atatürk ün istikbal göklerdedir sözünün anlamını / İstikbal Göklerdedir – Paylaşalım

Atatürk Ün Istikbal Göklerdedir Sözünün Anlamını

atatürk ün istikbal göklerdedir sözünün anlamını

Büyük dâhi Atatürk’ün “İstikbâl göklerdedir.” özdeyişini duymuşsunuzdur. O sözün devamı da “Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar.” biçimindedir.

 

Peki, Atatürk’ün uzay projelerini biliyor muydunuz? Bugüne kadar size bunları anlatan olmadı değil mi?

 

Bu konuyu iyice kavrayabilmek için ön bilgilere ihtiyaç vardır.

 

Türk milli mücadelesi döneminde hava gücümüzün olmayışı ve düşman uçakları nedeniyle yaşadığımız sıkıntılar, daha Cumhuriyet kurulmadan önce Atatürk’ü bu konularda da düşünmeye ve projeler üretmeye sevk etmiştir.

 

KUVAYI HAVAİYE

 

Cihan Harbi’nde müttefik olan Osmanlı’ya askeri havacılık faaliyetleri için gelen Alman havacı subaylar, Mondros Mütarekesi’nin uygulanmaya başlanmasıyla ülkeden ayrılmışlardır. Harbiye Nezareti’nce kurulan Kuvayı Havaiye Müfettişiyye-i Umumiyesi de kâğıt üstünde kalmıştır. 29 Temmuz ’de yeniden yapılanmaya çalışan teşkilata, havacı subay olmadığından karacı subaylar getirilmiştir.

 

Bütün bu olanaksızlıklara karşın Kuvayı Havaiye personeli büyük gayretlerle, Cihan Harbi’nden arta kalan parçalarla tayyare bölükleri oluşturmaya çalışmıştır. Bütün bunlar olurken Atatürk’ün önderliğindeki Türk Milli Mücadelesi başlamış bulunmaktadır. Olaylar bu şekilde gelişirken Osmanlı Hükümeti Harbiye Nezareti, 25 Haziran tarihli emriyle, Kuvayı Havaiye teşkilatını lağvetmiş ve personelini de dağıtmıştır. Böylece, Türk askerî havacılığı teşkilatsız, personelsiz, araç ve gereçsiz bırakılmış, diğer bir deyişle Osmanlı dönemi Türk havacılığı tam başlayamadan sona ermiştir.

 

23 Nisan ’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra Atatürk ilk iş olarak düzenli ve disiplinli orduların kurulmasını esas kabul etmiş ve bu esasa uygun olarak Ankara Hükümeti Millî Savunma Bakanlığı’nın 13 Haziran tarihli emriyle, Harbiye Dairesi’ne bağlı olarak Kuvayı Havaiye (Hava Kuvvetleri) teşkilatı kurulmuştur.

 

Böylece, eldeki kırık-dökük uçak parçalarının birleştirilmesine, malzeme temin edilmesine çalışılmış ve bu tarihlerden itibaren de Türk havacıları yokluklar içinde fakat inançla doğu ve batı cepheleri harekâtlarına katılarak görevlerini yerine getirmişlerdir. Bu kırık-dökük parçaların birleştirilmesiyle ikisi avcı ikisi keşifçi olmak üzere 4 tayyare yapılmıştır. Yolunu şaşırdığı için Çine’ye mecburi iniş yapan bir Yunan keşif tayyaresine de &#;Ganimet&#; adı verilerek el konulmuştur.

 

Kuvayı Havaiye, yetişmiş havacı subay olmadığından karacı ve denizci subaylarla birlikte ilerde ilk sivil Türk uçağımızı üretecek olan Vecihi Hürkuş gibi sivilleşmiş eski askerlerden ve de gönüllü sivillerden oluşmaktadır.

 

Keşif tayyarelerimizden biri Bursa’ya bildiri atarken diğer keşif tayyaremiz de Bozüyük’te düşman keşfi yaparken arızalanmış, sert mecburi inişler sırasında da kırılmıştı. Av tayyarelerinden biri de Eskişehir’de iniş sırasında uçmanlık (pilotaj) hatası nedeniyle kırılınca elimizde bir av tayyaresi bir de Yunanlardan el konulan “Ganimet” adlı keşif tayyaresi olmak üzere iki sağlam uçak kalmıştır.

 

Bu arada kırılan uçakların parçaları da olabildiğince birleştirilerek uçabilecek tayyareler yapılmaya çalışılıyordu. Fakat bu kırık-dökük parçaların birleştirilmesiyle oluşturulan tayyareler, havalansa bile havada ya da inişte arıza veriyordu, deneme uçuşları sırasında bile kırılanlar oluyordu. Uçak benzini de çok kısıtlı olduğundan eldeki uçak benzinlerine mecburen otomobil benzinleri ilâve edildiğinden arızalar da artıyordu. Tayyare arızaları nedeniyle şehit vermemiz artık olağan hale gelmişti ve hiçbiri havacı olmayan uçmanlarımız (pilotlarımız) ise uçan tabutlara bindiklerinin farkındaydılar.

 

Tayyarelerin kanat bezlerini korumak için hazırlanan alaşımda &#;emayit&#; eksik olduğundan havadayken kanatlar da parçalanıyordu. Motor yağı ve gres yağı konusunda da sıkıntı vardı. Özellikle emayit ihtiyacı, Kuvayı Milliye’nin İstanbul’daki gizli teşkilatlarınca düşman depoları her ne pahasına olursa olsun basılarak giderilmeye çalışılırken 68 oktanlı uçak benzini ise ancak Azerbaycan Türklerinden ve kısıtlı miktarda temin edilebiliyordu.

 

Yeniden toparlanan üç tayyareye Türk Hava Kuvvetleri’mizin bugün de simgesi olan kartal figürü çizilmişti.

 

Pençelerinde bomba taşıyan kartal figürlerinin çizildiği üç tayyarelik bu filoya “Kartal Müfrezesi” adı verilmiştir.

 

Eski bir asker olan ve esir alındığı Rusların elinden kurtularak Türk Milli Mücadelesi&#;ne katılan sivil uçman (pilot) Vecihi Hürkuş da Kartal Müfrezesi’ndeydi. Vecihi Hürkuş, 20 Ağustos ’de Demirci mıntıkası semâlarında düşman karargâhını gördü ve bombaladı. Bombalanan karargâhtan son anda kaçarak canını kurtaran Yunan Generali Neder, hatıralarında bu olayı şöyle yazmıştır:

 

&#;Aynı gün saat &#;te iki bin Türk askeri Demirci&#;deki bölüklerimize taarruz etti. Cepheyi yarmak istiyorlardı. Simav yönünden gelen bir Türk uçağı Demirci&#;de bulunan karargâhımızı, birliği ve birliğin yedek kuvvetlerini bombaladı.&#;

 

Kartal Müfrezesi’nin üç tayyaresinden biri yakıt ikmali nedeniyle indiği yerden tekrar uçuşa hazırlandığı sırada Yunan kuvvetlerinin hızla ilerlediği görüldüğünden düşmanın eline geçmesini önlemek amacıyla yakılmıştı.

 

ATATÜRK UÇAK FABRİKALARI KURDURUYOR

 

Kurtuluş Savaşı’nda işte bütün bu sıkıntılar yaşanmıştır.

 

Cumhuriyet kurulduktan sonra ise yabancı devletler Atatürk’ün uçak fabrikası kurdurmasına engel olmak için Türkiye’ye çok uygun fiyattan uçak satabileceklerini belirtmişler ise de Atatürk’ün bu konudaki demeci her zamanki gibi hepimize bir ders niteliğindedir:

 

“Eskimiş teknolojileri değil en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğimiz, getiremediğimiz sürece yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız. Bunun için de mümkün olduğunca kemerleri sıkarak kendi yağımızla kavrularak bir yandan da yeni parasal kaynaklar yaratarak çağdaş teknolojilerin en yenilerini topraklarımıza taşıyacağız. Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamak için insanın ya kör ya da aptal olması gerekir. Kısa surede gelişen şu savaş araç ve gereç sanayisine bakınız. Cihan Harbi biter bitmez, bu kara günlerde kullanılan bütün silahlar birdenbire demode oluverdi. Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar ellerindeki bu silah fabrikalarını uzun vâdeler tanıyarak geri kalmış ülkelere satmaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü onlar daha modernlerini, daha etkili olanları yapabilecek fabrikalar kurmakla meşguller. Bunu her alana yayabilirsiniz. Tekstil alanına, ilaç sanayisi alanına, otomotiv sanayisine; kısaca aklımıza gelen her alana. Biz yeni ve genç bir Türkiye kuruyoruz. Dost-düşman ülkelerin geride kalmış teknolojilerine ihtiyacımız yok. Ya en yenisini kurar onlarla boy ölçüşürüz ya da biraz daha sabredip bunu yapabilecek güce erişmemizi bekleriz.”

 

(Kaynak: Perihan Kilimci, Atatürk Döneminde (–) Türk Askeri Havacılığı, Hava Harp Okulu Basımevi, )

 

Atatürk, 1 Kasım tarihinde TBMM’yi açış konuşmasında “Yurt savunmasından söz ederken askeri alanda önemli ve etkin bir nitelik taşıyan Hava Kuvvetleri&#;ne yüce Meclis’in özellikle ilgisini ve dikkatini çekmek isterim.” diyerek yapılması gerekenleri de işaret etmiştir. Bu sözlerin etkisi kendini göstermiş ve yıl içinde bir uçak fabrikası kurulması TBMM’de enine boyuna tartışılarak fabrikanın kurulması yönünde karar verilmiştir. yılında devletin bütçesinin yaklaşık milyon lira olduğu bir dönemde 1 milyon bin liranın yalnızca uçak fabrikası başlangıç sermayesi için ayrılması o günün koşulları içinde oldukça yüksek bir meblağdır.

 

16 Şubat &#;te bugünkü adı Türk Hava Kurumu olan Türk Tayyare Cemiyeti Atatürk’ün emriyle kurulur.

 

Ekim’inde ise Atatürk Kayseri’de bir uçak fabrikası kurulması emrini verir. Kısa adı TOMTAŞ olan Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi kurulmuş ve resmi açılışı da 6 Ekim ’da devlet töreniyle yapılmıştır.

 

Eskişehir’de de onarım işlemlerinin yapılacağı Eskişehir Uçak Tamirhanesi kurulmuştur.

 

Toplam adet Türk uçağı üreten ve bunların bir kısmını da ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelere satan Kayseri Uçak Fabrikası, Demokrat Parti (DP) iktidarında Başbakan Adnan Menderes’in emriyle 15 Mart ’de çıkarılan bir kanunla kapatılmıştır.

 

Atatürk, Cumhuriyet’ten hemen sonra havacılık gelişmelerini incelemek ve araştırmak için Avrupa ülkelerine de heyet göndermiştir. Altı uzmandan oluşan bu heyetin üyelerinden biri de kahraman uçmanımız (pilotumuz) Vecihi Hürkuş’tur. Vecihi Hürkuş, geziden döndükten hemen sonra projelerini gözden geçirmiş ve ’da yüzde yüz Türk malı ilk sivil uçağı yapmayı başarmıştır. Bu uçakların devamı da gelmiştir. &#;de Vecihi Sivil Tayyare Mektebi adlı ilk Türk Sivil Havacılık Okulu&#;nu da Atatürk’ün desteğiyle Vecihi Hürkuş açmıştır.

 

Nuri Demirağ ise ilk uçak mühendisimiz Selahattin Alan’ı ortak ederek uçak üretmeye başlar. Türk Hava Kurumu (THK) yerli üretim uçaklar sipariş eder. 17 Eylül Beşiktaş’ta bir ARGE atölyesi açarak işe başlayan Nuri Demirağ çift motorlu, barışta yolcu uçağı, savaşta istenildiği zaman eksiksiz bir bombardıman uçağı olan yüzde yüz Türk malı uçaklar yapar. Bu uçaklar Amerikan yapımı uçaklarla boy ölçüşebilecek niteliktedir. Nuri Demirağ’ın Beşiktaş’taki fabrikada yapılan ve hiç bir bozukluk göstermeden başarılı uçuşlarına devam eden uçakları, Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da büyük yankılar uyandırmıştır.

 

Selahattin Alan, ’de ürettiği MMV-I (Milli Müdafaa Vekaleti) adlı uçağın gövdesine, bir kağnı figürü koyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin dokuz yılda geldiği noktayı çok çarpıcı bir simgesel anlatımla gözler önüne sermiştir. İşte “Çılgın Türkler” Türk Kurtuluş Savaşı’mızın düşman kamyonlarını yenen unutulmaz simgesi kağnıyı böyle uçurmuştur!

Yine Atatürk’ün teşvik ve desteğiyle açılan Şakir Zümre Fabrikası da uçak bombaları üretmektedir.

 

Ankara’da da Türk Hava Kurumu tarafından bir Uçak Fabrikası ve bir de Uçak Motoru Fabrikası kurulmuştur.

 

Atatürk öldükten sonra havacılık sanayi hız kaybetmeye başlamış ve özelikle de ’den sonra DP iktidarı, devletin Kayseri Uçak Fabrikası’nı ve Amerika Birleşik Devletleri’nden tam 53 yıl önce THK adıyla ilk Uçan Kanat (Yarasa Uçak) üreten Ankara’daki uçak ve uçak motoru fabrikalarını kapattığı gibi Atatürk’ün nihai noktada uzay mekiği üretmeyi de içeren uzay projelerinin gerçekleştirilmesindeki en önemli yatırımlardan biri olan ve işlemeye de başlamış olan (ART) Ankara Rüzgâr Tüneli’ni de atıl duruma getirmiş, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ ve Şakir Zümre’den de desteğini çekerek havacılık özel sektörünün de iflâsına neden olmuştur.

 

Günümüz koşullarından bile bakılsa bütün bu uygulamalar son derece önemlidir. Ancak uçak üretimi çok farklı bir sorumluluğu gerektirir. Çünkü böylesine pahalı, ileri teknoloji ve ağır sanayinin son aşamasını ve ancak devlet bütçesinin karşılayabileceği ölçekte yatırımı gerektiren bir alanda ilk alıcı da devletin kendisidir. Bunun için yetkili kişilerin sorumluluklarını bilinçle yerine getirmeleri ve özellikle korumacı bir çizgiden hareketle kazanılan milli kabiliyetleri dış mihraklı oyunlara kurban etmemeleri önemlidir. Öte yandan uçak üretimi her devletin başarabileceği bir imkân ve kabiliyet olmadığı halde her devletin mutlaka ihtiyacı olan bir donatım ve güç unsurudur. Bu gerçeklerden hareketle, üretilen uçakların pazarlanmasında da devletin etkin desteğine ihtiyaç vardır. Uçak üretimi milli bir davadır. Devlet, destek olmak durumundadır. Ülkenin bağımsızlığının önemli unsurlarından olan Hava Harp Sanayisi&#;nde devleti yönetenlerin büyük yatırımlara girmemesi ulusumuzun ve ülkemizin geleceği açısından kuşkusuz büyük kayıptır. Havacılığın kısa yüz yıllık tarihinde bunlar bazı ülkelerde yaşanmıştır. Bazı devletler, basiretli ve milli düşünceli yöneticileri sayesinde hatalarından hızla dönüp dünya havacılığında birer otorite olurlarken hatalardan ders almayan ülkeler de müşteri olmuşlar ve Atatürk’ün dediği gibi demode silahları müsaade edildiği kadar kullanmaktadırlar.

 

TAI-TUSAŞ KURULUYOR

 

28 Haziran tarihinde başkentimiz Ankara’da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı (TUSAŞ) kurulmuştur. yılında da TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAI), 25 yıllığına ortak kalmak koşuluyla Türk-ABD ortak yatırım şirketi olarak kurulmuştur. 25 yıllık süreç tamamlanmadan, yılında TAI&#;nin yabancı hisseleri Türk hissedarlar tarafından satın alınarak şirket yeniden yapılandırılarak tamamen millileştirilmiştir. Bu kapsamda TAI ve TUSAŞ birleştirilmiştir. TUSAŞ – Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. çatısı altında bugün de faaldir ve haberleşme uyduları, Göktürk adı verilen askeri casusluk uydusu, İnsansız Hava Araçları (İHA), eğitim ve savaş uçakları, savaş uçakları için milli yazılımlar üretmektedir.

 

(Ayrıntılı bilgi için: monash.pw)

 

ASELSAN KURULUYOR

 

yılında da yine başkentimiz Ankara’da Askeri Elektronik Sanayi (ASELSAN) kurulmuştur. ASELSAN’da hava, deniz, kara askeri haberleşme sistemleri, kriptolu haberleşme araçları, hava füze savunma sistemleri, zırhlı kara araçları, savaş helikopterleri ve savaş uçakları üretilmektedir.

Aselsan’ın milli tank projesini geliştiren mühendislerin art arda ve şüpheli ölümlerini de burada anımsatmış olalım.

 

(Ayrıntılı bilgi için: monash.pw)

 

TOMTAŞ DİRİLİYOR

 

yılında Kayseri Uçak Fabrikası’nın imkan ve kabiliyetlerini görebilmek maksadıyla başlatılan Mavi Işık Projesi başarılı olmuş ve üretime ara verildikten 28 yıl sonra burada yeniden uçak üretilebileceği görülmüştür. Fabrika birçok değişim geçirdikten sonra günümüzde Kayseri Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı olarak faaliyetini sürdürmektedir. Pervaneli uçakların fabrika seviyesi bakım ve onarım işlemleri burada yürütülmektedir.

 

Atatürk’ün havacılık ve uzay projeleri, Menderes yönetimindeki DP iktidarınca kesintiye uğratılmamış olsaydı Türkiye’nin ulaşacağı seviyenin ne olacağını da sizlerin takdirine bırakıyoruz!

2

ATATÜRK’ÜN UZAY PROJELERİ

 

Bütün bu ön bilgilerden sonra artık asıl konumuza gelebiliriz&#;

Manevi kızı Sabiha Gökçen’i de ilk Türk kadın savaş uçmanı (pilotu) olarak yetiştiren Atatürk’ün uzay projeleri, uzay öngörüsü ve makaleyi çok uzatmamak için yukarıda yalnızca bir kısmını anlattığımız havacılık projeleriyle başlamıştır.

 

İleri görüşlü bir dâhi olan Atatürk’ün havacılığa büyük önem vermesinin bir başka nedeni de bir sonraki adımı olan uzay projeleridir.

 

Atatürk’ün “Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün Batılı ayaklar Ay’da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.” sözü bunun en önemli kanıtlarından biridir.

 

(Kaynak: Sabiha Gökçen, Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Türk Hava Kurumu Yayınları-2, İstanbul , s. )

 

Havacılıkla ilgili bütün yabancı yayınları izleyen Atatürk, bu konudaki gelişmeleri gün geçirmeden Türkiye’de de uygulama alanına sokmaya çalışmıştır. Ona göre insanlığın hizmetine girecek en büyük gelişmeler havacılık alanında olacaktır. Nitekim öyle de olmuştur.

 

Atatürk, “gün gelecek insanoğlunun uzaya ve başka dünyalara gideceğini, Ay’ı ve benzeri gezegenleri bile fethedeceğini” öngörüyor “ilerdeki savaşları göklerde üstün olan ulusların kazanacağını” söylüyordu. Atatürk, aslında günümüzde ABD’nin Uzay Araştırmaları Dairesi NASA tarafından yürütülen Yıldız Savaşları projesini nerdeyse bir asır öncesinden bize anlatıp hedef gösteriyordu.

 

Atatürk, ’da Eskişehir Tayyare Alayı’nı yaptığı ziyarette de “Geleceğin en etkili silahı da aracı da hiç kuşkunuz olmasın uçaktır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek belki de Ay&#;dan bize haber yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için

yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise bu konuda Batı’dan geri kalmamayı temindir.” diyor ve bir sonraki adımda da uzay mekiği üretimini hedefliyordu.

 

(Kaynaklar:

1- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sabancı Uzay Evi

2- Stuart Kline’ın Dönence yayınevi basımı olan “A Chronicle of Turkish Aviation; Türk Havacılığının Kronolojisi adlı kitabı
3- Türk Hava Kuvvetleri internet sitesinin
monash.pw?ID= bağlantısındaki sayfası.)

 

Atatürk’ün Türk Dili üzerine derin çalışmalarının sonucu olarak bizzat türettiği sözcüklerden biri de Fransızca kökenli &#;pilot&#; sözcüğüne Türkçe karşılık olarak “uçman” sözcüğüdür. O tarihlerde henüz astronot/kozmonot kavramları olmadığı hâlde bu anlama gelecek biçimde “gökmen” sözcüğünü de bizzat Atatürk türetmiştir.

 

Atatürk, “Yüksel Türk! Senin için yükselmenin hududu yoktur!” özdeyişini de diğer bütün özdeyişleri gibi laf olsun diye boşuna değil uzay projeleri kapsamında söylemiştir.

 

Ey Türk kızı Türk!

Ey Türk oğlu Türk!

Sana giydirilmek istenen kefeni parçala!

Uyuma, uyutulma! Millî kimliğinden utanma, tersine &#;Benim hayatta tek övüncüm, servetim Türklüğümdür.&#; diyen Atatürk gibi gururlan ve haykır herkese: “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

***

Ne sağdan ne de soldan, Atatürk’ün çizdiği yoldan!

 

  1. Cem KANIBİR (Atasen Genel Başkanı-Türkolog)

ATASEN
Ata Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası
monash.pw

 

Görseller hariç metnin tamamı

adresinden alınmıştır

 

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

İlgili

İstikbal Ne Demek? Tdk'da İstikbal Etmek Kelimelerinin Anlamı Nedir?

İstikbal kelimesi Türk Dil Kurumu açısından ele alındığında, ‘gelecek’ anlamına gelmekte ve bu tarif üzerinden kullanılmaktadır. Başka bir alternatif anlamı ile beraber gelen birini ya da bir yolcuyu karşılama şeklinde anlatılmaktadır.

İstikbal Ne Demek?

İstikbal kelimesi özellikle eski zamanlardan günümüze gelmiş pek çok önemli cümlenin içerisinde yer almaktadır. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ün dile getirdiği, ‘istikbal göklerdedir.’ cümlesi ile beraber çok daha önemli hale geldiğinin dile getirmek mümkün. Türk Dil Kurumu üzerinden bakıldığında bu cümle içerisinde ‘gelecek göklerdedir’ şeklinde bir ifade yer alır.

TDK'da İstikbal Etmek Kelimelerinin Anlamı Nedir?

İstikbal kelimesi ile beraber TDK açısından aynı zamanda İstikbal etmek kelime grubu yer almaktadır. Bu doğrultuda istikbal etmek TDK’ya göre, ‘Gelecekte önemli, büyük bir kişi olacak’ anlamı üzerinden tarif edilmektedir. Deyim olarak özellikle istikbali parlak cümlesi ile aynı anlama geldiğini söylemek mümkün.

Gündelik yaşamda çok sık kullanılan bir kelime olmasa bile, anlamı ile beraber önemli bir yere sahiptir. Daha çok gelecek üzerinden kişi ya da toplum ve ülke anlaşılabilmektedir. Cümle içerisinde veya tek başına günlük yaşamda verilen anlamları üzerinde kullanabilirsiniz.

'İstikbal göklerdedir' sözünün anlamı nedir?

Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Alıntı

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

istikbal göklerdedir sözünün anlamını açıklarmısınız ltfen

Atatürk yarım asır önce "İstikbal göklerdedir" diyerek havacılığın önemini vurgulamış ve spor dalı olarak da benimsenmesini arzulamıştır. 3 Mayıs günü kurulan "Türk Kuşu" ulu önderin Türk havacılığına en büyük armağanıdır.
Milli mücadeleye başlamak, Misak-ı Milli'yi ilan etmek ve Kuvayı Milliye'yi kurmak amacıyla, Samsun'da Anadolu topraklarına ayak bastığı 19 Mayıs gününü de TBMM'nin 20 Haziran tarihinde sayılı kararı ile "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kabul edilmesini sağlamıştır.
Atatürk'ün direktifleriyle hazırlanan ve bugün de Türk Spor Örgütü'nün temelini oluşturan sayılı "Beden Terbiyesi Kanunu" 29 Haziran günü kabul edilmiştir. Ata'nın hastalığı yüzünden, TBMM'nin 1 Kasım 'deki açılışında Başbakan Celal Bayar tarafından okunan nutkunda spor için söylediği son sözleri şöyledir:
"Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lazımdır. Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan çok daha ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da milli heyecan içinde itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır."
"Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Yüksek Kurultay'ın kabul ettiği "Beden Terbiyesi Kanunu'nun takibine gecildiğini görmekle memnunum."
Atatürk'ün ölümü üzerine dönemin en ünlü günlük spor gazetesi L"Auto (Fransa)'da yayınlanan makale aynen şöyledir:
"Dünyada ilk defa beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamıydı. Söylev ve kağıt üzerinde kalmayan icraatlarıyla, stadyumlar ve spor tesisleri yaptırdı. Döneminde Türkiye'de spor gittikçe artan önem ve değer kazandı."
yılında başlayan ilk havacılık çalışmaları, Mustafa Kemal Atatürk'ün "İstikbal Göklerdedir!" sözünü temel alarak yılında ilk olarak Türk Tayyare Cemiyeti adı altında başlamıştır ve daha sonra Türk Hava Kurumu olarak devam eden kurumsallaşmış yapısını kazanmıştır. yılı itibari ile önceleri "Türk Hava Postaları" filosu ile ilk Sivil Hava Taşımacılığı gerçekleştirilirken, daha sonraki yıllarda Dünyadaki değişim hızına ayak uydurabilme, Türk Sivil Havacılık faaliyetlerinin uluslararası kimliği, denetlenmesi gibi amaçlar doğrultusunda yılında Ulaştırma Bakanlığına bağlı olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu süreçte, çeşitli Sivil Havacılık kazaları yaşanmış ve bu kazaların ardından hava yollarının güvenli hâle getirilmesi için bir dizi önlem alınmıştır. Faaliyetlerini daha hızlı gerçekleştirebilmesi adına yılı itibariyle Ulaştırma Bakanlığı bünyesinden finansal anlamda özerkliğini kazanmıştır ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü teşkilatlanmasında değişikliğe gidilmiştir. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü şu an hâlâ çalışmalarını sürdürmektedir.

 

The first aviation activities, based on Mustafa Kemal Atatürk's "Future is in the skies!" promise started as Turkish Aircraft Association in , and then continued under the name of the Turkish Aeronautical Association, which has gained the institutionalized structure. As of , while the first Civil Air Transportation had been carried out with the "Turkish Air Mail" fleet, later in , the General Directorate of Civil Aviation was established in order to keep pace with the change in the world and to establish and control the international identity of Turkish Civil Aviation activities. During this process, various civil aviation accidents have been experienced and a series of measures have been taken to secure the airlines after these accidents. The General Directorate of Civil Aviation gained financial autonomy from the Ministry of Transport in in order to carry out its activities faster and the organization of the General Directorate of Civil Aviation was changed. Today, The General Directorate of Civil Aviation is still working.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır