Kırmızı çiçekleri ile her görenin dikkatini çeken Atatürk çiçeği dekorasyon açısından son derece hoş bir çiçektir. Kırmızı çiçek yaprakları ve koyu yeşil dal yaprakları ile birlikte ayrı bir güzellik taşıyan Atatürk çiçeği bakımı açısından da kolay özellikler taşıdığı için yetiştirilmektedir. Aynı zamanda ismini Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı için de ayrı bir değer taşımaktadır.
Atatürk çiçeği olarak bilinen çiçek aynı zamanda Noel yıldızı ya da Poinsettia olarak da bilinmektedir. Anavatanı Meksika ve Orta Amerika olan ve sütleğengiller familyasına mensup olan çiçek türüdür. Genel özellikleri bakımından orta kısmında küme oluşturan küçük sarı çiçeklere sahiptir ve taçyaprağı andıran genelde ise kırmızı renkli yaprak benzeri yapılarla çevrilidir. Görünümü itibariyle oldukça dikkat çekicidir ve bu yüzden süs bitkisi olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Diğer ülkelerde Pointsettia olarak anılmasına rağmen Türkiye’de yaygın bir şekilde Atatürk çiçeği olarak bilinmektedir. Bu şekilde adlandırmasında etkili olan ise Mustafa Kemal Atatürk’ün çiçeğin Türkiye’de yetiştirilmesi için çaba göstermesidir. Yetiştirme esnasında görevli olan çalışanlar tarafından çiçek bu şekilde anılmaya başlanmış ve daha sonra yaygınlaşarak ülke genelinde bu isim ile adlandırılmıştır.
Bunun yanında Hıristiyan dünyasında da yaygın olarak kullanılan bir çiçek olmaktadır. Özellikle yurtdışında Atatürk çiçeği fiyatı açısından da oldukça uygun fiyatlara bulunmaktadır ve Noel zamanında kırmızı renginden ötürü peyzaj ve süs bitkisi olarak kullanılmaktadır. Noel ile özdeşmiş renk olan kırmızıyı çağrıştırmasından ötürü pek çok yapıda süsleme olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda Hıristiyan geleneğine göre çiçekte bulunan yıldız şeklindeki yaprak desenleri İsa peygamberin dünyaya gelişini müjdeleyen Beytellahim Yıldızı’nı sembolize etmekte, kırmızı rengi ise çarmıh olayına bir gönderme yapmaktadır.
Ancak çiçek hakkında anavatanı olan Meksika’da da farklı anlatılar bulunmaktadır. Özellikle Aztekler döneminde Aztek krallarının en çok sevdiği çiçek olarak anılan bu çiçek pek çok törende ve özellikle evlilik törenlerinde kullanılmaktadır. Günümüzde halen Meksika yerlileri arasında bu çiçek evlenme törenlerinde özellikle gelinlerin kullandığı bir çiçek olma özelliği göstermektedir. Kullanan kimseye iyi şans getireceğine ve aynı zamanda kötü enerjiye sebep olacak kötü durumlardan da kurtaracağına dair inanç duyulmaktadır. Bunun yanında Orta Amerika’da pek çok evin bahçesinde süsleme bitkisi olarak kullanılmaktadır.
Çiçeğe asıl ismini yani Pointsettia olarak adını ise 19. Yüzyılda çiçeği Meksika’dan ABD’ye götürmüş olan ve yaygınlaşmasını sağlayan Amerikalı bitki bilimci Jeol Poinsett vermiştir.
Atatürk çiçeği hikayesi çiçeğe isminin niçin Atatürk verildiğinin anlaşılması için yararlı olacaktır. Bazı kaynaklara göre Atatürk’ün en sevdiği çiçek olarak bilinen bu çiçeğin öyküsü Atatürk’ün kişisel olarak bu çiçeği tanıması ve sevmesi, Türkiye’de de yetiştirilmesi için gerekli olan çabaların gösterilmesini sağlamasına dayanıyor. Yurtdışından 1930’lu yıllarda Türkiye’ye getirilen çiçek, çoğaltma işlemleri için çeşitli bitki bilimciler tarafından incelemeye alınmıştır. Bitki bilimciler arasında yerli ve yabancı isimler bulunmaktadır. Atatürk’ün çiçek ile yakından ilgilenmesi ve aynı zamanda çiçekten büyük bir haz olması yüzünden bitki bilimciler bu çiçeğinin adının Atatürk olarak anılmasına karar verirler ve o tarihten bu yana çiçek Atatürk ismi ile anılmaktadır.
Atatürk çiçeği nasıl bakılır sorusu bu güzel çiçeğin yaşamda kalması ve canlı renklerini kaybetmemesi açısından önemlidir. Özellikle Atatürk çiçeği yaprakları sararıp dökülüyor türünden sorunlar bu çiçeğe bakanlar tarafından yaygın olarak görülen sorunlar arasında yer almaktadır. Atatürk çiçeği gerekli toprak, sulama ve sıcaklık değerleri sağladığında oldukça kolay bakılabilen bir çiçek özelliği taşımaktadır. Ancak bakımının sağlanması için mutlaka belirli noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Atatürk çiçeği bakımı nasıldır sorusunun yanıtlanmasından önce bitki olarak özelliklerinden bahsetmek çiçeğin yapısının anlaşılması için daha yararlı olacaktır. Atatürk çiçeği ılıman iklimlerde açık hava koşullarda yetişmektedir. Ortalama olarak boyu 5 metreye kadar ulaşabilmektedir ve soğuk iklimlerde de saksıda yetiştirilmek için uygunluk göstermektedir. Ancak saksıda yetiştirilmesi halinde boyları genelde 1 metre civarında olmaktadır. Koyu renkli yeşil yaprakları da saksıda olması halinde büyük, uzun ve sivri olacaktır. Çanak yaprakları ise kırmızı, beyaz ya da pembe olma özellikleri gösterir. Çanak yapraklar genelde çiçek sanılırlar ancak çiçeği esasında bu kırmızı yaprakların ortasında yer alan ve son derece küçük olan sarı tomurcuklardır. Gövde ve yapraklardan da sütümsü özsü salınımı yapabilmektedir ve bu salınım bazı insanlarda çeşitli alerjik reaksiyonlara da neden olabilmektedir.
Atatürk çiçeği bakımı için en önemli noktaların başında sıcaklık değerleri gelmektedir. Çiçeklenme dönemi öncesinde 15 – 20 santigrat derecede, çiçeklenme döneminde ise 13 – 15 santigrat derecede, çiçeklenme sonrasında ise 10 – 12 santigrat derece ihtiyaç duymaktadırlar. Özellikle çiçekli olduğu dönemde sıcaklık 13 santigrat derecenin altına düşmemelidir, aksi halde çiçeklerini kaybedecek ve yapısını bozacaktır. Çiçeklenme döneminde bir diğer önemli nokta da yüksek oranda nem isteğidir. Ortalama nem isteği bu dönemde yüzde 70 – 75 civarında olmaktadır.
Atatürk çiçeği bakımı açısından bir diğer önemli nokta da ışık üzerinde kendisini göstermektedir. Çiçek genel özellikleri ile yazın aydınlık ancak yarı gölgeye sahip olan yerleri sevmektedir. Doğrudan güneş ışığını gün boyunca almaktan rahatsız olur ve böyle durumlarda yapısal özelliklerini tam olarak gösteremez. Özellikle yapraklarının kızarması için Eylül ayından itibaren günlük en az 12 – 14 saat aralığında karanlığa maruz kalması gerekmektedir. Bu dönemde güneş görmesi yapraklarının kızarmasının önüne geçecek ve asıl rengine kavuşmasını engelleyecektir. Saksıda ev içinde bakılanlar için bu durumu sağlamak adına karanlık bir dolaba ya da odaya kapatabilirsiniz. Bunun dışında eğer bahçede bulunuyorsa kesintisiz karanlık oluşması için üzerine kutu kapatabilir ya da kalın bez örtüler ile karanlık olmasını sağlayabilirsiniz. Bu noktaya çok dikkat etmek gerekmektedir. Böylesi bir dönemde oldukça hassas bir yapıya kavuşan bitkiye birkaç dakikalık bir güneş ışığının gelmesi bile yapraklarının kızarmasını engelleyecektir. Bu yüzden anlık dahi olsa karanlık sağlamak için tercih edilmiş olan yöntemlerden vazgeçilmemesi gerekmektedir. Bu karanlık yöntemi ortalama olarak 10 – 12 hafta boyunca uygulanmalıdır. Daha sonra ilk tomurcukların görülmesi ile birlikte bitki bu sefer bol ışık alan bir yerde tutulmalıdır ancak yine doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
Atatürk çiçeği bakımı için bir diğer önemli nokta da saksı harcının oluşturulmasıdır. Atatürk çiçeği toprağı konusunda hassastır ve kendisini iyi hissettirecek toprak değerlerine sahip olmak istemektedir. Bu bakımdan hacim olarak 3 – 4 kısım turba, 3 kısım yaprak gübresi, 2 kısım tınılı toprak ve 3 kısım kum ideal bir saksı harcı oluşturmak için yeterli olacaktır.
Atatürk çiçeği özellikleri bakımından dikkat isteyen bir çiçek olmakla birlikte belirli noktalara dikkat edildiğinde bakımı oldukça kolay olan bir çiçek özelliği göstermektedir. Bu bakımdan saksı değiştirme her yıl Nisan ayında yapılmalıdır. Bu ayda yapılacak olan saksı değişimi son derece yararlı olacaktır. Gübreleme ise Haziran ve Ekim ayları arasında haftada bir kez olacak şekilde düşük miktarlarda verilmelidir. Haziran ayından Eylül ayına kadar ise sürgün verme sırasında ılık su ile bol miktarlarda sulanmalıdır ve sıcak havalarda da yapraklarına serinlemesi için su püskürtülmelidir. Çok aşırı sıcaklıklar kendisi için zararlı olduğundan bu noktaya iklim koşullarına göre dikkat gösterilmelidir. Çiçeklenme süresi boyunca ise yani Aralık ve Ocak aylarında ise verilmekte olan su miktarı azaltılmamalı yine aynı şekilde devam etmelidir. Çiçekli olduğu halde iken ise çok su vermek yapraklarının dökülmesine neden olacaktır. Bu yüzden çiçekli olduğu dönemlerde verilen su miktarına dikkat edilmelidir. Ocak ayından Nisan ayının ortasına kadar ise çok az su verilmelidir. Yaşlı bitkilerin çiçeklenmesi sonrasında da Nisan ayından itibaren toprak ile aralarında 10 – 15 cm kalacak şekilde budama işlemi yapılmalıdır.
Bu güzel çiçekten daha fazla elde etmek için Atatürk çiçeği nasıl çoğaltılır sorusu oldukça önemlidir. Atatürk çiçeği esasında tam bir kış bitkisidir ve bu yüzden oldukça dayanıklıdır. Ama ilkbahar ile birlikte yapraklarını dökmeye başlamaktadır. Bu yüzden bitkinin uzun süre yaşaması ve sağlıklı bir şekilde gelişim göstermesi adına budama yapmak oldukça önemlidir. Budama sonrasında yapılacak olan Atatürk çiçeği çoğaltma işlemi için ise bitkiyi köklerinden ayırmak gerekmektedir. Bitkiden ayrılmış olan sağlıklı dallar Mayıs ayında torf açısından zengin olan bir toprağa ekilmelidir. Bu dönemde aynı zamanda düzenli sulama yapılması da önemli olmaktadır. Sürekli nemli halde bırakılmış olan toprakta Atatürk çiçeği çok daha kolay bir şekilde kök salabilmektedir.
Atatürkün en sevdiği çiçek olan bu özel çiçek bazı durumlarda çeşitli hastalıklar gösterebilmektedir. Bu çiçeğin hastalıklarının iyi tanınması gerekli durumlarda müdahale etmeyi daha kolay bir hale getirecektir.
Atatürk çiçeğinin yaprakları sararmışsa, bu durumda odanın çok sıcak ancak havanın çok kuru olmasından kaynaklanmaktadır. Bu duruma genelde kenarlarında pasların görülmesi de eşlik etmektedir. Böylesi bir durumda yaprakları nemlendirmek ve çiçeği çok sıcak olmayan, tercihen gölge bir yere taşımak iyileşmesine yardımcı olacaktır. Atatürk çiçeğinin yaprakları düşüyorsa ise bu durumda da sebeplerinin doğru olarak tespit edilmesi gerekir. Bazı durumlarda herhangi bir solgunluk dahi olmadan yaprakları düşebilmektedir. Bu durumda bitkinin donması muhtemel olmaktadır. İkinci bir nedeni ise bitkinin dinlenme ihtiyacıdır. Çok soğukta kaldığında kendini toparlaması için sıcak bir yere alınmalıdır. Aynı şekilde su verme işlemi de bu bakımdan orta derecede, ılık olarak yapılmalıdır. Kısa sürede çiçek kendisini toplayacaktır.
Eğer yaprakları soluyorsa, dökülmüyor ancak renkleri soluk görülüyorsa bu durumda çok fazla neme maruz kalma, yanlış sulama tercih edilmesi söz konusudur. Böylesi durumların üzerinden gelmek için toprağın tamamen kurumasını bekleyin ve bu şekilde sulama yapın. Köklerin çok fazla suya maruz kalmamasını sağlayın ve koyduğunuz su miktarını azaltın.
Yapraklarında beyaz lekeler görünüyorsa bir başka rahatsızlık söz konusudur. Bu durumun nedeni muhtemel sıcaklık ve nemdeki ani değişimler olabilmektedir. Aynı zamanda mineral eksikliği ve ışık eksikliği de olabilmektedir. Bu durumda mineral takviyesi verebilir ya da çiçeğin daha doğrudan ışık alacağı bir bölge seçebilirsiniz.
Yapraklarının kenarlarında sarı ya da kahverengi lekeler gözüküyor veya toprağın üzeri beyaz bir kabuk ile kaplıysa bu durum çiçeğin zarar görmesine neden olacaktır. Bu durumun sebebi ise toprakta biriken aşırı mineral tuzlarından ya da aşırı gübreleme sonucunda oluşabilmektedir. Böylesi bir durumun üstesinden gelmek için de toprağı havalandırmak ve gübreyi ayıklamak yeterli olacaktır.
Yaprakları dar, bükülmüş ve içe ya da dışa doğru kapanmış halde ise bu durum molibden eksikliğinden olmaktadır. Bunun için toprak asidinin ortalama 5,8 – 6,2 ph seviyesine ayarlanması yararlı olacaktır. Toprak asidinin ayarlanması için hazır yardımcı ilave katkılardan kullanabilirsiniz.
Yeni çıkmış yaprakların renklerinde diğer yapraklara göre bir gariplik görünüyorsa bu durumun oluşmasına kesme esnasında kendiliğinden oluşan mutasyon etkili olmaktadır. Esasında bir hastalık olmayıp bitkinin gelişimi aşamasında da herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Yaprakların büyümeleri ile birlikte renklerindeki farklılık da ortadan kalkacaktır.
Yapraklar düzensiz renklere sahipse ve bazı yapraklarda yeşil renk tonları kayboluyorsa bu durumda ani ısı değişimleri etkili olmaktadır. Hava dolaşımı gözle görünmediği için bazı durumlarda, örneğin çalıştırılan bir klima ya da açılan pencere ile farklı açılardan soğuk olabilmektedir. Bu hava akımının bütün olarak değil lokal olarak çiçeğe etki etmesi, etki eden bölgelerde renk değişimlerine neden olacaktır. Bu durumda bitkiyi hava değişimlerine maruz kalmayacak bir noktada tutmak yararlı olacaktır. Yapraklarının üzeri mozaik benzeri lekeler ile kaplı olduğunda ise genelde böceklenmeden kaynaklı virüs yayılımı gerçekleşmektedir.
Bu durumda bitki virüs kapmışsa maalesef genel yapısı gün geçtikçe hızla bozulacaktır. Bitkilere bulaşan ve onların işleyişini çok kısa sürelerde bozan zararlı bakteriler ile savaşmak yerine onların oluşmasına neden olacak durumların ortadan kaldırılması çok daha yararlı sonuçlar vermektedir. Şayet bitkiniz virüslere yani zararlı bakterilere maruz kalmışsa bu durumda bitkinizi kurtarmak için parazit söktürücü ilaçları deneyebilirsiniz.
Kök kısmında küçük beyaz köklerin görülmesi ve toprağın dışına çıkması halinde ise mantar hastalığı baş gösterecektir. Mantar hastalığının ilerlemesi sonucunda ise yapraklar uç kısımlarından kahverengiye dönecekler ve müdahale edilmezse çiçeğin tamamı bu durumdan etkilenerek ölecektir. Bu duruma mineral tuzlarının bulunmaması etkili olmaktadır. Bu durumda suyun gerekli sertlik seviyesinde olduğuna dikkat edilerek, daha fazla bitkiye verilmesi gerekmektedir. Ancak bu sık sulamalar miktar olarak çok olmamalı ve az bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Bunun yanında çeşitli mantar ilaçlarını da su ile karıştırıp yapraklarına sıkabilirsiniz.
Köklerin çürümesi ve zayıf bir hale gelmesi halinde ise nem arttığında görülen fitoftal mantar sebep olmaktadır. Bu mantar türü de zararlı olup bitkinin ölmesine neden olabilmektedir. Böylesi bir durumda çiçeğin toprağını değiştirmek, daha az sulama yapmak ve iyi bir nem dengesi tutturmak yararlı olacaktır.
Gövdesi üzerinde koyu renkli lekeler görülüyorsa ve köklerinde de yıpranma söz konusu ise rutubet ve toprağın düşük asidinden dolayı yine mantar görülmektedir. Bu durumda vakit geçirmeden ıslak ve nemli topraktan hemen bitki ayrılmalı ve yeni bir toprağa alınmalıdır. Bir süre sulama yapılmamalı ve gövdedeki lekelerin kaybolması beklenmelidir.
Gövde ile kökün kesiştiği yerde ince ve kahverengi çizgiler görülüyorsa, bu durum da yine mantara işaret etmektedir. Mantarı geçirme genel yöntemlerini deneyerek çiçeğinizin bakımını yapabilirsiniz. Şayet köklerde gri renge dönme görülüyor ve genç sürgünler kayboluyorsa bu durumda da yine mantar hastalığı görülmektedir. Aşırı nem ve aşırı soğuk taze sürgünlerin büyümesini engellediği gibi köklerin de gri renge dönüşmesine neden olur. Bunun için çiçeğin ısı dengesinin sağlanması ve mantar ilaçları ile takviye edilmesi yararlı olacaktır.
Yeni çıkan sürgünler kahverengi çıkıp daha sonra siyahlaşıyor ve ölüyor ise bu duruma da mantar neden olmaktadır. Bunun için hasta olan sürgünleri temizlemek ve diğer mantar ilaçlarından kullanarak iyileştirme sağlamak gerekmektedir.
Bu yöntemler ile Atatürk çiçeği hastalıkları için çözümler bulabilirsiniz.
Eğer evinizde, balkonunuzda ya da bahçenizde zengin bir çiçek bahçesi kurmaya hazırlanıyor ya da halihazırda yetiştirdiğiniz bitkilerinizin arasına renkli ve yepyeni bir üye arıyorsanız, seçiminizi Atatürk çiçeğinden yana yapabilirsiniz.
Latince adı Euphorbia pulcherrima olan, dünyada ponsetya, Türkiye’de ise Atatürk çiçeği olarak bilinen bu özel bitki, kışın çiçek açar. Gösterişli kırmızı, pembe ve krem rengi yapraklarıyla her tür mekânda görsel bir şölen yaratan bitki, iyi bakıldığında uzun süre yaşayabilir.
Peki bu çiçeğin hikâyesi nedir? Ana vatanı neresidir? Uzun yaşaması için nasıl bakılması gerekir? İşte sizin için Atatürk çiçeğinin bakımı ve özellikleri:
Evde Atatürk çiçeği bakmak isteyenlerin Atatürk çiçeği özellikleri hakkında detaylı bilgi sahibi olması oldukça önemlidir.
Barış Çiçeği Bakımı: Çoğaltma, Sulama, Saksı Değiştirme Teknikleri
Kış Çiçekleri: Soğuk Havalarda Evinizi Renklendirecek 10 Çiçek
Sıklamen Çiçeği Bakımı: Ne Zaman Ekilir? Çoğaltma, Sulama
Orkide Bakımı: Çoğaltma, Budama, Sulama ve Saksı Değişimi
Sardunya Bakımı: Çoğaltma, Budama, Sulama Püf Noktaları
Sümbül Çiçeği Bakımı: 6 Adımda İhtiyacınız Olan Tüm Püf Noktaları
Evde Teraryum Yapımı ve Bakımı, İpuçlarıyla Aşamalı Anlatım
Menekşe Bakımı: Evde Nasıl Dikilir? Çoğaltılır, Sulanır? Püf Noktaları
Poinsettia bitkisinin ismini Atatürk’ten aldığı ve tüm dünyada bu şekilde bilindiği iddiası gerçeği yansıtmıyor. Bahse konu çiçek sadece ülkemizde Atatürk Çiçeği ismi ile biliniyor ve iddia edildiği gibi geliştirilip tüm dünyada kabul edilecek şekilde “Atatürk Çiçeği” olarak adlandırılmamıştır.
Öncelikle “Atatürk Çiçeği” hakkında ortaya atılan efsaneyi okuyalım:
Atatürk Çiçeği ismi nereden gelir? 1933 yılında Wenderbit Üniversitesi Profesörlerinden Kirk Landin uzun uğraşları sonucunda yetiştirdiği kımızı yapraklı bitkiye isim ararken, Atatürk ile tanışmış olan bir başka Profesör Atatürk’ün doğaya olan ilgisine ve bilgisine hayranlığından dolayı bu bitkiye “Atatürk Çiçeği” isminin verilmesini teklif etmiştir. Gerekli yerlere yapılan önerilerden sonra çiçeğin ismi Atatürk Çiçeği olarak kabul edilmiştir. Dünyada birçok ülkede özellikle yılbaşlarında ve özel günlerde insanların hediye olarak aldığı sıkça tercih edilen bir bitkidir.
Poinsettia’ya dair efsanenin farklı bir anlatımı da şu şekilde:
Bu çiçeği bulan ve adını koyan Wanderbit Üniversitesinden Prof. Dr. Kirk Landin’miş. Resmi kaynaklar öyle diyor. Yıl: 1933 Kirk Landin, akademik çalışmaları esnasında, laboratuvarda kırmızı renkli bir çiçek elde eder. “Tarsus Kolejinde Gazi Atatürk ile tanışmış olan bir akademisyen de bu çiçeğe “Atatürk Çiçeği” olsun der.” Kirk Landin kabul eder. Resmi onayı alınır. Ve tüm dünyada bu çiçek artık “Atatürk Çiçeği” dir. O günden beri de böyle bilinmektedir…
Poinsettia’nın adının Atatürk Çiçeği olduğu iddiasının kökeni ise 8 Temmuz 1935 tarihinde yayımlanan gazetelerdeki -Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin iyileştiği yönündeki haberlerdeki- aktarımlara dayanıyor.
Cumhuriyet:
“Atatürk çiçeği
Amerikada yeni sarı bir çiçeğe Büyük Önderimizin adı verildi
Şikago (Özel) – Geçenlerde Vanderbild Üniversitesi profesörlerinden doktor Kırklend laboratuarında muhtelif ameliyatlar neticesinde sarışın renkte yeni bir çiçek elde etmeğe muvaffak oldu.
Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken Kayseride Amerikan Kolejini ziyareti esnasında Atatürkü gören diğer bir profesör yeni elde edilen çiçeğe “Gazi Atatürk” adının verilmesini teklif etti.
Bu teklif memnuniyetle kabul edildi ve tescil edilmek üzere bu isim nebatat dairesine gönderildi.
Burada, üniversitelerde Türk olduğu anlaşılan talebelere evvala “memleketinizde kaç karınız var?” suali soruluyor. “Bekârım” cevabı da alınınca herkes bir hayret nidası fırlatıyor. Bunun üzerine talebe memleketteki inkılâbları birer birer anlatıyor ve herkesi merakla dinletiyor.
Amerika Türk dostluğu gün geçtikçe ilerilemektedir.”
Cumhuriyet – 8 Temmuz 1935
Yeni Asır:
“Amerikada Türk Dostluğu
Sarışın “Atatürk çiçeği bunun bir nümunesidir
İstanbul, 8 (Ö.T) – Amerikan gazeteleri görünüşte küçük fakat ifade ettiği mana itibarile kayda değer bir haber veriyorlar.
Amerikada Van Der Bilt Üniversitesi Profesörlerinden Dr. Kirlend çiçekler üzerindeki laboratuvar araştırmalarile tanınmıştır. Bu profesör, laboratuvar tevrübelerile, sarışın renkte yeni bir çiçek elde etmiştir. Bu çiçeğe en yaraşan adı düşünen Dr. Kirlend ona “Atatürk” adını vermiştir. Bu güzel çiçek çoğalıp en kibar bahçelere dağıldığından bu adın tescili için Atatürk çiçeği nebatat dairesine gönderilmiştir.
Bu hâdise Amerikada en yüksek çevrelerden gittikçe yayılmakta olan Türk dostluğunun bir nümunesi sayılmaktadır.”
Yeni Asır – 8 Temmuz 1935
Akşam:
“Atatürk çiçeği
Şikagodan bildirildiğine göre Vanderbilt üniversitesi profesörlerinden doktor Kirlend laboratuvarında yeni bir çiçek elde etmiştir. Profesör bu çiçeğe Atatürk ismini vermiştir.”
Akşam – 8 Temmuz 1935
Bu gazete haberlerinde poinsettianın adının geçmediği, Doktor Kırklend’in yeni bir çiçek bulduğunun ve çiçeğin ismini Atatürk olarak belirlediğinin aktarıldığı görülebiliyor.
Tespitleri sıralayalım:
Özetle, poinsettia çiçeği sadece ülkemizde Atatürk Çiçeği ismi ile biliniyor olup, iddia edildiği gibi geliştirilip tüm dünyada kabul edilecek şekilde “Atatürk Çiçeği” olarak adlandırılmamıştır.
Yine “miş”li, “mış”lı, kaynaksız, kurgusal elementler içeren bir şehir efsanesi…
Atatürk Çiçeği hakkında ilave bilgi için Ersan Mahmut Karakoca’nın “Atatürk Çiçeği Çeliklerinin Köklenmesi Üzerine İndol Bütirik Asit ve Fosforun Etkisi” başlıklı yüksek lisans tezi incelenebilir.
Bu şehir efsanesine köşesinde yer veren yazarlar şu şekilde:
Yazının başında alıntılanılan metinler sırası ile Habergazetesi‘nden Ersin Erge’nin “Gazi Atatürk Çiçeği” başlıklı 17 Şubat 2018 tarihli yazısından ve Hürses Gazetesi‘ndeki Mustafa Çiftçi’nin “Atatürk Çiçeği” başlıklı 29 Temmuz 2016 tarihli yazısındandır.
Mevlüt Uluğtekin Yılmaz’ın Yeniçağ Gazetesi‘ndeki 23 Şubat 2017 tarihli “Siz kimsiniz; Atatürk kim?” başlıklı yazısında bu hatalı bilgiye yer vermiştir:
"Atatürk Çiçeği'nin adını; çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi Profesörlerinden Dr. Kirk Landın'ın koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını"
Şu hurafelerden arınıp Engin Ardıç gibilere malzeme verilmese keşke.
Euphorbiaceae (sütleğengiller) familyasının Euphorbia cinsine ait bitki türlerinden biridir. Tür adı Euphorbia pulcherrima. Anavatanı Meksika. Yetiştiği yerin şartlarına göre genelde çalı, bazen küçük bir ağaç şeklinde gelişir. Boyu 4 metreye varır.
Dünyada en yaygın adı Poinsettia’dır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Meksika’daki ilk büyükelçisi Joel Roberts Poinsett, 1825’te bu güzel bitkiyi ABD’de tanıttıktan sonra bitkinin adı “Poinsettia” olmuş.
Yurdumuzda Cumhuriyet döneminden önce bilinmiyormuş. Daha sonra getirmişler. Atatürk bir serada görünce çok etkilenmiş, çok beğenmiş. Böylece bizde adı Atatürk çiçeği olarak kalmış. Bizim halkımız arasında bu bitkinin adının niçin Atatürk çiçeği olduğuna dair uydurma bir bilgi var. Güya dünyanın meşhur bilmem ne üniversitesinde bir profesör bu bitkiyi icat etmiş(!) ve adını da “Atatürk Çiçeği” koymuş. Güya “bütün dünya” bu çiçeği bu adla biliyormuş. Tamamıyla uydurmadır. Atatürk çiçeği kesinlikle doğal bir tür olduğu gibi, adı dünyanın hiçbir yerinde, botanikle ilgili hiçbir bilimsel kaynakta Atatürk çiçeği diye geçmez. Adı sadece bizde Atatürk çiçeğidir. Bütün dünyada Poinsettia olarak bilinir. İnanmak istemeyenler botanikle ilgili dünyanın her yerindeki kaynakları araştırıp incelesin.
Resimde gördüğünüz kırmızı yerler normal yapraklardır. Çiçekleri küçük ve önemsizdir. Çiçeklere yakın yapraklarının kızarması çiçek tomurcukları gelişmesiyle olur. Yani öncelikle bitkinin çiçek açma ihtiyacı duyması gerekiyor. Ama bu günün en az 12 saat karanlık olmasına bağlıdır (doğal ışık şartlarından eylül sonundan itibaren). Bunun gerçekleşmesi için adım adım neler yapacağımıza bakalım.
1- Eğer ev içinde yetiştiriyorsanız Ağustos ayı sonundan itibaren bulunduğu odada geceleri kesinlikle ışık yakmayın. Gündüz ise mutlaka yeri şiddetli aydınlık olmalı, ayrıca birkaç saat güneş almalı. Bunlara önem vermezseniz gündüz süresinin kısalıyor olmasını anlayamayacak ve çiçek vermeye yeltenmeyecektir.
2- Ekim ayı girdiğinden itibaren yukarıdaki kurala çok daha fazla uymalısınız.
3- Sonbahar sonuna doğru çiçek tomurcukları belirdiği halde son yapraklarda kızarma olmadıysa gece yerinin yeterince karanlık olmamasındandır. Yerinin mutlaka 12 saatten az olmamak şartıyla tam karanlık olmasını sağlayın. Yapraklar tamamen kırmızı olduktan sonra gece karartmasına gerek kalmaz.
Kısa sürmesi şartıyla -4C derece soğuğa (tüm yapraklarını dökmüş olarak) dayanır. Daha fazla soğuğa dayanamaz, ölür. Yaprakları ise sıfır ve daha fazla soğuğa hiç dayanamaz, bozulup dökülürler. Dolayısıyla yaprak güzelliği kış başında olduğu için Ege kıyılarına pek uygun değil (gerçi binaların güneye bakan cephelerinde sorun çıkmaz). Akdeniz bölgesi düşük rakım kıyı kesimlerinde bahçelerde yetiştirilebilir.
Evlerde çok havadar (sık sık esintili olabilen) ve güneş alan pencere önünde yaşayabilir. Yaz boyunca dışarıda tutarsanız daha iyi gelişir. En geç eylül sonunda tekrar eve almalısınız. Daha geç kalırsanız eve uyum sağlayamaz ve bozulur. Bunun gibi, kışın satın alıp eve getirseniz yine evde bozulacaktır.
Atatürk çiçeği üreticileri genellikle ev ortamlarına ve dış mekanlara uygun olmayan toprak kullanırlar. Belirli ısıda sürekli hava sirkülasyonlu olan sera şartlarında o topraklar uygun olsa da ev ve ofis ortamlarında, özellikle de havanın serinlemesiyle topraktaki suni gübre vb besleyicilerin değişim geçirmesi yüzünden kökleri çürütür. Çözüm yolları aşağıda.
Nasıl toprak ister? 3 ölçü torf toprak + 1 ölçü iri taneli dere kumu + 1 ölçü ponza taşı karışımı yapın.
Sulama: Daima toprakta çok ciddi kuruma gördüğünüz zaman sulayın. Mesela yaz aylarında üst yüzey 3-4cm derinliğe kadar kupkuru oldukça, kış aylarında ise daha fazla kuruma oldukça sulamalısınız. Sulamalarda saksı alt deliklerinden suyun dışarı çıkması hayati önem taşır. Eğer daha az miktar su kullanırsanız zamanla toprakta zararlı kimyasal madde birikimi olur ve bu da bitkiyi zehirleyip çürütür.
Bitki besini verme: Mayıstan başlayarak ağustos sonuna kadar, ortalama 20 günde bir verin. Besin genel kullanım çeşidinden olmalı.
Ocak ayının sonuna doğru (ya da daha erkenden bozulma gösterirse o zaman başlayarak) sulamayı toprak kupkuru olsa bile o kurumanın üzerinden 10 gün geçince yapın. 5C derece ile 10C dereceler arasında soğuk bir yerde mart sonuna kadar dinlendirin. Sonra atatürk çiçeğinizi iyi güneş alan bir pencere önüne alın. Ve tüm dallarını iki kadar filizlenme gözü kalacak şekilde budayın. Filizlenene kadar dinlendirme dönemi usulü sulamaya devam edin. Filizlenme başlayınca yavaş yavaş normal sulamaya dönün.
İlkbahar budaması yapmadıysanız ağustosa kadar budayabilirsiniz. Hatta kuvvetli gelişen yeni dalları bile yarısından budarsanız birkaç filiz çıkarır ve daha fazla dallanıp budaklanır. Ağustostan itibaren başka budama yapmayın.
Saksıda Atatürk çiçeği
İlkbahar başında budadığınız dalları 10 – 15cm parçalara ayırın. Her birini köklendirebilirsiniz. Önce iki gün açıkta bekletin. Kesik yerler kurusun. Sonra direkt olarak toprağa saplayın. Köklendirme toprağı çok havadar, oldukça süzek, tamamıyla gübresiz ve bitki besini vb maddeler karıştırılmamış olmalıdır. Dalların üçte biri toprak altında kalmalı. Yeri (ilkbahar başında iseniz) kuvvetli güneşle ısınan bir yer olmalı. Daha garantili köklendirme sağlamak istiyorsanız şu sayfada tarif ettiğim gibi toprak ve kapalı ortam oluşturun: » Yarı olgun dal çeliği. Bu usulde kapalı tuttuğunuz sürece çelikler direkt güneş almamalı.
Yaprak bitleri (özellikle beyaz sinek denen bitler ve örümcek bitler) atatürk çiçeğine bir dadanırsa kısa sürede yapraklar bozulup dökülür. Çok dikkatli olmalısınız. Ara sıra büyüteçle yaprak altlarını inceleyin. Örümcek bitler gözle çok zor görünür. Varsa derhal ilaçlayın.
Yaz sıcaklarında Atatürk çiçeğinin yapraklarında külleme hastalığı olabilir. Önlem için geceleri bulunduğu yeri ıslak bırakmayın. Sulamayı sabah ile öğle arasında yapın. Külleme hastalığı inatçıysa fazla vakit kaybetmeden uygun bir ilaç edinip ilaçlayın.