atalay yörükoğlu mektup / ÇOCUĞUNUZDAN MEKTUP VAR!

Atalay Yörükoğlu Mektup

atalay yörükoğlu mektup

ÇOCUKTAN ANA-BABAYA MEKTUP

Sevgili anneciğim, Babacığım,

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söy­lemek isterdim :

Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Bana oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her işimde korumaya çalışmayın. Davranışlarımın sonuçlarım ken­dim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırakın. Kendi işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmak­tan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi bi­liyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.

Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Be­ni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığım görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duy­mam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken            " diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.

Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni kor­kutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.


Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse ça­bamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştır­mayın, umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları bir­den öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davran­madığımı görünce ürkmeyin. Beni. köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitir-meyüı. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele baş­kalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yaban­cıların yanında güç durumlara düşürebilirim.

Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz. Tersine, beni size daha çok yaklaş­tırır.

Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendi­nizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görün­ce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum, ara sıra sizi üzüyorum, belki de düş kırıklığına uğratıyo­rum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim. Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sar­sılmasın.

Benden, "örnek çocuk" olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusur­suz anne-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana ye­ter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimeenin çocuğu olmak istemezdim.

Sevgiler. Çocuğunuz

(Bu mektup Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu tarafından yazılmıştır.)


9.  Prensip : Çocuk her çeşit ihmal, zorbalık ve başkalarının boyun­
duruğumdan korunmalıdır. Ne biçimde olursa olsun, sömürüye uğrama-
malıdır. Uygun en az yaşı bulmadan, bir işe alınmamalıdır. Sağlığına,
eğitimine zararlı, fizik ve mental veya moral gelişmesini engelleyen hiç
bir işi yüklenmek ve yapmak zorunda bırakılmamalıdır.

10.  Prensip : Çocuk ırk, din veya diğer biçimsel ayırımlara yol açan
bütün uygulamalardan korunmalıdır. Milletler arasında anlayış, hoşgö­
rü ve yakınlık havası içinde, barış, evrensel kardeşlik ve kendi eşitleri­
ne, yetenek ve enerjisini adayabilmek duygusu içinde büyütülmelidir.

BESLENMENİN ÜLKE BAKIMINDAN ÖNEMİ

Bir ülkenin yetişen genç ve sağlıklı kuşaklara sahip olması, gelece­ğinin güvencesidir. "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" deyimi, bu­nun en güzel açıklamasıdır.

Ülke çapında bilimsel bir beslenme düzenine girebilmek için, önce­likle iki engel karşımıza çıkmaktadır. 1 — Ekonomik engeller, 2 — Eği­timsel engeller. Bu iki engel her ne kadar ayrı görünüyorsa da, birbiriy­le çok yalan ilişki içindedir. Bazen birinin, bazen diğerinin üstün oldu­ğunu düşünmek olanağı varsa da, ikisinin birden altedilmesi başarıyı sağ­layacaktır. Bu iki engel de, uzun süreli çabaların ve önlemlerin sürdürül-mesiyle aşılabilir.

Bilimsel kanıtlar, yüksek insan düzeyinin çocukluk dönemi beslenme­sinden kaynaklandığım göstermektedir. Bu gün hayranlıkla seyrettiğimiz ileri ülkeler, bu gerçeği yüz yıl önce anlamış ve bu yönde çalışmaya baş­lamışlardır. Türkiye'de de bu doğrultuda gelişen düşünceleri ve hareket­leri ümitle izlemekteyiz.

"Beslenme - Beyin Gelişimi İlişkisi" konusunda değinüdiği gibi, ge­beliğin son 3 ayında ve doğumdan sonraki 6 ayda bebeklerin uğradıkları beslenme bozukluklarının, tedavisi olanaksız zekâ geriliklerine neden ol­dukları görülmektedir. Boy ve ağırlık bakımından oluşan bedensel ge­rilikte giderilememektedir. Zekâ bakımından geri, kavruk bireylerden olu­şan bir ulusun, uluslararası alandaki başarısını tasarlamak zor değildir.

Ülke beslenme sorunları, ancak devlet ve ulusun birlikte çözebilecek­leri boyutlardadır. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı temel ağır­lığı birlikte üstlenmelidirler. Öncelikle öğretmen Okulları'ndan başlana­rak dengeli beslenme öğretilmelidir. îlk okulu bitiren bir öğrenci den­geli beslenmenin bilincine varmış olmalıdır. Kendi olanakları içinde en iyi biçimde bir düzenleme yapabilmelidir. Her türlü basın ve yayın or­ganlarının yardımı ve katkısı sağlanmalıdır.


Spor, gelişim ve beslenmeyle yakın ilişki içindedir. Spor çalışmala­rına katılan çocukların derslerinde de daha başarılı oldukları görülmek­tedir. Bedensel gelişmeyle fizik aktivite arasında yakın bir ilişki vardır. Doğduğu günden başlayarak çevresinin yakın ilgisi, yaşma uygun oyun­ların seçilmesi, bedensel ve ruhsal gelişmeyi yakından etkiler. Davranış olgunlaşması, otokontrol ve irade gücü kazanır. Ailede spor alışkanlığı­nın temeli. atılmış olur. Çocuğun vücuduna ve yaşma uygun sporların se­çilmesi gereklidir. Yüzme her yaşta yapılabilen bir spordur. Güreş için 10 yaş, futbol için ortaokul, halter için lise düzeyini beklemek gerek­mektedir.

 

Yöneticilerimize Mektup

Dr. Gülşahiden Durucan
ALIŞAN Lojistik 
İnsan Kaynakları Müdürü 

Çocuk Psikolojisi Uzmanı Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun “Pulsuz Dilekçe” isimli yazısı ne güzel de anlatır bir çocuğun ağzından anne-babaya söylenmek istenenleri… Tanıma, anlama, farkına varma ve anlaşma isteği adına samimi bir köprüdür adeta… İş hayatı ilişkileri de aslında bu istek ve de ihtiyaç etrafında dönüp durmaz mı çoğu zaman? Çalışan psikolojisini ve beklentilerini çözümlemesini bekleriz yöneticilerin ki en temel görevlerinden birisidir esasen. Geribildirimin konusundaki gelişim alanlarımız ise malum. 

Bu noktadan hareketle anında geribildirim verme gereği yanı sıra, performans değerlendirme ve formal geribildirim döneminin yaklaştığı bu günlerde, çalışanların duygularına bir parça da olsa tercüman olabilmek adına Pulsuz Dilekçe’den feyz alarak kaleme aldığım “Yöneticilerimize Mektup” isimli yazımı paylaşmak istedim. Anlamak ve anlaşılmak dileği ile…

Sevgili Yöneticilerimiz,

Şirketimiz her yıl hedeflerine doğru inanç ve azimle ilerliyor. Bu ailenin ve bu yolculuğun bir parçası olarak biz de en iyisini yapmak için performans gösteriyoruz. En üstten en alta kadar hepimiz kendi görev ve sorumluluklarımız kapsamında yoğun ve yorucu mesailer yapıyoruz. Hepimizin amacı ortak. Başarmak ve hedeflerimize ulaşmak. 

Hayatımıza performans yönetim sisteminin girdiği günden bu yana geldiğimiz noktada bazı duygu ve düşüncelerimizi dile getirmemize müsaade varsa, size şunları söylemek isteriz: 

Bu sistemin şirketimizde var olması konusunda hepimiz hemfikiriz. Buna şüphemiz yok. Bu sistemi layığı ile işletmekte yönetici ve çalışanların sorumluluğunun farkındayız. Eğitimlerde size de bize de aktarılan bilgiler, tavsiyeler ışığında elbette hepimiz en iyisini yapmaya çalışacağız.

Bizler de sürekli bir değişim ve gelişim içindeyiz. Hepimiz birbirimizden ayrı değerleriz. Öncelikle duygu, düşünce, davranış, kişilik, karakter ve değerlerimizle bizi tanımaya ve anlamaya çalışın. 

İşimizde uzmanlaşırken desteğinize ihtiyacımız var. Bize deneyimlerinizi aktarın. Gelişim alanlarımızı iyi analiz ederek ortaya çıkarın. Gelişimimiz için plan yapmamıza yardım edin ve her daim destek olun. Şirketimizin sağladığı olanaklar ölçüsünde eğitim almamızı sağlayın. Piştiğimi düşündüğünüz alanlarda bize sorumluluk hatta yetki verin. Kendimizi göstermemize fırsat tanıyın. Hem siz hem biz neler yapabildiğimizi görelim. Potansiyelimizi başka nasıl anlarız?

Bize yerli yersiz söz vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere olan güvenimiz azalıyor. Elinizden geldiğince destek olacağınızı bilmemiz yeter. Gelişimimiz için her zaman arkamızda olduğunuzu bilmek bize güç katacaktır.

İşimizi yapmaya çalışırken bazen hata yapar bazen de deneme ile öğreniriz. Buna tolerans göstermekte zorlanabilirsiniz. Telafi edilebilir ölçüde olduğu ve tekrarlanmadığı sürece hata yapmamızı hoş görün. Aksi halde hata yapmamak için konuşmaz, önermez, yapmaz ve yaratamaz oluruz. 

Küçük hataları büyük suçmuş gibi ortaya koymayın. Bize yanılma payı bırakın. Bizi, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu yaratarak doğruya yöneltmeye çalışmayın. Hatalarımızdan dolayı bizi kötü çalışanmış gibi yargılamayın. Hüküm vermeden önce bizi dinleyin. Yanlış davranışlarımız üzerinde durup geribildirimlerinizle düzeltin. 

Olumsuz geribildirim verirken suçlayarak, kişiselleştirerek ve sen dili ile değil, uygun bir üslup ile durumu, etkisini ve duygunuzu ortaya koyacak şekilde, hedeflerimiz, yetkinliklerimiz ve değerlerimizle bağlantı kurarak bütünü göstermek sureti ile bizi uyarın. Bu şekilde daha iyi anlar ve gereğini yapma arzusu duyarız.

Eksik yanlarımızı ortaya koyakken bize örnekler verin ki kabulümüz kolaylaşsın. Yaptığımız olumlu ve olumsuz iş / davranışlar ile ilgili bir köşede notlarınız olsun. Yoğunluğunuz ve işinizin stresi arasında zamanla unutmayın veya gözden kaçırmayın. Bu direnç gösterdiğimiz anlarda size yardımcı olacaktır. Biz de kendimizle ilgili notlar tutuyor olacağız.

Geribildirim almak bizim için altın değerindedir. Geribildirim verirken telefon veya olağan işlerle bölünmesine müsaade ederek bize kendimizi önemsiz ve değersiz hissettirmeyin. 

Doğru bildiğiniz durum ve konularda bize kesin ve kararlı davranmaktan vazgeçmeyin. Yanlış /eksik yaptığımızı görünce bizi geribildirimlerinizle doğruya çekin. Anında yapacağınız geribildirimler bizim için önemli. Zamanında farkına varıp düzeltmek için fırsatımız olacak. Bizimle bu kapsamda iletim kurmaz sadece yıl sonunda yanlışlarımızı paylaşırsanız samimiyetinizden ve gelişimimize olan destek sözünüzden şüphe duyarız. 

Biz de sizin gibi bir ananın kuzusuyuz ve size analarımızın emanetiyiz. Bize kendimizi kötü hissettirecek, motivasyonumuzu kıracak davranışlarda bulunmayın. Çok kızıp çok bağırmayın, uygunsuz üslupla iletişim kurmayın. Yüksek sesle söylenenler beklenilen etkiyi çoğu zaman yapmaz. Yumuşak, bütünü gösteren ve kesin sözler daha iyi iz bırakır. "Ben sizin pozisyonunuzda iken..." diye başlayan söylevler de tam olarak etkili olmaz. Çünkü kuşak farlılıklarının getirdiği duygu, düşünce ve davranış farklılıklarının farkında olmamanız bizi üzer.  

Bir etki/durum karşısında hislerle değil, mantık, değer ve sosyal normlar süzgecinden geçirerek davranış ve söylemlerde bulunmanız örnek alacağımız davranışlarınız olacaktır, unutmayın.

Olumlu gördüğünüz yönlerimizi de takdir etmeniz bizi tahmininizden daha fazla motive eder. Bize gönül gücü katar. Yapabilirliğimiz ile yarattığınız arzu birleşince potansiyelimiz ortaya çıkar. Ancak başarılı olmak için self motivasyonumuzu da sağlamamız gerektiğinin bilincindeyiz. 

Koyulan kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimizi söyleyemeyiz. Uymamızı beklediğimiz kurallara sizin uymadığınızı görmek bizi çelişkiye düşürür ve gerek sizinle gerek şirketle ilgili şaşırtır. Ancak, kurumsallık adına sistem ve kuralların olması gerektiğini biliyoruz. Ama kuralları işletirken adil ve objektif olun. Tutarsız veya adil olmayan davrandığınızı görünce hem güven duygumuz zedeleniyor hem de bundan yararlanıldığını görmekten üzülüyoruz.  

Öğütlerinizden ve yönlendirmelerinizden daha çok davranışlarınızdan etkilendiğimizi unutmayın. Bizi eğitirken ve geliştirirken ara sıra siz de yanlışlar yapabilirsiniz. İyi niyetinizden şüphemiz olmadığı sürece bunları unuturuz. Ancak birbirinize saygının ve iyi niyetin azaldığını görmek bizi mutsuz ve tedirgin eder. İnancımızı kırar. 

Ortamda olmayanın hakkını korur, bize ilgi gösterir, olumlu yönlerimizi takdir eder, tutarlı ve adil olur, gereken konularda gerektiği kadar bizi bilgilendirirseniz size güven duyarız.

Bizi dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğumuz anlar, soru sorduğumuz anlardır. Açıklamalarınız yeteri kadar zamanda ve detayda olsun. Bize işimizi yapabilmek için gereken bilgileri doğru ve zamanında verin. Kafamızdaki boşlukları başkalarının ya da kendimizin yalan yanlış doldurmasına izin vermeyin. Bizi yeteneklerimizin altında işlerde harcamayın. Potansiyelimizin farkında olun ve başarabileceğimiz işleri yapmamıza fırsat verin. Bize güvendiğinizi belli edin. Bizi destekleyin; hiç değilse çabamızı övün. Bizi başkalarıyla karşılaştırmayın; bu bizim motivasyonumuzu bozar. 

Görüş ve önerilerimizi aktarabileceğimiz ortamlar yaratın. Sorularınızla her zaman bizi daha fazla düşündürün ve konuşturun. Ne yapılacağını sadece sizin söylemeniz sadece zamanla bizi köreltir.

Bize haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Bu size olan saygı ve sevgimi azaltmaz; tersine, bizi size daha çok yaklaştırır. Aslında biz sizi düşündüğünüzden daha iyi görüyoruz. Yanıldığınızı ama bize itiraf etmediğinizi görünce üzüntümüz büyük oluyor.

Biliyoruz, ara sıra sizi kızdırıyor, belki de düş kırıklığına uğratıyoruz. Şirket olarak başarımızın artarak devamlılığı için bizden beklediklerinizi en iyi şekilde hatta çok daha fazlasını yerine getirmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. 

Yukarıda sıraladığımız isteklerle amacımız kişisel gelişimimizde, departman ve şirket hedeflerine ulaşmamızda önemli bir araç olan Performans Yönetim Sisteminden beklediğimiz faydayı sağlamak noktasında içimizi dökmekti. Çünkü eğitimde öğretilenler gibi olacağı konusunda birçoğumuz endişe taşıyoruz. 

Hep birlikte, iyi niyetle öyle bir ortam yaratalım ki; üslubunca geribildirim almaktan ve vermekten kimse rahatsız olmasın…Biz sizin iyi niyetinizden şüphe duymuyoruz siz de bizim iyi niyetimizden şüphe duymayın. Niyetimiz ve davranışlarımız paralel olduğu sürece birbirimizi daha iyi anlar ve anlaşırız. Bu şekilde doğacak sinerjinin ise bize daha büyük başarıların kapısını açacağına inanıyoruz.

Bizden "örnek çalışan" olmamızı istemek en doğal hakkınız, biz de sizi örnek yöneticilerimiz olarak görmeyi arzu ediyoruz. Bu noktada iyi niyetli ve gereği kadar anlayışlı olmanız bize yeter. Görev ve sorumluluklarımızı yapabileceğimiz en iyi şekilde yerine getirerek güveninizi boşa çıkarmayacağımıza inanıyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla, 
Astlarınız.

Sevgili anneciğim, babacığım;

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:

Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim.  Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.

Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.

Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.

Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.

Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.

Sevgiler,

Çocuğunuz.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır