Yayınlanma: 22 Haziran 2020
24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya Kararnamesi'ndeki “K. Atatürk” imzasının aynısı 26 Kasım 1934 tarihli 5 ayrı kararnamede daha var.
Türkiye'de “tarih” son yıllarda hiç olmadığı kadar çok siyasete alet ediliyor. Güncel siyaset, hatta gündem değiştirmeye yönelik geçici siyasi söylemler bile “tarihle” meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Son olarak Ayasofya tartışmasında bazı kişilerin (ki aralarında tarihçiler ve gazeteciler de var) Ayasofya'yı müzeye dönüştüren, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi'ndeki Atatürk imzasının “sahte” olduğunu iddia ettiklerine tanık olduk. İşte bu gün bu iddiaya resmi belgelerle cevap vereceğim.
24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya Kararnamesi'ndeki Atatürk imzası. Atatürk soyadıyla resmi belgeye attığı ilk imza. K ve t'nin üzerinden uzanan iki çizgi var, klasik imzasının aksine Atatürk'ün A'sı büyük.
SOYADI KANUNU VE ATATÜRK SOYADI
21 Haziran 1934'te 2525 sayılı “Soyadı Kanunu” çıktı. Soyadı Kanunu 2 Temmuz 1934'te, 2741 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Soyadı Kanunu'nun 2.maddesinde “Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soyadı sonda kullanılır” deniliyordu. Soyadı Kanunu'nun Resmi Gazete'de yayınlandığı 2 Temmuz 1934'ten sonra herkes resmi evraklara soyadıyla imza atacaktı. Cumhurbaşkanı Atatürk de buna dâhildi. Yurttaşlar, soyadı alırken ayrıca özel kanun çıkarılmamış, alınan soyadlarını nüfus müdürlüklerine kaydettirmeleri yeterli görülmüştü. Atatürk'e, 24 Kasım 1934 tarihli ve 2587 sayılı bir kanunla Meclis tarafından soyadı verilmesinin nedeni kanun görüşmelerindeki ifadeyle “ona duyulan derin saygı ve sevgi”dir.
Ayasofya Kararnamesi'nin tarihi 24 Kasım 1934'tür. Yani, 2 Temmuz 1934'te Resmi Gazete'de yayınlanan Soyadı Kanunu'na göre soyadı alan herkes gibi Atatürk de 2 Temmuz 1934'ten itibaren resmi evraklara soyadı ile imza koyma hakkına sahiptir. Ancak o günlerde henüz “Atatürk” soyadı almamıştı. Bu nedenle resmi evrakları “Gazi Mustafa Kemal” adıyla imzalamaya devam etmiştir. Atatürk, 24 Kasım 1934'te 2587 sayılı kanunla “Atatürk” soyadını alır almaz –Bu kanunun 27 Kasım 1934'te Resmi Gazete'de yayınlanmasını beklemeden- aynı gün, 24 Kasım 1934'te, Ayasofya Kararnamesi'ni “Kemal Atatürk” soyadıyla imzalamıştır. Çünkü genel Soyadı Kanunu'nun Resmi Gazete'de yayınlandığı 2 Temmuz 1934'ten itibaren herkes gibi Atatürk de soyadıyla imza atma hakkına sahiptir. Nitekim Atatürk, soyadı Resmi Gazete'de yayınlanmadan önce (24-27 Kasım 1934 arasında) sadece Ayasofya Kararnamesi'ne değil, başka kararnamelere de “Atatürk” soyadıyla imza atmıştır. Yani Ayasofya Kararnamesi'nde “K.Atatürk” imzasında, Soyadı Kanunu'ndan kaynaklı şüpheli bir durum yoktur.
24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya Kararnamesi'ndeki imzanın Atatürk'e ait olmadığını iddia edenlerin kendilerince en güçlü kanıtı, orada görülen imzanın, klasik “K. Atatürk” imzasından farklı olduğu ve o imzanın başka bir resmi belgede olmadığı şeklindedir.
Sırayla gidelim:
Ayasofya Kararnamesi'nde görülen “K. Atatürk” imzasının klasik “K. Atatürk” imzasından farklı olmasının nedeni, bu imzanın, daha sonra göreceğimiz klasik “K. Atatürk” imzasının ilk şekli, ham hali olmasıdır. Atatürk birkaç gün bu imzayı kullanmış, daha sonra o bildiğimiz klasik “K. Atatürk” imzasını kullanmaya başlamıştır.
Cumhuriyet Arşivi'ndeki bazı belgeler, Atatürk'ün, 24 Kasım 1934 ile 27 Kasım 1934 tarihleri arasında bazı kararnameleri, Ayasofya Kararnamesi'nde gördüğümüz o “K. Atatürk” imzasıyla imzaladığını kanıtlıyor. Yani Ayasofya Kararnamesi'nde gördüğümüz imzanın başka yerde olmadığı iddiası doğru değil; Ayasofya Kararnamesi'ndeki o “K. Atatürk” imzasının aynısı, 26 Kasım 1934 tarihli 5 ayrı kararnamede daha var. Dolayısıyla başka kararnamelerde de görülen Ayasofya Kararnamesi'ndeki o imza Atatürk'e aittir. Ortada şüpheli bir durum yoktur.
Erzurum Belediye Başkanlığı'na Durak Bey'in Tayini. (26.11.1934)
8. Kor. K. Adli Hâkimliği'ne Ahmet Cemil Efendi'nin tayini. (26.11.1934)
Tuğg. Akif, Tuğg. Şemsettin, Tuğg. Hayrullah, Kur. Alb. İshak Avni'nin; Askeri Yargıtay, 2. Sv. Tüm. K. Vekilliği'ne, 1. Tüm. K. Vekilliği ve 52. Tüm. K. Vekilliği'ne tayinleri. (26.11.1934)
Faik Kurtoğlu'nun İktisat Vekaleti Müsteşarlığı'na tayini. (26.11.1934)
Nejat Bey'in Kars Maarif Müdürlüğü'ne tayini. (26.11.1934)
Cumhuriyet Arşivi'nde “Bakanlıklar Arası Tayin Daire Başkanlığı” belgeleri arasında bulunan Atatürk'ün imzaladığı bu kararnamelerdeki “K. Atatürk” imzası, Ayasofya Kararnamesi'nde gördüğümüz “K. Atatürk” imzasının aynısıdır. Ayasofya Kararnamesi'ndeki Atatürk imzasının, Atatürk'ün klasik “K. Atatürk” imzasına benzemediğini söyleyerek “Ayasofya Kararnamesi'ndeki imza Atatürk'e ait değil!” diyenler, Atatürk'ün, aynı imzayı bu tayin kararnamelerine de atması karşısında ne diyecekler? Yoksa bu tayin kararnamelerindeki imzalar da mı sahte?
Görülen o ki, Atatürk, 24 Kasım 1934'te Ayasofya Kararnamesi'ne attığı imzasının aynısını –iki gün sonra- 26 Kasım 1934'te 5 ayrı tayin kararnamesine daha atmıştır.
Bu arada Atatürk, bu soyadı ile ilk imzalarını attığı o günlerde hem Ayasofya Kararnamesi'nde gördüğümüz Atatürk'ün A'sı büyük
o “K. Atatürk” imzasını, hem Atatürk'ün a'sı küçük başka bir “K. Atatürk” imzasını, hem de hâlâ “Gazi Mustafa Kemal” imzasını atmaya devam etmiştir. Bir süre sonra bunlardan vazgeçip bildiğimiz o klasik “K. Atatürk” imzasını kullanmaya başlamıştır.
Demem o ki, 26 Kasım 1934 tarihli 5 ayrı kararnamedeki “K. Atatürk” imzası, 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya Kararnamesi'ndeki imzanın Atatürk'e ait olduğunu kanıtlamaktadır.
Atatürk belirli süre hem Ayasofya Kararnamesi'ndeki o A'sı büyük imzayı, hem a'sı küçük bu imzayı, hem de Gazi Mustafa Kemal imzasını kullanmıştı.
10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün ardından özel yaşamı, dini ve siyasi görüşleri gibi pek çok konuda gündeme gelmeye devam etti. Birçok kişi onun hakkında varsayımlarda bulundu, zaman zaman bu tür hassas konularda doğru olmayan bilgiler yayanlar oldu. Yanlış yayılan bilgilerden biri de Atatürk’ün imzasıydı.
Atatürk’ün imzası pek çok iddia ile gündeme geldi. Bir dönem imzanın Hagop Vahram Çerçiyan’a ait olduğu iddia edildi ve bu bilgi senelerce doğru kabul edildi. Ta ki 1992’de Cengiz Özakıncı’nın Hürriyet’te yer alan haberine dek…
Ancak Atatürk’ün 1915’te yazdığı mektuplarda açık bir şekilde imzanın kendisine ait olduğu görülebiliyordu.
Çerçiyan’ın iddiasına göre, Soyadı Kanunu’nun ardından Ankara’daki milletvekili öğrencileri tarafından kendisine telefon edilmiş ve güzel bir “K. Atatürk” yazması söylenmişti. Çerçiyan, sabaha kadar pek çok deneme yaptığını ve içlerinden seçtiği beş tanesini gönderdiğini söylüyordu. Hatta ardından Atatürk’ün bu beş imzadan birini seçtiğini ve bir mektup göndererek teşekkür ettiğini iddia ediyordu.
10 Kasım 1971 tarihli Hürriyet gazetesinde, 1969’daki röportajın bir benzeri yayımlandı ve bu bilgi Aktüel Ansiklopedi başlığı altında verildi. 1974 yılında Avni Altınel’in üç ciltten oluşan “Her Yönüyle Atatürk” adlı kitabında da Zeynep Oral’ın söyleşisinin tam metni verilerek Atatürk’ün imzasının Çerçiyan’ın tasarımı olduğu belirtildi. Bu kitap Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm okullara dağıtıldı, Genelkurmay Başkanlığı bütün kışlalarda okunmasını istedi. Bütün askerlerin ve bütün öğrencilerin bu kitabı okuması öğütleniyordu. 31 Aralık 1981’de ise Son Havadis gazetesinde “Türkiye’ye Hizmet Etmiş Ermeniler” yazı dizisinde Çerçiyan’ın bir hizmet olarak Atatürk’ün imzasını tasarladığı belirtildi.
Dilipak, kitabının 31. sayfasında “Hani birçok kimse Atatürk’ün imzasının bir Ermeni tarafından dizayn edildiğini bilmez. Osmanlı tuğraları nasıl devrin ünlü hattatlarınca kompoze edilirse Atatürk efendimizin de imzası bir ressam tarafından dizayn edilmişti.” sözlerine yer veriyor.
Aziz Nesin’in altı ay sonra Aydınlık gazetesinde tekrar bir yazısı yayımlandı. Bu yazıda kanıt olarak Havadis gazetesinde “Türkiye’ye Hizmet Etmiş Ermeniler” yazı dizisi gösterildi. Özakıncı bu iddiayı da çürütünce Aziz Nesin tarafından bir dava açıldı.
Kaynak; 1
Cumhuriyet'in kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasını hazırlayan Vahram Çerçiyan'ın ABD'de yaşayan oğlu Dikran Çerçiyan 27 Mayıs'ta 101 yaşında hayatını kaybetti.
\nDikran Çerçiyan için New York'ta Holy Martyr’s Armenian Church (Aziz Şehitler) Ermeni Kilisesi'nde, 9 Haziran'da 10.00'da cenaze töreni düzenlenecek.
\n\n\nÇerçiyan 12 Aralık 2019'da New York'ta Agos'tan Juliet İnan'a verdiği röportajda babası Hagop Vahram Çerçiyan'ın 1934 yılında Atatürk'ün imzasının hazırlamasına dair anılarını şu sözlerle anlatmıştı:
\n“Galiba Mart ayıydı. O zaman on dört yaşında olduğum için, bunları çok iyi hatırlıyorum. Bir gece, Bebek’te oturduğumuz evin kapısı çalındı. Mamam gidip açınca bir polis bir sivil iki kişiyi görmüş. Heyecanla içeri gelip ‘Vahram, okulda bir hadise oldu mu?’ diye sordu. Babam da ‘Yok bir hadise olmadı’ diye cevap verdi. İnsanın aklına birçok şey geliyor tabii. Gidersin karakola, çıkana kadar neler olur. Allah bilir! Babam gelenlerle konuşup, iki dakika sonra, elinde bir kağıtla içeri geldi. ‘Bana bir emirname var. Atatürk’e bir imza numunesi hazırlayacağım’ dedi. İmza ertesi sabah 8:30’da alınacak. O gece babam hiç uyumadan ve de çok memnun olarak gece boyunca çalıştı. Kağıtları buruşturup attı. Yaptıklarını beğenmedi. Babamı saat ona kadar seyrettim. Ama daha fazla dayanamadım uyumaya çıktım. Ertesi gün aşağı indiğim zaman, masanın üstünde beş tane imza numunesi hazır duruyordu. Atatürk, o beş numunenin en basit olanını seçmiştir.”
\n\n\n
Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi