikte son yoklamaya tabi oldukları doğumluların yurt genelinde normal sevk yılı içindeki son kafilesi gönderilmiş bulunanlar için, son kafilenin gönderilmesi tarihinden,

b) Bakaya kalanlar için, bakaya kaldıkları tarihten,

c) İhtiyat erattan çağrılıp da birlikte işleme tabi olduğu kişiler gönderilmiş bulunanlar için, en son gönderilme tarihinden,

d) Yoklama kaçağı, saklı veya bakaya olup olmamasına bakılmaksızın askerlik şubesince sevk edildiği kıtasına katılmayan veya geç katılanlar için, kendilerine tanınan kanuni yol süresinin bitiminden,

itibaren dört ay içinde gelenler altı aya kadar, yakalananlar iki aydan altı aya kadar; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler iki aydan bir yıla kadar, yakalananlar dört aydan bir yıla kadar; bir yıldan sonra gelenler dört aydan iki yıla kadar, yakalananlar altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

2 - (Değişik bent: 15/06/1942 - 4257/1 md.) Seferberlikte birinci fıkrada yazılı olanlarla ruhsatlılardan sevk gününün bitmesinden itibaren yedi gün içinde gelenler bir aydan bir seneye, elde edilenler dört aydan iki seneye kadar, yedi günden sonra üç ay içinde gelenler iki seneden aşağı olmamak üzere elde edilenler üç seneden aşağı olmamak üzere hapis, üç aydan sonra kendiliğinden gelenler beş seneden az olmamak üzere hapis, elde edilenler ölüm cezasına mahkum edilirler. Az vahim hallerde ölüm cezası yerine müebbet veya on seneden aşağı olmamak üzere hapis cezas ı verilir ve diğer hallerde gösterilen cezalar yarıya indirilir.

ÇAĞIRILIPTA GELMİYEN YEDEK SUBAYLARLA ASKERİ MEMURLARIN CEZALARI:

Madde 64 - (Değişik madde: 15/06/1942 - 4257/1 md.)

1 - Hazarda askeri hizmete çağrıldığı halde 1076 sayılı kanunun 15 inci maddesine tevfikan Milli Müdafaa Vekaletince emredilen müddet içinde askerlik şubesine gelmiyen yedek subay ve askeri memurlardan bu müddetin bitmesinden sonra on beş gün içinde elde edilenler bir aydan altı aya kadar, on beş günden sonra üç ay içind e elde edilenler altı aydan bir seneye kadar hapis ve üç aydan sonra elde edilenler beş seneye kadar hapis cezasiyle cazalandırılır. Bu müddetler içinde kendiliğinden gelenlerin cezaları yarıya indirilir.

2 - Seferberlikte çağrıldığı halde muayyen müddet içinde askerlik şubesine gelmiyen yedek subaylarla askeri memurlardan bu müddetin bitmesinden sonra yedi gün içinde gelenler üç aydan iki seneye kadar, elde edilenler altı aydan üç seneye kadar, yedi günden sonra üç ay içinde gelenler iki seneden ve elde edilenler üç seneden aşağı olmamak üzere hapis, üç aydan sonra gelenler beş seneden az olmamak üzere hapis, elde edilenler ölüm cezasiyle cezalandırılırlar.

3 - Askeri hizmet için yapılan davet üzerine şubeye gelen yedek subay ve askeri memurlardan mahalli müretteplerine hazarda on iki ve sefeberlikte dört gün içinde hareket etmiyenler veya yol müddeti hariç olarak bu müddetlerin yarısından fazla bir müddeti yolda geçirerek vazife ve memuriyetlerine iltihak etmiyenler hazarda üç aya kadar ve seferberlikte üç aydan beş seneye kadar hapsolunurlar. Bu fıkrada ve 65 inci maddede yazılı müddetler halin icabına göre Milli Müdafaa Vekilliğince azaltılabilir veya uzatılabilir.

Az vahim hallerde 63 üncü maddenin son fıkrasında yazılı hükümler bu maddede yazılı olan cezalar hakkında da tatbik olunur.

4 - 1076 sayılı kanunun 13 ve 15 inci madelerinde yazılı haller bu maddenin tatbikında da nazara alınır.

VAZİFE VE MEMURİYETLERİNE GİTMEYENLERİN CEZALARI:

Madde 65 - (Değişik madde: 25/01/1957 - 6889/1 md.)

Tayin olunduğu vazife ve memuriyet emrinin tebliğinden itibaren mazeretsiz hazarda 15 ve seferberlikte 6 gün içinde hareket etmiyen veya yol müddeti hariç olarak hazarda 7, seferde 3 günden fazla bir müddet yolda geçirerek vazife ve memuriyetlerine iltihak etmiyen subaylar, askeri memurlarla astsubaylar üç aya kadar ve seferberlikte üç aydan beş aya kadar hapsolunurlar. Tekerrürü halinde ilk fiil hazarda ise altı ay ve seferberlikte ise sekiz ay ve her iki fiil seferberlikte ise bir sene hapsolunurlar.

Yukarda hareket ve iltihak için tayin olunan müddetlerin bitmesinden itibaren hazarda altı, seferberlikte üç gün içinde kıtasına iltihak etmiyenler hakkında da 66 ncı madde hükümleri tatbik olunur.

FİRAR VE CEZASI:

Madde 66 - (Değişik madde: 14/06/1989 - 3574/2 md.)

1) Aşağıda yazılı askeri şahıslar bir yıldan üç yıla kadar hapsolunur:

a) Kıt'asından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izinsiz olarak altı günden fazla uzaklaşanlar,

b) Kıt'asından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur bulundukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmeyenler,

2) Aşağıda yazılı hallerde hapis cezası iki yıldan aşağı olamaz.

a) Suçlu, silah, mühimmat ve bunların teçhizat veya nakil vasıtalarından ve hayvanlardan birini veya ordu hizmetine tahsis edilen herhangi bir şeyi beraberinde götürmüş ise;

b) Suçlu hizmet yaparken kaçmış ise; c) Suçlu mükerrir ise;

3) Seferberlikte bu maddede yazılı mehiller yarıya indirilir.

YABANCI MEMLEKETE FİRAR EDENLERİN CEZALARI:

Madde 67 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./14 md. *1* ;Değişik madde: 22/01/2004 - 5080 S.K./1. md.) *2*

Aşağıda yazılı fiilleri işleyen asker kişiler, yabancı ülkeye kaçmış sayılarak bir seneden beş seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar:

A) (İptal bent: Anayasa Mah. 21/01/2004 tarih ve E. 2002/166, K. 2004/3) *3* *4*

B) Ülke sınırları dışındaki bir askeri birlik veya görev yerinden, deniz veya hava aracından kaçıp da bu durumda üç günü geçirenler.

C) Ülke sınırları dışındaki bir askeri birlikten, deniz veya hava aracından herhangi bir nedenle ayrı düşüp de askeri veya sivil bir Türk resmi makamına veya müttefik devlet makamlarına özürsüz olarak müracaat etmeksizin üç günü geçirenler.

D) Harp esiri iken serbest bırakılıp da askeri veya sivil bir Türk resmi makamına veya müttefik devlet makamlarına teslim olmak üzere harekete geçme imkanı doğduğu halde, özürsüz olarak hareketsiz kalan ve bu durumda üç günü geçirenler.

Aşağıda yazılı hallerde üç seneden yedi seneye kadar hapis cezası verilir:

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır